Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 27 HAZİRAN1993 PAZAR
KULTUR
Sotheby's müzayede salonlarında ilk kez performans sanatının bazı işleri satışa sunulacak
'Performans' meydan okuyor!..Küitür Senisi - Performans, happe-
ning gibi plastik sanat etkinlikleri bir
kere yakalanabilen, sergılenmesi. satıl-
ması, kalıcı bir biçim de saklanması
mümkün olmayan etkınliklerdır. Ör-
neğin Jim Dine'ın sanat tarihine geçen
happening'i "The Smıling Workman"
(Gülümseyen İşçı) de sanatçı kutular-
ca boyayı üzerine döküp tu\alın üzenn-
de zıplamıştı. Herne kadar boylesı et-
kinliklerin tekran olanaksızsa da. bu
hafta Sotheby's müzayede salonlann-
da ilk kez performans sanatının bazı
yapıtlan saüşa sunulacak.
Müzayede de avandgard
performans sanatçılannın en
çılgınlanndan biri olan çello
solisti Charlotte .Vloorman ın
ölümünden sonra evınde
bulunan yapıtlar satışa sunu-
luyor.
Performans sanatı
Besteci John Cage'ın etkisi
altında gelişen performans sa-
natı. müzıkle hep ıç içe olmuş-
tu. Charlotte Moorman da bu
avandgard akımla Cage"in
bestelerini çalarken tamştı. 13
yıl süreyle kanserle olağandışı
bir mücadele verdıkten sonra
kasım 1991'de öliim yatağı-
nda kocası Frank Pieggi'ye şu
son sözlerinı söy lemişti Char-
lotte Moorman: "Sakm evde-
ki hiçbirşeyi atma." Pieggı bu
sözü tuttu ve işte bu sayede
Avrupalı koleksiyoncular
çağımızın en ılginç sanat yapı-
tlanna sahip olma şansını ya-
kaladılar.
Moorman. Arkansas"da
doğdu ve New York"takı Juli-
ard okulunda klasik çello
eğitimi gördü. 1967 yıhnda
"yan çıplak bir halde çello
çalmak " suçuyla tutuk-
landığı güne kadar Amenkan
Senfoni Orkestrası'nda
çalıştı. Tutuklanmasına sebep
olan olay Nam June Paik'in
"Opera Sextronique"ini bel-
den yukansı çıplak olarak çal-
masıydı. Aynı olay sırasında
tutuklanan Paik ise önünde
diz çökmüş çellonun telini
çıplak omuzlannın üzerinde
tutmaktaydı. Böylece orkest-
radan kovuldu ve tümüyle
performans sanatı üzerinde
yoğunlaşmaya başladı.
Moorman'ın avandgard akı-
mla ilişkısı 1963 yılında ilk
New York Avandgard" festivahru or-
ganize etmesiyle başladı. Sonüçta bu
festival yıllık olamadı ve sonuncusu
1980 yıhnda düzenlendi. Festı\aller
Merkez İstasyonu'ndan Saten Adası
vapuruna kadar çok çeşitli mekanlar-
da gerçekleştiriliyordu. resim. müzık.
tiyatro ve edebiyat gıbi çok çeşitli sa-
nat dallanndan sanatçılan bir araya
getiriyordu. Tüm bu sanat dallan
planlı veya plansız etkınliklerde birleş-
tiriliyord'u.
Buzdan çelloyu çıplak çalmak
Moorman. performans sanatına
hayrandı ve sanatı içın her türlü tehli-
keyi göze almaya hazırdı. Bunlann
arasında en unutulmazı Jim Mc\Yili-
ams'ın kendisi için besteledıği "Sky
Kıss" (Gökyüzü Öpücüğü) parçasımn
performansıydı. Bu performansda
Moorman gökyüzünde süzülen bir
helyum balonuna bağlanmış olarak
havada asılı dururken çello çalıyordu.
Bu performansı ilk kez 1968 yılında
Central Park'ta yapılan festivalde ger-
çekleşıırdı. Başka bir performans ıse
1972 yılında yine McWılliams'ın bir
bestesi olan "Ice Music for London"nı
(Londra ıçın buz müzıği) sıkıştınlmış
buzlann bir çello kutusuna konarak
kalıbının çıkanlmasıyla oluşturulan
tier"e aıt. Sanatçı genellikle sanat ile
yaşam arasındaki ilişkileri içeren bir
cümleyı tuvalüzerıne resimliyor. Mü-
zayede de yer alacak olan kırmızı san-
cağın üzennde: "Hey! Sanat diye bir
şey olmadığını bihyor musun. herşey
Vanıty (ego)." Bu yapıt 1972 avan-
gard festivalinin gerçekleştırildıği New
York"un South Street caddesı limanı-
nda demırlenen gemide sergilenmiş.
İkincı eser. Yokc Onoya ait paslan-
maz çelıkten kare bir kutudan oluşu-
yor. Kutunun içinde bir ayna bulunu-
her şeyi paketlemekle ünlü Christo'-
nun ortak bir çabşması satışa sunu-
lacak. Yapıtın ismi "Wraped Televisı-
on" (Paketlenmış Televizyon). Yapıt.
şeffaf plastik ile kalın sicimle paketlen-
miş bir televizyondan oluşuyor.
En ilginç parça Beuys'un
Yapıtın 25 bın ıla 35 bın dolar arası-
nda alıcı bulması bekleniyor. Müza-
yedenin en ilginç parçasını "Infiltraü-
on Homogen für Cello" adlı yapıt
oluşturuyor. 200 bin ila 250 bin dolar-
yapıtlann arasında Japon sanatçı
Ay-O tarafından gerçekleştırilen "Ra-
inbow Banner" bulunuyor. Yapıt 23
kadın iç çamaşınnın asıh olduğu ıki
çamaşır ipinden oluşuyor ve 4000 do-
lara alıcı bulması bekleniyor. Bir dığer
parça Takehisa Kosugi'nin gerçekleş-
tirdiği "Oda Müziği" adh yapıtı. Me-
tal fermuarlarla dolu büyük mavi bir
naylon torbadan oluşan yapıtı. Moor-
man performansında tek tek fermuar-
lan açıp kapayarak bedeninin bazı bö-
lümlerini ve çellosunu açığa çıkarmak
Ay-O'nun *Rainbow Banner', soldan iribaren 'Bomb Cellos'Charlotte Moorman, 'VVrapped Televison' Nam June Paik ve Christo, 'Chamber Music' Takehisa
Kosugi ve200 bin ila 250bindolar arasında alıcı bulması beklenen müzayedenine nilginçparçasıı Joseph Beuys'un infiltration Homogen für CeUo'performansı.
-Yılhk buzdan çelloyu çıplak olarak çal-
masıydı. Ancak bu gösterinin sonun-
da buz yanığından hasta düştü. Bu
olayı kendisi şöyle anlatmışü: "Çok
güzel bir parçaydı ve kendimi o kadar
kaptırmıştım kı hiçbir rahatsızlık du-
yumsamadım. Çalarken öyle güzel eri-
yordu ki her anından ayn bir zevk
aldım. Ertesi gün çok kötü oldum. her
yerim yanıyordu, sol göğsüm alev
almış gibiydı, aa dayanılmazdı. Bir ec-
zaneye gittim. Eczacıya buzdan bir
çello çaldığımı söyleyemezdim. Ben de
kocamla Alp'lerde mahsur kaldık, sa-
atlerce kar ve buz altında durduk diye
uydurmak zorunda kaldım"
Müzayede kimi sanatçı dostlannın
Moorman'a hediye ettiği kimi de ken-
di yaratılan olan 17 parçadan oluşu-
vor. İlk yapıt Nice'li sanatçı Ben Vau-
yor ve baktığınızda kendinizi görü-
yorsunuz. 1960'lann başlannda Yoko
Ooo ve Charlotte Moorman henüz
ikisi de meşhur olmadan önce aynı evi
paylaşmışlardı. Yoko "proto-fluxus"
olarak adlandınlan konserler düzenli-
yordu. FIuxus, avangard müzik ve
performanslann tanmmasına olanak
sağlayan, uluslararası sanat hareketi-
nin adıydı.
Paketlenmiş televizyon
Müzayedede, Moorman ile birçok
ortak çalışma yapan Nam June Paik'-
in de yapıtlan bulunuyor. "Videonun
George Washington'u" olarak tanı-
nan Koreli sanatçı bu yılki Venedik
Bineali'nde Almanya'yı temsil ediyor.
Müzayedede Paik ile Pont Neuf den
Büyük Kanyona kadar eline geçirdiği
dan alıcı buJması beklenen yapıt, genç
kuşak sanatçılann peygamber ve il-
ham kaynağı olarak kabul ettikleri ve
performanslan artık bir kült haline
gelmiş bulunan Alman sanatçı Joseph
Beuysa ait. 1975"te sanatcının ilk kez
kendininkilerin dışındaki bir perfor-
mans için yarattığı bu yapıt, gri keçey-
le kaplanmış bir çellonun üzerine
kırmızı keceden iki şeridin haç biçi-
minde iğnelenmesinden oluşuyor.
Moorman "'Infiltration Homogen für
Cello" performansını gerçekleştirdi-
ğinde yaptığı tek şey kırmızı hacı çello-
nun üzenne iğnelemekten ibaret ol-
muştu. Beuys'a göre kırmızı haç "ses-
siz kaldığımız. devrimci adımı atmayı
başaramadığımız takdırde bizi bekle-
yen tehlikeyi" temsil ediyor.
Müzayedede satışa sunulacak diğer
yoluyla değerlendirmişü. Yine de en
etkileyici yapıtlar Moorman'ın kendi
ürünleri. Hastalığı performanslanna
ara vermeyi gerektirmiş, ama yaraücı
itkisi durmak bilmemişti. Satışa sunu-
lan yapıtlannın arasında "Cello with
Child" (Çocuklu Çello) önemli bir yer
tutuyor. İçinde bir keman bulunan
plexiglas bir çellodan oluşan yapıtın
4500 dollara alıcı bulması bekleniyor.
"Çellomun Gölgesi" ve "Şınnga Çel-
lo" da Moorman'ın çello dizisinin iki
yapıtı. Plexiglastan kesilmış bir çello
gölgesi ve hastanede geçirdiği uzun
yıllann anısı şınngalarla kolajlanrruş
bir çellodan oluşuyorlar.
Müzayededen toplanacak para>la
Moorman'ın eşi hala ödeyememiş ol-
duğu hastane masraflannı karşıla-
mayı planlıyor.
Franz Kafka'nın ünlü romanı 'Dava', yönetmen David Jones'un farklı yorumuyla ikinci kez beyazperdede
'Kafka'nın kabuslan günışığındayaşanır'
Küitür Servisi - Franz Kafka'-
nın ünlü romanı "Dava" ikıncı
kez filme abnarak Avrupa'da
gösterime girdi. Fılm. romana.
1962 yıbnda Orson Welles'ın çe-
virdiği "Dava" fılminden tümüy-
le farkb bir yorum getıriyor
Uzun şapkalar ve ilk araba-
lann devrinden kalma barok bir
cadde. Bir garson. uzun saplı sü-
pürgesiyle bir kafenin önünü sü-
püriiyor. Elinde sepetiyle bir
kadın telaşla sokaktan geçiyor,
peşinde redingotlu adamlar. Bu-
rası Prag, 1912: Kafka'nın para-
noyak romanı "Dava"nın geçtıği
klastrofobik kent. Kafka, "Da-
va"yı yazmaya 1913 yılında baş-
ladı, ama ölümünden bir sene
sonrasına, 1925 yılına kadar ki-
tap basılamadı. Basıldığında da
sonu yazılmış olmasına rağmen
henüz tamamîanmamıştı
Joseph K.'nın umutsuzca ade-
ta çıldırmış gibi neyle, kimin ta-
rafından suçlandığmı ve sonunun
ne olacağıra anlamaya çalı-
şmasının öyküsü olan "Dava"-
nın karman çorman bölümlerini.
Kafka'nın arkadaşı Max Brod
bir araya getinp yayınlanmasını
sağladı. Bu romanı okuma şansı-
na Kafka'ya rağmen sahıp olduk
çünkü Kafka asbnda arkadaşı
Brod'a ölümünden sonra yazdığı
her şe>i yakmasını vasıyet etmiş-
ti.
Totaliter, baskıcı ve bürokra-
tik rejimlerin olduğu kadar. mo-
dern insarun yabancılaşması ve
yalıtılmışhğıru anlattığı söylenen
ve bu özellikleriyle hem edebiyat
hem de reklamcıhk. sıyaset, mü-
zik, mimari gibi çeşitîı alanlara
"kafkavari" sıfatının girmesini
sağlayan roman , yıllardır varatı-
ğı çalkantıdan hiçbir şey kaybet-
medi. Ölümünden sonra basılan
Dava, Hitlerrejiminin Avrupa'vı
kasıp kavurmaya başladığı za-
manda piyasayaçıktı. Bu nedenle
hayatında verem hastalığı yüzün-
den ve hıç sevmedığı memuriyet-
ten aynlıp rahatça >azmasına
Fılmde Joseph K. rolünfi üstlenen Kyle MacLachlan, hırçın, hatta kibirli, ama sıradışı hiçbir özelliği olma-
yan bir ktşiük çiziyorfüstte), Anthony Hopkins, usta oyunculuğuyla papazı o>nuyor. Kafka( soldaki kare).
olanak sağladığı içın sevinerek
gıttıği sanatorvum dışında "ka-
patılmışlık" gibi bir deneyim hiç
yaşamamış olan Kafka'nın bir
tür peygamber gıbi geleceği gör-
düğü düşünüldü. Kendi son dere-
ce bıreysel kabuslannı kendinden
sonra yaşanan evrensel kabuslan
temsil edecek romanlara dönüş-
türmesı şüphesiz peygamberlik-
ten çok sıradan insanın iç çelişki-
lerinı yakalayabilmesıne ve bunu
diğer modernist yazarların aksine
valın bir dille aktarabilmesine da-
yanıyordu. Dava'nın başka bir
yönü olan paranoya. özgüvensiz-
lik ve ruhsal çalkantılarda o dö-
nemde yıldızı parlamaya başb-
yan psikanalizi de öngörür nite-
bkteydı.
Orson WeUes'in 1962 yapımı
fılmi. romana farkb bir yorum
getirerek aslından oldukça farklı
bir "Dava" getirmişü seyircinin
önüne. Welles romanın sonunu
değiştirmiş. Zagreb. Roma ve Pa-
ris'i modern setlerle birleştirmışti.
En ünlü sahnesi için, 800 Obvetti
marka daktilo kiralayıp hepsini
bir odaya doldurmuştu. Garip
acılardan çekım yapürarak ka-
meraman Edmond Richard'a Al-
man ekspresyonistlerinin ışık ve
gölge oyunlannı taküt ettirmişti.
Joseph K. rolünü de Kafka'ya
çok benzeyen Anthony Perkins'e
oynattı. O zamanlar bir eleştır-
menin ynzdığı gibi: "'Kafka'nın
romanlan, hayali kişilerin ya-
şadığı gerçekçı bir dünyayı an-
latır. Welles'in fılminde ise gerçek
insanlar bir kabus dünyasında
yaşıyor." Uzun süredir Kafka'-
nın yapıtlannı sinemaya uyarla-
mayı düşünen Ingibz oyun yazan
Harold Pinter ise romanı asbna
sadık kalarak senaryolaşürdı.
Belki de tek farkblık, romarun
şaşırtıa derecede diyalogla dolu
olmasına rağmen, Pinter'in se-
narycsunda, tıpkı oyunlannda
olduğu gibi müzik ve kamera ha-
reketleriyle doldurulan uzun ses-
sizliklerin bulunması. Pinter se-
naryoyu şöyle tanımbyor: "Eli-
mizdeki her yönüyle somut bir
yapı. Binalanyla, mobilyalanyla.
parasıyla somut. Kafka'nın ka-
buslan gün ışığında yaşanır. Hiç-
bir biçimde soyut ya da fantastik
değildırler. Son derece sadedir ve
mantıkb bir biçimde gelişir."
Filmin yönetmeni David Jones
ise en çok konuyu somut ve
inandına bir biçimde vermek için
zorlandığını söylüyor. Bunu ba-
şarmasıru sağlayacak bir koz var
ebnde: Prag kentınin kendisi.
Meydanlan, daraak sokaklan,
parmakbkb balkonlan. virane
evleri kirli avlulan, bitmek bil-
meyen mermer merdivenleri ile
eski rejimin tüm labirentlerine sa-
hip bir şehir. Kameraman Phil
Mebeux şehrin bu olanaklannı
ekspresyonizme fazla kaç-
maksızın görüntülemiş. Hemen
hemen aynı tarihlerde ve aynı
mekanlarda "Kafka" fılminin çe-
kimlerini gerçekleştiren Steven
Sodernbergh'in aksine, melodra-
mik ışık oyunlanna da yer verme-
miş . Joseph K. rolünü üstlenen
Kyle MacLachlan çekingen ve
korkak bir Joseph K. tiplemesi
çizmiyor.Tam tersıne hırçın. ken-
dini korumasını bilen, hatta ki-
birb'. ama sıradışı hiçbir özelliği
olmayan bir kişilik çiziyor. Fil-
min ilk sahnesinde kahvaltısını
getirmeleri ıçın zili çabşından, ha-
fıfe abnamayacak bir kişilik ol-
duğunu ortaya koyuyor ve bu
özelliğiyle olaylar karşısmdaki
güçsüzlüğünü daha da vureu-
lamış oluyor. Dava'nın en çok
üzerinde durulan temalan, bü-
rokrasi ve suç olmakla birbkte.
asbnda ölüm de alttan alta işle-
nen bir konu . Cari Da>is"in mü-
zikleri filmin hayab yönünü işit-
sel olarak yansıtması için kul-
lanılmış. Papaz rolündeki Ant-
hony Hopkins de usta oyunculu-
ğuyîa ölümü temsil etmeyi ba-
şanyla üstleniyor. Kitabın kated-
ral bölümü ilk kez bu denli
çarpıa bir biçimde ortaya
çıkanlmış oluyor. Yazann da de-
diği gibi "Dünya aynı dünya".
Gazeteci-yazardan 5. kitap
ANKARA (AA) - Gazeteci-yazar Betül Uncular'm yeni
kıtabı "Dünden Bugüne'Laci'liler". piyasaya çıktı. 25
yıllık gazetecilik yaşamının büyük bir bölümünü
parlamentoda geçıren Betül Uncular, son kitabında, ilk
Meclis'ten günümüze. TBMM çatısı altında görev
alanlann benzer ve farkb yönlerini sergiliyor. "Ses
Duvanndaki Generaller" ve "İşte Böyle Bir Meclis" adh
yapıtlanndan sonra, Ümit Yayıncıhk tarafından basılan
"Dünden Bugüne 'Laci'liler" adb son kitabında Uncular,
ülke yönetiminde söz sahibi olanlan değişik yönleriyle
yorumsuz olarak anlatıyor.
Ankara Resim ve HeykelMüzesi
ANKARA (AA) - Küitür Bakanlığı, Ankara Devlet Resim
Heykel Müzesi'nın kuruluşundan bugüne kadar geçirdiği
aşamalan anlatan, Türk resim ve heykel sanatının tarihsel
gelişiminin örneklerle sunulduğu. "Ankara Resim ve
Heykel Müzesi" adb bir kıtapyayımladı. Güzel Sanatlar
Genel Müdürü Mehmet Özel'in hazırladığı kitap, Küitür
Bakanı Fîkri Sağlar'ın önsözüyle başhyor. Kitabın "Müze
koleksiyonlanndan seçmeler" bölümünde, resim, özgûn
baskı, heykel, seramik ve Türk süsleme sanatlanndan
çeşitb ömeklerin yer aldığı toplam 243 adet yapıt
bulunuyor. Kitabın diğer bölümlerinde ise Ankara Devlet
Resim Heykel Müzesi'nın tarihçesı, Türk süsleme sanatlan
ve sanatçı özgeçmişleriyle ilgili bilgiler yer abyor.
Truva Hazineleri Türkiye'ye
gelebilir
ANKARA (AA) - Küitür Bakanı Fîkri Sağlar, halen Rusya
Federasyonu'nda bulunan ve Rusya Federasyonu
tarafından satılacağı öne sürülen Truva Hazineleri'nin
Turkıye'den kaçınldığına ilişkin belgelerin bulunduğunu
ve hazinelerin Türkiye'ye gen verileceğıni söyledi. Küitür
Bakanı Fıkri Sağlar yaptığı
açıklamada. daha önce Truva
Hazinelen için Rusya
Federasyonu'na yapılan
başvurunun hazinelerin.
Rusya'da olmadığ1
gerekçesiy le gen çevrildiğini.
ancak Rusya Küitür Bakanı
Yevgeni Sidorov'un
açıklamalannın bunun doğru
olmadığını gösterdığini
bildırdi. Sağlar, Rusya
Federasyonu ile ilişkilerinin
Karadeniz Ekonomik
İşbırliği ve 500'üncü yıl kutlamalanyla iyi bir noktaya
geldiğini vegörüşmelerden sonra Truva Hazineleri'nin
Türkıye'y e gen verileceğini kaydetti Rusya Küitür Bakanı
Yevgeni Sidorov. Truva Hazinelen'nin sahibi olduğunu
savunanülkelereinandıncıkanıtlargösterirsegen
vereceklerini ve müzakere etmeden tek bir parçayı bile
elden çıkarmayacaklannı açıkladılar.
ABD, tiyatro kursu açacak
ANTALV A (AA) - Antalya Devlet Tiyatrosu (ADT).
yetenekli gençleri eğiterek tiyatro sanatına kazandırmak
için kurs açacak. 3 ağustosta açılacak ye iki hafta sürecek
l'ursa. her yaştan insan katılabilecek. İtalya, Ankara ve
lstanbul'dan gelecek tiyatro eğitmenlerinin verecekleri
kurs sonunda başanh olanlar. önümüzdeki sezon Antalya
Devlet Tiyatrosu'nda "yardımcı oyuncu" kadrosunda
çalışma olanağı bulacaklar. Kurs ücretsiz olacak ve
eğitimler 2-3 grup halinde yapılacak.
Frankfurt Kitap Fuarı'nda
ANKARA (AA) - Dünyanın en büyük "kitap
pazarlanndan biri" olarak nitelendirilen Uluslararası
Frankfurt Kitap Fuan'nda, Türkiye bu yıl büyük bir
standla yer alacak. Fuar kapsamında, çağdaş Türk
edebiyaü da Türk yazarlann kaülacağı bir panelle
tanıulacak. Öncekı yıllarda küçük standlarla fuara kaulan
ve değişik eleştiriler alan Türkiye, 6-11 ekim tarihleri
arasında gerçeldeştirilecek bu yılki fuara 150metrekarelik
bir stand ve Türkiye'den 40'a yakın yayıneviyle katılacak.
Kültür Bakanlığı. Yayınalar Birliği ve Türkiye Yazarlar
Sendikasf yla birükte organize ettiği bu projenin tüm
fmansmanını karşılayacak. Abnan bilgiye göre Türkiye
standının bu yılkı yeri de değiştirilecek. Böylebkle Türk
standı "gelişmekte olan ülkeler" değil, Avrupa ülkelerinin
standlannın yanında yer alacak. Fuar etkinbkleri
çerçevesınde Türkiye. bir panel gerçekleştirecek. Çağdaş
Türk edebiyatını tanıtmaya yönelik olarak hazırlanan
panele Türkiye ve yurtdışında yaşay an yazarlar katılacak.
Alemdar'ın 'Aşk ve Prelüdler'i
Küitür Senisi - Daha önce iki şiir kitabıyla tanıdığırnız
Hüseyin Alemdar'ın Aşk ve Prelüdler adlı üçüncü şiir kitabı
Broy Yaymlan'nda çıktı. Şairin 1990Cemal Süreya Jüri
Özel Ödülü'nü de kazanan kitabı; başlangıç sayfalannı
Lorca'mn desenlerinın süslediği Bin Buğulu Güzelbk, On
Küçük Gece Şiiri ve Prelüdler bölümlerinden oluşuyor.
Aşk ve Prelüdler'de imgelerine sinematografık bir boyut
getiren Alemdar; yaşadığı aynntılan, "meşe, eğrelti
kokulanyla", "kurusoğan, kuşburnu, böğürtlen, kekik
tadıyla", "kuzinedeki ekmeğin" ve saçaklardan,
çiçeklerden üstümüze düşen su damlaaklanyla kent
duyarbğına taşıyor.
Ve hayaletgemigidiyor
Küitür Servisi - Aybk dergi Hayalet Gemı'nin dokuzuncu
sayısı, "Gitme" teması cevresinde örülmüş deneme ve
öykülerden oluşmuş. Ferhat Aktan'ın "İşte Size Sihirli Bir
Şözcük; Gitmek"; Murat Gülsoy'un "Gidenlere ve Gitmek
İsteyenlere Daır"; Murat Erkmen'in "Sodom'dan
Gidebilmek: Kaan Yazıcıoğlu'nun "Bir Melek Daha
Geçti" Pmar Türen'in "Gitmek mi Zor Kalmak mı'"; Sedef
Erkmen'in"'Kendinden Uzaklaşıp Gitmek"; Ergun
Kocabıyık'ın "Bir Gezgin'in Not Defterinden"; Aydm
Bulut'un "Gözlerin Yeşilçam'ın Son Yangmı"; Selcuk
Akman'ın "Donuk Gözler İçin Yazılan Oy'unlar"; Terrel
Miadaner'in " Yaşam ve Ölümün Anlamını Sorgulayan Bir
Deney" Ferhat Aktan'ın "Birde Muazzez Vardı"; Sadık
Türksavaş'ın "Yıldınmlar Göklerin Akıl Kızı"; Orhan
Selim'in "Nereye Gıdiyoniz"; Güliz Kucur'un "Baha
Bey'in New York Yolculuğu";Adnan Kurt'un "Ne kadar
Hızlıya Ne Kadar Uzâğa*" adlı yâzılanndan oluşmuş
Hayalet Gemı'nin yolculuğu okurlanndan gelen deneme
ve öykülerin de esintisiyle devam ediyor.