23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet7 1 Y I S A Y I 2 4 7 3 1 S A N A T K Ü L T U R M A G A 2 İ N T E L E V İ Z Y O N muzkuııiMSSiUJ Perabinasının tepesinden yarıbeline dek metalik bir türbanla örtütaıesi tartişmalara neden oluyor Beyoğlu'ndanaraatanbirsarhoşOKTAY EKtNCİ Fransa'da mimarlann topluma karşı yükümlülüklenni belirleyen meslek yasası şu saptamayla başlı- yor: "Mimarlık kültüriin bir ifadesi- dir." Bu ifadenin, yine topluma karşı sonımluluğu ise aynı yasada şöyle özetlenıyor: "Yapılann, içinde bulunduklan doğal ve kültürel çev- reye uyumlu katılımlan, kamu ya- rannadır." Uyumlu kaülım, çevre değerlerini tüketmeyen bır gelışmeyi tanımla- yan "sürdürülebilir kalkınma" ile mimarhğın arasındaki ilişkinin güç- lendirilmesine yönelik çabalarda ol- dukça >aygın olarak benımsenmeye başlanılan yeni bir evrensel tutum. Daha doğrusu. tarihsel dokuyu ve doğal çevreyi bozarak, 'kültürel sü- reklilik' ıçin gerekli olan uygarlık bi- nkimini ve yaşam kaynaklanru yok eden, günümüzün "yağmaya en- deksli' yapılaşmasına karşı, mı- marlığın insanhk adına bir tavır alışı; bir sorumluluk bilind. Istanbul'un kültürel mozaiğini ohışturan tarihsel bir bölgesinde, aynı tarihin ürünü olarak yükselen bir "Pera binasf'nın, tepesinden ya- n beline dek metalik bir "türbanla" örtübnesi; üstelik bu "modern" ör- tünmenın içerisinde eski bina yük- sekliğini "aşan" bir Uave katın "göz- den ırak" yer alması; yapının kulla- nım amacı ile mimarisi arasındaki "uyum"un da taruşümasına yol aç- ü. Acaba bu kültür merkezi, içinde- ki etkinliklerin yanı sıra, 'dışındaki etkisiyle' hangi kültürü kente ka- zandıracakn? Ve, yine bu kültür merkezi, Fransız yasalanndaki vur- gulamanın karşıhğı olarak, "hangi çevreye uyumlu katılımın" mimari- deki bir örneğiydi?.. Bu sorular, projeyi onaylayan Kültür ve Tabiat Varlıklan Koru- ma Kurulu'nun o tarihteki üyesi Prof.Dr. Hande Suher'in de "şimdi- ki" kaygılannı içeriyor. Prof.Suher, projeyi ilk gördükknnde "cesur ve D,oğan Kuban, tarihi cepheyi "giz lemeye" kalkışmanın uygarlıkla bağdaşmadığını düşünenlerden biri. genç bir tutum'" olarak değerlendir- diklerini ve çizimlerin "renksiz" ol- ması nedeniyle, bu denli "kontrast" bir görüntüyü tahmin etmediklerini belirtiyor. "Taklit yapılacagma, eski yapıya günümüzün çizgjleri de taşınsın istedik" diyen Suher, "An- cak yine de denge tam kurula- mamış. örtü kaldınlabilir ve uygun- suzluk giderilebilir" diyor. Mimarbğın toplumsal sorumlulu- ğunu bilim adamı kişiliğıyle bütün- leştıren hocalardan Prof.Orhan Şa- hinkf ise Beyoğlu'nda Aksanat'a bakarak yürürken yaya yolundaki "babayı" görememiş ve ayağı takı- hp dizini yaralamış. Bu nedenle, "güçlü birçekiciliği olduğu inkâredi- lemez" diyen Şahinler, yorumunu şöyle yapıyor: "Ben, 1943'ten beri Beyoğlu'nu yaşıyorum. Bu cadde sürekli ihanete uğradı. Herdönemin ızi caddeye yansıtıldı. Baktığınız za- man, yakın tarihin değişik kültürleri içeren sürecini caddede görebilirsi- niz. Şimdi de bu bina, yeni bir kültü- rü daha Beyoğlu'na ekliyor; zengin- liğin gücünü gösterme kültürünü..." Son zamanlarda "kentsel yağma- nın kurumsallaşması" üzerine geliş- tirdiği teorilerle dikkati çeken Prof. Doğan Kuban da, Aksanat'ı bu teo- risine koşut bir örnek olarak görü- yor. Kuban, "konıma kurullannın bu tür denemelere izin vermeye hak- lan olmadığjnı" savunuyor. Eski kentierde özellikle cephe koruması- nın kent kımliğini yaşatmak bakı- mından çok önemü olduğunu vur- gulayan Kuban, tarihi cepheyi "giz- lemeye" kalkışmanın uygarhkla bağdaşmadığını düşünenlerden. Yıllannı "mimarlığın tarihe say- gılı olmasına" adayanlardan Prof. Nezflı Eldem ise Aksanat'la 'yeni arabesk kültür' arasında yakın bir ilişki olduğunu gözlemlemiş. "Bu bir entari mi; peştemal mı, belli de- ğil" diyen Eldem şunlan ekhyor: "Tarih altta kalmış ve kendisini an- latamıyor; üstündeki ise Beyoğlu'- nda nara at^rak kişiliğinı gösterme- ye çahşan şımank sarhoşlara beruri- yor..." Tartışmaya kaülanlar arasında, Aksanat'm türbanıru "tavır olarak doğru, ama uygulama şekli ve yön- temını yanlış" bulanlar da var. örneğin, genç mimarlardan Nev- zat Saym, yapı daha tasanm aşama- sındayken projeyi mimarlık dergile- rinde kıyasıya eleştirmiş. Sayın"m ahını çizdiği asıl sorun, bu tür ara- yışlann olması gerektiğj, ancak belli bir "tartışma ve değerlendirme süre- cinin" karar verilmeden önce yaşan- masının zorunlu olduğu yönünde. Yoksa, her isteyenin "dilediği şekil- de" denemelere kalkışması, kentin saygmlığına duyarsızlıktan başka bir şey değil. Nitekim, benzer görüşteki bir başka genç mimar, Ratip Ransu da "Aksanat binasmda gencin yaşbyı yendiği ve ezdiğini" sapüyor. Oysa uygar tutumun, "gencin, yaşlının elinden tutması ve onun zengın biri- kimini çağdaş yorumuyla yaşatma- sı" olduğunu söylüyor... öyle görünüyor ki, Aksanat Kül- tür Merkezi'nin "hangi kültürü yansıtüğT tartışması, türbanıru acıp, gerçek yüzünü ortaya serince- yedeksürecek. Arkeologlar Patara'da ANTALYA(AA)- Antalya'nın Kaş ilçesi vakınlanndaki Patara antik kentinı günışığına çıkarmak ıçın yapılan kazı çahşmalanmn bu yılki bölümü 5 temmuzda başlayacak. Noel Baba'nın doğum yeri olan Patara'daki kazı çahşmalan. Akdenız Universitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeolojı Bölümü Başkanı Prof. Dr. Fahn Işık başkanlığındaki birekip tarafından yapılacak. Likya bölgesirun en önemli liman kentlerinden biri olan ve kalıntılanrun 10 kılometre karelik geniş bir alana yayıldığı Patara'daki kazılann bu yılki bölümünde antik Hurmalık. Nekropol ve Roma Kapısf ndaki çahşmalara ağırlık verilecek. Nekropolde yapılacak kazılarda Likya ölü gömme gelenekleriyle ilgılı>enı\erilerinelde edılmesı beklenı>or. Sıcaklarla gelenbüyük tehlike ADANA (AA) - Yaz mevsiminin başlamasıyla birlikte yine gündeme gelen orman yangınlannın önlenmesı için tedbirler alınırken, son 10 yılda 12 bin hektara yakın alanın 'kül' olduğu beliriendi. Orman Bakanlığı verilenne dayanarak yapılan araştırmaya göre, ülkemizde orman yangınlan en fazla hazıran-ekımi de içıne alan 5 ayda meydana geliyor. Yapılan belırlemelere göre en fazla orman yangjnı temmuz ayında çıkıyor ve ağustos ayında da 'doruk' noktaya ulaşıyor. Orman yangınlan genelhkle 13.00 - 'l 8.00 saatleri arasında çıkıyor. Ormanlanmızı korumakla görevh ekiplerin en çok tedirgin olduklan saat ise 15.00. Yapılan istatistiklere göre bu saatte orman yangınlan yoğunluk , _ kazanıyor. Orman Bakanlığı'na hazırlanan raporlara göre ülkemizde son yıllarda yangın adedinde yiizde 82'ye varan artış kaydedildi. Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinde. sahil boyunca 1.800 kilometre uzanan ve 160 kilometre derinlikte olan orman şeridi, yangına karşı en hassas kesimi oluşturuyor. Yangınlann büyük bir bölümü de bu kesimin, 0-800 metre jükseltıdeki kızılçam ormanlannda etkili oluyor. Son on yıllık dönemde çıkan ve 'hüzün' veren orman yangınlannın 'kül' ettiği alanlann >üzde 41'i Ege, yüzde 24'ü Akdenız, yüzde 22'si Marmara ve yüzde 13'ü de diğer bölgelerimizde bulunuyor. Milli servet olan ormanlanmızı tehditeden ve azalmasma neden olan yangınlann çıkış nedenleri arasında, yüzde 99'luk payı insan eli oluştumyor.<£)nnanlanrruzda yangınlann yüzde 24'ü ihmal ve dikkatsizlikten, yüzde 27'si kasten, yüzde 1 'i doğa şartlanndan. yüzde 48'i de bılinmeyen nedenlerden çıkıyor. Hazırlanan araşürma raporlannda, orman yangınlannın, genelde ınsan eliyle çıkması konusunda şu görüşlere yer venliyor: "Halen onnanlanmızın içinde ve bitişiğinde 23 bin dolayında köyün bulunması ve bu yerleşim yerlerinde 13 milyona yakın insanımızın yaşaması başhca nedenlerdendir." NAJIONAL GEOGRAPHIC Orman \anguüan denetimden çıktığı zaman ormankoruculanrun canlarını kurtarmaktanbaşka yapacağışey kahnıyor. Amerika'da Yel)owstoneL lusal Parkı'ndame\dana gelen yangında park koruculan önceleri uzakta olduğu izlenimini veren yangına müdahale etmeye kalkıştılar. Ancak birden alevlerden bir duvar önlerinde yükselince çareyi kaçmakta buldular.Saatte80km.htzlaesenrüzgaralevleriköriikleyerek,adetaDante'ninİnfernosunugözlerönüneserdi.(Fotoğraf: ALANCAREY) Komünist liderleri mumyalayan doktor Depov, ustası olduğu mumyalama sanatının geleceğinden endişeli: Lenin'le görüşüyor, Ho Şi Minh'le içli dışlıHaber Merkezi - pr.Sergei De- pov, eski komünist liderleri mum- sonsuza dek korunabiliyor"diyor. yalayan uzman doktor. Ancak ustası olduğu sanatın geleceği pek parlak görünmüyor. Lenin'i haftanın iki günü görü- yor. Stalin'in banyosuna yardım ediyor. Ho Şi Minh'le içli dışlı. .Dr.Depov yüksek öğrenimıni tıb- biyede tamambyor, orduda bir süre görev yaptıktan sonra uz- manlığını canîılar üzerine değil, ölü- lerin mumyalanması üzerine yapı- yor. Moskova'daki Kızıl Meydan'da, Lenin'in anıtmezannın yanındaki laboratuvarda 1950'de işe başlayan Dr. Depov, bugün 73 yaşında. Biyo- lojik Yapılar Için Bilimsel Merkez adını alan kurumunda, 150 kişi Dr. Depov'un yönetiminde görev yapı- yor. Soyyetler Birliği'nin tüm dün- yadan gizlediği, sonsuza dek mum- yalama tekrukleri bu merkezde sakh. Dr. Depov mumyalama işleminin Batı'da da bilindiğini, ancak cesedin çok kısa zamanda bozulduğunu be- ürterek, "Yalnızca bizim bildiğimiz yöntemle ölü uzun, zaman hatta Herkeslerden gizli tutulan reçete ilk kez, 1924'te Lenin'in ölümüyle, gizli polisin denetiminde Komünist Lider'in vücudu korunmak üzere geliştirilmiş. Dr.Depov'un açıkla- malanna göre ilk baştan beri giz- li tutulan reçete. sonradan değişikli- ğe uğramış, ancak temelde aynı kal- mış. Dr. Depov, Lenin'in mumyasıyla yakından ilgileniyor. Haftanın iki günü düzenli şekilde denetimden ge- cîp el ve yüzü koruyucu bır ilaç ile yıkanıyor. 18 ayda bir de büyük te- mızliğe girişiliyor: Yattığı lahitten çıkanlıp, koruyucu sıvırun içinde günlerce bekletiliyor. Komünizminçöküşüyle, Lenin'in anıtmezan üzerinde çeşitli çevreler- den farkh görüşler öne sürülüyor. Katı dindarlar Lenin'in mumyalan- masını dine saygısızlık olarak nite- lendirip, ortodoks kurallanna uy- gun gömülmesini istiyorlar; komü- nizm karşıtlan anıtmezann buldo- zerle yerle bir edilmesini savunuyor; Dr. Depov ise Lenin'in bulunduğu yerde kalması gerekliliğiru vurgu- D,r. Depov mumyalama işleminin Batı'da da bilindiğini ancak cesedin çok kısa zamanda bozulduğunu belirterek, "Yalnızca bizim bildiğimiz yöntemle ölü uzun zaman, hatta sonsuza dek korunabiliyor" diyor. layarak, "Lenin Rus tarihinde bir çağı temsil ediyor. Anıtmezan oldu- ğu gibi korunmab"diye konuşuyor. Doktor, mesleğinin geleceğinden son derece kuşkulu. Mumyalama iş- leminin poliük yapıyla doğrudan il- gili olduğunu, komünızmin çökü- şüyle tüm değerlerin yıkıldığını be- lirterek, "Bugün hiçbir şey sürekli değil. Mumyalama için aynlmış ge- lir kaynaklan kurudu. Marksistle- rin mumyalanması beş >illık planla beraber tarihe kanştı. Eğer vaşama yeniden başlasam bu işi kesinlikle yapmazdım"diyor. Dr.Depov 1953'te Stalin öldü- ğünde, aylarca cesedi mumyala- makla uğraşıyor. Stalin'in öldüğü gün, bir arabayla doktoru evınden alıp laboratuvara getiriyorlar. Dr. Depov olaym gelışmesini şöyle an- latıyor."Ölünün yanına girdiğjmde ellerim tıtriyordu. Stalin ölmüştü, ancak korumalan yanıbaşında yapüğım her harekeu kuşkuyla izli- yorlardı. Ceset cenaze ıçın hazırlan- dı. Deri ovularak yıkandı, iç or- ganlar çıkartıldı. Sonra mumyala- narak Lenin'in yanında yerini aldı." Ancak tüm uğraşlar boşa gidiyor. Kruşçefin buyruğu ile Stalin'in mumyası ahnıp Kremlin Duvan'na gömülüyor. Emeklerinin boşa gitmesi konusu açılınca Dr. Depov, Forbes Bum- ham'ın mumyalanmasıyla ılgili ola- yı anımsıyor. 1985'te Forbes Burn- ham öldüğünde ceset uçakla Mos- kova'ya ulaştınlıyor, mumyalandı- ktan sonra geri gönderiliyor. Ancak "muz cumhuriyetleri"nde, günden geceye siyasal çizgi değiştiğmden Guyana da bu geleneği bozmuyor: Sol kanadın yok edilme karan alındığından. Bunıham'ın cesedi kamuoyuna sergilenmek üzere bo- tanik bahçesine gönderiliyor. Dr. Depov olaylann her zaman bu denb cesaret kına olmadığını be- lirtiyor. Ho Şi Minh'in 1969ağusto- sunda ağjrlaşmasıyla, Dr. Depov ve ekibi Hanoi'ye uçuyor. İki gün son- ra Vietnamlı devrimci ölüyor. Mos- kova'dan ıkı uçak dolusu malzeme getirtiliyor. Savaşın tüm hızıyla de- vam etmesi, işlemi engellemiyor. ABD'nin bombardımanından İcaç- mak için sürekli yer değiştirmelen gerekıyor. Sonunda mumyalama bir dağ mağarasında, bir yıl sonra tamamlanıyor. Moskova'nın Hanoi ile yakınlıgının sona ermesine karşın Dr. Depov ve ekibi Hanoi'ye gidip "Ho Amca"yı elden geçirmek zo- runda, çünkü Dr.Depov olmadan Ho anında çürüyecek. Dr.Depov'un emeğinin geçrnedi- ği tek komünist lider Mao. Çin'de olup bitenlere burun kıvıran Dok- tor, Mao'nun I'ıenanmen Mey- daru'nda kristal bir lahıt içinde sak- lanan vücudunun Lenin'inkinden daha kötü durumda olduğunu ileri sürüyor. Bugün Dr.Depov ve ekibine kim- se iş vermiyor. Para kazanmak için bitki özlü ilaç üretimine bile ginyor- lar. Daha da kötüsü bugüne dek te- kellerinde bulundurduklan bilgileri paylaşmaya bile razılar. Dr.Depov gelecekte nelerin olacağını kimsenin bilemeyeceğini beUrterek. "Her şey çok belırsiz" diyor. Sigara dumanı astımı , . körüklüyor MI D I C A I T R I B l \ l Anne babası sigara içen çocuklarda astım nöbetlerine yakalanma olasılığı evlerinde sigara içilmeyen çocuklara oranla yüzde 80 daha fazla. Kotınin, sigara dumanı almış kışilerin idrannda bulu- nan vücudun yaptığı bir madde. Astımlı çocuklara yapılan ıdrarda kotinin tarama testleri, ev inde sigara ıçilen çocuklarda kotinin düzeyinın daha yüksek olduğunu göstenyor. Astımlı çocuklann anne babası evde, çocuklannın yanında sigara ıçmekten vazgeçerlerse ço- cuklann astım knzıne girme sıklığı büyük ölçüde azalıyor. Aynca pasif sigara içıci durumundakı bebeklerde bronsıt, zatürre ve diğer akcığer enfeksiyonundan ölmeriskidaha fazla. Amerika'da geçen yıl bu hastahklardan 300 bin çocuk vaşamını yitirmiş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle