06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 ŞUBAT 1992 PAZARTESİ 10 DÜNYADA GEÇEN HAFTA Boris Yeltsin, Fransızlardan intikanıını aldıOnce sonrakatü YUNANİSTAN STELY O BERBERAKİS (Aüna) • Yunanıstan'ın başkentı Atına, geçen haftabaşta "Davos göruşmesi" olmak uzere Balkanlar'dakı çeşitli gelışmelerle çalkalandı. Bu arada birçok ınsan cinayet, kaza ve intihar sonucu yaşamım yitirdı. Kanser virüsu Yunanıstan'ı da "hedeF' alırken Kuzey Avrupa üzerinde beliren ozon tabakasındakı "delık", gazetelerin ön sayfaJannı sıisledi. Türk ve Yunan başbakanlarının Davos görüşmesi, Yunan partileri kadar Kıbns Rum partilerini de rahatsızetti. öyle ki Atina ıle Lefkoşa arasında derin bir görüş aynlığı olduğu söylentılen yayıldı. Kıbrıs Rum lıderı Yorgo Vasıliu'nun, "Kıbns sorunu çözülmeden Turk-Yunan anlaşması ımzalanamaz" şeklindeki göruşu Yunanıstan Başbakanı Konstantin Mitsotakıs'in, "Türk-Yunan diyaloğu olmadan Kıbns sorunu zor çözülür" şeklindeki göruşune ters düştü. PASOK lıderı Andreas Papandreu, Davos'taki görüşmenın "Yunanıstan'ın felaketıne yol açacağını" öne sürdü. Türkiye'nin, Davos görüşmesinden iki-uç gün sonra Yunanıstan'ın adı itıbanyla şiddetle karşı çıktığı "Makedonya Cumhuriyeti"ni tanımış olması, muhalefete "malzeme" oluşturdu. Türkiye'nin "güvenirsizliği" yeniden gündeme geldi ve önümüzdekı hafta içinde Davos görüşmesi çerçevesınde Türk-Yunan ilişkilerinin parti başkanlan düzeyinde görüşulmesıne karar verildi. Yunanistan'ın Turkiye'den başka dığer Balkan ulkeleriyle de arası açık. Bunlardan bıri de Arnavutluk. Geçen hafta ortalannda çıftelı-tabancalı bir grup "haydut Arnavuf'un sınırlan ihlal ederek bir Yunan köyünu bastığı açıklandı. Ordunun müdahalesi uzerıne çıkan çatışmada bir Arnavut öldürüldü, diğer bir Arnavut da yaralı olarak diğerleriyle bırlıkte ülkelenne kaçmayı başardı. Geçen hafta ıçınde ışlenen bir cinayet, buyük yankılar uyandırdı. Cinayetı ışleyen kişi, bir tabanca ıle "unutamadığı" eski eşini, eşinin babasını ve kız kardeşıni öldürmek istedi. Olayda baba ile kız kardeşı can verdi. Kadın ise gözünü kaybetti. Kimliği tespıt edilen "katıl eskı koca" aranıyor. Bir psikopafın kendisini ateşe vermesi ve daha sonra kafasının köpekler tarafından parçalanması da kamuoyunda şok etkisi yarattı geçen hata. 6 üyelık bir aılenin yine geçen hafta içinde Atina'dan Patras kentine bir yakınlarının cenazesine yetişmek ısterken trafik kazasında can vermesi, "kaderin bir cilvesi" olarak algılandı. Acaba neye imzaattık? BELÇÎKA SABETAY VAROL (Briiksel) - Aralık ayında yapılan dorukta 12 AT ülkesi arasında vanlan yeru birlik anlaşması geçen cuma gunü yapılan bir törenle ımzalandı. Hollanda'nın, Maastricht kentinde duzenlenen bu oldukça gösterişli törende, üye ülkelerın dışişleri ve ekonomiden sorumlu devlet bakanlan hazır bulundu. Anlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için bundan sonraki etap, tüm AT üyesi ülekelerin devlet düzeyinde anlaşmayı onaytaması. Kimı ülke bu ışi, ulusal parlamentosundan onay alarak gerçekleştirecek. Diğer bazı üyeler ise anlaşmayı halkoyuna sunmayı düşunuyor. Anlaşma haürlanacağı gıbi 9-10 aralık günlerinde gene Maastrıcht'te yapılan iki gunluk maraton muzakelerden sonra sağlanmıştı. Topluluk üyelennı, siyasal ve parasal birliğe göturmeyi öngören anlaşmanın, donığun ıkinci gunü geceyansından sonra vanlan bir "son dakika" uzlaşması ile sağlandığı düşunulurse onay sırasında çıkabilecek bir 'kaza'nın, ne kadar buyuk kanşıklıklara yol açacağı daha ıyi anlaşılabilir. Zaten, belgenin hukukı sorunlannın veya dokuz dile tercume guçluğunden doğan yetersızh'klennın gıderilebilmesi için iki ay gibi uzun sayılacak bir sürenin geçmesi gereklı oldu. Bundan sonra ise uye ulkelerden binne ait herhangi bir ulusal parlamentonun veya o ülke halkının vereceğı ret oyu ile birlikte doğabılecek guçluklerin haddi hesabı yok. Anlaşmaya ayak direten ve âdete kerhen kabul eden Ingiltere, bundan sonra yenı uyeliklenn gercekleşmesinin ön plana ahnması gerektiğıni düşünüyor. Londra 3-5 yeni ulkenin birkaç yıl içinde AT'ye gırebıleceğini söylüyor. Türkiye'nin adı bunlar arasında geçmiyor. Kaldı ki tngılizler "birlik" anlaşmasına fazla sıcak da değiller. Bu nedenle Londra'nın yeni üyeleri kısa sürede topluluğa dahil etmeye çahşarak işi sulandırmak istediğinden korkuluyor. lngilız Dışişlen Bakanı Douglas Hurd'un, geçen cuma gunu üç yuz sayfayı aşan belgeyi imzaladıktan sonra "Doğrusunu ısterseniz neyın altına imza attığımı tam olarak bilmiyorum" diyerek olayı önemsemedığinı göstermek ıstediği anlatıldı. Bakanın yakınında bulunan bir lngilız gazetecı ise Ingilizlere yaraşır bir espri yapmış: "Iyi baktınız mı bıhneden sosyal Avrupa anlaşmasına da imza atmış olmayasınız?" MİNE G.SAULNIER (Paris) - Ömrunde hıç Fransa'ya gıtmeden, Paris'i görmeden, Monsieur de Molıere adlı bir başyapıta imza atan unlü Rus yazarı Bulgakov, kitabın bir bölumunde, bir Osmanlı elçısıne Güneş Kral 14. Louıs'nin duzenlediğı karşılama törenini anlatır. Bulgakov'un aktardığına göre 14. Louis ve el öpuculerı, Osmanlı Imparatorluğu'nu kuçümsemek, ama daha çok eğlenmek için elçı ve beraberındekılen olağanustu bir protokolle karşılatırlar, sarayın en görkemlı salonlanna sokariar Osmanlı heyetını, altın tabaklarda yiyecekler gelir gider, yan çıplak kadınlar servıs yapar, dışarıda askeri manevralar duzenlenır, ama 14. Louıs, heyeti bir türlu kabul etmez ve bir hafta bekletır. Fransızlar, yanm akıllannca barbar Turklerin gözknni kamaştırmaya, uygarhğın ne olduğunu öğretmeye ve gösterişle ezmeye çalışırlar. Başaramazlar. FRANSA Borıs Yeltsm'ın geçen haftakı Paris gezısı, az çok aynı polıtıkayı guden bir senaryonun ıkinci bölumuydu. Senaryonun birınci bölumu, 1991 yılının nisan ayında henuz Rusya devlet başkanı değılken Pans'e gelen Yeltsin'e yönelık kuçumseme perdesıydı. Yeltsin, o zaman Mıtterrand'ı yalnızca ayaküstü ve kapıda gördu, parlamentoda tokat atılmaktan beter bir muameleyle karşılaştı ve ulkesine onuru ayaklar altına alınmış olarak döndu. Başkan seçıldıkten sonra Fransızlann davetını kabul etmek için, bu kez Yeltsin'ın intikamı sahneye kondu. Yeltsin, resmı zıyaret değil, devlet konuğu olarak gelmeyı koşul koydu. Kırmızı halılar döşendı havaalanına, Mitterrand uçağın kapısında karşıladı kendisini, Champs Elysees bulvarında peşıne koca bir ath muhafız kıtası takıp, altın yaldızlı mığferlerın pınltısında, sılah şakırtılan arasında boy gösterdı. Yıllardır böylesine bu- gösteriş ordusu, böylesine bir tantaaa duzenlememişti Fransa. Galalar, saraylar, resepsiyonlar, gösterıler birbırini izledi. Boris Yeltsin bır Doğuluydu, Fransızlann önunde dörde katlanmasını eğlenerek izledi, ama tum Fransız basınımn da belirttiği gıbi etkılenmedi. Hatta kendisine yapılan göstenşten geride kalmamak için Pans'e yolculuğundan bir gun önce, özel bır kargo uçağıyla Fransa başkentıne Rus Rolls Royce'lan sayılan uç adet Zil arabası eönderdi. Fakat Yeltsin'ın bu gezısmdekı en hoş yan, eskı Rus ımparatorluğu buyukelçıliğinde duzenlenen resepsiyon oldu. Boris Yeltsin, perşembe gecesi burada, devrim sonrası Rusya'dan kaçanlan ağırladı. M i 1991de Rusya Devlet Başkanı değilken Paris'e gelen Yeltsin, Mitterrand'ı sadece parta- mentoda ayakustu gorebilmişti. Bu kez Mitterrand Yeltsin'i uçagının kapısında karşıladı. İsa,sekse doymak için geri döndü DANÎMARKA FERRUH YILMAZ (Kopenhag) - Danîmarka geçen hafta, "olay" sanatçı Jens Jörgen Thorsen'in 20 yıllık mazıye sahip "Isa Gen Dönuyor" füminı tartıştı. Thorsen, fîlmi 20 yıllık uğraşının sonunda nihayet bitirerek Odense'dekı film festıvaline yetiştirdi. 20 yıl önce "skandal" olan fılm, "geç kalmış bir film" olarak değerlendirildı. Danimarka'da pornonun serbest bırakılmasından sonra Henry Mıller'in "Clichy'dekı Sakın Gunler" romanını filme çekerek olay yaratan, bu fılmi Almanya, Fransa ve Norveç'te yasaklanan Jens Jörgen Thorsen, hemen arkasından Isa'nın cınsel yaşamım konu alan "Isa Geri Dönüyor"u çekmeye kalktı ve 1973 yılında Danimarka Film Enstitusu'nden de gereklı parayı sağladı, ancak butun dünyanın ayağa kalkması sonucu yardım gen çekıldi. Fılm projesı yüzunden Danimarka'nın Roma Büyukelçıhğı bombalı saldırılara maruz kalırken Ingıltere Kraliçesı Elısabeth, film aleyhine toplantılar duzenledı. Projeye karşı binlerce imza toplandı. Danimarka Film Enstıtüsü, yuıe de bu baskılara boyun eğmeyip, 1975 yılında tekrar projeye malı destek sözu verdi. Destek bu sefer de "Evangelistlerin yayın haklan"nı çiğnediğı gerekçesıyle Kültur Bakanı tarafından geri çekildi. Thorsen, 1978'de fihn için Ingiltere'den para yardımı istedi, karşıhğında, "Ingiltere'nin kamu duzeni için büyuk tehlıke oluşturduğu" gerekçesiyle yaka paça sınırdışı edıldi. 1978'de Danimarka Kultur Bakanlığı aleyhine dava açan Thorsen, davayı 1989'da kazandı ve Film Enstıtüsü tekrar mali destek sözü verdi ve sonunda Fılm gerçekleşti. 20 yıllık uğraşın sonucu gerçekleşen tsa filmı, Isa'nın dunyaya gen döndükten sonra, yaşamın tadını çıkarmaya bakmasım anlatıyor ve fUmin mesajı kısaca, "dünyamn zevkini çıkarmaya bak, hiçbir şeyden geri durma" olarak özetleniyor. tsa'yla ilgili pornografık sahnelerin de yer aldığı filmi özel bir gösteride izleyen sinema sahiplerı, "Niye yapıldığını anlamakta güçluk çektık. Kışkırtıcı yanı bile yok" deyip dudak buktuler. "Olay adam" Thorsen ise sinema sahiplerini, "Onlar sinemadan ne anlar zaten" dıye cevapladı Bu tur hikâyelere duşkün skandal basını ise bol bol fHmdekı pornografık sahneleri içeren fotoğraflar yayımladılar. Şımdi herkes, 20 yıldır beklenen bu fümin sinemalarda gösterime gireceğı gunü bekliyor. Tibefin ufkunda özgürlük tütüyorDunya degişti. Çin, 1989 Tienanmen olavlarından bu \ana ilk kez Batılı liderler tarafından kabul edildi. Tibetli de degişen dunyada kendine ozgurluk anvor. Frankfurter Allgemeine gazetesi için Tibet'i gezen Wolfgang Von Erffa, Pekin'in ozerklik olasılığına soğuk bakmadığını oğrenmiş. 1959 yılında Çinin işgaline uğrayan Tibet'te ozgurluk umudu hiçbir zaman sonmedi. Ozgurluk yolunda 1.2 milyon Tibetlinin can vermesi de bu umudu ortadan kaldıramadı. Tibet lideri Dalay Lama, 1989 Nobel Banş Ödulu'nu alınca tum dunya bu tepelerde yaşayan balkı hatırladı. Dalay Lama, bağımsızlık ısrarından vazgeçerek geçen yılın son günlerinde Tibet'e "ozerk" bir gelecek tasarladı. Sonuç Çin'in tutumuna baglı. Pekin, Tibet için ozerklik seçeneğini dışlamıyor. Bu çerçevede goruşme masasına oturulacagı haberleri dolaşıyor. Çin, 1989'da Tienanmen Meydam'nda demokrasi >anlısı binlerce kişi>i tanklarla susturunca yalnızlığa itilmişti. Başbakan Li Peng'in 12 gun için çıktığı ve cuma gunu donduğu Batı Avrupa turu, ulkede "zafer" olarak değerlendirildi. Her ne kadar Çin'de insan haklan konusu gonışmelerde dile getirildiyse de Peng bu konunun "Çin'in içişleri" olduğu yolundaki goruşunden geri adım atmadı. Komünizme hayır, ajanlığına evet ALMANYA DtLEK ZAPTÇIOĞLU (BerUn) - Duvar'ın yıkılmasından sonra soğukta kalan casuslann en önemlilerınden biri, geçen hafta Almanya'da yargılandı. 1981'den beri Doğu Almanya ıçm casusluk yaptığı saptanan eskı Batılı kontrespıyonaj uzmanı Klaus Kuron, "vatana ıhanet" suçunden 12 yıl hapse mahkûm edıldi. Kuron, klasik deyimıyle "çıft taraflı çalışan bir ajandı" Şımdı Doğu Almanlardan hızmetlerı karşılığı aldığı 700 bın markı da (yaklaşık 2,5 mılyar TL) devlete geri ödeyecek. Klaus Kuron, 1962'de Batı Almanya'nın ıç ıstıhbarat servisı olan Anayasayı Koruma Teşkılatı'na gırmıştı. 1969'da Casusluk ve Karşı Casusluk Bölumu'nde, Batı'da faahyet gösteren Doğu Alman ajanlara karşı uzmanlaştı. Bölüm ŞeFı Hans Joachim Tiedge'nin kendısi de Doğu ajanıydı. 1985'te Doğu Almanya'ya kaçınca ulke buyuk bir skandalla çalkalanmıştı. Kuron da 1981 yılında Doğu Almanlara ajanlık yapmayı teklif etti. Kendı ıfadesine göre bunu "sadece para ıçın" yaptı. Komumzme hıçbır sempatısı yoktu. Mustakil evinın borçlannı ve dört oğlunun universite masraflannı bu yolla karşılamak ıstiyordu. Kuron'un Batı istıhbaratındakı görevı, burada faaliyet gösteren Doğulu köstebekierı ve ıkilı ajanları ortaya çıkartmaktı. Bunun için Doğu Alman istihbaratının ışleyişı hakkında derin bılgı edindı. 1985'te tek başına Doğu Almanların Batı'dakı "yasal rezıdanslan", yanı Bonn Buyukelçiliğı ve Dusseldorf Ticaret Ataşelıği'nde çalışan ajanlan ızlemekle sorumlu kılındı. Dusseldorf Yuksek Eyalet Mahkemesı, Klaus Kuron'un "tum meslekı bilgısını Doğu'ya sattığına" karar verdı. Yanı Kuron, son on yıldır Batı'da Doğu istihbaratına karşı hangı operasyonlar planlandıysa, hangı karşı casusluk önlemleri alındıysa ve hangı ajanlar göreve getirildiyse tüm bu bılgiyı Duvar'ın öteki tarafına aktarmıştı. Doğu AJman ıstıhbaratı, Batı'nın on yıldır attığı bütun adımlardan haberdar olmuştu. Nıtekim mahkeme, Doğu'da yakalanıp öldurulen birçok Batılı ajanın da Kuron tarafından ıhbar edıldiğine karar verdı. Mahkeme, kararın gerekçesinde, Kuron'un devlet sırlarını düşmana satarak Batı Alman istihbaratında onanlmaz yaralar actığmı belırtti. Klaus Kiıron davasını ılginç kılan bır nokta da şuydu: Eski Doğu Alman istihbaratında Kuron'un "yöneticı subayı" olarak görev yapmış olan iki kişi, savcının baş tanıklan olarak verdıkleri ıfadelerle eskı ajanlan Kuron'un yargılanmasına neden oldular. Batı Almanya bu iki "duşman" istihbarat subayını tanıklık yaptıkları için affettı ve haklarından dava açmayacağına dair söz verdi. Klaus Kuron ise yaptırttığı mustakil evle oğullarının eğıtım masraflan karşıhgında devlet sırrını duşmana sattığından dolayı gelecek 12 yılını demir parmaklıklar arkasında geçirecek Aynca Doğu'dan aldığı 700 bın markı gen ödeyeceğı ıçın aılesı herhalde artık mustakil evlennde oturamayacak; oğulları ise çalışmak zorunda kalacaklar. Hükümet, seçmeninı anyor INGİLTERE EDÎP EMİL ÖYMEN (Londra) - Erken seçime gıdılirken bir milyon seçmen kayıplara karıştı. Kayıplar en çok Londra'da. Seçmen listelerini tamamlamaya çalışan yetkililer, azahnayan, aksıne artan Londra nüfusunda bır milyon kişinin nereye kaybolduğunu anlamaya çalışıyor. Konu geçen hafta Avam Kamarası'nda da görüşüldü. Işin sırn çözülemedi henüz ama, anlaşılan şu: Seçmen listelerı beyan usulü ile hazırlanıyor. Yani kaydolmak mecburi değil. Herkesin nefret ettiği Kelle Vergisi de büyuk ölçüde yine seçmen listelerı esas alınarak hazırlanıyor. Kelle Vergisi hele Londra'da çok buyuk zorlukla toplanabıldığı, mukellefler ödemeye yanaşmadığı ıçın, beledıye gelırleri tehlıkede. Beledıyeler, çare olarak seçmen listelerine bakarak mukelleflerın Kelle Vergisi'nı ödeyip ödemedıklenni kontrol ediyor. Işte "ödemem" diyenler, bu kontrolü de tıkamak için gıdip seçmen listelerine yazılmıyorlar. Londra'da özellikle Türklerin yoğun yasadıklan Hackney, Haringey gibi bölgelerde "kayıplar" çok. Hesaba göre Hackney'de seçme»1 ^ nüfusu yüzde 23 azalmış. Ingiliz seçim ^ sıstemi, salt çoğunluğu alan adayın mılletvekili olmasını sağladığı ve nispi temsil uygulanmadığı için özellikle Londra'da "kaybolan secmenler", iki büyuk parti için kâbus. Bazı seçim bölgelerinde bır kaç bin oyla çoğunluğu tutturan bir partinin, bir sonraki seçimde birkaç bin oyla milletvekilliğinı kaybetmesı olağan. Londra başta olmak üzere ülkede böyle ucu ucuna epey "marjınal" seçım bölgesi var. Secmenler oy kullanmazsa, adları listede olmazsa, "ortadan kaybolurlarsa" marjinal seçim bölgelerinde kuçuk oy farklan, Avam Kamarası'na girecek milletvekilı toplamını etkileyecek. Kampanyaya fakir mezesi ABD ŞEBNEM ATtYAS (New York) - ABD Başkanı George Bush, Demokrat Partıli adaylann seçim kampanyasında kullandıkları sağhk sıgortası konusuna sağladığı desteği fark edince, mesafeyi kapatmak için yeni bir plan ortaya attı. Bu plana göre "sağhk harcamaları her Amerikalının kaldırabıleceği bır düzeye getu-ilecek;1 Beş yüda 100 milyar dolara patlayacağı kaydedilen sağlık planıru nasıl Fınanse edeceğı sorusuna ABD Başkanı, "Bir çaresini bulacağız" cevabını verdi. Bush'un planı uyannca sağhk sigortasını karşılayamayan fakirlere vergi indırimı yoluyla destek olunacak. Yıllık geliri 80 bin doların altında olan ailelere sağhk sigortası alanın da vergi indirimi garantisi veriliyor. Bush, planı gereğince sürekli hasta durumunda olanlan da sağhk sıgortası kapsarfiına alacağını, sağhk merkezlerı ucretlerınin karşılanacağını, hastalann pahalı özel doktorlar yerine sağlık merkezlenne gitmelerini teşvik edeceğını öne sürdü. Uzun suredir Demokrat Partilı adaylar, sağhk sigortası konusu ile ABD'de sağhk sistemi nedenıyle duşuk gelırlilenn sağhk ıhtîyaçlarının karşılanamadığı gerçeğine parmak basarak önerilerde bulunuyorlardı. Cumhuriyetçiler bu önenleri şimdıye dek cevapsız bıraktılar ve sosyal hızmetlere karşı tutumlanm korudular. Ancak George Bush, demokratların sağlık sıgortası sloganıyla buyuk destek topladıklannı fark edince sağhk alanında bir girişim baslatmak zorunda kaldı. Kongre üyeleri, Bush'un önerısinın yasalaşmasımn çok zor olduğunu belırtıyorlar. Demokratların planımn ABD Başkanı'nın "reform"lanndan çok daha cıddi ve kapsamlı bu- sağlık hizmeti olduğuna dıkkat ceken uzmanlar, Bush'un bu planı, kabul ettirmek ve uygulamak için değil, seçim platformunda demokratlardan gen kalmayıp sağlık konusunda da bır gırışımde bulunduğunu söyleyebilmek için ortaya attığını kaydedıyorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle