Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 TEMMUZ1992 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
Askeri yönden süper güç olabilmiştik ama ülkemiz felaketin eşiğine gelmişti
Silahlanmauğnuıabebekler öldü
DAHAÖZGÜRBİR
DÜNYA İÇİN
EDÜARDŞEVARDNAOZE'NİN
ANILARI
lama değildi. Sınıf çatışmasmın her Yeni düşüncenin ilkelerini formü- hazırlamak. Sovyel-Amerikan ilişki- fıkirleri "isnat edenler", Sovyet va-
biçimi. sistemler, kamp ve bloklann le
ederken, ülkenin içinde bulundu- lerini, normal ve uygar bir diyalog landaşının ve dışandaki dostlanmı-
ü k l i ğ bi l laak ğu d l d n dündaki düzeyine çıkarmak Akılcı ve karşı '-1
—' '—sürekli çatıştığı bir savaş alanı olarak ğu durumla, modern dünyadaki düzeyine çıkarmak. Akılcı ve karşı-
görülüyor ve dünyanın dört bir ya- genel eğilimler ve çelişkiler arasında lıklı olarak kabul edilebilir ödünler
nındaki milyonlarca insanın bir doğrudan bağlantı kuran, bilimsel adına, ölü ve sabit pozisyonlan ter-
"düşman imajı" edinmesıne yol açı- temellere dayalı, titizlikle kotanlmış ketmek. Çıkarlar dengesi oluştur-
yordu.
İnsanhğın gerçek düşmanlan rekiyordu.
-nükleer savaş. çevre felaketi, dünya
ekonomik sisteminin çöküşü- adım
zın aklını kanştınrlar.
Bugün fıkirlerimize, perestroyka-
nın düş ürünü olduğu damgasıru vu-
ruyorlar. Eleştirenler. ulusal güven-
bir çözümlemeyi ortaya koymak ge- mak. Silah potansiyelini, yeterli ve liğin zayıflatıldığı iddiası dahil, akıl-
kiyordu. asgari düzeyde sınırlandırmak. Si- lanna gelen her suçu bizim fikirleri-
Bu iş yeni hedeflerin kabul ettiril- lahlann kapsamlı deneümi ilkelerini mizin üzerine yıkıyprlar.
mesi kadar zorlu. yeni düşüncenin uygulamaya koymak. Nükleer dene- Politika sahnesindeki idealist ve
adım yaklaşırken. bu düşman imajı- araçlan olmadan çözümlenmesi melerin durdurulması, Avrupa'daki romantiklerin, proletarya enternas-
25 Şubat 1986 günü, Kremlin'in nin dünyadan anndınlması, siyasi mümkün olmayan bir görevdi. Bu- Sovyet ve Amerikan orta menzilli fü- yonalizmi ilkesi yerine, ortak insani
~ . birlikte çok parlak biçimde zelerinin kaldınlması için çözüm yo- değerleri yerleştirirken, yeni düşünce
Ş g y y
Kongre Sarayı'nda yapılan, Sovyet- değişimin en önemii hedefini oluştu
ler Birliği Komünist Partisi 27'nci ruyordu.
Kongresi'nde diğer delegelerle bir- Yani dünyanın ufkunda açan yeni
likte, Mihail Gorbaçov'un sunduğu, yönelimleri görebilmesi için düşman-
Kterkez Komite siyasi raporunu din- hk ve güvensizlik duvanndaki taşla-
liyordum. nn birer birer sökülmesi gerekiyor-
Parti ve ülke için nasıl bir belge su- du.
nulması gerektiğini biliyordum. Na- _ , . 7T~.
sıl haarlandığını biliyordum ve şu ya wrtaK AVTUpa EVl
da bu tezin nasıl bir tepkiyle karşıla- Burada sözünü ettiğim dönemde,
nunla , , . . . . _
çözümlenebildi. lu bulmak. Afganistan'daki Sovyet konsepti içinde "ulusal güvenuk' ve
Raporda yer alan bütün tezler, hâ- birliklerini geri çekmek. AGİK süre- "ulusal çıkarlar" gibi kategorileri ih-
kim ideolojinin kurduğu sistemin ci temeünde. Avruna'daki nükleer ve mal ettiğj söyleniyor.
reddi anlamına geliyordu: konvansiyonel silahlacda köklü indi-
•Çelişkili, ancak kendi içinde rimlere giderek bir güvenlik sistemi
bağlanulı ve karşılıklı bağımlılığı oluşturmak. Bölgesel çauşmalara çö-
olan. kendi doğasına uygun bir dün- züm getirmek. ÇinTe ilişkileri nor- gelmek amacıyla, daha çok nesnel
ya yaratılması fıkri. malleştirmek. Komşulanmızın ken- gerekliliğin ışığında hayata geçirildi
• İnsan hayaürun, toplumsal kal- di çıkarlannı ve iç işlerine kanşma-
Bu suçlamalar doğru değil. Perest-
royka, güvenliğj ve devletin çıkarla-
tehdit eden krizin üstesindennnı
^ _ Mayıs 1986'da, SSCB Dışişleri Ba-
şacağını da biliyordum. Raporun ve yem"dü^unce~aniayışının temel öğele- kınmanın en yüksek hedefı olduğu ma ilkesini gözeterek ilişkileri yenile- kanlığı'nda yapılan bir danışma top-
aynı zamanda yeni yöneüme ait n or
taya konmuş', haıta atılan bazı tezi ve bu tezin daha sonra insanhğın mek. Bunlann dışmda global lantısında, Sovyetler BırliğYnın her-
programın hazırhk aşaması, seçile- adımlarla uvgulama alanına giriş ya- ortak değeTİerinin önsellığini belirle- sorunlarla da ilgilenmek durumun- hangi bir devletler koalısyonu karşı-
cek yola ilişkin görüşlerdeki çelişki- P
ılm,ştı. Mihail Gorbaçov, Paris'- yen koşulsuz buyruk (kategorik im- daydık. Bütün bunlann pratik polı- sında eşıt guce sahip olabıleceğı
y ş g ş ş P
ılm,ştı M a ç , y ş y
fcrin çeşitliliğini yansıtmışü. O dö- teki Sovyet-Fransız zirvesinde Ortak peratiO olarak geliştirilmesi.
d i l fkilrii tat A E i fkrii t t •Silh şiddete yer
ç ş ğ y ş y
nemde. insanlann fıkirlerini tartış- Avrupa Evi fıkrini ortaya atmıştı.
üklanru düşünmüştüm; ancak Bu arada Sovyet lideri, ABD Başka-
ö l b i l i r i ki d ' C ' d k i i d
gş
•Silahsız ve şiddete yer vermeyen
bir dünyada. seçme özgürlüğünün
k l i r i l i i k i
şş Bu arada Soye , ş y ç
bugün şunu söyleyebilirim ki o döne- m
Reagan'la Cenevre'deki zirvede gerçekleştirilmesi ilkesi.
tnin Politbürou'nda temsil edilen (14) b l h iki lid bi •Güenliğin ve tü
ş y y g
tnin Politbürosu'nda temsil edilen (14) buluşmuş ve her iki lider bir
değişik güçler, çıkarlan ve makamla- nükleer savaşın olanaksızlığını, altı-
l d ik l l d V Mih
çş
•Güvenliğin ve tüm ihülaflı so-
i i ll öü
y p p
ükaya dönüştürülmesı gerekiyordu.
1988 yılının Haziran ayını anımsı-
yorum. Iç politikadaki reformlar
için en banşçıl ve en elverişli dış ko-
şuUarı hazırlama hedefunizin güç-
l d i i 19"uncu Parti Konferansı
yolunda bazı strateji uzmanlanrun
öne sürdüğü iddianın tamamen da-
vanaksız olduğu bildirildi.
Gerçı askeri gücümüz sayesinderunlann, salt siyasi araçlarla çözüm- İendiği
n uğruna çatışmışlardı. nı çizerek vurgulamışlardı. Ve Miha- lenmesi. diğer bir deyişle kuvvet po- henüz bitmişti. Bu konferans sırasın- bir süper güç olabilmiştik. Ancak as-
Politbüro üyelerinin bütün önem- il Gorbaçov 15 Ocak 1986'da yaptı- hükasının, kuvvetli politika kavra- da perestroykarun üç yıllık bilançosu ken gucun ölçusüzce genışletilmesi
• - • • çıkanlmış ve oldukça güçlü biçimde sonucu, üçüncü sınıf bir ülke konu-li belgelerin taslaklannı önceden in- ğ] açıklamayla, tüm nükleer silahla- mıyla yer değişürmesi
celeyip konuya ilişkin görüşlerini nn önümüzdeki yüzyıl başına kadar D A
~ —K t
açıklaması gelenektir. 27'nci Parti aşamalı olarak imha edilmesini öner-
Kongresî'ne sunulan siyasi rapor mişti. Sovyetler Birliği tüm nükleer
taslağı da defalarca gözden geçiril- denemeleri durdurmuş ve Amerika
miş, değişiklik maddeleri eklenmişti. Birleşik Devletleri'nden de durdur-
Kongre'nin açıbşından bir gün önce. masını istemişti.
y y ğ ş ç ş
Raporun, dış poliükayla ilgili bö- kendini hissettiren
lümü alkışlarla karşılandı. Bizdeki analizi yapılmıştı.
l Hanlamıyla alkış ".toplu
onay" demektir.
Bugün ise dış politikada saptanan
Banş içinde bir arada var olma tezi eşiğine
konferansa sunduğum bildirinin ana Bizde
f d Y i düü
tereddütlerin muna düşmüştük: dahası, silahlan-
ma politikamız, ülkemizi felaketin
götüren süreci başlatmışü.
silahlanma harcamalannınğ
fıkrini oluşturuyordu. Yeni düşün- GSMH içindeki payı, ABD'dekinin
i b ükl ğ bi b k i k i k d ü i d k
Afganistan'daki
birliklerimizi çektikten
sonra uygar dünyanın
güvenini yeniden
kazanabildik.
Birlikleringeri
çekilmesiyeni düşünce
ilkelerinin
uygulamaya
geçirilmesi içingeniş
ufuklaraçtı
önümüzde.
Bugün ise dış politikada saptanan ş y ş ç p y
ilkelerin yanlış olduğunu kanıtlama cenin, bu sorunu, nükleer çağın ger- bir buçuk-iki katı düzeyindeyken,
raporun son şekli elime geçtiğinde, Ve artık 25' Şubat 1986'daki 27'nci mücadelesi verildiği için ister iste- çekleri bağlamında değerlendirdiği- ABD'de sağhk hizmetlerine aynlan
çok gerekli olduğu halde, Afganis- Parti Kongresi'negelinmişü... mez, onay ve coşkunun kitlesel do- ni söyledim. Banş içinde bir arada bütçe bizdekinin iki buçuk katıydı.
lan'daki birliklerin geri çekilmesi SBKP Merkez Komitesi'nin 27'- ğası üzerine düşünceler yürütmek var olma ilkesini, smıf mücadelesi- Gerçi askeri alanda ABD'yle eşıt gu-
konusuna aüfta bulunulmadığını n c i Kongre'ye sunduğu siyasi raporu durumunda kahyorum. O dönemde nin spesifık bir biçimi olarak gör- ce kavuştuğumuz ıçın böbürleniyor-
farkettim. Oysa raporun ilk taslağın- bugün okurken,- eskiyle yeni arasm- ne olmuştu, birinci adamın her sözü- mekten vazgeçiyorduk artık. Saldır- duk ama, gjda ve gündelik ihtiyaç
da böyle bir madde vardı. Peki şimdi daki kritik noktada mücadele veren nü alkışla karşılamayı alışkanlık mazlık, egemenliğe saygı, ulusal maddelerinin üretiminde ABD düze-
neden çıkanlmıştı metinden? Kimin bir adamın, içinde bulunduğu dra- edinmiş parti yetkilileri yine disipli- bağımsızlık ve iç işlerine kanşmama yine yaklaşmayı hayal bile edemi-
baskısıyla çıkanlmışü? ^ ^ m a ü k koşullan görüyorum. Bu ne uygun mu davranmışlardı? Gele- ilkesi temellerine dayanan bir arada yorduk. Felaket boyutlanndakı
Hemen telefonla Gorbaçov'u a r a - ^ ^ yokluklann güvenliğimizı garantı al-
dım ve bu madde raporda yer alma- ^ ^ - • üna aldığı ve ulusal çıkarlann ko-
dığı takdirde, hem ülkemizde hem de ^ ^ runmasına hizmet ettiği söylenemez-
dünyada kimsenin gerçek amacımızı ^ L x dı herhalde. Gerçı dünya sılah tıcare-
anlayamayacağjru söyledim. Hk • tinde yüzde 28'lik bir payla lider
Meseleye gelmeden önce şunu be- ^ B l konumundaydık ve Kalaşnikof u
lirtmek istiyorum; biz ancak Afga- ^ B f c -^- - yüksek teknolojimizin sembolü hali-
nistan'daki birliklerimizi geri çektik- M j^HH^^ ne geürmıştik; ancak yaşam stan-
ten sonra uygar dünyanın güvenini ^K^ ^^^^^^^L ^^^^_ dartlan alanında dünyada 50'nci
yeniden kazanabildik. Birliklerin ge- ^ A ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ Jİ^^B^ ^%JW%. sıranın altında, ortalama yaşam sıra-
ri çekilmesi, yeni düşünce ilkelerinin ^L^^^^^HH ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^l^fl^L. lamasında 32'nci, bebek ölümleri
JLIünyasilah
ticaretinde yüzde
28'lik paylalider
konumdaydıkve
Kalaşnikofuyüksek
teknolojimizin
sembolü haline
getirmiştik; ancak
yaşam standardında
50. sıranın altında
yer ahyorduk.
alanında 50"nci sıranın üstündeydik.
Böyle bir tabloda, ulusal güvenlik-
ten nasıl söz edebiliriz?
Devletler, salt askeri araçlan kul-
landıklan sürece. ulusal gmenlıği
tam olarak sajlayamazlar. Bu dev-
letler bugün son derece elverişsiz
koşullar altında bulunuyorlar. çün-
kü dünyada siyasi etkinliğin ve ulu-
sal çıkarlann korunması. kaynağını
ekonomik. bilimsel, teknik ve mali
öğelerde buluyor. Bu arada onca ya-
tınmı gerektiren dev silah sistemleri
de bugünün taleplerine rasyonel ni-
telikte bir yanıt verecek durumda
değil. Bu silahlann imha gücü öylesi-
ne yüksek ki insanın, kendi ülkesi-
nin, komşulannın. yani dünyanın
yansını yok etme riskini göze alma-
dan bunlan kullanması mümkün
değil.
Sovyetler Birliği'nin. nasıl, ne za-
man ve neden nükleer silahlan istif
etmeye başlamak durumunda kaldı-
ğını araştınrsak, Amerikahlarla ara-
mızdaki mesafeyi kapatmak zorun-
da olduğumuz görülür. Sovyetler
Birliği'nin 40'h yıllann sonu ve 50"-
lerin başında kendi nükleer silah po-
tansiyelini yaratması, nesnel gerekli-
liklere uygun düşüyordu. Ancak
nükleer ve konvansiyonel silahlan-
ma yanşında. karşıt güçlere aynı
simetri içinde yoğun ve ateşli biçim-
de karşılık vermek yerine. daha az
kapsamlı. ancak nitelik açısından
çok daha iyi "yanıtlar" verebilirdi.
Bizim sabırlı ve özverili halkımız.
İkincı Dünya Savaşfndan yaralarla
çıkarken. bir vandan da dünyayı fa-
şizmden kurtarmış olmanın kendi ve
ülkesi adına verdiği gururu taşıyor-
du. Ne var ki sosyal ve siyasi alanda
aşağılanmış. hiçbir şeyle baş edeme-
>en insanlann oluşturduğu bir ülke-
nin güvenliğini sağlamayacağı düşü-
nülmeksizin. bu gurur insanlann
elınden alınıverdi. Böyle bir ülkenin
gerçeğinde insan. güvenliğin amacı
değil, sadece araadır. Peki o halde.
kimin güvenliğidvr söz konusu olan?
Bugün bİ7i clcşiırcnler. vönclımı.
ülkenin gmenliğini za>ıflatmakla
suçluyorlar: Uluslararası faktörlcrin
gözde büyütüldüğü. pereslroykanın
başansı için gerekli olan ulusal güç
öğelerine daha az değer verildiği önc
sürülüyor. İçerideki rcformlann vo-
ğun direnç karşısında ("rcnlcndiğini
bilmesem ve bu ncdenlc daha ba^lan-
gıçta da belirttiğim gibi iç poliıika
dış politikanm gerisindc kalmami!>
olsa, suçlamalan kabul edebilirdim.
uygulamaya geçirilmesi için geniş
ufuklar açtı önümüzde. Büyük olası-
bkla, Afganistan'a ilişkin tavnmız
sayesinde, Batı'yla ortakhk ve işbir-
liğınin mümkün olduğu sonucuna
varabildik.
Ancak Kongre arasmdaki tartış-
ma önçelikle dış politika felsefesiyle
ilgiliydi. Gorbaçov'la gündelik te-
maslanmız sırasında, düşüncelerde-
ki, hiç bilinmeyen, açıkça söylemek
gerekirse, tehlikeli yönde gelişen ha-
reketlenmeyi sezinliyordum. Dog-
malann koruyuculan açısından da
tehlikeliydi. Tartışmasız kabul edi-
len kurallan yıkmak isteyenler, bazı
riskleri de göze almak zorundadır,
çünkü "en kutsala" yönelik hiçbir
hamleyi bağışlamayan koyu tutucu
çizgi, otomatik olarak, "dinsizleri"
cezalandırmak için yanıp tutuşan
engizisyon kimliğjne bürünür. Dü-
şüncelerin oluşturduğu bir dramada.
yazannın ve savunuculannın traje-
disi gizlidir hep. Bir düşünce ne ka-
dar "tehlikeli" ise yayılması da bir o
kadar tehlikelidir.
Raporun içeriği üzerinde kendi
kendime düşünceler yürütürken, bir
yandan da içinde bulunduğumuz du-
rumdan ancak' bu rapor sayesinde
bir çıkış yolu bulabileceğimize inanç
geüriyordum.
Daha 1917 yılında ilan edilen, ay-
nşık rejimli devletlerin banş içinde
bir arada var olması (Koexistenz)
kuramı, bloklar arası çaüşmanın te-
melinde yatan, bir toplumsal-siyasi
düzenin diğeri üzerindeki kaçınılmaz
üstünlüğü kurahru ortadan kaldır-
mamıştı. Banş içinde bir arada var
olma kuramı, Marksizm'in tartışma-
sız kabul edilen kurallannı da berta-
raf edememişti. Pratik bakış açısına
göre bu kuram, durağan ve edilgen
bir durumu ifade ediyor; çünkü sınıf
mücadelesinin aşın ateşli taraftarla-
n, mücadeleyi devletler arası ilişkiler
alanına taşıyorlar. Birbiriyle bağ-
daşmayan unsurlan bağdaştırabil-
mek, bu tutumu haklı çıkarabihnek
için toplumsal düzenleri farklı dev-
letler arasındaki banş içinde bir ara-
dâ var olma kuramını, "sınıf müca-
delesinin özgül bir biçimi" ilan etti-
ler. Parti'nin 27'nci Kongresi'nde bu
tanımlamanın rafa kaldınlması ve
banş içinde bir arada var olma ilkesi-
nin, devletlerararası ilişkiler alanın-
da, kapsamlı bir formüle dönüştü-
rülmesi gerekiyordu.
Bu kesinlikle skolastik bir tanım-
Askeri birliklerimiz Afganistan'dan geri çekilince bir anda kaybolan itibanmızı yeniden kazandık.
adam, yeniye giden yolu çok iyi bili-
yordu ama, halen eski düşüncelerde
yaşayanlar bilmiyordu. Ortaçağ'da
olsa böyle bir suç işleyen, yakılarak
cezalandınhrdı. Ya bugün? Bir poli-
tikacı odun yığınının üzerine çıkıp
ateşe teslim olmalı mıdır? Havır.
kendisiyle birlikte yeni fıkirlerini de
kabul ettirebilmek için herkese ula-
şabilen. içten ve anlaşıhr bir nokta-
dan işe başlamak zorundadır. Yeni
bir fıkir. çoğunluğun bilincini kavra-
madığı ve böylece pratik eylemin
motivasyonunu belirlemediği süre-
ce, sözcükler toplamından başka bir
şey değildır.
Eğer insanlara on yıllar boyunca.
farklı toplumsal düzene sahip devlet-
ler arasındaki banş içinde bir arada
var olma ilkesinin. aslında sınıf sava-
şının spesifık bir biçimi olduğu telkin
edilirse. başka fikirlerin bir çırpıda
anlaşılıp benimsenmesi kolay değil-
dir.
Eğer sınıf mücadelesinin çıkar ve
yasalannın, devletler ve uluslararası
ilişkilerin üstünde olduğu, yıllar yılı
insanlara dikte edilmişse. insanhğın
ortak değerlerinin ilk ağızda öncelik-
li konuma yükselmesi mümkün de-
ğjldir. Hele Lenin'in >arattığı eser.
telkin edilen önccliklerin temelini
oluşturuyorsa.
İdeolojik çatışmayla geçen. dün-
yanın sistem ve bloklara aynldığı
onca yıldan sonra, sınıf mücadelesi
olsun olmasın. insanhğın kurtanl-
ması adına tüm çatışma du\arlannın
yıkıldığı, bağımlı ve bütünlük içinde
bir dün\a varatılmasının gerekliliği,
insanlara nasıl anlatılabilirdi?
neklere uygun olarak, nasıl olsa lafta
kalır düşüncesiyle mi onay verilmiş-
ti? Raporda yer alan fikirlerin. siste-
min sökülmesi anlamına geldiğini
kimse kavrayamamış mıydı? Benim
vardığım sonuç şu ki insanlar gönül-
den alkışlamıştı, çünkü birçoğu deği-
şim özlemi içindeydi. Ne var ki deği-
şimin. kendi konumlannı da etkiîe-
yebileceğinı henüz bilmiyorlardı.
O uyumlu ortam. dış politika ala-
nındaki yeni çizginin, yeni düşünce
ilkelerinin gerçekten desteklendiği-
nin kanıtıydı.
Dogmatizmden kurtuimak
İnançsızlıkla suçlanma tehdıdi al-
ıında olduklan için zeki ve gerçekçi
düşünen insanlann akhna bile üstün
gelen sarsılmaz dogmalann. artık
sarsıldığını görü>ordum. Akılcı ve
etkili bir yeniliği gerçekleştinnek için
girişilen her denemenin, tanınmaz
hale getirdikleri öğretinın saflığını
koruyan en üst gücün direnciyle kar-
şılaştığı. eski dönemlerdeki sorunla-
nmı anımsıyordum. Her şeye hük-
meden dogmatizmin zincire vurduğu
zekâ ve istenç gücünün. ne denli ge-
niş bir potansiyele sahip olduğunu
biliyordum. Ve biz artık dogmatizm-
den kurtuimak zorundaydık eğer
ülkemizin gelişmesini istiyorsak.
Dışışlcn Bakanı sıtatıyla, mutlu
olmak için kendi kişisel nedenlerim
de vardı. Meslektaşlanm ve ben.
kendi amaç ve çabalanmıza yakın
bir çalışma programı yürüıüyorduk.
Çalışmalarımızın çok kesin ve net
çizgileri vardı. Olası bir nükleer sa-
vaşı durdurmayi amaçlayan belgeler
var olma kuramı, sınıf mücadelesi
sloganlanyla bağdaşmıyordu. Bir
arada var olma ve sınıf mücadelesi-
nin sürdüreceği mantık dışı ortak
yaşam (sembiyoz) çıkmaz sokakta
son bulurdu ancak. Devletler arasın-
daki ilişkilerin "sınıf mücadelesi"
düşüncesiyle koordine edilmesi. top-
lumsal ve siyasi düzeni farklı devlet-
ler arasında karşılıklı işbirliğine gi-
den yolda önemii bir handikap oluş-
turuyordu.
Önümüzde çok büyük bir engel da-
ha bulunduğunu söyledim: İki sistem
arasındaki çatışmanın, çağımızın
karakteristik özelligi olduğu tezi.
Eğer insanhk bugün, sall bir arada
\ar olma ilkesinin koşullan altında
varhgını sürdürebilecek durumday-
sa (sürekli çatışma koşullan altında
geleceğini kuramayacağı kuşku gö-
türmez) o halde, sistemler arasındaki
çatışma, yaşadığımız çağın başlıca
eğilimi olarak değerlendirilemezdi.
Tarihin gündeminde artık. karşı-
lıklı bağımlılık gerçeğinin ortaya
koyduğu. devletlerarası işbirliği eği-
limi vardı daha çok.
Ulaştığımız her nokta Şovyet-
Amerikan ilişkilerinde yeni bir nite-
lik, catışmadan anndırılmış bir diya-
log. şiddet ve çattşma yöntemlerinin
reddedilmesi, uluslararası sorunla-
nn siyasi yöntemlerle çözümlenmesi
yaklaşunı yukanda sıraladığım yar-
gılann sonucuydu.
Ulaştığımız sonuçlar. ülkede geniş
destek bulmakla birlikle. nüfuz sahi-
bi bazı kişilerin eleştirisine uğruyor-
du. Örneğin Yegor Ligaçov (16) lav-
nnı şöylc açıklıyordu: Bizc hu tür
POLmKAVEOTESI
MEHMED KEMAL
Gerçek Edebiyatçu.
Taksim'de, Atatürk Kitaplığı'ndaki söyleşiden çıkarken
rastladtm.
"Vay hocam, siz de burada!.."
"Konuşanlan dinledim."
Ankaralı yıllarımızda hemen her gün birbirimizi görür-
dük. Kızılay'a çıkıldığında kim kimi görmez, avuç içi kadar
yerdi. Geçmişe bakarsak, ikimiz de eski Ankaralı sayılır-
dık. Üstat Bodrum'a göçtü, ben Istanbul'a geldim. Arada
uzun bir kopukluk oldu. Istanbul'a geldiğini duyunca,
"Hayrola?" dtye sordum.
Hepsini satnk, savdık, buraya yerleştik. insan yaşlanı-
yor. Bodrum uzak; doktora, eczaneye gerek var. Ne de
olsa Istanbul, her şey bulunur."
"Nerede oturuyorsunuz?"
'•Hisar'da..."
Yerini söyledi. Meyhanelerin bulunduğu merdivenlerin
başında oturuyormuş.
"Kitaplar?" diye sordum.
"Uzun külfet, zor taşıdık. Sonrası ne olacak bilmiyo-
rum."
"Hepimizin kaygısı bu dert değil mi?"
Irili utaklı, büyüklü küçüklü demeden böylesi toplantıla-
rın çoğunda rastlıyordum. Bu yaşında edebiyat toplantıla-
rını kaçırmıyordu.
Kapıdan çıktık, yokuş yukarı yürümeye başladık. "Ede-
biyat, edebiyat..." diye geçirdim içimden, Cevdet Kudret
gerçekten bir edebiyatçı idi. Edebiyatın her dalında birkaç
kitabı vardı. Ytllarını boş geçirmemişti.
Bir yanıyla da edebiyatımızın "Yedi Meşale" kolundan-
dı.
Yedi Meşalecilerin yedincisi ve son temsilcisi oluyordu.
Sayacak olursak Sabri Esat, Zîya Osman, Muamrner Lûtf),
Vasfi Mahir, Kenan Hulusi, Yaşar Nabi, Cevdet Kudret...
Şiirden başlayarak edebiyatın her türünde kitaplar ver-
mişti. Bunlar, dediğim gibi şiir, öykü, roman, deneme,
oyun, okullar için kitaplar. Bir dönemde adı yasaklararası-
na girdiğinden çoğu kitaplarını takma adla yazmıştı. Soya-
dını Solok aldığından peşine düşmüşler, mimlemiş'erdi.
1950'den sonra uzun süre kalemiyle geçinmek zorurvda
kalmıştı. Kitaplarını sıralayalım:
Birinci Perde (şiir), Stnıf Arkadaşları (roman), Havada
Bulut Yok (roman), Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman
(üç cilt), Dilleri Var Bizim Dile Benzemez (makale), Kara-
göz (üç cilt), Orta Oyunu (araştırma), Sokak (öyküler),
Okullar İçin Edebiyat Bilgileri. Oynanan ve oynanmayan
oyunları da şunlar: On ölüm Şarkısı, Tersine Akan Nehir,
Rüya İçinde Rüya, Kurtlar, Danyal ve Sara, Hamle Et, Ya-
şayan Olüler.
Aldığı ödüller arasında Kalemin Ucu ile Sedat Simavi
ödülü, Türk Dil Kurumu ödülü ve Edebiyatçılar Derneği
onurödülü vardır.
Cevdet Kudret, 7 Şubat 1907'de Istanbul'da doğdu. Is-
tanbul üsesi'ni bitirdikten sonra, Hukuk Fakültesi'ne gitti.
Dahaliseöğrencisi iken "Yedi Meşaleciler'ekatıldı.
Hukuku bitirdi, ama edebiyat öğretmenliğini meslek ola-
rak seçti. Ankara ve Kayseri liselerinde öğretmenliği var-
dır. Faruk Nafız, Orhan Şaik, Şükrü Kurgan, Necmettin
Halil, Fevziye Abdullah gibi öğretmenlerin döneminde sa-
yılı edebiyatçıydı.
Benim Ankara Erkek Lisesi'ndeki öğrenciliğim sırasın-
da öğretmendi. Doğrudan doğruya öğrencisi olamadım.
DP'nin iktidarında öğretmenlikten uzaklaştırılınca bir
süre avukatlık yaptı. Bunlann yanıbaşında dilin sadeles-
mesi, türetilmesinde büyük emekleri vardt. Hep emekten
yana bir edebiyatçı oldu.
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4
1/ Meyvesi zeytine
benzeyen, çiçekleri
hekimlikte kullanı-
lan ve yurdumuzda
süs bitkisi olarak ye-
tiştirilen bir ağaç...
Bir nota. 2/ Karak-
ter... Diyalektik. 3/
Müslümanhktan ön-
ce Medine kentinin
adı... Radyumun
simgesi. 4/ lri yapı-
lı, tombul. 5/ Bekta-
şi dervişi... Uç bölü-
mü geniş bir tür kı-
hç. 6/ On iki hay-
vanlı eski Türk takviminde timsah
yıhna verilen ad... Istem dışı yapılan
hareket. 7/ Türkiye'nin plaka işare-
ti... Bilimsel araştırmalarda kullanı-
lan bir deney hayvanı. 8/ Aksa.ray
ilinde, Bizans dönemine ait pek çok
dinsel yapının bulunduğu unlü vadi...
Notada durak işareti. 9/ Japon kö-
kenli bir dövüş sporu.
YUKARffiAN AŞAĞIYA
1/ însanın sabnnı tüketecek derece-
de yavaş iş gören. 2/ Tarımda kullanılan azotlu gübre... Parça,
dilim. 3/ Tanelerin içini kurum karası bir tozla dolduran ekin
hastalığı... Lityumun simgesi. 4/ Satrançta özel bir hareket...
Yağmur suyunun biriktiği çukur yer. 5/ Sevap... Küçük bir may-
mun türü. 6/ Yaylı bir çalgı... Eski dilde rüzgâr. 7/ Yelkenin
ucunda ip geçirmek üzere yapümış göz. 8/ Istanbul'un eski ad-
larından biri. 9/ Imkân... Asker.
CATAMARAN
HOTEL
Her tatil güzel bir anı
olarak kalmalı...
7 gece, 8 gün
l.OOO.OOO.-TL
Günlük 160.000.-TL
*Deniz kıvısında *Yüzme ha\u/lu s- Kliıııalı
Denizi ve doğasıyla Bodrum
Catamaran Hotel
Bizimle tunışm. ke> itli bir tatil yapın.
BODRUM Tel : ( 6144 ) 7404 - Faks : ( 6144 ) 7324
ISTANBUL : Tel : ( 1 ) 542 26 71 - ( 1 ) 572 02 74
ÖZGÜRLEŞME EYLEMİ: KÖY
ENSTİTÜLERİ
Mebmet Başaran
10.000 lira(KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-Istanbul
Ödemeti gönderilmez.