Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8KASIM1992PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 15
'Bir dalıa haber ver, Habur'da karşılayalııır
• Sosyal demokrat Celal Talabani ile muhafazakâr Mesud Barzani'yi nere-
deyse tam eşit oylarla lider olarak seçtikleri 1992 mayısında, "Kürdistan'a
ayakbastı parası" alan peşmerge, bu uygulamayı bırakmış. Ancak başka bir
uygulama ile varlıklanm hissettiriyorlar: Izin belgesi.
• Psikolog Nesrin, Saddam'ın başkenti Bağdat'a gittiği için soyadmı vermi-
yor. Kürt ayaklanması sırasında kaçan ağabeyini ziyaretten dönüyor. Sohbet
giderek koyulaşıyor. Söz PKK'ye gelince takılıyoruz. Sonradan anlaşmayla
sonuçlanan PKK-peşmerge çatışması konusunda ilginç şeyler söylüyor.
UFUKTEKtN
ZAHO-SELAHADDİN-
ERBİL - Habur'un girişinden
başlayarak sıkça göreceğimız
yaayı asmakta hiç de haksız de-
ğü Iraklı Kürtlen
"Kürdistan."
4 Ekim 1992'de "Biz. federe
Kürdistanaz. devlet değıliz"
diyerek yaptıklan uluslararası
duyuru yeterince kabul görme-
miş olmalı ki, yaşadıklan coğ-
rafyaya kımi zaman "hoşgeldi-
niz" diyerek. bazen de "park
sahası" levhası asarak, ama
mutlaka önüne "Kürdistan"
sözcüğünü ekleyerek yapıyor-
lar vurgulamayı. Kürdistan'ı,
yavaş >avaş da olsa anbyor.
hatta kabul ediyor insan ama
doğnısu benzin ülkesinde pa-
halı benzin şaşırüyor. ardında
Saddam olsa da. Dünyayla ıle-
tişimın sıfıra yakın, üstelik müt-
hiş pahalı oluşu, çoğu lezzetsiz
sınırh sayıdaki yemekleri, işsiz-
liğin sokaklarda kol gezişi, bir
de o hep "başkalanndan bekle-
mek anlayışı" keyfıni kaçınyor
Kürdistan günlenrun. İlgili ve
güler yüzlü ınsanlann varlığı,
"President Özal"dan övgüyle
söz edışleri. yalan nedir pek bil-
meyışleri ise elbette arulan
Kürdistan yurttaşlannın.
Sosyal demokrat Celal Tala-
ani ile muhafazakâr Mesud
Barzani'yi neredeyse tam eşit
oylarla lider olarak seçüklen
1992 mayısında, "Kürdistan"a
ayakbastı parası" alan peşmer-
ge. bu uygulamayı bırakmış.
Ancak başka bır uygulama ile
varhklannı hissettıriyorlar; izın
belgesi. Erbil'deki "Saddam
muhalifleri toplantısı'na gide-
bılmek için Barzani'nin Zaho'-
dakı karargâhından verilen
Arap alfabesiyle yazıh Kürtçe
belgeyi almak zorunda kahyo-
ruz. Artık içimiz rahat. "pasa-
van" niyetine verdıkleri belge
elimizde ya. sekiz saat sürecek
yolculuk sırasında siz deyin 15
kez, biz diyeüm 25 kez durdu-
rulduğumuzda zorluk çekmi-
yoruz.
Tûrkiye'deki Kürtler
Yolculuğu. bir Avrupa ülke-
sindeki kardeşini ziyaretten
dönen Arap psikolog Nesrin'le
birlikte yapıyoruz. Böylesı hem
daha ucuza geliyor. hem de se-
kiz saat kısalıyor. Zaho garajın-
da tanışüğımız Arap kızı, ken-
dilerinden olduğu için herhalde
pek bir soruyla karşılaşmıyor.
Elimde 21 ekim tarihli Curnhu-
nyet'i gören orta yaşh Kürt
Aziz Kasım. Kürtlerle ilgili ha-
berler nerede diye sonıyor.
"Kürtlenn Türkiye'dekı nüfu-
su ne kadar, Türkıye demokra-
tik mı, Özal mı daha demokrat,
Demirel mı?" vs sorulanna net
bir yanıt bulmakta güçlük çe-
kince bu kez daha da zorunu
yöneltiyor:
"PKK'run dışında Kürt par-
tıler yok mu, parlamentonuza
gırebildıler miT"
HEP desek bir türlü, deme-
sek şaşıracak. En iyisi lafı yu-
varlamak.
Psikolog Nesrin, Saddam'ın
başkenti Bağdat'a gittiği için
soyadmı vermiyor. Kürt ayak-
lanması sırasında kaçan ağabe-
yini ziyaretten dönüyormuş.
Sohbet gıderek koyulaşıyor.
Söz PKK'ye gelince takılıyo-
ruz. Sonradan anlaşmayla so-
nuçlanan PKK-peşmerge çatış-
ması konusunda söylediği il-
ginç doğrusu.
"Ben de anlamıyorum bu sa-
vaşı. Sanki hükümetin (Kürt)
bir göstensi, oyun gibi geliyor
bana."
Zawita tepeleri, sonra Du-
hok arkamızda kalıyor. İlk
molada, bu kez lokantacırun
sorgusu başlıyor. Sanki rolleri
değişmişiz. O gazeteci de biz
ahalideniz. Laf PKK-peşmerge
üzennde yoğunlaşıyor. Lokan-
taa Muhammed Rasım'le şu
konuşma gecıyor ararruzda:
-Öcalan nerede, bıhyor mu-
sunuz?
-Bilsem yazardım.
-Suriye'de, zaten hiç aynlma-
dıki.
-Apo'yu tanıyor musun. hiç
gördün mü, konuştun mu?
-Fakültede aynı sınıftaymı-
şız, adını sınav listesinde görür-
düm.
-Ama o senden büyük değil
mi?
-öyle de hep sınıfta çakıyor-
du. '
-Size göre Apo kim, terörist
mı gerilla mı?
MarksistApo
Daha fazla konuşmak iste-
mediğimizi söyleyince "Mark-
sist, Marksist" diye bağınyor
arkamızdan. Sanki lokantacı
değil, El Muhaberat'tan.
Yola çıkah 3 saat olmuş. 5 sa-
at daha gidip Selahaddin'e van-
yoruz. T biçimindeki 2 gidiş 2
gelişli ana caddelenyle şırin bir
ilçe burası Arap etİrisi, silindi-
rik yapısı kalın camilere yansı-
mış. Refüjlerdeki renklı taşlar
(karo gibi) yoksul ilçenin belki
de tek lüksü. Saddam'dan kal-
dığmı anlatıyor Kürtler. Sözle-
rinde sanki eskiye özlem gizlı.
kimbilir, belki de yanıhyoruz.
Tabure yerine Suna PekuysaTın Nebiş kutusunu kuDanan köcûk Kürt, şimdi bir çift ayakkabıyı bir dinara boyar olmuş.
Binalann beyaz ve krem ren-
gine alışmış. mavi denize yakın
yaşamış biri için Selahaddin'-
deki kirli san, soluk renkler.
küçük pencereli evler kasvetlı
bir hava estiriyor ortama. Otet-
ler, iyi işletilse, yırtık halılan
değiştirilse ve duvarlan bir gü-
zel boyansa bizim standartlan-
mızla en az 3 yıldız alacak gü-
zelükte. Ne ki, işletmecilik
düşman başına. Bir de resepsi-
yonda yabana dil bilenleri koy-
salar iş daha kolaylaşacak.
Allah'tan Arapça'dan Türkçe-
ye sızmış kımi kelimeler rahat-
iatıyor. Sonuç yerine netice,
topluluk yerine cemaat dedik
mı tamam, anlaşıyoruz.
36. paralel yanlışı
"Kuzey Irak". Artık hiç kimse
böyle demiyor Batı'nın yardı-
mıyla çizilen 36. paralelin kuzey
coğrafyaa için. Ancak-burada
hemen herkesin yapüğı bir yan-
hşı öğreniyoruz. "Kürt Fede-
rasyonu"' ya da bir gazetemizin
attığı başhkla "36. Paralel Dcv-
leti" doğru bir tanımlama değil.
Başka bir anlatımla. "Kürt Fe-
derasyonu"nun sınırlan batıda
Sunye, kuzeyde Türkiye. güney
ve doğuda İran'la çevrili ama
güney, alt sının 36. paralel de-
ğil. Orneğin Musul. 37. paralel-
de yer alıyor, ama Türkmenle-
rin de yaşadığı bu bölgede Arap
ağırüğı olduğu ıçm Saddam'a
bırakılmış. Karşılık olarak 36.
paralelin güneyindekı Kürt
ağırlıklı Süleymaniye ve Kifli,
35'te olduklan halde Kürtlere
venlmış.
Kuzey Iraklı Kürtler "Kürdis-
tan idealT'ni bir hayli ileri gö-
türmüşler. Bunu, mağazalarda
peynir-ekmek gibi 15-20 dinara
saülan "Büyük Kürdistan hari-
tası'ndan anlamak mümkün.
Paris'teki Kürt Enstitüsü tara-
fından 1985 yılında basnnldığı
belirtilen haritada. "4 parçalı
Kürdıstan"ın sınırlan çizilmış.
İran ve Suriye'den almayı um-
duklan topraklar bir yana,
Türkiye'de İskendenın Kör-
fezi'nin Kürdistan'a dahil edil-
mesı, buna karşın daha beride-
kı (onlara göre) Hatay'ın Su-
riye'ye verilmesi ise inanılır gibi
değil.
Benzin fiyatlan, bir bakıma
Kürt-Arap farkıru, daha doğru
bir ıfadeyle "Federasyon",
'"Bağdat" aynmını gösteriyor.
"Kürt federasyonu ha!, ben size
gösteririm" diyen Saddam Hü-
seyin'ın Kürtlere "arnıağanı!"
Öyle kötü bir armağan ki, 36.
paralelin güneyinde 40 litresi
2.5 dinara saülan benzin. Kürt
bölgesinde 100 dinar, yani kırk
kat.
Batı'da olmayan şey
Sokaklan kirli. ormanlar kış-
hk odun ıhtiyaa için çınlçıplak
bırakılmış. Yemekler kaütesiz,
az. Ancak bir şey var kı Batı'da
nesli tükenmış; insanlık. Baa
Batı hayranı. Türk gazetecilere
tepkili "demokrat politikacı-
lar!" hariç, "Kürdistan'da 12
gün. paranın bozamadığı dost-
luklar için çok elverişli." pylesi-
ne bir güzellik ki son ızlenimleri
insanm iki sayfa haberi, uydu
bağlantıh faksıyla 190 dolara
ıl.6 mılyon TL) geçen Arap
zenginin kaağına bıle aldırmı-
yor. Türkiye'de 6 ay kaldığı için
"Ekmeğinizi yedim. dostluğu-
nuzu gördüm" diyen KYB'li
Bahtiyar ile "Gardaşımsan"
deyip yatağını veren Azeri kö-
kenli Kürt Hidayet, uğurlama-
ya gözleri yaşlı geliyoriar. Son
sözleri ise öyle içten İci bu koşul-
da bu davet; pes doğrusu:
"Gelecek sefere akrabalann-
la gel. Diono'ya gideriz. Haber
ver. seni Habur'dan alınz."
Stırıyeden
ızlenımler Ha Hasekili, ha Harranl
Hafız Esad'ın şablon resimlerinden boş kalan bazı vitrinlerin yıldızı, Sibel Can olmuş.
MEHMETFARAÇ
HASEKİ - Şuriye'nin 120 bin
nüfuslu kenti Haseki, Ana-
dolu'nun geri kalmış köhne
kasabalanndan farksız. Yer yer
sosyal ve ekononuk acıdan
Harran'ın karakterisük özellık-
lerini yansıtan bu kentte sosya-
list rejimin yaptığı tek hizmet
Devlet Başkanı Hafız Esad'ı
her yerde hissetıirmek. Haseki'-
de bakkallardan evlere. kamu
binalanndan taksilere. hatta
trafık yön levhalanna değın
kentin her metrekaresi Esad'ın
şablon resimlenyle süslenmiş.
Hasekilileri Harran köylüle-
rinden ayırmak olanaksız. Gi-
yimleri, dilleri, işlen hemen
hemen aynı. Kentte valnızca
Ermeni kökenli genç kızlan
çağdaş giysiler içinde görmek
mümkün. Çok az sayıdaki ma-
ğazalarda da bu tür kızlar çalı-
şıyor. Haseki'nin geriye kalan
ışyerlen sınır ticaretinin askıya
almdığı T980"li yıllardaki köh-
nelikleriyle kalmış. İşyerlerinin
çoğu bu yüzden Anadolu'nun
küçük kasabalanndaki derme
çatma bakkallan andınyor.
Çok katlı binalann yok dene-
cek kadar az olduğu Haseki'nin
nuşmalanyla "refah düzeyı
yüksek" bır tablo çızmeye çalı-
şıyorlar.
Haseki hükümet konağı
önünde halci Hatabi Zefn'le
konuşurken. çevremizi saran
kent sakinlerinden enflasyonun
ülkemızin dış dünyadaki simge-
si halıne geldığjni anhyoruz.
250 bin lira ücret abyorlar. Bir
polis memuru "Bu parayla na-
sıl geçiniyorsunuz" sorumuza;
"Vatandaş korkuyor. Korkun-
ca da elini cebine aUyor" yanıü-
nı vererek 'yan gelirlerine' dik-
kat çekiyor.
Haseki'yi gezerken yaşamın
•Çok katiı binalann yok denecek kadar az olduğu Haseki'nin çoğu asfalttan
yoksun sokaklan başıboş bekleşen insanlarla dolu. Haseki'de polis ya da
öğretmen değilseniz, bir kamu kuruluşunda da çalışmıyorsanız, özgürlüğünüz
biraz kısıth. Ama sosyal düzeylerini yüksek göstermeyeçalışıyorlar.
çoğu asfalttan yoksun cadde ve
sokaklan başıboş bekleşen in-
sanlarla dolu. Haseki'de eğer
polis ya da öğretmen değilseniz,
bir kamu kuruluşunda da çalış-
mıyorsanız özgürlüğünüz biraz
kısıth. Çoğu küçük çiftçi olan
Hasekililer baskı ve yoksulluk-
la boğuşmalanna karşın ko-
"Türkiye pahalı. ekmek 15001ı-
ra diyen" bir Hasekılıye pej-
murde görüntülü bir pobs
memuru çıkışıyor: "Burada va-
tandaşın durumu iyi. Olan po-
lisle öğretmene oluyor."
Suriye'de polisler Türk para-
sıyla 400 bin. öğretmenler de
her metrekaresıne girmiş gö-
rüntüler dikkatimizi çekiyor.
Kent duvarlan 7 ay önce yapı-
lan devlet başkanlığı seçiminin
tek adayı Hafız Esad'ın binler-
ce portresıyle süslenmiş. Haseki
hükümet konağına gırdığimiz-
de kapının tam karşısında
Esad'ın 17 tane değişik şekilde
resminin asılı olduğunu görü-
yoruz.
Binanın tum kondorla-
nnda da aynı görüntü. Haseki
Valisi Muhammed Mustafa
Mironun 10 metrekarelik oda-
smın dört duvannda, masasın-
da, etejerinde hatta ve hatta
duvar saatinin tam ortasında
da Esad'ın fotoğrafı var. Kimi
ışıklandınlmış, kimi kabartıl-
mış. kimi de bulunduğu cisimle
bütünleşmiş fotoğraflann.
"Esad'ın fotoğrafı niye bu
kadar çok" sorusuna bir polis
memuru "El mecbur el mecbur'
diye yanıt verirken, Hasekili es-
naflannın çoğu aynı fikirde
olmadıklannı, bunu vitnnleri
ve raflannda Esada adeta dire-
nen Hülya Avşar, Sibel Can ve
îbrahım Tathses'in posterleriy-
le gösteriyorlar.
Nahcıvan da darbe
gırısımının oykusu Köylüler, Cuınhurbaşkaıı]]ğı9
nıetteıı duvaıla ördü
YtCELSEZER
NAHOVAN - Nahavan'-
daki darbe girişimı 24 Ekim
1992 tarihinde Halk Cephesı
Nahcıvan şubesi ve Ordubat
Halk Cephesi şubesi tarafmdan
gerçekleşürilmeye çalışıldı.
Halk Cephesi silahlı adamlany-
la 24 ekim günü saat 16.00 sıra-
lannda televızyon . elektrik ve
telefon idaresi binalannı ele ge-
çırerek Nahcıvan'dakı yaşamı 4
saat süreyle durdurdular. Bu
süre içinde Nahcıvan Cumhur-
başkanı Haydar Aüyev'in ilk işi
Azerbaycan Cumhurbaşkanı
Ebulfeyz Elçibey'le temas ku-
rup Halk Cephesi'nin darbe gı-
rişimının önlenmesini istemesi
oldu. Bu arada polis ve milisle-
rinin silahlanyla Cumhurbaş-
kanlığı bması önündeki büyük
alana toplanmasını. Bir kısım
halkın da gruplar halinde ışgal
edilen binalann önünde yığıl-
malannı sağlayacak çalışmalan
başlattı.
Aliyev'in görüşmeleri
Elçıbey'le yaptığı telefon gö-
rüşmelerinden sonuç alamayan
Ab'yev. Azerbaycan Meclis
Başkanı'nı arayarak şunlan
söyledi:
"Elçıbey'e söyleyın adamla-
nnı çeksın, benim adamlanm
silah kullanmayacaklar..."
Nahcıvan Cumhurbaşkanlı-
ğı bınasında bu telefon trafığı
yaşanırken, çevre köylerden ge-
İen onbınlerce Nahcıvanlı bir
saat içinde Cumhurbaşkanlığı
binası önünde etten duvar ör-
düler.Azerbaycan İçışleri Ba-
kanı tskender Hemidov'un
olaylann bir ıç savaşa dönüşe-
ceğinı anlaması. Halk Cephesi'-
nin çekilmesi yönünde emir
vermesine neden oldu.Halk
Cephesi'nın silahlı adamlan iş-
gal ettiklen binalardan çekil-
mek zorunda kaldılar.Bu sıra-
da çıkan çatkışmada 4 kışı
yaralanırken, televizyon bina-
sında da hasar meydana geldi.
Sabaha kadar nöbet
24 Ekim cumartesi gecesi
halk Haydar Abyev'in Cum-
hurbaşkanbğı Sarayı ve İçişlen
Bakanbğı binasının önünde sa-
baha kadar nöbet tutarak ge-
çirdiler. 26 Ekim günü Azer-
baycan Halk Cephesi'nden 5
kişibk bir heyet Cumhurbaşka-
nı Haydar Aliyev'le 5 saat süren
bir görüşme yaparak isteklerini
şöyle sıraladılar:
- Azerbaycan Anayasasının
Nahavan'da uygulanmasını
Nahavan Halk Şubesi Baş-
kanı Asef Guluyev. darbe gin-
şiminın altında yatan nedenlen
şöyle sırabyor:
Devktişlemiyor
"Nahavan'da halen eski ko-
münistler ış başında. Halkımız
perişan. Devlet işlemiyor. Hır-
sız. vurguncu ve rüşvetçiler bu
yönetim tarafmdan kibt nokta-
larda tutuluyor. Türkiye'den
günde 500-600 kişi geliyor.Bun-
lann yatacak yerleri yok.Huzu-
rumuzu kaçırdılar. Ahlaksızbk
aldı yürüdü. Herkes evindekıni
ahp Türkiye'de saüyor. Tür-
kiye'ye vize uygulansın. Bu
yönetim gıtmeyince Nahavan'-
da işsizbk ve pahabbk daha da
artacaktır. Seçime daha üç yıl
var. Bizim istediğımiz, bir ka-
BIP
m
TÜKSHLRN
DPHR EHMHZ
SfiTBRO
Nahcıvan Halk Cephesi'nde, Asef Guluyev'in odasındaki pano:
Bir kere yükselen bayrak, bir daha inmez. Resulzade...
ıktidardakiler kabul etsin-
- Nahavan Parlamentosu
anayasamıza ters düşen karar-
lan iptal etsin.
- Ortak bir Milli Mech's ku-
nılsun
- Aliyev, Cumhurbaşkanı
olarak değil. Nahavan Parla-
mentosu Başkanı olarak ıfade
edilsin.
- Aliyev, Türkiye, İran ve Er-
menistan'la Azerbaycan'ın ha-
beri olmadan görüşmesin.
- Türkiye ve İran'ın içişleri-
mize kanşması engellensin.
nun çıkanlsın ve seçime gidil-
sin."
Nahavan Cumhurbaşkanı
Haydar Aliyev ise, darbe girişi-
mini şu sözlerle dile getiriyor:
"Halk Cephesi'nin amacı ,
Nahavan Devletinin Başkanı
Haydar Abyev'ı yıkmak, Hay-
dar Aliyev'i indirmektır..."
Aliyev'le Cumhurbaşkanhğı
Sarayı'nda yaptığımız görüşme
gekn bir telefonla kesildi. Dışa-
n çıküğımda Azerbaycan İçış-
leri Bakanı ve Halk Cephesi
lideri İskender Hemidov'un
Bakü Havalanı'ndan Naha-
van'a hareket hab'nde oldukJa-
nnı öğrendim. 15 dakika sonra
gelen arabalanndan inen çok sa-
yıda polis ve milis, saraydan
ıçen giriyordu.
Cumhurbaşkanhğı Sarayı'-
mn önündeki alanda en az 20
bin kişi toplanmıştı. Bir mıllet-
vekili "Neler oluyor?" şekbnde-
ki sorumuza şu karşıhğı veri-
yordu:
"İskender Hemidov bozkurt-
lanyla Nahcıvan'ı işgale geb-
yor..."
Nahavan'da 24 Ekim tari-
hindeki darbe girişiminden
sonra, korkulu bir dört saat da-
ha yaşandı. Türkiye. Azerbay-
can ve Nahavan arasındaki
yoğun bir telefon trafiğinden
sonra İskender Hemidov ve
Bozkurtlan Bakü Havaalanf-
ndan aynlmak zorunda kaldılar.
Nahavan Cumhurbaşkanı
Haydar Aliyev, 28 ekim günü
yaşanan İskender Hemidov'un
Nahavan'a milisleriyle gelme
girişimini şöyle anlattı:
"27 Ekim tarihinde Halk
Cephesi'nin idaresinde olan
Azerbaycan televizyonu, yaptı-
ğı yayında şöyle denıliyordu
(Haydar Aliyev parlamentoda
aldığı bir kararla Yeltsin'den
yardım istedi ve Nahcıvan mil-
letvekilleri de bu karan ayakta
alkışladılar). Bu yayın yalan ve
kasıtlıdır. Azerbaycan'daki
Halk Cephesi'nin bir oyunu-
dur. Bugün Nahavan'da du-
rum daha da gergindır. Bir kaç
günden ben Baku'den kalkan
uçaklarla silahlı adamlar geli-
yor. Bunlar Halk Cephesi'nin
adamlandır. 27 ekim günü İs-
kender Hemidov'un silahlı
adamlanyla birbkte buraya ge-
leceğini öğrenince durumu Elçı-
bey'e telefonla bildirdim. On-
dan bir sonuç alamayınca
Azerbaycan Parlamento baş-
kanını aradım. Yaptığı girişim-
ler sonucu İskender Hemidov'-
un gelmeyecegini soyledı."
Haydar Aüyev, basın toplan-
tısından sonra parlamentoda
da bir konuşma yaptı ve sesı
mikrofonla dışandaki toplulu-
ğa da verildi.
Ertesi gün 29 ekim tarihinde
Haydar Myev'le görüştüğü-
müzde. "Yeni bır gelişmenın
olup olmadığıru" sordum. Ali-
yev.^öy le dedi:
"öğrendiğime göre, İskender
Hemidov dün Nahavan'a gele-
meyince Türkiye'deki Bozkurt-
lara demış ki (Beni buradan
Nahavan'a koymadılar. Siz
Dilucu Köprüsü'nden geçıp
Nahavan'da devleti yıkmalısı-
nız). Türkiye'deki Bozkurtlar
da bu söze razılık gostermışler-
dir. Demişler ki (Biz bunlan
yapanz).
Iğdır Valisi ile görüştüm. De-
dim ki (Bu sınırdan bunlan bu-
raya koymayın. Ankara'da
Devlet Bakanı Şerif Ercan'la
konuştum. Süleyman Bey tör-
ende idi. Onunla görüşeme-
dım. Şerif Ercan'a dedim ki
Süleyman Bey'e ve Turgut
Özal'a durumu bıldirin. İsken-
der Hemidov kendismi Azer-
baycan'da Bozkurtlann başka-
nı ilan etmiş. Türkiye'deki
Bozkurtlar Cemiyeti var ya, ya-
ni Türkeşçiler. İşte İskender
Hemidov da Bakü'de Bozkurt
Gazetesı çıkanyor. Türkeş'in
resimlerini orada veriyor. O ga-
zetede bilgi veriyor ki. (Ben
Türkeş'in işinin devamasıyım.
Turkeş'ten sonra Bozkurtlann
başkanı ben olacağım."
SAYIN DOKTOR VEECZACILAR
Santral Diabetes İnsipidus
ve
Noktürnal Enürezis
Tedavilerinde Uygulanan
MlNIRINDesmopressin 0,1 mg/ml
2.5 ml
îthal edılerek pıyasaya sunulmuştur.
RKJC^l
u ç SMmn VE TÖWET tm şu
FERRING
Ayrıntılı bilgi için lütfen firmamıza başvurunuz.
ER-KİM İlaç San. ve Tic. Ltd. Şti. Gaziumurpaşa Sok. Bimar Plaza No: 38 K. 4 D: 12
Balmumcu - 80700 Beşiktaş, İSTANBUL