Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 EKİM1992 CUMARTEŞİ
14 DIZIYAZI
Hz.Muhammed dönemindeki sadeliği sürdüren Ebubekir, İslam devleünin ilkadımlarını attı
Iki iğnelihalife: Hz.Ebubekir
İslamda ilk ayrılıkiar
Hz. ALİ
MUAVİYE
| KAVGASI
ORAL CALISLAR
— 3 —
Muhammed. yaşamı süre-
since peygamberük, dini başkanlık,
kanun koyuculuk, başyargıçlık, ordu
komutanlığı ve devlet başkanlığı sayı-
labilecek tüm fonksiyonlan kişiliğin-
de toplamışü. Şimdi yerini kim alacak-
tı?
Peygamber öldüğünde bir halife bı-
rakmamıştı, ama o günün İslam top-
luluklan arasında halife adayı çıkara-
cak taraflar belliydi. Bu ısimler iki ana
grupta toplanabılir. Birinci grup; Pey-
gamberi Medine'ye davet eden ve onu
yülardır bu şehirde ağırlayıp. İslamın
yayılmasına hızmeti gecen Medineli
Müslümanlar. Bunlara İslam dünya-
smda 'yardımalar' anlamına gelen
Ensar deniyordu. Ensar. yani Medine-
rtfn yerlileri de kendi içlerinde belli
başlı iki kabiledsn oluşuyordu. Bu k'a-
bilelerden birisi Avs, diğeri Hazreç'ti.
Aralannda geleneksel kabile çekişme-
leri vardı.
Muhacirler grubu
, İkıncı grup ise Muhacirler idi. Bu
grupta da Mekkeliler ve diğer şehirler-
den gelenler arasında bir fark vardı.
Mekkeliler, Peygamberin hemşehrisi
olmak gibi bir üstünlüğe sahiptiler.
Peygamberin kabilesi Kureyşliler de
iki önemli gnıba aynlmıştı. Bunlar,
Haşimiler ve Emevilerdi.
Hz.Muhammed öldüğünde bütûn
bu gruplar arasında yoğun bir iküdar
kavgası yaşandı. Sonunda Peygam-
ber'in iki kayınpederi Hz.Ebubekir ile
Hz.ömer'in oluşturduğu Mekke gru-
bunun bir kanadı iktidan ele geçırdi.
Hz.Muhammed dönemindeki uygula-
ıaayı sürdürebilmenin adayı onun
yakın silah arkadaşlan bu isimlerdi.
x\jna,ı, bu hilafeti beğenmeyen ve
karşı çıkanlar da vardır. Emevilerin
önderi Ebu Süfyan, Peygamber'in
amcası Abbas, amcasının oğlu Ali,
Peygamberin kızı ve Ali'nin kansı Fat-
ma ve onlann yakınlan, Ebubekir'in
hilafetini kabul etmezler. Ehlibeyt diye
bilinen Peygamberin en yakın akraba-
lan, kıa Fatma ve damadı Ali, seçim-
de izlenen aceleci yola kızarlar ve se-
çimle uğraşanlar gelmeden büyük bir
sessizlik içinde Peygamberi öldüğü
odanın içine bir çukur kazarak gömer-
ler. Cenazenin gömülmesine Hz. Mu-
hammed'in sevgili eşi Ayşe de, babası
Ebubekir'in seçilmesi ile uğraştığın-
dan yetişetnez. İbni İshak, Ayşe'nin
dilınden bu rivayeti şöyle aktanr: "6iz
Peygamberin gömüldüğünü kazma
kürek seslerini duyunca anladık."
Hz. ömer'inöfkesi
Peygamberin herhangi bir tören ya-
geldığini öne sürüyorlar.
Sünni kaynaklan ise Peygamberin
en yakınının Ebubekir olduğu inan-
andalar. Onlar, bu düşüncelerine en
önemli kanıt olarak; Peygamberin.
ölümünden hemen önce Ebubekir'i
kendi yerine namaz kıldırması ama-
cıyla imam atamasını gösterirler. Pey-
gamber, hastalandığı günlerde onu
kendi vekili gibi görmüş, baa itirazla-
ra rağmen, Ebubekir'in namaz kıldır-
masında ısrar etmişti. Sünni kaynak-
lan, Ali ile Ebubekir arasındaki hilafet
kavgasını da ellerinden geldiğince
önemsiz göstermeye çalışırlar ve Ali"-
nin İslam dünyasında aynlık ve kan-
sıklık çıkmasını istemediği için bir
kenara çckildığini ve Ebubekir'in hila-
fetini baa iürazlardan sonra kabul et-
tiğjnisöylerler.
Örneğin Cevdet Paşa tarihinde bu
daha da ileriye götürülür ve Ali'nin,
kısa bir süre içinde ve dostlukla Ebu-
bekir'e biat etliği iddiası öne sürülür.
Onlann kanısına göre, Ali yalnızca
Saide çardağındaki seçimin aceleye ge-
lirilmesine, kendisine ve yakın arka-
daşlanna sorulmamasına kızmışu.
Öeçildiği sırada Ebubekir'e mu-
halefet eden güçleri belli başlı üç kısma
ayırabiliriz. 1. Medineliler (Ensar).
Bunlar kısa süre içinde direnmekten
vazgeçip, ilk halifenin arkasında safa
girdiler. 2. Son anda İslamiyeli kabul
eden Mekke aristokratlan. Bunlar
Ebu Süfyan ve Peygamberin amcası
Abbas'tı. 3. Ali ve taraftarlan.
Medineliler, İslamiyeti en başmdan
benimseyen ve İslamın vavümasından
rinin devamından yanaydı. Çölün
yoksul göçebeleri bedeviler ve İslam
yoksullan da o sırada Ali ile birliktey-
diler. Ebu Süfyan ve ailesi, Ebubekir
ve Ömer'in kendilerine sağladığı ola-
naklara razı olarak. çok geçmeden
Ebubekir'in halifeliğini onayladılar ve
Ali'yi terk ettiler.
A aberi, Ebu Süfyan ve oğullan-
nın Ebubekir'in seçilmesi sırasındaki
tutumunu şöyle anlaür: "Şöyle rivayet
ederler ki, Hz.Ali kırk günden sonra
biat eyledi. Ve bazılan derler ki alü ay-
dan sonra. Ve bazılan da iki aydan
sonra biat etti dediler.
"Hz.Ebu Süfyan (Muaviye'nin ba-
bası), Hz.Ali'ye dedi: Bu işi nıçin Ebu
Bekir'e bırakırsın? O Beni Temim ka-
bilesindendir. Ben bunu beğenmiyo-
rum. İmdi Mekke'ye adam gönderip
çok asker toplayıp imamati buna reva
görmem.
"Hz.Ali dedi: Bu güç bir şeydir,.
Müslûmanla düşman olursun ve sana
ziyan erişir.
"Hz.Ebu Bekir işjtti ki. Hz.Ebu Süf-
yan bu gibi sözler söyler ve biat etmek
istemez. O anda Hz.Ebu Süfyan'ın oğ-
lu Hz.Yezid'i çağırtıp Şam serhaddi-
nin beyliğini ona verdi. Yezid, Hz.Ebu
Süfyan'ın oğullannın büyüğü idi. Ba-
bası, Hz.Ebubekir'in oğluna beylik
verdiğini işitince o gecegeldi biat etti."
Devletieşme sûreci
İlk halife, Peygamberin çizdiği yol-
da İslamiyeti kurmaya ve güçlendir-
meye devam etti. İlk yaptığı ve yap-
mak zorunda kaldığı iş, İslamiyetten
kümlerini kabul ettirmek Ebubekir'in
yaşamı boyunca temel ilkesi oldu.
:Et
ibubekir'in iktidan ele geçirmesi
kplay olmadı. Henüz, Peygamberin
gömülme hazırhklan sürerken, Me-
dineli Ensar elini çabuk tutarak Pey-
gamberin halifesini seçme işine girişti.
Beygamberin yaşarruna ilişkin en eski
vfe en orjinal kaynak olan İbni İshak'ın
Sırat Rasul Allah kitabında bu olaylann
gelişimi şöyle anlaülır. Peygamber öl-
düğünde Ensar, Sa'd b.Ubada isimli
önderlerinin çevresinde B.Saida çar-
dağında toplanırlar. Hz.Ali ve taraf-
Urlan ise kendilerini diğerlerinden
ayınr ve Peygamberin kızı ve Ali'nin
eşi Fatma'nın evinde biraraya gelirler.
Geri kalan Muhacirler de Ebubekir ve
Ömer'in tarafını tutarlar.
Hz.Ebubekır. Hz.Ömer ve Hz.Ali.
Peygamberin cenaze işlenyle uğraşır-
larken muhacirlerden birisi Hz.
Ömer'e gelerek onu uyanr. Ensar'ın
toplantı halinde bulunduğunu ve her
an içlerinden binsıni seçebileceklerinı
söyler. Bunun üzerine Ömer'le Ebube-
kir, cenaze hazırlıklannı bırakarak
Saide çardağındaki toplanüya koşar-
lar. Oraya vardıklannda Medinelile-
rin Sa'd'ı halife seçüklerini ve ona
biata hazırlandıklannı görürler.
ömer'in aktif müdahalesiyle Sa'd'a bi-
at önlenir ve Ebubekir'in halifeliği
orada bulunanlara zor da olsa kabul
ettirilir.
Medine kabul ediyor
Ebubekir'in halifeliği ilk etapta Me-
dine'nin iki önemli kabilesi olan Avs
ve Hazreç ile Mekkelilerin bir kısmı
tarafından benimsenir.
ıbubekir, İslamiyeti ilk benimse-
diğinde küçük bir esnaftı ve Mekke'-
nin zayıf bir kabilesine mensuptu. İsla-
miyeti kolayca benimsemesinin en
önemli nedenlerinden birisi büyük bir
olasüıkla, iktisadi ve sosyal durumu-
dur. Kaybedecek çok fazla bir şeyi
yoktu. İslamiyeti benimseyerek, yeni
dine ilk inananlar arasında yer alarak,
önemli bir statü elde etmişti. Onun ba-
şanya giden bir yoldan geriye dönme-
sinin bir anlanu yoktu.
Şûra gelenegi
Ebubekir döneminde kabile üyeleri-
ne danışma, kararlann oluşmasında
Müslümanlann onayını alma gelenegi
sürdürüldü. Ebubekir, göçebe kabile-
lerindeki şefin durumuna benzer bir
statü içinde yöneticilik yaptı. Cevdet
Paşa'nın İslam Tarihinde Ebubekir'in
maaşıyla ilgjli anlaülan olay, henüz bir
geçiş dönemi yaşandığuıın güzel bir
ıfadesidir:
"Hz. Ebubekir ticaretle geçinirdi...
Halife olduğunun ertesi günü sabahle-
yin adeti üzerine omuzlanna bir takım
bezler atıp satmak üzere pazara gider-
ken Ömer ve Ebu Ubeyde ona rast ge-
lip "Ne yapıyorsun ey Eba Bekir?
Müslümanlann işi sana havale edildi"
dedikleri zaman Hz.Ebu Bekir, "Ya
ben çoluk çocuğumu ne ile besleye-
yim" deyince: "Biz sana BeytülmaT-
dan (İslam maliyesi) yevmiyc nafaka
takdir ederiz" deyip Ashabm htifakıy-
faı yevmiye yanm koyun ve yazlık, kış-
hk olmak üzere yılda iki kat elbise ve
yülık iki bin dirhem gümüşparası tah-
sis kılınmış ise de Hz. Ebu Bekir: "Bu-
nu arttınnız, benim ailem var. Siz be-
nim ticaretime mani oldunuz" deyin-
ce, beş yüz dirhem daha arttınlarak iki
bin beş yüz dirheme çıkanlmış ve Ta-
rih-i Kâmıl'de vülığının alü bin dir-
hem olduğu yazılıdır.
"Vakitlerini Müslümanlann işine
hasreden bir zatın masraflanmn Bey-
tülmal'den karşılanması tabü bir iştir.
Ancak bu yeni ortaya çıkmış bir mese-
le olduğu halde ümmetin ictimaı (top-
lumun ortak onayı) ile karar altına
aLnmıştır."
Hz.Ebubekir ve Hz.ömer, reygamberin ölömünden sonra halifelik yaptüar. (İstanbul Belediye Kütüphanesi)
pılmadan geceyansı Hz.Ali ve yakın-
lan tarafından alelacele gömülmesi
Ömer'in çok canını sıkar ve bazı Alevi
kaynaklanna göre Peygamberin me-
zanndan çıkanlarak törcnle yeniden
gömülmesinî ister. Bu isteğe Ali şid-
detle karşı çıkar ve şunlan söyler: "Re-
sulullahı kabrinden çıkarmaya bırak-
mam. Bu hususta sizleri tamamen
öldürürüm."
Haalifeliğe Hz.Ebubekir'in seçil-
mesi yüz^ilhrdn tartışma konusudur.
Bir iddiaya göre. Ebubekir İslam dün-
yasını eski Cahiliye dönemine geri gö-
türmek isteyen güçler tarafından bir
darbeyle iktıdara getirilmişti. Peygam-
berin kurduğu düzeni yolundan çıkar-
mış ve yozlaşürmıştı. Âlevi kesimleri,
bu söylediklerine ek olarak ilk halifeyi,
İslamiyet öncesi egemen güçlerin tem-
silcisi göriiyorlar. Aynı düşüncedeki
bazı yazarlar ise Ebubekir'in iktidara
gelmesiyle birlikte, fakir halk kesimi-
nin dışlandığını, kabilecilik düşüncesi-
nin Müslümanlık düşüncesine üstün
ve istikranndan en çok yaran olan
topluluktu. Bu yüzden Ebubekir ve
Ömer'in bulunduğu güçlü grupla bir-
leşmeyi ve onlan desteklemeyi İslamın
geleceği ve kendi çıkarlan açısından
yararh gördüler. Za,ten aralanndaki
kabile kavgası nedeniyle kendi içlerin-
den çıkabilecek bir halife adayı, daha
büyük sorunlar yaratacaktı. Kısa süre
içinde Ebubekir'e biat eden Medineli-
lerin azınlıkta kalan bir kısmı da Ali'-
nin halifeliğini istemişti.
İkinci grup yani Mekke aristokrat-
lan. henüz iktidan ele geçirecek kadar
güçlenmiş değillerdi. Aynca İslamiye-
tin ulaşuğı toplumsal düzey, henüz
zengjnlerin egemenliklerini pekiştire-
cekleri kadar olgunlaşmamıştı. Hâlâ
kabile gelenekleri, eşitlikçi alışkanhk-
lar ve göçebe ferdiyetçiliği etkisini sür-
dürüyordu. Bu yüzden Ebu Süfyan ve
oğullan Hz.Ali'ye ittifak önerdiler. Ali
bu öneriyi kabul etmedi, çünkü Mek-
keli zenginlere uzak bir tutum içindey-
di.Ali'nin çizgisi, yoksullara yakındı
ve İslamın ilk kuruluş yıllannda da et-
kisini sürdüren eskinin eşitlikçi günle-
geriye dönuş akımını durdurmaya ça-
lışmak oldu. Peygamberin ölümüyle
birlikte, henüz yeni devletleşmenin ku-
rallannı içlerine sindiremeyen kabile-
ler, İslam tarihinde Ridde diye bilinen
isyanlarla Hz.Muhammed'in ilan etti-
ği dini terk ettiklerini açıkladılar. Bir
kısmı ise yine tek tann inancını sürdü-
ren ve yeni mesajlarla halkın karşısma
çıkan yeni Peygamber adaylannın pe-
şine düştüler.
Ebubekir. ortaya çıkan bu peygam-
ber adaylannı yenilgjye uğrattı ve Pey-
gamberin başlattığı yolda şabırla ve
cesaretle yola devam etti. İslamiyeti
geriye döndürmek gibi bir fonksiyonu
olmadı, tersine Peygamberle başlayan
devletieşme ve yukandan aşağıya inşa
sürecini sürdürmeye calışü. Göçebe-
likten adım adım sıyrüan, ticaretle
zenginleşen ve toprağa yerleşerek yeni
bir düzen kuran Arap toplumunun ih-
tiyaçlanna uygun şekilde, bir merkezî
devlet geliştirmek, bu merkezî devletin
yarattığı yeni dinamizmle, İslam im-
paratorluğunu yaymak ve bu devletin
anayasası yerine gecen Kuran'm hü-
•u öykü, Ebubekir dönemindeki
yönetim ilişkilerini çok açık olarak di-
le geürmektedir. Birinci özellik: Yöne-
tim henüz tam profesyonelleşmemiş
ve devlet başkanlığı sistemi henüz tam
oturmamış, halife kendi gecimini ken-
dısi sağlamaya çalışıyor. ikinci özellik:
Halifenin ücreti kendisi tarafından de-
ğil, inananlann tümümün katıldığı
toplantıda oybirüğiyle belirleniyor. Bu
özellik, İslam öncesi Şura geleneğinin
sürdüğünü ve ilişkilerin demokratik
özelliklerini hâlâ koruduğunu gösteri-
yor. Cçüncü özellik: İslamıyeün artık
bir devlete dönüşmeye başladığı, sa-
vaşlarda elde edilen ganimetin beşte
birinin şeyhin kasasına aktanlmasının
-bu gelir Ebubekir döneminden itiba-
ren devlet kasası haline dönüşür- ya-
rattığı gelir, merkezî bir maliyenin
oluştuğunu ve artık bu maliyenin dev-
leti yöneteceklere maaş verecek olgun-
luğa geldiğini, devlet yönetenlerin
profesyonelliğe adım atüklanmn baş-
ladığı gerçeğini kanıtlıyor. Peygam-
berden sonraki ilk profesyonel yöneti-
ci de ilk halife Hz. Ebubekir olur.
Hz.Ebubekir'in erdemleri
İlk olarak 8. yüzyılda ortaya çıkan
ve dünya nimetlerini ve zenginlıkleri
redderek sade bir yaşam felsefesini sa-
vunan Sufılerden ElrHaraz (9.yüzyılın
ünlü sufılerinden) İslamiyetin erdem-
lerini. Peygamberin ilk takipçileri çer-
çevesinde örnek olarak gösterir ve
Ebubekir'in sadeliğini şöyle anlatır:
"Tek bir giysisi vardı, onu da iki iğne
ile tuttururdu, bu yüzden iki iğneli
adam diye tanınırdı."
SÜRECEK
Hz. Ali: Hilafet benimçevremde dönerdi
X arihi veriler, ban iddialann ak-
şine Hz.Ali'nin hilafeti ele gecinnek
isteğinde olduğunu gösteriyor. Ali'nin
inancına göre; hem kişisel yetenekleri,
hem Peygambere olan yfekınhğı kendi-
sinin seçilmesini gerektiriyordu. Hatta
Hz.Ali'nin Ebubekir'in iktidanna en-
gel olmak, iküdan ele geçirebilmek ve
taraftar toplayabılmek için , eşi ve
Peygamberin kızı Fatma'yı akşamlan
Medinelileri ikna edebilmek amaayla
ev ev dolaşürdığı, onlann yardım ve
desteğjnı ıstediğı bazı kaynaklarda
öne sürülür.
Hz.Fatma çocuğunu dûşûrfiyor
Yine bir rivayete göre; Hz.Ömer,
Mz.Ali'yi, eşini ve Ali'nin taraftarlan-
nı, Ebubekir'in halifeliğini kabul et-
meleri için baskı alüna almış, Fatma'-
nın evine adamlanyla birlikte baskın
yapmışü. Evin içinde bekleyen Ali ve
taraftarlannı, evi yakma tehdidiyle dı-
san çıkaran Ömer, Fatma'nın içeride
kalmakta inat etmesi üzerine içeri sal-
dırmış ve bu saldın nedeniyle o sırada
hamile olan Fatma çocuğunu düşür-
müştü. Fatma'nın kısa süre sonra ölü-
müne de bu saldınnın neden olduğu
söylenir. Yine birçok İslam kaynağın-
da rivayet edildiğine göre Hz.Ali, Hz.
Ebubekir'in halifeliğini kabul etme-
meye ve direnmeye hazırlanmıştı, an-
cak kendisiyle birlikte harekeı edebile-
cek yeterince taraftar bulamadığı için
direnmekten vazgeçmişti.
î.Ali ve Hz.Ebubekir arasında-
ki iktidar kavgası. Peygamberden mi-
ras kalan bir toprak parçası yüzünden
daha da alevlendi. Mekke yakınlann-
gömmesinı ve cenazesinde onlann bu-
lunmamasını istemişti.
Hz.Ali^ninşikâyeti ~ ~
Hz.Ali, konuşma, emir ve hutbeleri-
nin toplandığı Nehc'ül Belaga kitabın-
da, hilafetin haksızhkla kendi elinden
alındığını ve bazı Sünni kaynaklann
iddiasının tersine Ebubekir'in halifeli-
ğini benimsemediğini çok açık şekilde
başka ne bir yardımcı var bana, ne bir
yar ve yaver. Onlann tehlikeye düşme-
lerini reva görmedim. Gözlerime toz-
toprak dolmuştu; gözlerimi yumdum;
ağzımın yannı dertle, elemle yuttum;
zehirden aa olan bıçaklarla doğran-
maktan çetin bulunan bu işe dayan-
dım."
Konuşmasuıda da görüldüğü gibi
MJazt araştırmacı veyazarlar sonyıllarda kaleme aldıklan kitaplarda; Hz.Ali'nin halifeliği
hiçbir zaman önemsemediğini, Alevi düşüncesinde imamhğın daha kutsal bir yer tuttuğunu ve bu
nedenle Ali'nin imamyönünün önplana çıküğım söylüyorlar. Hz.Ali'nin konuşmalarında ise bu
iddialann aksine hilafeti çok önemsetUği ve bunun kendi hakkı olduğu düşüncesiönplandadır.
daki Fedek hurmahğı bir savaş gani-
meti olarak Peygambere kalmışu.
Peygamber. bu hurmahğı kızına ver-
mişti. Hz.Ebubekir iktidara gelince,
Peygamberin, "Biz peygamberlerin
mirasımız yoktur. bıraktığmvtz şeyler
sadakadır" şeklindekrsözlerini gerek-
çe göstererek, hurmahkta çalışan
adamlan çıkarmış ve Fedek e hazine
hesabına el koymuştu. Peygambenn
kızı Fatmaa
bu olay nedeniyle de Ebu-
bekir ve Ömer'e danlmış, ölünceye
dek onlarla konuşmamış. kocası Hz.
Ali'den öldüğünde kendisini gece
dile getirir. Yine bu konuşmasında
Ali, kendisine iktidar kavgasında yar-
dıma olunmadığından şikâyet eder:
"Allah'ım. Kureyş'ten hakkımı sen-
den istiyorunr. onlara karsı senden
yardım diliyorum. Rasulullan'c
1
olan
yakmlığımı inkâr ettiler, elımdckı kabı
başaşağı çevirdiler; başkasmdan fazla
layık olduğum işte, hakkım olan
mevki'de benimle kavgaya giriştiler.
Hak alınır da verilir de; istersen gam-
lara batarak dayan; UMAU acıklana-
rak öl dediler.
'"Baktım. gördüm ki Ehlibeytimden
Ali, çevresinden yeterince destek bula-
madığından ve bu yüzden hilafet kav-
gasına girişemediğinden yakınıyor. Bu
haliyle mücadeleye girerse çocuklannı
ve yakınlannı tehlikeye atmak zorun-
da olacağını belirtiyor.
Şıkşıkıyye hutbesi
Kendisinden önceki üç halifenin
hakkını yediklerini ünlü Şıkşıkıyye
hutbesinde onlann şahıslannı tek tek
kastederek açıkça belirtir: "Andolsun
Allah'a ki. fılan (burada kastedilen
Ebubekir'in hilafete geçmesidir), onu
bir gömlek gibi giyindi; oysa daha iyi
bilirdi o, ben hilafete nispetle değir-
men taşının mili gibiydim; hilafet be-
nim çevremde dönerdi; sel benden
akardı; hiçbir kuş, uçtuğum yere uca-
mazdı. Hilafetle arama bir perde çek-
tim, onu koltuğumdan silkip atüm.
Düşündüm; kesilmiş elimle hamle mi
ideyim; yoksa bu kapkaranlık körlüğe
sabır mı edeyim? Hem de öylesine bir
körlük ki ihtiyarlan tamamen yıpratır;
çocuğu kocalatır; inanan da Rabbine
ulaşıncaya dek bu zulmette zahmet çe-
ker.
"Gördüm ki sabretmek daha doğ-
ru; sabrettim; ettim ama gözümde dı-
ken vardı, boğazımda kemik vardı;
mirasımın yagmalandığını görüyor-
dum. Birincisi onu falana (burada
Ebubekir'in kendisinden sonra halife
olarak Ömer'i tayin etmesini kastedi-
yor) verip gitti... Bu iki kişi hilafeti,
devenin iki memesi gibi aralannda
paylaştılar... Uzun bir zaman, çetin
mihnetlere düştüm; sabrettim; derken
o yoluna düzüldü (burada kastedilen
Omer'dir); halifeliği bir topluluğa bı-
raktı ki ben de bunlann biriyim sanıldı
(burada, Osman'ın nasıl üçüncü halife
seçildiğini kendısinin hakkının yendi-
ğini uzun uzun anlatır)."
POLTI1KAVEOTESI
MEHMED KEMAL
Şüıin Çevresinde._
Bir Amerikalı şair var, adını da başkalannın adını daşiir-
lerini de küçük harflerle yazıyor. Adı: E.E. Cummings / e.e.
cummings. ingilizce'de (ben) anlamına gelen (l)'ı da küçük
yazıyor. llkin şaşırmıştım ama sonradan anladım. Bizim
Araplardan aldığımız eski yazıda da büyük harf yoktu. Har-
1i büyük yazdığımızda büyük olmaz mıydı? Şiirimizin yenn
leşme yıllannda Asaf Halet Çelebi, Attila llhan şiirlerini
küçük harfle yazmazlar mıydı? Büyük harfle yazılması ge-
reken özel adları da küçük harfle yazarlardı.
E.E. Cummings, eskiden şiirlerini klasik ölçülerle yazar-
mış, sonra buna çevirmiş. Şair resim de yaparmış, ünlü bir
ressammış. Bunları nereden çıkardınız? diye soracak
olursanız, elime Adam Dergisi'nin son sayısı gecti. Bili-
yorsunuz bu dergi Memet Fuat'ın güdümündedir. Dergide
E.E. Cummings'in Suphi Aytimur tarafından çevrilen bir-
çok şiiri var. Bunları okurken Anıl Meriçelli'nin "Çağdaş
Ingiliz-Amerikan şiiri"ni gördüm. Anıl Meriçelli, şair hak-
kında hem bilgi vermiş, hem de birkaç şiirini çevirmiş. Ki-
taplığımda bir de "Duvar" Yayınlan'ndan çıkan, Türkçesi
Tuğrul Asi Balkar'ın olan "Hişt" adında şiirlere rastladım.
Araştıracak olanlar için epeyce doküman varmış. Belki
benim rastlamadıklarım da olacaktır.
Amerikan şairini bırakalım da biz şiire gelelim. Anıl Me-
riçelli şiirden çok çekmiş. Istediklerini göremeyince de
haklı olarak yakınıyor. Rahmetli Cemal Süreya ile karşıla-'
şıyor. "Yıllardır edebiyatla uğraşıyorum; daha iki kitabım
yayımlandı."
"Üzülme bundan sonra yayımlarsın!"
"Yayıncılar kitaplarımızı basmıyor, şiir kitabı satılmaz,
diye."
En değerli dergiler birkaç yüz satılıyor. Yılların içinden
gelen Yeditepe Hüsamettin Bozok'un dediğine göre bir-
kaç yüz satıyormuş. Hüsamettin'e rastlıyor:
"Niye yayımlıyorsun bu kitabı, nasıl olsa satmayacak."
"Satılmayacağını bile bileyayımlıyorum."
Yayınevinden ayrılırken şairin aklına Cemal Süreya'nın
"Şapkam Dolu Çiçekle" yerine "Şapkam Dolu Dertle" sa-
tırı takılıyor.
Cemal Süreya öleli birkaç yıl oldu. Anıl Meriçelli bu sa-
tırları okurken yılların ötesinden gülecektir. Ama bu arada
şiir ne alemdedir? O günden bu yana bir gelişme, bir aşa-
ma oldu mu? Gazete, dergi satılmayan bir ülkede kitap
satar mı? Hele şiir kitabının alıcısı ne kadardır?
Hemen hemen herkes şair olduğunu söyler, şiir sevdiği-
ni açıklar. Ama şöyle bir kurcalasanız, bunlar yazdıklarını
şiir sananlardır. Geçende yazdıklarını şiir sananlardan bi-
riyle konuşuyorduk. Bana birkaç divan dizesi okudu. '
"Seviyor musun?" dedim.
"Seviyorum amaçoğunu anlamıyorum."
"Neden?"
"Sözlerinin çoğu Acemce, Arapça... Eski şiir zor..."
"Eski şiir zor da yeni şiir kolay mı?"
"Onu da anlamıyorum."
Hani kimi kişiler coşunca bir an çekerler,
"Benim ömrüm roman derler."
Yeni şiiri kelimeler yerli yerinde kullanılmıyor diye be-
ğenmezler.
Geçende yaşı yetmişi aşkın bir şairimizle konuşuyor-
dum:
"Şiir baştan sona bir ömür işidir" dedi. "Bütün ömrünü
ona vereceksin. Kaytarıp da başka bir şeye yöneldin mi,
şiir elden gider. Sabah kalkar masanın başına otururum.,
Eğer o gün birkaç dize bulamamışsam, şiir yitti, ben ytttim
demektir."
Şair böyle söylüyor, şiir meraklısı dostumla ben de şiirin
çevresinde dolanıyorduk...
BULMACA
SOLDAN SAGA:
1/ Cinsel iktidarsız-
hk. 2/ Büyeli yatak...
Yön göstermek için
belli yerlere konulan
işaret. 3/ Tırnak bo-
yası... Giyim süsle-
mede, şapka, çanta,
sepet örmede kulla-
nılan parlak, renkli
ve dayanıklı şerit. 4/
Asya'da yüksek bir
bölge... Ortadoğu'da
bir göl. 5/ Aynı do-
ğumda dünyaya ge-
len iki kardeş...
Oyundan berabere
6
9
kalma. 6/ Roman, öykü gibi anlatı
türlerinde giriş bölümune verilen ad.
7/ Sulanm bir denize ya da göle gön-
deren bölge... Ceylan. 8/ Telli bir çal-
gı... Bir nota... Hile, dolap. 9/ Argo-
da esrar... Muğla'nın Fethiye ilçesi
yakınlannda ünlü bir antik kent.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Cinsel aşk isteği. 2/ Rus köylü-
sQ... Futbolda topun dışarı çıkması.
3/ Bir sorun için halkın ohımlu ya
da olumsuz kanısının belirmesi ama-
ayla yapılan oylama. 4/ Kemiklerin yuvarlak ucu... Başlangıcı
belli olmayan zaman. 5/ Kalıpta pişen bir tür meyveli pasta...
İskambillerle oynanan bir tür oyun. 6/ Temel, esas... Matema-
tikte kullanılan sabit bir sayı... Yabanıl hayvan bannağı. 7/ Kü-
çük bayrak. 8/ Mücerret... Eski dilde eşek. 9/ Sürtme ağlann-
da yanlarda bulunan takviye ipleri.
İLAN
GÖRDES KADASTRO HÂKİMIİĞİ'NDEN
Davaa: Gördcs Orman tşletme Müdürlüğü
Davalılar: Ihsan Tokuç ve arkadaşlan, Çağlayan Köyü Oördes
Dava: Tespite itiraz (Çağlayan köyü 225 parsel)
Davaa Orman tşletme Müdürlüğü tarafından davalılar aleytnne açıl-
mış olan Gördes ilçesi Çağlayan köyü 225 parsel sayıb taşmmazjn te-
spitine itiraz davasının yapılan yaıgılaması sırasmda davahlardan Alime
Karataş'a tebligat yapılması mümkün olmadıgından ve adrcsi de tes-
pit edilemediğinden dava konusu parselde hisse sahibi olan Alime Ka-
rataş'a duruşma günü olan 18.12.1992 tarihinin ilanen tebliğine,
Belirlenen günde Alime Karataş'ın duruşmaya gelmedigi takdirde
davayı kabul etmiş sayılacağınuı ve yoklugunda karar verileceğinin
ilanen tebliğine. 19.10.1992
Basın: 41174
tLAN
ÇAYIRLI KADASTRO HÂKtMLİĞİ'NDEN
Esas No: 1982/6
Davacı Mehmet Alptekın tarafından davalılar Sırataş köyünden Ali Can
vc arkadaşlan aleyhıne açılan tespitın ıptali ve tescil davasının yapılan
açık vargılamasında verilen ara karan uyannca;
Çİvırlı ilçesi Sırataş köyünden ölü Ali Can mırasçılan olan Ağgül Can,
H üsniye Can. Hatıce Can. Haydar Can, Sevli Can. Efendi Can ve ölü da-
valı Şahismail Can mırasçılan olan Hüsnü Can. Elif Can, Süsenber Can,
Hafıye Can. Hüseyin Can. Adişah Can. Mehmet Can ve Arslan Can'a
zabıtaca araş.tırmalara rağmen adresleri tespıt edilemedığınden dahıli da-
va dılekçesı tebhğ edılememış olup. venlen ara karan uyannca, ölü davalı
Ali Can mirabçılan Ağgül Can. Hüsnüye Can, Hatıce Can. Haydar Can,
Sevlı Can. Efendi Can Ve ölü davalı Şahismaıl Can mirascılan Hüsnü
Can. EJıf Can. Süsember Can. Hafıye Can, Hûseyin Can, Adişah Can,
Mehmet Can ve Aıslan Can'ın duruşmanın bırakıldığı 30.12.1992 günü
duruşmaya gelmezkr. delil ibraz etmezlekr veya kendilenni bir vekil ile
temsil ettırmedikleri takdirde yokluklannda duruşmaya devam olunaca-
ğı \e karar verilecegi ve dahili dava dılekçesmin tebliğ edilmış sayılacağı
hususu ilanen tebliğ olunur. 14.10.1992
Basın: 50991