03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5Şubatl992 haberler Cumhuriyet3 PTT tarafmdan verilen iznin altmda eski Genel Müdür EmirrBaşer'in imzası var Alo BilgPye 6 aylık tekelhakkıHaber Merkezi- Alo Bilgi adıyla 24 saat özel telefon hatlanyla çalı- şan firmaya eski PTT Genel Müdürü Emin Başer'in 6 aylık tekel hakıkı tanıdığı prtaya çıktı. Verilen bu hak 15 martta sona ereçek. Alo Bilgi'nin İngiliz kurucusu Legion fırmasının hangi şartlar karşılığı tekel hakkmı aldığını PTT'ciler açıklamıyor. Ajda Pekkan'dan Emrah'a, Cem özer'den Haydar Dümen'e kadar 30'u aşkın sanatçı ve uzmanla anlaşan Alo Bilgi "yi günde 100 bın kişinin aradığı ve böylece cironun günde 3 milyar lirayı aş- tığı belirliliyor. Alo Bilgi'nin Türk ortaklan arasında yer alan Hakan Akarcalı, eski ANAP'lı bakanlardan Bûlent Akarcalı'nın yeğe- ni. ötekı ortak Oğuz Özerdem'le Hakan Akarcalı'nın yıllık kazançlan 600 mil- yon lirayı buluyor. Evlerde ve işyerlennde telefon fatura- lannın Alo Bilgi'yi arayanlar yüzünden kabarması üzerine çoğu işyeri ve evlerde telefonlar 9'a kapatılmaya başlandı. Adı: Alo Bilgi Telekomünikasyon Hizmetleri AŞ. Yaptığı hizmet: özel te- lefon hatlanyla 24 saat herkese telefonla özel bilgıler vermek ve eğlen- dirmek. Bu hizmetler Emrah'tan Ajda Pekkan'a, Cem özer'den Haydar Dü- men'e kadar 30'u aşkın sanatçı ve uzmanı kapsarken, sevdiğıniz takımla- nn futbolculanyla da telefonda buluşma ımkânı sağhyor. Fiyatı: Telefonla her 30 saniyelik gö- rüşme için 2917 lira. Ancak şunu hemen belirtmekte yarar var, iş 30 saniye ile bit- miyor. En küçük konuşma 2-3 dakika. Daha uzunlan 5, hatta 6 dakikaya kadar çıkabiliyor. Böylece her 30 saniyede 2917 liralar katlanıyor ve 3 dakikası 17 bin 502 liraya çıkıyor. "Alo Bilgi" adı ile 16 Eylül 1991'den itibaren faaliyete geçen fırma Türk-lngi- liz ortak girişimı sonucu doğdu. İngiliz- lerin dev Audiotex firması Legion Telecommunıcation, İngiltere'de işler kapanınca Türkiye başta olmak üzere Ortadoğu ülkelerinde kendısine yeni pa- zarlar aramaya başladı. "Audıotex" denilen telefonla bilgi verme ve eğlendir- me servislen kurmak için Türkiye'de ön araştırmalar yapıldı. Legion, Türkiye'deki durumu yatınm için uygun buldu. Ancak, öteki lngılız fırmalan da Türkiye için çok hevesliydi. Legion, Sabah gazetesinin Londra'da çalışan iki genç muhabiriyle anlaştı. Bu gençlerden birisi eski ANAP'lı bakan- lardan Bülent Akarcalı'nın yeğeni Hakan Akarcalı, öteki de Oğuz Özer- dem'di. Legion, bu gençlere önemli görevler verdi. PTT'den '6 aylık tekel alma" hakkını da bu gençler sağladılar. Böyle- ce eski PTT Genel Müdürü Emin Başer ile buluşan Legion'un üst düzey yöneti- cileri özel anlaşmayı hemen imzaladılar. öteki İngiliz firmalan ise bu işte geç kal- dıklan için pastayı Legion'a kaptırdılar. ANAPMı eski bakanlardan Bülent Akarcalı'nın bu işteki rolünün ne oldu- ğugizlikaldı. 16 Eylül 1991'de Alo Bilgi adıyla resmen faaliyete geçen firma, 15 Mart 1992'de son bulacak "6 aylık te- kel" hakkını sonuna kadar kullanarak önde gelen sanatçı ve uzmanlarla özel anlaşmalar yaptı. Edindiğimiz bilgiye göre özel anlaş- malarla kendilerini arayanlann günlük cirosundan elde edilen rakamın yüzde 7 ile 10'unu alan sanatçı ve uzmanlann haftalık kazançlan 30 milyon lirayı geçi- yor. Ancak, bu sanatçı ve uzmanlar özel anlaşmada şayet Alo Bilgi'den aynlıp bu alanda çalışacak başka bir firmaya transfetolurlarsa 2 milyar liralık tazmi- nat ödemeye mahkûm ediliyorlar. Gûde 3 nüyıHık cirı Alo Bilgi'yi şu anda, günde arayanla- nn sayısımn 100 bin kişiyi bulduğu belir- tiliyor. Hatta bazı günler bu rekor da kınlabiliyor. 30 saniyelik aramanın 2917 lira olduğu düşünülerek yapılan asgari bir hesaplama ile Alo Bilgi'nin günlük cirosunun 3 milyar lirayı aştığı görülü- yor. Ayda ise 90 milyar liralık ciro çoktan geçiliyor. Alo Bilgi, 6 aylık Tekel hakkını aldığı PTT ile 7.5 yıllık olarak yaptığı özel söz- leşme gereği şu anda bu kuruluşa cirosu- nun yüzde 58'ini veriyor. Ancak bu oran önümüzdeki yıllarda giderek azalarak yüzde 42'lere İcadar düşecek. PTT'citer kMuşmyor Alo Bılgı'ye PTT'ce 'neden 6 aylık te- kel hakkı verildiği konusunda, Emin Başer Genel Müdürlük'ten aynldığı için onun yardımcısı Veli Bekdemir'i aradık. Ancak tüm ısrarlanmıza rağmen Bekde- mir. telefonlanmıza çıkmaktan kaçındı. Sakıp Sabancı, Japon ortağı Mitsubishi yetkilileri onurıma akşam yemeği verdi Japon otomobflcfler Ath Köşk'teYAPRAK ÖZER (tstanbul) - Japon otomotiv şirketi Mitsubishi'yle ortakhk kuran Sabancılar, ön- ceki gece fırmanın Genel Başka- nı Toyoo Tate ile Avrupa Direktörü Nionia onuruna Ath Köşk'te yemek verdiler. Bir haftahk ziyaret için Türkiye'de bu- lunan Mitsubishi'nin ü£t kademe yetkili- leri Adana'daki Sabanâ tesislerinde ince- lemelerde bulunduktan sonra, önceki ge- ce Sakıp Sabancı'nın Ath Köşkü'ndeki ye- mekli davete katıldılar. Türkiye'deki Japon topluluğunun önde gelen simalanyla Sabancı ailesi ve yetkili- lerinin, gazete yöneticileri ile bazı bilim adamlanmn buluştuğu yemekte, Mitsubis- hi'nin önümüzdeki yıl Adana'daki tesisler- de üretime geçeceği açıklandı. 2500'ü kamyon, 1500'ü midibüs olmak üzere yülık 4 bin araç kapasiteli üretüni, yakın bir zaman sonra ticari vasıta olduk- lan belirtilen, ancak "sürpriz" olacağı için daha fazla detay verilmeyen iki yeni ürü- nün izleyeceği belirtildi. Adana'daki tesis- lerde Japonlann know-how'ından yarar- lanılması Öngörülüyor. Mitsubishi'nin Başkanı Tate yemekte yaptığı konuşmada, Adana'da yaptığı in- celemelerden etkilendiğini ve Türk işçisi- nin Japon işçisi gibi disiplinli olduğunu gözlediğini ifade etti. Sabancı, Japonlarlâ ilişkiyi parmağa ta- kılan bir yüzüğe benzeterek "Bu halkayı kahnlaştırmalı, yanına da yenilerini ekle- meliyiz. Nasılolacak bu, gelerek, görerek olacâk. Dostluk kurarak olacak. Arkadaş- hk yaparak olacak" dedi. Sabana, "Japonlar size mi, yoksa Türk- iye'ye mi geliyor, neredeyse tüm Japon or- takhklannı siz kurdunuz" yolundaki so- ruya şu karşılığı verdi: "Türkiye olmazsa, Sabancı olmaz. Ya- ni Sabana adıyla olmaz tek başma. Türki- ye'ye geliyorlar. Orada da Sabancı'yı gö- rüyorlar. Bu Japonlarlâ daha çok iş yapa- cağız inşallah." Sakıp Sabancı, önceki günkü yemekte Japon fînnası Mitsubishi yetkililerine hediye verdi. (Fotoğraf: UĞUR GÜN YÜZ) Japon firmaları Komatsu, Mitsubishi, Mitsui, Bridgestone ve Toyota ile Saban- cı Holding arasında kuvvetü Japon işbir- liği var. Ortakhklan "Türkiye gibi güçlü" kuruluşlar olarak nitelendiren Sakıp Sa- bana, "Bir toplantıda 'Bizim boyle şirket- lerimiz yok' dediğımde beni yanüş anladı- lar. Söylemek istediğim her biri bir devlet gibi güçlü kuruluşumuz yok idi" dedi. Mitsubishi'nin Türkiye Genel Müdürü Kinya Nakada, Japon yatınmının Türki- ye pazarını sevdiğini söyledi. Sabancı, Japon ortaklıklarının amacını, üretimi arttırarak Ortadoğu'ya ve Avru- pa'mn belirli bolgelerine ihracat yapmak oldugunu söyledi. Kardeşi Özdemir Saban- a'nın yıllarmı bu ise verdiğini hatırlatan Sakıp Sabancı, sıcak bir havada geçen ge- ce boyunca Japon konuklanna çeşitli he- diyeler verdi, kendisi de Japon kültürünü simgeleyen hediyeler aldı. Rosenberg çiftini idama gönderen yargıç, yaşamı boyunca imajını değiştirmek için çabaladı Yargıç Kaufman, bir suçlu gibi gömüldü ŞEBNEM ATtYAS (New York) - 81 yaşında önceki gün Nevv York'ta ölen yargıç Inving Kaufman, yaşamı boyunca imajını değiştir- mek için çabaladı, durdu. Çünkü ölümünden sonra 'Rosenberg- leri idam eden adam' olarak anılacağını çok iyi biliyordu. Ama başaramadı. Ailesi ve yakınlan onu son yolculuğuna, casusluk suçuyla iki kişiyi ölüme gönderen yargıç olarak uğurladılar. Ethel ve Julius rosenberg, 2. Dünya Sa- vaşı sırasında Sovyetler Birliği'ne atom bombasımn gizli bilgilerini iletmekle yar- güanıp 1953'te elektrikli sandalyede ölü- me gönderildiler. Sovyetler Birliği'nin ilk atom bombası deneyini gerçekleştinnesin- den iki yıl sonra yargılanan Rosenbergler ve Morton Sobell, bilgileri Sovyetler'e sız- dırarak ABD'nin en az 10 yıl sahip olabi- leceği atom bombası teknolojisindeki üs- tünlüğünü kaybetmesine yol açmakla suç- landılar. Rosenberglerin mahkemesi, 1950'de Se- natör Joseph McCharty'nin 205 kişilik ko- münist listesi hanrlaması ve Dışişleri Ba- kanlıgı'na iletmesinden sonra başladı. Yo- ğun histerik bir antikomünizm ortamında devam eden mahkeme, solcu aktivistlerin yanı sıra siyasi bağlammı ohnayan geniş bir grubun tepkisine neden oldu. Yargıç Kaufman'ın kararı büyük bir muhalefet- le karşılaştı. Rosenberglerin casus olduğuna dair tek kanıt Nikita Kruşçev'in anılannın geçen yıl yayımlanması ile ortaya çıktı. Kruşçev anı- lannda, Sovyet lideri Joseph Stalin'den ve Sovyet Dışişleri Bakaru Vyanheslav Molo- tov'dan "atom bombasımn yapılmasında Rosenberglerin verdiği bilgilerin son derece önemli bir rol oynadığını" öğrendiğini kaydetti. Bu açıklama Sovyetler'de atom bombasımn üretildiği şehrin yöneticisi Bo- ris Brokhoviç'in The New York Times ga- zetesinde yayımlanan ve "Rosenberglerden hiçbir şey öğrenmedik" dediği röportajdan bir yıl sonraya rastladı. Yargıç Kaufman pek çok kez Rosen- bergleri ölüme gönderen biri yerine, güney eyaletlerindeki bir kamu okulunda aynm- cıhğa son veren yargıç olarak anümayı is- tediğini dile getirdi. Kaufman sık sık Ro- senbergler davasının unutufanasını talep et- mesine rağmen dava ile hesaplaşmava biz- zat devam etti. Kaufman Rosenberg mahkemesinden 13 sayfalık özgeçmişinin son sayfasında kısa- ca bahsetmeyi yeğledi. Yanında her zaman basınm mahkeme hakkında yazdıklannı içeren gazete parçalan bulunurdu. Kauf- man, aynca bu ifadeleri kartlara gecirerek masasında en gorünen yerinde tutardı. Ro- senbergleri bir keresinde "adam öldürmek- ten daha vahim bir suç işlemekle" suçla- yan Kaufman, her karardan önce sinago- ga gidip dua ederek Tann'dan "Kendisi- ne yol göstermesini" istemekle tanındı. Kaufman'uı bu aüşkanlıgını etrafa yayma- ya çalışması, Rosenberg davasıyla imkân- sız hale gelen ve hayattaki tek ideali olan, anayasa mahkemesindeki "Yahudi koltuğuna" atanmak için kaybettiği libe- ral Musevi desteği kazanma çabası olarak yorumlandı. Kaufman, Rosenberg davasında doğru karar aldığına kamuyu ikna edebilmek için çok çabaladı. Federal Soruşturma Büro- su'nun (FBI) olaydan 20 yıl sonra açıkla- dığı dokümanlar, yargıç Kaufman'ın Ro- senbergleri idam karanm tek başına ve. kimsenin etkisi altında kalmadan verdiği- ni, yargıcın bu sırada sık sık iddia maka- mı olan savcıya kapah görüşmeler yaptı- ğıru ve savcııun tutumunu degiştirmeye ça- baladığım, aynca sık sık olüm karanmn kaldınlması için FBI'ı aradığını kanıtladı. Bu dönemde FBI Başkanı olan Edgar Ho- over'm Ethel Rosenberg'in idam edilme- sine karşı çıktığı da dokümanlarda yer al- dı. Amerikan Barolar Birliği, Yargıç Kauf- man için yasa ahlakı anlayışı nedeniyle hiç- bir zaman yapmadığı bir şeyi yapö ve mah- keme sırasındaki tutumunu irdeleyen bir soruşturma sonunda yargıcın tümüyle ya- sal sınırlar içinde ve olağanüstü bir titiz- likle çabalayarak karar verdiğini belirten bir rapor yayınladı. Doğu'ya gidecek öğretmene güvenlik soruşturması ANKA (Ankara) - Milli Eğitim Bakanlığı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun 17 iline sınavsız olarak atayacağı 20 bin dolayında- ki öğretmeni, güvenlik soruşturmasından ve arşiv araştırmasın- dan geçirdikten sonra bölgeye gönderecek. Bakanlık, 17 ile atanmak için başvuracak öğretmenlerden 12 ayn belge isteyecek. Bakanlık başvuru için şu belgeleri iste- örneği. —Pedagojik formasyon belgesi. —öğrenimini yabancı ülkelerde yapmış olanların mezuniyetlerinin denkliğini gös- terir resmi belge. —Cumhuriyet savcüıklanndan alınacak yecek: —İş talep fonnu (ll milli eğitim müdür- lüklerinden sağlanacak). —Nüfus hüviyet cüzdanının onayh ör- neği (2 adet). —4.5x6 ebadında vesikahk fotoğraf (6 adet). —Mezuniyet belgesinin noter tasdikli sabıka kaydınm olmadığmı gösteren bel- ge. —Askerlik durumlarını gösteren terhis belgesi veya askerlik daire ya da şubelerin- den alınacak belge (sadece erkek adaylar için). —Resmi sağjık kurumundan ahnacak her bölge ve iklim şartlannda çahşabilece- ğini belgeleyen 'öğretmen olur' kayıtlı sağ- lık kurulu raporu. —Eşi, Adıyaman, Ağn, Bingöl, Biths, Hakkâri, Kars, Mardin, Muş, Sürt, Tun- celi, Van, Batman, Şırnak ve il merkezle- ri hariç Diyarbakır, Erzunım, Sivas, Şan- hurfa'da çahşanlar için eş durumuna iliş- kin belgeler. —Personel güvenlik soruşturması ve ar- şiv araştırması formu (tl milli eğitim mü- dürlüklerinden sağlanacak). —Açıktan ve kurumlararası nakil yoluy- la atanacaklar için hizmet cetveli. Miüi Eğitim Bakanlığı yetkilileri, bu il- lere atamalan yapılanlann bir yıl süre ile herhangi bir mazerete dayalı nakil isteğin- de bulunamayacaklannı, atamalan yapı- hp göreve başlamayanlann, izleyen bir yıl içinde tekrar öğretmenlik için başvunıla- nnın kabul edilmeyeceğini bildirdiler. Yet- kilüer, öğretmenlerin durumlanna göre ba- zı belgelerin istenmeyeceğini, atama ile il- gili bilgilerin Milli Eğitim Bakanlığı Per- sonel Genel Müdurlüğü ile il milli eğitim müdürlüklerinden edinilebileceğini kaydet- tiler. GUMJN NOTLARI OSMAN ULAGAY Enflasyonda Nikaragua Deneyi B aran Tuncer, Dünya Banka- sı'nda görev yapmakta olan değerli iktisatçılarımızdan biri. Daha önce Ankara Siyasal Bil- giler Fakültesi'nde öğretim üyeliği, DPT'de daire başkanlığı ve kısa bir sü- re bakanlık yapmış olan Baran Tuncer rıalen Dünya Bankası'nın Orta Amerika ülkeleriyle ilgili bölümünün baş ekono- misti. Geçen hafta Istanbul'da bulunan Baran Tuncer'le enflasyonla mücade- lede Nikaragua deneyinden Türkiye'ye doğru uzanan bir sohbet yapma fırsaö buldum. Baran Tuncer'in anlattığına göre 1990 nisanına kadar Nikaragua'yı yö- neten Sandinistalar arkalarındatam bir ekonomik enkaz bırakmışlar. Ekonomi tamamen felç olmuş, sözde kontrol al- tındaki fiyatların hiçbir anlamı kalma- mış, servet dışarı kaçarken 1990 so- nunda enflasyon yüzde 13.500'lük bir yıllık artış temposuna tırmanmış. Ordu ve polis içinde etkisini sürdüren güçlü Sandinista muhalefetine karşın ciddi bir istikrar ve enflasyonla mücadele programı uygulamaya karar veren Chomorro yönetimi Dünya Bankası ve IMF'den destek istemiş. Baran Tuncer de bu vesileyle bu programın hazırlan- masında ve uygulanmasında önemli bir görev üstlenmiş. "Türkiye'den çok farklı olan Nikara- gua'nın şartlannda programı satma, yani çeşitli kesimlere benimsetme gö- revi de bize kaldı" diyen Baran Tuncer, programı uygulamadan önce muhale- fete ve güçlü sendikalara izah etmek ve benimsetmek gerektiğini anlatıyor. Hatta Nikaragua'da çok etkili bir konu- mu bulunan Kilise'ye bile bu konuda bilgi verilmiş ve destek istenmiş, "Kar- dinalle bizzat gidip görüştüm, alınacak önlemlerin sonuçta toplumun bütün ke- simlerine yarar sağlayacağını, en yok- sul kesimlerin de bundan yararlanaca- ğını anlatıp onu ikna ettim"d\yor Baran Tuncer. Sonuçta onların dilinde "konsertas- yon" denen bir "toplumsal uzlaşma" sağlanmış, bütün kesimlerden bu arv- laşmaya uyacakları yolunda vaat alın- dıktan sonra 1 Mart 1991'de önlemler paketi açılmış. Işçi ve memurlara geçmiş kayıplannı gidermek için bir defalık yüzde 200 zam yapılmış ama programın enflasyonu yavaşlatması halinde bir süre yeni zam istemeyecekleri güvencesi alınmış. Büyük bir devalüasyon yapılmış, ama yeni kurun bir süre sabit tutulması ön- görülmüş. Fiyat kontrolleri büyük ölçü- de kaldırılmış, Sandinistalann kamu- laştırdıkları pek çok işletme yeniden özelleştirilmiş. Ve belki de en önemlisi, kamu harcamalarının radikal biçimde kısılması sağlanmış, bütçe açığında dolar bazında yüzde 50'ye varan bir dü- şüş kaydedilmiş. Kamu kesiminde çalı- şan 70 bin kişiden 11 bininin çeşitii özendirme programlarıyla işlerinden aynlmaları sağlanmış. Aynca Dünya Bankası ve IMF'nin de kattosıyla prog- ram dışarıdan desteklenmiş ve Nikara- gua önemli borç ödeme kolaylıkları elde etmiş. Yüzde 13.500'den yüzde 20ye Sonuç hayli şaşırtıcı. Program birinci yılını bir ay sonra dolduracak ve daha bir yıl önce yüzde 13.500 olan yıllık enf- lasyon temposu son altı ayın verilerine göre yüzde 20'lik bir yıllık enflasyon temposuna düşmüş. Şimdilik başarı büyük, ama sürekli olması için işi gev- şetmeden götürmek gerekiyor. Nikaragua'nm Türkiye'den çok farklı bir örnek oluşturduğunu tekrar tekrar vurguluyor Baran Tuncer, ama bu de- neyden ve diğer enflasyonla mücadele deneylerinden çıkartılacak önemli dersler yok mu acaba? Baran Tuncer öncelikle iki nokta üze- rinde duruyor: Birincisi, ciddi erîflasyonla mücadele programlarının, çeşitli kesimlerin katıl- dığı bir toplumsa! uzlaşma ortamında oluşturulmasının ve uygulanmasının önemi. Ne yazık ki enflasyon üç hatta bazen dört haneli rakamlara tırmarH madan bu tür bir uzlaşmanın önemi pek kavranamıyor. Oysa enflasyon da- ha yüzde 100'e varmadan boyle bir uz- laşma ortamı yaratılabilse enflasyonla mücadele konusunda hükümetin inan- dıncılığı ve başarı şansı önemli ölçüde artar gibi geliyor bana. Ikincisi, enflasyonla mücadele prog- ramlarının başarı şansıyla devletin gerçek bir mali disiplin sağlaması arasındaki ilişki. Mali disiplin temeline dayanmayan enflasyonla mücadele programlarının başarısı kalıcı olamı- yor. Türkiye örneğinde mali disiplinin sağlanması için genel olarak devlette ve özel olarak KlT'lerde verimlilik ola- yının da mutlaka gündeme getirilmesi- ni zorunlu görüyor Baran Tuncer, bir yanda vergi önlemleriyle geliri arthrır- ken diğer yandan tasarruf yapılabile- cek harcama alanlarının da belirlen- mesini gerekli buluyor. TüPkiye enflasyonu ciddiye almalı mı? Şimdi acaba Türkiye'nin bu tür ders- lere, bu tür tavsiyelere ihtiyacı var mı? Enflasyonla mücadele konusunu daha ciddi düşünmeye, daha radikal yakla- şımları gündemine almaya ihtiyacı var mı? Yoksa hükümetimizin gerekli önlem- leri zaten aldığını düşünüp enflasyo- nunvaatedildiğiqibiağustostan itibaren hızla düşeceğine inanarak bekleme- memiz yeterli mi? Bütün sorun, biraz sabırlı olmayı öğrenmekten ibaret mi? Dün açıklanan ocak ayına ilişkin enf- lasyon rakamlarının ve bu rakamların yaratacağı psikolojik havanın, bu soru- ları yeniden düşünmemizi gerektirece- ğini sanıyorum. Aylık artışlar yüzde 10 dolayında gerçekleşirken, 12 aylık ar- tışlar yüzde 80'leri bulurken hemen her kesime mavi boncuk dağıtmaya devam eden bir hükümetin yıl sonunda enflas- yonu yüzde 40'lara indirecegine inan- mak da giderek güçleşecek herhalde. Bu inancı yaratabilmek için olayı çok daha ciddiye almak, olayın ciddi oldu- ğu inancını topluma yaymak ve her kesimi üzerine düşeni yapmaya ikna etmek gerekiyor, daha fazla vakit geçir- meden. Bu yola girilmezse yüzde 40'lar şöyle dursun, enflasyonu yıl sonunda yüzde 60'lara indirmek bile hayal olabilir ve bu hükümet de ANAP hükümetlerinin durumuna düşebilir. Fare istilasma önlem • AA (Samsun) - Samsun Merkez ilçeye bağlı bazı köylerde 'fare istilası' yaşanrnası üzerine, çevre sağlığı ekiplerince ilaçlama çahşmalanna başlandı. Samsun Valisi Yüksel Çavuşoğlu, merkez ilçeye bağlı Toybelen, Uzgur, Kuşçulu, Çatkaya, Kapaklı, Büyükoymaca, Gölalan, Akalan, Çatmaoluk ve Köseli köylerinde, vatandaşlann büyük yakınmalanna neden olan farelere karşı etkin mücadelenin başlatıldığını söyledi. Rus pazarları askereyasak • Haber Merkezi- Sarp Sınır Kapısı'mn açılmasından sonra ülkemize giriş yapan eski Sovyetler Birliği vatandaşlanmn, beraberlerinde getirdikleri eşyalann yanı sıra vûcutlannı da pazarlamalan üzerine askerlenn pazarlara gırmeleri yasaklandı. Karadenız Bölgesi'nin Artvin'den başlayarak Samsun'a kadar uzanan sahil şeridinde beledıyeler tarafından kurulan pazarlar seks ticaretinin yapıldığı pazariara dönüşünce bulaşıcı cinsel hastalıklarda başgösteren artış birdizi önlemin alınmasına yol açtı. Belsoğukluğu, frengi gibi bulaşıcı hastalıklann artması nedeniyle denetimler sıklaşünldı ve askerlenn bu pazarlara girmeleri yasaklandı. 1991 yılında giriş yapan eski Sovyet vatandaşlanndan 189'u sımrdışı edildi. Artvin Valiliği yetkilileri Türkiye'de izinsiz çalışan 6, kaçakçılık yapan 19, hırsızlık suçu işleyen 3, dolandınahk yapan 1, ikamet süresini geçiren 49, Türk parasına hakaretten 1, sahte Amerikan Dolan bulunduran 7, sahte vize taşıyan 11 kişinin Sarp Sınır Kapısı'ndan çıkanldıklanm açıkladı. Tarihi eser kaçakçılığı • AA (Antalya) - Antalya Emnıyet Müdürlüğü'ne bağlı Kaçakçıhk İstihbarat ve Harekat Şube Müdurlüğü ekiplerinin geçen yıl gerçekleştirdiği operasyonlarda, 2 bin 36 tarihi eser ele geçirildi. Antalya yöresindeki ören yerlerinde yapılan kaçak kazılarda ortaya çıkanlan tarihi eserlen, yurtiçi ve yurtdışına pazarlamaya çalışan 100'ün üzerinde kişideyakalandı. Elegeçirilen tarihi eserlerin maddi değeri 2 milyar liranın üzerinde tarihi eserler, Antalya Müzesı'neteslimedildi. Emniyet Müdurlüğü yetkilileri, ele geçirilen tarihi eserler arasında, Bizans, Roma, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine aıt, heykelcikler, süs eşyalan ve eski ev eşyalan ile altın, gümüş ve bronz sikkeler bulunduğunu açıkladılar. Kaçakçılıkla mücadele şubesi üst düzey yetkilileri, ülke geneh'nde koordineli çalışmalar sonucu, tarihi eser kaçakçılığında belli başlı çetelerin çökertildiğini, bunlann liderlerinin büyük bölümünün yakalanıp tutuklandığını söylediler. Kaçakçılıkla mücadele ekipleri, geçen yıl içinde yaptıklan 18 operasyonda, toplam 58 kilo 502 gram eroin. 3 kilo 677 gram esrar, 115 gram afyon sakızı ele geçirdiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle