19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9*YFA CUMHURİYET 12 ŞUBAt 1992 ÇARŞAMBA HABERLER Göç hastalığımn ürünü: GecekonduBERAT GÜNÇIKAN (İstanbul) - İn- saı yutan bir kent İstanbul. Her gün Htrem'de, Topkapı'da, Haydarpaşa'da yüzlerce insana kucak açıyor. Doğduğu kcyden sadece mecbur kaldığında en ya- kıı kasabaya gitmek için çıkanlar için uç>uz bucaksız bir dünya. Kendisini keitın asıl sahibi olarak tanıtanlarca "k5ylü", "uyımmsuz", "yobaz", "kıro" di\e tanımlanıyorlar, ama bu çoğalarak geknelerine engel olmuyor. Şimdilerde tarımlan "yeni kentli" ve Istanbul'un nü'usunun 4 milyonunu onlar oluşturu- yor. Sosyolog Doç. Dr. Korkut Tuna, gö- çerlerin kenttç yaşadıklannı "yabancı- laşma ve aile hiyerarşisinin kaybolması" başlığı altında özetliyor. Doç. Tuna'ya göre mevcut düzene kaülmak, resmi iş bulmak, ev kurmak isteyen bu insanlar hem bunlan gerçekleştiremiyor hem de eski kültürlerine sahip çıkamıyorlar. Kendi aralarında yakınlaşıyor, köy ve kentin kültürüne benzemeyen yeni bir kültür oluşturuyorlar. Gecekondulann kurulduğu semtler onlann kentin ran- tından yararlanmak istediklerini, bura- da sanıldığı gibi "köylü saflığı"nda olmadığını gösteriyor. Sosyolog Emre Kongar ise toplu yaşa- mayı benimseyememelerini eleştiriyor. "Tekme tokat otobüse binivor. sesi gü- rültüye dönüştürüyorlar. Toplum içinde nasıl yaşayacaklannı öğretecek kunıluş- lar da yok. Hemşeri gruplan halinde yaşıyorlar" diyor. Binlerce yılhk Istanbul'un eski semtle- rinde kahvehane sayısı toplasanız bini geçmiyor. Buna karşın gecekondu ma« hallelerinde 50 yılda açılan kahvehane sayısı 20 bini aşkın. Bu da yeni kentli er- keklerin birbirleriyle yakınlaşmak, ilete- şim kurmak için kahvehanelere gerek- sinme duyduklannı gösteriyor. DPT'nin yaptığı bir arasiınna_cla bunu doğrulu- yor. DPTnin İstanbul gecekondulann- da gerçekleştirdiği araştırmaya göre yeni kentlilerin "sosyal tesis"lerinde kahvehaneler yüzde 93 oranıyla ıkinci sırayı alıydr. İlk sıra ise yüzde 97.5 ile ca- mi ve mescitlerin. Bunu yüzde 45 oranıy- la düğün salonlan izliyor. Antropolog Prof. Dr. Taylan Akka- yan, İstanbul'a yeni gelen, nasıl yaşaya- cağını, nerede iş bulabileceğinı bilme- yen, evde kansıyla konuşmayan erkeğin kentleşmeye kahvehaneler aracılığıyla geçtiğine değiniyor. Prof. Akkayan, "Biz onlan motive edemedik. Edemedi- ğimize göre de bazı şeyler kendiliğinden gelişti. Gecekondulan ve içinde yaşa- yanlan olmaması, kalkması gereken şeyler olarak gördük ama başarama- dık" sözleriyle de bir anlamda eski kentli olarak günah çıkanyor. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı öğretım üyesi Prof. Dr. Gülsen Koptagel, göçün kendisini "has- talık" olarak değerlendiriyor. Insanla- nn bu hastalığa var oluşlan tehlikeye girdiği anda yakalandıklannı söylüyor. Prof. Koptagel, yeni kentlilerin iç ve dış sans&r içinde pek çok şey söyleme- den ve söyleyememenin sıkıntısını ta- şıyarak yaşadığını da ammsatıyor. Buna bağlı olarak kadınlarda ağn sendromu, sıkıntı, kaşıntı, deri reaksiyonlan, er- keklerde daha yoğun korku, mide ülseri, kalp, bağırsak sorunlan, gençlerde psi- kosomatik, nörotik ağnlar göçe bağlı olarak ortaya çıkıyor. "Şehirli İcöylüyü, köylü de bir süre sonra diğer köylüyü beğenmiyor" diyor Prof. Dr. Koptagel. "Kitle iletişimi art- tıkça, televizyonda başka yaşam biçimi- nı gördükçe gözlerine kendi yörelerinde- ki aksaklıklar daha fazla batıyor!' Boğaziçi Ünıversitesi Psikoloji Bö- lüm Başkanı Prof. Çiğdem Kâğıtçıbaşı'- na göre göç eden kişi, kentin olanakla- nndan yararlandıkça hele bir de işe girmişse başarmışlık duygusu içinde mutlu oluyor. Ancak kente yerleştikçe, kendisini apartmanlarda oturan orta sı- nıf kentliyle karşılaştırdıkça bu mutlulu- ğu yok oluyor. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklan Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Ne- zih Eralan gecekondulardaki sosyo-eko- nomik bozukluğun, tetiği çeken el göre- vi yaptığına değiniyor. "Böylesi bir göçün karşısında başka ülkelerde çok büyük çatışmalar, çekiş- meler hatta devrim_olur. Bizde ise ol- maz. tngiltere'de işçi sınıfından bir ço- cuk ancak yüzde bir oranında yüksek öğrenim görür. Koşullannı zorladığın- da sınıfından çıkma çabası olarak görü- lür. Bizde ise neredeyse öğrencilerimden tüme yakını işçi, dargelirli çocuğu". Gecekondulaşmaya, yeni kentlilerin çıkış aramalanna pek karamsar bakma- yan Edebiyat Fakültesi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Sibel Arkonanç böyle di- yor. Karadeniz balıkçısı trol avı peşinde SALtM SÜRMELİ (Samsun) - 1977 yılından beri sürmekte olan Do- ğu Karadeniz'de trol avı yasağı- nın kaldınlması yolunda başla- tılan çalışmalar sürüyor. 1977'de, araştırma yapılacağı gerek- çesiyle Ordu il sınınndan Hopa'ya ka- dar olan bölgede trol avcılığı yasaklan- mıştı. Trole kapalı bölge, 1986-87 sezo- nunda Ünye Taşkana Burnu'na kadar uzatılmış, Sinop ili de yasak kapsamına alınmıştı. Balıkçılann yıllardır konulan yasak- lann yasal bir dayanağı olmadığını öne sürerek bu bölgelerin avlanmaya açıl- ması yolundaki tüm girişimleri de so- nuçsuz. kalmıştı. Bölgede zaman zaman ufak teVne sahipleri ile trolcüler arasın- da kavgaya dek uzanan sert tartışmala- nn yaşanmasına neden olan yasağın bu yıl kaldınlmasına başlandı. Yasağın kalkması ve kaldınlması yo- lunda ilgıli bilim adamlannın da arala- rında görüş birliğıne vardıklan, ancak yasakların kaldınlması yolunda alına- cak karara Batı bölgesinin trol avcılığı- na kapatılması kaydıyla olumlu baktık- ları öğrenildi. Bilim adamlan, "Şu an Karadeniz'in doğusu kapalı, ama batısı trole açık. Bizim ortak görüşümüz Doğu'ya açılırken Batı'nın kapatılması yolunda. Bölgenin tümüyle açılması ye- rine kapalı bölgelerin açılıp açık yerlerin kapatılması gerekir. Yani, bir yöre çalı- şırken diğer bölgenin dinlenmesi şart' şeklinde görüş belirttıler. Yapılan çalışmalar ışığında, ilk etapta Doğu Karadeniz Bölgesi'nde Terme Fe- neri ile Ünye Cevizderesi arasında kalan yaklaşık 10 millik bir alanın trol avına açılması bölge balıkçılan arasında se- vinç yarattı. Alınan karan olumlu ve yerinde bulduklannı söyleyen Samsun Balıkçılar Kooperatifi Kurucu Başkanı Hüseyin Alver de mevcut alanın çok ufak ve dar olduğunu, -bu nedenle çalış- makta güçlük çektiklerini belirterek "120 adet trol çok dar bir alanda sıkıştı kaldı. Tekne başına, çahşması için yak- laşık yanm millik bir alan düşüyor ki bu trol için çok dar ve kısıtlı. Onun için açı- lan bu alanın daha da genişletilmesini istiyoruz. Bu yönde bakanlık nezdinde gırişimlerimiz sürüyor. Bizim arzumuz, bölgede trol avcılığını Ordu il sınınndan Iğneada, yani Bulgaristan sınınna kadar olan saha içerisinde rahatça yapmak" dedi. öte yandan trol ve yasaklar konusun- da sürdürülen çalışmalar da 28 şubat tarihinde yayımlanacak olan 1992-93 yı- lı sirkülerinde yer alacak şekilde tamam- lanmaya çalışılıyor. Doğu Karadeniz Bölgesi'nde uygulanmakta olan yasağın bu yıl içerisinde tümüyle kaldırılması yolunda önemli adımlar aüldığı ve bu yıl trollerin bu yörede rahatça çalışabılece- ği söyleniyor. Turizm Bakanı 92'de sektörün hedefıni açıkladı 6.5 milyonturist ve 4.5 milyar dolar gelir Haber Merkezi - Turizm Bakanı Ab- dülkadir Ateş 1992 yılı için turizm sektö- rünün hak ettiği ideal kaynak miktanna ulaşamadıklannı söyledi. Ateş aynca turizm patlaması istemediğini. sektörü dengeli, planlı ve öngörülen amaçlar doğrultusunda geliştirmeye çalıştıklan- nıbildirdi. Türkiye Kalkınma Bankası bu yıl tu- rizm sektörüne tesis. modernizasyon ve pazarlamaya yönelik olarak toplam 552 milyar lira kredi tahsis etmeyi planlıyor. Bu rakam 1991 yılının 153 milyar olan tahsis miktanna göre önemli bir artışı ifade ederken 583 milyar lira olan 1988 yılı tahsis miktarının altında kalıyor. Kredi miktannın yıllara göre gerçekle- şen fiyat artışlan da dikkate alındığında farkı daha da artıyor. Turizm sektörüne 1989 yıhnda 262 milyar, 1990 yılında 471 milyar lira kredi tahsis edilmişti. Turizm Bakanı Abdülkadir Ateş, 1992 yılı için tahsisi planlanan paranın sektörün hak ettiğinin altında olduğunu belirterek şunları söyledi: "Sektöre ye- terli kaynak aynlabilmiş değildir. An- cak Türkiye ekonomisinin içinde bulun- duğu koşullar çerçevesinde durumu değerlendirdiğimizde söz konusu ra- kamlann da yabana atılamayacak ka- dar önemli olduğunu tahmin ediyo- rum." Abdülkadir Ateş, Türkiye'ye 1992 tu- rizm sezonunda yaklaşık 6.5 milyon tu- rist gelmesinin ve turizm gelirinin de 4.5 milyar dolara ulaşmasının beklendiğını söyledi. Turizm Bakanı Ateş, tur operatörleri- nin rezervasyonlarından elde edilen bil- gilere göre bu yıl daha öncekı yıllarl^ kıyaslanamayacak kadar çok sa>ıda tu- ristin Türkiye'ye gelmeyi planladığını ve geçen döneme oranla yüzde 80-86 fazla tunst beklediklerini bildirildi. 200 bin olan tunstik belgelı yatak sa- yısının 92 sezonu sonuna kadar 400 bine ulaşacağmı ümit ettiğini söyleyen Ateş, önümüzdeki 3 yıl içinde yatak sayısını 900 binin, aynı süre içinde Türkiye'ye gelecek turist sayısını da 10 milyonun üzerine çıkarmayı planladıklarını söyle- di. Bu yıl turizmı patlatacaklarını iddia etmediklerinı. turizm sektörünü. denge- li, planlı ve öngördükleri amaçlar doğ- rultusunda geliştirmeye çalıştıklanna dikkat çeken Ateş, şöyle dedi: "Ben patlamalara inanmıyorum. Çünkü patlamada bir bılinç söz konusu değildir. Ben bu olayı kendiliğinden ol- muş gibi anlıyorum ve patlama sözleri- ne inanmıyorum, bunu da istemıyo- rum." Turizm Bakam Ateş, sektörde, planlı, kaynak ayırarak, ulaştırma sektörüne çekidüzen vererek. tanıtım ve pazarla- ma faaliyetlerini önemseyerek mesafe alınabileceğini de vurguladı. AFSAD'ın duzenlediği 9. Ulusal Fotoğraf yarışması ödülünü alan Alper Fidaner'in siyah-beyaz "Basın 91" fotoğrafı. En arabesk fotoğraf: Basın 91 KEMAL YURTERİ (Ankara) - Acıü Adana yiyerek başladık konuşmaya, çiğ köfte eşliğinde viski yudumlayarak tartış- tık, "Ölürsem kabrime gelme"yi dinleyip söyleyerek alıştık. Kızdık, güldük, eleştir- diİc, yine de arabesk kültürüyle iç içe ya- şamayı öğrendik. "En arabesk nedir" di- ye sorduk hep. Sonunda yanıtı aldık: "Ba- sın 91:' AFSAD (Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği), 9. Ulusal Fotoğraf Sergisi'nin ko- nusunu "Arabesk" olarak belirledi. Sergi çerçevesinde bir de yarışma düzenlendi. Belki en arabesk olduğu için değil, ama arabesk kültürü en iyi yansıttığı için AF- SAD ödülünü "Basın 91" adh siyah-beyaz fotoğrafıyla Alper Fidaner aldı. Fidaner, 1984 yılında başladığı fotoğraf çahşmalarını iki yıl foto muhabiri, iki yıl da reklam fotoğrafçısı olarak sürdurdük- ten sonra halen serbest fotoğrafçı olarak çalışıyor. Fidaner, birinciliği Basın 91 isimli fotoğ- rafla yakalamasma karşılık iki yıldır gazete okumuyor. Bunun bir protesto olmadığı- nı söyleyen Fidaner, fon olarak kullandığı gazetelerin basında çalıştığı dönemlerden kalma eski gazeteler olduğunu be lirtiyor. Fidaner, oyuncak panda, bakış ve takı- lar üçgeni üzerine kurduğu fotoğrafında, arabeski bakışlarda yakaladığına inandığı- nı söylüyor. Fidaner, para ödüllü yanşmaiara karşı ve para odülü olmayan yarışmalann katı- lımcılarının az olmasına karşılık düzenlen- mesi gerektiğini söylüyor. Fidaner'in tüm fotoğrafçılar adına devletten isteği var: Fo- toğraf malzemelerine uygulanan gümrük oranlarımn düşürülmesi. Öğrencflerinin gözündenBoğaziçiÜniversitesiGÜLDEN ÖZEN (İstanbul) Eğitim verdiği her dalda yıllardır Tür- kiye'nin en yüksek puanh öğ- rencilerinin toplandığı üniversi- te Boğaziçi Üniversitesi. Ya- bancı dille eğitimde önde gelen üniversitelerimizden. Eski Ro- bert Kolej'in uzantısı. Magazin sayfalannda görünen renkli partilerin ve£ğlencelerin mekâ- nı. Pek çok tanınmış akademis- yen, siyasetçi, sanatçı, işadamı ve işkadınının okulu... Bütün bu dışanya yansıyanlar bir ya- na, acaba bir "Boğaziçili" kendi okulu- nu nasıl görüyor 9 Okulu hakkında neler düşünüyor? Sertaç Kanan, geçen yaz Kaçkarlar'- da gerçekleştirilen irtifa dalışıyla Türki- ye rekorunu ele geçiren ekibi yetiştiren Boğaziçi Üniversitesi Sualtı Sporlan Kulübü'nün bu yılki başkanı. Kanan, kulüp olarak güzel olanaklar- dan yararlandıklannı, gerektiği zaman idarenin destek verdiğini söylüyor. En son, Kaçkarlar gezisi öncesinde bu des- teği görmüşler. "İdaredekiler sorumlu- luk sahibi kişiler. Genç insana olumlu bakıyorlar ve güvene, iyi nıyete dayalı bir yaklaşımları var" diyor. "Boğaziçi'ne girmek zor, çıkmak ko- laydır" denir. Burak Tülbentçi, 1986'da ilk kez tanıştığı Boğaziçi ile 1991'deki Boğa- ziçi'nin aynı olmadığını belirtırken, "Es- kiden bir lise gibiydi burası. Hocalarla diyalog çok iyiydı. Ama aradan geçen zamanda öğrenci sayısı arttı, kimi ders- lere ayakta girilmeye başlandı ve değerli hocalara rağmen eğitımın Jcalitesi de düştü" diyor. Pek çok öğrenci gibi Burak Tülbentçi de okulun dışandan bir "parti ve eğlen- celer okulu" veya "mutlu azınlığın oku- lu" olarak görülmesınden yakınıyor. Meslek Yüksekokulu İş Idaresi Bölü- mü öğrencilerinden Semra Özcan, "Bo- ğaziçili" kimliği üzerinde duruyor. Ozcan'a göre Boğaziçi Üniversitesi'ne kadar gelebilmiş olan kişiler, geçmişle- rinde de güvenli ortamlarda yetışmiş, inatçı ve hırslı kişiliklere sahipler Buna karşın dışanda hissettirilen ayn- çalık duygusu, kampusa ginnce bitiyor. Öyle ki Türkiye dereceleri bile artık göze çarpmıyor. Yurtta kaldığını söyleyen Özcan, "Bıraz da okulun, şehrin mer- kezlerinden uzak konumundan olsa ge- rek, bizler kampus içinde dışandan fark- lı bir ortamda içimize kapalı kalıyoruz. Eğer toplum kültürünü de almasak ya- bancılaşacağız" diyor. Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü dördüncü sınıf öğrencisi Meh- veş Demir, hazırlık sınıfında verilen İn- gilizce eğitiminin yeterli olmadığını be- lirtiyor. "Yabancı dil eğitiminde farklı branşlann farkh dil gereksinimlerinin göz önünde bulundurulmamasından dolayı, okuma yoğunluğunun belirgin olduğu sosyal bilimlerde dil yetersizliğı yaşanabıliyor!' Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin ortak sorunlanndan bıri de kütüphane- nın yetersızliği. Işletme Bölümü son sınıf öğrencılennden Mustafa Korkmaz, kü- tüphanenın yetersizliğinden yakınırken okulun ge'çmişten kalan olanaklanna yenilerın eklenmediği ve hep var ojanın tüketildiğinı söylüyor. Sorunu, "Örne- ğin okul kütüphanesindeki kitapların çoğu Robert Kolej'deu kalmadır ve da- ha sonraki yıllarda buıılara yenileri ckle- nememiştir" diyor Korkmaz. Dışandaki Boğaziçi Üniversitesi ima- jından yakınanlardan biri de İşletme Bölümü dördüncü sınıf öğrencilerinden Ahmet Akın. Akın, dışanda okulun "Is- tanbul'un belli bir kesiminin pkuduğu okul" olarak görüldüğünü söylerken, "Oysa Anadolu'nun farklı yerlennden gelen, ekonomik güçleri farklı, yüksel- mek için çabalayan pek çok kişinin eği- tim gördüğü Boğaziçi, kesinlikle homo- jen bir yapıya sahip değil" diyor. Boğaziçi Üniversitesi'ne girmeden ön- ceki beklentileriyle, girdikten sonra kar- şılaştıklannın farklı olduğunu söyleyen Boğazıçililerin buna karşın hemfikir ol- duklan bir nokta var: "Ülke şartlan içinde en iyi olanaklardan yararlanabili- yor olmak." 1150 yurtdışı öğretmeni için sınav AA tAnkara) - Milli Eğitim Ba- kanlığı, yurtdışında görevlen- dirilecek bin 150 öğretmeni belirlemek amacıyla sınav açı- yor. Milli Eğitim Bakanlığı Basın ve Halk- la ilişkiler Müşavirliği'nden yapılan açıklamada. yurtdışında bulunan va- tandaşların öğrenim çağındaki çocuk- larına verilen Türkçe ve Türk kültürü derslerinde görevlendirilmek üzere 800 ılkokul, 200 Türkçe, 50 sosyal bil- giler. 50 din kültür ve ahlak bilgisi ile 50 Almanca öğretmeni olmak üzere toplam bin 150 öğretmen için sınav açı- lacak. Açıklamada, 17 Mayıs 1992 Pazar günü Ankara'da yapılacak yazılı sı- navlara katılabilmek için adaylann, son üç yılda bakanlık merkez veva taş- ra teşkilatında bilfııl çalışıyor olmalan, son altı yılda yetersız raporu almamış ve son üç yıllık sicil ortalamalarınırı en az iyi olması gerekiyor. Erkekler için askerlik ^örevlerini yapmış ve daha önce yurtdışında sü- rekli ya da benzerı bir görev almamış olmalan gerektiği de belirtilen açıkla- mada, adaylarda aynca Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı resmı okullarda 7 yıl görev yapmış ve sınav genelgesi ilan tarihinde 40 yaşını geçmemış bulun- malan koşulları aranacak. Sınav başvurulan 10 şubat-6 mart tarihleri arasında il ve ılçe milli eğitim müdürlüklerine yapılacak. Yazılı sınav kazanan adaylar daha sonra bakanük- lar arası ortak kültür komisyonunca mülakata tabi tutulacak. Kazanan adaylar yabancı dil kursunda başanlı olmalan halinde yurtdışma gönderile- cek. 17 mayısta yapılacak yazılı sınavda adaylara, genel kültür, meslek bilgisi ve alan bilgisi konulannda sorular so- rulacak. Olağanüstû teftiş • CUMHURİYET (Denizli) - Milli Eğitim Bakanlığı, 44 il müdürlüğünde "olağanüstû teftiş" başlattı. Bakanlık, milli eğitim müdürlüklerindeki geniş çaplı teftişler için 176 müfettiş görevlendirdi. Teftişlerin, müdürlüklerin asaleten yürütüldüğü illeri kapsadığı öğrenildî. Koalisypn hükümeti göreve başladıktan sonra milli eğitim müdürlüklerinde hiçbir atama yapmayan bakanlığın olağanüstû teftişi, eğitim camiasında "görevden alma" operasyonuşeklindt yorumlandı. İlleredağılan müfettişlerin son yıllardaki i 1 ıçi öğretmen tayınlerini, geçıci görevlendirmeleri. harcamalan. ihalelen, disıplın uygulamalannı ve müfredat programlannı didik didik araştırmaya başladıklan belırtıldi. HızırOrucu • AlevilennHızır Orucu günleri başladı. Alevi inanışına göre Nuh'un Gemisi dokuz gün tufanla cebelleştıkten sonra onuncu günde karaya çıkmış ve dilekleri kabul olan insanlar üç gün oruç tutmuşlar. Her yıl 12-14 şubat tarihleri arasında bu oruç tekrarlanıyor. HızırOrucu sadece bir ibadet değil aynı zamanda da Aleviler için ilginç bir gelenek. Alevı gençleri için kısmetlerinı önceden tespit etme yolu olarak Hızır Orucu. yaygın bir inanç. Öncefidan AA (Aliağa) - İzmir'in Aliağa ilçesinde, belediye başkanı Hakkı Ülkü tarafından alınan, "Fidan dikmeyen evlenemeyecek" şeklindeki karar uygulanmaya başlandı. "Yeşil birçevre yaratmak"' amacıyla alınan karann ilk uygulayıcılan olan Sevgi Turan-Yunus Karataş çifti, birer fidan diktikten sonra nikâh masasına oturabildiler. Nikâh muameleleri yapıhrken yeni uygulamayı öğrenen nişanlı çifte, belediye tarafından ücretsiz olarak iki adet selvi fıdanı verildi. Gelinlik ve damatlıklannı giyen çift, belediye görevlileri eşliğinde, ilçenin plajlar bölgesinde gösterilen yere fıdanlannı diktikten sonra, "evliliklenninde, diktikleri ağaçlann da uzun ömürlü" olmasını dilediler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle