06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
— ^ Sa Cumhuriyet | Sahıbi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilık Türk Anonim Şirketı adına Berin N»di 0 Murahhas Vye: Emiae Işaklıgil 0 Genel Yayın MıidUru: Has»n Omal, Yazı tşleri Müdurü: Ok«> Gonensin 0 Yazı işlerı Müdur Yardımcılan: S*Um Alpaslan, Kerem Çalışkan, Vecdel Dogan, Latfii Tınç Sayfa Düzeni Yönetmenı: Ali Acar 0 Ankara Temsıîcısu Ahmet Tan Iç Politika: Mehmet Tezkan Ekonomi: Meral Tamcr, Kültür: Cetal Uster, Istanbul Haberleri: Muhittin Sirer, Spor: AMüikadir Yiiceiman, Makaleler: Şahin Alpa>, Düzeltme: Abdullah Vazıcı 0 Koordina- tör: Ahmet Korulsan # Mali Işler: Erol Erkut 0 Muhasebe: Bolent Yener # Bütçe-Planlama: Sevgi Osmuıbcşeoglıı 0 Reklam: Ayşe Tonın • Idare: Huseyin Gurer 0 lşletme: Önder Çdik 0 Bilgi-lşlem: Nail tnal 0 Personel: Sevgi Bostancıoglu Basan ve Yajm: Cumhunjn Matbucılıi v? Gazeleolik T A.ş TOrkocajı Cad. 39/41 CajaJofhı 34334 lst PK: 246 lıunbul Tfel. 512 05 05 (20 hal), TOa. 22246, Fax; (I) 526 60 72 0 Bumtan Aakara: Zıy> Odkllp Blv lıüulap S No ]9'4, W: 133 II 41-47, TeİK 42344. Fu (4) 133 05 65 0 Isair. H. Zıyı Blv. 1352 S. 2/3, Tel: 13 12 30.TOra52359. Fu. (51) 19 53 60 0 AJna: InOnü Cıd 119 S. No 1 Kal 1, Tel: 19 37 52 (4 hal). Teiot 62155. FM (71) 19 25 78 TAKVfM. 10 ŞL'BAT 1992 Irnsak: 5.32 Guııeş: 6.58 Oğle: 12.23 Ikindı: 15.11 Akşam: 17.38 Yatsı: 18.58 Dili biçim olaıı Bülent grafîkErknıen Çocuk gönü • lstaıbul Haber Servisi — The Presidezı Hotel'in düzenlediği "Çocuk Günü"nde Türk çooıkları, Türkiye'de yaşayan yabancılann çocuklanyla tanışarak gönüllerince eglendiJer. Ote] yetkililerince gelenefcel hale getirilmesi planlanan "Çocuk Günü"ne, 5 ile 13 yaş arası ttttn çooıklar ücretsiz olarak katıldılar. Amerikan ve Ingiliz konsolcsluklannın girişimiyle gelecek yıllarda daha kapsamlı olarak gerçekleştirilmesi hedeflenen "Çocuk Günü'*Eün amacı, farklı kültürlerde yetişen cocuklann erken yaşlarda birbirlenyle kültür alışverişine ginnelen ve yeni dostlukların temellemi atabilmeleri. Erol Büyük bırç'un, çocuklar için bestelecLgi şarkılarla katıldığı toplantıda, animatörlerin şovları ve kukla gisterileri çocuklar tarafından ilgiyle ülendi. (TAMAŞA. F. DURAL) Yeşil kart • AA (tstanbul) - Sağlık Bakanı Yüdınm Aktuna, 1993 yılında uygulamaya başlanacak genel sağlık sigortası kapsamında, devlet hastanelerinin rekabet edebilmeleri için özerkleştirileceğini bildirdi. Koşuyolu Kalp Hastanesi'ni ziyaret eden Afcuna, yeşil kart uygulamasına ilk olarak 24-25 martta Kızılcahamam'da başlanacağını, asıl uygulamaya 1.5 yıl sonra, genel sağlık sigortasıyla birlikte geçileceğini söyledi- Bumndan kılaldırmayın • AA (Erzurum)- Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi K BB Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tali Ural, burun kıllannı aldırmanın tehlikeli olduğunu belirtti. Kıl köklerinde meydana gelen iltihaplanmalann dolaşım sistemi vasıtasıyladoğrudan beynegittiğini ve beyinde iltihaplanmalar meydana getirdiğini söyledi. Burun kıllannın birer mekanik koruyucu olduğunu da kaydedenProf. Ural, "Çünkü burun kıllan mikroplann bir bölümünü tutarak akciğerlere ulaşmalannı engellemektedir" dedi. Sürücü belgeleri • AA (Ankara) - Sürücü belgelerinde "organ bağışı" bölümü açılacak. Karayollan Trafık Yönetmeliği'nin bazı bölümlerinde yapılan değişiklik, bugünkü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, sürücü belgelerinin arka yüzlerinde organ bağışı bölümü yer alacak. Bu bölümde, "Tıbben yaşamım sona erdikten sonra doku ve organlarımın tamamını, böbreklerimi, karaciğerimi, gözlerimi, kalbimi, pankreasımı, diğer hastaların tedavisi için bağışüyorum" ifadesi bulunacak. MimarSinan'aövgû • AA (New York) - ABD'nin önde gelen gazetelerinden New York Times'ın dünkü seyahat ekinde, büyük usta Mimar Sinan ve İstanbul'da yer alan ünlü camileri tanıtılıyor. New York'un ünlü sanat müzesi Metropolitan Museum of Art'a halen Hint sanatı ve mimarisi üzerine konferanslar veren Olivier Bernier tarafından yazılan iki tam sayfalık yazıda, ünlü Türk miman Sinan'ın 16'ncı yüzyılda Istanbul'a armağan ettiği camiler aynntılı olarak anlatılarak. Mimar Sinan'ın dehasından söz ediliyor. Antalya'da minareler • AA (Antalya) - Antalya'daki tarihi minareler ve türbelerin çevreleri düzenlenerek ışıklandınlacak. Antalya Çevre Vakfı ve Kültür Müdürlüğü'nün işbirliği ile Antalya'nın en önemli yerlerinden biri olan Yivli Minare'nin çevre düzenleme çalışmaları tamamlanmak üzere. Yivli minare, ışıklandınlarak gece de görülmesi sağlanacak. Aynca Ahi Kızı. Ahi Yusuf, Nigar Hatun ve Zincirkıran Mehmet türbelerindede çevre ve ışıklandırma çalışmalan yapılacak. DENtZ ILGAZ (jstanbul) -Bir afiş, bir sayfa düzeni, bir kapak tasa- nmı, bir ilan metni, bir kitabın kendisi. Gösterişsizlik, abartı- sızlık, alabildiğine yahnlık, gra- fik sanatçısı Bülent Erkmen'in tarzı. İşlev ve estetik, her "iş"- inde ayrılmaz bir bütün oluştu- ruyor. Enis Batur onun için şöyle diyor: "Bi- çimleri dil olarak kullanmayı seçmiş, uğraş edinmiş, kendini orada aramaya koyulmuş biriyle yüzyüzeyim." Sanatçının bir tarzı, bir kişiliği olması Erkmen için çok önemli. Aynıhk, görü- nenin, yüzeydekinin aynılığı olmamalı da bakış açısındaki, işi ele alış biçimin- deki aynılık olmalı. Şöyle diyor Erkmen: "Eğer belırlı bir biçim geliştirmişseniz ve izleyici memnun olmuşsa, o biçim sizi tutsak alır. İzleyici artık sizi istemez, si- zin yaptığınız o 'iş'i ister." İşte bu tut- saklıktan kaçış yollannı geliştirmekle yükümlü görüyorsanatçıyı. Ama kaçar- ken yine de kendini yitirmemeli sanatçı. Neredeyse bu düşüncesini somutlaştır- dığı bir "iş"i bile var. Erkmen'in bir grafık tasarımcı olarak portresini içeren bu "iş"i, "self-promoti- on" adı altında, 1989 yılında Münih'teki Birinci Uluslararası Kiosk Bienali'n de 50 sanatçının 50 yapıtı arasında sergi- lendi. Yuvarlak zemin üzerinde hep ken- disine doğru koşan kendi fotoğrafıyla Erkmen, kendine sorgulayarak bakma- nın hem açıklığını hem de çıkmazmı aynı anda vermekte. İnsanın kendı tutunmasını, satışını sağlayacak unsurlan yaratması anla- mmda kullanılan "self-promotion" sö- zü Sanat Dünyamız'ın Bahar 1991 sayı- smda, açılacak olan sayfaya işaret eden kalın kırmızı bir ok içinde siyah harflerle yazılı olarak Erkmen'in yeni bir ürünü- ne de başlık oluşturuyor. Burada Erk- men, işlerini, yaşantısını ve düşünceleri- ni yansıtan söyleşileri, 1979-90 yıllan arasında ürettiklerini, küçültülmüş yazı ve resimlerJe, ahşılmış kalıplan aşan bir anlatı yoluyla sunuyor. • "Kendisi bir şey olan şeyler başka bir şey olsun istedim" dediği işlerinin en ye- ni örneği de geçen yıl Stuttgart'ta "Fo- rum Typographie" adlı bir seminerde sunduğu görsel bir bildiri. "Tippgrafı- nin Resmi, Resmin Tipografısi Üzerine Serbest Bir Deneme" adlı bu multiviz- yon tasanmda Erkmen, yazının bugüne dek oluşmuş biçimsel çeşitliliğini ve bu çeşitliliğin bir resmin ve metnin anlamı- na kazandtrdıklarmı sorguluyor. Perdede 22 dakikalık bir süre içinde defalarca sönüp canlanan bir yüz ve me- tin var. Yüz, rastgele seçilmiş bir fotoğ- raf: Kendini çirkin bulduğu için çok az fotoğrafı bulunan Ahmed Haşim'in yü- zü. Metin ise Enis Batur'a ait. Tasanma gelince, çeşitli biçimlerde "suretlenen" yüze, değişik dillerde beliren metine yeni ilişkiler içinde bakan ve bunlann arasın- da yatan ve ancak insan aracılığıyla dol- durulabilecek bir boşluğun gerçeğini yansıtmaya yönelen bir "iş"i bu Erk- men'in. Değişik tipografılerde belirip sönen suret ve metin arasındaki ilişkiler sorgu- landıkça anlam giderek ortadan kalkı- yor. Harfler olsun, suret parçalan olsun, boşlukta kendi başlanna yeni anlamlar, yeni imgeler oluşturmaya başhyorlar. Erkmen'in, grafığı kendi mesajını sor- gulayabilecek kadar geniş bir özgürlüğe götürdüğü bir başka "iş"i de 1990'da Türk ve lslam Eserleri Müzesi'nde sergi- lenen "Kitap" adlı çalışma. Ferit Edgü ile birlikte oluşturduklan "Kitap"ta, içindeki malzemeye alet olmayan, yal- nızca kendi mesajını oluşturan bir kitap yaratmaktı amaç. Firdevsi'nin Şah- name'sinden rastgele alınmış bir minya- türün çevresinde bir tasanm oluşturul- muş, yazann anlatısı ancak ona aynlmış boşluklara sonradan yerleştirilmişti. Ve sergi, tasanmı özne olarak ortaya koy- muş, kitabın oluşumu sırasında geçirdi- ği anlan, aşamalan, seçimleri göz önüne çıkarmıştı. Grafık dilinde bir "kişilik" yaratmış bir sanatçı Erkmen. Bu kimliğini belirle- yen öğeler nelerdir? Kendisine soruldu- ğunda, hislerine, duyuşlanna çok önem verdigini, anlatım biçimini, tipografiyi, renk seçimini his yoluyla bulduğunu söylüyor. Enis Batur'un deyişiyle, "için- deki hayvan"ı çok sık kullanıyor Erk- men. "fş"lerinden çok kesin sonuçlar çıkanlmasından da yana değil. Yapanın yaptığından çok, izleyicinin o yapılanla olan ilişkisi önemlidir diyor. Yaratım süreci nasıl "iş"i yapana özgü kişisel bir şeyse, sonrasında, iş elden çıktıktan son- ra, o işle izleyici arasındaki süreçte hiç araya girilmemeli diyor. Erkmen'in o ilginç, küçücük, ama küçüklüğüyle devleşen "işaref'lerini düşünüyorum: Bir bankayı, bir kişiyi, bir kuruluşu, bir ürünü, bir vakfı, bir derneği simgeleyen işaretlerini. Erk- men'in bir tarzı var, ama kalıplan yok. Yapıtlanyla, ulusal sınırlan aşmış, ev- rensel düzeye ulaşmış olmast da işte bundan. Bilimsel ve toplumsal ihtiyaçlarla bütünleşmeyi savunan Katolik inanışın tersine Ortodokslann parolası "Mantık anuna, sadece inan" şeklinde özetleniyor. Rus OrtcJdoks kilisesi komünizmin bıraktığı boşluğu doldurmakta güçlük çekiyor 4 Vazgeçmeye' dayanan öğreti zorda Dış Haberler Servisi - Rus Ortodoks kilisesini zor günler bekliyor; es- ki Sovyet cumhuriyetlerinde dağılan komünist sistemin bı- raktığı boşluğu ruhani öğretiler- le doldurma görevini üstlenmesi gerekiyor. Ancak geçen 70 küsur yıl boyunca devlete bağlı hare- İcet eden Rus Ortodoks kilisesi- nin bugüne dek ticari ve sosyal ahlak konularıyla uğraşmamış olması, işini zorlaştınyor. Bilimsel ve toplumsal ihtiyaçlarla bü- tünleşmeyi hedefleyen Katolik inanışın aksine, Ortodoks din bilimcilerinin paro- lası, "Mantık arama, sadece inan" şek- linde özetleniyordu. Rus din felsefecisi Piotr Çadayev, 1829 yılında yazdığı ünlü "Felsefe Mektup- lan"nda şöyle diyor: "Rusya'nın bu den- li geri kalmasının asıl sorumlusu Orto- doks kilisesidir". Rus Ortodoks kilisesin- de devlete karşı seslerini yükseltenlerin sayısı az olmadı, ancak bu kişilerin sesleri kesildi. Bazı Ortodoks liderlere göre devletle bu denli iç içe geçmişlik, yok olmama kaygısından kaynaklanıyordu. Aleksander Soljenitsin'e göre Ono- doks kilisesi bağıms>zlığından feragat etmeseydi, Rus tarihi çok daha insancıl ve uyumlu bir şekilde yazılabilirdi. Frankfurter Allgemeine Zeitung'da yer alan bir habere göre Ortodokslann sosyal öğretisinin olmaması çeşitli ne- denlere dayanıyor. Haberde bu nedenler. uzun yıllar Hıristiyan olmayan hüküm- darlara tabi yaşanmış olunması, Doğu kilisesinin geleneklerinin ağırlığı aitında ezUmiş olunması, Ortodoks kilisesinin daha çok mistik ve kutsal değerlere önem verip modern dünyaya yönelişlere karşı çık- ması, Bizans din bilimlerinde sosyal ah- lak konulannın sistemleştirilmesinin gündeme gelmemiş olması, devletle çok iç içe yaşanmış olması şeklinde sıralanı- yor. Ortodoks kilisesinin devletle iç içeliği Hıristiyanlığın sosyal temellerinın unu- tulmasına neden oldu. 3 milyon Rusun bağlı olduğu Rus Ortodoks kilisesinde temel öğreti "vazgeçmeye" dayanıyor ki bu da Rus ruhani dünyasının ana Bizans kilisesinden daha da muhafazakâr olma- sına neden oldu. Rus Ortodoks kilisesi önemli bir kesim için ulusal kimlik simgesiydi. 13. yüzyıl- da Cengiz Han, hanlık için dua etmeleri koşuluyla kiliseye koruma, saygınlık ve vergiden rnuafiyet ayncalıklan tanımıştı. Ülkenin geri kalan bölgelerinde şiddet ve baskı hüküm sürerken. kilisenin serveti katlandı. Ortodoks kilisesinin çıkan, iktidan sı- nır tanımayan hükümdara bağlanmakta görülüyordu. Maddi servetin arttınlması yönündeki çabalann ekonomiye katkısı söz konusu olmuyordu. Çarlann ve dini liderlerin servetleri üretken olmayan bi- çimde işleniyordu. Kremlin hazinesinde stoklanan altın, gümüş ve diğer değerli taşlar, çeşitli eşya- lann süslenmesinde kullanılıyordu. Altın ve inciler yurtdışından getiriliyordu. Lüks, ekonomik düzene katkı sağlamı- -yordu. Yabancı ülkelerin kuyumculanna ve tacirlerine halktan esirgenen paralar ödenirken, servet. ölü sermaye olarak özel hazinelerde saklanıyordu. Rus za- naatının ve ticaretinin bu servetten ya- rarlanması mümkün değildi. Bizans din bilimcilerine göre kilisenin, devlet koruması altında kalmaya çalış- ması en önde gelen görevi olmalıydı. Rus Ortodoks kilisesi de bundan farklı bir şey yapmadı. En yüksek otorite kilise gelene- ğiydi. Dünyevi yaşam için benimsenen kural- Jann bulunmaması, Rus Ortodoks kilise- sinin her şeyden çok devletin hizmetinde olması sonucunu doğurdu. Rus liderler zor durumda kaldıklann- da Ortodoks kilisesine bel bağhyorlardı. İlki Jozef Stalin oldu. 1941 yılında Nazi ordulan Rusya'nın içlerine doğru ilerle- diğinde, kiliseden halkın savunmaya olan inançlannı geliştirmesini istedi. İkincisi Mihail Gorbaçov oldu. Ancak, perestroyka için aradığı desteği bulama- dı. Ortodoks liderler yeniden yapılanma- nın sözünü bile duymak istememişlerdi. Boris Yeltsin'in ağustos darbesinde yer alanlara karşı kiliseye yaptığı çağn ise yanıt buldu. Rus Ortodoks kilisesi başpiskoposu, komünizmin çöküşünü şöyle değerlendi- riyor: "70 yıl boyunca ruh sağlığımız ve içsel birliğimiz yok edildi." Gökçek'in ihalelerine iLSiüsüzlük iddiasıCUMHURİYET (Ankara) - RP Ankara Milletvekili Melih Gökçek^ in SHÇEK (Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu) Ge- nel Müdürlüğü döneminde yaptırdığı dört makam odası için 1 milyar liraya yakın harcarna yapıldığı, aynı dönemde kuruma alı- nan 500 bilgisayarın yaklaşık iki yıldır ambalajından çıkarılma- dığı, bazı ihalelerde usulsüzlük yapıldığı öne sürüldü. Kadın, aile, çocuk, yaşlı ve özürlülerden sorumlu Devlet Bakanı Güler lleri'ye, RP Ankara Milletvekili Melih Gökçek'in SHÇEK Genel Müdürlüğü dönemine iliş- kin dosya yağıyor. Kurum uzmanlannca hazırlanan bir dosyada, dönemin Devlet Bakanı Cemil Çiçek'in, cocuklann eğitimi için 1990 yılında alındığını söylediği 500 bilgisayann, Anadolu'dakı hıçbir eğitim ve yetiştirme merkezine gönderilmediği belir- tildi. Kurum yetkilileri ise 500 bilgisayarın alındığını, ancak kullanacak personel yok- luğundan dolayı yaklaşık 2 yıldır depolar- da bekletildiğini söylediler. Melih Gökçek- in daha önceki Genel Müdür Dr. Nihat ll- han'ın yaptırdığı makam odasını beğenme- yerek dört makam odası yaptırdığı öne sü- rülen dosyada şöyle denildi: "Bu makam odalarından biri eski ANAP Genel Merkezi'nde, biri Kızılay'da Armağan İşhanı'ndaki Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nde, üçüncüsü Saray Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nde, dördüncüsü de Anafartalar Caddesi'ndeki genel mü- dürlük hizmet binasındadır. Burası bina- nın en üst katında, eskiden yemekhane ola- rak kullanılan bölümdür. Sadece bu oda- ya 500 milyon lira harcanmıştır. Yeniden düzenlenen ve onanlan bu kata çok lüks mobilyalar alınmış, terasına çim halılar dö- şenmiş, üç kamyon ithal çiçek konmuştur!' Gökçek'in, meyve ve sebze dışında ku- rumun tüm ihalelerini yayımiadığı bir emirle merkeze alarak bazı şirketleri kayır- maya çalıştığı iddia edilen raporda şöyle devam edildi: "Genel mudur bir emirle sebze ve mey- ve dışında tüm ihalelerin merkezden yapı- lacağinı illere ve kuruluşlara bildirmiştir. Yağ, pirinç, mercimek, çay, kuruluşlara gönderilmiş ve büyük stoklar yapılmıştır. Bazı kurumlarda 2-3 yıllık yağ stoklanmış, mercimek ve pirinçler kurtlu olarak gön- derilmiştir. Çayın durumu da benzer şekil- dedir. Türkiye genelinde büyük ve küçük ona- runlarının ihaleleri merkezden yapılmıştır. Bu ihalelerden il müdürlükleri ve kurum müdürlerinin haberi dahi olmamıştır. Ay- rıca bir emirle onarım işini yapacak mu- teahhitlere müdahale edilmemesi bildiril- miştir. Zaten Ulerde ne keşif özeti ne de iha- le dosyası bulunmamaktadır. 100 milyara dayanan bu ihaleleri kimler, ne şekilde al- dı, kabullerini kimler, ne şekilde yaptı, ku- rumlara önce kuru gıda stoku yapılıp, ka- litesiz gıda maddeleri alınıp da daha son- ra neden ihaleler tekrar illere bırakıldı?" \feterlilik sınavı Hukuk öğ iiöğrencisi tasanyı sevmediİstanbul Haber Servisi — Avukatlık Yasa Tasarısı ile getirilmek istenen yeter- lilik sınavına tepkiler sürüyor. Bir grup hukuk fakültesi öğrencisi adına yapılan açıklamada, "Mesleğin niteüğini yükselt- mek görünümü altında kısmi bir tekel hakkı yaratılmaya çahşıldığı" öne sürüldü. TBMM Adalet Komisyonu'nda görü- şülerek Başbakanlık'a sunulan Avukatlık Yasa Tasarısı ile getirilmek istenen, avu- katlık mesJeğine girişte adayların yeter- lilik sınavmdan geçmesini öngören hük- mün tasarıdan çıkanlması istendi. İstan- bul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuyan bir grup son sınıf öğrencisi adl- na yapılan açıklamada, getirilmek istenen yeterlilik sınavının serbest meslek özelli- ği ile bağdaşmadığı ve toplumun ihtiya- cından kaynaklanmadığı öne sürüldü. Açıklamada, "Bakanlığın, bu konudaki düzenleme ihtiyacının nereden" kaynak- landığını belirten bir açıklama beklerken bu tür bir düzenlemenin hukukun temel ilkeleri ile bağdaşmayacağı noktasından hareket ederek karşı çıkacağını sandığı- mız tstanbul Barosu'nun tavn bizleri ha- yal kırıklığına uğratmıştır" denildi. Yeterlilik sınavının, mesleğe yeni giren- lerin yetersiz olduğu ve avukathk yapan bazı üyelerin meslek onuru ve ahlakı ile bağdaşmayan tutum sergilemeleri nede- niyle uygulanmak istendiğj belirtilen açık- lamada, şu görüşlere yer verildi: "Mesleğe yeni girenlerin, bu mesleğe daha başanlı uyum sağlayabilmeleri ile il- gili tek bir öneri bile getirme ihtiyacı du- yulmadan, yetersizlikten yararlanarak ye- ni yetişen hukukçuları avukatlık mesle- ğinden uzak tutmaya çalışmak ve buna dört elle sarılmak öyle sanıyoruz ki hu- kukçulann takınmayı akıllarından bile geçiremeyecekleri bir tavır olmabdır. Kal- dı ki şu anda bu mesleği yapanlann mes- leki açıdan eksiksiz, kusursuz ve dört dörtlük oldukları konusunda hiç kimse bir güvence veremez. İlgili ve yetkih'ler, bu tür yakınmalarla bir sınav gerekçesi yaratmaya çahşacaklarına, şu anda çaüş- makta olanlar başta olmak üzere mesle- ğe yeni girecekleri de sık sık eğitim çalış- maları ile yetkin hale getirme çabası içi- negirebilir;' Sosyal araştırma: İmam-Hatip öğrencisi, neden içe döniik? ANKA (Ankara) - Milli Eğitim Bakanlı- ğı'nda Köksal Toptan ile başlatılan 'demokratikleşme' sürecinde, bakanlığın resmi yaym organlarında ilginç görüşler açıklanıyor. Uludağ Üniversitesi îlahiyat Fakülte- si öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Mustafa Öcal, imam-hatip öğrencilerin- de görülen 'içine kapanık' davramş bi- çimi konusunda bir araştırma yaptı. Îla- hiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Da- lı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Öcal, Milli Eğitim Bakanlığı'nca yayım- lanan "Din Öğretimi" dergisinde yer alan araştırmasında 188 imam hatip lisesi mü- dürü arasında yaptığı anketi açıkladı. Ankete katılan imam hatip lisesi mü- dürlerinin yansı "öğrencilerin aldıklan dini-ahlaki terbiyeleri sonucu geliştirdik- leri davranışlar, bazılannca içlerine ka- panık ve çekingen olarak değerlendirilmektedir" yanıtmı verdi. İmam hatip lisesi müdürlerinin diğer ya- nsı ise öğrencilerin bir kısmının çekingen olduğunu, diğer kısmının ise rahat ve sos- yal yönlere sahip olduklannı kaydettiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle