29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 HAZİRAN1992 PAZART1 16 HABERLERIN DEVAMI B1ZBIZE ERDAL ATABEK GençlereNeler Yapıyonız?.. Vefa Lisesi öğrencisi Barış öldü. Kendisini küçük düşü- ren bir dayak olayından sonra kendine kıyan liseli Barış, ülkemizde yaşanan "eğitim kurumlan felaketi"nin tek ör- neği değil ki... Küfür, dayak, disipline verme, okuldan at- ma... Bunlar, ortaöğretim kurumlarında öğrencilere uygu- lanan "adam etme" yöntemleri değil mi? Bu olup bitenler, sadece Vefa Lisesi'nde mi? Bunları yapan sadece lise müdürü Muammer Ekti mi? Yıllardır yurdun her yöresinde olup biten benzeri olaylara kayıtsız kala kala işler buralara getirilmedi mi? "Kuşatılmış Gençlik" adını verdiğim kitabımda yıllar ön- cesinde bu tehlikeli gidişe toplumun dikkatini çekmek iste- miştim. ûnsözünü kendisine bıraktiğım liseli ûzgür, bana gönderdiği mektubunda şunları yazıyordu: "N'olur liseli gençliğe de biraz ilgi gösterin. Biz de varız. Bizim dedemokratik istemlerimiz var, bizim de haklarımız kısıtlanıyor, üzerimizde baskılar var. Bu baskılar gün geçtikçe sertleşerek artıyor. Okullarda yapılan aramalarda öğrencilere birer adi suç- luymuşçasına davranılıyor. Cüzdanlarımızdan gömlek yakalarına, kravatlann içinden ceket eteklerine kadar her yerimiz aranıyor. Tabii arama sırasmda ellerimiz başın üstünde ve ayaklarımızaçık... Bir kız arkadaşımız, erkekle yan yana oturdu diye olmadık hakaretlere uğruyor. Bir ho- ca, sınıfta kızlarla erkeklerin sıralarını ayırıyor..." Barış'ın babası Mehmet Keleş, olayı anlatırken, lise mü- dürü Muammer Ekti'nin "başta kızlar olmak üzere tüm öğrencilere karşı baskıcı, aş/rı otoriter, kaba kuvvete da- yanan bir yöneticilik anlayışıyla kötü davrandığını" söylü- yor. "Baskıcı, aşın otoriter, kaba kuvvete dayanan" yöneti- cilik, pek çok ortaöğretim kurumumuzda yaşanan özellik- ler değil mi? Olayı "sadist ruhlu bir müdür" imgesiyle açıklamak çok yanlış olur. Olay Muammer Ekti olayı değil, çok yaygırt'bir davranışın okullarımıza egemen olması olayıdır. Bakınız özel bir lisede okuyan öğrencilerden birinin, öğ- retmenierden birinin "Bir öğrenci nasıl olmaJıdır?" soru- suna verdıği yanıtı okuyalım: "Bana göre bir öğrenci, hür fikirlere sahip, kendi hakla- rını savunmayı bilen, sorumluluk sahibi, iyi niyetli, saygılı, düşünen, iyi bir insan olmalıdır Ancak bizim okulumuzda- ki kalıplaşmış, dar kafalı, bağnaz, örf-âdetçi, anti-sosyal, dikta meraklısı idarecilerimiz ve bunun içinde doğan çar- pık öğretmen-öğrenci ilişkisi paradoksunun insanların içindeki bunun gibi iyi huyları katJettiğine inanıyorum. Bir fnsanın iyi bir* öğrenci olabilmesi için, o okulun idarecileri- nin ve öğretmenlerinin kendi kişisel mutsuzluk ve doyum- suzluklarını okula getirmemesi, bekledikleri saygıyı öğ- rencilere de göstermeleri (saygının yaşla ilgisi yoktur), öğrencilerin ne kadar başarısız olduğunu değil, ne kadar başarılı olduğunu ölçmelen ve onları "suçları henüz orta- ya çıkmamış insanlar" olarak görmekten vazgeçmeleri gerekmektedir. Ben hiçbir şekilde bizim sınıfın hareketlerini savunmu- yorum, sadece saf, sakin ve uyumlu insanları, yaptıkları ikiyüzlülük, asimilasyon ve baskılarla suçlu, dengesiz, duygusuz bir gençlik haline getiren bu eğitim sistemini ve bu eğitim sisteminin kuklalarmı suçluyorum... Saygılarım- la..." Tanımadığım bir öğrencinin düşüncelerini -kendisinin iznini alarak- hepinizin dikkatine sunuyorum. öğrencinin bu sisteme güveni öylesine sarsılmıştır ki verdiği yanıtı sadece öğretmeninin okumasını rica etmiştir. Bunda da elbette çok haklıdır. Böyle bir acıklama, o öğrencinin disip- line verilmesiyle, cezalandınlmasıyla sonuçlanabilirdi. Gençlerimizin yaptıkları hep doğru mudur, hep haklı mı- dır? Elbette değildir, olması da beklenemez. Ama gençle- rimizin yanhşlarına böyle mi bakılacaktır, böyle mi davra- nılacaktır? Kaldı ki "yanlış yapabilirler" diye baskının her türlüsü uygulanan gençlerimizin söz hakkı yok mudur? Okul yöneticilerinin, kimi öğretmenlerin yanhşlarına karşı kim söz söyleyebilmekte, kim karşı çıkabilmektedir? Hele de öğrencilerin bu konularda söz hakkı var mıdır? öğren- cilere eğitimin her konusuyla ilgili görüşlerini açıklama hakkı verilmeli midir? Dahası böyle bir şey akla gelmekte midir? "Baskıcı, aşın otoriter, kaba kuvvete başvurabilen" bir eğitim yönetimiylegençlerimizi hangi geleceöe hazırlaya- biliriz? Bilgi toplumunun geleceğine mi? özgürlüklerin geleceğine mi? Demokrasinin geleceğine mi? Kendimizi aldatmayalım, böyle bir sistemle sadece yanlışlarımızı sürdürürüz. Küfürle, dayakla, kızlık muayeneleriyle sade- ce ve sadece baskıyla sindirilmiş, tehditle korkutulmuş, öfkeyle doldurulmuş genç insanlar yetiştiriyoruz. Sayın Başbakan Süleyman Demirel, Sayın Başbakan Yardımcısı Erdal Inönü, Sayın Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan, Sayın Kültür Bakanı Fikri Sağlar, "genç insanların içine itildikleri bunalıma" önem veriniz, öncelik veriniz, büyük bir duyarlılıkla öncelik veriniz. Dün- ya uygarlığına katılmanın iki büyük koşulu, insan hakları ve eğitimdir. Doğru insan yetiştirmeyi başaramazsak ne enflasyonun önemi kalır ne de diğer sorunların. Gençlerin verdikleri S.O.S sinyallerini dikkatle dinleyiniz. Boğulmak- ta olan sadece onlar değil, aynı zamanda ülkemizin gele- ceğidir... 60 YIL ONCE Cumhuriyet Hitler'in hücum kıtalan 15 HAZİRAN 1932 13 Nisan tarihinde bir kararname ile ilga edilmiş olan Hitler'in hususi ordusunun tekrarUeşkil edilmesineyann başka bir kararname ile müsaade edilecektir. Yeni kararnamenin istinat edeceği nokta,riyaseticumhurun askeri teşkilatı Almanya Dahiliye nezaretinin kontrolü altında vazeden 5 mayıs tarihli bir emirnamesi olacaktır.Yeni kararname şu ahkamı ihtiva edecektir. 1 - Hitler'in hücum kıtaatı ve teşkilatı ile mümasil teşkilata ait yasağı kaldınlmıştır. 2-Siyasi ünifonmalar taşımak yasağı kaldınlmıştır. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyel Yunus Nadi Armağanı 15 HAZİRAN 1962 1961-1962 Yunus Nadi Armağanı'njn ; 'En Önemlı Davamız Nedir?'konulu yanşması bu yıl çok büyük bir ilgiylc j karşılandı. Umulmadık kadarçok yazı geldi. Gelen yazı 7000'i geçiyordu. İlk elemeyi gazetemizde kurulan 'Yunus Nadi Armağanı Eleme KurulıT yaptı. Aynlan 165 yaadan I34tanesiniyayımta>abıldik. Geriye kalan 31 tanesini de yayımladığımız I34yaz]yla birlikte küçük jüriye sunuyoruz. 'Yunus Nadi Armağanı Küçük Jûrisi' bugün gazetemizde saat IO'da toplanarak bu 165 yazı arasından beğendiklerini seçecek ve buyazılan ayın 28'indc toplanacak 'Yunus Nadi Anmağanı Büyük Jürisi'ne yollayacaktır. Büyük Jüride,gönderilenbuya7ilararasından birincıyi. ikincıyi vc üçüncüyüseçcceklir. Küçük Jüri aşağıdakı kışılcrden kurulmuştur. Fa/Jİ Hüsnü Dağlarca (şair), Hasan Ali Ediz(müterrim), Konur(eleştirmecı). Doğan Nadi (fıkrayazan), İlhan Sclçuk (fikra ya/arıj. Doğan Nadi 'Düşünce sansürüne son' vaadi kâğıt üzerinde ALİTEVFİKBERBER Koalisyon hükümetinin ya- saklann kaldınlması konu- sundaki vaatleriv 7 aylık süre- de, idari tasarruflarla sağla- nan özgürlüklerin dışında şimdilik kâğıt üzerinde kaldı. Gerek Adalet BakanlığTnın, gerekse Kültür BakanlığYnın bu amaçla hazırladıklan yasa tasanlan onay için Başbakan- lıkta sıra bekliyor. Öte yandan, yayın toplat- malan ve cezalar eskisi kadar olmasa da yine sürüyor. Hü- kümetin 7 aylık iktidannda çoğunluğu Terörle Mücadele Yasası'nın bölücülükle ilgili 8. maddesi gerekçe gösterilerek 13 kitap. 17 dergi ve bir gazete toplatıldı. DYP-SHP koalisyonunun tüm olumlu açıklama ve çaba- lanna karşın toplumun aasını çokça çektiği yasakların ve sansürün kaldınlması konu- sunda bu gûne kadar tek bir somut yasa değişikliği sağla- namadı. Bu konudaki geliş- meler ancak hazırlanıp ka- muoyuna duyurulan birkaç yasa tasansıyla sınırb kaldı. Düşünce özgürlüğü önünde engel oluşturan bazı yasa maddelerinde değişiklikier öngören bu tasanlar şimdilik Başbakanlıkta bekliyor. Onay alan tasanlar önce komisyon- larda, daha sonra da TBMM Genel Kurulu'nda görüşülüp kabul edilmesinden sonra yü- rürlüğe girebilecek. Kültür BakanlığVnca bu güne kadar Muzır Yasası, 5680 sayılı Basın Yasası ile Si- nema ve Video ve Müzik Eser- leri Yasasında bu konuda "olumlu" değişiklikier getiren yasa tasanlan hazırlandı. Bu tasanlarda 1927 yılında kabul ediüp ANAP tarafından 1986 yılında yapılan değişiklik ve düzenlemelerle işlerlik kazan- dınlan 1117 sayıh Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Yasası'nda önemli değişiklik- ler öngörüldü. Tasanda aynca yasaklamalar konusunda çok fazla eleştiriye hedef olan Mu- zır Kurulu'nun da tümden kaldınlması planlandı. Basın Yasasının özellikle yurtdışın- da basılan yavımlar hakkında 40 yıllık bilanço: 7 bin 850 yasak ALİTEVFtKBERBER Toplumumuz artık haklı olarak kültürel ve düşünsel gelişiminin önündeki engeller- den kurtulmak istiyor; istediği her bilgiye rahatça ulaşabil- meyi, neyin doğru, neyin yan- lış olduğuna kendi bilgileri ve değerleriyle karar verebilme- yi, duygu ve düşüncelerini so- runsuz başkalanyla paylaşa- bilmeyi özlüyor. Ülkemizde demokratikleş- me isteklerinin en önemli un- surunu oluşturan bu yasaksız, sansürsüz Türkiye beklentisi- nin ardında, doğal olarak yıl- lardır uygulanagelen yasakla- maların oldukça kabarık bilançosu yatıyor. Tespit edi- lebildiği kadarıyla, yalnızca son kırk yılın yasak yayın bi- iançosu 6 binlerde dolaşıyor. Yasakîama bilançosunun be- lirlenebilen en alt sınınnı oluş- turan bu rakam, 5 bini aşkın yazılı yayını, bin kadar şinema filmi ve müzik kasetini içeri- yor. Yanlızca, Milli Kütüp- hane'nin "Yasak Yayınlar Bölümü" 7 bin 851 yayından oluşuyor. 1980 sonrası ise yasaklı Tür- kiye'nin en yasaklı döneminin ifadesi. Yeni uygulamalar ve yasal düzenlemelerle yasakla- malann rekor seviyelere ulaşı- tığı bu dönemde 650'si kitap olmak üzere 2 bin 500 yazılı yayın, 200 sinema filmi ve 50 kadar müzik kaseti yasaklar bilançosuna eklendi. Bunlarla da yetinilmeyip yargı organla- rının denetimi dışında, adli kolluklar ve yargı organlan- nın herhangi bir suç unsuru görmediği, günlük yaşamda özgürce alınıp okunabilen yüzlerce yayın idari ve keyfi tasarruflarla yasakiamalara uğradı. Kitap, dergi ve gazete- lerden oluşan 500 yayın ceza- evlerinde; 35O'ye yakın kitap da ordu mensuplan ile askeri öğrencileri için sakıncalı bu- lundu. Deniz Kuvvetleri Komutanlığrnca, Milli Eği- tim Bakanlığı yayınlarından oluşan 40 kitap "içerik ve şe- kil" açısından sakıncah bulu- narak imha edildi. 1980 sonrası yayın imhalan açısından, aradan geçen onca yıla karşın Türkiye'ye Abdül- hamit dönemini yaşatü. Daha önce yargı organlannca ak- lanmış ya da herhangi bir suç unsuru bulunmamış 39 ton ki- tap yakılarak geri kalanı ise SEKA fınnlannda hamur edi- lip bıçaklanarak toplam 100 tonu aşkın yayın imha edildi. öte yandan yasaklanan ya- ymlann sorumlulan hakkın- da binlerce yıl hapis istemiyle dava açıldı. Yüzlerce yazar ve sanatçı yargı organlan önüne sanık olarak çıkanldı.Birço- ğu cezaevlerine atıldı. ömeğin yanlızca siyasi dergi sorumlu- ları ve yazarlan hakkında 5 bin yıldan fazla ağır hapis ce- zası verildi. Birçok yazı işleri müdürü, dergilerinde yayım- lanan yazılar nedeniyle insan hayaünı kat kat aşan hapis ce- zalanna çarptınldı. 1984 yılın- da oluşturulan devlet güven- lik mahkemelerinde yüzlerce yayın toplatıldı. 1986 yılında gerçekleştirilen yasal düzenle- melerle işlerlik kazandırılan Muzır Yasası'na uyarınca binlerce yayın hakkında top- latma karan verildi, sorumlu- lara milyarlarca liralık para cezasına çarpünldı. Yasakîama gerekçelerinin büyük bir bölümü Terörle Mücadele Yasasfyla yürür- lükten kaldırılan TCK'nın 140, 141, 142 ve 163. maddele- rine dayandınldı. Aynca suç sayılan eylemleri överek suça teşvik, Türkiyenin yurtdışın- daki iübannı zedelemek, dev- let büyüklerine hakaret ile müstehcenlik savlan diğer ya- sakJama gerekçelerini oluştur- du. Yukarıda genel hatlanyla özetlemeye çahştığımız uygu- lamalarla oluşturulan kara tablo, kütüphanelerde ve okullarda görülen yayın ya- sakları televizyon suç alet olarak sergilenen kitap, dergi ve gazetelerle daha da kanutı- labilir. Ancak bu uygulamalaı sonucu nereden nereye geldi- ğimizi gözler önüne serecek iki veriye dıkkat çekelim: Yapılan bir araşürmaya gö- re ülkemizde 1945 yılında pro- fesyonel okur başına 10.2 ki- tap düşerken tam 45 yıl sonra bu oran 5.3'e düştü. Son yıl- larda kitap fıyatlannda görü- len aşın artışlar ve baskılar sonucu şartlara dayanamayan yüz kadar yayınevi, yayın ha- yatından çekildi. 60 yayınevi kitap üretimini durdurdu. Da- hası, bunlara par'alel olarak 1980'lerde faaliyette bulunan 1500 kadar kitabevinin yüzde 80'ni kırtasiyeciye dönüştü. Bakanlar Kurulu'na ve Içişle- ri Bakanlığı'na yetki tanıyan 31. madde ile Ek 1, 3 ve 4. maddelerin değiştirilmesi ön- görüldü. Son olarak hazırla- nıp kamuoyuna açıkJanan bir başka tasanda da sinema filmlerinde sansür ve denetimi tamamen kaldıran değişiklik- ier yapıldı. öte yandan Kültür Bakanlığı'nın kendi yetki ala- nı dışındaki Polis Vazife ve Selahiyat Yasası ile Terörle Mücadele Yasası'ndaki, yayın özgürlüklerine kısıtlama geti- ren bazı maddelerin değiştiril- mesi için de ilgili bakanlıklara öneriler getirildiği öğrenildi. Kültür Bakanı Fikri Saglar, yayın yasaklannda üç türlü sı- nıflama yapıyor. Sağlar'a göre ilk sınıflamada yer alan idari yasaklar koalisyon hükümeti iktidannda tamamen kaldınl- dı. Göreve gelir gelmez, özel- likle kütüphanelerdeki yasak- iamalara son verdiğim ania- tan Sağlar, kütüphanelerde 'Y.K'(Yasak Kitap) rumuzlu tüm kitaplann özgürlüklerine kavuşturulduğunu büdirdi. Daha önce çeşitli gazete ve ha- ber dergilerinin girmediği kü- tüphanelere bu yaymlann muntazam olarak ahnmasını sağladıklannı belirten Sağlar, idari yasaklann bir başka bo- yutunu oluşturan kütüphane- lere belli kitaplann satın alın- marnası uygulamasına da son verilerek çağdaş yazar ve sa- natçılann eserlerinin alınma- sına başlandığinı söyledi. Sağlar'a göre ikinci sınıflan- dırmayı oluşturan Bakanlar Kunılu yasaklamalan ise TCK'nın 141, 142 ve 163. maddelerinin yürürlükten kaldınlmasıyla otomatik ola- rak son buldu. Buna karşılık mevcut yasal düzenlemeler- den kaynaklanan yasaklama- lar şimdilik sürüyor. Yasal sınırlamalann kaldınlması için de öneriler, tasanlar ha- ünde başbakanlığın ve bakan- lann görüşlerine ve değerlen- dirmelerine sunuluyor. Basın Kanunu'yla ilgili ola- rak Kültür Bakanlığı'ndan ayn olarak Adalet Bakanlığı'- nın da hazırladığı yasa tasan- sını geçen günlerde kamuoyu- na ve başbakaniığa sunuldu. Bu yasa tasansında da yürür- lülükteki 5860 sayılı Basın Yasası'nın, yurtdışında bası- lan yayımlann yasaklanma- şında Bakanlar Kurulu ve İçişleri Bakanhğı'na yetki ve- ren 31. maddesi ile basın öz- gürlüğüne sınırlamalar geti- ren ek 1, 3 ve 4. maddeierin kaldınlması öngörülüyor. Adalet Bakanlığı aynca özel- likle Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın çeşitli basın organlan ve gazeteciler hakkında açtığı davalara dayanak otuşturan Türk Medeni Kanunu'nun 24. maddesinin kaldınlması için de çalışma yürütüyor. Konunun uzmanlan tasan- larda belirtilen düzenlemelere ek olarak öncelikle anayasada ve TCK'da düşünce özgürlü- ğü önünde engel oluşturan birçok yasa maddesinin değiş- tirilmesi gerektiğine dikkat çekiyorlar. Uzmanlarca özel- Festivalle doğanlar Kültür Servisi - 18 haziran perşembe akşamı Beethoven'ın 9. Senfonisi'yle açılacak olan Uluslararası Istanbul Festivali bu yıl 20 yaşında. 19 yılda 4 mil- yona yakın müzikseverin izledi- ği, 40 bine yakın sanatçının ka- tıldığı îstanbul Festivali'nin baş- ladığı yıl dünyaya gelen çocuk- lar, bu yıl 20 yaşında. Ilki 1973'te gerçekleştirilen festiva- lin kendisiyle yaşıt dostları var artık. Boğaziçi Üniversitesi Ekono- mi Bölümü birinci sınıf öğren- cisi Yahya Madra, kendini 'bil- di bileli' festivali izliyor. Önce- leri klasik müzik konserlerinde küçücük bir çocukken annesinin kucağında uyuklayarak, sonra- ları biraz sıkılarak, ardından da genç bir festival izleyicisi olarak. Yahya Madra, festivalin en çok caz-pop-folk bölümünü se- viyor. "Caz alanında bütün önemli isimler geldi zaten birer birer. Bir ders gibi yıllar boyun- ca hepsini izledik" diyen Yah- ya Madra, hayatında gerçek anr lamda gittiği ilk rock konseri olan Bob Dylan konserini unu- tamıyor. Erkenden gidip kapı- da beklediğini, yer kapmak için koşturduğunu, Bob Dylan'ı karşısında gorünce 'deli olduğu- nu'... Bir efsanenin yıllar son- ra kendi yaşadığı ortamda, do- kunabileceği uzaklıkta, kendi- siyle aynı havayı soluyor olma- sı karşısında duyduğu heyecan, Yahya için festivali en anlamlı kılan anılarından. İstanbul Festivali'nden bir yaş büyük olan Sema Üstar da Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölumu öğrencisi. 1986'dan bu yana, üniversite sınavlarına ha- zırlandığı yıl dışında, her yaz festivali izlemiş. Yahya Madra'- dan farklı olarak, özellikle kla- sik müzik tutkunu. Son yıllar- da klasik müzik bölümlerinin ikinci plana düştüğü, caza ağır- lık verildiği kanısında. Ama bu yılki programdan çok memnun. Sema Ustar'ın klasik müzik sevgisi ailesinden geliyor. Bu arada Boğaziçi Üniversitesi'nde gazetemiz müzik yazarı Evin İl- yasoğlu'nun müzik tarihi ders- lerine de girmiş. "Bir enstrüman çalamadığım için klasik müziğe böyle yaklaşmak çok hoşuma gidiyor" diyor. Bir de İstanbul Festivali'ni 20 yıldır hiç aksatmadan izleyen yetişkinler var. Amerikan Has- tanesi'nin tanınmış doktorlann- dan Musa Albükrek aynı za- manda muthiş bir sanat tutku- nu. Keman çalan ve resim ya- pan Albükrek'e göre, "İlk yıl- lar sırf merak uğruna festivale giden, yaz sıcağında kravat ta- kıp sayfiyeden gelen ve tanıma- dıklan uzun bir eseri çıt çıkar- madan dinleme fedakârhğı gös- teren kişiler, giderek gerçek bi- rer müzik tutkunu haline geldi- ler." Şimdi olağan hafta sonu konserlerinde bile rastlayabilir- siniz onlara. Dr. Albükrek, "20 yıl önce bir de kuşku vardı" diyor. "Acaba ne kadar devam eder bu festival, başladığı gibi gider mi diye. Oysa şimdi İstanbullu- ların hayatında kaçınılmaz bir yer tutuyor." Festivalin en güzel mekânla- rından Aya İrini'deki güvercin- lerin konserler sırasında müzi- ğe 'doğal katkı'sı Musa Albük- rek'in çocukluğundaki bir haya- lini gerçekleştirmiş: "Daha 7 ya- şındayken bir çocuk orkestrası kurmuştuk. Haydn'ın Oyuncak Senfonisi'ni çalarken kemanla- rın arasından düdükle bir guguk sesi çıkması gerekiyordu. Aca- ba kafese kuş koysak da bu se- si gerçek kuşlardan eklesek der- dim o zamanlar. Yıllar sonra Aya Irini'de bir Mozart Diver- timento dinlerken güvercinler sanki eğitilmiş gibi partisyona uygun yerlerde otünce, bu dü- şüm gerçek oldu." Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Oya Ba- şak da festivalin 20 yıllık renkli simalarından. Oya Başak, "Bence İstanbul'un niteliği de- ğişti festivalle" diyor. "Yaz ya- şantısı zenginleşti. Başında iş ol- sun ya da sosyetik olsun diye gi- denler de eğilip bugun birer mu- ziksever oldular festival sayesin- de." GELİYOR MU, GELMİYOR MU? Pavarottî bilmecesi Kültür Servisi - Ünlü Italyan tenor Luciano Pavarotti'nin ra- hatsızlığı nedeniyle vereceği konserleri iptal etmesi, tenorun 21 hazirana ertelenen İstanbul konserini de belirsizliğe itti. Pa- varotti'nin İstanbul konseri or- ganizasyonunu üstlenen yetkili- ler, henüz konserin iptali yö- nütıde kendilerine resmi bir açıklamada bulunulmadığını, Pavarotti'nin menajerlerinin de tstanbul'da beklediklerini ak- tardı. İtalyan RAI televizyonu ön- ceki günkü yayınında Pavarot- ti'nin dün Berlin'de gerçekleş- mesi gereken konserinin iptal edildiğini duyurdu. Konser ip- taline gerekçe olarak tenorun ses tellerindeki rahatsızlık ve aşın kiloları gösterildi. Pavarotti'nin İstanbul konse- rinin gerçekleşmeyeceği konu- sunda şu aşamada kesin bir bil- gi yok. Yetkililer, büetlerin bü- yük bölümünün satıldıgını, 200 bin ve 400 bin liralık biletlerin çok az sayıda kaldığinı, ancak 9 haziran konserinin 21 hazira- na ertelenmesi nedeniyle bazı ia- delerin olabileceğine dikkat çe- kiyor. Öte yandan İstanbul kon- serinin iptali durumunda, Pava- rotti ile organizasyonu üstlenen- ler arasındaki anJaşmanın yeni- den ele alınması, sigorta ve har- camaların iadesi konulannın ği belirtiliyor. İtalyan tenor Pavarotti'nin bu akşam Viyana'da vereceği kon- ser de belirsizliğini konıyor. Konseri düzenleyen organizas- yon bürosu tarafından dün ya- pılan açıklamada Pavarotti'nin konsere çıkıp çıkmayacağı ko- nusunun henüz belirsizliğini ko- ruduğu, ünlü tenorun bugün doktor kontrolünde bir prova yapmasınm beklendiği bildiril- di. Pavarotti'nin geçen cuma günü Berlin'de vereceği konser, ünlü tenorun bronşit olduğu ge- rekçesi ile iptal edilmişti. Gele- cek yıla ertelendiği bildirilen Berlin konseri için 11 bin bile- görüşülmesinin gündeme gelece- tin tamamı satılmıştı. Grup Yorum: Bakaıı saıııiıııi olsımİstanbul Haber Servisi - Son 2-3 ayda iki konseri yasaklanan Grup Yorum. Kültür Bakanı'- nın "Yasaklar yasaklanacak" sözlerinde samimi olmasını is- tedi. Grup Yorum üyeleri, yaptık- ian yazılı açıklamada, Fikri Sağlar'ın sözlerine atıfta bulu- narak. grubun kurulduğu gün- den bugüne konserlerinin ya- saklanması, gözaltına alınma. tutuklanma gibi birçok engel- lerle karşılaştıklannı belirttiler. "Kültür ve sanat alanında sona erecegi her fırsatta diJe ge- tırilen yasaklann <mık uıunesi- ni istiyoruz" denılen açıklama- da, yasakçı güçlerin son günler- deki tutumlanyla kitaplara yüz milyonlarca lira cezalar kestiği, bir karikatürden dolayı aylarca sürecek hapis cezalan verildiği ve sanatçılann kasetlerini öz- gürce piyasaya çıkarmalannı engellediği görüşü ileri sürüldü. HAVA DURUMÜ TÜRKİYE'DE DUNYA'DA Devlet!Bakanlığı MeJeoroJoji r Genel MûdOrtûğû'nden alınan tMİgrye göre yurdun kuzeybatı kesimleri parçalı cok bulut- lu, Marmara. Batı Karadenız ne lc Anadolu'nun kuzeyta- i tısı s«ğanak ve gök guruitu- : lü sağanak yağıslı. dtğer yer- { ter az buiutto ve açık cek. Hava sıcaklitynda önem- Mana »tyon ftğn Antalya Canakkale Edi'ne Erzunjm li btr defltş-ikJik olmayacak. Rûzgâr, guney ve batı yöntefden hafif orta kuv- «tte. yajış aJan yerlerde yajış anında yer /er kuvvetlice esecek van Gölûnde hava, az bulufJu ve acık gececek F)«gir flûney ve batı ydnlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek Göi küçûk dalgalı olacak ıstanOul Omu Konya Mers>n longuUUH: Y 20° likle 1982 Anayasası'nın dü- şünce açıklama ve yayma, bi- lim ve sanat, basım ve yayımla ilgili 13, 14, 24, 26, 27, 28, ve 31. maddeleri ile TCK'nın dü- şünce özgürlüğü önünde engel oluşturan 132, 136, 137, 155, 158 ve 159. maddelerinin de- ğiştirilmesi ya da kaldınlması gerektiği belirtiliyor. Yasaklann kaldınlması yö- nünde şimdilik yasa tasansı bazmdaki çaiışmalann yanı sıra hükümetin yasaklar ve sansüre karşı yaklaşımının, yetkili merciler üzerinde etkiü olduğu savunuluyor. Bu olumlu etkileşim nedeniyle yetkililerin yayınlara yaklaşı- mının daha hoşgörülü olduğu görülüyor. Ancak özellikle ce- zaevlerinde ve silahlı kuvvet- ler içinde oluşturulan yasak yayınlar ve bu yayınlarla ilgili genelgeler hâlâ varlığını sür- dürüyor. Öte yandan yasal mevzuaün hâlâ yürürlükte ol- ması nedeniyle eskisi kadar olmasa da yasaklamalar ve topjatmalar yine sürüyor. Koalisyon hükümetinin 7 ay- lık iktidannda çeşitli gerekçe- lerle 13 kitap toplatıldı. Bu kitaplann yazarlan ve adlan şöyle: Sosyolog İsmail Be- şikçi'nin "Ortadoğuda Devlet Terörü", "Kürtlerin Mecburi İskani", "UNESCO'ya Mek- tup","Başkaldınnın Koşulla- n", "Bilim- Resmi İdeoloji- Devlet- Demokrasi ve Kürt Sorunu", "Kürt Aydını Üze- rine Düşünceler", "Zhnimiz- deki Karakollann Yıkılma- sı", "Cumhuriyet Halk Fıkra- sının Tüzüğü(1927) ve Kürt Sorunu" , "Bilim Yöntemi, Dogu Anadolu'nun Düzeni 2."; Mehmet Bayrak'ın "Kürt Halk Türküleri"; Mirzali Çi- men'in "Dünü ve Bugünü ile Gerikalmışlık Sorunu"; Me- tin Dağlum'un "Sonsuzluk Ülkesinde Masallar"; Bülent Habora'nın "Bodur Başkan'- ın Ötek Dünya Anılan" adh kitaplan. Toplatma gerekçe- lerinin önemli bir bölümünü Terörle Mücadele Yasası'nın 8/2. maddesi oluşturdu. 4gündel9ölüHabet Merfcezj - 4 günlük Kurban Bayramı süresince ci- nayet, boğulma, cereyana ka- pılma, mantar zehirlenmesi, intihar ve kaza kurşunu ile meydana gelen ölüm olaylann- da toplam 19 yurttaşımız haya- tını yitirdi. Bu ölümcül olaylann birinci sırasını 10 kişi ile cinayetler oluşturdu. Çeşitli anlaşmazlık- lar sonucu işlenen cinayetlerde olaylann meydana geldiği yer ve öldüriilenler şöyle: Rahatsızlığı nedeniyle Ço- rum'dan Ankara'ya gelen ve damadı Mehdi Gülhan'ın evin- de kalan Nurettin Atıcı (64) bı- çaklanarak öldürüldü. Cinaye- tin hırsızlık amacıyla işlenmiş olabileceği üzerinde duruluyor. îzmir Küçükyalı'da Safınaz Ömer'in boğazını kesip, çeşith yerlerinden bıçaklayarak öldü- ren 17 yaşındaki A. K., suç aleti bıçak ile birlikte yakalandı. Adana'da aynı kızı seven gençlerden Ferhan Konak, 1b- rahim Konak'ı silahla öldürdü. İzmir'in Bavrakh semtinde Oktay Özonuk, kendisine tokat, atan arkadaşı Salih Çakıa'yı bıçaklayarak öldürdü. Marmaris'te Fatma Bay'kaz adlı kadın kendisine tecavüz et- tiğini öne sürdüğü Reşat Doğa-. nay'ı tabancayla öldürdü. Kız meselesinden kavga eden Alı Bingöl, Mahmut Gülmez'i,. Gaziantep'te arazi anlaşmazlığr yüzünden Osman Taşdemir Turabi Kargın'ı öldürdü. Gaziantep'in Nizim ilçesinde Mehmet Açıkgözoğlu, temizle- diği silahın ateş alması sonucu oğlu Tuncay'ın ölümüne neden oldu. Samsun'un Çarşamba il- çesi Karamustafah köyünde» Unal İleri'nin av tüfeği ile öldü- rülmüş cesedi bulundu. Karacabey Ulubat Gölü'ne balık avlamaya giren Selçuk Gürol, Recep Babür, Çeşme'de arkadaşlan ile denize giren Er- can Ünal boğularak ölürken Mersin'in Çilek mahallesinde,' Ayşegül Turgut'un ise elektrik akımına kapılarak öldüğu bil- dirildi. Uzan-Özal bağı tam koptu Ö » ac* B bulum, G gun»siı K ı S -y MBaştarafi I. Sayfada nu Starl. ikinci yayın yılında kazandığı bu yeni niteliğine uy- gun bir isün değişücliği yaptı" denildi. Starl'in Almanya'daki lisans anlaşmasının süresi 5 haziran- da dolmuştu. Cem Uzan, lisans anlaşmasının yenilenmeyeceği- ni açıklamışü. Bunda, Ahmet Özal ile olan hukuki sorunun rol oynadığı ve Starl isminin bir şekilde hükmünün kalkması zorunluluğu doğmuştu. Cem Uzan, önce Starl ile Tele On'un yayınlannın gerçekleştiği uydu- yu kendine bağladı. Daha son- ra Starl'in lisans anlaşmasını uzatmayarak, yeni açılan ihale- ye girdi. Ve Starl'e yeni bir kimlik yermiş oldu. Bundan sonra Özal'ın Starl aleyhine açacağı davalann hükmü de kalmamış oldu."İnterstar" operasyonu, Cem Uzan'ın Ah- met Özal ile yurtdışı tüm bağla- nnın da koptuğunu belgelemiş oldu. Cem Uzan'nın bundan sonraki projeleri içinde, üçüncü bir kanaiın olduğu öğrenildi. Uzan'a yakın kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Starl ve Tele On kanallannın yayın yap- üğı uyduda bir kanal daha ol- duğu, Uzan'nın bunu değerlen- dirmek istediği öğrenildi. Uzan'ın. yakınlanna " Her an yeni kanaiın yayınına başlaya- biliriz" dediğı öğrenildi. 99GençRadyo Yeni bir özel radyo daha ya- yma başladı."99 Genç Radyo" bavramda FM bandından mü- zik yayınına başladı. Turkuaz grubunun yurtdışından uydu araalığı ile yayına soktuğu özel radyo, 24 saat deneme yayını yapıyor. Ozel TV'lerden sonra Ozel radyo da atağa kalktı. Bodnım Belediye Radyosu ve Kent FM'den sonra Ingiltere'den uy- du araalığı ile yayın yapan "99 Genç Radyo" da özel radyo kervanına kaüldı. "Türkiye'nin 24 saat yayın yapan ilk ve tek radyosu" sloganı ile yayın ya- pan özel radyo, şimdihk yalnız- ca müzik çahyor ve arada "uçuk" haberler veriyor. "Doğramaa YÖK başkanlı- ğından istifa etti", "Pavarotti'- nin özel klozeti için sipariş edi- len tuvalet kağıtlan çalındı" gibi esprili haberlere rastlanan yayınının ne kadar süreceği bi- linmiyor. Edinilen bilgilere gö- re, deneme yayınından sonra Turkuaz grubunun sonbahar- da "sürpnzlerinin" olacağı be- lirtiliyor. FM bandından 84.6 Khz'den dinlenebilen radyo- nun daha da güçlendirilerek tüm Türkiye'ye yayın yapacak kapasiteye getirilmesi bekleni- yor. Şimdiden sayılan 20'yi aşan özel radyo projelerinin bundan sonra ardı ardına gelmesi bek- leniyor. Son olarak özel radyo kuracağını açıklayan Vakİco da, FM bandından frekans ka- patma işlemini gerçekleşürdi. Radyo yayını için hazırlıklan sürdüren gruplar arasında Dinçkökler, Karacan TV. Star, Shovv TV. ve Ahmet Özal'ın yer aldığı belirtiliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle