Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1C ŞfrJBAT 1992 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 19
Bisiklet
vekitap
Bisiklet, Pekinli
için vazgeçilmez
ulaşım aracı.
Hatta yaşamının
aynlmaz bir
parçası. Çinli
cocuk okuidan
evine bisikletle
dönüyor.
Okumaya meraklı
bir Çinli bir
yandan pedal
çevirirken bir
yandan da
kollannı gidona
yaslarmş ve
elindeki kitabın
sayfaları arasında
kaybolmuş.
Güvenli bir yol
değil ama,
okumak bir
tutku. (Fotoğraf:
REUTER)
Lübnan'da da kar çocuklara güldü
Ortadoğu bu yıl uzun süredir rastlan-
mayan şiddette bir kış geçiriyor. Bu
kez Lübnan karlar altında kaldı.Baş-
kent Lübnan'ın güneydoğusundaki
Barrouk kentinde Dürzi çocuklar, karı
sevinç çığlıkları ile karşıladı. Ancak
Lübnanlılann tümünün bu neşeyi pay-
taşmadığı birgerçek. Bekaa Vadisi'-
ndeki köylere ulaşılamıyor. Mahsur
kalan bölgelere ekmek, yakıt gıbı el-
zem maddelenngöndenlebilmesi ıçin
çalışmalarsürüyor. Buarada AP'nin
habenne göre Ürdün'de kar nedeniyle
bir haftadır kapalı olan okullar ve üni-
versıtelerde tekrar ders başı yapıldı.
Ürdün'ü, İsrail işgali altındaki Batı Şe-
ria'ya bağlayan köprüler se! nedeniyle
hâlâ trafiğe kapalı tutuluyor.
ABD'de
işkence
AA (Chicago) Chicago'da,
kentin siyahların çoğunlukta
olduğu yoksul güney kesimin-
de bulunan karakollarda, po-
lisin yakın bir zamana kadar,
sanıklara karşı sisternli ve yay-
gın olarak işkence uyguladığı
bildirildi.
'Mesleki Standartlar OfisiL
nin polis bölümü tarafından
hazırlanan raporda, bölgedeki
karakollarda, 1986 yılına dek,
"Sorgulamalarda dayak ve da-
ha geliştirilmiş fiziksel ve psi-
kolojik işkence yöntemlerinin
nıtin olarak uygulandığı" be-
ürtildi.
Uluslararası Af örgütü de
1990 yılında hazırladığı rapor-
da, aynı bölgede 1972 yüından
1984'e dek, işkencenin yaygın
bir uygulama olduğunu bildir-
mişti.
En güzel
Amerikalı
Kansas eyaletinin
Wichita kentinde
yapılan güzellik
yanşmasında 22
yaşındaki Shanon
La Rea Marketic
Miss ABD
seçildi.
California'dan
yanşmaya katılan
Shanon'u mutlu
eden bir başka
şey, Amerika'mn
en güzel kızı
unvanını, uzun
bir aradan sonra
yeniden eyaletine
kazandırmaktı.
ABD güzeli
seçilen son
Californialı 1983
yılının galibi Julie
Hayek'ti. (Fotoğraf:
REUTER)
Azerbaycan izlenimleri-l
Karabağ karabasana
dönüşüyor
H A İ Û K ŞAHİ.N (Bakü) -
Çisil çisil bir yağmur yağıyor.
Hazar Denizi yönünden gelen
nemli bir rüzgâr insanın ilik-
lerine işliyor. Bakii Havaala-
nı'nın daha çok üçüncü sıruf
bir otelin lobisine benzeyen
VIP salonundan çıkıp az öte-
de bizi bekleyen Antanov uça-
ğma doğru yürüyoruz. Uçağın
üzerinde hâlâ Sovyetler Birli-
ği'nin adı ve bayrağı... Oysa
havaalanının kapısında üç
renkli ve ayyüdızh Azerbaycan
bayrağı var.
Türkiye'den bir grup gaze-
teci Karabağ'a gidiyoruz.
Azerbaycan için tam bir ulu-
sal dava, hatta tutku haline
gelmiş olan Karabağ'a. Arka-
daşların baskılan en sonunda
meyvesini verdi. Uzun oyala-
malardan sonra Başbakan Ha-
san Hasanov bizi uçakla Ka-
rabağ'a götüreceklerini söyle-
di. Azeriler sürekli olarak ses-
lerini dünyaya duyurama-
maktan yakınıyorlar, bizim
gazeteciler ise "tşte size bir fır-
sat, gösterin yazalım" diyor-
lardı. İşte oluyor.
tçerisi buz gibi soğuk olan
uçağın 20 koltuğuna dağılıyo-
VMZ. Az sonra Rus pilotlar ge-
lip kumanda bölümüne giri-
yorlar ve birkaç dakika sonra
yüzgeri çıkıp gidiyorlar.
Belli ki Karabağ'a filan gi-
deceğimiz yok. Giden uçuş
ekibi hiç döneceğe benzemi-
yor. Adımları çok kararh.
Verilen özüre göre gideceği-
miz Akdam Havaalanı'na iniş
izni verilmiyormuş... Bazı ar-
kadaşlar Rus pilotların kork-
tuğunu, bazılan ise aslında
Başbakan'ın bize oyun oyna-
dığıru söylüyor.
Daha sonra tam Karabağ sı-
nınnda bulunan Akdam'ın Er-
meni saldınsına uğradığını,
çok sayıda ölü ve yaralı oldu-
ğunu, havaalanının bile Erme-
nilerin eline geçmek üzere ol-
duğunu duyuyoruz.
Ne kadarı gerçek, ne kada-
rı yanlış, doğrulatabilmek
mümkün değil. Yakalanan Er-
meni gerillalar arasında zenci
bir kadın bulunduğu, Fransa
ve Suriye'den gelmiş gerillala-
ra rastlandığını duyuyoruz.
Karabağ'daki Rus alayının Er-
menilerle birlikte çarpıştığını
duyuyoruz... Acaba doğru mu
bunlar? Kesin olarak bilebil-
mek mümkün değil.
Büinen, (ve kendi gözleri-
mizle gördüğümüz) Bakü'ye
hâkim tepelerden birindeki
'Şehitler Mezarlığı'na her gün
taze ölülerin geldiği. Mezar
kazıcılar sürekli çalışıyor. Ta-
ze raezarların üzeri tepeleme
kırmızı karanfillerle kaplı.
Tıpkı az ötedeki mermer me-
zarlar gibi. Kızılordu'nun iki
yıl önce Bakü'de işlediği cina-
yetin ölüleri orada yatıyor...
Sadece yenilerinin değil, es-
Paris
• Baştarafi 1. Sayfada
lantın çoğunun aksine çift pa-
saportlu değil, sadece Fransız
vataıdaşı. Çok eski bir Fransız
ailednin ferdi ustelik.
Şmdi bir başka mesele de Ce-
za>i:li Müslümanlann Paris Ca-
misi nde etkisi kalmadığına göre
yıllu verdiği 8 milyon franklık
ödeıeği de bundan sonra ver-
meyeceği.
lenköy Gumrüğü Saymanljk
Müdürlüğü'nce düzenlenen
10.1.1990 tarih ve 850689
sayılı, 27.6.1990 tarih ve
«6659 sayıh, 10.8.1990 tarih
ve 887905 sayılı ayniyat
makbuzlarını zayi
etiğimizden, hükümsüzdür.
KALKA VAN DENİZCÎLÎK
ve TİCARETA.Ş.
[ETT kanımı kaybcttim.
Hükümsüzdür.
EŞPER GÜLLER
ki mezarların da önlerinde ağ-
layan kadınlar var. Genç bir
kız kara mermer mezann üze-
rindeki resmi, mendiliyle par-
latıyor. Babası, ağabeyi ya da
nişanlısı mıydı? Az ötede öbek
öbek insan, Cumhurbaşkanı
Muttalibov ile Başbakan Ha-
sanov'a lanetler yağdınyor.
Onlan Azerbaycan'ı soyup so-
ğana çeviren Ruslann ajanı ol-
makla, Karabağ konusunda
gerekeni yapmamakla suçlu-
yorlar.
Şehitliği dolduran kadınlı
erkekli kalabalığın çoğu Halk
Cephesi'ni destekliyor. Şimdi-
ki yöneticilerden nefretleri ise
sadece gözlerinden değil, söz-
lerinden de anlaşılıyor. Bakü-
de geçen dört gün içinde edin-
diğim izlenim o ki, halkın ço-
ğu onlar gibi düşünmekte...
Şimdiki yöneticiler ilk özgür
seçimde yolcudur.
• • •
Özellikle Karabağ konusun-
da büyük bir belirsizlik var,
ama şu söylenebilir: Cephede
işler iyi gitmiyor. Daha üstün
silahlara ve daha iyi eğitilmis
gerillalara sahip olan Ermeni-
ler Azeri köylerini basıyor, ta-
kır takır insan öldürüyorlar.
öte yandan dünya kamuoyun-
da Karabağ'ı Azerbaycan'dan
koparacak formülleri destek-
leyenler çoğalıyor. Malum, bu
yıl Amerika'da seçim var. Baş-
kan Bush Ermeni seçmen ve
para babalarına sevimli gö-
rünmek zorunda. Gene ma-
lum, Ermeniier dünya basını-
nı yönlendirmesini iyi bili-
yorlar.
Diasporada ulusal kimlik
bilincini canlı tutmak için yıl-
larca "Türk soykırımı" tezine
sarılan Ermeniier, şimdi de
Karabağ'ı bir bayrak gibi kul-
lanıyorlar. Dünya kamuoyun-
da onların şirretliği ile başa
çıkmanın ne kadar zor oldu-
ğunu en iyi biz Türkiye Türk-
leri biliyoruz.
Azeri Türkleri ise bu kurt-
lar sofrasının çok daha saf ve
deneyimsiz bir üyesi olarak,
dünyaya küsmenin eşiğindeler.
Tıpkı 1960'h yıDarda Kıbns
konusunda gördüğümüz anla-
yışsızlık nedeniyle bizim kapıl-
dığımız öfkeli yılgınlığa ben-
zer bir psikoz içindeler. Bu ha-
yalkınkhğından acı bir pay, bi-
ze yönelik tüm sevgilerine rağ-
men (daha doğrusu o sevginin
içtenliği. yüzünden), Türkiye
1
ye de düşebilir. Onlan yalnız
bıraktığımız için en ağır oklar
bize yönelebilir.
Karabağ konusu, Azerbay-
can halkının bağnnda dev bir
duygusal saatli bomba gibi
patlamaya hazır bekliyor.
• • •
Ne var ki duygusal yoğun-
luk ve hatta haklılık dünya ka-
muoyu önündeki savaşı ka-
zanmaya yetmiyor. Bakü'nün
dev fakat her şey gibi bakım-
sız Azerbaycan Oteli'nin Iobi-
sinde rastladığım yabancı ga-
zeteciler (The Guardian muha-
biri Suzanne Goldenberg ile
The Times muhabiri Anatol
Lieven) Batı basınmın tek yan-
lı bakışının en önemli nedeni-
nin Ermeni sempatisinden zi-
yade Azeri bürokrasisi antipa-
tisi olabileceğini söylüyorlar.
Yabancı gazetecilere Batı med-
yalannın önyargısı nedeniyle
sürekli yakınıhyor, ama iş ga-
zetecilik yapma olanakları
sağlamaya gelince birden her-
kes ortadan kayboluyor. Ka-
pah toplumun eski alışkanlık-
ları henüz yıkılmamış. Bir za-
manlar bizim de yaptığımız
(ve zaman zaman hâlâ yap-
makta ısrar ettiğimiz) içine ka-
panma illeti Azeri Türklerini
de zayıf düşürüyor.
(Yarın: Azerbayean
nasıl kvtolur?)
Lütfen DikkaC
Mevhibe İnönii'nün cenaze törenine katılan DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit de, Er-
dal tnönü'ye başsağlıgı diledi. (Fotoğraf: AA)
Mevhibe İnönü toprağa verildî
\ Baştarafi 1. Sayfada F o t o adam, înönii'nün yanına gele-
muhabirlerinin Demirel ve Inö-
nü'nün tokalaşmasını görüntü-
leme cabası sırasında kalabaük-
tan izdiham oldu. Demirel, da-
ha sonra kalabalıkta beklemeye-
rek camiye girdi. Demirel'in ar-
dından SHP Antalya Milletve-
kili Deniz Baykal da geldi.
Cumhurbaşkanı Turgut özal
ve eşi Semra özal, camiye saat
12.15'te geldiler. Cumhurbaş-
kanı özal, tnönü ile tokalaştık-
tan sonra öğle namazıru kılmak
rek ağladı ve "Allah sizlere
ömür versin. Mevhibe Hanım'-
m yattığı yeri altın etsin" diye
dua etti.
Çiçek gönderilmesi yerine
Türk Eğitim Derneği'ne bağış-
ta bulunulmasının istenmesine
karşın, törene çok sayıda çelenk
gönderildi. Öğle namazından
sonra cenaze namazı kılınması
için Mevhibe Inönü'nün cenaze-
si önünde saf tutulurken Demi-
rel ve özal yan yana gelerek to-
üzere camiye girdi. tnönü, öğle kalaştılar. Bir süre Erdal Inö-
namazı yerine başsağlıgı dilek- nü'nün gelmesi beklendi. Inö-
lerini kabul etmeyi yeğledi. Bu nü, kalabalığı güçlükle yararak
sırada 10 yıl kadar İnönü aile- geldikten sonra özal ve Demi-
sinin yanında çalışmış yaşh bir rel'in arasında durdu. Daha
Özal, AkyoFun YÖK
üyeligini onaylayacak
ANKA (Ankara) — Cum-
hurbaşkanı Türgut özal'ın bir
süredir imzalamadığı Prof. Dr.
Türkân Akyol'un YÖK Genel
Kurul üyeliğine atanmasına iliş-
kin karan onayladığı ögrenildi.
ANKA'nın edindiği bilgiye
göre Cumhurbaşkanı Turgut
özal, hükümetin YÖK üyeliği-
ne aday olarak gösterdiği Prof.
Dr. Türkân Akyol'un atanması
ile ilgili konuyu Başbakan Sü-
leyman Denürel ile görüştü.
Başbakan Süleyman Demirel de,
Cumhurbaşkanı özal ile kurdu-
ğu diyalog sonucunda, Cumhiır-
başkanı'mn bir süredir onayia-
madığı karan imzalayacağını
Türkân Akyol'a bildirdi. Tür-
kân Akyol, konuyaıilişkin soru-
yu yanıtsız bırakırken onaylama
karan kesinleşince açıklama ya-
pacağmı belirtti.
YÖK Genel Kurulu'nda boşa-
lan altı üyeh'k için belirlenen
adaylar arasında hükümet ada-
yı olarak gösterilen Prof. Dr.
Türkân Akyol'un ataması,
Cumhurbaşkanı Özal tarafın-
dan onaylanmamıştı. Bu olay
kamuoyunda, "tkinci Yiğit Gü-
löksüz olayı" olarak adlandınl-
mıştı. Bu nedenle YÖK Genel
Kunılu ilk toplantısını 24 kişi
yerine 23 üye ile gercekleştirdi.
Cumhurbaşkam Özal'ın kara-
n onaylamaması, Milli Eğitim
Bakanı Köksal Toptan tarafın-
dan tepki ile karşılanmış, Bakan
Toptan, hükümetin Prof. Dr.
Akyol'da ısrar edeceğini bildir-
misti. Cumhurbaşkam Turgut
özal'm, Prof. Dr. Akyol'un
atanmasım onaylamasına, "Söz
konusu YÖK üyesi yüksek bü-
rokrat olmalı" gerekçesiyle karşı
çıktığı öne sürüldü.
sonra ömer İnönü de gelerek
kardeşinin yanında saf tuttu.
Cenaze namazını kıldıran
imam, sözlerine, "Cumhuriye-
timizi kuran merhum Ismet Inö-
nü'nün can yoldaşı, vefakâr eşi
Mevhibe Hanımefendi'yi kay-
betmemizden dolayı ailesine sa-
bır diliyor ve taziyelerimi arz
ediyorum" diyerek başladı.
İmam, "Yüce Türk milleti çok
değerli bir annesini kaybetmiş-
tir. Ancak kaybolan surettir,
mana değüdir. Ruhunu şad et-
mek için çok dua etaıeliyiz.
Cenab-ı Hak taksiratını
affetsin" dedi.
Mevhibe Inönü'nün cenazesi
yine bir manga askerin omuzlan
üzerinde camiden çıkanlarak
cenaze arabasına kondu. Ara-
baya sadece ailesinin ve Cum-
hurbaşkaru'nın gönderdiği iki
çelenk yerleştirildi. Araç ağır
agır ilerlerken arkasında Cum-
hurbaşkanı özal, Başbakan De-
mirel, Başbakan Yardımcısı
İnönü, tnönü ailesi ile vatandaş-
lar yürüdüler. Cenaze arabası-
nın iki yanında polisler sıralan-
dı. Bu sırada bir vatandaşın ts-
met ve Mevhibe tnönü'nün bir-
likte çekilmiş ve üzerinde "Biz
beraberken ne güzeldik" yazıh
bir fotoğrafı taşıdığı dikkati
çekti. Mithatpaşa Caddesi'nin
köşesinde Türkiye Yardımse-
venler Derneği üyesi kadınlar,
cenaze arabasına kırmızı karan-
fîller fırlattılar.
Yürüyüşten sonra Özal ve
Demirel, tnönü'ye yeniden baş-
sağlıgı dileğinde bulunarak ay-
nldılar. Cenaze arabası Cebeci
Asri Mezarlığı'na doğru yola çı-
karken, vatandaşlar da SHP
Genel Merkezi ve Ankara Bele-
diyesi'nin sağladığı otobüslerle
mezarlığa gjttiler. Mevhibe Inö-
nü'nün cenazesi, annesi Ayşe
Saadet Haüim ile dayısı Meh-
met Şükrü Bey'in kabirleri ya-
nmda toprağa verildi.
tŞFALT A.Ş. GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
Şirketimizin İstanbul ve Anadolu yakasındaki
asfalt fabrikaları ihtiyacı.
a) 30 dosyadan müteşekkil 1.124.000 ton agrega
ile,
b) Toplam 126.000 ton beton asfalt kumu
Kapalı teklif eksiltme usulü ile ayn ayn ihale edi-
lerek satın alınacaktır.
c) İhaleye son müracaat tarihi: 20.02.1992-Saat
17.00'ye kadar,
d) İhale tarih ve saati: 26.02.1992-Saat 14.00'te.
İhale ile ilgili şartnameler genel müdürlükten be-
deli mukabilinde temin edilebilir.
Şirketimiz 2886 sayılı kanuna tabi değildir.
Adres:
İSFALT A.Ş.
Abide-i Hürriyet Parkı Yanı
Çağlayan/İstanbul
Tel: 141 50 17
140 80 13
147 09 52
TEMSİLİ VE KÂTILIMCI
DEMOKRASİNİN KÖKENİ
Doç. Dr. Sami Selçuk
8.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınları Turkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-htanbul
Ödemeli gönderilmez.
Fenerbahçe
• Baştarafi 1. Sayfada
bombalardan biri patladı, olay
sırasında 4'ü asker 8 kişi yara-
landı. 2 er, 2 asteğmen, biri ço-
cuk diğer 4 kişinin GATA ve Nu-
mune Hastanesi'nde tedavileri
yapıldı. Yaralılardan birinin 70
yaşındaki Hasan özdemir oldu-
ğu ögrenildi.
İstanbul Emniyet Müdürü
Mehmet Ağar, patlamadan bir
süre sonra Fenerbahçe Orduevi'-
ne gelerek incelemelerde bulun-
du. Yapılan araştrrmada, saldır-
ganlann bıraktığı çanta içinde 4
tane savunma el bombası, elek-
trik fünyesi, bir saat ve 9 volt-
luk ateşleme fünyesi bulundu.
Bombalardan birinin patladığı-
nı, 3'ünün ise patlamadığını be-
lirten ilgililer, soruşturmanın
sürdüğünü, olayın ucuz atlatıl-
dığmı söylediler.
Saldırganlann orduevine na-
sıl girdiği araştınlıyor. Restora-
naasker aileleri ile orduevinde-
ki düğüne gelenler girebiliyor.
Biri bayan iki kişinin içeriye gi-
rerken askeri kimlik mi yoksa
düğün davetiyesi mi kullandık-
ları henüz anlaşılamadı.
Genelkurmay Genel Sekreter-
liği restorandaki patlamaya ses
bombasının yol açtığmı bildir-
di. Saldınyı üstlenen olmadı.
• Baştarafi 1. Sayfada
eden bölücüleri hapishanelerde rahat ettir-
mek için çaba sarf edenler, devleti koruma-
da neden sessizler?"
Fatih Camii'ndeki cenaze namazının ardın-
dan Cumhurbaşkanı Özal da konuşmuş:
"Bir taraffan polisimizin sanki elini kolunu
bağlayacak şekilde devlet terörünü her gün,
işkenceyi her gün basına lanse edenler, bu
gibi cemiyetlerle devamlı konuşanlar, hatta
üzülerek söylüyorum, TBMM içinde bunu ya-
panlar var. Bir terör kanunu çıkmıştır, aynen
tatbik edilmesini istiyorum. Hatta bu yasada
eksikler vardır, daha da kuvvetlendirilmesi la-
zımdır. Hele devlet terörü laflannı çok duyma-
ya başladım. Bunlar sadece kendi kötü
maksatlarını saklamak için konuşanlardır."
Fatih Camii'ndeki törenden sonra sivil po-
lisler, cenazeleri omuzlarına alarak yürüyüşe
geçmişler. Edirnekapı Şehitliği'ne kadar de-
vam eden gösteride şu sloganlar atılmış:
"Kana kan, intikam!"
"Polis düşmanı insan hakları!"
•
Ne oluyor?
Yukarıdaki satı'rları okuyan herkesin bu so-
ruyu kendi kendine sormasında ve karşılkjını
da serinkanlı btçimde düşünmeye çalışmasın-
da yarar var.
Çünkü, hukuk devleti ve hukukun üstünlü-
ğüne aykırı bir tırmanışın uç verdiği, demok-
rasi ve insan hakları açısından son derece
sakıncalı eğilimlerin su yüzüne vurduğu dik-
kati çekiyor.
Güvenlik güçlerinin terör karşısında venniş
olduğu kurbaniar hepimizin ortak acısıdır. Bu
cinayetlerin toplum vicdanınde lanetlendiği-
ne ilişkin en ufak kuşkumuz yok. Bunun gi-
bi, insan haklan konusunda duyarlı kişi, çevre
ve kumluşlar da bu şiddet eylemlerine karşı
çıkıyor ve yaşanan acıyia üzüntüyü paylaşı-
yoriar.
Güvenlik dünyasını sarsan son terör eylem-
lerinin yaratmış olduğu infial gayet doğaldır.
Şehit ailelerinin yasadıklan acının yer yer gös-
teriye dönüşmesi de anlayışla karşılanıyor.
Ancak bazı davranış ve tepkilerin benzer bir
anlayışla karşılanması ve bu konuda sessiz
kalınması olanaksızdır. Ne denli infial duyu-
lursa duyulsun, güvenlik güçleri mensupları-
nın "kana kan, intikam!" diye bağırmaları,
insan haklan savunuculannı "polis düşmanı"
gibi göstermeleri son derece yanlış ve sakın-
calıdır.
Devletin güçleri "intikam peşinde" koşa-
mazlar. Koşartarsa, bunun adı işte o zaman
"devlet terörü" olur. İnsan hakları savunucu-
luğu, "polis düşmanlığı" olarak damgalana-
maz. Teröre karşı mücadele vermek için insan
hakları hiçe sayılırsa, işte o zaman bunun adı
yine "devlet terörü" olur.
Terorizmle savaşım, demokrasi ve hukuk
devleti içinde kalarak verilecektir. Hukuku ve*
insan haklarını çiğneyerek şiddete başvuran-
ları yakalayıp adalete teslim etmek durumun-
da olan güvenlik güçleridir. Onlar bu
görevlerini yerine getirirken, kamuoyundan
köstek değil, destek bulurlar.
Bu açılardan, Başbakan Demirel ve içişle-
ri Bakanı Sezgin'in uyarıları yerinde olmuştur.
Cumhurbaşkanı Özal da cenaze töreninde-
ki gibi yangına körükle gidici çizgıler taşıyan
bir konuşma yapacağı yerde, keşke daha se-
nnkanlı, daha sorumlu bir tutum sergileyebil-
seydi...
Bir nokta hiç unutulmasın:
Demokrasi ve hukuk devletinden tedirgin
olanlar, terörü sevenlerin değirmenine su ta-
şıtiar.
Özal: Kimseden korkmuyorum
• Baştarafi 1. Sayfada
ca ikinci sınıf vatandaş olurlar.
— Şimdi Türkiye Cumhuri-
yeti bir potadır. Her bölgeden,
her ırktan insanlar var.
— Osmanlı tmparatorluğu yı-
kaldıktan sonra cumhuriyet ku-
rulurken Türkiye değil, Osmanlı
Cumhuriyeti deseydik, her yurt-
taş kendisine 'Osmanhymı' di-
yecekti. Şimdi de 'Türküm' di-
yor.
— Tek taraflı propaganda ya-
pılıyor. 'Sömürülüyorsunuz'
deniyor. Bir de 'devlet size sa-
hip çıkmıyor' deniyor. Bunlar
kasıtlı laflar. Devlet Batı'dan
alıp Doğu'da, Güneydoğu'da
dağıtıyor. Dağ başındaki 4-5 ev-
lik yerlere kilovatsaati 100 bin
lira maliyetle elektrik dağıtıyor.
Bu mu sahip çıkmamak? Yol
öyle, okul öyle.
— Aldığı verginin 20 mislini
oralarda hizmete harayor. Fab-
rika istiyorlar. Kunımlar ve Ge-
lir Vergisi Diyarbakır'da sade-
ce yüzde 20. Ama Diyarbakırlı
gidip Diyarbakır'da değil, İstan-
bul'da yatınm yapıyor.
Özal, PKK'ya af konusunda
da yanlış anlaşüdığını söylüyor:
— Her konuda affa karşıyım.
Affın hiçbir çeşidini doğnı bul-
mam. Terörle pazarbğa zaten
devlet gelmez.
— Pişmanlık Yasası uygula-
ması farklı bir durum, ama ça-
lışmadı.
— 'Bölgeden asker çekilsin,
olağanüstu hale son verüsin, ko-
rucular kaldırılsm, terör biter
la.fi' tehlikeli, bir propaganda.
Öyle bir durümda bölgeye he-
men hâkim olurlar.
— İnsan yaşamına kasteden-
lere, demokratik haklan istis-
mar etme imkânı tanınamaz.
— ESkişehir Cezaevi'nin ka-
patılması onlara cesaret verdi.
— Bölgede hukuki düzen kâfı
derecede var.
— Teror hadisesini büyütmek
istemiyorum. Her türlü tedbir
alınacaktır. Bu iktidann şansı
var. ANAP muhalefet olarak
durumu çok iyi biliyor. Daha
once terörle mücadele için çıka-
rılan kararnameye "sansür-
sürgün" diye kıyamet kopanl-
dı. Şimdi böyle bir şey olsa, tah-
minim muhalefetten bir itiraz
gelmeyecektir.
— Terörü hemen bitiremezsi-
niz. Bunun Batı'da örnekleri
var. Demokrasiyi koruyacak
özel tedbirler almahsınız.
— Sıkıyönetime karşıyım.
Yetki az ise verilir.
— Bolge ayaklanması olmaz.
Şehirlerde terör olur. Teröre
alışmalıyız, dünyanın da mese-
lesi olduğunun bilincinde olma-
lıyız.
— Irak'tan büyük çapta silah
geliyor. Tahminim silah depo-
lan yağma edildi."
özal, öteki konularda da tah-
min edilebilir görüşlerini yinele-
di:
" — ABD ile kurulan ilişkiler
devam etmelidir.
— Türkiye'nin meselelerini
bir tek partinin iktidan çözer.
— KIT'lerin özelleştirilmesi
ile serbest pazar hedefi gerçek-
leşmez. Bu, işin yalnız bir bölü-
müdür.
— SSK sistemi tamamen dev-
letin elinde. Bu yapıda bir deği-
şiklik laam.
— Emeklilik kanunu veto et-
tiğim şekliyle çıkarsa devlete
anormal yükler biner. 2 yıl ile sı-
nırlayın demiştim, öyle çıkarır-
larsa, sıkıntı az da olsa hafıfler!'
Cumhurbaşkanı özal, yuvar-
lak masada topladığı gazetecile-
re, börek çörek ve kurabiye ik-
ram etti. Ama kendisi hiç tat-
madı.
Bu, meslektaşlar arasında,
özal'ın "kararlıhğına" bir işa-
ret olarak değerlendirildi.
Hangi alandaki kararhlığına?
Dört buçuk yıllık görev süre-
sini sağlık ve afıyet içinde dol-
durup önümüzdeki genel seçim-
lerin başbakanını da yine ken-
disinin görevlendirmesine olan
kararhlığına...
KULIS
• Baştarafi 1. Sayfada
ücretleri de bu "tavan" göz önüne ahnarak düzenleniyor.
Eğer genel müdür ve TRT Yönetim Kurulu dilerse, örneğin
TV spikerlerinin ve beürli kıdemdeki muhabirlerin
ücretlerini tavana yaknı belirleyebiliyor. tşte Cavit Çağlar
ile Kerim Aydın Erdem, bu konuyu görüştüler ve belli
esaslarda anlaştılar. TRT Yönetim Kurulu daha sonra
hükümete "ücret artış isteklerini" bildirdi. Ama bu
isteklere hükümet "itiraz etti."
Doğal olarak, TRT Yönetim Kurulu'nun "fazla ücret
artışı istedigini", hükümetin de buna itiraz ettiğini
düşüneceksiniz. Hayır. Cavit Çağlar, "Biz TRT personeli
kaçmasın diye daha fazla artış olmasını konuşmuştuk. Siz
artışın düzeyini düşük tutmussunuz" diye itiraz etti. TRT
Yönetim Kurulu'nun yazısı "bir daha görüşülmek üzere"
genel müdürlüğe iade edildi.
TRT kulislerinde aynı tablonun geçen yıl da Maliye Bakanı
Adnan Kahveci ile yaşandığı, Kahveci'nin Kerim Aydın
Erdem'e "Az para istiyorsunuz" diye karşı çıktığı
konuşuluyor.
TRT Genel Müdürlüğü'nde şimdi, Erdem'in yeni talebi
merakla bekleniyor. Merakla beklenen bir başka konu da
Kerim Aydın Erdem'in TRT'nin başmda kalıp
kalmayacağı. Başbakanhk çevrelerinden edindiğimiz bilgiye
göre Erdem, Radyo-Televizyon Yasası'mn degiştirilip TRT
tekelinin kalkmasına kadar genel müdürlük koltuğunda
oturacak. Yasamn değişmesiyle ise TRT Genel
Müdürlüğü'ne yeni bir isim gelecek.
Başbakan Süleyman Demirel'in kafasındaki bu yeni ismin
Gazeteci Muammer Yaşar Bostana olduğu söyleniyor.
Hatta, Demirel'in bu konuda Bostancı ile bir görüşme
yaptığı da konuşuluyor. Ancak söylenenlere göre Bostancı,
kabul etme eğiliminde değil. Bostancı'nın ANAP
döneminde TRT'nin "düzelemeyecek biçimde
bozulduğu"nu söylediği ve bu nedenle isteksiz olduğu
konuşuluyor.
I
I
ALMANYA VEYA ISVIÇREDE ALMANCA EGITK'I
HER AY BASI YENÎ KURS
DAHA DETAYU BTtGT ÎGlN LÜTFEN • ASAĞIDAKFADRÎSLERE BASVURUNU
Benedıct
IifVUMf: S004 Zûnch, MıHtorstı 106. Tel 0041 112*212 60 8401 VVtnterthur
Bahnholplaö 3.Tel 0041 52 2123822 6003 iuzem. Ptlahjssh 6,
Tet 0041 41 239626 9001 St Gollea Neumorttt 1. Tel 0041 71 /225S44
I AlMMrak: 8000 München 2 Bayerstr 21. Tel 0049 89; 555645
I
I