06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 7 AĞUSTOS1992 PAZARTESİ CUMHURtYET SAYFA EKONOMt Altın Rehber'in feshi • ANKARA(AA)- Ulaştırma Bakanlığı, Altın Rehber'in basımı konusunda tek taraflı sözleşme feshinin mümkün olmadığını belirterek ilgili firmayla sorunlann çözümü konusunda görüşmelerin sürdüğünübildirdi. Ulaştırma Bakanlîğı Basın ve Halklaİlışkiler M üşavirliği'nden yapılan açıklamada telefon rehberlerinin basımı ileOl l bilinmeyen numaralar hizmetinin tüm yurtta bilgjsayar vasıtasıyla yürütülmesi konusunda ITT World Directories Inc. ile imzalanan sözleşmenin haJen yürürlükte olduğu belirtildi. Açıklamada telefon rehberlerinin basımı ve dağıtımı konusunda 21 Kasım I986tarihinde imzalanan sözleşmenin süresirunde lOyıIolduğu hatırlatıldı. Vergi gelirleri arttı • tş Ekonomi Servisi - Vergi gelirleri toplamı geçen yıla göre yüzde 79.7 oranında artarak 68 trilyon 753 milyar 429 milyon liraya ulaştı. 1992 yılı temmuzayı sonunda vergi gelirleri geçen yılın 7 ayına göre yüzde 79.7 oranında artarak 38.2 trilyon liradan 68 trilyon 753 milyar 429 milyon liraya yükseldi. 1992 yıb Bütçe Kanunu'nda vergi gelirlerinde yüzde 77.5 artış öngörülmüştü. Bağ-Kur borçları JAIMKARA(AA)- Bağ-Kur'a prim borcu bulunansigortalılar, birikmiş prim borçlannın üçüncü taksidini bugün mesai saati bıtimine kadar yatırabileoekler. Bağ -Kur'dan alınan bilgiye göre üçüncü taksidın son günü olan 15 ağustos günü resmi tatile rastladığı için sigortahlarprim borçlannın üçüncü taksit tutannı 17 ağustos pazartesi günü mesai sonuna kadar ödeyebilecekler. Bağ-Kur il müdürlüklerinin veznelerine, anlaşmalı bankalara veya PTT şubelerine ödenebilecek. Kredi vadesi uzatılıyop •ANKARA(ANKA)- Körfez krizi nedeniyle Irak ve Kuveyt'te alacağı kalan Türk müteahhitlerine Eximbank tarafından verilen kontr garanti ile sağlanan kredilerin vadesi uzaubyor. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarbğı yetkiblerinden edinilen bilgiye göre Yüksek Planlama Kurulu söz konusu kredilerin vadesinin Hazine'nin uygun göreceği süreler kadar uzatılmasına kararverdi. Şekerbank faiz dûşürdü • ANKARA(ANKA)- Şekerbank, dolar ve mark hesaplanna uyguladığı faizi 17 ağustos pazartesi gününden geçerli olmak üzere yeniden belirledi. Şekerbank, biryıl vadeli dolara uyguladığı faizi bir yıl vadelide yüzde 5.25'ten yüzde 5'e indirdi. Banka faizi altı aylık vadelide yüzde 4.75"ten yüzde 4.50'ye, üç aylık vadelide de yüzde 4.25'ten yüzde 4'e düşürdü. Şekerbank biryıl vadeli markın faiz oranını yüzde 8.25'ten yüzde 8'e indirirken üç ay vadelide yüzde 6.25, altı aylık vadelide yüzde 7.25 olarak uyguladığı oranlan değiştirmedi. 15ve20gram margarin • İş-Ekonomi Servisi - Kahvaltıhk bitkisel margarin 15 ve 20 gramlık paketler halindedepiyasaya verilecek. Tanm ve Köyişleri Bakanlîğı bitkisel margarin standardında yapüğı değişiklikle 15 ve 20 gramlık ambalajlan da zorunlu kıklı. Reklampastası iştahaçıyor• Televizyon, basın ve radyo arasında di- limlenen reklam pas- tası son 6 yılda 50 mil- yar liradan 2.5 trilyon liraya tırmandı. Bu yılın ilk 6 ayında 2.6 trilyon lirahk büyük- lüğe ulaştı. Bu rakamı yetersiz bulan rek- lamcılar gelecekten umutlu. ESİN SUNGUR Türkiye'nin özellikle son 5 yıldır katlanarak artan reklam pastası göz kamaştınyor. Tek- vizyon, basın ve radyo arasında dilimlenen bu pasta 1985'den 1991'e 50 milyar liralardan 2.5 trilyon liraya ürmanırken, 1992'nin ilk 6 ayında 2.6 trilyon lirahk bir büyüklüğe ulaşü. Her yıl gösterdiği istikrarlı artışa rağmen reklamcılar pas- tanın büyüklüğünden memnun değjller. "Reklam gebrlerinin şu andaki koşullarda en az iki katı olması gerekir" diyen Rek- lamcılar Demeği Başkanı lzmir Tolga, İspanya'dan örnek vere- rek "Bu ülkenin reklam pastası 4 yıl önce 3 milyar dolar iken bugün 25-30 milyar dolara tır- mandı. Neden Türkiye'de de aynı gelişme olmasın" diye sor- du. Bileşim Piyasa Araştırma Reklam pastası (milyon TL.) 1985 1991 Radyo%0.32 1992 (İlk 6 ay) Radyo % 0.18 Toplam: 54.189.7 Toplam: 2556.180.7 Toplam: 2.608.908 Merkezi yetkilisi Çoşkun Çelik- Reklam pastasında 1985- kol ise pastanın rakamsal ola- 1991 döneminde 47 katlık bir rak hızla büyümesine karşıhk aynı dönemde gerçekleşen enf- lasyon dikkate abndığında ye- terince tatmin edicı olmadığını artışı ifade eden rakamlar aynı dönemin enflasyonundan anndınldığında ise reel olarak 4 katlık bir artışı gösteriyor. savundu. DİE'nin Toptan Eşya Fiyat Bileşim'in rakamlanna da- Endeksi'ne göre soz konusu dö- yanarak yapılan hesaplamalara nemde enflasyonda 11.5 katlık göre 1985 yılında TRT, gazete bir artış oldu. ve dergiler ile radyo arasında Türkiye'de bir sektörün enf- lasyona rağmen reel olarak 4 kat büyümesinin bir başan ol- duğunu kabul eden Reklamcı- lar Demeği Başkanı İzmir Tol- ga, "Pasta hızla büyüyor ama Türkiye'nin şu andaki nüfusu ve gelişmişlik düzeyine göre yine de yetersiz" dedi. 1991'de Körfez Savaşı ve ekonomik durgunluk nedeniyle gecici bir paylaşılan reklam pastası 54.2 milyar liraydı. 1987 yılında 173.8 milyar liraya çıkan bu ra- kam, 1988'de 297.7 milyar lira- ya, 1989'da 618.7 milyar liraya, 1990'da 1 trilyon 325 milyar li- raya, 1991'de ise 2 trilyon 556.2 milyar liraya ürmandı. Reklam pastasının bu yılın ilk 6 ayında ise 2 trilyon 609 milyar liraya çı- karak geçen yılın tamamından daha yüksek bir büyüklüğe ulaştığj belirlendi. duraklama yaşandığını hatırla- tan Tolga. bundansonra"karto- pu" gjbi bir büyüme bekledikle- rini vurgulayarak, şöyle konuş- tu: "Bir yandan reklam verenler artarken, bir yandan da reklam verilecek medya sayısı artıyor. 1988-89 dönemi tüİcetim mad- desi üreten yabancı sermayenin Türkiye'ye yerleşme dönemi oldu. Pazara yerleşmek için de en etkin yol olan rekiama yö- neldiler. Bu kuruluşlar yerli üreticilere de reklamın gücünü öğretti. Bir yandan da TRT dışında yeni televizyon kanal- lannın acılması. gazete ve der- gilerdeki sayısal artış, özel rad- yolar reklam verilebilecek med- ya sayısının artışını getirdi. Av- rupa ile karşılaştınldığında rek- lam gelirleri çok az olan Türki- ye'de pastanın tarihsel olarak büyüyeceği belli bir şey. Eko- nomik gelişme hızına bağlı ola- rak pasta da büyüyecektir." Reklam pastasının büyü- mesinde yeni sektörlerin ve yeni ürünlerin piyasaya girmesinin önemli olduğunu hatırlatan Tolga, "Mesela Türkiye'de son yıllarda devremülkler çıktı, Alo-bilgi gjbi yeni sektörler oluştu. Bunlann kendilerini du- yurabilmesi için reklam yap- ması lazım. Diğer yandan diye- lim yeni bir otomobil üretildi veya ithal edildi bunun için de reklam gerekir. Eskiden kitlele- re "mevduatınızı bana yatınn' dan başka mesajı olmayan ban- kalar, artık 'paranızı yatınrsa- nız havagazı faturalarınızı öderim' demek istiyor' dedi. Reklam verilebilecek yeni medyalann ortaya çıkmasının da, reklam vereceklerin karşı- sına ucuzundan-pahahsına ge- niş bir tarife yelpazezi çıkar- dığını vurgulayan Tolga, bugü- ne kadar hıç reklam yapmaz- ken, çok ucuza reklam verme olanağını yakalayan bir kesi- min toplam pastanın büyüme- sine ekstra katkı sağlayacağını savundu. 1992 yılının ilk yansının 1991'e göre daha parlak oldu- ğunu da anlatan Tolga, pasta- nın büyümesinin eski trendine oturduğunu belirterek Eylül ayından itibaren Hükümetin fi- nans piyasasıyla ilgili aldığı yeni kararlann sonuçlannın görül- mesi ve yeni mali araçlann du- yurulması ihtiyacı ile pastanın daha hızlı büyüyebileceği tah- minini yaptı. Teknolojik değişim sendikalan yeni arayışlara yöneltti Bankadateknoloji çıkmazı • Bankacıiık işkolunda- ki istihdamın daraltıl- masına yönelik gelişme- lerin karşısında Tür- kiye'de bu işkolunda çahşanlann yüzde 60'ı kendilerini savunacak bir örgüte sahip değil. İş Ekonomi Servisi- Bankacı- iık işkolundaki teknolojik deği- şim, bu işkolunda kurulu sendi- kalan yeni arayışlara yöneltti. Toplam 35 bin üyesi bulunan Banka ve Sigorta fşcileri Sendi- kası (Basisen) Genel Başkanı Metin Tiryakioğlu, bankacıiık sektöründe yaşanan tüm deği- şimler ve sorunlann, sendikala- nn görüşü ahnarak, birlikte ha- reket edilerek çözülebileceğini söyledi. Tiryakioğlu "Sendi- kalan dışlayarak, ben yaptım oldu zihniyetiyle keyfi davra- nan banka işverenleri sendika- lann sert kayalanna çarparak parçalanacaktır" dedi. Bankacıbk işkolundaki istih- damın daralülmasına yönelik gelişmelerin karşısında Tür- kiye'de bu işkolunda çahşanla- nn yüzde 60'ı kendilerini savu- nacak bir örgüte sahip değil. Türkiye'de kurulu 67 bankada çalışan toplam 162 bin kişiden 65 bini sendika üyesi. Bunlann da grev hakkı bulunmuyor. Kamu bankalannda çalışan 62 bin işçi de devlet memuru kap- samında bulunduklan için sen- dikalaşma hakkına sahip değil- ler. Basisen'in 19*0 öncesi var olan grev hak' yeniden almak için sürdürdüğü uluslararası kampanya sürüyor. Basisen'in bu kampanyası sonucu banka Banka calışanlarının ekonomik durumu (%) Aylık fıarcama kalemlerıTuketım malları Buzdolabı H.gazı veya elektrikli f. Bulaşık makinesi Elektriksüpürgesi Dikış makinesi Radyo Teyp Müzıkseti Video Fotoğraf makinesi Video kamera TelsizCB Çamaşır kurutma mak. Bilgisayar 98.9 64.7 26.5 89.7 58.0 86.9 76.6 34.7 36.4 65.1 0.9 0.7 12.7 6.3 l.Mutfak 2. Kıra 3. Çocuklar 4. Kooperatif 5. Giyım 6. Yakıt Su, Elektrik 96.0 85.1 81.1 66.9 58.9 40.9 Tasarrufları l.Malveeşyaaümı 2. Ev taksidi 3. Altın-döviz alımı 4. Bankaya yatırma 5. Hisse senedi alımı 6. Gayrimenkul alımı 33.3 30.8 29.5 27.0 10.1 4.8 çalışaniannın grev hakkı ILO gündemine alındı. ILO Yöne- tim Kurulu mart 1992'de aldığı kararla Türk hükümetini başta kamu bankalan çalışanlannın örgütlenme özgüriüğü ile ban- ka çalışanlannın grev hakkı ol- mak üzere tüm hak ve özgür- lükJeri ILO standartlan doğrul- tusunda yasal güvence alüna al- maya çağırdı. Basisen'in dün sona eren dör- düncü olağan kongresine sunu- lan çalışma raporunda, banka- lann gelecekte daha az perso- nelle teknoloji yoğun anlayış içersinde kârlı ve verimli cabş- mayı hedefledikleri ve personel sayısını düşürmekte ısrarlı ol- duklanna dikkat çekildi. Özel- likle büro gerisinde görevli ele- manlar, çek işlemleri, kasa. kayıt ve dağıtım işlerinde çalı- şanlar ve muhasebeciler, teknik hizmetliler ve şube yöneticileri ile genel müdürlük personelleri- nin iş güvenliğinin tehlikede ol- duğu vurgulandı. Bankacılık işkolunda sendi- kalan doğrudan etkileyecek olası gelişmeler şöyle sıralandı: Tüm bankacılık hizmetleri- nin sunulduğu şube sayılannda azalma olacak. Şirketlere hizmet veren şube- lerle, kişisel müşterilere hizmet veren şubeler Avrupa'da oldu- ğu gibi aynlabilecek. Elektronik para sisteminin gelişmesiyle birlikte, personel- siz banka şubelerinin kurulma- SJ artabilecek. Sistemdeki kâğıt ödeme araç- lannın azaltılması amacıyla, müşterinin kendi başına kulla- nacağı terminallerin kullanı- mında artış olabilecek. Otomatik para çekme maki- nelerinin kullanımı daha da yaygınlaşacak. Bankalar Avrupa'da olduğu gibi ücret maliyetlerini düşür- mek, sürekli işleri azaltmak ve acil hizmet gereksinmelerini karşılamak amaayla daha faz- la part-time uygulamasına gj- debilecekler. Avrupa'daki tüm banka şu- belerinin yüzde 50'den fazlası- nın beşin altında personelle ça- lıştığı. yüzde 80'inin de ondan az eleman istihdam ettiğine dik- kat çekilen raporda, Türkiye'de de son beş yıl içinde Baü ülkele- ri düzeyinde sayılabilecek bir otomasyon hedefıne ulaşıldığı ve istihdam alanlannın daraldı- ğı kaydedildi. Raporda sendikalann bu ge- lişmeler karşısında geliştirdikle- ri savunma tepkilerine yer veril- di. Buna göre sendikalar tekno- lojik değişim karşısında üyeleri- ni savunmak için üç aşamalı bir yol izliyorlar. Oncelikle işçi ten- kisaünı kısıtlamak ve önlemeye çabşıyorlar. Bunun için kıdem unsuru göz önüne aünarak, işin paylaşılması, ek işsizlik yardı- mı, garantili çalışma süreleri ve otomasyona tabi olacak işler için işçilerin yeniden eğitilmesi sağlanmaya çahşılıyor. İkinci aşamada sendikalar, işyerleri, işletmeler ve bölgeler arası işçi nakillerini sağlayarak işçilerin işten çıkartılmasını önlemeye çalışıyor. İşverenleri işçilerin yeniden eğitim ve yeniden işe yerleştirilmeleri için fonlar tah- sis etmeye zorluyorlar. Tekno- lojik değişimin kaçınılmaz ol- duğu noktada, sendikalar işçi- lerin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve birikmiş tüm diğer ödemelerin yapılmasına çalışı- yor. Banksis raponında, sen- dikalann bunun dışında, işgü- venliği ve işgücü planlamasıyla ilgili olarak toplu sözleşme maddeleri koyması ve part- time çabşmanın yaygınlaştın- lmasının denetim altına alması gerektiği beb'rtiüyor. Fazla me- sai uygulaması ve iş saatlerini azaltması isteniyor. Kutlutaş darboğ^da ANKARA (UBA) - Cum- hurbaşkanı Turgut Özal'ın •gözde' işadamlannın başında yer alan Nurettin Koçak'ın Kutlutaş'ı ekonomik darbo- ğazda. Sosyal Sigortalar Ku- rumu'na (SSK) 30 milyar lira- ya yakın prim borcunu öde- meyerek SSK'nın 'yüzsüzler'i arasında yer alan Kutlutaş Holding'e bankalar da 200 milyar brabk icra gönderdi. Nirvana yatıyla özal'ı Ege ve Akdeniz'de dolaştıran Koçak, bankalara olan kredi borç- lannı ödeyemeyince zora düş- tü. UBA muhabirinin ince- lemeleri sonucunda ortaya çıkan kabank icra dosyasının başında Kutlutaş İnşaat'ın kredi boıçlan bulunuyor. Bankalann alacaklannı tahsil edemedikleri için icra yoluna başvurmalan üzerine icra me- murlan Kutlutaş'ın bürosun- da bulunan eşyalan abnak üzere iki defa şirketin kapısını çaldılar. Bürodaki eşyalann kamyonlara yüklendiği sırada şirket tarafından icrayı dur- durma karannın çıkanunası üzerine mallar geri indirildi. İki kez aynı olayla karşılaşan icra yetkilileri üçüncü kez gö- revlerini yerine getirmeye ça- bşacaklar. Kutlutaş'ın son zamanlarda kabaran borç bstesi karşısında holdingin işlerinin kötü gittiği ihtimab ortaya çıkarken ban- kalar paralannı geri alabilmek için adeta birbirleriyle yanşı- yorlar. Kutlutaş'tan alacakb- lann başında 78 milyar 981 milyon h'ra ile Emlakbank ge- brken bunu Pamukbank, Yapı Kredi ve Denizcilik Ban- kası izb'yor. DUSUNCELER SALİH N. NEFTÇİ Üçüncü Geri Adım Birinci geri adım Merkez Bankası'yla ilgiliydi. Piyasaya sürülen parayı altın, döviz gibi gerçek değerlerle destekle- me ilkesiyle çelişen uygulamalara işaret etmiştim. ikinci geri adım Türk ekonomisinin uluslararası piyasa- lardaki kredi itibarı konusunda atılmıştı. 6u piyasalara çı- kılırken uyulması gereken "yazılmamış" bazı kurallar vardı. Bunlann gözardı edilmesi ekonominin uluslararası piyasalardaki kredi itibarını zedeleyecekti. (Nitekim bunun ilk belirtilerini geçen cuma günü New York'taki kredi piya- salarından öğrendim. Bu konuya gelecek günlerde deği- neceğim.) Üçüncü geri adım ise bunlara kıyasla daha soyut. Ekonomi yönetiminin iktisat anlayışıyla ilgili. * * • . 1980lerde Türk insanının iktisadi olaylara bakışında bir devrim yaşandı. Çarşı esnafı veya istanbul iş çevreleri belki bu tarihten önce de iktisadi olayları yorumlamada beceri sahibiydi. Ama kapalı ekonomi, sermaye ve para piyasalarının serbest çalışamamasından dolayı sade va- tandaş iktisat biliminin en basit kurallarından uzak kalmıştı. Bugün öyle değil. • • • iktisat bilimini oluşturan ilke ve ilişkilerin önemlileri artık iyi kötü biliniyor. Döviz fiyatlarıyla faizler, faizlerle İMKB endeksi arasındaki ilişki vatandaşın günlük hayatına gir- miş durumda. Ekonomi basınında tartışılan konular çok daha somut, çok daha teknik düzeyde. Olaylara iktisat bilimi kuralları çerçevesinde yaklaşılıyor. Uluslararası rekabete girmiş olan iş dünyası iktisadi ko- nuları yorumlamada Batıdan geri değil. Bir de bunlara borsa, kredi ve döviz piyasalarında kaza- nılan deneyleri ekleyin... 1980'lerin iktisadi olaylara bakışında şaşırtıcı gelişme ortaya çıkar: Fiyatların piyasalarca belirlendiği. Bu piyasaların bazı kuralları olduğu. iktisadi göstergelerin rasgele değil belir- li bazı ilişkiler çerçevesinde hareketettiği. Kısacası iktisa- dın belli bir mantıgı olduğu... Ve Türk toplumunun bu mantığa uyum sağlamada gös- termiş olduğu beceri... Ekonomi yönetiminin bu cteğişimle çelişen yaklaşımına üçüncü geri adım diyorum. Birkaç örnek vereyim: - Enflasyon olgusu rasgele gelişmiş bir olay değildir. Bir mantığı vardır. Bu mantık enflasyonun sadece psikolo- jik tedbirlerle düşmeyeceğini söyler. "Belki tutar" yaklaşı- mı bu mantıkla çelişir. - Faizleri piyasalar belirler. özellikle sermaye giriş çı- kışları serbest bırakılmış ekonomilerde faizleri kontrol et- meye çalışmak iktisat biliminin en basit kurallarından olan bazı "parite" ilişkilerinin mantığına aykırıdır. - KİTfiyatlarının baskı altında tutulması da piyasa mantı- ğıyla bağdaşmaz. Uzun süre devam edilmesi imkânı ol- mayan bir politikadır. Kaynakların yanlış kullanılmasına yol açar. - iktisadi "rota"lar mevsimlik hareketlere bakarak çizil- «mez. İktisat bilimi mevsimlik hareketlerden arındırılmış verilerin kullanılmasını salık verir. • • • Üçüncü geri adım iktisat bilimi mantığını kabullenme ko- nusunda atılmıştır. Ümit verici nokta, toplumun bu konuda- ki değişiminin aynı hızda devam etmekte olduğudur. MERKEZ BANKASIKURLARI I4ACUSTOSI9K CHSJ lABDDolan 1 Alman Markı 1 Avustralya Dolan lAvusturyaŞilinı IBelçıkaFrangı 1 Danimarka Kronu 1 Fin Markkası 1 Fransız Frangı IHollandaFlorinı 1 isveçKronu 1 isvıçre Frangı lOOltalyanLıretı 1 Japon Yeni 1 Kanada Dolan 1 Norveç Kronu 1 Sterlin 1S.ArabistanRiyali DftvtZ «u? 7126.72 4861.34 5141.93 690.57 235.98 1261.70 1772.86 L 1435.24 4313.48 1336.19 5392.90 640.17 56.47 5972.28 1233.75 13708.24 1900.36 MT1? 7141.00 4871.08 5152.23 691.96 236.46 1264.23 1776.41 1438.12 4322.12 1338.87 5403.71 641.46 56.59 5984.25 1236.22 13735.71 1904.17 BBfFİF «uş 7119.59 4856.48 5064.80 689.88 233.62 1249.08 1755.13 1433.80 4309.17 1322.83 5387.51 633.77 55.63 5882.70 1221.41 13694.53 1871.85 7162.42 4885.69 5167.69 •694.03 23717 1268 02 1781 74 1442 43 4335.09 1342.89 5419.92 643.38 5676 6002.20 1239.93 13776.92 1909.88 S&Q Mart'ın Teknik Müdürü Lorenzen, Türk endüstrisi dünya düzeyini yakalamak için fırsat elde etti' dedi ISO-9000 Türkiye için bir telıdit değil, bir fırsat ÇAPRAZKURLAR 1 14660 1.3860 103200 56485 40199 4.9655 1.6522 9385 5.3336 1.3215 1113.25 126.20 1.1933 5.7765 3.7502 1BK at MOMUUH MHftalMi nmRi FrMBFMP bpVfllPVIttB k*nfrmİMpılMI JpM taaiıMvı tMmımum 1.9235 M I M n 13890MM»! 1.4503MIM»! 10356.48TL HAKAN GÜLDAĞ Türkiye'de endüstriyel destek hiz- metleri vermek üzere kurulmuş Türk- Danimarka ortak yatınmı olan S&Q Mart'ın Teknik Müdürü Erwin Lo- renzen, ISO-9000'in "Türkiye için bir tehdit değil, bir fırsat" oldufunu söy- ledi. Lorenzen, "ISO-9000 sisteminin sunduğu fırsat, Turk endüstrisini dünyanın en ileri endustrileriyle ay- nı düzeye getirme şansında yaratı- yor" dedi. Lorenzen, kamuoyunda ve iş dün- yasında son dönemde artarak süren tartışmalara neden olan ISO-9000 sistemiyle iJgili olarak sorulanmızı yanıtladı: - ISO-9000 nedir? KaKte güvenliği nedir? - ISO-9000 stardartlan serisi, In- ternational Organization for Stan- dardization (ISO) tarafından 1987 yılında yürürlüge konubnuş olan, kuruluşlann kalite sistemleri oluştur- mak sureüyle, üretilen mal ve hizme- tin kalitesini güvence altına abnalan- nı saglayan bir işletme standardıdır. Özellikle vurgulamakta fayda var, IŞO-9000 bir ürün standardı değil- Bu yönüyle ele abndığında, günü- müzde ISO-9000 sistemleri, ürün ve hizmet kabtesine yönebk tüm faab- yetleri düzenlemesiyle, kuruluşlann kalite, verim, kârbbk ve sürekliliğini arttırmayı hedefleyen bir yönetim aracı olarak görülüyor. Günümuzde yaygın olan kanının yanı sıra ISO-9000 stardardı, bir ti- cari bariyer olarak görülmemeli. Aksine sistem kuruluşlara teknik şef- faflığı getirerek, ticari platformda haksız rekabeti güçleşüren, kuruluş- lar için eşit rekabet koşullan sağla- yan bir araç. Kabte güvencesi ise üretilen mal veya hizmetin müşterinin beklentile- rini karşılaması için yapılan faabyet- lerin tümüdür. Hammadde satın alımından ürünün kullanım ömrünü tamamlamasına, yedek parça ve ser- vis hizmetlerine kadar geçen süre içinde. müşteri tatminine yönebk tüm faabyetler kabte güvencesinin konusudur. - ISO-9000 Avrupa'da hangi ihti- yaçlar nedeniyle ve ne zaman uygıı- İanmaya başlandı? - 1980'li yıllann başında İngiltere ekonomisinde yaşanan kriz, başa ge- çen Thatcher hükümetini, İngilız şir- ketlerinin rekabet gücünü arttıracak ve dünya pazarlannda gjderek aza- lan paylannı yükseltecek önlemler almaya zorladı. Bu önlemler çerçeve- sinde, kuruluşlan yönetim ve kalite hedeflerini tanımlamaya, hedeflere ulaşmak için uygulanacak politika- lan oluştunnaya ve gereken hedefleri saptamaya zorlayan, kısaca şirketle- re teknik şeffaflığı getiren bir kalite sisteminin oluşturulmasına gidildi. Böylece, bugünkü ISO-9000'in ön- cüsü olan BS 5750 ortaya çıkmışür. Bu yönde elde edilen başanlar, eski ve köklü bir KİT gelenegine sahip olan İngiüz endüstrisinin özelleştiril- mesinde de bir araç olarak kullanıldı. Bir diğer öncü ülke olarak Dani- marka'da da, sanayinin rekabet gü- cünü ve ihracatı arttırmak üzere başlaulan kalite sistem çabşmalan Sanayi Bakanbğı'mn maddi deste- ğiyle sürdürüldü. • Türk-Danimarka ortak yatınmı olan S&Q Mart'ın Teknik Direktörü Envin Lo- renzen, "Türkiye açısından bence ISO-9000, dünya glo- bal pazarlanna ulaşmanın anahtan. Bunun yanı sıra yö- neum aracı olarak kuruluşla- ra getireceği verimlilik ve kârlılık artışı ile şirketlerin re- kabet gücünü arttıracak ve sürekliliği sağlayacak" dedi. -1993'tene olacak? - 1 Ocak 1993'te ibşkilerin tama- men kopması ya da ihracatın birden- bire durması söz konusu değil. An- cak zaman içinde giderek etkisini arttıracak ve iki yönüyle karşımıza çıkacak. Hukuki olarak, kuruluşlar bazın- da karşımıza çıkacak. İşletmelerin kendi sistemleri bnnu gerekb kıla- cak. Diyelim bir ahcı fırma üç satıa firmanın belirli bir malla ilgili teklifi karşısında, kalite sistemi kendi kabte sistemine uygun olanı seçecektir. Aynca ürün sorumluluğu Avrupa şirketlerini aynı kalite sorumlulu- ğunda çabşan şirketlerle çabşmaya zorluyor. Dolayısıyla Avrupalı şir- ketler kendilerini güvence altına al- mak için bu şartlan arayacaklar. Hukuki yönden bakıldığında, Global Yaklaşım'da belirtilen bebrb' ürün gruplannın içine giren ürünle- rin ATye ihracatı, ancak ürün ba- zında yapılacak "Tip Sertifikasyo- nu" ile mümkün olabilecek. Böyle bir tip sertifikasyonun yapılabilmesi için kuruluşlarda ISO-9000 kabte sisteminin bulunması zorunluluğu aranacak. Bu zorunluluğun hangi sektörler ve ürün gruplan için önce- bkb olarak getirileceği henüz kesin değil. Ancak abnan son bilgiler, me- diko-teknik, betonarme konstrüksi- yon^basınçb kap ve kazan sektörün-' de öncelikb olarak uygulamanın başlatılanacağı yönünde. Hukuki yönü bir tarafa bırakıldı- gında, ISO-9000 sistemi, AT ile ticari ibşki içinde bulunan tüm firmalann karşısına bir müşteri isteği olarak çı- kacak. Bu, kısmen kendi kalite sis- temlerinin bir gereği, kısmen de ürün sorumluluğunun aktanbnası ama- ayla kuruluşlardan istenecek. - Türkiye açısından ISO-9000'in önetni nedir? - Türkiye açısından bence ISO- 9000, dünya global pazarlanna ulaş- manın anahtan. Bunun yanı sıra yönetim aracı olarak kuruluşlara ge- tireceği verimlilik ve kârbbk artışı ile şirketlerin rekabet gücünü arttıracak ve sürekb'bği sağlayacak. Teknik destek hizmeti verdiğimiz 15'in üzerinde Türk kuruluşunda edindiğimiz tecrübeler, şirketlerin ISO-9000 karşısındaki konumlan- nın çeşitbbk gösterdiği yönünde ol- du. Genel olarak Avrupa firmalan ile karşılaştınldığında. Türk kuru- luşlannın sistemin kurulması konu- sunda geç kaldıklan söylenebilir. Ancak bu gecikme, sadece tek bir standartla çalışma gjbi bir avantajı da beraberinde getiriyor. Bugünkü durumda, ihracata yö- nebk olarak çabşan ve profesyonel yönetici kadrosuna sahip ileriyi gö- ren kuruluşlar, ISO-9000 çabşmala- nnı başlatmış durumdalar. Dilegi- miz tüm kuruluşlann, günümüz ticaret hayatmı şekillendiren bu siste- min, Türkiye'de de giderek yerleşme- ye başlayacağını görmeleri ve şimdi- den kendilerini buna hazırlamalan- dır. - Şirketlerin ISO-9000'e hazırlan- maları için neler yapmaları gereki- yor? - Böyle bir projeyi başlatmadan önce, tüm kuruluş personebnin ve özelbkle üst yönetimin, sistemin ku- rubnası ile gelecek faydalara gerçek- ten inanmalan ve gerekb tüm maddi ve manevi kaynaklan hazır etmeleri gerekmektedir. Bunlann sağlanma- ması durumunda, projeden beklenen faydalann yerine, kaynaklann israfı, motivasyon düşüklüğü ve projenin başansızbğı kaçınılmaz olur. Şirketler, tabii ki ISO-9000'in ko- şullannı sağlayan başka standartlar secebibrler. Bilinen şu ki ISO-9000 kabte güvence sistemi standardı, bu- gün bilinen tüm diğer kabte güvence standardını kapsıyor. - Gecici belge alınarak sonınun hal- ledilebileceği savunuluyor... - Bö> ie bir şey mümkün değil. Bu, sistemin mantığına da tamamen ters. Ya kontrol altındasınızdır ya da de- ğilsinizdir. İkincinin ya ortası ya da geçidlik diye bir şey olamaz. Gecici belge aldatmacadan öte bir şey değil. - ISO-9000'e uyum 1993 öncesinde ve sonrasında AT'ye yapılacak ihra- catta ksıtlama getirecek mi? - Getirecektir. Ama hangi öncebk sırasında getireceği, AT'nin karanna bağlı. Kısıtlamanın hangi şiddette geleceğini Avrupab şirkeSer bebrle- yecek. Tabii bu ISO-9000 standardı- nı uygulamayan, örneğin Türk şir- ketlerinin Avrupa Topluluğu'na olan ihracatlannı birdenbire bıçakla kesibniş gibi durduracağı demek de- ğil. Ama hiçbir kısıtlama getirmeye- ceğini söylemek de yanbş olur. Nede- nine gebnce, Avrupa'da şirketler bu sisteme hızla uyum gösterme süreci içinde. Dolayısıyla bu sisteme uyum gösteren şirketlerle çabşmayı tercih etmeleri noktasında önem kazana- cakür. Avrupa'da tek pazar olmanın yo- lunu sanayi açısından ISO-9000 aça- cak. AT'de konuya böyle bakıbyor. Topluca kalkınma ve tek vücut ola- bilmeyi sağlayacak ve rekabet gücü- nü arttıracak bir disipbn olarak görülüyor. Onun için rahatlıkla söy- leyebiliriz: Bugün AT'ye gjrip ginme- mede ISO-9000 şart haline geliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle