Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 KASIM1992 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
ÖğretmenYetiştirme
Politikaları
Hemen sormak istiyorum: Fen ya da edebiyat fakültesi mezunu bir kişi neden
öğretmenlik yapmasın? Pedagoji derslerini de almış bir adaya öğretmenlik
yollan niçin tıkansın?
Prof. Dr. SALİH ÖZBARAN Buca Eğiîim Fakültesi
Avrupa Konseyi üyesi ülkelerde öğretmen
yetiştirme politikâlan ve modelleri, 2I-24 Ey-
lûl 1992 günlerinde îzmir'in Buca Eğitim Fa-
kültesi'nde tartışıldı. Türkiye ile birlikte yirmi
bir ûlkenin temsilcilerinin öğretmen yetiştir-
me biçimlerini yansıtmalan ve tartışmaya aç-
malan Türkiye için büyük bir fırsattı ve çok
anlamlı bir zamanda gerçekleşti. Öğretmenin
kimin tarafindan yetiştirileceği konusunda
çok kolay ve kestirme şeyler söylenen bir or-
tamda Türkiye'nin ayağına gelmiş çok gûzel
bir hizmetti bu toplantı.
Ne var ki konuk öğretim üyeleri, öğretmen-
ler, bakanlık temsilcileri, genelde kendileri
çaldılar, kendileri oynadılar; iyi de oynadılar
(bizlerle kaynaştıklan anlar gecelerin müzikli
yemeklerinde oldu yalnızca; bu güzel bir şey
tabii); ancak ciddi anlarda, içerik tartışmala-
nnda, model arayışlannda, ev sahipîerinin
aülganlığı, canlıhğı sorunlann can damarlan-
na yüklenişi yoktu ortahkta. Avrupa Kon-
seyi'nin eğitim temsilcileri karşılannda birkaç
cıhz sorudan fazlasını bulamadılar. Konuyu
tartışabilecek uzman eğitimcilerimiz ve belirli
alarun öğreticiliğini yapan öğretim elemanla-
nmız böyle bir toplantıya katılmadılar ya da
kaülamadılar.
Eğitim fakültelerinin kimi temsilcileri de
konunun içinde görünmediler, "davete ica-
bet" etmiş oldular. Toplantının düzenleyicile-
rinden biri olan MEB'nin protokolü aşama-
yan, tartışmaya hiç yanaşmayan, konunun
ciddiyetini hiç kavramayan temsilcisi de beni
kara kara düşündürdü konuşmasıyla.
Söylenenler, tartışılanlar: Avrupa'da öğret-
men yetiştirme politikalannı açılış konferan-
sına İconu yapan Avusturyalı Prof. F. Buch-
berger, öğretmen yetiştirme işinin çok önemli
ve kapsamlı bir iş olduğunu hatırlatırken
kJasik biçimlere karşı çıktı, programlann de-
ğişmesi gereğini duyurdu, sadece eğitim ile
fazla yüklemenin sakıncalanna değindi, öğ-
rencilerin boş zaman bulamamalanndan ya-
kmdıklannı dile getirdi, araştırmacılıktan
uzaklaştınlmış bir öğretmen adayının düşü-
nülemeyeceğini vurguladı. Buchberger, ayn-
ca, Avrupa'da bini aşkın kurumun öğretmen
yetiştirdiğini, elli bini aşkın öğreticinin bu ku-
rumlarda çaüştığını ve yanm milyondan fazla
adayın eğitim aldığjnı hatırlattı. Amerikalı
araşüncı Prof. A. Churukian ise öğretmen
adayı açısından derslikteki davranış, teknik
beceri ve öğretilen dahn sağlam bilgisi üstün-
de durdu; merkezi buyruklann tehlikesine de-
ğindi. İngiltere ve Galler adına konuşan İn-
giliz D. Whittaker, öğretmen yetiştiren ku-
rumlann üniversitelerin çatısı altında topîan-
dıklanna dikkat çekti. Almanya'nın temsilcisi
Dr. E. Jeuthe, öğretmenin üniversitelerde ye-
tişmesinden gurur duyduğunu. ancak arz-
talep mekanizmasının denetlenemediğini ileri
sürdü. Öğretmen adayının gereğinden fazla
zamanının çalındığmı. böylece yaşının geciril-
diğini ileri sürdü. Isviçreli okul müdürü W.
Furrer, ülkesindeki çok farkh yaklaşımlara
değinirken esaa elden bırakmadı ve tartışma-
lann mihenk taşını çok güzel yansıttı: "Biz
yalmzca iceriği tartışınz."
Türkiye neyi tartışıyor?
Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin pek çoğu
öğretmen yetiştirme sorunlannı uzmanlar dü-
zeyinde tartışmaya açarken, alt birimlerdeçö-
züm aramaya çalışırken -Doğu Avrupa ül-
keleri yeni rejimleriyle birlikte ciddi çalışma-
lar içıne girmişken- Türkiye ne yapıyor? Milli
Eğitim Bakanlığı ne düşünüyor? Türkiye'nin
raporunu hazırlayanlar (H. Ancı - S. Bülbül -
N. Çoker - G. Karagözoğlu) ne öneriyorlar?
. Bakanlık müsteşan Prof. N. Erşen arayış
içinde olduklannı söyledi açılış konuşmasın-
da; öğretmenin kaygılan bulunduğunu bildir-
di; verimliliğin düştüğünden söz etti. Ancak
fakülteye, okula, sınıfa inmedi; basından da-
ha açık biçimde anladığım kadanyla bakanlı-
ğın, öğretmeni kendisi yetiştireceğini savun-
du, savurdu. Öğretmen yetiştirmeden sorum-
lu bakanlık yetkilisi. bakanhğın niyetini açığa
vurdu; öğretmen akademilerini planladıklan-
nı yeniden müjdeledi. İçerik kaygısı gösterme-
di, ama öğretmen evlerini ve ek ders ücretle-
rindeki artişı başan hanelerinde gösterirken
herkeste şaşkmlık yarattı (ek işe ek ders ücre-
tiyle iyi öğretmen yetiştirmenin ne ilgisi var-
dı). Öğretmen yetiştirmenin sorunlanna uz-
manlık düzeyinde inmiş konuklara öğret-
menin yüceliğini anlatması, işin cabasıydı.
Türkiye adına hazırlanan bildiriyi sunan
Buca Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. G. Kara-
gözoğlu. öğretmen yetiştiren kurumlann ta-
rihçesinden söz ettikten sonra "duality" ola-
rak nitelediği durumu ele aldı: Öğretmenin
hem eğitim fakültesinden hem de fen-edebiyat
fakültelerinden yetiştirilmeleri sakıncalıydı
ona göre. Milli Eğitim Bakanı Köksal Top-
tan'm fen-edebiyat fakülteleri öğrencilerine
öğretmenliği kapatan karannı övdü konsey
üyesi ülkelerin eğitimcilerine.
Hemen sormak istiyorum: Fen ya da edebi-
yat fakültesi mezunu bir kişi neden öğretmen-
lik yapmasın? Pedagoji derslerini de almış bir
adaya öğretmenlik yollan niçin tıkansın? Ger-
çekten bu fakültelerin yetersiz olduklanna mı
inanılıyor? Eğitim fakültelerinin -yalnızca eği-
tim fakültelerinin- bu iş için gereken donanı-
ma, programa. öğretim elemanlanna sahip
bulunduklanna mı güveniliyor? Yoksa yok-
sa, sorun ideolojik midir?
ICısa bir süre önce Prof. Lütfi Özbilgin
'(Cumhuriyet, 26 Eylül 1992) öğretmen ata-
malanndaki karmaşaya değindi; pedagojik
formasyon dersleri görmemiş adaylar karşı-
sında eğitim fakültesi mezunlannın daha ba-
şanlı görüldüklerinden söz etti. Yeterlilik
sınav sonuçlanna göre eğitim fakültesi me-
zunlanyla fen-edebiyat fakülteleri mezunlan
arasında herhangi bir karşılaştırmarun yapıl-
madığını da hatırlattı. Öğretmen atamalann-
da fen-edebiyat fakülteleri aleyhine gelişen
durumu eleştirdi haklı olarak.
îmdi ben eğitim fakültesinde çahşan bir kişi
olarak neden fen-edebiyat fakültelerinin hak-
lannı korumaya çalışıvorum. Onlar YÖK'e
karşm hâlâ akademik kadrolanyla eğitim fa-
telerinden ilerideler; çünkü onlar pedagojik
formasyon dersleri sağlıyorlar. Çünkü eğitim
fakültelerinin büyük bir çoğunlugu akademik
kadrolannı tamamlamış değiller; çünkü eği-
tim fakültelerindeki dallarda öğretim yön-
temlerine ilişkin hiçbir ilerleme kaydedılmiş
değil; çünkü eğitim fakülteleri hâlâ üniversiter
havaya girmiş değiller; çünkü eğitim fakülte-
leri öğrenci-öğretici ilişkilerini çağdaş düzeye
getirebilmiş değiller. Kapılannda "eğitim"
yazıh pek çok fakültemiz, ne yazık ki, hoşgö-
rünün, bilimselliğin, tartışmaran, ya-
ratıcıhgın, kısacası, üniversite olmanın bilin-
cinde değiller.
Dilerim, Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin İz-
mir toplantısına sunduklan raporlar kısa za-
manda Türkçeye aktanlır; öğretmen yetiştir-
mede karşılaşılan sorunlar, alınan mesafeler,
ortaya atılan modeller ilgililerin dikkatine su-
nulur.
PENCERE
ARADABIR
ProtDr. ORHAN KURAL
ÎTÜ Maden Fak. Maden Müh. Böl.
"Petro(-Kok"Kapgaşası
Özellikle son altı aydır petrol-kok üzerine tartışmalar-
basın yayın organlarında ve değişik platformlarda sür-
mektedir. Türkiye pazarına ilk girdiği 1981 yılından iti-
baren gelişmeleri yurtiçi ve yurtdışında yakında izlediğim
için bazı önbilgileri içeren bu yazıyı kaleme almayı birgö-
rev sayıyorum.
* Petrol-kok, rafinelerin benzineyönelikçalışması sonu-
cu petrolden elde edilen bir yan üründür.
* Petrol-koku üç farklı yapıda bulunur:
a) Geciktirilmiş yakıt cinsi, çimento ve kireç sanayii
ağırlıklı (üretimin ortalama %55'i).
b) Anod cinsi-kalsine edilmiş petrol-kok, alüminyum sa-
nayiinde(üretiminortalama %40ı).
c) Grafit eldesi-iğne şeklinde, elektrik ark fırınlarında
(üretimin %5'i).
* Bugün 35 milyon ton olan dünya petrol-koku üretiminin
ortalama %85'i ABD'de gerçekleştirilmektedir.
* ABD, rafinelerindeürettigi petrol-kokunu40ayakın ül-
keye üç farklı kullanım alanında tüketilmek üzere pazarla-
maktadır. itrtal ettikleri miktarlara göre bu ülkeler sırası ile
Japonya, Italya, Belçika, HollandaveardındanTürkiye'dir.
* Petrol-koku, düşük nem, düşük kül ve yüksek ısıl dege-
rinden dolayı ideal bir yakıtür. Ancak en büyük sorun içer-
diği yüksek kükürt miktarıdır. Ham petrolün, yapısı ile rafi-
nasyon sistemine göre petrol-kokundaki kükürt oranı de-
ğişmektedir.
a) %2'den az kükürt içerenler, düşük kükürtlü (toplam
3.5 milyon ton üretimi var)
b) %2-%3.5 arası orta kükürtlü
c) %3.5-%6 arası ise yüksek kükürtlü olarak sınıflandırıl-
maktadır.
Konuyla ilgili olarak bugüne kadar yapılan çalışmalarda
petrol-kokunun özellikle kanserojen oiduğuna dair bir bel-
ge veya bilimsel bir araştırma sonucuna rastlamadım.
Türkiye'ye gelen petrol-kokunun hemen hemen tamamı
çimento ve kireç sanayiince yakıt olarak kullanılmaktadır.
Çimento sanayiinde toplam maliyet içinde yakıt giderleri-
nin payı %30civarındaolup petrol-kokufiyatlarınındüşme
egiliminde olması bu sektörde memnuniyetle karşılan-
maktadır. Ancak yapılan analizler Türkiye'nin ithal ettiği
petrol kokunun büyük bölümünde kükürt miktarının
%4.5-%5.5 arasında, yani yüksek olduğunu göstermekte-
dir. Kalori bazında bile bu miktar fazla olupçevre vesağlık
açısından sakıncalı sayılır.
31 Temmuz 1992 tarihinde Hazine ve Dış Ticaret Müste-
şarlığı tarafindan yayımlanan bir tebliğle %2'den fazla kü-
kürt içeren petrol-koku ile %1'den fazla kükürt içeren kö-
mürlerin Türkiye'ye girişi yasaklanmış ve 21 Ağustos 1992
tarihinde ise bu karardan vazgeçilmiştir. Eğer bu uygula-
ma yürürlükte kalsaydı gemi ileTrabzon veya Samsun li-
manına gelen petrol-kokundaki kükürt miktarının ne şekil-
de ölçüleceği, sonuç alınıncaya kadar geçecek olan süre-
de navlun ücretlerinin ne şekilde karşılanacağı üzerinde
önemle durulması gereken bir konudur.
Çok yüksek oranda kükürt içeren Suriye petrol-koku gü-
'ney sınırımızdan Türkiye'ye girmektedir. Cilvegözü ve An-
tep sınır kapısında gerekli analizlerin yapılması mümkün
değildir.
Sonuç olarak, ilk kademede karayolu ile Suriye'den ge-
len petrol-kokunun ithaline kesinlikleson verilmelidir.
%2'den fazia kükürt içeren petrol-kokunun ithali ise belli
bir program içinde yasaklanmalıdır. Çimento fabrikaları
petrol-kokunu kendilerine gerekli ısıyı sağlayacak mini-
mum miktarda kullanmaya dikkat ederek yerli linyit tüke-
timlerini arttırırlarsa, Türk linyit madenciliğinin içinde bu-
lunduğu zor durumdan kurtulmasınayardım etmiş olacak-
lardır.
* Uygulama öncesi, gelen petrol-koku ve kömürlerin en
kısa süre içinde ve sağlıklı bir şekilde analizierinin nasıl
yapılabileceği konusu açığa kavuşturulmalıdır.
* Eğerfiyatı daha ucuz olduğu için yüksek kükürt içeren
petrol-kokunun ithali devam edecekse, o zaman bunu faz-
la miktarlarda tüketen kuruluşların baca gazı kükürt arıt-
ma tesisi kurmaları zorunlu tutulmalı ve baca gazları
kontrol altında bulundurulmalıdır. Elektrostatik filtre son-
rası açığa çıkan ve yüksek oranda kükürtdioksrt içeren
gaz, çelik yıkayıcı kulelerde kireçsütü aracılığı ile sisteme
giren (SO2) gazının %90'ını tutmak mümkündür.
İLAN
T.C
ŞİŞLİ2. SULH HUKUK MAHKEMESİ
Sayı: 1992/943
Istanbul Şişli, Meşruliyet Mah. cilt: 023-13, sayfa 3, kütük: 1210'da
nüfusa kayıth bulunan 9.7.1940 D.lu Muhsin MERGEN'e Nişantaşı
Kevser Sok. No: 57/1 adresinde ikamet etmekte bulunan ablası Mih-
riban Mergen vasi tayin edilmiştir. llan olunur.
Basın: 12378
Kültür • Saımt 232 «4 26 • 230 21 87
| KIM OVIVt H.\KI 2463589*24736341 DORMEN F 3 Tİ YATROSU
D. L. Coburn Korruîcli 2 Böliirn
KONKEN PARTİSİ
Yıldız Kenter • MüşfikKenter
Tütkçesi:Seçkin Selvi DelcortRefık Eren
Sah-Perş-Cutna 21.00 • C.tesi-Pazar 15.00-18.30
Kültür Bakanlığı d«»K>ğiyt» gwçekl«»tirilmi»tir.
JACOUES OEVAL 5 KMnn'dsn lööaron
SANANE ZUGURTLERYBoefcn: METH SBtEZU
S CJHHUt-Zi.tt PuMJO-IUM
• luabo Mrlau % SO lııOljlıllr.)
• lıiTLm eifiıı »t laııoaım oı ı ı ı ı i i i ı ı ı ı ı ı
ERGENEKON CAD NO.: 98 PANGALT1 241 27 37
' YILIN EN DEV KOMEDİSİ '
TOM SELLECK • DON AMECHE
JON AU)WDGt, İNSANOĞtUNUN KARŞILAŞABİLECEĞJ EN
KORKUNÇ KUVVETlf YÛZYÜZE GELMEK ÖZEREDHL
SIKI DURUN CELİYOR
6 KASIM'DA SİNEMALARDA
EVRENİN ASKERLERİ
Terminatör- II 'den Sonra Bu Yılın
Rekoru İlk 3 Gün 46.876 Kişi
UNIVERSALSOLDIER" 2. HAFTA
fttSftl (247 »47) lljai3.00-lS.IS-17JO-lt.45-21.45
uikm&m (3X0682) 11.0o-13.1s-1sjo-17jo-n.1s-21.45
(5142440) 11.«H10O-I5JI»I7JO-I».0O-2L«
(252 0142) 12.00-İİİ5-14JO-I14S-21.15
(5724439)
RAPID FIRE
HIZLI ATEŞ • Yön: DVVIGHT H. LITTLE
ÇMStfU-4 (5142460) llü0-113O-li.0O-lt.3O-21İIO
UkiyAS (3360050) 11.00-13J»-15JXI-17İ)0-1W21.15
3. HAFTA
Erenköy APOLLON Sineması
GERÇEGIARAYIŞ
GULRiZ SURURi TiYATROSU
11I5-14JO-I7.OÖ-1115-2IJ0
7.11.92 ÜBsiSoal 15.00
ATILLA DORSAY
362 51 OO
Sefahathane
Kaçan Keçi
22.30
Istiklal Cad. No:209
Beyoğlu Atlas Pasajt
25122 45
SOKAK KIZI
Müzücal Komedi
IRMAYön: HALDUN DORMEN
7-8Kosım 15.00-18.00
YlUNSUttTOUYIOUUYAADAY,
BİRTtYATTOPROJESİIÇİN
RETt ASİSTANI ve
STAIYERLERE
GEREKVARDIR.
TtYATROKARE
23O 61 27
DİLEK TÜRKER ^ J 1)0^0 kft&
Amerika Nerde Misin
Yazon: Israel Horovitz
Yöneten: Dilek Türker
' Mer çarfamtoa. saat: 18 30 ve 21.00de
KAIACA TtYATBOSU M. Karaca Çkmaa
No. 3 Beyoflfcj Tel: 252 59 35
i maddi kaMan^a g«rç*kl«fflr1lml|ttr.
İSTİKUİ (AD. NO: 140 TEL 25113 65-66 FAX: 244 43 27
Ferhan Şensoy |:MıM»ViU?l
FERHANGİ ŞEYLERPERŞEMBE 21.00 • PAZAR 15.30-18.30
Ferhan Şensoy'un
GÛLE GÜLE GODOTCUMA21.00 • CUMARTESİ 15.30-18.30
rT] İSTANBUL BELEDİYESI
[
* £ J Ş E H İ R T İ Y A T R O L A R I
Kadıkoy Haldun Taner
Sohnesi (349 04 63)
Lyle KESSLER
ÇIKMAZ SOKAK
ÇOCUKLARI
Türkçesi:AIİ NEYZİ
Yöneten:Gencay GÜRÜN
(3-4-5-6-7 Kasım)
•
Savaş DİNÇEL
MERAKLİS1 İÇİN
ÖYLE BİR HİKAYE
YönetenıMacit KOPER
(8 KasımPazar)
ÇOCUK OYUNU
M. Clara MACHAD0
SEVİMLİ HAYALET
Uyarlayan:Bûlent KINAY
Yöneten:Hakan ALTINER
(C.tesi-Pazarii.OO'de)
Usküdar Musahipzade
Celal Sahnesi (333 03 97)
Şefik ONAT
HÜZÜNLÜ BİR
KOMEDİ
Yöneten:BaşarSABUNCU
(3-4-5-6-7-8 Kasım)
•
Wilty RUSSELL
BİR KADIN
Türkçesi:
Semra KARAMÜRSEL
Yöneten:Çetin İPEKKAYA
(8 KasımPazar)
ÇOCUK OYUNU
Turgay YILDIZ
PALYAÇO PRENS
Yöneten:
Erhan YAZICIOĞLU
(C.tesi-PazarıH.OO'de)
0yw GOotofi: Sah:20.30 - Çar|amka:15.00-20.30
PN}«nkt - Oıma:20.30 Cunuıtttl:15.0O-20.30 P ı a d 5.00-18.30
BİLFTlfRJTİYATRO ÛİŞELERİNİN YAMSJRA TAKSİM VAKKORAMA (MER-
KEZ) VE KAD'KÖY H.TANER (MERKEZ) OİŞESİNOC K SATILMAKTASIR
ISTANBUL
DEVLET
TİYATROSU
AKMBUYUKSAİON
2515600/254
Cml; 21.30, Pozar 14 00
Aziz h4esin
YAJAR NE YAJAR
NEYA5.AMAI
Yöneten: Kenan l>ık
MOzik: Tımur Solçuk
7,8,14,15 Ko*ım
AKM KONSER SALONU
2515600/254
Cmf: 19.30, Paıan 16 00
Bemard Slade
ROMANTİK KOMEDİ
Yöneten: Suna Akbel
7,8,14,15 Koıım
YILDIZ SASAYI TİYATROSU
249 6944-258 30 80
Cor, Per, (om;19 00
Haldun Toner
SERSEM KOCANIN
KURNAZ KARISI
Yöneten. Semih Sergen
4,5,6,11,12,13 Kajım
TAKSİM SAHNESİ
249 69 44
Sal, Çm, Per, Conv 20 30
Cmt 15.00,20.30, Pozar. 15.00
Borbora Schoftenfeld
YEDİ KADIN
Yöneten: Engin Cezzar
Müzik: Cem Idiz
Koreografi: Aydın Teker
3,4,5,67,6 Kosım
•
Ariel Dorfmon
ÖIÜM VE KIZ
Yöneten: Mü>fik Kenter
10,11,12,13,14,15 K««n
AKMODATIYATROSU
251 56 00/254
Sol, <or, Per, Cum: 19 00
Cmt; 15 00,19.00 Pazar: 15.00
Istvon Ö r k e n y
KEDİOYUNU
Yöneten: Can Gürzap
3,4,5,6,7,8 Kosım
•
Palrick Süskind
KONTRABAS
Yöneten: MeHn Belgin
10,11,12,13,14,15 Kosım
CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU
SOFYA SOLISTLERITURKUAZ MODERN
Yöneten. Plamen DJUROV D A N g TOPLULUGU
^ i
B
°
c
r
chenm
> Sanat Yonetmcni:
Haydn, Masscııct, A y s u n A SLAN
Schubert, Çaykovnki, ıiiirticr: 75.000.. mm».- so.ood.-
5 Kasım HW2 Saat 19.IH)
CR0MME1YNCK
PİYANO İKİLİSİ
Rahmaııinov.
Dıorak, Çaykorskı
Itilt tlcr: hO.IHMI.- 4IMNM».- 30.0011.-
•
6 Kasım 1992 Saat 19.(K)
Kotomti ve GaHeL.
Batı'da iki olay yaşanıyor...
İki adam gündemde...
Hayır, ne Bush'tan söz açacağım ne de Clinton'dan; iki
adamdan biri Kristof Kolomb...
öteki Galileo Galilei...
Ezberciliğe küçükten beri bağlanmış bir toplumun birey-
leri olarak biz, düşünmeye, yargılamaya, eleştiriye pek
açık değiliz. Hele Anadolu'da yaşayıp Batı'yı yargılamaya
kalkışmak, kimin haddine... Ama Batı kendi kendisini yar-
gılayıp eleştirilebiliyor; her olayı aklın süzgecindeh bir kez
daha geçirebiliyor...
Ve bu yüzden "Batı" oluyor...
Marks'ın eleştirisi, kapitalizm üzerindedir; Lenin, em-
peryalizm üzerinde kafa yordu...
Her ikisi de Batılı değil mi?
•
Kristof Kolomb'u okulda öğreniriz. Amerika'nın keşfi, in-
sanlık tarihini değiştiren bir dönüm noktasıdır. Asya'ya
yönelik Ipek Yolu' bu yüzden gözden düştü; Okyanuslara
açılmak, Batı'nın yazgısını değiştirdi; keşifler ve icatlar ta-
rihinde Kolomb yumurtayı masada dik durdurmuştu...
Ama, dibini kırarak...
1992, iki olayın 500'üncü yıldönümü. Birincisi, Kolomb'-
un Ispanya'dan yola çıkarak Amerika'yı keşfidir; ikincisi,
Ispanya Yahudilerinin 'engizisyon'un hışmından kaçarak
Türkiye'ye göç etmeleridir.
Kilisenin gaddarlığı, yalnız Yahudilere dönük değildi;
Amerika'yı keşfeden Hıristiyanlar Yeni Dünya da kudurdu-
lar; yerlilere soykınm uygulandı; Batı uygarlığı, yağma,
işkence, kırım, soygun, sömürü, vahşet üzerinde yükseldi;
Rönesans ın, Reform'un, Aydınlanma'mn arka yüzü,
utançla anılacak barbarca düzenlerin cinayetleriyle dolu-
dur.
1492'nin 500'üncü yıldönümünde, Kristof Kolomb bu ne-
denleyargılanıyor.
•
Bir de yargılanıp aklanan var...
Galileo Galilei!..
Herkesin tanıdığı Galilei, Italyan gökbilimci ve fizikçi,
^ B M H B a a ^ H H B 350 yıl önce demişti ki:
- Dünya, evrenin merkezi
değildir; güneşin çevresinde
dönen bir gezegendir.
Suç işlemişti...
Çünkü zamane iktidarının
öğretisini belirleyen Kilise'-
nin otoritesine karşı çıkmıştı.
Galilei, engizisyon mahke-
mesinde yargılandr, az kaldı
canına okunacaktı; ama kur-
tuldu.
Nasıl?
"Pişmanlık dilekçesi" ve-
rerek...
O günden bu yana Galilei
unutulmadı, nice yazının,
oyunun, incelemenin, öykü-
nün konusu oldu; yüzyıllar
boyu kilisenin sırtında bir
kamburdu; Galilei Galileoyu
çağımızda Bertold Brecht, bir
kez daha ölümsüzleştirdi
yazdığı oyunla... Ve 17'nci
yüzyrtda"MliSeninTnahkeme-
sinde yargılanıp cezalandın-
lan ünlü gökbilimci 20'nci
yüzyılda bağışlanabildi. Pa-
pa 2. Jean Paul, Vatikan'da
düzenlenen birtörenle "Gali-
lei'nin haklı, kilisenin haksız
olduğunu" açıkladı.
•
Kristof Kolomb'un Ame-
rika'yı keşfi 1492, Galilei Gali-
leo'nun yargılanması 1633...
Her uygarlık gibi Batı'nın
da utancı ve onuru iç içedir.
Bağnazlığı yenmek kolay mı?
Vahşet, gecmişin Avrupası-
nda doğal sayılıyordu Ame-
rika'nın yerlileri mi vahşi ve
barbardı, yoksa "Yeni
Dünya'ya ayak basan Avru-
palı mı? Eğer Aristo mantı-
ğıyla düşünürsen işin içinden
çıkamazsın; ancak diyalekti-
ğin, Marks'ın katkısıyla olu-
şan düşünme yönteminde bu
sorıılara yanıt bulunabilir.
Bir insan ancak evrendeki
her şeyi "aklın mahkemesi"-
nde yargılayarak uygarlaşa-
bilir. •
Çağımızın uygarlığı bu!..
öyle bir uygarlık ki Ko-
lomb'u ve Galilei'yi yeniden
düşünüp değerlendirmeyi
doğal sayıyor. Bu yöntem,
Batı'nın resmi tarihinin yargı-
lanması anlamına da gelir.
Resmi tarih yalnız Türkiye'de
mi var sanıyorsunuz?
Batı'daki daha önyargılıdır.
Edward Alboa Komedi
TATLIPARAYirGÛUtlZ SURURİ Dskor-KostnmNHgOn 6ûrtan
12-13-14 Kasım 21.15
İSTANBUL
BUYUKSEHIR BELEDİYESJ
HEISSER •
PLUDERMACHER
PIYANOIKILISI
Mozart. Dcbııssy,
Brahnıs, Raıel
İSTANBUL DEMET
Kik tlt r: «MMHt.- 4fl.0(Ht.- 3<I.(KMJ.-
\6 Kasım Saat lft.Ol)
BÜKREŞM4DRİGAL
KOROSü
Sinema • Tiyatro
Gösteri
BALE GÖSTERİSI
BU«lcr: K«.eoo.. 40.000.- 30.000.-
IDILBİRET
CHOPIN PROGRAMI
18 Kasım Saat 19.011
SLOVAK
ODAORKESTRASI
Y..noton:P. MIKULAS
Solist:Radoslav SASINA
Richt:r, Haydn.Vanhul,
Barber, Dvorak
I h l . t l o - KH.OttO.- »İO.OOO.- 40.000.- Flıl.Il, r: 50.000.- 40.000.- 30.000.-
B i l e t S a t ı ş Y e r l e r i : CRR Konser Sclonu: 248 53 92
AKM Kons«r Gisesi: 251 56 00 • Hafdun Taner Sahnesi Kadkoy: 349 04 63
VakkoranraToksım 251 28 88• Vakkorama Suodıye: 350 87 42
Nısantoşı Mudo (ollectıon: 225 29 50 (Oğrencı, ogreimen ve t.TiekUere ™ 50 .ndirır.)
3ılcler(ı>r«un '.;al 10 00 ıl« 18 00 araıvulomjobelırtİMgBîtetıJfflfemmf MfW»
Eray'ımız. her şeyımiz!
Seni unutmadık, unutmayacağı/.
"Her ölum erken ölumdur"
ERAi
AKDUMAN
M. > AŞ\R Bll.KN. AHMKT O/KK. MİTHAT
" Kİ Hl TAŞH>\R. IBK4HİM Tl(
K\R\l)H.l. \l k>KI. KlM.AM\V "«KNOL B( KHI
m \ı KM»I.
İLAN
T.C
HENDEK
KADASTRO MAHKEMESİ
Sayı: 1988/25
Davacı orman idaresi vekili tarafından davalı Salih Pınar aleyhine
açuğı tespite itiraz davasının davalı öldüğünden mirasçılan davaya dahil
edilmiş, bunca yapılan araştırmalara rağmen tebligatlan tespit edile-
memiş olduğundan,
Hendek Hallac köyü 2020 no'lu parselin tespitinin iptali davasının
duruşma günü 19.11.1992 günü saat 9'a bırakılmış olup Salih Pınar
mirasçılan Fatma Cinli, Emine Tekin, Hatice Edtiz, Zeynep Usta, Ib-
rahim Çakır, Cevat Çakır ve Ferihe Çakır'a dava dilekçesi ve duruş-
ma günü ilanen tebliğ olunur.
Basın: 51093
FAZLA
KtLOLAREMZ
TÜRK
KALP
VAKFI
KİLO
KONTROL
MERKEZİ
Tel: 275 12 44/45
FakS:266 47 12
bugün
bilsak
4 Kasım Çarşamba:
Görsel Sanat Atölyeleri
Mehmct GÜLERYÜZ
yönetiminde
Perşembe-Cuma
Fotograf ve Sinema Atölyesi
Selçuk TURANU
Seramik Atölyesi
KadriyeEzel AĞAOĞLU
yönetiminde
Salı - Perşembe
Rus Dili Çalışmalan
Pazartesi-Perşembe
I9.00-2l.00
Cafe-Foyer-Bar(Giriş)
Rock Cafe-Bar(5.Kat)
bilsak, sıraselviler cad.,
soğancı sok. 7 cihangir
243 28 79-99
Ehliyetimi kaybettim,
hükümsüzdûr.
GÖKSEL HAMARATLAR