Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 KASIM1993 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
E D E B I Y A T T A
GERlCÎLİK
G ÖL GE L E Rİ
VECİHİ TİMUROĞLU
fğitimintemeli
"okuyarak öğrenme"ye dayanmahdır. Oysa,
1993 Türkiyesi'nin Talim-Terbiyecileri "önceden
hazırlanmış bilgileri ezberletme" ilkesine sıkı
sıkıya sanlmışlar(!) Bunun sonucunda da,
metinlerde akıl almaz "gülünçlükler"ortaya
çıkıyor. Olsun, kimin umurunda izlence! Amaç,
laikliğe karşı çıkmak olduktan
sonra...
J.2ÜDazınizlencesinin
'genel amaçlar' bölümü ürkütücüdür. Çünkübu
bölümde sözü edilen 'Türk toplumunun temel
değer hükümlerini öğretip benimsetmek"
sözlerinin ardından, 'benimsetilmek istenenin' ne
olduğu en açık biçimiyle ortaya konulmaktadır:
Türk-lslam Sentezi!... Işte Atatürk'ün milli eğitim
politikasının bugün getirildiği, geriletildiği nokta
budur.
Cevletiyye, Mevlevi, Kadiri ve Hurufı şeyhlerinin 'nefesleri' ile sevdirilebilir mi hiç yazın?
Dalıili'hıırafeedebiyab
9
-6-
Elimin altında, ABD'nin tllinois eyaletinde
'Yazın Kalıtunı Yaymlan' arasından çıkmış,
Yazın öğretmeni R. StanJe Petersoo'ın ders ki-
tabı olarak hazırladığı bir kitap var. O kitapta,
çok sevdiğim bir şiir tanıtıhyor öğrencilere: The
Wife of Usher's WdL Bu anonim bir şiirdir. Ya-
zar, öğrencilerin şiiri anlamalan için üç soru sor-
muş.
Sorulardan birisi, şiirde anlatılan olumsuz bir
durumu anlamalan için. "Siz obanız nasıl dav-
nunrdınız? Bu dunım niçûı trajiktir?"
Ikınci soru, şiirde yansıtmayı sağlayan sözcûk
çalışmasıyla ilgili: "Bu şürdeki karşıtlan, gerçek
oianla gerçekdışı (doğal ile doğaüstünü) anbtan
sözçükleri gösteriniz."
Üçüncü soru da, dilsel bir sorunun öğrenilmesi-
ni amaçbyor: "Metindeki eski sözçükleri ve söy-
lemleri saptayuuz ve ka>Tamaya çakşınız." tşte bu
kadar! Çünkü, yazın öğretimı üzenne düşünmüş
bütün uzmanlar görmüşlerdir ki, yazın ögretile-
mez, ancak sevdirilebilir.
Cevletiyye, Mevlevi, Kadiri, Hurufi şeyhlerinin
ilahileriyle, yazın sevdirilebilir mi? Yazın izlencesi-
nin 'genel amaclar'ı saptayan bölümünün 7. mad-
desı. bütün amacı belırliyor
"Ortak milli kiiltür değerieri taşıyan eserierden
faydalanmak sureti) le Tiirk toplumunun temel de-
ğer hükümlerini öğretip benimsetmek." Türk ulu-
sunun ortak 'milli değerleri'de, Beşınci ve Altıncı
Kalkınma Programlannda ızlenecek eğitim veöğ-
retim politikaiannı saptayan Milli Kültür Ra-
poru'nda belirlenmiş: Türk-İslam Sentezi!
Onlar ozan değil mi?
Y
azın izlencesinde, yukanda belirttığimiz
gibi Orhan Veli, Yaşar Kemal, Orhan Ke-
mal. Ahmet Kutsi Tecer gibi kimi yazariara
ve şairlere yer verilmiş.
Nazım Hikmet'e, Sabahattin Ali'ye, Meüh
Cevdet'e ve bunlar gibi ilerici şairlere ve yazariara
yer verilmemış.
öteden beri okutulan Cahit Kûlebi'yi de çı-
karmışlar. Talim ve Terbiye Kurulu, Nazım Hik-
met'i ve Sabahatün Ali'yi vatan haini olarak ilan
ediyor. Onlar vatan haini oldukJanndan, ders ki-
taplanna ahnması, genç zihinler ûzerinde olumsuz
etkiler yaparmış!
Peki Sevr'e imza atmış Rıza Tevfik ile Refık
Halit, çocuklanmızın zihinlerini kanştırmıyor
mu? Kurtuluş Savaşı'na karşı çıkmış Cenap Şa-
, habettin, halkımızın buluncunu rahatsız etmiyor
mu? Atatürk'e küfür etmiş Necip Fazıl. hiçbir
gencimizin aklını bulandırmıyor mu? Sorun, iha-
netler falan değil. Laikliğe karşı olan her düşünce-
yi, dolayısıyla Cumhuriyet'i. genç kusaklar indin-
de küçültmek. giderek şeriatm pençesine teslım et-
mektir.
tzlenen yöntem
K onulann işlenmesinde izlenen yöntem de,
çağdaş öğretim yöntemlerine tümüyle
aykındır.Bugün, dünyanın hiçbir yerinde
ezberci öğretime yer veren tek izlence gösterile-
mez. Oysa. yürürlükteki yazm izlencesi, medrese
yöntemini öneriyor. Örnegin. XIX. yûzyıl Türk
Edebiyatı mı işlenecek? Konunun nasü işlenecegi
belirlenmiş:
a) Genel ÖzeUikler.
b) Eserler. Bir dönemin yaan özellikJeri, o dö-
nemin ürünleri okunarak öğrenilebilir ancak.
Doğru yöntem budur. Yaparak öğrenmenin yazı-
na uygulanması, 'okuyarak öğrenrne" biçiminde
olur. Oysa, bizım Talim ve Terbiye Kurulu'muz,
önceden hazırlanmış bilgileri ezberletiyor, daha
sonra, bu bilgileri metinlerde aratıyor.
Gûlünçlükler dizisi
Y
öntemde akıl almaz gülûnçlükler var. ör-
neğin, 'açıklamalar'da. yöntemi belirleyen
7. maddede şöyle denilmektedir: "Konular,
yakından uzağa, basitten karmaşığa: bilinenden bi-
unmtvene giden bir metotla işlenir." Bu yöntemi.
örnegin bir öyküye nasıl uygularsmız? Bir şiir için
böyle bir yönteme başvurabilir mi? İşitmışler Ho-
rasan'da halı dokunuyor, ama enine mi uzununa
mı? Işte bunu bılmiyorlar.
Bu yöntem, matematik öğretiminde. dilbilgisin-
de ışe yarayabilir. Ama diyelim tarih öğretiminde
nasıl uygulantr? Gerçekten, Talim ve Terbiye,
kendi alanlannda talimsiz insanlarla dolmuş. 8.
madde, daha da gülünç:
"tncelenen eserler, benzerleri ve zıtianyla karşı-
Uştmlarak öğrenciye mukayese şuoru ka-
zandınlır." İzlencenın dilsel zaafını belirtmiştim.
Bu maddede de görülüyor. 'Karşılaştırma ve mu-
kayese' aynı cümle içinde, ayn terimlermiş gibi
kullanılsın diyelim, ama önerilen yöntemi anla-
mak olanaksız.
Şimdi, bir romanın 'benzeri' ve 'zıttı' nedir?
Nasıl karşılaştınlacak romamar? Hele şiirleri
C
^-J evr'ı
imzalayan Rıza Tevfık(Bölükbaşı)
ve Refik Halit(Karay), Kurtuluş
Savaşfnın amansız karşıtı Cenap
Şahabettin; Atatürk'e küfür etmiş
Necip Fazıl (Kısakürek) yazın
kitaplannın baş köşesindedir. Karşıt
eylemleri biryana, kitaplardaki
varlıklannın altında yatan amaç,
laikliği veCumhuriyet'i küçültmek
değil de nedir?
NECtP FAZIL
KISAKÜREK-
Dinsel akurüara
olduğu kadar,
Türkçülfik
akunlanna da
"sımsıcak" bakan
"üstat" Talim
Terbiyeciler
tarafından
"Çağdaş Tûrk
yazarları sınıfına"
sokulmakta ve
"eserierf'ders
kitaplannda
okutulmaya
ısrarla devarn
ettirilmekte...
ORHAN VELİ KAMK - "Garip" akımınm
öncüsû nasdsa ders kitaplanna girebilmiş.
MEVXAN A CELALEDDÎTS-İ RL'Mİ, tekke kökenli v azının büv ük ustası, günümüzde "insan-
severliği" ile yaşam buluyor ve ilahilerin ötcsine taşan ardamlanyla çocuklara okutuluyor.
karşılaşnrma acayipliği nasd yapılacak? 'Mukaye-
se şuuru' nedir? Karşılaştırma bilinci dıye yeni bir
bilinç alanı nru belirdi? Doğrusu. laf tıkıştırması
bu. Belki. değerh üyeler. şunu söylemek istiyorlar:
"Tartışnıa alışkanlığı kazandınlmalı."'
Bakınız, 1944'te. Hasan Ali Yücel'in, Talim ve
Terbiye Kurulu, \azın öğretiminde ızlenecek yolu
nasıl saptamış: "Soyut bilgi gereksizdir. Metinİerin
anlaşılmasına yardun edecek bilgiier ûzerinde du-
rulmalıdır. Metinler. öğrencive en az bir hafta önce
verilmeli. Metin ûzerinde nasıl çalışacağı, sonılarla
belirtilmeli. Gerekli yardımcı kitaplar salık veril-
meli. Metin, derste kısaca tanıtılmaJı, kimden, nere-
den alındığı gösterilmeli. Hasan Ali YüceTin uz-
manları. çok can alıcı noktalar ûzerinde dunııiar:
a. Sözcükler, terimler. deyimler, metinden ayn
ögretilmemeli.
b. Öğretim sürecinde, sözcüklerin zamana. çev-
reye, gelişmeye, yazara göre nasıl yeni anlamlar ka-
zandığı ûzerinde duntlmalıdır.
c. Bunlar kazanıldıktan sonra, dönemleri ve ya-
zarları ayıran özellikler ûzerinde durulabilir.
d. Dilbilgisi ve söz dizimi ûzerinde durmayı sav-
saklamamak gerekir.
Kısası, Talim ve Terbiye Kurulu, öğretimin özel
yöntembılimiyle hiç ilgilenmemiş. İzlencenin tek
amacı 'milli ve manevi" değerlerimizi çocuğa be-
nimsetmekür.
Cumhuriyet hükümetleri, eğitim sorununu 'ulu-
sal' nitelikli bir olgu olarak düşünmüşlerdir. Bu
yüzden de, eğitim ve öğretim politikasını yönlen-
direcek siyasal karar organına 'MilB Eğitim Ba-
kanlığı' adını vermişlerdir. Şimdi, Eğitim ve Öğre-
tım Bakanlığı demek yeter.
Ancak Atatürk Cumhuriyeti'nin eğitimcileri,
düşünürieri, 'miDJyetçüik'i. nazilik ya da dinciük
biçiminde anlamıyorlardı. Halil Fikret Kanat,
Milliyet İdeali ve Topyekûn Milli Terbiye adh
yapıtında. (7) ulusal eğitımin ırktan ve dinsel
ınanç birliğinden doğamayacağmı. halkın toptan
çağdaşlaşması anlamına geleceğıni ilen sürer.
Agah Sım Levent ise "1111111 terbiye'nin: ortak çıkar-
lan, toplumsal yaran. bireysel cıkardan ve yarar-
dan üstün tutmakla sağlanabileceğini belirtir.
Ona göre, bireyin kendisini topluma adaması,
çağdaş bilimin yardımıyla olabilir. Devrimci genç-
lik, Atatürk yolunda bunu sağlayacaktır. (8)
Bu konuda, Ali Haydar Taner, Türkiye Mual-
limler Birliği adh sağa bir kunıluş adına hazı-
rladığı raponında. "Milli terbiye alan bir Türk
genci, şahsi (kişisel) menfaarlerini içtimai (toplum-
sal) menfaatlerin içinde görmelidir. Mensup olduğu
cemiyete karşı muhabbet (sevgi) ve fedakarlık (öz-
veri) hisJeri beslemeli. Her zaman. her yerde ve her
rürlü şerait altında (koşuDarda) Türk vatan ve mil-
lerinin terakkisi ve yükselmesi için daima düşünen,
duyan ve işleyen samimi bir vatandaş ohnalıdır"
diye yazıyor. (9)
Ali Haydar Taner, kuşkusuz, ulusal eğitim so-
rununu, okulla smırlandırmıyordu. Aileden baş-
layarak tüm toplum katmanlannın ve kesimleri-
nin ûzerinde durması gereken bir sorun olarak gö-
YAŞAR KEMAL - Nobel'e ada> olabilecek
kadar başınlı ve romanları onlarca dile çevril-
miş bir usta. O da nasdsa derslerde okutuluyor.
rüyordu.
Saruyorum. sağcı öğretmen kuruluşunun tehli-
keli eğilimini de görmüş olmah ki. "Her şeyin ifratı
(öiçüyü kaçırma. taşkınlık) muzirdir (zarariıdır).
Gençlere verilecek milli terbiyede de ifrata gitmek
doğru dcğildir. Biz. yeni yetişen nesle miUetimizi
mümkiin olduğu kadar fazla sevdirmeve gayretle
beraber Türk'ün bütün cihandaki si\ asi, iktisadi ve
coğrafi vaziyetini de (durumunu) anlarmalıyız.
Türk çocuğu bilmelidir ki, dünyada Türklerden
başkamilletlerdevardır. Mütekabil(karşılıklı)mu-
habbet ve hürmet (sa\gı) eseri göstermek şartiyle
(koşuluyla) diğer milletlerin efradı (bireyieri) de şa-
yan-ı hürmet (saygıya değer) insanlardır. (....) Nazi-
İik diye anılan ırkçı politika görüşünü benimsemiş
olanlar, milliyetçi eğitim meselesinde müfrit hare-
ket eder, müsamahayı (hoşgörüyü) boğma yotunu
takip eder (izler)" diye uyanyor.
Bugün, Milli Eğitim Bakanlığı'nın eliyle yaşa-
ma geçirilen izlencelerle, yazın, tarih ve din kültü-
rü ye ahlak bilgisi derslerinde, gençlerimize, Türk
ve İslam dışında herkese kin beslenmesi düşüncesi
aşılanıyor.
7. Halil Fikret Kanat. Milliyet ideali ve
Topyekûn Milli Terbiye, Ankara 1941.
8-9. Prof. Ali Haydar Taner, Milli Terbiye,
İstanbul 1940.
Yann: Dışlayın aydınlan;
onlar aydınlatır!
İLAN
ELBİSTAN1. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1989/500 E.
1993/67 K.
Davacı SSK Genel Müdürlüğü vekiK tarafından davalılar Ahmet
Genç ve Metin Doğan Karakuş aleyhine mahkememize açılan rücu-
an tazminat davasmın mahkememızde yapılan açık yargılaması so-
nunda;
Davanın kabulü ile. 22.088.552.48 lira rücuan tazrrunatın davalı
Metio Doğan Karakuş'tan lahsili ile davacıya bağlanan gelırlerin
onay tarihi olan 14.10.1989 tarihinden itibaren yasal %30 faizi ile bir-
likte ödenmesine karar verildiği. karann davacı SSK vekili tarafın-
dan 27.5.1993 tarihli dilekçe ile temyiz edildiği, karar ve temyiz dilek-
çesınin davalı Meün Doğan Karakuş vasisi Sedat Doğan Karakuş'a
tebliğ edilemeyip, adresi de tespit edilemediğinden karann temyiz di-
lekçesının ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla 7201 sayılı Tebligat
Kanunu'nun 28. ve devamı maddeleri gereğince verilen karann ve
temyiz dilekçesinin davalı Metin Doğan Karakuş vasisi Sedat Doğan
Karakuş'a ilanen tebliğine, ilanın neşir tarihinden itibaren 15 gün ıçe-
risinde temyiz edümediğı takdirde karann 15 gün sonra Metin Do-
ğan Karakuş yönünden kesinleşeceğine, karann ve temyiz dilekçesi-
nin tebliği yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 52760
İLAN
T.C.
MERSİN 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ
EsasNo: 991-551
Davacı Lütfıye Kıran ile davalı Idris Kıran arasındaki boşanma
davasının yapılan yargılamasında, davalının adresi tespit edilemedi-
ğinden. adı gecen davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen
tebliğine karar verilmiş olup, karar gereğince;
Davacı, 27.8.1991 tarihli düekçesinde. davalı ile 17 yıldan beri evli
olduklannı. bu evlilıklennden ortak çocuklannın olmadığını, davalı
eşinin evlilık birliğinin kendisine yuklediği görevleri yerine geürmek-
ten kaçındığını, bundan 8 yıl kadar önce ortak haneyi terk ederek bir
daha da geri dönmediğini, kendisinin evr
işlerine temizliğe giderek ge-
çimini sağladığını. davalı ile bundan böyle bu evliüği yüriitmelerinin
imkansız olduğunu ve boşanmalanna karar verilmesini istemiş ol-
makla; davalı Idris Kıran'ın bu dava ile ilgili ibraz etmek istediği bel-
geleri var ise bunlan duruşma günü olan 9.12.1993 gününe kadar
getirmesi ya da göndermesi kendisini bir vekille temsil ettirmediği ya
da duruşmaya gelmedıği takdirde HUMK'nın 213. maddesi uyann-
ca dunışmaya yokluğunda devam edileceği ve karar venleceği hususu
ilanen tebliğ olunur.
Basın: 47829
ADALET BAKANLIĞrNDAN
MÜNHAL NOTERLİKLER
Aşağıda 1992 yılı gayrisafi gelirleri ve isimleri yazılı bulanan birinci
sınıf noterlikler münhaldir.
1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 22. ve müteakip maddeleri gere-
ğince, birinci sınıf noterlerden bu noterliklere atanmaya istekli olan-
lann ilan tarihinden itibaren bir ay içinde bakanbğunıza veya bulun-
duklan yer Cumhuriyet Başsavcılıklanna başvurmalan gerekmekte-
dir.
Posta ile doğrudan doğruya Bakanhğa gönderilmiş olan dilekçeler,
başvurma süresi içinde Bakanhğa getoıediği takdirde atama işlemin-
de nazara alınmaz.
tlan olunur.
SıraNo:\1ünhalNoterliğinadı: 1992 >ıh gayrisafi gelirieri:
1- AdanaSekizinciNoterliği 1.027.443.543.-Lira
2- DiyarbakırtkinciNoterliği 865.850.510-Lira
3- İstanbul Üçüncü Noterliğı 970.755.140-Lira
4- izmirAltıncı Noterliğı 1.469.149.779.-Lira
5- KayseriDördüncüNoterliği 1.092.022.594.-Lira
6- Konya Üçüncü Noterliğı 1.407.347.248.-Lira
7- ManisaİkinciNoterligi 1.328.536.076-Lira
8- SıVas Birinci Noterliğı 1.351.078.392-Lira
9- Sanlıurfa Birinci Noteriiği 680.874.120.-Lira
Basın: 47846
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Nurettin Sözen'le Söyleşi: (3)
Hncancı Katırlan...
Sarıyer "Uyumkent" olayını çok merak ediyordum.
Kentin 400'e yakın ortağı arasında, kim oldukları ilk bakış-
ta bilinenler olduğu gibi, bilinmeyenler de yok değildi.
Herkesin bildiklerini kimden saklayacaktım. Bilinmeyen
ya da az tanınanları da ayraç arasında yazmalıydım. Gö-
revler, Dalan döneminde:
HekJi Elizabeth Özal (Yusuf BozkurtÛzal'ın eşi), Ekrem
Pakdemirll, Melahat Tümer, Aysell Dalan (Bedrettin Da-
lan ın eşı), Tahsin Şahinkaya, Sedat Celasun, Abdullah
Tenekeci, Veysel Atasoy, Nevzat Ayaz, Ismet Acar
(Uyumkent'in yüklenicisi, müteahhidi), Menmet Ali Yık
maz, Canan Cıvaoğlu (Güneri Cıvaoğlu'nun eşi), Naile
Damalı (eski İSKI Genel Müdürü Atom Damalı'mn yakını),
Mehmet Barlas, O. Yılmaz Sanlı (Mimar), A. Kurtcebe
Alptemoçin, Osman Hızlan (ANAP Kadıköy Belediye
Başkanı). Bilge Emeç (Çetin Emeç'in eşi), H. Ertuğnıl Ak-
bay, Kemal Kınacı, K. Naci Ekşi (Bakırköy Belediye Baş-
kanı, şımdı ANAP Mılletvekılı), Sevtl Erdem (Kaya Er-
dem'in eşi), Haluk Öztürkatalay (ANAP Beyoğlu Belediye
Başkanı), Fatih Gündüz (ANAP Fatih Belediye Başkanı),
Eyüp Uçak (ANAP Eyüp Belediye Başkanı), Niyazi Adıgü-
zel (eski İSO Başkanı, geçen yıllarda Ankara'da Büyük
Ankara Oteli'nde öldürülmüştü, Dalan ın arkadaşı), Ata-
nur Oğuz (Dalan'ın sağ kolu, o da kazada öldü), Mustafa
Rüştü Taşar (Mustafa Taşar), Hikmet Bozanoğlu (ANAP-
lı, Bozanoğlu baklavaları sahibı, Emınönu Belediye Baş-
kanlığı yaptı), Ahmet Selçuk (eski Başbakanlık Müstesa-
rı), Zekl Aytaç (ANAP'lı, izmirliler tanır, tarikatlara mı
bulaşmıştı ne?), Ali Taciroğlu (Taciroğlu peynirlerinin sa-
hibi, deniz otobüslerini getirdi istanbula; ANAP'lı yükleni-
cilerden). Nevzat Atlığ, Nihal Koraman (Bedri Koraman'-
ın eşi). Tevfik Çarmıklı (Çarmıklılardan mı?), Recai Dell-
başıoğlu (Dalan'ın özel danışmanı idi), Yalçın Tümer,
Vahrt Halefoğlu, Cevat Babuna (Prof), Attan Kavak (eski
ANAP İstanbul Mılletvekılı), Leyla Yeniay Köseoğlu, Şük-
ran Öktem (ANAP'lı Ibrahim Demirör'ün kızkardeşi), Ali
CoşKun, M. Cem'i Demiroğlu, Metin Çağlayan (Sarıyer
sırtlarındaki arazilerin büyük bölümünü kapattığı, bir bö-
lümünü Uyum'a sattığı söylenir. inşaatçı). M. Ali Kışlalı,
Bülent Akarcalı, Erol Zeytinoğlu, Bülent Oztürkmen, Er-
gin İnanç, Mettem Demirören, Yıldırım Demirören, Nahi-
de Karaevli, Mustafa Kalemli, Sûleyman Simavi, Seçkin
Türesay, Orhan Oğuz, M. Emin Sungur, İbrahim Ceylan,
Faruk Bil, Necdet Uruğ, İlhan Akûzüm, Zeynep Sayılgan
Tümer, Kazım Oksay, Nlhat Renda, ZahK Atakan, Necip
Torumtay, Erdem Karaismail, Mergul Kotil, Münevver
Çarmıklı, İsmail Hakkı Çarmıklı, Taha Akyol, Nejat öztür-
katalay, Leyla Umar, Tevfik Ertürk, Tunca Yönder, İsmet
Karacan (Hacı TÖ'nün sağını), Mehmet Ağar...
Liste çok daha uzun, başlarda yazdığım gibi 400'e ya-
kın; kimilerı zaman içinde çekilmiş. Üyeleri bunlardan
oluşan bir Uyumkent'i, Boğaz'ın görünümünü bozuyor di-
ye yıkmaya girişiyor NuretUn Sözen. Böylece fincancı
katırlarını ürkütüyor. Ortada bir Anayasa Mahkemesi ka-
rarı, bir Devlet Denetleme Kurulu kararı da olsa, Türkiye'-
de bunu gerçekleştirmeye her babayiğidin gucü yetmez.
Devlet Denetleme Kurulu Başkanı Sabri Tavazar ın, Baş-
bakanlık a yazdığı 12 Nisan 1989 günlü yazıda, bir yerde
söyledeniyor:
"... Ancak; acil olan hususlar ûzerinde hemen işleme
geçilmesini ve özellikle;
a. İstanbul Büyükşehır Belediyesi Başkanlığı 'na; Boğa-
ziçiöngörünüpj bölgesindekl usulsüz uygulamalara kısa
sûrede son verilmesı, kaçak yapılaşmalara yenıden mey-
dan verilmemesi ve Belediye Başkanlığı'nca acil ve ge-
rekli önlemlerin süratle ahnması için EK-1 'deki önerilerin
ve bu önerileri açıklayıcı Gözlemler ve Değerlendirmeler
bölümündeki hususlarm (EK-2) ivedi olarak gönderilme-
sini,
b. İstanbulBüyükşehir BelediyesiBaşkanlığı'nca yapı-
lacak uygulama sonuçlarının üç aylıkperiyodik raporlarla
bildirilmesini (Sayın Cumhurbaşkanımız) emir buyur-
muşlardır. Geregini emirlerinize arz ederim."
Kanımca, gazetecilerde biraz insaf olsa, Nurettin Sö-
zen'i savunurlar; kişisel çıkarlarını, siyasal çıkarlannı
değil!
Nurettin Sözen'e söyleşi sırasında sordum:
- Bedrettin Dalan, "Dosyayı hazırladım!" diyor, gazete-
lerde okudum. Ne var bu dosyada, siz biliyor musunuz?
- Ekmekçi, ben çiğ yemedim ki karnım ağrısın. Kamu
hizmetim ve kamu yönetimi otuz yıl oldu. 1955'te de poltti-
kaya başladım. Benim en yoğun politika dönemim
1955-63 arasında.
- Herhalde gençlik kollartnda?
- Gençlik kollannda. 1960'ta ben Türkiye Milli Talebe
Federasyonu (TMTF) Genel Başkanlığı yaptim. Türk Dev-
rim Ocakları, 1962'dedir, TDO Genel Başkanlığı yaptım.
Bunlar, devlet memurluğundan öncekı döneme yansıyor.
1963'tensonra, "non-stop"olarak(aravermeksizin)asis-
tan temsilcisi, doçent temsilcisi, dekan yardımcısı. dekan-
lık, rektöryardımcılığı. 1963tekamuyöneticisiolmuşum,
yıl 1993, otuz yıl, hep yöneticilikle geçmiş yaşamım. Or>-
dan önceki döneme bakıyorsunuz, dernek başkanı, birlik
başkanı, federasyon başkanı. Parti içinde de, ilçe gençlik
kolu başkanı, il gençlik kolu başkanı, il yönetim kurulu
üyeliği, tüm kademeleri aşarak gelmişim. Şunu söylemek
istiyorum: ömrümde, bu kadar süre deneyimle geliyo-
rum, suç sayılabilecek hiçbir olayla ılgim olmadı. Hele
parasal konularda, benim onunla ilgim yok. Sözlüğümde
yokturyani. Benim sözlüğümde, suiistimal, yolsuzluk, ya-
sadışı davranış, bunlar bulunamaz.
BULMACA
1 2 3SOLDAN SAĞA:
1/ Yanşrnacılann, üst üs-
te iki gün boyunca on
ayn dalda yanştıklan at- 2
letizm dah. 2/ Eski Yu-
nan kentlerinde pazar
yeri...Erik, kayısı, badem 4
gibi ağaçlardan sızan ,.
zamk. 3/ Ad ya da numa-
ra çekilerek oynanan 6
şans oyunlannın genel 7
adı. 4/ Bir renk... Kalaba- '
hk.5/Sahip..."—derdiy- 8
le hoşem el çek ilâamdan Q
tabib/Kılma derman kim
helâkim zehr-i dermanındadır'"
(Fuzuli)... Uzakhk işareti. 6/ Müs-
lüman ülkelerde oturan Yunan
asıllı kimse... Alınmış bir şeyi geri
verme. 7/ Orkestra şefı. 8/ Üzenne
yapı yapıhrıak için aynlmış yer...
Kalori. 9/ İtalya'da bir yanardağ...
Mesafe.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir dah gövdeden ayırmadan
toprağa gömerek köklenmesini
sağlama yolu. 2/ Kişinin öz benli-
ği... Gece yapılan sinema ya da tiyatro gösterisi. 3/ fthal edile-
cek mallann çeşitlerini ve miktarlannı gösteren liste... Üzerine
ayakkabı giyilen kısa konçlu, hafif ve yurnuşak bir ayakkabı. 4/
Iri taneli bezelye... Unvan. 5/ Halk müziğine özgü telli bir çal-
gı... Adem ile Havva'nın üçüncü oğlu. /6 Tann'dan bir şey dıle-
mek amacıyla söylenen söz. 7/ înce ve düzgün dokunmuş
pamuklu kumaş... İskeleye yanaşmış gemilere girip çıkmak için
konulan köprü. 8/ Çıplak vücut resmi... Tanntanımaz... Şarkı,
türkü. 9/ Koyunlann kuzulama döneminde çobanın sürü sa-
hiplerinı dolaşarak yiyecek ve bahşiş toplamaa... Temel, esas.