Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 7 AĞUSTOS1992 PAZARTESİ CUMHURtYET SAYFA
EKONOMt
Altın Rehber'in
feshi
• ANKARA(AA)-
Ulaştırma Bakanlığı, Altın
Rehber'in basımı konusunda
tek taraflı sözleşme feshinin
mümkün olmadığını
belirterek ilgili firmayla
sorunlann çözümü
konusunda görüşmelerin
sürdüğünübildirdi.
Ulaştırma Bakanlîğı Basın ve
Halklaİlışkiler
M üşavirliği'nden yapılan
açıklamada telefon
rehberlerinin basımı ileOl l
bilinmeyen numaralar
hizmetinin tüm yurtta
bilgjsayar vasıtasıyla
yürütülmesi konusunda ITT
World Directories Inc. ile
imzalanan sözleşmenin haJen
yürürlükte olduğu belirtildi.
Açıklamada telefon
rehberlerinin basımı ve
dağıtımı konusunda 21
Kasım I986tarihinde
imzalanan sözleşmenin
süresirunde lOyıIolduğu
hatırlatıldı.
Vergi gelirleri
arttı
• tş Ekonomi Servisi - Vergi
gelirleri toplamı geçen yıla
göre yüzde 79.7 oranında
artarak 68 trilyon 753 milyar
429 milyon liraya ulaştı. 1992
yılı temmuzayı sonunda
vergi gelirleri geçen yılın 7
ayına göre yüzde 79.7
oranında artarak 38.2 trilyon
liradan 68 trilyon 753 milyar
429 milyon liraya yükseldi.
1992 yıb Bütçe Kanunu'nda
vergi gelirlerinde yüzde 77.5
artış öngörülmüştü.
Bağ-Kur
borçları
JAIMKARA(AA)-
Bağ-Kur'a prim borcu
bulunansigortalılar, birikmiş
prim borçlannın üçüncü
taksidini bugün mesai saati
bıtimine kadar
yatırabileoekler. Bağ
-Kur'dan alınan bilgiye göre
üçüncü taksidın son günü
olan 15 ağustos günü resmi
tatile rastladığı için
sigortahlarprim borçlannın
üçüncü taksit tutannı 17
ağustos pazartesi günü mesai
sonuna kadar
ödeyebilecekler. Bağ-Kur il
müdürlüklerinin veznelerine,
anlaşmalı bankalara veya
PTT şubelerine
ödenebilecek.
Kredi vadesi
uzatılıyop
•ANKARA(ANKA)-
Körfez krizi nedeniyle Irak ve
Kuveyt'te alacağı kalan Türk
müteahhitlerine Eximbank
tarafından verilen kontr
garanti ile sağlanan
kredilerin vadesi uzaubyor.
Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarbğı yetkiblerinden
edinilen bilgiye göre Yüksek
Planlama Kurulu söz konusu
kredilerin vadesinin
Hazine'nin uygun göreceği
süreler kadar uzatılmasına
kararverdi.
Şekerbank faiz
dûşürdü
• ANKARA(ANKA)-
Şekerbank, dolar ve mark
hesaplanna uyguladığı faizi
17 ağustos pazartesi
gününden geçerli olmak
üzere yeniden belirledi.
Şekerbank, biryıl vadeli
dolara uyguladığı faizi bir yıl
vadelide yüzde 5.25'ten
yüzde 5'e indirdi. Banka faizi
altı aylık vadelide yüzde
4.75"ten yüzde 4.50'ye, üç
aylık vadelide de yüzde
4.25'ten yüzde 4'e düşürdü.
Şekerbank biryıl vadeli
markın faiz oranını yüzde
8.25'ten yüzde 8'e indirirken
üç ay vadelide yüzde 6.25, altı
aylık vadelide yüzde 7.25
olarak uyguladığı oranlan
değiştirmedi.
15ve20gram
margarin
• İş-Ekonomi Servisi -
Kahvaltıhk bitkisel margarin
15 ve 20 gramlık paketler
halindedepiyasaya
verilecek. Tanm ve Köyişleri
Bakanlîğı bitkisel margarin
standardında yapüğı
değişiklikle 15 ve 20 gramlık
ambalajlan da zorunlu kıklı.
Reklampastası iştahaçıyor• Televizyon, basın
ve radyo arasında di-
limlenen reklam pas-
tası son 6 yılda 50 mil-
yar liradan 2.5 trilyon
liraya tırmandı. Bu
yılın ilk 6 ayında 2.6
trilyon lirahk büyük-
lüğe ulaştı. Bu rakamı
yetersiz bulan rek-
lamcılar gelecekten
umutlu.
ESİN SUNGUR
Türkiye'nin özellikle son 5
yıldır katlanarak artan reklam
pastası göz kamaştınyor. Tek-
vizyon, basın ve radyo arasında
dilimlenen bu pasta 1985'den
1991'e 50 milyar liralardan 2.5
trilyon liraya ürmanırken,
1992'nin ilk 6 ayında 2.6 trilyon
lirahk bir büyüklüğe ulaşü.
Her yıl gösterdiği istikrarlı
artışa rağmen reklamcılar pas-
tanın büyüklüğünden memnun
değjller. "Reklam gebrlerinin
şu andaki koşullarda en az iki
katı olması gerekir" diyen Rek-
lamcılar Demeği Başkanı lzmir
Tolga, İspanya'dan örnek vere-
rek "Bu ülkenin reklam pastası
4 yıl önce 3 milyar dolar iken
bugün 25-30 milyar dolara tır-
mandı. Neden Türkiye'de de
aynı gelişme olmasın" diye sor-
du. Bileşim Piyasa Araştırma
Reklam pastası (milyon TL.)
1985
1991 Radyo%0.32
1992
(İlk 6 ay)
Radyo % 0.18
Toplam: 54.189.7 Toplam: 2556.180.7 Toplam: 2.608.908
Merkezi yetkilisi Çoşkun Çelik- Reklam pastasında 1985-
kol ise pastanın rakamsal ola- 1991 döneminde 47 katlık bir
rak hızla büyümesine karşıhk
aynı dönemde gerçekleşen enf-
lasyon dikkate abndığında ye-
terince tatmin edicı olmadığını
artışı ifade eden rakamlar aynı
dönemin enflasyonundan
anndınldığında ise reel olarak 4
katlık bir artışı gösteriyor.
savundu. DİE'nin Toptan Eşya Fiyat
Bileşim'in rakamlanna da- Endeksi'ne göre soz konusu dö-
yanarak yapılan hesaplamalara nemde enflasyonda 11.5 katlık
göre 1985 yılında TRT, gazete bir artış oldu.
ve dergiler ile radyo arasında Türkiye'de bir sektörün enf-
lasyona rağmen reel olarak 4
kat büyümesinin bir başan ol-
duğunu kabul eden Reklamcı-
lar Demeği Başkanı İzmir Tol-
ga, "Pasta hızla büyüyor ama
Türkiye'nin şu andaki nüfusu
ve gelişmişlik düzeyine göre
yine de yetersiz" dedi. 1991'de
Körfez Savaşı ve ekonomik
durgunluk nedeniyle gecici bir
paylaşılan reklam pastası 54.2
milyar liraydı. 1987 yılında
173.8 milyar liraya çıkan bu ra-
kam, 1988'de 297.7 milyar lira-
ya, 1989'da 618.7 milyar liraya,
1990'da 1 trilyon 325 milyar li-
raya, 1991'de ise 2 trilyon 556.2
milyar liraya ürmandı. Reklam
pastasının bu yılın ilk 6 ayında
ise 2 trilyon 609 milyar liraya çı-
karak geçen yılın tamamından
daha yüksek bir büyüklüğe
ulaştığj belirlendi.
duraklama yaşandığını hatırla-
tan Tolga. bundansonra"karto-
pu" gjbi bir büyüme bekledikle-
rini vurgulayarak, şöyle konuş-
tu:
"Bir yandan reklam verenler
artarken, bir yandan da reklam
verilecek medya sayısı artıyor.
1988-89 dönemi tüİcetim mad-
desi üreten yabancı sermayenin
Türkiye'ye yerleşme dönemi
oldu. Pazara yerleşmek için de
en etkin yol olan rekiama yö-
neldiler. Bu kuruluşlar yerli
üreticilere de reklamın gücünü
öğretti. Bir yandan da TRT
dışında yeni televizyon kanal-
lannın acılması. gazete ve der-
gilerdeki sayısal artış, özel rad-
yolar reklam verilebilecek med-
ya sayısının artışını getirdi. Av-
rupa ile karşılaştınldığında rek-
lam gelirleri çok az olan Türki-
ye'de pastanın tarihsel olarak
büyüyeceği belli bir şey. Eko-
nomik gelişme hızına bağlı ola-
rak pasta da büyüyecektir."
Reklam pastasının büyü-
mesinde yeni sektörlerin ve yeni
ürünlerin piyasaya girmesinin
önemli olduğunu hatırlatan
Tolga, "Mesela Türkiye'de son
yıllarda devremülkler çıktı,
Alo-bilgi gjbi yeni sektörler
oluştu. Bunlann kendilerini du-
yurabilmesi için reklam yap-
ması lazım. Diğer yandan diye-
lim yeni bir otomobil üretildi
veya ithal edildi bunun için de
reklam gerekir. Eskiden kitlele-
re "mevduatınızı bana yatınn'
dan başka mesajı olmayan ban-
kalar, artık 'paranızı yatınrsa-
nız havagazı faturalarınızı
öderim' demek istiyor' dedi.
Reklam verilebilecek yeni
medyalann ortaya çıkmasının
da, reklam vereceklerin karşı-
sına ucuzundan-pahahsına ge-
niş bir tarife yelpazezi çıkar-
dığını vurgulayan Tolga, bugü-
ne kadar hıç reklam yapmaz-
ken, çok ucuza reklam verme
olanağını yakalayan bir kesi-
min toplam pastanın büyüme-
sine ekstra katkı sağlayacağını
savundu.
1992 yılının ilk yansının
1991'e göre daha parlak oldu-
ğunu da anlatan Tolga, pasta-
nın büyümesinin eski trendine
oturduğunu belirterek Eylül
ayından itibaren Hükümetin fi-
nans piyasasıyla ilgili aldığı yeni
kararlann sonuçlannın görül-
mesi ve yeni mali araçlann du-
yurulması ihtiyacı ile pastanın
daha hızlı büyüyebileceği tah-
minini yaptı.
Teknolojik değişim sendikalan yeni arayışlara yöneltti
Bankadateknoloji çıkmazı
• Bankacıiık işkolunda-
ki istihdamın daraltıl-
masına yönelik gelişme-
lerin karşısında Tür-
kiye'de bu işkolunda
çahşanlann yüzde 60'ı
kendilerini savunacak
bir örgüte sahip değil.
İş Ekonomi Servisi- Bankacı-
iık işkolundaki teknolojik deği-
şim, bu işkolunda kurulu sendi-
kalan yeni arayışlara yöneltti.
Toplam 35 bin üyesi bulunan
Banka ve Sigorta fşcileri Sendi-
kası (Basisen) Genel Başkanı
Metin Tiryakioğlu, bankacıiık
sektöründe yaşanan tüm deği-
şimler ve sorunlann, sendikala-
nn görüşü ahnarak, birlikte ha-
reket edilerek çözülebileceğini
söyledi. Tiryakioğlu "Sendi-
kalan dışlayarak, ben yaptım
oldu zihniyetiyle keyfi davra-
nan banka işverenleri sendika-
lann sert kayalanna çarparak
parçalanacaktır" dedi.
Bankacıbk işkolundaki istih-
damın daralülmasına yönelik
gelişmelerin karşısında Tür-
kiye'de bu işkolunda çahşanla-
nn yüzde 60'ı kendilerini savu-
nacak bir örgüte sahip değil.
Türkiye'de kurulu 67 bankada
çalışan toplam 162 bin kişiden
65 bini sendika üyesi. Bunlann
da grev hakkı bulunmuyor.
Kamu bankalannda çalışan 62
bin işçi de devlet memuru kap-
samında bulunduklan için sen-
dikalaşma hakkına sahip değil-
ler. Basisen'in 19*0 öncesi var
olan grev hak' yeniden almak
için sürdürdüğü uluslararası
kampanya sürüyor. Basisen'in
bu kampanyası sonucu banka
Banka calışanlarının ekonomik durumu (%)
Aylık fıarcama kalemlerıTuketım malları
Buzdolabı
H.gazı veya elektrikli f.
Bulaşık makinesi
Elektriksüpürgesi
Dikış makinesi
Radyo
Teyp
Müzıkseti
Video
Fotoğraf makinesi
Video kamera
TelsizCB
Çamaşır kurutma mak.
Bilgisayar
98.9
64.7
26.5
89.7
58.0
86.9
76.6
34.7
36.4
65.1
0.9
0.7
12.7
6.3
l.Mutfak
2. Kıra
3. Çocuklar
4. Kooperatif
5. Giyım
6. Yakıt Su, Elektrik
96.0
85.1
81.1
66.9
58.9
40.9
Tasarrufları
l.Malveeşyaaümı
2. Ev taksidi
3. Altın-döviz alımı
4. Bankaya yatırma
5. Hisse senedi alımı
6. Gayrimenkul alımı
33.3
30.8
29.5
27.0
10.1
4.8
çalışaniannın grev hakkı ILO
gündemine alındı. ILO Yöne-
tim Kurulu mart 1992'de aldığı
kararla Türk hükümetini başta
kamu bankalan çalışanlannın
örgütlenme özgüriüğü ile ban-
ka çalışanlannın grev hakkı ol-
mak üzere tüm hak ve özgür-
lükJeri ILO standartlan doğrul-
tusunda yasal güvence alüna al-
maya çağırdı.
Basisen'in dün sona eren dör-
düncü olağan kongresine sunu-
lan çalışma raporunda, banka-
lann gelecekte daha az perso-
nelle teknoloji yoğun anlayış
içersinde kârlı ve verimli cabş-
mayı hedefledikleri ve personel
sayısını düşürmekte ısrarlı ol-
duklanna dikkat çekildi. Özel-
likle büro gerisinde görevli ele-
manlar, çek işlemleri, kasa.
kayıt ve dağıtım işlerinde çalı-
şanlar ve muhasebeciler, teknik
hizmetliler ve şube yöneticileri
ile genel müdürlük personelleri-
nin iş güvenliğinin tehlikede ol-
duğu vurgulandı.
Bankacılık işkolunda sendi-
kalan doğrudan etkileyecek
olası gelişmeler şöyle sıralandı:
Tüm bankacılık hizmetleri-
nin sunulduğu şube sayılannda
azalma olacak.
Şirketlere hizmet veren şube-
lerle, kişisel müşterilere hizmet
veren şubeler Avrupa'da oldu-
ğu gibi aynlabilecek.
Elektronik para sisteminin
gelişmesiyle birlikte, personel-
siz banka şubelerinin kurulma-
SJ artabilecek.
Sistemdeki kâğıt ödeme araç-
lannın azaltılması amacıyla,
müşterinin kendi başına kulla-
nacağı terminallerin kullanı-
mında artış olabilecek.
Otomatik para çekme maki-
nelerinin kullanımı daha da
yaygınlaşacak.
Bankalar Avrupa'da olduğu
gibi ücret maliyetlerini düşür-
mek, sürekli işleri azaltmak ve
acil hizmet gereksinmelerini
karşılamak amaayla daha faz-
la part-time uygulamasına gj-
debilecekler.
Avrupa'daki tüm banka şu-
belerinin yüzde 50'den fazlası-
nın beşin altında personelle ça-
lıştığı. yüzde 80'inin de ondan
az eleman istihdam ettiğine dik-
kat çekilen raporda, Türkiye'de
de son beş yıl içinde Baü ülkele-
ri düzeyinde sayılabilecek bir
otomasyon hedefıne ulaşıldığı
ve istihdam alanlannın daraldı-
ğı kaydedildi.
Raporda sendikalann bu ge-
lişmeler karşısında geliştirdikle-
ri savunma tepkilerine yer veril-
di. Buna göre sendikalar tekno-
lojik değişim karşısında üyeleri-
ni savunmak için üç aşamalı bir
yol izliyorlar. Oncelikle işçi ten-
kisaünı kısıtlamak ve önlemeye
çabşıyorlar. Bunun için kıdem
unsuru göz önüne aünarak, işin
paylaşılması, ek işsizlik yardı-
mı, garantili çalışma süreleri ve
otomasyona tabi olacak işler
için işçilerin yeniden eğitilmesi
sağlanmaya çahşılıyor. İkinci
aşamada sendikalar, işyerleri,
işletmeler ve bölgeler arası işçi
nakillerini sağlayarak işçilerin
işten çıkartılmasını önlemeye
çalışıyor. İşverenleri işçilerin
yeniden eğitim ve yeniden işe
yerleştirilmeleri için fonlar tah-
sis etmeye zorluyorlar. Tekno-
lojik değişimin kaçınılmaz ol-
duğu noktada, sendikalar işçi-
lerin kıdem tazminatı, ihbar
tazminatı ve birikmiş tüm diğer
ödemelerin yapılmasına çalışı-
yor. Banksis raponında, sen-
dikalann bunun dışında, işgü-
venliği ve işgücü planlamasıyla
ilgili olarak toplu sözleşme
maddeleri koyması ve part-
time çabşmanın yaygınlaştın-
lmasının denetim altına alması
gerektiği beb'rtiüyor. Fazla me-
sai uygulaması ve iş saatlerini
azaltması isteniyor.
Kutlutaş
darboğ^da
ANKARA (UBA) - Cum-
hurbaşkanı Turgut Özal'ın
•gözde' işadamlannın başında
yer alan Nurettin Koçak'ın
Kutlutaş'ı ekonomik darbo-
ğazda. Sosyal Sigortalar Ku-
rumu'na (SSK) 30 milyar lira-
ya yakın prim borcunu öde-
meyerek SSK'nın 'yüzsüzler'i
arasında yer alan Kutlutaş
Holding'e bankalar da 200
milyar brabk icra gönderdi.
Nirvana yatıyla özal'ı Ege ve
Akdeniz'de dolaştıran Koçak,
bankalara olan kredi borç-
lannı ödeyemeyince zora düş-
tü.
UBA muhabirinin ince-
lemeleri sonucunda ortaya
çıkan kabank icra dosyasının
başında Kutlutaş İnşaat'ın
kredi boıçlan bulunuyor.
Bankalann alacaklannı tahsil
edemedikleri için icra yoluna
başvurmalan üzerine icra me-
murlan Kutlutaş'ın bürosun-
da bulunan eşyalan abnak
üzere iki defa şirketin kapısını
çaldılar. Bürodaki eşyalann
kamyonlara yüklendiği sırada
şirket tarafından icrayı dur-
durma karannın çıkanunası
üzerine mallar geri indirildi.
İki kez aynı olayla karşılaşan
icra yetkilileri üçüncü kez gö-
revlerini yerine getirmeye ça-
bşacaklar.
Kutlutaş'ın son zamanlarda
kabaran borç bstesi karşısında
holdingin işlerinin kötü gittiği
ihtimab ortaya çıkarken ban-
kalar paralannı geri alabilmek
için adeta birbirleriyle yanşı-
yorlar. Kutlutaş'tan alacakb-
lann başında 78 milyar 981
milyon h'ra ile Emlakbank ge-
brken bunu Pamukbank,
Yapı Kredi ve Denizcilik Ban-
kası izb'yor.
DUSUNCELER
SALİH N. NEFTÇİ
Üçüncü Geri Adım
Birinci geri adım Merkez Bankası'yla ilgiliydi. Piyasaya
sürülen parayı altın, döviz gibi gerçek değerlerle destekle-
me ilkesiyle çelişen uygulamalara işaret etmiştim.
ikinci geri adım Türk ekonomisinin uluslararası piyasa-
lardaki kredi itibarı konusunda atılmıştı. 6u piyasalara çı-
kılırken uyulması gereken "yazılmamış" bazı kurallar
vardı. Bunlann gözardı edilmesi ekonominin uluslararası
piyasalardaki kredi itibarını zedeleyecekti. (Nitekim bunun
ilk belirtilerini geçen cuma günü New York'taki kredi piya-
salarından öğrendim. Bu konuya gelecek günlerde deği-
neceğim.)
Üçüncü geri adım ise bunlara kıyasla daha soyut.
Ekonomi yönetiminin iktisat anlayışıyla ilgili.
* * • .
1980lerde Türk insanının iktisadi olaylara bakışında
bir devrim yaşandı. Çarşı esnafı veya istanbul iş çevreleri
belki bu tarihten önce de iktisadi olayları yorumlamada
beceri sahibiydi. Ama kapalı ekonomi, sermaye ve para
piyasalarının serbest çalışamamasından dolayı sade va-
tandaş iktisat biliminin en basit kurallarından uzak
kalmıştı.
Bugün öyle değil.
• • •
iktisat bilimini oluşturan ilke ve ilişkilerin önemlileri artık
iyi kötü biliniyor. Döviz fiyatlarıyla faizler, faizlerle İMKB
endeksi arasındaki ilişki vatandaşın günlük hayatına gir-
miş durumda.
Ekonomi basınında tartışılan konular çok daha somut,
çok daha teknik düzeyde. Olaylara iktisat bilimi kuralları
çerçevesinde yaklaşılıyor.
Uluslararası rekabete girmiş olan iş dünyası iktisadi ko-
nuları yorumlamada Batıdan geri değil.
Bir de bunlara borsa, kredi ve döviz piyasalarında kaza-
nılan deneyleri ekleyin...
1980'lerin iktisadi olaylara bakışında şaşırtıcı gelişme
ortaya çıkar:
Fiyatların piyasalarca belirlendiği. Bu piyasaların bazı
kuralları olduğu. iktisadi göstergelerin rasgele değil belir-
li bazı ilişkiler çerçevesinde hareketettiği. Kısacası iktisa-
dın belli bir mantıgı olduğu...
Ve Türk toplumunun bu mantığa uyum sağlamada gös-
termiş olduğu beceri...
Ekonomi yönetiminin bu cteğişimle çelişen yaklaşımına
üçüncü geri adım diyorum.
Birkaç örnek vereyim:
- Enflasyon olgusu rasgele gelişmiş bir olay değildir.
Bir mantığı vardır. Bu mantık enflasyonun sadece psikolo-
jik tedbirlerle düşmeyeceğini söyler. "Belki tutar" yaklaşı-
mı bu mantıkla çelişir.
- Faizleri piyasalar belirler. özellikle sermaye giriş çı-
kışları serbest bırakılmış ekonomilerde faizleri kontrol et-
meye çalışmak iktisat biliminin en basit kurallarından olan
bazı "parite" ilişkilerinin mantığına aykırıdır.
- KİTfiyatlarının baskı altında tutulması da piyasa mantı-
ğıyla bağdaşmaz. Uzun süre devam edilmesi imkânı ol-
mayan bir politikadır. Kaynakların yanlış kullanılmasına
yol açar.
- iktisadi "rota"lar mevsimlik hareketlere bakarak çizil-
«mez. İktisat bilimi mevsimlik hareketlerden arındırılmış
verilerin kullanılmasını salık verir.
• • •
Üçüncü geri adım iktisat bilimi mantığını kabullenme ko-
nusunda atılmıştır. Ümit verici nokta, toplumun bu konuda-
ki değişiminin aynı hızda devam etmekte olduğudur.
MERKEZ BANKASIKURLARI I4ACUSTOSI9K
CHSJ
lABDDolan
1 Alman Markı
1 Avustralya Dolan
lAvusturyaŞilinı
IBelçıkaFrangı
1 Danimarka Kronu
1 Fin Markkası
1 Fransız Frangı
IHollandaFlorinı
1 isveçKronu
1 isvıçre Frangı
lOOltalyanLıretı
1 Japon Yeni
1 Kanada Dolan
1 Norveç Kronu
1 Sterlin
1S.ArabistanRiyali
DftvtZ
«u?
7126.72
4861.34
5141.93
690.57
235.98
1261.70
1772.86
L 1435.24
4313.48
1336.19
5392.90
640.17
56.47
5972.28
1233.75
13708.24
1900.36
MT1?
7141.00
4871.08
5152.23
691.96
236.46
1264.23
1776.41
1438.12
4322.12
1338.87
5403.71
641.46
56.59
5984.25
1236.22
13735.71
1904.17
BBfFİF
«uş
7119.59
4856.48
5064.80
689.88
233.62
1249.08
1755.13
1433.80
4309.17
1322.83
5387.51
633.77
55.63
5882.70
1221.41
13694.53
1871.85
7162.42
4885.69
5167.69
•694.03
23717
1268 02
1781 74
1442 43
4335.09
1342.89
5419.92
643.38
5676
6002.20
1239.93
13776.92
1909.88
S&Q Mart'ın Teknik Müdürü Lorenzen, Türk endüstrisi dünya düzeyini yakalamak için fırsat elde etti' dedi
ISO-9000 Türkiye için bir telıdit değil, bir fırsat
ÇAPRAZKURLAR
1
14660
1.3860
103200
56485
40199
4.9655
1.6522
9385
5.3336
1.3215
1113.25
126.20
1.1933
5.7765
3.7502
1BK
at
MOMUUH
MHftalMi
nmRi
FrMBFMP
bpVfllPVIttB
k*nfrmİMpılMI
JpM
taaiıMvı
tMmımum
1.9235 M I M n
13890MM»!
1.4503MIM»!
10356.48TL
HAKAN GÜLDAĞ
Türkiye'de endüstriyel destek hiz-
metleri vermek üzere kurulmuş Türk-
Danimarka ortak yatınmı olan S&Q
Mart'ın Teknik Müdürü Erwin Lo-
renzen, ISO-9000'in "Türkiye için bir
tehdit değil, bir fırsat" oldufunu söy-
ledi. Lorenzen, "ISO-9000 sisteminin
sunduğu fırsat, Turk endüstrisini
dünyanın en ileri endustrileriyle ay-
nı düzeye getirme şansında yaratı-
yor" dedi.
Lorenzen, kamuoyunda ve iş dün-
yasında son dönemde artarak süren
tartışmalara neden olan ISO-9000
sistemiyle iJgili olarak sorulanmızı
yanıtladı:
- ISO-9000 nedir? KaKte güvenliği
nedir?
- ISO-9000 stardartlan serisi, In-
ternational Organization for Stan-
dardization (ISO) tarafından 1987
yılında yürürlüge konubnuş olan,
kuruluşlann kalite sistemleri oluştur-
mak sureüyle, üretilen mal ve hizme-
tin kalitesini güvence altına abnalan-
nı saglayan bir işletme standardıdır.
Özellikle vurgulamakta fayda var,
IŞO-9000 bir ürün standardı değil-
Bu yönüyle ele abndığında, günü-
müzde ISO-9000 sistemleri, ürün ve
hizmet kabtesine yönebk tüm faab-
yetleri düzenlemesiyle, kuruluşlann
kalite, verim, kârbbk ve sürekliliğini
arttırmayı hedefleyen bir yönetim
aracı olarak görülüyor.
Günümuzde yaygın olan kanının
yanı sıra ISO-9000 stardardı, bir ti-
cari bariyer olarak görülmemeli.
Aksine sistem kuruluşlara teknik şef-
faflığı getirerek, ticari platformda
haksız rekabeti güçleşüren, kuruluş-
lar için eşit rekabet koşullan sağla-
yan bir araç.
Kabte güvencesi ise üretilen mal
veya hizmetin müşterinin beklentile-
rini karşılaması için yapılan faabyet-
lerin tümüdür. Hammadde satın
alımından ürünün kullanım ömrünü
tamamlamasına, yedek parça ve ser-
vis hizmetlerine kadar geçen süre
içinde. müşteri tatminine yönebk
tüm faabyetler kabte güvencesinin
konusudur.
- ISO-9000 Avrupa'da hangi ihti-
yaçlar nedeniyle ve ne zaman uygıı-
İanmaya başlandı?
- 1980'li yıllann başında İngiltere
ekonomisinde yaşanan kriz, başa ge-
çen Thatcher hükümetini, İngilız şir-
ketlerinin rekabet gücünü arttıracak
ve dünya pazarlannda gjderek aza-
lan paylannı yükseltecek önlemler
almaya zorladı. Bu önlemler çerçeve-
sinde, kuruluşlan yönetim ve kalite
hedeflerini tanımlamaya, hedeflere
ulaşmak için uygulanacak politika-
lan oluştunnaya ve gereken hedefleri
saptamaya zorlayan, kısaca şirketle-
re teknik şeffaflığı getiren bir kalite
sisteminin oluşturulmasına gidildi.
Böylece, bugünkü ISO-9000'in ön-
cüsü olan BS 5750 ortaya çıkmışür.
Bu yönde elde edilen başanlar, eski
ve köklü bir KİT gelenegine sahip
olan İngiüz endüstrisinin özelleştiril-
mesinde de bir araç olarak kullanıldı.
Bir diğer öncü ülke olarak Dani-
marka'da da, sanayinin rekabet gü-
cünü ve ihracatı arttırmak üzere
başlaulan kalite sistem çabşmalan
Sanayi Bakanbğı'mn maddi deste-
ğiyle sürdürüldü.
• Türk-Danimarka ortak
yatınmı olan S&Q Mart'ın
Teknik Direktörü Envin Lo-
renzen, "Türkiye açısından
bence ISO-9000, dünya glo-
bal pazarlanna ulaşmanın
anahtan. Bunun yanı sıra yö-
neum aracı olarak kuruluşla-
ra getireceği verimlilik ve
kârlılık artışı ile şirketlerin re-
kabet gücünü arttıracak ve
sürekliliği sağlayacak" dedi.
-1993'tene olacak?
- 1 Ocak 1993'te ibşkilerin tama-
men kopması ya da ihracatın birden-
bire durması söz konusu değil. An-
cak zaman içinde giderek etkisini
arttıracak ve iki yönüyle karşımıza
çıkacak.
Hukuki olarak, kuruluşlar bazın-
da karşımıza çıkacak. İşletmelerin
kendi sistemleri bnnu gerekb kıla-
cak. Diyelim bir ahcı fırma üç satıa
firmanın belirli bir malla ilgili teklifi
karşısında, kalite sistemi kendi kabte
sistemine uygun olanı seçecektir.
Aynca ürün sorumluluğu Avrupa
şirketlerini aynı kalite sorumlulu-
ğunda çabşan şirketlerle çabşmaya
zorluyor. Dolayısıyla Avrupalı şir-
ketler kendilerini güvence altına al-
mak için bu şartlan arayacaklar.
Hukuki yönden bakıldığında,
Global Yaklaşım'da belirtilen bebrb'
ürün gruplannın içine giren ürünle-
rin ATye ihracatı, ancak ürün ba-
zında yapılacak "Tip Sertifikasyo-
nu" ile mümkün olabilecek. Böyle
bir tip sertifikasyonun yapılabilmesi
için kuruluşlarda ISO-9000 kabte
sisteminin bulunması zorunluluğu
aranacak. Bu zorunluluğun hangi
sektörler ve ürün gruplan için önce-
bkb olarak getirileceği henüz kesin
değil. Ancak abnan son bilgiler, me-
diko-teknik, betonarme konstrüksi-
yon^basınçb kap ve kazan sektörün-'
de öncelikb olarak uygulamanın
başlatılanacağı yönünde.
Hukuki yönü bir tarafa bırakıldı-
gında, ISO-9000 sistemi, AT ile ticari
ibşki içinde bulunan tüm firmalann
karşısına bir müşteri isteği olarak çı-
kacak. Bu, kısmen kendi kalite sis-
temlerinin bir gereği, kısmen de ürün
sorumluluğunun aktanbnası ama-
ayla kuruluşlardan istenecek.
- Türkiye açısından ISO-9000'in
önetni nedir?
- Türkiye açısından bence ISO-
9000, dünya global pazarlanna ulaş-
manın anahtan. Bunun yanı sıra
yönetim aracı olarak kuruluşlara ge-
tireceği verimlilik ve kârbbk artışı ile
şirketlerin rekabet gücünü arttıracak
ve sürekb'bği sağlayacak.
Teknik destek hizmeti verdiğimiz
15'in üzerinde Türk kuruluşunda
edindiğimiz tecrübeler, şirketlerin
ISO-9000 karşısındaki konumlan-
nın çeşitbbk gösterdiği yönünde ol-
du. Genel olarak Avrupa firmalan
ile karşılaştınldığında. Türk kuru-
luşlannın sistemin kurulması konu-
sunda geç kaldıklan söylenebilir.
Ancak bu gecikme, sadece tek bir
standartla çalışma gjbi bir avantajı
da beraberinde getiriyor.
Bugünkü durumda, ihracata yö-
nebk olarak çabşan ve profesyonel
yönetici kadrosuna sahip ileriyi gö-
ren kuruluşlar, ISO-9000 çabşmala-
nnı başlatmış durumdalar. Dilegi-
miz tüm kuruluşlann, günümüz
ticaret hayatmı şekillendiren bu siste-
min, Türkiye'de de giderek yerleşme-
ye başlayacağını görmeleri ve şimdi-
den kendilerini buna hazırlamalan-
dır.
- Şirketlerin ISO-9000'e hazırlan-
maları için neler yapmaları gereki-
yor?
- Böyle bir projeyi başlatmadan
önce, tüm kuruluş personebnin ve
özelbkle üst yönetimin, sistemin ku-
rubnası ile gelecek faydalara gerçek-
ten inanmalan ve gerekb tüm maddi
ve manevi kaynaklan hazır etmeleri
gerekmektedir. Bunlann sağlanma-
ması durumunda, projeden beklenen
faydalann yerine, kaynaklann israfı,
motivasyon düşüklüğü ve projenin
başansızbğı kaçınılmaz olur.
Şirketler, tabii ki ISO-9000'in ko-
şullannı sağlayan başka standartlar
secebibrler. Bilinen şu ki ISO-9000
kabte güvence sistemi standardı, bu-
gün bilinen tüm diğer kabte güvence
standardını kapsıyor.
- Gecici belge alınarak sonınun hal-
ledilebileceği savunuluyor...
- Bö> ie bir şey mümkün değil. Bu,
sistemin mantığına da tamamen ters.
Ya kontrol altındasınızdır ya da de-
ğilsinizdir. İkincinin ya ortası ya da
geçidlik diye bir şey olamaz. Gecici
belge aldatmacadan öte bir şey değil.
- ISO-9000'e uyum 1993 öncesinde
ve sonrasında AT'ye yapılacak ihra-
catta ksıtlama getirecek mi?
- Getirecektir. Ama hangi öncebk
sırasında getireceği, AT'nin karanna
bağlı. Kısıtlamanın hangi şiddette
geleceğini Avrupab şirkeSer bebrle-
yecek. Tabii bu ISO-9000 standardı-
nı uygulamayan, örneğin Türk şir-
ketlerinin Avrupa Topluluğu'na
olan ihracatlannı birdenbire bıçakla
kesibniş gibi durduracağı demek de-
ğil. Ama hiçbir kısıtlama getirmeye-
ceğini söylemek de yanbş olur. Nede-
nine gebnce, Avrupa'da şirketler bu
sisteme hızla uyum gösterme süreci
içinde. Dolayısıyla bu sisteme uyum
gösteren şirketlerle çabşmayı tercih
etmeleri noktasında önem kazana-
cakür.
Avrupa'da tek pazar olmanın yo-
lunu sanayi açısından ISO-9000 aça-
cak. AT'de konuya böyle bakıbyor.
Topluca kalkınma ve tek vücut ola-
bilmeyi sağlayacak ve rekabet gücü-
nü arttıracak bir disipbn olarak
görülüyor. Onun için rahatlıkla söy-
leyebiliriz: Bugün AT'ye gjrip ginme-
mede ISO-9000 şart haline geliyor.