Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13ARALIK1992PAZAR
12 DIZIYAZI
1977'de MSP'den milletvekili adayı olan Kaplan, şimdi bir partiyi desteklemeyi günah sayıyor
Siyaâparti küfürdür-8-
"Kara Ses". demokrasının vazgeçilmez
unsurlan olduğu ıçin siyasal parıılere karşı
çıkmakıadır. Parti temelindeörgütlenmenin
Islami olmadığjnı sav unan Cemaleddin Kaplan,
partınin vahyedayanmadığırn, parti karralı ile
hakkın batıl ile kanştınldığını. bir uzlaşma
pohtikası olduğunu ve partınin taviz vermek
olduğunu sav unmaktadır. Buçerçevedc
partinin harekcı noktasının Kemalizm.
amacının da Kemalizmi korumak olduğunu
belirten Kaplan'ındediği şöyle özetlenebilir:
Partilerdc besmele Musiafa Kemal adına çekilir,
onlann feyz ve bereket kaynaklan
Anıtkabır'dir. Meclis'te icilen ant şeytani bir
yemindir; bu insanlar Allah'ın değil putun
gözetimindeçalışırlar, parti binalanna resım
asıldıği için melekler oralara giremez; partiler
"Kemalist kâfir reümini a>akta tutan
kuruluşlardır. Müslümanlanuyutmapolitikası
izlerler; İslamın dev let olmasını engellerler ve
ümmeti bölerlcr: "İslamda partiyi destekleme
yoktur \e günahtır.'°
Milli görüş ve Kara Ses...
Bu eleştinlerçerçevesinde Cemaleddin
Kaplan'ın asıl hedef aldığı kitle "milli görüş'".
dolayısı ile Refah Partisi üyeleri ve
taraftarlandır.
Cemaleddin Hocanın kendiside 1977
seçimlerinde Milli Sclamet Partisı'nden aday
olmuştur. Cemaleddin Hoca'nın o zaman parti
temelınde örgüılenmeyi desteklerken bugün
şiddetle reddetmesini eleşliren "milli görüş"
laraftarlanna Kaplan şucevabı vermek tedir:
"Adayhğımı ko>dum. Ama bu ne idi? İnanarak
değil. Di> eceksiniz ki niy e inanmadığınu bir şeye
ha dedin. Dedik ki kürsüde bazı meseleleri açık
açık konuşma mümkün olmuyor, hiç olmazsa ne
yaparız.. şöyle meydanlarda konuşalım dedik.
Önu gözden geçirelim bir de şu partinin,
particiliğin tadını tuzunu içinden yakından bir
araştıralım, bir. İkincisi bunun fetvasını sorduk
biz. Dediler ki fetvası alınmıştır. İstanbuTda
Mehmet Zait Kotku Efendi vebenzerihoca
efendilerden fetv ası alınmıştır. Biz de ya şunun
fotokopisini bir getirin görelim demek lüzumunu
hissetmedik. Fakat sonradan bir de baktık ki ne
fetvası \ ar ne bir şey si > ar. Hatta Mehmet Zait
Kotku Efendi. Müminlerin Vasıfları adlı eserinde
başlık atmış, diyor ki parti hiç de doğru bir şey
değildir. Ve sonradan y aptıkları baskıda o siyah
yazılısatırıkaldırmışbi/inıefendiier.Velev ki
hata ettik diyelim. Bir hadis \ar, mümin bir
delikten bir defatsınlır diyor."
Cemalcddin Hoca bugünden geçmişe bakarak.
o zamanki milleivekilliği adaylığını bugunkü
konumu içınde meşrulaştırmaya çalışmakta.
haia yapmış olsa bile kendinin bu hatadan
döndüğünü, diğerlerinin ise bu hatada ısrar
cttiğini sav unmakladır.
1981"de Almanya'yagelen Kaplan 1983yılına
kadar Avrupa Milli GörüşTeşkilatı içinde
çalışmıştır. Aynca Kaplan'ı Avrupa'ya
gönderen kişinin de Necmeddin Erbakan
olduğu öne sürülmekte ve bu bağlamda Kaplan
ihanet ile suçlanmaktadır.
Bu iddiaları yanıtlayan Kaplan, "Yazarlarla
Sohbet" isimli kasedinde 12 Eylül 1980 askeri
darbesindenönceTürkiye'dedörtyüzün
üzerinde Kuran kursunun olduğunu.
buralardakı öğrencilerine şalvar, cüppe giydırip
sank sardırdığını vecuma gününü tatil günü
olarak uygulatiığını. askeri darbeden sonra ise
Kuran kurslannın dağıtıldığını söylüyor. Bu
süreçte kendisinin ve öğrencilennin ne olacağını
düşündüğünü.sıkıyöneıimnedeniüeöğrencilerı
Türkiye içinde bir başka yere götüremediğıni
belirten Kaplan bu durumda çözümü şöyle
bulduğunu anlalmaktadır.
"...bu çocukları ne > apay ım dedim. onlan
Avrupa'y a götürey im dedim. Bir ara Berlin'e
gelmiştim. fıkir hürriy eti v ar biliy ordum. Oraya
götüriip bu çocukları istediğimiz gibi > etiştiririz.
Hazırlığımı yaptım. Yeşil pasaportu aldım. Yeşil
pasaportumu/vardıbizim. Hazırlığımıyaparken
Ankara'da (...) var belki tanırsınız. bi/im arkadaş
telefon etti. Hocam Ankara'y a bir gelir misin
dedi. Geldim Ankara'ya, dedi ki Erbakan Hoca
(..i) Avrupa'y a gönderecek bir kişi daha isteniy or
siz gider misiniz? Gelişimiz böy le oldu. Dedim ben
gidiy orum zaten (...) Beyle beraber gideriz (...)
Beyİe beraber çıktık yola. Geldik Milli Cörüş
bize sahip çıktı. O zaman zaten particilik de yok,
parti de yok, güzel dedik. Çalışırız dedik. Bir
karışıklık içinde geldik."
**(...) Hoca girti. bizi Ferva Komisyonu
Başkanlığı'na getirdiler. biz de bir taraftan hem
neşriyata y azı veriyoroz hem de kürsülerde
konuşuyoruz. Ne partisi >ar ne pırtısnardı o
zaman. Bize ne milli görüş taraf ından bir şey
1977*de MSP'den milletvekili adayı olan Kaplan bugünden gecmişe bakarak, adayhğınıbugünkü konumu içinde meşnılaştırmaya çalışmakta.
Kara Ses: Niçin aday oldum
KARA
KIMIN
SESİ?
laylığımı koydum. Ama bu ne idi? İnanarak değil.
Diyeceksiniz ki niye inanmadığınız şeye ha dedin. Dedik
ki kürsüde bazı meseleleri açık açık konuşma mümkün
olmuyor. (...) Şöyle meydanlarda konuşalım dedik. Bir
de şu partinin. particiliğin tadını tuzunu içinden
yakından bir araştıralım. (...) Bunun fetvasını sorduk.
Dediler ki fetvası alınmıştır. İstanbul'da Mehmet Zait
Kotku Efendi ve benzeri hocalardan fetvası alınmıştır.
(...) Fakat sonradan baktık ki ne fetvası var ne bir şeyi
var. Hatta Mehmet Zait Kotku Efendi. Müminlerin
Vasıfları adlı eserinde başlık atmış. diyor ki, parti hiç de
doğru bir şey değildir.
> erilmiştir, ne de rejim taraiından bir şey > aat
edilmiştir. Sebep şu talebeleri şurada ikmal
etmekti. Fakat geldik buray a. \i/e karşımıza
çıktı, getiremedik. birkaç talebe kaçtı geldiyse de
yokta çevirdiler, o şeyde mu> affak olamadık.
Erbakan'la ilijkiler
Almanya'ya gelişjnin kendinin bağımsız bir
karan olduğunu öne süren Kaplan. daha sonra
kendisineyöneltilen suclamalan da karşılamak
üzere Avrupa Milli Görüş Teşkilatı ile olan
ilişkisinın partilerin kapatıldığı bir dönemde ve
bu grubun isteği üzerine gerçekleştiğini öne
sürmektedir.
Buna ek olarak Cemaleddin Hoca. "Velev ki
hata ettik diyelim. Bir hadis\ar. mümin bir
delikten bir defa ısırılır' diyerek kendının bu
hatadan döndüğünü belirtmektedir. Bu
açıklama. bir yandan Cemaleddin Hoca'nınen
doğru yolu bulduğunu ve "ıslah" için aynldığını.
diğer yandan da "milli görüş" içinde kalanlann
hatalı birvoldaolduklannı vurgulamaktadır.
Kaplan. kendisinin her zaman Islami mücadele
aracı olarak partiy ekarşı olduğunu ve askeri
rejimin venıden partilerin örgütlenmesıne izin
v ereceğinın oriay a çıkmasıv la birlikte yeni bir
parti kurma tartışmalannın başladtğını
belirtmekte ve Avrupa Milli Görüş
Teşkilatf ndan aynlma nedenini. aynı kasette
şöyle anlatmaktadır "Öyle bir an başladı ki
basın, partilerin kurulacağını yazdı. Ya bunlar
partiyi kurarsa? Düşündüm taşındım, Fetv a
Komtsy onu'nun başkanıy ım da. Ne > apaiım? Bir
rapor hazırladım. 17 sayfalık bir rapor; onlan da
hocalann toplantısından geçireceğim. onların
lehte aley hte y a/ılı fıkirlerini alacağım, sonra
Fet>a Komisyonu'ndan geçireceğim, sonra İcra
Masası'ndan geçirip Erbakan'a postalay acağım.
Planım bu idi. Diy eceğim ki Erbakan'a bir üst
yazıyla. "siz parti kurma y oluna gitmevin. Şayet
gidecek iseniz fct\ asını alın ö> le gidin. yoksa y an
y olda kalırsınız.' H a! hocalann toplantısında, ilk
toplantıda hi/inı planımı/ suya düştü. Karşı
çıktılar. Kabul etmediler. Bu sefer ben diğer
kademelerden geçiremedim. Birisiyle Erbakan'a
gönderdim. ha bugüne kadar fet> ası gelmedi. Ben
sana hükmedemezsem ben sana hükmederim,
dedim, ayrıldım."
Demokrasi şirktir
Cemaleddin Kaplan "milli görüş'ten. "İslamın
reddettiği ve şirk saydığı demokrasiye"
dayandığıveonunvazgeçümezunsurlanndan
olan parliye dayandığı için aynldıklannı öne
sürüyor. Aynlma olaymın gerçekleşmesinde
Kaplan'ın Iran ziyaretinin birdönüm noktası
oluşturduğu da ileri süriilen görüijlerden bindir.
Parti konusunda bir üye şunlan anlattı:
"Bak şimdi Kuran'da bir tek Hizbullah ve
Hizbüşeytan var. Başka yok. Parti demek,
Müslümanları bölmek demektir. Sen onu
savunursun ben bunu. Sonunda biz İslamı unutur o
partiv i sav unuruz. Bu bölücülüktür. İşte milliy et,
parti filan diyerek bizi, Müslümanları böldüler."
Turkiye'deİl. DünvaSavım'ndansonra
toprakian kopma ile birlikte büy ük bir yapısal
değişme başlamışıır, Bu büy ük değişim içinde
yaşanan dın de örgütsel yapı, dünya görüşü.
değcrler ve davranış biçimleri düzeyınde önemli
bir değişim geçirmiş ve farklılaşmıştır.
Geleneksel olanla iç içe giren din. farkhlaşan.
ıhtisaslaşan, örgütleşen toplum yapısı içinde
geleneksel olandan koparak farklılaşmış.
çeşitlenmiş. yeniden örgüılenmiş ve mevcut
toplumsal yapı içinde yeni bir konum
kazanmıştır. Islam lemelli örgütlenmeler
içindeki bu farklılaşma. rekabeti de beraberinde
getırmıştir. Yaşanan keskin rekabet ortamı
içinde gruplar farkhlıklannı dahaçok
vurgulamaya başlamışlardır.
Avrupa'da yaşayan Türk göçmenler arasmda
aynı tabana yönelik olarak çalışan farklı İslami
gruplar arasında bu rekabet veçekişmeçok
daha keskindır.
Türkiye şartlarında farklı İslami gruplar örtük
bir rekabeti veâleyipkarşılıklıçatışmadan
kaçmırken Âvrupa'da Türk işçiler anısında
örgütlenen İslamı gruplar arasında çatışma
daha keskinleşiyor. O nedenle Kaplan, açıkça ve
isim vererek Refah Partisi'ni vetaraftarlannı
eleştirebilmektedir.
SİRECEK
ÇALISANLARIN SORULARI/SORUIVLARI / YILMAZ ŞİPAL
SSK'nın dengelerini alt-üst eden
yasa
Yürürlüğe gjrdiğinden bu yana Sosyal Sigortalar Ku-
rumu'ndaki bütün dengeleri alt-üst eden, sürekli tartışmala-
ra ve eleştirilere neden olan 3395 sayıh yasa (namı diğer
Süper Emeklilik Yasası) yeniden değişiyor.
Bu değışıklıkle yine havanda su dövülecek.
1987 yılından sonraki prim ödeme yıllannın ortalama ka-
zanctna göre bağlanan SSK emekli aylıklan, bu tasan ile
1987 yılından sonraki son 10 (on) takvim yilının ortalama
kazancına göre bağlanacak.
Bu değişiklikte eski emekliler. yine unutuldu, yine göz ardı
edildi. 1987"den önce emekli olanlar, bu değjşiklikten yine
yararlanamıyor.
198Tden önce, 5 yıl (1800 gün). 198l.'den sonra ve 1987'-
den önce 10 yıl (3600 gün) asgari ücretten prim ödejıerek
emekli olan si'gortahlar. bugün 651 katsayı üzerinden 1 mil-
yon 228 bin lira emekli aylığı ahrken aynı dönemlerde 30 tam
yılın (10800 eün) tümüriü de en vük.sek tavan ücretten öde-
yen sigortalıfar ise 1 milyon 638 bin lira emekli aylığı alıyor.
25 fazla çalışma yılı ile asgari ücret yerine süper prim ödeme-
nin karşılığı sadece 410 bin lira oluyor.
Emekli SandığTnda ise 10 yıl çalışıp. en^küçük gösterge-
den emekli olanlara ödenen aylık ise 1 milyön 516 lira. 30 yıl
süper prim ödeyen bir sigortalının aldığı emekli aylığı en dü-
şük göstergeden ve 10 yıl karşılığı bağlanan Emekli Sandığı
ayhğindan sadece 170 bin lira fazla.
1993 yümda 30 yıl çalışıp tavandan prim ödeyen bir sigor-
talı ise 3 milycn 900 bin lira emekli aylığı alacak.
Aynı süre çalışıp, o günün koşullanna göre aynı primi
ödeyen SKK'lılar. 1987'den önce emekli olmanm bedelini. 2
milyon 200 bin lira daha az aylık alarak ödeyecekler.
Bu fark katsayının 651 'den 740'a çıkmasıyla daha da arta-
cak.
Emekli Sandığı mevzuatında ise eski-yeni aynmı yapılma-
dan. eski emekliler de yeni emeklilerle aynı maaşı alıyor.
Her mevzuat değişikliğinde, aynı statüde olan Emekli
Sandığı eski emeklilerine de bu değişiklik aynen uygulanı-
yor.
Süper Emeklilik Yasası her değiştiğinde ise eski emekliler
biraz daha sefilleri oynuyor.
Bugünün asgari ücreti olan 1 milyon 449 bin lira alan ve
asgan ücretin primini ödeyenler. yann 2.250 göstergeden
emekli aylığı alacaklar. 30 yılın primini en üst düzeyde öde-
yen eski emekliler ise maaşlannı 1.6% göstergeden almava
devam edecek. Her katsayı artışı bu adaletsizliği daha da arı-
tınyor ve eski-yeni emekli aylıklan arasındaki uçurumu gı-
derek daha da dennleştiriyor.
Eski SSK emeklileri sorunlanna köklü ve hakça çözüm
bekliyor.
Daha ne kadar bekleyecekler ve ömürleri bu beklemcye
yetecek mi?
"istirahat Süresinde Ödenen
Ücret"
Sot"U: 1972 yılında bir kamu kunıluşunda ,ve SSK kapsa
mında işe başladım. Daha sonra. çalıştığım kamu kuru-
luşundaki işçiler, işçi kadrosundan memur kadrosuna
geçirildi. Böylece, sosyal güvenliğjmiz de SSK'dan
Emekli Sandığı'na detredildi.
Ancak, SSK kapsamında ve işçi statüsünde çalışır-
ken bir süre istirahat aldım. İstirahat süreme ait maaş
farklarun işverence bana ödendi. Yalnız, sigorta gün
sayısı olarak kabul edilmedi.
Hekim raporu ile istirahatti geçen sürelerimin prim-
krini dışarıdan yatırmam mümkün mü?
N.C.
YANIT: Sorunuzun yanıtı Sosyal Sigortalar Kurumu Genel
Müdürlüğünün 16sayvlı genelgesinin 101/5. sayfasmda veril-
mektedir.
"5- Sigortahlara istirahatli iken ödenen ücretler
Kurumumuzdan geçici işgörmezlik ödeneği alan sigortalıla-
ra istirahatli bulunduklan devrede işverenlerce ödenen geçici
işgöremezlik ödeneği ile o devredeki kazancı arasındaki fark
ücretlerin vey a bu de\ rede kurumumuzca ödenen geçici işgöre-
mezlik ödeneği nazara abnmadan ödenen tam ücreüerin bun-
dan böyle tüzük. yönetmelik toplusözleşme gibi genel düzenle-
yıcı tasarruflara dayanarak veya işverence atıfet kabilinden
Ödcnmiş olmasına bakılmaksızın 506 sayıh kanunun 77' nci
maddesinın (a) fıkrası kapsamında mütalaa edilerek prime tabi
lutulması. bu fark ücretlerin pnme esasasgari günlük kazanan
alıında kalması halinde. 506 sayıh kanunun 78"inci maddesi
gcreğincc pnme esas asgari günlük kazanca ıblağ edilmek sure-
tiyle iş kazalan ve meslek hastahklan sigortası primı de dahil
oimak üzere prime tabı tutulması ve bu primlerin ilişkın oldu-
ğu sürenin. aylık sigorta primieri bıldirgeleri ile dört aylık si-
gorta primleri bordrolannda gün sayısı olarak gösterilmesi
aerekmektedir."
I
Gcnelgeye göre hekim raporu ile istirahatli olan sıgortalıla-
rıı. SSK'ca vcrılen geçici işgöremezlik ödeneklerinin yanı sıra '
ış\ erence bu süreye ilişkin bir fark ücret de verilıyorsa. istirahat
sureM çalışılmış süreler gibi prime tabi tutulmakta ve prime '
ct.as gün sayısı olarak göz önüne ahnmaktadır. |
ANKARA NOTLARI
MLSTAFA EKMEKÇİ
Hacı TÖ'nün Korkusu...
Yakup Kadrı Karaosmanoğlu nun bugün ölüm yıldö-
numü; onu 1974'te yitirmiştik. Övünmek gibi olmasın,
Yakup Kadri Karaosmanoğlu dostumdu. Dostum dediy-
sem, ben öyle teklifsiz yaklaşamam insanlara; o beni
aramıştı; yazılarımı okuduğunu söylemiş, eklemişti'.
- Sana bir şey söyleyeceğim, yazının bir yerine şöyle
bir tümce yazar mısm?
- Hay hay efendim, buyurun!
Söylerdi. O tümceyi, ne yapar eder, yazının bir yerin-
de kullanırdım. Sonra yine telefon ederdi:
- Ben sana zaman zaman ricalarda bulunuyorum, ya-
zının bir yerinde kullanmanı istiyorum ya, benim de
gendiğimde Yahya Kemal bizden isterdi. "Şunu şunu
şöyle yazm!" derdi, yazardık.
O günlerde köşesı yoktu.
- Tabii efendim. ne zaman isterseniz! diye karşılık ve-
rirdim. Evine gittiğim. sık sık görüştüğüm de olmazdı.
Sevmem, öyle evlere ne gitmeyi. Bir gün eşi Leman Ha-
nım telefon etti. her zamanki inceliğiyle:
- Mustafa Ekmekçi Beyefendi, Yakup sizinle görüş-
mek istiyor Teşrifinizi bekliyor!
Gidemedim. Sonra bir telefon daha. O zaman Cinnah
Caddesi nde oturuyorlardı. Ben de Ulus'tan dolmuşa bi-
nıp. Çankaya'ya giderken Cinnah'ta inmeyi, Karaosma-
noğlunun evine gitmeyi planlardım. Ama bunu bir türlü
gerçekleştiremedim. Belki yorgunluğumdan. Yolda in-
mek istemezdim. Görüşemedim. Havaalanında, cena-
zesi İstanbul'a götürülürken. eşi Leman Hanım'ı gör-
düm
- Efendim. başınız sağolsun! Ben Mustafa Ekmekçi'-
yim
1
- Siz misiniz Mustafa Ekmekçi? Sizi öyle bekledi ki son
nefesine kadar. Neden gelmediniz? Size çok önemli bir
diyeceği vardı belki de...
Orada donup kalmıştım. Suçlu suçlu ayrıldım. Ne di-
yecekti acaba? Eşine, Server Tanilti'den selam getirdi-
ğimı yazmıştım. Leman Hanım telefon etti:
- Tanılli'nin selamını aldım, teşekkür etmek ıstiyor-
dum. sizi bulamadım!
Kendisını evde gormeye geleceğimi söyledim. Le-
man Hanım. soz arasında anlattı; Yakup Kadri Karaos-
manoğlu nun emekli aylığı 3-4 milyon TL imiş. Eşinin
oturduğu eve de şimdi yedi milyon lira kira istiyorlarmış.
- Pekı. dedim Yakup Kadrı Bey milletvekili değil miy-
dı? Onların aylıklan nereye çıktı?
- Yakup milletvekili aylığı üzerinden emekli olmak is-
temedı efendim' Başvurmadı bunun ıçin..
Sasınp kaldım, Kurtuluş Savaşı nın. Atatürk'ün yazar-
larından Yakup Kadrı'nin durumuna.
•••
Bütçenin ilk gün görüşmelerini izleyenler, herhalde
en çok Deniz Baykal'a şaşırmışlardı. Konuşmaları aslın-
da bir gün önce Sabah'ta Hasan Cemal'in yazisında çık-
mışU. Deniz Bey. Süleyman bey'i öyle benzetecek, öyle
benzetecekti ki. Benzetti de, Özal'a benzetti! Süleyman
Bey. Özal'a çenesine dek benziyordu. Yakında başında
"gümrah" saçlar çıkarsa şaşmamalıydı. Enflasyonu
benziyordu, dış ülkelere gezileri benziyordu. Yakında
kutuplara da giderdi. Şaşılacak bir şey oldu; Başbakan
Süleyman Bey, Deniz Bey'e hiç mi hiç karşılık vermedi.
Onu, Aydın Güven Gürkan'a bırakmış gibiydi. Hatta,
1
Gurkan daha da iyı muhalefet yaptı" diyenler vardı. Ki-
mi de:
- Boş ver! Biz de dışarıdan görüyor, bir şey sanıyor-
duk. O. devlet adamlığının değil, kurultayların, hiziplerin
adamıymış! dediler.
Süleyman Bey'i Hacı Tö'ye benzetmek, en kötü ben-
zetmedir Hacı TÖ, belki "ağabeyi" Süleyman Beye
benzemek ıstedi. Bu doğru. Ancak o benzemek istedik-
çe Süleyman Bey değişti! Hacı TÖ ise tırmandığı Çan-
kaya'ya takıldı kaldı! 1970'Ii yıllarda Süleyman Bey, "Yü-
ce Divan'dan hep korktu, ondan kaçtı. Geçirdiği olaylar-
dan sonra, şimdi korktuğunu sanmıyorum. O yıllar:
- Bu mahkeme beni beraat ettirmez! diyordu. Soruş-
turmakurulları o nedenle mı savsaklandı. çalıştırılmadı?
Hacı TÖ'nün ise Yüce Divan'dan ödü mü kopuyor ne?
Anayasa Mahkemesi ile kavgası bundan mı? Yıldırım
Akbulut'un eşinin Anayasa Mahkemesi'ne yedek üye
seçilmesi, TV seyretmediğini söyleyen Haşim Kılıç'ın,
Selçuk Universitesi'nden gelen Türk-islam sentezci ol-
duğu söylenen Süleyman Aslan'ın atanmak istenmesi-
nin altında yatan gerekçe ne olabilir? Bunu sezen Askeri
Yargıtay tavır aldı. Gösterdığı üç adaym üçünü de Ata-
türkçü kişilerden seçti. Anayasa Mahkemesi'ne aday
gösteren kuruluşlar, tümü bu davranışı gösterebilseler
sorun kalmazdı. Yargıtay gibi kuruluşlarda, üç aday
gösterilıp birinin benimsenmesi olayı nedeniyle kimse
aday gösterilmesini istemiyor. Yıldırım Akbulut'un eşi
Samia Akbulut'un da böyle gittiği bildiriliyor...
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1
1/ Manzume... Kuzey
Afrika'da tütüne kanştı-
rılarak esrar gibi ıçilen
sarhoşluk verici toz. 2/
Alcv... Yapay. 3/ Orta-
doğu'da bir göl... "Bî-
bahl olanın bağına bir
kalresi düşmez - yerine
dürr ü güher yağsa se-
mâdan" (Ziya Paşa). 4/
Uğraş... Hafıf şeylerden
yapılmış temelsiz eğreti
yapı. 5/ Mısır'daki pira-
miıler. 6/ Uyma, boyun
cğme... Nazi partisinin askeri polis
örgütü. 7/ Bir mektup kağıdırun.
lalurunın ya da reklam broşürü-
nün üst bölümüne basılmış me-
tin... Küçük ağjl. 8/ Hukuksal
*onuç doğuran bir suç işleyen kim-
-.c .. Erkek ördek. 9/ Uluslararası
Para Fonu'nusimgesi... Kuruyun-
cıı çaıkıyan toprak.
\ LKAR1DAN AŞAĞIYA:
1/ Güzel yazı yazma sanat\. 2/
Mcydana gelme... Emanet. 3/ Sığ
sularda ağır şükleri taşımak için kullanılan altı düz tekne... Ga-
iplcn haber vcrdiğine inanılan melek. 4/ Eli işe yatkın. becerik-
li... Piston kolu. 5/ Maden ve inşaat işçilerinin giydiği koruyuçu
başlık 6/ Büyük delikli kalbur... Tavlada bir sayı. 7/ Teori...
^ abancı paralann ulusal para cinsinden değeri. 8/ Dogma...
Ekınlcrc /ararlı bir böcck. 9/ Bir girişime ya da işletmeyegerekli
nıali oKınakkın sı:ğlama.
KIRKLARELİ KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1992/255
Davacı: Maliye Hazinesi Kırklareli.
Davahlar: Huse>in oğlu Salih, Salih oğlu Hüseyin, Salih kızı Fat-
ma ve Ratibe Çatalıaş-Üskup, Kırklareli.
Davacı Hazine tarafmdan davalılar aleyhine Kırklareli merk« Üs-
kup ka^abası 3461 no.lu parsel hakkında mahkememize dava açıldı-
ğı, ancak > ukarıda ısmi yazılı davalılar tıim aramalara rağmen adresleri
tespiı edilemediği, yukarıda esas numarası yazılı iş bu dava Yargıtay'dan
bozularak geldiğınden tekraı esasa kayıt yapılarak duruşması 4J.1993
gününe talik edilmiştir. Yukarıda ismi yazılı davalıların duruşmaya
gelmeleri, gelmedikleri takdirde gıyaplarında karar verileceği ilanen
tebliğ olunur Basın: 52108