Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 AĞUSTOS1992 PAZAR
12 DİZİYAZI
TKP liderleri Dr. Şefik Hüsnü ve Reşat Fuat Baraner'le birlikte hapishanede iki yü
Acdar ülkesiııiıı yurttaşları
HAPİSTEN
BABIÂLİ'YE
Şükran Kurdakul
-5-
Anılannda yazmıştır:
"Paris'te dinsizliğim artü. 1904 se-
nesi Paris'te kilise ve din düşmanlığ-
nın azdığı ve sosyalist cereyanının
sen bir riizgar gibi estiği bir seneydi.
Mitinglere ve nümayişlere kanşıyor-
dum. Sokaklarda "International"i
dinlerken kalbim geniş bir insanlık
sevgisiyle doluyordu ve gözlerim ya-
şanyordu. Jaures, Prenssence, Vail-
lam, Alman anarşist Sebastian Fau-
re ve Malato'nun nutuklannı hara-
retle dınlıyordum.
. . İhtilalci hararetim 1905'e kadar
sürdü ve sonra sönmeye yüz tuttu.
Kendimi Paris'in eğlencelerine, heva
vü heveslerine kaptırdım'" (Çocuklu-
ğum, Gençliğim, Siyasi ve Ebedi
Hatıralanm,sf. 102,1973).
Paris'in eğlencelerine "heva vü he-
veslerine" kapılanlardan değildi Dr.
Şefik Hüsnü. Dünyayı değiştirme ça-
basının aasını ve mutluluğunu, anla-
şılmazlığım yaşamaya tutuklanıruştı
çünkü.
Ülkeye dönünce Marksist dünya
görüşünün ilk dergisini. Kurtuluş'u
çıkardığı zaman otuz iki yaşındaydı.
Nafı Atufdan (Kansu) Namık İs-
maire, Sadrettin Celaİ'den Ethem
Nejat"a kadar nice kültür sanat ada-
mı, anılanndaki Yahya Kemal gjbi
en içten en çıkar düşüncesinden uzak
savaşçılar olarak göründüler o dergi-
de. Ortak özellikîeri dünyayı değiş-
tirmekti onlann da. Ama ülkelerini
lanıma bilinci belli düzeyiere ulaşa-
mamıştı. Tek parti döneminde Cum-
huriyet Halk Partisi'nin genel sekre-
karşın çok rahat hapis yatüğına ta-
nık olanlardan biri de bendim. Uy-
gun zamarunı kollayıp voltasına
kaüldığımda "Tek Parti" yıllannda-
ki eylemleri kurcalayan sorular sor-
madım kendisine. Nazrm Hikmet ve
başka arkadaşlan ile kopuşma nok-
tasına varan anlaşmazhklara düştü-
ğünü biliyordum. Paris'te yetiştiği
yıllarda mütareke dönemi arulannı
dinlemekle yetindim. Zaten partiye
ilişkin kulaktan duyma bilgjye ge-
reksinme duymuyordum. Yaşamak-
ta olduklanmız, bir anlamda, yete-
rince bilgilendırmiştı beni. Uzak
durmaya kararlıydım.
Ama, eskinin çilekeş maratoncu-
l«nnı kültür savaşımındaki kişiler
olarak tanımak istiyordum. Örneğin,
adını ilk kez 1945 sonlannda o An-
kara Cezaevinde yatarken, duydu-
ğum Reşat Fuat Baraner, hapisha-
nede ve olaylann içindeydi. Bu olay-
lann yarattığı sonuçlara tavnrru
koyarken -rolü ne olursa olsun- ya-
şanmakta olanın dışındakı kişiligiyle
yakalamak istiyordum onu. Çünkü
dış görünüşünün aksine çok duyarlı
bir insandı Reşat Fuat. Hiçbir koşul-
da yenilmiş adam psikolojısine düş-
memesine karşın, biraz dokununca
acılar ülkesinde yaşadığını duyum-
sardınız.
Moskova'da öğrenciyken evlen- sesi'ni bıtirdikten sonra Fen Fakül- 1944'te Celal Zühtü Benneci, Sebati
miş, bu evlilikten olan çocuğunun tesi'ne girdiği yazılıdır. Mütareke Selimoğlu, H.l. Dinamo, Hadi Mal-
bir kez olsun yüzünü görmemişti. yıllannda, Istanbul'da anti-emper- koç, Nihat Balyoz, Zihni Anadol vb.
Kafasında taşıyordu.
Nedenini bilmiyorum. her fırsatta etmişti. Mustafa Kemal Paşa ile kar- partiyi, genel sekreter olarak hareke- Fuat kesimindeki arkadaşlar selamı
anlatmaya doyamadığı ikinci eşi ro- deş torunlanydılar. Savaş yıllannda, te geçirdiği savı ile yargılandı. Yedi sabahı kesmesin mi benden.
mana Suat Derviş, benim cezaevin- devlet sınavlannı kazanarak Al- yıl 9 aya mahkum edildi. 1950 afTı ile Reşat Ağabeyi o günün akşamüs-
Dr. Şefik Hüsnü: Sosyalist cereyanm sert bir rüzgar gibi
estiği 1904 Paris'inde bir mitingden diğerine kostu.
>3efik Hüsnü, 1953'lerde arkasındabirtarih
bırakarak 66 yaşınagelmişti. Soğukkanlı,
herkese saygılı bir insandı. Size bakarken sizi
görüyor, dinlerken sizi dinliyordu.
renmişti Reşat Fuat?..
Ne istiyor, ne bekliyordu?...
Sıradan bir bürokrat, üst düzey
yöneticisi, miUetvekili, adı yurtbilgisi
kitaplannda kalacak bir bakan eski-
si olmaya namuslu aydın kimliği izin
vermemişti Reşat Fuat'a. Bir köşeye çe-
kilip gidişatı izlemekle de yetinecek.
adamlardan değildi kuşkusuz. 19 ya-
şında bir delikanlıyken, işgal ordula-
nna karşı düzenlenen gösterilere
öncülük'etme gücünü yaratan kişili-
ğini, yaşamı boyunca doğru bildiği
yolda esirgemeden ortaya koymak...
Reşat Fuat'ın bızım kuşakta yaratü-
ğı çağnşım budur. Ama bu sözcükler
bir erdem adamından da haber verir
kuşkusuz, usanmaz bir tutku ada-
mından da.
Reşat Fuat erdemin tutkuya dönü-
şerek, ben odağında kişiliğin tahrip
obna noktasına gelebileceğini düşü-
nemeyenlerimizden miydi?
1951 tutuklamalannın yiğitlerin-
den biri Mustafa Arhavi, bir sabah
kaşlannı Boşnakça çatarak çocuk
paylar gibi sormuştu bana:
- Neden gelmiyorsun Reşat ağabe-
yin derslerine?
- Kendi seçtiklerimi okuyorum.
- Dimitrov'dan daha yüce bir ada-
rnın dersleri varken kendi seçtikleri-
ni okumak ne demek be?...
Yugoslavya'dan göç ederek Tür-
kiye'de yirmi yıl yaşamışsa en azın-
dan yansmı içeride geçirmiş Arhavi.
O da doğru bildikleri uğruna, gözü-
nü budaktan sakınmayanlardan.
Aslında iki karşıt grubun dışındayım
ya. tçine sinmiyor. Kendi biçemince
değiştirmek istiyor beni. Eli yakam-
da.
- Bu akşam derse geleceksin.
- Gelmeyeceğim.
Sesi duvarlan yırtacak neredey-
se..
- Geleceksin.
Gitmedim.
Ertesi gün Arhavi'nin de içinde
yalist öğrenci hareketlenne onderuk ile birlikte Istanbul ve Ankara'da bulundufcu Dr. Sefık Hüsnü. Resat
terlığine kadar yükselen Nafı Atuf de bulunduğum iki yıl içinde bir kez rnanya'ya kimya mühendisliği öğre- çıkıp özgürlüğe alışamadan 3 Kasım tü bir saati aşan konuşmamız bo-
v _:t_:;
.j_-ı u: _ ..x—.:—:.: , > •. nimine gitti. Orada Spartakist hare- 195l'de 23.5 ay hücre yaşamı... Yar- yunca tanıdığımı sanıyorum. Gru-
ketten etkilenerek Sovyetler Birliği'- gılandığımız davanın bitiminde de 7 buna kazanma olasılığı adına uygu-
: MO-.^ U ~ - U . . . . J . !„„;„ .~m... ]adl
^ yöntemlerin başında sevgj
geliyordu.
Politikaalar gibi.
nizm lehinde faaliyette bulunması" arandığı bir ülkede Mustafa Kemal Sonra, "pınl pınl siyasi istikbalin
nedeniyle dört yıla hüküm gjydi Paşa'nın yeğeni olma şansını da kul- var, naal oynaran bu istikbaUe.." gi-
(1930). Çıkınca çevirmenlik yaparak lanarak tek parti döneminin anlı şan- bilerden üstü kapah gözdağı...
Reşat Ağabeyin künyesinde Sela- yaşamını sürdürdü. 1937'de bir kez h "ekabir"i gibi "inkılaba hizmet ""
I
T~™™~"~~'~"™"
I
"~""^"""
nik'te doğduğu (1900). Konya Li- daha tutuklanarak altı ay daha yatü. etmek" varken neyi ödemek için di-
Kansu gibi iyicil bir yurt yönetimcisi
bile göremedi Şefik Hüsnü'nün gör-
düklerini. Ya da gerçeğin aldatma-
caya dönüşmesine seyirci kaldı.
Dr.Şefık Hüsnü, 1953'lerde. arka-
sında bir tarih bırakarak altmış altı
yaşına gelmişti. Soğukkanlı, herkese
saygılı bir insandı. Size bakarken sizi
görüyor, dinlerken sizi dinliyordu.
iki yıla yakın hücrede kalmasına
olsun görüş gününe gelmemişti.
özleminde gizliyordu.
Politzer'in Felsefe Dersleri'ni ve- ne geçti (1926). Moskova'da Leıün yıl9ay...
rerek gecelerini tüketir, ertesi gün Akademisi'nde okudu (1926-30). ls- Kurtuluş Savaşı sonrası taşm al-
elinde kepçe onca kişiye yemek pişi- tanbul'a dönünce ilk kez "komü- tından "'Avrupa Görmüş Adam"
rirdi. Sanınm, hapishanede böyle
yaşanmahdır ömeğıni vermek için
yaprruyordu bunlan.
SlJKECEK
KüHür • Sanot
Bir suç örgütünün gerçek öyküsû
mttcnjı
UftlU\Mlı(lIf
M( l\IPlRU<HUİ(ıl
'516 26 60ı 1' 0&-
• "6 4i •» 15 21 ÎC
'5 i600-'l30-?' ı
»• 16 00- *B 30-Ji o
30-1« 45-1900 J1 -
OEMİR KARTALLAR III
Şışlı StTE (247 69 47) 11 00-13 30-16 00-18 45-21 45
Beyoglu DUNYA (249 93 61) 12 00-14 15-16 30-18 45-21 15
Kadıfcoj SUREYVA )336 06 82) 11 00-13 30-16 00-18 00-21 45
B*/ogluSİNEPOP (2511176) 12 0O-ni5-16.3O-1B.45-21.0O
ÇtaşŞAFAK (5162660)111)0-13 3O-160O-183O-21 00
MICHAEL OOUGLAS HAFTASI
ÇTaşŞAFAKIII (5162660) 11,00-133O-160O-183O-21 X
Cuma BORSA Salı KARANLlGlN ÖTESİ
C tesı AMAZONOA FIRT1NA Çarş NİL'İN İNCİSİ
Pazar NİLİNİNCİSI Peı
Ptesı GÜLLERİN SAVAŞI
Perş GÜLLERİN SAVAŞI
SEÇME FILMLER HAFTASI - 4
Kadıkoy AS{3360050) 13 00-15 45-1830-21 15
CumuAMADEUS Salt DÛŞLER TARLASI
C tesı ÇİNGENELER ZAMANI Çarş THE DOORS
Paar ANAHTAR Perş. ANAHTAR
Ptesı ALLEN-2
Harbıye AS(247 63 15) 12 00-14.30-17 00-19.30-21.45
Cuma AMAOEUS Salı DÜŞLER TARLASI
Ctesı ÇİNGENELER ZAMANI Çarş. THE DOORŞ
Pazar BAĞDATCAFE Perş Z-OLUMSUZ
P tesı ALLEN-2
ÖZRDERSIERÇTAŞ ŞAFAK4(5162660)1100-1330-1600-1830-21 00
NİL'İN İNCİSİ Kadtoy AS |336 00 50) 11 00<Hergun)
KORUKENT
YAZ OKULU
Korukent'te Çocuklara
Kocaman Bir Dünya
BIIZ PATENİ, YİIZME, TENİS, BASKETBOL •
ana branşlar,
Ingillzce, Satranç, Tiyatro seçmcli dcrslerdir.
Çocuklarınız bu yaz yine ccnnet gibi bir yaz
okuluna gidccck.
Eğlcnerek ögrenecekler, «linlcneccklcr.
Ilemcn arayın, bu fırsattan yararlanın.
Hafta içi 5 gün, 4 hafta süreyle, saat 9-17.30 arası
3 devre halinde.Öğlen yemeği, Çay saatı ve kısmi
kıyafet dahil, bir devre (KDV dahildir.)
2.400.000.TL Kardeş çocuk 1.800.000.- TL.
17 Ağustos'ta 3. ve Son Dönem
Kayıtlar devatn eıliyor. Büıiin scmılcre servis vardır.
Serv-is ücrete dahil depldir.
•Yetijkinlerc Cumartesi ve Pazar ^abah saaılerinde
Salı-Perşeml>e sabah ve aksam tenıs kursları.
-l hal'tada H ders 550.0(10.- TL. ıKDV dahildir.I
Korukenl Rekreasyon Merkezi LEVFJİT
leL- 215 12 26 - 27. 266 49 «3. 266 6'J 70
232 64 26 • 230 21 87
BEYOGLU SINEMASI ( 251 32 40 )
YAZ ŞENLİĞİ 4
KADEN FİLMLERİ
ÖZEL BİR KADIN
12.15 -14.30 - 16.45 -19.00 - 21.30
REKLAM FİLMİDAĞIT1MINDA
249 50 33
MISSISSIPPI
MASALA
Mıra Naır
Denzel VVashıngton
O K M Ortakoy Kültür Merkezı
258 69 87
13.00-15 30-18.00-20.İ0
Sinema • Tiyatro
RUMELİ
HISARI
NİLÜFER
16, 17 Ağustos
YONCA EVCİMİK
18, 19, 20 Ağustos
Dünden Bugüne..
MAZHAR - FÜAT - OZKAN
21, 22, 23 Ağustos
SERTAB ERENER
24 Ağustos
FATİH ERKOÇ
25 Ağustos
ZÜLFCİ LİVANELİ
27, 28, 29, 30, 31 Ağustos
Tüm Gösterilerimizin
Numaralı Biletleri
Satışa Sunulmuştur
Bllet Satış Yerleri. Vakkorama Takslm, Tel 251 28 88
VakVorama Suadlye. Tel: 350 87 42 .
Rumell Hlsarı Glşesl, Tel: 257 75 50
naır
nonjcnm
OZEL BORA
SÜRÜCÜ KURSU
89. DÖNEM KAYITLARI
DEVAM EDİYORI
Hafta sonu-Hafta içi ve
Akşam kurslan devam ediyor.
Dershane:
ÛSKÛDAR: 343 «7 82-510 92 ••
KOZYAIAĞI: 3C2 47 33
TARABYA: 2t2 M 18
T.C.
GAZİANTEP
KADASTRO
MAHKEMESİ
Esas No: 1990/135
Gaziantep ili Şahinbey ilçesi
Burç kasabası, Kil mevkünde tar-
la vasıflı 4850 m' yüzölçümlü,
105 ada, 7 sayüı parselin kadastro
tesptti sırasında; Hacı Arif kızı,
Emine Dai'nin adına tespit edil-
mesı neticesi, karşı davacı Bilal
Yıldız tarafından süresi içerisin-
de tespite itiraz davası açtığı, an-
cak yapılan araştırrnalaıa ragmen
adına tespit yapılan davalının ad-
resinin tespitinin mümkun olma-
dığı gibi adına çıkartılan daveti-
yenin de bila tebliğ dönmesi ne-
deniyle bu şahsın adına ilanen
tebtigat yapılmasına karar veril-
miştir.
Davalı Emine Dai veya miras-
çılannın duruşmanın bırakıldığı
14.10.1992 tarihinde saat 9'da
mahkeme duruşma salonunda
hazır bulunulması veya kendile-
rini bir vekil ile temsil ettirmele-
ri ve duruşma günü gelerek de-
lillerini bildirmeleri, aksi takdirde
yargılamaya gıyaplarında devam
edileceği, duruşma günü daveti-
yesi yerine geçmek uzere ilan olu-
nur. 27.7.1992
Basın: 49447
İLAN
T.C.
MİLAS SULH HUKUK MAHKEMESİ
Sayı No: 1989/580
Oavacı Hasan Erkan Ersoy tarafından davalılar Hatice Çiğdem Atay
ve İsmail Işıklar aleyhine açılan Milas, Meşelik köyu, Kuyucak mev-
kii 1139 sayfa, 1142 parseldeki ortaklığın giderilmesi davasının yapıl-
makta olan duruşmasında
Yukarıda isimleri yazılı davalılar gösterilen adreslerinde bulunma-
dıklanndan ilanen tebliğlerine karar verilmiş olup, adı geçen davalı-
lar duruşma gunü 30.9.1992 gün ve saat 9.0O'da Milas Sulh Hukuk
Mahkemesi salonunda hazır bulunmalan veya kendilerini bir vekil
tarafından temsil ettirmeleri, hazır bulunmadıkları veya kendilerini
bir vekil ile temsil ettirmedikleri takdirde tahkikat ve yargılamanın
yokluklannda devam edeceği ve hüküm verilecegi ilan olunur. (HUMK.
213-377 md.)
Basın: 49543
Sinem ve Müfit Atalay
(23.1.1976/9.9.1979-12.8.1963/16.8.1985)
SİZİ ANIvnı?uZ
ATALAY ve ARAL AİLELERİ
ILAN
. ORDU-ULUBEY KADASTRO
MAHKEMESİNDEN
Dosya No: 1980/1
Davacı Hasan GUndoğ tarafından davalılar Ibrahim Gündoğ ve ar-
kadaşlan aleyhlerine Ulubey Doğlu köyünde vaki 99 ve 134 nolu par-
sellerin tespitinin iptali davasının mahkememizde yapılan yargılama-
sı sırasında, davacı Hasan Gündoğ'un ölumu ile geride mirasçı ola-
rak kalan ve adresleri de tespit edilemeyen Rüşan Gündoğ, Unal Gün-
doğ, Cemile Gündoğ (Canlıca), Günal Gündoğ ve Zihni Gündoğ'un
ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde aşağıda belirtilen ara kararım
yerine getirmeleri ve davayı takip etmeleri gerektiğinden;
Mahallinde 9.11.1992 tarihinde 31.7.1992 tarihli ara kararı doğrul-
tusunda keşif icra edileceğinden gerekli olan toplam 446.250 TI_\i
mahkeme veznesine yatırmalan, yatırmadıkları takdirde mevcut ke-
şif delilinden vazgeçmiş sayılacakları ve mevcut delil durumuna göre
karar verilecegi ve bu sebeple de duruşmasının 13.11.1992 gününe bı-
rakıldığı ilanen tebliğ olunur.
Basın: 49461
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Tekin İleri Dikmen'le: (2)
El mi Yaman, Bey mi Yaman?
Eski CHP miUetvekili Tekin İleri Dikmen, CHP'nin
oluşumuna ilişkin görüşlerini açıklıyor. Halkçı Parti ku-
rulduktan, seçimlere katkjıktan sonra; CHP'liler, Halk-
çı Parti'nin "icazetle" yani izinle kurulduğunu düşün-
düler, 12 Eylül'le bir çeşit "sessiz bütünleşme" olarak
gördüler. Arkasından SODEP doğdu. Tekin İleri Dik-
men, SOOEP'in doğuşuyla, gecirdiği aşamaları anlatı-
yor, şöyle diyor:
- Tatmin edici bir ad bulundu, SODEP! örgüt hareket-
liydi; insanlar, parlamenterler, senatörler, yani bugün
CHP'yi kurmak isteyen senatör ve milletvekilleri, o gün
hepimiz SODEP'i kurduk. SODEP'i telkin ettik. Eğer bi-
zim o günkü gücümüz olmasayd», SODEP, halkın gö-
zünde, Halkçı Parti'den daha çok saygmlık kazana-
mazdı. "CHP buradadır, dedik; budur bizi temsil
eden", her birimiz illerimize bildirdik...
- SODEP'İ, Halkçı Parti'den daha ayncalıklı duruma
getiren nedenler nelerdi?
- Şu idi; onu yani Halkçı Parti'yi 12 Eylül'le bütünleş-
miş kabul ettik. Halkçı Parti adına yapılacak her şeyi 12
Eylül'ün emri kabul ettik; sonra, SODEP kuruldu, aradı-
lar buldular. Ben SODEP'İ çok ciddi bir hareket olarak
benimsedim. Zaman içindeki durumu da onu gösterdi.
Yani, SODEP ciddi bir hareketti. Halkçı Parti'yle birleş-
me, Halkçı Parti üzerindeki sis bulutlarım kaldırdı.
CHP'liler böylece, SHP'de birleşti. SODEP'te mi birle-
şilmeliydi? O ayrı bir fasıl. Belki bazı pratik zorunluluk-
lar o noktaya getirdi. Sonuç, SHP bir hayli noksanına
karşın, sol cephenin en büyük partisi. Kitle orada top-
landı. Kitle dışında politika yapılmıyor. Bir aydın hare-
keti olarak kalıyor. Bir seçkinler hareketi. Onun için bir
şey yapılacaksa, kitleyle yapılmalıdır. SHP'de yapda-
bilir. Tabıi, CHP'liler ikiye bölünmüş oldular; iki eşit
parçaya değil; büyük parça SHP'de, küçük parça DSP-
de. CHP'nin büyük lideri, karizması olan lider küçük
partinin başında. Fakat tatmin etmedi! Kendi örgütün-
den koptu. llinden, ilçesinden, belediyesinden, her-
kesten koptu. "Ben yeni koşullarla yeni bir dünya
kuracağım" dedi. Kurulamadı. Eskilerin bir sozü vardı,
göçerlikten gelme bir deyim: "El mi yaman, bey mi ya-
man?" Aşiret beyi, aşiretiyle anlaşmazlığa düştüğün-
de, kim galip olur, el galip gelir, bey yenilgiye uğrar.
- El dediğiniz nedir?
- El, kavim, aşiret halk.
- Yani il! Oradaki el yabancı anlamına değil.
- Buradaki el, ildir. O harf, bizim yeni alfabemizde
yok. Şimdi Azerilerin bazı harfleri fazla. Biz de daha
ayrıntılı bir alfabe yapsaymışız. Neyse, Sayın Ecevit
kendi eliyle, iliyle anlaşmazlığa düştü, ihtilafa düştü.
Halk bir tarafa aktı, boy beyi bir tarafta kaldı, boy beyi
kendi ilinin dışından, başka illerden yandaşlar kazarv
maya çalıştı. Son demecinde de, işte "Islam olup da,
bağnaz olmayan; milliyetçi olup da, ırkçı olmayan bir-
çok insanlar vardır; bunlar kazanılabilir" dedi. Yani,
CHP'nin dışındaki insanlardan alarak. yeni bir aşiret
kurup, o aşireti büyütmek istedi. Olmadı, burada kaldı!
Yani, SHP ile DSP ile gitmiyor; SHP de, yeterince bü-
yüklüğe ulaşamadı. Yani, bütün SHP'liler CHP'lileri
kucaklayamadı; şimdi bir yol ayrımındayız. Ne yapaca-
ğız? CHP'yi kurarsak, bütün CHP'liler buraya akar gelir
mi? Büyük bir CHP kurulur mu? Arayış bu. Yani hüsnü-
niyetle yola çıkma, haksız bir tasarrufla kapatılmışti;
bu öbür partiler gibi, normal bir parti değil, sıradan bir
parti değil; devlet kurucularının kurduğu bir parti, dev-
rimlerin içinde oluştuğu bir parti...
- Adalet Partisi sıradan bir parti mi?
- Şimdi.. Tabii o da bir bakıma Hürriyet ve Itilaf, De-
mokrat Parti, onun devamı.. Ama, Türkiye devletinin
kurulmasında, CHP'nin sahip olduğu ağırlığm mirasçı-
sı değil. Farklılık buradan geliyor. Istenen ayrı, olması
istenen ayrı, gönlün istediği ayrı, olabilenler ayrı... Fi-
zikte derlerdi ki, "Eğer sürtünme olmasaydı, bir bilye-
ye vurduğunuz zaman, kıyamete dek, sonsuza dek
yuvarlanır giderdi!" Şimdi, tabii, sürtünme var. Ne ol-
du dünün CHP'lileri? CHP'liler, SHP'de, DSP'de, bir
kısmı da oluşumlarda, hiç hizmet vermediler, rahatı
seçtiler, kârı seçtiler, kazancı sectiler. Bir kısmı da in-
zivayı, köşeye çekilmeyi seçti. Şimdi yapılacak şey,
hüner bu iki parçayı birleştirmek ve başka eklerle bü-
yütüp, iktidara götürmektir. Yani, siyaset, siyasi bir aşk
oyunu değil. Geçenlerde bir kitap okudum, Gurazii
Müslim'in Şeyhlerinden biri, Bursalı. Tekkelerin kapa-
tlmasından sonra, temsili olarak, Şeyhiri huzuruna
çıkarıyor, herkes derdini anlatıyor. Yapıtın adı şu: "Bir
Müsamere-i Hayaliye-i Aşıkane". Şimdi, CHP'nin ku-
rulmasının bir müsamere-i hayaliye-i aşıkane olma-
ması gerek. Bir müsamere, temsil. Hayali bir temsil;
ama içinde aşk var, sevgi var, sevgiyie koşuyoruz.
Ama, hayalden, düşten uzak olması, gerçekçi olması,
ayakların yere basması gerek.
Şimdi, parça parça... Hani, bir öğretmen öğrencilere
yazdırmış noktalama işaretlerini; "Bunların her birini
yerlerine koyun demiş okuma parçasında. öğrenci bil-
miyor; yazmış "Herkes yerlerine marş marş!"
Bu komutla olacağına inanmıyorum. Yani, "CHP
açıldı, haydi gelin! Bütün CHP'iiler partiniz açıldı, ge-
lin!"
BULMACA
1
_ .
-
2 3 4 5 6 7 8
I I ^ I
L p
I I
_
_
L
9
Jı• I I I
SOLDAN SAGA:
1/ Toplum yaşamına
gjren geçici yenilik...
Tbzak. 2/ Tehlike
işareti... Üye. 3/
Müslüman ülkelerde
oturan Yunan asılh
kimse... Sıva ya da
boyadan önce vuru-
lan kat. 4/ Kripton
elementinin simge-
si... Çarşılarda aynı
işi yapan esnafın bu-
lunduğu bölüm..5/
Kutsal emanetlerin
saklandığı ya da bir
olayın anısına yapıl-
mış Hint kökenli anıt. 6/ Azarlama,
serzeniş... Eylemleri olumsuz yap-
makta kullanılan ek. 7/ Alünkökü
de denilen kustunıcu kök... Sarp böl-
gede kıırulmuş Kafkas dağ köyleri-
ne verilen ad. 8/ Ekmek... Dinlence.
9/ Kumtaşı... Yavaş, ağır.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Pazarlama. 2/ Erzurum'un bir il-
çesi... Bir tiyatro oyuncusunun, se-
yircilerin duyacağı biçimde, ama san- W
^_^^^_^_^_—
_^_^_J
ki diğer oyuncular duymuyormuş gibi düşünmesi ya da konuş-
ması. 3/ Iskambilde bir kâğıt... Antik Yunan tiyatrosunda sah-
neye verilen ad. 4/ Bir yüzey ölçüsü birimi... Düşüncesizce her
işe atılan. 5/ Yaş ya da mevki bakımından küçük birinden bü-
yüğe karşı yaah ya da sözlü olarak bildirilen istek. 6/ Gidilen
yol üzerinde olmayan... Su. 7/ Ordu'nun bir ilçesi... Soyundan
gelinen kimse. 8/ Serbest bırakma-. Eskiden okullarda çocuk-
lan çalıştırmakla görevli kimse. 9/ Azerbaycan halk edebiya-
tında ve Doğu Anadolu'da, konusunu gündelik yasamdan alan
gülmeceli hikâyelere verilen ad.