15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11ŞUBAT1992SAU 10 DIŞHABERLER SvpgönüBüier SırpiardanBM'yeevet • (AA) (Belgrad) - Hırvatistan sınırlan ıçindekı Krajina Sırp Cumhuriyeti Meclisi'nin, BM'nin bölgenin silahsızlandınlması ve banş gücü konuşlandınlmasına ilişkin planını 'koşulsuz olarak' kabul ettiği bildirildi. Yugoslav Tanjug haber ajansı, BM planının kabul edilmesine ilişkin karann, Krajina Meclisi'nin Zagreb'in güneyindeki Glina kentinde gerçekleştirdiğı acil ve olağanüstü toplantıda alındığını kaydetti. Toplantıda, Yugoslavya Federal Başkan Yardımcısı Branko. Kostiç. Federal Savunma Bakanı General Blagoje Adziç ve devlet komisyonunun BM ile işbırliğinden sorumlu üyesi Slavko Joviç'in de hazır bulunduğu bildirildi. GürcistarrtJa seçim • AA (Moskova) - Gurcistan'da Devlet Başkanı Zviad Gamsahurdia'yı deviren güçlerin liderlerinden oluşan askeri konseyin yakın bir gelecekte iktidarı tümüyle Tengiz Sigua başkanlığındaki geçici hükümete devredeceği ve en geç sonbaharda "demokratik seçimlere" gidileceği bildirildi. öte yandan Gamsahurdia, BDT liderlerine başvurarak Gürcistan'daki geçici hükümeti tanımamalannı istedi. Gamsahurdia'nın sözcüsü tarafından Çeçen Cumhuriyeti'nin başkenti Grozni'de yapılan açıklamaya göre Gamsahurdia gizlendiği yerden BDT liderlerine gönderdiği mesajda, Gürcistan geçici hükümetinin başkanı Tengiz Sigua'nın geçen hafta yapılan BDT başbakanları toplantısına gözlemci statüsüyle kabul edilmesinin, kendisine karşı gerçekleştirilen askeri darbeyi fıilen desteklemek anlamını taşıdıgını savundu. Gencev azledildi • AA (Sofya) - Bulgaristan'da komünist rejim döneminde başmüftülüğe atanan lbrahim Nedim Gencev görevinden alındı. Diyanet tşleri Komisyonu tarafından görevden alınan Gencev, bir açıklama yaparak karara mahkeme yoluyla itiraz edeceğini bildirdi. Gencev'in komünist rejim döneminde gizli servis ile işbirliği yaptığı ortaya çıkmış ve zimmetine para geçirdiği öne sürülmuştü. Bir grup Islam enstitüsü öğrencisi bir süredir başmüftünün istifası isteğiyle müftülük binası önünde protesto gösterisi yapıyordu. 'Bush, azıh katil' • AA (Bağdat) - Irak Enformasyon Bakanı Hamit Yusuf Hammadi, ABD Başkanı George Bush'u, "tarihin en büyük katillerindcn biri" olarak niteledi. Bağdat'ta Arap Tiyatrosu Festivali'nde yaptığı konuşmada, ABD Başkanı'nı sert şekilde eleştiren Hammadi, "Bush, Irak halkının direnişi karşısında saplantıya düştü" dedi ve Amerikan-Siyonist işbirliğinin Irak'a karşı saldırılarını sürdürduğünü söyledi. Irak hükümet sözcüsü de dün Irak gazetelerinde yer alan açıklamasında Bush'u "tarihin en büyük kasaplarından biri" olarak nitelemiş ve Bush'a Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'i devirmek için çaba sarfetmek yerine, "Japonya'ya araba ve yedek parça satmakla uğraşmasını" önermişti. Azerbaycan Halk Cephesi lideri Ebulfez Elçibey, İran topraklannda beş ayn devlet kurulacağını söyledi tran, l>eş-altı yıl içînde parçalanacakHALÛKŞAHtN(BAKÜ)-Halk Cephesi lideriEbulfez Elçibey'legörüş- meye gidiyoruz. Biraz rahatsız olduğu için evinde ve sadece 15 da- kika görüşebileceğimiz söyleniyor. Bakü'nün kenar mahallelerin- den birinde bakımsız bir apartman dairesine aluııyoruz. Kırçıl sakal- ları ve asi saçlarıyla Türk televizyon seyircisinin de tanıdığı Elçibey bizi çahşma odası olarak da kullandığı yatak odasına alıyor. Kendinizi tstanbul'da yoksul ve bekâr bir üniversite öğrencisinin ya da araştırma gö- revlisinin odasında sanabilirsiniz. Yorganlı bir yatak. Üzeri kitap ve defterlerle kaplı bir çalışma masası. Bir televizyon. Kitap raflan, birkaç iskemle. Duvarda Mustafa Kemal'in köy kahvelerinde asüan türden bir fotoğrafı. Az ötede gene aynı türden bir ka- dın fotoğrafı: Türkân Şoray. Türkiye'den özellikle milliyetçi gruplardan gönderilmiş flamalar... Raflarda Türkiye'den gitme bir- çok kitap... Elçibey tarih öğrenimi görmüş bir aydın. Sözünü hiç dolaştırmadan açık açık söylü- yor. Konuşmasmda "sonuç", "özgürlük" ve "süreç" gibi Azeri Türkçesine henüz gi- rişmemiş sözcükler de kullanıyor. Bağım- sız Devletler Topluluğu ve bölgedeki yeni oluşumların ışığında bir durum değerlen- dirmesi yapmasını istediğimde, pat diye gi- riyor cümleye: "Bağımsız Devletler Toplu- luğu altı ay sonra yok. 'Sovyetler Birliği'- ni götürelim, ama yerine bir şey koyalım' dediler. Çünkü koymazsan her şey karışır. 40-50 milyon insan Avrupa'ya kaçar diye korktular. Şimdi ekmeğini de verip 'çıkma bir kenara' diyorlar. Ama yine de BDT al- tı ay yaşar. Ondan sonra özgür devletler ge- lir." Yapılacak ilk özgür seçimlerde iktidarın en büyük adayı olarak görülen Halk Cep- hesi'nin lideri Elçibey'e göre 1992 yüı Azer- baycan'ın bağunsızlaşma sürecinde çok yo- ğun bir zaman dilimi olacak. Hükümet is- temese bile bu yılın sonlannda seçimler ya- pılacak, yeni bir anayasa hazırlanacak: "Yeni parlamento demokratik bir seçim yapsın. BM'den, başka memleketlerden in- sanlar buraya gözlemci olarak gelsin. Se- çimleri kim kazanırsa hükümeti kursun. Demokratik bir devlet kurulsun." Laikliğin inançlı bir savunucusu olan El- çibey'e göre, bu modelden hbşnut olmaya- cak ülkelerin başında İran geliyor. Şimdi- ye kadar yaptığı tahminlerin doğnı çıkma- sıyla da dikkatleri üzerine çeken Halk Cep- hesi lideri, "Beş altı yıl içinde İran da par- çalanacaktır. Biz sınırımızın güneyinde Azeri kardeşlerimizle birleşecek ve nüfusu 40 milyona varan büyük bir Azeri Türk devleti kuracağız. Tarihin özü bu, kayna- ma bir başladı mı bunun önüne gecemez- sin. Çin'in dağılmasını da kimse önleyemez" diyor. Elçibey parçalanan Iran'dan ise beş devlet çıkacağı görüşünde: Arap, Fars, Beluci, Kürt ve Türk devletleri. Şu bunalımlı dönemde Türkiye'den ne beklediği sorulduğunda "Türkiye'den hiç- bir şey ummuyorum" diyor. "özgürlüğü- mü kimse bana veremez. Bunu ben özüm yapmahyım. özgürlük verilmez alııur. Mil- let diş dişe, tırnak tırnağa çarpışarak da öz- gürlüğünü alır. Onu sever ve koruyup sak- lar. Yoksa Amerika'nın, Türkiye'nin yar- dımıyla özgurlüğü aldın mı olmaz." Büyük bir Atatürk hayranı olarak bili- nen Elçibey daha sonra Türkiye'den iste- dikleri yalnızca bir şey olduğunu belirtiyor: Yeni milli eğitim sisteminin kurulmasında yardım. "Milli eğitim özgürlükten sonra- ki en büyük ikinci meselemizdir. Atatürk'- Un büyüklüğü, kazandığı savaşı milli eği- tim ile tamamlamasındaydı. Ben bir tarih- ci olarak çok iyi biliyorum ki, tek milli Türk devletini kuran Atatürk'ün başansmın se- bebi buradadır. AJlah bilir, Türkiye bir dini devlet olsaydı başına neler gelirdi. Gene de şimdi Arap mollaları, Fars mollları Türki- ye'de milletin başına çorap örmeye çalışı- yorlar. tcazet vermişsiniz, Suudi Arabistan başını sokmuş Türkiye'nin içine istediğini kaynatıyor." fran'da mollalann ülkeyi bir zindana çe- virdiklerini söyleyen Elçibey, Azerbaycan'- da molla tehlikesinin kesinlikle bulunma- dığını söylüyor. "Böyle bir tehlike Türki- ye'de vardı. Atatürk tekkeleri bunun için kapattı. Halbuki bizde öyle bir şey yok. Devlete din gerekmez, miÜete din gerekir. Devlet siyaseti seviyesine yükseltilmiş tari- kat fikrine karşıyım." Elçibey, kendi federasyonlan dağılma tehlikesiyle yüz yüze olan Rusların bölge- deki etkisinin azalmasıyla Karabağ sorunu- nun da daha kolay çözülebileceğine inanı- yor. O zaman üç ülkenin etkili olmasıyla sorunun çözüm yoluna girebileceğini söy- lüyor. Bu ülkelerden biri Azerilere yakın Türkiye, ötekiler ise Ermeniler üzerindeki etkisi dolayısıyla ABD ve denge unsunı ola- rak Avrupa'nın yeni güçlü devleti Alman- ya. (Taıu; Moskova'da hafta sonu gösterilerle geçti. Yeltsin'i desteUeyenlerin yanı sıra komünistkr de gösteri yaptı. Bu kez polis kordonu altında. (Fotoğraf: REUTER) SSCB'nin son devlet başkanı, 'popülizmin sonu yok' uyansında bulundu Gorbi'denYeltein'e siyasetdersiAA (Moskova)- Eski SSCB'nin son Devlet Başkanı Mihail Gorba- çov, Rusya Devlet Başkanı Bo- ris Yeltsin'in iktidara gelmesini sağlayan popülist politikalann iktidannı korumasına yetmeye- ceğini bildirdi. Gorbaçov'un, Japonya'nın NHK tele- vizyonuna verdiği demecin özetini ya- yımlayan TASS'ın baberine göre eski Sovyet lideri, Yeltsin'in, ülkenin sorunla- nnı çözeceğini savunduğu devlet başkan- lığı yetkilileri, ekonomik bağırnsızlık ve reformlan yûrûtecek teknik ekibe sahip olmasına karşın sorunlann derinleşmeye devam ettiğine dikkati çekti. Mihail Gorbaçov, iktidardan uzaklaş- tıktan sonra eski SSCB'de başlattığı re- form programlannı ilk kez kendisine mal ederek "Yeltsin benim başlattığım re- formlan sürdürrneye çalıştığı için onun başanlı olmasını istiyorum" dedi. Eski SSCB'nin devlet başkaniığı göre- vinden uzaklaştırılmış olmasını "kişisel bir yenilgi" saymadığını bildiren Mihail Gorbaçov, "Bugün bu ülkede, Avrupa'- da ve dünyada yaşananlar benim başlat- tığım bir sürecin devamı ve bu gelişmeleri memnuniyetle karşılıyorum. Gorbaçov ve ekibinin başansına tek başına politi- kacılar değil, tarih karar verecek" dedi. GnçTirfdM> Eski Devlet Başkanı Gorbaçov'un şid- detle eleştirdiği Rusya Devlet Başkanı Yeltsin, ABD'de 'Genç Türkler' adıyla anılan bir danışman ekibiyle çalışıyor. ABD siyasal sözlüklerinde yeri olan te- rim, 'siyasi ortamı ya da bir örgütü zorla ya da siyasi manevra ile ele geçirmeye ça- lışan asi ruhlu kişiler' için kullanılıyor. 'Genç Türk' terimi, ABD'de günlük ya- şamda büyük şirketlerin yeniliğe açık, atılgan-genç kadrolannı nitelemekte de kullanılıyor. , Boris Yeltsin'in iç kabinesini oluştu- ran, ekonomik ve siyasal reformlarla, dış politika konulannda öğüt veren kadrola- n 'Genç Türkler' diye niteleyen gözlem- ciler, 30-40 yaş arasında olan bu kişilerin bir an önce yeni sistemi kurmayı amaçla- dıklannı vurguluyorlar. 'Genç Türklerin' başında, eski bir Marksizm-Leninizm profesörü olan 46 yaşındaki Başbakan Yardımcısı Genna- di Burbulis bulunuyor. Burbulis, Yelt- sin'in bakanlar kumlunu tek başına se- çen, sonra da kabine üyelerini Yeltsin'e tanıştıran kişi olarak biliniyor. Boris Yeltsin, Moskova dışında oldu- ğunda işleri. fazla güvenilmeyen Başkan Yardımcısı Aleksandr Rustkoy değil, Burbulis yönetiyor. Kadroda ekonomiden sorumlu 'Genç Türk' ise 35 yaşındaki Yegor Gaidar. Ekonomiye uygulanan "şok tedavisini" yürüten Gaidar, "Zeki, ancak sistemin nasıl işlediğini bilmeyen bir aydın" sayılı- yor. Diğer kadrolar da aynı yaş grubunda tutulurken en dikkati çeken "Genç Türk"ün, 50 yaşındaki Savunma Bakanı Yevgeni Şapoşnikov olduğu vurgulanı- yor. Stasişefîne geçyargı DtLEK ZAPTÇIOĞLU (Beriin) - Duvar'ın yıkılmasından sonra soğukta ka- lan casuslann en önemlilerinden bifi, ge- çen hafta Almanya'da yargılandı. 1981'den beri Doğu Almanya için casus- luk yaptığı saptanan eski Batılı kontrespi- yonaj uzmanı Klaus Kuron, "vatana ihanet" suçunden 12 yıl hapse mahkûm Kuron, klasik deyimiyle "çift ta- raflı çalışan bir ajandı". Şimdi Doğu Al- manlardan hizmetleri karşılığı aldığı 700 bin markı da (yaklaşık 2,5 milyar TL) devlete geri ödeyecek. Klaus Kuron, 1962'de Batı Almanya'nın iç istihbarat servisi olan Anayasayı Koruma Teşkila- tı'na girmişti. 1969'da Casusluk ve Karşı Casusluk Bölumü'nde, Batı'da faaliyet gösteren Doğu Alman ajanlara karşı uz- manlaştı. Bölüm Şefi Hans Joachim Ti- edge'nin kendisi de Doğu ajanıydı. 1985'te Doğu Almanya'ya kaçınca ülke büyük bir skandalla çalkalanmıştı. Kuron da 1981 yılında Doğu Almanlara ajanhk yapmayı teklif etti. Kendi ifadesine göre bunu "sadece para için" yaptı. Komüniz- me hiçbir sempatisi yoktu. Müstakil evi- nin borçlannı ve dört oğlunun üniversite masraflarını bu yolla karşılamak istiyor- du. Kuron'un Batı istihbaratındaki göre- vi, burada faaliyet gösteren Doğulu kös- tebekleri ve ikili ajanlan ortaya cıkart- maktı. Bunun için Doğu Alman istihba- ratının işleyişi hakkında derin bilgi edin- 1- 1985'te tek başına Doğu Almanlaım Batı'daki "yasal rezidanslan", yani Bonn Büyükelçiliği ve Düsseldorf Ticaret Au- seliği'nde çalışan ajanlan izlemekle so- rumlu kılındı. Düsseldorf Yüksek Eyalet Mahkemesi, Klaus Kuron'un "tüm mes- leki bilgisini Doğu'ya satüğına" karar ver- di. Yani Kuron, son on yıldır Batı'da Do- ğu istihbaratına karşı hangi operasyonlar planlandıysa, hangi karşı casusluk önlem- leri alındıysa ve hangi ajanlar göreve ge- tirildiyse tüm bu bilgiyi Duvar'm öteki ta- rafına aktarnuştı. Doğu Alman istihbara- tı, Batı'nın on yıldır attığı bütün adımlar- dan haberdar olmuştu. Nitekim mahke- me, Doğu'da yakalamp öldürülen birçok Batılı ajanın da Kuron tarafından ihbar edildiğine karar verdi. Mahkeme, karann gerekçesinde, Kuron'un devlet sırlannı düşmana sata/ak Baü Alman istihbaratın- da onanlmaz yaralar açtığını belirtti. Kla- us Kuron davasını ilginç küan bir nokta da şuydu: Eski Doğu Alman istihbaratın- da Kuron'un "yönetici subayı" olarak gö- rev yapmış olan iki kişi, savcının baş ta- nıklan olarak verdikleri ifadelerle eski ajanlan Kuron'un yargılanmasına neden oldular. YKM'de birindirim, birindirim! Doktorlar diyor ki: "Koşmak iyidir" Kış sürerken bütün kışlıklarda,her şeyde, her üründe, YKM'de indirim var! Acele edin, dünyanın ve Türkiye'nin ünlü markalarını indirimli alnıak için, YKM'ye koşun... Doktorlar "koşmak iyidir" divorlar! YENI KARAMÜRSEL Eldivenden merdivene... İSTANBIL: Şijli Tel. 2484121 • SdtukiBUB Ttl 5268250- *tj*#' Td. 251 7600 • FMikTtl 5259421 • Kadıkö; Tıl 3S62815 - Uıkidar Tel. 333 3941 • Ptıdk Tel 3754«57 »iyakfAmtctTtl 34252- Ardar Ttl 591« 95• YMİ U V « I ( T o p t M r t u r i a u ) T t l 27929 16 - ANKARA: KaİMj Ttl. 2172092 -UuTtl. 311 61 91 -İZMİ»: Tel 252967 BlİRSA: Ttl 2102 43 • ADAPAZARI: Tel 434 50 • İZMİT: Tel 145 40 • MERSİN: Tel. 12 30 23 • İSKENDERUN: Tel 152 5i • ANTAKYA: Tel: 367 91 • GAZİA.VTEP: Tıl 139 M ANTALVA:Tıl. 115612-KARADENtZEREĞÜ: Ttl. 11279-SAMSUN:Tel. 15215-TRA1ZON:Tel. 19942-MALATYA: Tel. 15272-ELAZIĞ:Td 179 78-KONYA:Tel. II5«81 KARAMAN: 7ri 19914 - 1ALKESİR: Tel. 414 82 • AYVAUK: Tel 110 48 • EDREMtT: Tel. 54 55 - GttZE: Tel 157 99 Azınlık taleplerinin kontrolü BRÜKSEL .- Uluslararası Batılı ku- rumlann yıllardan beri kış uykusuna yatan bir bölümü, son gelişmelerle bir- likte tekrar canlılık kazanmaya başla- dı. Türkiye'nin de üyesi olduğu "Avru- pa Konseyi" bunlardan biri. Önce Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri- nin gelişi, arkasından da eski Sovyet cumhuriyetlerinin üyelik için başvur- ması, merkezi Strasbourg'da bulunan ve artık 'olgun' yaşa erişmiş bu örgüte. bir anda gençlik aşısı yaptı. Zaman za- man teori düzeyinde de kalsa, "insan haklan"nın evrensel bir değer olarak oybirliğiyle benimsendiği bir sırada, bu kuruluş da gelişmelerden doğal olarak kendi payma düşeni almak istiyor. Oysa Avrupa kıtası son zamanlarda bir yandan "birleşip bütünleşme", bir yandan da "dağılıp parçalanma" şek- îinde ortaya çıkan iki çelişik akımın etkisi altındadır. Bu iki akımı bir arada tutabilmek, herkes için belli başlı güç- lüğü oluşturuyor. BRÜKSEL SABETAY VAROL önem veriyordu. Dahası, AGİK bün- yesinde geçen yıl imzalanan "Paris Şar- tı" aşağı yukan Avrupa Konseyi'nin amaçladığı hedeflerin aynılannı içeri- yor. Bu amaç doğrultusunda faaliyet gös- teren çeşitli Avrupalı kurumlar, etkin- liklerini arttırmak için birbirleriyle rekabet ediyor. Örneğin temel işlevi "hukuka saygı" fikrinin yerleştirilmesi ile insan hak ve özgürlüklerinin korun- ması olan "Avrupa Konseyi", aynı dalda "AGİK" ile rekabet ediyor. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konfe- ransı (AGÎK), 1975 yılında toplanan Helsinki'deki konferanstan beri "insa- ni boyut" adı altında bu soruna büyük Helsinki'de başlayan AGİK süreci, kıtanın hem doğusunu hem de batısını kapsadı. İnsan hakları ihlalleri, soğuk harp yıllannda, Batılı ülkelerin eski sosyalist bloka karşı kullandığı en güç- lü silaliı oluşturdu. Şimdi ise etnik veya ulusal kökenli çatışmalann yeni buna- ^ım merkezlerine dönüşeceği endişesi iyice ağır basıyor. Bu tehlikeye karşı AGİK, Paris Şartı'nın imzalandığı ta- rihten beri bir tür "uyuşmazlıklan gi- derme" rnekanizması oluşturma çabası içinde. Öte yandan, bu kuruluşta ka- rarlann oy birliğiyle verilme zorunlu- luğu, pratik güçlükler yaratıyor. Bu yüzden AGİK, Yugoslavya krizinde hiçbir varlık gösteremedi. Son zaman- larda bu güçlüğün üstesinden gelmek için "oy birliği eksi bir oy" formülü or- taya atıldı. Bu durumda, şikâyete hedef olan ülkenin süreci bloke edememesine olanak sağlanabilecek. Avrupa Konseyi ise AGİK'in bu işi götürecek deneyimden yoksun olduğu ve konuya bundan sonra kendisinin el atması gerekeceği inancında. Çünkü, çok yavaş da işlese, efsane yönü ağır bassa da "insan sözleşmesi", insan haklan komisyon ve divanı, "bireysel başvuru" hakkı, konseye büyük itibar kazandıran nitelikler sayıldı. Avrupa Konseyi kazandığı bu prestiji değerlen- dirme peşinde. "Azınlık haklan" konusunda kon- sey bünyesinde iki fıkir çarpışıyor. Bir göriişün sahipleri, "bireysel haklar"a paralel yeni hukuki mekanizmalann oluşturuJmasıyla, azınlık haklanndan kaynaklanan sorunlann yavaş da olsa giderilebileceği kanısında. Ancak her biri kendi ülkesinde benzer sorunlar- dan muzdarip hükümetlerin birçogu, böylesi zorlayıcı mekanizmalann oluş- turulmasına taraftar değil. Bunlar, azınlık haklannın "toplu grup talep- leri"ne kapıyı aralamaması gerektiği- ni, konunun bireysel haklan çerçeve- sinde ele ahnmasını istiyorlar. Kürt meselesiyle karşı karşıya olan Tür- kiye'nin ikinci kategoride bulunduğu- nu hatırlatmaya herhalde gerek yok. Ancak, kıtadaki ve bölgedeki siyasal olaylann ışığında hangi görüşün ağır basacağını şimdiden kestirmek çok güç. Çünkü, her yerde etnik konulann büyük önem kazanmasıyla birlikte, dünya banşını tehlikeye düşünne po- tansiyeline sahip. Kontrol dışı bir çeşit "patlayıcı" maddeyle yüz yüze olduğu- muz inancı giderek yaygınlaşıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle