Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
- ^ Sa
Cumhuriyet f
Sahıbi: Cumhurıyet Maıbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirkeli adına
Bcrin .Nadi 0 Murahhas Üye: Emine Lşaklıgil 0 Gencl Yayın Müdürü:
Hasan OmaJ, Yazı Işieri Müdürü: Ok»v Gonensin 0 Yazı Işlen Müdür
rdımcılan: Salim Atpaslan, Kerem Çalışlıuı, Necdet Dogaa, Lulfiı Tınç
Sayfa Düzeni Yönetmenı: Ali Ac»r 0 Ankara Timsılcisv Ahmel T»n
Iç Politika: Mehmet Tezkan Ekonomi: Met»l Tuner, Kültür: Cd«l Uster, Istanbul Haberleri: Muhiltin
Sirer, Spor: Abdülkadir Yücelman, Makaleler: Şahin Alpay, Düzeltmc: Abdullab Yazıcı 0 Koordina-
tör: Ahmet Koralsan • Mali lşler: Erol Erkut 0 Muhasebe: Bulent Yener • Butçe-Planlama: Sevgi
Osmanbeşeoglu • Reklam: Ayşe Torun 0 ldare: Husejin Gurer 0 tşletme: Önder Çelik • Bilgı-lşlem:
Nail Inal 0 Pereonel: Sevgi BosUncıoglu
Bason ve Yayan. Cunıliunyel Matbaftcılık ve Gazctccılık TA.Ş. TOrkocajı Cad. 39/41 Cafaioglu
34334 Ist PK 246 tsuuıbul. W 512 05 05 (20 h«), TO«. 22246. F«x (1) 526 60 72 0 BOrotar
Aakıra: Zıya Gökalp Blv Inkılıp S No 19/4, Tel; 133 11 4M7, Tcteı. 42344, Fax. (4) 133 05 65
% baıir H Zıya Blv 1352 S 2/3, Tel. 13 12 30. Teia. 52359, Fu (51) 19 53 60 0 Afev:
lnOna C«d 119 S. No- 1 K«l 1, Tü: I» 37 52 (4 hM), Ttkx- 62155. Fw (71) 19 25 78
TAKVIM. 11 ŞUBAT 1992 Imsak: 5.31 Guneş: 6.57 Oğle: 12.23 İkindi: 15.12 Akşam: 17.39 Yatsı: 18.59
Guzeller tanıtıldı
• fstanbul Haber Servisi - Türkiye'de
ilk kez düzenlenecek olan "Miss
Black White" Guzellik Yarışması'nda
finale kalan 10 güzel dün Divan
Oteli'nde gerçekleştirilen toplantıda
basına tanıtıldı. Zuhal Senger, Elif
Köklu, Harika Candar, Sibel İşcan,
Tuba Öztaş, Zühal Erensoy, Filiz
Anayurt, Şeyda Sofuoğlu, Nil Garip
ile Özlem Dinçer'in finale kaldığı
guzellik yarışmasının finali 21 şubat
günü Juliana's Disko'da yapılacak.
Birinci seçilen güzelin Londra'da 4
günlük tatil kazanacak güzel ayrıca
Fngiltere'de bir de album çekimine
katılacak. (Fotoğraf: ALİ ÖZ)
Hamsi kampanyası
• AA (İstanbul) - DoğaJ Hayatı
Koruma Derneği'nce hamsiriin
avlanma boyu yasağının 8
santimetreye indirilmesinin neslinin
tükenmesine neden olacağı
savunularak yeniden yükseltilmesi için
kampanya başlatıldı. Dernek
tarafından av kararını protesto
amacıyla çeşitli yerlere gönderilmek
üzere bir kart hazırlandı. Kartların
alıcılarının bunları imzalayarak Tarım
Orman ve Köyişleri Bakanı Necmettin
Cevheri'ye göndermeleri isteniyor.
Kartta, şu görüşler yer alıyor: "Avına
izin verilen asgari hamsi boyunun
sekiz santimetreye indirilmesi
kararının, hamsi neslinin tükenmesine
ve ülkemiz balıkçılığının içinde
bulunduğu çıkmazın daha da
büyümesine neden olacağından endişe
duymaktayım. Bu uygulamanın en
kısa zamanda düzeltılmesini talep
ediyorum"
Bitûfekli'avcUar
• AA(İzmir)- Orman Bakanlığı Milli
Parklar Av ve Yaban Hayatı Genel
Müdürlüğü Şube Müdürü Sabit
Tarhan, Türkıye'de "neye attığını bilen
veyasalara uyanlar" ile tüfeğinden
başka bir bilgisi olmayan, "eli tüfekli",
yaklaşık 4 milyon kişinin avcılık
yaptığını bildirdi. Tarhan, tüm
dünyada avcılann sınavdan geçtiğine
dikkatiçekerken"Bizdeemniyet
müdürlüğünden 50 bin liralık tezkereyi
alan avcı oluyor" dedi. Sabit Tarhan,
Türkiye'de avcılığın 1932'lerden kalma
bir yasa ile yönlendirilmeye çahşıldığını
belirtti.
Kış '92 TatbJkatı
• AA (Erzurunı) - Kars'ın Sankamış
ilçesi Çamurludere mevkiinde 27-28
şubat tarihlerinde yapılacak "Kış '92
Tatbikatı" için hazırhklar devam
ediyor. Tatbikata Cumhurbaşkanı
Turgut Özal ile Başbakan Süleyman
Demirel'in de katılmalan bekleniyor.
Tatbikata, Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Doğan Güreş, Kara
Kuvvetleri Komutanı Orgeneral
Muhittin Fisunoğlu, Hava Kuvvetleri
Komutanı Orgeneral Siyami Taştan,
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral
Irfan Tınaz, Jandarma Genel
Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis ve
diğer yüksek rütbeli subaylar katılacak.
Kompozisyon
yarışması
• tstanbul Haber Servisi - "Genç
işadamları, sanayinin ve teknolojinin
merkezi olan Japonya'ya gitmek ve
Japon mucizesini yakından görmek
ister misiniz?" Bu çağrıyı
Istanbul'daki Japonya
Başkonsolosluğu yapıyor... Japonya
Başkonsolosluğu'nun Türk-Japon İş
Konseyi ve çeşitli kuruluşların
desteğiyle düzenlediği, "21. Yüzyıla
Doğru Turk-Japon Dostluğu" konulu
kompozisyon yarışmasına katılmak
isteyen genç işadamlarına Türk-Japon
ilişkilerinin geleceğine ilişkin öneri ve
beklentilerini yazmaları halinde bu
şansı yakalayabilecekleri bildirildi.
Tümör ilacı
• İstanbul Haber Servisi - Mesane
tümörlerinin tedavisinde kullanılan
Immucyst Flakon adlı ilaç ithal
edildi. Fransız Pasteur Merieux
firmasının Türkiye şubesi Pasteur
Merieux Serum ve Aşı Sanayii
tarafından ithal edilen ilaç, Türkiye'ye
ilk kez getiriliyor. İthalatçı firmanın
Satış ve Pazarlama Müdürü Ecz.
Muzaffer Pekmezci, Immucyst adlı
ilacın mesane kanserlerinin
geriletiimesinde kullamldığını \e bu
alanda kullanılan en etkili ilaç
olduğunu söyle'di.
470 bin metrekarelik Pere Lachaise, dünyanın en çok ziyaretçi çeken mezarlığı
Ölüler kentinde hev kelle sevişenlerMtNE G. SAULNIER (Paris) - ParİS
gibi bir sevda kentinde, sevgili-
ler nereye gider? Güzelim park-
lara, bahçelere, şık kahvelere,
gizemli gece kulüpîerine, öğle-
den sonra otellerine, müzelere,
sergilere, sinemalara, konserle-
re, sokak tiyatrolanna, hokka-
bazlara, Buenos Aires kaldınm-
larına, köprü altlarına, köprü
üstlerine, spor seviyorlarsa ha-
vuzlara, kortlara, özel "düş-
künlükleri" varsa pembe ışıklı
saunalara, suların başka türlü
köpürdüğü jakuzi masajlarına
ve... Pere Lachaise Mezarlığı'na
giderler,
Pere Lachaise Mezarlığı, dünyanın en
büyük ölüler kentidir. Paris içinde bir
Paris, tarih içinde bir efsane. Hem bir
anıt kabir hem açıkhavada bir yontu
müzesi kimliğini taşıyan Pere Lachaise,
sevgililerin ağaçlar altında öpüştüğü
masum bir yer değildir yalnızca.
Yan ile Yin, ateş ve su, yaşam ile ölüm
gibi; Pere Lachaise Mezarhğı'nın da iki
yüzü vardır. Gündüzleri "gerçeğinin"
altını yaşar Pere Lachaise. Rehberlereş-
liğinde turist ordulan, içki ve uyuşturu-
cu âlemleri. olağanüstü güzellikte müzık
şölenleri gibi. Pere Lachaise'in gerçe-
küstü, geceleri yaşanır; kara büyü ayin-
leri ve mezarlık heykelleriyle sevişen
insanlara rastlanır.
Dünyada en çok turist ve ziyaretçi çe-
ken mezarlık sıfatını taşıyan Pere Lac-
haise, 470 bin metrekarelik alanıyla,
Fransız başkentinin en güzel gezinti yer-
lerinden birini oluşturuyor. Bir milyonu
aşkın insanın gömülü olduğu mezarlık,
1805 yılında, güneş kral 14. Louis'nin
"günah çıkartıcısı" Papaz La Chaise ta-
rafından kurulmuş, ünlü bahçe miman
Brogniart'ın düzenlemesiyle biçim ka-
zanmış. Bu güzelim bahçeye gömülü in-
sanlann her biri birer roman kahrama-
nı, her birinin maceraları ayn ayn ince-
lenmeye değer. Kimler yok ki Pere
Lachaise'in yatay konuklan arasında?
Rossini, Alfred de Musset, Colette,
Bartholome, Pissarro, Chopin, La Fon-
taine, Moliere, Gerard de Nerval, Bal-
zac, Apollinaire, Marcel Proust, Edith
Piaf, Modigliani, Camille Corot, Napol-
yon'un en ünlü generalleri ve en "soylu"
düşmanı İngiliz Amirali Sydney Smith,
Yves Montand, Simone Signoret, Sarah
Bernhardt ile daha pek çoklan ve bizden
biri: YılmazGüney...
Ama benim bu satırlarda size anlat-
mak istediğim, Pere Lachaise'in en ilginç
Pere Lachaise Mezarlığı'nın konuklan arasında pek çok
ünlü var. Bunlardan biri de Yılmaz Güney.
Gazeteci Victor Noir'ın mezarının üstünde kendi boyunda
bir heykeli var. Pantolonun kemeri ve düğmeleri açık, hev
kel Noir'in öldüğü anı simgeliyor.
ma ile anlatmış: "Genç adamı yatarken
gösteren heykel, steril kadınlann gele-
neksel bir tapınma etkinliğine sahne
olmaktadır. Bu tapınmaya bağlı olarak
bronz heykelin bazı bölgeleri garip bir
aşınmaya uğramıştır."
Pere Lachaise'de ilgi çeken bir mezarhk da Allan Kardec'in. 30
yaşından sonra 'elle tutulmayan dünyaya merak saran Kardec'-
in mezarı kara bfiyü ayinlerine sahne oluyor.
iki mezarı, iki efsanesi, gecelerin gerçe-
küstü Pere Lachaise'i.
Bunlardan birincisi Victor Noir adlı
gazetecinin, kı Victor Noir, 1870 yılında
üçüncü Napolyon'un akrabası Pierre
Bonaparte tarafından tabanca ile vuru-
larak öldürülmüş gencecik bir gazeteci.
Resmı tarih, Victor Noir'ın ateşli bir tar-
tışma sonucunda vurulduğunu yazıyor.
Oysa, toplum tarihi, genç gazetecinin
çok yakışıkh, çok çapkın olduğunu vur-
guluyor ve Bonaparte ailesinden bir
hanımla yatak sefasında iken basılıp öl-
dürüldüğünü öne sürüyor. Söz konuşu
hanımın üçüncü Napolyon'un eşi mi,
yoksa Pierre Bonaparte'ın sevgilisi mi
olduğu belli değil. Ama kesin olan, Vic-
tor Noir'ın gerçekten bir hanımla "meş-
gul iken" yaşamını yitirdiği. Mezannın
üstünde, Victor Noir'ı öldüğü an simge-
leyen kendi boyunda bir heykeli var.
Pantolonunun kemeri ve düğmeleri
açık, cinsel organı kuşkuya yer bırakma-
yacak bir genleşme ölçüleri içinde.
Kimi geceler, çocuğu olmayan kadın-
lar Prfe Lachaise Mezarlığı'na geliyor
ve Victor Noir'ın ölü heykeli üstünde
özel bir "ayine" girişiyor; 1870'de ölen
gazeteciye, bir çocukları olması yolun-
daki dilekienni sunuyorlar. Victor
Noir'ın mezannın üstünde her dem taze
bir gül, bir papatya, bir gelin çiçeği dv:-
meti bulmak olası. Tutan adakların te-
şekkürü bu çiçekler. Heykelin tamamı
bronz. Yüzyıllar, busoylu madeni, yeşil
bir küf tabakasıyla kaplamış. Fakat ga-
zetecinin ağzı, burnu, pabuçlannın ucu
ve cinsel organı, her gün parlatılıyor-
muşçasına pınl pırıl bir bronz sansı.
Tarihsel anıtlar konusunda en güvenilir
kaynaklardan biri olan "Mavi Rehber",
ciddi bilimsel diliyle bu olayı şu açıkla-
Pere Lachaise gecelerinin ikinci ilgi
odağı, Allan Kardec'in mezarı. Asıl adı
Hippolyte Leon Rivail olan Allan Kar-
dec, 1804-1869 yıllan arasındaki yaşa-
mının ilk otuz yılını oldukça ünlü bir
bılimci olarak yaşamış, hatta pozitif bi-
lim çahşmalan üniversite tarafından
ödüllendirilmiş. Otuz yılın sonunda "el-
le tutulmayan" dünyaya merak sarmış
ve Allan Kardec adını almış. Sprite der-
gisi diye bir yayın bile çıkarmış, ruhlarla
konuşmuş, dertleşmiş, öteki dünya ile
ilişki kurmuş. Allan Kardec'in dolmen
biçimindeki mezan bugün, kara büyü
ayinlerine sahne oluyor. Taşın üstünde-
ki tüm "mum yakmayınız, hayvan kes-
meyiniz, yasalara aykındır ve de zaten
Allan Kardec bir büyücü değildir",
ikazlanna karşın mezar, gizemli geceler
geçiriyor. Gündüzleri ise ilginç görünüş-
lü insanlann sessiz kuşatması altında.
Gerçekten cadı suratlı, uzun kara saçlı,
deli bakışlı kadınlar, tepelerinde bir bü-
yücü külâhı eksik garip erkeklergeliyor-
lar ve mezan çiçek yağmuruna boğuyor-
lar.
Jim Morrison, Pere Lachaise'in en
çok ziyaretçi toplayan mezarlanndan
birini işgal ediyor. Günün, gecenin her
saatinde, her ulustan gençler, mumlany-
la, içkileriyle ve müzik aletleriyle gelip,
"usta"nın mezan başında kendilerince
ayin yapıyorlar. Bu toplantılann bir bö-
lümü çok hoş. Zaman zaman ünlü top-
luluklar bile habersiz, biletsiz konserler
tertipliyorlar. Gençler, sözleşmeden bu-
luşuyor, arkadaşlık ediyorlar. Ama gi-
derek bu toplantılar, bir uyuşturucu
tekkesi niteliği kazanmakta. Ve çoğu
kez, kusmuk artıklan, eroin şınngala-
nyla yayılıyorlar mezann çevresine.
Ünlü mezarlığın en son konuklann-
dan biri de Yves Montand. Henüz meza-
n yapılmadı. Ama o, sevgilisi, karısı ve
öğretmeni Simone Signoret'nin koynun-
dayatıyorartık.
Pere Lachaise'i gezerken rastladığım
en ilginç kişi Sarah Bernhardt'ın otlar
bürümüş mezan başında bulduğum ti-
yatrocuydu. Oyuncu olmasını söyleme-
sine bile gerek yoktu, öylesine trajik bir
çehreydi yüzü. Macar asıllı bir Fransız-
dı. Bir elini kabir taşına koymuş, düşü-
nüyordu.
Sarah Bernhardt'a öylesine benziyor-
du ki bir an, akrabası olduğunu sandım.
Sarah Bernhardt, onun gövdesinde ye-
niden dünyaya gelmişti belki de.
Kimbilir?
Mucit Sümer Kızıltuğ devletin icatlan sevmesini, korumasını istiyor
Batık gemi, dalgıçsız da kurtulurMUHtTTÎN SİRER (tstanbul) - SÜ-
mer Kızıltuğ her gün rastlayabi-
leceğimiz insanlardan değil. O
bir mucit. Küçüklüğünden beri
mucit olmaya çalışmış. Yıldız
Üniversitesi'ni bitirip makine
mühendisi olması daha sonra.
Sümer Kızıltuğ, henüz sekiz yaşında
bir ilkokul öğrencisiyken Dumlupınar
Denizaltısı batıyor. Ulusal facia. Sümer
Kızıltuğ'un kulağı radyoya dayanmış, aklı
başka yerlerde. Nasıl kurtarılabilirler aca-
ba? Küçücük yüreği isyanlarda. Bir yolu ol-
malı, bu insanlar kurtarılmalı diye düşü-
nüyor.
Ve o günlerde aklına takılan bu soru ile-
ride Sümer Kızıltuğ'un isminin önüne mu-
cit sıfatının eklenmesine neden oluyor. Şu
anda elinde bir ihtira beratı var. Deniz di-
bine dalgıç indirmeden belli bir tonaja ka-
dar batık gemilerin ve mürettebatının kur-
tarılmasını sağlayacak bir kurtarma siste-
minin mucidi.
Sistemini anlatırken ani bir hareketle
cebine davranıyor ve alüminyum profıl-
leriyle boş makaralan birleştiren küçük
bir maket çıkartıyor. Bir yerlerden de
kablolar ve kurşundan mutfakta dökül-
müş kanca çıkıyor. Sümer Kızıltuğ'un
anlattıklan çok sevindirici çünkü onun
icat ettiği sisteme göre denizin altında
kalanlar on gün, on beş gün pekâlâ yaşa-
yabiliyorlar. Hava hortumu var ve bu-
nunla aşağıdakilere yiyecek içecek ve
hava gönderiliyor. Kanca da gemiyi yu-
kan çekmeye yanyor. Kırk yıl düşünse-
niz aklınıza gelmez.
İnsan bir kere icat etmeye başladı mı,
icat etmenin keyfini aldı mı, icatlann ar-
dı arkası kesilmiyor. Sümer Kızıltuğ'un
daha bir sürii içadı var. Örneğin iki te-
kerlekli araba. Üzerinde çalıştığı bu pro-
Sümer Kızıltuğ'un aklı durmadan yeni bir şeyler bulmaya, hayatı kolaylaştırma-
ya, sadeleşrirmeye calışıyor.
jeyi Honda yapmış bile. Sonra köstebek
projesi var. Paket sistemle calışıyor. Bir
tarlaya çukur kazıhyor. Köstebek adını
verdiği aygıt çukura yerleştiriliyor. Ve
tarla uzaktan kumandayla sürülüyor.
Sonra Sümer Kızıltuğ'un sükûnetmaki-
nesi icadı var. O da çok ilginç. Her fre-
kans için otomatik olarak karşı frekans
yayımlayan bir makine. Girişimde gü-
rültüyü sıfırlıyor. Siz karşınızdakiyle
konuşurken diğer insanlann ürettiği gü-
rültüyü duymuyorsunuz. Hepsi bu ka-
dar değil. Gezen projektörler projesi var
örneğin. Silah sesine duyarlı hale getiri-
lebilecek bu icat bir binanın korunma-
sında önemli görevler üstlenebilir pekâ-
lâ.
Güneş aküsü de önemli icatlanndan
biri. Çünkü elektrik pahalı. Gündüz gü-
neş ışınlannı bir akümülatöre doldura-
caksınız, gece de kullanacaksınız. Par-
lakfikir değil mi?
İnsanın aklına durmadan parlak fikir-
ler gelmesi için mucit olması gerekiyor.
Sümer Kızıltuğ'un aklı durmadan yeni
bir şeyler bulmaya, hayatı kolaylaştır-
maya, sadeleştirmeye calışıyor. Gürül-
tüden mi şikâyetçi, sükûnet makinesini,
trafikte beklemekten mi dertli, iki teker-
lekli arabayı, elektrik kesintisinden mi
gına geldi, güneş aküsünü icat ediyor,
kurtuluyor. En azından vicdanı rahatlı-
yor.
Ne var ki. iş icat etmekle bitmiyor.
Dünyanın en pahalı hobilerinden biri
icat yapmak. Durmadan cepten para gi-
diyor. Patent almak da her yıl belli mik-
tar para ödemeyi gerektiriyor. Sümer
Kızıltuğ devletin mucıtiere yardım et-
mesi gerektiğini söylüyor. Ya aylık bır
fon aynlmalı ya da icatlarını değerlen-
dirmek için mucitlerin elinden tutulmalı,
destek olunmalı. Süleyman Demirel'e
yazdığı mektubun alındı belgesi cebinde
duruyor. İlgi ve desteğe ihtiyacı var. İcat
etmek istiyor. Gerçi yardım gelmese de o
icatlannı sürdürecek, ama destek olursa
başka türlü olur, icatlan değerlenir, in-
sanhğın hizmetine sunulur, o da çabala-
nnın karşılığını görmüş olur.
Sümer Kızıltuğ'a göre bütün insanlar
mucit. Annenizin yaptığı salatadaki lez-
zet farkı bile icat etmeyi gerektiriyor. Ve
Türkiye'de milyonlarca mucit var. Ama
bir bakıyorsunuz yalnızca yüz ya da iki
yüz kişi var patent almış.
Sümer Kızıituğ'un sosyal icatlan da
var. İşte bir tanesi: Evlilik ehliyeti. Ara-
ba kullanacak insanlar nasıl ehil olduk-
lannı kanıtlayacak bir belge almak zo-
rundalarsa evlenecek erkekler de toplu-
mun en saygm kurumunu, aile kurumu-
nu oluşturmadan önce altı aylık bir kurs
görüp evlilik ehliyetini almaya zorunlu
tutulmalılar. Bir pedagog, bir psikolog,
bir psikiyatr, bir ekonomist evlenecek
erkeklere bütçeden davranış kurallanna
kadar bir ailenin gereksinim duyacağı
konularda ders verse, insanlar bu konu-
da eğitilse yararlı olmaz mı?
Olur ama Sümer Kızıltuğ şikâyetçi.
Bu ülkede icat yapmanın, hem kendine
hem de ülkeye yarar sağlamaya çalışma-
nın hiçbir cazibesi yok. İhtira beratınız
elinizde olabilir, ama icadınız uygulama
alanı bulamadıktan. seri olarak üretil-
medikten sonra ne işi yarar? Film yapıp
da oynatacak sinema bulamamak gibi
bir şey. Sümer Kızıltuğ sıkıntılı. Sümer
Kızıltuğ şikâyetçi. Devletin kıssadan
hisse çıkarması gerekiyor: İcadı sev, ica-
dı koru.
Şişmangen, kaslanhastaediyorEDİP EMİL ÖYMEN (Londra) - Kas hastalıkları arasında en yaygın
görüleni için tedavi yolu açılıyor. Tıp dilinde "miyotonik distrofi"
denilen, kasların şekil ve işlev bozukluğu nedeniyle görev yapa-
maz duruma gelmelerinde "suçlu" saptandı.
Anne ve babadan alınan tüm fiziki
özelliklerin kromozomlar üzerinde sıralı
genlerde yazılı olduğu "kalıtım planı"-
nda, 19 numaralı kromozomdaki bir
genin bu hastalığa yol açtığı anlaşıldı.
Ikisi İngiliz, biri Amerikanhüç ayn araş-
tırma ekibinin iki yıldır sürdürdüğü ça-
lışma, geçen günlerde saygın İngiliz bi-
lim dergisi "Nature"da yayımlandı.
Belli başlı 5 büyük tür kas hastalığı
arasında en yaygın olan ve çoğunlukla
erkekleri hedef alan "miyotonik dist-
rofi"de kaslar gevşemeyi unutuyor, sü-
rekli kasılma halinde kalıyor. Hasta,
istemli hareket yapamaz hale geliyor.
Elini kol'inu oynatamıyor, yemesi içme-
si bozuluyor. Sadece kaslarda değil, vü-
cudun başka yerlerinde de saç dökülme-
si, cinsiyet organlannda yapısal bozuk-
luk, iktidarsızlık ve salgı bezleri faaliye-
tinde aksaklıklar, gözde perde (kata-
rakt) gibi belirtilerle seyreden hastalıkta
zaman zaman zekâ genlığıne de rastlanı-
yor. Sinsı seyreden bu hastalıkta öteden
beri kahtsal bir neden olduğu bilinmekle
birlikte, genetik adresi saptanamamıştı.
Yeni bulgu, önümüzdeki yıllarda teda-
viyidegetirecek.
İngiliz bilim adamlan, insandaki tüm
hücrelerde yer alan 23 adet kromozo-
mun üzerinde, kalıtıma ilişkin tüm özel-
lik ve aynntılann yazılı olduğu, sayılan
50-100 bin arasında tahmin edilen gen-
lerden hangısinin bu hastalığa yol açtığı-
nı araştırıyorlardı. Sonuçta 19 numaralı
kromozomdaki bir genin, normalden
şişman olduğu farkedildi. Hastalık ne
kadar ağırsa. gen de o kadar şişman du-
ruyordu. Henüz bilinmeyen, bu genin
neden ve nasıl şişmanladığı
Dava sürüyor
Mîke Tyson:
Tecavüz
iddiası
doğru değil
Spor Servisi - ABD'nin Indianapo-
lis kentinde demir yumruk Mike
Tyson'a karşı "ırza geçme" savıyla açı-
lan dava sürüyor. Eski Boks Dünya
Ağır Sıklet Şampiyonu Tyson, önceki
gün mahkemede, kendisini suçlayan
kadını hiçbir cinsel davranışa zorlama-
dığını söyledi.
Indianapolis'te düzenlenen bir gu-
zellik yanşmasına katılan 18 yaşmdaki
kızlardan biri olan davalı, Mike
Tyson'ın ifadesine göre boks şampiyo-
nunun otel odasına kendi nzasıyla gel-
di ve sonra Tyson'dan kendisine lobiye
kadar refakat etmesini istedi. Şampi-
yon, kıza "Geceyi kendisiyle gecirmek
istediğini, ama merdivenleri inemeye-
cek kadar yorgun olduğunu" söyledi-
ğini iddia ediyor. Buna göre kız "Çok
kızgın bir şekilde odayı terketti." Kızın
kendisi ise Tyson tarafından tecavüze
uğradığını iddia ediyor.
Mike Tyson mahkemede, "Miss Si-
yah Amerika" yanşmasına katılan 18
yaşındaki kızı hiçbir biçimde yarala-
madığını ve kızın kendisine "dur"
demediğini belirtti. Daha otele gider-
ken arabada öpüşmeye başladıklannı
söyleyen Tyson, avukatının "Kıza ni-
yetini açıkça söylemiş miydin?" soru-
sunu "Evet, onunla birlikte olmak iste-
diğimi açıkça söyledim" şeklinde ya-
nıtladı.
Guzellik yanşmasına katılıp davada
ifade veren diğer tanık kızlardan biri
ise şampiyon, "bir kızdan ötekine gidip
hepsinden randevu almaya çalıştığını"
anlattı. Tyson'ın kızlara "Benimle
odama çıkıp öpüşmeye ne dersin? Seks
daha iyi olurdu" diye tekliflerde bu-
lunduğu iddia ediliyor.
Beraati isteniyor
Tyson'ın avukatı Vincent Fuller,
müvekkilinin, adi sözlerle de olsa kız-
lara karşı niyetlerini açıkça ifade ettiği-
ni vurguluyor ve bu yüzden beraatini
istiyor. Mahkeme salonunun önünde
biriken bir gösterici topluluğu, şampi-
yon lehine sloganlar atarak Tyson'ın
aklanmasını istedi. "Erkekier tecavüze
karşıdır" yazan pankartlacla gösteri
yapan Tyson hayranlan, "Kız kendisi
kabahatli, şampiyonun odasında ne işi
vardı" diye bağırdılar.