25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 HAZİRAN1993 PAZAR CUMHURİYET2 SAYFA KÜLTÜR GÜNDEMDEKİ SANATÇ3 / YILMAZÖĞÜT ONAT KUTLAR Bir tiyatro izleyicdsiBir yaş farkla ayru kuşaktanız. Iki- mızin de küçûk çocukluğu, savaş yı- llannda birer kıyı kentinde gecti. Be- nim Izmir'de, onunsa. Karadeniz luyısında. Samsun'da. Bu yüzden, onun da eski nûfus kağıdında "Ek- mek karnesi verilmiştir" ve "Kaput bezi verilmiştir" damgalan vardır. Savaş, onun yaşamıru. benimkinden daha çok etkilemiştir. Çûnkü Alman- lar Yunanistan'ı işgal edince Türk hü- kümeti Trakya'yı boşaltmaya ve Mareşal Fevzi Çakmak Hattı'nın ge- risine çekilmeye karar verdiğinden, Balkanlar'ın Petric kenti doğumJu Halım Bey, Takirdağ'ın Saray kazası- ndaki çiftini çubuğunu bırakıp kansı ve dört oğluyla birlikte Samsun'a yer- leşmeye karar vermiştir. Neden Samsun? Bu pek belli değil. Çûnkü ne tanıdıklan vardı orada ne de akrabalan. Üstelik savaşın sıkınülannın üstüne bir de yoksulluk eklenmişti. Halim Bey pazarcılıkla, ç "Bütûn klasiklen ve çağdaş yazarlan orada okudum. Tûm Chaıies Dfckos'lan, Mark Twain'leri, Tobtoy'- lan, Reşat Nuri'len, tstrarfleri. Steinbeck'- leri, daha nicelerini. Kitaplık memuru, bizi oradan koyuncaya ka- dar dalar giderdik o se- rûven dünyasma..." Aal ilgisi fen derslerineydi. Özellik- le de matematik. Ama nedense kültü- rel olaylar yaşamında çok önemli bir yer tutuyordu. Babası onun bu ilgisi- ni vûrekJendiriyor, Varlık Yayınlan'- nın bir liralık kıtaplannı coğrafya ki- tabının içine saklayarak okumasına gerek kalinıyordu. Lise yıllannda ya- şamına bir de tiyatro girdi. önce Çe- hov'un, Ibsen'in oyunlanru okudu. Sonra lise tiyatro kolunun yıl sonu müsamerelerinde sahneye koyduğu MoBere'in Cimrisi'nde, Scapin'in Dolaplannda, Racine'in Le Cid'inde -fiLgünlerde, bir tiyatro ya da film gösterisinde, sessizce oturan, orta yaşlı, saçlan dökülmüş, gülümseyen, az konuşan, bilge tavırlı bir adam göriirseniz, bilin ki o, sanat dünyamızın temel taşlanndan Yılmaz Öğüt'tür. çalışmalan yakından izledim. Ayyar Hamza'yı ilk kez onlardan izledigim- de tiyatro sanatında yepyeni şeyler yapılabileceğini farkettim. O yıllarda da Şehir Tiyatrosu'nun tûm oyunlan- na giderdim. Ama bu gençler bam- başka bir şeyin peşindeydıler." Üniversiteyi kardeşlerinin dayanı- şması ile bitirdi ve genç bir mûhendis olarak Samsun'a dönüp Karayol- lan'na girdi. KarayoBan, birkaç Cumhuriyet mûhendis kuşağı için gerçek bir okul- dur. Dürüst çalışmanın, ülkenin yapısını değişürme inancının, ustalar içerikli olabileceğini somut bir biçim- de gördürn. Daha o gûn, onlarla bir yazgı birliğimiz olacağını sezmiş- tim..." Evet, Sevgili Cumhuriyet okurlan, size başta AST ve tiyatro dünyamız olmak üzere, kültür dünyamızın ses- sız ve göstenşsiz kahramanlanndan birinin, Yılmaz Öğüt'ün yaşamöy- küsüjıü anlatıyonım. Medyalann sahte ve pınltıh ekranlanndan kuy- ruklu, kuyruksuz yıldızlar ve saman alevleri gibi gelip geçen nice "kâzip şöhret"in flaş patlamalan ve gürûltü- sü arasında farkedilmeyen bir ocukluktan başlayarak hiç boş zamanım olmamıştır. Okulda ve kütüphanede geçirdiğiın zamanın dışında durmadan çalışırdım. Bugün bile gazetelerden saatte yüz, yüzelli kesekağıdı yapabilirim.' kansı ise evde dört oğlanın yanı sıra bir de Singer dikiş makinesiyle boğu- şarak kannlannı doyurmaya çalışıyolardı. Halim Bey'in yaşamda tek tutkusu vardı: Çocuklaruu okut- mak. Gerçek bir Cumhuriyet yurttaşı idi. Bilinçli, dürüst ve dirençli. Müta- reke yıllannda, yani işgal sırasında fstanbul'da bulunmuştu ve çocuk- lanna arada sırada Kurtuluş'tan son- ra Refet Paşa'nın kente zafer girişini anlaürdı. "Bu memlekette böylesine görkemli ve candan bir karşıkma tö- renini daha sonra ne gördüm ne de duydum" derdL O zamanlar Samsun, büyük ve zen- gin bir köy değil, küçük ve yoksul bir kentti. Cumhuriyet LokantasTnın kolab örtülü masalannda taze balık yenebiiır. 19 Mayıs Parkı'nda dolaşı- labilir, sakin ve temiz kıyı kahvelenn- de mavi birdenize bakılarak çay içile- biürdi. Kentin yoksul pazar mahallesinde, mezarhğın yanındaki küçûk ve dö- kük ahşap evin alt kaünda, kirada otururlardı. Halim Bey, pazaryerinde günlük ekmeğini çıkarmaya çalışı- rken kansı kaput bezinden asker do- nu diker, dört oğlan ise. okul saatleri dışında onlara yardım ederdi. '"Çocukluktan başlayarak hiç boş zamanım olmamıştır. Okulda ve kü- tüphanede geçırdiğim zamanın dışında durmadan çalışırdım. Bugün. bile gazetelerden saatte yüz, yüzelli kesekağıdı yapabilinm. Makinede don, gömlek dikebilirim. Gene de zor geçiniyorduk. Şeker bulunmadığı için çayı kuru üzümle içtiğimizi hatırlıyo- rum. Ayakkabı sadece yılda bir İcez aluıır, aşmmasın diye altına kabara çakılırdı..." Kütüphane! Samsun Gazi Kütûp- hanesi. Tıpkı benim çocukluğumun Antep Halkevi Kütûphanesi gibi, onun için de raflan ciltlenmiş Milli Eğitim Bakanüğı klasiklen ile dolu bu hafif tutkal-kâğıt kanşımı kokuyla ha- ürlanan geniş salon, bir Eldorado idi. Kaybedilmiş ve bulunmuş cennet. giyle anlatacak değerli bir sanatgmız var: Rutkay Aziz. Aşağı yukan yirmi yıla yaklaşan bir süredir, Samsunlu bir işadamı, müteahhit ve mûhendis Yılmaz Öğüt, ASTın tûm çahşma- lannda, inanılmaz bir özveri ve da- yanışma duygusuyla sanatçılara des- tek olmuş, uzun ve çüeli bir yaratım sûrecinde başta Rutkay olmak üzere ASTın çalışanlanyla bır yazgı birliği- ni, bir dostluk dayanışmasmı pay- laşmıştır. Bu dostluk, gördüğüm, bil- diğim kadanyla, lekesiz ve pûrüzsûz gûnûmüze kadar sürmüştûr. Ancak Yılmaz'ı gündeme getiren, bugün onu anlatmama, tanıtmama neden olan olay ne geçmiş yıllann sa- natseverliği, ne de ASTla olan da- yanışmasıdır. Savaş yıllannın mütevazı koşullan- nda büyüyen, bugün ise görece varlıkh. rahat koşullara sahıp işa- damı Yılmaz öğüt'ün gene kişilıgine yakışır sessiz sedasız bir yeni girişi- miyle kültür yaşamımıza yaptığj eşsiz bir katkıyı dile getiımek istiyorum: Yılmazöğüt, üçyıldırhiçbirkâramacı gütmeksizin, zarar ederek çıkardıgı güzel 'Tiyatro' dergısinden sonra şim- dı de mükemmel bır tiyatro kitaplan koleksiyonu sunuyor bizlere. Anado- lu'nun ücra kasabalannda tiyatro aşkıyla yanan gençlerin, profesyonel topluluklann kapılannı aşmdırarak sağlamaya çabştığı oyun tekstlerini birbiri ardından yayımlıyor. Yılmaz'ın böyle bir iş yaptığıru bir parça biliyor, duyuyordum, ama çapmdan habersizdim. Başta Türk ti- yatro yazarlan, Vasıf öngören'den Oktay Arayıa'ya, Senııet Çağan'dan Turgırt özakman'a, Orhan Asetıa- dan Mehmct Baydur'a hemen tüm ya- zarlanmız, Bredıt'ten Fo'ya, Pinter'- T-â-iva .iyatro neredeyse en eski sanat. Binlerce yıllık. Neden ölsün? İnsan insana sıcaklığı yaşatan tek sanat. Ben yeni tiyatrocu çocuklardan da çok umutluyum. Festivalde t d ü d H Fotoğmf: FtıJz KUTLAR birlikte desteklemeliyiz.' görev aldı. Ama her zaman sahnenin biraz ge- nsınde, karanlıkta kalmayı seçti. 1954 yılında Karadeniz vapuruyla yaptığı yirmi dört saatlik bir vapur yolculuğundan sonra ayak bastığı Istanburda, sınavinı kazandığı Tek- nik Üniversite Inşaat Bölümü'ndeki öğrencilik yıllannda ve daha sonra da, bu hep böyle sürdü. Yalın, al- çakgönüllü kişiliği, az konuşan, ve işçilerte, yani emekçilerle omuz omza bir i§ başarmanm en güzel 'şan- tiye'si. "tlç yıl süreyle coşku içinde çalışüm. Yollar, köprüler yaptım. Karşılıklı gûven içinde ve tam yetkiy- le. Karayollan'nın yönetici, mûhen- dis, teknisyen ve işçilerine her zaman şükran borçluyum." 1960'h yıllar, bizim kuşağunız için belirleyiddir. Hele bir de sanata dûş- künsek, gençliğe inanıyorsak, bendl adamın. Onunla ilk tamştığımız günlerin, yani 12 Mart'ın karanhk ve tatsız gûnlerinden birinin bir şehirlerarası telefon konuşmasını haürbyorum. Santral memurelerinin sık sık "Sam- sun! Samsun! Çık aradan!" çığlıklan arasında ben Yılmaz Öğüt'e, Samsun Sinema Dernegi'nın göstereceği Andrzej Wajda'nın "Herşey Satılık" filminin jeneriğini ve konusunu yazdınyordum. Çün- kü Yılmaz öğüt, o sı- rada Edirne'den ış yıllannın mütevazi koşullannda büyüyen, bugün ise görece varlıkh rahat koşullara sahip işadamı Yılmaz Oğüt,üç yıldırhiçbir kar amacı gütmeksizin, zarar ederek çıkardığı'Tiyatro'dergisinden sonra şimdi de mükemmel bir tiyatro kitaplan koleksiyonu sunuyor. kültür dernekle- Sam- başı- kendini ortaya atmayan tavn ile seç- kin bir izleyici, okur, dinleyici olmak- la yetindi. Üstelik yaraüalık alanında biriçok şeyi çok erken keşfetme şansını yakaladığı halde. "AtflLı Alpöge, Ergnn Köknar üni- versitede sınıf arkadaşlanmdı. Sonra- dan onlan Genç Oyuncular Toplulu- ğu'nu kurmaya yönlendirecek ilk değılsek. topluma kendi egomuzdan daha çok değer veriyorsak. "ASTı, yani Asaf Çiyütepe ve ar- kadaşlannın kurduğu, Serinet Ça- ğanlann, Gûneş Sümerlerin sûrdür- düğü, Rutkay Azizlerin yaşamını adadığı bu köklü tiyatro geleneğini de ilk kez 1960'h yıllarda 72. Koğuşoyu- nuyla tarudım. Tiyatronun toplumsal Hem tstanbul'da buJunduğum yıllarda hem de Samsun'da gösterilen bütün kaüteiifilmlerinşaş- maz izleyicisiydim. Aynca biliyorsun, yıllardır mart-nisan' aylannda, Sam- sun'daki yoğun işlerimi bırakır, Istanbul Uluslararası Film Festivali'- ni izlemek üzere Istanbul'a gelirim. En az yirmi otuzfilmgörûrüm." Yılmaz Öğüt'ün yaşamının en des- tansı yanını, benden daha yetki ve bil- dan Beckett'e tüm çağdaş yazarlar "Toplu Oyunlan" ile okura sunulu- yor. Sadece ekimden bu yana 16 ki- tapta 60 oyun yer ahnış. Aynca Aziz Cahşlar yönetiminde "Tiyatro Kültür Dıasi" başlaülmış. SUnisiawski'den Pisotor'a, önemli kuramalann eserleri de yayımlanıyor bir yandan. Bugûnlerde, bir tiyatro ya da film gösterisinde, salonun bir köşesinde sessizce oturan, orta yaşh, saçlan bi- raz dökülmüş, gülümseyen, az konu- şan, bilge tavırlı bir adam görürseniz, bilin ki o, sanat dünvamızin temel taş- lanndan Yılmaz Öğüt'tür. Geçmişi bılen, geleceğe açık, aydınlık bir kül- tür adamı. Tecavûz-ü Cahilane (!) ile tiyatro- nun öldûğûnü ileri sürenlere aiçak sesle şu yanıu veriyor: "Tiyatro neredeyse en eski sanat. Binlerce yıllık. Neden ölsün? İnsan in- sana sıcaklığı yaşatan tek sanat. Ben yeni tiyatrocu çocuklardan da çok umutluyum. Festivalde bir adım aüldı. Hep birlikte desteklemeliyiz. Yakında en gençlerin yapıtlannı ya- yımlayacağız: Şule Gürbüz'ün, Mikail Uçar'm... Daha yeni geleceklerin... Ben sanatı ve tiyatroyu seven bir in- sanım. Bir tiyatro seyircisiyim..." Kültür Bakanlığı'nın sinemada destekleyeceği projeler ile Tiyatro Başan ve Onur Ödülleri açıklandı Bakanlıktan tiyatroya lOmflyarlimlıkkatkıANKARA (AA) - Kûltûr Bakanı Fikri Sağbur, Bakanlığın Türk sine- masını desteklemek amaayla projele- re sağladıgı kredilerde uygulanan yıllık yuzde 25 faiz oranının yûzde 15'e indirüdiğini açıkladı. Sağlar, dün düzenlediği basın top- lantısında faiz indiriminin geriye dö- nûk olarak uygulanacağını, 1991 yılında kredi alan projelerin de bu in- dirimden yararlanacağıru söyledi. Bu yıl içinde Türk sineması ve tiyatrosunu destlemek amaayla toplam 36 milyar lira katkıda bulunulduğunu belirten Sağlar, bakanlığın bu yöndeki katkı- lanaın diğer plastik sanat dallanna da uygulanacağıru kaydetti. Bakan Sağlar, Sinema ve Mûzik Sa- natını Destekleme Fonu Değeriendir- me Komisyonu'nun aldığı kararlan açıklayarak bu yıl 10fihnindaha des- tekleneceğini söyledi. Bakanlığın destekleyeceği projeler şunlar: "Manisa Tarzanı" (Orhan Oğuzl "tstanbul Annedir Çocuğum" (Işıl Ozgeotürk), "Gece Melek ve Bi- zim Çocuklar" (Atıf YJmaz), "Ay Vakti" (M«himır Ergm), "Istanbul Kanatlanmızın AJtında" (MusUfa AlboUar), "Kırmızı Bir Taş"(Ahmet Sooer), "Yalnız Salih" (ömer Upr), "Hera ile Leandros-Kızkulesi" (frfan Kûhnr Bakanüğı 'nıntiyatroödûllerindebuyıl KentOyımcolan 'Eniyi topluluk'seçfldi. (UĞURGÜNYÜZ) Tözöm),"78-92"(Yavnzözkaıı),"lsim- siz" (Memduh Ün). Sağlar, bu projeler dışında, aynca 4 film için de karar verme sürecinin sür- düğünü bildirdi. Böylelikle bu yıl içeri- sinde, haziran ayı sonr ıa kadar 23 ko- nulu film projesine.' jplam 17 milyar liralık destek sağlandıgını belirten Sağlar, bunun yanı sıra 8 çizgi fıhn, 10 belgesel film için 7 milyar, 4 mûzik projesi için de 1 milyar lira katkı veril- diğini anlattı. Sinema Araştırma tnce- leme ve Eleştirme Yanşması'na katı- lan 9 esere 265 rnilyon lira, sinema eği- tirni veren 5 üniversiteye de öğrenci- lerin pratik yapma olanağma kavuş- ması için, 500 milyon lira destekte bu- lunduklannı açıklayan Sağlar, aynca başanlı çizgjfilmlerarasından 10 tane- sine ve 2 belgesele de toplam 720 mil- yon lira ödül verileceğini kaydetti. Kültür Bakanı Fikri Sağlar, tiyatro alanındaki çalışmalara bu yıl içinde 10 milyar 581 milyon katkı sağlandıgını anlatarak, tiyatro alanındaki ödülleri açıkladk Kent Oyunculan.' En İyi Topluluk", "Uyarca" oyununu sah- neye koymadaki başansı nedeniyle Ankara Devlet Tiyatrosu Müdürû Şa- kir GûmHnar "En İyi Yönetmen", "Vanya Dayı" oyunundaki başansı dolayısıyla Istanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolan sanatçısı Tilbe Batum "En İyi Kadın Oyuncu", "Kuvayı Milli- ye", "Konken Partisi" ve "Fazla Uzak çok Yakın" adlı oyunlardaki ba- şansıyla da Müşfik Kenter "En iyi Er- kek Oyuncu" ödülûne layık bulundu- lar. Mnazzez Kunloğlu ve Orhan Ase- na'ya da, Türk tiyatrosuna yapüklan üstûn katkılardan dolayı "Onur ödü- lü" verihnesi kararlaştınldı. Tiyatro Inceleme Araşünna ve Eleştirme Ya- nşması'na katılan 11 esere 290 milyon lira, tiyatro bölümü bulunan 17 üni- versiteye de 340 milyon lira yardım yapıldığmı belirten Sağlar, bu yıl tiyat- ro sezonunda özel tiyatrolann 70 pro- jesine toplam 9 miJyar 950 milyon lira katkıda bulunulduğunu söyledi. Tiyatro Başan ve Onur ödülleri olarak verilmesi kararlaşunlan 270 milyon lira tutanndaki ödüller, önü- mûzdeki günlerde törenle sahiplerine dağıülacak. Oyun okumak başka bir keyif... YILMAZ ONAY Edebiyat tarihinde, özellikle kitap basımının yaygınlaşma- smdan önceki upuzun bir dörtemde, dile dayalı sanatlann en önünde gelen dal tiyatro olmuştur. Adıru herkesin bıldiğı çok önemli bazı edebiyat akımlannı tiyatro yazarlan belirlemiştir. Gerçekçilik akımlannda bile ağırlığı vardır tiyatro yazarlığı- nın. Örneğin antik cağ edebiyatı dendiğınde ilk aklımıza gelen- ler, Homeros'un yanında, Aiskhylos, Euripides, Sopbokies, Aristophanes değil midir?Sapho'yu bile daha az kişi tanır. Üs- telik o çağda tüm edebıyata "şür" kavramı geneünde bakıl- dığı halde tiyatro en önde geliyor ve oyun yazarlanna da şair deniyordu. (Şiir'in temel olması günümûz tiyatrosu için de geçerliğini korusa ne iyi olurdu, derim ama bu ayn bir yaa konusu). Peki o koskoca antik çağm edebiyatmı bılmek, tanı- mak, nasıl mümkûn olabilir? "Ilyada"yı, "Odysseia"yı oku- makla Homeros'u tanıdınız, diyelim. Ya "oyun yazarlan"nı? "Oyun okunmaz", diye bir önyargı yerleşmiş ya da yerleşti- rilmiş bizde. İşte bu soruna parmak basmak istiyorum. Öyle bir önyargıya uydunuz mu, örneğin bütün bir antik dönemi bilmenize, tanımanıza imkan yok ! Denecektir ki, o dönemin oyunlan oynanır, seyirci de izlerse tanımış olur. Hayır! Bir defa, yalnızca ulaşabildiğiniz tiyatro çevresi ile sınırlı kalırsınız ve o çevrenin sahneye getirmediği yapıtlar ve yazar- lar "yok" olur sizin için ; ya da adlannı duyar ne olduklannı bilemezsinİ2. Dahası, sahlenenen yapıüan da, dramaturg, re- jisör, oyuncu, önünüze nasıl getirdiyse ondan ibaret sarursmız. Sonra da eliştirisini okuduğunuzda, hiç kendi gö- rüşü, kendi bilgjsi olmayan, oluşamayan "cahil"ler durumu- na düşersiniz. Yaak değil mi? Oysa siz, belki otiyatrosanatçı- lannm, o eleştirmenlerin bile okumakta zorluk çektiğı roman- lan, öykûlen, şiirleri, sanat biümi incelemelerini felsefe yapı- tlannı okuyup tartışan, Yaymlardakiboşluk 'oyun okunmaz' önyargısından kaynaklanıyor. Kırın o önyargıyıgöreceksiniz nasü sağhkh, nastl eieştiriyide eleştirebilen bir kamuoyu oluşacak! okumaktan zevk alan yüksek düzeyli okur- larsınız. Aristoteles'în "Poetka- sını model alan klasisizm akımını öncelikle o döne- min tiyatro yazarlan belir- lemiştlr? "Oyun okun- maz" ise o akımı nasıl bi- leceksiniz? Bugün "anti- Aristotelesçi "adı verilen ana akımın tarihteki temel taşlanndan biri olan Sha- kespeare'ı tanıyor musu- nuz? Herkes, "evet' diye- cek bu soruya. Ama oyun- lannı okumadınızsa bir düşünün. Metinlerde kısaltma ve de- ğiştirmeler de dahil, çeşit çeşit yorumlarla sahneleniyor Sha- kespeare. Oyunlannı okumadan yalnızca kuramlanıu oku- muş olmakla Brecht'in boş bir kalıbından başka ne geçer eli- mize? ömekleri, sembolizm, romantizm akımlan için de çoğalt- mak mûmkün. Hele Moliere'i kim bilmez? Ama adının ötesi- ni bilmek için "oyun okumak" gerek. "Faust"u okumadıy- sanız. Goetbe hakkında bilginiz çok yûzeysel kalır. Yalnızca öykülerini okumaltla Çehov'un ancak bir yanına bakmış olursunuz. Puşkin'i bile "küçük tragedyalar"ı ile tarumak zo- rundasınız- ki sahnelendiğini belki hiç göremeyeceksiniz. Ha- lipönıuın''ın ve İhsen'in oyunJanru okumadan natüralizm ve realizm arasındaki hem köprüyû hem çaüşmayı nasıl tartışa- bilirsinİ2? Birinin "Dokumaalar"ı, ötekinin "Bir Halk Düş- manı", eleştirel gerçekçilik dendiği zaman hep önünüze çıka- cakar. VişDevski'nin "Optimist Tragedya"sına toplumcu ger- çekçilik kuramanın köşe taşı olarak hep rasllayacağıruz gibi. Ama o oyun hiç oynanmadı, belki hiç de oynanmayacak. Kaldı İci oyun oynamak, yalnızca bilmenin bir gereği de de- ğil, okuma zevkinin başlıbaşına bir türûdür. özel bir keyiftir. Her şey bir yana, sahnelenen oyunu, önceden metnini oku- muş olarak işlemenin tadını dûşünûn, yeter. Bir de, yerli- yabana eski- yeni pek çok oyunu kendi zihninizin sahne de- rinliklerinde okuduğunuzda, onlann niçin sahnelerden uzak kaldığını farketmenın "zevk"ini katın buna! Diyeceksiniz ki, yerli ya da çeviri çok az oyun yaymlanıyor. nasıl okuyabili- rim? Evet ama, "oyun okunmaz" önyargısından kaynakla- nıyor bu boşluk. Kınn o önyargıyı, bakın göreceksiniz, nasıl sağhkh, nasıl dûzey yükseltici, nasıl eleştiriyi de eleştirebilen bir kamuoyu oluşacak! "İyi oyun yok!", "iyi yerli yazar yok" yargılannın ve bunun yanında şaşkınlıkla izlediğiniz kimi sa- nat- alü fenomenleri yeni'nin müjdecisi gibi pompalamanın nasıl "oyun okunmaz, yalnızca övulen oyunlar seyredilir" alış- kanlığının dayatıldığı ortaya çıkacak. Gectiğimiz çok güzel bir edebiyat olayı var. On bir yazanmız Fransa'da "Türk Edebiyat Günleri"nde edebiyaümızı tanıtmak, taruşmak için davet edildiler. Ama içlerinde hiç tiyatro yazanmız yok. El- bette: Oyun okumayan bir toplum, oyun yazannı da "yazar" saymaz. Oysa anımsayabm: Bir süre önce Uluslararası Pen Kulübü'ün başkanı da, başkan yardımcısı da oyun yazanydı : Arthur Miller ve Harold Pinter. Ülkemize de geldiler ve on- lan günümûzün en önde gelen yazarlan olarak biz de ku- cakladık. Oyunlannı okumuş muyduk peki, okuduk mu? Belki ben yanıhyorum, kabul. Ama o zaman "Oyun niçin okunmaz"ın da aynı açıkhkla ortaya konmasıru beklemek hakkım. Tüm içtenliğimle, öğrenmek için. tstanbulFestivali'nde bugün Kültür Servisi -21. Uluslararaa Istanbul Festivali kapsamında bugün saat 18.30'da Aya İrirü'de "I Musici" topluluğu birkonsergerçekleşürecek. En önemli özelüği orkestra şefi olmaksızm konservermek olan topluluk, 1952 yıhnda 12 müzik öğrencisi tarafindan kuruldu. Konserlerini içten gelen anlık bir gösteriye dönüştürmesiyle tanınan topluluk, verecekleri konserde Antonk) Vivaldi'nin ünlü "Dört Mevsim" keman konçertosunu seslendirecek. Netaş Halk Oyunlan EkibVnin gösterisi Kültür Servisi - Netaş Halk Oyunlan Ekibi, bugün saat 21.00'de Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde bir gösteri gerçekleştirecek. 1992 yılırun Ekim ayında, Netaş'ın 25. yıl kutlamalan çerçevesinde kurulan halk oyunlan ekibi. 40 kişililc büyükler ve 20 kişilik küçükler grubundan oluşuyor. Bugecekigösterilerdeekip. Biths, Bayburt, Diyarbakır, Artvin, Silifke ve Gaziantep yörelerinin oyunlanndan ömeklerverecek. Küçülder ekibi ise Kars ve Kafkas yöresi oyunlannı sunacaklar. Gösterilere Istanbul Çağdaş Turizm Folklor Derneği konuk olarak katılacak. Çizer*in resimleriEfes MüzesVnde Kültür Servisi - Kemal Çizer'in on dördüncü kişisel resim sergısi Selçuk Efes Mûzesi'nde 28 haziran tarihinde açüacak. 1917 yılında Zile'de doğan Çizer, Adana Öğretmen Okulu'nu bitirdi. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Hikmet Onat Atölyesi'ne devam eden sanatçı, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nden mezun oldu. Çizer, Manchester Akşam Sanat Akademisi'ne devam etti. Çizer'in sergisı 12 temmuz tarihine kadaraçık kalacak. 'Bosna-Hersek Fotoğraflan SergisVuzatıldı Kültür Servisi - Kûltûr Bakanlığı'nın katkılanyla. tslam Tarih Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi tarafindan 12 haziranda açılan ve 18 haziranda bitmesi planlanan, "Bosna-Hersek Fotoğraflan Sergisi" yoğun ilgi üzerine, 25 haziran cuma gününe kadar uzatıldı. Sergı, Yıldız Sarayı Çit Kasn'nda 25 haziran tarihine kadar izlenebilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle