30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3MAYIS1992 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 :akir Eczacıbası'nın btoğrafları I Kültür Servisi- Şakir bzacıbaş 'nın renkü ftoğraflan Almanya'nın lîgelhei m kentinde cüzenlene.1 ""Uluslararası Tirk Giin'eri"kapsamında srgileniyor. Türkiye'yi iısan, doğa ve çevre ılişkileri icnde yansıtan renkli 30 fctoğraftatı oluşan sergi, 8 ruzirana dek açık kalacak. Erzacıbaşı nın fotoğraf sffgisi ek.im ayında da Pıris'te sergilenecek. liyatro Semineri •Kültür Servisi- Tıyatro ve T:levizyon Yazarlan Derneği, ITI (Uluslararası Tyatro Enstitüsü) ve İscanbul Kültür veSanat Vakfı'nın desteği ile4. İsıanbul Tıyatro Festivali'ne paralel olarak bırTiyatro Semineri düzenlendi. 1-3 haziran tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi Oda Tıyatrosu'nda gerçekleştırilecek semınerde pazartesi gûnü saat 11.OO-13.O0arasındakiilk oturumu Haşmet Zeybek yönetecek. Belçika'da Türk filmleri • BRÜKSEL(A.A.)- Belçıka'nınGand kentinde düzenlenenTürk Filmleri Haftası başladı. 3 hazirana dek sürecek hafta boyunca, yeni akım Türk sinemasının uluslararası alanda yankı yapmış filmleri gösterilecek. Tevfîk Başer'in "Sahne Cennetten Kaçış", Fehmi Yaşar'ın "Camdan Kalp", Ali Ö7gentürk"ün "At", Tunç Başaran'ın "Piano Piano Bacaksız". Erden Kıral'ın "Hakkân'de Bır Mevsım". Yusuf Kurcenli'nin '•Karartma Geceleri"\eNesli Çölgeçen'in "Züğürt Ağa" adlı filmlengösterime sunulacak. Glenn Ford ağır hasta • SANTAMONICA (A.A.)- Amerikalı ünlü aktör Glenn Fordun ağır hasta olduğu bildirildi. Kalıforniya'daki Santa Monıca kenlı St. John Hastanesi sözcüsü. iki hafta önce kalp ritminde düzensizlik veakcığerlerinde pıhtılaşma teşhısiyle hastaneye yatınlan ünlü aktörün durumunun çok kritik olduğunu belirterek, "Zatürree başlangıcı da var \e ıyimser olmamız için bir neden yok. Hasta yoğun bakımda ve hâlâ mücadele ediyor. ancak gücü gıderek azalıyor" dedi AndakveAfşar Altın Orfe'de • İSTANBLL(A.A.>- Bulgaristan'da 3-7 haziran tarihleri arasında yapılacak olan Uluslararası Altın Orfe 92 Pop Müzik Festivali'ne Türkiye'yi temsiletmek üzere Selmı Andak ve konuk sanatçı olarak Esın Afşar katılacaklar. Festival kapsamındaki Uluslararası Şarkıcı Yanşması'nda Türkiye'yi Nezih Karabiber tcmsil edecek. Esin Afşar da Altın Orfe'de bir konser \erecek. Afşar. 1970yılında Türkiye'ye üçüncülük ödülü kazandıran "Gurbet Yorganı" adlı şarkıyı da scslendirecek. Akbank Çocuk Tiyatrosu Almanya'da • Kültür Servisi- Akbank Kültür Sanat etkinlikleri içınde 20 yıldır faaliyet gösıeren Akbank Çocuk Tivatrosu 2-19 Haziran 1992 tanhleri arasında Almanya turnesineçıkacak. Çetin İpekkaya'nın yazdığı, Alman tiyatro yönetmeni Marietta Rohrer'in sahneye koyduğu "İnci" adlı oyun, ilk olarak 4 haziranda Schöneberg Beledıyesi Kültür Evi'nde sahnelenecek. Almanya turnesi daha sonra Bonn, Berlin, Hamburg, Münster. Stuttgart, Karlsruhe ve Hannover kentlerinde sürecek. Yapı Kredi Festival) • Kültür Servisi- 5. Uluslararası Yapı Kredi Gençlik Festivali kapsamında bugün saat 21 00'de Danimarka'dan caz topluluğu The Dixılanders Rumelihisan'nda. Çekoslovak> a'dan vokal grubu Close Harmony Fnends ve Pop-Jazz Shovv Band. Kalamış Marina'da konser verecek ler. 'Postaa Kapıyı İki Kere Çalar'ın yönetmeni Bob Rafelson Türkiye'deydi Amerika'yı arayaıı Amerikalı• 'Türkiye'ye, hemen her- kes, bu ülkeye gebnememi söylediği için geldim. Ben gerçek bir seyyahım. Ülke- nizi de yürüyerek gezdim. En çok Doğu'yu, Karade- niz'i, Baü sahillerini sev- dim." ATİLLA DORSAY Amerikan sinemasının kendi- ne özgü ilginç sinemacılarından biri olan Bob Rafelson, uzunca bir süredir Türkiye'deydi. Amerika'dan dostlannın ver- dikleri "tiyo'Marla burada En- gin Cezzar, Haldun Dormen, kilim uzmanı Belkıs Balpınar ve de bendenizle ilişki kuran Rafelson, 3 haftahk bir süre bo- yunca ülkemizi dolaştı, Güney kıyılan dışında her yere gitti. Birkaç gün de İstanbul'da kaldı. Ve ülkemizin bir dostu olarak ve yeniden gelmeye söz vererek gitti. Rafelson, Amerikan sistemi içinde kışilıkli, bağımsız tavırlı bir sinemacı olarak bılini\ or. - Bay Rafelson, bize sinemaya girişinizden, bağımsız bir yapmıcı olarak çahştığuuz ve "Easy Rider"in yapımına katddığmız ilk günlerden söz eder misiniz? - Yönetmenin kendi fikirleri- ni uygulayabileceği, kişisel bir sinema yaratmak istiyordum. ABD'de yapılan bu değildir. Burt Schneider'le ben, bu tür düşünen yönetmenleri destek- lemek için şırketı kurduk. "Easy Rider", şirketin değil, tüm bir bağımsız Amerikan si- nemasının bayrak-filmi oldu. Ama daha sonra, kendi yönet- menlik çahşmalanma yoğun- laşmak için yapımcılığı bı- Bob Rafelson, en büyük tkari başansına, Jessica Lange ve Jack Nicbolson'ın oynadıklan 'Pos- tacı Kapıyı tki Kere Çalar' adh fOmk ulaşnuşb. raktım. - tlk filmlerinizin yapım se- rûveni nasıl oldu? Jack Nichol- son'la dostluğunuzun bunlara katkısı neydi? - İlk fılmim olan "He*Ti çektiğimde, Nicholson bu filme yazar olarak katıldı. O zaman- lar aktör değıldı, olmak da is- temiyordu. Ama öylesine ola- ğanüstü yüz ıfadeleri vardı ki aktörlüğü kafasına ben sok- tum. "5 Kolay Parça" ve "Mar- vin Gardens'm KralT'nı birlik- te tasarladık ve yazdık. O ayn- ca bu fılmlerde oynadı. Bunlar, çok belirlı bır öyküsü olmayan, Amerikan kültürü- nün çok belirli alanlannda ge- çen, oyun tarzı biraz doğaçla- maya dayah fılmlerdi. Ve eğer özgür, bağımsız, sistem-dışı vb. diye adlandınlabilecek bir Amerikan sineması varsa, bu fılmlerin büyük katkısı olmuş- *ur. Kendisini arayan bir Ame- rika'nın ve Amerikalı'nın film- lenydi bunlar.. — "Stay Hungry"yle Arnold Sdmarzenegger'i sinemaya sokmaktan dolayı berhangi bir vicdan azabmız var mı? - Bu fılmi, ABD'nin güneyi- nin yeni haline eğilmek, Anka- ra gibi, çok eski olmayan bir kent olan Alabama, Birming- ham'm kültürel kimliğini ver- mek için çektim. Aynı zaman- da, Amerikan vücut geliştirme- cibği üzerine de ilkfilrndibu. Bu yüzden anlaşılmadı. ancak Avrupa'da çok beğenildi. Ar- nold'a gelince, öylesine zavalh bir bakışı vardı kı, unutamam. Sövlenenler Çok gelişmiş bedeni içinde, iyi yürekli, utangaç, içedönük bir insandı. Jack birkaç yıl önce bana şöyle dedi: "Şimdi sana ceza olsun diye, Arnold'la bir film daha çekmen gerekir!" - "Sonra 'Postacı' ve üntü mutfak sahnesi var... - Bu fılmden kötü anılanm var. 4.5 yıldır film yapa- mamıştım, bunun için bir şirke- tin koşullannı kabul edip bu fil- me giriştim. Tek koşulum, Jack'ın başrolde oynamasıydı, kabul edildi. Mutfak sahnesi çok abartıldı, sanatçılann ger- çekten seks yaptığı bile yazıldı. Bunlan yazanlar, hiç filîn çeki- minde bulunmamış anlaşüan!.. Aslında tek yaptığımız, ro- manın (James McCain'in ünlü romanı), Lana Turner'lı ilk çekıminde olmayan asıl cinselli- ğını perdedegöstermekti. - Bizim gördüğümüz son filmi- niz olan "Kara Güneş Dağlan- Mountains in the Moon", di- ğerlerinden çok farklı bir öykü- yu, 19. yüzyıl tngiliz kâşifi Sir Rjchard Burton'un serüvenini anlatıyor. Bu kişilik sizi niçin çekti? - Bu benim en kişisel fılmim. Çünkü Sir Burton, benim hay- ran olduğum bir kişilik. Yalnız- ca kâşifliği, serüvenciliği do- layısıyla değil. Aynı zamanda, hayranı olduğum Doğu öykü- lerini, "1001 Gece Masallan"- nı, "Itırb Bahçe"yi ilk kez tngj- lizceye çeviren adam olduğu için de... - Türkiye'ye niçin geldiniz? Bu ülkeyi nasıl buldunuz? - Türkiye'ye, hemen herkes bana bu ülkeye gelmememi söylediği, bunun çok tehlikeli olduğunu söylediği için geldim. Ben, gerçek bir seyyahım. Ve ülkeniz beni çok çekiyordu. beni daha da kamçıladı. Ben, yürüyerek gez- meyi severim. Bir kez Afrika'da 850 mil yürüdüm. Ülkenizi de özellikle yürüye- rek gezdim. Ve bayıldım. özel- likle insanlanmzın iyiLkseverli- ği. yumuşaklığı beni büyüledi. En çok Doğu'yu, Karadeniz'i, Baü sahillerini sevdim diyebili- rim. Özel öğrencisi Biret, oğlu Roland ve kızı Irene, çağımızın büyük piyanisti KempfFi anlattılar Savaşıyla, saııatıyla tüm çağı solumuştu EVtN tLYASOĞLU Çağımızın büyük piyanisti VVühelm Kempff, ölümünün bi- rinci yıldönümünde tek özel öğ- rencisi İdil Biret'in bir resitali> le anıldı. Alman konsolosluğun- daki konser için KempfTin oğlu ve kızı da İstanbul'a geldi. Bir süre önce ailesinin ısteğı ile Potsdam'da (Berlin) Büyük Friedrich'in şatosunda yine KempfTin piyano yapıtlann- dan oluşan bir resital vermiştı Idil Bıret. Sonradan Marco Po- lo şirketi tarafmdan plağa alı- nan bu yapıtlar da bugünlerde piyasaya sunuldu. Böylece yir- minci yüzyılın en büyük piya- nistlerinden biri olarak bildiğı- miz Wilhelm KempfTin kendi özgün bestelen ve Gluck, Bach, Mozart gıbi bestecilerin yapıt- lanndan pıyanoya uyarladığı transkripsiyonlan ilk kez plağa alınmış oldu. 1895-1991 arasında yaşamış Wilhelm Kempff. Yirminci yüzyılı ilk gençlik yıllannda karşılamış ve tüm çağı, nere- deyse sonuna dek, savaşıyla, acısıyla. coşkusuyla; yenilıkleri, başansı, sanatı ve bilimiyle so- lumuş. "Ilimdeki bu başdöndürücü ilerleme insanın insan olma ni- teliğinden bir şeyler alıp götü- rüyor, Tcorkuyorum. Belki de piyanistliğim ile bestelerim ile insanlardan yitip gitmekte olan şeyleri tamamlamaya cahşıyo- rum"dedişni anımsıyor kızı ve oğlu. İdil Biret, onu iÜc kez \edi yaşında tanımış. Paris'te ona ilk • Ünlü Alman pi- yanist Wilhelm Kempff, Türkiye'ye ilk kez 1927'de gel- miş, Atatürk'le sa- bahın beşine kadar sohbet etmişti. Kempff, yıllar son- ra İdil Biret'in ho- cası oldu. Ölümü- nün birinci yılında, Biret ile ünlü müzis- yenin oğlu ve kızı bir araya geldiler, Wilhelm KempfTi anlattılar. İdil Biret, hocası VVilhehn Kempff ile. çaldığı günden sonra son yılla- nna dek sürekli öğrencisi, izle- yicisi olmuş. Henüz on bir ya- şında iken Kempff onunla Mo- zart'ın iki piyano konçertosunu çalmış. "Babamız bu olaydan çok et- kilenmişti. İdil'in bir gün dün- yanın en büyük pi>anistlerin- den bın olacağına daha o gün- lerde inanmıştı. " dıyor çocuk- lan. Öte yanda İdil, hocasını ilk zamanlar bir "amca" gibı ka- bul ettiğini, günler, yıllar geç- tikçe onun tarihi kişiliğıni, de- rin kültürünü kavramaya baş- ladığını anlatıyor: "Yalnız piyano çalmak de- ğildi bana öğrettiğı. Goethe'ye benzer bir yaşam felsefesi vardı. Bugünü geçici kabul ederdi. Hep eski uygarlıklan salık verirdi." Bizim müzik dünyamızda da NVilhelm KempfTin unutulmaz bir yen vardır. Nıce kuşaklar ilk gençlik yıllannda tek büyük piyanist olarak Kempffı dinle- di. İstanbul-Ankara'daki resi- talleri ile bir tarih yaşattı. 1927'- de gelmiş ilk kez Ankara'ya, sonkezdel963'te. 1927'de Halkevi'ndeki kon- serden sonra Atatürk onu Çan- kaya'ya davet etmiş ve sabah saat beşe kadar reformlannı anlatmış. Batı düşüncesi çerçe- vesinde Batı müziği eğitimini nasıl getıreceğini sormuş. KempfTin Furtwngler'ı öner- mesı, oradan da Hindemith'in getirtilmesi ve ilk konservatu- var iskeletinin kurulmasına yol açan olaylann başını çekmiş Kempff. Tam seksen yıl aralıksız kon- ser yaşamını sürdürmüş. İlki 1920'de olmak üzere yüzlerce plak yapmış. Menuhin, Casals, Foumier gibı müzisyenlerle oda müziği kayıtlan yapmış. 1901'- de sahneye ilk adım atüğı gün- den beri dünyanın dört bır ya- nında dinleyici önüne çıkmış. Kızı ve oğlu, İkinci Dünya Savaşı yıllanndan aab günleri anımsıyorlar. Babalannın on- lan savaş merkezinden kaçırdı- ğını, kendisinin Berün'de tu- tuklanıp iyi bir generalin eline düşerek "Alman halkının bu adama ihtiyacı var, onuzindan- da çürütemezsiniz" deyip kur- tardığjnı. bu arada bazı özgün bestelerinin notalannın yandı- ğını anlatıyorlar. KempfTin anılanm derlediğı bir kitapla bir de fotoğrafçılık üstüne yazdığı kitabı var. "Her gün aklıma onun öğrettıği bir şey geliyor hâlâ.." diyor İdil Bi- ret. "Katı bir stile bağL kalıp, değiş-mez yorumlar getirmek de- ğildi istediği. Bestecinin, yazdığı notaya, nüansa bağb* olmayı, ama çaldığın esere ruh katmayı ögretti bana." Kempff ekolünün tek mirasçısı olarak öğrenciye- tiştirmeyi düşûnüyor mu İdil Biret? "Belki" diyor, "çok sev- diğim, çok yetenekü biri çıkarsa karşıma, küçük yaştan başlayıp yetiştirebilirim." Mevsimin son müzayedesinde 250 antika eser saüşa sunulacak Sultan gümüşleri açıkarttırmada • Antik AŞ'nin 2 haziranda Swissoterde düzenle- yeceği müzayedede 5 Osmanlı sultanının tuğralı gümüş eşyalan da yer alacak. Müzayede, Korun- maya Muhtaç Çocuklar Vakfı yaranna bir baloyla bütünleştirildi. Kapak tutamağında mason simgelerinin yer aldığı gümüş man- gal, müzayedenin en pahalı antika eseri. Fransa'da yaptırılan 800 a var gümüş mangalın açılış fi>atı 250 milvon lira. Kültür Servisi - Antik AŞ'nin bu sezon gerçekleştireceği son antika eserler müzayedesi 2 ha- ziran salı günü saat 20.00'de İstanbul Svvissotel'de yapıla- cak. 250 eserin satışa sunulacağı müzayede. Türkiye Korunma- ya Muhtaç Çocuklar Vakfı ya- ranna bir baloyla bütünleştiril- di. Müzayededen sonra Nükbet Dunı da bir konser verecek. Antik AŞ'nin 146. müzaye- desinde açılış fıyatı en vüksek antika eser, 250 milvon lira ile bır gümüş mangal. Sultan II. Abdülhamit döne- minde Fransa'da özel olarak ^arav için yaptınlan mangalın uzennde Masonlann önem verdiği simgeleri içeren yanm küre bir kapak yer ahyor. 800 ayar gümüş mangalın kapak tutamağı pergel. gönye, durbün gibı Mason simgelerin- den oluşuyor. Sultan II. Abdülhamit tuğ- ralı gümüş Aznavur tepsi 80 milyon liradan. J9. yüzyıl ya- pımı çift Sevres vazo 65 milyon liradan satışa cıkanlacak. 16. yüzyıl İznik çinilerjnin bütün özelliklerini taşıyan İznik tabak ile ressam Süleyman Seyyit'in (1842-1913) tuval üzerine yağlı- boya Natürmortu'nun açılış fi- yatlan ise 60'ar milyon lira. Öte yandan müzayedede açılış fiyatlan 50 milyon lira olan üç antika eser var: Sultan II. Abdülhamit tuğ- ralı, dalgalı Aznavur işcilikli gümüş tatlı takımı ve tepsisi; 19. yüzyıl Fransız yapımı. onji- nal altın varaklı salon vitrini; Fransız 16. Louis koltuk takımı. Kanepe ve iki koltuk- tan oluşan takımın oyma ahşap bölümleri varak yaldızh. Müzayedede satışa sunula- cak 250 antika eser arasında Sultan II. Mustafa, Sultan III. Ahmet, Sultan Abdülaziz, Sul- tan Abdülhamit ve Sultan Ab- dülmecit dönemlerinin tuğralı gümüş eşyalan, 18. ve 19. yüzyıllara aıt tombaklar. hey- keller, Sevres vazolar, Beykoz opalinler, halılar, saray mobil- yalan, hatlar, fermanlar. avize- ler ve tablolar yer alıyor.Tur- gay Artam'ın yöneteceği rnüza- yedede, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti ve Güzel Sanatlar Bir- ligi'nin kuruculanndan ressam Hikmet Onat'ın (1885-1977) duralit üzerine yağhboya "Sala- cak' tablosu, 45 milyon lira açılışfiyatıylasatışa sunulacak. 1920 sonlan yapımı ampir tuvalet aynası ile 15. Louıs stili altın varak kaplı, dört koltuk ve bir kanepeden oluşan Fransız salon takımının açılış fiyatlan ise 40"ar milyon lira. EN PAHALI BEŞ ESER A Gümüş mangal / 250.UO0.UO0 TL Gümüş Aznavur tepsi/ 80.000.000 TL Çift Sevres vazo / 65.000.00' TL tarik tabak / 60.000.000 TL Süleyman Seyyit Natürmort / oo.oM.000 TL Prof. Dr.Emre Kongar: Bizdefestivaller, sebzeçorbasıgibi IZMtR(AA) - Kültür Ba- kanlığı Müşteşan Prof. Dr. Emre Kongar, Türkiye'de son yıllarda bir "festival ve şenlik enflasyonu" ya- şandığını belirterek "Bizde festivaller. sebze çorbası tü- ründen, karmakanşık hazır- lanan eylemlerdir. Bu senlik ya da festivallerde sanat, tica- rete kurban edilmektedir" dedi. Kongar, "Türkiye'de ne kadar belde varsa, hemen he- men o kadar festival var. Şu günlerde telefonlanmız. 'Kı- tabımı satın alın' diyen bazı şair ve yazarlar ile 'Kiraz, karpuz, alageyik festivali ya- pacağız, para verin' diyen bel- de başkanlan ya da politi- kaalann talepleri ile adeta ki- litlenmiş durumdadır" biçı- minde yakınarak "Bakanlığı satsak, bütçemizi versek, bu işin altından kalkamayxz. Herkes göbeğini kendi kessin. Bize güvenip de festival yap- maya kalkışılmasın" uyansı- nda bulundu."Kasaba şen- likleri" olarak nitelendirdiği etkinüklenn,"kültür festiva- li" adıyla ülke çapında yaygın- laştınlmasının bir anlamı ol- madığını da vurgulayan Prof. Kongar, bu konuda şunlan söyledi: "Bütün bu festivaller ve şen- likler, aslında tam anlamıyla pazarlama amaana dönük et- kinliklerdir. Bu festivallerde. sanatın, ticarete, üstelik doğru- dan kendisini ilgilendirmeyen bir ticarete kurban edildığine tanık oluyoruz. Türkiye'de, her beceriksiz Batı aktarmacılığın- da olduğu gibi festival konu- sunda da gereksız ve ustelık zevksiz bır moda doğmuştur. Sonuçta da bir senlik ve festival enflasyonu yaratılmıştır." Her tür festivalde temel amacın, Türk kültür ve sana- tının ulusalbğının pekiştınle- rek, evrenselleştirilmesi ilkesini benimsemesi olması gcrektiğıru savunan Kültür Bakanlığı Müşteşan Prof. Emre Kongar, "Ticari ürün pazarlaması ile sa- nat festivalleri kesinlikle birbi- rinden aynlmahdır. Kavun, karpuz şenliği ile film festivali birlıkte olmamalıdır" görüşünü vurguladı. AnaYıU]k92çıkb Kültür Servisi- Ana Yaymahk, ABD'de her yıl 1 milyon adedin üzerinde satı- lan, dünyada yüz mılyonlarca insanın yararlandığı, dün- yanın en kapsamlı yıllığı Bri- tannıca Book of the Y'ear'ı . bu yıl da Türkçe olarak yayım- ladı. . Ana Britannica'nın ta- mamlayıcı nitelığindeki Ana Yılhk 1992. Britannica Book of the Year'ı Türkiye üzerine bilgilerle genışletılrniş olarak sunuyor. Ana Yıllık 92'de. Körfez savaşından Sovyetler Birliği'- nin dağılmasma. Ortadoğu banş görüşmelerinden si- lahsızlanma alanındakı geliş- melere, Türkiye'de genel se- çimlerden yeni iktıdann eko- nomik gündemine ve Kürt sorununa kadar geçen yıl dünyada ve Türkiye'de ya- şanan tüm gelişmeler, ko- nulannda uzman kişiler tara- fmdan kapsamlı bir biçimde ele alınıyor. Ana Yılhk 1992'de aynca. 218 ülkenın temel gösterge ve bılgilerinj, en yeni verilerle bul- mak olası. Ülkelerin siyasal ve ekono- mik yapılan, demografik bılgi- leri. yüzölçümleri, milli gelir, sa- nayı, ticaret, tanm. ulaşım, ileti- şim, eğitim ve sağlık verileri, "Karşılaştırmalı Ulusal İsta- tiskler" bölümünde yer ahyor. Yüzlerce fotoğraf. çizim, şe- ma. harita ve tabloya yer veren Ana Yılhk 1992'de. konular bil- gı işlem ve bılişım sistemlerin- den çevreye, edebiyattan eko- nomıye, sektörel gelişmelere, si- nemaya. spora kadar 46 ana başlık altında toplanıyor.Ana Yılhk 1992'de alfabeük dizin her konuya kolayca ulaşma ola- nağı veriyor. Eczaabaşı Anıtsal Yapıt Yanşması Büyüködül MeriçHızal9 ın Kültür Servisi- Eczaabaşı Topluluğu'nun 50. yıhnda düzenledıği Anıtsal Yapıt Yanşması sonuçlandı. Yanş- manın büyük ödülünü tstan- bul Mimar Sinan Universitesi Heykel Bölümü öğretim üye- si Doç. Menç Hızal'ın >apıtı kazandı. Ulusal düzeyde ge- niş bir katıhmın gerçekleştiği ve 62 yapıt tasanmının gön- derildiği yanşmada; Oya Ko- çan, Ah Osman Kaçar ıle Kurtul Erkmen Gökhan Bakırküre ve V. Ömer Ata- gün grubu mansiyon ödülle- rini aldılar. Yurdaer Altıntaş. Prof. Adnan Çoker, Şakir Ec- zacıbaşı, Ferit Edgü, Prof. A. Teoman Germaner. Prof. Bü- lent Özer ve Yük. Mim Do- ğan Tekeh'den oluşan seçicı kurul, hazırladığı raporda Me- riç Hızal'ın yapıtının "Gerek konuyu plastik bir dille dina- mik bir biçimde gerçekleştirme- si, gerek mimari bir yapıt önün- de söz konusu yapının ana özel- liklerine tecavüz etmemesi ve hatta yapı ile tümleşme yolun- da bir çaba göstermesi, tüm so- yut görünümüne karşın insan boyutuna saygıyı ön planda tutmasından ötürü" ödüllendi- rildiğinibelirtti. Meriç Hızal'ın yapıtı, Eczacı- başı Luleburgaz Ilaç Tesisleri'- nin 3 Eylül 1992 tarihindeki res- mi açılış gününde tamam- lanmış olacak. Eczaabaşı Top- luluğu'nun 50. yıhnda düzenle- diği Anıtsal Yapıt Yanşması'- nın büyük ödülü 40 milyon, mansıyonlar ise 10'ar milyon li- ra idi. Kolejlere, Anadoh Liselerioe Hazırlananlar!. LISKUR T ERENKÖY.Kantarcı Rıza Sk. İ i v a n ) No: 10 363 77 86 - 359 30 68 - 356 04 44 HIÇ BİR YERDE ŞUBEMİZ YOKTUR.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle