23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAV'A CUMHURİYET 20 HAZİRAN1993 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER RVT (radyove televizyon)Yasası. Ikici RVT yasa tasansma göre, Türkiye'deki kamu ve özel rad o ve televizyon. istasyon, kurum ve kuruluşlannı ve bu kunm ve kuruluşlann yayınlannı. yasama erki yönlendirecek ve pnetecektir. MITİNERKSAN Y asama erkindekı iktı- dar ve grubu bulunan muhalefet partilerirun temsildlerinden olu- şan bir kurul, Türki>e Cumhunyeti devleti sinılan ıçinde bulunan: kamu \e öze. radyo ve televizyon, istasyon. kunm ve kuruluşlannı ve bu ıstas- yor. kurum ve kuruluşlann yayınla- nnı yasama erkinin yonlendirmesı- ni « yönetmesini oluşturan ıkind bır asa tasansı hazırladı. Yeıi tasarı, özellikleri \eni RVT yasa tasansı uyannca, beşiyesi iktidar partisi ya da iktidar panlerinin temsildlerinden oluşa- cak dört üvesi yasama erkinde gru- bu bulunan muhalefet partilerinin tensilcilerinden oluşacak dokuz üyeı bir kurul ya da yüksek kurul. Türkiye'deki; kamu ve özel, radyo ve :elevizyon, istasyon, kurum ve kuruluşlannı ve bu istasyon, kurum ve iuruluşlann yayınlannı yönlen- direcek ve yönetecektir. Bu yasal düzeneği (mekanızmayı) saptayan hukuk felsefesine göre; ya- sarna erki hem yasa yapacak, hem yaptığı yasayı uygulayacak, hem bu uygulamayı yönlendirecek ve yöne- tecektir. Yasama erki yaptığı bu ya- sayı, uygular, yönlendırir ve yönetir- ken, RTV yasasının işleyışini sağla- mak idn. yasama erkını temsil eden dokuz kişilik kurula ya da yüksek kurula bağlı olarak, yönetimsel (ida- ri) ve yargısal (kazaı) nitelikte bir kurum oluşturmak ve bu kurumu yonetmek zorundadır. Yasama erkı- nı temsil eden dokuz kişilik kurulun ya da yüksek kurulun buyruğunda, RVT yasasının işleyişini sağlayacak olan bu yönetimsel ve yargısal nite- liktekı kurum, yürütme ve yargı erki kanşımı nitelikte bir kurum olacak- tır. Bilgilerimiz yanlış değilse, yeni RVT yasa tasansı; aşağı yukan bu- dur. 20 Şubat 1993 tarihli Cumhuriyet gazetesınde yayımlanan "Radyo ve Televizyon Yasası" başlıklı yaam- da, bu yeni RVT yasa tasansını ha- nrlayan kurulun o tarihte haarladı- ğı birind RVT yasa tasansı idn şu tanımlama vardı. "RVT yasası: Türkiye Cumhuri- yeti devleti sınırlan idndeki kamu ve özel, radyo ve televizyon, istasyon. kurum ve kuruluşlannı ve bu birim- lerin kuruluş ve yayın düzeneğini, siyasal yetkenin: Yetki, etki, bilgi. il- gj, alanı ıle bağlantıh bir dokuda ve siyasal yetkenin buyruğundaki "yü- rütme" erki kapsamında: Yapı. yö- netim, denetım, ışletme, parasal ve teknolojik olarak düzenleyecek bir yasadır." Bu yasa tasansına göre: Türkiye'- deki kamu ve özel radyo ve televız- yon, istasyon, kurum ve kuruluşlan ve bu kurum ve kuruluşlann yayın- lan, siyasal yetkenin ve bu yetkenin buyruğundaki yürütme erkinin yö- netimi \e deneümi altmda olacaktı. Binnd RVT yasa tasansında, ka- mu radyo ve televizyon kurumunu ilgilendiren bölümü yazımın sınırlan dışında bırakıp, özel radyo ve tele- vizyon kuruluşlannı \e bu kuruluş- lann yayınlannı kapsayan yasa bölümü idn, şu düşüncelerimı açık- ladım: "RVT yasasının özel radyo ve te- levizyon kuruluşlannı ve bu kuru- luşlann yayınlannı kapsayan yasa bölümü: Siyasal yetkenin ve bu yet- kenin buyruğundaki yürütme erki- nin yetki ve etkı alanı dışında, yargıç güvenceli bağımsız yargı önünde, sa- vunma ve tartışma hakkı olan, yar- gıtay ve karar düzeltmesi gibi yük- sek yargı aşamalı bir yargı erki kapsamında ve yargı erkinin uygula- yacağı bir yasa bölümü olmahdır." Yazımda, siyasal yetke ve bu yet- kenin buyruğundaki yürütme erki dışında, yargı erki kapsamında dü- şünülmesı ve yapılması; bilimsel, hukuksal, doğal ve zorunlu olan bi- rinci RVT yasası ve bu yasanın yargı erki içındeki edimi (fıiliyatı) ıçin ay- nnülı bir uygulama ve çözüm öner- dim. Üstelik, bırind RVT yasa tasan- sında, özel radyo ve televizyon ya- ymlannın gözetim ve değerlendir- mesini yapmak için oluşturulmş ve siyasal yetkenin ve bu yetkenin buy- ruğundaki yürütme erkinin yetkisi ve etkisi altındaki kurullar ya da yüksek kurullar, örtülü (gizlı, saklı. mesture) sansür kurullandır diye yazdım. Yasama erkindeki iktidar ve gru- bu bulunan muhalefet partilerinin temsildlerinden oluşan kurul, altı aydan bu yana birind ve ikind RVT yasa tasansını yapmak ve yazmakla uğraşıyor. Bu altı ay içinde, Türkiye Cumhu- riyeti devletının tüm yasalanndan çok daha önemli olan bu RVT yasa- sı konusunda, hiçbir düşünce yaa ve demeç halinde yayımlanmadı. Hu- kuk, şiyaset, ıletişim bilginleri sus- kun. Özel radyo ve televizyon çevre- lerinde yasanın niteliğine ilişkin hiç ses yok. Düşünce ve yaratma özgür- lüğünü, yasama, yürütme, yargı erk- lerinin kesin sınırlannı. anayasa ve birçok yasanın hukuksal yapısmın çağdaş olmadığını günde üç kez ba- ğıranlar derin bir sessizlik içinde. Bu ahval ve şerait içinde, asayiş berke- mal, herkes uykuda!.. Yasama erkinde RVT yasası üs- tünde çahşan kurul, bir süre önce ikind RVT yasa tasansını hazırladı. Bu ikind RVT yasa tasansına gö- re, Türkiye'deki; kamu ve özel, rad- yo ve televizyon, istasyon, kurum ve kuruluşlannı ve bu kurum ve kuru- luşlann yayınlannı, yasama erki yönlendirecek ve yönetecektir.Birin- cı RVT yasa tasansına göre bu yön- lendirme ve yönetmeyi siyasal yetke yapacaktı. Binnci ve ikinci RVT ya- sa tasanlan arasında büyük bir dü- şünce değişimı olmuştur. Bir kez daha uyarı... Yasama. yürütme, yargı erkleri, düşünsel ve ışlevsel nitelikleri değı- şik, üç ayn olgudur. Yasalan yasa- ma erki yapar. Yasalan yargı erki uygular. Yasalan yürütme erki edimler (fiili duruma getırir). Yasa- ma, yürütme ve yargı erklennin ödev ve görev sınırlannı zorlamak, bilimsel ve hukuksal degildır. RVT yasasınm; yasama erki. siyasal yet- ke, yürütme erki dışında oluşturmak zorunda olduğu yasal dizgenin (sis- temin) uygulayıcısı, kesinlikle yargı erki olmahdır. Şimdilik salt siyasal amaçlı düşün- celerle yapılan RVT yasasının bu siyasal ortamında asıl düşünülmesı zorunlu olan; ülke. ulus ve devletin varhğıdır. 15 Arahk 1990 tarihli Cumhunyet gazetesınde yayımla- nan "Pandoranın Kutusu" başlıklı yazımın. bu en önemli konuyu içe- ren bir bölümünüyınelemek isterim: "Pandoranın çağdaş kutusu tele- vizyondur. Pandoranın çağdaş ku- tusunun kapağı açılmıştır. Şimdi yapılacak ış, kutudan iyiliklerin çık- masını sağlamak ve kötülükleri ku- tunun içinde tutmaktır. Pandoranın çağdaş kutusunda iyilikler ve kötülükler bır arada ve eşit sayıda vardır. Pandoranın çağ- daş kutusunda "hayr" ve "şer" eşit ölçüde bulunur. Bu ıkı ayn nitelikte ve birbınne karşıt olgulann kutudan çıkma olanağı ve seçimi, Pandora- nın çağdaş kutusu olan televizyonu kullananın; aklına. bilgisine, düşün- cesme, yeteneğine, yaratma gücüne. amacına ilişkin bir kullanım düşün- cesi ve işlevı sonucu gerçekleşir. İnsanoğlunun bır anlamda bugü- ne kadar yaptığı en tehlikelı sılah olan televizyon; akıllı, bilgilı. düşün- celi, kültürlü, yetenekli, yaratıa, es- tetık ve etik (ahlak felsefesi) düşünce dızgelen oluşmuş; ulusal, evrensel. toplumsal ve laik bihnd var olan. düşünce yapılan özerk, özgür ve ba- ğımsız, ülke. ulus ve devlet sorumlu- luğu eksiksiz ve ödünsüz ınsanlar- dan kurulu bir kurum ve kuruluş tarafından yönetilmezse, Pandora- nın çağdaş İcutusunun yıkıci ve yok edid etkılen, ülke, ulus ve devlet içın giderek ve sonunda bır "yıkım" bır "kıyamet" olur." PENCERE ARADA BİR SULHİ DÖLEK "Ajda Gerceği" ABD'de bir sınır kliniğinin afazi koğuşu... Hastalar, Ak- tör-Başkan Reagan'ın çok ciddi bir TV konuşmasıni izli- yor ve her nedense çoğu gülmekten yerlere yatıyor... Afazi, beyindeki bir hasardan kaynaklanan ve insantn sözcükleri sözcük olarak anlayabilmesini engelleyen bir hastalık. Buna tutulanlar, karşılarındakının söylemek istediğini, ancak ses tonundan ya da sözcüklere eşlik eden doğal mimikvejestlerden "sezinliyorlar." Bırçoğu da, bu yardımcı ışaretlere aşırı bır duyarlılık geliştıriyor. Sözcükleri anlamayan ve dolayısıyla da etkısinde kal- • mayan afazi hastaları, Reagan'ın sesindeki sahte tonu, yüzündeki abartılı ciddilikve yapay sırttış maskelerini yutmuyorlar. Görüp algılayabıldiklerini saçma ve tutar- sız bulduklan için de, tepine tepine gülüyorlar. Aldatıl- maya hazır "normal" izleyiciler ıse, gidip Reagan'a oy veriyor insan, konuşan ve dolayısıyla yalan söyleyen bir hay- van... Çağımız ne kadar "bilişim" çağıysa, o kadar da "yaıanlaşım" çağı... Belki de aldatmacalara kurban git- memenin bir çaresi, beyin hasarlı olmaktır Sözünü etti- ğim afazi hastalarına, cumhurbaşkanı adayımız (*) De- mirel'in ya da rahmetli Cumhurbaşkanı özal'ın videoya çekilmiş konuşmaları dinletilse, farklı birtepki verecek- lerini sanır mısınız? Bunlar, toplumumuzun doruğuna çıkmış kişiler. Yine tepelerde dolaşan başkalarını düşünelim. Gazetelerde, önüne geleni öperken ve gevrek kahkahalar atarken çe- kilmiş resimleri çıkan CavitÇağlar'm ya da asık yüzlülük imgesinden sıyrılabilmek kaygısıyla TV kameralarına sık sık ve mekanik biçimde dişlerini gösteren Mesut Yıl- maz'ın içtenliğini degerlendirebilmek için insanın bey- ninde hasar olması bile gereksiz. Hadi yalancı demeyelim, ıkiyüzlü politikacılann olma- dığı bir çağ ya da ülke bilmiyoruz. Nevar ki, özellikle son on beş yıldır, farklı bir "gerçeklik" anlayışı, politikacı de- meçlerinden sokaklara taşarak ticaret dünyamızı, çalış- ma hayatımızı, toplumsal ilışkilerimizi etkiliyor. En yakı- nımızdakilere bile kuşkuyla bakar olduk. Çağ atlayalım derken, dürüstlük gibi temel bir erdemin üstünden atla- dık adeta Küçüklü büyüklü çıkarlar için çoğumuz yalan- lara başvuruyoruz. Yalanlarımızın yüzümüze vurulma- sından neden utanç duyalım? Büyük olasılıkla karşımız- daki de yalancmın tekidir! Doğruluğun "moda" olabilmesi için, bize güvenilir dallar gerekli. Neye, nasıl tutunacağız?.. Tarafsız ve öz- gür basına mı?.. Bu satırların yazarı, her gün üç ya da dört gazete okumakgibi birçılgınlığın tutsağı. Dört gaze- teyi yan yana koyduğunuzda bunların dört ayn ülkede yayımlandığını sanıyorsunuz. Aynı gazetenin art arda dört sayısına baktığmızda da yine benzer bir şaşkınlığa kapılıyorsunuz. Bırakıntarihi, birkaç günlükgeçmiş bile, size korkunç bir bilim kurgu yapıtının içinde yaşadığınız izlenimini verircesine her gün yeniden yazılıyor. Resmi ve özel televizyonların haber bültenlerıni art arda izledi- ğinizde, filin başka başka yerlerini tutan o ünlü körler gibi, bütününü bir türlü kavrayamadığınız bir gerçeğin başka başka -ve birbirinden güvenilmez- yüzleriyle kar- şılaşıyorsunuz. Kim, ne zaman ve neyi, hangi çıkarlar uğruna yazıp söylüyor, kestirerniyorsunuz. Yaşlanmak bilmeyen süperstarımız Ajda Pekkan, "Beni arayın", diyor 900'lü telefon reklamında. "Ajda Gerçeği'ni bir de benden dinleyin." Ajda Gerçeği'ne itirazımız yok, ama başka gerçeklere de gereksinimimiz var. Sırf para kazanmak, köşe dön- mek ve bu uğurda birbirimizin gözunü oymak yerine; üreten, mutlu yaşayan ve başkalarını düşünen bireyler olabilmemiz için örvce, yaşadığımız toplumsal parano- yadan kurtulmamız gerekiyor. Bunun yolu da, bir çıkış noktası, güvenilir bir başlangıç bulmaktan geçiyor. Elle tutabileceğimiz -ve silikonsuz olduğundan kuşku duymayacağımız- somut gerçeklere gereksinimimiz şimdi her zamankinden daha büyük. (*) Bu yazı yazıldığında henüz adaydı. TEMIZLIGIN YENİ GUCU ARÇEÜK MITE-BUSTER Mile'lor... Çoğumuz/^variıklanndan ha Oyta, 961le görülm«yen bu dâvatsiz iel«r.~ Allerji, katşıntı, nefes ^arlığı sy kolay yok olmuyorlar. f Anjiyo Laboratuvarınuz Türk Kalp Vakfı En kısa zaman, En uygun şartlar, en sağlıklı sonuç T»l. 275 12 44/45 - 248 5S 66 - Fax : 266 47 12 Adres: 19 Mayıs Cad. No. 8, Şışlı, İSTANBUL Profesyonel Kkne ve Neye Bağlanır?.. DYP Genel Kongresı'nde bir konuşma yapacaksın. Dinleyiciler iki bölük. Birincisi salondaki 1169 delege. İkinci bölüm tribünlerdeki dinleyiciler. Eğilimleri ne? Bir araştırma konusu. Sonra beyaz bir kâğıt alırsın, dün- bugün-yarın üçlemesi üzerine nırengı noktalarını sap- tarsın: Demokrat Parti.. Adalet Partisi.. DYP... Bu kurumları simgeleyen adları da eklemek gereki- yor, kimdir bunlar: Celal Bayar.. Menderes.. Demirel... Kurumlar ve kişiler böyle saptandiktan sonradinleyıci kitlenin bağlandığı, hoşlandığı, şartlandığı kavramları birbiri ardına saymakta yarar var: Millıyetçilik.. Ezan.. Kur'an.. Bayrak... Toplam çizgisini çekersin, geçmişte çekilen eziyetleri geleceğin umuduyla bir potada karıştırıp sevgi, saygı, bütünlük üzenne çeşıtlemeleri de unutmazsın, DYP Ge- nel Kongresı'nde yapacağın konuşma metni ortaya çı- kar. Bir profesyonel politikacı böyle çalışır, Tansu Çiller'in yaptığı da budur • Çiller milliyetçi mi? Müslümanlığının gradosu ne? Kur'an ya da bayrak için ne düşünüyor? Ezan, Tansu Hanım'ın yaşamında ne anlam taşıyor? Bunların hiçbiri önemli değil; çağımızda politikacı mesleğinin gereğini yerine getiriyor; temel hedefe varmak için bütün moral değerler birer yapı taşıdır, kullanılır;tümüde ancak sıra- dan insanların inandığı ve bağlandığı bırer araç sayılır. Politikacı içın Fransa'da üç renklı bayrak, isa, Meryem, kilise neyse; bir islam toplumunda Müslümanlık üzerine çeşitleme de odur. Peki. temel sorun ne? Temel sorun "iktidar"d\r. Polıtikacıyı ıktıdara taşıyacak araçların kullanılması her toplumda renk değıştirır. Piyasa ekonomisiyle bü tünleşen yerkürenin çeşıtli ülkelerinde sınır ötesi alış- verişlerın mekanizmalarını bilen işadamı, politikacı, yö- netici, artık halk kıtlelerini yönlendiren inançlara çok yukarıdan bakıyor. Alman imparatoru Wil- helm'in fesli fotoğrafı Tür- kiye'deki dergilerde yayım- lanınca, halk arasında bir söylentı ağızdan ağıza yay- gınlaşmıştı: - Wilhelm Müsluman ol- muş.. Emperyalizm, bilinçsiz halklarla oynar, metropol- lerdeki halkı da yönetir; 21'- inci yüzyıla yaklaşırken bu tş artık uzmanlığa dönüştü. ' Tetevizyonlu Türkiye'de bundan sonra politikacı ku- şakları tam profesyonel ola- cak, Amerika'daki gibi çe- kirdekten yetişecekler, medya ürününe dönüşe- cekler... Bir gazetecı, Bayan Çil- ler'e inançları, duyguları, eğilimleri konusunda boşu- na soru sormasın; çünkü yanıtlar, bir profesyonelin türetimi olacaktır; yeryü- zünde içtenliğin enayilik sayıldığı bir dönem başladı. inançlar artık "fakirlere mahsus"lur. Siyasetin altyapısını, ser- best ticaret, piyasa ekono- misi, borsa, banka, ulusla- rarası yatırım ve parasal iktidar oluşturuyor. 19'uncu yüzyılda da böyleydi; ama, o dönemde politikayı bu- günkü kadar halka indirme- mişlerdi; gunümüzde daha demokratik sayılan bir or- tamda oyun sürüyor; halkı yönlendirmek için kullanı- lan medyaya halkın inanç- ları sermaye oluşturuyor. • Çiller başarı kazanacak mı? Çıkış başarılı.. Ama yaşını mı saklıyor? ABD vatandaşı mı? Mal var- lığı gayri meşru mu? Dosya- ları kabarık mı? Önceden bugünü düşünemediği için geçmişinde ihtiyatsız dav- ranmışolabilir. Sıyasette acıma yoktur, hasımları hazırlanıyorlar. yüluek teknola{Uiyle gfçlü <l«ktrik üreten ArçeliV, şimdi bu sorunu kökun Yeni Arçelik Mbİ-BtMter, 1300 w«tt'a ulafin ii# gücCyle hem her yüzeyi tertemiz z sdArler, her tyor ve ko- süfeCrgeler n fSzüyor. ^ ^ m ';*• "» i, hem de göıle görülmeyert nîbe'ları çeker ve ötel \ bölm«sinde yok eder. 360° dönebilen hortu^uı, her yûzey çin *xel aksesuarionyla tüm evin temizliğini yeter. ' t, çok kulWM$lıdırl Eiden kumanda özeUiğiyl* eğsl- gerek bırakmadan kuflorıılır. işini bitirin<«d| ÖZVJB iu«or atkıfiyla park oderl * * Yer kaptamaz. Mite-Buster« Temizliğin yeni gücü! thUn kumanda 6l«Hiğlyl. tat yüxmyl»r* g&rm «^Hmcdan ayar yapm« l«nlc«nt ŞtŞLt3.ASLt\T: HLTCUK HÂKİMLİĞ^NDEN Davaa Mahye Hazınesı adına ts- tanbul Muhakemat Müdûrluğü \ckih tarafından açılan gaıplık davası neüce- sınde. Mahkcmemızce 24 2 1993 tanh 1989 1228esas. 1993 102sayılıkararla Yunan tebalı Istefo oğlu Pavh Vara- polo'nun MK'nln 31 maddea uyann- ca gaıpbğıne. MK'nın 530 maddes uyannca Şışb-Bozkurt Mah 21S paf- ta, 1307 ada. 42 parsel sayılı 51 66 m1 mesahalı ahşap evın 1 2 hısscsı Je Pavlı V arapolo adına ka> ıtlı tüm gaynmen- kul ve menkullenn Hazıneye devır ve tesahne karar venlmıştır tlan olunur 12.5 1993 Basm 32289 YAZARLARIN EVİ Osmanbey MEYHANEMİ2DE Perşembe, Cuma, Cumartesi BARBAROS ERKOSE ve SAZ ARKADAŞLARI Rez. 246 44 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle