27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 HAZİRAN1993 PAZAR. 10 PAZAR KONUKLARI Yaşasın!Khap, defterrafa;biztatUeSUNUŞ: Sonunda beklenen büyük tatilgeldi. Son on beşgünü bunalîıcı yaz sıcaklarıyia geçen upuzun dersyılı sona erdi. Şimdi ilkokul, ortaokul ve lise çağındakigençler üç ay îatüdeler. Bu üç ayı nasıl değerlendirmeliler, neleryapmalılar? Tatiluzun bir eğlence ve başıboşluk dönemimi, yoksa belli bir dayinepedagog Profesör Doktor Ayla Okutan ile program içinde migeçirilmeli? konuştuk. Her iki uzman 'ın verdiğiyanıtlar tatilin Büîün bu sorularınyanıtlarını aradık. Konuyu birprogram çerçevesindegerçekleştirilmesi ve ortaokul ve lise çağındaki gençler açısından bilgilerin unutulduğu bir dönem olmaktan pedagog Canan Bengü, ilkokul çocuklan açısından çıkanlması yolundaydı. Söyleşi Leyla Tavşanoğlu Konuklar Ayla Okutan Eğitim BilimleriEnstitüsü Müdürü Canan Bengü Pedagog Prof. Dr. AYLA OKUTAN Istanbul Üniversitesi Pedagoji Bölümü 'nden 1965yılmda mezun oldu. Aynı bölümde asistan olarak çalıştı. Daha sonra dokto- rasınıyaptı. 1988 'e kadar IÜ Edebiyat Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü 'nde öğretim üyeliğiyaptı. 1988 'de Marmara Üniver- sitesiAtatürk Eğitim Fakültesi 'ne Eğitim Yüksek Okulu Müdürü olarak geçti. Şimdi, Marmara L'niversitesi A tatürk Eğitim Fakültesi Ana Okulları ve SmıfÖ'ğretmenliği Bölümleri Başkanı, aynı zamanda Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü. I ersyıh içindeyapılan tatiller nedeniyleyaz tatiüningeciktirilmesi ve haziran sonuna I sarkması, sizce ilkokul çocuklanıu nastletkiledi? L'steHk bildiğimiz kadarıyla son on beşgûn içinde okullar açık olmasına karşın sınıflardapek ders | de yapûnuuh... OKUTAN - Eğitim süresinin dünya standart- j lanna, özellikle geüşmiş ülkelerdeki eğitim günü hesaplamasına uydurulması biziın açımızdan Içok önemli. Biz hâlâ eğitimin kalkınmada çok önemli olduğu bir ülkeyiz. Bu nedenle.eöjtirnin kalitesi açısından eğitimin süresi de önemli bir faktör. Ülkemiz- de hepimiz biliypruz ki değişik zamanlardaki tatillenmizle eğı- tim-öğretım borunüyor. Ve o bölünme arasmda uzaya uzaya bu yıl da ne yazık kı yaz tatili haziranın sonunu buldu. Tabii, eğıtimde okullann açılma \e kapanma sürelenyle yö- renin iklirni arasındabırilişki bulunması gereklidir. Bizim ülke- mizde eğitim merkezidır. dıyoruz, ama bu. okullann. hiç değil* se bazı bölgelerde farklı zamanlarda açılıp kapanmasına sanınm engel değil. En azından köy okullan daha erken ka- panır. Çünkü köydeki şartlar bunu gerektirir Buna karşıhk kent okullan biraz daha geç kapanırlar. Eğiüm-öğretim gü- nünden fedakârlık et- mek kaydıyla sanıyo- rurn iklîm koşullahna göre sıcaklar çok bastı- rmadan eğitimi bitir- mekte fayda var. Çün- kü bu ik'lim koşullan- nda, hele son on beş gün içinde çocuklar için okul herhalde pek de verimli olmadı. Araya bir de bayram tatili gır- di. Bu tatılde herkes kendini tatile adapte etti. Ondan sonra yeni- den öğrenmeye ayak uydurmak sanıyorum hem öğretmenler hem de öğrenciler için bir hayli zor oldu - 5i'; eğitimin kah'te- sinden sâz ettiniz. Ama görünen o ki burada ders günü hesaplanıyor ve öıtem daha çok sayı- ya verib'yor... OKUTAN - Evet. En azından sayıya iti- bar ediyoruz galiba. Ümit ediyoruz ki onun- la birlikte kalite de arta- cak. Ama gözlemledi- ğim kadanyla bu son on beş günü öğretmen- ler sosyal aktiyiteler, pikniklerle geçirdiler biraz da. Bu da belki çocuklar açısından eğ- lenceli bir durum ya- ratü. Zaten çok sıkı bir ders atmosferinin bu sıcak ortamda olması pek kolay değil. Ama galiba okullar da bunu degişık sosyal aktiyite- lerîe. çocuklara yıl için- de yaptıramadıklan kermes, gezi. okurna bayramı, piknikler gibi faabyetlerle zenginTeş- tirmeye çahşülar. En azından benim gözlem- lerim o doğrultuda. Yani öğretrnenlerimiz bu durumu. bir biçimde dengelemeye çahşülar gibi geh'yor bana. - Öğrenciler artık ta- tile girdi. Bu tatil döne- minde ne yapmahlar siz- OKUTAN - Belki söze tatili tanımlamak- la başlamakta fayda var. Tatil iki yoğun faahyet dönemi arası- ndaki dinlenme dönemi. Ama dinlenmeyı her zaman yatarak, ya da hiçbir faaliyet gerçekleşurmeyerek değil de, başka bir faa- liyetle meşgul olmak, rutin olarak her gün yaptıklannın dışında bir şeyler yapmak şeklinde de düşünebıliriz. O nedenle ben yaz tatilini tamamıyla başıboş, programsız bir zaman birimi olarak görmüvonım. Yaz tatilinin de tıpkı kış aylannda olduğu gjbi, Fakat onlar kadar sıkı olmayan bir prograrnının bulunmasında fayda var. Fakat bunu yaparken de aılenin şartlanna, sosyal çevre. ekonomik şartlanna, ailenin çocuğa sağlayabileceğı ımkânlara dikkat etmek gerekiyçr. Çocuğun i|gılenne, neler yapmak istediğıne kulak verilmeli. Çocukla birlikte ailenin dı- ğer üyelennin de gönüllerini hoş edecek şekilde ortak program- îar düzenlenmesinde fayda var. Ömeğin. hepimiz biliyoruz, özelhkle büyük şehirlerde çok erken kalkıyorlar. Tatılde biraz daha fazla sabah uykusu uyumalan hiç de fena bir şey değildır. Yani en azından boylece daha iyi dinlenmeleri sağlanabihr. Ama gün boyu da can sıka- cak biçimde başıboş olunması aslında hoş bir sey değil. Türkı- ye, çok zengın tarihı ve coğrafı özelliklen olan bir ülke. Bir gün Programsız tatilolmaz •Çocuğun zihninde "Ben bu tatil şunlan yaptım" diyebileceği kalıcı bir şeyler bulunmalı. Tatilde bazı önemli olaylan da çocuğa yaşatabilmek lazım. % bir müzeye gidilebilir. Gezilrnesi gereken çok güzel doğa köşe- lenmiz var. Oralara gidilebilir. Bir başka gün bir hayvanat bah- çesı gezılebılir. Ya da annenin de ılgı duyacağı, çocuğun da çok hoşjanacağı herhangi biretkınliğe katılmak mümkün olabilir. Özellikle okuma-yazmaya yeni başlamış birinci sınıf öğrenci- len için mutlaka okumayı zengınleşürecek bir takım faaüyetle- re yer vermek lazım. Özellikle birinci sınıf öğrencileri yıl sonuna kadar okumayı ancak söküyorlar. Üç ay boyunca okumayla hiç meşgul olu'nmayacaksa ikinci sınıfa başladığında çok az bir okuma becensı kalmış olabilir. Yaz aylan çocuğun okuduğunu anlayacak biçimde hızlı okumasını sağlaması için iyi bir fırsat- tır. Bunu hıkâye, masal, resimh kitaplarla yapabilir. Yani yaz aylan bence okumaya yenı başlayan çocuklar açı- sından okumayı pekışü'rmek ve sevdirmek için daha eğlencelı materyaller sunmak koşuluyla çok iyi birdönemdir. - Birinci sımf çocuklan değil de, dordüncü suufçocuklannt ele alahm örneğin. Anne-babalar acaba yaz aylannda bu çağa gel- nüş çocuklannt yanş atı misaliözelokul vekolej sınavlarma hazı- rlanmaları için sürekli baskı altında tutmahlar m? Yoksa çocugu istediğiniyapmakta daha nu serbest btrakmahlar? OKUTAN - Tatılde öğrenılmez. dıye bir kural yok. Bence çocuğa tatil sırasında iyi programla, zorlamadan bir şeyler su- nulabiü\#rsa daha es- nek ve baskılı olmayan bir atmosferde çocuk daha da iyi öğrenıyor olabilir. Kaşın yeterince öğrenemediği bilgileri tekrarlama îırsatı bula- bitir. Tabii burada sizin söylediğıniz "yanş atı"- nı tırnak içine almak lazırn. İnsanlar yanş atı değil. Hele çocuklar hiç değil. Çocuk, bir tek kendı kendisiyle yanşa- bihr. Smav kazanmak, ya- bana dilde öğretim ya- pan özel okul, ya da ko- leje ginneyı tek amaç göstererek bütün faali- yetlerini ona göre plan- lamak bana çok uygun gelmiyor. Hiç çahşması- nlar, gerek yok, demek de gerçekçi değil. Bugü- nün anne babalanna "Hayır. bu böyle ol- masın. Doğru değü" de- dığjniz zaman zaten ya- pacaklar. İşin böyle bir de boyutu var. Olay, toplunisal boyut ka- zandı. Ve hat'ta "Sen artık çalışma. Çok iyi dinlen", dedığiruzde bazı çocuklar küsüyor. "Neden arkadaşımm annesi babası onunla il- gileniyor, ona yatınm yapıyor da sen bana yapmıyorsun? Ben onun kadar değerli değil miyim" diye soruyor. Yani çocuklar şimdi hem aileleri. hem de kendi arkadaşlan ta- rafından o yöne doğru itiliyorlar. "Hiç ol- masın. Bu yanhştır" de- mek de olay gerçekten yanlış olmasına rağmen gerçekçi değil. Ama bunu, çocugu bıktırma- dan, tatilin tadmı çıkar- masına da fırsat vererek yapmab.Daha önce de söylediğım gibi tatil programsız olmamalı. Çocuğun zihninde "Ben bu tatil şunlan yaptım" diyebileceği kalıcı bir şeyler bujunmab. Tatil- de bazı önemli olaylan da çocuğa yaşatabilmek lazım. Ama bu, her ailenin kendi koşullanna, çocuğunun özel- liklerine göre değişecektir. Örneğin bazı aile yazlığa götürebıli- yor. Bazı aile çok değişik bir seyahate çıkarabiliyor. Ya da bir aile çocuğa çok ilgj çekici bir kitap dizisi sunuyor.Bence tatil aylan anne babalar için çocuklannı daha yakından tanımalan için de bir fırsat. Çocuk tatilde anneye bazı işlerinde yardıma olabilir. Babanın iş yennde ilgj çekici şeyler öğrenebili'r Keşke hepsine yaz okulu açabilsek de onlann, zamanlannı daha eğ- lenceli, programlı bir şekilde geçirmelenm sağlayabılsek. - Yaz okulu dediniz. Çocuk kıs boyunca zaten okulda. Ondan sonra tatilejgiriyor. Tekrar bir okula.yaz okulunagirecek bu tatil süresince. Pekı, bu çocuğun hayatı sürekli disiplin içinde migeç- meli? OKUTAN - Tabii kı arada çocukça, tesadüfı şeylere yer ver- mek lazım. Ama her şeyi tesadüfle bir üç ay yaşadığı zaman da dordüncü aydaki programb hayata uyması son derece güçleşi- yor. Bana göre bunu dengeli götürmek gerek. Yaz okullan disiplinli, programlı, ama özellikle eğlendirmeyi amaçlar. Öyle olunca da yaz okulu öğretıcı olmaktan çok eğ- lendinci bir okul. CANAN BENGÜ Ona öğrenimmi tamamladıktan sonra İstanbulOniversitesi Pedagoji Bölümü 'nden 1985 yûmâa mezun oldu. Öğrencilik döne- nunin hemen ardından bir yılsüre ile Yapı Kredi Çocuk E\i'nde idarecilik yaptı. Ardmdan Kardeş Çocuk Kulübü'nde bir süregörev vaptı. Doktor Erdal Atabek 7e birlikte kendi okulunu kurdu. Okulu üç yıl süreyle açık kaldı, sonra kapandı. Son bir yddır Modem Eğitim Fen Dershanesi'nde (MEF) rehber öğretmen olarak görev yapıyor. kuüar tatil oldu. Ama öğrenciler neredeyse ta- tili iple çeker duruma geldiler. Çünkü ders yıh süresi bu ay sonuna kadar sarktı. Hatta son bir hafta öğrenciler genelde okula gitmez bile oldu- lar. Çünkü sıcaklar bastırdt, pek çok okulda da derslerin büyük böUimiinün bu son iki hafia için- de boş geçtiği beürtildi. Ders yıbnın bu kadar uzatılması ne kadar olumhidur ve çocukların üzerinde nasıl bir etkiyapar? BENGÜ - Evet. Bu benım de dıkkatımi cek- tı. Öğrenciler dediğiniz gjbi bu son haftalarda kendilerinı iyice tatil havasına kaptırmışlardı. Ama bunun ne- denı müfredat olayı sanıyorum. -Ama artık ders de yapdmıyordu. BENGÜ - Bu tabii yönetıcıler tarafından alınan bir karar. O yüzden bunun gerekçeklennı onlara sorrnahyız. Ben bireğitim- ci olarak bakıyorum. Sağhkh bir eğıtim için sağlıkh fızıksel or- tam. sağlıkh hocahk gerekli. SıcakTann bastınp herkesın tatile girdıği bir dönemde bu ışi bitırrnelennde bence fayda var. Böyle bir ortamda ne kadar olsa iş sözde yapılmış oluyor. En basitınden bunun bir örneğinı kıyafet yönetmebğinde ya- şadık. Kıyafet serbest, denilince öğrenciler pantolonlar, tay- tlarla oİcula gelmeye başladılar. Bu sefer okul idaresi bu kıyafet- lere karsı çıktı. öğrenci- ler kapılarda bekletildi. Öğrenci-öğretmen arasında sürtüşmeler oldu. Bence okul, çocu- ğun severek gittiği bir eğitim kurumu oTmalı. Ama bu amacından çıkıyor, baskıcı bir ku- rum görünümü abyor. Bu da bana çok yanlış geliyor. Sonuçta bİ2 toplum olarak okulu, bılmeyi. öğrenmeyi sev- miyoruz. Onümüze ne verilirse onu yapıyoruz. Bence bütün bunlann kökeninde ışte bu sorun yatıyor. Öğrenmek ke- vifsız bir olay. Bu koşul- lar altında öğrencı nastl öğrensin ki? Sonuçta ki- tabını sevmıyor. Bütün bunlar da bas*kı yüzün- den ortaya çıkıyor. - Ortaokul, lise çağına gebtüş bu çocuklar tatil- lerini nasıl de- ğerleruhrmeli? îseler yapmahlar? BENGÜ - Kitap okuyun, desek nasılsa okumayacaklar. Oku. demekle olmaz çünkü. Tabii ki müzik dinleye- cekler, spor yapacaklar. Bunlar zaten gerekli. Bence dinlenme derken hiçbir şey yapmamak. hiçbir şey düşünmemek anlamı çıkmıyor. Bence insan bir şey yaratmaya çalışarak dinlenebibr. Duygusal doyuma ulaşır çünkü. Bir şeyler üretmek. bir şeyler ya- ratmak bence sonuçta en güzel dinlenme biçi- midir. Bu ne olabilir? Hobilerini gebştirebilir- ler. Güzel resim yapı- yorsa resim yaparak ta- tilini geçırebilir. Bu şe- kilde kendilerini daha fazla keşfetmiş olurlar. Bu çok önemli bir nok- ta. Fotoğraf çekmek is- tiyor da okul dönernin- de çekemıyorsa tatilde hem gezer hem fotoğraf çeker, enstantaneler ya- kalar. Kendini geliştiıebilir. Yaratıcıbklannı geliştirmekle in- sanlar gerçek doygunluğa ulaşırlar. Bunu başardıklan zaman gerçek mutluluğa erişırler. Bir de gençlerde dikkatimi çeken bir şey var. O da gelecek kaygısı. Neden? Ben daha iyi para kazan- malı, daha çok severek yapacağım bir işte çabşmahyım, diye düşünüyorlar. Bence bütün sorun burada kıbtlenivor. Önun karannı verip, rahatbânı hissettiği anda öğrenci çok daha do- yumlu olabilıyor. Herkesin iyi-kötü kendine göre bir sorumlu- luğu var. Bize verilmiş vadelı bir hayat var. Ben şuna inanıyo- rum: Herkes hakettiği yerdedir. Nereye gelmışse orayı haket- mıştir. Dolayısıyla bu vadeli verilen hayatı en anlamlı bir şekil- de nasıl yaşayabileceğine gencin kendisı karar vermeli. Yani genç hiçbir zaman, ben hasbelkader buraya geldim, bana bu imkânlar veriliyor, ben de bu imkânlardoğrultusunda yapanm. dıye düşünmemeli. Belki hiçbir imkân venbniyor ona. Genç bu ımkânlan kendısi zorlayacak, kendısi gerçekleştirecek. Ben bu- rada gençlenn kendilerini tanımalannı istiyorum. Tatilde ken- dilerinı tanımalılar. - Anneler vebabalarçoğunhıkla bunaimkân veriyorlarmı? BENGÜ - Görduğüm kadanyla hayır. Çünkü anne ve baba- lar çocuklannı biraz da kendi kişüiklerinin devamı gibi görü- yorlar. Kendi yapamadıklan şeyleri çocuklannın yapmasını is- tiyorlar. Anne, örneğin çocuğunun mühendis olmasını ıstiyor. Ama çocuk belki de çok iyi bir çevre bilimcı olacak. Çocuk ıster istemez anne ve çevrenin zorlamasıyla kendini o yöne kanabze ediyor. Bir anlamda hayatını başkalannın ellenne verrnış olu- yor. Bir de biz, gence toplum olarak yeterb imkânı vermiyoruz. Genç kendi başına bir şeyler yaparken anne ve babalar bu ko- nuda bilinçlendirilmeli. - Yani tatil döneminde çocuklannı ders yapmaya zorlamahlar nu? BENGÜ - Hayır. Kesinlikle. Ben şuna inaruyorum: Ders bi- zim hayatımızın bir parçası. Ama hepsi değil. Ders belki önce- liklerimizin en önemlisi. Çünkü geleceğimızi çiziyor. Anne ve babalar çocuklannın kolej sınavlannı kazanmalannı tabii ki is- terler. Çünkü devlet okuflannın 50-60 kişilik sınıflannda ders förmesi, kendini geliştirmesi, en iyi öğretmenlerin elinde olsa ile çok fazla mümkün olmayabıbr. Daha küçük sınıflarda, öğreııimin daha kabteli olabileceğini düşünebiliyoruz. Anne ve babanın en önemli görev inin çocuğunu kişilik ola- rak geliştirmesi olduğuna inanıyorum. Çünkü. çocuk annesine her yemekten sonra "Dişlerinı fırçaladın mı?'" dıye soruyor mu? O zaman anne ço- cuğuna. kendi sorumlu- luğu olan ders çabşmayı neden hep haurlaüvor? Böyle davranmak, ben- ce çocuğun kişiliğine yapılan bir saldındır. Çocuğunu yeterb gör- müyor, bunu yapabile- ceğıne inanmıyordur. Böyle bir ders çalışma da hiç sağlıkh sonuçlar vermıyor. Tatil döneminde anne-babalar, bütünle- meye kalan ya da suuf geçemeyen çocuklanna, asağdar ya da ceza verir biçimde davramyorlar. BENGÜ - Ders bilgi- yi ölçer. Kişibği ölçrnez. Genç şunu diyebilir: Ders yıb döneminde ben bunu yapamadım. Ama şimdi önümde bir fırsat var. Çok daha iyi bir şekilde başanb ola- bilinm. Çünkü belki ye- terb biîgiyle donatı- bnamıştır. Ama tatilde çabşıp çok daha iyi bir başanya ulaşabıbr. Matematik dersinde- ki başansızbği o gencin sorumsuz, aptal, ışe ya- ramaz birisi olduğunun göstergesı değildır. Bu- nun yanında öğretmen- öğrenci iüşkisı, yeterb bir ternel eğitımden geçmemiş olmak gibi özellikler de rol oynar. Bunlar mutlaka vardır. Çocuk her şeyden önce ders çabşmayı kendi is- temeü. Yani "Ders be- nım sorumluluğum. Bu annemin, çevremin so- runu değil. Sonuçta bu dersi çalışmarnın bana faydası var", diye düşü- nebilmeb. Kendi amaç- lannı kendisı görmeb, kendisi hedeflemeli. Burada şunu belırtmem gerek. Hayat bir bütün. Okuldayken ya da tatil- deyken diye ayırmak doğru değil. - Ama tatil ve okul dö- nemi çok keskin hatlarla aynhyor... BENGÜ - Evet. Ben- ce genç, okuldayken de sporunu yapabılmelı. Kendı hobilerini gebştirebilmeü. Ki- tabını okuyabilmelı. Ama bizde öyle değil. Genç, ders furyasın- dan başını kaldıramıyor - Eve verilen ödevle'rden söz edelim isterseniz. Birgenç bu ödev- lerin altından kalkıp da nasılhobilerinigeUstirmeye zaman ayıra- bitir? BENGÜ - Çok doğru. Hatta gençlenn okuyacaklan kitaplar konusunda bıle seçim kendilenne bırakılrruyor. Okulda öyle bir sıstem olmalı ki çocuk kitabını, defterini, çantasını okulda bırakabilmeh. Dersini okulda öğrenmeli, okulda yapmalı. Ev- deyse araştırmaya zaman kabnaîı. Ben okulda kondansatörleri öğreniyorsam eve geldiğimde ansiklopediye bakıp daha geniş bilgi edinme ihtiyacını, zevkini edinebılmeliyim. Sonuçta bılgı yerinde kullanılmalıdır. Ben onu derste. enteg- ral şudur. diye öğrendığim zaman belki bana bir faydası olma- yacak, ama gündelik nayatta onun nerede kullanıldığını ya- şayarak öğrenirsem o bilgiyi sever. kendime rnal ederim. Ama eğitim programımızda boyle bir şey yok. Öğretmenlerin de böyle bir çabası yok. Çok az öğretmen öğrencısıne dersi sevdi- rebıliyor. Bir de. oğretmenin müfredat yetiştirme kaygısı var. Yaratiahkda dirdendirir Jnümüze ne verilirse onu yapıyoruz. Bütün bunlann kökeninde bu sorun yatıyor. Öğrenmek keyifsiz bir olay. Öğrenci bu koşullarda nasıl öğrensin ki? %
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle