Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31EKİM1993PAZAF
OLAYLAR VE GORUŞLER
Ezan SesiDın bılgmlenmızın ıncelemeveaçıklaması sonımdaTürkçeezana
dönulmelıdır. Namazaçağn nıtelığı taşıyanezan ses, bu kutsal
görevı yennegetınrken çevrede rahatsLdık duyubnasınayol
açmamalıdır Sevgıvesaygıuyandıracakbı^nıdeuygulanmahdır
Sozlennın Türkçe olrnas yanında, sea de bırmüzik gösteris
olmaktançok, ıçten bır ınanç aşılamaya yönelik obnahdır.
ALİ RIZA ÖNDER Emekli Yargıtay Üyesi
S
ayın Tansu Çıller'ın
Başbakan olarak verdı-
ğı ılk demeçlerdekı ıl-
gınç sözcukler arasında
gozume çarpan "ezan
sesı" uzennde durmak
ısuyorum Tûrk toplumunun bırlık ve
bütünlük ıçınde daha çabuk kalkına-
bdeceğınden, yonetımdekı saydambk-
tan, Tûrk bayrağına bağlılıktan söz
edılırken bu arada, "ezan sesı" de unu-
tvılmuyordu Bu soz yınelenırken, rah-
' metb Mehmet Akıf ın "Bu ezanlar kı
şahadetlen dının temeb / Edebı yurdu-
mun üstunde benım ınlemeh" bıçımın-
dekı dızelennde dıle getırdığı gerçek
dın duygusu mu egemen olmuştur''
Yoksa, günün sı>asal eğıbmlennın et-
kısınde mı kabnmışür'' Bunlar düşu-
nülmeye değer sorulardır Ne olursa
olsun, şu bır gerçektır kı, 'Türkçe
ezan" konusu sayın başbakanın aklın-
dan geçmış değıldır
Şımdı. okurlanmıza yararlı olacağı-
nı sandığım, ezan ıle ılgıb bılgılen özet-
ledıkten sonra, genelde ezan uygula-
masına ve özelde "Turkçe ezan"
olgusuna değıneceğım Yazımın so-
nunda da Arap ulusu dışında kalan
lslam toplumlannda, ezanın yerh dılle
okunması yolundakı tanhsel bır bılgı-
yı aktaracağım Vereceğım ornek, 12
yuzyılda Kuzey Afnka'da yaşayan
Berbenler'de uvgulanmışür
Kokü bakımından ezan, ızın ıle ılgılı
bır sözcüktur Nıtekım bellı başlı söz-
lüklerde "ızın" sözcuğunun bılmek.
büdırmek anlamına geldığı behrtılır ve
"ezan" sözcuğunun de bıldırmek de-
mek olduğu açıklanır (Ahten-ı Cedıt,
Sf 13)
Dın dılınde tenm olarak kullanüan
ezan'ın pratıktekı anlamına gelınce
Lugat-ı Nacı'de ezan şöyle tanımlanı-
yor "Ezan, namaza davet ıçın savt-ı
bûlent ıle okunan maruf kebmat-ı mü-
bareke "(Sf 24) Buradakı savt-ı bû-
lent, yûksek ses demekür Kamus-u
Turkıye'de ıse Şemseddın Samı şöyle
tanımbyor "Camaat-ı musbbmıynı
namaza davet ve vakt-ı salatı ılan ıçın
müezzın tarafından mınarede ve saır
bazı ahvalde okunan tekbır ve kehme-
teyn-ı şahadat ıle dığer kebmat-ı ma'-
rufe"(Cıltl,Sf 85)
lslam Anaklopedısı'nde, ezanın bd-
dırme anlamına geldığı açıklandıktan
sonra "ezanda muayyen makam yok-
tur" denmektedır (Cılt 4, sf 429) Bır-
çok kıtaplarda ve Tûrk Ansıklope-
dıa'nde ezanın farz olmadığı, sunnet
olduğu bıldınbr Gerçekten de ezan,
Abdullah adındakı bır sahabenın gor-
düğu dûşe dayanır Bu duş, Hz Ömer
tarafından uygun bulunmuş, Habeşb
Bılâl tarafından u>gulanmıştır Eza-
nın dınsel gelenekler arasına gınşı boy-
le başlamışür
Ezanda nagme ve makam:
tmam-ı Azam, Ezanda nağme
yapmak mekruhtur' demektedır (El-
Ihüyar Çevms, Sf 33) Hanbeb bıl-
gınlen de ezanın makamla okunması-
nı vasaklamıştır Bırçok tslam bılgını
Kur'an'ın da tegannı ıle okunmasını
haram saymıştır Ancak, tegannıye
donuşmeyecek bıçımde tecvıd ıle
okunması gerektığı bebrtılmışür Bu
alanda, tbrahım Halebı'den Ibn-ı Ke-
mal'e kadar bırçok bılgın adı venlebı-
br Buna karşın uygulamada, ezanın
nağme ıle okunması sûrup gıtmıştır O
kadar kı, beş vakıt ezanın ayn ayn
makamlarda okunması bıle söz konu-
su olmuştur Bır hadıste, muzığın
kalplerde nıfak hasıl edeceğı bıldınl-
mıştır
Bundan 48 yü önce C Savası olarak
bulunduğum Pertek ılçesınde, müftu
Efendı'ye "lslamda musıkı neden ha-
ram sayıbnıştır?" dıye sorduğumda, şu
yanıü ahruştım "Musıkı, âşıkın ışkını,
fasıkın fıskını artınr da ondan "
Ama, şu bır gerçektır kı, dınsel to-
renlenn hıç bınsınde muzık havasın-
dan uzak kabnmamıştır Kur'an ve
ezanın yanında, mevlıt, ılâhıler, yağ-
mur dualan, hep nağmeb okunmuş-
tur Bu konuda, tegannı, tecvıd, mûzık
kavramlan ûzennde aynntılı bılgıler
veren sayın Alı Guler'ın "Kur'an-ı
Kenm ve Tegannı" başbkb yazısını
anımsatmakla yeüneceğım (Turkıye
Gz 20 9 1993, Sf 11)
Türkçe Ezan:
Ataturk devnmı ıçınde yer alan
Türkçe Ezan, 1932 gûzunde Dıyanet
tşlen Başkanbğı'nın bır genelgesı ıle
gerçekleşmışü Ne yank kı bu uygula-
ma, on sekız yıl sûrebıldı Demokrat
Partı'nın ıktıdara gebnesıyle 15 Haa-
ran 1950 cününde Turk mınarelennde
Türkçe ezan okunmasına son venldı
(5665 Sayıb Yasa)
Ezan, ıbadete çağn nıtebğı taşıyan
bır seslenıştır Ibadetın kendısı değıl-
dır Türkçe okunmasının da ınanç
ozgurluğûne aykın olduğu soylene-
mez Ezan, her ulusun kendı dıbnde
okunmabdır Çunku, burada geçen
sozlen sadece Arapça bılenler anlaya-
bıbr Ülkemızde ezanın Turkçe okun-
ması, kamu duzeru ılkesı karşısında
zorunludur Aksı halde, anlaşılmadan
dınlenen ezan karşısında "Koyun-
kaval" deyımıne uygun bır duruma
duşmûş oluruz Aynca, mılbyetçıbk ıl-
kesını de unutmamamız gerekır
Ezanda Türkçe">e dönübnesı ıste-
ğım dışında bu konuya ıbşkın ıkı dıle-
ğım daha vardır Mınarelen çırkınleş-
tıren ve ınsan sesını kabalaştıran ses
buyuteçlen (hoparlorler) camılenmız-
den kaldınlmabdır Buyuteçler, toplu-
mun butun kesımlennde zaran yara-
nndan çok bır aygıt durumuna gelmış-
tır Sokaklardakı gezgın satıalann
arabalanndan tutun, Konferans ve
konser salonlanna kadar her turlü
toplanü yerlennde bu aygıt, denetım
aluna abnmabdır Seslenn bu derece
yükseltılmesı. "gurultü" nıtebğını taşır
ve kamu sağbğı ılkesıne aykın duşer
Ikıncı dıleğım, ezan okunurken gerek-
sız nağme göstenlenne son venbnelı.
doğal sesle ve olçulu bır tonla okun-
mabdır Son yillarda dınledığımız
ezan seslennın Bozlak havasına mı,
yoksa Kerkuk hoyratına mı daha ya-
kın olduğunu kestıremez olduk Sö-
zûn kısası, ezanın bır uzun hava goste-
nsıne donuşmesı onlenmebdır Akşam
vakünde olduğu gıbı butun vakıtlerde
kısa ve sade okunmabdır
Tarihten bir ömek: Ataturk'un ezanı
Türkçeleşurmesı, yırmıncı yuzyıbn ılk
yansında gerçekleşmışür Tanhsel
kaynaklar göstenyor kı. ezanın ulusal
dıllere çevnlmesı olayı, bızdekınden
sekızyüz yıl once, Kuzey Afnka'da
Berbenler'de de yaşanmıştır Buna
ıbşkın bılgıyı, Sebılurreşad Kutupha-
nesı yayınlan arasında yer alan bır
çevınden alıyorum Ünlulngılızdoğu-
bıbmcüennden Sır Tomas Walker
Arnold (1864-1930), tarafından yazüan
"The Preachıng of İslam" adlı İcıtabın
1913'te yapılan ıkıncı baskısmdan,
Çerkes Şeyhı zade M Habl Habd eby le
Turkçeye çevnlen metnı, 1927 yıbnda
"Inüşar-ı lslam Tanhı" adıyla eskı
harflerle yayımlanmıştır Bu kıtaptan
konumuza ıhşkın bolümu, sadeleştır-
meden aktanyorum
"Onıkıncı İcurun bıdayetlennde (ıl-
hadlar)ın zuhuru gıbı Berber kabaıb
arasında hudusa gelen harekât-ı mıllı-
yenın dahı-o zamana kadar bıtaraf
kalmış olan-kabılelen cemaat-ı Isla-
mıyeye ceybetmış obnası muhtemel
değıldır llhad mezhebının muessısı
Ibnı Tumart, bu tankatın pek sıkı olan
vahdanıyet ahkâmını Berber bsanında
yaalan âsâr ıle umumun tefehhümune
arzetmış, Islamın ahkâm-ı sıyaseyesını
kendı nokta-ı nazanndan teşnh eyle-
mış ve daha ılen gıdıp Berberler'ın hıs-
sıyat-ı mıllıyelenne mukabıl bır ımtı-
yaz olmak uzere namaz vakıtlen
ezanın Berber Usanında okutulmasnıa
karar vermışür" (Sf 330)
Turk Ansıklopedısındekı "Berber
Dıb" maddesınden aldığım şu tamam-
layıcı bılgıyı de eklemekte yarar goru-
yorum 'Muvahhıd Imparatorluğu-
nun kurucusu olan Mahadî Ebn-ı
Tumart, onıkıncı yuzyıl başında, Ber-
ber dıbnde üç eser meydana geürmış,
bır de, Kur'an'ı Sılha lehçesıne tercu-
me etürmıştır" (Cılt 6, Sf 152)
Sonuç
Dın bılgınlenmızın ınceleme ve
açıklaması sonunda Turkçe ezana do-
nülmebdır Namaza çağn nıtebğı taşı-
yan ezan sesı, bu kutsal görevı yenne
geünrken çevrede rahatsızbk duyul-
masına yol açmamalıdır Sevgı ve say-
gı uyandıracak bıçımde uygulanmalı-
dır Sozlennın Turkçe olması yanında,
sesı de bır muzık gostena olmaktan
çok, ıçten bır ınanç aşılamaya yonebk
olmabdır Kıyametın bır akşam vaktı
kopacağı ınancı nedenıyle kısa ve ça-
buk okunan akşam ezanındakı sade-
bk, otekı vakıt ezanlannda da egemen
kıhnmabdır Bu ozelbklen taşıyacak
olan "ezan sesf'nı, bır ılke ve ulku ko-
nusu olarak sayın Başbakammız ka-
dar, bız de benımsemeye hazınz
ARADA BIR
ATtLLA COŞKUN
Demokrasiye Karşı Bir
Terörle Mûcadele Yasası
Terorle Mûcadele Yasası nda değışıklık ongoren ta-
sarı, hukumet ortakları arasında cıddı tartışmalara ne-
den oldu
Tasarının nıtelığı goz onune alındığında hukumet ol-
çeğınde başlayan tartışmaların gıderek yaygınlaşıp
daha da boyutlanacağı anlaşılmaktadır
Koalısyon ortakları, ama ozellıkle hukumetın DYP ka-
nadı ağır bır sorumluluk karşısında ve bır seçım yap-
mak durumundadır Yapılacak seçım bellıdır yabu nıte-
lığı ıle tasarının yasallaşması yolunda ınatçı ve ısrarlı bır
tutum benımsenecek ya da aklı selımı hukuku ve de-
mokrasıyı gozeten bır anlayışla ulkenın çıkarına olabıle-
cek bır uzlaşma yolu aranacaktır
Tasarının yasallaşmasının, Turkıye ye vereceğı za-
rarları düşunmek bıle urkutucudur
•
Terorle Mûcadele Yasası nda değışıklık ongoren ta-
sarı neler getırıyor ya da nelerı goturuyor?
Dolaylı ve doğrudan "teror suçu ' kavramını genışle-
ten tasarı, ınsan hakları, demokrası ve hukukun temel
değerlermı hıçe saymaktadır Yasamateknığı açısından
kaba sayılan hataları taşımasından, tasarının telaşla ha-
zırlandığı kanısı uyanmaktadır
Tasarı, TCK nın 140,141 142 ve 163 maddelerını de-
ğışık bır bıçım ve dozda yenıden yururluğe koyan açık
bır duzenleme ıçermektedır (md 8), basın ozgurluğunu
ağır bır tehdıt altına almakta (md 3,4), bununlada yetın-
meyerek, tum basın ıçın bır' on denetım" mekanızması
getırmektedır (ek md 5) bu duzenleme ıle 1930'lu yılla-
rın Matbuat Kanunu' ndakı sansur hukumlerı yenıden
tarıhın sahnesıne çıkarılmaktadır
Yasa tasarısı, ' savunma hakkı' 'suçsuzluk karıne-
sı', "kışıguvenlığı', "yargılamanınyuzekarşılığı",' yar-
gılamanın açıklığı ' gıbı temel değerlerı yok eden pek
çok duzenlemeyı ongörmektedır(md 10,11,12 vd )
Daha da ılgıncı, yasa tasarısı Terorle Mûcadele Ya-
sası nın Anayasa Mahkemesı'nce ıptal edılen hukumle-
nnı kısmı değışıklıklerle yenıden, ama değışık bır soy-
lemle yururluğe sokmaktadır (md 3,4, 5,6,12 vd )
Açıkça soylemek gerekıyor kı tasarı şıddet yanlısı bır
anlayışın urunudur, toplumumuzdakı gerılımlerı derın-
leştırmeye aday gorunmektedır, ınsan hakları, demok-
rası ve hukukun evrensel ılkelerı gıbı değerler bu tasarı
ıçın yabancı kavramlar olarak kalmışlardır
•
Başta teror olmak uzere toplumumuzun yasadığı hıç-
bırsorun demokrasıden uzaklaşmanın, hukukun evren-
sel değerlerının rafa kaldırılmasının ve ınsan haklarının
ıhlalının gerekçesı olamaz
Cumhurbaşkam Sayın Sûleyman Demirelın süreklı
olarak belırttığı gıbı, terore karşı mûcadele "demokrası
ve hukuk ıçındekalmarak 'yapılmalıdır Vezaten.sonu-
ca ulaşabılmenın yolu da yalnızca budur
Terörle Mûcadele Yasası nda değışıklık ongoren yasa
tasarısı, koalısyon protokolunde belırlenen demokratık-
leşme programından koklu bır kopuşu ıfade etmektedır
Hukumetın DYP kanadının bu konudakı tutumunun ne
olacağı merak konusudur
Bu tasarının teror sorununun çozumunde olumlu bır
katkısının olmayacağı açıktır Ancak, tasarının, demok-
rasımızın gelışımı yolunda cıddı bır engel oluşturacağı-
nı, "sıvıl sıkıyonetım ' rejımını getırdığını, soylemek
gerekıyor
Oysa ulkemızın sorunlarının çozumunde, demokratık
bır toplumsal uzlaşma gereksınımı daha da artmıştır
Çunku, şıddet yanlısı kımı çevreler, son gunlerın psıko-
lojık ortamını da kullanarak ulkeyı karanlık bır dar boğa-
za sokmanın çabası ıçındedırler Bu oyunu bozmak
gerekıyor
Hukumetın koalısyon protokolu, ulkenın demokratık-
leşmesı yolunda bır olanaktır Koalısyon ortaklarının
aralarındakı goruş ayrılıklarını gıderebılmelerının yolu,
bu protokolun yukumluluklerıne uymaktan geçmektedır
Koalısyon protokolu, onun ongorduğu demokratıkleşme
programı, başta teror olmak uzere pek çok temel soru-
nun aşılabılmesınde bugun ıçın tek çare olarak gorul-
mektedır
JAPONGÜLÜ
İlhanSelcuk
6bası30 0O0(KDVıçmde)
Ödemeb göoderilmez
TARTIŞMA
Koruyucu aile
S
osyal Htzmetler
veÇocuk
Esırgeme
kurumu, 24
Mayısl983
tanhlı2828sayılı
yasa ıle kurulan ve "Kişi >e
ailelenn kendı btım e ve çevre
şartlanndan doğan > ey a kendi
iradeleri dışında oluşan maddi.
manev i > e sos> al > oksunlukların
giderilmesi > e ıhtı\ açların
karşılanmasına, sosyal
sonınların onlenmesi ve
çözümienınesine v ardımcı
olunmasnehayat
standartlarının >ukseltılmesıni
hedeflejen hızmetler butunu"
dıye tanımlanan sosyal hızmet
faabyetını vermekle gorev lı
olankurumdur (2828sa>ılı
kanun.md 3rj)
Sosyal Hızmetler ve Çocuk
Esırgeme Kurumu, bugune
kadar soruna kendı vurt ve
yuvalan> la çozum bulmaya
çabştığından maalesef hızmetı,
çocuklan toplamak v e
depolamaktan ıbaret olmuştur
Bu hızmetler sırasında da çoğu
kez gerçek ıhtıyacı olana
ulaşılamamaktadır Örneğın,
tstanbul'da sokakta yaşamakta
olan ve bır velı \ a da v asısı
olmayan kızçocuğuna yardım
edebılecek bır kurum >oktur
Bunun en onemlı nedenı
kanunla kurulan kurumda
(SHÇEK) banndırma dışında
sosyal hızmet faabyeünın
vokluğudur
Bu alanda kurumun
banndırma yukunu
hafıfletecek en önemb
desteklerden bın "koruvucu
aMe"dır 14Ekım 1993tanhb
Cumburiyet gazetesınde yer
alan haber ıle de duyurulan bu
muessese, çocuğu yuvalann
kışla tıpı soğukiuğundan
kurtararaktır aılenın
sıcaklığına kavxışturmavı
hedeflemektedır Sosyal
hızmetlerde son derece onemlı
ve gereklı bır muessese olmakla
bırîıkteSHÇEK'ın dığer
faalıvetlen gıbı masabaşı
hızmetı olarak venîecek olursa
pek yakında kapımızı orgutlu
bır çocuk ıstısman sorunu
çalacaktır
TC vatandaşı olan ve
Tûrkiye'de ıkamet eden
okuryazar kışıler koruyucu aıle
olabıleceklerdır (Koruvucu
Aıle\asası md 9) Buaılelere
yonetmelığe gore bır ucret
odenecektırfmd 23)
Yonetmelık elbette talıp olan
aıleler hakkında bıraraşürmavı
ongonnektedır Ancak
yapılacak bu sos> al
araşürmalar, >asal
duzenlemeler kadar ıdan
vapılanmaya da ıhtı> aç
gostennektedır Başlangıçta
venîecek rapor da v eterlı
değıldır Buçocuklann
koru>ucu aıle ıcensındekı
v aşamlannın pen> odık olarak
îzlenmesı gerekır Y onetmelık
bu sakıncalan ortadan
kaldıracak yapılanmalar
oluşturulmadan hayata
geçınlecek olur da, bu şekılde
aıle yanına yerleştınlen
çocuklar fızıksel anselveya
psıkolojık ıstısmara
uğradığında kurum >etkılılen
personelımız v ok dı> ecek
olurlarsa yaşanılacak olan
durum "devlet elivle çocuk
ihmal ve istismarı*
f
olacaktır
Bunun acı bır örneğı evden
kaçan çocuklarda halen
>aşanmaktadır Çeşıth
sebeplerle ev ın dışında yaşayan
çocuklar Kuçuklen Koruma
Şubesı veva SHÇEK e
geldıklennde derhal aılelenne
ıade edılmektedırler Bu ışlem
sırasında ne aılenın
sos>o-ekonomık yapısı ve
çocuğu sokağa ıte'n sebep
araştınlmakta ne de çozum
uretılmektedır Buıhmalın
gerekçesı olarak da personel
yetersızlığı gostenlmekte ve
çocuk ıhmal ve ıstısmar ıle baş
başa bırakılmaktadır Pek çoğu
yenıden kaçmakta ve ıade
edılme korkusu > uzunden bu
kurumlardan \ardım
ıstevememektedır
Elbette kı koruyucu aıle
sokakta vaşamaktan ıvıdır
Ama bız yetışkınler çocuklara
en ıyısını sunmakla gorevlıyız
Av. Seda Akço
İstanbul Barosu Çocuk
Haklan Komısyonu
Üyesı
PENCERE
Yazı yazdığı için mi?..
S
EK-VTefdşKurulu
Başkanı Sayın
BurhanÖzbey
gazeteye>azı
>azdığııçındeğıl,
Turkiye'dekı
suskun memur pobtıkasını
aştığı ıçın gorevden abnmıştır
Defalarca söyledık, yazdık
Turkıye de bır yere gelebılmek
ıçın ıstısnalar hanç, belırb bır
yeteneğe sahıp olma, ıkma
uçuncu etkenlıktedır Bır sıyası
kuruluşa veya belırb bır
potansıyele sahıp ınsanlann
bebrb bır dumen suyu
çerçevesındekı harekeU kabul
edebılmek bır koltuğa oturmak
ıçın yeterlıdır
Işte KİTlenn acı gerçeğı budur
KİT'len sorumluluğu kendı
ısteklen doğrultusunda
kullanıp netıcesınden kesınlıkle
sorumlu olmayan ınsanlar
vonetmektedır Buda devlet
koltuğunda, kanun arkasında
alabıldığıne keyfıbk rahatbk
demektır Burahatbkbugun
krallarda dahı v oktur
Krallann bıle uzerlennde
sallanan Damokles kıbcı
vardır
KIT zarar sebeplen, ışçı
fazlabğı ve memur fazlabğı
değıl, bu sadece rahatlığın
paravanıdır HıçbırKİT
yonetımı bugün teknolojı ıle
uretım dengesıne göre ne kadar
eleman çabştıracağının
bılıncınde bıle değıldır Bu
kuruluşlann ış programlan
esasa değıl varsavımlara
dayanır Çabşmasıstemlen tek
başblık esasına dayandınlmış,
baştakı ınsan ıyı bılır esası
üzenne oturtulmuştur
Yonetım sıstemı onun ıçındır kı
KİT'lerde tek adam
duşuncesıne davab bır
yonetımdır Altorganlar
sadece rutın ışlen yurutur, fıkır
üretme, karar verme, venı
uygulama şekıllen üretmede
serbest değıldırler Sadece
kabul edılıp edılmeyeceğı dahı
bellı olmayan fıkır söy leme
hakkına sahıptırler
Durum bu iken konuşan,
gerçeklen haykıran bır
memunın y azı yazması bugunkü
koşullarda zordur.
Işte Burhan Ozbey bunun için
gorevden alınmıştır. Çunku onun
konuşması gerçeklerin ortaya
çıkması anlamındadır. Bu da
krallann ışıne geunez.
Yınesöyluvoruz
Hukumet KİT'lerde yenıden
yapılanma ılkesı esaslanna
yaklaşarak ozelleştırmeye
gırseydı KİT'lerde çok daha
başanb uretım elde etme
ımkânlan olabıbrdı Ama
> apıbnadı \ e ıkı yıl gıbı çok
kıymetb bır zaman kaybedıldı,
daha kaybedılecek
zamanlardan başka Turkıye'de
ozelleştırme hemen yapılamaz
Bazı yerde vakın gelecek ıçınde
hıç yapılamaz Geçkalmanm,
erkenlığı, geçın boşlamaya
alınmasıdır KIT'lerdekı ağabk
sıstemını kaldınn Insanlan
sorumluluklarla donaün,
KIT'len tıcan zemıne oturtun,
ondan sonra ozelleştınn
Yoksa arada çıkan bır ıkı
Özbey "ler gazeteye yazı yazdı
bahanesıyle boğulmaya
mahkumdurlar
Sabahattin Demiray
İUKereİkLUnlu tarıhçı Bernard Lewis, Turkıye'nin 1789 Dev-
nmı'ne kadar Batı'ya kapalı olduğunu yazıyor, oysa ls-
lam uygarlığı "Hellenızma'ya velran'a açık"\\
Pekı FransızDevrımı nıçınetkılıyorOsmanlı'yı'Ceşıt-
lı nedenlerı var Ronesans ıle Reform Hırıstıyanlık kultü-
runu ıçerıyor, 1789 ıse Hırıstıyanlığa karşı bır ıçerıktaşı-
yor, aynca Fransızlar devrımın yayılması ıçın buyük
çaba gosterıyorlar, bu konudakı kımı kıtapları Turkçe'ye,
Ermenıce ye Rumca ya çevırıp yaymaya çalışıyorlar
•
Osmanlı yonetımı Fransızların bu çabalarından tedır-
gındır Yalnız Osmanlı mı? Avrupa nın tutucu krallıkları
da olan bıtenden kaygılıdır Bır gun İstanbul dakı Avus-
turya Başçevırmenı, Reısul-Kuttap (Dışışlerı Bakanı)
Raşlt Efendi'yı zıyaret eder ve ofkeyle der kı
- Allah bu Fransızların mustahakını versın'.
Neden?
Turkiye'dekı Fransızlar şapkalarına uç renklı bayrakla
devrımcı sımgeler takarlarmış Prusya, Avusturya ve
Rusya bunlann yasaklanmasını ıstıyorlar
Avusturyalı
- Allahaşkına Fransızların tepelerıne taktıklan şu ko-
kartları sokup attırın
Raşıt Efendı
- Dostum sıze kaç kez soyleyeceğım? Osmanlı Im-
paratorluğu bır Musluman devlettır Aramızdan kımse
Fransızların taşıdığı ışaretlere dıkkat etmez Dostumuz
devletlerın tacırlermı de konuklanmız olarak tanırız, te-
pelerınde ıstedıklerını taşırlar bız ne yapalım?
Avusturyalı dırenır ama Reısul-Kuttap Fransa ıle ılış-
kılerı hoş tutmak zorundadır
- Bak dostum, Fransızlar başlarına uzum kufesı yer-
leştırseler nıçın'dıyesormakBabıâlı nın ışı değıldır
O sırada 3 uncu Selım tahttadır, reformcu Sultan,
Fransa dakı değışıklığe yakınlık duyuyor, yuzyıl sonra
Turkıye'de Cumhurıyetın kurulacağını nereden bılsın?
•
1789'un dıne bakışı, Hırıstıyanlığın eleştırısı gıbı algı-
landığından Osmanlı dunyasında kımılerıne yatkın gel-
mıştı ama ımparatorluğun dağılmasına ıhşkın ılk to-
humlar atılmıştı 19 uncu yuzyıldan once Osmanlı'da
"vatan' sozcuğu bır kımsenın doğduğu yer demektı,
tumcedekı yenne gore bır köy, kent ya da vılayet olabılı-
yordu, bugunku anlamını yuklenmemıştı, çunku "mıllı-
yetçılık ' bılıncı oluşmamıştı Yıllar geçtıkçe Fransızca
'patne ' (yurt) sözcuğunun anlamı ağır basmaya başla-
dı Dırektuvar donemınde Parıs te bulunan Osmanlı Elçı-
sı Ali Efendi, yaralanmış askerlere ıhşkın raporunu İs-
tanbul'a yazarken belkı de ılk kez "Cumhurıyet davası
adına' dem ış 'vatanlan ıçın gosterdıklerı çaba yolunda
acı çekıyorlar
O yillarda Osmanlı'da "vatan" dıye bır kavram oluş-
mamış, 'mıllet' sozcuğu de bır dınsel topluluğu vurgu-
luyor, ama, 1789'un mıllıyetçılık fıkırlen, Osmanlı'ya
duşer duşmez, Ermenısı, Rumu Turku, Bulgarı bırbırı-
nın boğazına sarılıverıyor
Şımdı sıra Turk-Kurt boğazlaşmasındadır, çunku 1789
en son Kurtlere ulaştı
•
Sosyahzmde "mıkromıllıyetçılık" daha başka deyışle
"dar mıllıyetçılık" gerıcılıkle eşanlamhdır, ancak em-
peryalızme karşı ıtıcı guç yaratan ulusal akımların değe-
rı vurgulanır, bu olçekle Kurt mıllıyetçıhğının PKK tero-
rune yansıyan dışavurumu sosyalızmle bağdaşamaz
Denebılır kı
' Ankara'da Amerıkaya donuk bır yonetım var, TC
Washıngton a bağlı değıl mı? Öyleyse PKK emperyalız-
me karşı çarpışıyor ve dırenıyor "
Yokcanım
ABD, Ortadoğu'da çeşıtlı Kurt guçlerıyle de pıngpong
topu gıbı oynuyor, PKK'nın uslendığı Surıye, VVashıng-
ton'un elının altındadır, Kuzey Irak'takı Kurt Federe Dev-
letı Adana dakı Çekıç Guç marıfetıyle kuruldu ve korunu-
yor
Anadolu da Türk ve Kurt emekçılerını bırbırıne düş-
man eden her şıddet eylemı, emperyalızmın ekmeğıne
tereyağı surer, bu gerçek ıkı kere ıkı dort eder kadar ke-
sın
TANRI'YADÖNÜŞ
Rahmetli Beşire Aksoy'un eşi; Süreyya,
Süha, Suat ve Esin Aksoy'un babalan;
Gaziantep eskı Mılletvekılı ve Atatürk'ün
Türk Dil Kurumu Genel Yazmanı
ÖMERASIM
AKSOY
30 Ekım 1993 günü Tann'nın rahmetıne
kavuşmuştur. Cenazesi 1 Kasım pazartesi
günü TBMM'de saat 11 'de yapılacak
törenden ve Kocatepe Camii'nde
blınacak öğle namazından sonra 2 Kasım
salı günü Gaziantep'te toprağa
verilecektir.
YAKINLARI
ÖMERASIMAKŞOY
SONSUZLUĞA GÖÇTÜ
Atatürk'ün Türk Dıl Kurumu'nun eski
Genel Yazmanı, değerli bilim adamı, dil
devrımınin ödünsüz savunucusu,
derneğimızın üyesı
ÖMERASIM
AKSOY
bizlere ürünlennı ve ülküsünü aktararak
sonsuzluğagöctü. 1 Kasım 1993'te,
TBMM'de saat 11.00'de yapılacak törenden
sonra Kocatepe Camıi'nden Gaziantep'e
uğurlayacağız. Aılesıne ve ulusumuza
başsağlığı dılıyor, anısı önünde saygıyla
eğiliyoruz.
DİLDERNEĞ1