Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31EKİM1992 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA^
HABERLER
DYP'nin 2 seçim
böposuna saldırı
•tSTANBUL/KADIKÖY
(AA) - DYPnin Cevizb ve
Küçükyalı seçim irtibat
bürolanna molotof kokteyli
ve sis bombası auldı. Cevizli
Tugay Yolu Ayan Sokak 2
numaradakı büroyadün
sabah, 17-18 yaşlannda
kimliği henüz belirlenemeyen
iki kişi tarafmdan molotof
kokteyli auldı. Saldırı sonucu
çıkan ve çevredeki
vatandaşlar tarafından
söndürülen yangında,
büroda bulunan ban eşyada
hafıf hasar meydana geldiği
bildirildi. Küçükyalı
Havasoğlu İşhanı'ndaki
büroya da ayra saatlerde sis
bombası atıldı. Yetkiüler,
saldın sonucu büronun baa
camlannın kınldığını
belirttiler. Cevizli'deki seçim
irtibat bürosuna saldıran iki
kişinin eşkalinin
belirlendiğini kaydeden polis
yetkilileri, saldırganlann
yakalanmasma çalışıldığını
söylediler.
Yusuf Özal'dan,
ilginç öneri
• ANKARA (ANKA) -
ANAP Malatya Milletvekih
Yusuf Bozkurt Özal, insan
haklan bakanlığı yerine
Sayıştay gjbi çahşan bir
konsey ya da sekretarya
oluşturulmasının daha
yerinde olacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Turgut
Özarırı kardeşi Yusuf
Bozkurt Özal. TBMM'de
insan haklan bakanlığı
teşkılat kanun tasansı
görüşülürken engellemelerde
bulunacağını bildirdi.
İcranın, insan haklan
ihlallerineyönelik
uygulamalanmn yine icra
tarafından denetlenmesinin
ınümkün olmadığıru
fcaydetti. Yusuf Bozkurt
Özal. dünyanın hiçbir
yerinde olmayan böyle bir
bakanlığm kurulmasmın
'gözboyama" amaa
taşıdığını belirterek "Tek
gayeleri var, yandaşlanna
kapı açmak. Alacaklan yeni
kadrolarla buralara
adamlannı, militanlan
yerleştirecekler. İnsan
haklan bahane'" dedi.
Daha yeşil
İstanbul
• İSTANBUL (AA)-
Orman Bakanı Vefa Tanır,
İstanbul'un yeşiUiğinin gün
geçtikçe kay bolduğunu
belirterek "Gelecek yü tüm
amacımız tstanbuTu daha
yeşil hale.eskihaline
getirmek" dedi. Vefa Tarur, 1
Kasım yerel seçımleri
nedeniyle Güngören'i ziyaret
etti. Bakan Tanır.DYP
Güngören ilçe teşkilaünda
AA muhabirine yaptığı
açıklamada, Istanbul'da
kendisini en çok üzen şeyin
yeşilliğin kaybolmasını
görmek olduğunu belirtti.
Kahveci'nin
saptamaları
• ANKARA (ANKA) -
ANAP İstanbul Milletvekili
Adnan Kahvecı. hükümet
uygulamalan 'şiirsel bir
uyumla" eleştirerek
reformasyonun
deformasyona,
transformasyonun ise
dejenerasyona dönüştüğünü
söyledi. Adnan Kahveci.
yapüğı değerlendirmede,
hükümetin görev başına
geldiği günden bu yana ne
iddia ettiyse tersinin
gerçekleştiğini öne sürdü.
Kahveci "reform yapacağım'
diye iş başına gelen
hukümetin var olanı da
bozarak •deformasyona'
neden olduğunu, ANAP'ın
başladığı politikalan
değiştinnedikleri gibi doğru
da uygulamadıklannı
TÖB-DER'in mal
varlığı
• ANKARA (ANKA) - Tüm
Öğretmenler Birleşme ve
Da^aruşma Derneği
(TOB-DER) yöneticileri,
derneğin 1 trilyon liraya
yakın değerdeki
malvarbğının iade edilmesi
amacıyla Başbakan
Süleyman Demirel,
Başbakan Yardımcısı Erdal
İnönü ve bazı bakanlara
başvuracaklar. TÖB-DER
Genel Başkanı Gültekin
Gazioğlu, ANKA'ya
konuyîa ilgili bilgi verirken
derneği sivil ve askeri birinci
derece mahkemelerde
aklandığını. dava dosyasının
şu anda Askeri Yargıtay
aşamasmda bulunduğunu
büdirdi. Gazioğlu, 1 Kasım
ara yerel seçimlerinden sonra
başta Başbakan Süleyman
Demirel olmak üzere,
Başbakan Yardımcısı Erdal
İnönü, Milli Eğitim Bakanı
Köksa! Toptan, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı
Mehmet Moğultay ve İçişleri
Bakanı İsmet Sezgin ile
görüşüp TÖB-DER'in mali
haklannın iadesini
isteyeceklerini belirtti. .
Psikiyatrist Kaptanoğlu, işkencedye cezanın bozulan toplumsal ruh sağlığını tedavi edeceğini söyledi:
îşkenceci ilehesaplaşmakyız
BERATGÜNÇIKAN
Toplum olarak ruh sağlığı-
mız yerinde mi? Bize, vicdanı
temiz bir toplum denılebilir mi?
İnsan Haklan Derneği Başkanı
Akm Birdal"a, hukukçu Nevzat
Helvaa'ya ve psikiyatrist Dr.
Cem Kaptanoğlu'na göre bu
sorulann yanıü "hayır". "Çün-
kü " diyorlar. "12 Eylül'den
sonra bir milyonu aşkın kişiye
işkence yapıldı. 171 kişi işken-
cede öldüruldü. yüzlerce kişi de
sakat bırakıldı".
"Ruh sağhğımıza nasıl kavu-
şabiliriz. vicdanımızı nasıl te-
mizleriz" sorusuna ise Birdal.
Helvacı ve Kaptanoğlu şu yanı-
tı veriyorlar:
" 12 yıllık işkence olaylan açık-
lansın. işkenceciler yargıla-
narak cezalandınlsın. Devlet,
işkence görenlere tazminat öde-
• İnsan Haklan Derneği Başkanı Akm Birdal, hukukçu Nevzat Helvacı ve
psikiyatrist Dr. Cem Kaptanoğlu açıkhyor: "12 Eylürden sonra bir milyonu
aşkın kişiye işkence yapıldı, 171 kişi işkencede öldüriildü, yüzlerce kişi de sakat
bırakıldı". Üçünün ortak isteği: "12 yıllık işkence olaylan açıklansın, işkence-
ciler yargılanarak cezalandınlsın. Devlet, işkence görenlere tazminat Ödesin."
sin, rehabilitasypnlan için mer-
kezler kursun. İşkence sonucu
alınan ifadelere dayanarak
mahkûm edilenlere haklan geri
verilsin. İşkence konusunda
imzalanan uluslararası sözleş-
melere uyulsun. İşkencehane-
ler, işkencede ölenler adına mü-
zeye çevrilsin."
Türkiye'de sistematik olarak
işkencenin sürdüğünü vurgula-
yan İnsan Haklan Derneği
Başkanı Akın Birdal, 12 Eylül'-
den bu yana binlerce insanın iş-
kence sonucu bedensel ve ruh-
sal sağlığını yitirdiğini anımsa-
tıyor. Bugünkü hükümetin
programında "îşkence yapılan
bir ülke olmaktan kurtulaca-
ğız" vaadinin yer almasma kar-
şm işkencenin sürdüğünü belir-
ten Birdal, "Başbakan, 'bana
işkence yapıldığını gösterin,
gökkubbeyi yıkayım' demişti
ama Antalya'da bir toplantıda
o gün o!an bir işkence olayıru
anlattığım ve Başbakan'ın bu
sözlerini anımsattığım için be-
nim hakkımda soruşturma açıl-
dı" diyor.
Sorgulamada avukatm bu-
lunması, gözaltına abndığında
öncelikle aileye haber verilmesi
gibi yapünmlan içeren Ceza
Muhakemeleri Usulü Yasası'-
nın henüz onaylanmamış olma-
sının da hükümetin inandıncıh-
ğmı olumsuz yönde etkilediğini
anlatan Birdal'a göre işkence-
nin varlığı insanlan demokratik
haklar ve özgürlükler için mü-
cadele etmekten uzaklaştınyor.
Birdal, işkence olaylan ile ilgili
olarak devletin toplumdan
özür dilemesini ve insanlann
iradeleri üzerinde işkencenin iz-
lerinin silinmesini istiyor.
Türkiye'nin uluslararası söz-
leşmelere imza koymasına rağ-
men işkencenin sürmesinden
yakınan Hukukçu Nevzat Hel-
İstanbul'da asayişin kontrol altına alındığını söyleyen Bakan Topçu:
Üçü dışındafailimeçhuller aydınlandıİstanbul Haber Senis- Ulaştırma Ba-
kanı Yaşar Topçu, İstanbul'da asayiş ve
güvenlığin kontrol altına alındığını, faili
meçhul cinayetlerin üçü dışında aydı-
nlatıldığını belirterek, "Bahriye Uçok, Çe-
tin Emeç ve bir güvenlik görevlisi cina-
yetleri dışında bütün faili mechul cinayet-
ler çözümlenmiştir" dedi.
1 kasımda yapılacak yerel seçimlerönce-
si çalışmalannı İstanbul'da yoğunlaştıran
DYP'li bazı bakanlar, dün düzenledikleri
ortak basın toplantısında DYP'nin secim-
den başanyla çıkacağını söylediler.
Ulaştırma Bakanı Yaşar Topçu, Milli
Savunma Bakanı Nevzat Ayaz ve Çevre
Bakanı Doğancan Akyürek ile DYP' il teş-
kilatı üyelerinin katıldığı basın toplantısı-
nda konuşan Yaşar Topçu, "İstanbul'a
hizmet etmek arzusunda bir parti olarak
halkımıza ellerimizi uzaüyoruz. Bütün
olumsuzluklara rağmen İstanbul halkmın
elimizi tutacağıru umuyorum" dedi.
Bakanlann îstanbul'un problemlerini
çözmek amacıyla girişimlere başladığmı
kaydeden Bakan Topçu, 'Milli Eğjtim Ba-
kanımız bu yörelerin eğitim sorunlan ile
yakından ilgileniyor. Sağlık Bakanımız
birçok yerde sağlık ocaklannı hizmete açı-
yor. Enerji Bakanımız bu bölgelerdeki tra-
fo çalışmalannı hızlandırdı. Çevre Ba-
kanımız bu bölgelerde çevre kirliliğini bo-
zan etkiler için önlemlerini aldı. Ulaştırma
Bakanı olarak ben de İstanbul'a 250 bin
yeni telefon hattı ve seçim bölgelerine 26
bin telefon hattı verdim" dedi.
İstanbul'un en önemli sorunlannın başı-
nda ulaşım olduğunu, bu sorunun sadece
belediyenin imkânlanyla çözümlenemeye-
ceğini kaydeden Topçu şunlan dedi:
"'İstanbul-Ankara sürat demiryolunun
bir parçası olan Boğaz Geçişi ve Halkalı-
Tuzla arasında yapılacak hızlı tren sistemi
ile ilgili çahşmalanmız sürüyor. Yakın bir
gelecekte Halkah'dan trene binen bir kişi
yanm saatte Tuzla'da olacakür" dedi.
Türkiye'de çalışan kadm,"kadmlık ve annelik" rollerini benimsiyor.
Kaclıııhâlâ siyasetten ıızak
GÜNEŞGÜRSON
ANKARA -Çalışma yaşamı-
na düşük düzeyde de olsa katı-
lan kadın, hala siyasetten uzak
kalıyor. 'İlgisizlik' ve "zaman
yetersizliği' kadının 'ev-iş arası-
nda koşuşturmaktan' öteye git-
mesini engelliyor. Türkiye'de 4
milyonu aşkın kadın •ücretsiz
aile işçisi' olarak çalışıyor. Mes-
lek sahibi kadınlann yüzde 9O'ı
siyasal konulara hiç ilgi duy-
muyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakül-
tesi öğretim üyesi Doç. Dr.
Meryem Koray tarafından
yapılan ve 3. Ulusal Sosyal Bi-
limler Kongresi'nde sunulan
'Çalışma Yaşamında Kadın ve
Toplumsal Yaşama İlgisi'
başhklı araşurma. Türkiye'de
çalışan kadının her şeyden önce
'kadınlık ve annelik' rollerini
benimsediğini ortaya koydu.
Çalışan kadının topluma ilgi ve
katüımının "çok sınırh kaldığı'-
nın kaydedüdiği araştırmaya
• "Çalışma Yaşamında Kadın ve Toplumsal Ya-
şama İlgisi'' konulu araşürmada meslek sahibi ka-
dın hâlâ siyasi konulara ilgisiz kalıyor. Çalışan ka-
dınlann büyük çoğunluğu için her şeyden önce
'kadınlık ve annelik' rolleri önem kazanıyor.
göre 3 büyük kentte doktor, ec- ğerlerinin çalışan kadının
zaa, diş hekimi ve avukat ola-
rak çalışan yüksek eğitim almış
meslek sahibi kadınlann üçte
biri siyasal konulara hiç ilgi
duymuyor. Dörtte üçünün ilgi-
si de smırhlık boyutunu aşmı-
yor. Bu kadınlann yüzde 90'-
ının, kadının siyasete katıl-
masının çok gerekli olduğunu
belirtmelerine karşın. yüzde
83'ü şimdilik siyasete kaülmayı
düşünmüyor. Bu örneklemede
yer alan kadınlann üçte biri.
kadın hareketlerine ve örgüt-
lenmesine hiç ilgi duymuyor,
yüzde 60'ı da gazetelerden İzle-
mekle yetiniyor. Ancak, yüzde
4'ü bu konularda yapılan top-
lanülara kaüldığını belirtiyor.
Koray. sos>o -ekonomik ko-
şullann yanı sıra ataerkil
toplum yapısının egemen de-
varhğındaki belirleyiciliğini
sürdürdüğünü de ifade ederek
şu görüşlere yer verdi:
"Çalışan kadınlann büyük
çoğunluğu için de her şeyden
önce "kadınlık ve annelik' rolle-
ri önem kazanmakta ve kadın
bu rolleri ile toplumsal bir yer
ve saygınlık kazanmaktadır.
Koray. çahşan kadının etkin
olarak toplumsal yaşama katı-
lamadığına da değinerek. sen-
dika üyesi kadınlann sendika
ve siyasete ilgilerini belirleme
amacıyla yaptığı bir başka
araşürmanın bulgulannı da
şöyîe özetledi:
"Kadmlann yoğun olarak
çalışüğı tekstil. ticaret-büro ve
bankaalık işkollannda çalışan
sendika üyesi kadınlan kapsa-
yan bu araşürmada, kadınlann
büyük çoğunluğu (yüzde 57-87
arasında) sendika kongrelerine
hiçkatılmaz."
Kadınlann siyasete ilgi ve ka-
tılım eksikh'ğinin de "ilgisizlik"
ve "zaman yetersizliği" ne bağlı
olduğunu da ifade eden Koray
şu saptamalan yaptı:
"Türkiye'de zaten çok düşük
düzeyde çalışma yaşamına katı-
lan kadınlarda ev ve iş arasında
koşuşturup duran, bunun öte-
sinde ilgiler geliştiremeyen ve
dolayısıyla kendı sorunlanna
toplumun ve bağlı bulunduk-
lan örgütlerin dikkatini çeke-
meyen bir kadın grubunu oluş-
turmaktadırlar. Bugün için
kendi sorunlanna bireysel çö-
zümler bulmakla yetmdikleri
söylenebilir. Bireysel çözümler
yerine, daha genel ve toplumsal
çözümler istendiğinde ve toplu-
mun kadın potansiyelinin daha
etkin kullanılması yeğlendiğin-
de hem kadınlann, hem de top-
lumun ilgi ve duyarlılığının art-
ması yönünde politika ve ön-
lemlere gereksinim vardır."
vaa ise darbeleri. açık bir hu-
kuk ihlali olarak değerlendiri-
yor ve öncelikle darbecilerin
yargılanarak cezalandınlması
gerektiğini savunuyor. Hükü-
meti de programlanndaki par-
lak anlaümlara karşın işkenceyi
önlememekle suçlayan Helvacı,
işkence sadece dengesiz kişile-
rin yaptığı bir eylem durumuna
düşmedikçe toplum vicdanının
temizlenemeyeceğine inanıyor.
12 Eylül döneminde 650 bin ki-
şinin gözaltına alındığmı, bugü-
ne kadar bir milyonu aşkın in-
sanın işkence gördüğünü, 171
kişinin işkence sonucu öldüğü-
nü. yüzlerce kişinin de sakat
kaldığını anımsatan Helvaa, iş-
kence görenlerle yargılanan iş-
kenceci sayısı arasındaki fark
kalkmadıkça toplumun ruh
sağlığından da söz edilemeyece-
ğini söylüyor.
İşkencenin bilinçli olarak
amaclanan en önemh toplum-
sal etkisinin suskun, sinmiş, du-
yarsız insanlar yaratmak ol-
duğuna değinen Psikiyatrist
Yard. Doç.Dr. Cem Kapta-
noğlu, "ibret-i âlem" için kent
meydanlannda yapılan idamla-
nn amacının da aynı olduğunu
anlaüyor. 12 Eylül'ün toplumu
ezdiğini, hırpaladığını da vur-
gulayan Dr. Kaptanoğlu, " 12
Eylül ve onun kurumsallaştır-
dığı işkence ile hesaplaşmak.
yuzleşmek zorundayız. Bu. ya-
ralanan toplumsal ruh sağlıgı-
mız için de en iyi tedavi yolu-
dur" diyor ve görüşlerini şöyle
açıklıyor:
"12 yılük toplumsal işkence-
nin etkilerinden annmamız an-
cak işkencenin konuşulması,
tartışılması, işkencecilerin top-
lum tarafından cezalandınldı-
ğının, işkencehanelerin-'.şkence-
de ölenler adına müzeye çevril-
diğının görülmesiyle mümkün
olur. Arjantin, Şili ve Yunanis-
tan'da darbeciler ve işkenceci-
ler yargılanarak toplum vicdanı
temizlenmiştir. Almanva hâlâ
sıı\aş suçlulannın peşinde. Son
koalisyon hükümetinin ilk ay-
lannda birçoğumuz bu toplum-
sal annma. tedavi fırsaünı ya-
kaladığımızı sandık, ama ka-
rakollarhâlâkaraveışıksız.Top-
lumsal rahatsızlığımız sürüyor,
çekinik. ürkek ve suskunuz. Öf-
kemiz, düşmanlıklara. sonuç-
suz şiddet gösterilerine dönüşü-
yor.
Devletin icınde insan haklan,
demokrasi söyleminin yankı
bulduğu kısa balayı döneminde.
bu tedavi yönündeki ilk adım-
lara yıne aynı kurumun için-
den karşı sesler yükseldi. Çün-
kü, 'devleun bekası' için 'devlet
millet düşmanlanna" işkence
yapan işkencecilerin en büyük
korkusu, devletin sağladığı sah-
te meşruiyet zeminini yitirmek-
tir.
İşkenceci. vicdanını. ancak
yaptıklannı otoritenin, amirle-
rinin onayladığmı bilirse rahat-
layabilir. Bu onay olmadan, o,
kendi gözünde insanlara aa ve-
ren birzavallıdır."
POLİTİKA GÜM.ÜGÜ)
HİKMET ÇETİNKAYA \
Alanya ve Kuşadası'nda §
NelerOldu? '
Bir süre önce Fethiye'de yaşanan üzücü olaylar önceki
gün Alanya ve Kuşadası'nda da yaşandı...
Alanya ve Kuşadası'ndaki olaylarda da aynı kışkırtma
yönteminin. bir başka deyişle benzer senaryonun günde-'
me getirilmesi dikkatçekicidir. Yine her iki ilçede de yaşa-
nan olaylarda bir siyasi partinin yöneticileri ön plandadır.
Alanya ve Kbşadası'nda, Fethiye benzeri bir olayın ya-.
şanması beklenmiyor muydu? '
Sanırız yöneticiler özellikle kıyı kesiminde son yıllarda
Kürtkökenliyurttaşlarımızınçeşitli işleryaptklarınıbildik-,
lerinden, şehiterlerimizin cenaze töreninde bir olayın pat-,
lak vereceğini, toplum psikolojisinin kışkırtmalardan etki-
leneceğini önceden tahmin edebilirlerdi. Bunun için de,
güvenlik önlemi alabilirlerdi.
Alanya'ya Serik'ten, Kuşadasf na ise Aydın'dan geleo
ler kimlerdir? Acaba, bu kişileri şehit askerlerimizin cena-
ze törenine kimler getirmiştir?
Diyorlar ki. J
"Alanya kalesıneKürtbayrağı çekildi, Türkbayrağı ise'
yakıldı..."
Acaba bu doğru mudur? '•
Yine burada toplum psikolojisi çok önemlidir. Çünkd
toplu eylemlerde kışkırtıcılar boyle davranırlar. Her olay-"
da hemen hemen aynı şeyler olmuştur. -"
Geçmişte anımsarsınız. Kahramanmaraş'taki o kanlı
olaylarda kışkırtıcılar önemli görevler üstlenmişlerdi. Yine
pek çok olayda benzeri yöntemler sahneye konulmuştu.
Yine bu tür olaylarda fısıltı gazetesi çok iyi çalışır. Kulak-,
tan kulağa yayılır. Olmamış şeyler olmuş gibi gösterilin,
Bu, Alanya'da da böyledir, Fethiye'de, Diyarbakır'da, Ciz--;
re'de de. \
1991 yılında Diyarbakır'da gördük ve yaşadık bunları..
Taksi şoförleri fısıltı gazetesinin yaydıklarını aktarırken şa--
şırıp kalıyorduk. y
Birisi şöyle anlatmıştı: i
"Hastane morgunda onlarca ölü var..."
Arkadaşlanmız inanmış, resim çekmeye gitmişlerdi.-
Ancak morgta tek bir ölü bile olmadığını gözleriyle gör-
müşlerdi. ^
Biz, önceki gün araştırdık. Alanya 'daki olaylarda Türk'
bayrağının yakıldığını, kaleye Kürt bayrağının çekildiğini"
saptayamadık. t
Şöyle diyorlardı: ',
' 'Olaylar Türk bayrağı yakılınca çıktı..." ;
Sorduk: ;
"Gördünüz mü?" \
"Hayır görmedik, duyduk. Duyunca da beynimizden vu*
rulduk." '
"Alanya Kalesi'ne Kürt bayrağı mı çekildi?"
"Öyle yayıldı..."
"Gördünüz mü?" ;
"Hayır duyduk..."
İşte toplum psikulojisi...
Kuşadası'ndaki olaylara gelince...
Şehit Asteğmenimiz Ahmet Şengülen'in cenaze töreni
arasında fısıltı gazetesi yayına başlıyor.
"Kuşadalı üç asker daha şehit düştü..."
Ortalık birden karışıyor. Bu söylentiyi kimin çıkardığı
belli değil. Topluluk birden dalgalanıyor, olaylar başlıyor.,
Evet, birileri kışkırtıyor. Bu kişiler toplum psıkoiojta^nj
çok iyi biliyor. Alanya ve Kuşadası'ndaki olayların ardında,
yatan gerçekde sanırız bu oluyor. ' • '' -
c
";"*
Türkiye'de batı-dogu diye bir ayrım yok. Bugüne dek
Türk-Kürt düşmanlığı görülmemişti batıda. önce Bigadiç'*
te başladı. Urla, Fethiye'de kimi olaylar yaşandı. Son halka
ise Alanya ve Kuşadası oldu.
Türkiye çok hassas bir dönemden geçiyor. Gencecik in*
sanlar sınır karakollarında vatan görevi yaparken PKK ta-
rafından öldürülüyor. Onların acısı insan olan herkesin yü-
reğine kor gibi düşüyor.
Analar, babalar, eşler, kardeşler, sevgililer elbet acılı,
hüzünlü...
Ama burada hınç ve öfkeyi batıda yaşayan Kürtyurttaş-
larımızdan mı çıkaracağız? Kürtlerin tümüne potansiyel
suçlu olarak mı bakacağız?
Türkler ve Kürtler binlerce yıl birlikte kardesçe yaşadı-
lar. Kurtuluş savaşında düşmana karşı birlikte savaştılar.
Onun için kışkırtmalara dikkat etmeliyiz...
Yeni partisini kasım ayında kuracak olan Hasan Celal Güzel, partilere ve liderlere ilişkin ilginç görüşlere sahip:
Özal kendisini4
gelin9
olarakkimseyekabuletnremeztç Politika Servisi - 23 kasımda partisini
kuracak olan Hasan Celai Güzel, Türkiye'-
dekı tüm siyasi partilerin yıprandığını. bu
nedenle yeni arayışlar doğduğunu ileri süre-
rek, "Artık siyasi yelpazenin sadece yön ta-
yin edici bir rolü kaldı kanaatindeyim" dedi.
1986 yılında Gaziantep milletvekili seçilen
Güzel, Ozal hükümetinde Devlet Bakanlığı
ve Hükümet Sözcülüğü yapü. 1987 seçimle-
rinden sonra Milli Eğitim ve Spor Bakanlığı
yapan Güzel. 1988'den sonra kabine dışı
kaldı. Özal'ın veliahtıyken aralan açılan Gü-
zel. 17 Kasım 1989'daki ve 15 Haziran
1991'deki ANAP kongrelerinde genel baş-
kan adayı oldu. 17 Haziran 1991'de
" ANAP'ta teneffüs edecek bir zerre demok-
rasi oksijeni kalmamıştı. Parti ve devlet. tek
kişi ve ailesinin kayıtsız. şartsız egemenliği
altına girmiştir" diyerek ANAP'tan istifa et-
ti.
Ağustos ayından bu yana Yeniden Doğuş
Partisi'nin İcuruluş çalışmalannı yürüten
Güzel. önceki gün Cumhuriyet'i ziyaret etti.
Partisinin kuruluş çalışmalanyla ilgili bilgi
veren Güzel, Türk siyasi hayaüna ilişkin de-
ğerlendirmelerde bulundu.
Dünyadaki süratli değişime karşın Tür-
kiye'deki siyasi partilerin. kadro, lider. görüş
ve yöntem olarak eskiyip yıprandığını savu-
nan Güzel, şöyle devam etti:
" Halkın ihtiyaa ne derece artmışsa parti-
lerin tutuculuğu da o derece devam ediyor.
Hiçbir değişiklik yok. Sadece bıyolojik ola-
rak biraz daha genç insanlar ortaya çıkıyor.
Onlar genç olduklannı söylüyor ve kendile-
rine oy istiyor. Bir sosyal siyasetçi diyor ki.
partiler arasında çok az fark kalırsa propa-
ganda masraflan artar. Deterjan reklamı
gibi birşey bu ""
Güzel'in siyasi partî ve temsilcilerine yö-
nelik eleştiri \e görüşleri ise şöyle:
Özal yanlış yapıyor
Bu arada Sayın Özal da yenileşmenin
şampiyonluğunu hiç elinden bırakmıyor.
Özal. çok ilgi çekici meziyetleri olan bir in-
san. Atak, cesur, yenilikçi. çok çabuk raa-
nevra abyor. Bana kalırsa şu anda. devletin
bütünlüğüyle ilgili birçok problemli işlerle
meşgul. Yanbş yapıyor bana kalırsa. Bu ara-
da, çok isabetli ve ileri görüşlü olduğunu
söylüyor ama bir yandan da büyük çelişme-
ÖZAL'A YILMAZ'A DEMİREL'E BAYKAL'A
• En büyük çelişmesi
de şu anda Mesut
Yılmaz. Hemeşiyle
birlikte zembille
gökten veliaht olarak
tayin etmişlerdir hem
de şu anda büyük bir
kinle, indirmeye çalışıyorlar.
lere düşüyor. En
büyük çelişmesi
de şu anda Mesut
Yılmaz. Hem
eşiyle birlikte
zembille gökten
veliaht olarak ta-
yin etmişlerdir
hem de şu anda
büyük bir kinle.
hırsla onu oradan
indirmeye çalışı-
yorlar.
Dönmek isteyi-
şinin sebebi, bence
önce taraftarlan-
na moral vermek-
tir. Ama sadece
blöf de değildir.
Cesur bir in-
sandır. atak bir
politikaadır.
Dönmek isteyebi-
lir. Ama ben.
ANAP'ın başına
• Mesut Yılmaz ise
biyolojik bakımdan
çok genç olmakla
beraber, Turgut
Bey'in dedesi kadar
yaşlı. Şimdiye kadar
hiç yeni bir fıkir
söylediğini filan görmedik.
• Sayın Demirel'in
şahsına bağb bütün
işler. O, olmazsa hiç
birşey olmuyor. Sayın
Demirel, 'Ben
değiştim, yenileştim'
diyor. Değişmedi.
i
Hasan Celal Gûzel, Türkiye'
l
de tüm sijasi partilerin yıprandığını,>eni arayışların başladığını söyledi.
DYP"ye hiç şans tanımıyorum.
Turgut Bey'in
dedesi kadar
yaşlı. Şimdiye
kadar hiç yeni bir
fıkir söylediğini
filan görmedik.
Başkalan düşün-
sun, taşınsın, o
da fotojenik şe-
kilde arzı endam
etsin. Benim gör-
düpm bu. Ama
gene de ANAP,
bütün bu olum-
suz habne rağ-
men gelecek
bakımından
DYP'den biraz
daha şansb.
DYP'ye hiç şans
vcrmiyorumaçık-
çıibi.
DYP ise bence,
sanki öbnüş bin-
lerce yıl bekle-
dönmekten çok De Gaullevari bir,"Vatanı,
milleti. Türkiye'yi kurtarmaya geldim. İşte
yeni projelerim" diye ortaya çıkacağını tah-
min ediyorum, eğer çıkarsa. Turgut 3ey ama
bence bu kadar yıpranmışlıktan sonra. bu
saatten sonra kendisini telli duvaklı gebn
diye kimseye kabul ettiremez. Onun içm belb
oranda kabr.
ANAPmaalesefson lOyıladamgasınıba-
/ı >cnıi"}mc. güzel ıcraallarla \urmuştur.
Ama 3-4 sene geçtikten sonra tam bir ara-
besk toplum çıktı ortaya. Bürokrasiyle mü-
cadele devletin tahribatı habne gekli. Huku-
ki formalitelerin kolaylaştınlması, hukukla
anayasa düzenini ortadan kaldınlmasına
dönüştü. Kuvveüi icra. monarşik üretime
dönmeye başladı ve yenilikçilik de arabesk
bir popülist hareket habne geldi. Kısaca,
ANAP'ın o yenih'kçi felsefesi iflas etti ve
ANAP değer yargılannı değiştirdi Türkiye'-
nin. Yani köşeyi dönme, işi bitirme ana tema
haüne geldi. Memleket, kendi bacağından
asılan koyunlar gibi oldu. Şu anda da
ANAP deyince halkın aklına bir menfaat şe-
bekesi geldiğini düşünüyorum. 3 senedir bu-
nun mücadelesini her zeminde yaptım. Hep
söylüyorum, sayın Mesut Yılmaz ise biyolo-
jik bakımdan çok genç olmakla beraber.
miş. sonra donu çözülen ortaya çıkan bizon
gibi dolaşıyor. Aslında hiç birşey yapamaz-
lar. Kesinbkle son safalarda sürüyorlar.
Sayın Demirel'in şahsına bağb bütün işler.
O, olmazsa hiç birşey olmuyor. Adeta insan-
lar bunun son fasıl olduğunu bildiklen için
ANAP'm 10 senelik dönemde yaptıklanna
yetişmek istercesine. büyük bir hırsla köşeyi
dönmeye. ceplerini doldurmaya çabşıyorlar
Sayın Demirel, 'Ben değiştim, yenileştim' di-
yor. Hiçbir zaman değişmedi.
DSP kendi şahsi karizmasının etrafında.
dış politika konusundaki bazı bence isabetli
görüşleri ele alan, ama işin <;onuna gelmiş
• CHP30yıldır
piyasada olan,
yıpranmış ve yaşıda
60'adayanmış,
fotojenik, yakışıklı bir
Deniz Baykal'la, genç
ve yeni bir parti
denemesi yapıyor.
Sayın Ecevit'le gitmeye çabşıyor
CHP'de. Türkiye'nin en eski partisi. 100
yılbk bir parti. 30 yıldır piyasada olan, yıp-
ranmış ve yaşıda 60'a dayanmış, fotojenik,
yakışıklı bir Deniz Baykal'la, genç ve yeni
bir parti denemesi yapıyor. Bence bu imkan-
sız. Ama göreceğiz. ileride belki toparlayabi-
br. MÇP. çözülmüş vaziyette, tamamıyla
çökmüştür.
RP ise, meydanı biraz da boş bulunmanın
verdiği avantajla, taraftarlanna ümit pom,-
pabyoramaçok büyük tartışmalarçıkmıştır
aralannda. Öyle zannediyorum ki çok uzun
süre beklemeye vakit kalmadan bir çözülme
orada da olacaktır.
Seçim sonuçlan
Eğer CHP kurulmamış olsaydı, SHP 1
Kasım seçimlerinin çok net şekilde galibi
SHP olurdu. Ama CHP'nin kurubnası, seçi-
me katılmasa bile bir erozyon meydana ge-
tirmiştir SHP'de, bir isteksizlik ortaya çık-
mıştır. Bu yüzden bu kadar netbk olamaz.
ANAP biraz daha önde olabibr. DYP kesinç-
bkle kötü sonuç alacaktır. RP de birkaç yere
yığjnak yapıyor, oradan iyi sonuç alacak ve
gebştiğini iddia edecek. Bence onu yanbş yo-
rumlamamak lazım. Bazı yazarlar. 'Aman
Cezayir mi geliyor' gibi şeyler söylüyor.
Türk toplumunun yapısında bir Cezayirleşr
me yoktur. RP'nin gebşmesi yüzdç 12'yi hiç-
bir zaman geçmez. RP. cemaat gibidir. Hoca
da, o cemaatin lideridir. Ben 1 Kasım'daû
sonra hiç kimsenin, 'Ben bu seçimin galibt-
\ im" diycbılcceğini sanmıyorum" 3 aydır teş-
kilatlanma çabşmalannı sürdürdükleı ini
açıklayan Güzel, Şırnak hariç tüm illerde ör-
gütlerini kurduklannı açıkladı.