19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 ŞUBAT1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR SANAT 13 Aytaç'açeviriödülü • Kûltür Servisi - Avusturya Kültür Sanat Bakanlığı'nın 1992 En 1yi Edebı Çevin Ödülü'ne, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Batı Dilleri ve Edebiyatlan Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürsel Aytaç layık görüldü. Prof. Dr. Gürsel Aytaç, 1940yıhnda Eskişehir'de doğdu. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nde Alman ve Latin dilleri edebiyatlan bölümlerini tamamladı. 1962 yıhnda aynı fakültede asistan oldu. Halen Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Batı Dilleri ve Edebiyatlan Bölümü Başkanlığını yürüten Aytaç, Uluslararası Germanistler Birliği Yönetim Kurulu ve Pen Kulüp üyesi. Arston'mseramikteri Kültfir Servisi- Nurdan Yılmaz Arslan'ın seramik sergisi bugün Çanakkale Seramik.Sanat Galerisi'nde açılıyor. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim görevlisi olan sanatçı, 1990 yılından bu yana kendi atölyesinde yaptığı çahşmalan sergileyecek. Çanakkale Seramik Sanat Galerisi'nde 20'yeyakınyapıün yer alacağı sergi 29 şubat tarihine kadar açık kalacak. Buğra'nın 'Yunus Emre'si Kültür Servisi- Ankara Devlet Tiyatrosu'nun 1990-91 dönemi oyunlan arasında yer alan "Bir Ben Vardır Benden îçeri" adlı oyun ıkinci kez Istanbul'da... 14 şubat cumartesi günü YıldızSarayı Tiyatrosu'nda sahnelenecek oyunu Tank Buğra yazdı, Sönmez Atasoy yönetti. Dekorunu Şuar Saylan'ın, kostümlerinı Funda Karasaç'ın yaptığı oyunun ışık düzeni Ersen Tunççekiç ta- rafından hazırlandı. Ydmaz'ın resiniterî Kültür Servisi- Nazmi Yılmaz'ın resim sergisi cumartesi günü Ürün Sanat Galerisi'nde açılacak. Sergi, 11 marta dekizlenebilecek. 1944İstanbul doğumlu olan ressam Nazmi Yılmaz, resimçalışmalanna I972yılında başladı.İlk kişisel sergisini 1982 yıhnda Istanbul'da açan ressam, daha sonraki yıllarda çeşitli karma sergilere katıldı ve kişisel sergiler açtı. Yılmaz, çalışma- lannı yağlıboya ve pastel olarak gerçekleştiriyor. MacarresııMen kesit Kültür Servisi- Horhor Sanat Galerisi'nin düzenlediği"Macar Resim Sanatından Bir Kesit" başlıklı sergi cuma günü Atatürk Kültür Merkezi'nde açılıyor. 28 şubata kadar sürecek sergide Imre Puskas, Andre Csikos, Laszlo Bod, Bela Czene, Gabor Forray, Gyula Konfar, Jozsef Kadar, Kalman Csabai, Istvan Halasi Horvath, Ernö Toth, Janos Varkonyi, Pal Lazar, Samuel Szüts, Minaly Rezes Molnar, Ivan Mariassı, Istvan Moldovan, Imre Szanthoffer, Gyula Torjai Petho, Eva Hajas, Laszlo Somogyi Soma ve Janos VVagner'in yapıtlan bulunuyor. jstanbıridergisi Kültür Servisi- Dünün, bugünün ve yannın tstanbulu'na ve Istanbul'da yaşamıanın güzelliğine sahip çıkmak, Istanbullu bilincini sağlamlaşürmak amacıyla Türk Tarih Vakfı ve Kültür AŞ öncülüğünde yeni dergi yayın hazırlıklanna başladı. Tarihı, insanı, gelişimi, mimarisi, kültürüdoğası ve güncel yaşamıyla tüm bunlann ortaya çıkardığı olgularla ilgilenecek olan "İstanbul" dergisiçevresinde İstanbul'a sahip çıkmak ısteyen birçok aydın biraraya geldi.Türk Tarih Vakfı adına Prof. Dr. llhan Tekeh'nin sahip olduğu dergi, Cahit Kayra, Hilmi Yavuz, Prof. Dr. Zafer Toprak, Dr. Murat Belge. Doç.Dr. Edhem Eldem, Uğur Büke ve derginın yayın yönetmenı Zeynep Avcı'dan oluşan yedı kişilik bir yayın kurulunun yönlendırmesiyle hazırlanıyor. Mimariar gecesi • Kültür Servisi - İstanbul Mimariar Odası'nın organize ettiği Müzik ve Kültür Gecesi yarın İTÜ Maden Fakültesi G Amfisi'nde yapılacak. Ruhi Su Dostlar Korosu'nun eşliğinde Emin Igüs, Eylem Pelit ve Vişhenka Rus Halk Müziği Topluluğu da yer alacak. Aynca Gülsen Tuncer de şiirler okuyacak. Saat 20.00'de başlayacak konserin biletleri Mimariar Odası ile Dostlar Tiyatrosu gişelerinde satışa sunuldu. İDSO'nun geçen haftaki solisti Alman kemana Ulf Hoelscher'di Brahmsiı bir hafta sonu EVtN İLYASOĞLU İDSO'da orkestranm bu hafta- ki solisti Alman kemancı Ulf Hoelscher, bir zamanlar Bülent Tarcan'ın keman konçertosunu çaldığından Türk dinleyicisinin yabancısı olmayan bir konuk. Alman ve Amenkan keman okulları- nda eğıtim görmüş, ünlü şeflerle çalmış, ünlü kışılerle oda müziği icra etmiş. Ha- len Almanya'da çok önemli bir keman öğretmeni olarak tamnmakta. Alexan- der Schwınck yönetimindeki Brahms'ın op.77 Re Majör Keman Konçertosu'nda özgeçmişinde yazılı değerleri ortaya koyduğu söylenemez. Ozelîikle ilk bölümde orkestra ile bir kovalama, anlatımda derinlerden gelme- yen bir Brahms düşüncesi düş kırıklığına neden oldu. Adagio'dakı duyarlılığı ve son bölümdeki orkestra ile anlaşıp söy- leşebilmesi daha bir akılda kalıcı yorum- du. Alexander Schvvinck, orkestramıza hep yeni bir şeyler sunmak, dağarcığını geliştirmek peşinde. Bu kez de ilginç bir yapıtın ilk seslendirişi yapıldı: Johanncs Brahms'ın Piyanolu Op.25 Kuarteti'nin Schönberg gibi çağımızın öncü bestecisi, kendi kişıliğıni bir yana bırakmış ve Brahms çizgisine zarar vermeksizin, ne- redeyse bestecinin beşinci senfonisi gibi bir çalışma yapmış. Orkestra özenle çalmasına karşın yer yer açık hava topluluğu gibi tınladı. Aslı- nda İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'- nın bir önceki hafta Akbank konserinde salondaki Sabancı onuruna Mozart'ı "Aman Adanah"ya dönüştürdüğünü okuyan dinleyiciler, bu kez de salonda belki Vehbi Koç vardır da Ankara'nın Misket havasını dinleriz beklentisi için- deydiler. Alman kemancı Ulf Hoelscher halen Almanya'da ünlü bir keman öğretmeni olarak taıunıyor.(Fotoğraf İBRAHİM GÜNEL) İDOB, Kumarbaz Oğul operasını bu hafta son kez sahneliyor 20'lik Rossini'den komik opera ttalyan besteci Rossini tek perdelik Kumarbaz Oğul operasını 1813'te bestelemişti İstanbul Devlet Operası'nın mevsim boyu sekiz temsil olarak planladığı ve orkestra sağlana- madığından ilk üç temsilin piya- no eşliğinde oynandığı Rossini'- nin "Kumarbaz Oğul"u (II Sig- nor Bruschino) bu hafta son kez sahnelenecek. Başta AKM'nin küçük salonunda şef Elşad Bagirov'un yönettiği orkestra toplulu'ğu olmak üzere kutlanması gere- ken bir prodüksiyon. Gençlerden oluşan topluluk, orkestra çukuru olmadığından dinleyici koltuk- lan ile basamaklar arasına sıralanıyor. Özellıkle Celal Akatlar gibi deneyimli bir müzıkçinin obua ve korangle ustalığı ile daha bir güzel tınlıyor. Rossini'nin 1813'te, Sevil Berberi'ni yazmadan iki yıl önce, bestelediği bu ko- mik opera, zamanın espri anlayışına uyan abartmalarla sahnelenmiş. Ondokuzuncu yüzyıl başlanndan ta- rihsel bir örnek. Bestecinin yirmi bir yaş ürünü olan bu yapıtta Haydn-Mozart et- kisındcki müzik, operadaki özgün şekli- ne bağlı olarak, perde arkasındaki bir klavsen eşliği ile resitatifleri de süslüyor. Arda Aydoğan, Çağnur Gürsan, Ferdi Atuner ve Erkan Tezcan ile tüm sanatçı- lar sahneye koyan Sümeray Anman'a el birliği ile destek olmuşlar .Son temsil 14 şubat cuma günü saat 19.00'da. Leyla Pınar'ın CD'si çok renkliKültür Servisi - Leyla Pınar'ın Pavane Plakları arasında çıkan klav- sen CD'si, çok ilginç bestecilerden örülmüş: Önce Johann Sebasti- an Bach'ın ünlü Kromatik Fantezisi ile başlıyor, ardından hemen Tatyos Efendi'nin Saz Semaîsi geliyor. Leyla Pınar'ın klavsen CD'si Bach'ın Kromatik Fantezisi ile başlıyor Sonra tanhte klavsen müzığının bü- yük ustası olan Rameau"dan, Carl Phi- lipp Emanuel Bach'dan, Haydn'dan ör- nekler \ar. Derken çağımızâ doğru yak- laşan bir çizgi içinde Fransız bestecisi Delius ve Francaix geliyor. Ve çağdaş çoksesli Türk bestecileri çıkıyor karşımıza' Ekrem Zeki Ün'ün Kaşıklı Oyun Havası; Canan Akın'ın K.üheylan'ı, Cengiz Tanç'ın İki Küçük Parçası ve İlhan Usmanbaş'ın 12 ses par- çalan. CD'deki son yapıt genç bir Belçı- kalı bestecinin, Lavvalree'nin rock müziği öğelennden kaynaklandığı bırçalışması.. Kocaman bir tanh yelpazesi derlemiş- Leyla Pınar klavseninde. Eserlerin bazısı özgün klavsen ıçin yazılmış, bazısını sa- natçı kendisı klavsen ıçin uyarlamış. Tat- yos Efendi'den dizisel bestecilerimize ka- dar Türk müziğini klavsene yakıştırmış. Çalgısının tarihçesini anlatıyor Leyla Pınar: "Arap, İspanyol kökenli, bizim kanuna çok benzeyen bir mekanizmada ilk klavsenler. Psalterium adı ile ilk kez 13. yüzyılda Avrupa'ya gelmiş. Daha gü- zel ses elde etmek için klavye eklenmiş. Bu ilk çalgdarda telden gelen sesi duya- rak onun ifade gücüne göre çalarsımz. Kanun temelıne dayalı bir çalgı olduğu için Tatyos Efendı'yi rahatlıkla bütün renkleri içinde duyurabilir diye düşün- düm. Form açısından Batı'nın o zaman- ki kurgusuna benziyor. Bence bu tür çalgılarla tarihi müziğimızi de yaşatmak gerek. Ama böylesi bir müzısyenler de- meti yaparken Bach'tan Tatyos Efendi"- ye derken. batılılar bizi yalnız divan mü- ziği ile tanımasınlar; çağdaş, dizisel yön- temler içinde yazanlan da halk ezgilerini modernleştiren bestecilerimizi de bilsin- ler istedım. Bu nedenle her resitalime Batı tanhinden, Batı çağdaş bestecisin- den olduğu kadar Türk bestecilerinden de örnekler katıyorum". Leyla Pınar önce keman ve üfleme çalgılar çalarak müziğe başlamış. Bugün Brüksel'de yaşıyor ve Avrupa'da birçok klavsen ve org resitali veriyor. • Satış Yeri: Pan Yayıncıhk, Barbaros Bulvan 74 4, Beşiktaş/İstanbul Kaleşi'nin yapıtlan Halkbank'ta sergUeniyor AA (Ankara) - Ressam ömer Kaleşi, yurtiçi ve yurtdışında 20'nin üzerinde kişisel sergi açtı şimdiye dek. Yaşamını 30 yıla yakın, Paris'te sürdüren sa- natçı, son dönem çalışmalannı Halk- bank Sanat Galerisi'nde sergiliyor. Sanatçının yapıtlannın konusunu yine yıllardır üzerinde çalışüğı "der- viş" ve "çoban" portreleri oluşturu- yor. Kırmızı, siyah ve beyaz rengin ağırlıklı kullanıldığı portrelerdekı in- sanlar, yüz ifadeleriyle, ruhsal derin- liklerinin de ipuçlannı veriyor. Atölyesinde resim üretirken "mut- lak yalnız olması gerektiğini" "vurgula- yan Kaleşi'ye, bu •'yalnızlığın" tablo- lanna da yansıdığı söylenince, bu sap- tamayı doğruluyor. Sanatçı, "kimse olmadan resim yapmak" özelliğinin akademi yıllannda başladığını söylü- yor- Omer Kaleşi'nin akademide başla- yan bir diğer tutkusu da kırmızı. Okul- da kendisine renk olarak kırmızıyı seç- tikten sonra bu rengin değişik tonlan üzerinde çalıştığını belirten sanatçının "Neden kırmızı"ya yanıtı, yaşamının daha öncelerine dayanıyor: "Çocuk- • ken yaşadığım yangınlar.." Ömer Kaleşi'nin resımlerinin bir di- ğer özelliği, onlann fırçayla üretilmeyi- şi. Sanatçı, okul yıllannda eline aldığı boya kanştırmakta kullamlan spatu- lasıyla resim yapıyor hep. Kaleşi, "30 yıldır bu spatulayla resim yapıyorum. Galiba bununla da bitireceğim" diyor. Her yıl 40'a yakın resim ürettigini belirten sanatçının son dönem çalışma- lan, Halkbank Sanat Galerisi'nde açtığı sergide 15 şubata değin görü- lebilecek. Rus ressanüarın yapıtlan Kültür Servisi - Aralannda Same- dova, Soldatenkov, Salamza- de, Zaharyevic, Svetsov, Çet- verikov, Troşiv, Jukov, Fokin, Suvorova ve Mirzazade gibi klasik tarzda çalışan sanatçı- 4a.Tm da bulunduğu 29 res- samın yapıtlarından oluşan Rus Resimleri Sergisi, Ramko Sanat Galerisi'nde sürüyor. Ramko Sanat Galerisi, Sovyet Res- samlar Cemiyeti ile yaptığı bir anlaşma sonucunda, Rus ressamlann yapıt- lannı izleyiciye ilk elden görme ve satın alma olanağı tanıyor. Bu sergi, ikisi bü- yük boyutlu. toplam 28 yapıtın Türk izleyiciye ulaşması için bir fırsat. Sergi- deki resimlerin bir özelliği de fiyat- lannm diğer ülkelerin resimlerine oran- la daha ucuz olması. 1917-1985 yıllan arasında üreti- len resimler, Rus resminin (ve sanatının) dünyaya açıla- madığı bir dö- nemin ürünleri. Belki bu yüz- den şaşırtıcı, gi- zemJj, merak uyandıncı. Bit- miş bir döne- min yapıtlannı yeni yeni gören izleyiciler de re- simlere bir sa- nat yapıtının yanı sıra antik değer taşıyan ve artık tarihe gömülmüş olan bır dönemin yansıtıcı- lan olarak yaklaşıyorlar.Fiyatlan 15 bın ile 150 bın Türk Lirası arasında de- ğişen diğer Rus resimleri, ekonomik durumu iyi olan Türk koleksiyonerleri için uygun olurken, Ramko Sanat Ga- lerisi'nde sergilenen resimlerin fiyat- lannın birkaç milyon lira ile sınırlı ol- ması, koleksiyoner tipinin nicel ve nitel açıdan değışiklık göstermesini sağlaya- cak gibi görünüyor. The British Council ve Pozitif Sunar REGGAE şiiR DANS OO»«IOO 2SSÎSS2 The British Council İSTANBUL TAXIM Nightpark (Ayakta) 21 ŞUBAT CUMA SAAT 21:00 ANKARA . Hacettepe Üniversitesi M Salonu 22 ŞUBAT C.TESİ SAAT 19:00 Cumhuriyet TVESFEL 0 Oıguuzuyon. POZİTÎF 144 33 94 Bılet Sati{ Yerlen İstanbul Vakkorama Taksım 151 28 88. Vakkonma Suadye 360 90 90. Ekspres Musıc (Eüler) 163 86 II. Pozitif 144 33 94 Ankara Network MUSK & Audıo (Turalı Hıtmı) 168 43 26. lâylan Elektronık (Aukufe) 139 32 79, Dost "Musıc Center" 125 00 05 IHTON KVVESIJOHNSO & THE DENNIS BOVELL DUB BAND BU GENÇ KEMANCIYI TANIYOR MUSUNUZ ? HAKANŞENSOY 'Kemanla müzikolojik bir felsefe arıyorum9 Kültür Servisi - "Sanat bir bütün" diyor Hakan Şensoy, "önce kafanın çahşması, düşüncenin duygularla birleşmesi gerek." 1968'de Istanbul'da doğmuş. Babası Türk müziği sanatçısı A.Şensoy. 1977-78 ders yıhnda İstanbul Tek- nik Üniversıtesi'nin Türk Müziği Konservatuvan'na girmiş. Konserva- tuvarda "hızlı keman" biriminin kuru- cusu Ayhan Turan, yetenekli keman öğrencilerini kolladığı gibi Hakan'ı da kendi birimine alarak eğitmeye baş- lamış. Hakan, babasının düşündüklerin- den önceleri farklı bir yolda yürürken 1984'te AKM'de ilk resitalini verince, babası da doğru ve isabetli bir yol seç- tiklerine inanmış. Ertesi yıl Filarmoni Derneği'nin Başanlı Genç Ödülü'nü, İTÜ'nün Sanat Dalında Başan Ödü- lü'nü kazanmış. Okulu bitirince 1988'- de Londra Kraliyet Müzik Akademi- si'ndeki yüksek lisans eğitimi Hakan'a yeni boyutlar getirmiş. Bu ortamda yaşama fırsatı bulması belki de onun Doğu-Batı müziğini karşılaştırmalı olarak incelemesine ufuklar açmış. •'Keman perdesiz bir çalgı. Kesin arahklanyok. Tamperaman sistemme oturmuyor. Bu benim gibi Doğu-Batı kültürleri arasında kalan bır sanatçı için avan- taj. Böylece bendeki birikim ile Türk müziği kültürü ve Batı tekniğinin bir analizine gidebiliyorum. Benzerlikle- ri. farklan inceliyorum Keman çal- mayı sevdiğım kadar müzikolojik bır felsefe araştırmasına dalıyorum." Hakan Şensoy şu sıralarda master tezını vermiş. Konusu, Türk müziğin- de ve Batı müziğinde 17. ve 20. yüzyı- Har arasında kullamlan formlann ben- zerlikleri. "Neden olmasın? Rondo ve peşrev aynı şey" diyor. "Değişik kiil- türler aynı süre içindeki birikimlerinde aynı şeye varmışlar. Bu benzerlikleri ortaya çıkartmak gerek." Hakan'ın en büy^ik merakı müzaye- deleri dolaşıp eski kitap biriktirmek. "Türkiye'de Batı müziği kitaplarında Türk müziğine yer yoktur. Türk müziği kitaplannda ıse Batı müziğinin majör-minör dizilerine 'ma- kam' denecek kadar bir bağnazlık var. Ben Türk müziği çalmayı da çok se- viyorum. Keman çalmak bir ifade aracı. Amaç müzik yapmak. Caz da, Saint Saens da, Dede Efendi de güzel. Yalçın Tu- ra'nın "Balad"ını Hüseyni makamı bilmeden çalamazsınız. Çağdaş Türk müziği.."Hakan, Türk Müziği Konservatu van'nda "ala- turka" zihniyeti olmayan hocalarla çalıştığı için müziği bir bilim, tarafsız bir sanat dalı olarak ele aldığından çok mutlu . Çevresinde kendi gibi düşünen yakın arkadaşlan arasında kemana Cihat Aşkın ve besteci Münir Nured- din Beken de var.İki buçuk yıl içinde üç büyük kentimizde on dokuz resital vermiş. İleriye yönelik amacı da çal- mak, sahnelerde olmak, orkestra ile çalmak ve daha çok çalmak. Halen Ayla Erduran ile yaptığı çalışmalara değiniyor: "Benim için Ayla Erduran tarihin büyük keman ustalan ile Paganini veya Oistrach ile aramızda bır köprü oluşturuyor. Ben onunla çalışırken sanki ayağım yerden kesiliyor, yaşayan, somut dün- ya ile ilişkim bitiyor. Müziğin gerçek yüzünü görüyorum." Hakan Şensoy 13 Şubat 1992 per- şembe günü Atatürk Kültür Merkezi Küçük Salonu'nda Mehru Ensari eşli- ğinde bir resital verecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle