19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31EKİM1993PAZAF OLAYLAR VE GORUŞLER Ezan SesiDın bılgmlenmızın ıncelemeveaçıklaması sonımdaTürkçeezana dönulmelıdır. Namazaçağn nıtelığı taşıyanezan ses, bu kutsal görevı yennegetınrken çevrede rahatsLdık duyubnasınayol açmamalıdır Sevgıvesaygıuyandıracakbı^nıdeuygulanmahdır Sozlennın Türkçe olrnas yanında, sea de bırmüzik gösteris olmaktançok, ıçten bır ınanç aşılamaya yönelik obnahdır. ALİ RIZA ÖNDER Emekli Yargıtay Üyesi S ayın Tansu Çıller'ın Başbakan olarak verdı- ğı ılk demeçlerdekı ıl- gınç sözcukler arasında gozume çarpan "ezan sesı" uzennde durmak ısuyorum Tûrk toplumunun bırlık ve bütünlük ıçınde daha çabuk kalkına- bdeceğınden, yonetımdekı saydambk- tan, Tûrk bayrağına bağlılıktan söz edılırken bu arada, "ezan sesı" de unu- tvılmuyordu Bu soz yınelenırken, rah- ' metb Mehmet Akıf ın "Bu ezanlar kı şahadetlen dının temeb / Edebı yurdu- mun üstunde benım ınlemeh" bıçımın- dekı dızelennde dıle getırdığı gerçek dın duygusu mu egemen olmuştur'' Yoksa, günün sı>asal eğıbmlennın et- kısınde mı kabnmışür'' Bunlar düşu- nülmeye değer sorulardır Ne olursa olsun, şu bır gerçektır kı, 'Türkçe ezan" konusu sayın başbakanın aklın- dan geçmış değıldır Şımdı. okurlanmıza yararlı olacağı- nı sandığım, ezan ıle ılgıb bılgılen özet- ledıkten sonra, genelde ezan uygula- masına ve özelde "Turkçe ezan" olgusuna değıneceğım Yazımın so- nunda da Arap ulusu dışında kalan lslam toplumlannda, ezanın yerh dılle okunması yolundakı tanhsel bır bılgı- yı aktaracağım Vereceğım ornek, 12 yuzyılda Kuzey Afnka'da yaşayan Berbenler'de uvgulanmışür Kokü bakımından ezan, ızın ıle ılgılı bır sözcüktur Nıtekım bellı başlı söz- lüklerde "ızın" sözcuğunun bılmek. büdırmek anlamına geldığı behrtılır ve "ezan" sözcuğunun de bıldırmek de- mek olduğu açıklanır (Ahten-ı Cedıt, Sf 13) Dın dılınde tenm olarak kullanüan ezan'ın pratıktekı anlamına gelınce Lugat-ı Nacı'de ezan şöyle tanımlanı- yor "Ezan, namaza davet ıçın savt-ı bûlent ıle okunan maruf kebmat-ı mü- bareke "(Sf 24) Buradakı savt-ı bû- lent, yûksek ses demekür Kamus-u Turkıye'de ıse Şemseddın Samı şöyle tanımbyor "Camaat-ı musbbmıynı namaza davet ve vakt-ı salatı ılan ıçın müezzın tarafından mınarede ve saır bazı ahvalde okunan tekbır ve kehme- teyn-ı şahadat ıle dığer kebmat-ı ma'- rufe"(Cıltl,Sf 85) lslam Anaklopedısı'nde, ezanın bd- dırme anlamına geldığı açıklandıktan sonra "ezanda muayyen makam yok- tur" denmektedır (Cılt 4, sf 429) Bır- çok kıtaplarda ve Tûrk Ansıklope- dıa'nde ezanın farz olmadığı, sunnet olduğu bıldınbr Gerçekten de ezan, Abdullah adındakı bır sahabenın gor- düğu dûşe dayanır Bu duş, Hz Ömer tarafından uygun bulunmuş, Habeşb Bılâl tarafından u>gulanmıştır Eza- nın dınsel gelenekler arasına gınşı boy- le başlamışür Ezanda nagme ve makam: tmam-ı Azam, Ezanda nağme yapmak mekruhtur' demektedır (El- Ihüyar Çevms, Sf 33) Hanbeb bıl- gınlen de ezanın makamla okunması- nı vasaklamıştır Bırçok tslam bılgını Kur'an'ın da tegannı ıle okunmasını haram saymıştır Ancak, tegannıye donuşmeyecek bıçımde tecvıd ıle okunması gerektığı bebrtılmışür Bu alanda, tbrahım Halebı'den Ibn-ı Ke- mal'e kadar bırçok bılgın adı venlebı- br Buna karşın uygulamada, ezanın nağme ıle okunması sûrup gıtmıştır O kadar kı, beş vakıt ezanın ayn ayn makamlarda okunması bıle söz konu- su olmuştur Bır hadıste, muzığın kalplerde nıfak hasıl edeceğı bıldınl- mıştır Bundan 48 yü önce C Savası olarak bulunduğum Pertek ılçesınde, müftu Efendı'ye "lslamda musıkı neden ha- ram sayıbnıştır?" dıye sorduğumda, şu yanıü ahruştım "Musıkı, âşıkın ışkını, fasıkın fıskını artınr da ondan " Ama, şu bır gerçektır kı, dınsel to- renlenn hıç bınsınde muzık havasın- dan uzak kabnmamıştır Kur'an ve ezanın yanında, mevlıt, ılâhıler, yağ- mur dualan, hep nağmeb okunmuş- tur Bu konuda, tegannı, tecvıd, mûzık kavramlan ûzennde aynntılı bılgıler veren sayın Alı Guler'ın "Kur'an-ı Kenm ve Tegannı" başbkb yazısını anımsatmakla yeüneceğım (Turkıye Gz 20 9 1993, Sf 11) Türkçe Ezan: Ataturk devnmı ıçınde yer alan Türkçe Ezan, 1932 gûzunde Dıyanet tşlen Başkanbğı'nın bır genelgesı ıle gerçekleşmışü Ne yank kı bu uygula- ma, on sekız yıl sûrebıldı Demokrat Partı'nın ıktıdara gebnesıyle 15 Haa- ran 1950 cününde Turk mınarelennde Türkçe ezan okunmasına son venldı (5665 Sayıb Yasa) Ezan, ıbadete çağn nıtebğı taşıyan bır seslenıştır Ibadetın kendısı değıl- dır Türkçe okunmasının da ınanç ozgurluğûne aykın olduğu soylene- mez Ezan, her ulusun kendı dıbnde okunmabdır Çunku, burada geçen sozlen sadece Arapça bılenler anlaya- bıbr Ülkemızde ezanın Turkçe okun- ması, kamu duzeru ılkesı karşısında zorunludur Aksı halde, anlaşılmadan dınlenen ezan karşısında "Koyun- kaval" deyımıne uygun bır duruma duşmûş oluruz Aynca, mılbyetçıbk ıl- kesını de unutmamamız gerekır Ezanda Türkçe">e dönübnesı ıste- ğım dışında bu konuya ıbşkın ıkı dıle- ğım daha vardır Mınarelen çırkınleş- tıren ve ınsan sesını kabalaştıran ses buyuteçlen (hoparlorler) camılenmız- den kaldınlmabdır Buyuteçler, toplu- mun butun kesımlennde zaran yara- nndan çok bır aygıt durumuna gelmış- tır Sokaklardakı gezgın satıalann arabalanndan tutun, Konferans ve konser salonlanna kadar her turlü toplanü yerlennde bu aygıt, denetım aluna abnmabdır Seslenn bu derece yükseltılmesı. "gurultü" nıtebğını taşır ve kamu sağbğı ılkesıne aykın duşer Ikıncı dıleğım, ezan okunurken gerek- sız nağme göstenlenne son venbnelı. doğal sesle ve olçulu bır tonla okun- mabdır Son yillarda dınledığımız ezan seslennın Bozlak havasına mı, yoksa Kerkuk hoyratına mı daha ya- kın olduğunu kestıremez olduk Sö- zûn kısası, ezanın bır uzun hava goste- nsıne donuşmesı onlenmebdır Akşam vakünde olduğu gıbı butun vakıtlerde kısa ve sade okunmabdır Tarihten bir ömek: Ataturk'un ezanı Türkçeleşurmesı, yırmıncı yuzyıbn ılk yansında gerçekleşmışür Tanhsel kaynaklar göstenyor kı. ezanın ulusal dıllere çevnlmesı olayı, bızdekınden sekızyüz yıl once, Kuzey Afnka'da Berbenler'de de yaşanmıştır Buna ıbşkın bılgıyı, Sebılurreşad Kutupha- nesı yayınlan arasında yer alan bır çevınden alıyorum Ünlulngılızdoğu- bıbmcüennden Sır Tomas Walker Arnold (1864-1930), tarafından yazüan "The Preachıng of İslam" adlı İcıtabın 1913'te yapılan ıkıncı baskısmdan, Çerkes Şeyhı zade M Habl Habd eby le Turkçeye çevnlen metnı, 1927 yıbnda "Inüşar-ı lslam Tanhı" adıyla eskı harflerle yayımlanmıştır Bu kıtaptan konumuza ıhşkın bolümu, sadeleştır- meden aktanyorum "Onıkıncı İcurun bıdayetlennde (ıl- hadlar)ın zuhuru gıbı Berber kabaıb arasında hudusa gelen harekât-ı mıllı- yenın dahı-o zamana kadar bıtaraf kalmış olan-kabılelen cemaat-ı Isla- mıyeye ceybetmış obnası muhtemel değıldır llhad mezhebının muessısı Ibnı Tumart, bu tankatın pek sıkı olan vahdanıyet ahkâmını Berber bsanında yaalan âsâr ıle umumun tefehhümune arzetmış, Islamın ahkâm-ı sıyaseyesını kendı nokta-ı nazanndan teşnh eyle- mış ve daha ılen gıdıp Berberler'ın hıs- sıyat-ı mıllıyelenne mukabıl bır ımtı- yaz olmak uzere namaz vakıtlen ezanın Berber Usanında okutulmasnıa karar vermışür" (Sf 330) Turk Ansıklopedısındekı "Berber Dıb" maddesınden aldığım şu tamam- layıcı bılgıyı de eklemekte yarar goru- yorum 'Muvahhıd Imparatorluğu- nun kurucusu olan Mahadî Ebn-ı Tumart, onıkıncı yuzyıl başında, Ber- ber dıbnde üç eser meydana geürmış, bır de, Kur'an'ı Sılha lehçesıne tercu- me etürmıştır" (Cılt 6, Sf 152) Sonuç Dın bılgınlenmızın ınceleme ve açıklaması sonunda Turkçe ezana do- nülmebdır Namaza çağn nıtebğı taşı- yan ezan sesı, bu kutsal görevı yenne geünrken çevrede rahatsızbk duyul- masına yol açmamalıdır Sevgı ve say- gı uyandıracak bıçımde uygulanmalı- dır Sozlennın Turkçe olması yanında, sesı de bır muzık gostena olmaktan çok, ıçten bır ınanç aşılamaya yonebk olmabdır Kıyametın bır akşam vaktı kopacağı ınancı nedenıyle kısa ve ça- buk okunan akşam ezanındakı sade- bk, otekı vakıt ezanlannda da egemen kıhnmabdır Bu ozelbklen taşıyacak olan "ezan sesf'nı, bır ılke ve ulku ko- nusu olarak sayın Başbakammız ka- dar, bız de benımsemeye hazınz ARADA BIR ATtLLA COŞKUN Demokrasiye Karşı Bir Terörle Mûcadele Yasası Terorle Mûcadele Yasası nda değışıklık ongoren ta- sarı, hukumet ortakları arasında cıddı tartışmalara ne- den oldu Tasarının nıtelığı goz onune alındığında hukumet ol- çeğınde başlayan tartışmaların gıderek yaygınlaşıp daha da boyutlanacağı anlaşılmaktadır Koalısyon ortakları, ama ozellıkle hukumetın DYP ka- nadı ağır bır sorumluluk karşısında ve bır seçım yap- mak durumundadır Yapılacak seçım bellıdır yabu nıte- lığı ıle tasarının yasallaşması yolunda ınatçı ve ısrarlı bır tutum benımsenecek ya da aklı selımı hukuku ve de- mokrasıyı gozeten bır anlayışla ulkenın çıkarına olabıle- cek bır uzlaşma yolu aranacaktır Tasarının yasallaşmasının, Turkıye ye vereceğı za- rarları düşunmek bıle urkutucudur • Terorle Mûcadele Yasası nda değışıklık ongoren ta- sarı neler getırıyor ya da nelerı goturuyor? Dolaylı ve doğrudan "teror suçu ' kavramını genışle- ten tasarı, ınsan hakları, demokrası ve hukukun temel değerlermı hıçe saymaktadır Yasamateknığı açısından kaba sayılan hataları taşımasından, tasarının telaşla ha- zırlandığı kanısı uyanmaktadır Tasarı, TCK nın 140,141 142 ve 163 maddelerını de- ğışık bır bıçım ve dozda yenıden yururluğe koyan açık bır duzenleme ıçermektedır (md 8), basın ozgurluğunu ağır bır tehdıt altına almakta (md 3,4), bununlada yetın- meyerek, tum basın ıçın bır' on denetım" mekanızması getırmektedır (ek md 5) bu duzenleme ıle 1930'lu yılla- rın Matbuat Kanunu' ndakı sansur hukumlerı yenıden tarıhın sahnesıne çıkarılmaktadır Yasa tasarısı, ' savunma hakkı' 'suçsuzluk karıne- sı', "kışıguvenlığı', "yargılamanınyuzekarşılığı",' yar- gılamanın açıklığı ' gıbı temel değerlerı yok eden pek çok duzenlemeyı ongörmektedır(md 10,11,12 vd ) Daha da ılgıncı, yasa tasarısı Terorle Mûcadele Ya- sası nın Anayasa Mahkemesı'nce ıptal edılen hukumle- nnı kısmı değışıklıklerle yenıden, ama değışık bır soy- lemle yururluğe sokmaktadır (md 3,4, 5,6,12 vd ) Açıkça soylemek gerekıyor kı tasarı şıddet yanlısı bır anlayışın urunudur, toplumumuzdakı gerılımlerı derın- leştırmeye aday gorunmektedır, ınsan hakları, demok- rası ve hukukun evrensel ılkelerı gıbı değerler bu tasarı ıçın yabancı kavramlar olarak kalmışlardır • Başta teror olmak uzere toplumumuzun yasadığı hıç- bırsorun demokrasıden uzaklaşmanın, hukukun evren- sel değerlerının rafa kaldırılmasının ve ınsan haklarının ıhlalının gerekçesı olamaz Cumhurbaşkam Sayın Sûleyman Demirelın süreklı olarak belırttığı gıbı, terore karşı mûcadele "demokrası ve hukuk ıçındekalmarak 'yapılmalıdır Vezaten.sonu- ca ulaşabılmenın yolu da yalnızca budur Terörle Mûcadele Yasası nda değışıklık ongoren yasa tasarısı, koalısyon protokolunde belırlenen demokratık- leşme programından koklu bır kopuşu ıfade etmektedır Hukumetın DYP kanadının bu konudakı tutumunun ne olacağı merak konusudur Bu tasarının teror sorununun çozumunde olumlu bır katkısının olmayacağı açıktır Ancak, tasarının, demok- rasımızın gelışımı yolunda cıddı bır engel oluşturacağı- nı, "sıvıl sıkıyonetım ' rejımını getırdığını, soylemek gerekıyor Oysa ulkemızın sorunlarının çozumunde, demokratık bır toplumsal uzlaşma gereksınımı daha da artmıştır Çunku, şıddet yanlısı kımı çevreler, son gunlerın psıko- lojık ortamını da kullanarak ulkeyı karanlık bır dar boğa- za sokmanın çabası ıçındedırler Bu oyunu bozmak gerekıyor Hukumetın koalısyon protokolu, ulkenın demokratık- leşmesı yolunda bır olanaktır Koalısyon ortaklarının aralarındakı goruş ayrılıklarını gıderebılmelerının yolu, bu protokolun yukumluluklerıne uymaktan geçmektedır Koalısyon protokolu, onun ongorduğu demokratıkleşme programı, başta teror olmak uzere pek çok temel soru- nun aşılabılmesınde bugun ıçın tek çare olarak gorul- mektedır JAPONGÜLÜ İlhanSelcuk 6bası30 0O0(KDVıçmde) Ödemeb göoderilmez TARTIŞMA Koruyucu aile S osyal Htzmetler veÇocuk Esırgeme kurumu, 24 Mayısl983 tanhlı2828sayılı yasa ıle kurulan ve "Kişi >e ailelenn kendı btım e ve çevre şartlanndan doğan > ey a kendi iradeleri dışında oluşan maddi. manev i > e sos> al > oksunlukların giderilmesi > e ıhtı\ açların karşılanmasına, sosyal sonınların onlenmesi ve çözümienınesine v ardımcı olunmasnehayat standartlarının >ukseltılmesıni hedeflejen hızmetler butunu" dıye tanımlanan sosyal hızmet faabyetını vermekle gorev lı olankurumdur (2828sa>ılı kanun.md 3rj) Sosyal Hızmetler ve Çocuk Esırgeme Kurumu, bugune kadar soruna kendı vurt ve yuvalan> la çozum bulmaya çabştığından maalesef hızmetı, çocuklan toplamak v e depolamaktan ıbaret olmuştur Bu hızmetler sırasında da çoğu kez gerçek ıhtıyacı olana ulaşılamamaktadır Örneğın, tstanbul'da sokakta yaşamakta olan ve bır velı \ a da v asısı olmayan kızçocuğuna yardım edebılecek bır kurum >oktur Bunun en onemlı nedenı kanunla kurulan kurumda (SHÇEK) banndırma dışında sosyal hızmet faabyeünın vokluğudur Bu alanda kurumun banndırma yukunu hafıfletecek en önemb desteklerden bın "koruvucu aMe"dır 14Ekım 1993tanhb Cumburiyet gazetesınde yer alan haber ıle de duyurulan bu muessese, çocuğu yuvalann kışla tıpı soğukiuğundan kurtararaktır aılenın sıcaklığına kavxışturmavı hedeflemektedır Sosyal hızmetlerde son derece onemlı ve gereklı bır muessese olmakla bırîıkteSHÇEK'ın dığer faalıvetlen gıbı masabaşı hızmetı olarak venîecek olursa pek yakında kapımızı orgutlu bır çocuk ıstısman sorunu çalacaktır TC vatandaşı olan ve Tûrkiye'de ıkamet eden okuryazar kışıler koruyucu aıle olabıleceklerdır (Koruvucu Aıle\asası md 9) Buaılelere yonetmelığe gore bır ucret odenecektırfmd 23) Yonetmelık elbette talıp olan aıleler hakkında bıraraşürmavı ongonnektedır Ancak yapılacak bu sos> al araşürmalar, >asal duzenlemeler kadar ıdan vapılanmaya da ıhtı> aç gostennektedır Başlangıçta venîecek rapor da v eterlı değıldır Buçocuklann koru>ucu aıle ıcensındekı v aşamlannın pen> odık olarak îzlenmesı gerekır Y onetmelık bu sakıncalan ortadan kaldıracak yapılanmalar oluşturulmadan hayata geçınlecek olur da, bu şekılde aıle yanına yerleştınlen çocuklar fızıksel anselveya psıkolojık ıstısmara uğradığında kurum >etkılılen personelımız v ok dı> ecek olurlarsa yaşanılacak olan durum "devlet elivle çocuk ihmal ve istismarı* f olacaktır Bunun acı bır örneğı evden kaçan çocuklarda halen >aşanmaktadır Çeşıth sebeplerle ev ın dışında yaşayan çocuklar Kuçuklen Koruma Şubesı veva SHÇEK e geldıklennde derhal aılelenne ıade edılmektedırler Bu ışlem sırasında ne aılenın sos>o-ekonomık yapısı ve çocuğu sokağa ıte'n sebep araştınlmakta ne de çozum uretılmektedır Buıhmalın gerekçesı olarak da personel yetersızlığı gostenlmekte ve çocuk ıhmal ve ıstısmar ıle baş başa bırakılmaktadır Pek çoğu yenıden kaçmakta ve ıade edılme korkusu > uzunden bu kurumlardan \ardım ıstevememektedır Elbette kı koruyucu aıle sokakta vaşamaktan ıvıdır Ama bız yetışkınler çocuklara en ıyısını sunmakla gorevlıyız Av. Seda Akço İstanbul Barosu Çocuk Haklan Komısyonu Üyesı PENCERE Yazı yazdığı için mi?.. S EK-VTefdşKurulu Başkanı Sayın BurhanÖzbey gazeteye>azı >azdığııçındeğıl, Turkiye'dekı suskun memur pobtıkasını aştığı ıçın gorevden abnmıştır Defalarca söyledık, yazdık Turkıye de bır yere gelebılmek ıçın ıstısnalar hanç, belırb bır yeteneğe sahıp olma, ıkma uçuncu etkenlıktedır Bır sıyası kuruluşa veya belırb bır potansıyele sahıp ınsanlann bebrb bır dumen suyu çerçevesındekı harekeU kabul edebılmek bır koltuğa oturmak ıçın yeterlıdır Işte KİTlenn acı gerçeğı budur KİT'len sorumluluğu kendı ısteklen doğrultusunda kullanıp netıcesınden kesınlıkle sorumlu olmayan ınsanlar vonetmektedır Buda devlet koltuğunda, kanun arkasında alabıldığıne keyfıbk rahatbk demektır Burahatbkbugun krallarda dahı v oktur Krallann bıle uzerlennde sallanan Damokles kıbcı vardır KIT zarar sebeplen, ışçı fazlabğı ve memur fazlabğı değıl, bu sadece rahatlığın paravanıdır HıçbırKİT yonetımı bugün teknolojı ıle uretım dengesıne göre ne kadar eleman çabştıracağının bılıncınde bıle değıldır Bu kuruluşlann ış programlan esasa değıl varsavımlara dayanır Çabşmasıstemlen tek başblık esasına dayandınlmış, baştakı ınsan ıyı bılır esası üzenne oturtulmuştur Yonetım sıstemı onun ıçındır kı KİT'lerde tek adam duşuncesıne davab bır yonetımdır Altorganlar sadece rutın ışlen yurutur, fıkır üretme, karar verme, venı uygulama şekıllen üretmede serbest değıldırler Sadece kabul edılıp edılmeyeceğı dahı bellı olmayan fıkır söy leme hakkına sahıptırler Durum bu iken konuşan, gerçeklen haykıran bır memunın y azı yazması bugunkü koşullarda zordur. Işte Burhan Ozbey bunun için gorevden alınmıştır. Çunku onun konuşması gerçeklerin ortaya çıkması anlamındadır. Bu da krallann ışıne geunez. Yınesöyluvoruz Hukumet KİT'lerde yenıden yapılanma ılkesı esaslanna yaklaşarak ozelleştırmeye gırseydı KİT'lerde çok daha başanb uretım elde etme ımkânlan olabıbrdı Ama > apıbnadı \ e ıkı yıl gıbı çok kıymetb bır zaman kaybedıldı, daha kaybedılecek zamanlardan başka Turkıye'de ozelleştırme hemen yapılamaz Bazı yerde vakın gelecek ıçınde hıç yapılamaz Geçkalmanm, erkenlığı, geçın boşlamaya alınmasıdır KIT'lerdekı ağabk sıstemını kaldınn Insanlan sorumluluklarla donaün, KIT'len tıcan zemıne oturtun, ondan sonra ozelleştınn Yoksa arada çıkan bır ıkı Özbey "ler gazeteye yazı yazdı bahanesıyle boğulmaya mahkumdurlar Sabahattin Demiray İUKereİkLUnlu tarıhçı Bernard Lewis, Turkıye'nin 1789 Dev- nmı'ne kadar Batı'ya kapalı olduğunu yazıyor, oysa ls- lam uygarlığı "Hellenızma'ya velran'a açık"\\ Pekı FransızDevrımı nıçınetkılıyorOsmanlı'yı'Ceşıt- lı nedenlerı var Ronesans ıle Reform Hırıstıyanlık kultü- runu ıçerıyor, 1789 ıse Hırıstıyanlığa karşı bır ıçerıktaşı- yor, aynca Fransızlar devrımın yayılması ıçın buyük çaba gosterıyorlar, bu konudakı kımı kıtapları Turkçe'ye, Ermenıce ye Rumca ya çevırıp yaymaya çalışıyorlar • Osmanlı yonetımı Fransızların bu çabalarından tedır- gındır Yalnız Osmanlı mı? Avrupa nın tutucu krallıkları da olan bıtenden kaygılıdır Bır gun İstanbul dakı Avus- turya Başçevırmenı, Reısul-Kuttap (Dışışlerı Bakanı) Raşlt Efendi'yı zıyaret eder ve ofkeyle der kı - Allah bu Fransızların mustahakını versın'. Neden? Turkiye'dekı Fransızlar şapkalarına uç renklı bayrakla devrımcı sımgeler takarlarmış Prusya, Avusturya ve Rusya bunlann yasaklanmasını ıstıyorlar Avusturyalı - Allahaşkına Fransızların tepelerıne taktıklan şu ko- kartları sokup attırın Raşıt Efendı - Dostum sıze kaç kez soyleyeceğım? Osmanlı Im- paratorluğu bır Musluman devlettır Aramızdan kımse Fransızların taşıdığı ışaretlere dıkkat etmez Dostumuz devletlerın tacırlermı de konuklanmız olarak tanırız, te- pelerınde ıstedıklerını taşırlar bız ne yapalım? Avusturyalı dırenır ama Reısul-Kuttap Fransa ıle ılış- kılerı hoş tutmak zorundadır - Bak dostum, Fransızlar başlarına uzum kufesı yer- leştırseler nıçın'dıyesormakBabıâlı nın ışı değıldır O sırada 3 uncu Selım tahttadır, reformcu Sultan, Fransa dakı değışıklığe yakınlık duyuyor, yuzyıl sonra Turkıye'de Cumhurıyetın kurulacağını nereden bılsın? • 1789'un dıne bakışı, Hırıstıyanlığın eleştırısı gıbı algı- landığından Osmanlı dunyasında kımılerıne yatkın gel- mıştı ama ımparatorluğun dağılmasına ıhşkın ılk to- humlar atılmıştı 19 uncu yuzyıldan once Osmanlı'da "vatan' sozcuğu bır kımsenın doğduğu yer demektı, tumcedekı yenne gore bır köy, kent ya da vılayet olabılı- yordu, bugunku anlamını yuklenmemıştı, çunku "mıllı- yetçılık ' bılıncı oluşmamıştı Yıllar geçtıkçe Fransızca 'patne ' (yurt) sözcuğunun anlamı ağır basmaya başla- dı Dırektuvar donemınde Parıs te bulunan Osmanlı Elçı- sı Ali Efendi, yaralanmış askerlere ıhşkın raporunu İs- tanbul'a yazarken belkı de ılk kez "Cumhurıyet davası adına' dem ış 'vatanlan ıçın gosterdıklerı çaba yolunda acı çekıyorlar O yillarda Osmanlı'da "vatan" dıye bır kavram oluş- mamış, 'mıllet' sozcuğu de bır dınsel topluluğu vurgu- luyor, ama, 1789'un mıllıyetçılık fıkırlen, Osmanlı'ya duşer duşmez, Ermenısı, Rumu Turku, Bulgarı bırbırı- nın boğazına sarılıverıyor Şımdı sıra Turk-Kurt boğazlaşmasındadır, çunku 1789 en son Kurtlere ulaştı • Sosyahzmde "mıkromıllıyetçılık" daha başka deyışle "dar mıllıyetçılık" gerıcılıkle eşanlamhdır, ancak em- peryalızme karşı ıtıcı guç yaratan ulusal akımların değe- rı vurgulanır, bu olçekle Kurt mıllıyetçıhğının PKK tero- rune yansıyan dışavurumu sosyalızmle bağdaşamaz Denebılır kı ' Ankara'da Amerıkaya donuk bır yonetım var, TC Washıngton a bağlı değıl mı? Öyleyse PKK emperyalız- me karşı çarpışıyor ve dırenıyor " Yokcanım ABD, Ortadoğu'da çeşıtlı Kurt guçlerıyle de pıngpong topu gıbı oynuyor, PKK'nın uslendığı Surıye, VVashıng- ton'un elının altındadır, Kuzey Irak'takı Kurt Federe Dev- letı Adana dakı Çekıç Guç marıfetıyle kuruldu ve korunu- yor Anadolu da Türk ve Kurt emekçılerını bırbırıne düş- man eden her şıddet eylemı, emperyalızmın ekmeğıne tereyağı surer, bu gerçek ıkı kere ıkı dort eder kadar ke- sın TANRI'YADÖNÜŞ Rahmetli Beşire Aksoy'un eşi; Süreyya, Süha, Suat ve Esin Aksoy'un babalan; Gaziantep eskı Mılletvekılı ve Atatürk'ün Türk Dil Kurumu Genel Yazmanı ÖMERASIM AKSOY 30 Ekım 1993 günü Tann'nın rahmetıne kavuşmuştur. Cenazesi 1 Kasım pazartesi günü TBMM'de saat 11 'de yapılacak törenden ve Kocatepe Camii'nde blınacak öğle namazından sonra 2 Kasım salı günü Gaziantep'te toprağa verilecektir. YAKINLARI ÖMERASIMAKŞOY SONSUZLUĞA GÖÇTÜ Atatürk'ün Türk Dıl Kurumu'nun eski Genel Yazmanı, değerli bilim adamı, dil devrımınin ödünsüz savunucusu, derneğimızın üyesı ÖMERASIM AKSOY bizlere ürünlennı ve ülküsünü aktararak sonsuzluğagöctü. 1 Kasım 1993'te, TBMM'de saat 11.00'de yapılacak törenden sonra Kocatepe Camıi'nden Gaziantep'e uğurlayacağız. Aılesıne ve ulusumuza başsağlığı dılıyor, anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. DİLDERNEĞ1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle