Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İ1EKİM1993PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Kumbaraabaşı:
Yolsuzluk yok
•ANKARA (ANKA)-
Bayındırlık ve tskan Bakanı
Onur Kumbaraabaşı
Mardin'de yapılan okul
ihalelerinde yolsuzluk
yapüdığı volundaki iddialan
reddederek, konunun
müfettişler tarafmdan
incelendiğini ve yolsuzluk
bulunmadığının saptandığını
söyledi. Kumbaraabaşı,
ANAP İstanbul
MilletvekkiliHalit
Dumankaya'nın konuyla
ilgili sonı önergesine verdiği
yanıtia, "Ağustosayında
Mardin ili Omerli. Midyat ve
Dargeçit bölge okullanrun
ihalesinin Bayındırlık ve
tskan Bakanlığı tarafmdan
yapüdığını söyledi.
Bayındırlık ve İskan
BakanlığYnın Mardin ilinde
1993 yıh içinde yalnızca
Mardin Kapalı Cezaevi'nin
gözetleme kulesi ihalesini
gerçekleştirdiğini açıklayan
Onur Kumbaracıbaşı,
önümüzdeki günlerde
Mardin Halk Sağhğı
Laboratuvan'nın ihalesinin
planlandığını ifade etti.
Gümrüksûz
mağazaaçmak
zortaştı
• ANKARA (AA)-
Gümrüksûz mağazalann
açılması için ödenmiş
sermaye sının bır milyar
liraya yükseltildi. Gümrük
MüsteşarhğY nın, Gümrük
HatüDışıEşyaSaüş
Mağazalan ve Depolan
YönetmeliğTnde yaptığı
değişiklikler Resmi
Gazete'de yayımlandı.
Değişikliğe göre ödenmiş
sermayesi en az bir milyar lira
olan anonim şirketlere
gûmrüksüz mağaza ve depo
açma izni verilecek. Bu sınır
daha önce 250 milyon lira
olarak uygulanıyordu.
Aynca, gümrüksûz mağaza
açma izni verilebilmesi için
anonim şirketlerin asgari beş
yıldan beri faaliyetlerini
sürdürüyor olmalan ve son
beş yılda ödedikleri
Kurumlar Vergisi'nin yıllık
ortalamasının en az İOO
milyon lira olması şartı da
getirildi.
Genelkurmay:
Harbiyelilen
yürümedi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Genelkurmay
Başkanlığı, "Harp Okulu
öğrencilerinin Cumhuriyet
Bayramı törenleri sırasında
slogan atma ve toplu yürüyüş
yapma şeklinde davranışının
söz konusu olmadığını"
açıkladı. Genelkurmay
Başkanlığı Sözcüsü Kurmay
Albay Doğu Silahçıoglu,
"Harbiye öğrencilerinin dün
Ankara'da toplu yürüyüş
yaptıklan ve slogan atüklan"
yolunda gazetelerde yer alan
haberlere ilişkin
Cumhuriyet'e şu açıklamayı
yapü: "Cumhuriyet'in 70. yılı
kutlama törenlerini izlemek
üzere izmli olarak ve sivil
kıyafetle Atatürk Kültür
Merkezi kapab ve açık
tribünlerinde halkla birlikte
bulunan bir grup Harp
Okulu öğrencisi, tören
esnasında, Kara, Deniz ve
Hava Harp Okullan tören
birliğinin geçişinde,
bulunduklan yerden
Harbiye Marşı'nı
söylemişlerdır. İleri
sürüldüğü gibi slogan atma
ve toplu yürüyüş yapma
şeklinde bir davranış söz
konusu değildir." •
DYP'li meclis
üyesi tstifa etti
• KARABÜK (Cumhuriyet)
- 29 Ekim'de Karabük'ün il
yapılmaması halinde
görevinden istifa edeceğini
açıklayan belediye meclisi
üyesi Talat Üçer sözünde
durdu ye dün istifasını verdi.
Talat Üçer yaptığı
açıklamada şöyle konuştu:
"29 Ekim'de il olacağımız
milletvekillerimizce
açıklanmıştı. Ne yaak
verilen sözlerde
durulmamıştu-. Belediyedeki
görevimden istifamı verdim.
DYP'de parti üyeligim
devam edecek. Karabük
halkının yüzüne bakamaz
hale geldim. Diğer meclis
üyelerini de istifaya davet
ediyorum."
Aşık: ' W e
karşı değHiz"
• ANKARA (ANKA)-
ANAP Grup Başkanvekili
Eyüp Aşık, partisinin DEP'e
karşı olmadığını, tavırlannın
suçu devlet tarafmdan
belgelenmiş, 2-3
milletvekiline yönelik
olduğunu bildirdi. Aşık.
DEP'in Meclis dışına
çıkartılması gibi bir
arnaçlannın olmadığını ifade
etti.
SHP Parti Meclisi solda bütünleşme koşullarında son sözünü yann söyleyecek
SoldabirliğiııkadergünüANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - SHP ile CHP arasında
sürdürülen solda birlik çalışma-
lannın kaderi yann belli ola-
cak. Birleşme konusunda tek
engel olarak kalan organlarda
temsil oranlannın aşılması için
ara çözümler aranırken, SHP
Parti Meclisi (PM), yann vapa-
cağı toplantıda son sözünü söy-
leyecek. SHP Genel Başkanı
Murat Karayalçın, u
Ben oran-
sal temsil göriişünü savunuyo-
rum. Arbk karar Parti MecüsT-
nindir" dedi.
Karayalçın, Cumhuriyet'e
yaptığı değerlendirmede, daha
önce yaşanmış üç sert kurulta-
yın ardından bir grubun parti-
den aynldığını belirterek, şun-
lan söyledi:
"Tabii ki daha önce yaşanmış
her şeyi sineye çekeceğiz. Bunla-
rı unutacağız. Ama önümüzde
kritik bir dönem var. Eğer yerel
seçimkr olmasaydı, farklı bir
çaİtşma yapılabilirdi. Beş ay
sonraki secimi düşünerek hare-
• Birleşmedeoranlar sorununun aşılması için ara çözümleraranıyor. SHP
Genel Başkanı Murat Karayalçın, yann gerçekleştirilecek PM toplantısında
son sözün söyleneceğini belirterek, "Ben yüzde 50 yüzde 50 birlikteliğin
işlevsel olacağını sanmıyorum" dedi.
ket etmek zorundayız. Ben bu
anlamda, yüzde 50-yüzde 50 bir-
likteliğin işle>sel olacağını san-
cnıyomm. Ama bunu söyleyince,
hemen 'Karayalçın istemiyor'
değerlendirmeleri yapılıyor. Va-
ni Deniz Bey'in önerileri kabul
edilirse tamam. edilmez.se iş yo-
kuşa sürülüyor gibi bir yaklaşım
var. Bu yanİış. KaldıkibizSHP
olarak birleşme kararunızı
PM'de aldık. Parti organlan-
Birleşmeve tavşanyahnisiBirleşme girişimleri, yetkili organlarda temsil
oranlan konusunda tıkanırken. SHP
kulislerinde sorunu dile getiren bir fıkra
anlatılıyor. Fıkra şöyle: "Adamın biri lokantaya
gitmiş ve listeye baktıktan sonra bir tavşan
yahnisi istemiş. Adam önüne konan yemeğe
bakmış ki, et hiç de tav şan etine benzemiyor.
Garsonu yeniden çağırarak sormuş:
- Kardeşim ben tavşan y ahni istemiştim..
Garson bûyük bir ciddiyetle:
- Tavşan \ ahni buefendim. Biz tavşan yahniyi
kanşık yapanz. Yansı tavşan eti, yarısı dana
etidir. Adam, şaşkınlık içinde garsona
tabağındaki yemeği göstererek;
- Ama, kardeşim ben burada hiç tavşan eti
göremiyonım. Bunun yarısı tavşan, yarısı dana
eti nasıl oluyor, diye sormuş.
Garson gfilümseyerek durumu açıklamış:
- Sizin tabağmıza ö> le gelmiş olabilir efendim.
Biz tam yarı y arıy a y apanz, bir tav şan, bir dana
keser yemeğe katarız..."
SHP'liler.SHP-CHPbirleşmesinindeancak
tavşan yahnisınin hazırlanışı gibi
gerçekleşebileceğini belirtiyorlar.
İSKİ skandahyla sarsılan SHP bütçesine yöneticilerçözümanyor
SHP'ye parayardımıdurmanoktasında
YASEMİN KOYLTÜRK
Hükümet zirvelerinde SHP
kanadı. Terörle Mücadele Ya-
sası'ndaki değişiklikleri içeren
kanun tasansı ile terlerken.
SHP örgütü de yaklaşan yerel
genel seçimler öncesi parasızbk
nedeniyle terliyor.
Özellıkle İstanbulda İSKİ
skandalı. usulsüz para yardımı
ve yolsuzluk savlan nedeniyle
partiye yapılan para yardı-
mlannm durma noktasına gel-
diğini belirten SHP'li yönetici-
ler, sıkıntıyı aşmak için genel
merkezi gözlerken bir yandan
da sosyal ve kültürel etkınlikler
düzenleyerek para toplamayı
planlıyorlar.
İSKİ skandalı
27 Mart 1994 tarihinde yapı-
lacak yerel genel seçimler öncesi
hemen tüm siyasi partiler İstan-
bul"u kazanmak için özel stra-
tejiler saptıyorlar. Son aylarda
kamuoyunu sürekli meşgul
eden İSKİ skandalı. yolsuzluk
ve SHP'ye usulsüz para yardımı
savlanyla yıprandığını iddia et-
tikleri SHP'den İstanbul ege-
menliğini alabilmek için muha-
lefet partileri ve DYP İstanbul
il örgütü yöneticileri milyarlar-
ca liralık kampanya bütçeleri
oluşturuyor. SHP'de ise İstan-
bul il örgütünün durumu diğer
partiler kadar umut verici gö-
zükmüyor.SHP İstanbul il ör-
gütü yetkilileri parasızlık nede-
niyle "masa başı*" çalışmalar-
dan kurtulamadıklannı belirte-
rek. "Genel merkez parasal des-
tek olsun. Artık sokağa çıkalım
ve kampanyalara ağırlık verme-
ye başlayalım" diyorlar.
SHP Genel başkanı Murat
Karayalçın'ın geçen hafta yayı-
mladığı talimat üzerine İstan-
bul il örgütü "masabaşı" araştı-
rma çalışması başlattı. Bu
araştırmaya göre Istanbul'daki
ekonomik, siyasal, sosyal ve
kültürel tüm yapılanma tespit
edilerek Karayalçın'a verilecek.
Aynca İstanbul'da bir büro tu-
tularak bilgisayarlarla donaü-
lacak ve bu büroyu Karayalçın
seçim karargahı olarak kulla-
nacak. SHP örgütünü geçen ay-
larda yaşadığı skandallar şo-
kundan çıkararak biraz olsun
harekeüendiren bu çalışmaya
karşın parti tabanı parasızlık
nedeniyle aktif çalışmaya geçe-
memekten dert yanıyor.Ozel-
likle İstanbul il merkezinde gö-
rülen sessizlik devam ediyor.
Parti yetkilileri, bu sıkınülann
temelinde ekonomik nedenler
yattığını belirterek yemek dü-
zenlemeyi planlıyorlar. Çen-
gel'in bu göreve seçildiğinde
düzenlediği ve biletleri milyon-
larca liradan satılan yemeği
haürlatan SHP'liler yemek dü-
zenleyerek partililerden para
toplamanın doğru olmadığı gö-
rüşiinü savunuyorlar. Bilet pa-
ralannın yüksek olmasını ge-
rekçe gösteren partililer bunun
yerine SHP'nin sarsıldığı belir-
tilen imajının tekrar kazandın-
larak partiye yardım kaynak-
lannın açılması gerektiğini be-
lirtiyorlar. Bunun için SHP
İstanbul il yönetiminin tabanın
da görüşlerini içeren bir taslak
haarlaması gerektiğini belirten
SHP örgütü, "Parasal sıkmruar
aşılmazsa seçimlere güchî şekil-
de giremeyiz" görüşünde ısrar
ediyor. Parti yöneticileri ise
basında yer alan haberlerin
partiye yardımlan ciddi ölçüde
etkilediğini doğrularken, seçim
kampanyasına yönelik planlan
gjzli tuttuklannı söylüyorlar.
Karayalçınların dansı
SHP Ankara İl Örgütü tarafmdan Cumhuriyet'in 70. yılı
nedeniyle Sheraton Otel'de Cumhuriyet Balosu düzenlendi.
Geceye SHP'li parti yöneticileri ile CHP Ankara tl
Başkanı Nail Gürman da katıldı. Geceye katüunın az
olduğu dikkari çekti. Birleşmenin çıkmaza girmesi
nedeniyle geccy e önceden katılacaklarmı haber veren çok
sayıda CHP'ü baloya katılmaktan vazgeçmişti. Bu nedenle
salon boş kaldı. Süavi'nin şarkı söylediği gecede SHP Genel
Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın ile eşi
Neşe Karay alçın dans ettiler. Suavi "Hay at Bayram Olsa"
şarkLsmı söylerken partililerden el ele turuşmalannı istedi.
Bunun üzerine salondakikr el ele tutuşarak, "Hayat
Bayram Olsa"yı söylediler. (Fotoğraf: AA)
mızda bu karar alındı."
Birleşme konusunda SHP'-
nin getirdiğı. vıizde 70-30 koşu-
luyla CHP'ye kaülma önerisi
CHP yönetimi tarafmdan ke-
sinlikle kabul edilmezken,
SHP'liler "birleşme sonrasında
istikrann sağlanması icin" bu-
nun gereklihğinı savunuyorlar.
Birleşme sonrasında parti or-
ganlannın yüzde 70'inin SHP'-
liler, yüzde 30'unun CHP"liler-
den oluşması konusunda uzlaş-
ma sağlanamaması üzerine. her
iki taraftan baa partililer tara-
fından ara çözümler üzennde
de çalışılıyor. Ara çözümlerden
biri olarak. Murat Karayalçın
başkanlığındaki genel merkez
organlannda eşit temsil olanağı
sağlanmasma karşın, özellıkle
büyük kentler için özel kurullar
getirilmesi üzerinde duruluyor.
Bu öneriye göre, genel merkez
organlannda eşıt temsil sağla-
mrken, protokole konulacak
hükümler ile İstanbul, Ankara,
İzrrur gibi büyük kentlerdeki
parti yönetimlerinin oluşturul-
ması için farklı bir yol uygula-
nacak. Bu kentlerde genel baş-
kanın ve genel merkezin kara-
nyla yeni yönetimler oluşturu-
lacak.
Ancak bu konularda karar
yann yapılacak SHP PM top-
lantısında verilecek. Karayal-
çın'a yakın olarak bilinen bir-
leşme konusunda orta yol bu-
lunması için iki lider arasında
"arabtılucuk" görevi üstlenen
bir partıli. "gelinen noktada De-
niz Baykal'ı ikna etmenin sonın
obnadığmT belirtirken, "yakın
çevresindeki çalışma arkadaş-
larnun aşümasının önemli bir so-
nın oluşrurduğuna" dikkat
çekti.
Kılınç,
ÇengePi
disîpline
veriyor
İstanbul Haber Servisi - SHP
İl Yönetim Kurulu'nca görev-
den alınan Beyoğlu İlçe baş-
kanı Yüksel M. Kılınç'ın Parti
Meclisi'ne itirazda bulunacağı,
İl Başkanı Yüksel Çengel'i de
Merkez Disiplin Kurulu'na ve-
receği öğrenildi.
İl Yönetim Kurulu'nun çar-
şamba günkü toplantısında tü-
züğün 34, A maddesine göre
"partiyi küçük düşürdüğü ge-
rekçesiyle" görevden alınan
Yüksel Kılınç. söz konusu tü-
zük maddesinin seçim dönem-
lerinde uygulanacağını belirte-
rek. İl Yönetim Kurulu'na iti-
razetmişti.
Kılınç. şimdi de İl Başkanı
Yüksel Çengel'i parti tüzüğünü
ihlal ettiği gerekçesiyle Merkez
Disiplin Kurulu'na veriyor.
Kılınç'ın kararla ilgili olarak
bugün PM'ye de itirazda bulu-
nacağı bildirildi.
Kılınç aynca kendisini İl Di-
siplin Kurulu'na da verdi.
POLrnKA GUMAJGÜ
HİKMET ÇETtVKAYA
Bekleyin Göreceğiz...
PKK terörü bahane edilerek demokratikleşme bir ya-
na bırakılabilir mi?
Bugün Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da yaşanan
olaylar elbet "ülke bütünlüğü"ne yöneliktir. Orada işle-
nen cinayetler, baskılar aklı başında herkesi düşündür-
mektedir.
Ama bu sorun, antidemokratik yasalar çıkarılarak çö-
zümlenemez...
Onun için de DYP-SHP hükümetinin ana amaçların-
dan birisi olan demokratikleşme, "ülke tehlikeye girdi"
denilerek bir kenara itilemez...
Elbet yaşanan olaylar ve hızla yükselen terör kimi
kuşkular doğuruyor. Bunun için antidemokratik yasalar
da hemen gündeme geliyor.
Şimdi soruyoruz:
"Şiddete karşı şiddet kullanarak nereye varılır?"
Bunun dünyada yaşanmış örnekleri vardır. italya'da,
Ispanya'da, teröre karşı panzehir demokrasi olmuştur.
Biz niye korkuyoruz demokrasiden, niye?
Ne yazık ki yanıt veremiyoruz...
Terörle Mücadele Yasası'ndaki değişiklik bizi 1930'lu
yıIIara doğru götürecek. Şiddete karşı şiddet kullanıla-
rak terör dışındaki eylemler de terör niteliği taşıyacak.
Bu aşamada hükümet ortağı SHP'ye önemli görevler
düşüyor. özellikle DYP ve ANAP içindeki antidemokra-
tik yasaların çıkmasını "birlik ve bütünlük" sanan kimi
milletvekillerini, "demokrasisınavından"Qeç\rmes\ ge-
rekiyor.
Gözlemlediğimiz kimi gelişmeleri aktarmakta yarar
görüyoruz...
Lice'de şehit düşen Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın ce-
naze töreninde kimi yurttaşlar Başbakan Cıller'i yuhala-
dı, kimileri "tekbir" getirerek yürüdü. Bu arada "aşırı
dinciler" askerlere karşı "sıcak" bir ilişkiye girdiler.
Bize göre bunlar ilgi çekici gelişmelerdir...
RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın son günler-
deki konuşmalarını dikkatle izlememizde yarar var.
29 Ekim Cuma gecesi Erbakan TV ekranında şöyle di-
yordu:
"Bugün mübarek cuma günü, ustelik 29 Ekim... Benim
de doğumgünüm..."
Aynı gün emekli generaller ve albaylar Refah Partisi'-
ne giriyorlardı...
RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan 29 Ekim tören-
lerinekatılıyorartık.ErbakanHoca'nın"AfaftM"ve"cum-
huriyet" sevgisi ise giderek artıyor.
Ne diyor Erbakan Hoca?
Şöyle:
"Gelecek yılki Cumhuriyet Bayramı'nı RP iktidarında
kutlamamızın nasip olmasını diliyoruz. Cumhuriyet
Bayramı ülkemizin bütün evlatlarına, tüm islam alemine
ve bütün insanlığa hayırlı olsun..."
Erbakan Hoca devam ediyor:
"Bu gördüğümüz fotoğrafa bakınız. Atatürk bir tarafı-
na Mutki Şeyhi 'ni oturtmuş, bir tarafına da Erzurum Müf-
tüsü'nü. Birisi Kürt kökenli, diğeri Türk kökenli. Ama
hepsi de tek vücut. Işte İstiklal Harbi böyle yapıldı..."
Necmettin Erbakan bir süre sonra şöyle konuşursa
hiç şaşmayın:
"Ben Atatürk devrim ve ilkelerinin, laik cumhuriyetin
savunucusuyum..."
Oyun içinde oyun sürerken hükümet antidemokratik
yasalarla terörü çözmeye çalışıyor.
Bugün Diyarbakır'da Cumhuriyet, Milliyet, Hürriyet,
Sabah, Yeni Günaydın, Aydınlık gazetelerinin büroları
kapalıdır. Temsilcileri ve muhabirlerinin büyük bölümü
ise Diyarbakır'dan ayrılmıştır. Oysa Türkiye, Zaman ve
Milli Gazete'nin Diyarbakır büroları Özgür Gündem'inki
gibi açıktır.
Neden?
Bu soruya Diyarbakırlı bir meslektaşımız yanıt veri-
yor:
"Çünkü Diyarbakır'da faaliyet gösteren Türkiye, Za-
man ve Milli Gazete'nin arkasında siyasal bir güç bulu-
nuyor. Onun için de PKK bu gazetelere bir şey yapmı-
yor..."
Nedir bu siyasal güç?
Refah Partisinin 1991 seçimlerindeGüneydoğu'daal-
• (Devamı 17. Sayfada)
Demokratik Sol Parti GenelBaşkanı Bülent EcevitCumhuriyet'eyazch
- DSP, "Sosyal demokratlarm birleşmesi"
çağnlanna neden olumsuz vanıt veriyor?
DSP neden "sosyaldemokraf'değil, ''demok-
ratik soku" bir parti olduğunu öne sürüyor.
Aradaki aynhklann nedenleri neler?
Bunu söylerken. bizim "Türkiye bağla-
mında" sosyal demokrat olmadığımızı özel-
likle vurguluyorum.
Aradaki fark yalnızca bir terim veya ta-
nım aynhğı değildir.
1960'lann ortalannda, eski Cumhuriyet
Halk Partisi'nde, benım de içinde bulundu-
ğum bir sola yöneliş hareketi başladı. Hare-
keti ilkin "ortanuı solu" diye tanımlamışük.
Fakat bu tarumlama yalnızca hareketin si-
yasal yelpazedeki yerini gösteriyordu. Bir-
kaç yıl sonra harekeü daha iyi tarumlayacak
bir terim seçme gereğini duyduk. Konuyu
derinliğine tartışüktan sonra hareketi "sos-
yal demokrat" veya "demokratik sosyaKst"
olarak değil, "demokratik sol" olarak tamm-
lamayı kararlaştırdık. Bu bilinçli bir seçimdi.
Köken aynhğı
Biz elbette Batı ülkelerinin "sosyal demok-
rat" veya "demokratik sosyaKst" akımlann-
dan, özellikle de Kuzey ülkelerinin sosyal
demokrasi uygulamalanndan. büyük ölçü-
de esinlenmiştik. Ama o ülkelerdeki bu akı-
mlarla, Türkiye'de başlattığımız sol hare-
ketin kökenleri birbirinden farklı idi. De-
mokratik sosyalizmin de. sosyal demokrasi-
nin de kökeninde Marksizm vardı. Gerçi
Batı ile Kuzey Avrupa ülkelerinin sosyal de-
mokratlan ve demokratik sosyalistleri
Marksist ideolojiden zamanla büyük ölçüde
kopmuşlardı. Fakat hala o ideolojinin kül-
türünü yaşatıyor; simgelerini, sloganlannı
ve terminolojisini kullanıyorlardı. Örneğin
kimi kızıl bayrak taşıyor, kimi her toplantıyı
Enternasyonal Marşı ile açıyordu. Sosyal
olaylan da Marksist yöntemle çözümlemeye
(tahlil etmeye) uğraşıyorlardı.
Ona rağmen, katı Marksıstler. sosyal de-
mokratlan ve demokratik sosyalistleri "sap-
nrmacrbkla, hatta "ihanet"le suçluyorlardı.
Onlar da kendilerini savunmak için "Hayır,
biz Marks'ı sizden daha doğru yorumluyo-
Batı sosyal demokrasisiile
Türkdemokratiksolunaynlıklan
Kendimizi Batı'da hiçbir partinin kullanmadığı bir terimle, demokrasiye
bağımlılığımızı da vurgulayan "demokratik sol" terimiyle tanımlamayı
uygun bulduk.
ruz" deme zorunluluğunu duyuyorlardı.
Oysa bizim Türkiye'de başlattığımız sol
hareketin Marksist kökenle tarihsel ilişkisi
yoktu. Marksist çözümleme yöntemleri de
Türkiye'nin koşullanna uymuyordu.
Bu durumda Türkiye'de başlatüğımız ha-
reketi, "sosyal demokrat" veya "demokratik
sosyalist" diye tammlayarak, bizi ilgilendir-
meyen tartışmalara, katı Marksistler karşı-
sında savunmaya sürüklenmemizin gereği
ve anlamı yoktu.
Öncelikle bu nedenle kendimizi o yıllara
kadar Batı'da hiçbir partinin kullanmadığı
bir terimle, demokrasiye bağımlıhğımızı da
vurgulayan "demokratik sol" terimiyle ta-
nımlamayı uygun bulduk.
Toplumsal yapı ve tarihsel koşul
farklıhğı
Öte yandan Türkiye'nin toplumsal yapısı,
Batı ile Kuzey Avrupa ülkelerinin toplumsal
yapılanndan çok farklıydı. O ülkelerde sol
hareketlerin doğuş süreçlerindeki koşullar
da bizim koşullanmızdan çok farkhydı.
örneğin o ülkelerdeki sosyal demokrat ve-
ya demokratik sosyalist akımlar. işçi hareke-
tiyle bütünlük içinde doğmuşlardı. Türkiye'-
deki demokratik sol hareketin kaynağında
da gerçi 1960'lann ilk yansında demokratik
işçi haklan için verdiğimiz ve kazandığımız
mücadele vardı. ama bu yeterli değildi. Baş-
ka halk kesimlerinin de. İcöylülerin, esnaf ve
sanatkarlann, kamu görevlilerinin de sorun-
lan çözüm bekliyordu.
Batı ve Kuzey Avrupa ülkelerinde sosyal
demokrat veya demokratik sosyalist hare-
ketler başladığında, köylü nüfusun oranı ve
siyasetteki ağırlığı çok azalmıştı; zaten köy-
lülerin haklanna da, daha önce, çiftçi parti-
leri veya liberal partiler sahip çıkmışlardır.
Oysa Türkiye'deki demokratik sol hare-
keti başlatuğımızda, köylü nüfusun oranı
yüzde 50'nin üs-
tündeydi. Şimdi de
yüzde 40 dolav-
lanndadır. Ama
Türkiye'deki sağcı
partiler, köylülerin
sonınlanna köklü
çözümler getirme-
mişlerdi; tanm ke-
siminin demokra-
tik örgütlenmesini
ise desteklemek
şöyle dursun, en-
gellemişlerdi.
Çalışan halk ke-
simlerinin en bü-
yüğünü ve sorun-
lan en ağır olanını köylüler oluşturduğuna
göre, bizim Türkiye'de haşlattığımız sol ha-
reket, Batı sosyal demokratlanndan veya
demokratik sosyalistlerden farklı olarak,
köylülerin sonınlanna öncelik venrıek zo-
rundaydı. O nedenledir ki, kalkınmayı köy-
lüden başlatacak bir program oluşturduk.
Bu program. büyük kentlere işsiz akımnı
azaltacağı için, işçilerin pazarhk gücünü de
arttıracaktı ve kentlileşme ve sınaileşme sü-
recini yumuşatacaktı. Batfdaki sosyal de-
mokrat veya demokratik sosyalist akımlar
başladığında, o ülkelerdeki küçük esnaf ve
sanatkann da nüfus içindeki oranı ve siyasal
ağırlığı azalmıştı. Onlann da sorunlanyla,
daha önceleri yine liberal ve tutucu partiler
ilgilenmiş ve onlan kendilerine bağlamı-
şlardı. Oysa Türkiye'de esnaf ve sanatkarlar
toplumun çok geniş ve
siyasal açıdan çok etkili
bir kesimiydi. Yaşam-
lannı emekleriyle ka-
zandıklan için çalışan
halk kesimlerinin önem-
li bir unsuru da sayılı-
rlardı. O nedenle biz es-
naf ve sanatkann da so-
runlannı üstlenmek, o
arada küçük gjrişimcile-
rin güçlenip büyümeleri
önündeki engelleri
kaldırmak zorun-
daydık. Bu, tekelleşmeyi
ve kartelleşmeyi önle-
mek bakımmdan da ge-
rekliydi. Türk halkının büyük çoğunluğu
Müslümandı ve özel yaşamında din kural-
lanna ve geleneklere bağlı idi. Türkiye'de
başlattığımız sol hareket, halkm bu konuda-
ki duyarlılığını da, laiklikten ödün vermeksi-
zin göz önünde tutmak zorundaydı.
Kuzey ülkeleri dışındaki Batı Avrupa ül-
keleri, kalkınmalan ve sınaileşmelerini, em-
peryajist sömürü sürecinde gerçekleştirmiş-
lerdı. İşcilere sağladıklan refahın kaynağı da
o süreçte sağlanmıştı. O yüzden Batı sosyal
demokratlannın ve demokratik sosyalistle-
rinin emperyalist sömürü sürecine borçlan
ve tarihsel bağımlılıklan vardı. Bunun sonu-
cu olarak da kendi dış politikalannı tutucu
partilerin dış politikalanndan soyoıtlayamı-
yorlardı.
Nitekim Ortadoğu'daki çağdışı baskı re-
jimlerini, onlar da tutucular kadar destekle-
mektedirler. Türkiye'deki bölücü akımlan
ise tutuculardan daha ileri ölçüde destekle-
mektedirler. Çünkü emperyalizmin "böl ve
yönet" stratejisine uyum sağlamışlardır.
Oysa Türkiye Cumhuriyeti, dünyada em-
peryalizme karşı mücadelenin öncülüğün-
den doğmuştu. O akımdan. Türkiye'deki sol
hareketin uluslararası sorunlara yaklaşımı
da Batı'dakinden çok farkb olmak zorun-
daydı.
Demokratik solun ulusallığı ve
SHP'nin özenticiliği
Bütün bu nedenlerle biz, Türkiye'de baş-
lattığımız sol hareketi. Batı'dakinden ayn
bir terimle tanımlama ve Batı'dakinden
farklı birprograma ve stratejiye dayandırma
gereğini duyduk.
Ama 1980lerde kurulan SODEP, ardın-
dan da Sosyal Demokrat Halkçı Parti. bu
gerçekleri ve gerekçeleri gözardı ederek, de-
mokratik sol hareket ve o harekeu'n iç ve dış
sorunlara yaklaşımını bir yana bıraktı ve
belki de bilinçaltında Batı'ya hoş görünme
güdüsüyle, Türkiye'nin gerçeklerinden ve
koşullanndan kopuk bir sosyal demokrasi
özemiciliğine kapıldı.
Oysa 1970'lerde, demokratik sol hareket,
solun her türlüsünün "komünistük" gibi gös-
terildiği ve sağ-sol karşıtlığının kutuplaşma
ve çatışma düzeyine vardığı son derece elve-
rişsiz bir ortamda. sağcı partilerin tabanın-
daki halk kesimlerinden milyonlarca oy çe-
kerek eski Cumhuriyet Halk Partisi'ni, çok
partili yaşama geçildiğinden beri ilk kez,
Türkiye'nin en güçlü partisi durumuna ge-
tirmişti. Çünkü Türk demokratik solu, Tür-
kiye'nin kendine özgü koşullanndan kay-
naklanan ve halkın sağduyusunu yansıtan
bir ulusal sol hareketti.
Yann: DSP-SHPffarklılığı