08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22OCAK1993CUMA* CUMHURİYET SAYFA HABERLEREN DEVAMI 17 CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafi 1. Sayfada rampalarını yeniden vurmuş olması beklenti sürecini değiştıren bir öge olmuyor Çünkü Clinton resmen göre- \/e başlamadan önce, Bush'un koyduğu kuralları aynen sürdüreceğini açıklamıştı. Bosna-Hersek'teki iç savaşa son vermek içın askerı müdahaleyi önplana alan son demecine karşın, Clin- ton un nasıl bir çözüm önereceği; soykırımı önleyecek askeri müdahalenin biçimi bilinmiyor. Bush yönetimi, olumsuz tutumunu savunurken Bosna-Hersek'e askeri müdahaleyi Ingiltere nın önledi- ğinı soylüyordu. Ancak, dostu ülkelere -örneğin bize- Bosna-Hersek'e askeri müdahalede "Amerikan kara askerinin kullanılamayacağını" da duyuruyordu. Sırpların birden barış planını kabul etmeleri, Ankara- da fazla heyecan uyandırmadı. Dışişleri'ndeki yorumla- ra göre barış planı, Sırp kıyımının sona ereceği anlamını taşımıyor. Tersine, Sırpların kanlı uygulamalarını sürdü- rebitecekleri üzerinde duruluyor. Bu nedenle, Dışışlen uzrnanları, barış planınm kabu- lüne karşın, Bosna-Hersek'e askeri bir müdahalenin mutlaka gerekeceğinı söylüyorlar. Bu yönde askeri mü- dahaleyi btçimlendirecek bir kararın Güvenlik Konseyi- nden çıkması, Clinton'un atacağı adıma bağlı. Bir yandan da günümüzdeki olayları önemseten ge- lişmeler izleniyor. örneğin, BM hukuk bürosunun, "ABD'nin Irak 'a karşı giriştiği son savaşın BM kararları- na dayanmadığını" belirieyen bir görüş açıklaması, aykırı görüşlere yeni boyuttar kazandırıyor, başlaması olası yeni tartışmalara malzeme sağladığından söz edi- liyor Çdişkl Türkiye-lrak ilişkilerinde de tuhaf bir hava esiyor. Çe- kiç Güç, "meşru müdafaa zemininde" Kuzey Irak'ta kimi radar veya uçaksavarları vuruyor. Bu, Türkiye-lrak ara- sında bir savaş nedeni olabilir mi? Hayır, Bağdat'tan ses çıkmıyor Hatta, Irak Büyükelçt- si Tıkriti, hem partilerle yaptığı görüşmelerde hem de Dışişleri'ndeki resmi konuşmalarda "Incırlık Üssu'nün kullanıldığına inanmadığını" soyleyecek kadar ya kara mizah uyguluyor ya da Türk-lrak ilişkilerine gölge düş- mesini istemediklerini vurgulamaya çalışıyor. Bush yönetimi giderayak Türkiye'den olumsuz kimi yanıtlar aldı. "Kuzey Irak'ta güneydekine benzer kap- samlı bir hava harekatı düzenlenmesini" içeren öneriyi, Ankara'nın -isteği askıya alır görünerek- reddettiği bitdi- riliyor. Irak'ın girişeceği ters bir harekete Clinton askersel bir yanıt verirse ya da Türkiye'den Kuzey Irak'ı vurmayı amaçlayan planı açıkça desteklemesini, incirlik'i kulla- nıma açmasını isterse, hükümet neye karar verecek, belli değil. Hükümet kabul edecek gibi görünmüyor Üstelik hü- kümetin kararı da yetersiz. Savunma kapsamı dışına çıkacak bir "askeri harekat için" Bakanlar Kurulu kara- nnın Meclis'ten geçmesi gerekiyor. Müttefiklerin birbirine düştüğünü öne süren hareket- ksnmeterin olduğu sıralarda, böyie bir kararı hükümetin Meclis'ten geçirmesi zor görünüyor. Sorunlar dönüp dolaşıp bir beklenti dönemine girildi- ğini gösteriyor. HAVA DURUMU TÜRKlYE'DE 6 HükümetlncirIik'te ANKARA (CnriMVİyet Bö- m ) - Çekiç Güç uçaklannın Irak'a karşı saldınİannda tncir- hk Üssü'nü hükümetin bılgisı dışında kullanması savlan bir dizi gensoruya yol açü. ANAP, RP ve CHP Inciriik Üssu'nün kullanımında hükümetin "se- yirci dunımuna" düştüğünü öne sürerek, dün peşpeşe gen- soru önerseleri verditer. ANAP, CHP ve RP gmplan gensonı acıbnasına ilişkin baş- vurulanroTBMM Başkanlığı- na yapular. ANAP Genel Baş- kanı Mesut Yılmaz, dün düzen- lediği basn toplanüsında, "Irak'laki son olaylarda Baş- bakan Süleyman Dcmircl vc Bakanlar Kurulu'nun tutu- muyla ilgiU gensoru önergesi veriyoruz. Bugünkü hükümet, cumhuriyet tarihinde Mcclis'c karşı en büyük saygısızlığ) gös- termiş hükûınettir. Meclis'e yanhş bilgi vermiştir" dedi. RP Grup Başkanvekillerin- den Oğuzhan Asiltürk, bir ba- sın toplanusı düzenleyerek, gensoru istemlerinin gerekçele- rini anlaltı. Asiltürk, "bir ya- bana silahlı gücün TBMM'nin karanna aykın olarak Irak'ı bombaladığını" belirterek şun- lan söyledi: "Hükümet, hem halkı hem TBMM'yi gerçek dışı konuş- malarla yanıllmaya çahşmakla ve bu saldınnın BM karanna uygun olduğunu ıddıa ederek bu yabana silahlı gücün savun- masını yapmakladır. Aynca hükümet-, bu saldınyı nefsi mü- dafaa olarak nıtelendirmekte- chr. Bağımsız bir ülkenin top- raklanna, fûze taşıyan savaş ucaklanyla gınp, o ulkenın sa- vunma gücünü tahrip etmeyi meşru nefsı müdafaa şeklınde lakdim etmek, Amerikan yetki- lilerinin daha cesaret edemcdiği ölçüde, kamuoyunu aldatmak demektir. Hükümet, bu, Ame- rika'dan çok Amerikana tutu- muyla milli menfaaücrimize zarar vermiş bulunmaktadır." Asiltürk aynca, iktidar or- taklannın "dün dündür, bugün bugündür" anlayışıyla muhale- fetteyken söylediklerinin tam lersini yaparak, sıyasi panılerin guvenihrliğini ortadan kaldır- dıklannı, böyle bir hükümetin ışbaşında kalmasının ülkenin menfaatinin lehlikeye aülması- na neden olacağını sövledi. CHP Grup Başkanvekille- rinden Uluç Gürkan da, genso- ru açıtmasına ilişkin başvurula- nnı açıkladı. CHP nın oaşvuru- sunda, "İncirük Üssü'nc konuşlandınlan Çekiç Güç'e bağh uçaklar Irak'ın bomba- lanmasmda kullanılmakladır. Bu olayda, Türkiye Cumhuri- yetı hükümetı, ne yazak ki, yal- nızca seyirci konumundadır. İnisiyatif, tümüyle yabancı ül- kelerin elindedir. Türkiye'de konuşlandınlan yabana güçle- rin bir başka ülkeye tecavüzlcn, anayasaya ve TCK'ya aykın- dır. Hükümet, buna rağmen olaya göz yummakta ve kayıt- siz kalmaktadır" dcnildi. ANAP, RP ve CHP, anaya- sanın 99 ve içtüzüğün 107. maddclcri uyannca gensoru açümasını istediler. Böyle giderse BM'den mBoftarafi I. Sayfada "BM'den aynlabiliriz" dedi. Türkiye'ye resmi bır ziyaret için gelen Mesiç'i Esenboğa Havaalarunda Cindoruk kar- şıladı Havaalarunda konuşan Mesiç. BM'nin Bosna-Hersek'- te devam eden olaylarla ilgili gevşek davrandığından yakına- rak "Hırvatlarla Müslümanlar arasındaki olaylar küçüktür. Bosna-Hersek'te asıl suçlu ba- âmsz bir devletın topraklanna 'dıran Sırbistan'dır" dedi. TBMM Başkanı Cindoruk, Sırp vahşetının Türk halkının yüreğinde derin bir infıal yarat- tığın, halkı sükûnete çağırmak- ta :orlandıklannı belirterek ulushrarası kuruluşlann sessiz- lıklenni anlamakta güçlük çek- tikleini söyledi. Cindoruk, bu suskJnluğun sürmemesi için Türliye'nin neler yapabıleceği- nı Ptırvatistan Meclis Başkanı ile gorüşeceklerinı bildirdi. Oin öğleden sonra Mesiç'i makımında kabul eden Cindo- ruk . "Sayın Mesiç'i dinlerken ortacağ derebeylennın vahşeti- nı aılatan bır film seyrediyo- rum zannettim. Böylesine bir ortacağ vahşeti yaşanması in- sanlığın ayıbıdır" diye konuştu. Cindoruk, Avrupa'ya yeni ku- rumlar ve kurallar getirenlerin, Bosna-Hersek'te yaşananlar- dan utanması gerekliğine dik- kat cekerek şöyle dedi: "Bosna-Hersek'te öldürülen 130 bin kişiden, Sırplar kadar BM üyesi ülkeler de sorumlu- dur. Eğer bu, çok kısa zamanda durdurulmazsa BM tartışılır halegelecektir. BM, ağırlıklı ül- keler doğrultusunda karar al- maya devam ederse, bizim gibi ülkeler yeni kuruluşlar. birlikler arayışlanna gidebilecek, hatta işi BM'den aynlmaya kadar götürebilecektir. Mületler Ce- miyeti ilgisizlik nedeniyle iflas etmiştir. Arkasından 2. Dünya Savaşı çıkmıştır. Aynca yeni ABD Başkanı'nın bir şüpheyi ortadan kaldırması gerekir. '130 bin kişi mi, 130 bin varil petrol mü daha önemlidir' şüp- hesıni. BM sonınun yanıü yeni dünya düzeninin başansı ya da akıbetini ortaya çıkaracaktır." Metefo*O)i Genel Müdürlüğü 4 nden alınan bilgıye göre.yurdun dogu kesimterı parçalı ve çok bulutiu ,Orta ve Do$u Karadeniz kıyıtan yaOnnır İç kesimtef ıle İç Anadolu nun kuzey doQusu, DoğM anadohı'nun kuzeyı kar yağışlı.dığer yerler az bulutlu ge- çecek Marmara ile yurdurı ıç kesımlerınden yoğun sis görüle- cak Hava sıcaklığı değışmeyecek.Rüzgar kuzey ve batı yönler- den hatrf esecek Oenızlerımızde ruzgar gûnbatısı karayetden saade 4-16 donız mılı hızta esecek. Mana Myon Afrı Ankara Antalya Aydın BaNkesır Bursa Çanakkale Dıyartoakır Edırne Erzurum Erzincan Estuşefı* fsianbul Izmır Kara Konya Muftia Samsun Trabzon A S K S A A S S A B S K K S S A K S A Y Y ZoogukMks 19" 0" -9* 2" 19' 17" 7 " 7" W 8" 10' -8- -3* •4" 8* 16* -6* -r 15" 10' 10' T *' -1 ' -24" -7* 5' 3* 2" 0* 4* -7' -2* -20* -i<r -10" 3* 3- -20" •10- T 4" 4' 2" Yağmurlu Bulutlu Sisli M GûneşH DÜNYADA AmMerdn Amman Atma Bafictat Bonn Bruksel Cenevre Cezayır Frankfuri Lefltoça nY A A B Y Y B B Y A PttersturgK Londra Madnd Milano Moskova Munih Oeto Pans Prag Rıyad Roma Vıyana Y B B K B Y Y B B A B 1 1 ' 16* 16* 12' 9* 9" 3* 17" 8* 19* - 1 * 12" 8* 6* -1 * 3* 5 ' 12" 8 ' 14* 15* 9 * Sinenıanm ceylanı öldü ATtLLÂDORSAY "Esmer, incc, büyüleyıci, so- fısiike vc uzak..." Bir sinema du. I929'da Edda Hcpburn van Heemstra adıyla Brükscl'de doğmuş, savaş yıllannı Hol- landa'da yaşamış, Londra'da balc eğılimı görmüştü. I948'de ilk kcz Danımarka'da bir fılm çcvirecek, daha sonra sahnede gözükccektı. ilk öncmh rolünü, son aylarda sık sık küçük ekra- na geten "Monle Carlo'ya Gi- diyoruz-Nous Irons Tous a Montc Carlo" adlı bir Fransız müzıkalindc almıştı. Sonra Amcrika geldi. Broad- way'da Colcltc'in "Gigi" rolü- nün alundan başanyla kalktı. öylesine zariflı, öylesıne yete- nckliydi ki, Hollywood'un gö- zünc çarpmaması olanaksızdı. Paramount şirkclinden akJığı öneriyi kabu! etlı. Ve ilk filmin- dc bır prcnscsi oynamak şansı- na crişli. İngiliz kmliyct ailesin- dcn, özclliklc dc prenses Mar- garel'len csinlcncn bu kişilik, prolokoldcn sıktlan, ilk fırsaua halkın arasına kanşıvcren, bu arada Amcnkalı bir gazetccıyc dc gönül vcrcn bır kadındı. Vc VVillıam Wylcr"in yöneltiği "Roma Talili". ona ilk fılmindc Oscar dcncn dcğcrli armağanı gclirivcrdi. İlk fıhniylc siar olmak gibi aslında zx>r bir dcncyimi başa- nyla gcçti Audrey .. Bu kopa- cakmış gibi incccik, tüy gibi hafif, kınlacakmış gibi zayıf genç kadının inanılmaz irilikie- ki gözleri, ona tam bır ceylan görünümü vcriyor ve insanoğ- lunun lüm duygu kataloğunu yansıtmasına yetiyordu. ilk (llmleri, duygusal güldürü lürü- nün en parlak örnekleriydi: Billy VVilder'in "Sabrina" ve "öğleden Sonra Aşk", Stanlcy Donen'in "Komik Yüz-Funny Face", Blakc Edvvards'ın (Tru- man Capote uyarlaması) "Çıl- gınlar Kralicesi-Breakfasl al Tiffany's." Audrey, bu fümlc- rin hemen hepsinde kendisin- den çok yaşlı erkeklerle gönül ilişkisıne giriyordu: "Sabrina"- da Humphrey Bogart, "öğle- den Sonra Aşk"la Gary Coo- per, "Komik Yüz"de Fred Astaire. Bu oldukça Freud'ycn durumun bir nedeni, Holl- ywood'un o yıllarda ünlü erkek oyunculan "genç kan"la takvi- ye düşüncesiyse, bir diğeri de kuşkusuz Audrcy'in hcp ko- runmaya "muhtaç" bir çocuk- kadın görünümüylc, bu lip rol- lercçok iyi oturmasıydı. Hcpburn, arada değışik film- lcrdc dramalik rollcr dc ahyor- du. Kıng Vidor'un yöncttiği iddialı vc dcv Tolstoy uyarla- ması "Savaş vc Banş"la Napol- yon savaşlanna ın gözlcriylc lanık olan Naiaşa rolündc hari- kalar yaraltı. Frcd Zinne- mann'ın "Rahibenin Öyküsü- Thc Nun's Story"sındc ise kcn- disinı Afrika'da aclığı vc yok- sulluğu gidcrmcye adamış rahi- bc rolündc çok başanlı oldu. O sıralarda eşi olan oyuncu Mcl KmU Ferrer'm yöneltiği sayıh iîhn- lerden biri olan "Yeşil Konak- lar-The Green Mansions" ise sanalcının Anthony Pcrkins'k: ilginç bir çift oluşturduğu öncmsız bir fantea olarak kal- 1960'larda sanalçı, yine az, fakal öz fılm ilkesini sürdürdü. John Huslon'un "AıTedilme- yçn-Thc Unforgiven" fılminde bir wcstcrn dckorunda melez bir genç kızı oynarken yine za- rifli, yine duygulandınaydı. VVİlIiam Wylcr'la iki kcz daha çahştı: "Tchlikeli Fısılü-The ChikJren's Hour", sinemada ilk kcz lczbiycnlik konusuna dc- ğinmcyc çalışan (ancak ctrafın- dan dolaşarak pek değinemi- ycn) ilginç bir dramdı. "Hırsız Aşıklar-How lo Sleal a Milli- en" ısc hoş bir güldürü. Stanlcy Donen'te yeniden bir araya gel- di: Bir hırsız-polis komedisi olan "Charadc" (Türkçe'de: si- nemalarda "öldüren Şüphe", TRTde "Saklambaç", Slar'da "Saklı Scrvet"!) Richard Quine yönclıminde yaptığı "Paris When lt Sizzks" adtı güldürü- yü, lüm zamanlann cn iddialı müzikallcrindcn biri olan "My Fair Lady" izledi Ganp biçim- dc Audrey bu fılmdeki Eliza Doolitüc rolünü, sahncdc bü- yük başanyla oynayan Julic Andrcws'in elinden ahyordu. Ama, aynı biçimde, kendisinin sahncdc ustalıkla oynadığı "Gi- gi" fılmi bir müzikal olarak fil- mc çckildiğindc, rol bu kez Leslic Caron'a gidiyordu!.. Audrey, Stanley Donen'lc ücüncü kez "Yolda 2 Kişi" fıl- minde bir araya geldiktcn vc Terence Young'ın ürperlici gc- rilimi "Karanlığa Kadar Bekle"de kör kız rolüylc bcşinci kez Oscar adayi olduktan sonra sincmayı bıraktı. özel yaşamı- na daha çok zaman ayırmak, kcndi hayatını yaşamak isüyor- di. Tam 7 yıl sonra, "Robin ve Marian" fılmiylc döndü, Robin Hood'un sevgilisi Marian'ın Hood'la birlikte (ve Sean Con- nery eşliğinde) yaşlılığını oyna- dı. Zarafaüe laşıdığı yaşı, ona zaman zaman "Kan Bağlan- Bloodline", "They All Laug- hcd" gibi fılmlcrdc oynamak fırsaUnı getiriyordu. Ama artık bambaşka bır rolü benimsemış- ü sanalçı: UN1CEF için, yani dünya çocuklan için çalışıyor, temsiller veriyor, dünyayı dola- şarak onlara yardım topluyor- du. Bir zamanlann sian, kendi çocukluğunun sorunlu günleri- ni anımsamış, hayaiının sonu- nu gerçek bir iyilik perisi olarak geçirmcye karar vermişli. Ülke- mize ilk ve tek gelişi de bu vesi- leyle olacak, bu arada TRTnin bir programına kalılarak Hal- dun Dormen'in sorulannı ya- nıtlayacaktı. Ve sonunda haslalık gdip çallı; incccik profili sanki ölüm- süz gibi duran bu hep genç gö- rünümlü kadını yaşamdan çc- kip aldı. "Roma Talili"nin bir çocuk gibi gülümseyen muzip. şakaa ve duygusal genç kızı yok artık... Koç'tan hükümete çağrı I. Sayfada boşalan Yönetim Kurulu Baş- kanlıgYna ise Halis Komili se- çildi. Yönetim Kurulu Başkan Yardımalıklanna Güler Sa- bano yeniden geürilirken, Ha- lis Komili'den boşalan başkan yardımcılığına da Muharrem Kayhan getirildi. Sinan Tara, İbrahım Betil, Yavuz Canevi, Varol Dereli, Mustafa Koç, Can Paker, Erkut Yucaoğlu da yönetim kurulu üyesi oldular. Yeni Başkan Halis Komili, Cumhuriyet'e yaptığı açıkla- mada, TUStAD'ın faahyetleri- nın devamlılığının esas olduğu- nu, yönetim kurulu yapısının da bunu yansıtuğını belirterek şunlan söyledi: "TÜStAD ekonomı politı- kalarda gördüğu aksaklıklan vurgulamayı bir görev bitir. Bu aksaklıklan bundan sonra da vurgulayacağız. İktidara ilete- ceğız Bundan önce olduğu gibi bundan sonra da TÜSIAD'ın doğru bildiğini söylemeye de- vam edeceğini vurgulamak isti- yonım. Bunu da dinamik bir demokrasinin gereği olarak gö- rüyorum." Genel kurulu bir konuşmay- la açan TÜSİAD Yüksek İsti- şare Konseyi Başkanı Rahmi Koç ise ülkenin yıllardan bcn büyüyerek gelen çok addi eko- nomik sorunlan bulunduğunu söyledi. Bunlann kamu açıkla- n, yüksek enflasyon ve yüksek faiz olduğunu belirten Rahmi Koç, "Bu sorunlar dünden bu- güne meydana gelmemıştır. Senelerin gelirdıği birikimler- dir" diye vurgulamayı ihmal etmedi. Terörle mücadele konusun- da hükümetin kararlı ve istik- rarlı tutumu ıle memleketin "mühim bir badireden sıynldı- ğını" belirten Rahmi Koç. Ata- türk'ün "Siyasi ve askeri zafer- ler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadi zaferierle dona- tılmadıkça verimlı sonuç alına- maz" sözünü hatırlatu. Rahmi Eleştiriye devam ABDURRAHMAN Y1LD1R1M TÜSİAD'ın 23. Gend Kuru- lu bir yandan Hükümel diğer yandan TOBB ile yaşanan gcr- ginliğın izlcrini taşıdı. Başbakan Demırel genel ku- rula kaulmazken, iki bakanını gönderdi vc Ersin Faralyalı aracılığıyla mesajını i!etti:"Bir yıl boşa geçmedi". Hükümet'tcn gelen bu mcsaj yanında Yüksek İslişare Kon- sayi Başkanı Rahmi Koç da, Ankara'da söytediği ve Başba- kan Dcmircl'ın hışmına uğra- yan "Koca bir yıl konuşmayla geçti" yargısını bir ölçüde yu- muşattı. Koç, konuşmasının başİangıanda dağılan Sovyct- ler Birligi'ndeki sanalardan, Bosna Hcrsek'leki kalüama ka- dar bir çok dış olayı sıraladı. Bu olaylann ülkeyi dış poKükada çok uğraştırdığını belirtli ve "bclkidc 2. Dünya harbinden bu yana Türkiye, hiçbİT senc bu kadar ceşilli ve süratli gclişen dış olaylar ile meşgul olma- nuştı". Toplantının görünmeyen ikinci gündcmi ise TOBB ile gi- rilen çatışmaydı Tüm lopluma uzlaşma çağnsı yapan özel kesi- min kendi içinde uzlaşmakta zorluk çckmesi "güzel bir gö- rüntü dcğikli". Buna da Yöne- tim Kurulu Başkanı Bülent Eczaabaşı kendi tara içinde açıkladı. Çatışma," Türk loplu- munun yaşamakta olduğu çok boyutlu değişım sürecinin do- ğal sonucuydu". Kürsüden dbıtonda Irakıvurdu mBaparafil. Sayfada uçaklannın başka bir olayla karşılaşmadan görevlerini ta- mamladıklan belirtildi. Irak, ABD Başkanı Clinton'- ın göreve başlaması nedeniyle bir "iyi nıyet" gösterisi olarak önceki gün tek yanh ateşkes ilan etmiştı. Irak Mechs Başka- nı Medhi Salıh, ülkesinin yeni ABD yönetimi ile "yapıcı ilişki- ler" arayışı içinde olduğunu be- lirterek karşı taraftan ateş açıl- madıkça ateşkesi bozmayacak- lannı behrtmişti. ABD: Politikamızı sfirdûreceğiz ABD'nin yeru Başkanı Clin- ton. Kuzey Irak'ta dün meyda- na gelen olayla ilgili olarak yaptığı açıklamada, ABD'nin şu andaki politikasını sürdüre- ceklerim bildirdi Clinton. görevi devreden Be- yaz Saray yetkilileri ile yaptığı görüşmeden sonra gazetecilerin sorulanna verdiği yanıtta, "Po- litikamızı sürdüreceğiz. Bu po- liükada kalacağız, bu Amen- kan politikasıdır" dedi. ABD'nin yeni Dışişleri Baka- nı VVarren Christopher da "Ctinton yönetimi, bölgedeki kararlıhğını göstermiştir" dedi. Christopher. ABD'nin uçuşa yasak bölgedeki pilotlannı ko- rumayı sürdüreceğini söyledi. Irak: Ateşkes sfirecek Öte yandan Irak, ABD uçak- lannın uçaksavar bataryalannı bombalamasına rağmen, tek yanh olarak ilan ettiği ateşkesi sürdüreceğini bildirdi. Irak Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili tarafından yapılan açıklamada, Amerikan uçakla- nnın Kuzey Irak'taki son hare- ketleri "saldırgan ve provokas- yona yönelik" olarak nitelendi- rildi. Irak radyo ve televizya; nunda yayımlanan dışişleri Koç. şöyle devam etti: "Işbaşında bulunan hükü- metımizden çözüm bekleyen acü sorunlann, 1993"te karara bağlanmasını diliyoruz. Geçti- ğimiz sene lerörün basünlma- sında nasıl kı işbirliğı yapıldıy- sa, 1993'te de ekonomimiziıı terör haline gelen sorunlannın çözülmesınde öyle bir işbirliği yapalım." Türk Sanayicileri ve İşadam- lan Derneği'nın 23. Genel Ku- rulu The Marmara Otelfnde yapıldı Bülent Eczacıbaşfdan boşalan TÜSİAD Yöneum Kurulu BaşkanhgYna Halis Komili seçildi. Başkanlık görevmı devreden Bülent Eczaabaşı genel kuruia veda konuşmasında ülkenin pek çok sorununun ancak top- lumsal uzlaşma ile çözülebilece- ğine inandıklannı söyledi. Özel kesimi temsil eden çaü kuruluş- lar arasındaki tartışmalann son dönemde iyice alevlendiğini kaydeden Bülent Eczacıbaşı "Ne yazık ki kamuoyuna yan- söylencn üstü kapab vc rcsmı açıklamadan latmin ohnayan arka sıralardaki bir TÜSİAD üyesi "Siyaset, siyaset" dedi. "Siyasettc her şey mübahür. Patronlar kulübüne çat, puanı topla. Kolay yoldan bakan olursun" açıklamasını hiç de- ğilsc yanındaki üyelere duyur- du. Toplantıda açıklığa kavuşan bir başka konu ise TÜSİAD'ın Hükümete yönelik cleştirilerine devam edeceğı idi. Yönetim Kurulu Başkanı ile üç üyenin dcğişmcsi TÜSİAD'ın strateji- sinde bir değişiklik yaratmaya- cakü. Olsa olsa 'yoğurt yiyiş biçimindc bir farklılık" olabilir- di. TÜSİAD bundan sonra da, "Ülkenin uzun döncmlı yarar- açıklamasında, Irak uçaksavar radarlannın keşif uçuşu yapan ABD uçaklan üzerine kilitîen- diği yalanlandı. Dışişleri Bakanhğı, Çekiç Güç uçaklannın Kuzey Irak'ta bulunan bir radan bombala- masının "münferit" bir çatışma olarak kalacağını ümit ettığini açıkladı. Açıklamada. bu olayın son 36 saat zarfındaki ilk olay oldu- ğu vurgulanarak Irak'ın tek yanh olarak ilan etliği ateşkese başta Türkiye olmak üzere uluslararası toplumun olumlu tepki gösterdiği belirtilerek "Bu ateşkesin yürürlükte olduğu sı- rada, bölgede uçan bir koalis- yon uçağına tehdit yönellilme- sinin münferit bir olaydan ibareı olduğunu ümit ediyo- ruz" denildi. Demirel Başbakan Süleyman Demı- sıyan, güzel bır görüntü değildi. Tüm topluma uzlaşma çağn- sında bulunan özel kesim, ken- di içjnde uzlaşmakta güçlük çekiyordu" diye konuşıu Toplantıya davetli olduğu halde yoğun işlennden dolayı gelemediği belirülen Başbakan Demirel'in yenne hükümet adı- na Enerji Bakanı Ersin Faral- yalı ile Devlet Bakanı Mehmet Batallı katıldı. Ersin Faralyalı konuşmasının başİangıanda " 1992 hiç de kaybedilmış bır yıl değildir. Hiçbır gösterge 1991"- den kötü olmartuştır" derken arka sıralarda oturan TÜSİAD üyeleri "Stfır büyümenin üzeri- ne tabii ki bu gelışmeler sağlan- malıydı" değerlendirmesınde bulundular. 1993 yılını yaünm seferberliği ilan ettiklerini belir- ten Faralyalı, kaynaklan belli olan teşvikler getirdiklerini ve mega projeleri bulunduğunu belirterek sanayici ve işadamla- nna "KoUannızı sıvayın ve hızlı bir yatınm temposuna gırin" çağnsı yaptı. lanyla kunımun temsil etliği kesimin çıkarlan arasında bağ- lanlı" kurmaya devam edecek. "önce ülkenin uzun vadeli ya- rarlannın ne yönde olduğunu düşünecek, temsil eltigi kesime ona göre yön vcrmeyc çalışa- cak". "Siyasetin gereklen akıla ekonomik politakalann önünü kesüği zaman sesini yükselte- cek." TÜSİAD "topluma scslen- meye" devam edecek. Türkiye'- yi yönclenlcre dcslck olmak amacıyla "doğru bildiklcrini açıkça dile getirecek". Bir gün Yüksek İslişare Kon- seyi Başkanı, bir gün Yönetim Kurulu Başkanı yükkmccek. Kısaca Tüsiad'da Genel Kurul ile dcğişen sadccc başkan. O ka- dar. rel, Irak'ın. 36. paralelin kuze- yinefiizeyerlcştırcrek uçaklara karşı müdahale tedbirleri içeri- sine ginnekten vazgeçmesi ge- rektiğini söyledi. Demirel. dün İstanbul Valiliği'nden aynlır- ken bir gazetecinin soıusunu şöyle yarutladı: "Her gün yapıyorlar. Uçak aşağıdan radar kılıtlenmesine maruz kahrsa, onu bir tecavüz sayıyor kendisine. lrak'ın geti- rip 36. paralelin üstüne füze yerleştirmesi, sonra da her gün uçaklara karşı birtakım müda- hale tedbirleri ıçerisine girmesı. işte budur vazgeçmesi gereken şey. Türkiye'de kusur aramayın. Türkiye'de tanıtım kusuru ara- mayın. Bu füzeler kımlere karşı. kime karşı kullanılacak. Tür- kiye'de bütiin bunlan eleştiren- ler olabilecektir. Yalnız kimin tarafında olduklannı ortaya koymalan lazım." GOZLEM UĞUR MUMCU ffi 1. Sayfada kam, vali, savcı, yargıç ve subay olmak istiyorlar? Bu uzun vadeli eğitim ve bürokratik yerleşim projesinl kimler planlıyor? 1973yılında çıkanlan Milli Eğitim Temel Yasası'nın 31. maddesi, liseleri bitirenterin ancak "yetiştirildıkleh yön- de" yüksek öğrenim yapacakları ilkesini getirmişti. Bu madde ne zaman değiştirildi biliyor musunuz? Atatürkçülük adına yasa düzeninin getirildiği 12 Eylül döneminde! Bu madde, 16 Haziran 1983 günü değiştirilerek mad- dedeki "yetiştirildikleri yönde" yüksek öğrenim yapma- ları koşulu kaldırıldı. Cumhurbaşkam Evren ve Milli Güvenlik Konseyi, sa- bah aksam "Atatürk, A/afür*"diye diye Atatürk'ün "Tev- hid-i Tedrisat Kanunu"nu rafa kaldırarak imam- hatipti- lere yüksek öğrenim kapılarını açtılar. Bugün, Diyanet işleri Başkanlığı'nda çalışan toplam personelin ancak yüzde altısı yüksek okul çıkışlı. Neden, llahiyat fakültelerı ile yüksek Islam enstitüleri- ni bitirenler dın adamı olarak çalışmıyorlar? Diyanet İşleri Başkanlığı'ndaki toplam personel sayısı bugün 70 bini aştı. Bu 70 bin 99 personelin ancak39 bin 907'si imam-hatip liseleri çıkışlıdır. Demek ki imam-hatip liselerini bitirenler, yetiştirildik- leri ve yararlı olacaklan alanda çalışmıyorlar. Peki ne yaptyorlar? Hukuk fakültelerini bitirip savcı ve yargıç, hukuk ve si- yasal bilgiler fakültelerini bitirip polis müdüru ve kayma- kam oluyorlar. Yarın ya da öbürgün vali de olacaklar... Bugüne kadar imam-hatip liselerini bitiren 433.277 ki- şi var. Diyanet işleri'nde çalışan imam-hatipli sayısı 39 bin. İmam-hatip liselerini bitiren her 10 kişiden bir kişi Di- yanet Işleri Başkanlığı'nda görev alıyor. Üstelik, mesleki ve teknik öğrenim liselerınde öğrenci sayısı artışı yüzde 374, imam-hatip liselerinde yüzde 1.246 olmuştur. Genel liselerde öğrenci sayısı son yirmi yılda 3 kat, meslek liselerinde 4.9 kat, imam-hatip liselerinde yüzde 13.4 kat artmıştır! Bu artışa karşın Diyanet işleri Başkanlığı'nda ilkokul mezunları imam ve hatiplik yapıyorlar. Diyanet İşleri Başkanlığı'nda imam-hatip lisesi çıkışlılar yerine çalı- şan ilkokul çıkışlıların sayısı 18 bin 362'dir. İmam ve hatip olarak yetiştirilenler emniyet müdürü, savcı, yargıç, kaymakam olacaklar, bu yasa değişikliği TBMM'den de geçerse subay da olacaklar, hiç dın eğiti- mi görmemiş ilkokul mezunları da imam ve hatiplik ya- pıp camilerde vaaz verecekleri Bunda bir yanlışlık, bir çarpıklık yoK mu? Imam-hatipliler din adamı olarak çalışmayacaklarsa, neden art arda imam-hatip okulları açılıyor? Neden bu okullardaki öğrenci sayısı her yıl bu kadar artıyor? İmam-hatip lisesi mezunları neden yetiştirildikleri alanlar dışındaki işlerde göreviendiriliyor? Eskiler, "Camiye, kışlaya, mektebe siyaset sokul- maz" derlerdi. Bu yasa tasansı TBMM'den geçerse camilere ve oküdara sokulan dinsel siyaset, kışlalara da sokulmuş olacak. Türkiye'de son yıllarda siyaset, ticaret ile tarikaüarla içiçe gelişiyor. - - Dinsel siyaset, 12 Eylül 1980 mûdahalesinden sonra parasal kaynağa da kavuşarak devlet içinde de köşe başlannı tuttu. Ellerınde yayın organları, yayınevleri, te- levizyon kanallan ve arkalarında da her gün bu gazete- lere reklamlar veren Suudi kökenli islam bankerleri var. 1983 yılında Milli Eğitim Temel Yasası'nı değiştirdiler, bugün Harp Okulu Yasası'nı... "Imam-hatiplilerin harp okullarına girmelerini iste- yen" Atatürk'ün partisi CHP'nin Genel Sekreteri başta olmak üzere bu uğurda çaba gösterenler doğrusu bü- yük başarı elde ettiler. -Yasa var ol Harbiye/Selamünaleyküm sivil topluml Maşallah ikinci cumhuriyet/ Ruhuna ei fatiha laiklik... Ders: Din Konu: Seks inâhlari AYŞESAYIN ANKARA - Başkent'in göbe- ğinde bir lise. Velilerin, çocuk- lannı kayıt ettirebilmek için araya milletvekili torpilleri koy- durduğu ünlü Çankaya Lisesi. Ders, din kültürü ve ahlak bilgi- si, konu, öğretmenin yönlendir- mcsıne bakılırsa "seks günahla- n..." Çankaya Lisesi, 6 Fen C Sını- fı öğrcncilerinin ifadelerine gö- re, din küllürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Ali Tatar," 18-35 yaş arası kadınlann dnsel yönden çok güçlü olduğu ve bu kadın- lann hayvani dürtüler taşıdığt" yolunda "yorumlar" yapıyor. Konuyla ilgili şikâyeUerini Cumhuriyet'c anlatan öğrenci- ler, Tatar'ın bununla da yetin- mcyip"kızçocuklann bekareti- ni babalannın bozabileceği, bunun dini yönden bir sakınca- sı olmadığı, televizyona çıkan minı elekli kadınlann fahişe ol- duğu, Türkiye'de son 100 yılda yetişen devlei adamlannın hep- sinin istisnasız vatan haini" gö- rüşlerini açıkladığını iddia etti- ler. öğrenciler, Tatar'ın sözlerin- dcn rahatsız olduklan için du- rumu ailelerine ıletüklerini ve okul müdürlüğünc dcfalarca şi- kâyelte bulunmalanna karşın, bir sonuç alınamadığını söyle- diler öğrenci, veli ve bazı öğretmen- lcrin Ankara İl Milli Eğilim Müdürlüğünc yaptığı başvuru üzerine, Ali Tatar hakkında so- ruşlurma açıldığı öğrenildi. Çankaya Lisesi öğrencileri, 28 Ekim 1992 larihinde İl Milü Eğitim Müdürlüğü'ne yaptık- lan başvuru sonucu iki müfetti- sin olayı araşlırmak için görev- lcndinldiğini, ancak hiçbir sonuç alınamadığını söylediler. Öğrenciler, İl Milli Eğitim Mü- dürlüğü vc okul müdürlüğünc şikâyct etmeleri nedeniyle Ta- tar'ın yazıhlarda birkaç islisna dışında büıün öğrcncılcrc kınk not verdiğini belirterek, "Şu an- da, kamemize dın kültürü ve ahlak bilgisınden zayıf gelecek, çünkü müfetıişlerlc de arası iyi olduğu için bizi hedef almış du- rumda" görüşûne yer verdiler. AH Tatar'ın başka bir sınıfta da "Tecavüz kacınılmaz olduğun- da zevk almaya bak" dediğini belirten öğrenciler, ailelerinin şikâyetine karşın, Talar'a hiç- bir uyan gelmediğini söylediler. Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Ali Tatar ise bu id- dialan, "Bunlar tamamen aal- sız, beni çekemeyenlerin yön- lendirmesiyle yapılan şeyler" diye yalanladı. Konuyla ilgili Cumhuriycl'in sorulanm yanıt- layan Tatar, "18-35 yaş araa kadınlann hayvani dürtüler ta- şıdığı" şeklinde telkinde bulun- madığını belirterek şu görüşlere yer verdi: "Eğer öyle bir şey söyiesey- dim, bunun içine benim eşim de girer. Kızlanm var, ailem var, onlar da girer. Yani bunlar ayıp şeyler. Belli bir dönem insanın hakikaten gençlik dönemidir. Ben, ilimi, sanaü, ahlakı bir ta- rafa itip de bu tür şeylerin peşi- ne gitmemek lazım diye ben çocuklanmı uyardım. Yoksa, öyle şeyler ayıptır, terbiyesizlik- tir. Affedersiniz, bakın neler demişim, 'bir kız önce babasry- la yatmalı.' Bu iddialar üzerine ben çocuklara, 'Benim kanım- da Türk kanı dolaşıyor, göğ- sümdc de İslam inana var, nasıl böyle bir şey söylersiniz?' de- dim." Tarihi eser mBaftarafil. Sayfada eserden, 3 madeni koç figürini 8 adet altın sikke, 4 adet değışik şekillerde kap, 2 adet gümüş sikke, bir adet madeni kaşık. bir adet küçük silindir ve bir adet altın yüzüğün, Helenistik ve Arkaiİc dönemlere ait olduğu anlaşıldı. Yakalanan eserlerin yaklaşık 5 mılyar lira değer taşı- dığı, ıncelenen diğer 4 esenn ise taklit olduğu belirlendı İstanbul Emniyet Müdürlü- ğü larafından dün yapılan açık- lamada aynca halen yurtdışın- da fırarda bulunan Edıp Teilı ile Edız Telhağaoğlu'nun yaka- lanması için çalışmalann sur- dürüldüğü bildınldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle