Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 ŞUBAT 1992 PAZARTESİ
10 DÜNYADA GEÇEN HAFTA
Boris Yeltsin, Fransızlardan intikanıını aldıOnce
sonrakatü
YUNANİSTAN
STELY O BERBERAKİS (Aüna) •
Yunanıstan'ın başkentı Atına, geçen
haftabaşta "Davos göruşmesi" olmak
uzere Balkanlar'dakı çeşitli gelışmelerle
çalkalandı. Bu arada birçok ınsan
cinayet, kaza ve intihar sonucu yaşamım
yitirdı. Kanser virüsu Yunanıstan'ı da
"hedeF' alırken Kuzey Avrupa üzerinde
beliren ozon tabakasındakı "delık",
gazetelerin ön sayfaJannı sıisledi. Türk ve
Yunan başbakanlarının Davos
görüşmesi, Yunan partileri kadar Kıbns
Rum partilerini de rahatsızetti. öyle ki
Atina ıle Lefkoşa arasında derin bir
görüş aynlığı olduğu söylentılen yayıldı.
Kıbrıs Rum lıderı Yorgo Vasıliu'nun,
"Kıbns sorunu çözülmeden Turk-Yunan
anlaşması ımzalanamaz" şeklindeki
göruşu Yunanıstan Başbakanı
Konstantin Mitsotakıs'in, "Türk-Yunan
diyaloğu olmadan Kıbns sorunu zor
çözülür" şeklindeki göruşune ters düştü.
PASOK lıderı Andreas Papandreu,
Davos'taki görüşmenın "Yunanıstan'ın
felaketıne yol açacağını" öne sürdü.
Türkiye'nin, Davos görüşmesinden iki-uç
gün sonra Yunanıstan'ın adı itıbanyla
şiddetle karşı çıktığı "Makedonya
Cumhuriyeti"ni tanımış olması,
muhalefete "malzeme" oluşturdu.
Türkiye'nin "güvenirsizliği" yeniden
gündeme geldi ve önümüzdekı hafta
içinde Davos görüşmesi çerçevesınde
Türk-Yunan ilişkilerinin parti başkanlan
düzeyinde görüşulmesıne karar verildi.
Yunanistan'ın Turkiye'den başka dığer
Balkan ulkeleriyle de arası açık.
Bunlardan bıri de Arnavutluk. Geçen
hafta ortalannda çıftelı-tabancalı bir
grup "haydut Arnavuf'un sınırlan ihlal
ederek bir Yunan köyünu bastığı
açıklandı. Ordunun müdahalesi uzerıne
çıkan çatışmada bir Arnavut öldürüldü,
diğer bir Arnavut da yaralı olarak
diğerleriyle bırlıkte ülkelenne kaçmayı
başardı. Geçen hafta ıçınde ışlenen bir
cinayet, buyük yankılar uyandırdı.
Cinayetı ışleyen kişi, bir tabanca ıle
"unutamadığı" eski eşini, eşinin babasını
ve kız kardeşıni öldürmek istedi. Olayda
baba ile kız kardeşı can verdi. Kadın ise
gözünü kaybetti. Kimliği tespıt edilen
"katıl eskı koca" aranıyor. Bir psikopafın
kendisini ateşe vermesi ve daha sonra
kafasının köpekler tarafından
parçalanması da kamuoyunda şok etkisi
yarattı geçen hata. 6 üyelık bir aılenin
yine geçen hafta içinde Atina'dan Patras
kentine bir yakınlarının cenazesine
yetişmek ısterken trafik kazasında can
vermesi, "kaderin bir cilvesi" olarak
algılandı.
Acaba neye
imzaattık?
BELÇÎKA
SABETAY VAROL (Briiksel) -
Aralık ayında yapılan dorukta 12 AT
ülkesi arasında vanlan yeru birlik
anlaşması geçen cuma gunü yapılan
bir törenle ımzalandı. Hollanda'nın,
Maastricht kentinde duzenlenen bu
oldukça gösterişli törende, üye
ülkelerın dışişleri ve ekonomiden
sorumlu devlet bakanlan hazır
bulundu.
Anlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için
bundan sonraki etap, tüm AT üyesi
ülekelerin devlet düzeyinde anlaşmayı
onaytaması. Kimı ülke bu ışi, ulusal
parlamentosundan onay alarak
gerçekleştirecek. Diğer bazı üyeler ise
anlaşmayı halkoyuna sunmayı
düşunuyor.
Anlaşma haürlanacağı gıbi 9-10 aralık
günlerinde gene Maastrıcht'te yapılan
iki gunluk maraton muzakelerden
sonra sağlanmıştı. Topluluk üyelennı,
siyasal ve parasal birliğe göturmeyi
öngören anlaşmanın, donığun ıkinci
gunü geceyansından sonra vanlan bir
"son dakika" uzlaşması ile sağlandığı
düşunulurse onay sırasında çıkabilecek
bir 'kaza'nın, ne kadar buyuk
kanşıklıklara yol açacağı daha ıyi
anlaşılabilir.
Zaten, belgenin hukukı sorunlannın
veya dokuz dile tercume guçluğunden
doğan yetersızh'klennın gıderilebilmesi
için iki ay gibi uzun sayılacak bir
sürenin geçmesi gereklı oldu. Bundan
sonra ise uye ulkelerden binne ait
herhangi bir ulusal parlamentonun
veya o ülke halkının vereceğı ret oyu
ile birlikte doğabılecek guçluklerin
haddi hesabı yok.
Anlaşmaya ayak direten ve âdete
kerhen kabul eden Ingiltere, bundan
sonra yenı uyeliklenn gercekleşmesinin
ön plana ahnması gerektiğıni
düşünüyor. Londra 3-5 yeni ulkenin
birkaç yıl içinde AT'ye gırebıleceğini
söylüyor. Türkiye'nin adı bunlar
arasında geçmiyor. Kaldı ki tngılizler
"birlik" anlaşmasına fazla sıcak da
değiller. Bu nedenle Londra'nın yeni
üyeleri kısa sürede topluluğa dahil
etmeye çahşarak işi sulandırmak
istediğinden korkuluyor.
lngilız Dışişlen Bakanı Douglas
Hurd'un, geçen cuma gunu üç yuz
sayfayı aşan belgeyi imzaladıktan
sonra "Doğrusunu ısterseniz neyın
altına imza attığımı tam olarak
bilmiyorum" diyerek olayı
önemsemedığinı göstermek ıstediği
anlatıldı. Bakanın yakınında bulunan
bir lngilız gazetecı ise Ingilizlere
yaraşır bir espri yapmış: "Iyi baktınız
mı bıhneden sosyal Avrupa
anlaşmasına da imza atmış
olmayasınız?"
MİNE G.SAULNIER (Paris) -
Ömrunde hıç Fransa'ya gıtmeden,
Paris'i görmeden, Monsieur de Molıere
adlı bir başyapıta imza atan unlü Rus
yazarı Bulgakov, kitabın bir
bölumunde, bir Osmanlı elçısıne Güneş
Kral 14. Louıs'nin duzenlediğı karşılama
törenini anlatır. Bulgakov'un
aktardığına göre 14. Louis ve el
öpuculerı, Osmanlı Imparatorluğu'nu
kuçümsemek, ama daha çok eğlenmek
için elçı ve beraberındekılen olağanustu
bir protokolle karşılatırlar, sarayın en
görkemlı salonlanna sokariar Osmanlı
heyetını, altın tabaklarda yiyecekler gelir
gider, yan çıplak kadınlar servıs yapar,
dışarıda askeri manevralar duzenlenır,
ama 14. Louıs, heyeti bir türlu kabul
etmez ve bir hafta bekletır. Fransızlar,
yanm akıllannca barbar Turklerin
gözknni kamaştırmaya, uygarhğın ne
olduğunu öğretmeye ve gösterişle
ezmeye çalışırlar. Başaramazlar.
FRANSA
Borıs Yeltsm'ın geçen haftakı Paris
gezısı, az çok aynı polıtıkayı guden bir
senaryonun ıkinci bölumuydu.
Senaryonun birınci bölumu, 1991 yılının
nisan ayında henuz Rusya devlet
başkanı değılken Pans'e gelen Yeltsin'e
yönelık kuçumseme perdesıydı. Yeltsin,
o zaman Mıtterrand'ı yalnızca ayaküstü
ve kapıda gördu, parlamentoda tokat
atılmaktan beter bir muameleyle
karşılaştı ve ulkesine onuru ayaklar
altına alınmış olarak döndu. Başkan
seçıldıkten sonra Fransızlann davetını
kabul etmek için, bu kez Yeltsin'ın
intikamı sahneye kondu. Yeltsin, resmı
zıyaret değil, devlet konuğu olarak
gelmeyı koşul koydu. Kırmızı halılar
döşendı havaalanına, Mitterrand uçağın
kapısında karşıladı kendisini, Champs
Elysees bulvarında peşıne koca bir ath
muhafız kıtası takıp, altın yaldızlı
mığferlerın pınltısında, sılah şakırtılan
arasında boy gösterdı. Yıllardır
böylesine bu- gösteriş ordusu, böylesine
bir tantaaa duzenlememişti Fransa.
Galalar, saraylar, resepsiyonlar,
gösterıler birbırini izledi. Boris Yeltsin
bır Doğuluydu, Fransızlann önunde
dörde katlanmasını eğlenerek izledi,
ama tum Fransız basınımn da belirttiği
gıbi etkılenmedi. Hatta kendisine
yapılan göstenşten geride kalmamak için
Pans'e yolculuğundan bir gun önce,
özel bır kargo uçağıyla Fransa
başkentıne Rus Rolls Royce'lan sayılan
uç adet Zil arabası eönderdi.
Fakat Yeltsin'ın bu gezısmdekı en hoş
yan, eskı Rus ımparatorluğu
buyukelçıliğinde duzenlenen resepsiyon
oldu. Boris Yeltsin, perşembe gecesi
burada, devrim sonrası Rusya'dan
kaçanlan ağırladı.
M i
1991de Rusya Devlet Başkanı değilken Paris'e gelen Yeltsin, Mitterrand'ı sadece parta-
mentoda ayakustu gorebilmişti. Bu kez Mitterrand Yeltsin'i uçagının kapısında karşıladı.
İsa,sekse doymak için geri döndü
DANÎMARKA
FERRUH YILMAZ (Kopenhag) -
Danîmarka geçen hafta, "olay" sanatçı
Jens Jörgen Thorsen'in 20 yıllık mazıye
sahip "Isa Gen Dönuyor" füminı
tartıştı. Thorsen, fîlmi 20 yıllık
uğraşının sonunda nihayet bitirerek
Odense'dekı film festıvaline yetiştirdi.
20 yıl önce "skandal" olan fılm, "geç
kalmış bir film" olarak değerlendirildı.
Danimarka'da pornonun serbest
bırakılmasından sonra Henry Mıller'in
"Clichy'dekı Sakın Gunler" romanını
filme çekerek olay yaratan, bu fılmi
Almanya, Fransa ve Norveç'te
yasaklanan Jens Jörgen Thorsen, hemen
arkasından Isa'nın cınsel yaşamım konu
alan "Isa Geri Dönüyor"u çekmeye
kalktı ve 1973 yılında Danimarka Film
Enstitusu'nden de gereklı parayı sağladı,
ancak butun dünyanın ayağa kalkması
sonucu yardım gen çekıldi. Fılm projesı
yüzunden Danimarka'nın Roma
Büyukelçıhğı bombalı saldırılara maruz
kalırken Ingıltere Kraliçesı Elısabeth,
film aleyhine toplantılar duzenledı.
Projeye karşı binlerce imza toplandı.
Danimarka Film Enstıtüsü, yuıe de bu
baskılara boyun eğmeyip, 1975 yılında
tekrar projeye malı destek sözu verdi.
Destek bu sefer de "Evangelistlerin
yayın haklan"nı çiğnediğı gerekçesıyle
Kültur Bakanı tarafından geri çekildi.
Thorsen, 1978'de fihn için Ingiltere'den
para yardımı istedi, karşıhğında,
"Ingiltere'nin kamu duzeni için büyuk
tehlıke oluşturduğu" gerekçesiyle yaka
paça sınırdışı edıldi. 1978'de Danimarka
Kultur Bakanlığı aleyhine dava açan
Thorsen, davayı 1989'da kazandı ve
Film Enstıtüsü tekrar mali destek sözü
verdi ve sonunda Fılm gerçekleşti. 20
yıllık uğraşın sonucu gerçekleşen tsa
filmı, Isa'nın dunyaya gen döndükten
sonra, yaşamın tadını çıkarmaya
bakmasım anlatıyor ve fUmin mesajı
kısaca, "dünyamn zevkini çıkarmaya
bak, hiçbir şeyden geri durma" olarak
özetleniyor. tsa'yla ilgili pornografık
sahnelerin de yer aldığı filmi özel bir
gösteride izleyen sinema sahiplerı, "Niye
yapıldığını anlamakta güçluk çektık.
Kışkırtıcı yanı bile yok" deyip dudak
buktuler. "Olay adam" Thorsen ise
sinema sahiplerini, "Onlar sinemadan
ne anlar zaten" dıye cevapladı Bu tur
hikâyelere duşkün skandal basını ise bol
bol fHmdekı pornografık sahneleri
içeren fotoğraflar yayımladılar. Şımdi
herkes, 20 yıldır beklenen bu fümin
sinemalarda gösterime gireceğı gunü
bekliyor.
Tibefin ufkunda özgürlük tütüyorDunya degişti. Çin, 1989 Tienanmen olavlarından bu \ana ilk kez Batılı liderler
tarafından kabul edildi. Tibetli de degişen dunyada kendine ozgurluk anvor.
Frankfurter Allgemeine gazetesi için Tibet'i gezen Wolfgang Von Erffa,
Pekin'in ozerklik olasılığına soğuk bakmadığını oğrenmiş. 1959 yılında Çinin
işgaline uğrayan Tibet'te ozgurluk umudu hiçbir zaman sonmedi. Ozgurluk
yolunda 1.2 milyon Tibetlinin can vermesi de bu umudu ortadan kaldıramadı.
Tibet lideri Dalay Lama, 1989 Nobel Banş Ödulu'nu alınca tum dunya bu
tepelerde yaşayan balkı hatırladı. Dalay Lama, bağımsızlık ısrarından
vazgeçerek geçen yılın son günlerinde Tibet'e "ozerk" bir gelecek tasarladı.
Sonuç Çin'in tutumuna baglı. Pekin, Tibet için ozerklik seçeneğini dışlamıyor.
Bu çerçevede goruşme masasına oturulacagı haberleri dolaşıyor. Çin, 1989'da
Tienanmen Meydam'nda demokrasi >anlısı binlerce kişi>i tanklarla susturunca
yalnızlığa itilmişti. Başbakan Li Peng'in 12 gun için çıktığı ve cuma gunu
donduğu Batı Avrupa turu, ulkede "zafer" olarak değerlendirildi. Her ne kadar
Çin'de insan haklan konusu gonışmelerde dile getirildiyse de Peng bu konunun
"Çin'in içişleri" olduğu yolundaki goruşunden geri adım atmadı.
Komünizme hayır, ajanlığına evet
ALMANYA
DtLEK ZAPTÇIOĞLU (BerUn) -
Duvar'ın yıkılmasından sonra soğukta
kalan casuslann en önemlilerınden biri,
geçen hafta Almanya'da yargılandı.
1981'den beri Doğu Almanya ıçm
casusluk yaptığı saptanan eskı Batılı
kontrespıyonaj uzmanı Klaus Kuron,
"vatana ıhanet" suçunden 12 yıl hapse
mahkûm edıldi. Kuron, klasik deyimıyle
"çıft taraflı çalışan bir ajandı" Şımdı
Doğu Almanlardan hızmetlerı karşılığı
aldığı 700 bın markı da (yaklaşık 2,5
mılyar TL) devlete geri ödeyecek. Klaus
Kuron, 1962'de Batı Almanya'nın ıç
ıstıhbarat servisı olan Anayasayı
Koruma Teşkılatı'na gırmıştı. 1969'da
Casusluk ve Karşı Casusluk
Bölumu'nde, Batı'da faahyet gösteren
Doğu Alman ajanlara karşı uzmanlaştı.
Bölüm ŞeFı Hans Joachim Tiedge'nin
kendısi de Doğu ajanıydı. 1985'te Doğu
Almanya'ya kaçınca ulke buyuk bir
skandalla çalkalanmıştı. Kuron da 1981
yılında Doğu Almanlara ajanlık
yapmayı teklif etti. Kendı ıfadesine göre
bunu "sadece para ıçın" yaptı.
Komumzme hıçbır sempatısı yoktu.
Mustakil evinın borçlannı ve dört
oğlunun universite masraflannı bu yolla
karşılamak ıstiyordu. Kuron'un Batı
istıhbaratındakı görevı, burada faaliyet
gösteren Doğulu köstebekierı ve ıkilı
ajanları ortaya çıkartmaktı. Bunun için
Doğu Alman istihbaratının ışleyişı
hakkında derin bılgı edindı. 1985'te tek
başına Doğu Almanların Batı'dakı
"yasal rezıdanslan", yanı Bonn
Buyukelçiliğı ve Dusseldorf Ticaret
Ataşelıği'nde çalışan ajanlan ızlemekle
sorumlu kılındı. Dusseldorf Yuksek
Eyalet Mahkemesı, Klaus Kuron'un
"tum meslekı bilgısını Doğu'ya
sattığına" karar verdı. Yanı Kuron, son
on yıldır Batı'da Doğu istihbaratına
karşı hangı operasyonlar planlandıysa,
hangı karşı casusluk önlemleri alındıysa
ve hangı ajanlar göreve getirildiyse tüm
bu bılgiyı Duvar'ın öteki tarafına
aktarmıştı. Doğu AJman ıstıhbaratı,
Batı'nın on yıldır attığı bütun
adımlardan haberdar olmuştu. Nıtekim
mahkeme, Doğu'da yakalanıp öldurulen
birçok Batılı ajanın da Kuron
tarafından ıhbar edıldiğine karar verdı.
Mahkeme, kararın gerekçesinde,
Kuron'un devlet sırlarını düşmana
satarak Batı Alman istihbaratında
onanlmaz yaralar actığmı belırtti. Klaus
Kiıron davasını ılginç kılan bır nokta da
şuydu: Eski Doğu Alman istihbaratında
Kuron'un "yöneticı subayı" olarak
görev yapmış olan iki kişi, savcının baş
tanıklan olarak verdıkleri ıfadelerle eskı
ajanlan Kuron'un yargılanmasına neden
oldular. Batı Almanya bu iki "duşman"
istihbarat subayını tanıklık yaptıkları
için affettı ve haklarından dava
açmayacağına dair söz verdi. Klaus
Kuron ise yaptırttığı mustakil evle
oğullarının eğıtım masraflan
karşıhgında devlet sırrını duşmana
sattığından dolayı gelecek 12 yılını
demir parmaklıklar arkasında geçirecek
Aynca Doğu'dan aldığı 700 bın markı
gen ödeyeceğı ıçın aılesı herhalde artık
mustakil evlennde oturamayacak;
oğulları ise çalışmak zorunda kalacaklar.
Hükümet,
seçmeninı
anyor
INGİLTERE
EDÎP EMİL ÖYMEN (Londra) -
Erken seçime gıdılirken bir milyon
seçmen kayıplara karıştı. Kayıplar en
çok Londra'da. Seçmen listelerini
tamamlamaya çalışan yetkililer,
azahnayan, aksıne artan Londra
nüfusunda bır milyon kişinin nereye
kaybolduğunu anlamaya çalışıyor.
Konu geçen hafta Avam Kamarası'nda
da görüşüldü.
Işin sırn çözülemedi henüz ama,
anlaşılan şu: Seçmen listelerı beyan
usulü ile hazırlanıyor. Yani kaydolmak
mecburi değil. Herkesin nefret ettiği
Kelle Vergisi de büyuk ölçüde yine
seçmen listelerı esas alınarak
hazırlanıyor. Kelle Vergisi hele
Londra'da çok buyuk zorlukla
toplanabıldığı, mukellefler ödemeye
yanaşmadığı ıçın, beledıye gelırleri
tehlıkede. Beledıyeler, çare olarak
seçmen listelerine bakarak
mukelleflerın Kelle Vergisi'nı ödeyip
ödemedıklenni kontrol ediyor. Işte
"ödemem" diyenler, bu kontrolü de
tıkamak için gıdip seçmen listelerine
yazılmıyorlar. Londra'da özellikle
Türklerin yoğun yasadıklan Hackney,
Haringey gibi bölgelerde "kayıplar"
çok. Hesaba göre Hackney'de seçme»1
^
nüfusu yüzde 23 azalmış. Ingiliz seçim ^
sıstemi, salt çoğunluğu alan adayın
mılletvekili olmasını sağladığı ve nispi
temsil uygulanmadığı için özellikle
Londra'da "kaybolan secmenler", iki
büyuk parti için kâbus. Bazı seçim
bölgelerinde bır kaç bin oyla
çoğunluğu tutturan bir partinin, bir
sonraki seçimde birkaç bin oyla
milletvekilliğinı kaybetmesı olağan.
Londra başta olmak üzere ülkede
böyle ucu ucuna epey "marjınal"
seçım bölgesi var. Secmenler oy
kullanmazsa, adları listede olmazsa,
"ortadan kaybolurlarsa" marjinal
seçim bölgelerinde kuçuk oy farklan,
Avam Kamarası'na girecek milletvekilı
toplamını etkileyecek.
Kampanyaya
fakir mezesi
ABD
ŞEBNEM ATtYAS (New York) -
ABD Başkanı George Bush, Demokrat
Partıli adaylann seçim kampanyasında
kullandıkları sağhk sıgortası konusuna
sağladığı desteği fark edince, mesafeyi
kapatmak için yeni bir plan ortaya attı.
Bu plana göre "sağhk harcamaları her
Amerikalının kaldırabıleceği bır düzeye
getu-ilecek;1
Beş yüda 100 milyar dolara
patlayacağı kaydedilen sağlık planıru
nasıl Fınanse edeceğı sorusuna ABD
Başkanı, "Bir çaresini bulacağız"
cevabını verdi. Bush'un planı uyannca
sağhk sigortasını karşılayamayan
fakirlere vergi indırimı yoluyla destek
olunacak. Yıllık geliri 80 bin doların
altında olan ailelere sağhk sigortası
alanın da vergi indirimi garantisi
veriliyor. Bush, planı gereğince sürekli
hasta durumunda olanlan da sağhk
sıgortası kapsarfiına alacağını, sağhk
merkezlerı ucretlerınin karşılanacağını,
hastalann pahalı özel doktorlar yerine
sağlık merkezlenne gitmelerini teşvik
edeceğını öne sürdü. Uzun suredir
Demokrat Partilı adaylar, sağhk sigortası
konusu ile ABD'de sağhk sistemi
nedenıyle duşuk gelırlilenn sağhk
ıhtîyaçlarının karşılanamadığı gerçeğine
parmak basarak önerilerde
bulunuyorlardı. Cumhuriyetçiler bu
önenleri şimdıye dek cevapsız bıraktılar
ve sosyal hızmetlere karşı tutumlanm
korudular. Ancak George Bush,
demokratların sağlık sıgortası sloganıyla
buyuk destek topladıklannı fark edince
sağhk alanında bir girişim baslatmak
zorunda kaldı. Kongre üyeleri, Bush'un
önerısinın yasalaşmasımn çok zor
olduğunu belırtıyorlar. Demokratların
planımn ABD Başkanı'nın
"reform"lanndan çok daha cıddi ve
kapsamlı bu- sağlık hizmeti olduğuna
dıkkat ceken uzmanlar, Bush'un bu
planı, kabul ettirmek ve uygulamak için
değil, seçim platformunda
demokratlardan gen kalmayıp sağlık
konusunda da bır gırışımde
bulunduğunu söyleyebilmek için ortaya
attığını kaydedıyorlar.