15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
IRALIK1992 PAZAR • • • • CUMHURtYET SAYFA 17HABERLERINDEVAMI GUNCEL CÜNEYT ABCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada susunda mutabık kalmışlardır." Müsteşar Özdem Sanberk, üstü kapalı kimi ifadelerin içeriğini açıkladı: "Dört öevlet arasında askeri denetimin yanı sıra siya- sal gelişmeleri kontrol edecek bir mekanizma kurulu- yor'du. ABD, ingiltere veFransa'nınkatılacağı "mekanizma"- nın merkezi Ankara olacak, sürekli ve düzenli biçimde Türk Dışişleri Bakanlıği'nın yönetiminde çalışacak. Kuzey Irak'taki askersel olaylar incirlik'ten denetlenir- ken Ankara'da da Irak'la ve Çekiç Güç'le ilgili siyasal gelişmeler kurulacak kontrol mekanizması aracılığıyla denetlenecek. Çekiç Güç süresinin uzatılmasıyla ilgili toplantının -bakanlığa göre- önemli ana noktası buydu. Oysa, Batı ileTürkiyearasındaki ilişkilerin mihenktaşı konumuna gelen Çekiç Güç'le ilgili basın açıklamasm- dan önemli kimi başka sonuçlar çıkıyor. Türkiye'nin kimi kaygıları ilk kez yazılı bir belgeye ya- nıtlanyla birlikte geçiriliyor. Değişik bakış açılan Çekiç Güç, Türkiye'de hâlâ kuşkularla karşılanıyor. Ana muhalefet partisi ANAP'ın ay sonunda Meclis'e ge- lecek olan süre uzatma önerisine nasıl bakacağı ya da oylamada nasıl davranacağı henüzbelirlenmedi. ANAP, "halka ve parlamentoya güvence verecekyap- tınmlardan" söz açıyor. Kuzey Irak'ta "gönüllü kuruluş- /ar'ın cirit attığını ve hangi amaçlarla yörede bulunduk- larının bilinmediğini öne sürüyor. ANAP'ın savına göre parlamentoda grubu olan parti- lere "gerekli bilginin verilmeyişi", Türk kamuoyunda "negatif izlenimlerin doğmasına" yol açıyor. Yetkili çevrelerse, askeri denetimin yanı sıra siyasal kontrol mekanizmasının kurulmasının, bir ölçüde, kay- gıları karşılayabileceğini düşünüyor. Ne var ki basın açıklaması adı altında açıklanan ortak ilkeler, pek çok açıdan Türkiye'yi "tatmin etmeye yöne- Hk" ifadelerden oluşuyor. Örneğin, düne kadar "sözlü güvencelerle" Irak'ın top- rak bütünlüğüne saygıdan söz eden ABD, ingiltere ve Fransa, bu güvenceyi basın açıklamasıyla yazılı metne dönüştürüyor. Irak'ın bÖlünmesine ve parçalanmasına yol açabile- cek eylem ve çabalara karşı konulacağını hükümetleri adına ifade ediyorlar. Oışişleri'nin önemsediği bir başka paragraf, Irak'ın "gelecektekisiyasalyapısıyla" ilgili. Üçdevlet "Irakhal- kının tümünün iradesini yansıtmayan herhangi bir ana- yasal düzenlemeyi teşvik etmeyeceklerini'' söylüyorlar. Bu, bağımsız bir Kürt devletine karşı çıkış olarak yo- rumlanıyor. önemli bir başka nokta şu. Terorizmi kınarken üç Batı- lı devlet "Türkiye'nin PKK'nın şiddet eylemlerine karşı meşru savunma hakkını tümüyle desteklediklerini" bil- diriyor. Mitterrand'dan Başkan Bush ve İngiltere Başbakanı John Major'a kadar uzanan çizgide Türkiye'ye verilen sözlü güvencelerin, yazılı bir metne bağlanmasını diplo- matik çevreler önemsiyor. Ve... Kimi yorumlar, Çekiç Güç'ün süresini uzatabil- mek için Batı'nın başvurduğu yeni yöntemlere dikkatleri çekiyor. Imambildiğini okuyor • Baştarafi I. Sayfada si etkinin sözkonusu olmadığı- nı, Başkan Mehmet Nuri Yıl- maz'ın yaptığı deneümler ve kendisine gelen şikayetlerden hareketle böyle bir uyanda bu- lunmuş olabileceğini belirterek, "Yapılan genelge doğrudur bence. Biz üç şeye siyaseti sok- mayız bu cami. mektep ve kışla- dır" dedi. Ceyhun, Diyanet İş- leri Başkanhğı'nın "ımamlara uyarT niteligini taşıyan genel- gesi için. Cumhunyet'e şu de- ğerlendirmeyi yaptı: "Diyanet İşleri Başkanlığı, kendi yasasına göre müstakil bir kuruluştur. Verdıği emirler doğrudan doğruya kendisini bağlar. Bu emirler de, anayasa- nın 136. maddesi gereğince ken- disine verilen görevi tam olarak yapabilmesi içindir. Anayasa- nın 136. maddesi din ve vıcdan hürriyetinin tam bir şekilde Türkiye'de uygulanması so- rumluluğunu ve bunun gereği olarak da gerekli hizmetlerin Edinburghzirvesi Daııimarka konusunda anlaşmaya varıldı EDINBLRGH (AA) - İs- koçya'nın Edinburgh kentinde yapılan AT zirvesinde. toplu- îuk ülkeleri Yunanistan'ın bas- kısına boyun eğerek Make- donya'yı tanımaktan kaçındı. Zirvede Maastricht Anlaş- ması'yla ilgili olarak da Dani- marka'ya tanınan ayncalıklara hukuksal açıdan zorlayıa nite- ük veren bir anlaşma metni kabul edildi. AT ülkelerinin, metni, Ma- astricht Anlaşmasfnı onayla- mayan Danimarka'nın isteği üzerine bu "karan" aldıklan kaydedildi. ÂT yetkilileri, zirvede AT dönem başkanı İngiltere tara- fından hazırlanan ve Maast- icht Anlaşması'nın tek para oirimi ve ortak savunma konu- sundaki baa maddelerine karşı çıkan Danimarka'nın istekleri- ni iceren metnin kabul edildiği- ni kaydettiler. \Mj/\lli/\tlllll GERÇEK • Baştarafi 1. Sayfada lan, 21'inci yüıyıla girerken de yaşıyoruz. Hindistan'da Hindularla Müslümanlarm son kavgaların- da ölenlerin sayısı bini aştt. Ça- tışmanın nedeni belli: Cehalet, kör inanç, bağnazlık!.. Bir Hin- du ile bir Mûslüman neden kav- ga eder? Ya Hindu Müslümanın ibadethanesine saldırmıştır ya da Müslümm Hindu 'rtun kutsal saydığı inekkre dokunmuştur; ama bu çelişkinin altında yatan gerçek nedenleri de sayıp dök- meyegerekyok. Somali'deki kabile ve Hindis- tan 'daki din çatışmalartnı uzak- tan izleyebiliyoruz. Ya Ana- dolu'daki etnik kaynakh çatış- mayı nasıl yorumluyoruz? Sorunlarmı demokraside çöze- meyen, ille de dış güçleri işin içi- ne katacak ölçüde kavgalara •irenlerinasıldeğerlendireceğiz? ABD'nin Somali'ye giren gücü, Güneydoğu'da "Çekiç Güç" adıyla konuşlanmadı mı? _ Tarihte okuduklarımızı bugün de yaşıyoruz; ama bilincinde de- ğiliz. Yazık ki Türkiye de kendi iç sorunlarmı dış müdahale ohna- dan aşamayacak bir duruma ge- tirildi. Yoksa Çekiç Güç'ün Anadolu'da işi ne? Bu durum karşısmda dile ge- len iki sözcük var: Günaydtnhûzün!.. yapılması görevini Diyanet İş- leri Başkanbğj'na vermiştir. Başkan. herhalde yaptığı kont- rollerde ve kendisine gelen şika- yetlerden, bir takım görevlilerin bu maddeye aykın bir takım davranışlar içinde olduğunu tespit etmiş olmalı ki, bu genel- geyi yapmıştır. Bu genelge. ta- mamen Sayın başkandan çık- mıştır, hiçbir siyasi etki sözko- nusu değildir. Yapılan genelge de, doğrudur bence. Biz üç şeye siyaseti sokmayız bu cami, mektep ve kışladır ve buralara kim siyaset sokar ise onunla mücadele etmek de anayasanın amir hükmüdür." Diyanet İşleri Başkanlığı Ya- sası'mn memurlann yargılan- masına yönelik genel mevzua- tın d\şında. görevini siyasete yönelik olarak kullanan din gö- revlilerinin işine son verilebil- mesini de öngördüğünü vurgu- layan Ceyhun. şöyle devam etti: "Hiçbir kanunda böyle bir madde vokıur. Yani bir me- Osmanlı'danesinlendim • Baştarafi I. Sayfada Özkan, telefon görüşmemizde sorulanmızı söykyanıtladr. - Gerek Türk Tabipleri Birliği gerekse de kitabınızı sağlık mes- lek liselerine tavsiye eden Talira Terbiye Kurulu Başkanlığı yet- kilileri. kitabınızın bir çok bölü- münde bilimsel gerçeklerin sap- tınldığı görûşünde. Si/ ne diyor- sunuz? ÖZKAN - Bakın, kitapta yer alan birçok bilginin nereden alındığı dipnotlannda yazılıdır. Aynca yazdıklanmın birçoğu devleün resmi kayıtlanna da- yanmaktadır. Ben çoğu zaman kitaba kendi görüşlerimi ekle- mişdeğilim. - L'zmanlarm da belirttiğine göre sizin kitabınızda son derece ekâk ve yaıriış bilgiler var. Kita- bınızm sağlık meslek liselerinin birçoğunda okutulduğu göz önü- ne alınacak olursa. öğrenciler yanlış bilgilendirilmiş olmuyor mu? - Doğru nedir, yanlış nedir bunu kim biliyor? 10 sene önce ideolojik olarak son derece doğru olan şeyler, bugün değil. Örnek vermek gerekirse Milli Eğitim Bakanı diyor ki. "Bıra- kın kitaplarda yazılanlan öğ- retmeyi. Bütün licitaplar serbest olsun, isteyen öğretmen istediği kitabı okutsun."' - Kitabınızın 203'üncû sayfa- sında i\i hir idarecinin eörevleri- ni savarken de "Barışa yanaş- mamalı" diyorsunuz. - Benim kitabımda öyle bir şey olamaz. - Kitap önünüzdeyse liitfen bir bakın. Görevleri sıralarken "O' şıkkında bu fıkri dile getiriyor- sıuıuz. - Sizdeki kitap kaçıncı baskı bilemiyorum. Ancak onda bir şey hatası yapılmış olabilir. - Yine kitabınızda iyi hekim olunması için dine bağlı olunma- sını şart koşuyorsumız. - Bu Osmanlılarda tebabet adh tezden alınmıştır. Orada ben Osmanlı'daki hekimlik mü- essesesini anlatıyorum. Osman- lı'ya gelince o parçayı koyuyo- rum. - Doğum sırasında iyi \e kötü ruhlar olduğunu iddia ediyorsu- nuz. Sizce bu fıkir doğru olabilir mi? - Tabii ki doğru. Bu düşünce ünlü bir doğum uzmanının. Sa- nınm Süheyl Ünver'in. - Sizin başka bir kitabınız var mı? - Hayır. bu kitabın dışında bir de hemşirelikle ilgili küçük bir incelemem var. (Yapuğımız araştıımada Ömer Ozkan'ın hemen hemen hepsi çeşitli ideo- lojilerin etkisi allında, 40 kitabı- nın olduğunu saptadık.) - Peki sizin göre^den alınışını- zın başka bir nedeni olabilir mi? - Bakın. Mehmet Barlas'ın eüzel bir sözü var. Tercüman mur, bir suç işlerse, cezası var- dır. Burada, 'Bu suçu işleyenin işine otomatikman son verilir' diyor. bunun da sebebi. din gibi ulvi bir duygunun herhangi bir sömürüye sebep olmaması için- dir. Herhalde kendisi (Diyanet İşleri Başkanı) yapmış olduğu kontrollerde böyle birşeyi se- zinlemiş olmalı ki, böyle bir genelgeyi yapmış." İnönû: Laiklik Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcı Erdal İnönü, dinin si- yaset için isusmar edilmemesi- nin çok önemli bir ilke olduğu- nu belirtirken. "Bu ilke laik devlet düzeninin olmazsa ol- maz bir koşuludur" dedi. Konuyla ilgili olarak Cum- huriyet'in sorusunu yanıtlayan İnönü. "Dinin siyasetçe istis- mar edilmemesi çok önemli bir ilke bizim için. Laik devlet dü- zeni. halkımızın benimsediğj ve çağdaş yaşamın olmazsa oknaz gazetesinde ilk başmakalesidir. Orda Barlas, " Biz gazeteciler kullanılınz" der. Ben herhangi bir ideolojiyle hareket ettiğim için görevden alınmadım. Bir öğrcncim çıkıp da desin ki "Omer Özkan"ı sevmiyorum." Hatta isterseniz size geçmişteki birçok devrimci öğrencimi bul- durayım. Benim bu çocuklar arasında 1 Mayıs'a katılanlar da olmuştu. Hiçbir öğrencimi bu tip gerekçelerle atmadım. Onlara hep." önce okuldan mezun olun. ondan sonra ıdeo- lojinizi tayin edin" dedim. Sağlık Bakanlığı Özkan'la. müfettişin soruşturmasmı en- gelleyen Haydarpaşa Sağlık Meslek Lisesi Müdürü Nurali Kafkas'ı görevden aldı. Sağlık Bakanlığı yetkililerin- den alınan bilgiye göre, Teftiş Kurulu Başkanlığı Bakırköy Sağlık Meslek Lisesi'nde usul- süz işlemlerle kayıt ettirilen öğ- rencilerin mezun edileceği yo- lundaki ihbarlar üzerine hare- ketegeçti. Söz konusu okulda yapılan teftişte. Bakırköy Sağlık Mes- lek Lisesi'ndeki tamamlama programı öğrencilerinden Yu- suf Aslan ile Figen Karavin"in kayıt için gerekli belgelerin üs- tünde oynayarak doğum tarih- lerini büyüttükleri tespit edildi. Aynca her iki öğrencinin de ay- nı zamanda devlet memuru ol- dupuortayaçıktı. bir koşulu. Bu ilkenin uygulan- masında devletin titizlik göster- mesi de yadırganacak bir nokta değil. Yapılan bu çerçevede bir uyandır. Normal karşılıyo- rum" diye konuştu. MezarcıMan tepki RP İstanbul Mületvekili Ha- san Mezarcı ise. hutbe genelge- sini değerlendirirken, "Diyanet ne derse desin. imam bildiğini okur. Bunlar laftır. Ankara'- dan kimse hutbe dayatamaz" dedi. Mezarcı dün SüleyTnan De- mirel ile görüştü. "Siyasi değil, özel bir iş için" Başbakan'la gö- rüşmeye geldiğini belirten Me- zarcı. gazetecilerin sorulan üzerine şu acıklamayı yaptı: ""Diyanet ne derse desin, imam bildiğini okur. Bunlar laftır. Ankara'dan kimse hutbe dayatamaz, kimse din dayata- maz. Diyanet, devletin kuru- mudur, din dayatamaz toplu- ma. cemaate. Böyle şey olmaz." Diyanet daha dikkatli Diyanet İşleri eski Başkanı Lütfii Doğan ise. konuyla ilgili olarak Cumhuriyet'e şunlan söyledi: "Daha önceki uygulamada, müftüler taşrada. ilçelerde ayhk toplantılar yapar bu toplantı- larda hutbelerin konulan tespit edilir ve hatıpler buna göre me- tinler yazarlardı. Ancak bu konuda yazılı birşey yoktu. Ya- ni müftülüklerle mahallındekı din görevlileri tarafından bu de- netleme yapılırdı. Paraf olayı yoktu. Anladığım kadanyla, Diyanet İşleri Başkanlığı, bu konuda daha dikkatli olmaya çalışıyor. Ben şahsen, bu genel- geyi olumlu karşılıyorum. Çün- kü pekçok siyasetçi, konuşma- lannda dini kullanıyor. Bence hükümet genelgeyle bunu en- gellemek. camilerde politik tar- tışmalara girilmesini önlemek istiyor. Din görevlileriniri ticari faaliyetlerle uğraşmalan konu- suna gelince, din görevlileri de 557 sayılı devlet memurlan ya- sası kapsamındadır. Dolayısıy- la asli görevlerinin dışında tica- retle uğraşmalan yasakur. Özellikle büyükşehirlerde. gön- derilen para da az gelince din görevlilerimizin bu yola baş- vurduklannı duyuyoruz. Bence çok yanlış. Bir din görevlisinin mesela bakalhk yapması hoş değil tabü." Metnin. "karar" adı altında oya sunulduğu "'maddelerden değü". "bölünmelerden" oluş- tuğu belirtildi. Bir AT yetkilisi, "Danimarka konusunda bir anlaşma sağlandı" şekünde ko- nuştu. Danimarka Dışişleri Bakanı Uffe Ellemann-Jensen, "Dani- marka halkırun anlaşmayı bu haliyle yüzde 60 evet oyuyla ka- bul edeceğini" söyledi. Ellemann-Jensen dün düzen- lediği basın toplantısmda, Da- nimarka'nın Maastricht Anlaş- ması konusunda AT ülkelerin- den "istediği her şeyi elde ettiği- ni" bildirdi. Nisan ya da mayıs ayında ya- pılacak referandumda anlaş- manın yüzde 60'a yakın evet oyuyla kabul edileceğine inan- dığıtu kaydeden Danimarka Dışişleri Bakanı. "'Tüm sorun- lan hallettik" dedi. Makedonya konusu Makedonya konusunda ise Avrupa Topluluğu devlet ve hükümet başkanlan, Yunanis- tan'ın sert itirazı ve veto tehdi- dine boyun eğerek Makedonya cumhuriyeüni resmen tanımak- tan kaçındı. Avrupa Topluluğu üyesi 12 ülke liderleri, Bosna-Hersek'- teki çaüşmalardan Sırbistan'ı ve Bosnalı Sırplan sorumlu tut- tular ve 'saldırgan" olarak nite- lediler ancak bölgeye askeri müdahale karanndan kacındı- lar. Bosna-Hersek Bosna-Hersek sorununa iliş- kin sürdürülen banş çabalannı desteklediklerini belirten, an- cak bir askeri müdahaleden kaçınan Avrupa Topluluğu li- derlerinin konuya ilişkin karan da şöyle: "Eski Yugoslavya'nın Bosna-Hersek CumhuriyetT- ndeki trajedi, bölgedeki banşı ve istikran ciddi olarak tehdit etmektedir. Bu ihtilafın ve za- limce eylemlerin baş sorumlu- su, Sırbistan ile Bosnalı Sırp liderlerdir. Sırplann eylemleri- nin tek kurbanlan da Bosna- Hersek'teki Mûslüman nüfus- tur. BM Güvenlik Konseyi ka- rarlanna meydan okuyan Sırp güçler. Bosna-Hersek'te zalim- ce bir saldırgan askeri kampan- ya. etnik anndırma ve sivillere karşı işkence ve zulüm uygula- maktadır. Saraybosna'ya yöne- lik son saldınlar. toprak ve kentleri ele geçirmek için yapı- lan sistemaük bir kampanyanın parçasıdır." Sigortası Si gonalı kişinin, her ne ne- denle olursa olsun, hastalık ya da kaza sonucu yaşamı- nm sona ermesi halinde geride kalan- lara toplu bir tazminat ödenir. %J Artırım Sigortası Sigortalının 10 ya da daha uzun süre prim ödeme- sine karşılık, kendi sağhğında toplu bir parayı alabilmesidir. Sigortalı isterse yaşlılığını bekler ve toplu tazminat ye- rine hayat boyu emeklilik geliri de ala- bilir. Önümüzdeki on yıl içinde İsviç- re Frankı'nın ulaşacağı rakamla- rı bilemediğimizden, bunu göz önüne alarak bir çalışma yap- mak mümkün değildi. Ancak geçen on senede, Isviçre Fran- kı'nın Türk Lirası karşısındaki değişken değerini bildiğimiz için, on yd önce başlamış olsay- dık bugün nereye varacağımızı kolaylıkla görebiliriz. İSVİÇRE YAŞAM YaşamJ^Artmm Sigortası İSVİÇRE FRANKI'NA ENDEKSLİ Sağlıklı 18- 55 yaşındaki herkes, En az 10 yd süreli, Çocuğunuz, torununuz için geçerli, Primler: Yıllık peşin: 1200.-Fr. 2 Taksitte: 605.12 Fr. 4 Taksitte: 303.85 Fr. Birden fazla poliçe olanağı... Yıl 1 2 3 4 5 6 8 9 10 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 varsayım 11 1993 Isv. Fr. Kuru 94.91 130.53 172.13 279.51 464.60 787.66 1207.87 14.97.97 2292.91 3745.16 6000 Her yıl ödenen prim 113.892 156.636 206.556 335.412 557.520 945.192 1,449.444 1.797.564 2.751 492 4.503.204 7.200.000 Toplam prim (TL) 113.892 270.528 477.084 812.496 1.370.016 2.315.208 3.764.652 5.562.216 8.313.708 12.816.912 20.016.912 Ölüm kapitali 1.138.900 1.566 360 2.065.560 3.354.120 5.575.200 9.451.920 14.494.440 17.975.640 27.514.920 45.032.040 72.000.000 Satın alma değeri Garantıedüen 453.013 1.091.956 2.428.079 5.192.129 9.669.374 14.183.154 25.181.655 47.000.035 85.029.180 Kir paylı 497.399 1.171.035 1.589.839 5.739.340 10.861.541 16.196.816 29.246.067 55.533.832 102.245.760 GOZLEM 1 Ekteki İsviçre Yaşam Sigortası başvu- ru formu doldurulacak, herhangi bir postaneden İsviçre Sigorta'nın 358215 no'lu posta çeki hesabına 500.000 TL. yatırılacak. Paranın akndı makbu- zunun fotokopisi ile başvuru formu İsviçre Sigorta A.Ş. İstiklal Cad. Zam- bak Sokak No: 4/1 Beyoğlu 80080 İS- TANBUL adresine posta ile gönderi- lecek. Paranın PTT hesabına yattığı andan itibaren İsviçre Yaşam teminatı- na sahip olacaksınız. Poliçenizin size ulaşması için postada geçecek süre dü- şünülürse poliçenizin bir ay sonra eli- nizde olacağını söyleyebiliriz. Tel:(9-l)310 49 50(20hat) 310 75 50 (12 hat) İSVİÇRE YAŞAM SİOORTA SİSTEMİ BAŞVURU FORMU Sıgürta Yapııracak Kı^imn Adı Soyadı -^. - - — •- Doğum Yeri ve Tarıhi _ - - - - ... _ ... Ev Adresi : . ._ Td. No „ Prim Tahsilatı İçin Başvurulacak Adres : ... '. _ - .. Tel. No.: Prim Ödeme Türü . Yıllık • 6 A>4ık D 3 Aylık • 1.200 İsv.Fr. 6<B.12 İsv Fr. 303,85 Is\' Fr. Ödeme Şckli Posta Çeki D KredıKartı D Kart Tûrü: D ^ S A D MASTERCART>EUROCARD Kart No: Banka Adı- Vade: Banka Talımat Mektubu • Sıgonadan faydalanacak kişı, sıgortayı yaptırandan başkası ise (çocuk-ıorunl, lutfen açıklayınız: _ - - — ... - — - Yukanda verdiğim bilgılerın doğru olduğunu ve başvurum sırasında tedavi allında otmayıp, sıgortalanmaya mani bir hastahğım buiunmadığın» beyan ederim. îsviçrç Sigonanuı 358215 No.'lu Posta Çekı hesabına yatırmış old'jğum 500 000 • TL. tutarındaki PTT makbuzu ektedir. Kredi Kartı ile ödeme yapacak kişiler ıçın1 İlerıla taksitleriınin ödenmesınde Q yühk 1200 İsvFr. D altı a\4ık 605.12 îsv.Fr D uç aylık 303.85 Isv. Fr. Merkez Bankası Döviz Satış kuru uzennden Turk Lırası olarak. vadeierinde kredı karomın hesabtna borç kaydedümesını onaylanm UGURMUMCU U Baştarafi 1. Sayfada naklarınayakınlık? Shell şirketi buralarda petrol kokusu almış olamaz mı? Belki... Bugün Kuzey Irak'taki "Federe Kürt Devleti" bölge- sinde kalan petrol kuyularının yıllık geliri ne kadardır bi- lirmisiniz? 16 milyar dolar! Batılı petrol şirketleri, bu 16 milyar dolarlık geliri baş- kalarınabırakır mı? Bırakmaz. Bu petrol kaynakları üzerinde paylaşım planlan şim- didenyapılıyor. örneğin "Kürdistan Yurtseverler Birliği" lideri Celal Talabani'nin, merkezi Londra'da bulunan "Kurd O/7" adında bir şirket kurdurduğunu, Amerikan "Eastech Bank'\an bu şirkete 500 mîlyon dolar kredi sağlandığını özgür Gündem Gazetesi, 14 ekim günlü sayısında ya- yımladı. Özgür Gündem'in 13-14 ekim günlü haberlerine göre Celal Talabani, yakın adamı Serdar Pıştderi'ye Londra'- da "Kurd Oil" şirketini kurduruyor. Bu şirket, bir süre sonra eski CIA görevlilerinden kod adı "Mr. Emlili"olan E. P. Hulsman'ın "Carribean Conti- mental B.V" şirketi ile 23 Temmuz 1992 günü bir sözleş- me imzalıyor. Eski CIA görevlisi ile Talabani'nin temsilcisi Pıştderi arasındaki sözleşme şöyle: -Ortaklık faaliyetleriyle sağlanacak ham ve işlenmiş petrolün satışlarından elde edilecek gelirin bölüşümünü garanti ediyoruz. Bölgede her türlü organizasyon ve iş- Ietme güvenliğini Kürt liderler sağlayacaktır. Bu anlaş- maya göre firmalarımız, ekonomik ve insancıl işbirliği için faaliyet yürütecektir. "Kürt Oil" şirketi ile sözleşme imzalayan eski CIA gö- revlisi Hulsman'ın, özgür Gündem'deyayımlanan rapo- rundan alıntılar yapalım: - Washington'daki herkes şimdi Kürdistan'm bağım- sızlığı konusunda olumlu düşünüyor ve Serdar Pıstderi'- nin petrolün işletilmesi konusundaki önehlerini destek- liyorlar. Bununla birlikte seçimlerin önceliğinden ötürü Washington nezdinde bağımsız Kürdistan fikrini destek- liyor görünmüyor. Bu durum muhtemelen kasım ayt son/arma kadar devam eder. - Neler olup bittiğinin göstergesi olarak CIA'nın Irak'- taki operasyon için harcadığı miktar (Verilen rakam, özgür Gündem tarafından özgün metinden atılmış!) çı- karıldı. - önümüzdeki süreçte ABD şirketlerinin petrol ile ilgili çalışmalarını kontratsız olarak en azından Kürtlerle tica- ret yapma/an konusunda izin verilmesi bekleniyor. - ABD ya da ingiliz şirketlerinin petrolle ilgili çalışma- lan istekli şekilde beklenmektedir ve Washington tara- fından memnuniyetle karşılanacaktır. Ancak bunlar kamuoyuna duyurulmayacaktır. (•••) - Kerkük'ün batısındaki petrol bölgesine paralel böl- gelerde yapılan jeolojik araştırmalarda şu anda Kürtle- rin elinde bulunan bölgelerde önemli miktarda petrolün bulunduğu tespit edilmiştir. (...) - Taq Tag bölgesi, Kürdistan'da petrol üretimi için ilk heöef seçilmeli; var olan üç kuyunun açılması, beton plaklardan kurtulunması için kısa bir işçilik gerektirir. (•••) - Bu rapor, sadece petrol üretiminin plan stratejisi çer- çevesinde BM ve yardım kuruluşlarmca eş zamanlı ola- rak insancıl yardım programı başlatılacağını varsaymış- tır. Bu nedenle, başlangıçta petrot üretim p/an/nm gerekçesi olarak BM ve öteki yardım kuruluşlannın ya- pacağı harcamaların kısmen ya da tamamen karşılan- ması düşünülebilir. Kürt sorununun binbir türlü nedeni vardır. Hangi top- lumsal olay, tek nedene bağlanarak açıklanabilir? Bu binbir türlü neden arasında petrol kaynakları ve bu kaynakların Batılı şirketlerce paylaşılma planlan dayer tutuyor. Kürt milliyetçileri ve bu milliyetçiliği bayrak yapan et- nik- Marksistlerimiz. Kürt sorunundaki CIA damgalı bu emperyalist paylaşım planını neden görmezlikten geli- yorlar? Kürdü Türke; Türkü Kürde kırdıran bu uğursuz planın ardında Batılı şirketlerin petrol çıkarları var. Halklar, Or- tadoğu tarihinde petrol çıkarları için bir kezdaha emper- yalistler tarafından birbirine kırdırılıyor. Petrol kokusu bazılarının başını döndürüyor, bizlerin de midelerini bulandırıyor! Müdahale olanaksız Başvuru Sahıbınin İmzası Tarih ~]ini/ivcp;irunıyj IS\ IÇRI: \ AŞAM dıiı M Baştarafi I. Sayfada güçlendığini bildiriyorlar. Dışişleri Bakanı Hikmet Çe- tin, Cumhuriyet'in "Bosna'ya müdahale konusunda sinyaller alınıp alınmadığı" yolundaki sorusunu. "Uluslararası toplu- mun Bosna-Hersek'te yaşanan olaylara daha fazla seyirci kal- mayacağı anlaşıhyor" diyerek yanıüadı. "Bu konuda Cenevre'de 16 aralıkta yapılacak konferansta adım atılıp atılmayacağı" ko- nusundaki bir soruya da '"Ola- bilir"' yanıtını veren Çetin. daha fazla aynntıya girmek istemedi- âini bildirdi. Dün sabah göriiş- tüğü ABD Kongresi çoğunluk lideri Richard Gephardt'ın baş- kanlığındaki Demokrat Parti heyetinin de Bosna konusunda ;ok hassas olduğunu belirten Çetin, "ABD. bu konuda bir arayış içinde. Kendileriyle en fazla Bosna konusunu İconuş- tukr dedi. Genelkurmay Başkanhğı'nın hazırladığı bir rapora göre Türk F-16'lan, Bosna-Hersek'e en kısa yoldan gitseler bile bu ülke hava sahasında en fazla beş dakika durabiliyorlar. Bu sürenin uzaması için, Tür- kiye'nin elinde F-16'lara hava- da yakıt aktarabilecek uçakla- nnm olması gerekiyor. Oysa Türkiye, havada ikmal uçakla- nna sahip bulunmuyor. Hükümet kaynakian, Genel- kurmay'ca hazırlanan raporla ilgili şu değerlendirmeyi yapı- yorlar: "- Böyle bir müdahale zor de- ğil, imİcânsızdır. Her şeyden önce en kısa yoldan uçacak Türk uçaklan, Bosna-Hersek üzerinde en fazla beş dakika durabiliyorlar. Bu süre Sırp he- deflerinin etkisiz hale getirilme- si için yeterli değil. - Sürenin uzatılması için ha- vada ikmal yapacak uçaklara ihtiyaç duyuluyor. Oysa, Tür- kiye, F-16"lara havadan ikmal yapabilecek uçaklara sahip de- ğil. Çok pahalı olan bu uçaklar- dan sadece ABD'de bulunuyot. - Aynca silahlı Türk uçakla- nnın. Bulgaristan veya Yuna- nistan üzerinden geçmesi için izin gerekiyor. Sırplara destek veren Yunanistan'ın ve Bal- kanlar'da tüm silahlann temiz- lenmesini öneren ve bölge ülke- lerinin Bosna sorununa kanş- mamasını isteyen Bulgaristan'- ın bu izni vermesi mümkün değil. Bu izin, bir şekilde ahndı- ğı takdırde bile süre kısıtlaması nedeniyle müdahale yapüması imkânsız. - Sadece havadan müdahale ile istenen sonuç aluımayabüir. Bu durumda, kara desteği gere- kecek. Kara desteğinin alınma- sı için Adriyatik'e çıkacak olan Türk gemilerinin BM'nin koy- muş olduğu ablukayı geçmesi gerekecek. Bir anlamda, kendi- si Adriyatik'te abluka için gemi bulunduran Türkiye, kendi ge- misiyle karşı karşıya gelecek. - Kara birliklerinde en aşağı 100 bin asker kullanılması, uçaklarla 800 sorti yapılması gerekiyor. Elde edilen kaza- nımlan korumak için ise 500 bin askerin Bosna'ya kaydınl- ması gerekiyor. - Bölge hakkmda bilgi eksikliği var. Kıbns gibi Tür- kiye'nin tarihi bağlannın oldu- ğu b\r adaVonusunda toplanan bilgilerde bile yanılmalar oldu. Bosna'dan ne kadar bilgi topla- nırsa toplansm, Sırplarla ilgili bilgi eksikliği olaçak." Başbakan, "Bosna-Hersek'e askeri müdahale fikri, uluslara- rası kamuoyunda olgunlaşma- ya başladı. Belirli bir zaman üzerinde duruluyor mu" soru- suna. "Hayır. Bu olgunlaşma işleri zaman kaldırmaz. Bakar- sın, bir gün karşınıza gclir, umarız böyle ohır" yanıtını ver- di.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle