29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 TEMMUZ1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Temizlik kampanyas. gSîSS.ISSS sında bulunan doğal güzellikteki vadilerin çöplerden te- mizleneceği bildirildi. Göreme Profesyonel Turist Rehber- leri ve Çevreciler Derneği Genel Sekreteri Refayi Dağ, vadilerin daha temiz bir hale getirilmesini amaçladıklannı belirterek, Göreme kasabasında doğal güzelliği ile bölgeye gelen turistlerin ilgisini çeken Sağlıkdere, Zemi Deresi, Görkün Vadisi ve Kıhçlar vadilerinde geniş çapta temizlik kampanyası başlatacaklannı söyledi. Davetiye sahtekârlığına dikkat TRABZON (AA) - Bağun- sız Devletler Topluluğu'na davetli gitmek isteyen veya bu ülkelerden Türkiye'ye davetli misafır getirmek isteyenlerin muüaka vize almalan gerektiği bildirüdi. Davetiye konusunda bazı vatandaşlann aldatıldığjna da- ir haberler üzerine bir açıkla- ma yapan Rusya Federasyonu Trabzon Başkonsolosu Soh- rab İbragimov, davetiye şek- liyle BDT ülkelerine gitmek veya misafirlerini Türİriye'ye getirmek isteyenlerin kendile- riyle irtibat kurmalannı istedi. Arkadaşlannı Türkiye'ye davet etmek isteyenler önce notere giderek konaklama sü- resi ile her türlü ihüyaçlannı karşüayacaklanna dair bir ta- ahhütname yaptıracaklar. Kilke cami oluyor Şj hi kilise binasının Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne devredile- rek cami yapılması yönünde çahşmalara başlandığı öğre- nildi. 1965-1969 yıllan arasında sinema olarak kullanılan ve daha sonra kaderiyle baş başa bırakılan bina, Vakıflaı Genel Müdürlüğü'ne devredilmesi halinde cami olarak restore edilip ibadete acılacak. Yetkililer, konuyla ilgili ba- kanlık düzeyindeki temaslann devam ettiğini söylediler. (Fotoğraf: SEYFÎ ÇELİKKAYA) Karadeniz'de çevre felaketi MOSKOVA (AA) - Kara- deniz'in kuzeyindeki Azak Denizi'nde milyonlarca balık, karides, yengeç ve öteki deniz canlılannın ölü olarak karaya vurduğu bildirildi. TASS'ın haberine göre Kı- nm Yanmadası'nın kuzeydo- ğusunda kalan Ukrayna'nın Berdyansk kenti sahillerine vu- ran ölü deniz yaratıklan, son üç günde halkın denize girme- sini olanaksız hale getirecek kahnlıkta bir tabaka oluştur- dular. Ajans, geçen yıl da benzer bir olay meydana geldiğinde, baa bihm adamlanrun o olayı, deniz suyu sıcaklığındaki ani yükselişe bağladıklannı hatır- latmasına karşın geçen yıl bu kitlesel ölümlere yol açan de- niz suyu ısısı 27 dereceyken, bu yıl böigede deniz suyu sıcaklı- ğının 20 derecenin üzerine çık- madığını vurguladı. Bu Concorde başka Çoncorde ^ otomobil şirketi, Concorde adını verdiği yeni modelini pi- yasaya çıkarmaya haarlanıyor. Yeni otomobilin basına tanıtımı töreninde Chrysler yönetim kurulu başkaru ünlü işadamı Lee Iococca, otomobilin admı aldığı süpersonik Concorde uçağı yanında New York'taki Kennedy Havaa- lam'nda foto muhabirlerine poz verdi. (REUTER) HABERLEREV DEVAMI OLAYLAK1N ARDBNDAKI GERÇEK M Baştarafı 1. Sayfada oturtmak kadar sakmcah dav- ranış yoktur. Sayın Doğramaa'nm şuyada bu alanda hizmetlerini sayıp dö- kerek soruna yaklaştığtmız an, sağlıklı ölçeği yitirmiş oluruz, 12 Eylül'den sonra Türkiye'nin en karanlık döneminde YÖK Baş- kanlığı'nın koltuğuna oturan Sayın Doğramaa, çoktan çekil- miş olmahydı. Arjantin ve Yu- nanistan gibi ülkelerdefaşist as- keriyönetimlerin hesabı sorula- bildi, önde gelenler yargılandı- lar ya da köşelerine çekilerek adlannı unutturmaya çalıştılar. Türkiye'nin özel koşullan buna izin vermedi 1982'de YÖK Baş- kanı olan Sayın Doğramaa'mn bugüne kadar direnmesi de hoş bir şey değildir. ANAP iktidan seçimle yıkıl- masaydı, Sayın Doğramaa, si- yasal iktadardan aldığı destek- le koltuğunda daha uzun süre oturabilirdi. 12 Eylül'ün miras- çısı ANAP, iktidardan düşünce, Sayın Doğramaa'mn da sonu- nun geleceği belliydi. Nitekim üniversite içinden direnişler ve dışmdan eleştiriler yoğunlasın- ca altı ay içinde çekilmek zorun- da kaldı. Bu doğal bir sonuçtur. Şimdi iş, çağdaş ve uygar dünyanm değer yargılarım dış- lamayan bir üniversite düzeni kurmaktır. Bu düzenin kurulu- şu, 12 Eylül hukukunun tasfıye- siyle anlamdaş olacaktır. Elbette sorun kolayca çözüm- knemeyecektir, koalisyonun ya- pısı ve eski düzenin geride ka- lan ağırlıkları ortalığın hemen süt liman olmasını bekleyenleri düş kınklığına uğratabilir. Aske- ri disiplin ve baskıyla kurulmuş düzenlerin hemen ardından dal- galanmalı bir süreç yaşanması "tşyarun tabiatı icabı"sayılma- lıdır. Ancak YÖK düzenini 12 Ey- lül'ün otoriter askeri rejiminde kurmuş olanlar, bundan hiç umutlanmasınlar. 1980'ler Türkiyesi artık aşıl- mıştır. 2000'eyönelen 1990'lar Türki- yesi'nde 1980'lere dönüş özlem- leri bir "nostalji"den öteye de- ğer taşıyamaz. Bizim ülkemizde, kurumlaş- ma geri kaldığından, kişilerin önemleri abartılır. YÖK düzeni de bu bakımdan İhsan Doğra- maa ile özdeşleşmiştir. tstifası- nın önemi de buradadır. Üniversitenin yapısından ge- len demokratik muhalefetin böylece amacına ulaştığı da gö- rülüyor. • • • Yılanı MBaştarafi 1. Sayfada senna'nın Aşk ve İmparatorluk ve Jean Rounaud'nun Onur Tar- lalan adh romanlanyla birlikte The Independent'ın Uluslara- rası Yabancı Roman Ödülü'- nün adaylan arasında yer aldı. tlk kez geçen yd düzenlenen ve Çekoslovak yazar Milan Kundera'nın ülkemizde de ya- yımlanan Ölümsüzlük adh romanına verilen ödülün bu yıi- ki tutan 10 bin sterlin (yaklaşık 140 milyon Türk Lirası). Ödül tutan yazar ile çevirmen arasın- da eşit olarak paylaştınhyor. Sonucu 22 temmuz carşam- ba günü açıklanacak olan ödü- lün secici kurulunda, Türkiye'- de; Afrika Öyküleri , Beşinci Çocuk, Evlenmeyen Adamın Hikâyesi, Sevme Alışkanlığı, Siyah Madonna, Yaz Yağmu- ru adh yapıtlanyla tarunan ün- lü İngiliz yazar Doris Lessing de yer ahyor. The Independent gazetesinin Yabancı Roman Odülü'nün adaylan arasında Çekoslovak yazar Ivan Kiima , Italyan ya- zar Dacia Maraini de var. ödüle aday gösterilen 12 ki- tap, ön secici kurul tarafından 21 üJkeden, 52 kitap arasından seçildi. CÜNEYT ARCAYÜREK MBaştarafi 1. Sayfada TÖ'den de kurtulduğumuz zaman, 12 Eylül rejiminden arınmış olacağız. Doğramacı, dün bir basın toplantısı düzenledi. "Ustala- nna", örneğin TÖ'ye benzer irdelemeler yaptı. Kendi gi- dince tufan olacağına değinen kimi sözlerle süsledi açıkla- malarını. "Ister üç, ister altı, ister daha da fazla rektör adayının, öğretim üyelerince seçilmesi ve bu adayların dışında bir kişinin atama makamınca dikkate alınmaması" kanısınca "Türk öğretiminde oligarşiye ve kliklerin oluşmasma ne- den olabilecek"m\ş. Pekâ/â bu da bir görüş, ama Doğramacı'nın kurduğu tek adamlı yönetimle karşısına aldığı üniversite camiası düşü- nülürse fazla iddialı bir görüş. Üniversitelerde ikilik tohumlarını asıl Doğramacı attı. Askeri rejimin kuyruğuna takılarak yüzlerce bilim adamını sorgusuz sualsiz üniversitelerden uzaklaştırma becerisini gösterdi. Sakal bırakan öğretim üyesini bünyeden uzaklaştırmayı başardı. Dünya görüşlerini özgürce açıklayanlara karşı vaziyet alan da Doğramacı. ûyle ki YÖK'le klik sözcüğünü de hafifte bırakan bir durum yarattı. Doğramacı üniversite- lerine muhalif yüzlerce kişiyi barındıran bir "karşı kitle"- nin doğmasına neden oldu. Bakla agzından çıkıyor TÖ ile Doğramacı aynı kabın insanları. Direksiyonu yitir- dikleri ya da yitireceklerini sezdikleri sırada, ellerinde tek bir tehdit var, hemen ona sığınıyorlar. örneğin, TÖ sosyal patlamalar, ekonomik gidiş ya da dış konularda hafif bir aksamanın işaretini görse, "1980 öncesine döneceğimizden korktuğunu" ifade ediyor. Doğramacı başka türlü konuşacak değil ya. Nihayeto da 12 Eylül'le nefes aldı, serpildi, büyüdü. Son uygulamayla ilgili olarak, "Yüksek öğretimimizi 196O'lı ve 1970'liyıllarm sıkıntılı günlerine gotüreceğinden endişe etmekteyim" di- yor. 1960'lardaki boykot, işgal gibi olayları anımsatıyor. 1970'in kanlı olaylarını. Demek istiyor, ama açıkça söyle- yemiyor ki; Doğramacı ve sistemi gider, üniversitelere anarşi gelir, terör gelir! Sanki "temennisi budur". Demokratikleşme sürecine girdik. Bu süreçte, bu hükümet koalisyon protokolünün emrine uyarak YÖK'ü de demokratikleştirecek. Doğrama- cı ileTÖ, işte bunu sindiremiyorlar. Tek yanlı davranmaya o denli meraklı ki Doğramacı, içinde bugünkü yönetimi kınayan hangi nedenler olduğu- nu açıklamaktan kaçınarak TÖ'ye yazdığı istifa mektubunu basına vermiyor. Fakat, Tö'nün ilk satırından son cümlesi- ne değin Doğramacı övgüleriyle dolu yazısını tam metin dağıtıyor. Böylece aralarında yazgı birliği doğuyor. 12 Eylül sürgit- leri biryerdebuluşuyor. Birbirini kollamakta, birbirinides- teklemekte ve birbirini övmekte... Ne denli başarılı olduk- ları kanıtlanryor. Siyasete girmeyecekmiş! Keşke girse. YÖK'ün kalın du- varlarına sığınarak içeride dilediği gibi hareket eden Doğ- ramacı, siyasetin açık alanlarında savaşım vermenin ne demek olduğunu kısa sürede anlardı. Evren Paşa'nın sözcüsü Ali Baransel anlatmıştı. Doğra- macı, son günlerinde Köşk'eçıkıp Evren Paşa'ya, "onsuz" nasıl olacağını, hatta TÖ ile birlikte çalışmanın olanaksızlı- ğını söylemiş. Ama halkın ancak yüzde 21.75 oyuyla Köşk'e çıkan TÖ'ye en yakın işbirlikçi, aynı Doğramacı. YÖK'ün eski başkanı, askere de, askerin sürgitiyle ge- len rejime de şapka çıkaran ender insanlardan biridir. İstifasıyla sadece YÖK'e değil, kendisine de hizmet etti. O kurtuldu, üniversite kurtuldu! Türk Ylllll dÜğÜntinde R e k t ö r adaylan belirlendi O MBaştarafi 1. Sayfada Atatürk, 9 Eylül, Yıldız ve İs- Başbakan eksîktiHABER MERKEZİ - Koç Ağar, İstanbul Valisi Hayri imparatorluğunun veliahtı Kozakçıoğlu, İstanbul Belediye Mustafa Koç ile Caroline Gira- Başkaru Nurettin Sözen'in yanı ud Çırağan Sarayı'nda muhte- sıra birçok bürokrat kaüldı. şem bir düğünle evlendiler. Kokteyhn ardından saat 21. Beşiktaş Belediye Başkanı Ay- 00'de Mustafa ve Caroline çifti fer Atay'ın kıydığı nikahta geli- üç küçük nedimeyle birhkte ' ' * • • "' ' " Comparsita müziği eşhğinde sarayın bahçesine girdi. Sara- yın girişinde gerçekleştirilen nikahı Beşiktaş Beledıye Baş- kanı Ayfer Atay kıydı. Genç nin şahıtliğini çocukluk arka- daşı Selm Şidem, damadın şahithğini ise işadamı Selahat- tin Bayazıtyapü. Vehbi Koç'un torunu, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç'- çift daveth'lerin alkışlan arasın- un oğlu Mustafa Koç ile Izmir'- da defteri imzalarken törenin in tanınmış ailelerinden Gi- yapıldığı balkondan davetülere raud'lann kızı Carohne Gi- içinde madeni paralann olduğu raud'un düğününde Türk küçük kesecikler atıldı. Carohne ve Mustafa Koç çif-siyasetinden isimlerin yanı sıra Türk ve İngiliz sosyetesi bir ara- ya geldi. Çırağan Sarayı'nın bahçesin- de kokteylle başlayan düğün törenine davetliler saat 19.00'- dan itibaren gehneye başladı. Ankara'daki dış temaslanndan ötürü Başbakan Süleyman De- mirel'in gelemediği düğüne Cumhurbagkanı Turgut Ozal, eşi Semra Özal, TBMM Başka- nı Hüsamettin Cindoruk, Baş- bakan Yardıması Devlet Ba- karu Erdal İnönü, devlet bakanlan Ekrem Ceyhun ve Tansu Çiller, Milli Eğiüm Ba- kanı Köksal Toptan, Sağhk Bakanı Yıldınm Aktuna, Ge- nelkurmay Başkanı Doğan Güreş, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Hüsnü Doğan, Mükerrem Taşçıoğlu, İhsan Doğramaa, eski Cumhurbaş- kanı Kenan Evren, İstanbul eski Emniyet Müdürii Mehmet ti daha sonra kendilerini kutla- yan davetlilerin arasından gece- rek Cumhurbaşkanı Özal ile eşi Semra Özal, TBMM Başkanı Cindoruk, Genelkurmay Baş- kanı Orgeneral Güreş ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Ev- ren'in bulunduğu yere gelerek tebrikleri kabul ettiler. 150'ye yakın görevhnin hiz- met sunduğu düğün töreni için sarayın 4 büyük salonu kulla- nıldı. Salonlardan birisi de gece 24.00'ten sonra diskotek olarak konuklan ağırladı. Nikahtan sonra yemeğe ge- çen daveüilere açık büfelerde Türk ve İtalyan mutfağından yemekler ikram edildi. Süheyl Denizci Orkestrası, Atilla Şe- reftuğ-Daniela Simmons, Eser- Engin Noyan, Melis-Ercü- ment-Cenk üçlüsü, İlham Gen- cer ve sohstleri de müzikleriyle geceye renk kattılar. Kaya Çılıngiroğlu 204, Prof. Dr. Sedat KatırcıoğJu 142, Prof. Dr. Celal Erçıkan 35 oy aldılar. Seçunlerde sandıktan "Sem- ra Özal". "Kraliçe Sisi", "YÖK'e hayır", "'İhsan Doğra- maa", "Tokatlı Müderris San Lütfü" yazılı geçersiz oylar da çıktı. İstanbul Üniversitesi Fen Fa- kültesi binasında yapılan seçi- me Rektör Cem'i Demiroğlu'- nun istegı üzerine gazetecıler alınmadı. İstanbul'da Mimar Sinan Üniversitesi'nin rektör seçimin- de de yine üniversite rektörü Prof. Gündüz Gökçe 116 oyla ilk sırayı aldı. 251 öğretim üye- sinden 205'inin katıldığı seçim- lerde Gökçe yi 26 oyla Prof. Önder Küçükerman, 24 oyla Prof. Aydın Esen, 8 oyla Prof. Mehmet Çubuk, 6 oyla Prof. Nevres Turhan ve Gönül Gök- doğan izlediler. Ankara Üniversitesi'nde ya- pılan seçimlerde ise Ziraat Fa- kültesi Dekanı Günal Akbay 207 oyla birinci sırayı aldı. Se- çimde Prof. Dr. Şakir Akça 146, üniversite rektörü Necdet .Serin 145, Prof. Dr. Rüçhan Ank 84, Prof. Dr. Şadan Eras- lan 75, Prof. Dr. İbrahim Cey- lan 53 oy aldılar. Konya Selçuk Üniversitesi derektöradaylanru dün belirle- di. Seçim sonucu rektör Halil Cin 187 oy alarak 1. sırada yer aldı. Tıp Fakültesi Dekanı Prof. İbrahim Erkul 107 oy alır- ken, Fen Edebiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Ramazan Mirzaoğlu 89 oyda kaldı. A t P A Y K A B A C A L I TÜRKİYE'DE GENÇLİK HAREKETLERİ Tıirkiyc zaman 7aman toplumu tcmc- lındcn sarsan gcnçlık harckcllcrinc sahne olmuşlıır. XIV. yuzyılın Mcdrcsch Ayaklanmaları... Dcmokraı l'arti iklidarının 27 Mayıs 1960la dcvrılmcsınc yol açan 28- 29 Nisan Olayları .. Univcrsiıc işgallcri vc sokak çalışmalanyla. çc;illi cylcmlcrlc sü- rüp gidcn, 12 Mart 1971 Mııhlırası'yla yeni bir aşamaya gırcn 1968-71 olayları vb... Uu kilapta, boylcsı unıılulmaz olayla- rın yanısıra, çcşillı dönctnlcrın büyıik kü çuk gcnçltk harckcılcri bırcr bırcr clc alını- yor vc ilk kcz dcrlı loplu bir larihçc vcrılıyor. ALTIN KİTAPtAR YAYINEVİ İETT Pasomu yitirdim. Gtçersizdir. M.BEHZAT ŞAHİN tanbul Teknik üniversiteleri ise adaylanru bugün belirleyecek. Erzurum Atatürk Üniversitesi rektörlüğü için şu ana kadar Rektör Hurşit Ertuğrul, Erol Oral ve Hüsnü Ziya Gökalp adaylık için bajvuruda bulun- dular. 9 Eylül Üniversitesi'nde de halen rektör olan Namık Çe- vik'in yanı sıra İlahiyat Fakül- tesi Dekanı Ethem Ruhi Fığlalı ile Ertuğrul Erdin aday olacak- lannı belirttiler. Ege Üniversitesi'nde yann yapılacak seçim için ise 12 öğre- tim üyesi aday olduklannı açık- ladı. öğretim üyelerinin seçtiği 6 aday, YÖK Oenel Kurulu'nda yapılacak gizli oylama ile 3'e in- dirilerek Cumhurbaşkanı'na su- nulacak. Cumhurbaşkanı da bu adaylar arasından birini rektör olarak atayacak. Adaylar ne diyor? . Rektörlüğe aday olduğunu bugüne kadar açıklayanlar ara- sında iki de kadın öğretim üyesi bulunuyor. Kimya-Metalurji Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sema Gülbaran Tülbentçi, neden aday olduğunu şöyle an- lattı: "Gönül isterdi ki, Atatürk Türkiyesi'nde 21. yüzyıla yak- laştığımız şu yıllarda, İTU'de çok sayıda hanım öğretim üyesi de aday olsun. Halbuki bugüne kadar tek bir hanım öğretim üyesi dahi adaylığını açıklama- mıştır. Atatürk'ün verdiği, ana- lanmızın kazandığı kadın hak- lannın bilincinde ve savunucu- su olmalıyız. Zaten bugün, aydın Türk kadını her mevkide, her meslekte, her iş alanında kendini kanıdamakta, başanü olmaktadır. Bu düşüncelerin ışığında rektör adayı ohnaya kararverdim." Atatürk Eğitim ve Diş He- kimliği fakülteleri öğreüm üye- si, Doğa Bitkileri veSu Ürünle- ri Araştırma-Uygulama Mer- kezi Müdürü Prof. Dr. Engin Özhatay, "Tam katılımcı olma- sa bile, bir dereceye kadar de- mokratik olan. hiç olmazsa kendi üniversitemizin profesör- lerinden bir öğretim üyesinin rektör olmasına ve rektör aday- lannın da üniversitemiz öğre- tim üyeleri tarafından seçimle belirlenmesine olanak sağlayan yasanın, son anda TBMM ge- nel kurulunda değıştınlmiş ol- masına rağmen, bu yasanın demokratik ve özerk üniversite anlayışına ve seçim sistemine ne derece tezat teşkıl ettiğini gös- termek amacıyla seçimlerden çekilmek yerine Marmara Üni- versitesi rektörlüğüne aday olmaya karar verdim" dedı. • Baştarafı 1. Sayfada için, dünyanın en büyük rating kuruluşlan olan Moody's ve Standart and Poors'a başvur- du. Bu iki kuruluş, Türkiye'ye BBB derecesi verdi. Bu derece, Türkiye'yi "risksiz, yatınm ya- püabihr" ülke sınıfuıa sokuyor. Uzmanlar, Türkiye'nin BBB alarak bu ülkeler arasına sokul- masının büyük başan olarak nitelendirirken aynı ölçüde bü- yük olanriskinide beraberinde taşıdığını belirtiyorlar. Gerçek- ten de BBB noturisksizülkeler sınıfının en alt smınnda. Tür- kiye'nin bir alt sıruf olan BB notuna düşmesi durumunda Türk tahvilleri spekülatif değer taşımaya başhyacak. Rating kuruluşlan ülkenin no- tunda bir değişiklik ohjıası du- rumunda bu değişikliği ulusla- rarası piyasalara ve kurumsal yatınmcılara duyuruyorlar. Amerikan kanunlanna göre ise kurumsal yatınmcılann port- föylerinde spekülatif tahvil bu- lundurmalan yasak. Türkiye'- nin notu BB'ye düştüğü takdir- de kurumsal yatınmcdar bu tahvilleri ellerinden çıkarmak zorunda kalacaklar. Türkiye'nin riskli ülke konu- muna sokulması sadece tahvil çıkarması konusunda olumsuz- lukiar içermiyor. Bankalann vereceği kredikri ve ülkeye ge- lecek yabancı sermayeyi de olumsuz etkiliyor. Çiller ne diyor? Devlet Bakanı Tansu Çiller, hükümet olarak devraldıklan tablonun kendilerini uluslara- rası piyasalara çıkmaya zorla- dığını, BBB notu almanın büyük bir başan olduğunu be- lirtti. Çiller şunlan söyledi: "Bir kere Türkiye'nin dış fı- nansman buhnayı gerektiren bir programı var. Bu programı da uygulamak mecburiyetinde. Bunu yaparken, ya devleüer- den ya bankalardan ya da ulus- lararası piyasalardan borçlan- mak zorundaydı. Bankalara başvuruda yüzde 58 oranında bir azabna var. Şimdi Türkiye'nin perfor- mansı bütün dünya kamuoyu- nun gözü önünde. Enflasyonun düşmesinden politik ştabüizas- yona kadar her şeyirnizle dünya kamuoyunun gözü önündeyiz. BBB'nin alüna düşme ihti- mali diye bir şey yok. Bunu ba- şarmak zorundayız. Ancak bu tür riskler her borçlanma da var. Hatta bankalardan borçla- nüdığında bu riskler daha faz- la." GOZLEM UĞUR MUMCU • Baştarafı 1. Sayfada cadır, ancak ne yazık ve acı ki, tepki on yıl ara ile gösteri- lebilmiştir! Prof.Dr. Doğramacı, başarılı bir çocuk hekimi ve ünü sınırlarımızı aşan bir öğretim üyesidir. Kişisel özellikleri ve nitelikleri ile son otuz-kırk, belki de elli yıldır üniversi- telerde ve kamuoyunda adından söz ettirmesini bilmiştir. Şu gerçeği de yazalım; Hacettepe Üniversitesi ile Bil- kent Üniversitesi'nin kuruldukları arazıleri bu üniversite- lere bağışlayan da Doğramacı'dır. Bilkent Üniversitesi'- ne büyük para bağışlarında bulunan da Doğramacı'dan başkası değildir. Bunlar gerçeklerdir; aynı Doğramacı'nın 12 Eylül aske- ri rejiminin emir ve komutasına uyarak üniversiteleri bi- rer kışla gibi yönetmeye soyunduğu da gerçektir. Doğramacı'nın YÖK'ün ilk rektör ve dekanlarını, "Aydınlar Ocağı" adlı Islamcı kuruluşun onayını almış olan öğretim üyeleri arasından belirlemesi de "Doğra- macı olayı"nın bir başka gerçeğidir. 1970 öncesinde üniversite özerkliğini bile az bulup, fakültelerin üniversitelere karşı özerk olmaları görüşünü savunacak kadar özerklik yanlısı olan ve özel söyleşile- rinde "Atatürk kadar laik olduğunu" söyleyen Doğrama- cı, 12 Eylül'den sonra nasıl olmuş da üniversitelerimizi lise düzeyine indiren modelin basına geçmiş ve bu üni- versitelere rektör ve dekanlan "Türk-İslam sentesi"'tez- gâhlarından geçmiş öğretim üyeleri arasından seçmiş- tir? Konu, kişisel değil yapısaldır. Doğramacı olmazsa, 12 Eylül bir başka Doğramacı'yı bulacaktı. »Türkiye, 12 Eylül'den önce anarşi ve terör sürecine so- kuldu. Bu süreç, yağmurun yağması gibi doğallıkla aske- ri rejimi getirdi. Toplum yaşamı, bölgeyi Sovyetler'e karşı Islamlaştırma amacı güden "yeşil kuşak" teorisi gereğince islamcı ideoloji ile kuşatıldı. Devlet, 12 Eylül generalleri ve Suudi kökenli "Rabıta Örgütü"nce adım adım islamcı düşünceye açıldı. Üniversiteler, ABD kay- naklı ve Suudi Arabistan destekli Islamcılık ile yönlendi- rilmek istendi. Ekomomiye de asker eliyle yön verildi. Bu işi kotarmak için de MESS Başkanı Özal, 12 Eylül hükümetine başba- kan yardımcısı olarak atandı. Din ve dince kutsal kavramlar, siyasal amaçiarla sö- mürüldü; "tarikat-ticaret-siyaset" ücgeni, 12 Eylül'e damgasını vurdu. Bugün artık, 12 Eylül'ün topluma uygun gördüğü çerçe- vedargeliyor. Yeni bir süreç başlıyor. Bu süreç, çoğulcu demokrasi- ye doğru açılıyor. Dipten gelen dalgalar, 12 Eyiül modeli- ni kırıp aşıyor. 12 Eylül'ün simgelerinden biri özal'dır; öbürü de Doğ- ramacı. Siyasal Partiler, 1987 seçimlerini boykot etmeyi göze alabilselerdi, bugün özal sorunu çoktan çözülmüş olur- du. Aynı partiler, 1987 genel seçimlerinde gösteremedik- leri cesareti, hiç olmazsa cumhurbaşkanlığı seçimlerin- de göstermiş olsalardı, özal.bugünkü ayrıcalıklı konu- munu koruyamazdı. Partilerin gösteremedikleri tepkileri, geç de olsa, üni- versiteler gösterdiler. Doğramacı, bu tepkiler karşısında daha fazla direnemedi. 12 Eylül'ün üniversitelere atadığı "askeri kayyum" on yıl öğretim üyelerini yönetti. Ne ilginç bir ülkeyiz; üniversitelere özerklik veren ya- sa, tek parti döneminde -1946 yılında- çıkarılıyor; çok partili düzende, tek parti döneminde getirilen özerkliği yok edip, üniversiteleri emir-kumanda zinciri içinde yö- netmeyi hüner sayıyoruz özerk üniversite, özerk ve özgür kişilik ister. Son on yıl,üniversitelerde yok edilen işte bu kişiliktir. Üniversite- lerin asıl kaybı da budur! Çağlardaıı Sabah 9 a dava KUTLUESENDEMİR BURSA - Devlet Bakanı Cavıt Çağlar. Sabah gazetesinde yer alan hakkındaki iddialar nede- niyle gazetenin imüyaz sahibi Dinç Bilgin ile Sorumlu Yazıiş- leri Müdürü Cüneyt Can Oğu- zer aleyhine 50 milyar lira tuta- nnda manevi tazminat davası açtı. Çağlar'ın, gazetenin baş- yazan Güngör Mengi aleyhine de 5 milyon liralık tazminat da- vası açacağı bildirildi. Sabah gazetesinin de Çağlar'ın dün yaptığı yazılı açıklamasındaki ifadeleri üzerine 50 milyarlık tazminat davası açacağı öğre- nildi. Cavit Çağlar, Sabah gazete- sinin, kendisini, hükümeti ve DYP-SHP koalisyonunu yıprat- mayı hedef alan bir "iftira kampanyası" sürdürdüğünü kaydederek gazeteyi mahkeme- ye vererek konuyu adalete tes- İim ettiğini bildirdi. Bakan Çağlar, Sabah gazetesi aleyhine açtığı manevi tazminat davası ile ilgili olarak yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamasında, kamu haklannı korumak için kullanılrnası gereken basın öz- gürlüğünün, kişisel çıkar ve hırs uğruna kamuoyunu yanıltarak kişilerek "çamur atma" hakkı- nı vermediğini vurgulayan Dev- let Bakanı Çağlar, şöyle devam etti: "Basın özgürlüğü, yalan ha- ber yazmak değildir. Hakaret etmek ise hiç değildir. Hiçbir kurum ve kişi, hele bir basın or- ganı kendisini yasaların üzerin- de göremez. Eğer görüyorsa ve yasalan çiğneyebiliyorsa, bu bir suç olmaktan öte, tedavisi im- kânsız bir hastahktu^' Bakan Çağlar adına avukat- lar Sun Köprülü, Doğan Arar, Erol Dunıkan, Ismail Hakkı Sezgin ve İbrahim Yaşar, dava dilekçesini dün Bursa Asliye Hukuk Mahkemesi'ne verdiler. Dava dilekçesinde 8, 9, 10, 11, 12 ve 13 temmuz tarihli Sa- bah gazetesinde Cavit Çağlar hakkında asılsız birtakım isnat- lar ile haksız birtakım yayınlar, haber, yorum ve karikatürler yayımlandığı kaydedildi. "Çağlar'ın Tokadı" ana ba$- lığı altında yayımlanan yazıda yer alan "Cavit Çağlar kendisi- ne bağlı T.C. Ziraat Bankası'- na olan 399 milyar lira borcu- nu 176 milyara indirerek 233 milyar lira kâra geçti" ifadesi- nin gerçek olmadığı bildirilen dilekçede, "İfade tamamen hilaf-ı hakikat, siyasi komplo ve külliyen yalandır. Düzmece se- naryolar ve hayal mahsulüdür. Aynca bu yazıya konu senaryo- iaşan olay, gazeteciler açısından haber niteliği taşımayan bir olaydır" denüdi. Dava dilek- çesinde şu görüşlere yer verildi: "Müvekküimiz bugüne kadar ne T.C. Ziraat Bankası'na 399 milyar lira borçlu olmuştur ne de T.C. Ziraat Bankası'ndan dolar olarak döviz kredisi almış- tır. Müvekkilimiz bakan oldu- ğu günden bu yana kurucusu ol- duğu şirketlerde yalnızca hisse- dar olup, yönetici de değildir. ' Banka da müvekkilimize bağlı bir kurum değildir." Davalılann, yargı bağımsızlı- ğına saygı göstermedikleri ileri sürülen dilekçede, "Cavit Çağ- lar'ın Bir Marifeti Daha" baş- lığı ile ortaya atjlan "ucuza ka- pattığj tarım arazisini imara açmıştır" iddiasının asılsız oldu- ğu belirtilerek şöyle devam edil- di: "Söz konusu araziler, 1980 yılından beri Çağlar ailesine ait- tir. Rayicine göre satın ahnmış- tır. Refah Partili belediye tara- fından imara açılmıştır. İmara açılan yerin tamamı 2 bin 500 dönümdür. Bunun 5'te l'i Çağ- lar ailesine aittir ki aynı yerde Tofaş fabrikaları da vardır. Ko- nu gensoru ile Meclis'e de geti- rilmis, müzakere edilmiş ve red- dolunmuştur."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle