25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET eŞUBAT1993PAZARTESİ 12 Öcal Beningtan, 36 yıllık arkadaşı Uğur Mumcu için, 'Ölümü de çok büyük oldu'dedi 50 yıllık birikim bir aııda harcandı ö_ cal Beningtan, Uğur _Mum- cu'nun 36 yıllık arkadaşı. Üstelik, Mumcu ile ölümünden bir kaç saat önce de bir telefon görüşmesi yapmış. Akşam yemeği için sözler verilmiş. Ama o hain bomba bu randevunun gerçekJeşmesine engel olmuş. Bening- tan, Mumcu'yu şöyle anlatıyor,"Biz Uğur'la 1956 yıhndan bu yana arka- daşız. Arkadaşlığımız Bahçelievler Deneme Lisesi 1. sınıfında başladı. O zamanlar Bahçelievler çok küçük bir semt olduğu için ve gelir seviyeleri aynı aüelerin oturduğu bir semt okluğu için kaynaşmamız kolay oldu. Bu dostluk 1960 yılında, 27 Mayıs'ın olduğu sene liseden mezuniyetimizle bitmedi. Bun- dan sonra Uğur'la Hukuk Fakültesi'- ne devam ettik. O benden bir sene ev- vel 1966"da fakülteden mezun oldu. Mezuniyet sonrasında, hayat icerisin- de de dostluğumuz. eşlerimizin de bir- bırlenyle çok iyi anlaşması sayesinde sürdü. bugüne kadar kesintisız 35-36 sene devam etti. B u dostluk 1956'dan başlayıp, Uğur'un suikaste uğradığı güne kadar hiç bozulmadan süregeldi. Çünkü Uğur. dostluğuna zor kabul ederdi belki ama, dostlanna son derece güve- nirdi ve korurdu. Dolayısıyla Uğur'un dostluğu iki arkadaşın dostluğu degil- di. Uğur zor günlerimizde, hastabkla- nmızda. diğer zorluklanmızda sığındı- ğımız, akıl sorduğumuz. bize yol gös- teı-en, sorunlanmıa çözen bir kişilikti. Birimiz hasta olsa ilk önce Uğur ziya- rete gidcrdi. hatınnı sorardı. İlk önce Uğur parasının olup olmadığını, tıbbi olanaklann yeterli olup olmadığını so- rardı. Bunlara çare bulurdu, doktor bulurdu, hasianede yer bulurdu. Çev- resi çok güçlüydü. Mesela, istediğınız Hr profesöre Üğur aracıhğıyla çok ko- lay ulaşabıhrdıniz. Bu bakımdan Uğu.'un dostluğu salt bir kişinin dost- luğu değıl, Uğur'un mesleki yaşamı- ndan. karizmasından gelen bütün ola- naklann arkadaşlanna cömertçe açıldığı bir zıyafet sofrasıydı. Ohepöndeydi Uğur, lise l'den ben hepbultınduğu toplumda öne geçmiştir. Kültür ola- rak öne gitmiştir, bilgi olarak öne git- miştir, sosyal olaylan algılayıp. sente- ze ulaşmak açısından öne gitmiştir. Ve de bence en önemlisi, olaylann ciddi- yeti içinde fakat bir kara mizah anlayı- şı içinde. bir fîkir parlaklığı içinde öne gitmiştir. Uğur'la biraraya gelip de, eğlenmemenin, gülmemenin, mümkü- nü yoktu. Meselelerin zor yanlannı, zor yanlannın getirdiği komiklikleri çok büyük bircerrah titizliği içerisinde çeker e'le alır ve dolayısıyla, o ciddi ko- nularda bile insanı güldürür veya o konunun içindeki gızli komiklikleri ortaya çıkanrdı. Onun için Uğur'la beraber olduğumuz zamanlarda çok keyjflenir, eğlenirdik. Örneğin, lisede edebiyat dersinde. edebiyat hocamız dersi teatral bir üs- lupla anlatırdı. Haşim'i işliyorsa, şiir- leri Haşim gibi okurdu. O havaya gjr- meye çalışırdı. Uğur ise sözlüye kalktığj zaman, hocanın sorduğu so- rulan, aynı hocanın üslubunda cevap- landınrdı. Hocanın kullandığı doğru ve yanlış vurgulan, jest ve mimikleri kulîanırdı. Biz yerlere yatardık. Hoca da farkında olmadığı için bize dönüp, 'Arkadaşınız çok güzel anlaüyor. niye gülüyorsunuz?" derdi. Çok iyi bir göz- lemciydi. Matematık dersinde, Uğur hocanın sorduğu bir trigonometri problemine karşılık, daha zor bir problemi ortaya atardı. Ama bu ger- çek bir problem olmazdı, espirili, tri- gOıiometriye uymayacak bir problem olurdu. Hoca anlayana kadar, biz gül- mekten ölürdük. Üniversite sıralannda. açıkoturum- lar. paneller düzenlemeye başladı. 1960-70 arası üniversite eğitiminin en özgûr olduğu dönemdi. !lk defa Uğur düzenlemiştir. bu eğitici toplantılan. Hukuk Fakültesi'nde düzenlenen bu toplanülarda, Türkiye'nin en seçkin isimleri, gerek siyasi kanattan, gerekse bilimsel kanattan, Uğur'un düzenledi- ği kadrolar içinde ve gene Uğur'un or- taya attığı konular içinde tartışırlardı. Parayı sevmezdi Uğur'un en büyûk özelliklennden bir tanesı de kesinlikle paraya önem vermezdi. Hiçbir zaman ne yetenekle- rini, ne olanaklannı, hele hele potansi- yelini paraya çevirmeyi düşünmedi. Onun için para ancak, hayatını idame ettirmesi için yeterli miktarda olmaby- dı. Mesela, bir gazete Cum- huriyet'ten aynlmadan çok önce, transfer ücreti olarak kendisine açık çek teklif etti. Uğur, bu teklifi "Ben Cumhuriyet'te Nadir Nadi'nin kadro- su olarak çalışacağım, benim gazeteci- liğim paraya bağh değildir" diyerek geri çevirdi. Uğur, tanık olduğu her olayı, mizahi hale getirmeyi, kara mi- zah olarak ele almayı bilirdi. Bunun en bariz örneği de "Sakıncalı Piyade"dir. Pekçok insanın ruhsal deprasyona gi- rip, yazmaktan çizmekten vazgeçeceği bir ortamda, Uğur, bunu bir mizah ki- tabına dönüştürmeyi bilmiştir. Uğur'- un ilgi duyduğu konular sonsuzdu. Türkiye Cumhuriyeti'nin iyiliğine ve kötülüğüne yönelen bütün konular O'nun konusuydu. İyi olanlan, tabi ki iyiliklc araştınrdı kötü olanlan da ön- lemek için araştvnrdı. O A u A R Ğ N K A UR L D IV A A ıu T ş M 1 L C Y A u 0 R \ 1 u R yazılannda 'yahu Uğur bu kadar ola- yın üzerine gidiyorsun, bunlan yazar- ken, bir çekingenlik, tedirginlik duy- muyor musun? Başına bir iş gelebilir' derdik. O da espri yaparak. 'Yahu bu iş kazası" derdi. 'Meslek hastalığı' der- di. 'Siz karayollannda trafik kazası oluyor diye arabaya binmiyor musu- nuzT derdi. Onu da o şekilde kara mi- zah anlayışı içerisinde geçıştirirdi. Çünkü Uğur, hayatının hıçbir döne- minde korkmadı. İyi bir avukat Uğur. bir avukat olarak da çok ba- şanlıydı. Uğur, avukathğa devam et- seydi, bugün herhalde Türkiye'nin en büyük avukatı olacağı şüphesizdi, ama en zengin avukatı olur muydu, bilmem. Uğur'un şaşmaz ideolojisı ve şaş- maz sevgisi Kemabzm'di. Liseden beri bu ideolojisinden hiç şaşmadı. O'na göre Atatürk, gelmiş geçmiş en büyük liderdi ve son günlerde de 'Okudukça, araştırdıkça Atatürk'e hayranlığım daha da artıyor' diye sık sık söylerdi. "Öyle bır deha olamaz, o güç koşullar- da neler yapmış' diye sık sık Atütürk hayranbğını dile geü'rirdi. Uğur'a solcu diyenler de oldu. Uğur'a solcu diyenler de vardır, Mos- kova'ya git diyenler de vardır. Bunlar o zaman içinde o insanlann fütursuz- luğundan doğan bir şeydi. Uğur Mumcu. araşürmacı olduğu için Ke- malizm'le bunlann etkileşimini araş- tırdığı için o konulan da ele almıştır. Ama hiçbir zaman o konulara sapla- nıp, Kemalizm'i inkar etmedi. JL azmaya Yön Dergisi'nde başladı. Orada da beraber çalıştık. Çok büyük gazetecilik heyecamvardı. Cumartesi ve pazar günleri diğer in- sanlar gibi sinemaya gideceğine, açı- koturumlar düzenlemek için çalışırdı, toplantı tutanaklannı düzenlerdi ve is- terlerse onlan gazete haberi haline ge- tirirdi. Üniversiteyi bırakm, liseden beri Uğur hep, araştıncı, toplumsal sorunlarla uğraşan, çok okuyan ve bu konularda herkesten. yaşıtlarından ve Türkiye'deki herkesten çok ileri bir I J ğur Mumcu ile en son görüşen kişi arkadaşı, ,aile dostu Öcal Beningtan. "Akşam bize yemeğe geleceklerdi, teleıonda konuştuk"diyen Beningtan, Mumcu'nun bir an olsun ölümden korkmadığını ve kendisine yapılacak olası saldınlan, "Iş kazası" olarak degerlendirdiğini söyledi. adamdı. Tabii büyük bir birikimdir çok büyük oldu. Eğer ölümünü göre- Uğur. 50 senede bu birikimin böylesi cömertçe harcanması. tabii Türk kül- türü için, Türkiye için yazıkür. Uğur'- un 20 senede ulaşüğı mesafeyi gö- zönüne ahrsak, o birikimle bir Uğur'- un ileride 10 senede, 20 senede neler verebiieceğini, kolayhkla hesap edebi- Yenmeyen akşam yemeği lirsiniz. Eşi Güldal, hayatımda tanıdığım, kocasını en iyi tamamlayan insanlar- dan biridir. Uğur'un özgürce düşün- mesi ve çahşması için ne gerekiyorsa yaptı, kesinlikle korkmadı. kesinlikle Uğur'un yaratıcılığını engelleyici bir bilseydi, ölümden sonra yaşamak diye bir şey olsaydı, bu ölümünü herhalde o da severdi. Uğur'un hatırası ve ailesi bizim için artık en önde gelen bir arka- daşbk mabedidir. tutum veya davranış içine girmedi. O'- nun sadece düşüncesi, Uğur'un dü- şündüğü gibi, ıstediği gibi, olduğu gibi yazabilmesini sağlamaktı. Hanı her başanlı erkeğin ark^sında bir kadın var derler, eğer bu doğruysa, Uğur'un bütün potansivelini yazılanna döke- bilmesini sağlayan kadın da Güldal'- Öldürüldüğü gün Uğurlar bize ye- meğe geleceklerdi. Çocuklar bizi çok severlerdi. Karne dönemlerinde bulu- şup, yemek yemek adet olmuştu. Dı- şarda yemek yemek için karar verdik. O sırada işimiz çıktı, Cumartesi günü yapamadık, pazar gününe kaldı. Pa- zar günü için ben telefon ettim, saat 11.30 sıralannda. Bu akşam yemeğe bekliyoruz dedim, 'olur' dedi. Yalnız öğleden sonra bir işi olduğunu söyle- di. Akşam saat 19.00'da bizde olacak- lannı söyledi. Uğur babk severdi. Hale çıktık, babk almaya. O sırada dır Liseden" beri bir arkadaş grubu- arabanın radyosundan 'Uğur Mumcu muz vardı. O gruptan daha şimdiye öldürüldu, yayın akışımızı bu nedenle kadar kimseyi vermedik. ilk kezenye- değişunyoruz' şekbnde anonsu duy- teneklimiz gitti. Belki de kader o yete- <*uk. Penşan olduk. O na babk alama- neğinden dolavı onu seçti. Ölümü de d a n Gazıosmanpaşa'ya gittik. BERÎN NADtUĞUR MUMC17YU ANLATIYOR: Muthı yülar..Nadir Nadi, Uğur Mumcu, Güldal Mumcu ve Berin Nadi, bir aile ziyaretinde birarada. Cumhuriyet 4. kez öksüzkaldı"Ne zaman tanıştık, hatıriamıyorum bile. Çünkü, her zaman Cumhuriyet'in içinde varmış gjbiydi. Cumhuriyet'in ilkelerine öylesine denk düşmüştü ki..." Uğur Mumcu'yu anlatmaya bu sözlerle başbyor Berin Nadi. O'nun Türkiye'de çok az rastlanan, araştırmacı yazarbğını anımsaüyor ve yeni kuşakta da böyle yazarlann çıkmasmı umuyor. Uğur Mumcu'yu anlatmamn, söyleşi ve inançlanyla bütün Cumhuriyet'i anlatmak olduğunu vurguladığı konuşmasını şu sözlerle sürdürüyor: "Bütün aileyi çok severdi. Güldal, ona göre bireşti. Çocuklanndan söz ederken gözlerinin içi bir başka parlardı. Tatlıyı çok severdi. her gelişinde mutlaka, baklava yenirdi. Son zamanlarda üzgün, kaygıb ve ke>ifsizdi. Bütün meziyetler vardı. İyi bir eş. iyi bir aile babasıydı. Baa yazarlanmızda olduğu gibi hiçbir görkemli hasreti yoktu, mükemmel bir insandı. Cumhuriyet dört kez öksüz kaldı; ilki Agop Arat'tı. Sonra Nadir Nadi, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ve Uğur Mumcu. Onlar, Cumhuriyet'in orta direğiydi hep. Biz, yaşatmak niyetindeyiz, çünkü ilkemiz tek; Atatürk ükeleri." Halit Çelenk, ölümünden 3 gün önce görüştüğü Mumcu'nun sözlerini tekrarhyor Sııikastı önlemekmümkün değil• Halit Çelenk, 44 vıllık bir I JÛ^+JBL—J t^mr—m^ 02.30 şuianndSfonla' 'nun en çok üzüldüğü konu- lardan binsi>se, Muammer Aksoy'un öldürüknesiydi. Kendi ölüm şeklini de alaya alırdı. O'na zaman zaman bazı •Halit Çelenk, avukat olarak Uğur Mumcu cinayetinin aydınlatüması konusunda pek iyimser değil. 1965 yıhndan bu yana tarudığı Mumcu için, 'Dostluğu en önemli özelliğiydi" diyor. A A alit Çelenk Uğur Mumcu'yu 6O'lı yıllardan beri tanıyor. "1965 yıbnda kendisini tanıdım. Sürekb da- valan izbyorduk. Ben avukat olarak, o gazeteci olarak. Benimle görüşür, bilgi alırdı. Dostluğumuz o günden bu yana yoğunlaşarak sürdü" diyor. Çe- lenk 12 Mart'ta Mumcu'yla birlikte gözaluna alındıklanm. Dışkapı'da Sankışla'nın karşısındaki 3 numarab askeri cezaevinde birükte yattıklannı anlaüyor. Cahit Talas, Mümtaz Soy- sal. İlhami Soysal da koğuş arkadaş- lan arasında. Çelenk, Mumcu'nun sa- bahlara kadar espnler yaparak koğuş- takileri nasıl güldürdüğünü unutamı- yor. Yıllarla sınanmış bu dostluk bu- günlere dek ulaşmış. Mumcu'nun öl- dürülmesinden birkaç gün önce yine görüşmüşler. Halit Çelenk o günü şöy- le anlattı: "Ölümünden 3 gün önceydi. Eşi Güldal'la birlikte bize geldiler. APO ile ilgili bir dizi hazırladığını, birçok gerçekleri belgelediğini söyledi. Biz o zaman kendisine korkularimızı anlat- tık. Hatta eşim Şekibe Çelenk, 'Uğur senden korkuyorum. bir şey olabilir' dedi. Uğur da, 'Eğer böyle bir plan varsa, önlemek mümkün değildır' kar- şılığını verdi. Eşi Güldal da Uğur'u doğrulayan sözler söyledi." Çelenk "dostluğun" Mumcu'nun cn önemli özelliklennden bin olduğu- eşim Şekibe Çelenk'ten öğrenen Uğur, Çiftçi ve birçok milletvekili dostla bir- Ankara Valisi'ne. İçişleri Bakaru'na, likte Ankara Emniyeti'nin kapısmda, Ankara savcısına, emniyet müdürüne daha sonra da serbest bırakılıncaya telefon ederek salıvenlmem için çaba kadar DGM'nin kapısmda sabahla- göstermiş. Prof. Alpaslan Işıklı, Prof. mıştı. Prof. Muammer Aksoy'un öl- Sadun Aren. SHP miletvekili ömer dürülmesinden bir gün sonra gece saat Halit Çelent ve Uğur Mumcu 1965 yüından bu yana dosttu. Koğuş ve duruş- ma arkadaşhğı gibi e\ reler geçiren bu dostluk ydlarta sınanmıştı. ğ nusöyledi ve Mumcu'nundostluklan- na ilışkin bazı anılannı anlattı: "Yazdığım bir yazıdan ötürü DGM savcıbğının yakalama emriyle gece ya- DAL'a götürülmüştüm Olayınsı efonla ve daha son- ra mektuplarla ölüm tehditleri almış- tım. Muammer hoca Türk Hukuk Kurumu'nun başkanı. ben de 2. baş- kanıydım. Telefondaki ses, sıranın bende olduğunu söylüyor ve galiz kü- fürler savuruyordu. Bu olayda Uğur Mumcu, Adalet Bakanı, Ankara sav- cısı ve emniyet müdürüyle görüşerek bana koruma veribnesini sağlamıştı. Aynca. evinden getirdiği telefona takı- lan bir aleti bana vermiş ve tehdit ko- nuşmalannı banda almamı istemişti." ÇifteUğur Halit Çelenk'in bir başka anısı kızı Serpil'in Kaya Güvenç'le nikahlandığı güne ilişkin. Çelenk, Mumcu'nun nikah salonuna Uğur Alacakaptan'la kol kola girdiğini ve gülerek" çıfte ugur olsun diye iki Uğur birlikte geklik" dediğini unutamıyor. Mumcu'nun cezaevindeki tutuklulara elbise ve para yardımlannı da unutamıyor. Çelenk, "Sıİc sık bize ge- lir evinden bavullar dolusu topladîğı tngiliz kumaşından yapılı yeni elbiseleri, paltolan. kazaklan getirir, bunlan ço- cuklara götür. derdi. Kendisinin getirdi- ğini söylememi bile istemezdi" diyor. Çelenk. sadece Uğur Mumcu'nun de- gü, "çok sevdiği eşi Güldal'ın da dost- lanna çok düşkün olduğunu" ekliyor. Belfıtığı ve kemik erimesınden tedavi gö- ren eşi Şekibe Çelenk'e Güldal Mumcu'- nun Atakule'den abp getirdiği ve taktığı ağn kesici rengarenk taşb kolyeyi anlat- madan edemiyor. Halit Çelenk, "44 yıllık bir avukat" olarak Mumcu cinayetinin aydınlatıl- ması konusunda fazla iyimser değil. "27 Mayıs'ı, 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü gördüm. Bu tür cinayetleri acıklığa kavuşturamı- yorlar. Bütün gönlümce, içtenlikle faili meçhul cinayetlerin, Mumcu cinayetinin faillerinin bulunmasını diliyorum. Ama bu konuda iyimser olmadığınıı itiraf et- mek istiyorum" diyor. YARIN EMİN CÖLA$AN NAZLIILICAK. POLITIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Solun BiHigi... Uğur Mumcu cinayeti sol için bir yol gösterici oldu. Yüz binierin meydanlarda toplanıp, "Birlik isteriz!" diye bağırmaları darma dağınık olan solun aklını başına ge- tirdi mi? "Birlik isteriz!.." Düşünüyorum da solda ne zaman dirlik oldu ki birlik olsun! Solda birliğin doğmasına engel olanlar solun dı- şından değil içinden geldi. Birlik istendiğinde solun çev- resi 'ben bilirimciler'le kuşatıldı. Böyle olunca da birlik yerine dağınıklık egemen oldu. Şimdi şöyle çevreye bir bakın, meydanlarda toplanan yüz binierin hepsi sol mu? Bu kadar sol olsa iktidar çarv tada kekiik demektir. Elbette bu yüz binierin hepsi solcu değil!.. Belki çoğunluk sağ, sol demokratlardadır Insan haklarından yana olanlar, demokratlar, özgürlükçüler, laikler, Kemalistler, liberaller bir araya geldi mi mey- danlar böylesine dolup dolup boşalıyor. 12 EylüTden bu yana neydi olanlar? Bir ölü toprağı serpilmiş gibiydi. Ne yana dönseniz, eziklik, bezginlik, suskunluk ve umut- suzluk!.. Biryağmurlugündekalabalıklarcoştu, kendine geldi, şahlandı, kükredi. Ele böyle bir fırsat geçtiğine göre demokrasiye giden yol açılmalıdır Demokrasinin önündeki engeller, pürüz- ler temizlenmelidir. Türkiye'de demokrasiye giden yol faşizmin üstünden geçer. Faşizm yenilmedikçe demok- rasiye ulaşılmaz. Türkiye'de her zaman gizli bir faşizm vardır. Belli zamanlarda bir köşeye çekilir, siner, yiter gibi olur ama fırsat buldu mu hemen hortlar, ortaya çıkı- verir. Bırakalımöteki askeri hareketleri,Turgut Kazan- ın dediği gibi, beşli cunta' böyle ortaya çıkmadı mı? Her şeyi Atatürkçülük adına bozup dağıtmadı mı? Meydanla- rm dolup taşması karşısında neden siniyor, sesi çıkmı- yor. "Beşli cunta hesap vermelidir!.." denjnce görün- mez olmuyor mu? Zaman zaman demokrasiye giden yollar açılır, önün- deki engeller kalkar, ufukta bir umut belirir, sol kendine gelmiş gibi olur. Işte gizli faşizm çimenler arasına sin- miş bir yılan gibi başını gösterir, her türlü umudun üstü- neyürür. Içerdetomurcuklanan demokrasi özlemlerinin üstüne bir ölü toprağı serpilir. "Ne oldu?" demeye kal- maz bir karanlık çöküverir. Ben böylesi karanlıklardan hep korkmuşumdur. Böylesi karanlıkların sonu tekin de- ğildir. Bir delibozuk çıkar, vatan, millet, sakarya der, ortalı- ğa dökülür. Böyle diyen de kendisidir, böyle diyeniere kizan da kendisi... 12 Eylül faşizminin getirdiği bütün kötülükleri 12 Ey- lül'ün kendisi getirmemiş midir? Putunu kendi yapmış, yaptığı puta gene kendi tapmıştr. Insan hakları kıyımla- rı, idamlar, demokrasinin körlenmesi, partilerin kapatıl- ması, Atatürkçü derneklerin ezilmesi, sendikalann, kitle örgütlerinintozedilmesi bütün bozuklukların hortlaması 12 Eylül'le birlikte gelmemiş midir? Buna kendi putunu kendi yapma, sonra bu puta kendi tapma denmez mi? Umut verici serin bir hava esmeye başlamıştır. Sol, tarihi içinde geç kalap bir esintiyi soluklamaktadır. Kala- balıklar kendiliğinden meydanları doldurmaktadır. Bir ışık, bir pırıltı görünüyor. Bu bizim parıltıyı ilk görmemiz midir? Hayır, 1945'ten bu yana durmadan demokrasi şar\ıları dinlemişizdir. Halkımızın ciili dönmediği, de- mokrasiye 'demirkıraf dediği yıllardan beri kulağımız doludur. Kaç anayasa çiğnenmiş, kaç anayasa yeniden yapılmıştır. Kimler gelmiş, kimler gitmiştir. Bir doğulu ağa anımsarım. Kendisine, "Anayasayı ni- ye çiğnediği" sorulduğunda, söylediği şudur: "Ne görmüşüm, ne bilmişim, ne de çiğnemişim..." Doğrudur... "Görünmeyen, bilinmeyen çiğnenir mi?" Demokrasi yolculuğumuz buralardan geliyor. Solu burada birleştireceğiz... BULMACA SOLDANSAĞA: JL 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Liberal Çifdiğin Sakın- 1 calı Piyadesi. 2/ Eskıden şairlerin, kasıdelerinde 2 övgüsünü yaptıklan kişi- « lerden aldıklan para ya da armağan. 3/ Bıkkın- 4 hk...Satürn gazegeninin c bir uydusu. 4/ Uzaklık işareti...Padişahınmuha- 6 fızlığını yapan asker sını- -, fi. 5/ Düşünce... Argoda çok çabşan öğrenciye ve- 8 rilen ad. 6/ Geciktirilmiş g borçlar için kullanılan sözcük. 7/ Prometyıım elementi- nin simgesi... Paylama, azarlama. 8/ İskambilde bir kâğıt... Sunma... Hangi şey. 9/ Divan edebiyaünda padişah çocuklannın doğumu, sünneti, evlenmeleri gibi nedenler- le düzenlenen eğlencelerin anlaül- dığı yapıtlara verilen ad. YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Andre Malraux'un, İspanya İç Savaşı'nı konu alan ünlü romanı... Doğu Anadolu'da bir ırmak. 2/ Diğer, başka... Kenar süsü. 3/ Kuyruksokumu kemiği...Oyuk ya da çukur bir şeyin en alt bölümü. 4/ Bir işe girerken kendi için güvence doğuracak bilgi ya da kefıl yerine geçebilecek ad verme. 5/ Gemilerde tayfa yamağı... Radyumun simgesi. 6/ Eb işeyatkın, becerikli... Kişisel duygulann etkili vecoşkuluanlatı- mı. 7/ Bir madenin, dövüldüğü zaman yayılma özelliği. 8/ Kur- naz, açıkgöz... Zihin. 9/ Muğla'nın bir ilçesi...Dağlann oyuk ve kuytu yerieri. VEFAT ve TEŞEKKUR Merhum'Sariye ve Salim Aksoy'un oğlu, Saide Aksoy'un hayat arkadaşı, Nesrin ve Metin'in babası, Hüseyin Ayaröz'ün kayınpederi, Ebru ve Erdem'in" sevgili dedesi AHMET NECMETltN AKSOTun Türkiye Yüksek thtisas Hastanesi'ndeki tedavisi sırasında yakın ilgi gösteren; 4 Şubat 1993 Perşembe günü yapılan cenaze törenine katılan; çiçek gönderen; telefon ve telgrafla acımızı payla$an; Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı SHP Genel Ba$kanı Erdal Inönu, Adalet Bakanı Seyfi Oktay, Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Jandarma Genel Komutanhğı Kurmay Başkanı Tümgenera] Yalçın Erten, SHP Genel Sekreteri Cevdet Selvi, SHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmeı Kenmoğlu, Ankara Valısi Erdoğan Şahinoğlu, Başbakan Yardımcısı özel Kalem Müdürü Uğur Bûke ve Mamak Beledıye Başkanı Selahattin öcal'a; ANKA Ajansı Genel Müdürü Müşerref Hekimoğlu, Çağdaş Gazeteciler Dernegi, Parlamento Muhabirleri Derneği, Insan Hakları Derneğı ve Türkiye lnsan Haklan Vakfı'na; Adalet Bakanlığı, Emeklı Sandığı Genel Müdurlüğu yönetici ve çalışanlarına, Jandarma Genel Komutanhğı Karargâh mensuplan ile Jan. Muh. Ana Depo v« Fabrika Komutanhğı personeline, Türkiye Yuksek Ihtisas Hastanesi dostorlanndan Sevim Ebil, Oktay Özer, Murat Bayazıt, Anestezi Uzmanı Ayse Zorlutuna, Hastanc Müdürü Fual Kenter ile Kardiyovasküler Cerrahi Servisi ve yoğun bakım görevlisi hemşire ve hastabakıcılanna, tüm akraba, dost ve yakınlarımıza teşekküt ederiz. AİLESt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle