03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUBtYET 16 MART1992 PAZARTE9 18 HABERLER BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Bir cins geyik. 2/ Rey... Demokra- si. 3/ Büyük çivi... Eli işe yatkın, bece- rikli... Bir görevin yürütülebilmesi için merkez olarak seçilen yer. 4/ tsrail parlamentosuna verilen ad. 5/ Eski- moların buzdan yaptıkJan kulübe- İere verilen ad... Yararlı, kazançh. 6/ Temiz... Soylu. 7/ Derebeylik Ja- ponyası'nda en aşağı sınıfı oluştu- ran halk... Kanşık renkli. 8/ Rad- yum elementinin simgesi... tçd ilin- de bir ilçe. 9/ Genel görünüm. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Yahudi takviminde en kutsal sa- yılan perhiz gttnü. 2/ Kaçak tü- tün... Eski bir siyasal partinin sim- gesi. 3/ Bakrac, kova. 4/ Eylemle- ri olumsuz yapmakta kullanılan ek... Başlıca içeceğimiz... Güneş doğmadân önceki alaca karanlık. 5/ Ankara'nın bir semti... Dar, uzun ve hafif bir kayık. 6/ Maydanozgillerden hoş kc- kulu bir bitki... Yüz metrekare tutannda yüzey ölçüsü birimi. 7/ Kromun simgesi... Balık yumurtasıyla yapılan bir tür me- ze. 8/ Motorlu taşıtların elektriğini sağlayan aygıt... Canlıla- nn bölümlenmesinde, dallann bir araya gelmesiyle olusan bir- lik. 9/ Bir kabın oylumunu ve alabileceği miktan hesaplama. HAVA DURUML / O T . T . T . T , ! ( HAVA SICAKlJĞi; Türkiye'de Bitlıs Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankın 3 4 4 5 7 2 5 9 11 10 10 7 p. bulutlu yağmurlu yağmurlu yağmuriu yağmurlu yağmuriu Çorum 2 7 vağmurlu Adana Adıyaman Afyon Amasya Ankaıa Antalya Artvin Aydın Ağn Balıkesır Bılecık 6 6 I 2 2 5 1 7 -10 6 4 17 17 8 7 7 14 11 12 12 12 11 yağmurlu yağmurlu yağmurlu yağmurlu yağmurlu yağmurlu p bulutlu yağmurlu yağmurlu yağmurlu yağmurlu Deıuzli Diyarbakır Edirne Elaal Emncao Erzurum Eskısehır Gaaantep Gıresun Gümüşhane Hakkân 5 3 2 2 0 -12 3 4 6 0 -7 13 15 7 9 7 4 8 15 16 11 4 vağmurlu az bulutlu yağmurlu karh karlı p. bulutlu Yağmurlu yağmurlu p. bulutlu p bulutlu p. bulutlu Bıngöl -2 8 p. bulutlu Hata> Isparta fçd lstanbul İzmir Kars Kastamonu Kavsen Kırklareh Kırsehır Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manısa K.Maraş Mardin Muğla Mus Nevsehır Nıgde Ordu Rize Sakarya Samsun Sıin Sınop Sıvas Tekırdağ Tokat Trabzon Tunceli Ş.Urfa Uşak Van Yozgat 3 8 i 7 -12 2 2 2 3 4 i 1 2 7 5 4 5 -5 2 2 4 6 6 6 2 6 2 5 2 6 0 5 2 -7 2 10 15 8 14 4 7 6 6 6 8 8 8 9 12 13 16 11 3 8 8 15 17 II 17 16 10 7 9 8 17 7 16 10 6 7 yağmurlu yağmurlu yağmurlu yağmurlu p. bulutlu yağmurlu karlı yağmurlu yağmurlu Yağmuriu yağmurlu yağmurlu yağmurlu yağmurlu vağmurlu p. bulutlu yağmurlu p. bulutlu yağmurlu yağmurlu p. bulutlu p. bulutlu yağmurlu p. bulutlu p. bulutlu yağmurlu yağmurlu vağmurlu yağmurlu p bulutlu karb yağmurlu yağmurlu p bufutlu yağmurlu 4 16 vağmurlu Zonguldak 6 10 vağmurlu Yağışlar etkffi Çevre Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre bütûn bötgelerimiz parçalı ve çok bulutlu. Marmara, Ege, Akdeniz, !ç Anadolu, Barı Karadeniz, Orta Karadeni/'in iç kesünleri ile Doğu >e Giineydoğu Anadolu'nun batısı yağtşiı geçecek. Yağışlar genellikle yağmur, yer yer sağanak, yurdun iç kesimleruıde yükseklerde karla kanşık yağmur ve kar şeklinde olacak. Hava sıcaklığında değişiklik beidenmiyor. Rûzgâr, gûney ve batı yönlerden orta kuvvette, batı bölgeterimizde kuvvetli oiarak esecek. Denizlerimizde rüzgâr, Karadeniz, Marmara ve Kuzey Ege'de yddız ve karayelden 3-5, Baü " " Karadeniz, Marmara ve Kuzey Ege'de 6 kuv vetinde, saatte 10-21, Batı Karadeniz, .Marmara ve Kuzey Ege'de 27 deniz mili hızla esecek. Van Gölû'nde hava, parçalı bulutlu geçecek. Rüzgâr, gûney ve doğu yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Helsınkı W ^ St Petersburg Moskova ı < Ankara • Tebriz Kahıre» Dünyada Amsterdam p. bulutlu Atına 13 yağmurlu Bonn Cezayir Helsmki Lortdra Madrid Moskova Oslo Pans Roma 5 14 4 11 II 0 5 10 13 p. bulutlu az bulutlu karb p. bulutlu p. bulutlu karb çok bulutlu p. bulutlu p. bulutlu Amman Brüksel Berlın Baroelona Belgrad 17 6 4 11 4 p. bulutlu p. bulutlu p. bulutlu p. bulutlu karb St.Petersburj» 1 Sofya Şam Varşova Viyana 4 17 3 2 p. bulutlu karb p. bulutlu karb karb Bağdat 19 yağmurlu Zürih karb Oliver Stone: Çağdaş tarihin gerillasıyım PORTRE Boştorafi 1. Sayfuda gerilla, 68'leri geç yaşayan yeni banş eocuğu, paranoyak, toplumsa) tabip, ruh sağlığı uz- manı, Vietnam takıntısıyla bunalan tatminsiz" gibi çeşith isimlerle adlandınlan yönetmeni ile New York'ta 81. Sokak iel 5. Cadde'deki Stan- hop Oteli4nde başlayan, New York Üniversite- si'nde "Oliver Stonee; Içi ve Dışı" adlı fılmin açılışını izlemek üzere yolda devam eden söyle- şimizi "Geceyansı Ekspresi" ile açtık. STOjVf-Lübnan'dan gelirken Türkiye'ye uğramıştım, o zaman Türkiye'yi gördüm. Gerçekten çok iyi vakit geçirdim orada. Ge- ceyansı Ekspresi'ni yazarken Türkiye'ye ken- dimi çok yakın hissetüm, maalesef Geceyansı Ekspresi aynen benim yazdıgım haliyle fılme alınmadı, çünkü fılmi ben yönetmedim, örne- ğin metinde Türk ceza sisteminin tu- tarsızlığıru gösteren birkaç eğlenceli yer vardı. Aynca, hapiste Bill'ye yardım eden iyi Türklerin olduğunu da göstermeye çalıştım . Ama fılme geçırilirken kesil- di fılan, dolayısıyla ben sonuç- tan tümüyle sorumlu değihm. görece sorumluyum. Aynca, bu fılmin Türkiye'nin uluslararası imajırM kötû etkilemesine üzülü- yorum. Yine de bilmiyorum. Bunu gazetenizde yazabilecek misi- niz. Ama yıllar sonra bir Türk fılm yönetmeni "Yol" adh çok güzel bir film yaptı, bu filmdeki hapishane bizim "Geceyansı Ekspresi"ndekinden daha kö-- tüydü. - Billy'ninhikâyesinasıl dikka- tinizi çekti? STONE- Billy ile ilk kez New York'ta karşılaşüm, geri dön- düğünde havaalanında bir basın toplantısı yapıyordu. Colombia Pictures'tan Peter Gruberg televizyonda bu basın toplantısını gördüğünde çok iyi bir fılm konusu olduğunu dü- şünmüş, hemen hayat hikâyesini satın almış, bir yazar bularak hayat hikâyesini kaleme aldır- mış, dolayısıyla kitap Columbia Pictures'ın verdiği komisyonla yazıldı. Film metnini benim yazmamı istediler. O nedenle birkaç gûn New York'ta Billy ile bir araya geldim. I976'da İngiltere'de yazdım metni, 1978'de fılme ak- tanldı. 1978'de piyasaya çıktı. 3.5 milyon gibi bir bütçesi vardı, ama dünya çapında bir şey oldu ve 100 milyon kazandı. - ABD'de J.F.Kfilnûne gelen tepki, Türk kamuoyunun Gece- yvnsı Ekspresi r pe gösttrm&tep- kıye çok benziyor. Kısacası, bu fihnlerle toplumsal psikolojinin benzer sinirlerine bastyorsunuz. Nasıl açıkbyorsunuz bu benzerli- rum, çünkü ticari destek bulamıyorum. Biz hâlâ bu koşullarda dahi rekabet ediyoruz, başanyoruz. - Geçen hafta Washington'da Senato İstihbarat Konûsyonu Başkatu ve temsilcilerin yanı sıra eski CIA Başkaıu Hitöam Colby, eski FBl ve CIA Başkaıu Wilham IVebster ile görüştünüz. 2029 yıhna kadar açıklanmast yasakUuum dosyaJan açacaklar nu? STONE-Evet açacaklar, kaçınılmaz bir du- rum, karar hazır,, iki hafta içinde karar yeniden meclise sunulacak ve onaylanacak. Elleri mahkûm. - Niçin gerçek olaylan seçiyorsunuz? Stilûıize sine -gazeteciHk denebitir nü? STONE-T&bn böyle nitelendirebilirsin, ama biz gazeteci gibi işlev görmüyoruz, dramatik film yapımcılan olarak işlevimiz var. Bir karşı mit ya- ratıyoruz, VVarren Komisyonu'nun mitolojisine karşı. Sinemanın OLİVER STONE STONE- Benim filmlerim be- nim gerçeküğimi, doğruya be- nim yorumumu, gerçeği an- layışımı yansıtıyor, ben insan- lann saklamak istedikleri, dü- şünmek istemedikleri şeyleri or- taya cıkanyorum, şaka olarak kendimi "Gerilla Tarihçi" ola- rak nitelendiriyorum. Resmi tarih, sık sık gerçeği çarpıüyor, dolayısıyla 60'larda ve 70'lerde gördüğüm ve ya- şadığım şeyleri genellikle gaze- telenn yorumladıklan biçimiyle görmüyorum ben. Her zaman olaylar basite indirgeniyor. Yanlış sımflandınlıyor, yanlış tanımlanıyor. Vietnam savaşı hiçbir şekilde gerçekte oldu- ğu gibi yaalmadı, aynı şekilde Kennedy'nin öl- dürülmesi de. - Filmlerin en büyük ariistik başarısı, seyirdyi olayı sizin gördûğünüz şekilde içine ahp, sizin olay karşısmda hissettiklerinizi hissettirebitmesL Görüntü ile böyle bir güce saUp olmak sizi Uç şüpheye düşürmüyor mu? STONF- Hiçbir zaman. Tersine, bu güce sa- hip olmaya bayılıyorum. Bu güç curnhurbaş- kanının gücüyle karşüastınlınca ya da yar- gıcın gücüyle karşılastınlınca bir hiçten iba- ret. VVarren Komisyonu'nun Amerikan tari- hin 30 yıl kapatma gizli dosyalara kaldırma gücüne ne demeli. Hükümetteki bu orospu- lann, bu korkaklann karşısında benim ne gü- cüm var, benim gücüm son derece kısıtlı, mi- nimum. Ben kendi gücümle mücadele ederek bir filmi ortaya cıkanyorum, televizyona bile sokamıyo- gücunun top- lumsal gerçekçilik olduğuna inanıyorum. Bu filmlerin hep- si benim gerçeği algılayış biçi- mim.benim kendi hikâyelerim. Basın, Amerika'da ya da her yerde sanatçıyı ya da poli- tikaayı basite indirgemeyi, ge- nelleşürmeyi seviyor. Bu, ha- yatı boşa çıkanyor. Çünkü hayat bundan karmaşık. Me- sela şimdi "Stone sadece bir si- yasi direnişçidir" diyorlar ya da "Solcudur" diyorlar. Sı- nıflandırmayı severkr, damga vurmayı severler, 'Çılgın, pa- ranoyak, Stone sadece Viet- nam'ı dikkate alır' derler. Dolayısıyla, düşmanlann seni sevmeyenlerin değinne- nine su taşırlar. - Sanattaki yokuluğunuzda Vietnam 'ın yeri neydi? STONE- Seytanlan tanıdığjm bir yerdi orası be- nim, vakti zamanında. Hem Platoon'da hem de Born on the Fourth of July'da bunu ifade ettim. Aynca, bu konuda bir film daha yapmak istiyorum. Ama Kennedy fılmini yaparken hiçbir şekilde bu konunun et- kisiyle yapmadım. Kennedy'- nin öldürülmesi benim için Vietnam'dan çok Küba ile il- gili. Ama derinlerde bir yerlerde cinayetin kökleri soğuk savaş- ta yatıyor. Tabii, Vietnam benim için önemli bir büyüme aşa- masıydı. O benı kullandı, ben de onu. Leşimi çıkaramadı, geri geldim ve orası hakkında iki fılm yaptım. Benim dünya- görüşümü değişlirdi. Hayatın dibinde insanlann birbirini öldürdüğü noktayı görmek istedim. Bu deneyimi yaşadım ve geri döndüm bir nedenle. • J.F.K tarUşıhrken Normaıt Mailer, bir ara,filmin Ameri- kan toplumundaki paranoyayt yansfttığına ıtikkat çekti. Son- ra Üçüncü Dünya ülkelerinin nükleer süahlara sahip olduğu- nu bahane ederek bugün CIA '- nın daha güçlendirilmesi ge- rektiğini öne sürdü, üsteSk bunca yıl CIA 'nın yok edilme- sini savunmuş biri olarak. Siz ne düşünüyorsunuz bugün Amerikan liberallerinin CIA'- nın güçlendirilmesini savunması hakkında? Eski- den şikâyet edilen soğuk savaşparanoyasuunyeni bir biçimi değil nü bu? STONE- Doğru, benzer bir paranoya. Bugün önümüzdeki esas sorun bu değil mi za- ten? Dünya nereye gidiyor, Amerika egemen mi olacak, yoksa bir dünya sistemi mi oluşacak? Ben de düşündüm bunu, benim yaklaşımım, dünyanın çıkarlan açısından BM gibi bir örgü- tün işler durumda olması çok daha yararlı. İstihbaratlann karşılıklı savaşmak yerine iş- birliği yapması daha iyi olmaz mı?Ama, gerçekçi olursaİc bunlann olması pek mümkün değil. - J.F.K'mn sekiz akademi adayhğı almasından ntemnun musunuz? STONE- Tabii. bu benim için çok önemli, her türlü boktan fılm eleştirmeninden çok daha önemli. - Amerikan hülyasına inanıyor musunuz? STONE- Evct. Amerikan hülyasına inanıyo- rum, hem de çok. Hükümetin kötü bir hükümet olduğuna inanıyorum Buna karşın sistemin ken- disini yenileme gücü olduğuna da inanıyorum. 'Geç kalmış gerilla' Fransız Katolik bir anne, Amerikalı Musevi WallStrett bankeri bir babanın oğlu olan Oliver Sıone, New York 'ta doğdu. 15 yaşında annesi ile babası ayrılana dek mutlu, bir hayatıoldu. Annesi ile babasınm ayrılmasından sonra okulu terk edip, gönüllü olarak Vietnam'asavaşmaya gitti. Stone'un 1986 'dayazıp yönetıiği 'Platoon 'filmi Vietnam günlerinae kaşadıklarmm hikâyesi. Se- Oscar 'a adaygösterilenfilm, en iyiyönetmen ve en iyi film ödulüolmak üzere dört Oscar kazandı. 1968 'de A BD 'ye dönen Stonefilm dünyasma girmeyekarar verdi. New York Universitesifilm okuluna yazıldı. Stone 1987'de Stanly Weiger ile birlikte "WatiStreet" filminin metniniyazdı ve yönetti. Filmdeki rolüile Micheal Douglas en iyi oyuncu Oscarı 'm kazandı. 1988 'de Eric Bogosian 'm oynadığı "TalkRadıo"yu yönetti. 1989da Jim Morrison ve "Doors"rock grubunukonualan "Doors" fılmini yaptı. Stone'un yazıp- yönettiği diğerfılmler arasmda "El", "Barbar Conan", "Scarface; Sicilyalı",' 'Ejderhanın Ydı'' bulunuyor. Gerçek Öğreünenler Günü: 16 Mart T T lkemizde öğretmen okullannın %*J kuruluşundan bu yana tam 144 yıl geçti. Bu süre içinde öğretmen yetiştirme konusunda elde edilen başanlar, eğiümdeki tüm başanlarla özdeşleşerek yaşanageldi. Birbaşka deyişle Türkiye'de eğitimin gelişim çizgisi, öğretmen yetiştirme çabalanyla bütünleşti ve de o bütünsel çerçeve içinde genel bir seyir izledi. Kalın çizgılenyle anımsatılacak olursa: 16 Mart 1848'dekurulan ögretmenokullan, Atatürk Türkiyesi'nin "gerçek zafer"ini kazanacak olan irfan ordulannı yetiştirmiştir. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı izleyen günlerde, abece değişiminden laik okula ve öğretim birliğine, halkevlerinden ulus okullanna, eğitmen kurslanndan Köy Enstitüleri'ne vb. eğitim atılımlannda hep öğretmen yetiştirme olgusuyla eğitim gelişimi bir bütünselBk içermişür. Ne var ki klasiklerin yayımmı durduran, halkevlerini ve Köy Enstitüleri'ni kapatan gerici hareket, zamanla demokratik gelişmelere karşı olan militarist eğilimJerie bütünleşmiş, 12 Mart ve 12 Eylül yönetimleriyle toplumsal yaşama ağırlığını koymuştur. Işte bu uygulamalar, öğretmen yetişurme poliükalanna koşut gelişen eğitim geleneğinin kökünü kurutmaya yönelmiştir. Önce öğretmen okullannı eylemli biçimde kapatmış sonra öğretmenlik mesleğini YOK'ün uzaktan kumandasına terk etmiştir. YÖK, üzerinedüşeni yapmıştır: Var olan sisteme göre en yeteneksiz ve en yetersiz kadrolann öğretmen sıfaü kuşanması için akılalmaz bir aymazlığı yürütegeimiştir. (YÖK'e üniversitenin bir meslek okulu olmadığını anımsatmak bu yazının kapsamı dışında tutulmuştur.) 24 Kasım'ı "öğretmenler Günü" secip kutlanmasmı buyuran yöneticiler, Atatürkçülüğe karşı işledikleri suçu ödünleyen birmekanizma kullanmışlardır. Çünkü 24 Kasım, öğretmen okullannın kuruluş günü deği], Atatürk'ün başöğretmen seçildiği gündür. Şimdi sormak gerekir: Tıp fakülcelerininkökeni 14marta dayaruyorsa, hangi aklıevvel cıkıp "24 mart tıp bayramıdır ya da tabipler günüdür" diyebilir? Öğretmen okullannın kuruluşu I6martgününe rasthyorsa öğretmenlik mesleğini onurlandırmanın bayramı da 16 mart olur. Yok, "16 Mart 1848 Osmanlılar döneminde kalmıştır. Cumhuriyet tarihi içinde bir olgu seçilmelidir" deniliyorsa Cumhuriyet Türkiyesi'nin öğretmen yetişurmede ulaşüğı en görkemli aşama Köy Enstitüleri'dir ki bu durumda öğretmenler günü 17 nisan olur. i Sonuç olarak diyebilıriz ki ülkemizde' sivil toplum özlemleri kabuğundan ' taşmışür. Demokratikleşme ivedi bir • gundem durumuna ulaşmıştır. Böyle bir süreçiçinde öğretmenler günü de küçük bir aynntı sayılmayıp ' düzeltihnelidir. Eğitim sistemini gelışmeçizgısine ya da geleneksel rayına oturtmak için en küçük aynntılan gözetmek. örgütlü ve katılımcı öğretmen kitlesini onurlandırmak ve başanlı sonuçlar . almak yönünde önemli bir kararülıktır. M.AdemSolak Eğitim Bilim Dalı Uzmanı HukuKöğpetimi Avukatlık yasa tasansı, hukuk fakültelerinde öğrenim görmüş olanlann baro üyeliğine kabul edilebilmeleri ve avukatlık yapabilmeleri için Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı yetkilileri ile yüksek yargı organlan üyelerinden oluşan bir sınav komisyonu tarafından yapılacak sınavı başarmalannı öngörüyor. Bu yazının konusu, bu tür bir sınavın gerekli olup otmadığı olmayıp sınav komisyonunu oluşturanlann bu konuda yetkili olup olmadıklandır. Avukatlık gibi bir meslek dahnda faaliyet yetkisi hukuk öğrenimini gerektirir. Bu konuda yapılacak bir sınav da hukuk fakültesi öğretiminin bölünmez bir bütünüdür. Anayasa, 130. maddesi ile ortaöğretime dayalı öğretim görev ve yetkisini üniversitelere verdiğine göre yükseköğretimle ilgili her tür sınavın görev ve yetkisi de üniversitelere ait fakültelerinde kariyer yaparak görev alabilirler; ders vermeye, sınav yapmaya başlayabilirler, fakat onlann Adalet Bakanlığı ve baro yetkiüsi veya yargıç olmalan üniversitelerin yetki alanına girmelerine yeterli olamıyor. Anayasının 135. maddesi kamu görevlilerinin meslek kuruluşu üyeliğini zorunlu kılmıyor. Bu durumda Hazine avukatlan baro üyeliği smavına girmeden avukatlık yapabilecekler. Tasanya göre avukatlık sınavıru başarmayan bir hukukçunun yargı organlannda ve Adalet Bakanlığı'nda ve günün birinde avukatlık sınavı komisyonunda görev almasına hiçbir engel bulunmuyor. Vatandaşın yargı güvencesi, avukatlık smavını başaramamış yargıçlarla bu yargıçlann oluşturduğu sınav komisyonunun yaptığj sınavı başarmış avukatlara bıraküıyor. Cengiz Alatlı Y.Müh. Mimarj İzmir Yine namazan Yani ben mecbur muyum, her gece geç saatte pencerenin altmda kıyasıya çalınan, dönüp dolaşıp gelip bir daha çalınan davulun sesiyle uykumdan sıçramaya? Üstelik degece vakti sinirim oynayarak. Ama kabahat onda değil, onu orada dolaşüranda. Bunun hastası var, ameliyatlısı var, ihtiyan var, bebeği var, ertesi sabah erken kalkıp işe ya da smava gidecek, yolculuğa çıkacak olanı var. Davul sesiyle zorla uyandınlmak. benim oruç tutmama ve uyku uyuma özgürlüğüme bir saldın ve insan haklanna aykın. 11 Mart 1992 günkü Cumhuriyet gazetesinin Tartışma köşesinde yazan Sayın Ahmet Şönmez'e canı gönülden kaübyor ve ilgililere sesleniyorum: Durdurun bu ılkelliği! flterKutiu lstanbul Yenisigara isimleri: Kadın - Size bir ' 'efendi'' takdim edeyim? Erkek- Teşekkürederim,bendeniz "hanım"kullanırım! Adni (Akbaba) 13.8.1923 Ağaç yasamaktr Hz. Muhammed, "Yann kıyamet' kopacağmı bilseniz bile elinizdeki fıdanı dikiniz" diyerek ağaç dikmeye ve yeüştirmeye ne kadar önem verdiğini belirtir. Atatürk, "Yeşiü görmeyen gözler, göz zevkinden mahrumdur" diyerek aynı görüşü paylaşmıştır. Yeşil bir doğa, ancak ağaç yetişiinnekle kurulur. Dünya çevre bilımcisi, TV'deyaptığı birgörüşmede "Türkiye topraklannın büyük bir bölümü denizlere akmaktadır" dedi. Bu erozyonu ancak ağaç dikmekle önleyebiliriz. O haldeyurdumuzu yakın bir gclecekte çöl olmaktan kurtarmak istiyorsak önümüzdeki günlerde ağaç dikmeliyiz. Onlan salt dikmekle kalmamalı, aynı zamanda korumabyız da. Herkesin bir ağacı olmalıdıryaşanunda. Bunu gerçekleştirmekse ilgi ve biraz özenle olur. Ağaç dikmek özel bir yetenek istemez. Evsizlere bannak, doğaya korunak, yaşama seygidirağaç. Benim yetiştirdiğim ağaç sayısı yirmiyi bulmaktadır. Bu satırlan okuyan yurttaşlanmjn da en az iki ağacı } olmalı. Bu, her gün kirlenen '. dünyamıza bir yaşam olanağı ) verecektir. > SerolÖmerler Buca Lisesi Nâzun Hikmet ve dil TÜYAP Kitap Fuan'nın onuncusu geçen sonbaharda gerçekleştirilirken izde bırakmışü bende. Neden bırakmışü; ana tema Türkçeydi çünkü. Ana belgi ise "Türkçem, benim ses bayrağım"dı. Özellikle, 12 Eylülcülerce tasfıye edilen Türk Dil Kurumu'nun hâlâ kapalı olduğu ve demokrasinin kapısının aralanmaya çahşıldığı bir dönemde, değerh dilbilimciler, uzmanlarçalışmalanru, görüşlerini kamuoyuna etkin biçimde sunma fırsatı buldular. (Bu arada koalisyon hükümetinin bu gibi konulardaki adımlan merakla bekleniyor.) Dil önemlidir. Hem ulusal hem evrensel olarak. Bir ulusun, bir halkın yaşayışının; insan ilişkilerinin temel öğesi olduğu için önemlidir. Bilgi aktanmı için edebiyat için önemlidir. Konuşmak, anlaşmak, hissetmek için; iletişim için önemlidirdil. Asıl, Nâam Hikmet'i veonun Türk dilinin bir ustası olarak değerli katkısını anmak istiyorum. Kitap Fuan'nda, Nâzım Hikmet Vakfı'nın standı önünden geçip kendisi için açılan deftere iki satır düşerken "Nâzım Hikmet ve dil" ikşkisine dair çağnşımlarla dolmuştum. Nasıl ifade etsem o çağnşımlan, diye düşünürken, Nââm'ın 1930'luyıllardaodönemin büyük ve etkili gazetelerinden Akşam'da Orhan Selim müstear ismiyle yazdığı dil konulu fıkralar geliverdi aklıma... Işte birdemet onlardan, kır çiçeklerinin doğallığında ve tazeliğinde. "Dilimiz, dibinin derinliklerini kanştırarak suyun yüzüne birçok sözlerçıkardı. Bunlann içinde gerisin geriye, dibi boylayacaklaryok değildir. Birkaç söze takıhp köpükleneni, akanı görmeyenler var. Ne yapalım? Anadan doğma körlere gözlüğun yaran dokunmaz ki takalım... Dilimizin bugün içine girdiği dönüm yeri; konuşma diliyle yan dilinin arasındaki derin aynlığı kaldıracak; yalmz ikisini de temizleyerek ışıklandırarak bu işi yapatakum. Ben, kendi payıma, ne yeni sözlerden korkuyorum ne de birçoklannı yadırgıyorum... Beceriklibiryapıcı, kurulan yeni yapıda, onlann birçoğunu yadırgatmadan kullanabilir... İş becerikli olmakta... Dil yürüyor... Yürüyenin önünde durulmaz." (12 Nisan 1934, Akşam, Öztürkçe Düşünceler Dönüm . Yeri'nden aktaran: Metin Ülkü, Nâzım Hikmet, Oda Yay. 1976IST) "Dilimin sözleri değerli taşlara benzer. Değerli taşlar; kırmızı, yeşil, san, ak, boyalan boy boy; gözümün önünde serili durmaktadır... Işıl ışıl ışıldayanlar... Gözlerim kamaşıyor. Avuçluyorum. Parmaklanmın arasından dökülüyorlar, güneşli bir su gibi, pınl pınl.' Ben bir kuyumcu yamağıyım. Bu aydınlık taşlan birbirine çarparak işitilmemiş sesi çıkarmak istiyorum... Onlan öyle bir dizeyim istiyorum ki, gözlerimiz en güzel bir türküyü dinler gibi olsunlar." (15 Nisan 1934, aynı yer, aynı eser) MuzaflerA. Kara lstanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle