Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 ARAUK1993 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
Almanyetkili: Diyatıetîşleri
görevlileriyetersizAlmanya'da
Refah Partili
** *
ŞEYHULISLAM
Oral Çalışlar / Dilek Zaptçjojln - 5
PORTRE/SAÜM
ABDULLAH
Alman uyruklu
Boşnak
Salim Abdullah, Boşnak Müslüman bir
babayla Alman bır anneden doğma. Babası
tarafından bır Müslüman olarak yeüştirildi.
Edebiyat Fakültesi'nden mezun olduktan
sonra kütüphanecilik eğitimj gördü. Çalışma
hayaüna gazetecilikte atıldı. Önce günlük
gazetelerdeçalıştı, sonra radyoculuğa geçerek
Almanya'nın yurtdışına yayın yapan resmi
radyo kurumu Deutsche VVelle'de 22 yıl
boyunca tslam dünyası haberlerinden
sorumlu redaktör olarak görev aldı. Şimdi
asli iş olarak İslam Arşivi Müdürlüğü
yapıyor. Almanya İslam Konseyı'nin seçimle
işbaşına gelmiş yöneticisi. Aynca 6 yıl
boyunca Dünya islam Kongresi'nin Vi-
yana'da, Birleşmiş Milletler nezdinde
temsılcilığinı yapu. İslam Kongresi'ndeuzun
yıllartek Batı Avrupalı Müslüman olarak
bulundu. Salım Abdullah 63 yaşında ve
Alman bir bayanla evli. Almanya İslam
Konseyi' ndekı yöneticilik görevi 3 yıl sonra
sona erince halefi olarak, Berlin'de oturan
Konsey üyesi Alman Müslüman Hasan
Haacke'yi öngörüyor. Bilgisayar programası
olarak büyük bir şirketteçalışan otuz
yaşındaki Haacke ile Konsey'in yönetiminın
"gençleşeceğini" belirtiyor. Salim
Abdullah'ın yönetımınde İslam Arşivi, "Die
Muslimische Revue" adlı bir dergi de yayım-
lıyor. Önümüzdekı yıün şubat ayında dergi 70
yaşına basacak.
B
erlin Yabancılar Dairesi yetkilisine
göre, bunun izahı kolaydı: Sosyal de-
mokratlarca yönetilen bu evalette AJ-
man yetkililer, Diyanet fşlen Baş-
kanlığı'nca görevlendırilen din öğret-
menJerinin burada doğup büyüyen çocuklânn
gerçek sorunlanna eğilemediklerini. Türkiye'-
den gelip Almanca bile bilmeyen hocalann ço-
cuklan anlamakta yetersiz kaldıklannı düşü-
nüyorlardı. Aynca derslerde aktanJan bilgileri
denetlemek istiyorlardı. Ama kendilerinin lsla-
mi din dersi verecek altyapısı, kadrolan yoktu.
Bu acığı kapatmak üzere islam Konseyi ortaya
çıkıp da "Biz bu çocuklan Alman yasalanna
bağlı birer Müslüman olarak aydııüatabüiriz"
dediğinde, bu yardımı seve seve kabul etmişler-
di.
Soest Belediye Başkanı'nın ve şehir yetkili-
lerinın Şeyhülislam törenlerine katılmasını acı-
klamak da zor değildi. Küçük bir kent olan So-
est'un ileri gelenlen, Almanya çapında ünJü ve
saygın bir kurum olan İslam Arşivi'nı banndır-
maktan onur duyuyordu.Üstelik arşivin ve İs-
lam Konseyi'nin başkanı Salim Abdullah da
Ahnan yasalanna saygılı, demokrasıyi savu-
nan, Hıristiyan alemiyle diyaJoğu sürdüren
saygıdeğer bir şahsiyetti. Hırstiyanhkta nasıl
Kiliseler ve ruhani liderler temsil yetkisine sa-
hipse, İslam'da da böyle temsilciler olması do-
ğaldı
Bu kadar çok Türkün yaşadığı Almanya'da
Müslümanlarla diyalog, onlann sorunlanna
yardım her demokratın görevı olmalıydı. Hele
ırkçüığın ve Neonazi saldırganlığmın artüğı bir
ortamda yabancılarla. onlararasında en büyük
grubu oluşturan Müslümanlarla. Türklerle iyi
ilişkiler sürdürmek çok önemliydi. Aynca bu
kitle. yakında yerel seçimlere kaülma hakkına
kavuştuğunda bır seçmen kitlesı olarak da
önem taşıyacaktı.
İşin Almaniar açısından böyle görülmesi.
uzaktan bakınca normal karşılanabilir. Ancak,
Avrupa'da ve özellikle Almanya'da islam ce-
maati çeşitli gruplara dağılmış durumda. Sü-
leymancılar, Nurcular, Cemaleftin Hocaalar,
Fetullahçılar, D.İ.T.İ.B yanlılan arasmda ta-
raftar kazanmak amacıyla kıyasıya bir müca-
dele sürüyor.
Alman devletinin ve alman kurumlannın bu
gruplar arasında tercih yapması, bu çatışmada
ve rekabette tercih edilen taraf için lehte bir
ağırlık oluşturuyor. Nitekim AMGT Genel
Sekreteri Ali Yüksel, kendisinın Alman ma-
kamiannca da onaylanan Şeyhülislam olduğu-
nu söyleyerek puan toplamaya çalışıyor. Al-
manlarca onaylanan bir dini yetkilinin bulun-
ması, vatandaş için bir başvuru kapısı açıyor.
Yara :Erbakaı'ıı ştyhülislanı
Şeyhülislamı atayan örgütün başkanı Salim Abdullah:
Çocuklar Türkiye gerçeğîne göre eğitilemez
- tslam Arşivi ne zaman, kim tarafı-
ndan kuruldu?
Salim Abdullah: 1927de Berlin'deSu-
riyeli. Hintli ve Alman MüslümanJar ta-
rafından kuruldu. İlk yöneticisi de Su-
riyeliydi. 1944 - 1945 yıllannda tahrip
oldu. Arşıvdeki belgeler kısmen Ameri-
kan askerierince savaş ganimeti olarak
ABD'ye götürüldü Ben I971'de Ka-
raşi'de toplanan Dünya İslam Kongre-
si'nce arşivi yeniden kurmakJa görevlen-
dinldim. 1971-1981 yılian arasında Sa-
arbrücken'de çalıştım. 1981 'de Soest'a
taşındık. Çahşmalanmızın sürmesıyle
bir yıl önce Almanya'da İslam'ın 1931
yıhndan bu yana tüm tarihini belgelerle
arşivlemiş bulunuyoruz.
- Arşivin hedefleri nedir?
Salim Abdullah: İslam arşivi, Abnan-
ya İslam Konseyi'ne bağlı bir kuruluş-
tur. Görevlerıni beş başlık alünda topla-
yabiliriz. Birinci görev alanımız, Alman-
ya'daki İslam'ın tarihini araştırmaktır.
Almanya'da 260 yıllık bir İslam tarihı
var. Buradaki İslam içinde Türk öğesi
her zaman ağırlık sahibi oldu. Bugün de Al-
manya'daki Müslümanlar arasında Türkler
çok geniş yer tutuyor. Arşivimizde de bu belge-
leniyor. Ikincisi, günümüzde Almanya'da
İslamiyete refakat ediyoruz. Örneğın Alman
kurumlanna bilirkişı raporlan hazırhyoruz.
- Ne konularda raporlar hazuianıyor?
Salim Abdullah: Belediyeler başvuruyor.
tslam konseyi Başkanı Salim Abdullah, şe\ hülislam olarak
görevlendirdiği Ali Yüksel ile.
Müslümanlara bir mezarlık yaptınlacağı za-
man nelere dikkat etmek lazım, diye soruyor-
lar. Veya bir teşkilat inşaat yaptırmak istiyor.
bilgi ahyorlar. Gecenlerde bir Alman kurumu-
na Islamiyet'te kızlık konusunun önemi hakkı-
nda rapor haarladım. Artık siz düşünün.
tslam hakkında çok az şey biliniyor. Biz de
mevzuyu içerden, yakından bilen kişiler olarak
bilgi aktanyoruz. Çalıştığımız bu ku-
rum Alman politikasıyla yakm ilişki
içindedir. Federal parlamento bizden
rapor ister.
- Kurumımuzu kim flnanse etüyor?
Salim Abdullah: Dilersenız önce ku-
rum umuzun faaliyet alanlannı sayma-
ya devam edeyim. Üçüncü görev
alanımız, Hıristıyanlık ile İslam arası-
nda diyalog kurmak ve geliştirmektir.
Almanya'da kiliseyle diyaloğu ilk biz
başlattık. Önce Protestan, sonra Kato-
lık kiliseleriyle bağlanü kurduk. Al-
manya'da dinler arası diyaloğun öne-
mine inanıyoruz. Dördüncü olarak
kurumumuzun bulunduğu Kuzey Ren
Vestfalya eyaletinde okullarda anadil
eğitimı çercevesinde özellikle Türk ço-
cuklara verilen İslamı din dersınin
müfredatını, okul kıtaplannı haarlı-
yor, Türk din öğretmenlerini eğjtı-
yoruz.
- Okullarda din dersini Türkive'den,
Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan (DİTİB)
gönderilen öğretmenler vermiyorlar mı?
Salim Abdullah: Almanya'nın diğer her ye-
nnde DİTİB öğretmenleri çahşıyor, yalnız Ku-
zey Ren Vestfalya eyaletinde, Alman devletin-
ce atanan bağımsız öğretmenler görev ya-
pıyorlar.
Yann:İstaıı Konseyi'nde Oiyanet
ifirevlisi de var
Sıvas'taİslamdünyasına karşı biroyun seziyorum
Sivas'ta 36 yurttaşunız, kendilerinden farklı
düşündüğüne inanan bazı saldırganlar
tarafından diri diri yakıldı. Bu katliama karşı
sian tutumunuz nedir?
- "Ne oluyor? Aslında Türkiye'de geçmiş
dönemde aldığımız tecrübelerle toplumun
birbinne karşı kışkırtıldığını ve bu sıcak
olaylarla teröriin urmandınlarak halkı
bezdirip,"Yahu yok mu bizi kurtaracak?"
demeye başlatıp, arkasından da birdarbe
yapılmasının kokusunu hissediyoruz.
Dünya'ya hakim gücier. emperyalistler
toplumumuzu bu türlü oyunlara getirip idareyi
ehne ahp sivil hükümetlerden çıkaramadıklan
iehlerine kararlan böyle olağanüstü olaylann
arkasından getirdikleri idarelerle kolayca
çıkartabiliyorlar. Ben yine öyle bir oyun
seziyorum. Şeytan Ayetleri kitabının belirlı
bölümlerinin Aydınlık gazetesinde
yayınlanması bu genlimin artınlmasında zahiri
birroloynadı.
"Diyeh'm ki, Şeytaı Ayetleri kitabınm
yayimlanjnası kışkırtıcı bir nitelik tasıyor. Siz
böyle düşünüvorsunuz. Ama yapılan sonunda bir
yayındır ve açıklanan fikirden ibarettir.
Beğenirsiniz, btğenmezsiniz. Böyle yapanları
yakmak, öldürmek mi gerekiyor? BÛnun sonu
nerej e varır. Siz de karşı fikrinizi söylersiniz.
İsteyen istediğini kabul eder, istediğine inanır.
" Sivas olayiannda özellikle .\zız Nesın'ın
orada bulunması...Şimdi herşeyden önce şunu
belirtmek lazım: Şeytan Ayetleri kitabının
düşünsel olarak herhançi bir öneminin
olmadığı. bu kıtabı okuyan herkesce kabul
ediliyor. Ve onun da zaten bu dünyadaki
hakım güçler tarafından Müslümanlan
provoke etmek ve aynca meydana gelecek
olaylarla bünyesinde. dünya kamuoyunda
Müslümanlan mahkum etmek için
düzenlenmiş birsenaryo olduğu kanaatimiz
vardır. Bu nokta bizi haklı çıkanyor. Fakat
bütün bunlara rağmen Müslümanlann böyle
bir oyuna gelmemesi gerekirdiye
düşünüyorum. Ve elbette, hani böyle canlara
kıyılmasma ve toplumda tedirginlik yaratacak,
gergmliğı yükseltecek, banş ve huzuru ortadan
Behçet Aysan.
kaldıracak boyutlara ulaşmaması gerektiğine
inanıyorum. Ve buna sadece inanmak değil,
dinimizin gereğj olarak da biliyorum. Yalnız,
benim tek söy ledığim nokta da, toplumun çok
cahilleştirildiğini. kasten cahilleştirilip buna
müsaıt hale getırildiğini belirtmiştım. İşte o
noktadan kontrol altında tutmak hele hele
toplumun belirli bir noktada galeyana gelip,
ufak bir kıvılcımla patlama noktasına geleceği
bir anda bunu kontrol etmenin çok zor
olduğunu düşünüyorum. Nitekim bu, Sivas
olayiannda belediye başkanının, hani halka
ihtar ederek onlan teskin etmeye uğraştığı,
bunun neticesinde bazı kesimlerin uzaklaşüğı,
ama kıtlenin buna rağmen, bazı özel olarak
görevli kişiler tarafindan yakıp dökmeye, kınp
dökmeye yönelüldiği ortaya çıkıyor. Çünkü,
Asım Bezirci.
hem resımler, yapılan araştırmalar hani özel
olarak görevli bu kişilerin toplumu buyöne
itü'ğinı ortaya çıkarttı. Bu çok zor bir olay.
Yaru o anda orada çeşitli keamlerden insanlar
var. Hepsi bizim kontrol edebileceğimiz, bizim
düşüncemizi tanıyan insanlar değil, çeşitli
duygu ve düşüncelerle beslenmiş, şartlanmış
kitleler var. Bununla ilgili söyleyeyim. Şimdi,
hani basından da bu işi körükleyenler, buna
çanak tutanlar oluyor; her kesımden çanak
tutanJar oluyor. Baası bunu bilmeden, bazısı
menfaat karşıbğj yapıyor. Baalanysa kendi
menfaatlerinin ilerde zarar göreceğıni
düşünerek aklınca şimdiden tedbir alıyor. Ama
bunlann hepsinin kökeni cahilliğe dayarııyor.
tslamiyet tam olarak bilinmiyor.
Bu noktada vine halkımızla Müslümanlan
Hasret Gültekin.
suçlamak değil, toplumumuzun kasten bu
noktaya geürildiğini, cahilleştirildiğini tarihi
gelişme içerisinde görüyoruz. Türkiye'deki
özellikle Cumhuriyet Devrimlerinın bu
toplumu geçmişteki kültür birikiminden, bilgi
bırikiminden, ilham buikiminden koparmaya
dayalı bir temele oturduğunu görüyoruz.
Mesela harf inkilabı bunun göstergesidir.
Japonlann, Çinlilerin alfabesi zorokunuyor.
Japonlann, Çinlilerin yazılannı okumak
Kuran harflennden daha zor olmasına rağmen
Japonlar bugün dünyada harika bır konuma
yükseldiler. Ama harflennı değiştırerek değil,
geleneklerinı tersyüzederek değil.
Yann: Humeyıi fetva çıkapmasaytfı
böyle «Imazılı
CALIŞAJNLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
'Telafi edici ödeme' ve dul eşler
Soru: Eşün, Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan 1980 yı-
lında emekli oMu. Kendisine, 12.400 gün prim ödeyen bir
sigortalı olarak, 1. derece 9. kademeden %70 üzerinden
emekli aylığı bağlanmıştı. Daha sonra süper emekliükten
yararlanarak 4 milyon 200 bin lira > atırdı ve süper emekli
oldu.
Eşim, bir süre önce vefat etti.
Öğrenmek istediklerim:
1) Bana hangi tarihten itibaren ayiık bağlanır?
2) Süper emeklilere verilen telafi edici ödemeden', dul
eşler de yararlanır mı?
3) Ev kadınıyım ve sigortadan kendi adıma avlık almı-
yorum. Bu durumda, bana bağlanacak aylığın miktarı
nedir?
(S.A.)
YANIT: 1) Sosyal Sigortalar Yasası'nın 70. maddesi bu soru-
nuzu yanıtlayacaktır.
"Sigortalınm ölümünde ölüm sigortasmdan hak sahibi kimseleri-
ne bağlanacak avlıklar, ölümle avlığa hak kazandıkları tarihten
sonraki av basından başlar.
Malulliik veya yaşldık aylığı almakta iken ölen sigortalılann
hak sahibi kimselerinin a\lıkları, sigortalmuı hak kazandığı son
aylık devresinin sona erdiği tarihten başlar."
2) 12 Mayıs 1993 günlü Resmi GAzete'de yayımlanan 3910 sa-
yılı yasanın 1 Ocak 1993 günü yürürlüğe giren 2. maddesi ile sü-
per emeklilere yeni bir düzenleme geu'rilmiştir Bu düzenlemede,
süper emekli olma hakkını kazanmış olup Sosyal Sigortalar Ku-
rumu'na, "4.200.000 TL veya 5.040.000 aylık almakta olanlara
ödenmekte olan aylıklan ile; (6400) gösterge üzerinden, sigortalı-
nın prim ödeme gün savısı ve tahsis talep ve ölüm tarihindeki yaşı
dikkate almarak" ayhklan yeniden saptanacak "aylık bağlama
oranları ve cari katsayı esas alınmak sureti> le hesaplanacak malul-
liik. yaşiılık ve ölüm ayhklan arasmdaki fark rutannda telafi edici
ödeme" vapılacaktır.
"Telafi edici ödemeler ilgililere her ay aylıkları ile biriikte, ma-
lullük, yaşiılık ve ölüm aylığı aldığı sürece yapılır.'"
5.000 gün malullük, yaşiılık ve ölüm sigortası primi ödeyenle-
re, Üst Gösterge Tablosu'nun 1. derece 5. kademesinde yer alan
6.400 göstergeden %50.5 orandan aylık bağlanmaktadır. 5.000
günden fazla her 240 gün için bu ara % 1 artünlmaktadır. Kısaca,
12.400 gün üzerinden emekli olup süper emekliükten yararianan-
lann aylıklan %80.5 üzerinden ve yeniden hesaplanacaktır. (12.
400-5.000 = 7.400/240 = + %30)
3) Süper emekli olan ve 12.400 gün prim ödeyip 3910 sayılı ya-
sa uyannca %80.5 orandan yaşbhk aylığı almaya hak kazanan
sigortalıya ve ölümünde SSK'dan aylık ve geür almayan çocuk-
suz dul eşe Ekim-Arahk 1993 döneminde bağlanacak ayhklann
hesabı:
Aylık göstergesi
Katsayı
Aylık oranı
Ayük
S. yardım zammı
Telafi edici ödeme
Toplam aylık
Sigortalı aylığı
1.696
940
%70
1.115.968 TL
1.380.000 TL
3.726.912 TL
6.222.880 TL
Çocuksuzdul eş aylığı
1.696
940
%75
836.976 TL
1.38O.OOOTL
2.795.184 TL
5.012.160 TL
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Nurettin Sözen'le Söyleşi (9)
Profesöplük Ğibi Var mı?
Nurettin Sözen'le sdyleşiyoruz:
- Eşinizden sık sık söz ediyorsunuz...
- Doçentti, çocuk hastalıkları uzmanı.
- Biriikte mi çalışıyordunuz?
- Aynı hastanedeydik, o çocuk kliniğindeydi, ben kı>
lak-boğaz-burun bölümünde.
- Kaç yılında evlendiniz?
- 1970'de.
- 1970'de, hangi hastanedeydiniz?
- Cerrahpaşa. Oğlum, 1971'de doğdu. Eşimi, beş yıl
önce kanserden kaybettik.
- Bir daha evlenmedınız?
- Hayır.
- Neden?
- Fırsat olmadı, oğlumun üzüleceğini, adapte olama-
yacağını düşündüm. Sonradan, fşte (stanbul'la evlendik!
Böyle bir sıkıntıyı yaşadık..
- Engin Hanım'dan sonra, Istanbul vefalı çıktı mı? Ya-
hut, hanginiz vefasız?
- Vallahi, vefadan çok, Istanbul'a vermek istediklerimi
verdim. O bakımdan çok mutluyum. özverime değdi. Si-'
ze anlatayım, benim bir de 1977'de Kıbns olayım var;
gerçi Cumhuriyet'te çıktı ama... (Cumhuriyet, 11 Kasım
1993, Yatcın Çakır ile Ayşe Yıldınm m, Nurettin Sözen'le
tam sayfa röportajları. Nurettin Sözen, belediye başkan
adayı olmamak için, Kıbrıs'a nasıl kaçtığını anlatıyor.)
Bu kez beş yıllık doçentlik sürem tamamlandı, profesör
olacağız, yıl 77. Hürriyet Gazetesinde, belki siz adını
anımsayacaksınız, bir muhabir vardı, öğretmenlikten
gelme, belediye muhabirliği yapar, yaşlı, hatta belediye
meclis üyesi de oldu. Adını çok iyi bilirdim, unuttum.
Neyse, muhabirler genç sayılır ama, o zamanki yaşıyla
50-60 yaşlarında. (Yazının burasında, Hürriyet muhabiri-
nin Hasan BedretBn Ülgen olduğunu, Nezih Demir-
kent'ten öğrendım.)
Ben profesörlük için başvuru hazırlıklannı yapıyorum;
yayınlarımı desteliyorum, dosyalarımı hazırlıyorum; ça-
lışmam bitmiş ama, üniversitede calışıyorum. Üst kat-
taydı, bizim kulak kliniği; bu Hürriyet muhabiri, bir foto
muhabiri almış yanma, merdivenleri çıkmış, böyle ter
ter akıyor, saat 17.00-18.00 dolayları; gazeteciyi de tanı-
yorum, uzaktan, "Yahu hayrola, ne bu telaşınız? Gel
bakalım" dedim, benim orada küçük bir odam vardı.
oraya oturttum: "Dinlen bakalım, terlisin" dedim, "Çok
önemli bir şey var, kutluyorum!" dedi. "Hayrola ne olu-
yor?" diye sordum.Fotoğrafımçekiliyor.anladım bir şey
var. Gazeteci anlattı: "Efendim, Bülent Bey (Ecevft) bu-
gün Amerika'dan geldi. Havaalanında, Merkez Yönetim
Kurulu toplantısı yapıldı. Yarın da Rusya'ya gidiyor. Is-
tanbul Belediye Başkanlığı tartışılıyor..." dedi. O zaman
da Bülent Bey, Ahmet Bey'den (İsvan) memnun değil,
arası iyi deâil. Aytekin Bey'le (KoHI) de farklı gruptan.
Dolayısıyla,Istanbul Belediye Başkanlığı'nda sıkınt var.
Karar veremiyorlar. Diyor ki Bülent Bey: "Sözen'e be-
nim için söyleyin, bu sorunu o çözer."
- Kim söylüyor onu?
- Merkez Yönetim Kurulu'na söylüyor. "Belediye baş-
kanlığını kabul etsin, genç bir adamdır, muvaffak olur,
güveniyorum! O, belediye başkanı olsun"diyor. Bunu o
zaman Hürriyet Gazetesi'ne sızdırıyorlar!
- Orhan BirgK'ten sızmıştır!
- Bu muhabire görev vytyorlarç "Qok acele^ulacak-
sın ve demeç alacaksın" diyorlar. Adamcağız da arayıp
sorup, telefon melefon, bizi hastanede buldu. Beyaz
gömleğim, bir yün kravatım vardı, hiç unutmam, kareli
mareli, "illa bir şeyler söyleyeceksin!" Hem tebrik edi-
yor, "Mutlaka bir şeyler söyleyeceksin" diyor. Yahu, ne
söyleyeyim? Düşündüm. Bir paragraf da laf aldı benden.
O zaman, Hürriyet'in o saatten sonra arka sayfası birinci
sayfa gibi çıkardı. Arka sayfada manşet yaptılar. "Istan-
bul'a Belediye Başkanı, yeni isim bulundu..." fa\an diye.
Içime de bir kor düştü. Politikayı seviyorsun, fakat o an-
da konsantre olduğum (gönlümün aktığı) şey de, bir-iki
ay sonra, dilekçemi veriyorum, profesör oluyorum! Pro-
fesörlük de bizde, yarbayın albay olması gibi, benim
için...
- Generallik gibi!
- Generallik sorun değil, onun için ben albay diyorum,
benim konumum açısından da hiçbir sorunum yok. Üni-
versiteyle barışığım. Konumum, yayınlarım iyi, bir sıkın-
tım yok. Tabii, topladık kardeşlerimizi, anamızı, babamı-
zı, arkadaşlarımızı, herkese soruyoruz: Herkeste bir laf,
"Yahu, profesörlük bırakılır mı?" Nasıl milletvekilliğin-
de, doçentlik ıkilemi içinde kaldıysam, bu kez de beledi-
ye başkanlığı-profesörlük ikilemi içinde kaldım. Hiç
unutmuyorum, babacığım (Rifat Sözen) Allah rahmet
eylesin, "Oğlum, dedi, biranketyap, sokaktan geçen on
kişiye sor, bilirler mi doçentin ne demek olduğunu? Ama
profesörlük nedir?' diye sorarsan, on kişinin onundan
da olumlu yanıt alırsın!"
Onun da eğilimi. üniversitede kalmamdan yanaydı.
- Rifat Sözen ne iş yapardı?
- Hırdavatçıydı. Bizim çok kahrımızı çekti; hapishane-
ye düştük, anamıza haber vermedi; yani anlayışla karşı-
ladı, teşvik etti bizi o, 1960 öncesi savaşımlarımızda.
Oğrenimi yoktu ama, sağduyusu, kültürü, yurtseverliği
çok yüceydi. Bu tartışmaları tabii yapardık, derdi ki: "Oğ-
lum, siz doğruya karar verir, doğruyu bulursunuz." Ben
bir türlü profesörlüğü bırakamadım
- Eşiniz bunlara ne diyordu? Engin Hanım...
- Politikayı sevmiyordu. Çok iyi bir doktordu. çok çalı-
şırdı. Çocuk hastalıkları uzmanıydı.
BULMACA
SOLDANSAĞA: 1 2 3_4_ 5
1/ Çoğunlukle el yazması
kitaplarda görüJen, ışık,
gölge ve oylum duygusu
yansıtılmayan küçuk ve g
renkli resim sanatı. 2/
Borç ödeme... Açgözlü-
lük. 3/ Avrupa'da küçük
bir devlet. 4/ "İşe yara-
maz, bozuk, kötü" anla-
mında argo sözcük. 5/
Yoksullara yiyecek dağı-
tan hayır kurumu... Bir
nota. 6/ Sıvas'ın bir ilçe-
si... Armur Haileyin ta-
nınmış bir romanı. 7/ "Güzelliğin -
- - par'etmez/ Bu bendeki aşk oi-
masa" (Aşık Veysel)... Adalet. 8/
Tannlann krah saydan eski Mısır
tannsı... Kaduılann omuzlannı
örtmek için kullandıklan geniş at-
kı.9/tlham...Zafer.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/
özeUikle İspanyol ve Amerika yer-
lisi melezlerine verilen ad. 2/ Kaz
Dağı'nın mitotojik dönemlerdeki
adı... Kırgızlann ünlü destanı. 3/
Savaşta ölen yeniçerilerin erkek çocuklanna verilen ad... Bir so-
ru eki. 4/ En uzun koşu dalı. 5/ Elçüık uzmanı... 6/ Ekmek içi,
ceviz, zeytinyağı, sanmsak ve sirke ile yapılan bir tür meze. 7/
Afrika'nın güney ucundaki burnun adı... Çamaşır leğenî. 8/
Akira Kurosava'nın tanınmış bir fılmi... Türk resim sanaünda
önemli bır grubun ad olarak benimsediği harfin okunukşu...
Bir renk. 9/ Hawaii Adalan'nuı başkenti.