25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET2 2KASIM1993SAU KULTUR Yılmaz Onay'ın yönettiği 'Fermanh Deli Hazretleri' Bursa Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu'nda Şaşırto bir Musahipzade Celalklasiği TURGAYNAR Bursa Devlet Tiyatrosu'nun bu sezon ilk oyunu. "Fermanlı Deli Hazretleri." Perde 12 ekimde açıldı. Doğumunun yüz yinni beşinci yılında çok deği- şik, şaşırtıcı bir Musahipzade Celal klasiği izledik. Oyunu. edebiyat alanından da tarudığı- mız Yılmaz Onay sahneye koy- du. Musahipzade'nin eski ko- nuşma dili ve metnin esası özenle korunmuş, ama sahne anlaümı alabildiğine modern. hatta bugüne kadar alıştığımız devlet tiyatrolan çerçevesini zorlayan bir yenilikte. Ona\'la daha önce yazdığım oyunlar, dahası şiir üzerine söyleşileri- rruz olmuştu. Onun. "sanatlann hepsinin temeli şiirdir" savı biz şairlere de çok yakın geliyor. Kendisiyle bu kez oyun üstüne söyleştik; oyun seçimı ve yazar- lık sorunlanna da girdik: - Yönettiğiıüz "Fermanlı Deli Hazretleri" oyununu izledim. Bir Yılmaz Onay titizliği sezili- yor; denevimleriniz, birikiminiz açıkça göriilüyor. Oyunun bü- tünlüğü içinde gözettiğiniz son derece sağlam bir iç izlek \ar. Ama oyunculukta yer yer bir farklılaşma ya da iç izleğin fark- lı algılanması var gibi. Yanılıyor olabilirira. YILMAZ ONAY - Musahip- zade'nin bu oyunu, oldukça iyi kurulmuş bir güldürü ve düz bir mutlu sonla değil, çelişki ile bi- ten tek oyunu belki de. Üstelik akılsızca çürümeye giden bir in- sanhğın, en üst egemenlerine varana dek. "cuTİer yaraup ona teslım oluşlanru işlemesiyle de günümüz için başlı başına "ciddi." Bu bileşimi, seyircinin gözüne sokarak değil, onun eğ- lenme içinde kendi algılaması- na bırakarak düzeyli bir kome- di tadma ulaşmak. eski dille yenı anlatımı birleştirmeyi ge- rektiriyor. Bunu, güldürüyü de yükselterek uygulamak, kat kat zor bir oyunculuktur. İşte bu zorluğu, en yaşlısından en gen- cine tüm oyuncular severekjıö- ğüslediler ve başardılar. Öyle ki, onlar bana rejide yardımcı oldular, ben onlara oyunculukta. di- yebılinm; birlikte yaraüş bu. ama bi- raz yeru. seyirci için de biraz yeni doğ- rusu. Yani sahnedeki bir güncel küfü- rii on iki kez üst üste duyup, on iki kez üst üste gülme ilkelliğinin biraz ötesi. - Evet, örneğin dans düzeni de çok değişik ve üstün dansçüık istiyor. Mü- zik o kadar zorlamamış gerçi, ama bü- tün bunları özgür bıraktığıntzı söyleye- bilir miyiz? Sonuna kadar. Dekoru, kostümü de... Başka türlü olamazdı. Çünkü bu oyunda müzik ve dans da. süs olsun. dolgu olsun diye sokuşturulmuş ya- ma. eğlencelik değil. işlevsel. Do- layısıyla sahne ifadesine uygun çok değişik bir dans üslubu gerekiyordu. Elbette çok daha zor. Örneğin. dans provalanmız, sahne provalan kadar sürdü neredeyse. Ama gerekliydi. Mu- sahipzade, "ucuz yerlilik" değil bence. - Siz her şeyden önce bir oyun ya- zansınız. Sanatçı kişiliğinizde, "oyun yazmak" ile "oyun yönetmek" arası- nda nasd bir varoluş çatışması yaşıyor- • Doğumunun 125. yılında çok değişik ve şaşırtıcı Musahipzade Celal klasiğini Yılmaz Onay sahneye koydu. Oyunda (soldanşağa) ZaferÖnal, Ahmet Somersve Emin Gümüşkaya rol alıyorlar. • Musahipzade' nin eski konuşma dili ve metnin esası özenle korunmuş ama sahne anlatımı alabildiğine modern, hatta devlet tiyatrolan çerçevesini zorlayan bir yenilikte. Fermanlı rolünde Emin Gümüşkaya (yanda). sunuz? Kendi oyunlanmın başka rejisörler- ce sahnelenişini izlemeyi, rejisörlüğe tercih edebilirim kuşkusuz. Ama be- nim ve oyunculariri, sahnelediğimiz oyunlan sevip sahip çıkışı gibi olmak kaydıyla. Şair ve oyun yazan olarak siz. bir yönetmen-yazardan daha şanslısınız belki. - Bir yönetmenin, hatta bir oyuncu- nun oyun seçme hakkı. ne ölçüde olabil- meli sizce? Bu kapı her zaman ve tam işlerükle açık olabilmeli. Elbette son karar bi- rim sanat yönetmeninde ya da birimin yapısına göre yetkili kurulda ola- caktır. Ama en azından, yönetmenin veya oyuncunun, benimsemediği oyun ve rolde başanb olamayacağı gözetilmeli. Topluluğun yazarla sıkı ilişki içinde olabilmesi de önemli. - Birkaç öznel çaba dışında bir çeşit "tembel tiyatro" yaygınlaşmakta. Buna bağlı olarak tiyatro eleştirisi de yok denecek kadar az. Bu durumda oyun yazan nasıl yetişebilir? Oyun ya- usahipzade' nin bu oyunu, oldukça iyi kurulmuş bir güldürü ve düz bir mutlu sonla değil, çelişki ile biten tek oyunu belki de. Üstelik akılsızca çürümeye giden bir insanlığın, en üst egemenlerine varana dek, cinleryaratıpona teslim oluşlannı işlemesiyle de ciddi.' zartığının gelişmesjnin ön koşulu eleşti- ri değil midir sizce? Ön koşulu demesek bile en belirleyi- ci koşullanndan biridir. - Ulkemizde genç bir oyun yazan kendini kabul ettirecek ortamı bulmak- tan öteye. kendini yenileyebileceği bir ortamı nasıl elde edebilir? De>let tiyat- rolan, genç oyun yazarlarına bir okul olabilmelidir. Türkiye'de oyun ya- zarlığnun gelişimi için neler söy lemek istersiniz? Bu sorun, yaşlı, genç sorunu da de- ğil, temelde kalite ve yaratıcılık sorunu olmah diye düşünüyoram. Aynca ülke içinde daralmış ölçütlerle değil, dünya sanatıyla canlı ih'şkiyi ve yanşı esas almakla gelişmenin yolu açılır sanıyorum. Zaten bu sorun, bir söyle- şiye sığmayacak kadar çok boyutlu.. - Bir de seyirci yetersiz görülüp. "se- yircinin soiycsine inmek" düşüncesiyle oyun seçiliy or çoğu kez. Böyle olunca, yönetmen ve yazarın yaratıcüiğı baskı altına alınmış olmuy or mu? Oy sa seyir- ci, izlediği birçok sanatçıdan daha göz- lemci. Yazık kı her zaman değil. Çünkü kalitesiz sanat ve medya, seyirciyi de şartladı. Giderek o seyirci. sanatı şart- lar oldu. Bu kısır döngüye teslim ol- mak mı, yoksa cesaretle kırmaya yö- nelmek mi. sorun burada. Seyirciyi küçümsemek değildir bu. Ama, ancak iyi seçenek sunduğunuz zaman seyir- cinin tercihinin de düzey kazandığını görebiliyorsunuz. Bu da hemen olmu- yor. Biraz ısrar. inat gerektiriyor. Biz bu "Fermanlı Deli" uygulamamızda cüretli bir adım attığımıza inanıyoruz. Seyircinin de sıcak karşıladığmı görü- yoruz. - Sanatçı hazır duyarlığa yönelme- meli, yeni duy arhklann oluşmasına ön- cülük etmeli. Gerek oyun yazarhğı, ge- rekse yönetmenlik seriiveninizde bu ko- nuyu nasıl değerlendirirsiniz? Öncülük fazla büyük bir iddia olur. Ama biraz "ileri gitme"nin bile bana. aklımın alamayacağı kadar pahalıya mal olduğunu söyleyebihrim. Pişman değilim kuşkusuz. Benim yolum bu. Genç oyun yazarlan olarak sızler için, seçme şansı ve zaman daha fazla. Ba- şanlar diliyorum. Olümünün 3O.yılında ünlü tambur üstatlanndan Mesut Cemil Tel'in pek bilinmeyen yönü Sadece kedi öyküleriyazan adam GÖKHAN AKÇURA Edebiyatımızda kalemini kedi konu- sunda oynatmış birçok yazardan söz edebiliriz. Ama sıralayacağımız bütün isimler arasında Mesut Cemil Tel'm çok özel bir yen olacaktır. Esas olarak "ede- biyatçı" olmayan Mesut Cemırin. ba- bası Tamburi CemiTin yaşamını an- lattığı bir anı-incelemesi (Tamburi Ce- mıl'in Hayatı. Ankara 1947) dışında çe- şith dergilerde kalmış öyküleri \ardır. Bunlann edebi değerlerinin olup ol- madığını belirlemeyi eleştirmenlere bıra- luyorum. Ama yazdıklan, Mesut Ce- mil'i bir "kedi öykücüsü olarak tanımla- rnamıza yeterli. Çünkü bütün öyküleri- nin tek bir konusu olmuştur; Kediler... 1902 yılında doğup. 31 Ekim 1963 ta- rihinde ölen Mesut Cemil Tel. dönemi- nin ünlü tambur üstatlanndandı. Aynca gayet iyi viyolensel çalardı. Hem de klasik Türk müziği ve Batı müziğjni iyi bilirdı. Kurup yönettiği Türk müziği ko- rolan bu alanda aülmış ilk önemli adım- lardı. Türkiye Radyolan Genel Müdür- lüğü ve İstanbul Radyosu Müdürlüğü de yapan Mesut Cemirin besteleri de vardır. Mesut Cemil'in kedi tutkusunun kö- kenleri çocukluk yıllanna kadar uzanır. Yukanda söz edilen am-romanında. ba- bası Tamburi Cemil'in kedilerle nasıl haşır neşır olduğunu şöyle anlatıyor: "Babam. kece gibi kısa tüylü. hayvan- ların türlü yüz ifadderini ayırt edemiye- cek olanlara göre çirkin yüzlü, bayağı bakkal kedilerine bayılırdı. Ona göre ce- vik, avcı. kuvvetli, akıllı. duygulu, cefaya dayanır. ekmeğjni taştan çıkarır, ara sıra memnuniyetle hırsızuk eder; dişileri hır- çın fakat şefkatli. erkekleri tembelce ve eşkıya kdıklı olan bu kediler. asıl kedi ka- rakterini temsil edenlerdi. Kedilerin nan- kör veya riyakar olduklan hakkındaki umumi hükme adeta üzıilür ve bu bahis açılınca daima aynı hararetle anlarmaya çabşırdi ki, kediler "hayvanatı sairei muh- telife meyanında. en dyade izzetinefsi ci- biillisi" oîanlardır. insanlannkine müsavi bir 'necabeti ruhiye ile mutiasıftıriar' \e kendilerine yapılan muameleyc göre tep- kiler gösterirler. Yaraddışında itaatli olan ve insana göre kendiâni küçük ve za> ıf hisseden köpek. insanların haksızı- klarına, bazen zalimlik derecesindeki bencıl muamelesüıe isy an etmez; uhır, in- ler. ağlar ve tahammül eder. Fakat en uy- sal kedinin kuynığunu çekerseniz, keskin nrmık hazırdır. Çünkü kedi insanla ken- disini eşit bilir. \ e bizzat insanlar arası- ndaki dostlukların bozulmasuıa tek sebep lamalarına -kedi dilinden anladığı için- bazen uzun, bazen kısa ce>aplar veriyon - Kızım, senin karnın doymadı mı? Bu ne aç gözlülük böyle? Bir aralık diğer kediyi okşayarak: - Gel bakalım gel... Çapkın; yüzün gö- ziin ne ounuş senin? Neredeydin, anlat ba- kalım.." Yine Baki Süha Edipoğlu'nun bu kez 20. Asır dergisinde yaptığı (16 Ağustos 1952) bir başka röportajda konu yine kedilere gelip dayanıyor -"Sevdiğiniz hâyTanlar? - Kediler... Bü- tün kedileri severim; sokak. ev, kasap ke- Şimdi o bütün belagati ile müdafaaya hazır bir kedi avukatı idi. Hayalinde önce mahzun ve garip. sonra da sevimli, çirkin, aç, tok, serseri. biçare. çapkın, kinci aşık yüzkrce kedinin damlarda. duvar diple- rinde, minder üstlerinde kucaklarda, lo- kanta kapılarında dolaşan veya uyukla- yan resmi geçidi başladı." ISadece musiki üstadı değil, yaman bir kedi meraklısı Tespit edebıldığim kadanyla, Mesut Cemil Tel'in ilk kedi öyküsü, Yapı ve ürkiye'nin ilk kedi öykülerini yazan Mesut Cemil'in kedi tutkusu çocukluk yıllanna dek uzanır.Bütün öykülerinin tek konusu kediler olduğu için 'kedi öykücüsü' olarak tanımlayabiliriz. olan benciUikten nefret eder." (agy, s. 136) Mesut Cemil'le yapılmış röportajlar- da mutlaka üstadın kedi dostluğuna da değınilirdi. Örneğin "Baki Süha Edipoğ- lu Radyo dergisinde yayımlanan (1 Mayıs 1945) röportajında. Mesut Cemil evinde çok sevdiği kedileriyle yalnız ya- şadığına değindikten sonra şöyle yazar: "Ustat uykusundan yeni uyanmrş, he- nüz kahvaltı y aptırdığı kedilerini pencere- de sevmekle meşgul... Onlarla. bayağı bi- zimle komışur gibi kontışuyor... Kimsesiz evinde ara sıra sukutu bozan kedi mi\a\- dileri hep dostumdur. Onlarla pek çabuk anlaşır ve konuşabi- lirim. - Evet, kedilere dair yazılannızı okuyo- nız. Bunlar sadece birer hikaye mi? - İçlerinde hikaye olanları var şüphesiz. Fakat pek çoğu, bu sevimli mahhıklan uzun yıllar tetkik ettikten sonra edindi- ğim hakiki intiba ve vakalara dayanır. - Kedilere nankör derier, doğnı mudur? - Haşa! Kediler. sadece hürriyetlerine aşık dostlarımızdır. Mesut Cemil'in bu anda gözleri par- ladı; yü/üniın ifadesi birdenbire değişti. Kredi Bankası'nm üç ayda bir çıkardığı ve yayın yönetmenliğini Vedat Nedim Tör'ün yaptığı Aile dergisinin Sonbahar 1947 tarihli üçüncü sayısmda yayı- mlandı. Dergi, "Tanıdığım kediler" baş- lıkb öykünün girişinde şu kısa bilgiyi ve- riyordu: "Mesut Cemil Tel, sadece bir musiki üstadı değildir; yaman bir kedi me- raklısıdır da. Evinde daima beş-altı kedi besler ve her birini tıpkı bir ruh hekimi gibi müşahade altında bulundurur." MesutCemilbuılköyküsündebizedişi bir kedıyı "Sarime"yı anlaıır. Aile dergi- sinin ilkbahar 1948"de yayımlanan be- şinci sayısmda yer alan öyküsü ise "Hay- dutlaşan Psingot"dur. Bu öyküde. "önce korunmuş >e sevilmişken, sonra birdenbi- rehayatmücadeksİDdetek başına kalan" Psingot'un nasıl haydut olmak zorunda kaldığinı okuruz. Aynı derginin "1949 tlkbahar'" sayısmda bu kez "Gomuğun Kızı"nın öyküsünü öğreniriz. Bu, so- kaktanabnan kedininadı: kapıcınınu ko- mik" sözcüğünü y anlış telaffuz edişı so- nucu "Gomuh" kalmıştır Mesut Cemil. bu öyküsünde bizlere. Gomuk'un yav- rulannı. köpeklenn saldınsından nasıl koruduğunu anlatır. 1949 yıhnın Sonba- har sayısmda ise "Okuldaki Hortlak" öyküsü, "Kedi Hikayeleri" üst başlığı al- tında yayımlanır. Mesut Cemil. bu kez avcı olması için kulaklan ve kuyruğu ke- silmiş ilginç bir kediyi. "Köroğlunu an- latır. Aile dergisındeki yazılar 1950 yılında da sürer. İlkbahar sayısmda taşındıklan evden kaçıp eski evini bulan bir kedinin öyküsünü okuruz: "Pamuli Niçin Kaçtı?" Sonbahar saynsında ise üst başlık "Tanıdığun Kedilerden" olmuş- tur. "Ponçik ve tnsanlar" adh öyküde, önce Amerikalı bir ailenin baktığı, ama daha sonra onlar ülkelerine dönünce yalnız kalan bir kediyi anlatır. Mesut Cemil, yine bir Yapı ve Kredi girişimi olan Resimli Hayat dergisinde yayımlanan "Bir Kedi Âşkı" adlı öy- küsünün (Cilt 1. No. 1, Mayıs 1952) başında, bunun yedincı kedi öyküsü ol- duğunu belirtir. Bu öyküde yazar. sevdi- ği bir kedinin ölümünü anlatmaktadır. Aynı derginin "Fethin 500. Yüdönümü" dolayısıyla hazırladığı özel sayı için ise yine anılanna dayanarak "İstanbul Ke- düeri" başhklı bir yazı kaleme alır (Hazi- ran 1953). Mesut Cemil'in kedi öyküleri daha sonra başka dergilerde sürdü mü bilmiyorum. Benım belırleyebildiklerim bu kadar. Ama. sadece bunlar bile onu bir "kedi öykücücüsü" olarak adlandırmamıza ye- ter diye düşünuyorum. BeykrbeyVnde Güzel Sanatlar Merkezi Kültür Senisi - Beyierbeyi Yalıboyu Caddesi No: 37'de kendi binasında özel sektöre ait Güzel Sanatlar Eğitimi Merkezi açıhyor. Resim ve müzik eğitimi yapılacak olan merkezde. ressam İbrahim Çiftçioğlu gözetiminde çocuklarla. gençlerle ve yetişkinlerle resim çalışmalan, Güzel sanatlara hazırhk kurslan ile ileri düzeyde plastik sanatlar eğitimi yapılacak. Müzik bölümünün sanat damşmanlığına getirilen Prof. Fethi Kopuz gözKtiminde çocuklarla, gençlerle ve yetişkinlerle müzik çalışmalan yapılacak. Piyano, gitar, org - yaylı çalgılar - nefesli çalgılar eğitiminin yanı sıra oda müziği kurslan düzenlenecektir. 12 üyeden oluşan yayb çalgılar orkestrası bulunan merkez, konservatuvar düzeyinde akademik bir çahşma ortarrunı hedefliyor. Adana'da bir gençUk oyunu ADANA (AA) - Adana Devlet Tiyatrosu'nda (ADT). gençliği yaşama hanrlamayı amaçlayan Pedro Bloch'un tek kişilik oyunu "Euredıcen'in Elleri", Mersin'den sonra yann Adana'da prömiyer yapacak. Oyunun yönetmeni Kemal Topal. "Engellenemeyen hurslann, günlük yaşamda ne kadar rencide edici ve ağir bedelh" olduğunun anlatıldığını bildirdi. Kültüreliletişimamaanaen uygun şekilde hizmet eden Devlet Tiyatrolan'nda giderek yas, gruplanna yönelik olarak sergilenen oyun sayısı artıyor. Ürettiği mesaj ve nitclıği açısından Euredıcen'in Elleri'nde, tiyatromuzun genç sanatçılanndan Yusuf Köksal rol alıyor." Tek kişilik oyun olması nedeniyle bazı riskler bulunduğunu kaydeden Topal, Devlet Tiyatrolan'nda her şeye rağmen. sadece deneyimli sanatçılara değil, gençlere de şans verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Cardin 'den Vietnam 'a moda çıkartması PARİS (AA) - Ünlü Fransız modacı Pierre Cardin, Vıetnam'da kasım ayı ortasında moda defilesi düzenleyeceğini açıkladı. Cardin. Vietnam'a ilk kez 1957 yılında gittiğini belirterek. geçen nisan ayında bu ülkeye yaptığı gezıden sonra, Say gon'da bir restoran açmaya karar verdiğini belirtti. Hanoi ve Saygon'da iki defıle düzenleyerek "Haute Couture" tarzını Vietnamhlara tarutmayı amaçlayan Pierre Cardin. aynca bu ülkede bir fabrika ve butıkler zincin kurarak. kozmeük ürünlerini ve parfümlerini satmayı planlıyor. Yaklaşık biray sürecek moda çıkartması boyunca Pierre Cardin ve ekibi, Şangay, Bangkok. Kuala-Lumpur, Cakarta, Mamla, Seul ve Yeni DelhTyi de ziyaret edecek. Trabzon Devlet Tiyatrosu turnede TRABZON (.AA) - Trabzon Devlet Tiyatrosu, bugün 1993-1994 tiyatro sezonunun ilk turnesineçıkacak. Devlet Tiyatrosu oyunculan, "İki Efendının Uşaği" adlı 2 perdelik komediyi. 2-8 kasım tanhlen arasında Erzurum'da. 12-13 kasımdaiseÇorum'dasahneleyecek. Carlo Goldoni'nin yazdjği ve Danıel Hollıger'in yönettiği oyunun sahne ve gıysı tasanmını Hakan Dündar. ışık tasanmını ise Selim Yıldız yapıyor. Sendikahya opera indirimi ANKARA (ANKA) - Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, opera bale ve çoksesb' müziğin sevdinlmesi ve yaygınlaştınlması amacıyla sendikah işçi ve memura yüzde 50indırim uygulamasını başlatacak. Kültür Bakanbğı'ndan yapılan açıklamaya göre. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü'nün yurtiçindeki tüm etkinliklerinde geçerli olacak uygulamî, kasım ayında başlayacak. Aynca, 50 kişiden azolmamak üzere yapılacak toplu istemlerde ise yüzde 75 orarunda fıyat indirimi uygulanacak. Milos Forman setlere dönüyor Kültür Servisi - Geçmışte "One Flevv Over The Cuckoo's Nesı-Guguk Kuşu" ve ",'Vmadeus" gibi fılmlerle ""en iyi yönetmen" dalında Oscar ödülüne layık görülen Milos Forman. uzun süren sessizliğini bozarak yeni fılmi için Warner Bros ile anlaşma imzaladı. Michael Crichtonin henüz tamamlanmamış "Dısclosure" adb eserinden aynı adla sinemaya uyarlanacak fılmın senaryosu da yine Crichton tarafından kaleme abnacak. Son olarak •'Jurassic Park" ve "Rısıng Sun" adlı eserlen Steven Spielberg ve Philbp Kaufman tarafından sinemaya aktanlan Michael Crichton, gerek edebiyat ve gerekse sinema dünyasının en verimli yazarlanndan biri olarak kabul edibyor. Cinsel taciz konusunun işleneceği ve oyuncu kadrosunun henüz belh olmadığı "Disclosure" adh yapımın en az diğer Milos Forman filmlen kadar ilgi görmesi bekleniyor. Sanatçı bürokrattan sergi ANKARA (AA) - Ankara'da Devlet Resim ve Heykel Müzesi Müdürü Necdet Can. eserlerini 1-18 kasım tarihleri arasında Oluşum Sanatevı'nde sergileyecek. Balıkesir'de 1948 yılında doğan Necdet Caîî, Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nden 1971 yılındamezun oldu. Kars 30 Ekim Ortaokulu'nda resim öğretmenüğinden sonra. 1974 yılında Babkesir Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Müdürlüğü'ne atanan Necdet Can. galeride resim ve heykel kurslannı yönetip. Necatı Eğitim Enstitüsü'nde Sanat Tarihi dersleri verdi. Birçok karma sergiye katılan sanatçının bazı özel koleksiyonlarda eserien bulunuyor. Sanatçı aynca. BaUkesır Mühendislik Fakültesi gırişindeki anıt, Mehmet Akif Ersoy Büstü, Balıkesir ve Ankara'da Emniyet Sarayı, 9. Hava Üssü, bazı kurum veokullann Atatürk köşeleri, Hopa Atatürk Anıtı ve Avanos Ozan Selahattin Anıtı'nın yapımım gerçekleştırdi. Balıkesir Çamlık Atatepe Yüzüncü Yıl Atatürk Anıtı'nın gerçekleştirilrnesinde de görev alan sanatçı. buradaki rölyeflerin yapımım da üstlendi. 'Köpenicli Yü'zbaşı'nın sahte cenneti Kültür Servisi - 20. yüzyıl Alman tiyatrosunun önde gelen oyun yazarlanndan Carl Zuckmayer'in "Köpenicli Yüzbaşı-Oturma Izni" adlı oyunlan Vural Ülkü'nün çevirisiyle Yapı Kredi Yayınlan'nca yayımlandı. 1920'den 1964'e dek oyun yazan Zuckmayer'in başyapıtı Köpenıcb Yüzbaşı'nın konusu Kaıser II. Wilhelm döneminin Prusya militarizmi damgasını taşıyan asker dünyasında geçiyor. Birinci Dünya Savaşı'nda kendi de askerlik yapmış olan yazar, sırmah apoletler. panltılı mahmuzlar. ışıldayan madalyalarla yaratılan 'cennet'in sahteliğini derinlemesine görmüş, oyununu bu bilincin temeli üzerine kurmuş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle