19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 HAZİRAN1992 PAZARTESİ 8 DUIVKADA GEÇENHAFIA> • • • • Delors, Ar Pnin eıı gözde bürokratı SABETAY VAROL BRÜKSEL — Danimarka referandumunda "hayır"ların "evet"lerden fazla çıkmasının, Avrupa birliği düşüncesine en azından bir faydası dokundu. O da şu ki geleceğin birleşik Avrupası'na ilişkin tartışma, profesyoneller düzeyinûcn vıkıp hızla halka mal olmaya başlatiı. Oanimarka'nın yanı sıra önce Irlanda, ardından da Fransa'nın Maastricht Anla$ması'nın onay işlemi için referandum yani halk oyu yolunu seçişi, nihayet kapsamlı bir tartışmaya zemin hazırladı. Yoksa uzmanlar hariç kimse, Avrupa'da ne olup bittiğini pek anlamıyordu. Kamuoyu düzeyindeki görüş alışverişini, geçen aralık ayındaki Maastricht doruğu öncesi kendi meclisinde bol bol yapan Ingiltere, bu yeni dinamiğin dışında kalmadı. 100 karşıt parlamenter, tartışmayı canlandırmak üzere meclise önerge verdi. Maastricht aleyhtarları, aynı şekilde Almanya'da da eyaletler düzeyinde seslerini duyurdular. Fransa zaten iki haftadr başka bir şey konuşmuyor. Bu arada, örrümiizdeki aylar, Avrupa Komisyonu Başkanı Jacques Delors'un görev süresinin bitimine tanık olacak. Fransa'daki 1995 seçimleri için cumhurbaşkanı adaylan arasında bulunan Delors, birkaç ay önce kendisine Cumhurbaşkanı Mitterrand tarafından sunulan başbakanhk önerisini geri çevirmişti. Hem soıyalist hem de Katolik olduğu için "Birader Jak" olarak da adlandırılan Delors, Avrupa Komisyonu Başkanlığı görevini sürdürmek istediğini söylemişti. BELÇÎKA Delors, Brüksel'de, 7 yıldan beri sonsuz saygınlık kazanan ve "Avrupa Topluluğu'nu içine düştüğü ataletten kurtaracak başkan" şeklinde nitelenen bir yönetici. Uyandırdığı bu saygınlık sayesinde, kendi kabul etmesi halinde, Jacques Delors'un görev süresinin uzatılacağına Danimarka referandumu öncesine kadar kesin gözüyle bakıhyordu. Referandum sonucunun olumsuz çıkması, "Avrupa bürokratı" ya da tek kelime ile "Eurocrate" adı verilen kesime karşı mevcut eleştirilerin şiddetlenmesine neden oldu. Birçoklanna göre Batı Avrupa halklarının, "bürokratik Avrupa"ya karşı duyduğu şiddetli tepkinin kaynağı, bu çok yüksek diplomalar biriktirmiş, kafaları çok iyi hesap yapan, ama halktan uzak mı uzak kesimdi. Geleceğin birleşik Avrupası "bürokratlar diktatörlüğü" mü olacaktı? "Devletçi" ve dirijist alışkanlıklanndan bir türlü kurtulamayan Sosyalist Partili Delors, bütün bu bürokratlann baş patronu değil miydi? Tam Danimarka referandumu sonuçlan tartışılırken Londra'run Delors'un görev süresinin bir devre daha uzatılmasmın "kuşkuJu" olduğunu duyurması, Avrupa bürokratlar hiyerarşisinde tam bir fırtına estirdi. Gerçi Ingilizler, daha sonraki bir açıklama ile Delors hakkmdaki önerilerini yumuşattılar. Çünkü "Ingilizlerin Delors'un Brüksel'den Paris'e geri postalanmasını sağlaması, Londra'nın özünde Avrupa birliğini istemediği" tarzmda anlaşabilecekti. Tabii, bu arada, Jacques Delors'a görev süresinin bitiminde işten el çektirildiği takdirde, ortaya çıkabilecek aday isimleri bir anda piyasayı dolduruverdi... Isimler arasında kimler yoktu ki? tspanya Başbakanı Gonzalez, Hollanda Başbakanı Lubbers, Italya Dışişleri Bakanı De Michelis, eski Belçika Başbakanı Martens (ki komisyon başkanı olma şansı hiç de az değil) ve tabii bu arada eski Alman Dışişleri Bakanı ve büyük dostumuz Hans Dietrich Genscher. Bütün bunlar ve topluluğun yeni genişleme perspektifleri önümüzdeki 26 haziran Lizbon doruğunda karara bağlanacak. Büyük olasıhkla Lizbon'da zengin başvuru sahiplerine yani Isveç, Norveç, Jsviçre, Avusturya ve Finlandiya'ya 1995'ten itibaren "buynın" denecek. INGÎLTERE Cündemde mutsuz Diana EDtP EMİL ÖYMEN LONDRA- Ne Rıo Konferansı, ne Maastricht rezaleti, halkın ve basının dikkatini veliaht Prens Charles Ue eşi Prenses Diana'nın karaya oturduğu anlaşılan evliliğinden ayıra- madı. Magazin basını bu so- nuca alabildiğine at koştu- rurken ciddi basın da mec- buren takıldı kervana. Yarın ise haftalardır hakkında ya- yın yapılan, alıntılar yayım- tanan, Prenses Diana'nın ev- lilik sorunlannı anlatan ince kitap satışa çıkıyor. Yayıncı- sına, yazarına ve alıntıları yayımlayan "Sunday Times" gazetesine ve furyanın se- rpintisinden yararlanmak için birbirini ezen magazin bası- nına epey para kazandıra- cak. Geçen hafta bu konuda ilk alıntıları yayımlayan "Sûnday Times"ın, mevcut 1.2 milyonluk tirajına bir anda 230 bin ekleniverdi. Geçen hafta, Prenses Diana'- nın parlak ve billur mavi gözlerinin yaşlarla dolduğu, rjajkiri ortasında ağlamamak içuı dudaklarını ısırdığı, bü- tün magazin gazetelerinde çeşitli açılardan fotoğraflan- dı. ölümcül kanser hastalan- nı ziyarete gitmişti Diana. Sevgili babası daha iki ay önce kanserden ölmüştü. Ev- liliği hakkında ne ölçüde doğru olduğu belirsiz müthiş bir yayın yapüıyordu. Ama halk Diana'yı seviyordu ve bunu gösteriyordu. Diana için her şey birden fazla geli- verdi ve dudaklarını ısırmaya çalıştıysa da ağladığını gizle- yemedi. Hükümet, bütün bu gelişme- leri sıkıntı ile izliyor. Thatc- her, basına aba altından so- pa göstermiş ve "kendi ken- dine bir çekiduzen vermesini" istemişti. Basına sansür ve sıkı düzen, hükü- metin gündeminde duruyor- du. Basın Konseyi araya gir- di ve basına bir nefes alma süresi sağladı. Bu sürenin bitmesine iki ay var. Major hükümeti, basının tepesinde Thatcher'dan miras kalan Damokles kılıcını sallandırı- yor: "Aile kutsaldır, kişinin özel yaşamı kutsaldır, bunla- nn mahremiyetine giriJemez, aksi halde yasal önlem ah- DIA1VA, CHARLES VE ÖZEL HAYAT - Prens Charles ile Prenses Diana'nın oliliklerindeki şarsıntı İngiltere'yi desarsıyor. Ingiltere, basınının builişkiyi yansıt- ma tarzından yola çıkarak özel hayat kavramııu tartışıyor. Prenses Diana isesessizliğini konıyor.(Fotoğraf: REUTER) Âtina, Kıbrıs ve Makedonya'yıtartışıyor tmv STELYOBERBERAKtS ATİNA- Yunanistan'da geçen hafta Kıbns ve Makedonya konulanna ağırlık verildi. Yunandışpolitikasının bu iki "baş ağnsının" önümüzdeki haftalar içinde artık bir yola gireceğe benziyor. Bu nedenle dün Yunan parti liderleri Cumhurbaşkanı Konstantin Karamanlis başkanlığında toplanarak Yunanistanın bu iki konuda izlemesi gereken siyaset konusunda görüş alışverişinde bulundular. Yunanistan'ın, Makedonya Cumhuriyeti'nin adını değiştirmedikçe bağımsızlığının AT ülkeleri tarafından topluca tanınmamasına engel olan siyasetini sürdürmeye kararlı görünüyor. Bugün AT dışişleri bakanlan Lüksemburg'da toplanacak ve Makedonya Cumhuriyeti'nin kaderini tayin edecek. Bu konunun görüşülmesi yineertelenmezse Yunanistan'ın veto hakkını kullanması bekleniyor. Öteyandan Kıbns YUNANİSTAN konusunda gözlenen hareketlenmeler Yunanistan başkenti Atina'da olumlu bir hava estiriyor. Ana muhalefet sosyalist Pasok lideri Andreas Papandreu'nun 'inzivaya' çekildiği Girit adasında yaptığı sert açıklamalara göre Mitsotakis ile Kıbns Rum lideri Vasiliu "Kıbns adasını satmaya hazırlaruyoriar!!" Papandreu'nun açıklamalanna içerleyen Vasiliu, günü birliğine geldiği Atina'da Kıbns'ı satacak herhangi birprojenin bulunmadığına dikkati çekerek 18 haziranda New Yorkta başlayacak müzakerelere "ne iyimser ne de kötümser" gittiğini söy!:mekle yetindi. Bu arada Balkanlar'daki gelişmelen gerekçe gösteren Mitsotakis, Süleyman Demirel ile de görüşmesi beklenen Rio ziyaretini anıden ıptal ettı. Bu iptalin Türk-Yunan ilişkileriyle ilişkisi yok kuşkusuz. Ancak Makedonya Cumhuriyetınin tanınması ileilgili olarak ABD, Rusya ve bazı AT ülkelerinin gösterdiği faaliyetlerin, Yunanistan Başbakanı'nı ve cumhurbaşkanıru oldukça huzursuz kıldığı anlaşıhyor. Atina gecen hafta iki siyasi olmayan, ancak ilgi çekici habere de tanık oldu. Bunlardan birincisi İstanbul Barosu ile Atina Barosu'nun arasında yapılan dostluk maçıydı. Nasıl dostluk maçı ise Panathinaikos Stadyumu'nda çok az seyirci önünde yapılan karşüaşma, Yunanlı a vukatlann 11-1 'lik galibiyetiyle sona erdi. Üstüne üstlük, Atina Barosu'nun iki haftadan bu yana sürdürdüğü grevin, Yunanlılann üç günlük dini bayram tatiliyle "köprü" oluşturmaşıyla oldukça gururduyulan "Yunan misafirperverliğinin"' gerektiği gibi gösterilememesine neden oldu. Bayram tatıiınden yararlanan Türk avukatlan, Yunanlı meslektaşlannı bulmakta güçlük çektikleri gibi getirdikleri hediyeleri sahiplerine de teslim edemeden geri döndüler. Ama rövanş maçının eylül ayı içinde İstanbul'da yapılmasına karar verildi. Geçen hatta içinde hayal kınklığına uğrayan diğer biri de ünlü şarkıcı Frank Sinatra oldu. Sinatra, 130 milyon drahmi (yaklaşık 4.5 milyar Türk Lirası) karşılığında Atina'nın 100 bin kişilik Olimpiyat Stadyumu'nda ancak 20 bin kişinin önünde eski şarkılannı söyleyebildi. Gerçi Sinatra, Yunanlı menajerlerinin zarara uğradığı mükafaatını aldı ama Atina'dan aynlırken 1960'lıyıllardagelip Atina'da şarkı söylediği stadyumun hınca hınç dolu olduğunu gözlerinin önüne getirmişti. Yunanistan başkentinde bugün de Avrupa güzellik yanşması düzenleniyor. Aralannda Türk gençlik güzeli Banu Sağnak'ın bulunduğu yanşma bu gece Atina'nın Zappion sarayından naklen yayımlanacak. Kaddafî'ye yoğun eleştiri . Libya değişim işaretleri veriyor • Libya basınında son günlerde lider KaddafF- yi hedef alan sert yazılar dikkat çekiyor. Aynca Libya Halk Kongresi, iki Libyalı ajanın yargı- lanmak üzere Batı'ya iadesini görüşmek üzere toplandı. Bu gelişmelerin Kaddafı'nin deneti- minde yaşandığı ve Libya'nın iç ve dış politika- sında önemli değişikHklerin habercisi olduğu belirtiliyor. Dış Haberler Servisi - Lib- ya, 'değişim' mesajlan veri- yor. Son günlerde Libya bası- nında yer alan ve lider Kaddafi'yi "eleştiren' sert ya- zılann yani sıra önceki gün toplanan Libya Halk Kong- resi'nde, iki Libyalı ajanın BM kararlan uyannca yargı- lanmak üzere Batı'ya iadele- rinin gündeme gelmesi, bu değişimin sinyalleri olarak niteleniyor. Diplornatik ve si- yasi gözlemciler, Libya'nın iç ve dış politikasında köklü de- ğişikliklerin yaşanabileceğini belirtiyorlar. Herald Tribune gazetesinin haberine göre Libya basını son günlerde lider Muammer Kaddafi'ye yönelik şiddetli bir eleştiri kampanyası baş- lattı. Basın, albay Kaddafi'- nin Arap birliği hedeflerini "hayal' olarak niteledi ve bu hayalin peşinde koşmak yeri- ne Batı ile ilişkilerin güçlendi- rilmesi gerektiğini vurguladı. Bu yaalann en çarpıcı ör- neklerinden biri, haftalık Cemahiriye gazetesinde ya- yımlandı. Gazete, Kaddafi'- ye, Arap birliği için mücadele etmek yerine, Güvenlik Kon- seyi'nin kararlanyla uzlaş- maya gitmesini önerdi. Gaze- te. ikinci yolun, Kaddafı için daha kazançlı' olduğunu be- lirtti. Yeni Şafak gazetesinde yer alan bir yazıda ise Kaddafi. 'bir hayalin peşine düşmekle' suçlandı. Yazıda. "Bu kez si- zinle beraber hayalin (Arap birliği) peşine düşmeyeceğiz. Nereye isterseniz oraya yöne- lin. ama hiçbirimiz sızı takip etmeyecegiz. Biz artık çıkar- lanmızın nerede olduğunu biliyoruz" ifadeleri kullanıl- dH. Libya'da tümüyle devlet denetiminde olan basının bu cıkışı ve ilk kez Kaddafi'yi eleştiren bir • tavra gırmesi. Libya'nın iç ve dış politika- sında köklü değışıklıklere gj- deceği biçiminde yonımlan- dı. Libya'daki Batılı diplo- matlann ve siyasi gözlemcile- rin tümü, gebşmelenn, Libya lideri Kaddafı'nin denetimin- de yaşandığı görüşünde birle- şiyorlar. Diplomatlara göre BM ambargosu sonucu iyice köşeye sıkışan albay Kadda- fi, yeni bir politik manevra için kendıne zemin haarhyor. İç ve dış pohtikada köklü de- ğişiklikler doğurabilecek bu manevranın, Libya'nın BM Güvenlik Konseyi kararla- nyla uzlaşmasına kadar gide- bilecek sonuçlar doğurabile- ceği kaydediliyor. Diplomatlara göre Kadda- fi, Arap birliği idealinden uzaklaşarak Batı'ya yaklaş- mayı hedefleyen bu keskin politik viraj öncesinde önce- likle Libya halkı önünde ken- dini meşrulaştırmak ve dışa- ndaki imajını güçlendirmek için basının kampanyasını ar- kasına alarak 'halkım böyle istedi' diyecek ve bu geçışten en az prestij yıpranması ile çı- kacak. Halk Kongresi Öte yandan, önceki gün toplantıya başlayan parla- mento niteliğindeki Halk Kongresi'nin gündeminde de iki Libyalı ajanın Batı'ya ia- desinin yer alması, Kaddafı'- nin planlannın bir parçası olarak değerlendiriliyor. Bu arada, Halk Kongresi'- nin dünkü oturumunda, iki Libyaünın iadesine karşı çı- kan Kongre Başkanı Abdül Rezzak El Şuşa, basının sert tepkisiyle karşılaştı. 'Sının Olmayan Muhabirler' örgütü Türkiye'de basın baskı altuıda • Fransız 'Sınırı Olmayan Muhabirler' örgütü- nün ayhk bülteninin son sayısında Türkiye'de ba- sının durumuna ilişkin bir dosya yayımlandı. Ra- porda, Başbakan Demirel'in basın yasasını değiş- tirme vaatlerini yerine getirmediği belirtildi. bir haritada, Türkiye'de bu yıl MtŞEL PERLMAN PARİS — Dunyanın çeşitli- yerlerindeki basın özgürlüğü ihlallerini gözlemleyen, Fransız "Sınırı Olmayan Muhabirler" örgütü (Reporters Sans Fronti- eres) yayımladığı, "Mektup" başlıklı ayhk bültenin son sayı- sında, 5 sayfalık bir dosyayı Türkiye'yeayırdı. 25 Mayıs 1992 tarihi itibany- la dünyadaki durumu özetleyen Bahreyn e yeniden uçuyor Türk Hava Yolları. Eski bir dostla yeniden buluşur gibi... Değerli yolcularımızır? yoğun taiebi üzerine, 1 5 Haziran'dan itibaren haî'tada iki ^ n . Hem Business, hem Economy Class. Ü s î e l i k A v r u p a ve A B D b a ğ l a n t ı h . . . Türk Hava Yolları'nın modern uçaklarıyla. başından beri 4 gazetecinin öl- dürüldüğüne, 6 gazetecinin ise cezaevinde bulunduğuna dik- kat çekildi. "Hâlâ ve daima sansür" ge- nel başlıklı dosyada, "yeni hü- kümetin seçim vaatlerine ve iyi niyetli sözlerine karşın, rakam- lar suçlayıcı niteliktedir; 1 Ocak 1992'den bu yana, 4 ga- zeteci öldürülmüş, basın özgür- lüğünü ihlal edici asgari 55 olay kaydedilmiştir" denildi. Öte yandan, "Türk basını- nın bir bölümünün sürekli bas- kı altında tutulduğu" ifade edi- len yazıda, buna hedef olmuş basın organlannın adıyla, olay- ların yer ve tarihlerine de yer Vakfı'nın (TIHV), Başbakan Süleyman DemireFin ilk 100 gününe ilişkin raporundan da yararlanıldığı belirtilen dosya- da, DMG'lerin faaliyeti eleşti- rildikten ve işkence olaylan kı- nandıktan sonra Başbakan De- mirel'in basın yasasını değiştir- me vaatlerine "6 aydır hiç K o n f o r l a . . . G ü v e n l e . . . İ y i y o l c u l u k l a r . dokunulmadığı" vurgulandı. BAHREYN'E YENİDEN MERHABA... İstanbul - Bahreyn - Bahreyn İstanbul Günler Pazartey - P«r^n Salı - Cuma Kalkış be* 20.30 02.00 Varış 00.05 06.00 Olayların özellikle Güney Doğu'da meydana geldiğini kaydeden, Fransa'nın "Sınırı Olmayan Muhabirler" örgü- tünün bültenindeaynca "kontr- gerilla" diye nitelendirilen kimilerinin, "baskısı gide- rek artan bir tehdit oluştur- duklan" öne sürüldü. Biri Is- viçreli, ikisi de Fransız olmak (•) 25 Haziran - 09 Temmuz tarihlcri arasmda PerşenAe gûnleri 1 ?aiit geç uygubnır. u z e r e top'am 3 gazeteci tarafın- . . , . . . . . . _ . , .. . . . . . . dan hazırlanan rapor, "Anka- Ayrıntılı bılgı için T H Y buro ve acentelerını arayınız. r a da egemen olduğu gözlenen açılma isteği, acaba, milliyetçi sağın baskısına dayanabilecek nıi" sorusuyla noktalandı. "Sınırı Olmayan Muhabir- ler" örgütünün "Türkiye Dosyası", aynca 2000'e Doğ- * l i m # • • A % # A % ^ ^ ^ l • A l « l '» tlergisinin karşılaştığı çeşitli T U R K HAVA YOLLARI ;r^x e r tleyenbaşkabirya '
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle