15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 AĞUSTOS1992 PAZAR 8 PAZAR YAZILARI Atiııa olimpiyatmaclalvalam la ağladı Batı'mnhaber ATİNA STELYO BERBERAKİS Yunanis- tan'ın, Barse- lona Olimpi- yat O\ unla- n'nda iki altın madalya ka- zanması Yu- nanlılann son zamanlarda gülmeyen yüzünü güldürdü. Halter ve 100 met- re engelli bayanlarda Vunanistan'a altın ma- dalya kazandıran Arnavut göçmeni Yunan asıllı Pirros Dimas ile Karadeniz Rumlanndan Vula Patulidu. Cumhurbaşkanı Konstantin Karamanlis'in elinden Vunanistan'ın en büyük nişanını aldılar. Dimas ve Patulidu, Barselona'dan Atina'ya döndüklenndc "krallar gibi" karşılandılar. Ati- nalılar havaalanından kent merkezınc kadar iki sporcuya escorıiluk ettiler. Kent merkezin- deki Panathinaikos mermer stadyumunda özel törenler düzenlendi. Havai fişekler fırlaüldı, konuşmalaryapıldı. Milli marşlardinlendi, folk danslan oynandı. Panathinaikos stadyumunu dolduran 70 bin kadar Atinalı, Barselona günlerinin yanı sıra yakın tarihte yapılan ilk olimpiyat günlerini ya- şatu. Bu mermer stadyumun en büyük özelliği, 1896 yılındakı ılk resmi olimpiyat oyunlannın burada düzenlenmiş olmasından kaynaklanı- yor. Deniz kuvvetlerine ait bir Jeep'in içınde \e bırçok polis ve özel motosikletÛnin eşliğinde stadyumun kapısına kadar gelen sporcular, da- ha sonra bando müziğiyle özel olarak hazırlan- mış podyuma yürüdüler. Stadyumu dolduran 70 bin kişi coşkulu bir şekilde sevgi gösterilerin- de bulunuyor; bazısı ise gözyaşlanna hakim olamıyordu. Yunanistan son yıllarda güreş, halter gibi ağır spor dallannda tek tük madal- yalar alıyordu, ama koşuda hele hele 100 metre bayanlarda aldığı bu altın madalya tam bir asır gecikmişü. Stadyumdaki bakanlar, işadamlan, diplo- matlac, din adamlan, askerler ve tabii ki halk. aynı heyecanı yaşıyordu. Yunan milli marşı sü- rekli tekrarlanıyor; konuşmacılann ardı kesil- miyordu. Öyle ya olimpiyatlar 2500 yıl önce Yunanistan'da doğmuştu ve bugünkü Yuna- nistan aldığı iki altın madalyau kutluyordu. Antık olimpıyat oyunlannı canlandırmak için ıse Yunanlılann en deneyimli sanatçılanndan ye eski bayan bakanlanndan Ana Sinodinu. anûk çağ gjysileri içinde podyumun ucunda görünü- verdi. Sinodinu'nun ağzından antik Yunan kelime- leri dökülmeye başlamışü. O dönemde başan kazanan sporculann onuruna yapılan övgü dolu ve banş içerikli şiirsel söylevi okuyordu Si- nodinu. Sporculara daha sonra aynı antık olim- piyatlarda yapıldığı gibi defne yaprağından örülmüş birer taç kafalanna geçinlecekti. Yunanistan hükümetinin son zamanlarda al- maya başladığı ekonomik önlemler, bundan kaynakJanan grevler ve pahalılık sorunlan ara- sında kıvranan halk, bu sıcak yaz günlerinde ilk kez hep birlikte gülümsüyor ve şarkı söyleyerek dans ediyordu. Ta ki podyumdaki kürsüye Devlet Bakanı Sotins Kuveas'ın çıkmasına ka- dar. Kuvelas. Başbakan Konstantin Mitsotaki- sin adına bir konuşma yapıyordu. Ama bu ko- nuşması binlerce kişinin 'Yuh' sesleri arasında kayruyordu. Atina'da düzenlenen bu şölenler defneli taç. din adamlannın verdiği hediyeler, stadyumdaki şarkı ve folk danslan çıkanlırsa biraz Naim Sü- leymanoğlu için 1988 Seul Glimpiyatlan'nda kazandığı madalyalardan sonra Ankara'da dü- zenlenen şölenleri andınyordu. Ama Süleyma- noğlu ile Dimas'ın en önemli ortak yanı ikisinin de göçmen çocuğu olmasıydı. Biri Bulgaristan- da doğmuş bir Türk, diğeri Arnavutluk"ta doğ- muş bir Yunanlı.. İkisi de anayurtlanna kaça- rak gelmişti. İkisi de fakir fukara ancak çok iyi verimli iki sporcuydu. Anavatanlan için kazan- dıklan madalyalardan sonra her ikisi de doğup büyüdükleri ülkelerin kuşkulanyla karşılaştı- lar. Şüleymanoğlu aniden yokluktan çıkarak zengin oluverdı. Dimas o kadar zengin olmadı, ama o da yokluk içinde kıvranırken Onassis Vakfı'ndan 50 bin dolar ve ait olduğu kulüpten 80 bin dolardan başka birçok değerli hediyeler aldı. Ve ikisi de şöhret oluverdi.. Kimbilir Âme- rika bir Balkan ülkesi olsaydı, aldığı 5O'ye ya- kın altın madalyadan sonra sporculan için ne- ler yapardı.. Kral Gustav apansızçıkageldi Sıcak uzun bir yaz ile keyifle- nirken, III Gustav, iki yüzyılın ardından tam on ikiden vurur- casına apansız çıkageldi. Şimdi, her yerde gizemli kra- lımız var. Bu durum kımi İsveç- lileri zevkle demlendirirken. ki- milerini de larih alanında derin derin düşündürmeye yaradı Birinciler, olaya sanat açısın- dan değinerek gösterilerden neşe ile söz açacaklar sık sık. Sergiler, müzik, deneme yazıla- n ve opera hem beleşine hem de nitelikli üstelik. Parklarda su- nulacak on beş izlence için, haf- talarca süren çalışmalarla yük- sek düzeyde, titiz bir opera dü- şünelim. Yani gerçek bir sanat ürünü. İkincilerise hamarat kralımı- zın dönemindeki görkemli kül- tür çiçeklenmesinden söz ede- ceklergururla. Bellman. Kellgrcn, Sergel ve benzerleri birçok ölümsüz sa- natçı sıralamak da o günler adı- na yetmeyecek. Daha önemlile- ri, o yıllarda ilginç birer girişim diye algılanan, bugünse mo- dern İsveç yapılanmasının te- mel taşlan olarak: Müzik Aka- demisi. Sanat Akademisi, İsveç Dili ve Edebiyat Akademisi (ki Nobel ödülü veriyor), opera ve drama, tiyatro. Bir de bizzat yazdığı drama metinleriyle enerjik ve entel bir kral ve İsveç aydınlanma dönemi var karşımızda. Tarihin hızlı dönen tekerleği- ni, III Gustav'ın, İsveç için o an hızla yakaladığı ve İsveç halkını vagonlardan birisine yerleştir- diği, büyülü bir kesit de denile- bilir o sürece. Bu, ikinci yüzyıl dönümüne inat. bir salgınmışçasına İsveç'- teki Avrupa Futbol Şampiyo- nası ve İngiliz amigolann so- kaklarda tekmeledikleri seyirci- lerle TV'de yeniden yeniden su- nulan yürek paralayıcı sahneler bile. öngörülü Kral III Gustav'ı ikinci plana indiremedi. Uzun, beyaz Stockholm gecelerinde, Verdi Operası'nın, ki futbol tekmeleşmelerini unutturarak. STOCKHOLM TEKIN SÖNMEZ tarihle mayalı anlar yaşatması az şey mi? Verdi. en seçkin opera düş- künlerini bile gizli ruh dehlizle- rinden çıkanp kendine çekmek- le yetinmedi, operayı yığınlara sunmayı de başardı. Evet, park- larda gösterildiği için binlerce kurt izleyici fırsatı ganimet sa- yıp şaraplannı da zulaya atarak 'Maskeradbalen'e koştular. Bunda, hem de nasıl haklıydı- lar! Müzikdramacı ve yeni çeviri şarkılann kurgucusu Ture Rangström'ün yorumu şöyle: Maskeradbalen. İtalyan mizaa ile İsveç Ulusal Operası olmuş- tu. Şimdi bu opera özgürdür. Yani böylece bizim ulusal İtal- yan operamız, İsveç doğasıyla birleşti. Verdi'nin yaraücı büyüklüğü de buradaydı işte. Bu opera öy- lesine İsveçli olup çıktı ki, yığın- lan piknik sepetlerindeki ufak- hklarla, sanat adına kırlara çek- ti. Şimdi bu operayı izleyen ye- niyetme kuşaklar, sevimli kralımızın, uğursuz bir a$k so- nucu öldürüldüğünü sanacak! Kral III Gustav, bunca ay- dınlık ulusal çabalara karşın, neden öldürüldü diye kimi cin yepyeni kuşaklar, şeytani soru- larla birbirlerine baktıklannda, o eski kulağı kesik tarih ve ope- ra kumkumalan diyorki: Paris- li devrim, soylulan ve monarşi- yi altedip, cumhuriyeti kurdu. Bundan etkilenen İsveçli soylu- lar, poturlu köylüleri fazla kol- layıp şımarttığı gerekçesiyle Kral III Gustav'ı öldürüp, mo- narşiye kan bağışında bulundu- lar. Tarih bir aşk opereti olabil- seydi, tarih üstüne döktürül- müş inciler, pembe dizilerle yanşabilirdi. Manila nın ortasında birkağnıyüküsepet Filipinli sepetçi, el emeği göz nuru sepetlerini doldurmuş arabasına ve düşmüş yollara. O kent senin, bu kent benim pazar pazar dolaşıp sepetlerini satmaya çalışıyor. Umut fakirin ekmeği derler ya. bizim sepetçinin umudu da bir kağnı dolusu sepeti satıp köyüne parayla dönmek. Evinden uzakta ekmek kavgası veren sepetçinin can yoldaşı küçük oğlu. Tabii bir de arabaya koştuğu emektar öküzleri. Kentten kentejgöçerken yollan başkent Manila'ya da düşmüş. O> le bir kargaşa ki, ne köye benzer ne kasabaya. Sepetlerin yanına yerleşen küçük oğul, neşeyle seyire dalmış. Ancak ne baba. ne oğul kendilerinin de seyirlik olduğunun farkında değil. Manila'nın göbeğinde, işlek bir caddenin ortasında bir kağnı yükü sepeü görünce basıvermişler denklanşöre. Greenwich, Londra'nın he- men doğusunda bir köymüş, "sıfır boylamı" geçsin diye ka- rar ahndığı 1884'te. Kraliyet Gözlemevi"nin bir tepenin üze- nnde kurulu olduğu köy, şimdi turistik. Deniz müzesi orada. Thames nehrinin kenanndakı publannda yer bulmak sorun. Atlantik'den Çin'e, Avustral- ya'ya kadar gıdip dönen, geçen yüzyılın efsanevi yelkenli yük gemisi "Cutty Sark", kuru ha- vuzda ziyaretçi kabul ediyor. "Sıfır boylamı"nın geçtiği san çizginın üzerinde bacak açarak durunca, bir ayağınız Doğu, bir ayağınız Batı Küre'de... Londra'dan New York'a doğru uzanan boylamlar, araya 5 saat fark koyuyor. İngiltere'- de hele "yaz saati" de uygulanı- yorsa, oldu mu fark 6 saat. Amerikalılar bu saat farkıru. habcr ve bilgi almada kendi çı- karlanna gitgide artan bir hırs- la kullanır oldular. Önemli Amerikan televizyon şirketlerinin Londra'da stüdyo- lan var. New York ve Was- hington, Orta Avrupa'dan, hele Ortadoğu'dan. saat olarak geri- de. Londra'daki tam teşekküllü haber bürolan. \Vashington için uygun bağlantı. İngiltere de zaten, Amerikan siyasetinin Avrupalılara anla- tıldığı, Avrupa"nın nedüşündü- ğünün Washington"a aktanldı- ğı adres. İngiltere, Amerika'nın Avrupa'daki "adamı", Londra da "aracısı." Londra'da. 30 kadar ulusla- rarası televizyon şirketinin bü- rolan var. CNN, CBS, ABC. CBC gibi dev Amerikan ve Ka- nada şirketleri kadar, İran TV, Güney Afrika TV gibi daha marjinal şirketler de burada. Türkiye'nin Anadolu Ajansı da bu kervana kaülmak ve Türk televizyonlan için görüntülü haber üretmek üzeresırada. LONDRA EDİP EMİL ÖYMEN Gayet gösterişsiz bir binada, 250 milyon Amerikahya "ka- naat ve fîkir ışınlayan" ABC- nin Londra bürosu 80 kişi. Uydu çanaklan, uydu telefon- lan. her türlü sesli ya da görün- tülü haberi anında kullanıma hazır duruma getirmeye yara- yan teknik olanaklan ile ABC, mini bir Amerika. VVashington ile ortaklaşa program sunan CNN Londra bürosu da aşağı kalır gibi değil. "Uluslararası Saat" programı- nı 85 milyon kişinin izlediği saptanmış. ingiliz dili ile yapılan bütün yazılı, sözlü ve görüntülü yayı- nlan Londra'da yakalamak \ mümkün. Avustralya'dan Malezya'ya, Nijerya'dan Panama]ya, Ame- rika'dan Rusya'ya, İngiliz di- lindeki bütün bilgi ve haber, Londra'dan geçiyor. Hele eko- nomi, ticaret, sigorta, iş ve mali- ye bilgisi ve haberleri için Lond- ra, Avrupa'daki tek adres. Bu nedenle de Londra'da sadece yazılı basında çalışan yabancı gazeteci sayısı 500 kadar. Bu kadar insan, okuyuculan- na, İngiltere'de ne olup bittiğirü anlatana kadar, bu bilgi ve ha- ber merkezinden dünyaya ba- kıyor önce. Coğrafyası Av- rupa'nın kıyısında duran, sü- rekli Batıya öykündüğü halde, Batı zihniyetini yakalaması epey süre alacak olan Türkiye ise Londra'nın bilgi ve haber zenginliğini değil yeterince kul- lanmak, bunun önemini kavra- maya doğru, ancak yeni yeni emekliyor. Şehvetin cazibesi AIDS'e aldırmıyor Şehvetin cazibesi AIDS kor- kâsunu yendi. "Cinsel alışkan- lıklannızı değiştirin" mesajına dayalı korku kampanyalan ise yaramadı. Cinsel dürtüleri uya- nanlar uyanlan kulak ardı eder oldular. Bir yandan prezervatif kullanımı yaygınlaşırken bir yandan prezervatifli aşk cağn- lannı dinlemeyenlerin sayısı arttı. Halk. korku kampanya- lanna karşı bağışıklık kazandı. Danimarka'da son zaman- larda yapılan araştırmalar, özellikle gençlerin AIDS riskini bile bile prezervatif kullanmak- tan kaçındığını gösterdi. AIDS tartışmalannın en yoğun oldu- ğu dönemlerde bir ara gerileme gösteren diğer cinsel hastalıkla- nn tekrar artmaya başlaması. 'Prezervatif kullarun' uyanlan- nın pek ciddiye ahnmadığının işaretçisi oldu. İnsan psikolojisinin en bü- yük özelliklerinden birisi, var- KOPENHAG FERRUH YILMAZ VESTEL'DEN BÜYUK KAMPANYA • KUÇUK TAKSITLER LİRADAN BAŞLAYAN TAKŞİTLERLE ÜSTÜN VESTEL TELEVİZYONLAR VESTEL TÜKETİCİNİN YANINDA I.SEÇENEK PEŞİNAT + 18 TAKSİT HEMEN TESLİM RFNKIİ TFiEVİZYONiAR •333T?rT^HK?TC:^llttMtT*M VESTEl TÜRKUAZ MON. 37 UK. VESTEl COMFORT FST 40 UK VESTEL COMFORT FST 40 UK TELETEKST VESTEL TÜRKUAZ MON. Sl UK VESTEL TÜRKUAZ MON Sl UK TELETEKST VESTEL TÜRKUAZ FST SS UK VESTEl StTAH İNCJ FST SS UK VESTEl COMFORT FST SS UK TELETEKST VESTEL EFSANE FST SS UK TELETEKST STEREO VESTEL COMFORT 43 UK TELETEKST STEREO VESTEl COMFORT 63 UK TITXSTR KULAKUKLI 350 000 > 350 000 393 000 393 000 . 434000 449 000 485 000 53IOOO 511000 567 000 434 000 449 000 485 000 53IOOO Sl 1 000 547 000 609 000 l 609 000 657000 ; 6S7000 681000 681000 6650000 7 467 000 8 246 000 !53'OO0 92I5OO0 L I0O89O00 2.SEÇENEK PEŞİNAT + 14 TAKSİT HEMEN TESLİM PEŞİNAT 350 000 393 000 434 000 449 000 İLK 7 TAKSİT 350 000 393 000 434 000 449 000 485000 48SOO0 53ıOOO . 531 000 9709000 5MO00 10 773000 11 571000 12 483 000 I2939OOO 567 000 609 000 657 000 681 000 5II0O0 567000 6090O0 657 000 68! 000 SON 7 TAKSİT f T O P L A M 494 000 6 258 000 554 000 7 022 000 6İ30O0 ^ 7763000 634 000 684 000 748000 721000 800 000 B60 000 926 000 961000 8 030 000 8668 000 9 484 000 9I3İ0O0 10 136 000 10 892 000 11 738 OOC 12 !'S000 VİDFO VİDEO PLAYERLAR •533ÜTTM VESTEL AKAI VS-FIİEH VtDEO UK VESTEL AKAI VR-422 VİOEO UK VESTEL ÜKİT KRİSTAL 1291 VİOEO UK VESTEl AKAI V.PLAYER V5P 84 EC UK VESTEL GOLDSTAR V.PLAYER UK 434 000 402 000 378000 273 000 251000 TAKSİT | TOPLAM 434 000 8 246 000 402000 378 000 273 000 25IOCO 7 638000 7 182000 5 187 000 PEŞİNAT 434 000 402000 378000 273 000 4769000 . 25I0O0 İLK 7 TAKSİT 434 000 402 000 378000 273 000 25ı 000 SON 7 TAKSİT T O P L A M 6I3OOO S69 000 533 000 7 763 000 7199 000 6 755 000 344000 ' 4872000 35IOOO 4 465 000 Vestel kalitesine sahip olmak şimdi çok kolay. Vestel'e özel 3 yıl tam garantili televizyonlardan dilediğinizi seçin. İster 18 ayda eşit taksitlerle, isterseniz gelirinize göre ikinci 7 ayda artan 14 taksitte ödeyin. Onlara çok kolay şartlarla sahip olun. Bu çok...çok özel fırsatı kaçırmayın! VESTEL. çünkü herşey mükemmel oluşsal sorunlara karşı güçlü bir savunma mekanizması ge- liştirmesi ve sorunlan yok saya- bilmesidir. AIDS hastalığı da en varoluşsal tabulan zorluyor: ölüm, seks ve utanma duygu- su. AIDS, var oluşunun en bü- yük önleyici kampanyalanru gercekleştirmek zorunda kalan sağlık sektörünü de adamakılb zor bir görevle karşı karşıya bı- rakü. Ekranlar, AIDS spotla- nyla doldu. Trenler, otobüsler, sokaklar AIDS'e karşı uyan afışleriyle donatıldı. Kafelerin ve barlann tuvaletlerine AIDS otomatlan yerleştirildi. Gazete sütunlan AIDS'e aynldı. Ah- lak tartışmalan su yüzüne çıktı. AIDS, çağımızın ahlaki çökün- tüsüne verilmiş ceza olarak al- gılandı. İnsanlann AIDS kor- kusuyla cinsel alışkanlıklannı bırakacaklan varsayıldı. Tele- vizyon spotlannda prezervatif kuUanmak işin eğlenceli kıs- mıymış gibi gösterildi. Prezer- • vatif nedir bilmeyen kadın ga- zeteciler. prezervatifın cinsel yaşama kattığı renkler üstüne methiyeler dizdiler. Lakin prezervatif takınusı cinsel sorunlan da beraberinde getirdi. Prezervatif kullanma- nın zevkli yanını bir türlü kav- rayamayan erkekler. 'Acaba bende bir eksiklik mi var?" kor- kusuyla psikologlara taşınma- ya başladılar. Prezervatifın er- keklerde yarattığı o müthiş kor- kudan dolayı istediklerini elde edemeyen kadınlar, prezervatif kullanma taleplerini savsaklar oldular. Yine de AIDS kampanyalan tamamen başansız oldu denile- mez. Aynı araştırmalar, kam- panyalara inat tek gecelik ilişki- lerde ısrar edenlerin ama pre- zervatif kullanmayı savsakla- yanlann bile AIDS konusunda epey bilgjli olduklannı gösteri- yor. Bu durumda kampanyalann yarattığı bağışıklık. insan psi- kolojisinin varoluşsal sorunlan bilinçaltına itme yeteneği ka- dar, AIDS'in halen büyük ölçü- de narkomanlar ve eşcinseller gibi risk gruplanyla sınırb ol- ması ve virüsün heteroseksü- ellere bulaşmasının bu gruplar- la doğrudan ilişki sayesinde gerçekleşmesiyle de açıklanı- yor. Sağlık sektörü de AIDS kampanyalannı yeniden göz- den geçiriyor. Tüm halka yöne- lik korku kampanyalan yerine, özellikle risk gruplanna yönelik daha detaylı ve açıklayıcı kam- panyalara ağırlık veriliyor. AIDS'in cinsel alışkanlıklan değiştireceği tahminleri yapan- lar hakh çıkmadı. Halkın bü- yük bir kısmı alışkanlıklanna prezervatif giydİTTrekle yetindi. Şimdi o bile çok geliyor. :
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle