Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 KASIM1992 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
Hz.Ali Sıffin savaşmda hakeme başvurulmasını kabul edince Haricüerin desteğini yitirdi
Hariciler: Eşitfikçi göçebeler
XXazreti,ti Ali, Stffın savaşı sırasm-
da Muaviye taraflarlannın talebi üze-
rine Hz. Osman'ın katilınin belirlen-
mesi ve halifenin saptanması için
hakeme başvurulmasını kabul eder.
Daha sonra tarihte Hariciler olarak
anılacak olan grup, o güne kadar bir-
likte olduğu ve desteklediği Ali'yi terk
eder ve hakeme başvurulmasını pro-
testo amaayla harekete geçer. Harici-
lerin adı ilk bu olay nedenıyle duyulur.
Haricilerin başını çekenler. İslamın ta-
nınmış ve kararlı olarak bılınen ısimle-
ridir. Ali'nin, İslam zenginleşmesine
gösterdıği tepkı sırasında onu en çok
destekleyenler Hanciler plmuşlardı.
Haricilenn. Ali'ye ve İslam aristok-
rasisine tepkıleri yalnızca hakeme baş-
vunılmasıyla sınırh değildi. Birçok
temel konuda daha farkü görüşlere sa-
hiptiler. Onlann düşünceleri genellikle
eskı göçebe geleneklennin eşıtlikci an-
laytşlannı yansıtmaktadır. Hz.Ali'nin
Muaviye ile uzlaşmasına tepkılerinin
asıl nedenı. onun islam aristokrasisi ile
uzlaşması, kuzeyde iktidan eline geçi-
ren eski Mekke zenginlenne ıradesini
teslim etmesidir. Haricilenn Alı'yegö-
re yelpazedeki yerleri, ondan daha
radıkal bir şekilde tslamdaki eşitsizüğe
karşı çıkmalandır.
HaLariciler. Hz. Osman'ın katilinin
hakem yoluyla belirlenmek ıstenmesi
üzerine; "Hakem ancak Allah'ür,
hûkmü yalnız Allah venr" diyerek, İs-
lam yönetimini elinde tutan aristok-
ratlara güvenmediklerini dile getiri-
yorlardı. Tepkılerinin, siyasi nedeni
buydu. Hz.AH'ye kızmalanndaki en
önemli etken, iktidan hakeme başvur-
mayı kabul ederek İslamın en güclü
kesimlerine, zenginlere teslim etmesıy-
di.
L ariciler, Hz. Osman'ın
katilinin hakemyoluyla
belirlenmek istenmesiüzerine;
"Hakem ancak Allah 'tır,
hükmüyalnız Allah verir"
diyerek, İslamyönetimini
elinde tutan aristokratlara
güvenmediklerinidile
getiriyorlardı. Ali'ye
kızmalanndakien önemli
etken, iktidan, hakeme
basvurmayı kabulederek
İslamın engüçlükesimlerine,
zenginlere teslim etmesiydi.
Hariciler ıçinde çok sayıda "Kurra"
olduğu belirtıüyor. Hakeme başvurul-
masına en çok bunlann itiraz ettiği
söyleniyor. "Kurra"; ezberden Kuran
okuyan ve İslamı hükümleri yorumla-
ma gücüne sahip, Peygamber done-
minden kalma din adamlanna denı-
yordu. Kurra, Hz. Osman'ın Kuran'ı
tek bir kitap halinde toplayıp merkezi-
leştırmesine de tepki göstermişti. Çün-
kü yazılı bir Kuran'ın bulunması ve
Allah'ın emir ve hükümlerinin bir ki-
lapia resmilik kazanması, onlann ha-
reket alanlannı daralüyor. güçlerini
kınyordu.
Luran'm yazılması ve çoğaltıl-
ması. Arap kabile ahşkanhğı olan bi-
reyciliği ve merkezkaç eğilimini sınır-
landınyor, gücü ve buyruklan merke-
zileştiriyordu. Kurra'nın yani Kuran
hafızlannın. eski Bedevi bireyciliğine
dayanan bir kültürleri ve ona dayalı
bir Kuran yorumlan vardı. Osman,
yazıb Kuran'la onlann bir anlamda
ölüm fermanını imzalamıştı. Artık,
kendi iradeleri dışında resmi bir Ku-
ran vardı ve onlann Kuran okuyarak
yorumlar yapabilmelerimn olanağı
kalmamıştı. Kurra'nın kadenyle, gö-
çebe Arap geleneğinın kaderi, Harici-
lenn -kı bu eğilimlenn temsilcisiydi-
kaden bırleşmiştı.
Hakem olayında da anlaşmazlığı
"Kuran hükümlerine göre halletmek"
yoluna gidilmesi, yine Kurra'nın yazıl-
mış olan Kuran karşısında ikinçi pla-
na itilmesi anlamına gelıyordu. İsyanı
onlar körüklediler. Aslında Kurra'nın
tepkisi ile eski göçebe geleneklennin
ihtiyaçlan ûst üste çakışıyordu. Çün-
kü, Kurra'nın Kuran'ı istediği gibi
ezberden okuması ve yorumlaması,
her Kurra'ya Uahi bir güç veriyor ve
her kabilenin Kurra yolu ile ozgür ha-
reket etme imkânını da yaraüyordu.
İL azılı Kuran, merkezi bir devkt,
merkezi bir anayasa. merkezi bir oto-
rite anlamına geliyor ve göçebeliğin ve
kabileciliğin özgür alanlanna el atı-
yordu ve onlan bir otoriteye boyun
eğmeye zorluyordu.
HzAli'nin "Kuran'a başvurulması-
nı* ve "Kuran'a göre hüküm verecek
hakeme başvurulmasını" kabul etme-
sine karşı gelişen Harici tepkisinin ar-
dında bu tür nedenler de vardı.
Hariciler, daha katüımeı
Haricilenn, siyasi ve toplumsal tez-
lerini incelediğimiz zaman, o dönem
Arap dünyasının en kaülımcı toplulu-
ğunun onlar olduğu görülür. Halife-
nin secimine ilışkin tutumlan, yönetim
tarzına ılişkin oneri ve savlan; devletin
merkezüeşmesi yerine, çoğunluğun or-
takhğı temeline dayanır.
A üm İslam kaynaklan, Haricile-
rin, "halifenin Kureyş'ten olması"
dûşüncesine karşı çıktıklannı kabul
edıyor. Neşet Çağatay ve İ. Agâh Çu-
bukçu. bu konuda şunu anlaüyorlar:
"Onlar katında Kureyş'ten olsun ol-
masın. tayin edilip haUc arasında ada-
letle idare eden kişi imamdır. Bu kişi
imamlık görevini bozup zulüm ederse,
vazifesinden atılması veya öldürülme-
si vacip olur."
Haricilerin, yönetimin yalnızca bir
kabilenin mensuplan tarafmdan kul-
lanılmasına karşı çıkmalanrun dışın-
da, daha başka önemli katıhmcı fıkir-
lere de sahip olduklan görülüyor.
Örneğin, adaletsiz bir yöneticinin gö-
revinden ahnmasını ve cezalandml-
masmı savunmalan ilginçtir. Daha
sonra yönetimin babadan oğula geçti-
ği ve halifenin her buyruğunun bir ila-
hi emir haline dönüştüğü İslam dün-
yasında, bu gidişe dur diyebilecek en
radikal görüşleri Hariciler savunmuş-
lardı.
H,Lariciler, yönetimde asalete kar-
şı çıkarlarken zenci bir kölenın bile
hatife olabileceği fıkrindedirler. "On-
lar, bir zenci kölenin bile, eğer yeterli
niteliklere sahipse İslam toplumunun
başına seçilebileceğini iddia ederier.
Secilecek kişinin temız bir yaşama sa-
hip olması yeterlidir."
Haricilerin katılıma tutumuna çe-
şitli kaynaklarda dikkat çekilir: "Mu-
hammed'in ölümûnü takip eden üç
çeyrek yüzyıl boyunca bu usule, yani
halifeliğe sadece Muhammed'in men-
sup bulunduğu Kureyş kabilesinden
de ve Muhammed'in aşiretinden biri-
sinin getirilmesi usulüne Haricılerden
başka itiraz eden çıkmadı. Hanciler
bu usulün sakaıhğını ileri sürerek hali-
feliğe belli bir kabile mensubunun de-
ğil, fakat en ehil olanın getirilmesi
gereğini savunmuşlardır. Ve bu yüz-
den de Müslüman camia içerisinde
'zındık' damgasmı yemişlerdir."
"Harialer, halife Ali'nin de mensu-
bu bulunduğu Kureyş zümresine tanı-
nan selahiyet ve imtiyazlara karşı her
zaman silahlı isyan halinde bulunmuş-
lardır. İslamın ilk ve sade zamanında
yaşanılan demokratik prensiplerin
ayakta tutulması için muazzam gayret
gösteren bu dindar zümre, İslamın ilk
üç asn boyunca dahilde nehirler gibi
insan kanının akmasına sebep oldu-
lar."
Lariciler, halifeliğin nasıl bir
usulle devredileceği noktasında Ali ta-
raftarlanndan aynlırlar. Çünkü Ali
taraftarlan, Ali ve çocuklannın halife-
ligi kan yoluyla, akrabahk yoluyla
hakettikleri inancındadırlar. Bu inan-
an bir parçası olarak, Ali sonrası
imamlık, babadan oğula geçen bir kan
ve akrabahk yolu izleyerek sûrdürül-
müştür.
Hariciler Şura'yı savundular
Hariciler, eskı Arap toplumundaki
Şura geleneğini savundular, yeni yö-
netimin seçimle belirlenmesini istedi-
ler. Hakem olayından sonra, Ali'nin
ordusundan aynlan Haricilerin ilk
İslamda ilk ayrılıklar
Hz. ALİ
MUAVİYE
KAVGASI
ORAL CALISLAR
toplantısı kaynaklarda şöyle anlaülır:
"On iki bin kişi Kufe'ye girmeyerek
Kufe köylerinden biri olan Harura'ya
gittiler. Orada kendüerine Şebes bin
Rıb'iyı askeri komutan, -kı bu Ali or-
dusunda sol kol komutanı idi- Abdul-
lah bin Kevva'yı namaz kıldırmak
ûzere imam seçtiler. İslam ülkelerini
idarelerine aldıktan sonra, umur-u İs-
lamiye'nin (İslam yönetiminin) Şura
yoluyla 'yûrütüleceğini' ve biaün hali-
feye değil Allah'a olacağını kararlaş-
tırdılar."
x\hmet Cevdet Paşa da onlann bu
özelliğıne dikkat çeker: "Bıat ancak
Allahu Tealaya'dır ve hak yol ile iyiligi
emretmek kötülüğü nehyetme (yasak-
Iamak) ve memleketın idaresi Şura ile-
dir" diyerek imamlık ve halifelıği in-
kar edip yalnız Cumhuriyet yolunu
seçtiler."
Haricilerin Cumhuriyetçi olduğu-
nun iddia edilmesi ilginçtir. Çünkü
Cumhuriyet. Arapça halk yönetimı,
toplum yönetimi gibi oldukça katılım-
Onlann İslamın devletleşmesine
anarşist bir tepki gösterdikleri birçok
kez beürtilir. "Vergi, vekat (zekat!),
vali gibi 'fonksiyon'lar. Bedevi toplum
yapısını çözereİc, daha ıleri ve gelişmiş
bir şehir medeniyetine temel teşkil ede-
cek 'entegrasyon'u sosyal ve siyasi ola-
rak sağlayan kunımlardı. Ancak 'bö-
lücü' (desintegration) eğilimi çok
kuvvetli olan kabile toplum yapısı, bu-
na karşı ayaklanıyordu."
"Harici hareketının Hz.Ali ordusu
icinde başladığını, yani Bedevilerin,
şehir ve iktisat hayatına inübak ede-
medikleri için. daha disiplinli -ve Be-
devi için sıkıcı- ordu ıçinde büsbütün
'tepki' duygusuna kapıldıklannı söy-
leyebiliriz. Uçsuz bucaksız çöllerden,
askeri garnizonlara gecmek, şehirlerin
çevresindeki 'mahalle'lerde yaşamak
onlan çok sıkmış olmalıdır.
•
Xslami çeyreler. Haricilerin, birçok
Emevi valisini öldürmelerine dikkat
çekerler. Onlara göredevletle, düzenli-
tikl bağdaşmayan, devletle çelişen
Hz.Ali, Sıffin savaşından sonra Hariciler tarafmdan öldürüMü.
cı bir anlam ifade eder. Cevdet Paşa'-
nın Şura'run böyle bir içeriğe sahip
olduğunu belirtmesi ve Haricilerin
imamlık ve halıfelık yerine halk idare-
sini savunduklannı söylemesi bir ger-
çeği dile getiriyor.
ilaricricilerin eşitlikçiliği, yönetimi
toptan yadsıyan oldukça radikal, yer
yer anarşist sayılabılecek bir karakter
de taşır. Örneğin Haricilerin Necdat
kolu, "Halkın bi; halife secmesine ha-
cet görmezler. Müslümanlara lazım
olan, aralannda adalete uymalandır
derler. Eğer bu cihet, onlan hakka uy-
maya sevk eden bir ımam olmaksızın
tamam olmazsa, o zaman bir imam se-
çerler."
Bu fikir, ilkel komünal topluluklan-
nın saf eşitlikçi görüşlerine çok yakın-
dır. Onlar, şeriat yasalannın halife
seçmeyi zomnlu görmediğini söyleye-
rek, çok radikal ve ileri bir özgürlük
anlayışına sahip olduklannı da açıkla-
mış oluyorlar.
kabile ruhu. bütün anarşist akımlarda
olduğu gibi, hem halkı hem devleti
temsil eden kişileri hedef almıştı. Vali-
leri, genellikle pusu kurup suıkast dü-
zenleyerek, fedailerkullanarak öldü-
rüyorlardı.
Islamiyetin ve İslam savunuculan-
nın özlemi olan düzenle, Harialerin
özlemı olan düzen, gelışmenin belli bir
aşamasında bir arada yaşayamayacak
noktaya gelmiş; çelişme. catışmaya
dönüşmüştû.
Radikal muhalefet
İslam'ın kunıluşundaki ilk ciddi
muhalefet Hariciliktir. Onlar eski gö-
çebe eşitlikçi geleneğinin sözcüleri ola-
rak ortaya çıktılar, Hz.Ali ile yoksul-
luğa yakınlığı nedenıyle ittifak yaptı-
lar. onun safında çarpıştılar.
x\.li ile Hariciler iki farklı kesimin
temsilcisiydiler. Ali, İslam yönetimi
içinde yoksullara daha yakın olan, İs-
lam'ın merkezileşmesinden zarar gö-
Hariciler Kuran'ı nasıl yorumladı?
Ha.ariciler, Hz.Ali dönemınde ve
Emevi İmparatorluğu döneminde
ağır baskılara uğradılar. Yüzbınlerce
Harici öldürüldü. Çok sayıda Harici
isyanı basünldı. Ağır baskı ve kıyım-
lara rağmen, Hariciler yok olmadı-
lar, özellikle yoksul kesimler içinde
varlıklannı sürdürdüler. Bu baskılar
sonucu çeşitli kollara aynldılar ve
içinde bulunduklan tarihı koşullara
göre yeni düşünceler savundular.
Her zalim iktidar döneminde, Hari-
ciler yoksulluğun vicdanı olarak aya-
ğa kalktı.
En önemli kollanndan birisi Eza-
rika'dır. Emeviler döneminde ortaya
çıkan bu radikal mezhep kuruculan,
zina edenin taşlanarak öldürülmesi-
ne de karşı çıktılar. Onlann taşlaya-
rak öldürme (recm) hükmüne karşı
çıkmalanrun gerekçesi, bu hükmün
Kuran'da yer almıyor olmasıdır. Yi-
ne onlann inancına göre erkeğe iftira
edilmesi bir cezayı gerektirmez, ama
kadınlara iftira edene had vurulur,
yani ceza verilir. Çünkü Kuran böyle
belirtir.
Dini ve Kuran'ı, geleneksel İslam-
a anlayıştan farklı yorumlarlar. Ör-
neğin. tapınmak için birtakım biçim-
lere gerek duymazlar. Esferilik adı
verilen bir kolu, namazın ve orucun
gereksiz. hatta suç olduğu görüşün-
dedır.
Yıne bir başka kolu, Yusuf suresi-
nin Kuran'da olduğunu kabul et-
mez. onlara göre Yusuf suresi bir âşk
hikâyesidir. Kuran'da böyle şeylerin
bulunması doğru değildir.
IVacadikal görüşlere sahip olan
Hariciler, yoksul ayaklanmalannın
isyancı özelliğine uygun bir biçimde.
Emeviler döneminde çete savaşlan
yürüttüler. "Artık onlann akınlan
çete harpleri şeklini almış idi. Başan-
lannı özellikle efsanevi olan suvarile-
rinin (bazı atlannın isimleri atcılığa
ait Arap eserlerinde görülür) sürati-
ne borçlu olmuşlardır. Bu süvariler
ansızın toplanıyor, şurada burada
dolaşıyor, savunmasız şehirleri bası-
yor ve hükümet kuvvetlennin takip-
lerinden süratle savaşarak kurtulu-
yorlardı."
Hariciler. radikal siyasi akımlann
tümünün başına geldiği gibi ciddi
bölünmelere uğradılar ve kendi ara-
lannda da kanlı kavgalara giriştiler.
Aralanndaki kanlı aynhklar, yenil-
gilerinin de nedenlerinden binsi ol-
du.
X Aaricilerin. İslam dünyasında-
ki tarüşmalara önemli katkılarda
bulunduğu belirtilir. Kuran'ı ve dı-
ğer hükümleri eleştirici bir gözle yo-
rumlamalan önemli özelliklerinden-
dir. Wellhausen'in işaret ettiği gibi,
Haricilikin ister doğrudan doğruya,
ister iman meselesi üzerindeki fikirle-
re verdiği hız ile olsun. Müslüman
kelâmının gelişmesinde çok önemli
bir payı olduğu şüphesiz görülmek-
tedır. "Haricilik başlangıçta bize
tamamıyla bir halk hareketı olarak
görünmesine rağmen, onu fikri özel-
likten mahrum sayTnaktan çekinmek
lazımdır."
İslam ansiklopedisi. onlann bu
özelliklerinin aydınlar üzerinde de et-
kili olduğunu belirtir. "Bilhassa
Abbasiler devrinde, çevrenin incel-
miş ve şüpheci medeniyetinın etkısi
alünda ve aynı zamanda ona muhalif
olarak, birçok alim ve ediplerin, Ha-
riciliğe ait fikirleri taşıdıklan iddia
edilebilir; fakat bu durum onlann
yüksek cemiyetlere devamlanna ve
sarayın lütuflanndan yararlanmala-
nna engel olmazdı."
Harariciler, savaşçılıklannın yani
sıra şiir ve söz söyleme sanaünda da
ileri idiler. İslam Ansiklopedisi, Ha-
ricilerin şiire olan yatkınhklannın
"Kufe ve Basra askeri karargâhlan-
nın Bedevi unsurlardan gelmiş olma-
lan" gerçeğine dayandınr. "Harici
reislerinin söyledikleri hutbeleri içe-
ren risaleler oluşiurulmuştur ki. bun-
lardan bize kadar gelenler, Haricilik
fikirleri hakkında mükemmel bilgi
verdikleri gibi, hitabetlerinin de hayli
yüksek olduğu hakkında bir fikir
vermektedirler."
ren güçlerin sözcüsüydü. Ama bizzat
yoksullann temsilcisi değildi, onlann
dostuydu.
Hz.Ali'nin bizzat kendisi peygam-
berin yanında bir İslam kurucusu. bir
devlet savunucusupzellikJenyle tanın-
dı ve ün kazandı. İslam devl'etinin te-
melinin harcında Ali'nin çok emeği
vardır. Hariciler ise yoksul hareketiy-
di, tezleri ve anlayışlan bunu yansıtı-
yordu. Devletleşme ve toplumun di-
siplin altına ahnmasıyla tamamen zıt
kutuplardaydılar.
Haricilik, en yoksul kesimlere da-
yandığı ve onlann tepkilerini ifade et-
tiği için daha radikal ve savaşcı ıdı. Bu
yüzden, her türlü İslam aristokrasisini
fark gözetmeksizin karşısına almış,
onlann baskılanna uğramış, onlarla
ölümüne savaşmaktan çekinmemiştir.
Neden sert ve acımasızdılar?
Harici isyanlannın bir yoksul ayak-
lanması özelliğı taşıdrğını bütün kay-
naklar doğruluyorlar. Hancüerin
çoğu Badiye = Çöl Araplanndandı.
İçlerinde köyde, şehirde oturan Arap-
lar azdı. Çöl Araplan, İslamiyetten
önce son derece fakır halli. yokluk ve
sıkıntı içinde yaşarlardı. İslamiyet ge-
lince de onlann maddi durumlannda,
mali vazıyetlerinde fazla bir iyileşme
olmadı. Çoğu çölde hayat darlığı için-
de sıkıntılı bir halde yaşamaya devam
ettiler. İslam sevgisi kalplerine girdi,
fakat fikirlen basit ve sade kaldı. Ta-
savvurlan dardı. İlımden uzak kaldı-
lar. Bu şartlar allında dar akıllı, kuru
zahid, alıngan bir mümin grubu mey-
dana geldi. Çünkü Badiye Araplan
mahrumiyet içindeydiler. Maddi mah-
rumiyet içinde olan ruhu, iman kaplar
ve sağlam bir itikat vicdana yerleşirse
bu dünya nımetlenne tamah etmekten
vazgeçer. Fani dünya zevkkrine göz
dikmez...
"... Onlar da sert çöl gibi sert oldu-
lar. Eğer Hariciler refah ıçinde yaşasa-
lar, nimetlerden faydalansalardı, onla-
nn o haşin haü değişir, seıtlikleri ve
kabalıklan azalır. onlar da yumuşar,
uysal kimseler olur, tabiatlannda de-
ğişiklik görülürdü."
B•urada çok net bir şekilde ifade
edildiği gibi. Haricilik bir yoksul hare-
ketidır. Kararlı ve inançlanna sıkı sıkı-
ya bağlıdırlar. Sertlikleri ve aamasız-
lıklan da yoksulluklan nedeniyledir.
Derin bir fikir sahibi olmadıklan id-
diası eldeki kaynaklara bakılınca tar-
tışmalıdır. Bazı alanlarda, İslamın
kurallanna en akıllı yaklaşım ve tepki-
leri onlar göstermişlerdi. Şair ruhlu
önderleri vardı, Kuran'da olmayan
recm (taşlayarak öldürme) adetini
reddediyorlardı, tapınma konusunda
esnek ve bağnaz olmayan bir tutum
içindeydiler. Islamm başmdaki bölün-
mede geçmişin göçebe geleneklerine,
eşitlikçi anlayışlara en yakın fikirleri
savıınuyorlardı. Şura sistemini ve se-
çim yöntemini de en çok onlann savu-
nuyor olduğu bir gercektir.
Sonuç olarak Haricileri, İslam'ın
devletleşmesine ve merkezileşmesine,
İslam toplumunda smıflaşmaya ve
yoksullann aşağı itilmelerine tepki
gösteren ve eski eşitlikçi gelenekleri
yaşatmak isteyen bir siyasi akım ola-
rak tanımlayabiliriz. İslama ilk dö-
nemde en fazla yararhlığı olan, pey-
gamberin zafere ulaşmasında en çok
gayret gösterenlerin bir kısmının Hari-
ci önderliği içinde yer alması dikkat
çekıcidir. Ama, İslamiyet, bir dünya
devleti olup da büyüyüp gelişince, ilk
önemli kaygayı kendi yoksullanyla
yapmışür. İslam kaynaklannda Hari-
alerin aamasızca ezilmesınin nedeni,
kendi gaddarlıklan olarak anlatılır.
Bu düşünceye göre İslam önderliği,
her karara karşı gelen. önüne geleni
gözünü kırpmadan öldüren fanatik
grupla baş edebilmek için kaçınılmaz
olarak şiddete başvurmuştur. Onlarla
ilgiü anlatılan öyküler. hep gaddar
yanlanna dikkat çeker.
Haksızlığa ilk büyük
başkaldın
Hariciler; büyüyen ve şekillenen İs-
lam devletinın önüne bir ayakbağı,
despotik kurumlaşmanın düşmanı,
zengınliğe, haksızbğa, eşitsizliğe, yok-
sullann öfkesi ve çığhğı. ınsanlığın ge-
lecekte yürüteceği özgürlük kavgası-
nın haber vericisi olarak dikildiler ve
yenildiler. Ama onlann kavgasının et-
kileri büyük oldu. İslam felsefesi için-
de dünya nimetlerini küçümseyen
akımlann öncülüğünü Hariciler yaptı-
lar. Daha sonra ortaya çıkacak Sufılik
cereyanlannın ilk meşalesini onlar
ateşledıler. İslam devleti içinde haksız-
lığa başkaldınlabileceğini kanıtladı-
lar.
Haricilerin kanıtladığı en önemli
gerçeklerden birisi, Cahihye dönemi-
nin nitelıği üzerine yapılan tartışmala-
ra getirdiğı açıklıktır. Hanciler, büyük
ölçüde Cahiliye dönemi alışkanlıklan-
nın temsilcisiydiler. Savunduklan eşit-
likçi görüşler. haksızlığa başkaldıran
kararlı tutumlan, geçmiş dönemin id-
dia edildiği gibi karanlıklardan ibaret
olmadığını gösteriyor.
LLSİam düşünceşinın içine özellikle
kuruluş yıllannda İslam öncesi fıkirler
yoğun şekilde girmişti. Peygamber ve
ilk dört halife dönemi bir geciş süreci-
nin basamaklandır. Ali'nin Hariciler
tarafmdan öldürülmesi, bir dönemi
sona erdirmiştir. Muaviye'nin yöneti-
me gelmesi ve Emevi İmparatorluğu'-
nun kuruluşu, İslamiyetin başlangıç
döneminin de sona erdiginin işareti-
dir. Muaviye ile bırlikte yeni bir adım
atılmıştır.
SÜRECEK
POLTTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Dumandan
Sigarayı bıraktıktan sonra kahvenin de tadı kaçt, onu da
bıraktım. Eskiden günde 10-15 kahve içerdim. Gençlik dö-
neminde gazetelerde çahşmak sabahlara kadar sürerdi.
En can alıcı haberler el ayak çekildikten sonra ortaya çı-
kardı. Tuhaftır, haber ajansları da haberleri gece yarısın-
dan sonra vermeye başlarlardı Bu gece çalışmalarına
kahve mi dayanır, durmadan kahve içerdik. Kahve önde
gelir. sigara da kahvenin "pezevengı" olurdu.
Kahveyi ilkin Yemenli bir çobanın bulduğu söylenir.
Kahvenin uyarıcı, güçlendirici birözelliği varmış. Mubare-
ğin her zaman efsanede yeri olmuştur. Bir ağaç olmuş,
kızıl taneleri varmış. Çoban koyunlarını otlahrken bakmış
keciler bu ağaççıktan yiyorlar, sonra derin bir uykuyadalı-
yorlarmış. Eskiden gözlerini bir yuman keçi bir daha aça-
mazmış. Şimdi göz kapanmıyor, gece-gündüz açık kalı-
yormuş.
İlk kahve Avrupa'ya XVI. yüzyılda Etiyopya'dan gelmiş.
Etiyopya'nın yüksek vadilerinde yetişirmiş. Kahve, 1640'ta
Italyanlar, 1652'de Ingilizler, 1720'lerde Fransızlarca bu-
lunmuş. Kahve gelmiş, ardından da tiryakilik boy göster-
miş.
Avrupa'ya kahvenin Osmanlılardan geldiği köklü bir
söylentidir. Osmanlılar getirmese kahvenin geleceği yok-
muş. Bundandır ki Avrupalılar kahveye "Türk kahvesi"
derler. Derler ki. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Is-
tanbuliulann damağı yepyeni bir tattanıdı. Bunun adı kah-
vedir. 1543'te gemilerle kahve geldi, ama hacılar ve hoca-
lar da "Yasak!" diye karşı çıktılar.
Şeyhülislam Ebusuut Efendi bile bu yasaktan yana oldu.
1554te Hekim adlı biri Halep'ten, Şemsi adlı biri deŞam'-
dan istanbul'a kahveyi getırmişlerdi. Hemen Tahtakale'de
kahve ıçilen yerler açılıvermişti
Tiryakiliği alıp yürüyen kahve bir yasaklanmış, bir ser-
best bırakılmış, içilir olmuştur. Bu kücük kara çekirdekten
su katılarak içilen kahveler çoğalmaya başlamıştır. Ne ya-
saklamalar, nefetvaiar Istanbul'un dörtbiryanını kahvele-
rin sarmasına engel olamamıştır. Bu kahvehaneler de
meyhaneler gibi yüksek tavanlı kargir binalardır. Havuz-
lar, çiçeklerle süslü bahçeler çoğalmıştır. Kahve içilir, ki-
tap okunur, sarhoşlayanlar uzanarak bunları dinler, bir
kahve kültürü doğmaya başlar.
Meyhaneler çoğalmaya oaşlayınca kahve yasaklaması
da unutulur. Kahve olağan içecekler arasına katılır.
Önce de söylediğim gibi adı Türk kahvesi olan bu kare
içki, zamanla Frenk kahvesine dönüşür. Kahvehanelere
kıraathane denmeye başlanır. Kıraathane adı üstünde,
"kıraat" edilenyer...
Çarşı, pazar kahveleri, "mahalle kahvesi" olur. Gecele-
ri entarileri ile bu kahvelere gelen beyler, yerler, içerler,
eğlenirler.
Avrupalı anlamda gelişen kahvelerde bilardolar, oyun
salonları geniş yer tutar. Kahveler gazete, kitap okunan
yer olmaktan çıkar. Günümüzde kahvelerden çok, küçük
meyhaneler, bira evleri rağbettedir. Bilardolu kahveler ise
yok denecek kadar azdır. Başkent olarak ün salmış An-
kara'da bilardolu üç ya da dört kahve ancak vardı. Anım-
sadıklarım Kızılırrnak, Santral, Park kahveleriydi.
Kahveler için yazılmış dizeler de şöyle:
-Ehli keyfe keyf verir
Kahvenin kaynaması
Eşeği yoldançıkarır
Sıpanın oynaması
Bir de şu tekerleme: Kahveci / Bir kahve getir / Kahvenin
karasından / Aman şekerli olsun / Kaçmayız kahvenin pa-
rasından / Kahvenin yeri Yemen'dir / Irak / Nerede senin o
güzel çtrak.
Nerede bir kahve görsem hemen kaçıyorum. Çünkü du-
mandan ve tavla gürültüsünden geçilmiyor...
BULMACA
SOLDAN SAGA:
1/ Afrika kokarcası
da denilen bir kürk
hayvanı. 2/ Uzak...
vücut ısısı. 3/ Poker-
de kâğıt dağıtma sı-
rası gelen oyuncu-
nun, kanp kestiği
kâğıtları dağıtılmak
üzere kendisinden
sonraki oyuncuya
vermesi. 4/ Kar fır-
tınası... Iridyum ele-
mentinin simgesi. 5/
Orta Asya'da yaşa-
yan Şamanist Türk-
ler arasında çeşitli 9
şeylerden anlam çıkartarak bakılan
fal... İçki sunan kimse 6/ Yağmur
suyunun biriktiği çukur yer... Dün-
ya edebiyatçılannı bir araya getirme-
yi amaçlayan kuruluşun simgesi. 7/
Tbnus'un plaka işareti... Bir nota...
Bir oyun ya da filmde aniden yara-
tılan komik durumlar. 8/ Eskiden
Rum korsanlarına verilen ad. 9/ Yer-
yü2ü... Kulak iltihabı.
YUKARroAN AŞAGlYA:
1/ Taşkın davranışh kimseler için kullanılan sözcük. 2/ "O yer"
anlamında kullanılan sözcük... Gemi, tren, kışla gibi yerlerde
üst üste yapılan yatak yeri. 3/ Tanelerin içini kurum karası bir
isle dolduran ekin hastahğı... Brezilya'nın plaka işareti. 4/ Bir
ulke ya da bölgenin, ortalama hava koşullanyla beliren duru-
mu... Evre. 5/ Bir haber ajansının simgesi... Yunan mitolojisin-
de kır tannsı. 6/ Dokunma duyusu... Bir nota. 7/ Tanntanı-
maz... Tüyleri kiremit renginde bir yaban kuşu. 8/ Kedi ya da
köpek yavrusu... Gelecek. 9/ Hayat arkadaşı... Boks yapılan
alan.
EDİRNE 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ
1991/548
Maliye ve Gumrük Bakanhğı tarafmdan Hayrettın Karasu aleyhi-
ne açılan alacak davasının yargılaması sırasında;
Eski adresı Karasu Kereste Fabrıkası Babaeskı Yolu Kırklareli iken,
savcılıkça yapılan araştırmalara rağmen adresi tespit edilemeyen da-
valı Hayrettin Karasu'ya ilanen lebligat yapılmasına karar verilmiş ol-
makla, adı geçenin Edirne Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nde
yargılaması devam etmekte olan 1991 '548 esas sayılı dosyaya başvur-
ması veya bir vekille kendisini temsil ettirmesi, aksi takdirde davanın
yokluğunda sonuçlandırılacağı, dava dılekçesi yerine geçerli olmak
uzere ilan olunur. 16.7.1992
Basın: 51082
BAKIRKÖY 5. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 1992/54
Davacı Sevim Orhan vekili tarafmdan davali Kenan Orhan aleyhi-
ne açılan boşanma davasının yapılan duruşmasında;
Davalının adresı meçhul olduğundan adma dava dilekçesinin ila-
nen tebliğine karar verildiğinden;
Davacı dava dilekçesinde boşanmaya, müşterek çocuk Faik'in ve-
layetinin kendisine \CTilmesine, çocuk için 500.000 TL., kendisi için
500.000 TL. iştirak nafakasına karar verilmesini talep etmiş olup;
Kenan Orhan'ın 26.11.1992 gunu saat 10.00'da mahkememizde ha-
zır bulunması, hazır bulunmadığı, geçerli bir mazeret bildirmedığı tak-
dirde durusmanın yokluğunda yapılacağı ve karar verileceği dava
dilekçesi yerine kaim olmak uzere ilan olunur.
Basın: 12349