Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 HAZİRAN1992 PAZART1
16 HABERLERIN DEVAMI
B1ZBIZE
ERDAL ATABEK
GençlereNeler Yapıyonız?..
Vefa Lisesi öğrencisi Barış öldü. Kendisini küçük düşü-
ren bir dayak olayından sonra kendine kıyan liseli Barış,
ülkemizde yaşanan "eğitim kurumlan felaketi"nin tek ör-
neği değil ki... Küfür, dayak, disipline verme, okuldan at-
ma... Bunlar, ortaöğretim kurumlarında öğrencilere uygu-
lanan "adam etme" yöntemleri değil mi? Bu olup bitenler,
sadece Vefa Lisesi'nde mi? Bunları yapan sadece lise
müdürü Muammer Ekti mi? Yıllardır yurdun her yöresinde
olup biten benzeri olaylara kayıtsız kala kala işler buralara
getirilmedi mi?
"Kuşatılmış Gençlik" adını verdiğim kitabımda yıllar ön-
cesinde bu tehlikeli gidişe toplumun dikkatini çekmek iste-
miştim. ûnsözünü kendisine bıraktiğım liseli ûzgür, bana
gönderdiği mektubunda şunları yazıyordu:
"N'olur liseli gençliğe de biraz ilgi gösterin. Biz de varız.
Bizim dedemokratik istemlerimiz var, bizim de haklarımız
kısıtlanıyor, üzerimizde baskılar var.
Bu baskılar gün geçtikçe sertleşerek artıyor.
Okullarda yapılan aramalarda öğrencilere birer adi suç-
luymuşçasına davranılıyor. Cüzdanlarımızdan gömlek
yakalarına, kravatlann içinden ceket eteklerine kadar her
yerimiz aranıyor. Tabii arama sırasmda ellerimiz başın
üstünde ve ayaklarımızaçık... Bir kız arkadaşımız, erkekle
yan yana oturdu diye olmadık hakaretlere uğruyor. Bir ho-
ca, sınıfta kızlarla erkeklerin sıralarını ayırıyor..."
Barış'ın babası Mehmet Keleş, olayı anlatırken, lise mü-
dürü Muammer Ekti'nin "başta kızlar olmak üzere tüm
öğrencilere karşı baskıcı, aş/rı otoriter, kaba kuvvete da-
yanan bir yöneticilik anlayışıyla kötü davrandığını" söylü-
yor. "Baskıcı, aşın otoriter, kaba kuvvete dayanan" yöneti-
cilik, pek çok ortaöğretim kurumumuzda yaşanan özellik-
ler değil mi? Olayı "sadist ruhlu bir müdür" imgesiyle
açıklamak çok yanlış olur. Olay Muammer Ekti olayı değil,
çok yaygırt'bir davranışın okullarımıza egemen olması
olayıdır.
Bakınız özel bir lisede okuyan öğrencilerden birinin, öğ-
retmenierden birinin "Bir öğrenci nasıl olmaJıdır?" soru-
suna verdıği yanıtı okuyalım:
"Bana göre bir öğrenci, hür fikirlere sahip, kendi hakla-
rını savunmayı bilen, sorumluluk sahibi, iyi niyetli, saygılı,
düşünen, iyi bir insan olmalıdır Ancak bizim okulumuzda-
ki kalıplaşmış, dar kafalı, bağnaz, örf-âdetçi, anti-sosyal,
dikta meraklısı idarecilerimiz ve bunun içinde doğan çar-
pık öğretmen-öğrenci ilişkisi paradoksunun insanların
içindeki bunun gibi iyi huyları katJettiğine inanıyorum. Bir
fnsanın iyi bir* öğrenci olabilmesi için, o okulun idarecileri-
nin ve öğretmenlerinin kendi kişisel mutsuzluk ve doyum-
suzluklarını okula getirmemesi, bekledikleri saygıyı öğ-
rencilere de göstermeleri (saygının yaşla ilgisi yoktur),
öğrencilerin ne kadar başarısız olduğunu değil, ne kadar
başarılı olduğunu ölçmelen ve onları "suçları henüz orta-
ya çıkmamış insanlar" olarak görmekten vazgeçmeleri
gerekmektedir.
Ben hiçbir şekilde bizim sınıfın hareketlerini savunmu-
yorum, sadece saf, sakin ve uyumlu insanları, yaptıkları
ikiyüzlülük, asimilasyon ve baskılarla suçlu, dengesiz,
duygusuz bir gençlik haline getiren bu eğitim sistemini ve
bu eğitim sisteminin kuklalarmı suçluyorum... Saygılarım-
la..."
Tanımadığım bir öğrencinin düşüncelerini -kendisinin
iznini alarak- hepinizin dikkatine sunuyorum. öğrencinin
bu sisteme güveni öylesine sarsılmıştır ki verdiği yanıtı
sadece öğretmeninin okumasını rica etmiştir. Bunda da
elbette çok haklıdır. Böyle bir acıklama, o öğrencinin disip-
line verilmesiyle, cezalandınlmasıyla sonuçlanabilirdi.
Gençlerimizin yaptıkları hep doğru mudur, hep haklı mı-
dır? Elbette değildir, olması da beklenemez. Ama gençle-
rimizin yanhşlarına böyle mi bakılacaktır, böyle mi davra-
nılacaktır? Kaldı ki "yanlış yapabilirler" diye baskının her
türlüsü uygulanan gençlerimizin söz hakkı yok mudur?
Okul yöneticilerinin, kimi öğretmenlerin yanhşlarına karşı
kim söz söyleyebilmekte, kim karşı çıkabilmektedir? Hele
de öğrencilerin bu konularda söz hakkı var mıdır? öğren-
cilere eğitimin her konusuyla ilgili görüşlerini açıklama
hakkı verilmeli midir? Dahası böyle bir şey akla gelmekte
midir?
"Baskıcı, aşın otoriter, kaba kuvvete başvurabilen" bir
eğitim yönetimiylegençlerimizi hangi geleceöe hazırlaya-
biliriz? Bilgi toplumunun geleceğine mi? özgürlüklerin
geleceğine mi? Demokrasinin geleceğine mi? Kendimizi
aldatmayalım, böyle bir sistemle sadece yanlışlarımızı
sürdürürüz. Küfürle, dayakla, kızlık muayeneleriyle sade-
ce ve sadece baskıyla sindirilmiş, tehditle korkutulmuş,
öfkeyle doldurulmuş genç insanlar yetiştiriyoruz.
Sayın Başbakan Süleyman Demirel,
Sayın Başbakan Yardımcısı Erdal Inönü,
Sayın Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan,
Sayın Kültür Bakanı Fikri Sağlar,
"genç insanların içine itildikleri bunalıma" önem veriniz,
öncelik veriniz, büyük bir duyarlılıkla öncelik veriniz. Dün-
ya uygarlığına katılmanın iki büyük koşulu, insan hakları
ve eğitimdir. Doğru insan yetiştirmeyi başaramazsak ne
enflasyonun önemi kalır ne de diğer sorunların. Gençlerin
verdikleri S.O.S sinyallerini dikkatle dinleyiniz. Boğulmak-
ta olan sadece onlar değil, aynı zamanda ülkemizin gele-
ceğidir...
60 YIL ONCE Cumhuriyet
Hitler'in hücum kıtalan
15 HAZİRAN 1932
13 Nisan tarihinde bir kararname ile ilga edilmiş olan
Hitler'in hususi ordusunun tekrarUeşkil edilmesineyann
başka bir kararname ile müsaade edilecektir. Yeni
kararnamenin istinat edeceği nokta,riyaseticumhurun
askeri teşkilatı Almanya Dahiliye nezaretinin kontrolü
altında vazeden 5 mayıs tarihli bir emirnamesi
olacaktır.Yeni kararname şu ahkamı ihtiva edecektir. 1 -
Hitler'in hücum kıtaatı ve teşkilatı ile mümasil teşkilata ait
yasağı kaldınlmıştır. 2-Siyasi ünifonmalar taşımak yasağı
kaldınlmıştır.
30 YIL ÖNCE Cumhuriyel
Yunus Nadi Armağanı
15 HAZİRAN 1962
1961-1962 Yunus Nadi Armağanı'njn ;
'En Önemlı Davamız Nedir?'konulu
yanşması bu yıl çok büyük bir ilgiylc j
karşılandı. Umulmadık kadarçok
yazı geldi. Gelen yazı 7000'i
geçiyordu. İlk elemeyi gazetemizde
kurulan 'Yunus Nadi Armağanı
Eleme KurulıT yaptı. Aynlan 165
yaadan I34tanesiniyayımta>abıldik.
Geriye kalan 31 tanesini de
yayımladığımız I34yaz]yla birlikte
küçük jüriye sunuyoruz. 'Yunus Nadi Armağanı Küçük
Jûrisi' bugün gazetemizde saat IO'da toplanarak bu 165 yazı
arasından beğendiklerini seçecek ve buyazılan ayın 28'indc
toplanacak 'Yunus Nadi Anmağanı Büyük Jürisi'ne
yollayacaktır. Büyük Jüride,gönderilenbuya7ilararasından
birincıyi. ikincıyi vc üçüncüyüseçcceklir. Küçük Jüri
aşağıdakı kışılcrden kurulmuştur. Fa/Jİ Hüsnü Dağlarca
(şair), Hasan Ali Ediz(müterrim), Konur(eleştirmecı).
Doğan Nadi (fıkrayazan), İlhan Sclçuk (fikra ya/arıj.
Doğan Nadi
'Düşünce sansürüne son' vaadi kâğıt üzerinde
ALİTEVFİKBERBER
Koalisyon hükümetinin ya-
saklann kaldınlması konu-
sundaki vaatleriv
7 aylık süre-
de, idari tasarruflarla sağla-
nan özgürlüklerin dışında
şimdilik kâğıt üzerinde kaldı.
Gerek Adalet BakanlığTnın,
gerekse Kültür BakanlığYnın
bu amaçla hazırladıklan yasa
tasanlan onay için Başbakan-
lıkta sıra bekliyor.
Öte yandan, yayın toplat-
malan ve cezalar eskisi kadar
olmasa da yine sürüyor. Hü-
kümetin 7 aylık iktidannda
çoğunluğu Terörle Mücadele
Yasası'nın bölücülükle ilgili 8.
maddesi gerekçe gösterilerek
13 kitap. 17 dergi ve bir gazete
toplatıldı.
DYP-SHP koalisyonunun
tüm olumlu açıklama ve çaba-
lanna karşın toplumun aasını
çokça çektiği yasakların ve
sansürün kaldınlması konu-
sunda bu gûne kadar tek bir
somut yasa değişikliği sağla-
namadı. Bu konudaki geliş-
meler ancak hazırlanıp ka-
muoyuna duyurulan birkaç
yasa tasansıyla sınırb kaldı.
Düşünce özgürlüğü önünde
engel oluşturan bazı yasa
maddelerinde değişiklikier
öngören bu tasanlar şimdilik
Başbakanlıkta bekliyor. Onay
alan tasanlar önce komisyon-
larda, daha sonra da TBMM
Genel Kurulu'nda görüşülüp
kabul edilmesinden sonra yü-
rürlüğe girebilecek.
Kültür BakanlığVnca bu
güne kadar Muzır Yasası,
5680 sayılı Basın Yasası ile Si-
nema ve Video ve Müzik Eser-
leri Yasasında bu konuda
"olumlu" değişiklikier getiren
yasa tasanlan hazırlandı. Bu
tasanlarda 1927 yılında kabul
ediüp ANAP tarafından 1986
yılında yapılan değişiklik ve
düzenlemelerle işlerlik kazan-
dınlan 1117 sayıh Küçükleri
Muzır Neşriyattan Koruma
Yasası'nda önemli değişiklik-
ler öngörüldü. Tasanda aynca
yasaklamalar konusunda çok
fazla eleştiriye hedef olan Mu-
zır Kurulu'nun da tümden
kaldınlması planlandı. Basın
Yasasının özellikle yurtdışın-
da basılan yavımlar hakkında
40 yıllık bilanço: 7 bin 850 yasak
ALİTEVFtKBERBER
Toplumumuz artık haklı
olarak kültürel ve düşünsel
gelişiminin önündeki engeller-
den kurtulmak istiyor; istediği
her bilgiye rahatça ulaşabil-
meyi, neyin doğru, neyin yan-
lış olduğuna kendi bilgileri ve
değerleriyle karar verebilme-
yi, duygu ve düşüncelerini so-
runsuz başkalanyla paylaşa-
bilmeyi özlüyor.
Ülkemizde demokratikleş-
me isteklerinin en önemli un-
surunu oluşturan bu yasaksız,
sansürsüz Türkiye beklentisi-
nin ardında, doğal olarak yıl-
lardır uygulanagelen yasakla-
maların oldukça kabarık
bilançosu yatıyor. Tespit edi-
lebildiği kadarıyla, yalnızca
son kırk yılın yasak yayın bi-
iançosu 6 binlerde dolaşıyor.
Yasakîama bilançosunun be-
lirlenebilen en alt sınınnı oluş-
turan bu rakam, 5 bini aşkın
yazılı yayını, bin kadar şinema
filmi ve müzik kasetini içeri-
yor. Yanlızca, Milli Kütüp-
hane'nin "Yasak Yayınlar
Bölümü" 7 bin 851 yayından
oluşuyor.
1980 sonrası ise yasaklı Tür-
kiye'nin en yasaklı döneminin
ifadesi. Yeni uygulamalar ve
yasal düzenlemelerle yasakla-
malann rekor seviyelere ulaşı-
tığı bu dönemde 650'si kitap
olmak üzere 2 bin 500 yazılı
yayın, 200 sinema filmi ve 50
kadar müzik kaseti yasaklar
bilançosuna eklendi. Bunlarla
da yetinilmeyip yargı organla-
rının denetimi dışında, adli
kolluklar ve yargı organlan-
nın herhangi bir suç unsuru
görmediği, günlük yaşamda
özgürce alınıp okunabilen
yüzlerce yayın idari ve keyfi
tasarruflarla yasakiamalara
uğradı. Kitap, dergi ve gazete-
lerden oluşan 500 yayın ceza-
evlerinde; 35O'ye yakın kitap
da ordu mensuplan ile askeri
öğrencileri için sakıncalı bu-
lundu. Deniz Kuvvetleri
Komutanlığrnca, Milli Eği-
tim Bakanlığı yayınlarından
oluşan 40 kitap "içerik ve şe-
kil" açısından sakıncah bulu-
narak imha edildi.
1980 sonrası yayın imhalan
açısından, aradan geçen onca
yıla karşın Türkiye'ye Abdül-
hamit dönemini yaşatü. Daha
önce yargı organlannca ak-
lanmış ya da herhangi bir suç
unsuru bulunmamış 39 ton ki-
tap yakılarak geri kalanı ise
SEKA fınnlannda hamur edi-
lip bıçaklanarak toplam 100
tonu aşkın yayın imha edildi.
öte yandan yasaklanan ya-
ymlann sorumlulan hakkın-
da binlerce yıl hapis istemiyle
dava açıldı. Yüzlerce yazar ve
sanatçı yargı organlan önüne
sanık olarak çıkanldı.Birço-
ğu cezaevlerine atıldı. ömeğin
yanlızca siyasi dergi sorumlu-
ları ve yazarlan hakkında 5
bin yıldan fazla ağır hapis ce-
zası verildi. Birçok yazı işleri
müdürü, dergilerinde yayım-
lanan yazılar nedeniyle insan
hayaünı kat kat aşan hapis ce-
zalanna çarptınldı. 1984 yılın-
da oluşturulan devlet güven-
lik mahkemelerinde yüzlerce
yayın toplatıldı. 1986 yılında
gerçekleştirilen yasal düzenle-
melerle işlerlik kazandırılan
Muzır Yasası'na uyarınca
binlerce yayın hakkında top-
latma karan verildi, sorumlu-
lara milyarlarca liralık para
cezasına çarpünldı.
Yasakîama gerekçelerinin
büyük bir bölümü Terörle
Mücadele Yasasfyla yürür-
lükten kaldırılan TCK'nın
140, 141, 142 ve 163. maddele-
rine dayandınldı. Aynca suç
sayılan eylemleri överek suça
teşvik, Türkiyenin yurtdışın-
daki iübannı zedelemek, dev-
let büyüklerine hakaret ile
müstehcenlik savlan diğer ya-
sakJama gerekçelerini oluştur-
du.
Yukarıda genel hatlanyla
özetlemeye çahştığımız uygu-
lamalarla oluşturulan kara
tablo, kütüphanelerde ve
okullarda görülen yayın ya-
sakları televizyon suç alet
olarak sergilenen kitap, dergi
ve gazetelerle daha da kanutı-
labilir. Ancak bu uygulamalaı
sonucu nereden nereye geldi-
ğimizi gözler önüne serecek iki
veriye dıkkat çekelim:
Yapılan bir araşürmaya gö-
re ülkemizde 1945 yılında pro-
fesyonel okur başına 10.2 ki-
tap düşerken tam 45 yıl sonra
bu oran 5.3'e düştü. Son yıl-
larda kitap fıyatlannda görü-
len aşın artışlar ve baskılar
sonucu şartlara dayanamayan
yüz kadar yayınevi, yayın ha-
yatından çekildi. 60 yayınevi
kitap üretimini durdurdu. Da-
hası, bunlara par'alel olarak
1980'lerde faaliyette bulunan
1500 kadar kitabevinin yüzde
80'ni kırtasiyeciye dönüştü.
Bakanlar Kurulu'na ve Içişle-
ri Bakanlığı'na yetki tanıyan
31. madde ile Ek 1, 3 ve 4.
maddelerin değiştirilmesi ön-
görüldü. Son olarak hazırla-
nıp kamuoyuna açıkJanan bir
başka tasanda da sinema
filmlerinde sansür ve denetimi
tamamen kaldıran değişiklik-
ier yapıldı. öte yandan Kültür
Bakanlığı'nın kendi yetki ala-
nı dışındaki Polis Vazife ve
Selahiyat Yasası ile Terörle
Mücadele Yasası'ndaki, yayın
özgürlüklerine kısıtlama geti-
ren bazı maddelerin değiştiril-
mesi için de ilgili bakanlıklara
öneriler getirildiği öğrenildi.
Kültür Bakanı Fikri Saglar,
yayın yasaklannda üç türlü sı-
nıflama yapıyor. Sağlar'a göre
ilk sınıflamada yer alan idari
yasaklar koalisyon hükümeti
iktidannda tamamen kaldınl-
dı. Göreve gelir gelmez, özel-
likle kütüphanelerdeki yasak-
iamalara son verdiğim ania-
tan Sağlar, kütüphanelerde
'Y.K'(Yasak Kitap) rumuzlu
tüm kitaplann özgürlüklerine
kavuşturulduğunu büdirdi.
Daha önce çeşitli gazete ve ha-
ber dergilerinin girmediği kü-
tüphanelere bu yaymlann
muntazam olarak ahnmasını
sağladıklannı belirten Sağlar,
idari yasaklann bir başka bo-
yutunu oluşturan kütüphane-
lere belli kitaplann satın alın-
marnası uygulamasına da son
verilerek çağdaş yazar ve sa-
natçılann eserlerinin alınma-
sına başlandığinı söyledi.
Sağlar'a göre ikinci sınıflan-
dırmayı oluşturan Bakanlar
Kunılu yasaklamalan ise
TCK'nın 141, 142 ve 163.
maddelerinin yürürlükten
kaldınlmasıyla otomatik ola-
rak son buldu. Buna karşılık
mevcut yasal düzenlemeler-
den kaynaklanan yasaklama-
lar şimdilik sürüyor. Yasal
sınırlamalann kaldınlması
için de öneriler, tasanlar ha-
ünde başbakanlığın ve bakan-
lann görüşlerine ve değerlen-
dirmelerine sunuluyor.
Basın Kanunu'yla ilgili ola-
rak Kültür Bakanlığı'ndan
ayn olarak Adalet Bakanlığı'-
nın da hazırladığı yasa tasan-
sını geçen günlerde kamuoyu-
na ve başbakaniığa sunuldu.
Bu yasa tasansında da yürür-
lülükteki 5860 sayılı Basın
Yasası'nın, yurtdışında bası-
lan yayımlann yasaklanma-
şında Bakanlar Kurulu ve
İçişleri Bakanhğı'na yetki ve-
ren 31. maddesi ile basın öz-
gürlüğüne sınırlamalar geti-
ren ek 1, 3 ve 4. maddeierin
kaldınlması öngörülüyor.
Adalet Bakanlığı aynca özel-
likle Cumhurbaşkanı Turgut
özal'ın çeşitli basın organlan
ve gazeteciler hakkında açtığı
davalara dayanak otuşturan
Türk Medeni Kanunu'nun 24.
maddesinin kaldınlması için
de çalışma yürütüyor.
Konunun uzmanlan tasan-
larda belirtilen düzenlemelere
ek olarak öncelikle anayasada
ve TCK'da düşünce özgürlü-
ğü önünde engel oluşturan
birçok yasa maddesinin değiş-
tirilmesi gerektiğine dikkat
çekiyorlar. Uzmanlarca özel-
Festivalle doğanlar
Kültür Servisi - 18 haziran
perşembe akşamı Beethoven'ın
9. Senfonisi'yle açılacak olan
Uluslararası Istanbul Festivali
bu yıl 20 yaşında. 19 yılda 4 mil-
yona yakın müzikseverin izledi-
ği, 40 bine yakın sanatçının ka-
tıldığı îstanbul Festivali'nin baş-
ladığı yıl dünyaya gelen çocuk-
lar, bu yıl 20 yaşında. Ilki
1973'te gerçekleştirilen festiva-
lin kendisiyle yaşıt dostları var
artık.
Boğaziçi Üniversitesi Ekono-
mi Bölümü birinci sınıf öğren-
cisi Yahya Madra, kendini 'bil-
di bileli' festivali izliyor. Önce-
leri klasik müzik konserlerinde
küçücük bir çocukken annesinin
kucağında uyuklayarak, sonra-
ları biraz sıkılarak, ardından da
genç bir festival izleyicisi olarak.
Yahya Madra, festivalin en
çok caz-pop-folk bölümünü se-
viyor. "Caz alanında bütün
önemli isimler geldi zaten birer
birer. Bir ders gibi yıllar boyun-
ca hepsini izledik" diyen Yah-
ya Madra, hayatında gerçek anr
lamda gittiği ilk rock konseri
olan Bob Dylan konserini unu-
tamıyor. Erkenden gidip kapı-
da beklediğini, yer kapmak için
koşturduğunu, Bob Dylan'ı
karşısında gorünce 'deli olduğu-
nu'... Bir efsanenin yıllar son-
ra kendi yaşadığı ortamda, do-
kunabileceği uzaklıkta, kendi-
siyle aynı havayı soluyor olma-
sı karşısında duyduğu heyecan,
Yahya için festivali en anlamlı
kılan anılarından.
İstanbul Festivali'nden bir
yaş büyük olan Sema Üstar da
Boğaziçi Üniversitesi İşletme
Bölumu öğrencisi. 1986'dan bu
yana, üniversite sınavlarına ha-
zırlandığı yıl dışında, her yaz
festivali izlemiş. Yahya Madra'-
dan farklı olarak, özellikle kla-
sik müzik tutkunu. Son yıllar-
da klasik müzik bölümlerinin
ikinci plana düştüğü, caza ağır-
lık verildiği kanısında. Ama bu
yılki programdan çok memnun.
Sema Ustar'ın klasik müzik
sevgisi ailesinden geliyor. Bu
arada Boğaziçi Üniversitesi'nde
gazetemiz müzik yazarı Evin İl-
yasoğlu'nun müzik tarihi ders-
lerine de girmiş. "Bir enstrüman
çalamadığım için klasik müziğe
böyle yaklaşmak çok hoşuma
gidiyor" diyor.
Bir de İstanbul Festivali'ni 20
yıldır hiç aksatmadan izleyen
yetişkinler var. Amerikan Has-
tanesi'nin tanınmış doktorlann-
dan Musa Albükrek aynı za-
manda muthiş bir sanat tutku-
nu. Keman çalan ve resim ya-
pan Albükrek'e göre, "İlk yıl-
lar sırf merak uğruna festivale
giden, yaz sıcağında kravat ta-
kıp sayfiyeden gelen ve tanıma-
dıklan uzun bir eseri çıt çıkar-
madan dinleme fedakârhğı gös-
teren kişiler, giderek gerçek bi-
rer müzik tutkunu haline geldi-
ler." Şimdi olağan hafta sonu
konserlerinde bile rastlayabilir-
siniz onlara.
Dr. Albükrek, "20 yıl önce
bir de kuşku vardı" diyor.
"Acaba ne kadar devam eder
bu festival, başladığı gibi gider
mi diye. Oysa şimdi İstanbullu-
ların hayatında kaçınılmaz bir
yer tutuyor."
Festivalin en güzel mekânla-
rından Aya İrini'deki güvercin-
lerin konserler sırasında müzi-
ğe 'doğal katkı'sı Musa Albük-
rek'in çocukluğundaki bir haya-
lini gerçekleştirmiş: "Daha 7 ya-
şındayken bir çocuk orkestrası
kurmuştuk. Haydn'ın Oyuncak
Senfonisi'ni çalarken kemanla-
rın arasından düdükle bir guguk
sesi çıkması gerekiyordu. Aca-
ba kafese kuş koysak da bu se-
si gerçek kuşlardan eklesek der-
dim o zamanlar. Yıllar sonra
Aya Irini'de bir Mozart Diver-
timento dinlerken güvercinler
sanki eğitilmiş gibi partisyona
uygun yerlerde otünce, bu dü-
şüm gerçek oldu."
Boğaziçi Üniversitesi öğretim
üyelerinden Prof. Dr. Oya Ba-
şak da festivalin 20 yıllık renkli
simalarından. Oya Başak,
"Bence İstanbul'un niteliği de-
ğişti festivalle" diyor. "Yaz ya-
şantısı zenginleşti. Başında iş ol-
sun ya da sosyetik olsun diye gi-
denler de eğilip bugun birer mu-
ziksever oldular festival sayesin-
de."
GELİYOR MU, GELMİYOR MU?
Pavarottî bilmecesi
Kültür Servisi - Ünlü Italyan
tenor Luciano Pavarotti'nin ra-
hatsızlığı nedeniyle vereceği
konserleri iptal etmesi, tenorun
21 hazirana ertelenen İstanbul
konserini de belirsizliğe itti. Pa-
varotti'nin İstanbul konseri or-
ganizasyonunu üstlenen yetkili-
ler, henüz konserin iptali yö-
nütıde kendilerine resmi bir
açıklamada bulunulmadığını,
Pavarotti'nin menajerlerinin de
tstanbul'da beklediklerini ak-
tardı.
İtalyan RAI televizyonu ön-
ceki günkü yayınında Pavarot-
ti'nin dün Berlin'de gerçekleş-
mesi gereken konserinin iptal
edildiğini duyurdu. Konser ip-
taline gerekçe olarak tenorun
ses tellerindeki rahatsızlık ve
aşın kiloları gösterildi.
Pavarotti'nin İstanbul konse-
rinin gerçekleşmeyeceği konu-
sunda şu aşamada kesin bir bil-
gi yok. Yetkililer, büetlerin bü-
yük bölümünün satıldıgını, 200
bin ve 400 bin liralık biletlerin
çok az sayıda kaldığinı, ancak
9 haziran konserinin 21 hazira-
na ertelenmesi nedeniyle bazı ia-
delerin olabileceğine dikkat çe-
kiyor. Öte yandan İstanbul kon-
serinin iptali durumunda, Pava-
rotti ile organizasyonu üstlenen-
ler arasındaki anJaşmanın yeni-
den ele alınması, sigorta ve har-
camaların iadesi konulannın
ği belirtiliyor.
İtalyan tenor Pavarotti'nin bu
akşam Viyana'da vereceği kon-
ser de belirsizliğini konıyor.
Konseri düzenleyen organizas-
yon bürosu tarafından dün ya-
pılan açıklamada Pavarotti'nin
konsere çıkıp çıkmayacağı ko-
nusunun henüz belirsizliğini ko-
ruduğu, ünlü tenorun bugün
doktor kontrolünde bir prova
yapmasınm beklendiği bildiril-
di. Pavarotti'nin geçen cuma
günü Berlin'de vereceği konser,
ünlü tenorun bronşit olduğu ge-
rekçesi ile iptal edilmişti. Gele-
cek yıla ertelendiği bildirilen
Berlin konseri için 11 bin bile-
görüşülmesinin gündeme gelece- tin tamamı satılmıştı.
Grup Yorum: Bakaıı
saıııiıııi olsımİstanbul Haber Servisi - Son
2-3 ayda iki konseri yasaklanan
Grup Yorum. Kültür Bakanı'-
nın "Yasaklar yasaklanacak"
sözlerinde samimi olmasını is-
tedi.
Grup Yorum üyeleri, yaptık-
ian yazılı açıklamada, Fikri
Sağlar'ın sözlerine atıfta bulu-
narak. grubun kurulduğu gün-
den bugüne konserlerinin ya-
saklanması, gözaltına alınma.
tutuklanma gibi birçok engel-
lerle karşılaştıklannı belirttiler.
"Kültür ve sanat alanında
sona erecegi her fırsatta diJe ge-
tırilen yasaklann <mık uıunesi-
ni istiyoruz" denılen açıklama-
da, yasakçı güçlerin son günler-
deki tutumlanyla kitaplara yüz
milyonlarca lira cezalar kestiği,
bir karikatürden dolayı aylarca
sürecek hapis cezalan verildiği
ve sanatçılann kasetlerini öz-
gürce piyasaya çıkarmalannı
engellediği görüşü ileri sürüldü.
HAVA DURUMÜ TÜRKİYE'DE DUNYA'DA
Devlet!Bakanlığı MeJeoroJoji r
Genel MûdOrtûğû'nden alınan
tMİgrye göre yurdun kuzeybatı
kesimleri parçalı cok bulut-
lu, Marmara. Batı Karadenız
ne lc Anadolu'nun kuzeyta- i
tısı s«ğanak ve gök guruitu- :
lü sağanak yağıslı. dtğer yer- {
ter az buiutto ve açık
cek. Hava sıcaklitynda önem-
Mana
»tyon
ftğn
Antalya
Canakkale
Edi'ne
Erzunjm
li btr defltş-ikJik olmayacak. Rûzgâr, guney ve batı yöntefden hafif orta kuv-
«tte. yajış aJan yerlerde yajış anında yer /er kuvvetlice esecek van Gölûnde
hava, az bulufJu ve acık gececek F)«gir flûney ve batı ydnlerden hafif ara sıra
orta kuvvette esecek Göi küçûk dalgalı olacak
ıstanOul
Omu
Konya
Mers>n
longuUUH: Y 20°
likle 1982 Anayasası'nın dü-
şünce açıklama ve yayma, bi-
lim ve sanat, basım ve yayımla
ilgili 13, 14, 24, 26, 27, 28, ve
31. maddeleri ile TCK'nın dü-
şünce özgürlüğü önünde engel
oluşturan 132, 136, 137, 155,
158 ve 159. maddelerinin de-
ğiştirilmesi ya da kaldınlması
gerektiği belirtiliyor.
Yasaklann kaldınlması yö-
nünde şimdilik yasa tasansı
bazmdaki çaiışmalann yanı
sıra hükümetin yasaklar ve
sansüre karşı yaklaşımının,
yetkili merciler üzerinde etkiü
olduğu savunuluyor. Bu
olumlu etkileşim nedeniyle
yetkililerin yayınlara yaklaşı-
mının daha hoşgörülü olduğu
görülüyor. Ancak özellikle ce-
zaevlerinde ve silahlı kuvvet-
ler içinde oluşturulan yasak
yayınlar ve bu yayınlarla ilgili
genelgeler hâlâ varlığını sür-
dürüyor. Öte yandan yasal
mevzuaün hâlâ yürürlükte ol-
ması nedeniyle eskisi kadar
olmasa da yasaklamalar ve
topjatmalar yine sürüyor.
Koalisyon hükümetinin 7 ay-
lık iktidannda çeşitli gerekçe-
lerle 13 kitap toplatıldı. Bu
kitaplann yazarlan ve adlan
şöyle: Sosyolog İsmail Be-
şikçi'nin "Ortadoğuda Devlet
Terörü", "Kürtlerin Mecburi
İskani", "UNESCO'ya Mek-
tup","Başkaldınnın Koşulla-
n", "Bilim- Resmi İdeoloji-
Devlet- Demokrasi ve Kürt
Sorunu", "Kürt Aydını Üze-
rine Düşünceler", "Zhnimiz-
deki Karakollann Yıkılma-
sı", "Cumhuriyet Halk Fıkra-
sının Tüzüğü(1927) ve Kürt
Sorunu" , "Bilim Yöntemi,
Dogu Anadolu'nun Düzeni
2."; Mehmet Bayrak'ın "Kürt
Halk Türküleri"; Mirzali Çi-
men'in "Dünü ve Bugünü ile
Gerikalmışlık Sorunu"; Me-
tin Dağlum'un "Sonsuzluk
Ülkesinde Masallar"; Bülent
Habora'nın "Bodur Başkan'-
ın Ötek Dünya Anılan" adh
kitaplan. Toplatma gerekçe-
lerinin önemli bir bölümünü
Terörle Mücadele Yasası'nın
8/2. maddesi oluşturdu.
4gündel9ölüHabet Merfcezj - 4 günlük
Kurban Bayramı süresince ci-
nayet, boğulma, cereyana ka-
pılma, mantar zehirlenmesi,
intihar ve kaza kurşunu ile
meydana gelen ölüm olaylann-
da toplam 19 yurttaşımız haya-
tını yitirdi.
Bu ölümcül olaylann birinci
sırasını 10 kişi ile cinayetler
oluşturdu. Çeşitli anlaşmazlık-
lar sonucu işlenen cinayetlerde
olaylann meydana geldiği yer
ve öldüriilenler şöyle:
Rahatsızlığı nedeniyle Ço-
rum'dan Ankara'ya gelen ve
damadı Mehdi Gülhan'ın evin-
de kalan Nurettin Atıcı (64) bı-
çaklanarak öldürüldü. Cinaye-
tin hırsızlık amacıyla işlenmiş
olabileceği üzerinde duruluyor.
îzmir Küçükyalı'da Safınaz
Ömer'in boğazını kesip, çeşith
yerlerinden bıçaklayarak öldü-
ren 17 yaşındaki A. K., suç aleti
bıçak ile birlikte yakalandı.
Adana'da aynı kızı seven
gençlerden Ferhan Konak, 1b-
rahim Konak'ı silahla öldürdü.
İzmir'in Bavrakh semtinde
Oktay Özonuk, kendisine tokat,
atan arkadaşı Salih Çakıa'yı
bıçaklayarak öldürdü.
Marmaris'te Fatma Bay'kaz
adlı kadın kendisine tecavüz et-
tiğini öne sürdüğü Reşat Doğa-.
nay'ı tabancayla öldürdü.
Kız meselesinden kavga eden
Alı Bingöl, Mahmut Gülmez'i,.
Gaziantep'te arazi anlaşmazlığr
yüzünden Osman Taşdemir
Turabi Kargın'ı öldürdü.
Gaziantep'in Nizim ilçesinde
Mehmet Açıkgözoğlu, temizle-
diği silahın ateş alması sonucu
oğlu Tuncay'ın ölümüne neden
oldu. Samsun'un Çarşamba il-
çesi Karamustafah köyünde»
Unal İleri'nin av tüfeği ile öldü-
rülmüş cesedi bulundu.
Karacabey Ulubat Gölü'ne
balık avlamaya giren Selçuk
Gürol, Recep Babür, Çeşme'de
arkadaşlan ile denize giren Er-
can Ünal boğularak ölürken
Mersin'in Çilek mahallesinde,'
Ayşegül Turgut'un ise elektrik
akımına kapılarak öldüğu bil-
dirildi.
Uzan-Özal bağı tam koptu
Ö » ac* B bulum, G gun»siı K ı S -y
MBaştarafi I. Sayfada
nu Starl. ikinci yayın yılında
kazandığı bu yeni niteliğine uy-
gun bir isün değişücliği yaptı"
denildi.
Starl'in Almanya'daki lisans
anlaşmasının süresi 5 haziran-
da dolmuştu. Cem Uzan, lisans
anlaşmasının yenilenmeyeceği-
ni açıklamışü. Bunda, Ahmet
Özal ile olan hukuki sorunun
rol oynadığı ve Starl isminin
bir şekilde hükmünün kalkması
zorunluluğu doğmuştu. Cem
Uzan, önce Starl ile Tele On'un
yayınlannın gerçekleştiği uydu-
yu kendine bağladı. Daha son-
ra Starl'in lisans anlaşmasını
uzatmayarak, yeni açılan ihale-
ye girdi. Ve Starl'e yeni bir
kimlik yermiş oldu. Bundan
sonra Özal'ın Starl aleyhine
açacağı davalann hükmü de
kalmamış oldu."İnterstar"
operasyonu, Cem Uzan'ın Ah-
met Özal ile yurtdışı tüm bağla-
nnın da koptuğunu belgelemiş
oldu. Cem Uzan'nın bundan
sonraki projeleri içinde, üçüncü
bir kanaiın olduğu öğrenildi.
Uzan'a yakın kaynaklardan
edinilen bilgilere göre, Starl ve
Tele On kanallannın yayın yap-
üğı uyduda bir kanal daha ol-
duğu, Uzan'nın bunu değerlen-
dirmek istediği öğrenildi.
Uzan'ın. yakınlanna " Her an
yeni kanaiın yayınına başlaya-
biliriz" dediğı öğrenildi.
99GençRadyo
Yeni bir özel radyo daha ya-
yma başladı."99 Genç Radyo"
bavramda FM bandından mü-
zik yayınına başladı. Turkuaz
grubunun yurtdışından uydu
araalığı ile yayına soktuğu özel
radyo, 24 saat deneme yayını
yapıyor.
Ozel TV'lerden sonra Ozel
radyo da atağa kalktı. Bodnım
Belediye Radyosu ve Kent
FM'den sonra Ingiltere'den uy-
du araalığı ile yayın yapan "99
Genç Radyo" da özel radyo
kervanına kaüldı. "Türkiye'nin
24 saat yayın yapan ilk ve tek
radyosu" sloganı ile yayın ya-
pan özel radyo, şimdihk yalnız-
ca müzik çahyor ve arada
"uçuk" haberler veriyor.
"Doğramaa YÖK başkanlı-
ğından istifa etti", "Pavarotti'-
nin özel klozeti için sipariş edi-
len tuvalet kağıtlan çalındı"
gibi esprili haberlere rastlanan
yayınının ne kadar süreceği bi-
linmiyor. Edinilen bilgilere gö-
re, deneme yayınından sonra
Turkuaz grubunun sonbahar-
da "sürpnzlerinin" olacağı be-
lirtiliyor. FM bandından 84.6
Khz'den dinlenebilen radyo-
nun daha da güçlendirilerek
tüm Türkiye'ye yayın yapacak
kapasiteye getirilmesi bekleni-
yor.
Şimdiden sayılan 20'yi aşan
özel radyo projelerinin bundan
sonra ardı ardına gelmesi bek-
leniyor. Son olarak özel radyo
kuracağını açıklayan Vakİco
da, FM bandından frekans ka-
patma işlemini gerçekleşürdi.
Radyo yayını için hazırlıklan
sürdüren gruplar arasında
Dinçkökler, Karacan TV. Star,
Shovv TV. ve Ahmet Özal'ın yer
aldığı belirtiliyor.