Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11ŞUBAT1992SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTURSANAT 13
Teople's Choice' ödûlö
tSTANBUL(lÜHA)- "Peoples
Choice" ödülleri, Julia Roberts, Kevin
Costner ve Arnold Schwarzenegger'e
verilecek. Herald Tribune gazetesinde
yer alan habcre göre "Özel Bir Kadın",
"Genç Ölmek", "Mystic Pizza" gibi
1
filmlerin oyuncusu Julia Roberts en iyi
komedyen ve drama kadın oyuncusu
dallannda iki ödül bırden alırken,
"Kurtlarla Dans", "Robin Hood" ve
son olarak da Oliver Stone'un yeni
filmi "JFK"nın yıldıa Kevin Costner
ile "Terminatör"ün yıldızı Arnold
Schvvarzenegger en iyı erkek oyuncu
ödülünü aldılar.
Bizim Tiyatpo turnede
CUyHURİYET(Sinop)- Bizim
Tiyatro, "örümcek Kadının
Öpücüğü" ve " Yargı" adlı oyunlarla
mayıs ayına kadar sürecek olan bir
turneye çıktı. Barry Collins'in yazdığı,
Zafer Dıper'in sunduğu tek kışılık oyun
"Yargı", 18şubatta Karadeniz
Ereğlisi'nde, 19 şubatta Zonguldak'ta,
25 şubatta Sinop'ta, 27,28 ve 29
nisanda lzmir'de sahnelenecek.
"Örümcek Kadının Öpücüğü" ise, 2
martta Adapazan'nda, 4 martta
Bursa'da, 16 martta İzmit'teve 18
martta da Samsun'da izlenebilecek.
CIA'den TV yayını
İSTANBUL(tÜHA)-Amerikan gizli
haber alma servisi CIA'in pek
yakında televizyon yayınlanna
başlayabıleceğı bildirildi. La
Republicca gazetesinde yer alan
habere göre kablolu yayın yapması
beklenen CIA televızyonu, CNN
modelinden yolaçıkaraköncelikli
olarak kurum ve gizli raporlarla ilgili
haberleri verecek.
Kurbağalıdere resimleri
Knltür Servisi-Ressam Tiraje Özcan'ın
beşınci kişisel resim sergisi bugün
Akbank Bahariye SanatGalerisi'nde
açılacak. 28 şubat tarihine kadar
sürecek sergide sanatçınm Göksu ve
Kurbağalıdere resimleri ağırlıkta. 1947
yılında Jstanburda doğan ressam
Tiraje Özcan. I966vılındaÜsküdar
Amerikan Kız Koleji'ni-bitirdi. 197i
yılında Dev let Güzel Sanatlar
Akademisı Mimarhk Bölümünden
mezun Özcan, 1986 yıhndan bu yana
dört kişisel sergi açtı.
Galeri Baraz yenilendi
Kültiır Servisi- Yahşı Baraz'ın 1977
yılında İstanbul Hilton Oteli
bünyesinde açtığı Galen Baraz
yenilendi. Otelın tobısindeyeniden
düzenlenerek çağdaş Türkressam-
lannın hızmetine sunulan galeride, ilk
olarak karma bir scrgıye yer verilecek.
Galerıcıliğe 1975 yılında başlav an
Yah^ı Baraz, Kurtuluşcaddesı, 191
numaradaki Galeri Baraz da
çalışmalarını sürdürüyor.
Karaosmanoğlu anıldı
• Kiiltür Servisi - Türkiye Yazarlar
Sendikası'nın duzenlediği "Ustalara
Saygı" etkınlikleri kapsamında dün
gece Yakup Kadri Karaosmanoğlu
anıldı. Gecenin açılış konuşmasını
yapan Demirtaş Ceyhun, tstanbul'da
bulunan Kiıltur Bakanı Fikri Sağlar'ın
verdiği resepsiyon yüzünden geceye
ilginin umulanın aîtında olduğunu
kaydetii. Ceyhun, bu tur toplantılara
genç kusakları da çekmek ıçin
üniversıtelere afiş astırdıklarını, ancak
gençlerin konuya ilgisiz kaldığım da
belirtti. Anma gecesinde ilk konuşmayı
yapan Feridun Andaç, Yakup Kadci'nin
edebiyatçı kimliğıne değinerek yazarın
ilk dönemlerinde bireyi on planda
tutan tarzının daha sonra Anadolu
insanının gerçeğine yöneldiğini anlattı.
Andaç'tan sonra mikrofona gelen 85
yaşındaki edebiyat öğretmeni Salim
Rıza Kırkpınar ise yazarın, 'Yaban' adlı
romanı cıktığında öğretmenliğe yeni
başladığı dipnotuyla, öğrencilerine ilk
okuttuğu romanın 'Yaban' olduğunu
anlattı.
Sarkis'in yapıtlanndan oluşan sergi Magasin-Grenoble'da sürüyor
Belleğin geleceğe yansımasıNECMt SÖNMEZ (Grenoble) - Çağ-
daş sanat konusundaki etkinlik-
leri ile tanınan Grenoble'daki
Magasin (Centre National d'Art
Contemporain), Sarkis'in 1968'-
den itibaren geliştirdiği sanat
felsefesini içeren geniş çaph bir
sergi düzenledi.'Seenesde Nuit/
Seenesde Jour' başlığı altında
açılan bu sergileme, sanatçının
kendi işlerini yeniden yorumla-
ması gibi önemli bir özelliği taşı-
yor.
Çünkü Sarkis'in sanat kavrayışı ile yola
çıkan bir müzenin retrospektif bir Sarkis
sergisi yapması imkânsızdır. Bu nedenle,
Grenoble'da alışılmışın çok dişında bir
toplu sergileme ile izlediğimiz Sarkis'in
işleri, belleğin gelecek üzerindeki yansı-
masına göre ızleyıcıye sunuluyor.
Gündüz ve gecenin atmosfenk bir olay
olması dişında, karanlığı ışığa kavuştu-
ran, ışığı ise tekrar ışıkla birleştiren özel-
liği, Sarkis'in her biri birer "thema" olan
10 işini yeniden sahneye çıkanyor.
Sahnelerin mekânı olan gece ilegündüz,
kırmızı ve yeşil renklı neonlann yardımı
ve yalnızca gökyüzündeki meleklerin
görebileceği aynalann katkısı ile za-
manın geçiciliğıni sanat yapıtı üzerinde
de hissettiriyorlar. Aslına bakılırsa, ser-
ginin gündüz ışığı ile farklı farklı zaman-
larda gezilmesi ve bu ışığın "işler" üzerin-
deki değişimleri içermesi bakımından
Sarkis, izleyicisine birtakım ipuçlan su-
nuyor.Sanıldığı gibi bir yerinden tutulur-
sa, izleyiciyi gündüze, ışığa çıkaracak
yardımlar yok sergide. İzlediğimiz "sah-
ne"de, yaklaşık olarak otuz yıh kapsa-
yan bir süreç içinde oluşturulmuş ve oluş
süreçleri ile hiçbir zaman tamamlan-
mamış, tamamlanması geleceğe, gelecek-
teki izleyiciye bırakılmış "açık-sanat-
yapıtlan" ile karşılaşıyoruz.
Ses ve ışık gibi öğeler dişında, ısının, sı-
caklığın da birer eleman olarak kullanıl-
dığı ışlerde, birbirine gönderme yapan.
birbiri ile bütünleştikçe tamamlanan gızlı
geçiş yerleri var. Bu sergide, gökyüzünü
tüm evreleri ile inceleyebilecek bir teles-
kopun merceği üzerine yapıştınlmış Rus-
ya baskılı pulun Andre Rublev'e ait ol-
ması, gece sahnelerini bekleyen küçük bir
Afrika Maskı'nın duvara gizlenmiş olu-
şu, her sahnenin altında ses ve görüntü
bantlannın yer alması gibi küçük özellik-
ler bizi koridorlara götürüyor.
Otuz yıllık zaman sürecinin tamamen
bir koridor olduğunu düşünürsek, Sar-
Sarkis'in Scenes de Nuit/Soenes de Jour adlı sergitünden
kis'in her "işi" ile bu koridoru ördüğünü
ve geçmiş ile gelecek arasında ilişkiyi sıkı
sıkı kavradığını algılayabıHriz.
Bu ılişkı, mekânlara ve o mekânlara ait
nesnelere bağlı olarak bir bütünlük oluş-
turuyor. En ilginç özelliklerinden biri de
bu kapsamlı serginin tamamının, avuç içi
kadar küçük kareli bir defter içinde ta-
mamlanmış olması. Bu küçük defter, ta-
banı ayna ile kaplı camekânın içinde sanki
tüm sergi izleyicilerine bir ışık taşıyor
gibi. Gündüz ile gece arasında kalan
ikindi boyunca sergi en anlamlı. en etki-
leyicı durumuna geçiyor. Sarkis'in neon-
la adeta yüzdürdüğü her sahne, havanm
kararmasıyla birlikte daha da çekicileşi-
yor. Gündüz sahneleri arasında,
"schatz" (hazine) kelimesinin neonlarla
yazıldığı. sanatçının gerçekleştirdiği işle-
rinin suluboya ile eskiz olarak tekrar çiz-
diği çalışma, bir anlamda, doğduğundan
beri yaşadığı zamanı, kendı hayatını ele
alan otobiyografık bir özellik barındın-
yor içinde.
Bellek sözcüğü anılann toplandığı ve
buna paralel olarak çalıştırıldığı bir yeti-
yı kapsıyor. Sarkis'in. çağının sorumlu-
luğunu üzerinde taşıyan bir sanatçı ola-
rak gerçekleştirdıği her calışması, belle-
ğin yeni bir arkeolojik kazıya tabi tutul-
ması sonucu oluştuğu için çıkan işler,
dünya ve bu dünyanın her yerindeki ya-
şanmışhğı içerir. Yaşanmışhk, başka bir
deyişle bu dünyanın içine atılmışlık Sar-
kis'te çoğu kez geriye çekilmeleri, sus-
kunluklan da birlikte getirir. Bu toplu
sergilemeyi izlerken duyumsanan sus-
kunluk, en yalın malzeme ile mümkün ol-
duğu kadar derine inme ile yakından il-
gili. Suskunluk anlarından konuşanlar
yalnızca melekler oluyor, bu içımizdeki
meleklerdır. Sarkis de bu toplu sergısını
bir melek olan Serge| Paradjanov'a ithaf
ederken şunu söylüyor gibi: "Meleklerini
bul."
Kültür Bakanı, îstanbul'da sanatçılarla tam gün mesai yaptı
Devlet sanatın, sanatçının yanındaKültür Servisi - Kültür Bakanı Fik-
ri Sağlar, dün tstanbul'da çeşit-
li sanatçılarla bir araya gelerek
sorunlarını dinledi. Sağlar, ilk
olarak Divan Oteli'nde düzenle-
nen toplantıda sinema yönet-
rnenleriyle görüştü. Sorunları
dinleyen Fikri Sağlar, bakanlığı-
nın Türk sinemasının emrinde
olduğunu söyledi. Sağlar, gece
de sinema, tiyatro, müzik, bale,
plastik sanatlar, edebiyat gibi
birçok sanat dalını temsil eden
100'ü aşkın sanatçıya AKM'de
bir resepsiyon verdi.
Fikri Sağlar, Divan Oteli'nde sinema yo-
netmenleriyle yaptığı toplantıda, Turk si-
nemasının çoktuğu ya da yok olduğu yo-
lundaki söylentilere inanmadığını, buna
karşıhk sinemanın sıkıntı içinde olduğunu
bildiğıni soyledi. Sağlar, "Birlikte çözum
yolları bulmak için buradayım" dedi.
Fikri Sağlar, sözlerini şoyle sürdürdü:
"Siz yönetmenler, sinemanın emekçileri ve
yapımcılar, Kültür Bakanlığı'na hangi ro-
lu biçiyorsanız, bize hangi gorev duşuyor-
sa, Kültür Bakanlığı o rolu ustlenmeye ha-
zırdır. Bir sinema yasası çıkanlması, sine-
ma iş yasasının hazırlanması, sinema sa-
natçılarının güvenceye alınması gerekiyor.
Turk sinemasının önce var olması, sonra
pazarlanması gerekiyor!'
Türk sinemasının en önemli sorunları
arasında saydığı saton sayısının giderek
azalması konusunda bakanlığın girişımler-
de bulunduğunu açıklayan Sağlar, altyapı
konusunda da Ortnan Bakanlığı'yla tema-
sa geçilerek sinema stüdyolarıyla sinema
arşivini içerecek, yaklaşık 3 hektarlık ka-
AKM'deki resepsivonUa Kültür Bakanı Fikri Sağlar sanatçılarla sohbet ederek so-
runlannı dinledi. (Fotograf: İBRAHİM GÜNEL)
palı bir mekânın Maslak'ta tahsis edilme-
si için hazırlıklar yapıldığını belirtti.
"Denetimi kaldırıyoruz" diyen Sağlar,
pornografik, korku ve şiddet gibi başlık-
îar altında filmleri kategorilendirecekleri-
ni ve bilet satışlarını da bu çerçevede ele
alacaklarını söyledi.
Sağlar, "Ne olursa olsun Türk sineması
layık olduğu yere gelecektir, dunya sinema-
lanyla boy ölçüşebilecektir" dedi. Türki-
ye Buyuk Millet Meclisi'ne sunulan bir si-
nema vasast teklifi bulunduğunu, bunun
bakanlığıyla herhangi bir ilgisi olmadığı-
nı kaydeden Sağlar, Turkmenistan gezi^ın-
de iki yıllık bir anlaşma imzalandığmı, bu-
na göre Hint ve Rus filmleri dişında, bu
ülkeye girecek filmlerin Türkiye'den gide-
ceğini söyledi. İkilı anlaşmaları geliştire-
ceklerine de işaret eden Sağlar, Türkiye1
nin halen 62 ulkeyle kültür anlaşmaları bu-
lunduğunu, buna karşıhk bu anlaşmalar-
da sinema başhğına rastlanmadığını, do-
layısıyla bundan sonraki calışmalarında sı-
nemayı başhk olarak dahil edeceklerini
söyledi.
Sinema yönetmenleri de Fikri Sağlar'ın
saptadığı konuların yerinde olduğunu, bu-
na karşın bakanlıktan, çalışmaları koordi-
neli >urutmek için bir danısma kurulu
oluşturmasını, onu takıp edecek ^ekilde de
bir ulusal sinema kurulu kurulmasını iste-
diler.
•^ onetmenlenn, mesleğin sıkıntısını en
çok hisseden kesim olduğuna dikkat çeken
Atıf Yılmaz da "Bizde Batılı anlamda pro-
düktör yok. En buyuk sıkıntılardan biri de
bu. Sinemanın sektör olmasını sağlamak
ve piyasa mantığından kurtarmak gerekir.
Kalıcı ve köklu değişiklikler ancak Kültür
Bakanlığı'yla koordineli çalışılırsa yapıla-
bilir. Isteklerimiz ve gereksinmelerimizin
başında, bir yasa çıkanlması, yabancı ul-
kelerle anlaşmalar imzalanması, maddi
katkı sağlanması, laboratuvarların gelişti-
rilmesi, kaliteii teknik elemanların yetişti-
rilmesi ve araç-gereç eksikliklerimizin goz
önünde bulundurulması gerekmektedir"
dedi. Kültür Bakanı Sağlar, gece de eşi
Serap Sağlar ile birlikte AKM'de sanatçı-
lara bir resepsiyon verdi. AKM Fuayesi'-
nde saat 18.00'de başlayan resepsiyona si-
nema, tiyatro, müzik, bale, plastik sanat-
lar, edebiyat gibi birçok sanat dalını tem-
sil eden 100'u aşkın sanatçı katıldı. Sanaı-
çıların arasına katılarak >orunlannı dinle-
yen Sağlar, Bedia Muvahhit ve Vasfı Rıza
Zobu'yla da bir süre sohbet etti.
Fikri Sağlar, Sultanahmet semtinin ta-
rihi kimliği çerçevesinde korunarak bu böl-
ge içinde yakın gelecekte bir Plastik Sah-
natlar Müzesi kurmayı amaçladıklarını
açıkladı. KUltür Bakanı, Sultanahmet'i ile-
ride bir 'sanatçı platformu'na dönüştür-
mek istediklerini belirtti. Öte yandan Ga-
latasaray Lisesi öğrencilerinin başlattığı
"Halikarnas Mausoleum"unu geri alma
kampanyasını bakanlığımn yakından izle-
diğini aktaran Sağlar, Memphis'te nisan ayı
içinde açılacak olan "Osmanlıların
İhuşamı" adh sergıyi Türkiye'nin tanıtımı
açısından son derece yararlı bulduklannı
ve desteklcdiklerini soyledi. Resepsi>onda
ayrıca Mimar Sinan Üniversitesi Mezunlar
Derneği üyeleri tarafından Fikri Sağlar'a
bir gravür hediye edildi.
ttalya'daki Correr Müzesi'nde kentin geçmişine ait tablolar sergileniyor
Correr'de Venedikli sanatçılarla, , ^ < „ ,., ,... /- r>_u: • ı ; ^ • ^: : T : _ : _ nun kendi evinde açılmış. 1887"cle Correr Fransızca ve AFERYALtREZ (Venedik) - G. Bellini, V. Carpaccio, Giorgione, Tizia-
no gibi sanatçılann kenti Venedik. Renk, ışık, sanat ve karnaval
coşkusu. Gezeni kendine tutkun eden bienaller cenneti.. Ve her se-
ferinde yeniden âşık olup hasretini daha fazla çektiğim Venedik.
(İstanbul, sakın gücenme, mâlum sen ilk gözağrımsın.)
Yolu Venedik'e düşen herkes güver-
cinleriyle ünlü S. Marco Meydanı'nı ve
bu meydana damgasını vurmuş S. Marco
Kilisesi'ni büyük bir coşkuyla, koştura
koştura, saatlerce kuyrukta bekleyip yet-
miş yedi milletin içinde itiş kakış gezer.
Ama kaç kişi S. Marco Kilisesi'nin tam
karşısında yer alan Correr Müzesi'ni zi-
yaret etmeyi akıl eder? Turist mevsimi ol-
masına rağmen, S. Marco'nun aksine,
müze oldukça sakindi. Birkaç meraklı
yaşlı Amerikalı ve Belçikalı turist, benim
gibi Vened'Vc tutkun Avusturyalı mes-
lektaşım ve biz iki Türkten başka kimse-
cikler yoktu koskoca Palazzo delle Pro-
curatie'de..
Correr Müzesi ismini Venedikli asıl bir
aileye mensup Teodoro Correr'den
(1750-1830) almış. T. Correr tam bir Ve-
nedik âşığı olduğu ıçin kentin geçmişine
ait tarihi dokümanlan. silahlan, birta-
kım bronz objelerı, çeşitli tablo ve mobil-
yalan toplamış. Ölümünden sonra bu
muazzam koleksiyon Venedik şehrine
miras kalmış. Müze, halka ilk defa 1836'-
da Büyük Kanal üzerindeki Teodoro"-
kendi evinde açılmış.
koleksıyonu, 16. yüzyıl Venediki'ndeOs-
manlı tüccarlanna aynlan "Fondaco dei
Turchi" binasına aktanlmış. 1922'de
Correr Müzesi, bugünkü mekânına, yeni
Palazzo delle Procuratie Nuove'ye taşın-
mış.
Müzeyi tanıtan katalog kitapta, bazı
Venedik dükalannın portrelerine, sikke
ve silah koleksiyonuna, 13. yüzyıl Gotik
dönem eserlerine, Giovanni Bellıni'nin
yapıtlarına, 16. yüzyıl başlannda yaşa-
mış ve resimlerinde Türk giysili figürleri
kullanan Vittore Carpaccio'nun tablola-
rına, dönemin kostümlerine, doğu ile
özellikle İstanbul ile olan ticaret ilişkile-
rine yer verilmiş. Müzeyi ilginç kılan en
can alıcı nokta ise işin fınali. Müzeçıkı-
şında elinıze Correr Müzesi'ni geliştir-
mek üzere hazırlanmış anket foımlan tu-
tuşturuluyor. Italyanca. tngilizce,
Almanca olarak basılmış
formlann arasında bir de Türkçe olanını
bulmak beni hem şaşırttı hem de Gentile
Bellıni'nin sanata elçiliği ile başlayan
yüzyıllara dayalı kültür ve dostluk ilişki-
sinin birdenbire karşıma çıkması çok se-
vindirdi. Yalnız Correr Müzesi'nden çı-
karken bir isteğım kursağımda kaldı. (Bu
arzumu anket formuna iletmek ise ba-
yağı keyif vericiydi). Müzenin ilk ka-
tında, 17. yüzyılda kimliği mcçhul bir res-
sam tarafından yapılmış olan ve "İstan-
bul Manzarası" adını taşıyan bir tablo
sergilenmekteydi. Müze kataloğunda da
yer almayan bu resmin diasmı satış stan-
dında bulamadım. fotoğrafını çekmek
ise mümkün olamadı
Ne diyorsun Venedik? Yıne sonunda
aklımı sende bırakacak bir şey buldun
değil mi? Ben mi ne diyorum? Gelecek
buluşmamıza kadar kendine iyi bak.
'Madam
Butterfly'ilk
kez izmir'de
AA (tzmir) - Opera ve tiyatro sa-
natçısı, yönetmen, Ankara
Devlet Konservatuvan Müdü-
rü Cüneyt Gökçer, Puccini'nin
"Madame Butterfly Operası"-
nın Türkiye'de oynanışının 50.
yıh dolayısıyla eseri İzmir
Devlet Opera ve Balesi'nde
sahneye koydu.
Konu ile ilgili bilgi veren Gökçer,
"50 yıl önce Butterfly'da oynayan sa-
natçılar, hayatlannda opera seyretme-
mişlerdi. Ama başarılı oldular. 50 yıl
sonra bunu burada, İzmir Devlet Ope-
ra ve Balesi'nin 10. yılında tekrarla-
mak bana düştü" dedi.
Oyunun İzmir'de 18 şubatta sahne-
leneceğini belirten Cüneyt Gökçer,
Türkiye'de operanın yaygınlaştığını,
4'üncü operanın, nisan ayında Mer-
sin'de yine "Madame Butterfly" ile
açılacağını bildirdi.
Avrupa sahnelerineçıkacak düzeyde
opera sanatçılanmız olduğunu kayde-
den Gökçer, Türk operasının "teknik"
açıdan geri olduğunu söyledi.
Ekonomi geliştıkce teknik noksan-
lıklann da ortadan kalkacağını kayde-
den ve hükürneün, Kültür Bakaru'm
desteklemesini isteyen Gökçer, işa-
damlarının sanata desteğinin yetersiz
olduğunu belirtti.
"Sanat pahalı iştir. Ucuz iş değildir.
Her şey paraya dayanıyor" diyen Gök-
çer, sanatın toplumun lüksü olmadığı-
nı ve toplumun eğitimi için gerekli ol-
duğunu ifade ettı Basın-sanat ilişkisi
konusundaki görüşünü de açıklayan
Gökçer, şöyle devam etti: "Basının sa-
nata katkısı geçmiş yıllara oranla arttı.
Ancak bıraz fazlaca magazin ağırlıklı
oldu. Daha ciddi sanat faaliyetlenne
de magazin kadar yer verilmesini bek-
liyoruz."
Sanat yaşammın 50. yılını dolduran
Cüneyt Gökçer, emeklilik konusunda
ise "Ben emekli olmama kararında-
yım. Hayatta kaldığım sürece çahşaca-
ğım. Aksini yapmam mümkün değil"
diye konuştu.
Arıburnu
Ödülleri'ne son
başvuru 20 mart
Kültür Servisi - Şair ve sinemacı
Orhon Murat Arıburnu adma
üçüncüsü verilecek olan Arıbur-
nu ödüllerinin bu yılki konula-
rı belli oldu.
Bu yıl da şıır, kısa metrajlı film, sine-
ma ütopyası ve fotoğraf olmak üzere
yine dört dalda verılmesi kararlaştın-
lan Arıburnu Ödüllcri'ne şiır dalında
10 Nisan 1991 tarihınden sonra yayım-
lanan kıtaplarla, kısa metrajlı film da-
lında son üç yl içinde çekilmiş 30 daki-
kayı geçmeyecek fılmlerle, sinema
ütopyası dalında, beş sayfayı geçmeye-
cek ütopyalarla ve fotoğraf dalında
18x24 ölçülerinden küçük olmayacak
siyah-beyaz çalışmalarla başvuruda
bulunulabilecek.
Bu yıl ayrıca kısa metrajlı film ve si-
nema ütopyası dallannda yanşmaya
katılan bir İcişiye bir yıl önce yitirdiği-
miz sinema emekçisi Yadigâr Ejder
adma "Sinema Emekçisi" ödülü de ve-
rilecek.
O.Murat Aribumu
Sonuçlan 11 Nisan 1992 günü açık-
lanacak olan Anburnu Ödülleri'nin
seçici kurullan şiir dalında Oktay Ak-
bal, Kemal özer, Hilmi Yavuz, Hüse-
yin Haydar, Turgay Fişekçi ve Hüse-
yin Alemdar; kısa metrajlı film dalında
Atıf Yılmaz, Tank Akan, Cevat Ça-
pan, Türkân Şoray, Şerif Sezer ve Feh-
mi Yaşar; sinema ütopyası dalında
Zeki Ökten, Tunç Başaran, Engin Ay-
ça, Orhan Oğuz, Macit Koper ve Nesli
Çölgeçen; fotoğraf dalında Isa Çelik,
Mehmet Bayhan, Aclan Uraz, Rıza
Baloğlu ve Yıldız Üçok'tan oluşuyor.
Anburnu Ödülleri'ne katılmak iste-
yenlerin, yapıtlannı, bir fotoğraf ve
yaşamöyküleriyle birlikte 7 nüsha ola-
rak 20 Mart 1992 gününe kadar "An-
burnu Ödülleri, Ahududu' Sok. No:
27/3 80060 Beyoğlu/İstanbul" adresi-
ne elden ya da postayla göndermeleri
gerekiyor.