Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET2 2KASIM1993SAU
KULTUR
Yılmaz Onay'ın yönettiği 'Fermanh Deli Hazretleri' Bursa Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu'nda
Şaşırto bir Musahipzade Celalklasiği
TURGAYNAR
Bursa Devlet Tiyatrosu'nun
bu sezon ilk oyunu. "Fermanlı
Deli Hazretleri." Perde 12
ekimde açıldı. Doğumunun yüz
yinni beşinci yılında çok deği-
şik, şaşırtıcı bir Musahipzade
Celal klasiği izledik. Oyunu.
edebiyat alanından da tarudığı-
mız Yılmaz Onay sahneye koy-
du. Musahipzade'nin eski ko-
nuşma dili ve metnin esası
özenle korunmuş, ama sahne
anlaümı alabildiğine modern.
hatta bugüne kadar alıştığımız
devlet tiyatrolan çerçevesini
zorlayan bir yenilikte. Ona\'la
daha önce yazdığım oyunlar,
dahası şiir üzerine söyleşileri-
rruz olmuştu. Onun. "sanatlann
hepsinin temeli şiirdir" savı biz
şairlere de çok yakın geliyor.
Kendisiyle bu kez oyun üstüne
söyleştik; oyun seçimı ve yazar-
lık sorunlanna da girdik:
- Yönettiğiıüz "Fermanlı Deli
Hazretleri" oyununu izledim.
Bir Yılmaz Onay titizliği sezili-
yor; denevimleriniz, birikiminiz
açıkça göriilüyor. Oyunun bü-
tünlüğü içinde gözettiğiniz son
derece sağlam bir iç izlek \ar.
Ama oyunculukta yer yer bir
farklılaşma ya da iç izleğin fark-
lı algılanması var gibi. Yanılıyor
olabilirira.
YILMAZ ONAY - Musahip-
zade'nin bu oyunu, oldukça iyi
kurulmuş bir güldürü ve düz bir
mutlu sonla değil, çelişki ile bi-
ten tek oyunu belki de. Üstelik
akılsızca çürümeye giden bir in-
sanhğın, en üst egemenlerine
varana dek. "cuTİer yaraup
ona teslım oluşlanru işlemesiyle
de günümüz için başlı başına
"ciddi." Bu bileşimi, seyircinin
gözüne sokarak değil, onun eğ-
lenme içinde kendi algılaması-
na bırakarak düzeyli bir kome-
di tadma ulaşmak. eski dille
yenı anlatımı birleştirmeyi ge-
rektiriyor. Bunu, güldürüyü de
yükselterek uygulamak, kat kat
zor bir oyunculuktur. İşte bu
zorluğu, en yaşlısından en gen-
cine tüm oyuncular severekjıö-
ğüslediler ve başardılar. Öyle
ki, onlar bana rejide yardımcı
oldular, ben onlara oyunculukta. di-
yebılinm; birlikte yaraüş bu. ama bi-
raz yeru. seyirci için de biraz yeni doğ-
rusu. Yani sahnedeki bir güncel küfü-
rii on iki kez üst üste duyup, on iki kez
üst üste gülme ilkelliğinin biraz ötesi.
- Evet, örneğin dans düzeni de çok
değişik ve üstün dansçüık istiyor. Mü-
zik o kadar zorlamamış gerçi, ama bü-
tün bunları özgür bıraktığıntzı söyleye-
bilir miyiz?
Sonuna kadar. Dekoru, kostümü
de... Başka türlü olamazdı. Çünkü bu
oyunda müzik ve dans da. süs olsun.
dolgu olsun diye sokuşturulmuş ya-
ma. eğlencelik değil. işlevsel. Do-
layısıyla sahne ifadesine uygun çok
değişik bir dans üslubu gerekiyordu.
Elbette çok daha zor. Örneğin. dans
provalanmız, sahne provalan kadar
sürdü neredeyse. Ama gerekliydi. Mu-
sahipzade, "ucuz yerlilik" değil bence.
- Siz her şeyden önce bir oyun ya-
zansınız. Sanatçı kişiliğinizde, "oyun
yazmak" ile "oyun yönetmek" arası-
nda nasd bir varoluş çatışması yaşıyor-
• Doğumunun 125.
yılında çok değişik
ve şaşırtıcı
Musahipzade
Celal klasiğini
Yılmaz Onay
sahneye koydu.
Oyunda
(soldanşağa)
ZaferÖnal,
Ahmet Somersve
Emin Gümüşkaya
rol alıyorlar.
• Musahipzade'
nin eski konuşma
dili ve metnin esası
özenle korunmuş
ama sahne anlatımı
alabildiğine modern,
hatta devlet
tiyatrolan
çerçevesini zorlayan
bir yenilikte.
Fermanlı rolünde
Emin
Gümüşkaya
(yanda).
sunuz?
Kendi oyunlanmın başka rejisörler-
ce sahnelenişini izlemeyi, rejisörlüğe
tercih edebilirim kuşkusuz. Ama be-
nim ve oyunculariri, sahnelediğimiz
oyunlan sevip sahip çıkışı gibi olmak
kaydıyla. Şair ve oyun yazan olarak
siz. bir yönetmen-yazardan daha
şanslısınız belki.
- Bir yönetmenin, hatta bir oyuncu-
nun oyun seçme hakkı. ne ölçüde olabil-
meli sizce?
Bu kapı her zaman ve tam işlerükle
açık olabilmeli. Elbette son karar bi-
rim sanat yönetmeninde ya da birimin
yapısına göre yetkili kurulda ola-
caktır. Ama en azından, yönetmenin
veya oyuncunun, benimsemediği
oyun ve rolde başanb olamayacağı
gözetilmeli. Topluluğun yazarla sıkı
ilişki içinde olabilmesi de önemli.
- Birkaç öznel çaba dışında bir çeşit
"tembel tiyatro" yaygınlaşmakta.
Buna bağlı olarak tiyatro eleştirisi de
yok denecek kadar az. Bu durumda
oyun yazan nasıl yetişebilir? Oyun ya-
usahipzade'
nin bu oyunu, oldukça
iyi kurulmuş bir
güldürü ve düz bir
mutlu sonla değil,
çelişki ile biten tek
oyunu belki de. Üstelik
akılsızca çürümeye
giden bir insanlığın, en
üst egemenlerine varana
dek, cinleryaratıpona
teslim oluşlannı
işlemesiyle de ciddi.'
zartığının gelişmesjnin ön koşulu eleşti-
ri değil midir sizce?
Ön koşulu demesek bile en belirleyi-
ci koşullanndan biridir.
- Ulkemizde genç bir oyun yazan
kendini kabul ettirecek ortamı bulmak-
tan öteye. kendini yenileyebileceği bir
ortamı nasıl elde edebilir? De>let tiyat-
rolan, genç oyun yazarlarına bir okul
olabilmelidir. Türkiye'de oyun ya-
zarlığnun gelişimi için neler söy lemek
istersiniz?
Bu sorun, yaşlı, genç sorunu da de-
ğil, temelde kalite ve yaratıcılık sorunu
olmah diye düşünüyoram. Aynca
ülke içinde daralmış ölçütlerle değil,
dünya sanatıyla canlı ih'şkiyi ve yanşı
esas almakla gelişmenin yolu açılır
sanıyorum. Zaten bu sorun, bir söyle-
şiye sığmayacak kadar çok boyutlu..
- Bir de seyirci yetersiz görülüp. "se-
yircinin soiycsine inmek" düşüncesiyle
oyun seçiliy or çoğu kez. Böyle olunca,
yönetmen ve yazarın yaratıcüiğı baskı
altına alınmış olmuy or mu? Oy sa seyir-
ci, izlediği birçok sanatçıdan daha göz-
lemci.
Yazık kı her zaman değil. Çünkü
kalitesiz sanat ve medya, seyirciyi de
şartladı. Giderek o seyirci. sanatı şart-
lar oldu. Bu kısır döngüye teslim ol-
mak mı, yoksa cesaretle kırmaya yö-
nelmek mi. sorun burada. Seyirciyi
küçümsemek değildir bu. Ama, ancak
iyi seçenek sunduğunuz zaman seyir-
cinin tercihinin de düzey kazandığını
görebiliyorsunuz. Bu da hemen olmu-
yor. Biraz ısrar. inat gerektiriyor. Biz
bu "Fermanlı Deli" uygulamamızda
cüretli bir adım attığımıza inanıyoruz.
Seyircinin de sıcak karşıladığmı görü-
yoruz.
- Sanatçı hazır duyarlığa yönelme-
meli, yeni duy arhklann oluşmasına ön-
cülük etmeli. Gerek oyun yazarhğı, ge-
rekse yönetmenlik seriiveninizde bu ko-
nuyu nasıl değerlendirirsiniz?
Öncülük fazla büyük bir iddia olur.
Ama biraz "ileri gitme"nin bile bana.
aklımın alamayacağı kadar pahalıya
mal olduğunu söyleyebihrim. Pişman
değilim kuşkusuz. Benim yolum bu.
Genç oyun yazarlan olarak sızler için,
seçme şansı ve zaman daha fazla. Ba-
şanlar diliyorum.
Olümünün 3O.yılında ünlü tambur üstatlanndan Mesut Cemil Tel'in pek bilinmeyen yönü
Sadece kedi öyküleriyazan adam
GÖKHAN AKÇURA
Edebiyatımızda kalemini kedi konu-
sunda oynatmış birçok yazardan söz
edebiliriz. Ama sıralayacağımız bütün
isimler arasında Mesut Cemil Tel'm çok
özel bir yen olacaktır. Esas olarak "ede-
biyatçı" olmayan Mesut Cemırin. ba-
bası Tamburi CemiTin yaşamını an-
lattığı bir anı-incelemesi (Tamburi Ce-
mıl'in Hayatı. Ankara 1947) dışında çe-
şith dergilerde kalmış öyküleri \ardır.
Bunlann edebi değerlerinin olup ol-
madığını belirlemeyi eleştirmenlere bıra-
luyorum. Ama yazdıklan, Mesut Ce-
mil'i bir "kedi öykücüsü olarak tanımla-
rnamıza yeterli. Çünkü bütün öyküleri-
nin tek bir konusu olmuştur; Kediler...
1902 yılında doğup. 31 Ekim 1963 ta-
rihinde ölen Mesut Cemil Tel. dönemi-
nin ünlü tambur üstatlanndandı. Aynca
gayet iyi viyolensel çalardı. Hem de
klasik Türk müziği ve Batı müziğjni iyi
bilirdı. Kurup yönettiği Türk müziği ko-
rolan bu alanda aülmış ilk önemli adım-
lardı. Türkiye Radyolan Genel Müdür-
lüğü ve İstanbul Radyosu Müdürlüğü
de yapan Mesut Cemirin besteleri de
vardır.
Mesut Cemil'in kedi tutkusunun kö-
kenleri çocukluk yıllanna kadar uzanır.
Yukanda söz edilen am-romanında. ba-
bası Tamburi Cemil'in kedilerle nasıl
haşır neşır olduğunu şöyle anlatıyor:
"Babam. kece gibi kısa tüylü. hayvan-
ların türlü yüz ifadderini ayırt edemiye-
cek olanlara göre çirkin yüzlü, bayağı
bakkal kedilerine bayılırdı. Ona göre ce-
vik, avcı. kuvvetli, akıllı. duygulu, cefaya
dayanır. ekmeğjni taştan çıkarır, ara sıra
memnuniyetle hırsızuk eder; dişileri hır-
çın fakat şefkatli. erkekleri tembelce ve
eşkıya kdıklı olan bu kediler. asıl kedi ka-
rakterini temsil edenlerdi. Kedilerin nan-
kör veya riyakar olduklan hakkındaki
umumi hükme adeta üzıilür ve bu bahis
açılınca daima aynı hararetle anlarmaya
çabşırdi ki, kediler "hayvanatı sairei muh-
telife meyanında. en dyade izzetinefsi ci-
biillisi" oîanlardır. insanlannkine müsavi
bir 'necabeti ruhiye ile mutiasıftıriar' \e
kendilerine yapılan muameleyc göre tep-
kiler gösterirler. Yaraddışında itaatli
olan ve insana göre kendiâni küçük ve
za> ıf hisseden köpek. insanların haksızı-
klarına, bazen zalimlik derecesindeki
bencıl muamelesüıe isy an etmez; uhır, in-
ler. ağlar ve tahammül eder. Fakat en uy-
sal kedinin kuynığunu çekerseniz, keskin
nrmık hazırdır. Çünkü kedi insanla ken-
disini eşit bilir. \ e bizzat insanlar arası-
ndaki dostlukların bozulmasuıa tek sebep
lamalarına -kedi dilinden anladığı için-
bazen uzun, bazen kısa ce>aplar veriyon
- Kızım, senin karnın doymadı mı? Bu
ne aç gözlülük böyle?
Bir aralık diğer kediyi okşayarak:
- Gel bakalım gel... Çapkın; yüzün gö-
ziin ne ounuş senin? Neredeydin, anlat ba-
kalım.."
Yine Baki Süha Edipoğlu'nun bu kez
20. Asır dergisinde yaptığı (16 Ağustos
1952) bir başka röportajda konu yine
kedilere gelip dayanıyor
-"Sevdiğiniz hâyTanlar? - Kediler... Bü-
tün kedileri severim; sokak. ev, kasap ke-
Şimdi o bütün belagati ile müdafaaya
hazır bir kedi avukatı idi. Hayalinde önce
mahzun ve garip. sonra da sevimli, çirkin,
aç, tok, serseri. biçare. çapkın, kinci aşık
yüzkrce kedinin damlarda. duvar diple-
rinde, minder üstlerinde kucaklarda, lo-
kanta kapılarında dolaşan veya uyukla-
yan resmi geçidi başladı."
ISadece musiki üstadı değil,
yaman bir kedi meraklısı
Tespit edebıldığim kadanyla, Mesut
Cemil Tel'in ilk kedi öyküsü, Yapı ve
ürkiye'nin ilk
kedi öykülerini yazan Mesut
Cemil'in kedi tutkusu çocukluk
yıllanna dek uzanır.Bütün
öykülerinin tek konusu kediler
olduğu için 'kedi öykücüsü'
olarak tanımlayabiliriz.
olan benciUikten nefret eder." (agy, s.
136)
Mesut Cemil'le yapılmış röportajlar-
da mutlaka üstadın kedi dostluğuna da
değınilirdi. Örneğin "Baki Süha Edipoğ-
lu Radyo dergisinde yayımlanan (1
Mayıs 1945) röportajında. Mesut Cemil
evinde çok sevdiği kedileriyle yalnız ya-
şadığına değindikten sonra şöyle yazar:
"Ustat uykusundan yeni uyanmrş, he-
nüz kahvaltı y aptırdığı kedilerini pencere-
de sevmekle meşgul... Onlarla. bayağı bi-
zimle komışur gibi kontışuyor... Kimsesiz
evinde ara sıra sukutu bozan kedi mi\a\-
dileri hep dostumdur.
Onlarla pek çabuk anlaşır ve konuşabi-
lirim.
- Evet, kedilere dair yazılannızı okuyo-
nız. Bunlar sadece birer hikaye mi?
- İçlerinde hikaye olanları var şüphesiz.
Fakat pek çoğu, bu sevimli mahhıklan
uzun yıllar tetkik ettikten sonra edindi-
ğim hakiki intiba ve vakalara dayanır.
- Kedilere nankör derier, doğnı mudur?
- Haşa! Kediler. sadece hürriyetlerine
aşık dostlarımızdır.
Mesut Cemil'in bu anda gözleri par-
ladı; yü/üniın ifadesi birdenbire değişti.
Kredi Bankası'nm üç ayda bir çıkardığı
ve yayın yönetmenliğini Vedat Nedim
Tör'ün yaptığı Aile dergisinin Sonbahar
1947 tarihli üçüncü sayısmda yayı-
mlandı. Dergi, "Tanıdığım kediler" baş-
lıkb öykünün girişinde şu kısa bilgiyi ve-
riyordu:
"Mesut Cemil Tel, sadece bir musiki
üstadı değildir; yaman bir kedi me-
raklısıdır da. Evinde daima beş-altı kedi
besler ve her birini tıpkı bir ruh hekimi
gibi müşahade altında bulundurur."
MesutCemilbuılköyküsündebizedişi
bir kedıyı "Sarime"yı anlaıır. Aile dergi-
sinin ilkbahar 1948"de yayımlanan be-
şinci sayısmda yer alan öyküsü ise "Hay-
dutlaşan Psingot"dur. Bu öyküde. "önce
korunmuş >e sevilmişken, sonra birdenbi-
rehayatmücadeksİDdetek başına kalan"
Psingot'un nasıl haydut olmak zorunda
kaldığinı okuruz. Aynı derginin "1949
tlkbahar'" sayısmda bu kez "Gomuğun
Kızı"nın öyküsünü öğreniriz. Bu, so-
kaktanabnan kedininadı: kapıcınınu
ko-
mik" sözcüğünü y anlış telaffuz edişı so-
nucu "Gomuh" kalmıştır Mesut Cemil.
bu öyküsünde bizlere. Gomuk'un yav-
rulannı. köpeklenn saldınsından nasıl
koruduğunu anlatır. 1949 yıhnın Sonba-
har sayısmda ise "Okuldaki Hortlak"
öyküsü, "Kedi Hikayeleri" üst başlığı al-
tında yayımlanır. Mesut Cemil. bu kez
avcı olması için kulaklan ve kuyruğu ke-
silmiş ilginç bir kediyi. "Köroğlunu an-
latır.
Aile dergisındeki yazılar 1950 yılında
da sürer. İlkbahar sayısmda taşındıklan
evden kaçıp eski evini bulan bir kedinin
öyküsünü okuruz: "Pamuli Niçin
Kaçtı?" Sonbahar saynsında ise üst
başlık "Tanıdığun Kedilerden" olmuş-
tur. "Ponçik ve tnsanlar" adh öyküde,
önce Amerikalı bir ailenin baktığı, ama
daha sonra onlar ülkelerine dönünce
yalnız kalan bir kediyi anlatır.
Mesut Cemil, yine bir Yapı ve Kredi
girişimi olan Resimli Hayat dergisinde
yayımlanan "Bir Kedi Âşkı" adlı öy-
küsünün (Cilt 1. No. 1, Mayıs 1952)
başında, bunun yedincı kedi öyküsü ol-
duğunu belirtir. Bu öyküde yazar. sevdi-
ği bir kedinin ölümünü anlatmaktadır.
Aynı derginin "Fethin 500. Yüdönümü"
dolayısıyla hazırladığı özel sayı için ise
yine anılanna dayanarak "İstanbul Ke-
düeri" başhklı bir yazı kaleme alır (Hazi-
ran 1953). Mesut Cemil'in kedi öyküleri
daha sonra başka dergilerde sürdü mü
bilmiyorum.
Benım belırleyebildiklerim bu kadar.
Ama. sadece bunlar bile onu bir "kedi
öykücücüsü" olarak adlandırmamıza ye-
ter diye düşünuyorum.
BeykrbeyVnde Güzel Sanatlar
Merkezi
Kültür Senisi - Beyierbeyi Yalıboyu Caddesi No: 37'de
kendi binasında özel sektöre ait Güzel Sanatlar Eğitimi
Merkezi açıhyor. Resim ve müzik eğitimi yapılacak olan
merkezde. ressam İbrahim Çiftçioğlu gözetiminde
çocuklarla. gençlerle ve yetişkinlerle resim çalışmalan,
Güzel sanatlara hazırhk kurslan ile ileri düzeyde plastik
sanatlar eğitimi yapılacak. Müzik bölümünün sanat
damşmanlığına getirilen Prof. Fethi Kopuz gözKtiminde
çocuklarla, gençlerle ve yetişkinlerle müzik çalışmalan
yapılacak. Piyano, gitar, org - yaylı çalgılar - nefesli çalgılar
eğitiminin yanı sıra oda müziği kurslan düzenlenecektir. 12
üyeden oluşan yayb çalgılar orkestrası bulunan merkez,
konservatuvar düzeyinde akademik bir çahşma ortarrunı
hedefliyor.
Adana'da bir gençUk oyunu
ADANA (AA) - Adana Devlet Tiyatrosu'nda (ADT).
gençliği yaşama hanrlamayı amaçlayan Pedro Bloch'un
tek kişilik oyunu "Euredıcen'in Elleri", Mersin'den sonra
yann Adana'da prömiyer yapacak. Oyunun yönetmeni
Kemal Topal. "Engellenemeyen hurslann, günlük
yaşamda ne kadar rencide edici ve ağir bedelh" olduğunun
anlatıldığını bildirdi. Kültüreliletişimamaanaen uygun
şekilde hizmet eden Devlet Tiyatrolan'nda giderek yas,
gruplanna yönelik olarak sergilenen oyun sayısı artıyor.
Ürettiği mesaj ve nitclıği açısından Euredıcen'in Elleri'nde,
tiyatromuzun genç sanatçılanndan Yusuf Köksal rol
alıyor." Tek kişilik oyun olması nedeniyle bazı riskler
bulunduğunu kaydeden Topal, Devlet Tiyatrolan'nda her
şeye rağmen. sadece deneyimli sanatçılara değil, gençlere
de şans verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Cardin 'den Vietnam 'a moda
çıkartması
PARİS (AA) - Ünlü Fransız modacı Pierre Cardin,
Vıetnam'da kasım ayı ortasında moda defilesi
düzenleyeceğini açıkladı. Cardin. Vietnam'a ilk kez 1957
yılında gittiğini belirterek. geçen nisan ayında bu ülkeye
yaptığı gezıden sonra, Say gon'da bir restoran açmaya
karar verdiğini belirtti. Hanoi ve Saygon'da iki defıle
düzenleyerek "Haute Couture" tarzını Vietnamhlara
tarutmayı amaçlayan Pierre Cardin. aynca bu ülkede bir
fabrika ve butıkler zincin kurarak. kozmeük ürünlerini ve
parfümlerini satmayı planlıyor. Yaklaşık biray sürecek
moda çıkartması boyunca Pierre Cardin ve ekibi, Şangay,
Bangkok. Kuala-Lumpur, Cakarta, Mamla, Seul ve Yeni
DelhTyi de ziyaret edecek.
Trabzon Devlet Tiyatrosu
turnede
TRABZON (.AA) - Trabzon Devlet Tiyatrosu, bugün
1993-1994 tiyatro sezonunun ilk turnesineçıkacak. Devlet
Tiyatrosu oyunculan, "İki Efendının Uşaği" adlı 2
perdelik komediyi. 2-8 kasım tanhlen arasında
Erzurum'da. 12-13 kasımdaiseÇorum'dasahneleyecek.
Carlo Goldoni'nin yazdjği ve Danıel Hollıger'in yönettiği
oyunun sahne ve gıysı tasanmını Hakan Dündar. ışık
tasanmını ise Selim Yıldız yapıyor.
Sendikahya opera indirimi
ANKARA (ANKA) - Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü, opera bale ve çoksesb' müziğin sevdinlmesi ve
yaygınlaştınlması amacıyla sendikah işçi ve memura yüzde
50indırim uygulamasını başlatacak. Kültür
Bakanbğı'ndan yapılan açıklamaya göre. Devlet Opera ve
Balesi Genel Müdürlüğü'nün yurtiçindeki tüm
etkinliklerinde geçerli olacak uygulamî, kasım ayında
başlayacak. Aynca, 50 kişiden azolmamak üzere
yapılacak toplu istemlerde ise yüzde 75 orarunda fıyat
indirimi uygulanacak.
Milos Forman setlere dönüyor
Kültür Servisi - Geçmışte "One Flevv Over The Cuckoo's
Nesı-Guguk Kuşu" ve ",'Vmadeus" gibi fılmlerle ""en iyi
yönetmen" dalında Oscar ödülüne layık görülen Milos
Forman. uzun süren sessizliğini bozarak yeni fılmi için
Warner Bros ile anlaşma imzaladı. Michael Crichtonin
henüz tamamlanmamış "Dısclosure" adb eserinden aynı
adla sinemaya uyarlanacak fılmın senaryosu da yine
Crichton tarafından kaleme abnacak. Son olarak •'Jurassic
Park" ve "Rısıng Sun" adlı eserlen Steven Spielberg ve
Philbp Kaufman tarafından sinemaya aktanlan Michael
Crichton, gerek edebiyat ve gerekse sinema dünyasının en
verimli yazarlanndan biri olarak kabul edibyor. Cinsel
taciz konusunun işleneceği ve oyuncu kadrosunun henüz
belh olmadığı "Disclosure" adh yapımın en az diğer Milos
Forman filmlen kadar ilgi görmesi bekleniyor.
Sanatçı bürokrattan sergi
ANKARA (AA) - Ankara'da Devlet Resim ve Heykel
Müzesi Müdürü Necdet Can. eserlerini 1-18 kasım
tarihleri arasında Oluşum Sanatevı'nde sergileyecek.
Balıkesir'de 1948 yılında doğan Necdet Caîî, Gazi Eğitim
Enstitüsü Resim Bölümü'nden 1971 yılındamezun oldu.
Kars 30 Ekim Ortaokulu'nda resim öğretmenüğinden
sonra. 1974 yılında Babkesir Devlet Güzel Sanatlar
Galerisi Müdürlüğü'ne atanan Necdet Can. galeride resim
ve heykel kurslannı yönetip. Necatı Eğitim Enstitüsü'nde
Sanat Tarihi dersleri verdi. Birçok karma sergiye katılan
sanatçının bazı özel koleksiyonlarda eserien bulunuyor.
Sanatçı aynca. BaUkesır Mühendislik Fakültesi gırişindeki
anıt, Mehmet Akif Ersoy Büstü, Balıkesir ve Ankara'da
Emniyet Sarayı, 9. Hava Üssü, bazı kurum veokullann
Atatürk köşeleri, Hopa Atatürk Anıtı ve Avanos Ozan
Selahattin Anıtı'nın yapımım gerçekleştırdi. Balıkesir
Çamlık Atatepe Yüzüncü Yıl Atatürk Anıtı'nın
gerçekleştirilrnesinde de görev alan sanatçı. buradaki
rölyeflerin yapımım da üstlendi.
'Köpenicli Yü'zbaşı'nın sahte
cenneti
Kültür Servisi - 20. yüzyıl Alman tiyatrosunun önde gelen
oyun yazarlanndan Carl Zuckmayer'in "Köpenicli
Yüzbaşı-Oturma Izni" adlı oyunlan Vural Ülkü'nün
çevirisiyle Yapı Kredi Yayınlan'nca yayımlandı. 1920'den
1964'e dek oyun yazan Zuckmayer'in başyapıtı Köpenıcb
Yüzbaşı'nın konusu Kaıser II. Wilhelm döneminin Prusya
militarizmi damgasını taşıyan asker dünyasında geçiyor.
Birinci Dünya Savaşı'nda kendi de askerlik yapmış olan
yazar, sırmah apoletler. panltılı mahmuzlar. ışıldayan
madalyalarla yaratılan 'cennet'in sahteliğini derinlemesine
görmüş, oyununu bu bilincin temeli üzerine kurmuş.