Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22OCAK1993CUMA* CUMHURİYET SAYFA
HABERLEREN DEVAMI 17
CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafi 1. Sayfada
rampalarını yeniden vurmuş olması beklenti sürecini
değiştıren bir öge olmuyor Çünkü Clinton resmen göre-
\/e başlamadan önce, Bush'un koyduğu kuralları aynen
sürdüreceğini açıklamıştı.
Bosna-Hersek'teki iç savaşa son vermek içın askerı
müdahaleyi önplana alan son demecine karşın, Clin-
ton un nasıl bir çözüm önereceği; soykırımı önleyecek
askeri müdahalenin biçimi bilinmiyor.
Bush yönetimi, olumsuz tutumunu savunurken
Bosna-Hersek'e askeri müdahaleyi Ingiltere nın önledi-
ğinı soylüyordu. Ancak, dostu ülkelere -örneğin bize-
Bosna-Hersek'e askeri müdahalede "Amerikan kara
askerinin kullanılamayacağını" da duyuruyordu.
Sırpların birden barış planını kabul etmeleri, Ankara-
da fazla heyecan uyandırmadı. Dışişleri'ndeki yorumla-
ra göre barış planı, Sırp kıyımının sona ereceği anlamını
taşımıyor. Tersine, Sırpların kanlı uygulamalarını sürdü-
rebitecekleri üzerinde duruluyor.
Bu nedenle, Dışışlen uzrnanları, barış planınm kabu-
lüne karşın, Bosna-Hersek'e askeri bir müdahalenin
mutlaka gerekeceğinı söylüyorlar. Bu yönde askeri mü-
dahaleyi btçimlendirecek bir kararın Güvenlik Konseyi-
nden çıkması, Clinton'un atacağı adıma bağlı.
Bir yandan da günümüzdeki olayları önemseten ge-
lişmeler izleniyor. örneğin, BM hukuk bürosunun,
"ABD'nin Irak 'a karşı giriştiği son savaşın BM kararları-
na dayanmadığını" belirieyen bir görüş açıklaması,
aykırı görüşlere yeni boyuttar kazandırıyor, başlaması
olası yeni tartışmalara malzeme sağladığından söz edi-
liyor
Çdişkl
Türkiye-lrak ilişkilerinde de tuhaf bir hava esiyor. Çe-
kiç Güç, "meşru müdafaa zemininde" Kuzey Irak'ta kimi
radar veya uçaksavarları vuruyor. Bu, Türkiye-lrak ara-
sında bir savaş nedeni olabilir mi?
Hayır, Bağdat'tan ses çıkmıyor Hatta, Irak Büyükelçt-
si Tıkriti, hem partilerle yaptığı görüşmelerde hem de
Dışişleri'ndeki resmi konuşmalarda "Incırlık Üssu'nün
kullanıldığına inanmadığını" soyleyecek kadar ya kara
mizah uyguluyor ya da Türk-lrak ilişkilerine gölge düş-
mesini istemediklerini vurgulamaya çalışıyor.
Bush yönetimi giderayak Türkiye'den olumsuz kimi
yanıtlar aldı. "Kuzey Irak'ta güneydekine benzer kap-
samlı bir hava harekatı düzenlenmesini" içeren öneriyi,
Ankara'nın -isteği askıya alır görünerek- reddettiği bitdi-
riliyor.
Irak'ın girişeceği ters bir harekete Clinton askersel bir
yanıt verirse ya da Türkiye'den Kuzey Irak'ı vurmayı
amaçlayan planı açıkça desteklemesini, incirlik'i kulla-
nıma açmasını isterse, hükümet neye karar verecek,
belli değil.
Hükümet kabul edecek gibi görünmüyor Üstelik hü-
kümetin kararı da yetersiz. Savunma kapsamı dışına
çıkacak bir "askeri harekat için" Bakanlar Kurulu kara-
nnın Meclis'ten geçmesi gerekiyor.
Müttefiklerin birbirine düştüğünü öne süren hareket-
ksnmeterin olduğu sıralarda, böyie bir kararı hükümetin
Meclis'ten geçirmesi zor görünüyor.
Sorunlar dönüp dolaşıp bir beklenti dönemine girildi-
ğini gösteriyor.
HAVA DURUMU TÜRKlYE'DE
6
HükümetlncirIik'te
ANKARA (CnriMVİyet Bö-
m ) - Çekiç Güç uçaklannın
Irak'a karşı saldınİannda tncir-
hk Üssü'nü hükümetin bılgisı
dışında kullanması savlan bir
dizi gensoruya yol açü. ANAP,
RP ve CHP Inciriik Üssu'nün
kullanımında hükümetin "se-
yirci dunımuna" düştüğünü
öne sürerek, dün peşpeşe gen-
soru önerseleri verditer.
ANAP, CHP ve RP gmplan
gensonı acıbnasına ilişkin baş-
vurulanroTBMM Başkanlığı-
na yapular. ANAP Genel Baş-
kanı Mesut Yılmaz, dün düzen-
lediği basn toplanüsında,
"Irak'laki son olaylarda Baş-
bakan Süleyman Dcmircl vc
Bakanlar Kurulu'nun tutu-
muyla ilgiU gensoru önergesi
veriyoruz. Bugünkü hükümet,
cumhuriyet tarihinde Mcclis'c
karşı en büyük saygısızlığ) gös-
termiş hükûınettir. Meclis'e
yanhş bilgi vermiştir" dedi.
RP Grup Başkanvekillerin-
den Oğuzhan Asiltürk, bir ba-
sın toplanusı düzenleyerek,
gensoru istemlerinin gerekçele-
rini anlaltı. Asiltürk, "bir ya-
bana silahlı gücün TBMM'nin
karanna aykın olarak Irak'ı
bombaladığını" belirterek şun-
lan söyledi:
"Hükümet, hem halkı hem
TBMM'yi gerçek dışı konuş-
malarla yanıllmaya çahşmakla
ve bu saldınnın BM karanna
uygun olduğunu ıddıa ederek
bu yabana silahlı gücün savun-
masını yapmakladır. Aynca
hükümet-, bu saldınyı nefsi mü-
dafaa olarak nıtelendirmekte-
chr. Bağımsız bir ülkenin top-
raklanna, fûze taşıyan savaş
ucaklanyla gınp, o ulkenın sa-
vunma gücünü tahrip etmeyi
meşru nefsı müdafaa şeklınde
lakdim etmek, Amerikan yetki-
lilerinin daha cesaret edemcdiği
ölçüde, kamuoyunu aldatmak
demektir. Hükümet, bu, Ame-
rika'dan çok Amerikana tutu-
muyla milli menfaaücrimize
zarar vermiş bulunmaktadır."
Asiltürk aynca, iktidar or-
taklannın "dün dündür, bugün
bugündür" anlayışıyla muhale-
fetteyken söylediklerinin tam
lersini yaparak, sıyasi panılerin
guvenihrliğini ortadan kaldır-
dıklannı, böyle bir hükümetin
ışbaşında kalmasının ülkenin
menfaatinin lehlikeye aülması-
na neden olacağını sövledi.
CHP Grup Başkanvekille-
rinden Uluç Gürkan da, genso-
ru açıtmasına ilişkin başvurula-
nnı açıkladı. CHP nın oaşvuru-
sunda, "İncirük Üssü'nc
konuşlandınlan Çekiç Güç'e
bağh uçaklar Irak'ın bomba-
lanmasmda kullanılmakladır.
Bu olayda, Türkiye Cumhuri-
yetı hükümetı, ne yazak ki, yal-
nızca seyirci konumundadır.
İnisiyatif, tümüyle yabancı ül-
kelerin elindedir. Türkiye'de
konuşlandınlan yabana güçle-
rin bir başka ülkeye tecavüzlcn,
anayasaya ve TCK'ya aykın-
dır. Hükümet, buna rağmen
olaya göz yummakta ve kayıt-
siz kalmaktadır" dcnildi.
ANAP, RP ve CHP, anaya-
sanın 99 ve içtüzüğün 107.
maddclcri uyannca gensoru
açümasını istediler.
Böyle giderse BM'den
mBoftarafi I. Sayfada
"BM'den aynlabiliriz" dedi.
Türkiye'ye resmi bır ziyaret
için gelen Mesiç'i Esenboğa
Havaalarunda Cindoruk kar-
şıladı Havaalarunda konuşan
Mesiç. BM'nin Bosna-Hersek'-
te devam eden olaylarla ilgili
gevşek davrandığından yakına-
rak "Hırvatlarla Müslümanlar
arasındaki olaylar küçüktür.
Bosna-Hersek'te asıl suçlu ba-
âmsz bir devletın topraklanna
'dıran Sırbistan'dır" dedi.
TBMM Başkanı Cindoruk,
Sırp vahşetının Türk halkının
yüreğinde derin bir infıal yarat-
tığın, halkı sükûnete çağırmak-
ta :orlandıklannı belirterek
ulushrarası kuruluşlann sessiz-
lıklenni anlamakta güçlük çek-
tikleini söyledi. Cindoruk, bu
suskJnluğun sürmemesi için
Türliye'nin neler yapabıleceği-
nı Ptırvatistan Meclis Başkanı
ile gorüşeceklerinı bildirdi.
Oin öğleden sonra Mesiç'i
makımında kabul eden Cindo-
ruk . "Sayın Mesiç'i dinlerken
ortacağ derebeylennın vahşeti-
nı aılatan bır film seyrediyo-
rum zannettim. Böylesine bir
ortacağ vahşeti yaşanması in-
sanlığın ayıbıdır" diye konuştu.
Cindoruk, Avrupa'ya yeni ku-
rumlar ve kurallar getirenlerin,
Bosna-Hersek'te yaşananlar-
dan utanması gerekliğine dik-
kat cekerek şöyle dedi:
"Bosna-Hersek'te öldürülen
130 bin kişiden, Sırplar kadar
BM üyesi ülkeler de sorumlu-
dur. Eğer bu, çok kısa zamanda
durdurulmazsa BM tartışılır
halegelecektir. BM, ağırlıklı ül-
keler doğrultusunda karar al-
maya devam ederse, bizim gibi
ülkeler yeni kuruluşlar. birlikler
arayışlanna gidebilecek, hatta
işi BM'den aynlmaya kadar
götürebilecektir. Mületler Ce-
miyeti ilgisizlik nedeniyle iflas
etmiştir. Arkasından 2. Dünya
Savaşı çıkmıştır. Aynca yeni
ABD Başkanı'nın bir şüpheyi
ortadan kaldırması gerekir.
'130 bin kişi mi, 130 bin varil
petrol mü daha önemlidir' şüp-
hesıni. BM sonınun yanıü yeni
dünya düzeninin başansı ya da
akıbetini ortaya çıkaracaktır."
Metefo*O)i Genel Müdürlüğü
4
nden alınan bilgıye göre.yurdun
dogu kesimterı parçalı ve çok bulutiu ,Orta ve Do$u Karadeniz
kıyıtan yaOnnır İç kesimtef ıle İç Anadolu nun kuzey doQusu,
DoğM anadohı'nun kuzeyı kar yağışlı.dığer yerler az bulutlu ge-
çecek Marmara ile yurdurı ıç kesımlerınden yoğun sis görüle-
cak Hava sıcaklığı değışmeyecek.Rüzgar kuzey ve batı yönler-
den hatrf esecek Oenızlerımızde ruzgar gûnbatısı karayetden
saade 4-16 donız mılı hızta esecek.
Mana
Myon
Afrı
Ankara
Antalya
Aydın
BaNkesır
Bursa
Çanakkale
Dıyartoakır
Edırne
Erzurum
Erzincan
Estuşefı*
fsianbul
Izmır
Kara
Konya
Muftia
Samsun
Trabzon
A
S
K
S
A
A
S
S
A
B
S
K
K
S
S
A
K
S
A
Y
Y
ZoogukMks
19"
0"
-9*
2"
19'
17"
7 "
7"
W
8"
10'
-8-
-3*
•4"
8*
16*
-6*
-r
15"
10'
10'
T
*'
-1 '
-24"
-7*
5'
3*
2"
0*
4*
-7'
-2*
-20*
-i<r
-10"
3*
3-
-20"
•10-
T
4"
4'
2"
Yağmurlu Bulutlu Sisli M GûneşH
DÜNYADA
AmMerdn
Amman
Atma
Bafictat
Bonn
Bruksel
Cenevre
Cezayır
Frankfuri
Lefltoça
nY
A
A
B
Y
Y
B
B
Y
A
PttersturgK
Londra
Madnd
Milano
Moskova
Munih
Oeto
Pans
Prag
Rıyad
Roma
Vıyana
Y
B
B
K
B
Y
Y
B
B
A
B
1 1 '
16*
16*
12'
9*
9"
3*
17"
8*
19*
- 1 *
12"
8*
6*
-1 *
3*
5 '
12"
8 '
14*
15*
9 *
Sinenıanm ceylanı öldü
ATtLLÂDORSAY
"Esmer, incc, büyüleyıci, so-
fısiike vc uzak..." Bir sinema
du. I929'da Edda Hcpburn van
Heemstra adıyla Brükscl'de
doğmuş, savaş yıllannı Hol-
landa'da yaşamış, Londra'da
balc eğılimı görmüştü. I948'de
ilk kcz Danımarka'da bir fılm
çcvirecek, daha sonra sahnede
gözükccektı. ilk öncmh rolünü,
son aylarda sık sık küçük ekra-
na geten "Monle Carlo'ya Gi-
diyoruz-Nous Irons Tous a
Montc Carlo" adlı bir Fransız
müzıkalindc almıştı.
Sonra Amcrika geldi. Broad-
way'da Colcltc'in "Gigi" rolü-
nün alundan başanyla kalktı.
öylesine zariflı, öylesıne yete-
nckliydi ki, Hollywood'un gö-
zünc çarpmaması olanaksızdı.
Paramount şirkclinden akJığı
öneriyi kabu! etlı. Ve ilk filmin-
dc bır prcnscsi oynamak şansı-
na crişli. İngiliz kmliyct ailesin-
dcn, özclliklc dc prenses Mar-
garel'len csinlcncn bu kişilik,
prolokoldcn sıktlan, ilk fırsaua
halkın arasına kanşıvcren, bu
arada Amcnkalı bir gazetccıyc
dc gönül vcrcn bır kadındı. Vc
VVillıam Wylcr"in yöneltiği
"Roma Talili". ona ilk fılmindc
Oscar dcncn dcğcrli armağanı
gclirivcrdi.
İlk fıhniylc siar olmak gibi
aslında zx>r bir dcncyimi başa-
nyla gcçti Audrey .. Bu kopa-
cakmış gibi incccik, tüy gibi
hafif, kınlacakmış gibi zayıf
genç kadının inanılmaz irilikie-
ki gözleri, ona tam bır ceylan
görünümü vcriyor ve insanoğ-
lunun lüm duygu kataloğunu
yansıtmasına yetiyordu. ilk
(llmleri, duygusal güldürü lürü-
nün en parlak örnekleriydi:
Billy VVilder'in "Sabrina" ve
"öğleden Sonra Aşk", Stanlcy
Donen'in "Komik Yüz-Funny
Face", Blakc Edvvards'ın (Tru-
man Capote uyarlaması) "Çıl-
gınlar Kralicesi-Breakfasl al
Tiffany's." Audrey, bu fümlc-
rin hemen hepsinde kendisin-
den çok yaşlı erkeklerle gönül
ilişkisıne giriyordu: "Sabrina"-
da Humphrey Bogart, "öğle-
den Sonra Aşk"la Gary Coo-
per, "Komik Yüz"de Fred
Astaire. Bu oldukça Freud'ycn
durumun bir nedeni, Holl-
ywood'un o yıllarda ünlü erkek
oyunculan "genç kan"la takvi-
ye düşüncesiyse, bir diğeri de
kuşkusuz Audrcy'in hcp ko-
runmaya "muhtaç" bir çocuk-
kadın görünümüylc, bu lip rol-
lercçok iyi oturmasıydı.
Hcpburn, arada değışik film-
lcrdc dramalik rollcr dc ahyor-
du. Kıng Vidor'un yöncttiği
iddialı vc dcv Tolstoy uyarla-
ması "Savaş vc Banş"la Napol-
yon savaşlanna ın gözlcriylc
lanık olan Naiaşa rolündc hari-
kalar yaraltı. Frcd Zinne-
mann'ın "Rahibenin Öyküsü-
Thc Nun's Story"sındc ise kcn-
disinı Afrika'da aclığı vc yok-
sulluğu gidcrmcye adamış rahi-
bc rolündc çok başanlı oldu. O
sıralarda eşi olan oyuncu Mcl
KmU
Ferrer'm yöneltiği sayıh iîhn-
lerden biri olan "Yeşil Konak-
lar-The Green Mansions" ise
sanalcının Anthony Pcrkins'k:
ilginç bir çift oluşturduğu
öncmsız bir fantea olarak kal-
1960'larda sanalçı, yine az,
fakal öz fılm ilkesini sürdürdü.
John Huslon'un "AıTedilme-
yçn-Thc Unforgiven" fılminde
bir wcstcrn dckorunda melez
bir genç kızı oynarken yine za-
rifli, yine duygulandınaydı.
VVİlIiam Wylcr'la iki kcz daha
çahştı: "Tchlikeli Fısılü-The
ChikJren's Hour", sinemada ilk
kcz lczbiycnlik konusuna dc-
ğinmcyc çalışan (ancak ctrafın-
dan dolaşarak pek değinemi-
ycn) ilginç bir dramdı. "Hırsız
Aşıklar-How lo Sleal a Milli-
en" ısc hoş bir güldürü. Stanlcy
Donen'te yeniden bir araya gel-
di: Bir hırsız-polis komedisi
olan "Charadc" (Türkçe'de: si-
nemalarda "öldüren Şüphe",
TRTde "Saklambaç", Slar'da
"Saklı Scrvet"!) Richard Quine
yönclıminde yaptığı "Paris
When lt Sizzks" adtı güldürü-
yü, lüm zamanlann cn iddialı
müzikallcrindcn biri olan "My
Fair Lady" izledi Ganp biçim-
dc Audrey bu fılmdeki Eliza
Doolitüc rolünü, sahncdc bü-
yük başanyla oynayan Julic
Andrcws'in elinden ahyordu.
Ama, aynı biçimde, kendisinin
sahncdc ustalıkla oynadığı "Gi-
gi" fılmi bir müzikal olarak fil-
mc çckildiğindc, rol bu kez
Leslic Caron'a gidiyordu!..
Audrey, Stanley Donen'lc
ücüncü kez "Yolda 2 Kişi" fıl-
minde bir araya geldiktcn vc
Terence Young'ın ürperlici gc-
rilimi "Karanlığa Kadar
Bekle"de kör kız rolüylc bcşinci
kez Oscar adayi olduktan sonra
sincmayı bıraktı. özel yaşamı-
na daha çok zaman ayırmak,
kcndi hayatını yaşamak isüyor-
di. Tam 7 yıl sonra, "Robin ve
Marian" fılmiylc döndü, Robin
Hood'un sevgilisi Marian'ın
Hood'la birlikte (ve Sean Con-
nery eşliğinde) yaşlılığını oyna-
dı. Zarafaüe laşıdığı yaşı, ona
zaman zaman "Kan Bağlan-
Bloodline", "They All Laug-
hcd" gibi fılmlcrdc oynamak
fırsaUnı getiriyordu. Ama artık
bambaşka bır rolü benimsemış-
ü sanalçı: UN1CEF için, yani
dünya çocuklan için çalışıyor,
temsiller veriyor, dünyayı dola-
şarak onlara yardım topluyor-
du. Bir zamanlann sian, kendi
çocukluğunun sorunlu günleri-
ni anımsamış, hayaiının sonu-
nu gerçek bir iyilik perisi olarak
geçirmcye karar vermişli. Ülke-
mize ilk ve tek gelişi de bu vesi-
leyle olacak, bu arada TRTnin
bir programına kalılarak Hal-
dun Dormen'in sorulannı ya-
nıtlayacaktı.
Ve sonunda haslalık gdip
çallı; incccik profili sanki ölüm-
süz gibi duran bu hep genç gö-
rünümlü kadını yaşamdan çc-
kip aldı. "Roma Talili"nin bir
çocuk gibi gülümseyen muzip.
şakaa ve duygusal genç kızı
yok artık...
Koç'tan hükümete çağrı
I. Sayfada
boşalan Yönetim Kurulu Baş-
kanlıgYna ise Halis Komili se-
çildi. Yönetim Kurulu Başkan
Yardımalıklanna Güler Sa-
bano yeniden geürilirken, Ha-
lis Komili'den boşalan başkan
yardımcılığına da Muharrem
Kayhan getirildi. Sinan Tara,
İbrahım Betil, Yavuz Canevi,
Varol Dereli, Mustafa Koç,
Can Paker, Erkut Yucaoğlu da
yönetim kurulu üyesi oldular.
Yeni Başkan Halis Komili,
Cumhuriyet'e yaptığı açıkla-
mada, TUStAD'ın faahyetleri-
nın devamlılığının esas olduğu-
nu, yönetim kurulu yapısının
da bunu yansıtuğını belirterek
şunlan söyledi:
"TÜStAD ekonomı politı-
kalarda gördüğu aksaklıklan
vurgulamayı bir görev bitir. Bu
aksaklıklan bundan sonra da
vurgulayacağız. İktidara ilete-
ceğız Bundan önce olduğu gibi
bundan sonra da TÜSIAD'ın
doğru bildiğini söylemeye de-
vam edeceğini vurgulamak isti-
yonım. Bunu da dinamik bir
demokrasinin gereği olarak gö-
rüyorum."
Genel kurulu bir konuşmay-
la açan TÜSİAD Yüksek İsti-
şare Konseyi Başkanı Rahmi
Koç ise ülkenin yıllardan bcn
büyüyerek gelen çok addi eko-
nomik sorunlan bulunduğunu
söyledi. Bunlann kamu açıkla-
n, yüksek enflasyon ve yüksek
faiz olduğunu belirten Rahmi
Koç, "Bu sorunlar dünden bu-
güne meydana gelmemıştır.
Senelerin gelirdıği birikimler-
dir" diye vurgulamayı ihmal
etmedi.
Terörle mücadele konusun-
da hükümetin kararlı ve istik-
rarlı tutumu ıle memleketin
"mühim bir badireden sıynldı-
ğını" belirten Rahmi Koç. Ata-
türk'ün "Siyasi ve askeri zafer-
ler ne kadar büyük olursa
olsun, iktisadi zaferierle dona-
tılmadıkça verimlı sonuç alına-
maz" sözünü hatırlatu. Rahmi
Eleştiriye devam
ABDURRAHMAN
Y1LD1R1M
TÜSİAD'ın 23. Gend Kuru-
lu bir yandan Hükümel diğer
yandan TOBB ile yaşanan gcr-
ginliğın izlcrini taşıdı.
Başbakan Demırel genel ku-
rula kaulmazken, iki bakanını
gönderdi vc Ersin Faralyalı
aracılığıyla mesajını i!etti:"Bir
yıl boşa geçmedi".
Hükümet'tcn gelen bu mcsaj
yanında Yüksek İslişare Kon-
sayi Başkanı Rahmi Koç da,
Ankara'da söytediği ve Başba-
kan Dcmircl'ın hışmına uğra-
yan "Koca bir yıl konuşmayla
geçti" yargısını bir ölçüde yu-
muşattı. Koç, konuşmasının
başİangıanda dağılan Sovyct-
ler Birligi'ndeki sanalardan,
Bosna Hcrsek'leki kalüama ka-
dar bir çok dış olayı sıraladı. Bu
olaylann ülkeyi dış poKükada
çok uğraştırdığını belirtli ve
"bclkidc 2. Dünya harbinden
bu yana Türkiye, hiçbİT senc bu
kadar ceşilli ve süratli gclişen
dış olaylar ile meşgul olma-
nuştı".
Toplantının görünmeyen
ikinci gündcmi ise TOBB ile gi-
rilen çatışmaydı Tüm lopluma
uzlaşma çağnsı yapan özel kesi-
min kendi içinde uzlaşmakta
zorluk çckmesi "güzel bir gö-
rüntü dcğikli". Buna da Yöne-
tim Kurulu Başkanı Bülent
Eczaabaşı kendi tara içinde
açıkladı. Çatışma," Türk loplu-
munun yaşamakta olduğu çok
boyutlu değişım sürecinin do-
ğal sonucuydu". Kürsüden
dbıtonda Irakıvurdu
mBaparafil. Sayfada
uçaklannın başka bir olayla
karşılaşmadan görevlerini ta-
mamladıklan belirtildi.
Irak, ABD Başkanı Clinton'-
ın göreve başlaması nedeniyle
bir "iyi nıyet" gösterisi olarak
önceki gün tek yanh ateşkes
ilan etmiştı. Irak Mechs Başka-
nı Medhi Salıh, ülkesinin yeni
ABD yönetimi ile "yapıcı ilişki-
ler" arayışı içinde olduğunu be-
lirterek karşı taraftan ateş açıl-
madıkça ateşkesi bozmayacak-
lannı behrtmişti.
ABD: Politikamızı
sfirdûreceğiz
ABD'nin yeru Başkanı Clin-
ton. Kuzey Irak'ta dün meyda-
na gelen olayla ilgili olarak
yaptığı açıklamada, ABD'nin
şu andaki politikasını sürdüre-
ceklerim bildirdi
Clinton. görevi devreden Be-
yaz Saray yetkilileri ile yaptığı
görüşmeden sonra gazetecilerin
sorulanna verdiği yanıtta, "Po-
litikamızı sürdüreceğiz. Bu po-
liükada kalacağız, bu Amen-
kan politikasıdır" dedi.
ABD'nin yeni Dışişleri Baka-
nı VVarren Christopher da
"Ctinton yönetimi, bölgedeki
kararlıhğını göstermiştir" dedi.
Christopher. ABD'nin uçuşa
yasak bölgedeki pilotlannı ko-
rumayı sürdüreceğini söyledi.
Irak: Ateşkes sfirecek
Öte yandan Irak, ABD uçak-
lannın uçaksavar bataryalannı
bombalamasına rağmen, tek
yanh olarak ilan ettiği ateşkesi
sürdüreceğini bildirdi.
Irak Dışişleri Bakanlığı'ndan
bir yetkili tarafından yapılan
açıklamada, Amerikan uçakla-
nnın Kuzey Irak'taki son hare-
ketleri "saldırgan ve provokas-
yona yönelik" olarak nitelendi-
rildi. Irak radyo ve televizya;
nunda yayımlanan dışişleri
Koç. şöyle devam etti:
"Işbaşında bulunan hükü-
metımizden çözüm bekleyen
acü sorunlann, 1993"te karara
bağlanmasını diliyoruz. Geçti-
ğimiz sene lerörün basünlma-
sında nasıl kı işbirliğı yapıldıy-
sa, 1993'te de ekonomimiziıı
terör haline gelen sorunlannın
çözülmesınde öyle bir işbirliği
yapalım."
Türk Sanayicileri ve İşadam-
lan Derneği'nın 23. Genel Ku-
rulu The Marmara Otelfnde
yapıldı Bülent Eczacıbaşfdan
boşalan TÜSİAD Yöneum
Kurulu BaşkanhgYna Halis
Komili seçildi.
Başkanlık görevmı devreden
Bülent Eczaabaşı genel kuruia
veda konuşmasında ülkenin
pek çok sorununun ancak top-
lumsal uzlaşma ile çözülebilece-
ğine inandıklannı söyledi. Özel
kesimi temsil eden çaü kuruluş-
lar arasındaki tartışmalann son
dönemde iyice alevlendiğini
kaydeden Bülent Eczacıbaşı
"Ne yazık ki kamuoyuna yan-
söylencn üstü kapab vc rcsmı
açıklamadan latmin ohnayan
arka sıralardaki bir TÜSİAD
üyesi "Siyaset, siyaset" dedi.
"Siyasettc her şey mübahür.
Patronlar kulübüne çat, puanı
topla. Kolay yoldan bakan
olursun" açıklamasını hiç de-
ğilsc yanındaki üyelere duyur-
du.
Toplantıda açıklığa kavuşan
bir başka konu ise TÜSİAD'ın
Hükümete yönelik cleştirilerine
devam edeceğı idi. Yönetim
Kurulu Başkanı ile üç üyenin
dcğişmcsi TÜSİAD'ın strateji-
sinde bir değişiklik yaratmaya-
cakü. Olsa olsa 'yoğurt yiyiş
biçimindc bir farklılık" olabilir-
di.
TÜSİAD bundan sonra da,
"Ülkenin uzun döncmlı yarar-
açıklamasında, Irak uçaksavar
radarlannın keşif uçuşu yapan
ABD uçaklan üzerine kilitîen-
diği yalanlandı.
Dışişleri Bakanhğı, Çekiç
Güç uçaklannın Kuzey Irak'ta
bulunan bir radan bombala-
masının "münferit" bir çatışma
olarak kalacağını ümit ettığini
açıkladı.
Açıklamada. bu olayın son
36 saat zarfındaki ilk olay oldu-
ğu vurgulanarak Irak'ın tek
yanh olarak ilan etliği ateşkese
başta Türkiye olmak üzere
uluslararası toplumun olumlu
tepki gösterdiği belirtilerek "Bu
ateşkesin yürürlükte olduğu sı-
rada, bölgede uçan bir koalis-
yon uçağına tehdit yönellilme-
sinin münferit bir olaydan
ibareı olduğunu ümit ediyo-
ruz" denildi.
Demirel
Başbakan Süleyman Demı-
sıyan, güzel bır görüntü değildi.
Tüm topluma uzlaşma çağn-
sında bulunan özel kesim, ken-
di içjnde uzlaşmakta güçlük
çekiyordu" diye konuşıu
Toplantıya davetli olduğu
halde yoğun işlennden dolayı
gelemediği belirülen Başbakan
Demirel'in yenne hükümet adı-
na Enerji Bakanı Ersin Faral-
yalı ile Devlet Bakanı Mehmet
Batallı katıldı. Ersin Faralyalı
konuşmasının başİangıanda
" 1992 hiç de kaybedilmış bır yıl
değildir. Hiçbır gösterge 1991"-
den kötü olmartuştır" derken
arka sıralarda oturan TÜSİAD
üyeleri "Stfır büyümenin üzeri-
ne tabii ki bu gelışmeler sağlan-
malıydı" değerlendirmesınde
bulundular. 1993 yılını yaünm
seferberliği ilan ettiklerini belir-
ten Faralyalı, kaynaklan belli
olan teşvikler getirdiklerini ve
mega projeleri bulunduğunu
belirterek sanayici ve işadamla-
nna "KoUannızı sıvayın ve hızlı
bir yatınm temposuna gırin"
çağnsı yaptı.
lanyla kunımun temsil etliği
kesimin çıkarlan arasında bağ-
lanlı" kurmaya devam edecek.
"önce ülkenin uzun vadeli ya-
rarlannın ne yönde olduğunu
düşünecek, temsil eltigi kesime
ona göre yön vcrmeyc çalışa-
cak". "Siyasetin gereklen akıla
ekonomik politakalann önünü
kesüği zaman sesini yükselte-
cek."
TÜSİAD "topluma scslen-
meye" devam edecek. Türkiye'-
yi yönclenlcre dcslck olmak
amacıyla "doğru bildiklcrini
açıkça dile getirecek".
Bir gün Yüksek İslişare Kon-
seyi Başkanı, bir gün Yönetim
Kurulu Başkanı yükkmccek.
Kısaca Tüsiad'da Genel Kurul
ile dcğişen sadccc başkan. O ka-
dar.
rel, Irak'ın. 36. paralelin kuze-
yinefiizeyerlcştırcrek uçaklara
karşı müdahale tedbirleri içeri-
sine ginnekten vazgeçmesi ge-
rektiğini söyledi. Demirel. dün
İstanbul Valiliği'nden aynlır-
ken bir gazetecinin soıusunu
şöyle yarutladı:
"Her gün yapıyorlar. Uçak
aşağıdan radar kılıtlenmesine
maruz kahrsa, onu bir tecavüz
sayıyor kendisine. lrak'ın geti-
rip 36. paralelin üstüne füze
yerleştirmesi, sonra da her gün
uçaklara karşı birtakım müda-
hale tedbirleri ıçerisine girmesı.
işte budur vazgeçmesi gereken
şey.
Türkiye'de kusur aramayın.
Türkiye'de tanıtım kusuru ara-
mayın. Bu füzeler kımlere karşı.
kime karşı kullanılacak. Tür-
kiye'de bütiin bunlan eleştiren-
ler olabilecektir. Yalnız kimin
tarafında olduklannı ortaya
koymalan lazım."
GOZLEM
UĞUR MUMCU
ffi 1. Sayfada
kam, vali, savcı, yargıç ve subay olmak istiyorlar?
Bu uzun vadeli eğitim ve bürokratik yerleşim projesinl
kimler planlıyor?
1973yılında çıkanlan Milli Eğitim Temel Yasası'nın 31.
maddesi, liseleri bitirenterin ancak "yetiştirildıkleh yön-
de" yüksek öğrenim yapacakları ilkesini getirmişti.
Bu madde ne zaman değiştirildi biliyor musunuz?
Atatürkçülük adına yasa düzeninin getirildiği 12 Eylül
döneminde!
Bu madde, 16 Haziran 1983 günü değiştirilerek mad-
dedeki "yetiştirildikleri yönde" yüksek öğrenim yapma-
ları koşulu kaldırıldı.
Cumhurbaşkam Evren ve Milli Güvenlik Konseyi, sa-
bah aksam "Atatürk, A/afür*"diye diye Atatürk'ün "Tev-
hid-i Tedrisat Kanunu"nu rafa kaldırarak imam- hatipti-
lere yüksek öğrenim kapılarını açtılar.
Bugün, Diyanet işleri Başkanlığı'nda çalışan toplam
personelin ancak yüzde altısı yüksek okul çıkışlı.
Neden, llahiyat fakültelerı ile yüksek Islam enstitüleri-
ni bitirenler dın adamı olarak çalışmıyorlar?
Diyanet İşleri Başkanlığı'ndaki toplam personel sayısı
bugün 70 bini aştı.
Bu 70 bin 99 personelin ancak39 bin 907'si imam-hatip
liseleri çıkışlıdır.
Demek ki imam-hatip liselerini bitirenler, yetiştirildik-
leri ve yararlı olacaklan alanda çalışmıyorlar.
Peki ne yaptyorlar?
Hukuk fakültelerini bitirip savcı ve yargıç, hukuk ve si-
yasal bilgiler fakültelerini bitirip polis müdüru ve kayma-
kam oluyorlar.
Yarın ya da öbürgün vali de olacaklar...
Bugüne kadar imam-hatip liselerini bitiren 433.277 ki-
şi var. Diyanet işleri'nde çalışan imam-hatipli sayısı 39
bin.
İmam-hatip liselerini bitiren her 10 kişiden bir kişi Di-
yanet Işleri Başkanlığı'nda görev alıyor.
Üstelik, mesleki ve teknik öğrenim liselerınde öğrenci
sayısı artışı yüzde 374, imam-hatip liselerinde yüzde
1.246 olmuştur.
Genel liselerde öğrenci sayısı son yirmi yılda 3 kat,
meslek liselerinde 4.9 kat, imam-hatip liselerinde yüzde
13.4 kat artmıştır!
Bu artışa karşın Diyanet işleri Başkanlığı'nda ilkokul
mezunları imam ve hatiplik yapıyorlar. Diyanet İşleri
Başkanlığı'nda imam-hatip lisesi çıkışlılar yerine çalı-
şan ilkokul çıkışlıların sayısı 18 bin 362'dir.
İmam ve hatip olarak yetiştirilenler emniyet müdürü,
savcı, yargıç, kaymakam olacaklar, bu yasa değişikliği
TBMM'den de geçerse subay da olacaklar, hiç dın eğiti-
mi görmemiş ilkokul mezunları da imam ve hatiplik ya-
pıp camilerde vaaz verecekleri
Bunda bir yanlışlık, bir çarpıklık yoK mu?
Imam-hatipliler din adamı olarak çalışmayacaklarsa,
neden art arda imam-hatip okulları açılıyor? Neden bu
okullardaki öğrenci sayısı her yıl bu kadar artıyor?
İmam-hatip lisesi mezunları neden yetiştirildikleri
alanlar dışındaki işlerde göreviendiriliyor?
Eskiler, "Camiye, kışlaya, mektebe siyaset sokul-
maz" derlerdi.
Bu yasa tasansı TBMM'den geçerse camilere ve
oküdara sokulan dinsel siyaset, kışlalara da sokulmuş
olacak.
Türkiye'de son yıllarda siyaset, ticaret ile tarikaüarla
içiçe gelişiyor. - -
Dinsel siyaset, 12 Eylül 1980 mûdahalesinden sonra
parasal kaynağa da kavuşarak devlet içinde de köşe
başlannı tuttu. Ellerınde yayın organları, yayınevleri, te-
levizyon kanallan ve arkalarında da her gün bu gazete-
lere reklamlar veren Suudi kökenli islam bankerleri var.
1983 yılında Milli Eğitim Temel Yasası'nı değiştirdiler,
bugün Harp Okulu Yasası'nı...
"Imam-hatiplilerin harp okullarına girmelerini iste-
yen" Atatürk'ün partisi CHP'nin Genel Sekreteri başta
olmak üzere bu uğurda çaba gösterenler doğrusu bü-
yük başarı elde ettiler.
-Yasa var ol Harbiye/Selamünaleyküm sivil topluml
Maşallah ikinci cumhuriyet/ Ruhuna ei fatiha laiklik...
Ders: Din Konu: Seks
inâhlari
AYŞESAYIN
ANKARA - Başkent'in göbe-
ğinde bir lise. Velilerin, çocuk-
lannı kayıt ettirebilmek için
araya milletvekili torpilleri koy-
durduğu ünlü Çankaya Lisesi.
Ders, din kültürü ve ahlak bilgi-
si, konu, öğretmenin yönlendir-
mcsıne bakılırsa "seks günahla-
n..."
Çankaya Lisesi, 6 Fen C Sını-
fı öğrcncilerinin ifadelerine gö-
re, din küllürü ve ahlak bilgisi
öğretmeni Ali Tatar," 18-35 yaş
arası kadınlann dnsel yönden
çok güçlü olduğu ve bu kadın-
lann hayvani dürtüler taşıdığt"
yolunda "yorumlar" yapıyor.
Konuyla ilgili şikâyeUerini
Cumhuriyet'c anlatan öğrenci-
ler, Tatar'ın bununla da yetin-
mcyip"kızçocuklann bekareti-
ni babalannın bozabileceği,
bunun dini yönden bir sakınca-
sı olmadığı, televizyona çıkan
minı elekli kadınlann fahişe ol-
duğu, Türkiye'de son 100 yılda
yetişen devlei adamlannın hep-
sinin istisnasız vatan haini" gö-
rüşlerini açıkladığını iddia etti-
ler.
öğrenciler, Tatar'ın sözlerin-
dcn rahatsız olduklan için du-
rumu ailelerine ıletüklerini ve
okul müdürlüğünc dcfalarca şi-
kâyelte bulunmalanna karşın,
bir sonuç alınamadığını söyle-
diler
öğrenci, veli ve bazı öğretmen-
lcrin Ankara İl Milli Eğilim
Müdürlüğünc yaptığı başvuru
üzerine, Ali Tatar hakkında so-
ruşlurma açıldığı öğrenildi.
Çankaya Lisesi öğrencileri,
28 Ekim 1992 larihinde İl Milü
Eğitim Müdürlüğü'ne yaptık-
lan başvuru sonucu iki müfetti-
sin olayı araşlırmak için görev-
lcndinldiğini, ancak hiçbir
sonuç alınamadığını söylediler.
Öğrenciler, İl Milli Eğitim Mü-
dürlüğü vc okul müdürlüğünc
şikâyct etmeleri nedeniyle Ta-
tar'ın yazıhlarda birkaç islisna
dışında büıün öğrcncılcrc kınk
not verdiğini belirterek, "Şu an-
da, kamemize dın kültürü ve
ahlak bilgisınden zayıf gelecek,
çünkü müfetıişlerlc de arası iyi
olduğu için bizi hedef almış du-
rumda" görüşûne yer verdiler.
AH Tatar'ın başka bir sınıfta da
"Tecavüz kacınılmaz olduğun-
da zevk almaya bak" dediğini
belirten öğrenciler, ailelerinin
şikâyetine karşın, Talar'a hiç-
bir uyan gelmediğini söylediler.
Din kültürü ve ahlak bilgisi
öğretmeni Ali Tatar ise bu id-
dialan, "Bunlar tamamen aal-
sız, beni çekemeyenlerin yön-
lendirmesiyle yapılan şeyler"
diye yalanladı. Konuyla ilgili
Cumhuriycl'in sorulanm yanıt-
layan Tatar, "18-35 yaş araa
kadınlann hayvani dürtüler ta-
şıdığı" şeklinde telkinde bulun-
madığını belirterek şu görüşlere
yer verdi:
"Eğer öyle bir şey söyiesey-
dim, bunun içine benim eşim de
girer. Kızlanm var, ailem var,
onlar da girer. Yani bunlar ayıp
şeyler. Belli bir dönem insanın
hakikaten gençlik dönemidir.
Ben, ilimi, sanaü, ahlakı bir ta-
rafa itip de bu tür şeylerin peşi-
ne gitmemek lazım diye ben
çocuklanmı uyardım. Yoksa,
öyle şeyler ayıptır, terbiyesizlik-
tir. Affedersiniz, bakın neler
demişim, 'bir kız önce babasry-
la yatmalı.' Bu iddialar üzerine
ben çocuklara, 'Benim kanım-
da Türk kanı dolaşıyor, göğ-
sümdc de İslam inana var, nasıl
böyle bir şey söylersiniz?' de-
dim."
Tarihi eser
mBaftarafil. Sayfada
eserden, 3 madeni koç figürini 8
adet altın sikke, 4 adet değışik
şekillerde kap, 2 adet gümüş
sikke, bir adet madeni kaşık. bir
adet küçük silindir ve bir adet
altın yüzüğün, Helenistik ve
Arkaiİc dönemlere ait olduğu
anlaşıldı. Yakalanan eserlerin
yaklaşık 5 mılyar lira değer taşı-
dığı, ıncelenen diğer 4 esenn ise
taklit olduğu belirlendı
İstanbul Emniyet Müdürlü-
ğü larafından dün yapılan açık-
lamada aynca halen yurtdışın-
da fırarda bulunan Edıp Teilı
ile Edız Telhağaoğlu'nun yaka-
lanması için çalışmalann sur-
dürüldüğü bildınldı.