23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 ARAUK1993 PERŞEMBE 12 DIZIYAZI Almanyetkili: Diyatıetîşleri görevlileriyetersizAlmanya'da Refah Partili ** * ŞEYHULISLAM Oral Çalışlar / Dilek Zaptçjojln - 5 PORTRE/SAÜM ABDULLAH Alman uyruklu Boşnak Salim Abdullah, Boşnak Müslüman bir babayla Alman bır anneden doğma. Babası tarafından bır Müslüman olarak yeüştirildi. Edebiyat Fakültesi'nden mezun olduktan sonra kütüphanecilik eğitimj gördü. Çalışma hayaüna gazetecilikte atıldı. Önce günlük gazetelerdeçalıştı, sonra radyoculuğa geçerek Almanya'nın yurtdışına yayın yapan resmi radyo kurumu Deutsche VVelle'de 22 yıl boyunca tslam dünyası haberlerinden sorumlu redaktör olarak görev aldı. Şimdi asli iş olarak İslam Arşivi Müdürlüğü yapıyor. Almanya İslam Konseyı'nin seçimle işbaşına gelmiş yöneticisi. Aynca 6 yıl boyunca Dünya islam Kongresi'nin Vi- yana'da, Birleşmiş Milletler nezdinde temsılcilığinı yapu. İslam Kongresi'ndeuzun yıllartek Batı Avrupalı Müslüman olarak bulundu. Salım Abdullah 63 yaşında ve Alman bir bayanla evli. Almanya İslam Konseyi' ndekı yöneticilik görevi 3 yıl sonra sona erince halefi olarak, Berlin'de oturan Konsey üyesi Alman Müslüman Hasan Haacke'yi öngörüyor. Bilgisayar programası olarak büyük bir şirketteçalışan otuz yaşındaki Haacke ile Konsey'in yönetiminın "gençleşeceğini" belirtiyor. Salim Abdullah'ın yönetımınde İslam Arşivi, "Die Muslimische Revue" adlı bir dergi de yayım- lıyor. Önümüzdekı yıün şubat ayında dergi 70 yaşına basacak. B erlin Yabancılar Dairesi yetkilisine göre, bunun izahı kolaydı: Sosyal de- mokratlarca yönetilen bu evalette AJ- man yetkililer, Diyanet fşlen Baş- kanlığı'nca görevlendırilen din öğret- menJerinin burada doğup büyüyen çocuklânn gerçek sorunlanna eğilemediklerini. Türkiye'- den gelip Almanca bile bilmeyen hocalann ço- cuklan anlamakta yetersiz kaldıklannı düşü- nüyorlardı. Aynca derslerde aktanJan bilgileri denetlemek istiyorlardı. Ama kendilerinin lsla- mi din dersi verecek altyapısı, kadrolan yoktu. Bu acığı kapatmak üzere islam Konseyi ortaya çıkıp da "Biz bu çocuklan Alman yasalanna bağlı birer Müslüman olarak aydııüatabüiriz" dediğinde, bu yardımı seve seve kabul etmişler- di. Soest Belediye Başkanı'nın ve şehir yetkili- lerinın Şeyhülislam törenlerine katılmasını acı- klamak da zor değildi. Küçük bir kent olan So- est'un ileri gelenlen, Almanya çapında ünJü ve saygın bir kurum olan İslam Arşivi'nı banndır- maktan onur duyuyordu.Üstelik arşivin ve İs- lam Konseyi'nin başkanı Salim Abdullah da Ahnan yasalanna saygılı, demokrasıyi savu- nan, Hıristiyan alemiyle diyaJoğu sürdüren saygıdeğer bir şahsiyetti. Hırstiyanhkta nasıl Kiliseler ve ruhani liderler temsil yetkisine sa- hipse, İslam'da da böyle temsilciler olması do- ğaldı Bu kadar çok Türkün yaşadığı Almanya'da Müslümanlarla diyalog, onlann sorunlanna yardım her demokratın görevı olmalıydı. Hele ırkçüığın ve Neonazi saldırganlığmın artüğı bir ortamda yabancılarla. onlararasında en büyük grubu oluşturan Müslümanlarla. Türklerle iyi ilişkiler sürdürmek çok önemliydi. Aynca bu kitle. yakında yerel seçimlere kaülma hakkına kavuştuğunda bır seçmen kitlesı olarak da önem taşıyacaktı. İşin Almaniar açısından böyle görülmesi. uzaktan bakınca normal karşılanabilir. Ancak, Avrupa'da ve özellikle Almanya'da islam ce- maati çeşitli gruplara dağılmış durumda. Sü- leymancılar, Nurcular, Cemaleftin Hocaalar, Fetullahçılar, D.İ.T.İ.B yanlılan arasmda ta- raftar kazanmak amacıyla kıyasıya bir müca- dele sürüyor. Alman devletinin ve alman kurumlannın bu gruplar arasında tercih yapması, bu çatışmada ve rekabette tercih edilen taraf için lehte bir ağırlık oluşturuyor. Nitekim AMGT Genel Sekreteri Ali Yüksel, kendisinın Alman ma- kamiannca da onaylanan Şeyhülislam olduğu- nu söyleyerek puan toplamaya çalışıyor. Al- manlarca onaylanan bir dini yetkilinin bulun- ması, vatandaş için bir başvuru kapısı açıyor. Yara :Erbakaı'ıı ştyhülislanı Şeyhülislamı atayan örgütün başkanı Salim Abdullah: Çocuklar Türkiye gerçeğîne göre eğitilemez - tslam Arşivi ne zaman, kim tarafı- ndan kuruldu? Salim Abdullah: 1927de Berlin'deSu- riyeli. Hintli ve Alman MüslümanJar ta- rafından kuruldu. İlk yöneticisi de Su- riyeliydi. 1944 - 1945 yıllannda tahrip oldu. Arşıvdeki belgeler kısmen Ameri- kan askerierince savaş ganimeti olarak ABD'ye götürüldü Ben I971'de Ka- raşi'de toplanan Dünya İslam Kongre- si'nce arşivi yeniden kurmakJa görevlen- dinldim. 1971-1981 yılian arasında Sa- arbrücken'de çalıştım. 1981 'de Soest'a taşındık. Çahşmalanmızın sürmesıyle bir yıl önce Almanya'da İslam'ın 1931 yıhndan bu yana tüm tarihini belgelerle arşivlemiş bulunuyoruz. - Arşivin hedefleri nedir? Salim Abdullah: İslam arşivi, Abnan- ya İslam Konseyi'ne bağlı bir kuruluş- tur. Görevlerıni beş başlık alünda topla- yabiliriz. Birinci görev alanımız, Alman- ya'daki İslam'ın tarihini araştırmaktır. Almanya'da 260 yıllık bir İslam tarihı var. Buradaki İslam içinde Türk öğesi her zaman ağırlık sahibi oldu. Bugün de Al- manya'daki Müslümanlar arasında Türkler çok geniş yer tutuyor. Arşivimizde de bu belge- leniyor. Ikincisi, günümüzde Almanya'da İslamiyete refakat ediyoruz. Örneğın Alman kurumlanna bilirkişı raporlan hazırhyoruz. - Ne konularda raporlar hazuianıyor? Salim Abdullah: Belediyeler başvuruyor. tslam konseyi Başkanı Salim Abdullah, şe\ hülislam olarak görevlendirdiği Ali Yüksel ile. Müslümanlara bir mezarlık yaptınlacağı za- man nelere dikkat etmek lazım, diye soruyor- lar. Veya bir teşkilat inşaat yaptırmak istiyor. bilgi ahyorlar. Gecenlerde bir Alman kurumu- na Islamiyet'te kızlık konusunun önemi hakkı- nda rapor haarladım. Artık siz düşünün. tslam hakkında çok az şey biliniyor. Biz de mevzuyu içerden, yakından bilen kişiler olarak bilgi aktanyoruz. Çalıştığımız bu ku- rum Alman politikasıyla yakm ilişki içindedir. Federal parlamento bizden rapor ister. - Kurumımuzu kim flnanse etüyor? Salim Abdullah: Dilersenız önce ku- rum umuzun faaliyet alanlannı sayma- ya devam edeyim. Üçüncü görev alanımız, Hıristıyanlık ile İslam arası- nda diyalog kurmak ve geliştirmektir. Almanya'da kiliseyle diyaloğu ilk biz başlattık. Önce Protestan, sonra Kato- lık kiliseleriyle bağlanü kurduk. Al- manya'da dinler arası diyaloğun öne- mine inanıyoruz. Dördüncü olarak kurumumuzun bulunduğu Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde okullarda anadil eğitimı çercevesinde özellikle Türk ço- cuklara verilen İslamı din dersınin müfredatını, okul kıtaplannı haarlı- yor, Türk din öğretmenlerini eğjtı- yoruz. - Okullarda din dersini Türkive'den, Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan (DİTİB) gönderilen öğretmenler vermiyorlar mı? Salim Abdullah: Almanya'nın diğer her ye- nnde DİTİB öğretmenleri çahşıyor, yalnız Ku- zey Ren Vestfalya eyaletinde, Alman devletin- ce atanan bağımsız öğretmenler görev ya- pıyorlar. Yann:İstaıı Konseyi'nde Oiyanet ifirevlisi de var Sıvas'taİslamdünyasına karşı biroyun seziyorum Sivas'ta 36 yurttaşunız, kendilerinden farklı düşündüğüne inanan bazı saldırganlar tarafından diri diri yakıldı. Bu katliama karşı sian tutumunuz nedir? - "Ne oluyor? Aslında Türkiye'de geçmiş dönemde aldığımız tecrübelerle toplumun birbinne karşı kışkırtıldığını ve bu sıcak olaylarla teröriin urmandınlarak halkı bezdirip,"Yahu yok mu bizi kurtaracak?" demeye başlatıp, arkasından da birdarbe yapılmasının kokusunu hissediyoruz. Dünya'ya hakim gücier. emperyalistler toplumumuzu bu türlü oyunlara getirip idareyi ehne ahp sivil hükümetlerden çıkaramadıklan iehlerine kararlan böyle olağanüstü olaylann arkasından getirdikleri idarelerle kolayca çıkartabiliyorlar. Ben yine öyle bir oyun seziyorum. Şeytan Ayetleri kitabının belirlı bölümlerinin Aydınlık gazetesinde yayınlanması bu genlimin artınlmasında zahiri birroloynadı. "Diyeh'm ki, Şeytaı Ayetleri kitabınm yayimlanjnası kışkırtıcı bir nitelik tasıyor. Siz böyle düşünüvorsunuz. Ama yapılan sonunda bir yayındır ve açıklanan fikirden ibarettir. Beğenirsiniz, btğenmezsiniz. Böyle yapanları yakmak, öldürmek mi gerekiyor? BÛnun sonu nerej e varır. Siz de karşı fikrinizi söylersiniz. İsteyen istediğini kabul eder, istediğine inanır. " Sivas olayiannda özellikle .\zız Nesın'ın orada bulunması...Şimdi herşeyden önce şunu belirtmek lazım: Şeytan Ayetleri kitabının düşünsel olarak herhançi bir öneminin olmadığı. bu kıtabı okuyan herkesce kabul ediliyor. Ve onun da zaten bu dünyadaki hakım güçler tarafından Müslümanlan provoke etmek ve aynca meydana gelecek olaylarla bünyesinde. dünya kamuoyunda Müslümanlan mahkum etmek için düzenlenmiş birsenaryo olduğu kanaatimiz vardır. Bu nokta bizi haklı çıkanyor. Fakat bütün bunlara rağmen Müslümanlann böyle bir oyuna gelmemesi gerekirdiye düşünüyorum. Ve elbette, hani böyle canlara kıyılmasma ve toplumda tedirginlik yaratacak, gergmliğı yükseltecek, banş ve huzuru ortadan Behçet Aysan. kaldıracak boyutlara ulaşmaması gerektiğine inanıyorum. Ve buna sadece inanmak değil, dinimizin gereğj olarak da biliyorum. Yalnız, benim tek söy ledığim nokta da, toplumun çok cahilleştirildiğini. kasten cahilleştirilip buna müsaıt hale getırildiğini belirtmiştım. İşte o noktadan kontrol altında tutmak hele hele toplumun belirli bir noktada galeyana gelip, ufak bir kıvılcımla patlama noktasına geleceği bir anda bunu kontrol etmenin çok zor olduğunu düşünüyorum. Nitekim bu, Sivas olayiannda belediye başkanının, hani halka ihtar ederek onlan teskin etmeye uğraştığı, bunun neticesinde bazı kesimlerin uzaklaşüğı, ama kıtlenin buna rağmen, bazı özel olarak görevli kişiler tarafindan yakıp dökmeye, kınp dökmeye yönelüldiği ortaya çıkıyor. Çünkü, Asım Bezirci. hem resımler, yapılan araştırmalar hani özel olarak görevli bu kişilerin toplumu buyöne itü'ğinı ortaya çıkarttı. Bu çok zor bir olay. Yaru o anda orada çeşitli keamlerden insanlar var. Hepsi bizim kontrol edebileceğimiz, bizim düşüncemizi tanıyan insanlar değil, çeşitli duygu ve düşüncelerle beslenmiş, şartlanmış kitleler var. Bununla ilgili söyleyeyim. Şimdi, hani basından da bu işi körükleyenler, buna çanak tutanlar oluyor; her kesımden çanak tutanJar oluyor. Baası bunu bilmeden, bazısı menfaat karşıbğj yapıyor. Baalanysa kendi menfaatlerinin ilerde zarar göreceğıni düşünerek aklınca şimdiden tedbir alıyor. Ama bunlann hepsinin kökeni cahilliğe dayarııyor. tslamiyet tam olarak bilinmiyor. Bu noktada vine halkımızla Müslümanlan Hasret Gültekin. suçlamak değil, toplumumuzun kasten bu noktaya geürildiğini, cahilleştirildiğini tarihi gelişme içerisinde görüyoruz. Türkiye'deki özellikle Cumhuriyet Devrimlerinın bu toplumu geçmişteki kültür birikiminden, bilgi bırikiminden, ilham buikiminden koparmaya dayalı bir temele oturduğunu görüyoruz. Mesela harf inkilabı bunun göstergesidir. Japonlann, Çinlilerin alfabesi zorokunuyor. Japonlann, Çinlilerin yazılannı okumak Kuran harflennden daha zor olmasına rağmen Japonlar bugün dünyada harika bır konuma yükseldiler. Ama harflennı değiştırerek değil, geleneklerinı tersyüzederek değil. Yann: Humeyıi fetva çıkapmasaytfı böyle «Imazılı CALIŞAJNLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL 'Telafi edici ödeme' ve dul eşler Soru: Eşün, Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan 1980 yı- lında emekli oMu. Kendisine, 12.400 gün prim ödeyen bir sigortalı olarak, 1. derece 9. kademeden %70 üzerinden emekli aylığı bağlanmıştı. Daha sonra süper emekliükten yararlanarak 4 milyon 200 bin lira > atırdı ve süper emekli oldu. Eşim, bir süre önce vefat etti. Öğrenmek istediklerim: 1) Bana hangi tarihten itibaren ayiık bağlanır? 2) Süper emeklilere verilen telafi edici ödemeden', dul eşler de yararlanır mı? 3) Ev kadınıyım ve sigortadan kendi adıma avlık almı- yorum. Bu durumda, bana bağlanacak aylığın miktarı nedir? (S.A.) YANIT: 1) Sosyal Sigortalar Yasası'nın 70. maddesi bu soru- nuzu yanıtlayacaktır. "Sigortalınm ölümünde ölüm sigortasmdan hak sahibi kimseleri- ne bağlanacak avlıklar, ölümle avlığa hak kazandıkları tarihten sonraki av basından başlar. Malulliik veya yaşldık aylığı almakta iken ölen sigortalılann hak sahibi kimselerinin a\lıkları, sigortalmuı hak kazandığı son aylık devresinin sona erdiği tarihten başlar." 2) 12 Mayıs 1993 günlü Resmi GAzete'de yayımlanan 3910 sa- yılı yasanın 1 Ocak 1993 günü yürürlüğe giren 2. maddesi ile sü- per emeklilere yeni bir düzenleme geu'rilmiştir Bu düzenlemede, süper emekli olma hakkını kazanmış olup Sosyal Sigortalar Ku- rumu'na, "4.200.000 TL veya 5.040.000 aylık almakta olanlara ödenmekte olan aylıklan ile; (6400) gösterge üzerinden, sigortalı- nın prim ödeme gün savısı ve tahsis talep ve ölüm tarihindeki yaşı dikkate almarak" ayhklan yeniden saptanacak "aylık bağlama oranları ve cari katsayı esas alınmak sureti> le hesaplanacak malul- liik. yaşiılık ve ölüm ayhklan arasmdaki fark rutannda telafi edici ödeme" vapılacaktır. "Telafi edici ödemeler ilgililere her ay aylıkları ile biriikte, ma- lullük, yaşiılık ve ölüm aylığı aldığı sürece yapılır.'" 5.000 gün malullük, yaşiılık ve ölüm sigortası primi ödeyenle- re, Üst Gösterge Tablosu'nun 1. derece 5. kademesinde yer alan 6.400 göstergeden %50.5 orandan aylık bağlanmaktadır. 5.000 günden fazla her 240 gün için bu ara % 1 artünlmaktadır. Kısaca, 12.400 gün üzerinden emekli olup süper emekliükten yararianan- lann aylıklan %80.5 üzerinden ve yeniden hesaplanacaktır. (12. 400-5.000 = 7.400/240 = + %30) 3) Süper emekli olan ve 12.400 gün prim ödeyip 3910 sayılı ya- sa uyannca %80.5 orandan yaşbhk aylığı almaya hak kazanan sigortalıya ve ölümünde SSK'dan aylık ve geür almayan çocuk- suz dul eşe Ekim-Arahk 1993 döneminde bağlanacak ayhklann hesabı: Aylık göstergesi Katsayı Aylık oranı Ayük S. yardım zammı Telafi edici ödeme Toplam aylık Sigortalı aylığı 1.696 940 %70 1.115.968 TL 1.380.000 TL 3.726.912 TL 6.222.880 TL Çocuksuzdul eş aylığı 1.696 940 %75 836.976 TL 1.38O.OOOTL 2.795.184 TL 5.012.160 TL ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Nurettin Sözen'le Söyleşi (9) Profesöplük Ğibi Var mı? Nurettin Sözen'le sdyleşiyoruz: - Eşinizden sık sık söz ediyorsunuz... - Doçentti, çocuk hastalıkları uzmanı. - Biriikte mi çalışıyordunuz? - Aynı hastanedeydik, o çocuk kliniğindeydi, ben kı> lak-boğaz-burun bölümünde. - Kaç yılında evlendiniz? - 1970'de. - 1970'de, hangi hastanedeydiniz? - Cerrahpaşa. Oğlum, 1971'de doğdu. Eşimi, beş yıl önce kanserden kaybettik. - Bir daha evlenmedınız? - Hayır. - Neden? - Fırsat olmadı, oğlumun üzüleceğini, adapte olama- yacağını düşündüm. Sonradan, fşte (stanbul'la evlendik! Böyle bir sıkıntıyı yaşadık.. - Engin Hanım'dan sonra, Istanbul vefalı çıktı mı? Ya- hut, hanginiz vefasız? - Vallahi, vefadan çok, Istanbul'a vermek istediklerimi verdim. O bakımdan çok mutluyum. özverime değdi. Si-' ze anlatayım, benim bir de 1977'de Kıbns olayım var; gerçi Cumhuriyet'te çıktı ama... (Cumhuriyet, 11 Kasım 1993, Yatcın Çakır ile Ayşe Yıldınm m, Nurettin Sözen'le tam sayfa röportajları. Nurettin Sözen, belediye başkan adayı olmamak için, Kıbrıs'a nasıl kaçtığını anlatıyor.) Bu kez beş yıllık doçentlik sürem tamamlandı, profesör olacağız, yıl 77. Hürriyet Gazetesinde, belki siz adını anımsayacaksınız, bir muhabir vardı, öğretmenlikten gelme, belediye muhabirliği yapar, yaşlı, hatta belediye meclis üyesi de oldu. Adını çok iyi bilirdim, unuttum. Neyse, muhabirler genç sayılır ama, o zamanki yaşıyla 50-60 yaşlarında. (Yazının burasında, Hürriyet muhabiri- nin Hasan BedretBn Ülgen olduğunu, Nezih Demir- kent'ten öğrendım.) Ben profesörlük için başvuru hazırlıklannı yapıyorum; yayınlarımı desteliyorum, dosyalarımı hazırlıyorum; ça- lışmam bitmiş ama, üniversitede calışıyorum. Üst kat- taydı, bizim kulak kliniği; bu Hürriyet muhabiri, bir foto muhabiri almış yanma, merdivenleri çıkmış, böyle ter ter akıyor, saat 17.00-18.00 dolayları; gazeteciyi de tanı- yorum, uzaktan, "Yahu hayrola, ne bu telaşınız? Gel bakalım" dedim, benim orada küçük bir odam vardı. oraya oturttum: "Dinlen bakalım, terlisin" dedim, "Çok önemli bir şey var, kutluyorum!" dedi. "Hayrola ne olu- yor?" diye sordum.Fotoğrafımçekiliyor.anladım bir şey var. Gazeteci anlattı: "Efendim, Bülent Bey (Ecevft) bu- gün Amerika'dan geldi. Havaalanında, Merkez Yönetim Kurulu toplantısı yapıldı. Yarın da Rusya'ya gidiyor. Is- tanbul Belediye Başkanlığı tartışılıyor..." dedi. O zaman da Bülent Bey, Ahmet Bey'den (İsvan) memnun değil, arası iyi deâil. Aytekin Bey'le (KoHI) de farklı gruptan. Dolayısıyla,Istanbul Belediye Başkanlığı'nda sıkınt var. Karar veremiyorlar. Diyor ki Bülent Bey: "Sözen'e be- nim için söyleyin, bu sorunu o çözer." - Kim söylüyor onu? - Merkez Yönetim Kurulu'na söylüyor. "Belediye baş- kanlığını kabul etsin, genç bir adamdır, muvaffak olur, güveniyorum! O, belediye başkanı olsun"diyor. Bunu o zaman Hürriyet Gazetesi'ne sızdırıyorlar! - Orhan BirgK'ten sızmıştır! - Bu muhabire görev vytyorlarç "Qok acele^ulacak- sın ve demeç alacaksın" diyorlar. Adamcağız da arayıp sorup, telefon melefon, bizi hastanede buldu. Beyaz gömleğim, bir yün kravatım vardı, hiç unutmam, kareli mareli, "illa bir şeyler söyleyeceksin!" Hem tebrik edi- yor, "Mutlaka bir şeyler söyleyeceksin" diyor. Yahu, ne söyleyeyim? Düşündüm. Bir paragraf da laf aldı benden. O zaman, Hürriyet'in o saatten sonra arka sayfası birinci sayfa gibi çıkardı. Arka sayfada manşet yaptılar. "Istan- bul'a Belediye Başkanı, yeni isim bulundu..." fa\an diye. Içime de bir kor düştü. Politikayı seviyorsun, fakat o an- da konsantre olduğum (gönlümün aktığı) şey de, bir-iki ay sonra, dilekçemi veriyorum, profesör oluyorum! Pro- fesörlük de bizde, yarbayın albay olması gibi, benim için... - Generallik gibi! - Generallik sorun değil, onun için ben albay diyorum, benim konumum açısından da hiçbir sorunum yok. Üni- versiteyle barışığım. Konumum, yayınlarım iyi, bir sıkın- tım yok. Tabii, topladık kardeşlerimizi, anamızı, babamı- zı, arkadaşlarımızı, herkese soruyoruz: Herkeste bir laf, "Yahu, profesörlük bırakılır mı?" Nasıl milletvekilliğin- de, doçentlik ıkilemi içinde kaldıysam, bu kez de beledi- ye başkanlığı-profesörlük ikilemi içinde kaldım. Hiç unutmuyorum, babacığım (Rifat Sözen) Allah rahmet eylesin, "Oğlum, dedi, biranketyap, sokaktan geçen on kişiye sor, bilirler mi doçentin ne demek olduğunu? Ama profesörlük nedir?' diye sorarsan, on kişinin onundan da olumlu yanıt alırsın!" Onun da eğilimi. üniversitede kalmamdan yanaydı. - Rifat Sözen ne iş yapardı? - Hırdavatçıydı. Bizim çok kahrımızı çekti; hapishane- ye düştük, anamıza haber vermedi; yani anlayışla karşı- ladı, teşvik etti bizi o, 1960 öncesi savaşımlarımızda. Oğrenimi yoktu ama, sağduyusu, kültürü, yurtseverliği çok yüceydi. Bu tartışmaları tabii yapardık, derdi ki: "Oğ- lum, siz doğruya karar verir, doğruyu bulursunuz." Ben bir türlü profesörlüğü bırakamadım - Eşiniz bunlara ne diyordu? Engin Hanım... - Politikayı sevmiyordu. Çok iyi bir doktordu. çok çalı- şırdı. Çocuk hastalıkları uzmanıydı. BULMACA SOLDANSAĞA: 1 2 3_4_ 5 1/ Çoğunlukle el yazması kitaplarda görüJen, ışık, gölge ve oylum duygusu yansıtılmayan küçuk ve g renkli resim sanatı. 2/ Borç ödeme... Açgözlü- lük. 3/ Avrupa'da küçük bir devlet. 4/ "İşe yara- maz, bozuk, kötü" anla- mında argo sözcük. 5/ Yoksullara yiyecek dağı- tan hayır kurumu... Bir nota. 6/ Sıvas'ın bir ilçe- si... Armur Haileyin ta- nınmış bir romanı. 7/ "Güzelliğin - - - par'etmez/ Bu bendeki aşk oi- masa" (Aşık Veysel)... Adalet. 8/ Tannlann krah saydan eski Mısır tannsı... Kaduılann omuzlannı örtmek için kullandıklan geniş at- kı.9/tlham...Zafer. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ özeUikle İspanyol ve Amerika yer- lisi melezlerine verilen ad. 2/ Kaz Dağı'nın mitotojik dönemlerdeki adı... Kırgızlann ünlü destanı. 3/ Savaşta ölen yeniçerilerin erkek çocuklanna verilen ad... Bir so- ru eki. 4/ En uzun koşu dalı. 5/ Elçüık uzmanı... 6/ Ekmek içi, ceviz, zeytinyağı, sanmsak ve sirke ile yapılan bir tür meze. 7/ Afrika'nın güney ucundaki burnun adı... Çamaşır leğenî. 8/ Akira Kurosava'nın tanınmış bir fılmi... Türk resim sanaünda önemli bır grubun ad olarak benimsediği harfin okunukşu... Bir renk. 9/ Hawaii Adalan'nuı başkenti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle