29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 AĞUSTOS1992 PAZAR 12 DİZİYAZI TKP liderleri Dr. Şefik Hüsnü ve Reşat Fuat Baraner'le birlikte hapishanede iki yü Acdar ülkesiııiıı yurttaşları HAPİSTEN BABIÂLİ'YE Şükran Kurdakul -5- Anılannda yazmıştır: "Paris'te dinsizliğim artü. 1904 se- nesi Paris'te kilise ve din düşmanlığ- nın azdığı ve sosyalist cereyanının sen bir riizgar gibi estiği bir seneydi. Mitinglere ve nümayişlere kanşıyor- dum. Sokaklarda "International"i dinlerken kalbim geniş bir insanlık sevgisiyle doluyordu ve gözlerim ya- şanyordu. Jaures, Prenssence, Vail- lam, Alman anarşist Sebastian Fau- re ve Malato'nun nutuklannı hara- retle dınlıyordum. . . İhtilalci hararetim 1905'e kadar sürdü ve sonra sönmeye yüz tuttu. Kendimi Paris'in eğlencelerine, heva vü heveslerine kaptırdım'" (Çocuklu- ğum, Gençliğim, Siyasi ve Ebedi Hatıralanm,sf. 102,1973). Paris'in eğlencelerine "heva vü he- veslerine" kapılanlardan değildi Dr. Şefik Hüsnü. Dünyayı değiştirme ça- basının aasını ve mutluluğunu, anla- şılmazlığım yaşamaya tutuklanıruştı çünkü. Ülkeye dönünce Marksist dünya görüşünün ilk dergisini. Kurtuluş'u çıkardığı zaman otuz iki yaşındaydı. Nafı Atufdan (Kansu) Namık İs- maire, Sadrettin Celaİ'den Ethem Nejat"a kadar nice kültür sanat ada- mı, anılanndaki Yahya Kemal gjbi en içten en çıkar düşüncesinden uzak savaşçılar olarak göründüler o dergi- de. Ortak özellikîeri dünyayı değiş- tirmekti onlann da. Ama ülkelerini lanıma bilinci belli düzeyiere ulaşa- mamıştı. Tek parti döneminde Cum- huriyet Halk Partisi'nin genel sekre- karşın çok rahat hapis yatüğına ta- nık olanlardan biri de bendim. Uy- gun zamarunı kollayıp voltasına kaüldığımda "Tek Parti" yıllannda- ki eylemleri kurcalayan sorular sor- madım kendisine. Nazrm Hikmet ve başka arkadaşlan ile kopuşma nok- tasına varan anlaşmazhklara düştü- ğünü biliyordum. Paris'te yetiştiği yıllarda mütareke dönemi arulannı dinlemekle yetindim. Zaten partiye ilişkin kulaktan duyma bilgjye ge- reksinme duymuyordum. Yaşamak- ta olduklanmız, bir anlamda, yete- rince bilgilendırmiştı beni. Uzak durmaya kararlıydım. Ama, eskinin çilekeş maratoncu- l«nnı kültür savaşımındaki kişiler olarak tanımak istiyordum. Örneğin, adını ilk kez 1945 sonlannda o An- kara Cezaevinde yatarken, duydu- ğum Reşat Fuat Baraner, hapisha- nede ve olaylann içindeydi. Bu olay- lann yarattığı sonuçlara tavnrru koyarken -rolü ne olursa olsun- ya- şanmakta olanın dışındakı kişiligiyle yakalamak istiyordum onu. Çünkü dış görünüşünün aksine çok duyarlı bir insandı Reşat Fuat. Hiçbir koşul- da yenilmiş adam psikolojısine düş- memesine karşın, biraz dokununca acılar ülkesinde yaşadığını duyum- sardınız. Moskova'da öğrenciyken evlen- sesi'ni bıtirdikten sonra Fen Fakül- 1944'te Celal Zühtü Benneci, Sebati miş, bu evlilikten olan çocuğunun tesi'ne girdiği yazılıdır. Mütareke Selimoğlu, H.l. Dinamo, Hadi Mal- bir kez olsun yüzünü görmemişti. yıllannda, Istanbul'da anti-emper- koç, Nihat Balyoz, Zihni Anadol vb. Kafasında taşıyordu. Nedenini bilmiyorum. her fırsatta etmişti. Mustafa Kemal Paşa ile kar- partiyi, genel sekreter olarak hareke- Fuat kesimindeki arkadaşlar selamı anlatmaya doyamadığı ikinci eşi ro- deş torunlanydılar. Savaş yıllannda, te geçirdiği savı ile yargılandı. Yedi sabahı kesmesin mi benden. mana Suat Derviş, benim cezaevin- devlet sınavlannı kazanarak Al- yıl 9 aya mahkum edildi. 1950 afTı ile Reşat Ağabeyi o günün akşamüs- Dr. Şefik Hüsnü: Sosyalist cereyanm sert bir rüzgar gibi estiği 1904 Paris'inde bir mitingden diğerine kostu. >3efik Hüsnü, 1953'lerde arkasındabirtarih bırakarak 66 yaşınagelmişti. Soğukkanlı, herkese saygılı bir insandı. Size bakarken sizi görüyor, dinlerken sizi dinliyordu. renmişti Reşat Fuat?.. Ne istiyor, ne bekliyordu?... Sıradan bir bürokrat, üst düzey yöneticisi, miUetvekili, adı yurtbilgisi kitaplannda kalacak bir bakan eski- si olmaya namuslu aydın kimliği izin vermemişti Reşat Fuat'a. Bir köşeye çe- kilip gidişatı izlemekle de yetinecek. adamlardan değildi kuşkusuz. 19 ya- şında bir delikanlıyken, işgal ordula- nna karşı düzenlenen gösterilere öncülük'etme gücünü yaratan kişili- ğini, yaşamı boyunca doğru bildiği yolda esirgemeden ortaya koymak... Reşat Fuat'ın bızım kuşakta yaratü- ğı çağnşım budur. Ama bu sözcükler bir erdem adamından da haber verir kuşkusuz, usanmaz bir tutku ada- mından da. Reşat Fuat erdemin tutkuya dönü- şerek, ben odağında kişiliğin tahrip obna noktasına gelebileceğini düşü- nemeyenlerimizden miydi? 1951 tutuklamalannın yiğitlerin- den biri Mustafa Arhavi, bir sabah kaşlannı Boşnakça çatarak çocuk paylar gibi sormuştu bana: - Neden gelmiyorsun Reşat ağabe- yin derslerine? - Kendi seçtiklerimi okuyorum. - Dimitrov'dan daha yüce bir ada- rnın dersleri varken kendi seçtikleri- ni okumak ne demek be?... Yugoslavya'dan göç ederek Tür- kiye'de yirmi yıl yaşamışsa en azın- dan yansmı içeride geçirmiş Arhavi. O da doğru bildikleri uğruna, gözü- nü budaktan sakınmayanlardan. Aslında iki karşıt grubun dışındayım ya. tçine sinmiyor. Kendi biçemince değiştirmek istiyor beni. Eli yakam- da. - Bu akşam derse geleceksin. - Gelmeyeceğim. Sesi duvarlan yırtacak neredey- se.. - Geleceksin. Gitmedim. Ertesi gün Arhavi'nin de içinde yalist öğrenci hareketlenne onderuk ile birlikte Istanbul ve Ankara'da bulundufcu Dr. Sefık Hüsnü. Resat terlığine kadar yükselen Nafı Atuf de bulunduğum iki yıl içinde bir kez rnanya'ya kimya mühendisliği öğre- çıkıp özgürlüğe alışamadan 3 Kasım tü bir saati aşan konuşmamız bo- v _:t_:; .j_-ı u: _ ..x—.:—:.: , > •. nimine gitti. Orada Spartakist hare- 195l'de 23.5 ay hücre yaşamı... Yar- yunca tanıdığımı sanıyorum. Gru- ketten etkilenerek Sovyetler Birliği'- gılandığımız davanın bitiminde de 7 buna kazanma olasılığı adına uygu- : MO-.^ U ~ - U . . . . J . !„„;„ .~m... ]adl ^ yöntemlerin başında sevgj geliyordu. Politikaalar gibi. nizm lehinde faaliyette bulunması" arandığı bir ülkede Mustafa Kemal Sonra, "pınl pınl siyasi istikbalin nedeniyle dört yıla hüküm gjydi Paşa'nın yeğeni olma şansını da kul- var, naal oynaran bu istikbaUe.." gi- (1930). Çıkınca çevirmenlik yaparak lanarak tek parti döneminin anlı şan- bilerden üstü kapah gözdağı... Reşat Ağabeyin künyesinde Sela- yaşamını sürdürdü. 1937'de bir kez h "ekabir"i gibi "inkılaba hizmet "" I T~™™~"~~'~"™" I "~""^""" nik'te doğduğu (1900). Konya Li- daha tutuklanarak altı ay daha yatü. etmek" varken neyi ödemek için di- Kansu gibi iyicil bir yurt yönetimcisi bile göremedi Şefik Hüsnü'nün gör- düklerini. Ya da gerçeğin aldatma- caya dönüşmesine seyirci kaldı. Dr.Şefık Hüsnü, 1953'lerde. arka- sında bir tarih bırakarak altmış altı yaşına gelmişti. Soğukkanlı, herkese saygılı bir insandı. Size bakarken sizi görüyor, dinlerken sizi dinliyordu. iki yıla yakın hücrede kalmasına olsun görüş gününe gelmemişti. özleminde gizliyordu. Politzer'in Felsefe Dersleri'ni ve- ne geçti (1926). Moskova'da Leıün yıl9ay... rerek gecelerini tüketir, ertesi gün Akademisi'nde okudu (1926-30). ls- Kurtuluş Savaşı sonrası taşm al- elinde kepçe onca kişiye yemek pişi- tanbul'a dönünce ilk kez "komü- tından "'Avrupa Görmüş Adam" rirdi. Sanınm, hapishanede böyle yaşanmahdır ömeğıni vermek için yaprruyordu bunlan. SlJKECEK KüHür • Sanot Bir suç örgütünün gerçek öyküsû mttcnjı UftlU\Mlı(lIf M( l\IPlRU<HUİ(ıl '516 26 60ı 1' 0&- • "6 4i •» 15 21 ÎC '5 i600-'l30-?' ı »• 16 00- *B 30-Ji o 30-1« 45-1900 J1 - OEMİR KARTALLAR III Şışlı StTE (247 69 47) 11 00-13 30-16 00-18 45-21 45 Beyoglu DUNYA (249 93 61) 12 00-14 15-16 30-18 45-21 15 Kadıfcoj SUREYVA )336 06 82) 11 00-13 30-16 00-18 00-21 45 B*/ogluSİNEPOP (2511176) 12 0O-ni5-16.3O-1B.45-21.0O ÇtaşŞAFAK (5162660)111)0-13 3O-160O-183O-21 00 MICHAEL OOUGLAS HAFTASI ÇTaşŞAFAKIII (5162660) 11,00-133O-160O-183O-21 X Cuma BORSA Salı KARANLlGlN ÖTESİ C tesı AMAZONOA FIRT1NA Çarş NİL'İN İNCİSİ Pazar NİLİNİNCİSI Peı Ptesı GÜLLERİN SAVAŞI Perş GÜLLERİN SAVAŞI SEÇME FILMLER HAFTASI - 4 Kadıkoy AS{3360050) 13 00-15 45-1830-21 15 CumuAMADEUS Salt DÛŞLER TARLASI C tesı ÇİNGENELER ZAMANI Çarş THE DOORS Paar ANAHTAR Perş. ANAHTAR Ptesı ALLEN-2 Harbıye AS(247 63 15) 12 00-14.30-17 00-19.30-21.45 Cuma AMAOEUS Salı DÜŞLER TARLASI Ctesı ÇİNGENELER ZAMANI Çarş. THE DOORŞ Pazar BAĞDATCAFE Perş Z-OLUMSUZ P tesı ALLEN-2 ÖZRDERSIERÇTAŞ ŞAFAK4(5162660)1100-1330-1600-1830-21 00 NİL'İN İNCİSİ Kadtoy AS |336 00 50) 11 00<Hergun) KORUKENT YAZ OKULU Korukent'te Çocuklara Kocaman Bir Dünya BIIZ PATENİ, YİIZME, TENİS, BASKETBOL • ana branşlar, Ingillzce, Satranç, Tiyatro seçmcli dcrslerdir. Çocuklarınız bu yaz yine ccnnet gibi bir yaz okuluna gidccck. Eğlcnerek ögrenecekler, «linlcneccklcr. Ilemcn arayın, bu fırsattan yararlanın. Hafta içi 5 gün, 4 hafta süreyle, saat 9-17.30 arası 3 devre halinde.Öğlen yemeği, Çay saatı ve kısmi kıyafet dahil, bir devre (KDV dahildir.) 2.400.000.TL Kardeş çocuk 1.800.000.- TL. 17 Ağustos'ta 3. ve Son Dönem Kayıtlar devatn eıliyor. Büıiin scmılcre servis vardır. Serv-is ücrete dahil depldir. •Yetijkinlerc Cumartesi ve Pazar ^abah saaılerinde Salı-Perşeml>e sabah ve aksam tenıs kursları. -l hal'tada H ders 550.0(10.- TL. ıKDV dahildir.I Korukenl Rekreasyon Merkezi LEVFJİT leL- 215 12 26 - 27. 266 49 «3. 266 6'J 70 232 64 26 • 230 21 87 BEYOGLU SINEMASI ( 251 32 40 ) YAZ ŞENLİĞİ 4 KADEN FİLMLERİ ÖZEL BİR KADIN 12.15 -14.30 - 16.45 -19.00 - 21.30 REKLAM FİLMİDAĞIT1MINDA 249 50 33 MISSISSIPPI MASALA Mıra Naır Denzel VVashıngton O K M Ortakoy Kültür Merkezı 258 69 87 13.00-15 30-18.00-20.İ0 Sinema • Tiyatro RUMELİ HISARI NİLÜFER 16, 17 Ağustos YONCA EVCİMİK 18, 19, 20 Ağustos Dünden Bugüne.. MAZHAR - FÜAT - OZKAN 21, 22, 23 Ağustos SERTAB ERENER 24 Ağustos FATİH ERKOÇ 25 Ağustos ZÜLFCİ LİVANELİ 27, 28, 29, 30, 31 Ağustos Tüm Gösterilerimizin Numaralı Biletleri Satışa Sunulmuştur Bllet Satış Yerleri. Vakkorama Takslm, Tel 251 28 88 VakVorama Suadlye. Tel: 350 87 42 . Rumell Hlsarı Glşesl, Tel: 257 75 50 naır nonjcnm OZEL BORA SÜRÜCÜ KURSU 89. DÖNEM KAYITLARI DEVAM EDİYORI Hafta sonu-Hafta içi ve Akşam kurslan devam ediyor. Dershane: ÛSKÛDAR: 343 «7 82-510 92 •• KOZYAIAĞI: 3C2 47 33 TARABYA: 2t2 M 18 T.C. GAZİANTEP KADASTRO MAHKEMESİ Esas No: 1990/135 Gaziantep ili Şahinbey ilçesi Burç kasabası, Kil mevkünde tar- la vasıflı 4850 m' yüzölçümlü, 105 ada, 7 sayüı parselin kadastro tesptti sırasında; Hacı Arif kızı, Emine Dai'nin adına tespit edil- mesı neticesi, karşı davacı Bilal Yıldız tarafından süresi içerisin- de tespite itiraz davası açtığı, an- cak yapılan araştırrnalaıa ragmen adına tespit yapılan davalının ad- resinin tespitinin mümkun olma- dığı gibi adına çıkartılan daveti- yenin de bila tebliğ dönmesi ne- deniyle bu şahsın adına ilanen tebtigat yapılmasına karar veril- miştir. Davalı Emine Dai veya miras- çılannın duruşmanın bırakıldığı 14.10.1992 tarihinde saat 9'da mahkeme duruşma salonunda hazır bulunulması veya kendile- rini bir vekil ile temsil ettirmele- ri ve duruşma günü gelerek de- lillerini bildirmeleri, aksi takdirde yargılamaya gıyaplarında devam edileceği, duruşma günü daveti- yesi yerine geçmek uzere ilan olu- nur. 27.7.1992 Basın: 49447 İLAN T.C. MİLAS SULH HUKUK MAHKEMESİ Sayı No: 1989/580 Oavacı Hasan Erkan Ersoy tarafından davalılar Hatice Çiğdem Atay ve İsmail Işıklar aleyhine açılan Milas, Meşelik köyu, Kuyucak mev- kii 1139 sayfa, 1142 parseldeki ortaklığın giderilmesi davasının yapıl- makta olan duruşmasında Yukarıda isimleri yazılı davalılar gösterilen adreslerinde bulunma- dıklanndan ilanen tebliğlerine karar verilmiş olup, adı geçen davalı- lar duruşma gunü 30.9.1992 gün ve saat 9.0O'da Milas Sulh Hukuk Mahkemesi salonunda hazır bulunmalan veya kendilerini bir vekil tarafından temsil ettirmeleri, hazır bulunmadıkları veya kendilerini bir vekil ile temsil ettirmedikleri takdirde tahkikat ve yargılamanın yokluklannda devam edeceği ve hüküm verilecegi ilan olunur. (HUMK. 213-377 md.) Basın: 49543 Sinem ve Müfit Atalay (23.1.1976/9.9.1979-12.8.1963/16.8.1985) SİZİ ANIvnı?uZ ATALAY ve ARAL AİLELERİ ILAN . ORDU-ULUBEY KADASTRO MAHKEMESİNDEN Dosya No: 1980/1 Davacı Hasan GUndoğ tarafından davalılar Ibrahim Gündoğ ve ar- kadaşlan aleyhlerine Ulubey Doğlu köyünde vaki 99 ve 134 nolu par- sellerin tespitinin iptali davasının mahkememizde yapılan yargılama- sı sırasında, davacı Hasan Gündoğ'un ölumu ile geride mirasçı ola- rak kalan ve adresleri de tespit edilemeyen Rüşan Gündoğ, Unal Gün- doğ, Cemile Gündoğ (Canlıca), Günal Gündoğ ve Zihni Gündoğ'un ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde aşağıda belirtilen ara kararım yerine getirmeleri ve davayı takip etmeleri gerektiğinden; Mahallinde 9.11.1992 tarihinde 31.7.1992 tarihli ara kararı doğrul- tusunda keşif icra edileceğinden gerekli olan toplam 446.250 TI_\i mahkeme veznesine yatırmalan, yatırmadıkları takdirde mevcut ke- şif delilinden vazgeçmiş sayılacakları ve mevcut delil durumuna göre karar verilecegi ve bu sebeple de duruşmasının 13.11.1992 gününe bı- rakıldığı ilanen tebliğ olunur. Basın: 49461 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Tekin İleri Dikmen'le: (2) El mi Yaman, Bey mi Yaman? Eski CHP miUetvekili Tekin İleri Dikmen, CHP'nin oluşumuna ilişkin görüşlerini açıklıyor. Halkçı Parti ku- rulduktan, seçimlere katkjıktan sonra; CHP'liler, Halk- çı Parti'nin "icazetle" yani izinle kurulduğunu düşün- düler, 12 Eylül'le bir çeşit "sessiz bütünleşme" olarak gördüler. Arkasından SODEP doğdu. Tekin İleri Dik- men, SOOEP'in doğuşuyla, gecirdiği aşamaları anlatı- yor, şöyle diyor: - Tatmin edici bir ad bulundu, SODEP! örgüt hareket- liydi; insanlar, parlamenterler, senatörler, yani bugün CHP'yi kurmak isteyen senatör ve milletvekilleri, o gün hepimiz SODEP'i kurduk. SODEP'i telkin ettik. Eğer bi- zim o günkü gücümüz olmasayd», SODEP, halkın gö- zünde, Halkçı Parti'den daha çok saygmlık kazana- mazdı. "CHP buradadır, dedik; budur bizi temsil eden", her birimiz illerimize bildirdik... - SODEP'İ, Halkçı Parti'den daha ayncalıklı duruma getiren nedenler nelerdi? - Şu idi; onu yani Halkçı Parti'yi 12 Eylül'le bütünleş- miş kabul ettik. Halkçı Parti adına yapılacak her şeyi 12 Eylül'ün emri kabul ettik; sonra, SODEP kuruldu, aradı- lar buldular. Ben SODEP'İ çok ciddi bir hareket olarak benimsedim. Zaman içindeki durumu da onu gösterdi. Yani, SODEP ciddi bir hareketti. Halkçı Parti'yle birleş- me, Halkçı Parti üzerindeki sis bulutlarım kaldırdı. CHP'liler böylece, SHP'de birleşti. SODEP'te mi birle- şilmeliydi? O ayrı bir fasıl. Belki bazı pratik zorunluluk- lar o noktaya getirdi. Sonuç, SHP bir hayli noksanına karşın, sol cephenin en büyük partisi. Kitle orada top- landı. Kitle dışında politika yapılmıyor. Bir aydın hare- keti olarak kalıyor. Bir seçkinler hareketi. Onun için bir şey yapılacaksa, kitleyle yapılmalıdır. SHP'de yapda- bilir. Tabıi, CHP'liler ikiye bölünmüş oldular; iki eşit parçaya değil; büyük parça SHP'de, küçük parça DSP- de. CHP'nin büyük lideri, karizması olan lider küçük partinin başında. Fakat tatmin etmedi! Kendi örgütün- den koptu. llinden, ilçesinden, belediyesinden, her- kesten koptu. "Ben yeni koşullarla yeni bir dünya kuracağım" dedi. Kurulamadı. Eskilerin bir sozü vardı, göçerlikten gelme bir deyim: "El mi yaman, bey mi ya- man?" Aşiret beyi, aşiretiyle anlaşmazlığa düştüğün- de, kim galip olur, el galip gelir, bey yenilgiye uğrar. - El dediğiniz nedir? - El, kavim, aşiret halk. - Yani il! Oradaki el yabancı anlamına değil. - Buradaki el, ildir. O harf, bizim yeni alfabemizde yok. Şimdi Azerilerin bazı harfleri fazla. Biz de daha ayrıntılı bir alfabe yapsaymışız. Neyse, Sayın Ecevit kendi eliyle, iliyle anlaşmazlığa düştü, ihtilafa düştü. Halk bir tarafa aktı, boy beyi bir tarafta kaldı, boy beyi kendi ilinin dışından, başka illerden yandaşlar kazarv maya çalıştı. Son demecinde de, işte "Islam olup da, bağnaz olmayan; milliyetçi olup da, ırkçı olmayan bir- çok insanlar vardır; bunlar kazanılabilir" dedi. Yani, CHP'nin dışındaki insanlardan alarak. yeni bir aşiret kurup, o aşireti büyütmek istedi. Olmadı, burada kaldı! Yani, SHP ile DSP ile gitmiyor; SHP de, yeterince bü- yüklüğe ulaşamadı. Yani, bütün SHP'liler CHP'lileri kucaklayamadı; şimdi bir yol ayrımındayız. Ne yapaca- ğız? CHP'yi kurarsak, bütün CHP'liler buraya akar gelir mi? Büyük bir CHP kurulur mu? Arayış bu. Yani hüsnü- niyetle yola çıkma, haksız bir tasarrufla kapatılmışti; bu öbür partiler gibi, normal bir parti değil, sıradan bir parti değil; devlet kurucularının kurduğu bir parti, dev- rimlerin içinde oluştuğu bir parti... - Adalet Partisi sıradan bir parti mi? - Şimdi.. Tabii o da bir bakıma Hürriyet ve Itilaf, De- mokrat Parti, onun devamı.. Ama, Türkiye devletinin kurulmasında, CHP'nin sahip olduğu ağırlığm mirasçı- sı değil. Farklılık buradan geliyor. Istenen ayrı, olması istenen ayrı, gönlün istediği ayrı, olabilenler ayrı... Fi- zikte derlerdi ki, "Eğer sürtünme olmasaydı, bir bilye- ye vurduğunuz zaman, kıyamete dek, sonsuza dek yuvarlanır giderdi!" Şimdi, tabii, sürtünme var. Ne ol- du dünün CHP'lileri? CHP'liler, SHP'de, DSP'de, bir kısmı da oluşumlarda, hiç hizmet vermediler, rahatı seçtiler, kârı seçtiler, kazancı sectiler. Bir kısmı da in- zivayı, köşeye çekilmeyi seçti. Şimdi yapılacak şey, hüner bu iki parçayı birleştirmek ve başka eklerle bü- yütüp, iktidara götürmektir. Yani, siyaset, siyasi bir aşk oyunu değil. Geçenlerde bir kitap okudum, Gurazii Müslim'in Şeyhlerinden biri, Bursalı. Tekkelerin kapa- tlmasından sonra, temsili olarak, Şeyhiri huzuruna çıkarıyor, herkes derdini anlatıyor. Yapıtın adı şu: "Bir Müsamere-i Hayaliye-i Aşıkane". Şimdi, CHP'nin ku- rulmasının bir müsamere-i hayaliye-i aşıkane olma- ması gerek. Bir müsamere, temsil. Hayali bir temsil; ama içinde aşk var, sevgi var, sevgiyie koşuyoruz. Ama, hayalden, düşten uzak olması, gerçekçi olması, ayakların yere basması gerek. Şimdi, parça parça... Hani, bir öğretmen öğrencilere yazdırmış noktalama işaretlerini; "Bunların her birini yerlerine koyun demiş okuma parçasında. öğrenci bil- miyor; yazmış "Herkes yerlerine marş marş!" Bu komutla olacağına inanmıyorum. Yani, "CHP açıldı, haydi gelin! Bütün CHP'iiler partiniz açıldı, ge- lin!" BULMACA 1 _ . - 2 3 4 5 6 7 8 I I ^ I L p I I _ _ L 9 Jı• I I I SOLDAN SAGA: 1/ Toplum yaşamına gjren geçici yenilik... Tbzak. 2/ Tehlike işareti... Üye. 3/ Müslüman ülkelerde oturan Yunan asılh kimse... Sıva ya da boyadan önce vuru- lan kat. 4/ Kripton elementinin simge- si... Çarşılarda aynı işi yapan esnafın bu- lunduğu bölüm..5/ Kutsal emanetlerin saklandığı ya da bir olayın anısına yapıl- mış Hint kökenli anıt. 6/ Azarlama, serzeniş... Eylemleri olumsuz yap- makta kullanılan ek. 7/ Alünkökü de denilen kustunıcu kök... Sarp böl- gede kıırulmuş Kafkas dağ köyleri- ne verilen ad. 8/ Ekmek... Dinlence. 9/ Kumtaşı... Yavaş, ağır. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Pazarlama. 2/ Erzurum'un bir il- çesi... Bir tiyatro oyuncusunun, se- yircilerin duyacağı biçimde, ama san- W ^_^^^_^_^_— _^_^_J ki diğer oyuncular duymuyormuş gibi düşünmesi ya da konuş- ması. 3/ Iskambilde bir kâğıt... Antik Yunan tiyatrosunda sah- neye verilen ad. 4/ Bir yüzey ölçüsü birimi... Düşüncesizce her işe atılan. 5/ Yaş ya da mevki bakımından küçük birinden bü- yüğe karşı yaah ya da sözlü olarak bildirilen istek. 6/ Gidilen yol üzerinde olmayan... Su. 7/ Ordu'nun bir ilçesi... Soyundan gelinen kimse. 8/ Serbest bırakma-. Eskiden okullarda çocuk- lan çalıştırmakla görevli kimse. 9/ Azerbaycan halk edebiya- tında ve Doğu Anadolu'da, konusunu gündelik yasamdan alan gülmeceli hikâyelere verilen ad.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle