Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16AĞUSTOS1992PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Özürlü Çocuk
Tiyatnosu
•İZMİR(AA)-Türkiye'nin
özürlü çocuklardan oluşan
ilk tiyatrosunun Bornova
Belediyesi bünyesinde
kurulacağı bildırildı.
Bornova Belediyesi nden
yapılan açıkJamaya göre,
halen belediye bünyesinde
faaliyet gösteren "Çocuk
tiyatrosu" üyeleri,
çabşmalannı 5 aydır bir
psikolog gözetiminde
sürdürüyorlar. Sergilenecek
eserlenn çocuklar tarafından
oyunlaştınldığı bildirilen
açıklamada. bu aşamada
çocuklara, özellikle öykü ve
tiyatro kavramlannın
algılatılmasına çahşıldığj
bildirildi Yetkililer, çocuk
tiyatrosunun yanısıra. sadece
özürlü çocuklardan oluşan
"bir tiyatro kurulması içın
"çalışmalara başlandığını, bu
girişimın ilçe halkı tarafından
da desteklendiğini belirttiler.
Bursa'da
kültürel
etkinlikler
• BURSA(AA)-Bursa
Büyûkşehir Belediyesi, 1
Eylül 1991 - 31 Temmuz 1992
tarihleri arasında, 23'ü sergi,
33'ü panel, konser ve festival
olmak üzere, toplam 56
etkinlik gerçekleştirdi.
Belediye Güzel Sanatlar
Galerisi ile Kültürpark'taki
ressam Şefık Bursalı sanat
galerilerinde açılan 23 sergiyi
toplam 50 bin kişi gezdi.
Belediye yetkilileri, özellikle
sergi konusunda yoğun
başvurular olduğunu
behrterek, iki yıl önce bir
trafık kazasında ölen ünlü
fotoğraf sanatcısı Sami
Güner'in adının verileceği bir
sanat galerisi açılması için
çalışmalar yapıldığını
söylediler. Bursa'da,
Belediye Sanat Galerisi
dışında, Yapı ve Kredi,
Akbank ve Güzel Sanatlar
Galerisı bulunuyor.
Bakırköy'de
tiyatro binası
•ANKARA(AA)-Bakırköy
Belediyesi'nin uzun süredir
sıkıntısını çektiği tiyatro
binası sorunuria nihayet
çözüm bulundu. Bakırköy
Belediyesi Tiyatrosu, yenı
sezonda Ataİcöy dokuzuncu
kısım Baruthane binasını
tiyatro salonu olarak
kullanacak. Bakırköy
Belediyesi Sanat Yönetmeni
Zeliha Berksoy'un yaptığı
açıklamaya göre, Bakırköy
Belediyesi bu yıl ödenekb
tiyatro haline getirildi. Yeni
sezonda Baruthane binasının
da tiyatro binası olarak
kullanılacağını söyleyen
Berksoy, halen sahne tekniği,
akustik gibi çabşmalann
devam ettiğini bildirdi.
Müzeler ihmal
ediliyor
• ANKARA (AA) — Unlü
isadamı Vehbi Koç'un eşi
adma İstanbul'da 1980
yıhnda açılan Türkiye'nin
ilk ve tek ozel muzesi
Sadberk Hanım Müzesi'nin
muduru Çetin Anlağan,
Türkiye'de 1980 yılından
bu yana muzelerin ihmal
edildiğini söyledi. Uzun
yıllar Kültür Bakanlığı'nda
müzecilik yapmış olan
Çetin Anlağan, müzelerdeki
eserlerin korunmalanyla
ilgili olarak yaptığı
açıklamada, Turkiye'deki
müzecilerin çok iyi niyetli
ve gayretle çalıştıklarını
belirterek, bütün sorunun
yeterli kaynak
ayrılmamasından
doğduğunu bildirdi. Sadece
devlet desteği ile kazı,
restorasyon çalışmalarının
süremeyeceğini belirten
Çetin Anlağan, Kultur
Bakanlığı'nın özel sektörün
desteğini çekebilmek için
ozel ve tüzel kişilerce müze
ve kazı gibi kamu yararına
işlere bağışlann vergiden
düşürulmesini sağlaması
gerektiğini vurguladı.
Şairlerve
Müzisyenler
Derneği
• ADIY AMAN(AA>-Adıya
man'da şairlerve
müzisyenler bir dernek çatısı
altında toplandı. Yeni
kurulan ve ilk genel kurulunu
yapan " Adıyaman Şairler ve
Müzisyenler Derneği"nin
başkanlığına getirilen Hasan
Duymaz, derneği ildeki
kültürel ve sanatsal
faaliyetlere öncülük edeceğini
söyledi. Duymaz, "şiir,
müzik ve benzeri sanat
çahşmalannı destekleyecek,
yöre müziği ve folkloru
üzerine incelemeler
yapacağız"dedi. Duymaz,
Adıyaman'da bir
konservatuvar
bulunmamasına karşın,
potansiyehn varolduğunu,
derneğin konservatuvar
işlevini de üstleneceğini
sözlerineekledi.
Nick Cave ve Kötü Tohumlannın yeni albümü 'Henry's Dream' Türkiye'de de yayımlandı
Uyuşturucu^ alkol ve fantezi
• 'Henry's Dream',
Nick Cave ve Bad Seeds
grubunun birlikte ger-
çekleştirdikleri yedinci
albüm. Yeni albümde,
1988'deki Tender Prey'
ve daha önceki 'The
Good Son'daki tatlara
geri dönüyor Cave. Tek
farkla: 'Henry's Dream'
Cave için yaratıcılığının
son demleri.
MURATBEŞER
Kendı dar toplumsal sınırlan
icinde boğulan, bu sınırlan aş-
mak içın en küçük bir çaba gös-
termeye gücü olmayan ya da
bunun için uyuşturucu ve alkol-
den başka bir araç olamaya-
cağını düşünen bir tip hayal
edin. Bu tipin en bilinen örnek-
lerinden biri 'Junk' müzisyen
Nick Cave'dir. Nick Cave ve
topluluğu The Bad Seeds'in
(Kötü Tohumlar) son albümü
'Henry's Dream', yedinci al-
bümleri olmasına karşın bizde
yayımlanan ilk albümleri. Üs-
telik pek fazla gecikmeden çıktı
piyasaya.
1957 Avustralya doğumlu
Cave, her aynksı genç gibi. okul
hayatında dikiş tutturamayı-
nca kimliğinı sokak aralannda
aramaya başlar. Oralarda ken-
di hesabına bulduğu ilk şey
Mick Harvey'dır. Birlikte kur-
duklan The Boys Next Door
adlı gnıp zaman icinde yenı
müzısyenlerin de katılımıyla
Birthday Party adb gruba dö-
nüşecektir.
Grup, 'punk'ın yükselen ve
alçalan dönemlerinde, İngjliz
gençliği tarafından 'mesih' mu-
amelesı görür. 4AD adlı plak
şirketı tarafından basılan
1957 Avustralya
doğumlu Nick
Cave, 'Henry's
Dream' adlı
albümüvleilkkez
Türkive'de.
1957 Avustralya doğumlu Nick Cave, 'Henry's Dream' adlı albümüyle ilk kez Türkiye'de.
'Junkyard' adlı uzunçalarlan
belleklerden sibnmeyecektır.
Nick Cave 1984 yılında ipleri
eline alarak Birthday Party gru-
bundan Harvey. Bargeld ve
Adamson eşliğinde kendi adına
bir toplululuk oluşturur: Nick
Cave and the Bad Seeds (Nick
Cave ve Kötü Tohumlar).
Topluluk, yeni adı altında
yenı konumlanışıyla, gözlennı
Amerikan kültürüne çevınr.
Örneğin ilk uzunçalar 'From
Her to Eternity' ve özellikle de
bir sonraki 'The First Born Is
Dead' adlı çalışma, Cave ve ar-
kadaşlannın 'Blues' müziğine
olan ilgilerini acıkça ortaya ko-
yar.
Nick Cave, grup çalışmalan
dışında, Alman yönetmen Wim
Wenders'in 'Berlin Üzennde
Gökyüzü' adlı fılmınde de boy
gösterir. Aynca "Ghost of the
Civil Dead" adb fılmin hem mü-
ziğini gercekleştirir hem de
fibnde oynar.
Aynı yıl. yani 1988'de eleştir-
menlerden en yüksek notu ala-
cak olan 'Tender Prey' adb
uzunçalann ardından Nick
Cave. uyuşturucu yüzünden ra-
hatsızlanıp hastaneye yatınla-
cak, bu süre icinde yazdığı 'And
the Ass Saw the Angel' adlı ki-
tabı yayımlanacaktır.
'Henry's Dream' eski püriten
temalan, kendine özgü opuslan
ve baladvan okuyuşlan ile
1988'dekı "Tender Prey' ve bir
önceki 'The Good Son'daki
tatlara geri döner. Bir tek fark-
la: 'Henry's Dream', Cave için
yaratıcıhğının artık son demle-
ridir. Ve bu düşüş, 'The Good
Son'da başlamıştır. Yumu-
şamış, özgücünü yitirmiş, boy-
nu bükük bir Cave'le yüz yüze-
yizdir.
Burada birbirine çok yakın
ruh hallerindeki dokuz parçayı
öyle bir dillendirir ki, Neil Yo-
ung'ın 'Needle and the Damage
Done'ındaki uyuşturucu çem-
berinden geçmiş, her tür isyan,
ruhsal ve bedensel acıyı tatmış
kişinin Cave olduğuna
inanırsınız.
Bu gerçektir, çünkü fotoğraf-
lanna biraz dikkatb baktığını-
zda Nick Cave'in Neil Young'a
ne kadar benzediğini, bununla
da kabnayıp "yalnız ve umutsuz
insan' temasını ondan ödünç
aldığmı fark edersiniz. Cave de
tıpkı Young gibi uyuşturucuyu
son kertesine dek götürmüştür.
Yeni dönem ürünlerinin yoru-
munu ise, ağzmdaki likör ko-
kusunu etrafa saçarak gerçek-
leştirmektedir.
Nick Cave'in nasıl bir dün-
yada yaşadığını daha iyi anla-
yabilmek için 'Papa Won't Lea-
ve You Henry', İ Had a Dream
Joe' ve 'When I Fırst Come to
Town' adb parçalann dokusu-
na nüfuz etmek gerekir. Bu par-
çalar sonuç olarak büyük bir al-
beni ile sunulan havai bir dün-
yadır.
Nick Cave, uyuşturucu ve al-
kole bağlı olarak yarattığı fan-
tezilerle dinleyicilerin üzerinde
bir ecinni ızlenimi uyandın-
rken, kendi varoluş gerçeğiyle
uyuşmayan bir çelişmeyi yaşar.
Bu da, onun aslında iyi bir aile
babası olmasıdır. Bir zamanlar
belli bir hat üzerinde çabalayan
bir Nick Cave vardı. Oysa şim-
di karşımızda, 'Henry's Dream'
ile kazanmaya ve yükselmeye
uğraşan bir Nick Ca\'e var.
Sinan Çetin, yeni fılminin çekimlerini Berlin'de tamamladı
Berlin'de eski bir Dadaş töresi• Önce 'Berlin in Berlin'
adıyla başlananfilminadı
sonradan 'Schöne Dilber'
(Güzel Dilber) olarak de-
ğjştirildi. Filmde haşrolle-
ri Hülya Avşar ve Cem
özer paylaşırken, Zafer
Ergin, Aliye Rona ve Eş-
ref Kolçak da önemli rol-
ler üstleniyor.
GÜNER YÜREKLİK
BERLÎN- 'Çiçek Abbas\ '14
Numara', 'Prenses', 'Bir Gü-
nün Hikâyesi' gibi filmlerin yö-
netmeni Sinan Çetin, uzun bir
aradan sonra yeni fılminin çe-
kimlenni Berlin'de tamamladı.
Başlangıçta adı 'Berlin in Ber-
lin' olarak saptanan filmin so-
nunda 'Schöne Dilber', yani
'Güzel Dilber' adıyla göstenl-
mesi kararlaşünldı.
Berlin'deki Kreuzberg ilce-
sinde yaşayan bir Türk aüesinin
bir Almanın gözünden anlatıl-
dığı fibnde Dilber'i Hülya Av-
şar, Mehmet'i Zafer Ergın,
Mürtüz'ü Cem Özer, Thomas'ı
Armin Block, Ugu'yu Aliye
Rona canlandınyorlar. Fibnde
Eşref Kolçak ve Nilüfer Aydan
da oynuyor.
'Güzel Dilber'de, bir Türk ai-
lesinin bir Almana duyduğu
düşmanbk, birbkte yaşadıklan
bu tuhaf, biraz da Kafkavari
öykü icinde gjderek dostluğa
dönüşüyor. Senaryosunda
Ümit Unal'ın imzası bulunan
filmle ilgili olarak Sinan Çetin,
Hülya Avşar, Sinan Çetin'in yeni füminde, bir ustabaşının kansı Dilber'i canlandınyor.
'Irk aynmına, Almanya'daki
yabancı düşmanlığına karşı,
Türk insanının iyi ya da kötü
yönleriyle anlatıldıgı bir fibn
yapmaya çalıştım' diyor.
Çekimleri önce İstanbul'da,
sonra Berlin'de gercekleştirilen
film genellikle bir evin icinde
geçiyor. 'Schöne Dilber', Sinan
Çetin'in yurtdışında çektiği ilk
film. 'Allah hiçbir Türk filmci-
sini Berlin'de film çekmek zo-
runda bırakmasın' diyor Çetin.
•Çok pahab, çok zor. Ama bi-
zim Türk ekibi pratik yaratıcıb-
ğı ile gerçekten çok başanb bir
İ5 çıkardı' Filmin senaryosu
Umit Ünal'ın. Ama Ünal, Si-
nan Çetin'in Berün'deyaşarken
bulduğu.. bir öyküden yola
çıkmış. Öykü. asbnda eski bir
Anadolu töresine dayanıyor:
Bir düşman, öldürdüğü adamın
ailesine af dilemeye gjderse, eski
bir Dadaş töresi gereği, o hane-
nin ıçinde ona hiçbir şey
yapılmıyor. Sinan Çetin, filmin
parasal desteği için Kültür Ba-
kanlığı'na başvurduklannı,
ama destek görmediklerini, se-
naryonun reddedildiğini söylü-
yor. Çetin. 'Hangi ölçütlerle
reddettiler bilmiyorum. Oysa
desteklenmesi gereken bir fibn-
di. Çünkü Türk insanı yurtdışı-
nda iyi ve kötü yönleriyle oldu-
ğu gibi gösteribyor, acmdınbnı-
yor' diyor. 'Türk insanını Av-
rupa'ya tanıtan, doğru, sıcak.
dürüst bir film yapmaya
çabşuk' diyor. Sinan Çetin, fil-
min adının neden değiştirildiği-
ni de şöyle anlatıyor: 'Filmin ilk
adı 'Berlin in Berlin'di. Ama
Almanya'daki sinemacı arka-
daşlar ve dağıüma, bu adı Al-
manya için iyi bubnadılar. So-
nunda 'Schöne Dilber', yani
"Güzel Dilber' adını koyduk.
Afişler öyle basılacak. Biri Al-
manca, bifi Türkçe iki sözcük-
ten oluşuyor. İki farklı kültür,
iki dil bir fibn adında birleşiyor.
Şu sıralar fılminin dünya da-
ğıtımıyla ilgilenen Çetin, ulusla-
rarası dağıtıma sokamadıktan
sonra fıhn yapmamak gerekti-
ğine inanıyor. 'Mutlaka sesli
çekmek lazım' diyor. 'Ben de
filmi tamamen sesli çektim ve
stereo-optik yapmayı düşünü-
yorum. Berlin'de Gaia Stüdyo-
lan'nda bastıracağım fibni. Bu
da biraz pahab olacak.'
Sinan Çetin'e göre sinema bir
sanayi: 'Şu anda Türk fîlmcisi-
ne 200 milyon liralık küçük
bütçelerle fibn yaptırmak de-
mek, sinema endüstrisinin ma-
nifaktür olarak kalmasını sağ-
lamak demektir. Oysa bızım
manifaktürü aşıp sinema sana-
yüne geçmemiz gerekir. Sesb
film çekmek, Avrupa standart-
lannda bastırmak, büyük para-
lar harcamak lazım.'
Sinân Çetin, çekimlerini
İstanbul ve Berlin'de tamam-
ladığı yeni fılminin kurgusunu-
tamarnladıktan sonra Berlin-
Fihn Festivali yöneticüeriyle-
görüşece .'Sanıyorum' diyor-
Çetin, 'fıbn ilk kez 1993 şubaü-
nda Berhn Festivali'nde göste-
rilecek. Sonrada sinemalarda-
gösterime girecek.'
Fransa'da 15 milyon metre eski film 24 milyar liraya onanlacak
Selüloit nitrat yan etki yapıyor
Kültür Servisi - Paris'teki Grand Ca-
fe'de oturanlar, koskoca bir buharb tre-
nin üstlerine doğru geldiğıru görünce
paniğe kapıbnışlardı. Yıllardan 1895'ti.
Sinema makinesini icat eden Louis ve
Auguste Lumiere Kardeşler bu yeni
aygıtın ilk denemesıni yapıyorlardı.
Grand Cafe'de buharb trenden ürken-
lerse, biletini alıp koltuğuna oturan ilk
sinema seyircileriydi. Geniş ekranın bü-
yüsü karşısında kendinden geçen bu ilk
sinema seyircilerinin gözleri önünde, sa-
nat dünyasında bir 'devrim' meydana
geliyordu.
Bu öncü dönemin fibnleri, ne kadar
titrek ve bulanık olurlarsa olsunlar,
çağın en sevilen sanatlanndan birinin,
sinemanm geüşmesinin canb birer bel-
gesiydi. Oysa bugün, sessiz fıhnlerin
yansı yok olma tehlikesiyle yüz yüze.
Suçlu ise 1953'te yasaklanıncaya ka-
dar bütün filmlerde kullanılan selüloit
niterat. Çünkü niteratfihnler,çok kolay
yanabilmelerinin yani sıra 60 yıl kadar
sonra eriyip jelatinsi bir maddeye dönü-
şebiliyorlar.
Teh'ikenin boyutlan o kadar büyük
ki dünyanın en geniş nitrat film koleksi-
yonunu banndıran Fransız Ulusal Sine-
ma Merkezi'nin yöneticileri, 15 yıl süre-
cek bir uğraşı göze almış bulunuyorlar.
Louis ve Auguste Lumiere Kardeşlerin 1895-1907 yıllan
arasında çektikleri bütün fılmler, Fransız Ulusal Sinema Mer-
kezi'nde onanldı. Lumiere'lerin 2400filmibir araya getirildi.
Arşivdeki filmlerin tümüne asetat deste-
ği yapılacak ve böylece bu eski filmlerin
ömrü 300 yıl daha uzatıbnış olacak.
Projeye göre 15 milyon metre filmin
bu işlemden geçirilmesi için 17 milyon
Fransız Frangı (yaklaşık 24 milyar 310
milyon TL) harcanacak. Ama arşiv yö-
neticisi Michelle Aubert, bu çaba ve pa-
ranm hiç de boşa gitmeyeceği inana-
nda.
"Bu eski filmlerin yalnızca güldürü
açısından değil, eğitim açısından da bir
değeri var" diyor Aubert. "Sözgebmi,
1894'te çekilen 'Güller Sulandı' adlı
film, o sıralar yeni bir buluş olan bahçe
hortumunun göründüğü ilk fibn."
Fransız Ulusal Sinema Merkezi'nde
başlatılan çabşmalann bugüne kadar
elde edilen en önemli sonucu, 1895-1907
arasında yapılmış bütün eski Lumiere
fılmlerinin onarümış olması. "Birçok
ülke ilk fılmlerinin neredeyse üçte ikisini
yitirmiş durumda. Oysa Fransa, Lumie-
re yapımlannın hemen hepsine hala sa-
hip. Müthiş bir şey bu" diyor Michelle
Aubert. "Lumiere'lerin tam 2400 fümi-
ni arayıp bulduk, bir araya getirdik.
"Banlan Lumiere Şatosunun duvar-
lanna gömülüydü, bazılannı ise Lumie-
re arşive saklamıştı. Bu fıbnler, sinema
çağının ilk günlerinin nefıs bir görünü-
münü sunuyor bizlere."
Bu arada sinemaseverlerin onanlan
fılmleri görebilmeleri için her yıl Fran-
sa'nın birçok kentini kapsayacak bir
festival düzenlenecek.
Öte yandan ciddi bir sorun söz konu-
su. Asetat da nitrat kadar yanıa bir
madde.
Bugüne kadar sinema salonlannda
asetat yüzünden çıkmış birçok yangın
biliniyor. Asetat, aynca filmin dağı-
bnasına yol açan bir kimyasal tepkime-
ye de yatkın bir madde.
Ama her yeni onanlan fılme 80 bin
Fransız Frangı (yaklaşık 115 milyon
TL) harcayan Aubert bu işten cayacağa
benzemiyor: "Asetat kullanmak, yine
de bu işin en iyi ve en güvenli yolu. Ne
de olsa bu dünyada hiçbir şey mükem-
mel değil."
RIFAJ ILGAZ
DÖRDCHCC BÖlfR
DÖRDÜNCÜ
BÖLÜK
RİFATHGAZ
Yedek Çavuş Rıfat Ilgaz'ın bu anı
öyküleri doyulmaz anlatım zenginli-
ğinin yanında bir dönemin askerlik
panaromasını da verir ve panaroma
askerlikteki bir çok insanî iliskinin
değişmediğini gösterir. Ilgaz birçok
eserinde olduğu gibi yokluklar için-
deki insanlann günlük olaylannda,
sıradan ilişkilerinde yaşadığımız
dünyanın saklı olduğunu yarattığı
bu öyküleriyle bir kez daha göster-
mektedir. Onun anlatımı salt gül-
dürme amacına yönelik değildir. yaratdan, roman, şiir,
mizah veya çocuklara yönelik öyküler olsun hep bir bütün-
lük içindedir, temelinde toplumsal bir yajam için gerekli
olanın insanm insan olma savaşımı vardır. İnsanın insan
olma mücadelesi de Rıfât hocaya göre öyle büyük olaylar-
da değil günlük sıradan olaylar içinden çıkmaktadır.
Nermin Koçer (KİTAP GAZETESİ)
Çınar Yayınları
Nunıosmaniye Cad. Karücşler Han No: 3/1 Kat: 4 Ca|aloğlu-İST.
Tel: 512 23 59 - 513 95 45 Fax. 512 23 59
2.4()().(K)()+KD\
Tam pansiyon + yol +
geziler - ^ M ) harcayacağınız filmler
DQĞU KARADENİZ'e
YEŞIL YOLCULUK
tnebolu'dan Hopa'ya Karadeniz. Sarp kapı.-«ından
Kaçkarlar'a, Uzungöl'den Çamlıhemşin'e,
Ayder'den Kümbet'e dağların doruklannda yeşil
ötesi yolcıluk Amasya'da tek Türk mumyası,
Hattuşaş'ta Hitit l'ygarlığı, Anadolu U>garlıklan
Müzesi, Ankara Kalesi'nde veda yemeği ve
buraya sığdıramadıklarımız.
PAMUKBANK'LA 12 AYA KADAR VADE
BAYBASÛS TURIZM
İSTANBUL ANKARA
338 86 61-338 16 51 425 90 82-41^54 67
Se>ahaı AcentaM l$letme Belge no 2149
BİLKENT ÜNİVERSİTESİ
EKONOMİ VE SOSYAL BİLİMLER
ENSTİTÜSÜ
Iktisat, Uluslararası llişkiler, Siyaset Bilimi ve
Kamu Yönetimi ile Ingiliz Edebiyatı Yüksek Li-
sans programlarına burslu ve burssuz öğrenci
alınacaktır.
Aranan Şartlar:
1. 1 Eylül 1992 tarihi itibarıyle üniversite mezunu
olmak. Genel not ortalaması 4 üzerinden 3
veya daha yukarı olan adayların tam burslu
(Ingiliz Edebiyatı sadece eğitim ücretinden
muaf) olarak, genel not ortalaması 2.75 ile 3
arasında olan adayların ise eğitim ücretinden
muaf olarak, programa kabul edilmeleri
imkanı vardır.
2. İyi derecede Ingilizce bilmek. Giriş sınavları
Ingilizce yapılacaktır.
3. Iktisat yüksek lisans programı için müracaat
edenlerin kantitatif yöntemleri iyi bilmeleri
gerekmektedir.
Sınav Tarihleri :
iktisat
Uluslararası
llişkiler
Siyaset Bil. ve
Kamu Yönetimi
Ingiliz
Edebiyatı
: 17 Eylül 1992
: 18 Eylül 1992
: 2 Eylül 1992
4 Eylül 1992
: 1 Eylül 1992
3 Eylül 1992
: 8 Eylül 1992
10 Eylül 1992
10.00
10.00
10.00
10.00
10.00
10.00
10.00
10.00
(yazılı)
(mülakat)
(yazılı)
(mülakat)
(yazılı)
(mülakat)
(yazılı)
(mülakat)
Müracaatlar, sınav tarihlerinden iki gün öncesine
kadar ilgili Bölüm Sekreterlerine yapılabilir. Müra-
caat eden adaylardan mezuniyet ve not belgeleri
ile 2 referans mektubu ve iki adet vesikalık fo-
toğraf istenmektedir.
GOZIİRIMIN IÇINE BAKIN.,
NE DEDİGİMİ ANLARSINIZ!