Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11ŞUBAT1992SAU
10 DIŞHABERLER
SvpgönüBüier
SırpiardanBM'yeevet
• (AA) (Belgrad) - Hırvatistan
sınırlan ıçindekı Krajina Sırp
Cumhuriyeti Meclisi'nin, BM'nin
bölgenin silahsızlandınlması ve banş
gücü konuşlandınlmasına ilişkin
planını 'koşulsuz olarak' kabul ettiği
bildirildi. Yugoslav Tanjug haber
ajansı, BM planının kabul edilmesine
ilişkin karann, Krajina Meclisi'nin
Zagreb'in güneyindeki Glina
kentinde gerçekleştirdiğı acil ve
olağanüstü toplantıda alındığını
kaydetti. Toplantıda, Yugoslavya
Federal Başkan Yardımcısı Branko.
Kostiç. Federal Savunma Bakanı
General Blagoje Adziç ve devlet
komisyonunun BM ile işbırliğinden
sorumlu üyesi Slavko Joviç'in de hazır
bulunduğu bildirildi.
GürcistarrtJa seçim
• AA (Moskova) - Gurcistan'da
Devlet Başkanı Zviad Gamsahurdia'yı
deviren güçlerin liderlerinden oluşan
askeri konseyin yakın bir gelecekte
iktidarı tümüyle Tengiz Sigua
başkanlığındaki geçici hükümete
devredeceği ve en geç sonbaharda
"demokratik seçimlere" gidileceği
bildirildi.
öte yandan Gamsahurdia, BDT
liderlerine başvurarak Gürcistan'daki
geçici hükümeti tanımamalannı istedi.
Gamsahurdia'nın sözcüsü tarafından
Çeçen Cumhuriyeti'nin başkenti
Grozni'de yapılan açıklamaya göre
Gamsahurdia gizlendiği yerden BDT
liderlerine gönderdiği mesajda,
Gürcistan geçici hükümetinin başkanı
Tengiz Sigua'nın geçen hafta yapılan
BDT başbakanları toplantısına
gözlemci statüsüyle kabul edilmesinin,
kendisine karşı gerçekleştirilen askeri
darbeyi fıilen desteklemek anlamını
taşıdıgını savundu.
Gencev azledildi
• AA (Sofya) - Bulgaristan'da
komünist rejim döneminde
başmüftülüğe atanan lbrahim Nedim
Gencev görevinden alındı. Diyanet
tşleri Komisyonu tarafından görevden
alınan Gencev, bir açıklama yaparak
karara mahkeme yoluyla itiraz
edeceğini bildirdi. Gencev'in komünist
rejim döneminde gizli servis ile
işbirliği yaptığı ortaya çıkmış ve
zimmetine para geçirdiği öne
sürülmuştü. Bir grup Islam enstitüsü
öğrencisi bir süredir başmüftünün
istifası isteğiyle müftülük binası
önünde protesto gösterisi yapıyordu.
'Bush, azıh katil'
• AA (Bağdat) - Irak Enformasyon
Bakanı Hamit Yusuf Hammadi, ABD
Başkanı George Bush'u, "tarihin en
büyük katillerindcn biri" olarak
niteledi. Bağdat'ta Arap Tiyatrosu
Festivali'nde yaptığı konuşmada, ABD
Başkanı'nı sert şekilde eleştiren
Hammadi, "Bush, Irak halkının
direnişi karşısında saplantıya düştü"
dedi ve Amerikan-Siyonist işbirliğinin
Irak'a karşı saldırılarını sürdürduğünü
söyledi. Irak hükümet sözcüsü de dün
Irak gazetelerinde yer alan
açıklamasında Bush'u "tarihin en
büyük kasaplarından biri" olarak
nitelemiş ve Bush'a Irak Devlet
Başkanı Saddam Hüseyin'i devirmek
için çaba sarfetmek yerine,
"Japonya'ya araba ve yedek parça
satmakla uğraşmasını" önermişti.
Azerbaycan Halk Cephesi lideri Ebulfez Elçibey, İran topraklannda beş ayn devlet kurulacağını söyledi
tran, l>eş-altı yıl içînde parçalanacakHALÛKŞAHtN(BAKÜ)-Halk Cephesi lideriEbulfez Elçibey'legörüş-
meye gidiyoruz. Biraz rahatsız olduğu için evinde ve sadece 15 da-
kika görüşebileceğimiz söyleniyor. Bakü'nün kenar mahallelerin-
den birinde bakımsız bir apartman dairesine aluııyoruz. Kırçıl sakal-
ları ve asi saçlarıyla Türk televizyon seyircisinin de tanıdığı Elçibey
bizi çahşma odası olarak da kullandığı yatak odasına alıyor.
Kendinizi tstanbul'da yoksul ve bekâr bir
üniversite öğrencisinin ya da araştırma gö-
revlisinin odasında sanabilirsiniz. Yorganlı
bir yatak. Üzeri kitap ve defterlerle kaplı
bir çalışma masası. Bir televizyon. Kitap
raflan, birkaç iskemle. Duvarda Mustafa
Kemal'in köy kahvelerinde asüan türden bir
fotoğrafı. Az ötede gene aynı türden bir ka-
dın fotoğrafı: Türkân Şoray. Türkiye'den
özellikle milliyetçi gruplardan gönderilmiş
flamalar... Raflarda Türkiye'den gitme bir-
çok kitap...
Elçibey tarih öğrenimi görmüş bir aydın.
Sözünü hiç dolaştırmadan açık açık söylü-
yor. Konuşmasmda "sonuç", "özgürlük"
ve "süreç" gibi Azeri Türkçesine henüz gi-
rişmemiş sözcükler de kullanıyor. Bağım-
sız Devletler Topluluğu ve bölgedeki yeni
oluşumların ışığında bir durum değerlen-
dirmesi yapmasını istediğimde, pat diye gi-
riyor cümleye: "Bağımsız Devletler Toplu-
luğu altı ay sonra yok. 'Sovyetler Birliği'-
ni götürelim, ama yerine bir şey koyalım'
dediler. Çünkü koymazsan her şey karışır.
40-50 milyon insan Avrupa'ya kaçar diye
korktular. Şimdi ekmeğini de verip 'çıkma
bir kenara' diyorlar. Ama yine de BDT al-
tı ay yaşar. Ondan sonra özgür devletler ge-
lir."
Yapılacak ilk özgür seçimlerde iktidarın
en büyük adayı olarak görülen Halk Cep-
hesi'nin lideri Elçibey'e göre 1992 yüı Azer-
baycan'ın bağunsızlaşma sürecinde çok yo-
ğun bir zaman dilimi olacak. Hükümet is-
temese bile bu yılın sonlannda seçimler ya-
pılacak, yeni bir anayasa hazırlanacak:
"Yeni parlamento demokratik bir seçim
yapsın. BM'den, başka memleketlerden in-
sanlar buraya gözlemci olarak gelsin. Se-
çimleri kim kazanırsa hükümeti kursun.
Demokratik bir devlet kurulsun."
Laikliğin inançlı bir savunucusu olan El-
çibey'e göre, bu modelden hbşnut olmaya-
cak ülkelerin başında İran geliyor. Şimdi-
ye kadar yaptığı tahminlerin doğnı çıkma-
sıyla da dikkatleri üzerine çeken Halk Cep-
hesi lideri, "Beş altı yıl içinde İran da par-
çalanacaktır. Biz sınırımızın güneyinde
Azeri kardeşlerimizle birleşecek ve nüfusu
40 milyona varan büyük bir Azeri Türk
devleti kuracağız. Tarihin özü bu, kayna-
ma bir başladı mı bunun önüne gecemez-
sin. Çin'in dağılmasını da kimse
önleyemez" diyor. Elçibey parçalanan
Iran'dan ise beş devlet çıkacağı görüşünde:
Arap, Fars, Beluci, Kürt ve Türk devletleri.
Şu bunalımlı dönemde Türkiye'den ne
beklediği sorulduğunda "Türkiye'den hiç-
bir şey ummuyorum" diyor. "özgürlüğü-
mü kimse bana veremez. Bunu ben özüm
yapmahyım. özgürlük verilmez alııur. Mil-
let diş dişe, tırnak tırnağa çarpışarak da öz-
gürlüğünü alır. Onu sever ve koruyup sak-
lar. Yoksa Amerika'nın, Türkiye'nin yar-
dımıyla özgurlüğü aldın mı olmaz."
Büyük bir Atatürk hayranı olarak bili-
nen Elçibey daha sonra Türkiye'den iste-
dikleri yalnızca bir şey olduğunu belirtiyor:
Yeni milli eğitim sisteminin kurulmasında
yardım. "Milli eğitim özgürlükten sonra-
ki en büyük ikinci meselemizdir. Atatürk'-
Un büyüklüğü, kazandığı savaşı milli eği-
tim ile tamamlamasındaydı. Ben bir tarih-
ci olarak çok iyi biliyorum ki, tek milli Türk
devletini kuran Atatürk'ün başansmın se-
bebi buradadır. AJlah bilir, Türkiye bir dini
devlet olsaydı başına neler gelirdi. Gene de
şimdi Arap mollaları, Fars mollları Türki-
ye'de milletin başına çorap örmeye çalışı-
yorlar. tcazet vermişsiniz, Suudi Arabistan
başını sokmuş Türkiye'nin içine istediğini
kaynatıyor."
fran'da mollalann ülkeyi bir zindana çe-
virdiklerini söyleyen Elçibey, Azerbaycan'-
da molla tehlikesinin kesinlikle bulunma-
dığını söylüyor. "Böyle bir tehlike Türki-
ye'de vardı. Atatürk tekkeleri bunun için
kapattı. Halbuki bizde öyle bir şey yok.
Devlete din gerekmez, miÜete din gerekir.
Devlet siyaseti seviyesine yükseltilmiş tari-
kat fikrine karşıyım."
Elçibey, kendi federasyonlan dağılma
tehlikesiyle yüz yüze olan Rusların bölge-
deki etkisinin azalmasıyla Karabağ sorunu-
nun da daha kolay çözülebileceğine inanı-
yor. O zaman üç ülkenin etkili olmasıyla
sorunun çözüm yoluna girebileceğini söy-
lüyor. Bu ülkelerden biri Azerilere yakın
Türkiye, ötekiler ise Ermeniler üzerindeki
etkisi dolayısıyla ABD ve denge unsunı ola-
rak Avrupa'nın yeni güçlü devleti Alman-
ya.
(Taıu;
Moskova'da hafta sonu gösterilerle geçti. Yeltsin'i desteUeyenlerin yanı sıra komünistkr de gösteri yaptı. Bu kez polis kordonu altında. (Fotoğraf: REUTER)
SSCB'nin son devlet başkanı, 'popülizmin sonu yok' uyansında bulundu
Gorbi'denYeltein'e siyasetdersiAA (Moskova)- Eski SSCB'nin son
Devlet Başkanı Mihail Gorba-
çov, Rusya Devlet Başkanı Bo-
ris Yeltsin'in iktidara gelmesini
sağlayan popülist politikalann
iktidannı korumasına yetmeye-
ceğini bildirdi.
Gorbaçov'un, Japonya'nın NHK tele-
vizyonuna verdiği demecin özetini ya-
yımlayan TASS'ın baberine göre eski
Sovyet lideri, Yeltsin'in, ülkenin sorunla-
nnı çözeceğini savunduğu devlet başkan-
lığı yetkilileri, ekonomik bağırnsızlık ve
reformlan yûrûtecek teknik ekibe sahip
olmasına karşın sorunlann derinleşmeye
devam ettiğine dikkati çekti.
Mihail Gorbaçov, iktidardan uzaklaş-
tıktan sonra eski SSCB'de başlattığı re-
form programlannı ilk kez kendisine mal
ederek "Yeltsin benim başlattığım re-
formlan sürdürrneye çalıştığı için onun
başanlı olmasını istiyorum" dedi.
Eski SSCB'nin devlet başkaniığı göre-
vinden uzaklaştırılmış olmasını "kişisel
bir yenilgi" saymadığını bildiren Mihail
Gorbaçov, "Bugün bu ülkede, Avrupa'-
da ve dünyada yaşananlar benim başlat-
tığım bir sürecin devamı ve bu gelişmeleri
memnuniyetle karşılıyorum. Gorbaçov
ve ekibinin başansına tek başına politi-
kacılar değil, tarih karar verecek" dedi.
GnçTirfdM>
Eski Devlet Başkanı Gorbaçov'un şid-
detle eleştirdiği Rusya Devlet Başkanı
Yeltsin, ABD'de 'Genç Türkler' adıyla
anılan bir danışman ekibiyle çalışıyor.
ABD siyasal sözlüklerinde yeri olan te-
rim, 'siyasi ortamı ya da bir örgütü zorla
ya da siyasi manevra ile ele geçirmeye ça-
lışan asi ruhlu kişiler' için kullanılıyor.
'Genç Türk' terimi, ABD'de günlük ya-
şamda büyük şirketlerin yeniliğe açık,
atılgan-genç kadrolannı nitelemekte de
kullanılıyor. ,
Boris Yeltsin'in iç kabinesini oluştu-
ran, ekonomik ve siyasal reformlarla, dış
politika konulannda öğüt veren kadrola-
n 'Genç Türkler' diye niteleyen gözlem-
ciler, 30-40 yaş arasında olan bu kişilerin
bir an önce yeni sistemi kurmayı amaçla-
dıklannı vurguluyorlar.
'Genç Türklerin' başında, eski bir
Marksizm-Leninizm profesörü olan 46
yaşındaki Başbakan Yardımcısı Genna-
di Burbulis bulunuyor. Burbulis, Yelt-
sin'in bakanlar kumlunu tek başına se-
çen, sonra da kabine üyelerini Yeltsin'e
tanıştıran kişi olarak biliniyor.
Boris Yeltsin, Moskova dışında oldu-
ğunda işleri. fazla güvenilmeyen Başkan
Yardımcısı Aleksandr Rustkoy değil,
Burbulis yönetiyor.
Kadroda ekonomiden sorumlu 'Genç
Türk' ise 35 yaşındaki Yegor Gaidar.
Ekonomiye uygulanan "şok tedavisini"
yürüten Gaidar, "Zeki, ancak sistemin
nasıl işlediğini bilmeyen bir aydın" sayılı-
yor.
Diğer kadrolar da aynı yaş grubunda
tutulurken en dikkati çeken "Genç
Türk"ün, 50 yaşındaki Savunma Bakanı
Yevgeni Şapoşnikov olduğu vurgulanı-
yor.
Stasişefîne
geçyargı
DtLEK ZAPTÇIOĞLU (Beriin) -
Duvar'ın yıkılmasından sonra soğukta ka-
lan casuslann en önemlilerinden bifi, ge-
çen hafta Almanya'da yargılandı.
1981'den beri Doğu Almanya için casus-
luk yaptığı saptanan eski Batılı kontrespi-
yonaj uzmanı Klaus Kuron, "vatana
ihanet" suçunden 12 yıl hapse mahkûm
Kuron, klasik deyimiyle "çift ta-
raflı çalışan bir ajandı". Şimdi Doğu Al-
manlardan hizmetleri karşılığı aldığı 700
bin markı da (yaklaşık 2,5 milyar TL)
devlete geri ödeyecek. Klaus Kuron,
1962'de Batı Almanya'nın iç istihbarat
servisi olan Anayasayı Koruma Teşkila-
tı'na girmişti. 1969'da Casusluk ve Karşı
Casusluk Bölumü'nde, Batı'da faaliyet
gösteren Doğu Alman ajanlara karşı uz-
manlaştı. Bölüm Şefi Hans Joachim Ti-
edge'nin kendisi de Doğu ajanıydı.
1985'te Doğu Almanya'ya kaçınca ülke
büyük bir skandalla çalkalanmıştı. Kuron
da 1981 yılında Doğu Almanlara ajanhk
yapmayı teklif etti. Kendi ifadesine göre
bunu "sadece para için" yaptı. Komüniz-
me hiçbir sempatisi yoktu. Müstakil evi-
nin borçlannı ve dört oğlunun üniversite
masraflarını bu yolla karşılamak istiyor-
du. Kuron'un Batı istihbaratındaki göre-
vi, burada faaliyet gösteren Doğulu kös-
tebekleri ve ikili ajanlan ortaya cıkart-
maktı. Bunun için Doğu Alman istihba-
ratının işleyişi hakkında derin bilgi edin-
1-
1985'te tek başına Doğu Almanlaım
Batı'daki "yasal rezidanslan", yani Bonn
Büyükelçiliği ve Düsseldorf Ticaret Au-
seliği'nde çalışan ajanlan izlemekle so-
rumlu kılındı. Düsseldorf Yüksek Eyalet
Mahkemesi, Klaus Kuron'un "tüm mes-
leki bilgisini Doğu'ya satüğına" karar ver-
di. Yani Kuron, son on yıldır Batı'da Do-
ğu istihbaratına karşı hangi operasyonlar
planlandıysa, hangi karşı casusluk önlem-
leri alındıysa ve hangi ajanlar göreve ge-
tirildiyse tüm bu bilgiyi Duvar'm öteki ta-
rafına aktarnuştı. Doğu Alman istihbara-
tı, Batı'nın on yıldır attığı bütün adımlar-
dan haberdar olmuştu. Nitekim mahke-
me, Doğu'da yakalamp öldürülen birçok
Batılı ajanın da Kuron tarafından ihbar
edildiğine karar verdi. Mahkeme, karann
gerekçesinde, Kuron'un devlet sırlannı
düşmana sata/ak Baü Alman istihbaratın-
da onanlmaz yaralar açtığını belirtti. Kla-
us Kuron davasını ilginç küan bir nokta
da şuydu: Eski Doğu Alman istihbaratın-
da Kuron'un "yönetici subayı" olarak gö-
rev yapmış olan iki kişi, savcının baş ta-
nıklan olarak verdikleri ifadelerle eski
ajanlan Kuron'un yargılanmasına neden
oldular.
YKM'de
birindirim,
birindirim!
Doktorlar diyor ki:
"Koşmak iyidir"
Kış sürerken bütün kışlıklarda,her şeyde,
her üründe, YKM'de indirim var!
Acele edin, dünyanın ve Türkiye'nin
ünlü markalarını indirimli alnıak için,
YKM'ye koşun... Doktorlar "koşmak iyidir"
divorlar!
YENI
KARAMÜRSEL
Eldivenden merdivene...
İSTANBIL: Şijli Tel. 2484121 • SdtukiBUB Ttl 5268250- *tj*#' Td. 251 7600 • FMikTtl 5259421 • Kadıkö; Tıl 3S62815 - Uıkidar Tel. 333 3941 • Ptıdk Tel 3754«57
»iyakfAmtctTtl 34252- Ardar Ttl 591« 95• YMİ U V « I ( T o p t M r t u r i a u ) T t l 27929 16 - ANKARA: KaİMj Ttl. 2172092 -UuTtl. 311 61 91 -İZMİ»: Tel 252967
BlİRSA: Ttl 2102 43 • ADAPAZARI: Tel 434 50 • İZMİT: Tel 145 40 • MERSİN: Tel. 12 30 23 • İSKENDERUN: Tel 152 5i • ANTAKYA: Tel: 367 91 • GAZİA.VTEP: Tıl 139 M
ANTALVA:Tıl. 115612-KARADENtZEREĞÜ: Ttl. 11279-SAMSUN:Tel. 15215-TRA1ZON:Tel. 19942-MALATYA: Tel. 15272-ELAZIĞ:Td 179 78-KONYA:Tel. II5«81
KARAMAN: 7ri 19914 - 1ALKESİR: Tel. 414 82 • AYVAUK: Tel 110 48 • EDREMtT: Tel. 54 55 - GttZE: Tel 157 99
Azınlık taleplerinin kontrolü
BRÜKSEL .- Uluslararası Batılı ku-
rumlann yıllardan beri kış uykusuna
yatan bir bölümü, son gelişmelerle bir-
likte tekrar canlılık kazanmaya başla-
dı. Türkiye'nin de üyesi olduğu "Avru-
pa Konseyi" bunlardan biri.
Önce Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri-
nin gelişi, arkasından da eski Sovyet
cumhuriyetlerinin üyelik için başvur-
ması, merkezi Strasbourg'da bulunan
ve artık 'olgun' yaşa erişmiş bu örgüte.
bir anda gençlik aşısı yaptı. Zaman za-
man teori düzeyinde de kalsa, "insan
haklan"nın evrensel bir değer olarak
oybirliğiyle benimsendiği bir sırada, bu
kuruluş da gelişmelerden doğal olarak
kendi payma düşeni almak istiyor.
Oysa Avrupa kıtası son zamanlarda
bir yandan "birleşip bütünleşme", bir
yandan da "dağılıp parçalanma" şek-
îinde ortaya çıkan iki çelişik akımın
etkisi altındadır. Bu iki akımı bir arada
tutabilmek, herkes için belli başlı güç-
lüğü oluşturuyor.
BRÜKSEL
SABETAY
VAROL
önem veriyordu. Dahası, AGİK bün-
yesinde geçen yıl imzalanan "Paris Şar-
tı" aşağı yukan Avrupa Konseyi'nin
amaçladığı hedeflerin aynılannı içeri-
yor.
Bu amaç doğrultusunda faaliyet gös-
teren çeşitli Avrupalı kurumlar, etkin-
liklerini arttırmak için birbirleriyle
rekabet ediyor. Örneğin temel işlevi
"hukuka saygı" fikrinin yerleştirilmesi
ile insan hak ve özgürlüklerinin korun-
ması olan "Avrupa Konseyi", aynı
dalda "AGİK" ile rekabet ediyor.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konfe-
ransı (AGÎK), 1975 yılında toplanan
Helsinki'deki konferanstan beri "insa-
ni boyut" adı altında bu soruna büyük
Helsinki'de başlayan AGİK süreci,
kıtanın hem doğusunu hem de batısını
kapsadı. İnsan hakları ihlalleri, soğuk
harp yıllannda, Batılı ülkelerin eski
sosyalist bloka karşı kullandığı en güç-
lü silaliı oluşturdu. Şimdi ise etnik veya
ulusal kökenli çatışmalann yeni buna-
^ım merkezlerine dönüşeceği endişesi
iyice ağır basıyor. Bu tehlikeye karşı
AGİK, Paris Şartı'nın imzalandığı ta-
rihten beri bir tür "uyuşmazlıklan gi-
derme" rnekanizması oluşturma çabası
içinde. Öte yandan, bu kuruluşta ka-
rarlann oy birliğiyle verilme zorunlu-
luğu, pratik güçlükler yaratıyor. Bu
yüzden AGİK, Yugoslavya krizinde
hiçbir varlık gösteremedi. Son zaman-
larda bu güçlüğün üstesinden gelmek
için "oy birliği eksi bir oy" formülü or-
taya atıldı. Bu durumda, şikâyete hedef
olan ülkenin süreci bloke edememesine
olanak sağlanabilecek.
Avrupa Konseyi ise AGİK'in bu işi
götürecek deneyimden yoksun olduğu
ve konuya bundan sonra kendisinin el
atması gerekeceği inancında. Çünkü,
çok yavaş da işlese, efsane yönü ağır
bassa da "insan sözleşmesi", insan
haklan komisyon ve divanı, "bireysel
başvuru" hakkı, konseye büyük itibar
kazandıran nitelikler sayıldı. Avrupa
Konseyi kazandığı bu prestiji değerlen-
dirme peşinde.
"Azınlık haklan" konusunda kon-
sey bünyesinde iki fıkir çarpışıyor. Bir
göriişün sahipleri, "bireysel haklar"a
paralel yeni hukuki mekanizmalann
oluşturuJmasıyla, azınlık haklanndan
kaynaklanan sorunlann yavaş da olsa
giderilebileceği kanısında. Ancak her
biri kendi ülkesinde benzer sorunlar-
dan muzdarip hükümetlerin birçogu,
böylesi zorlayıcı mekanizmalann oluş-
turulmasına taraftar değil. Bunlar,
azınlık haklannın "toplu grup talep-
leri"ne kapıyı aralamaması gerektiği-
ni, konunun bireysel haklan çerçeve-
sinde ele ahnmasını istiyorlar. Kürt
meselesiyle karşı karşıya olan Tür-
kiye'nin ikinci kategoride bulunduğu-
nu hatırlatmaya herhalde gerek yok.
Ancak, kıtadaki ve bölgedeki siyasal
olaylann ışığında hangi görüşün ağır
basacağını şimdiden kestirmek çok
güç. Çünkü, her yerde etnik konulann
büyük önem kazanmasıyla birlikte,
dünya banşını tehlikeye düşünne po-
tansiyeline sahip. Kontrol dışı bir çeşit
"patlayıcı" maddeyle yüz yüze olduğu-
muz inancı giderek yaygınlaşıyor.