02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURtYET 4 KASIM1992 ÇARŞAMBA HABERLER Möcadele temsilcisine gözaltı • İçPoBtikaServTsi- Mücadele Gazetesi Eskişehir Temsilcisi Fatma Dağlı ve Özgür-Der Eskişehir Yönetim Kurulu Başkanı Nuran Askeri gözalüna alındı. Mücadele Dergisi'nden yapılan açıklamada şöyle denildi: "Gazetemize yönelik gözaltılar bitmek bilmiyor. Hetnen neredeyse hergün merkez büromuzda ya da yurdun çeşitli bölgelerine dağılmış 18 temsilciüğimizde gözaltılar yaşaruyor. Son olarak Eskişehir Temsilcimiz Fatma Dağlı ve beraberindeki Özgür-Der Yönetim Kurulu Başkanı Nuran Askeri gözaluna alındılar. Keyfı gözaltılan protesto ediyoruz." RP'nin gensoru öneifesi reddedildi •ANKARA (Onferiyet Bönosn) - RP Grup Başkan Vekillerinin Emenistan'a yapılan buğday, yardımı nedeniyle verdiğı gensoru 86'ya karşı 224 oyla reddikü. Görüşmeler sırasında RP Gnıp Başkan Vekili Şevket Kazan, hûkümetin dış poliükaanı "Amenkan UşaklıgT'diye nitelendirirken, Dışışleri Bakanı Hıkmet Çetin Ermenistan'la ilişkide düşmanhğa dayah bir pobtika izlemekte yarar görmediklerru betirterek, "Tûrkiye pobtikasını sadece geçmişe, tarihedayanarak yapamaz" dedi. Bunun üzerine RP sıralanndan "Ya öldürûJenier" diye laf atıhnca Çetin "öldürenler kişidir, örgüttûr. Buna bakarak, bir halka düşmanbk yapümaz, bir halka küsülmez. Türkiye'de hiçbir hükümet, açızdiyene öl demez. Deseydık ecdadımızın ruhu sıziardı. Dinirnizgreği, inancımızın, islamın hoşgörüsü de buna engeldır" karşıhğını verdi. Çetin, beyecanla, sloganla, duygu sömürûsüyle dış pobtika yapılamayacağını da sözlerineekledi. ANAP'tan isffla • KARAMAN (Cumhuriyet) - Anavatan Partisi'nden seçilerek il genel meclisi daımi encümen üyesi olan Adıgüzel Ali Aşkar partisinden istifa etti. Aşkar. yaptıgı açıkiamada DYP'ye girdiğini belirterek "Daha iyi hizmet vermek için DYP'nin felsefesıne inandığımdan dolayı ANAP'tan istifa ederek DYP'ye geçtim" dedi. değerlendipmesi • GAZİANTEP (AA)- Devlet Bakanı Mehmet Batallı. l Kasım ara yerel secimlerinde DYP'nin oylannın arttığını belirterek "DYP, bu mini seçimlerden umduğunu bulmuştur" dedi. Batallı. Gaziantep'teki yerel gazetelere gönderdiği açıklamada. ANAP'ın oylannın giderek düştüğünü. milletin ANAP'tan umudunukestiğıni kaydetti. Bundan sonra yapılacak bir genel seçımdeANAP'ın tamamen siyaset sahnesinden silineceğini söyledi. Hastaneden firar • BURSA(AA)-BursaE Tipi Cezaevi'nde hükümlü bulunan bir kişı tedavi amacıyla geldiği Devlet Hastanesi'ndenfiraretti. Güvenlik kuvvetlerinin gözeteminde muayene ve tedavi için Devlet Hastanesi'ne getirilen Âziz Kösegil adlı hükümlü, hastanenin poliklinik bölümündeki kalabalıktan yararlanarakfiraretti. Yetkililer,firareden Aziz Kösegil'in yakalanması için genişçaplıarama başlatıldığını söyledıler. Akyol Yunanistan'da •ATİNA(AA)-Devlet Bakanı Türkan Ak> o], mevcut zorluklara rağmen Ne\v York'taki Kıbns görüşmelerinin başanya ulaşacağına inandığını söyledi. Akyol. Yunanistan'da yayımlanan "Etnos* gazetesine verdiği demeçte. Nevv York'taki görüşmelere ilişkin bir soru üzerine, "Ben görüşmelerin başanya ulaşacağını hissediyorum. Tabiı bu,görüşmelerin niteliği ve müzakere masasına oturanlara da bağb" cevabıru verdi. Türk-Yunan sorunlannın banşcı bir diyalogla cözümlcneceklerine inandığını da kaydetti. Başbakan, DYP'den demokratikleşmenin değişikliğe uğramadan yasalaşmasını istedi DemireFinCMUKuyansıANKARA (Cumhıriyet Bû- rosu) - Koalisyon hükümeti, ara yerel seçimlerin ardından, demokratikJeşme programının önemli bir ayağını oluşturan ve koalisyon içinde şonın olan Ce- za Muhakemeleri Usulü Kanu- nu (CMUK) için atağa geçiyor. Başbakan Süleyman Derrurel, dün DYP grubunda CMUK için ağırlık koyarak yasanın bir an önce çıkanhnası uyansında bulundu. CMUK'un, seçim propagandasında kuUandıklan "şeftaf karakol" sloganının karşılığı olduğunu belirten De- mirel, terör suçlan için de avu- kaüyla görüşme olanağı getiril- mesi gerektiğini söyledi. Derru- rel, dün akşam üzeri de konuyu SHP Genel Başkanı ve Başba- kan Yardımcısı Erdal İnönü ile görüştü. İki üder, yasanın en kısa sürede çıkanlmasını karar- laşürdılar. CMUK, Demirerin isteği üzerine dün DYP grubunda tartışıldı. Derrurel. toplantının basına açık olan başlangıç bö- lümünde, "CMUK'un bir kapı tokmağı" niteliği kazandığını belirterek, 'Tokmağı çevirince açılan kapıdan hemen demok- rasıye gecilecek gibi görünü- yor" dedi. Demirel, baa yaban- cı devlet adamlannın da görüs- melerinde CMUK'u gündeme getirdiklerine dikkat çekti. De- mirel, isim vermeden önceki gün görüştüğü Almanya Sa- vunma Bakanı Ruhe'nin de yasayı sorduğunu bildirdi ve "Yasayı soruyorlar ama içini bilmiyorlar" dıye konuştu. DYP grup toplannsının bası- na kapalı olarak yapılan bölü- münde, önce Adalet Komisyo- nu Başkanvekili Adana Millet- vekili Yalçın öğûtcan, yasa hakkında aynntıb bilgi verdi. öğütcan, DYP milletvekilleri- nin yasayla ilgili sonılannı da Başbakandan Yılmaz'a: Sıkletimdeğilsin ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Süleyman Demirel, koa- lisyonun ara yerel seçimlerden yara aîmadan çıktığını bildirerek, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın, " I993'de başbakanım" sözlerini "I993'te başbakan olabilirsiniz ama ama 23 nisan başbakanı olursunuz" diye yanıtladı. Demirel, dün DYP TBMM grubsunda seçim sonuç- lannı değeriendirirken ANAP Genel Başkanı Yılmaz'ın yıprandığını şa- vundu. Demirel şöyle konuştu: İstanbul 6-0 derken 2 geçmiş eline. I993'te başbakanım diye meydaniarda. tablalarda kül bırakmadı. 1993"te başbakan olabilirnsiniz ama, 23 nisan başbakanı olursunuz. Bir er- ken emeklilik kanunu çıkardık. 20 yılını dolduran kadınlar ile 25 yılını dolduran erkeklerin yaşına baküma- dan emekli edilmeleri için. Bu ka- nuna bir madde daha ekleyerek, bir erken emeklilik hali daha koyun ka- nuna. Demirel'in. Yılmaz ile ilgili sözleri grupta DYP milletvekillerinin alkış ve kahkahalan ile karşılandı. Demirel, alkışlar arasında, seçim propagandası sırasında, Yılmaz'ın rüştüünü ispat etmesini istediklerini de anımsatarak, " onlar benim sikletim değü" dedi. yanıtladı. Grupta, özellikle, CMUK karşı tavrrlan ve SHP ile ortaklığı eleştirmeleri nede- niyle "Şahinler" olarak tanım- lanan milletvekillerinin yasayla ilgili çeşitli sorulan gündeme getirdikleri öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, bu grup içinde yer alan milletvekillerinden Baki Tuğ, Bedretün Dalan, Necmi Hoşver ve Tunç Bilget sorular yönelterek, yasa konusundaki kaygılannı sergiledifcr. Tuğ, SHP'nin CMUK'u "Bati'ya şi- rin görünmek için çıkannak is- tediğıni" öne sürdü. Bu arada. grupta gündem dışı konuşma için söz isteyen Dalan, konuş- ma olanağı bulamadı. Toplan- üyı yöneten grup başkanvekili Bekir Sami Daçe, daha sonra Dalan'la görüşerek ilk grup toplantısında söz vereceğini bil- dirdi. Eleşürilerin ardından kürsü- ye gelen Demirel, uzun bir ko- nuşma yaptı ve CMUK'un geciktirilmeden mutlaka çıkan- lacağmı söyledi. Kimsenin de- mokratikleşmeyi başka ülkele- demokratikleşmeyi kendi ülke- miz, kendi insanımız için istiyo- ruz" dedi. Değişen dünya ko- şullannda baa şeylere karşı çıkmanın mümkün olmadığını belirten Demirel, şu görüşleri dile getirdi: "CMUK'daki düzenlemeler, kendi insanınuzı rahatlatmak için gerekli. Biz meydanlarda 'şeflFaf karakol' diyerek geldik. Şeffaf karakol CMUK'tur. Bu yasa ile şeffaf karakolu gerçek- leştireceğiz. Hukukta töhmet altında kalan, suçsuz olduğunu kanıtlamak durumunda degil. Hakkında bir iddiada bulunu- luyorsa, iddiayı yapan bunun kanıtlannı da ortaya koymab. Vatandaş, sonunda suçsuz ol- duğu anlaşılmcaya kadar, başı- na geleceklerden kaygı duyu- yor. Bu kaygıyı ortadan kaldır- malıyız. Bunu kaldırmanın yolu da, töhmet altında bırakı- lan kişinin avukatıyla görüşme- sidir. Ama baa suçlariçin bunu getirip 'teröristüY diyerek, ba- zılan için getırmemek olmaz. Hukukta, hak arama yolunda re şirin görünmek için istemedi- ayınm olmaz. ğini belirten Demirel, "Biz, Gözaltı süreleri gelişen dün- yada 48 saat ise, bizim de bun- dan başkasını uygulamamız mümkün değil. Buna kimse karşı çıkamaz. İçinde bulundu- ğumuz koşullar ve uluslararası normlar dıkkate alınarak, bun- lan düzenlemek zorundayız. Bu süre içinde kime ne isnat edi- liyorsa, delüleri ortaya konma- h." Demirel, CMUK'un yalnız- ca SHP'nin değil hûkümetin yasası olduğunu da bildirdi. Konuşması özellikle "şahinler" larafından suskunlukla izlenen Demirel, DYP milletvekillerin- den CMUK'un önümüzdeki hafta salı günü yapılacak grup toplantısında aynntıh bir bi- çimde tartışılmasıru istedi. Demirel, tartışmaya haarlan- malan için milletvekillerine ya- sa metni ile değişiklik önergele- rinin dağıtılması talimatı verdi. CMUK'un koalisyon proto- kolünde ve hükümet progra- mında yer aklığını da vurgula- yan Demirel, "Bu yasayı mutla- ka çıkartacağız. Eğer bu yasayı çıkartmazsak, kimseye bir şey söyleyemeyiz. Inanıbrlığımızı, güvenibrbğimizi zedeleriz. Her GÜNEYDOĞU'DAN İZLENİMLER KorkununveölîhnünadıUFUKTEKtN NUSAYBİN / CİZRE - 21 ekim sabahı Kıaltepe çıkışı. Saat 04.30. Ortalık zifıri ka- ranhk. Şoför. 30 kadar yolcusu bulunan otobüsü İpek Yolu- nun sağına çekip park ediyo; Ayru yerde başka otobüsler d^ var. I saat 15 dakika sürecek bir bekleyiş başlıyor. Güneş doğar doğmaz Nusaybin, Cizre yönü- ne hareket ediyoruz. Bekleyişi- mizin nedenini aslında herkes biliyor, ama yine de şpforden duymak istiyoruz. "Hiç gelme- diniz mi bu bölgeye?" diyerek sürdürüyor konuşmasını: '"Karanlıkta yolun ilerideki bölümü çok tehbkeli. Her an bir pusu olabibr, çok tehlikelidir. Kurşunun nereden, kimden ge- leceğini bilemezsin." Aslında "kelle koltukta yol- culuk" yaptığımızı daha Ada- na"dan hareket ettiğimizde his- setmeye başlamışük. Hiç kimse- nin birbirleriyle sohbete başla- maması, doğrusu hayra alamet değildi. Konuşanlar da birbirle- rinı önceden tanıvan kişilerdi ve fısıldayarak iletişim kuruyor- lardı. Çok değil, birkaç yıl önce Güneydoğu'ya giden otobüsler- de "ınsan haklan" ve "Kürt so- runu" tartışılırdı. Sessizbk, "te- rör korkusu"nun ulaştığı boyu- tun ipucuydu, öyle anlaşıhyor- du. Nusaybin'e varmadan biraz önce güvenlik güçlerinin ilk ba- rikatı. sıkı kimlik ve bagaj kont- rolü anlambydı. Artık gelmiştik. Yolun her üç-beş kilometresin- de kariyerler, askeri araçlar vardı. Nusaybin'i Batı ve Doğu girişlerinde sarmalayan tank- lann sayısında azabna vardı. 1.5 ay öncesine göre. 15 dakika sonra, bu kez sivil polislerin barikatına takılıyoruz. En ön sırada. şpförün hemen ar- kasında oturan blucinli genç kız. dikkatlerini çekiyor polislerin, "Ne işin var, kimsin. neden gel- LLAŞIM BÜ\ ÜK DERT- Gerek Gfineydoğu Anadolu bölgesinde gerekse Kuzey Jrak'ta en büyük dert ulaşun. Güneydoğu'da bir yerİeşim yerinden diğerine girmek için gündüz saatlerini seçen yurttaşlar, hava karardıktan sonra evlerinc çekiüyoriar. (Fotoğraf: UFUK TEKİN) yerde bunu karşımıza çıkanr- lar" diye konuştu. Demirel, DYP milletvekille- rini, CMUK'u grupta tartıştık- tan sonra, mecb'ste görüşülür- ken engellememeleri için de uyararak, "Yasayı, burada eni- ne boyuna tartışın. Kaygı duy- duğunuz, karşı çıktığnuz noİc- talan belirleyin, olgunlaştınn. Burada her şey konuşulsun. Ama, sonradan genel kurulda görüşülürken, önerge falan ve- ribnesin" diye konuştu. DemireTin bu konuşmasın- dan sonra, grup toplantısı dağı- lırken. CMUK ile ilgili eleştiri- lerde bulunan 'şahinler'in ara- lannda mınldandıklan bildiril- di. Bir süredir DYP içinde muhalefetiyle dıkkatı çeken Bedrettin Dalan'ın ise, Demi- rerin "yasayı sab günü tartışın" sözleri için, yanındakilere, "Bu yaklaşımla sab günü tartışmaya da gerek yok" diye yakındığı ögrenikli. Demirel, akşam üzeri de ko- nuyu koabsyon ortağı SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardmıası Erdal İnönü ile gö- rüştü. İnönü'nün Başbakan- bk'taki odasında yapılan ve yanm saate yakın sûren görüş- mede, Demirel'in, DYP gru- bunda CMUK konusunda yaptıgı konuşmayı anlatüğı öğ- renildı. İki liderin, yasanm bir an önce çıkanlmasını kararlaş- ürdıklan beb'rtildi. Demirel ve İnönü arasında vanlan uzlaş- maya göre, CMUK önümüz- deki hafta sab günü DYP gnı- bunda tarüşıldıktan sonra, konu iki parti yöneticileri ara- sında görüşülecek. Bu görüş- mede yasanın ne şekılde çıkaca- ğı kesinük kazanacak ve yasa genel kurulda öncelikk görüşü- lecek. Tutukluluk ve gözaltı sürele- rini azaltan, ilk sorgu aşamasın- -da da avukatla görüşme olana- ğı sağlayan CMUK, koalisyo- nun başağnsı durumuna gelmişti. Yargıda reform ola- rak nitelenen yasa, gecen yıl koabsypn ortaklan arasındaki uzlaşma ile koalisyon protoko- lü ve hükümet programına uy- gun olarak çıkanlmış, ancak Çankaya'dan geri_ dönmuştü. Cumhurbaşkanı Özal yasayı veto ederken terör suçlannın kapsam dışına bırakılmasını is- temişti. Hükümet ortaklan ara- smda tartışmalarda yasanın TBMM'de ikinci kez görüşül- mesi aşamasında veto gerekçe- lerine bağh olarak ortaya çık- mışü. DYP içinden bir grup millet- vekilinin basürması üzerine DYP'bler DGM kapsamındaki suçlann yasadan yararlanma- ması için değişiklik yoluna git- mişlerdi. CMUK üzenndeki anlaşmazbk koabsyon için za- man zaman kriz noktasına ge- lirken iki partinin yöneticileri arasında yapılan görüşmelerle ortak ço'züm yoUan arandı. Son olarak, yasa Adalet Ko- misyonu'nda yeniden görüşü- lürken DYP ve SHP'liler ayn ayn önergeler vermişlerdi. din, ne iş yapıyorsun?" sorulan öylesine peşpeşe ki, kız durak- sayarak, seçerek vanıt vermeye çaİışnor. "Sen gel" diyorlar genç kıza. Beş dakika sonra içle- rinde en iri kıyım olanı otobüsc geliyor tekrar. "Sen" diye eüyle işaret etu'ği bir yolcuya. "Fazla merakbsın, gel bakalım" diyor. "Suçu?" ne olup bittiğine biraz daha yakından tanık olma ça- bası olan yolcuyu da abyor po- lisler. Otobüs, 2 eksik yolcuyla devam etmek zorunda kalıyor yoluna. Cizre garajı 08.00. Oto- matik silahlı 3 polis, sırtlannı duvara vermiş çay içiyor. Elleri, emniyet kapağı acılmış silah- lann tetiğinde geziyor. 31 ekim cumartesi 21.30. İn cin top oynuyor Habur'da. San- ki Türk tanklan gecmemiş köp- rüden. Şoför Mesud, cebimizde- ki son paraya raa olup müthiş bir hız yaparak Cizre'ye götürü- yor bizi. Hac konaklama merke- zi ile ana caddesinde tek bir canlının gezinmediği Silopi, bi- rer birer geride kalıyor. Yüreği ağzında olan artık sa- dece şotor Mesud değil. Cizre'- ye. gazetecilerin kaldığı Kado- oğlu Otel'e ulaşmak için "bas" diyorum: sürat 150 kilometre ci- vannda. Birden müthiş bir ışık huzmesi, arada yanıp sönerek üzerimize geliyor. "Dur"mamızı isteyen birileri var. Işığa doğru yasaşladığjmızda üç panzerin etrafımızı sardığını fark ediyo- ruz. Ellerimiz havada, söyledik- lerine harfiyen uyarak arabadan dışan çıkıyoruz. Gerçek, basın kartını gösterdikten sonra an- laşıhyor. Arabayı stepne tak- mak için durdurduğumuz yer. Suriye ile sınır çizen Dicle nehri- nin 150 metre berisindeymiş. Sınır nöbetcisi jandarmalar "şüp- heli şahıslar" diye ihbar etmiş bizi. Cç panzerin operasyon ne- deni oluşumuz bu yüzdenmiş... 1 kasım pazar. Otobüsümüzü Nusaybin Kızıltepe arasında durduran komutan hırsla bağınyor şpföre: "Bu ikinci ih- tanm, neden takmadın." Şoför, rica minnet üçûncüsünde tak- maya söz vererek yakayı sıyınyor. Uyan kesin: üçûncü- sünde de takmamış olursa oto- büs sökülecek, yolcular gönde- rilmeyecek... Muavın. "Kaptan söz verdi, ama takamayız" diyor ve ekliyor: PKKIılar Türk Bay- rağı'na tahammülsüz, otobüsü yakabilirler." Otobüs. "tehlikeb bölge"yi geride bırakıp Gaziantep'e 1.5 saat uzakhkta mola veriyor. "Ga- zeteci misıniz?" sorusuyla yana- şan Kululu (Konya) kamyon şoförünün "emniyet sübabı for- mülü" ise, nereden geçtiğimizi bir daha vurguluyor. Işte Gü- neydoğu gerçeği: "Son 1 yıldır bölgeye mal geti- ren kamyoncular TR (Türk) ya- zan işaretleri söküyor. PKK bo- zuluyormuş. Ne olur ne olmaz!" Elazığ Cezaevi Açlıkgrevî 33. gününde ŞERAFETTTN ÖZCAN ELAZIĞ - Çoğunluğunu Diyarbakır DGM tutuklu- lannın oluşturduğu 300 kadar siyasi tutuklunun, arkadaşlan Abdullatif Taze'nın, Elazığ Cezaevi'nden tekrar emniyete sorguya alınmasıyla 2 Ekim 1992 günü dönüşümlü olarak başlatmış olduklan açlık gre- vi. 33. gününe girdi. Buca Cezaevi'nde anlaşma sağlanmasının ardından aynı şartlann kendılerine de uygu- lanacağını varsayarak anlaş- manın ardından bıraktıklan açlık grevini 2 gün aradan sonra bir değişiklik ol- madığını görünce tekrar baş- lattılar. METROPOL Dünkü olaylarda bir kişi ağır yaralandı. 184 kişi gözaltında. Üç kîşi kayıp Iğclu'da Azeri-Kürt çatışıııası• Iğdır'da Kürt-Azeri gerginliği giderek tırmanıyor. Zülfikar Köyü'nde bir Azeri'nin evinin silahla taranması sonucu bir kişi ağır yaralandı. Kentte okullar bir gün süreyle tatil edildi. lan'ın resimleriyle belediye binası önüne kadar yürüyüp "Kuzey Irak operasyo- nu"nu protesto etmelernle başlayan olaylar bir kişinin ölümüne, 2'sı polis 13 kişinin de yaralanmasına neden olmuş- tu. Olaylar sonrasında 3 kişinin kaybol- duğu öne sürüldü. Iğdır Valısi Erdoğan İzgi "Olaylann Azeri-Kürt çatışmasına neden olmaması için gerekli önlemi alı- yoruz" dedi. Valilik şehir merkezinde ilk ve ona dereceli okullarda öğrenime bir gün ara verildi. Bu okullarda öğrenime bugün yeniden haşlanacak. Iğdır'da iki gündür devam eden olaylarda 200'e KENAN BİLİZ/AZER LINSAL IĞDIR- Kentte .Azeri-Kürt çatışması hızla tırmanıyor. "Duruldu" denilen olaylar sonrasında önceki gece de Zülfi- kar köyünde Azeri bir yurttaşın evi silah- la taranırken. Hanımbacı Aksu isimli kadın ağır yaralandı. Kentte ilk ve orta dereceli okullar bir gün tatil edildi. Gö- zaltına alınanlann sayısı I84'e çıktı. Olaylarda 3 kişinin de kayıp olduğu öne sürüldü. Kentte önceki gün bir grubun PKK bayraklan ve PKK lideri Abdullah Öca- yakın işyeri ile 300 dolayında araç tahrip edildi. Öte yandan Zülfikar köyünde Azeri olduğu bclirtilen İshak Aksu'nun evi önceki akşam kimliği belirsiz kişilerce silaha tarandı. Olayda Harumbaa Aksu (55) ağır biçimde yaralandı. Bu arada önceki günkü olavlarda ha- yatını kaybeden Mehmet Sıddık Çak isimli yurttaşın PKK'lı Ahmet Keskin'in köyü olan Yukan Çamurlu'dan olduğu belirlendi. Çak'm cenazesi dün güvenlik güçlen tarafından Erzurum'dan yola çıkanldı. Çak'ın cenazesi Iğdır'a sokul- madan köyünde toprağa verildi. Cena- zeyi almak için dün kente gelen bir grup ise Hasanhan köyü yakınlannda durdu- rularak gözaltına alındı. Kent merkezinde olaylara yol acan gösteriler sırasında kalabalığın üzerine Azeri ülkücüler tarafından ateş açıldığı iddialan tartışılıyor. Dükkanından ateş açıldığı iddia edilen kuyumcu Eyüp Ak- su, "Olaylan görür görmcz dü'kkanımı kapatıp, kepenkleri indirerek evc gittim. Kapalı dükkandan nasıl ateşedılır?" der- ken, MÇP Iğdır İl Başkanı Yaver Cnsal da ülkücülerin olaylara kanştığı yolunda çıkarılan haberlerin asılsız olduğunu öne sürdü. Kentte meydana gelen olaylan si- yasi parti il başkanlan da kınadı. Refah Partisi İl Başkanı Vahap Akar. "Bu du- ruma bir grup fanatik yol açu" derken, SHP İl Başkanı İlhan Zor. "Umanz bun- dan sonra başka olav olmaz. Aksi halde çok kan dökülür" dedi. HEP İl Başkanı Ali Alagöz'ün evinde gözhapsinde tutul- duğu belirlendi. Alagöz'ün evi panzerler ve güvenlik güçlerince sanlmış durumda. ATİLLA DORSAY Shovv TV, Refah Partisi'ne mi Çalışıyop? Kadının göğüsleri sahiden güzel. Tüm ekranı işgal edi- yor. Adam da çam yarması, Amerikan yakışıklısı. Kadın, otel köşelerinde, kapandıkları odanın "mahremiyeti" için- de adama el peşrevine girişmekten, eliyle pantolonunun fermuarıyla Qynamaktan da kaçınmıyor. Ohhh, ne ala!.. Mercimek fırına verilmiş, iki güzel insan kendilerini bir muhabbete kaptırmışlar ki sorma gitsin!.. Ne var ki bu görüntüler, onları kimselerin göremeyeceği özel odalarında değil, sizin, etraftan el ayakçekilipç'oluk- çocuk yattıktan sonra videoya koyup izleyebileceğiniz bir "erotik" kasette de değil, geceyarısında sonra yalnız be- karlara ev servisi veren kablolu-kablosuz bir TV yayınında da değil, sizin geneide aile boyu, ekran başında olduğu- nuz saatte ve kamuya dönük bir özel TV kanalında yayım- lanıyor. Geçen pazar akşamı Shovv'da gösterilen "Nefes Nefese" adlı filmi kastediyorum. Sınemasal değeri tartışılır, ama erotik düzeyi tartışılmaz bu filmi izlerken, kaçınılmaz biçimde araya karışan seçim haberleri de sü- rekli çağrışımlar yapıp durdu. Ve ikisi arasında pek net ve pek açık olmasa da bir bağlantı kurmaktan kendimi ala- madım. Kamuya açık kanallarda ve erken saatlerde erotik film- ler yayımlanması beni rahatsız ediyor mu? Doğrusu ço- cuklarım açısından ediyor. Seyretsin keratalar, hayatın gerçeklerinı öğrensinler diyeceğim... Ama bunu bizimle burun burunayken yapmaları, böylece ailecek "yüz-göz olmamız" herhalde gerekmiyor. Bu konuda tutucu deği- lim, gerici hiç değilim. Ama bizden çok daha ilerideki sa- nayi veya sanayi-ötesi toplumlarına ve onlann kamuya dönük TV alanında koyduklart kesin ve katı kurallara ve sınırlamalara bakıyorum da, kendi tavrımı yanlış bulmu- yorum. Yanlışlık, herhalde başka yerde... Ve bu yanlışlık, benim gibi temelde "ilerici", temelde "li- beral" (tüm bu sözcükleri elbette ihtiyatla kullanıyorum) bir vatandaşta bile böyle tepki uyandırdığına göre yaşam ilkelerı ve ınançları, değer ve ahlak ölçüleri farklı kesim- lerde kimbilir nasıl yankılar, giderek sarsıntılar oluşturu- yordur!.. Türkiye'nin kitle iletişim alanının, birden ve çok ani biçimde erotizme açılmasının bu ülkede yarattığı tepki- yi ne zaman ciddiye alacağız? Namazında niyazında, dini- ne imanına bağlı geniş bir kesimin, sırf kanal değiştirirken bile karşılaşabileceği açık-saçık görüntülere böylesine serbestçe izin vermemiz, yineleyeyim, kamuya ait olan ve kamusal kaygılarla düzenlenmesi gereken görsel-işitsel alanı böylesine küçük kar, hırs, izlenme oranı vb. hesap- larına kurban etmemiz daha ne kadar sürecek? 1 Kasım secimlerinde, çok başka şeylerin yanında, gör- sel-işitsel alandaki bu açılma, bu "kirlenme" de etkili oldu bence... Kendilerince "yüzkızartıcı" olan bu görüntülerle akşam yemeğinde karşılaşmaktan gına getiren bir*"ses- siz çoğunluk ", istanbul'a göç etmiş olsa bile kendi öz de- ğerlerini, kırsal kesim ölçütlerini, "taşra ahlakı"nı en de- ğerli bir hazine gibi yanlarında sarıp sarmalamış olarak getiren en geniş bir kesim, bu tepkilerini seçim sandıkları- na yansıttılar. Ve Refah Partisi'nin "beklenmedik" olduğu soylenen istanbul zaferinde, bu olay da kendi ölçüsünde "etkili oldu. Vatandaşı karşımıza almayalım. Bir toplumun en zor değişir kavramlarından, en saygı gösterilmesi gereken öz niteliklerinden biri olan ahlak sorununu küçümsemeye- lim. Kafası belden aşağı çalışan bir kesimi küçük ekrana daha çok baktırmak için bu milletin yerleşik ahlak değerle- riyle, oturmuş namus kavramlanyla, aileye yönelik şok edici görüntüler aracılığıyla oynamayalım. Yoksa liberal ANAP, sosyal demokrat SHP veya "baba" Demirel bile kendi seçmenlerini, giderek ahlak konuları- nda tutucu, muhafazakar; ekonomik konularda ise isyana, tartışmacı ve ulusalcı bir kafa yapısını sürdüren RP ka- nadına kaptırmaktan kaçınamayacak. Görsel alandaki kir- lenme, bu konuda tek kararlı ve ısrarlı protestoyu sürdü- ren cepheye yaramayı sürdürecek. Shovv TV'nin yayın po- litikası, gitgide RP'cilerin ekmeğine yağ sürecek. Bizden söylemesi... HEP Gaziantep îl Başkanı'na suikast Sırrı Sakık'm agabeyı olduruldu GAZİANTEP (AA)-Halkın Emek Partisi Muş Milletvekib Sım Sakık'ın ağabeyi Abdül- semed Sakık dün •uğradığı si- lahb bir saldın sonucu Gazian- tep'te öldürüldü. Abdülsemed Sakık Gaziantep HEP İl Baş- kanı'ydı. Gaziantep kent merkezinde Karagöz Caddesi'nde yürüyen Abdülsemed Sakık'a 16 ya da 17 yaşlannda_olduğu sanılan bir saldırgan. İş Bankası Mer- kez Şubesi yakınında, arkasm- dan yaklaşarak ateş etti. Sa- kık. kafasına isabet eden 5 kurşun yarasıyla olay yerinde yaşamını yitirdi. fhracatçılık yapan 9 çocuk babası Gaziantep HEP İl Baş- kan] Abdülsemed Sakık'ı vu- ran ve olaydan sonra kaçan siyah elbiseli, uzun boylu sal- dırgarun kimliğinin bebrlene- mediği acıklandı. Emniyet yetkilıleri, katiün kimliğinin belirlenmesi ve yakalanması için kentte geniş çapta operas- yon başlattıklannı söylediler. Bu arada görgü tanıklan ise saldırganın 20 yaşlannda ve 1.60 metre boyunda olduğunu, gri yelek ve kot pantolon giydi- ğini söylediler. . Abdülsemed Sakık'ın kar- deşı Pınar Sakık da Vedat Aydın'ın öklürüfanesinden sonra kapısının zorla acılmak istendiğini ve birçok kez tehdit edildiğİni söyledi. Gözaltındakayıplara tanıklar gösterildi İstanbul Haber Senisi - Polis tarafından gözaltına alındık- tan sonra kaybolduklan iddia edilen Tuğrul Özbek ve Ayhan Efeoğlu'ndan yaklaşık 25 gün- dür haber alınamıyor. Bir grup avukat dün İstanbul Adliyesi"- nde vaptıklan basın açıklama- sında. Ayhan Efeoğlu ve Tuğ- rul Özbek'in gözaltında olduk- lannı doğrulayan tanıklann olduğunu belirtti. Halkın Hukuk Bürosu Avu- katlan adına yapılan yazılı ba- sın açıklamasını avukat L'lu- tan Gün okudu. Gözaltında kaybolduklan iddia edilenle- rin yakınlannın da katıldığı basın açıklamasında. Ayhan Efeoğlu'dan 6 ekim, Tuğrul Özbek'ten de 10 ekim tarihin- den bu yana haber alınamadığı vurgulandı. Ayhan Efeoğlu'- nun polis tarafından gözaltın- da tutulduğunun. Sağmalcılar Cezaevi'nde bulunan Hacer Ankan'dan gelen birmektupla da doğrulandığı belirtildi. Ulukan'ın mektubu şöyle: "Ben29eylül-12ekim 1992 tarihleri arasında İstanbul Si- yasi şubesinde gözaltında tu- tuldum. 6 ekim günü şubede saat 18.00-19.00 arasında yeni gözaltına alınan birisi için se- vinç vardı. 8 ekimde bana Ay- han Efeoğlu'nun fotoğrafını gösteren pobs 'Aslan bu mu?' diye sordu. Ben, bu değil de- dim. Bir gün sonra fotoğrafı tekrar göstererek "Aslan bu mu?' diye sordular, ben yine, bu değil dedim. 'Niye yalan söylüyorsun Ayhan elimizde. Çözüldü. Aslan olduğunu iti- raf etu. Sen niye kabullenmi- yorsun?' dediler." Yine cezaevinde bulunan Ali Tekin, Şengül Mert, Zey- nep Güngörmez de, el yazıla- nyla yazdıklan mektupta, Tuğrul Özbek'in kendilerinin gözaltına alındığı sıralarda ya- kalandığını ve emniyette ken- dilerine Özbek'in fotoğraflan- nın gösterildiği belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle