Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURtYET 4 KASIM1992 ÇARŞAMBA
HABERLER
Möcadele
temsilcisine
gözaltı
• İçPoBtikaServTsi-
Mücadele Gazetesi Eskişehir
Temsilcisi Fatma Dağlı ve
Özgür-Der Eskişehir
Yönetim Kurulu Başkanı
Nuran Askeri gözalüna
alındı. Mücadele
Dergisi'nden yapılan
açıklamada şöyle denildi:
"Gazetemize yönelik
gözaltılar bitmek bilmiyor.
Hetnen neredeyse hergün
merkez büromuzda ya da
yurdun çeşitli bölgelerine
dağılmış 18 temsilciüğimizde
gözaltılar yaşaruyor. Son
olarak Eskişehir Temsilcimiz
Fatma Dağlı ve
beraberindeki Özgür-Der
Yönetim Kurulu Başkanı
Nuran Askeri gözaluna
alındılar. Keyfı gözaltılan
protesto ediyoruz."
RP'nin gensoru
öneifesi
reddedildi
•ANKARA (Onferiyet
Bönosn) - RP Grup Başkan
Vekillerinin Emenistan'a
yapılan buğday, yardımı
nedeniyle verdiğı gensoru
86'ya karşı 224 oyla reddikü.
Görüşmeler sırasında RP
Gnıp Başkan Vekili Şevket
Kazan, hûkümetin dış
poliükaanı "Amenkan
UşaklıgT'diye
nitelendirirken, Dışışleri
Bakanı Hıkmet Çetin
Ermenistan'la ilişkide
düşmanhğa dayah bir
pobtika izlemekte yarar
görmediklerru betirterek,
"Tûrkiye pobtikasını sadece
geçmişe, tarihedayanarak
yapamaz" dedi. Bunun
üzerine RP sıralanndan "Ya
öldürûJenier" diye laf atıhnca
Çetin "öldürenler kişidir,
örgüttûr. Buna bakarak, bir
halka düşmanbk yapümaz,
bir halka küsülmez.
Türkiye'de hiçbir hükümet,
açızdiyene öl demez.
Deseydık ecdadımızın ruhu
sıziardı. Dinirnizgreği,
inancımızın, islamın
hoşgörüsü de buna engeldır"
karşıhğını verdi. Çetin,
beyecanla, sloganla, duygu
sömürûsüyle dış pobtika
yapılamayacağını da
sözlerineekledi.
ANAP'tan isffla
• KARAMAN
(Cumhuriyet) - Anavatan
Partisi'nden seçilerek il genel
meclisi daımi encümen üyesi
olan Adıgüzel Ali Aşkar
partisinden istifa etti. Aşkar.
yaptıgı açıkiamada DYP'ye
girdiğini belirterek "Daha iyi
hizmet vermek için DYP'nin
felsefesıne inandığımdan
dolayı ANAP'tan istifa
ederek DYP'ye geçtim" dedi.
değerlendipmesi
• GAZİANTEP (AA)-
Devlet Bakanı Mehmet
Batallı. l Kasım ara yerel
secimlerinde DYP'nin
oylannın arttığını belirterek
"DYP, bu mini seçimlerden
umduğunu bulmuştur" dedi.
Batallı. Gaziantep'teki yerel
gazetelere gönderdiği
açıklamada. ANAP'ın
oylannın giderek düştüğünü.
milletin ANAP'tan
umudunukestiğıni kaydetti.
Bundan sonra yapılacak bir
genel seçımdeANAP'ın
tamamen siyaset
sahnesinden silineceğini
söyledi.
Hastaneden firar
• BURSA(AA)-BursaE
Tipi Cezaevi'nde hükümlü
bulunan bir kişı tedavi
amacıyla geldiği Devlet
Hastanesi'ndenfiraretti.
Güvenlik kuvvetlerinin
gözeteminde muayene ve
tedavi için Devlet
Hastanesi'ne getirilen Âziz
Kösegil adlı hükümlü,
hastanenin poliklinik
bölümündeki kalabalıktan
yararlanarakfiraretti.
Yetkililer,firareden Aziz
Kösegil'in yakalanması için
genişçaplıarama
başlatıldığını söyledıler.
Akyol
Yunanistan'da
•ATİNA(AA)-Devlet
Bakanı Türkan Ak> o],
mevcut zorluklara rağmen
Ne\v York'taki Kıbns
görüşmelerinin başanya
ulaşacağına inandığını söyledi.
Akyol. Yunanistan'da
yayımlanan "Etnos* gazetesine
verdiği demeçte. Nevv
York'taki görüşmelere ilişkin
bir soru üzerine, "Ben
görüşmelerin başanya
ulaşacağını hissediyorum.
Tabiı bu,görüşmelerin niteliği
ve müzakere masasına
oturanlara da bağb" cevabıru
verdi. Türk-Yunan
sorunlannın banşcı bir
diyalogla cözümlcneceklerine
inandığını da kaydetti.
Başbakan, DYP'den demokratikleşmenin değişikliğe uğramadan yasalaşmasını istedi
DemireFinCMUKuyansıANKARA (Cumhıriyet Bû-
rosu) - Koalisyon hükümeti,
ara yerel seçimlerin ardından,
demokratikJeşme programının
önemli bir ayağını oluşturan ve
koalisyon içinde şonın olan Ce-
za Muhakemeleri Usulü Kanu-
nu (CMUK) için atağa geçiyor.
Başbakan Süleyman Derrurel,
dün DYP grubunda CMUK
için ağırlık koyarak yasanın bir
an önce çıkanhnası uyansında
bulundu. CMUK'un, seçim
propagandasında kuUandıklan
"şeftaf karakol" sloganının
karşılığı olduğunu belirten De-
mirel, terör suçlan için de avu-
kaüyla görüşme olanağı getiril-
mesi gerektiğini söyledi. Derru-
rel, dün akşam üzeri de konuyu
SHP Genel Başkanı ve Başba-
kan Yardımcısı Erdal İnönü ile
görüştü. İki üder, yasanın en
kısa sürede çıkanlmasını karar-
laşürdılar.
CMUK, Demirerin isteği
üzerine dün DYP grubunda
tartışıldı. Derrurel. toplantının
basına açık olan başlangıç bö-
lümünde, "CMUK'un bir kapı
tokmağı" niteliği kazandığını
belirterek, 'Tokmağı çevirince
açılan kapıdan hemen demok-
rasıye gecilecek gibi görünü-
yor" dedi. Demirel, baa yaban-
cı devlet adamlannın da görüs-
melerinde CMUK'u gündeme
getirdiklerine dikkat çekti. De-
mirel, isim vermeden önceki
gün görüştüğü Almanya Sa-
vunma Bakanı Ruhe'nin de
yasayı sorduğunu bildirdi ve
"Yasayı soruyorlar ama içini
bilmiyorlar" dıye konuştu.
DYP grup toplannsının bası-
na kapalı olarak yapılan bölü-
münde, önce Adalet Komisyo-
nu Başkanvekili Adana Millet-
vekili Yalçın öğûtcan, yasa
hakkında aynntıb bilgi verdi.
öğütcan, DYP milletvekilleri-
nin yasayla ilgili sonılannı da
Başbakandan Yılmaz'a: Sıkletimdeğilsin
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Başbakan Süleyman Demirel, koa-
lisyonun ara yerel seçimlerden yara
aîmadan çıktığını bildirerek, ANAP
Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın, "
I993'de başbakanım" sözlerini
"I993'te başbakan olabilirsiniz ama
ama 23 nisan başbakanı olursunuz"
diye yanıtladı. Demirel, dün DYP
TBMM grubsunda seçim sonuç-
lannı değeriendirirken ANAP Genel
Başkanı Yılmaz'ın yıprandığını şa-
vundu. Demirel şöyle konuştu: İstanbul 6-0
derken 2 geçmiş eline. I993'te başbakanım
diye meydaniarda. tablalarda kül bırakmadı.
1993"te başbakan olabilirnsiniz ama,
23 nisan başbakanı olursunuz. Bir er-
ken emeklilik kanunu çıkardık. 20
yılını dolduran kadınlar ile 25 yılını
dolduran erkeklerin yaşına baküma-
dan emekli edilmeleri için. Bu ka-
nuna bir madde daha ekleyerek, bir
erken emeklilik hali daha koyun ka-
nuna. Demirel'in. Yılmaz ile ilgili
sözleri grupta DYP milletvekillerinin
alkış ve kahkahalan ile karşılandı.
Demirel, alkışlar arasında, seçim
propagandası sırasında, Yılmaz'ın rüştüünü
ispat etmesini istediklerini de anımsatarak, "
onlar benim sikletim değü" dedi.
yanıtladı. Grupta, özellikle,
CMUK karşı tavrrlan ve SHP
ile ortaklığı eleştirmeleri nede-
niyle "Şahinler" olarak tanım-
lanan milletvekillerinin yasayla
ilgili çeşitli sorulan gündeme
getirdikleri öğrenildi. Edinilen
bilgiye göre, bu grup içinde yer
alan milletvekillerinden Baki
Tuğ, Bedretün Dalan, Necmi
Hoşver ve Tunç Bilget sorular
yönelterek, yasa konusundaki
kaygılannı sergiledifcr. Tuğ,
SHP'nin CMUK'u "Bati'ya şi-
rin görünmek için çıkannak is-
tediğıni" öne sürdü. Bu arada.
grupta gündem dışı konuşma
için söz isteyen Dalan, konuş-
ma olanağı bulamadı. Toplan-
üyı yöneten grup başkanvekili
Bekir Sami Daçe, daha sonra
Dalan'la görüşerek ilk grup
toplantısında söz vereceğini bil-
dirdi.
Eleşürilerin ardından kürsü-
ye gelen Demirel, uzun bir ko-
nuşma yaptı ve CMUK'un
geciktirilmeden mutlaka çıkan-
lacağmı söyledi. Kimsenin de-
mokratikleşmeyi başka ülkele-
demokratikleşmeyi kendi ülke-
miz, kendi insanımız için istiyo-
ruz" dedi. Değişen dünya ko-
şullannda baa şeylere karşı
çıkmanın mümkün olmadığını
belirten Demirel, şu görüşleri
dile getirdi:
"CMUK'daki düzenlemeler,
kendi insanınuzı rahatlatmak
için gerekli. Biz meydanlarda
'şeflFaf karakol' diyerek geldik.
Şeffaf karakol CMUK'tur. Bu
yasa ile şeffaf karakolu gerçek-
leştireceğiz. Hukukta töhmet
altında kalan, suçsuz olduğunu
kanıtlamak durumunda degil.
Hakkında bir iddiada bulunu-
luyorsa, iddiayı yapan bunun
kanıtlannı da ortaya koymab.
Vatandaş, sonunda suçsuz ol-
duğu anlaşılmcaya kadar, başı-
na geleceklerden kaygı duyu-
yor. Bu kaygıyı ortadan kaldır-
malıyız. Bunu kaldırmanın
yolu da, töhmet altında bırakı-
lan kişinin avukatıyla görüşme-
sidir. Ama baa suçlariçin bunu
getirip 'teröristüY diyerek, ba-
zılan için getırmemek olmaz.
Hukukta, hak arama yolunda
re şirin görünmek için istemedi- ayınm olmaz.
ğini belirten Demirel, "Biz, Gözaltı süreleri gelişen dün-
yada 48 saat ise, bizim de bun-
dan başkasını uygulamamız
mümkün değil. Buna kimse
karşı çıkamaz. İçinde bulundu-
ğumuz koşullar ve uluslararası
normlar dıkkate alınarak, bun-
lan düzenlemek zorundayız.
Bu süre içinde kime ne isnat edi-
liyorsa, delüleri ortaya konma-
h."
Demirel, CMUK'un yalnız-
ca SHP'nin değil hûkümetin
yasası olduğunu da bildirdi.
Konuşması özellikle "şahinler"
larafından suskunlukla izlenen
Demirel, DYP milletvekillerin-
den CMUK'un önümüzdeki
hafta salı günü yapılacak grup
toplantısında aynntıh bir bi-
çimde tartışılmasıru istedi.
Demirel, tartışmaya haarlan-
malan için milletvekillerine ya-
sa metni ile değişiklik önergele-
rinin dağıtılması talimatı verdi.
CMUK'un koalisyon proto-
kolünde ve hükümet progra-
mında yer aklığını da vurgula-
yan Demirel, "Bu yasayı mutla-
ka çıkartacağız. Eğer bu yasayı
çıkartmazsak, kimseye bir şey
söyleyemeyiz. Inanıbrlığımızı,
güvenibrbğimizi zedeleriz. Her
GÜNEYDOĞU'DAN İZLENİMLER
KorkununveölîhnünadıUFUKTEKtN
NUSAYBİN / CİZRE - 21
ekim sabahı Kıaltepe çıkışı.
Saat 04.30. Ortalık zifıri ka-
ranhk. Şoför. 30 kadar yolcusu
bulunan otobüsü İpek Yolu-
nun sağına çekip park ediyo;
Ayru yerde başka otobüsler d^
var. I saat 15 dakika sürecek bir
bekleyiş başlıyor. Güneş doğar
doğmaz Nusaybin, Cizre yönü-
ne hareket ediyoruz. Bekleyişi-
mizin nedenini aslında herkes
biliyor, ama yine de şpforden
duymak istiyoruz. "Hiç gelme-
diniz mi bu bölgeye?" diyerek
sürdürüyor konuşmasını:
'"Karanlıkta yolun ilerideki
bölümü çok tehbkeli. Her an bir
pusu olabibr, çok tehlikelidir.
Kurşunun nereden, kimden ge-
leceğini bilemezsin."
Aslında "kelle koltukta yol-
culuk" yaptığımızı daha Ada-
na"dan hareket ettiğimizde his-
setmeye başlamışük. Hiç kimse-
nin birbirleriyle sohbete başla-
maması, doğrusu hayra alamet
değildi. Konuşanlar da birbirle-
rinı önceden tanıvan kişilerdi ve
fısıldayarak iletişim kuruyor-
lardı. Çok değil, birkaç yıl önce
Güneydoğu'ya giden otobüsler-
de "ınsan haklan" ve "Kürt so-
runu" tartışılırdı. Sessizbk, "te-
rör korkusu"nun ulaştığı boyu-
tun ipucuydu, öyle anlaşıhyor-
du.
Nusaybin'e varmadan biraz
önce güvenlik güçlerinin ilk ba-
rikatı. sıkı kimlik ve bagaj kont-
rolü anlambydı. Artık gelmiştik.
Yolun her üç-beş kilometresin-
de kariyerler, askeri araçlar
vardı. Nusaybin'i Batı ve Doğu
girişlerinde sarmalayan tank-
lann sayısında azabna vardı. 1.5
ay öncesine göre.
15 dakika sonra, bu kez sivil
polislerin barikatına takılıyoruz.
En ön sırada. şpförün hemen ar-
kasında oturan blucinli genç kız.
dikkatlerini çekiyor polislerin,
"Ne işin var, kimsin. neden gel-
LLAŞIM BÜ\ ÜK DERT- Gerek Gfineydoğu Anadolu bölgesinde gerekse Kuzey Jrak'ta en
büyük dert ulaşun. Güneydoğu'da bir yerİeşim yerinden diğerine girmek için gündüz saatlerini
seçen yurttaşlar, hava karardıktan sonra evlerinc çekiüyoriar. (Fotoğraf: UFUK TEKİN)
yerde bunu karşımıza çıkanr-
lar" diye konuştu.
Demirel, DYP milletvekille-
rini, CMUK'u grupta tartıştık-
tan sonra, mecb'ste görüşülür-
ken engellememeleri için de
uyararak, "Yasayı, burada eni-
ne boyuna tartışın. Kaygı duy-
duğunuz, karşı çıktığnuz noİc-
talan belirleyin, olgunlaştınn.
Burada her şey konuşulsun.
Ama, sonradan genel kurulda
görüşülürken, önerge falan ve-
ribnesin" diye konuştu.
DemireTin bu konuşmasın-
dan sonra, grup toplantısı dağı-
lırken. CMUK ile ilgili eleştiri-
lerde bulunan 'şahinler'in ara-
lannda mınldandıklan bildiril-
di. Bir süredir DYP içinde
muhalefetiyle dıkkatı çeken
Bedrettin Dalan'ın ise, Demi-
rerin "yasayı sab günü tartışın"
sözleri için, yanındakilere, "Bu
yaklaşımla sab günü tartışmaya
da gerek yok" diye yakındığı
ögrenikli.
Demirel, akşam üzeri de ko-
nuyu koabsyon ortağı SHP
Genel Başkanı ve Başbakan
Yardmıası Erdal İnönü ile gö-
rüştü. İnönü'nün Başbakan-
bk'taki odasında yapılan ve
yanm saate yakın sûren görüş-
mede, Demirel'in, DYP gru-
bunda CMUK konusunda
yaptıgı konuşmayı anlatüğı öğ-
renildı. İki liderin, yasanm bir
an önce çıkanlmasını kararlaş-
ürdıklan beb'rtildi. Demirel ve
İnönü arasında vanlan uzlaş-
maya göre, CMUK önümüz-
deki hafta sab günü DYP gnı-
bunda tarüşıldıktan sonra,
konu iki parti yöneticileri ara-
sında görüşülecek. Bu görüş-
mede yasanın ne şekılde çıkaca-
ğı kesinük kazanacak ve yasa
genel kurulda öncelikk görüşü-
lecek.
Tutukluluk ve gözaltı sürele-
rini azaltan, ilk sorgu aşamasın-
-da da avukatla görüşme olana-
ğı sağlayan CMUK, koalisyo-
nun başağnsı durumuna
gelmişti. Yargıda reform ola-
rak nitelenen yasa, gecen yıl
koabsypn ortaklan arasındaki
uzlaşma ile koalisyon protoko-
lü ve hükümet programına uy-
gun olarak çıkanlmış, ancak
Çankaya'dan geri_ dönmuştü.
Cumhurbaşkanı Özal yasayı
veto ederken terör suçlannın
kapsam dışına bırakılmasını is-
temişti. Hükümet ortaklan ara-
smda tartışmalarda yasanın
TBMM'de ikinci kez görüşül-
mesi aşamasında veto gerekçe-
lerine bağh olarak ortaya çık-
mışü.
DYP içinden bir grup millet-
vekilinin basürması üzerine
DYP'bler DGM kapsamındaki
suçlann yasadan yararlanma-
ması için değişiklik yoluna git-
mişlerdi. CMUK üzenndeki
anlaşmazbk koabsyon için za-
man zaman kriz noktasına ge-
lirken iki partinin yöneticileri
arasında yapılan görüşmelerle
ortak ço'züm yoUan arandı.
Son olarak, yasa Adalet Ko-
misyonu'nda yeniden görüşü-
lürken DYP ve SHP'liler ayn
ayn önergeler vermişlerdi.
din, ne iş yapıyorsun?" sorulan
öylesine peşpeşe ki, kız durak-
sayarak, seçerek vanıt vermeye
çaİışnor. "Sen gel" diyorlar
genç kıza. Beş dakika sonra içle-
rinde en iri kıyım olanı otobüsc
geliyor tekrar. "Sen" diye eüyle
işaret etu'ği bir yolcuya. "Fazla
merakbsın, gel bakalım" diyor.
"Suçu?" ne olup bittiğine biraz
daha yakından tanık olma ça-
bası olan yolcuyu da abyor po-
lisler. Otobüs, 2 eksik yolcuyla
devam etmek zorunda kalıyor
yoluna. Cizre garajı 08.00. Oto-
matik silahlı 3 polis, sırtlannı
duvara vermiş çay içiyor. Elleri,
emniyet kapağı acılmış silah-
lann tetiğinde geziyor.
31 ekim cumartesi 21.30. İn
cin top oynuyor Habur'da. San-
ki Türk tanklan gecmemiş köp-
rüden. Şoför Mesud, cebimizde-
ki son paraya raa olup müthiş
bir hız yaparak Cizre'ye götürü-
yor bizi. Hac konaklama merke-
zi ile ana caddesinde tek bir
canlının gezinmediği Silopi, bi-
rer birer geride kalıyor.
Yüreği ağzında olan artık sa-
dece şotor Mesud değil. Cizre'-
ye. gazetecilerin kaldığı Kado-
oğlu Otel'e ulaşmak için "bas"
diyorum: sürat 150 kilometre ci-
vannda. Birden müthiş bir ışık
huzmesi, arada yanıp sönerek
üzerimize geliyor. "Dur"mamızı
isteyen birileri var. Işığa doğru
yasaşladığjmızda üç panzerin
etrafımızı sardığını fark ediyo-
ruz. Ellerimiz havada, söyledik-
lerine harfiyen uyarak arabadan
dışan çıkıyoruz. Gerçek, basın
kartını gösterdikten sonra an-
laşıhyor. Arabayı stepne tak-
mak için durdurduğumuz yer.
Suriye ile sınır çizen Dicle nehri-
nin 150 metre berisindeymiş.
Sınır nöbetcisi jandarmalar "şüp-
heli şahıslar" diye ihbar etmiş
bizi. Cç panzerin operasyon ne-
deni oluşumuz bu yüzdenmiş...
1 kasım pazar. Otobüsümüzü
Nusaybin Kızıltepe arasında
durduran komutan hırsla
bağınyor şpföre: "Bu ikinci ih-
tanm, neden takmadın." Şoför,
rica minnet üçûncüsünde tak-
maya söz vererek yakayı
sıyınyor. Uyan kesin: üçûncü-
sünde de takmamış olursa oto-
büs sökülecek, yolcular gönde-
rilmeyecek... Muavın. "Kaptan
söz verdi, ama takamayız" diyor
ve ekliyor: PKKIılar Türk Bay-
rağı'na tahammülsüz, otobüsü
yakabilirler."
Otobüs. "tehlikeb bölge"yi
geride bırakıp Gaziantep'e 1.5
saat uzakhkta mola veriyor. "Ga-
zeteci misıniz?" sorusuyla yana-
şan Kululu (Konya) kamyon
şoförünün "emniyet sübabı for-
mülü" ise, nereden geçtiğimizi
bir daha vurguluyor. Işte Gü-
neydoğu gerçeği:
"Son 1 yıldır bölgeye mal geti-
ren kamyoncular TR (Türk) ya-
zan işaretleri söküyor. PKK bo-
zuluyormuş. Ne olur ne olmaz!"
Elazığ Cezaevi
Açlıkgrevî
33. gününde
ŞERAFETTTN ÖZCAN
ELAZIĞ - Çoğunluğunu
Diyarbakır DGM tutuklu-
lannın oluşturduğu 300 kadar
siyasi tutuklunun, arkadaşlan
Abdullatif Taze'nın, Elazığ
Cezaevi'nden tekrar emniyete
sorguya alınmasıyla 2 Ekim
1992 günü dönüşümlü olarak
başlatmış olduklan açlık gre-
vi. 33. gününe girdi.
Buca Cezaevi'nde anlaşma
sağlanmasının ardından aynı
şartlann kendılerine de uygu-
lanacağını varsayarak anlaş-
manın ardından bıraktıklan
açlık grevini 2 gün aradan
sonra bir değişiklik ol-
madığını görünce tekrar baş-
lattılar.
METROPOL
Dünkü olaylarda bir kişi ağır yaralandı. 184 kişi gözaltında. Üç kîşi kayıp
Iğclu'da Azeri-Kürt çatışıııası• Iğdır'da Kürt-Azeri gerginliği giderek tırmanıyor. Zülfikar
Köyü'nde bir Azeri'nin evinin silahla taranması sonucu bir kişi
ağır yaralandı. Kentte okullar bir gün süreyle tatil edildi.
lan'ın resimleriyle belediye binası önüne
kadar yürüyüp "Kuzey Irak operasyo-
nu"nu protesto etmelernle başlayan
olaylar bir kişinin ölümüne, 2'sı polis 13
kişinin de yaralanmasına neden olmuş-
tu.
Olaylar sonrasında 3 kişinin kaybol-
duğu öne sürüldü. Iğdır Valısi Erdoğan
İzgi "Olaylann Azeri-Kürt çatışmasına
neden olmaması için gerekli önlemi alı-
yoruz" dedi. Valilik şehir merkezinde ilk
ve ona dereceli okullarda öğrenime bir
gün ara verildi. Bu okullarda öğrenime
bugün yeniden haşlanacak. Iğdır'da iki
gündür devam eden olaylarda 200'e
KENAN BİLİZ/AZER LINSAL
IĞDIR- Kentte .Azeri-Kürt çatışması
hızla tırmanıyor. "Duruldu" denilen
olaylar sonrasında önceki gece de Zülfi-
kar köyünde Azeri bir yurttaşın evi silah-
la taranırken. Hanımbacı Aksu isimli
kadın ağır yaralandı. Kentte ilk ve orta
dereceli okullar bir gün tatil edildi. Gö-
zaltına alınanlann sayısı I84'e çıktı.
Olaylarda 3 kişinin de kayıp olduğu öne
sürüldü.
Kentte önceki gün bir grubun PKK
bayraklan ve PKK lideri Abdullah Öca-
yakın işyeri ile 300 dolayında araç tahrip
edildi. Öte yandan Zülfikar köyünde
Azeri olduğu bclirtilen İshak Aksu'nun
evi önceki akşam kimliği belirsiz kişilerce
silaha tarandı. Olayda Harumbaa Aksu
(55) ağır biçimde yaralandı.
Bu arada önceki günkü olavlarda ha-
yatını kaybeden Mehmet Sıddık Çak
isimli yurttaşın PKK'lı Ahmet Keskin'in
köyü olan Yukan Çamurlu'dan olduğu
belirlendi. Çak'm cenazesi dün güvenlik
güçlen tarafından Erzurum'dan yola
çıkanldı. Çak'ın cenazesi Iğdır'a sokul-
madan köyünde toprağa verildi. Cena-
zeyi almak için dün kente gelen bir grup
ise Hasanhan köyü yakınlannda durdu-
rularak gözaltına alındı.
Kent merkezinde olaylara yol acan
gösteriler sırasında kalabalığın üzerine
Azeri ülkücüler tarafından ateş açıldığı
iddialan tartışılıyor. Dükkanından ateş
açıldığı iddia edilen kuyumcu Eyüp Ak-
su, "Olaylan görür görmcz dü'kkanımı
kapatıp, kepenkleri indirerek evc gittim.
Kapalı dükkandan nasıl ateşedılır?" der-
ken, MÇP Iğdır İl Başkanı Yaver Cnsal
da ülkücülerin olaylara kanştığı yolunda
çıkarılan haberlerin asılsız olduğunu öne
sürdü. Kentte meydana gelen olaylan si-
yasi parti il başkanlan da kınadı. Refah
Partisi İl Başkanı Vahap Akar. "Bu du-
ruma bir grup fanatik yol açu" derken,
SHP İl Başkanı İlhan Zor. "Umanz bun-
dan sonra başka olav olmaz. Aksi halde
çok kan dökülür" dedi. HEP İl Başkanı
Ali Alagöz'ün evinde gözhapsinde tutul-
duğu belirlendi. Alagöz'ün evi panzerler
ve güvenlik güçlerince sanlmış durumda.
ATİLLA DORSAY
Shovv TV, Refah Partisi'ne
mi Çalışıyop?
Kadının göğüsleri sahiden güzel. Tüm ekranı işgal edi-
yor. Adam da çam yarması, Amerikan yakışıklısı. Kadın,
otel köşelerinde, kapandıkları odanın "mahremiyeti" için-
de adama el peşrevine girişmekten, eliyle pantolonunun
fermuarıyla Qynamaktan da kaçınmıyor. Ohhh, ne ala!..
Mercimek fırına verilmiş, iki güzel insan kendilerini bir
muhabbete kaptırmışlar ki sorma gitsin!..
Ne var ki bu görüntüler, onları kimselerin göremeyeceği
özel odalarında değil, sizin, etraftan el ayakçekilipç'oluk-
çocuk yattıktan sonra videoya koyup izleyebileceğiniz bir
"erotik" kasette de değil, geceyarısında sonra yalnız be-
karlara ev servisi veren kablolu-kablosuz bir TV yayınında
da değil, sizin geneide aile boyu, ekran başında olduğu-
nuz saatte ve kamuya dönük bir özel TV kanalında yayım-
lanıyor. Geçen pazar akşamı Shovv'da gösterilen "Nefes
Nefese" adlı filmi kastediyorum. Sınemasal değeri
tartışılır, ama erotik düzeyi tartışılmaz bu filmi izlerken,
kaçınılmaz biçimde araya karışan seçim haberleri de sü-
rekli çağrışımlar yapıp durdu. Ve ikisi arasında pek net ve
pek açık olmasa da bir bağlantı kurmaktan kendimi ala-
madım.
Kamuya açık kanallarda ve erken saatlerde erotik film-
ler yayımlanması beni rahatsız ediyor mu? Doğrusu ço-
cuklarım açısından ediyor. Seyretsin keratalar, hayatın
gerçeklerinı öğrensinler diyeceğim... Ama bunu bizimle
burun burunayken yapmaları, böylece ailecek "yüz-göz
olmamız" herhalde gerekmiyor. Bu konuda tutucu deği-
lim, gerici hiç değilim. Ama bizden çok daha ilerideki sa-
nayi veya sanayi-ötesi toplumlarına ve onlann kamuya
dönük TV alanında koyduklart kesin ve katı kurallara ve
sınırlamalara bakıyorum da, kendi tavrımı yanlış bulmu-
yorum. Yanlışlık, herhalde başka yerde...
Ve bu yanlışlık, benim gibi temelde "ilerici", temelde "li-
beral" (tüm bu sözcükleri elbette ihtiyatla kullanıyorum)
bir vatandaşta bile böyle tepki uyandırdığına göre yaşam
ilkelerı ve ınançları, değer ve ahlak ölçüleri farklı kesim-
lerde kimbilir nasıl yankılar, giderek sarsıntılar oluşturu-
yordur!.. Türkiye'nin kitle iletişim alanının, birden ve çok
ani biçimde erotizme açılmasının bu ülkede yarattığı tepki-
yi ne zaman ciddiye alacağız? Namazında niyazında, dini-
ne imanına bağlı geniş bir kesimin, sırf kanal değiştirirken
bile karşılaşabileceği açık-saçık görüntülere böylesine
serbestçe izin vermemiz, yineleyeyim, kamuya ait olan ve
kamusal kaygılarla düzenlenmesi gereken görsel-işitsel
alanı böylesine küçük kar, hırs, izlenme oranı vb. hesap-
larına kurban etmemiz daha ne kadar sürecek?
1 Kasım secimlerinde, çok başka şeylerin yanında, gör-
sel-işitsel alandaki bu açılma, bu "kirlenme" de etkili oldu
bence... Kendilerince "yüzkızartıcı" olan bu görüntülerle
akşam yemeğinde karşılaşmaktan gına getiren bir*"ses-
siz çoğunluk ", istanbul'a göç etmiş olsa bile kendi öz de-
ğerlerini, kırsal kesim ölçütlerini, "taşra ahlakı"nı en de-
ğerli bir hazine gibi yanlarında sarıp sarmalamış olarak
getiren en geniş bir kesim, bu tepkilerini seçim sandıkları-
na yansıttılar. Ve Refah Partisi'nin "beklenmedik" olduğu
soylenen istanbul zaferinde, bu olay da kendi ölçüsünde
"etkili oldu.
Vatandaşı karşımıza almayalım. Bir toplumun en zor
değişir kavramlarından, en saygı gösterilmesi gereken öz
niteliklerinden biri olan ahlak sorununu küçümsemeye-
lim. Kafası belden aşağı çalışan bir kesimi küçük ekrana
daha çok baktırmak için bu milletin yerleşik ahlak değerle-
riyle, oturmuş namus kavramlanyla, aileye yönelik şok
edici görüntüler aracılığıyla oynamayalım.
Yoksa liberal ANAP, sosyal demokrat SHP veya "baba"
Demirel bile kendi seçmenlerini, giderek ahlak konuları-
nda tutucu, muhafazakar; ekonomik konularda ise isyana,
tartışmacı ve ulusalcı bir kafa yapısını sürdüren RP ka-
nadına kaptırmaktan kaçınamayacak. Görsel alandaki kir-
lenme, bu konuda tek kararlı ve ısrarlı protestoyu sürdü-
ren cepheye yaramayı sürdürecek. Shovv TV'nin yayın po-
litikası, gitgide RP'cilerin ekmeğine yağ sürecek. Bizden
söylemesi...
HEP Gaziantep îl Başkanı'na suikast
Sırrı Sakık'm
agabeyı olduruldu
GAZİANTEP (AA)-Halkın
Emek Partisi Muş Milletvekib
Sım Sakık'ın ağabeyi Abdül-
semed Sakık dün •uğradığı si-
lahb bir saldın sonucu Gazian-
tep'te öldürüldü. Abdülsemed
Sakık Gaziantep HEP İl Baş-
kanı'ydı.
Gaziantep kent merkezinde
Karagöz Caddesi'nde yürüyen
Abdülsemed Sakık'a 16 ya da
17 yaşlannda_olduğu sanılan
bir saldırgan. İş Bankası Mer-
kez Şubesi yakınında, arkasm-
dan yaklaşarak ateş etti. Sa-
kık. kafasına isabet eden 5
kurşun yarasıyla olay yerinde
yaşamını yitirdi.
fhracatçılık yapan 9 çocuk
babası Gaziantep HEP İl Baş-
kan] Abdülsemed Sakık'ı vu-
ran ve olaydan sonra kaçan
siyah elbiseli, uzun boylu sal-
dırgarun kimliğinin bebrlene-
mediği acıklandı. Emniyet
yetkilıleri, katiün kimliğinin
belirlenmesi ve yakalanması
için kentte geniş çapta operas-
yon başlattıklannı söylediler.
Bu arada görgü tanıklan ise
saldırganın 20 yaşlannda ve
1.60 metre boyunda olduğunu,
gri yelek ve kot pantolon giydi-
ğini söylediler.
. Abdülsemed Sakık'ın kar-
deşı Pınar Sakık da Vedat
Aydın'ın öklürüfanesinden
sonra kapısının zorla acılmak
istendiğini ve birçok kez tehdit
edildiğİni söyledi.
Gözaltındakayıplara
tanıklar gösterildi
İstanbul Haber Senisi - Polis
tarafından gözaltına alındık-
tan sonra kaybolduklan iddia
edilen Tuğrul Özbek ve Ayhan
Efeoğlu'ndan yaklaşık 25 gün-
dür haber alınamıyor. Bir grup
avukat dün İstanbul Adliyesi"-
nde vaptıklan basın açıklama-
sında. Ayhan Efeoğlu ve Tuğ-
rul Özbek'in gözaltında olduk-
lannı doğrulayan tanıklann
olduğunu belirtti.
Halkın Hukuk Bürosu Avu-
katlan adına yapılan yazılı ba-
sın açıklamasını avukat L'lu-
tan Gün okudu. Gözaltında
kaybolduklan iddia edilenle-
rin yakınlannın da katıldığı
basın açıklamasında. Ayhan
Efeoğlu'dan 6 ekim, Tuğrul
Özbek'ten de 10 ekim tarihin-
den bu yana haber alınamadığı
vurgulandı. Ayhan Efeoğlu'-
nun polis tarafından gözaltın-
da tutulduğunun. Sağmalcılar
Cezaevi'nde bulunan Hacer
Ankan'dan gelen birmektupla
da doğrulandığı belirtildi.
Ulukan'ın mektubu şöyle:
"Ben29eylül-12ekim 1992
tarihleri arasında İstanbul Si-
yasi şubesinde gözaltında tu-
tuldum. 6 ekim günü şubede
saat 18.00-19.00 arasında yeni
gözaltına alınan birisi için se-
vinç vardı. 8 ekimde bana Ay-
han Efeoğlu'nun fotoğrafını
gösteren pobs 'Aslan bu mu?'
diye sordu. Ben, bu değil de-
dim. Bir gün sonra fotoğrafı
tekrar göstererek "Aslan bu
mu?' diye sordular, ben yine,
bu değil dedim. 'Niye yalan
söylüyorsun Ayhan elimizde.
Çözüldü. Aslan olduğunu iti-
raf etu. Sen niye kabullenmi-
yorsun?' dediler."
Yine cezaevinde bulunan
Ali Tekin, Şengül Mert, Zey-
nep Güngörmez de, el yazıla-
nyla yazdıklan mektupta,
Tuğrul Özbek'in kendilerinin
gözaltına alındığı sıralarda ya-
kalandığını ve emniyette ken-
dilerine Özbek'in fotoğraflan-
nın gösterildiği belirtildi.