15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 ŞUBAT 1992 PAZARTESİ HABERLER ANAP'ta30 başkan gidid • ANKA(Ankara)-ANAP üst düzey yöneticilerinden alınan bilgiye göre müfettiş raporlanrun incelenmesinden sonra bu ayın sonunda toplanacak MKYK'denilveilçe örgütlerinden yapılacak değişiklik bir toplantıda çıkartılacak. ANAP yöneticileri halen vekâleten yürütülen il başkanlığı sayısının 38 olduğunu belirterek bunlann bir kısmının asaleten atamasının yapılacağını, ancak feshedilecek il örgütü sayısının 30'u bulacağını belirttiler. Edinilen bilgiye göre Semra Özal il başkanlığından kendi isteğiyle aynlacak. ANAP yöneticileri buna kesin gözüyle bakarken İstanbul ve Ankara il başkanlannın MKYK'nınmilletvekili olmayan üyelerinden seçileceğini belirttiler. SHP'de ortak topfauıtt • CUMHURİYET (Ankara)-SHP'de Bakanlar Kurulu ve parti koordinasyonunun sağlanması için Merkez Yürütme Kumlu (M YK) ve partili bakanlar çarşamba günü ortak toplantı yapacaklar. Olağanüstü kurultay sonrasında SHP'de oluşan yeni yöntem çalışma programı hazırlıklarında son aşamaya geldi. Program, bugün yapılacak MYK toplantısında ele alınarak son bıçimi verilecek. SHP Genel Sekreteri Cevdet Selvi, partili bakanlann katılımıyla 12 şubatta yapacaklan toplantıda parti-hükümet ilişkisini ele alacaklannı söyledi. Demoknatikteşme veterör • CUMHURİYET (Ankara) - Sosyalist Bırlik Partisi(SBP) Ankara İl Başkanhğı'na yeniden Veli Saltık seçildi. Kongrenin sonuç bildirgesinde, terörûn demokratikleşmeyi engellediğine dikkat çekildi. Bildirgede, kongrede alınan kararlar şöyle sıralandı: 1. Köklü bir demokratikleşme için anayasa değişikliği gerekmektedir. 2. Koalisyon hükümetinin "Kürt gerçeği"ni tanıması olumlu bir adım olmakla beraber, sorunun çözümünde henüz somut önlemler alınmaması kaygılandıncıdır. 3. Yeniden tırmandınlmaya başlanan terör hareketleri demokratikleşme çabalannın önündeki en büyük engeldir. Işıklı başkan ANKA (Ankara) - Mülkiyeliler Birliği olağan genel kurulunun dün yapılan toplantısında genel başkan Alpaslan Işıklı'nın listesi yönetime getirildi. Yapılan seçim sonuncu Mülkiyeliler Birliği genel merkezi yönetim kurulu üyeleri şöyle oluştu: "Alpaslan Işıklı, Erhan Bener, Yümaz Tan, Hilmi Yatçı, Mevlüt Bürüoğlu, Şükran Çakır, Serdar Şahinkaya!' Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yönetim Kunılu'na genel kurul tarafından seçilen üyeler ise yeniden Salih Er ve Bilgin Aygül oldular. Milletvekillerine yollanan yüksek dereceli bir grup hâkimin bildirisi Seyfi Oktay'a yönelik sert suçlamalar içeriyor Adalet Bakanı'nı gı>nbmda yargıladılarTURAN YlLMAZ (Ankara) - Yüksek dereceli bir grup hâkim tarafından hazırlanan bildirideAdalet Bakanı Seyfı Oktay, "Güvenlikgüçleriniiş- kenceci ilan eden, Eskişehir Cezaevi'ni boşalttıran zihniyet" şeklinde suçladı. Oktay ise bildiriyi kaleme alanlan' 'yargıyı yozlaştıran kişiler'' olarak tanımladı. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ve Yargıtay 1. Ceza Dairesi üyesi Vu- ral Savaş tarafından SHP dışındaki partilerin milletvekillerine yollanan bildiri esas olarak ka- muoyunda "by-pass yasası" olarak bilinen, Adalet Bakanlığı bürokrasisi içinde yeni düzen- lemeler öngören yasa tasarısını engellemeyi he- defliyor. Mali eşitliğe karşılar Yüksek dereceli hâkimler, tasannın kendile- rini meslekte belli görev süresini dolduran yar- gıç ve savcılarla mali yönden eşit durumagetir- mesine karşı çıkıyorlar. Bu nedenle tasarıyı ha- zırlatan Adalet Bakanı Oktay'a karşı kampan- yayürütüyorlar. Savaş, Yargıtay Ceza Genel Kurulu Tetkik Hâkimi iken, 1987'de, kamuoyunda "by-pass yasası" diye bilinen söz konusu tasarı ile göre- vinden alınmasına olanak sağlayan Adalet Ba- kanlığı Müsteşarı Arif Yüksel'in de üyesi bu- lunduğu HSYK'ca Yargıtay üyeliğine getirildi. 1990 ekiminde de Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından Kurul yedek üyeliğine seçilen Savaş, bildiri gönderdiği milletvekillerinden, tasannuı yasalaştırılmamasını istedi. SHP dışındaki milletvekillerine gönderilen, yüksek dereceli hâkimler tarafından hazırlan- dığı öne sürülen bildiride şu göruşlere yer veril- di: "Hepimizin bildiği gibi ülkemizi bölmeye yönelik eylemler giderek yaygmlaşıyor. De- mokratik duzen içinde bu eylemleri etkisiz kıl- maya çalışan, polis görevlilerini ve ordu men- suplarını, 'işkenceci' ilan eden, dahahükümet güvenoyu bile almamış iken, 'Eskişehir Cezaevi'ni' boşalttıran bu zihniyet, şimdi de sözde 'adalet reformu ve insan haklan' gibi bir ambalaja sardığı yasalardan oluşan balyozunu yargı gücünün üzerine indirmeye hazırlanmak- tadır. Yuce parlamentomuz, oynanmak istenen oyunun farkına varmaz ve bu gidişe 'dur' de- mezse korkarız ki vakit çok geç olacak, huku- kun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve insan hak- lan gibi hassas dengelerden oluşan 'adalet terazisi' bu oneminibuyuk olçude yitirecektir.'' Tasannın, birinci sınıf yargıçlar ile birinci sı- nıfı ayrıldıktan sonra meslekte 10 yılını doldu- ran yargıçlan mali yönden eşit konuma getiren hükmünün eleşü/ıldiği bildiride şöyle devam edildi: ''Bilindiği gibi yargı düzenimizde cumhuri- yet tarihinin hiçbir döneminde birinci sınıfa ay- rılmış hâkimlerle, birinci sınıf hâkimler eş dü- zeyde mütalaa edilmemiştir. Bunları bu yasa hükmünde olduğu gibi eş düzeye getirmek, bü- tün kıdemli albaylan bir yasa hükmüyle bir an- da general yapmak gibi mutlaka korunması ge- reken hiyerarşiyi bozucu nitelikte bir tasarruf- tur. Bilindiği gibi birinci sınıf hâkimler, yüksek mahkeme üyeleri ile Adalet Bakanlığı'nda ça- lışan az sayıda yüksek bürokratlardan ibaret- tir. Buhiyerarşi bozulduğu zaman, çoğunluğu teşkil eden ve yüksek mahkeme üyeliğine seçi- lemeyeceğini veya bakanlıkta ust düzey yöne- tici olamayacağını bilen birinci sınıfa ayrılmış hâkimler memnun olurlar, ama yargı düzeni alt-üstolur." Bildiride, getirilendüzenlemenin, bakanlık ust düzey yöneticilerinin kazanılmış haklarını ihlal edeceğj gibi sıradan bir kürsü yargıcmın bakanlık müsteşan ile aynı maaş ve aym hukuki statüye kavuşması sonucunu doğuracağı da sa- vunularak "Ne ülkemizde ne de dunyanın her- hangi bir yerinde olmayan ve inanıyoruz ki hiç- bir zaman da olmayacak olan bir düzen, üste- lik buna herhangi bir ihtiyaç bulunmadığı hal- de, sırf bazı siyasi çevreleri ve kuruluşlan mem- nun etmek için kurulmaya çalışılmaktadır " de- nild;. Kaos doğar ' 'Adalet Bakanı'nın yargı denetimine tabi ol- mayan iki satırlık yazısı ile bakanlık Ust düzey yöneticilerini, o ana kadar amiri durumunda bulunduğu hâkim ve savcıların emir ve deneti- mine tabi bir hale sokarsanız, doğabilecek ka- osu düşünebiliyor musunuz?'' denilen bildiri- de, '' Yasa tasansımn bu hükmüyle, aslında bu kaos yaratılmak istenmektedir. Hepimizce bi- lindiğigibi esasen bu kaos, daha yasa Bakanlar Kurulu'nda görüşülürken kısmen doğmuş, yasi kadrolaşma ve adliyeye siyaset sokma ve egemen olma olanağım vereceği de öne sürülen bildiride şöyle devam edildi: Bağımsızlık zedelenir "Bu da hâkimlerin huzur vegüven içindegö- rev yapma imkânını ortadan kaldıracağı gibi mahkemelerin bağımsızlığmı zedeler nitelikte- dir. Nitekim, bunun bir örneği, 1978 ve sonra- ki yıllarda yaşanmış ve izleri halen ortadan kal- dırılamamıştır. Cezaevlerindeki firarlaruıço- ğunun, o devirde göreve alınan infaz koruma memurlannın kusur ve ihmalinden kaynaklan- yüksek mahkeme üyeleriyle diğer hâkim ve sav- dığı, yapılan soruşturmalarla açıkhğa kavuştu- cılar arasında hakaretlere varan sürtüşmeler ğu bilinen bir gerçektir." başlamış,meslekibirlikvetesanüt,cumhuriyet tarihinde ilk defa bozulmuştur" görüşü savu- Adalet Bakani 11111 tepKİSI nuldu. Bakanhkta yüksek müşavirlik kadrosu oluş- turulmasına, atama kararnamelerinde cum- hurbaşkanının onay yetkisinin ortadan kaldı- nlmasma da karşı çıkılan bildiride,' 'Cumhur- başkanımn imzası olmadan kararnamelerinyü- rürlüğegirmesi, 1982 Anayasası'nın cumhur- başkanına tanıdığı hak ve yetkilere, Cumhur- başkanlığı makamının konumuna ters düştüğü gibi Turk anayasa ve idare hukuku gelenekle- rine de uymamaktadır" ifadesineyer verildi. Tasarı ile bakanlığa memur alımında baka- na yetki veren düzenlemenin, kısa zamanda si- Adalet Bakanı Seyfi Oktay, Savaş tarafından milletvekillerine gönderilen ve kendisine suçla- yıcı ifadeler taşıyan bildiriye sert tepki göster- di. Bildiriyi "Siyasi franksiyonlann bildirileri- ne benziyor" diye niteleyen Oktay, Savaş'a yö- nelik olarak da "Mevcut sistem içinde bazı im- tiyazlar edinmiş, yargıyı yozlaştıran kişiler" sözleriyle yanıtladı. Getirdikleri tasandaki dü- zenlemelerin özünden tümüyle saptınlarak yansıtıldığını da kaydeden Oktay, "Yaşamım yargı bağımsızlığına adamış bir kişi olarak buna aykırı hiçbir uygulamanın altına imza koymam" diye konuştu. MD Genel Başkanı Helvaa *tnsan haklannı savunmanın tehlikeli hale geldiğini" söyledi 'Ölüm tehditleri ahyoruz'AYŞENUR ARSLAN (Ankara) - İnsan Haklan Derneği (İHD) Genel Başkanı Nevzat Helvaa, polis ve yargı mensuplanna yönelik terör eylemlerini protesto göstd ilerinde, insan haklarının hedef ahnmasım de- ğerlendirirken, gelişmelerin "tehlikeli" olduğunu söyledi. Helvacı ile, Adana'da bir grup polisin İHD şube bi- nasına yürüyüşe geçtiği ve "kahrolsun insan haklan" sloganları attığı geçen cuma gününün akşamında ko- nuştuk. Helvacı, kamuoyuna yansıyan bu tür eylemle- rin yanı sıra çok sayıda tehdit de aldıklarını anlattı ve "salt insanlann hakkmı savunduğu için insanlar ölümle tehdit ediliyorsa, o zaman o ülkedeki durumu gözden geçirmek gerekir" dedi. Nevzat Helvacı, sorulanmızı şöyle yamtladı: — Adana'daki cenaze töreninde, insan haklan- na ve İHD'ye yönelik bazı sloganlar atıldu Bir grup, şube binasına yürümek istedi. Daha önce de benzer girişimleri izJedik. Bunlan nasıl değer- lendiriyor sunuz? HELVACI • 12 Eylül askeri darbesinden sonra, de- mokrasi ve insan haklannı savunanlara karşı bir olu- şum başladı. tnsanlara yapılan haksızlıklara karşı çık- mak, devlete karşı çıkmak gibi algılanmıştır. Kamuo- yu, bu mantıkla şartlandınlmıştır. Bugün gelinen nok- ta, sanıyorum ki o birikimin sonucudur. İHD, her türlü teröre karşı olduğunu çeşitli vesilelerle açıklamıştır. Devlet terörüne karşıdır, örgütsel teröre karşıdır, birey- sel teröre karşıdır. — Ancak, bazı çevrelerdelHD'nin yabuzca "dev- let terörüne karşı çıktığı" gibi bir kanı var. Ya da bu ana edüiyor... HELVACI— İHD, her türlü teröre karşı çıkmıştır. Bu arada devlet terörüne de karşı çıkmıştır. Geçmiş yılla- ra bakıldığı zaman, bireysel veya örgütsel terörden da- ha çok, devlet terörünün olduğunu görmekteyiz. Onun için İHD, o tarihlerde daha çok devlet terörünun üze- rinde durmuştur. Bir başka nokta da şudur; Devlet, hu- kuk dışına düşen insanlar için kendi sıstemlerini kur- muştur. Devlet, polisiyle, jandarmasıyla, askeriyle, mahkemesiyle, savcısıyla, cezaeviyle bu sistemi kurmuş- tur. Devlet, hukuk dışına düşen insanı yakalar, yargı- lar, cezasını verir. Ama, devlet hukuk dışına düştüğü zaman bunu yapacak mekanizma yoktur. Işte, riükü- metler dışı insan haklan örgütleri, devleti denetleme- Nevzat Helvacı nin bir örgütüdür. Birleşmiş Milletler de bunu böyle algılamışür. Devlet güçlü bir organizasyondur. Ona kar- şı "kişiyi" korumak gerekir. Bunun için geçmişte, 12 Eylül faşist döneminin yarattığı ortamda, insanlar o devletin karşısmdaki gUçsuzlUğünde bir örgütün sığın- masına ihtiyaç duymuşlardır. İHD böyle doğmuştur. Ama bu, lHD'nin terörü desteklediği anlamına gelmez. Terör eylemleri konusunda birçok kez görüşumuzü söy- ledik. Ama basın ve yayın organlan bizim bu söyle- diklerimizi yaymadılar. O zaman kamuoyunda uyanan imaj, sanki İHD bunlar karşısında sessiz kalıyor gibi- dir. Hatta çok tipik bir örnek verebilirim: Çetinkaya mağazalanna yapılan saldında İHD bir açıklama ya- parak, saldırıyı kınamıştır. Bir gazetede buna bir satır yer verilmediği gibi, ertesi gün "niçin bunlar susuyor" diye aym gazetede yayın yapılmıştır. — Peki, insan haklanyla terörü neredeyse aynı potada gören görüş sizce, yabuzca bir grubun gö- rüşleri midir, yoksa daha yaygm bir görüş müdür? HELVACI * Çok garip şeyler izliyoruz. Mesela bir güvenlik görevlisi öldürülmüşse, onun başında topla- nanlar "kanı yerde kalmayacaktır, intikam almacaktır" gibi gerilimi artıran ve insanlan birbirine düşüren de- meçler veriyor. Düşünebüiyor musunuz, Türkiye'nin Içişleri Bakanı, "onlar bir yaparsa biz beş yapanz" di- yor. Bu, intikam hissidir. Hukuk içinde kalması gere- ken, hukuku uygulaması gereken bir örgütün mensup- lan "kana kan, intikam" diye yollarda bağınyorsa, bu o toplumda insanlann bir bölumunü düşman ilan et- mek, hukuk dışı davranışlan meşru göstennek gibi so- nuçlar doğurur. Tehlike budur. Adana'da ysşanan, baş- ka yerlerde de yaşanan budur. — Bir yanda Türkiye''de ilk kez İnsan Haklan Ba- kanlığı ve hükümet programı, diğer yanda insan haklan savunucuhığunu terörle eşdeğer görmek». Sizce bu görüntülerin hangisi daha ağır basıyor ya da basacak? HELVACI - Hükümetin bu konuda kötü niyetle ha- reket ettiği gibi bir yargıda bulunmam mumkün değil. Ama bir şey dikkatimi çekiyor: Bu hükümetin demok- ratikleşme ve insan haklarının standardını yükseltme konusundaki taahhütlerinin kamuoyuna yansıtılmasın- dan onra bir rahatlama oldu. Fakat bundan, öyle an- laşıhyor ki, rahatsız olanlar da var. "Siz ne söylerse- niz söyleyin, biz bildiğimizi okuruz" diyen odaklar var. Bu hükümet kurulduktan sonra, mesela gözetim altın- da kaybolma olaylannda, süreye vurarak oranlarsak, artış olmuştur. tşkence olaylannda azalma olmadı. Şüpheli ölüm' olaylan var, fıüi infaz diye tarif edilen olaylar var. — Başbakan DemirelH samimi buuıyor musunuz demokratikleşme vaatlerinde? HELVACI - Batıda, 100 gün geçmeden hükümet de- ğerlendirilmez. Onun için ben bir süre daha beklemek gerektigini düşünüyorum. Ama, şimdi yaptğım değer- lendirmeyle bu hükümet yeterli hızla adım atmış de- gildir. Işi sürece bırakmışlardır. Ama öldürühnuş in- samn artık hükümetten bekleyebüeceği birşey yoktur. — İHD'ye yönelik tepkiler, sloganlarla mı sınır- h? Yoksa başka tepkiler de alıyor musunuz? HELVACI - Mektupla veya telefonla tehditler alı- yoruz. Bugüne kadar lHD'nin uğradığı saldınlar bel- İidir. Ama bir ülkede insan haklan savunuculanmn kendilerini güvencede hissetmeleri sağlanamıyorsa, salt insan haklannı savunduğu için insanlar tehdit altında bulunuyorlarsa, ölümle tehdit ediliyorlarsa o zaman o ülkedeki durumu gözden geçirmek gerekir. TBMM spor salonu matbaa olduGÜNSELt ÖNAL (Ankara) - Milletvekilleri, sportif olmadıkları içinTBMM'deki spor salonundan oldular. MületvekiUerininilgi göstermedikleri salon.TBMM Matbaası tarafından işgal edildi. Spor salonunun ısınma sisteminin ge- üştirilmesi için hazırlanan 250 milyon li- ralık proje de rafa kaldırıldı. Geçen ya- sama döneminde salonun müdavimleri arasında yer almasına karşın bakan ol- duğu için artık spora ayıracak zaman bulamayan Maliye ve Gümrük Bakanı Sümer Oral, salonu matbaacılara kap- tırdıklannı öğrenince, TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'tan salonun yeni- den açılmasını isteyeceğini söyledi. DYP Tekirdağ Milletvekili Fethiye özver'in girişimiyle Meclis'te kuaför kadrosu açılmasını sağlamayı başaran kadiın milletvekilleri "jimnastik salonu" açtırmak için girişimde bulunmaya ha- zırlanırlarken erkek milletvekilleri elle- rindeki spor salonundan oldular. lyileş- tirilmesi için proje hazırlanan spor sa- lonuna, birkaç milletvekili ile gazeteci- den başka kimse gitmeyince projeden vazgeçildiği gibi salonu da TBMM Mat- baası olarak kullanmaya başladı. TBMM Genel Sekreter Yarduncısı Hay- rettin Uzun, "Meclis'te bayan milletve- killeri için spor yapma olanağı var mı" diye soran Cumhuriyet muhabirini ya- mtlarken mevcut salonun da kapatıldı- ğım bildirdi. Uzun, "Milletvekilleri salonun kapa- tılmasına karşı çıkmadılar mı" sorusu- na da "Seçimden sonra 'Nerede spor yapacağız' diye soran bile olmadı" kar- şüığmı verdi. Uzun geçen yasama döne- minde de salonun soğuk olmasından do- layı milletvekillerinden gelen bir yakın- ma ounadığını belirterek "Zaten basın mensuplarından bazılan ile personeli- mizden salona gidenler oluyordu. Soğuk olduğu için onlar da gelmemeye başla- yınca salon kapatıldı" dedi. Uzun, sa- lonun neden matbaanın işgaline bırakıl- dığının sorulması üzerine de "Boş yer bulununca yayıhyorlar. Kamuda, boş yer bulunduğu zaman, yer sıkıntısı çe- ken hemen yayıhr" diye konuştu. Uzun, kondisyon aletlerinin salonun bir kena- nna çekildiğini anlattı. TBMM'ye bu dönem giren DYP An- kara Milletvekili Dursun Yangın, Oral sözlerini tamamlayınca, "Kapatılmasay- dı biz de giderdik" diye konuştu. TEŞEKKÜR By-Pass ameliyatımı başanyla yaparak beni yeniden yaşama döndüren, ameliyat öncesi ve sonrası yakın ilgisini esirgemeyen Doç. Dr. TUFAN PAKER ile ameliyat ekibi Dr. Biilent POLAT Dr.EsinEREK An.Dr. SemaKAYA'ya ve tüm Florance Nightingale hastanesi 4-A bölümü personeline sonsuz minnet ve teşekkürlerimi sunanm. SADIKCAMCI Galerİ • Atelye 232 6 4 2 6 B 230 21 87 HENDEK KADASTRO MAHKEMESİ EsasNo- 1989 309 KararNo. 1991 ,'200 Hâkim. Duran Ateş 23126 Kâtıp Huriye Baykal 848 Davacı Muharrem Pür tarafından davalı Hazıne'yı Maliye aleyhıne açtiğı tespıte ıtıraz davasında davacı duruşmaya gelmedıği. adresı meçhule gıttığı \e >apılan zabıta marıfetı ile araştırmada da bulunma- dığından duruşma günû gazete ile ilan edılmış ve mahkememızın 25.12. 1991 tanhlı duruşmasında, Davaya konu Hendek Karaçökek Köyu 24 nolu parsel kendisine aıt olduğundan davalı Hazıne ile de ılgısı olmadığından davanın husu- metten reddıne daır karar verılmış olmakla. karann gazetede ilan edil- dıkten sonra 15 gün içinde temyız yoluna başvurmanız. aksı takdirde karann kesınleşeceğı ılanen tebîığ olunur. 23 1 1992 Basın. 45449 RUS RESIMLERISERGISI29 Ocak - 17 Şubat 1992 RAMKO SANAT MERKEZt Atiye Sok.Yuva Apt. No:8 Teşvikiye Tel:236 15 38 r 11 s ı 23 OCAK/18 ŞUBAT 1992 AYTEKIN OLGUNSOY HÜLYA tOTASUN ZİİMRUT Y.RADAUKARMA RESİM SERGİSI Töbonk B e y o g l u Şubesı. U t ı k l o l C o d 50 T o k ı . m U l o n b u l Tel 2 4 } 28 30 • Serg. Cumort«u Poıor dı« 10 00 18 00 arm> geıüebir 4 25 Şubat 1992. II 00 -18.00 (Famgüniendışında) lsakkl Caddesj 141 Beyogu-lstanbul Ttf 1521698 BALKAN NACİISLIMYELI "DelıGomleğı' ! G A R A N T I S A N A T G A L E R I S I RESİM • HEYKEL ÖZGÜN BASKI SERGİSİ 18 Ocak-12 Şubat N*«pMiy» Aytar C«) Nll Apt 24/6 Lntnt 269 B0 14 BEN/İDAM NURİ ABAÇ Resım Sergisı 8 Subat 1992 21 Mart 1992 h<cda Cod No 220 226 Kad'koy Tel 346 97 14 E r g in Resim Seıgisi 5-26Şubatl992,UO0-I8O0 ıPazargunlen dışında) Ç a v u ş o ğ l u A Yonca Modem Sanat Galeriâ •'>"»;' Valıkonağı Caddesı No 117'2 Nişantaşı-Istanbul Tel 130 39 80 Marmara Unıversıtesı Guzel Sanatlaf FakulteS' l.Tıl ve 2.Tıl Dtrenci Çstışmılan BİLİNÇALTI SERAMİKLERİ Sergisı 10-22 Şubat 1992 T A K I C A L E R I S I Vlpur Ukelol Sok. No 5 OrUköy TH 259 19 11 GÖKHAN ANLAĞAN Resim Sergisi 31 Ocak-19 Şubat'92 GALERİ • * IPBALDEM Valıkonağı Cad Akkavak Sok No 22 3 80200 Nışantas İSTANBUL Tel (11232 40 81 Özdemir Aitan Resim Sergisi 10Şubat-5Man1992 Y A P I K R E D I KÂZIM TAŞKENT SANAT GALERISI Istıklâl Cadaesı Beyogiu galeri atölye 232 64 26 23O 21 87 nen görmelidirler' sözleri hiç- bir örtüyle gizlenemeyecek bi- çimde yeni terör ve cinayet da- vetiyesidir." Konuşma yargılansın Saruhan, Özal'ın konuşma- Çağdaş Hukukçular Derneği: Özal cinayetlere davetiye çıkanyor CUMHURİYET (Ankara) - Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Şanal Saruhan, Cumhur- başkanı Turgut Özal'ın terör olaylarıyla ilgili de- ğerlendirmelerinin "terör ve cinayetlere davetiye" niteliğinde olduğunu bildirdi. Saruhan, özal'ın sözlerine bir cari sualdir. Karşıhğını ay- tepki göstererek şu açıklamayı yaptı: "Cumhurbaşkanı Turgut Özal'm, cenaze töreni sırasın- da yapmış olduğu konuşmayı şiddetle kınıyoruz. Anayasasın- da hukuk devleti olmayı taah- hüt etmiş olan bir ülkenin cum- sının devlet adamı olma sonım- hurbaşkanı terör olaylannı ön- luluğuyla bağdaşamayacağına leme çabası göstermek yerine dikkat çekerek "Kanın kanla kana kan çağrısı yapmaktadır. yıkanmasıru isteyen bir ortam- 'en tabii insan hakkı yaşama da yargı ve hukuk iflasa gide- hakkıdır' sözlerinin ardına giz- cektir. Bütün hukukçuları bu lenen, 'yaşama hakkına kaste- konuşmayı yargılamaya davet denlerin buhaklardanistifadesi ediyorum" diye konuştu. • .j Taslak bakana sunuldu Diyanet 13 yıldır yasasını anyor HAKAN AYGÜN (Ankara) - Anayasa Mahkeme- si'nin iptal ettiği Diyanet îşleri Başkanhğı Teş- kilat Yasası, "Laiklik tartışması"na yol açacağı kaygısıyla 13 yıldır çıkanlamıyor. Seriye ve Evkaf Vekaleti'ni kaldıran 3 Mart 1924 tarihli ve 429 sayılı yasayla Başbakanlı- ğa bağlı olarak kurulan Diya- net Îşleri Başkanhğı önceki büt- çe dönemlerinde olduğu gibi yeni biitçe dönemine de "yasa sıkıntısı"yla girdi. Başkanüğın ilk teşkilat yasası olan 2800 sayılı "Diyanet Îşle- ri Reisliği Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun" 22 Haziran 1935'te yürürlüğe girdi. 29 Ni- san 1950*de yürürlüğe giren 5634 sayılı yasayla da teşkilatın adı Diyanet Îşleri Başkanhğı olarak düzelildi. Bu yasayla, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yetkisi altındaki cami ve mes- citlerin idaresi başkanhğa dev- redildi. 15 Ağustos 1965'te çıkan 633 sayılı "Diyanet îşleri Başkanlı- ğı Kuruluş ve Görevleri Hak- kında Kanun"la da başkanüğın lcurulduğu tarihten itibaren ge- çirdiği mevzuat değişiklikleri tek metin halinde toplanırken teşkilatın kadro sayısı da iki ka- tına çıkanldı. Laikliğe aykırı Diyanet yasasında son deği- şiklik ise 26 Nisan 1976'da yü- rürlüğe giren 1982 sayıh "633 sayılı Diyanet Îşleri Başkanhğı Kuruluş ve Görevleri Hakkın- daki Kanun'un bazı maddeleri- nin değiştirilmesine ve bu kanu- na dört geçici madde eklenme- sine ilşikin kanun" ile yapıldı. Dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, "laikliğe aykın bularak" iki kez TBMM'ye ge- ri gönderdiği 1982 sayıh yasa- nın yürürlüğe girmesi üzerine Anayasa Mahkemesi'ne baş- vurdu. Korutürk, yasanın 22. mad- desinin birinci fıkrasmda yer alan "Diyanet Îşleri Başkanı ile kuruluşun bütün görevlilerinin itikadı, ibadeti, tavır ve hare- ketlerinin Islami törelere uy- gunluğunun çevrelerinde büinir ohnası" hükmünün "anayasa- nın laiklik ilkesine aykırı olduğu" gerekçesiyle yasanın iptalini istedi. Anayasa Mahke- mesi ise yaptığı değerlendirme- de yasanın Korutürk'ün itiraz- lanna karşın yasalaştırılmasını "biçim yönünden anayasaya aykın" buldu ve iptal etti. Anayasa Mahkemesi'nin ip- tal karannda, iptal edilen yasa- nın bir yü içinde yenilenmesi is- tendi. Ancak aradan geçen 13 yıla karşın düzenleme yapı- lamadı. Bu süre içinde Diyanet Îşleri Başkanhğı ile ilgili düzenleme- ler de Bakanlar Kurulu karany- la yapıldı. Hac organizasyonun Diyanet Îşleri Başkanhğı'mn yetkisine verümesi de bu orga- nizasyonlar arasındaydı. Yeni bir Diyanet yasası çıka- nlamamasına en önemli engel olarak 1961 Anayasası'nda ol- mamasına karşın 1982 Anaya- sası'nın 136. maddesinde yer alan, "Başkanhk, laiklik ilkesi doğrultusunda çalışır" hükmü gösterüiyor. "Devlet eliyle din hizmeti verilemez" tartışmala- n sürerken 1982 Anayasası'nda yeralan hükmün yeni bir Diya- net yasası cıkanlmasını daha da zorlaştırdığı ifade ediliyor. Bu arada her bütçe dönemin- de TBMM'de "Diyanet yasası" mn çıkanlamaması tartışması konusu olurken başkanhk da hazırladığı yasa taslağım Diya- net'ten sorumlu bütün devlet bakanlanna sundu. Yeni taslak Başkanhk son olarak Diya- net'ten sorumlu Devlet Bakanı Ekrem Ceyhun'a da bir taslak sundu. Ceyhun'un bu taslağı Bakanlar Kurulu ve TBMM'ye sunmasının ise "küçük bir olasıhk" olduğu ifade ediliyor. Neden olarak da, "Laiklik tartışmasına" yol açacağından duyulan kaygı gösteriliyor. Aynı şekilde hac organizasyonunun Diyanet tekeünde devlet ehyle yürütülmesinin de yasayla düzenlenemeyeceği betotih'yor. Bu durumda, Bakanlar Kuru- lu kararıyla yürürlüğe sokulan ve Anayasa Mahkemesi'ne gö- türüldüğünde iptal tehhkesiyle karşı karşıya bulunan düzenle- melerin yeniden gündeme geti- rilmesinden kaçuuhyor. Aynı şekilde yeni yasa hanr- lıklannın gündeme gehnesiyle Sünnilerin dışındaki dini grup- ların da teşkilata yönelik istek- lerini gündeme getirmelerinden kaygı duyuluyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle