Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 KAStM 1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
DIZIYAZI 13
Süleyman Ege, 133 bin kitabının yakıldığını 12 Haziran 1985'te Sıkıyönetim Komutanlığı'ndan öğrenir
Komutaııın sonemri: Kitaplanyakııı
KITABIN
ATESLE
D A S I
SÜLEYMAN EGE
26
— 4 —
Mayıs 1985akşamı TRThaber
bülteninde önemli bir haber yayımlandı.
Mılli Güvenlik Kurulu, hükümete bir
"tavsiye" karan almışü. Bu. praıikle ba-
kanlar kumlundan ve Meclisten aynıyJa
gcçecek olan bir karar demekti. Haberi
27 mayıs tarihli gazeteler de geniş bir bi-
çimde duyurdular. Haziranın ilk haftası
içinde konu Meclis'te öncelikle görüşülc-
rek kabul edildi: Ankara ile birlikte 6 ilde
sıkıyönetim 19 temmuzda son bulacaktı.
O akşam televizyondan Millı Güven-
lik Kurulunun "tavsiye" karannı. An-
kara'dan sıkıyönetimin kaldınlacağı
habenni dinlediğim zaman. yayınevimin
küllenmış gibi duran sorununa dalıp git-
rnıştim. Buruk bir umudu ve belirsizliği
iç içe düşünün... Bakalım önümüzdcki
giinler ne getirecekti? .
M..amak'taki Ankara Sıkıyönetim
Karargâhı'nda kitaplanm üç yıldır mü-
hüraltında tutuluyordu. Üç yıl öncesini.
kitaplann götürûlüşünü. yayınevimin
tamtakır bırakılışını yeniden yaşadım. O
günden bu yana durumda hiçbır gelişme
olmamış, başvurulanmız karşısmda hep
susmuşlardı.
Şimdi bu haber. olayda yeni bir aşa-
manın başlangıcıydı.^ 19 temmuza kadar
geçecek süre içinde kitaplann yazgısı be-
lirlenecekti. Devlet adına hareket eden-
ler ellerinde üç yıldır yanıtsız bekletilen
basvurulanmıza karşıhk şimdi de bırşey
demey :^ekler miydi? Sıkıyönetim bu ka-
ba haksızlıkta hiçbir şey olmamış gibi
susarak mı çekip gidecekti? Komutanlı-
ğa son bir uyanda bulunmalıydık. Şimdi
bunun sırasıydı. Ama yine kös dinlerler-
se?.. Bir de. çekip giderlerken kiıaplara
bir kötülük ederlerse?..
Bu kaygılarla. yeni bir girişim ıçin uy-
gun zamanı kollamaya başlamıştım:
""Tavsiyc" karan helc Meclis'ıen bir geç-
sin. sıkıyönetimin çckilmc süreci resmen
başlasın, o gün Mamak'a gider. başvu-
rumuzu yeniler. kitaplann geri verilmesi-
niisteriz...
X akviminyapraklanağırağırdüşü-
yordu.
İşte bu gergin bekleyiş içinde olduğum
günlerdi. daha Milli Güvenlik Kurulu'-
nun "tavsiye" karan hükümetten geçip
Meclis'e gelmemişti. tüm dünyamı allak
bullak eden bir haberle sarsıldım. Habc-
ri. yayıncı arkadaşım Erdal Akalın getir-
mişti. Kulağına bir yerden fısıldamışlar:
"SizSüleymanEgeyi tanırsınız... Bur-
numa yanık kokusu geliyor..."
"Deme yahu? Olacak şey değil? Gide-
rayak bunu nasıl göze alırlar?"
E,ırdal inanılmaz haberi dehşet için-
de getirdiği zaman. bu sözlerin dudakla-
nmdan alev gibi çıkışını anımsıyorum.
Sıkıyöneümin Ankara'dan 19 tem-
muzda kaldınlacağı Meclis'ten geçtiği
gün 7 Haziran 1985 cuma günü,durumu
öğrenmek için Emniyct Siyasi Şube'ye
telcfon açtım. Karşıdan düz bir ses yanıt-
ladı:
'Güvenlik Şubesi, buyurun."
"Siyasi Şube değil mi?"
"Eveı, şimdi adı Güvenlik Şubesi. Ki-
mi aradınız?"
"Ben. Bilim ve Sosyalizm Yayınlan
sahibi Süieyman Ege. Bir yetkiiinizle gö-
riişmek istiyorum."
"Ben müdürmuaviniyim. Benimlegö-
rüşebilirsiniz."
"Adınız
0
"
"Melih Kazma. Nedirkonu?"
"Melih Bcy, telefonda konuşulacak
bir konu değil. Sizinle yerinize gelerek
görüşmem gcrekiyor. Ne zaman sizin
için uygunsa..."
"Pazartesi günü gelin görüşelim. Öğlc-
den sonra saat iki gibi..."
10 haziranda. verilen saattc Emni-
yet Güvenlik Şubesi"ndeydim. Belleğim
yanıltmıyorsa. müdür muavini Melih
Kazma kırk yaşlannda. esmer. ince yapı-
lı. renk vermeyen. içc kapanık görünüm-
lü bir kişiydi.
"Buyurun" dedi.
"Üç yıl öncc Sıkıyönetim Komutanı-
nın emriyle benim 133 bin 607 kitabımı 7
kamyona yükleyip götürdünüz. Şimdi
sıkıyönetim son buluyor. Kitaplann du-
rumu nedir. onu öğrenmek istiyorum."
Zile bastı. Dosyayı istedi. Bir bayan
memur. y ayınevinin boşaltılması eylemi-
ni yürütenlerden Komiser Ayşe Ergün
dosyayla odaya girdi.
.üdür muavini dosyayı açtı. En
üsttekı kağıdı ağır ağır okudu. Başını
kaldırmadan uzun süre orada bir yerc
baktı. Sanki oraya çakılıp kalmıştı. Belki
bakmıyor da nasıl bir işlem yapacağını
hesapediyordu. Sonra bana döndü:
"Kitaplannız Sıkıyönetim Komu-
tanının emriyle imha edilmiş. size tebliğ
edelim."
Bir an öylecc kaldım. Birkaç gün önce
gelcn o "yanık kokusu" habcrinc bir tür-
lü inanmak istemiyor. bunun doğru çık-
mamasını umuyordum. Demek gidera-
yak gizlice, vapacaklannı yapmışlar. 133
bin kitabı ateşe vermişlerdi. İçimde ko-
pan tırtınayı bastırmaya çalı^arak:
"Tebligatınız kalsm. Ben bunun hesa-
bını komutanlıktan soranm. Verdiğiniz
bilgi için teşekkürederim."
Komiser Ayşe Ergün:
"Ama Süleyman Bey" dedi." İki yıl ol-
du kitaplar SEK A'ya gönderileli."
"Yani siz haber verdiniz de biz oralı
olmadık, ö>le mi? Varsa bir >>orumlulu-
ğunuz. bunlan mahkemede anlatırsı-
nız."
x\yağa kalktım. lam kapıdan çıka-
cakken patladım:
"Bu ne biçim devlet işlcmidir? Vatan-
daşın tapulu mülkünü tepesıne yıkıyor-
lar. sormasak bilgi de vermiyorlar."
Melih Kazma:
"Ama" dedi. "Siz de bu kitaplarla
gençleri zehirlemişsiniz."
Yanıtım ona göre oldu:
"Neyin zehir olduğuna. neyin zehir ol-
madığına mahkemeler karar verir."
Sanki duvara söylemiştim. hiçbır ses
gelmedi.
Güvenlik Şubesi'nden çıkıp giderken
düşünüyordum: Bu bayan komiser de ne
diyor? "İki yıl oldu kitaplar SEKA'ya
gönderileli" öyJe mi?.. Anîaşilan ya orta-
da imha biçimiyle ilgjli bir çarpıtma pla-
nı var ya da bu bayan. ayırdında olma-
dan olayı başka bir olayla, Bilim ve
Sosyalizm Yayınlan'yLa ilgisi olmayan
başka kitaplann '84 kışında Mamakian
SEKA'ya gönderilerek hamur edilışıyle
kanştınyor. Giderayak kitaplan gizlice
ateşe vermenin ayıbını örtme gıbı bir tez-
Yuymlan'na ait 133.607 adet kitap ko-
mutanhğmızuı emriyle Enmiyet 1. Şube
ekipleri turufından 28 Ağnstos 1982 ile
9 Eytül 1982 tarihlcri arasmda 7 kam-
yona dohinrularak götürülmüştü. Biz,
komutanlığınıza, söz konusu kitaplann
yasal niteiiğiniyargı organlarmuı kesin-
leşmiş beraat kararlarıyla ve lakipsizlik
kararlarıyla belgeleyerek kitaplann ia-
desini isteven iki dilekçe vernriştik. Bu
dilekçelerimiz Adli Müş. 20.8.1982:
13678 ve Adli Müş. 10.9.1982 13865
kayıtlanm taşımaktadır. Dilekçelerimi-
ze yanıt verilmemişlir. Ancak müvekki-
limin 10 Haziran 1985 günü Enmiyet
Basın Bürosu'na yaptığı sözlü başvuru
üzerine, Bilim ve Sosyaltm Yayınlan '-
na ait 133.607adet kitabın inıha edildi-
ğini öğremniş bulunuyontz. imha kura-
nnın ve imha tutanağının birer örneği-
nin tarafmuza tebliğ edilmesinisaygıyla
arzederim."
Çelenk bu başvuruyla birlikte yapaca-
ğı görüşmede. yalnızca imha beİgelerini
almayacak. duruma göre olayın aynntı-
lannıdapğrenmeyeçahşacaktı. Bengar-
nizon dışmda, gelecek sonucu bekliyor-
dum.
HaLalit Abi çok üzgün döndü. Konu-
şamavacak bir durumda... Bir şey sora-
madım. Sessizce birbirimize baktık. Onu
böyle bir kez de yıllarca önce Ankara
Merkez Kapalı Cezaev ine gelişinde gör-
müştüm. Cezaevinin avukat görüşme
Süle>inan Ege, 133 bin kitabınm yaküdığını, beraber Sıkıyönetim Komutaniığı'na gjl
tiği avukatı Halit Çeienk'ten öğrendi.
gâh varsa. bunun boşuna bir çaba oldu-
ğunu anlayacaklardır. Hangı katayla
yapüiar, nasıl yaptılar, elbet bunlan bir
birortaya çıkaracağız.
12 haziran...
Halit Çelenk'le kalkıp Mamak'a git-
tik. Sıkıyönetim Komutanlığı'ndan ki-
taplann imhasıyla ilgili komutanlık
emrinin ve imha tutanağının birer örne-
ğini isteyeceğiz.
Garnizona girmek izne bağh. Çelenk
yine üç yıl önoeki başvurumuzdd olduğu
gibi, girişteki jandarma noktasından te-
lefonla Komutanlık Adli Müşavirliği'ni
aradı. Görüşme iznini alıp içeri girerken
ciinde şu başvuru yazımız vardı:
"Sıkıyönetim Komutanlığına
Ankara
Komutanltğımzm 6.8.1982 tarih, Ad.
Müş.l982iMüt.277-11476 savılı ve 27.
8.1982 tarih, Ad.Müş. 1982 Müt.277-
12091 sayılı emirleriyle yasaklandığı
bildirilen, müvekkilim Süleyman Ege-
nin sahibi olduğu Bilim ve Sosvalizm
odasında... Daha Dcnizlerin asılışını iz-
leyen ilk günlerdi. Gencecik 3 devrimciyi
alan o daracağının kurulduğu hapishane
avlusundan geçip gelmiş, Denizi, Yu-
suPu. Hüseyin'i ayn ayn son yolculukla-
nna uğurla'dığı o aynı odada o gecenin
capcanlı anısına gömülüp gitmiş. gözleri
yaşararak bana o ıdam gecesini anlat-
mıştı. Ben de ona bu siyasi idamlann
yapıldığı yenn elli metre kadar ötesinde.
Kuledibi'nde çocuklann hiç uyumadan
geçirdiği aynı geceyi...
İdamlann olacağmı daha akşamdan
sezinlemiştik. Koğusun demir kapılan
erkenden üstümüze kapanmıştı. O gece
bir ben uyumadığımı sanıyordum. Ora-
dan, idam yerinden gelecek sesleri algıla-
maya çalışarak... Meğer çocuklann hiç-
biri gözünü kırpmaıruş. sabahın körün-
de müdüriyetteki radyoya bağh hopar-
lörden idam haberi yükselir yükselmez
tüm koğuşıa bir çığlık kopmuştu. Gün
görmemiş küfürlerden korkunç bir çığ-
fıktı bu. Halit Abi'ye. o alçak gecenin
içerideki bu yüzünü anlatmaya çalışmış-
tım. Çelenk şimdi de o görüşme odasın-
daki gibi acılıydı. Nedcn sonra. yutkuna-
rak şu iki sözcük çıktı ağzından:
"Yakmışlar kitaplan."
B>u sonuca. o "yanık kokusu" habe-
riyle az çok alıştırmıştım kendimı. Ama
yinedeolayın inanılmaz gerçekliği karşı-
sında bir an sarsılır gibi oldum. Bunu
göze alabilmek nasıl bir şeydi. algıla-
makta güçlük çekiyordum... Kafamı
kurcalayan soru, buna nasıl bir kıhf uy-
durduklanydı. Bir de, imha beİgelerini
açıkça ortaya koyabilecekler miydi. yok-
sa olayın niteiiğini gizleme, çarpıtma yo-
luna mı gideceklerdi?.. Başta şu yakma
tuıanağını merak ediyordum. Ne zaman
yakular?.. Nerede yaktıiar?..
"İmha beİgelerini alabildiniz mi?" de-
dim.
Çelenk:
"Ona yanaşmadılar" dedi. "Yazılı
olarak yanıt vereceklermiş.'"
/\.rkasından tanc tanc anlattı:
"Şöyle oldu: Götürüp verdim yazıyı.
Bir albay... Daha önce orada hiç görme-
diğım biri. Başmüşavirmiş. Okudu...
Kendi kendine "Biz size bildirmemiş mi-
yiz_ bunu?' diyerek şaşırmış gibi yaptı.
İmha beİgelerini istedim. Cstelememe
karşın oralı olmadı. "Size yazılı olarak
bildiririz" dedi. Yazıyı kaleme bırakma-
mı söyledi.
Bu işin nasıl olduğunu sordum. Dedıği
şu: "Komutan emretti. emri İçişleri'ne
havale etük. onlar da yerine gctirdiler."
Yani imhayı Emniyet'e yapürmışlar...
Öyle diyor.
MaLahkemelerce aklanmış kitapla-
nn imhası emredılebilir mi. diyecek ol-
dum.. "Komutan'ın yetkisi var" diyor.
Yazıyı vermek için kaleme gitüğimde,
oradaki görevli çr söyledi: "Bu kitaplar
yakıldı" dedi. İnanamadım. "Yakıldı
mı?" diye sordum. İmha tutanağını bana
uzaktan gösıererek "Yakıldı. bir hafta
kadar oluyor. yaktıiar bu kıtaplan" de-
di."
Mamak'tan bu bilgiyle döndük.
Durum anlaşılmıştı. Demck bir hafta
önceki o "yanık kokusu" haberi. sıcağı
sıcağına gelen bir habermiş. Olay kabak
gibi ortadaydı: Sıkıyönetim Komutanı
tam giderayak kitaplann imhasını em-
retmiş. 133 bin kitabı yaktırmıştı.
r \ m a bir nokta yeterince açık değil-
di: Kitaplan kim yakmıştı?.. Burada bir
albayın. birdetutanak ûzerinden kalem-
deki erin söyledikleri var. İkisinin bilcşi-
minden şu çıkıyordu: Yakma eylemi
Emniyct'e "havale" edilmiş. Emniyel de
bunu yerine getirmiş... Ama tam böyle
miydi? Ve nerede yakılmışiı kitaplar?..
Olayın bu yönü imha tutanağıyla ortaya
çıkacaktı.
Temel soru, imha emri nasıl bir şeydi?
Sıkıyönetim Komutanı ne gibi bir gerek-
çeyle imha emri verebilmişti? Bu. daha
hiç aralanmamış olarak duran ilginç bir
konuydu. "Komutanın yetkisi var" sözü
hiçbir şey anlatmıyordu. Yetkiyi kultan-
manın yasal bir gerekçesi olurdu.
Verecekleri yanıtı \e imha belgeterini
beklemeyc baş'ladık.
Ama günler geçti. yine hiçbir haber
yok. Dopdolu iki hafta geride kaldı, bir
yanıt çıkmadı. Çıkacağı da yok gibi...
Bunlar başvurumlanmız karşısında üç
yıl kulaklanmn üstüne yatmışlardı. şim-
di de mi susacaklardı yoksa?.. 19 tem-
muzda çekip gıdene dek yanıt vermezler-
I.S.O.
İSTANBUL SANAYİ ODASI KALİTE VE STANDARTLAR ŞUBESİ KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ SANAYİ İŞLETMELERİ İÇİN
"ISO-9000 KALİTE SİSTEMLERİ" SEMİNERLERİ
5 KASIM 1992 saat 13.00-16.00
Alman "Senior E\port Ser>ice" SES. KOSCîEB V E İSO işbiriiği>le 2 a> için yurdumuza getırlilecek >a-
bancı u/man larafından ISO-9000 Kalite Sislemi konusunda sana.nicileıimize u>gulamalı olarak verilecek
seminerlerin daha \ararh nlabilmesi \e hazırlık çalısmaları için a>nntılı bilgi ediamck amaci)la l zman
Egon Georg Kl RZW KG'in sunacağı on lanılım programı 5 KCasım 1992 Perşembe günu 13.00-16.00 saatle-
ri arasmda odamızın Tepebaşı'ndaki Odakule Iş Merkezi'nin 1. katındaki Meclis Salonu'nda gerçekleştiri-
lecektir.
Aynntıli bilgi için Kalite ve Standartlar Şubesı'nde Sınan Gul'dcn bıigi alınabilir:
Islanbul Sana>i Odası
Meşrutiyet Cad. No: 118
Tepebaşı-Istanbu)
Tel: 252 29 00 246-242
• UYGULAMALI OLARAK DÜZENLENECEK ISO-9000 KAL1TE SISTEMI İLE İLGİLİ SEMİ-
NERLERE AtT ÖN TANITIM PROGRAMI: 5 KASIM 1992 PERŞEMBE, SAAT 13.00-16.00 İSTAN-
BUL SANAYİ ODASI ODAKULE IŞ MERKEZİ, KAT 1
JAPONYADA KALİTE KONTROL SİSTEMLERİ
VE ULUSLARARASI REKABET
(1SO-JETRO)
11 KAS1M 1992, Çaı>amba
ODAKULE IŞ MERKEZİ. KAT 1
9.15 Açış Konuşmalan
• Necati Arıkan, ISO Yonetim Kurulu Başkan V'ekiü
• Kaısuakı Noguchı, JETRO Muduru
9.30 ULUSLARARASI REKABET ORTAMIİNDA KALİTE KONTROU)\İJN;ÖNEMİ VE JAPON-
VA ÖRNEĞİ
• Yük. Müh. Dr. Susumu Salo
Japonya Prodüktiviıe Merkezi Uzmanı; Saıkama Bölgesi Yonetim ve teknik Dant^manı; Fuji Steel, Nip-
pon Sıeel Takasago Tekko Kalııe Muduru
SORl'LAR-TARTISMA
11.00 OTOMOTİV SA.NAYİİNDE KALİTE KONTROL SİSTEMLERİ VE YAN SANAYİ
• Yuk. Müh. Dr. Kazuo Hoshino
Nıssan Motor Company Ltd. Teknik Merkezi, Kaiite Konırol Muduru
SORLiLAR-TARTIŞMA
12.30 GENEL DEGERLENDİRME
• Prof. Dr. Alp Esin
ODTÛ Makıne Muhendisliği Öğreıim Üyesi
Dahaonce 12 \e 13 Kamm 1992 lanhlerindeyapılacağını duyurduğumıi7 bu iki ayrt konferans diğer lop
lantı nedeniyle aynı gune alınmi} \e 11 Kasım 1992 Çar^amba gunu saaı 9.30'da başlaması plantanmı^ıır.
JAPON U2MANLARDAN ISO l'^ELERİNL DA.MŞMANLIK
Her iki Japon u/man, ISO üıesi rirmalara kalile konfrol si»(emlfri k<ınıı>unda tardımct olmak u/ere
' fabrikaları zi>-arel elmek >e kar>ıla>ılan sorunlaria ilgili danışmanlık japtnak anusundadırlar. 12 ve 13
Kasım 1992 Perçembe ve Cuma gunleri Japon u/ınanlan fabrikalanna davel ederek danışmak islfven u>r-
miz lirmalar. Kalile ve Standartlar ŞııbeM Müdiıriı Sinan (iul'e başvurabilir.
TeL- 252 29 00/246 ve,a 242
İST\\BLl. SA.N^İ ODAhl
VE
MARMARA ÜNİ\ ERSİTESİ
AVRLPA TOPLULLĞl E.NSTİTI'Sİ'
ECİTİM SEMİNERİ
"ISO-9000 VE AT E\ 29000"
"AVRUPA TOPLLLLĞL'NDA TEKNİK HARMONİZASVOıN. STANDARTLAR VE BELGELENDİK-
ME ESASLARI"
I? KASIM 1992. SAAr 9.30
İstanbul SaııayıOdaM. ISO-9000 Kalııe Sıstcmlcrı konulu egıtıın scmincrleri vc seınpo/\umL' ,nnı:ıji!i
iarn.u Maııııar.t İ'ni^ersiıcsı AT hnsııtusu ısbirliğiyle desanı cdilmckıcdır.
Bu ve<\e\ede duzenlenen "Avrupa Toplulııgu'ada Teknik Harmoni*a-,>on, Slandarllar ve nclgelrndırme
tsaslan" konulu eğitim seminerıne Avrupa Topluluğu Komisyonu u>t duzey vcıkılıieri de kjttlacjkui
ihracaıımKin buyük bir bolumünun yoneldiğı Avrupa Topluluğu'nda 1.1.1993 tarıhınden ııiKıren \uruı-
luğe girecek olan tek pazar esasları ile teknik harmonızasyon konusunda yeni yaklaşımlar. A» rupa pi>-asa-
larının entegrasyonunda standardızaivonun oynadığı anahıar rol ve sıandartlara uyumun bdgelondirilıneM
konularının incelendiği bu eğitim seminerıne Topiuluk Komisyonu III. no'lu İç Pazar Genel Mudüılüğu
yetkilileri katılacaklardır.
13 Kasım 1992 Cuma gunu saat 9.3O"da ISO Odakulı Is Merkezi'nde gerçekle^ıınlccek Fgitıııı Scnuneıı
programı asağıdadır:
AVRUPA TOPLLLıĞı 'NDA TLKNIK HARMONIZASVON. ST\MV\Rı1 AR \ E
BEI.(;KLENDİRME ESASLARI
"ISO-900(I ve AVRUPA TOPIULUĞL"
13 KAS1M 1992
9.30 Acış Konuşması
• Memduh Hacıoğlu, ISO Yoneıım Kurulu Baskanı
A\RIP\ T ) P I l I.lĞl'NDA TEKNİK HARMONİ/A.SVON KONI Sl MIAKI \ KNI \ \KI A-
ŞIMI AK
Olurum Ba>Wanı:
• Prof. Dr. Ahmel Serpil
Marmara Unıversiıesı
Mühendislik Kakultesı Dekanı
İngilızce İsleıme Bolumu Başkanı
Konuşmacı:
• Dr. C. Crauser
Avrupa Toplulukları Komisyonu
İç Pazar ve Sanayi Genel Mudurluğu
(Horizontal Intrumenıs tbr ıhc \>:hie\emenl ot Ink-ıııal Maıkcı Mtııliırtı)
11.00 AVRl'PA PAZARI.ARIMN ENTEGRAS^ONl NDA s | \ND\ttl>İ/-Vs\ON( N ( ) n \ l ) l ( , l
ROL
Olurum Başkanı:
• Prof. Dr. Dominik LaM)k
Marmara Ümversılesı AT tnsiııusu Oğrctım Uvcsi
t\eter Ünivertilesi Avrupa Hukuk Ara^tırmal.ııı Mc ko/ı kıııuı'tı-sı Vrııpa Htikııkc l'ıck'-orıı. <>m
ot Hcı Majesiv's Counscl
• Dr. Jack Mı Millan
Avrupa Toplulukları Koıııısvonıı
L Pa/ar ve Sanavi Gcnvl Mııdürluğu
Bc'gelendırmc Daıresi Muduru
Sorular-Tarlışma
12.30 AT TEK P*ZARI Kl RALI.4R1NIN ll'KkİM. \t,IMNI)\N ONI.Mİ
• Prol'. Dr. Alp I-sııı. Ortadoğu Teknik Unı\en>iıesı Mdkinc Muhendtslığı Bol
• Doç. Dr. Nukheı \etı>, Marmara Universitesi Mühendislik lakulu-sı OEICIIIH l VCM
JAPONYA'DA KALİTE KONTROl SISTEMI l-RI \L L VGL I AMA
(\Vorkshopl
13 Kasıın 19«
Saat 14 V)
Odakule Is Merkezi
14.30 JAPONYADA KALİTE KONTROLU kONUSl NDA LYGIH \MADA\ ORNEKI ER
• Yuk. Muh. Dr. Susumu SATO
15.1? JAPON OlOMOTIV YAN SAN.^ HNDh KALİTt KONTROl Ü VE UYGUI AMA «ORl-Nl ARl
• Yuk Muh. Dı. Kazuo Hoshino
16.00 ISO uvele. i'iın Sonıları \e Tarlı>m.ı
P (XI Ka.iams
se. o zaman ne olacaktı?..
B'u kez tuttum. sivil kanaldan gide-
rek yeni bir başvuruda bulundum. Sıkı-
yönetim Komutanlığı'na "Ankara Vali-
liği" yoluyla yaptığım 24 Haziran 1985
larihli bu başvuruyu, bir önceki yazımız-
da verdiğimiz bilgileri yineleyerek şöylc
bağlıyordum:
"Devletin yüksek yargı organlurının
kesînlcşmiş beraat kararlarıyla ve la-
kipsizlik kararlarıyla tümüvle resmen
yasal niteliğe salıip hulunan kitaplan-
mın niçin, lıangi yetki kuUanılarak. na-
sıl imha edildiğinin, imha emri ve imlut
tuianağmın birer örneğiyle larafıma bil-
dirilmesini saygıyla arz uJerîm. "
Bu başvurunun öyküsü ilginçtir
M^JOTUTÛU olmadıkça resmi dairelerle
ilişkiyı hiç sevmediğimi bilen kanm.
"Sen gitme bunun için, ben götüreyim"
demiş. valiliğe yazıyı o götürmüştü. Ora-
da. evrak kaleminde görevü bir genç.
yazıyı okuyunca yerinden doğrulmuş:
'"Sız bunu elden kovalamazsanız sü-
rüncemede kalır abla" demiş. "Gecık-
mesin bu... Siz hemen alın bunu, vali
muavininin sekreıerine götürün, imzala-
tıp ha\alesini yaptırsın. versin size."
Sekreter bayan da benzcri birduyarlı-
lık göstermiş. Orada görüşme sırasını
bekleyenlere aldırmaıian hemen kapıyı
tıklatıp vali muavininin odasına Ayşe'y-
le birlikte kendisi de girmış.
Vali Muavini. yazı üzennde epey bir
düşünnıüş. başını kaşımış, sonra kestinp
atmış:
"Ben imzalayamam bunu. demiş, sıkı-
yönetimi ilgilendiriyor bu."
M. azıyı imzalamadan geri vcrecck
olmuş. Bu sırada. sekreter bayan beklcn-
medik bir biçimde araya girerek:
••İmzalayacaksınız efendim. demiş,
vaıandaşın dilckçcsini geri çeviremezsi-
niz. İmzalamak zorundasınız."
Vali muavini. bunun üzerine çekine
çekıne imzalamış yazıyı.
Ertesi gün. yazıyı alıp havale edildiğı
yere. emniyete götürdüm. Orada beni
doğnı Güvenlik Şubesi Müdürü'nün
karşısına çıkardılar. İşlem oradan geçe-
cekmış... Müdürü önceden haberliymiş
de beni bekliyormuş gibi bir durumda
gördüm. Daha odasına girdiğim anda,
bana eliyle yer göstererek, "Geçin böy-
le" dedi. asık bir yüzle.
'"Bir tezgâh var ya. bakalım nasıl bir
şey?" dıye geçirdim ıçimden. Yazıyı ve-
rip oturdum.
fözümü üstünden ayırmadan onu
izliyordum. Yazıyı, zor bir matematik
probleminin içinden çıkmaya çalışır gibi
süze süze okudu. Kağıdı elindeeviripçe-
virdi. İyice bir düşünüp taşınarak bir
daha okudu... Sonra döndü bana:
"Sizin bir ifadenizi alalım" dedi.
"Ne ifadesi bu?" diye sordum.
"Siz şimdi burada bekleyin biraz" de-
di.
Odasından çıktı. Orada üç beş dakika
yalnız kaldım. Geldi... Beni yandaki bir
odaya götürdü. Burası salon büyüklü-
ğünde bir yerdi. İçeride dört duvar bo-
yunca sıralanmış birçok masada belki de
olabileccğindcn fazla polis memuru var-
dı. Tam orta yere de ayn bir masa kon-
muştu. Bana "Buraya oturun" dediler,
ortadaki masanın önünde duran sandal-
yeyi göstererek... Odadakilerin hepsi, çıt
çıkarmadan. kurulmuş gibi beni izliyor-
lardı. Sanki o andaki görevleri buydu.
Bakışlan hiç de hayırlı bir bakış dcğildi.
Sanırsıruz 133 bin kitabı ben yakmıştım.
rta masadaki görevli. daktiloya
bir kağıt taktı. Önünde duran başvuru
yazıma göz atarak başiadı hı/lı hızlı yaz-
maya. Dip köşcdeki masadan Komiser
Ayşe Ergün. bir ara yanına çağırdığı bu
görevlinin kulağına bir şeyler fısıldadı...
Oyle gerilimli bir hava oluşturuyorlardı
ki insan kendini lehlikede görebilirdı.
Paniğe kapılacak ya da öfkenizi tutama-
yıp onlara fırsat vcrecek bir iki söz söyle-
ycceksiniz... Bunu yaraimaya çalışıyor-
lardı sanınm.
"İfadc" tutanağını hazırlamakta olan
görcvli, baktım uzatıp duruyor. Hepsi-
nin duyabıleceği bir biçfmde sordum:
"Ne yazıyorsunuz siz böyle uzun
uzun?"
"Sizin itadcnizi. dedi. dilekçenızde
>azdıklannı/ı..."
Anluşılan ba^\ ııru yazım hiç hoşlanna
gitmemişti. Sıkıyönetim Komutanlığı'na
"kitaplanmın niçin. hangi yetki kullanı-
larak. nasıl imha cdildığini" sormakla
suç işlemiş oluyordum. Bunu tutanakla
saptamak istiyorlardı. F.n azından. sıkı-
yönctime böyle bır soru yöneltilcmeye-
ceğini. bu sorumluluk anlayışıyla gere-
keni yaptıklarını göstcrmek istiyorlar-
dı... "Ifade alma" işlcminin aslı buydu.
x \ m a benim yazım yarım sayfa, tu-
tanak oldu bir sayfa... Hâlâ da uzayıp
gidiyor.
"Bakın. nc yazdığınıa bilmiyorum
ama" dedim. "Bunun kolayı var. Şöyle
yazın. bitsin: "Ekteki başvuru yazısını
ben yazdım. İmza berümdir.' Yalnızca
bu kadar yetmez mi?"
Zaten de işin içinden kolay kolay çıka-
mayacak gibi görünüyordu.
"Ha, tamam yav, dedi, öyle yapalım."
X azdığı kağıdı çıkanp yırtü. Yeni
bir kağıi taktı. Verdiğim bir satırlık
"ifade"yle bitirdi işi.
Emniyet, başvuru yazım için bir lür
notcrlik görevı yapmıştı.
SClRECEK