Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/4 HABERLER 9 OCAK 1992
Türkiye'de bundan daha iyi hükümet olmaz' diyen Başbakan Demirel
Demokrasinin gücünü göstereceğiz
ÖZGURCE
TURKER ALKAN
Mahkemeleşemediklerimizden
misiniz?
Sovyet Cumhurbaşkanı Podgorni'yi komünizm propa-
gandası yapmaktan mahkemeye vermişti eski Adalet Par-
tisi milletvekillerinden birisi. Podgorni, Türkiye'yi ziyaret
ediyordu. Nezaketen Meclis'te beş on dakikalık bir konuş-
ma yapmıştı. Bir komünist Türkiye Büyük Millet Meclisi'n-
de nasıl konuşur!
Dava İzmir'de açıldı. Yargıç, "Çağır şu Podgorni'yi" dedi
mübaşire. Adamcağız mahkeme kapısının önüne çıkıp
merakla bekleşen kalabalığa doğru bağırdı: "Podgornii-
ii..." Ses yok. Bir kez daha ünledi: "Podgorniiii..." Gene
ses yok. "Pbdgorniii..." Sonra içeri girip "Gelmemiş
efendim" dedi yargıca.
Birbirimizi dava etmeye bayılıyoruz işte. Bu bakımdan
Amerika'yı yakaladığımız bile söylenebilir. Amerika'da ba-
şınıza bir kaza gelse, kimse dönüp bakmıyor. "Neden yar-
dım etmiyor sunuz?" sorusunun yanıtı hazır, "Yardım ede-
lim de sonra yaralının yakınlan bizi mahkemeye versin,
enayi miyiz?"
Doğrusu bu tür mahkemeleşmelerin zevkine bir türlü
varamadım. Bir teki dışında: Aziz Nesin'in emekli gene-
ral Evren'i aydınlara hakaret ettiği için mahkemeye veri-
şine bayıldım işte. İnsanlar en yüce makama çıkınca, he-
le bir de diktatör oldularsa, ağızlarına gelen her şeyi her-
kese söyleyebileceklerını sanıyorlar.
Başka ülkeierde in-'
sanların mevkii yük-
seldikçe çenelerine
hâkim olma eğilimi
artar, bizde tam tersi
oluyor: Ne kadar yük-
Özal'ın ekonomi üzerindeki
denetimi kaybolunca,
nedense oğlu Ahmet Bey'in
de işleıi birden ters
gitmeye başladı. Beceri ve
yoriar. yeteneği mi azaldı, nediri
Cumhurbaşkanlığı •••
Sözcüsü Kaya Toperi'nin açıklamasından anladığımıza gö-
re Özal da The Economist adlı dergiyi mahkemeye vere-
cekmiş. Bu fnünasebetsiz dergi, Sayın Özal'ın yakın ak-
rabalarının kısa sürede zengin olmasının sırrını iktidar ya-
kınlığına bağlamış.
Olacak iş mi? Sayın Töperi'nin de dergiye gönderdiği
açıklamada çok veciz bir biçimde belirttiği gibi bu aile ef-
radı sadece kendi gayret, beceri ve yetenekleri ile birkaç
yıl içinde ülkemizin en zengin kişileri arasına girmişler-
dir.
Hep böyle oimuyor mu zaten, kim devletin yüce katla-
rına ulaşacak olsa, yakınlan birden büyük yetenek ve be-
ceri kazanıyorlar. O zat devletin yüce katından çekilince,
bir de bakıyoruz ki yakınların beceri ve yetenekleri yok
oluvermiş. 'Püf!' diye, büyü gibi.
Hani serbest pıyasa ekonomisinin işleyişini anlatan ünlü
bir "görünmez el" benzetmesi vardır. Bu görünmez el, bi-
zim ülkemizde biraz görünür biçimde garip işler yapıyor.
Özal'ın ekonomi üzerindeki denetimi kaybolunca kar-
deşi Korkut Bey iş yaşamını bıraktığını açıkladı. İnanılmaz
bir sürede Türkiye'nin en zengin adamlarından birisi olan
Korkut Bey, ağabeyine laf gelmesinden üzüldüğü için iş
yaşamından çekilmiş!
Özal'ın ekonomi üzerindeki denetimi kaybolunca, ne-
dense oğlu Ahmet Bey'in de işleri birden ters gitmeye baş-
ladı. Beceri ve yeteneği mi azaldı, nedir! Televizyon şir-
ketindeki durumu zorlaştı, havayolları uçamaz oldu...
İşadamlannı ÖSYM'nin "parasal yetenek" sınavından
geçirip aldıkları puana göre kredi açacak halimiz yok ya...
Elbet yetenek ve beceri dediğîn şey, böyle, zamana me-
kâna ve politik ortama göre değişecektir.
Bizim bu çok özel koşullarımızı anlamak istemeyen 777e
Economist dergisini iyi bir mahkeme paklar diye düşünü-
yorum.
ÇHD'nin anayasa sempozyunıu
• ANKARA (AA) — Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD),
"Yeni demokratik anayasa" konulu sempozyum düzenledi.
Türk-fş toplantı salonunda bugün başlayacak ve 2 gün
sürecek sempozyumda, parti temsilcileri, hukukçular ve
sendikacılar, "yeni demokratik anayasanın nasıl olrnası
gerektiği" konusunda görüşlerini açıklayacaRlar. ÇHD'den
açıklanan programa göre sempozyumun, avukat Zeki
Tavşancıl'ın yöneteceği birinci oturumunda avukat Hüseyin
Ekmekçio|lu Türk-İş, avukat Erçüment Tahiroğlu DİSK,
Genel Sekreter Salim Uslu Hak-İş, Dr. Ergin Atasu
Halkevleri Genel Merkezi, Dr. Selim Ölçer TTB ve Mustafa
Gazalcı da Eğit-Der adına konuşacaklar..
Baro başkanlan toplanıyor
• ANKARA (AA) — Baro başkanlan, avukatlık kanunu ile
diğer yargı, adalet ve meslek konularını görüşmek üzere yarın
toplanacaklar. Toplantıya Adalet Bakanı Seyfi Oktay da
katılarak bir konuşma yapacak. Türkiye Baralor Birliği
Başkanhğı tarafından toplantıya ilişkin yapılan yazılı
açıklamada, Adalet Bakanlığı'nın hükümet programında yer
verilen konularda çalışmalara başladığı belirtiidi.
4
Köylü, toplumun örgütsüz kesimT
• ANKARA (AA) — DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit,
Türkiye nüfusunun yaklaşık yarısının geçimkıin hâlâ tarıma
ve hayvancıhğa bağlı olduğunu belirterek, "Buna rağmen bu
kesimin büyük çoğunluğunu oluştaran köylü Türk
toplumunun en örgütsüz kesimi" dedi. Ecevit, Ziraat
Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen "Tarım Haftası
1992 Sempozyumu"ndaki konuşmasında, Türk köylüsünün
örgütsüz olduğu için ezilmekten ve sömürülmekten
kurtulamadağını ifade etti.
Ergenekon, Belçika TVsinde
• BRÜKSEL (AA) — Devlet Bakanı Gökberk Ergenekon,
hükümetin öncelikli hedefinin ülkedeki terörle mucadele
olduğunu belirterek "Akan kanı durdurmak, sadece
Güneydoğu'da değil, buyuk şehirlerde de karşılaşılan bu
meseleyi çözmek istiyoruz" dedi. Belçika RTBF radyosu,
"Retroactifs" adlı programında, Devlet Bakanı Ergenekon'la
yaptığı bir saatlik soyleşiyi yayımladı.
Fakir hastaya ticretsiz tedavi
• ANKARA (AA) — Üniversite hastaneleri,
kontenjanlarının yüzde 10'u oranındaki fakir hastaya
ücretsiz bakacak. Bu oran geçildiğinde fatura, Sağlık
Bakanhğı'nca ödenecek. Sağlık Bakanı Dr. Yıldırım Aktuna,
devlet hastanelerinde aralık ayında uygulanmaya başlanan
'fakirlerin ücretsiz tedavisi'nin üniversite hastanelerinde de
uygulanması amacıyla Ankara'daki üniversite rektörleri, tıp
fakültesi dekanları ve hastane başhekimlert ile toplantı
yaptı. Aktuna, "Genel Sağlık Sigortası'na geçilinceye kadar
üniversitelerin hastanelerinde de fakir hastalara bakılsın,
ameliyat malzemeleri de bakanlığa fatura edilsin, biz
ödeyelim" dedi.
Polis otosuna ateş: 2 yaralı
• SİLVAN (AA) — Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde, polis
otosuna açılan yaylım ateşi sonucu 2 polis memuru
yaralandı. Olay, akşam saatlerinde meydana geldi. Devriye
gezen polis otosuna, Mescit Mahallesi'ndeki bir ara
sokaktan kimlikleri belirlenemeyen kişiler tarafından ateş
açıldı. Açılan ateş sonucu, araçta bulunan ve henüz
kimlikleri öğrenilemeyen 2 polis memuru çeşitli yerlerinden
yaralandı. Yaralı polis memurları Diyarbakır'a kaldırıldı.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Başbakan Süleyman
Demirel, demokrasi paketinde
en onemli bolumun >argı refor-
mu olduğunu, bunun da 15 gun
içinde Bakanlar Kurulu'nun
önüne geleceğini belirtti.
Özel mulakatının ikinci bölü-
münde Cumhuriyet'in soruları-
nı yanıtlayan Başbakan, "Türki-
ye'nin bundan daha iyi hüküme-
ti olmaz, hiç değilse bu zaman-
da olmaz" dedi.
Demirel'e yöneltilen sorular
ve yanıtları şöyle:
— Demokrasi paketi nasıl ha-
zırlandı ?
DEMİREL— Bugün uzun
uzun Konuşuldu. Bana sorarsa-
nız bugun ne yapıldı, yarın ne
yapılabilir, yarından sonra ne
yapılır, o kadar onemli değil. Ne
kadar yapılırsa o kadar. Yalnız
Türk devletinin uç tane onemli
olayı var. Bunlardan bir tanesi
adalet mülkun temelidir* diye
duvarlara >azdığımız olayı ger-
çekieştirmeliyiz, yargının işleme-
sidir. Yargının çabuk işlemesidir,
yargının doğru işlemesi. Şimdi
demek ki yargı işlenerek yargı
bağımsız hâkimlerin vicdanıyla
işlemeli. Kanunları hâkim kıla-
bilmeli. Çunku başka turlu ka-
nunları hâkim kılma elimizde
değildir. Eğer yargıyı çabuklaş-
tıramazsanız, bana göre Türki-
ye buyuk sıkıntılar içinde kal-
maya devam eder. Bana sorar-
sanız kalkınmak kadar onemli
konusu Turkiye'nin, belki on-
dan da onemli. Mesele hâkim
meselesi değil, mesele uslup me-
selesi, gelenekler meselesi. Ve
mutlaka yargıyı yeniden düzen-
lemek lazım. Şimdi bu araştırıl-
dı. Çok güzel bir şekle getirip
önümüzdekı günlerde geti-
rilecek.
— İnsan haklan ile ilgili one-
mi bakımından da yargıdan baş-
layacaksınız herhalde?
DEMİREL: Bir de insan hak-
larını koruyarak yargıyı işletme-
yi. Adam karakola gidiyor. Ka-
rakolda gayri insani muamele-
ye maruz kalıyor veya kaldığını
iddia ediyor. Karakolu şeffaflaş-
Türkiye devletinin üç tane onemli olayı var. Bunlardan bir
tanesi 'Adalet mülkün temelidir' diye duvarlara yazdığımız
olayı gerçekleştirmeüyiz. Yargı doğru ve çabuk işlemeli.
İnsan haklan korunarak yargı işlemeli. Adam karakola
gidiyor, karakolda gayri insani muameleye maruz kalıyor ya
da kaldığını iddia ediyor. Karakola giden adamın yanında
avukatı olmah.
Kaç defa müdahale olmuşsa bunun neticesinde ülke
zarar gördü. 'Bırak şıi demokrasiyi, sen şu kan işine bir
çare bul da nasıl bulursan bul. Hukuk mukuk ben
dinlemem.' Bunu dedin, neticesi bu oldu işte. Nazik bir
dönem var. Bu dönem içinde bazı sorunları aşmalı.
Türkiye'de siyasetin değil, demokrasinin gücünü
göstermesi açısından öneınli.
tırma diye başladığımız olay ya-
ni karakola giden adam avuka-
tının yanında olmalı. Ceza Mu-
hakemeleri Usulü Kanunu diye
bir kanun var. Burada birtakım
duzeltmeler yapılıyor. Çok gu-
zel bir araştırma yapılmıştır,
Şimdi yalnız bunun biraz tartış-
maya ihtiyacı var. Bakanlar Ku-
rulu bunu aşağı yukarı birkaç
saat konuşmuştur. Yapılan Ada-
let Bakanı'nın barolarla ve çeşit-
li hukukçularla hazırlamış bu-
lunduğu daha onceki çalışmala-
rı göz önünde bulundurularak
yaptığı bir şey Bakanlar Kuru-
lu'na getirildi. Bakanlar Kuru-
Iu'nda konuşuldu. 15 gün son-
ra bu mesele Bakanlar Kurulu
1
nun gündemine gelecek. Anaya-
sada yapılacak değişiklikler yi-
ne ayrı bir konu. O Paris Şar-
tı'nı anayasaya oturtma olayıdır.
Mümkün olduğu kadar geniş
bir kamuoyuna bunları oturta-
cağız. Fakat bu bir günluk me-
sele değil. Çunku bu Türkiye
1
nin hukuk nizamında çok
onemli yenilikler getiren bir
olaydır.
— Herhalde Meclis'te ana
muhalefet olarak ANAP tutu-
munun olumlu olacağını bekli-
yor musunuz?
DEMİREL— Biz zaten bunu
parti meselesi yapmadık. Hep
söyledik, gelin hep beraber bu-
nu yapalım.
— Bu hazırlık aşamasında
ana muhalefetten de istifade
edilecek mi?
DEMİREL: Edilecek tabii.
Tabii bunlar Meclis'e intikal et-
tiği zaman komisyonlarda ya da
partileri bir araya getireceğiz.
Yani Meclis'in önüne çıkacağız,
diyeceğiz ki buyurun beyler biz
size bunu getirdik.
-•- Amerika se>ahatiniz var,
merakla izleniyor. Amerika'ya
neler götüreceksiniz.
DEMtREL: Daha Amerika
seyahatini planlamadık. Yani
henuz planlamadık, henüz'şey
safhasında.
— Resmi bir davet beklentisi
var mı sizin tarafınizdan?
DEMİREL: Onlar diyor ki
gelin bir konuşalım. Yani biz
gelmeyiz demedik. Bir konuşa-
lım. Önun şeklini Dışişleriyle
Amerikan sefareti arasında Wr-
takım görüşmeler var.
— Şu anda bir ilave tedbir Be-
kaa vadisiyle ilgili düşünmiıyo-
nız dediniz. Apo'yu isteyeceğiz
söylentisi çıktı. Bu giindeme ge-
lebilir mi?
DEMİREL: Hayır. Öyle bir
sorun yok. öyle bir haber yok.
Onlar nereden çıktıysa. Söz ko-
nusu olmaz.
— Sivil otorite ile askeri oto-
rite bir yerde demokrasi konu-
sunda, bağlamında yerli yerine
oturtulması bakımından dıizen-
lemeler düşunüyor musunuz?
DEMİREL: Türkiye'nin he-
defî çağdaşlaşmak. Çağdaşlaş-
mak, çağdaş toplum, çağdaş ki-
şi, çağdaş dpvlettir. Kişide baş-
lıyor çağdaşlık. Şimdi çok güzel
bir tabir var; Cumhuriyeti ilan
edebilirsiniz fakat cumhuriyet-
çileri nereden b'ulacaksınız.
Cumhuriyetçiniz yoksa cumhu-
riyetiniz ne anlam taşır. Bugün
Sovyetler'in çektiği sıkıntı de-
mokrasiye geçiyoruz diyor. De-
mokrasin yok ki demokrasiye
geçesin. Bütün işler dönüp do-
laşıp geliyor, demokrasi kültü-
rüne, eğitim seyiyesine, bir gele-
neğe bir bırikime ve kişiye da-
yanıyor. Kişi ne kadar çağdaşsa
toplum da o kadar çağdaştır ve
bunu gene söylüyorlar bir top-
lumun yöneticileri ne o toplum-
dan çok ileri demokrat olabilir
ne o toplumdan çok geride de-
mokrat olabilir. Bunlar hep Sov-
yetler'deki tartışmalardan söylu-
yorum. Binaenaleyh benim ül-
kemde de toplumumdan ne çok
ileri demokrat olabilirim ne on-
dan çok geri demokrat olabili-
rim.
— Askerlerin dummunu na-
sıl değerlendiriyorsunuz?
DEMtREL: Şimdi samyorum
Türkiye uzun zamandır bu ka-
dar askeriyle, rejimiyle uyum
içinde olmadı. Asker İevkalade.
Çünkü 40 gündür aşağı yukarı
6 defa onlarla konuştum, top-
lantılar yaptım. 2 defa askeri şu-
ra, iki defa da brifıng aldım, iki
defa konuştum. Şimdi hakcası
inşallah bu duzen bozulmaz,
onlar siyasetin dışında ve de-
mokraside gayet samimiler, çün-
kü kaç defa müdahale olmuşsa
bunun neticesinde ülkenin zarar
gördüğü, işte bugünlere de öyle •
gelindiği gibi bir kanaat bizim
kamuoyumuzda yaygın, bunu
herkesten evvel ben söylüyorum.
Peki bir demokrasi mi bırak şu
demokrasiyi, sen şu kan işine bir
çare bul da nasıl bulursan bul.
Hükuk mukuk ben dinlemem.
Bunu dedin, neticesi bu oldu iş-
te. öyleyse gel o işin içinde ara- ,
yalım bu çareyi. Yalnız bu nok-
tada çok yaygın bir kanaat
Türkiye'.de mevcut. Türkiye'nin
çok enteresan bir zaman fasıla-
sı var, çott uzun değil yalnız, çok
kısa da değil. Bir nazik dönem
var. Bu dönem içerisinde bazı
sorunları aşmalı. Aşabilmesi
Türkiye'de siyasetin değil, de-
mokrasinin gücünü gösterebil-
mesi açısından gerekli. Türkiye
1
de demokrasi sınavları var. Ger-
çi dünya konuşup duruyor, de-
mokrasi dışında bir şey yapma-
ya müsait değildir. Fakat de-
mokrasinin gücünü ispatlamak-
la, demokrasi kendi gücünü
ispatlamakla, Türk toplumu de-
mokrasiye sarılıp onu başanlı
kılmakla bir fırsat eline geçir-
miştir. Bana sorarsanız DYP-
SHP koalisyonu bunun netice-
sidir. Bunun doğal neticesidir.
Veya DYP-SHP koalisyonun
onünde bunu ispatlamak gibi
bir fırsat duruyor. Biz başanlı
olmaya mecburuz derken bunun
için söylüyoruz. Önümüzdeki
günlerde, önümüze sürprizler
çıkmazsa biz Türkiye'de demok-
rasinin gücünü ispatlayacağız,
kendi gücümüzün dışında. Çün-
kü Türkiye'nin sorunlannın çö-
zümüne yönelmiş olması sade-
ce bizim hünerimiz değil. Açık-
lıkla söyleyeyim, Türkiye'nin
bundan başka güçlü hükumeti
olmaz, hiç olmazsa bu zaman-
da olmaz. Önümüzdeki günler-
de Türkiye'deki siyasi hareketler
ne gösterir bilmiyorum, ama
bundan başka olmaz.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal, yeni yıl dolayısıyla verdiği resepsiyonun ikinci giiniinde eşi Semra Özal ile birlikte kutla-
maları kabul etti. Resepsiyonda Mazhar Fuat Özkan üçlüsiiyle bir siire sohbet etti. (Fotoğraf: AA)
Özal Kamrnameleri imzalamadım
Erken emekli ve çiftçi borcu beklemede
Cumhurbaşkanı Turgut Özal, yeni yıl nedeniyle
duzenlediği resepsiyonlardan ikincisini dün akşam
Çankaya Köşkü'nde verdi. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve
eşi Semra Özal, yeni yıl resepsiyonuna katılan davetlileri,
aynah salonda kabul ederek yeni yıllannı kutladılar.
Cumhurbaşkanı Özal ve eşi Semra Özal daha sonra
davetlilerle havuzlu salonda bir süre sohbet ettiler. İkinci
resepsiyona TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk,
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş, ana
muhalefet partisi Genel Başkanı Mesut yılmaz, Yüksek
Seçim Kurulu Başkanı Orhan Yalçınkaya, Dışişleri Bakanı
Hikmet Çetin, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Milli Eğitim
Bakanı Köksal Toptan, Maliye Bakanı Sümer Oral, Sanayi
ve Ticaret Bakanı Tahir Köse, Sağlık Bakanı Yıldırım
Aktuna ile Çevre Bakanı Doğancan Akyürek,
milletvekilleri, general ve amiraller, bazı gazete ve ajans
yöneticileri, eski bakanlar, eski milletvekilleri, sanatçılar,
Milli Halter Takımı, Balkan şampiyonu olan genç bayan
Milli Voleybol Takımı ileOkçuluk MilL Takımı sporcuları
katıldılar. Resepsiyona, Başbakan Süleyman Demirel ile
SHP Genel Başkanı Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Erdal İnönü katılmadılar. Cumhurbaşkanı Turgut Özal,
bir gazetecinin erken emeklilik ve çiftçi borçlarının
ertelenmesine ilişkin kanun hükmünde kararnameleri
imzalayıp imzalamadığını sorması üzerine, "Hayır,
imzaUmadım" karşılığını verdi. Özal'ın yeni yıl dolayısıyla
duzenlediği resepsiyonlardan sonuncusu 13 ocak pazartesi
günü verilecek.
ÖZAL ŞİKÂYETÇİ
ANAP yönetimi
silik kalıyorANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Cumhurbaşkanı Tur-
gut Özal, ANAP'tan yakınma-
ları sürdürerek "Parti yönetimi
silik kalıyor, etkili muhalefet
yapamıyor" dedi. Cumhurbaş-
kanı Özal, koalisyon hüküme-
tinin uzun süreli olmayacağı
tahmininde de bulunarak
ANAP'ın bu süre içerisinde et-
kili bir muhalefet yurütmesi ge-
rektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Turgut
den tepki gösterilmedi?
Bunlara ben karşı çıkmak du-
rumunda kaldım. Bu tür yasa
tasanlanna karşı çıkıp konuş-
malan, tepki göstermeleri gere-
kir. ANAP etkili muhalefet ya-
pamadıgı için muhalefeti de ben
yapıyorum."
Öteyandan ANAP Başkanlık
Divam üyeleri ile bazı miUetvekil-
lerinin özellikle zamlar ve memur
maaşlarımn yetersizliği konusu-
da vatandaşta oluşan tepkinin
özal'ın, daha önce bazı ANAP partitarafmdan kamuoyunayan-
milletvekillerine de aktardığı bu sıtılamadığı yolunda şikâyette
düşüncelerini, önceki gece yeni bulundukları öğrenildi. Buna
yıl resepsiyonunda da yakın çev- karşılık Mesut Yılmaz'ın "Bizne
resine ilettiği öğrenildi. Edinilen
bilgiye göre Özal, ANAP'ın bir
zaman bir şey soylemeye kalksak
hükümet daha 10 günliik 15gün-
Cumhurbaşkanı Özal'ın, önceki günkü
resepsiyonda yakın çevresine "ANAP etkili
muhalefet yapamıyor. ANAP yerine âdeta
muhalefeti ben yapıyorum" dediği öğrenildi.
türlü etkili muhalefet yapama-
dığından yakınarak "ANAP ye-
rine âdeta muhalefeti ben ya-
pıyorum" biçiminde konuştu.
Özal'ın değerlendırmeleri
şöyle:
"Koalisyon hükumeti öyle
görülüyor ki uzun süreli olma-
yacak. Hükumeti götürecek ne
kadroları var ne de herhangi bir
hazırlıkları. Bu durumu
ANAP'ın iyi degerlendirnıesi
gerekir. Etkili bir muhalefet sür-
dürmesi lazım. Ancak ANAP
yönetimi silik kalıyor, bir türlü
etkili muhalefet yapamıyor.
Böyle muhalefet olmaz. Hükü-
metin bazı kararnameleri var,
tasanlan var; ANAP'ın bu ta-
sanları inceleyip süratle tepki
göstermesi gerekir. Mesela çiftçi
borç faizlerinin ertelenmesi ve
erken emeklilik konusunda ne-
liik diye savunmada bulundular"
demesi üzerine milletvekillerinin
"Hükümet 48 günhik oldu. Arük
çocuğun kırkı çıktı. Kırkından
sonra çocuklan eşe dosta götüriir
gezdirirler. Bunlann çocuklannı
vatandaş zam olarak gördü. Parti
olarak biz de çocuk uzerinde ko-
nuşmaya başlamalıyız" dedikle-
ri öğrenildi.
Cumhurbaşkanı Turgut Ozal,
ANAP Genel Başkanı Mesut
Yılmaz ile aylık olağan görüş-
mesini yaptı.
Çankaya Köşkü'nde başbaşa
gerçekleştirilen görüşme 1,5 saat
sürdü. ANAP Genel Başkanı
Mesut Yılmaz, Cumhurbaşkanı
Özal'ın, ANAP'ın yeterince
muhalefet yapamadığı, etkin oi-
madığı ve partide durgunluk ya-
şandığı yolunda ikazda bulun-
madığını belirtti.
Milli Eğitim Bakanı Toptan, Cumhurbaşkanı'nı eleştirip YÖK'ü savundu:
'Hedef YOK'ü yok etmek değil
9
ANKARA (AA) — Milli Eğitim Bakanı Kök-
sal Toptan, Cumhurbaşkanı'nın, YÖK üyeliği-
ne Bakanlar Kurulu'nca önerilen Prof. Dr.
Türkân Akyol'un yazısını imzalamama hakkı-
na sahip olmadığını belirterek "Bu durumda,
Bakanlar Kurulu'nun yetkisini Cumhurbaşkanı'-
nın kendisi kullanıyor demektir" dedi. Toptan,
YOK'u yok etmek gibi bir hedeflerinin olmadı-
ğını da söyledi.
Bakan Toptan, MEB ile Cumhurbaşkanlığı ve
Başbakanlık Muhabirleri Derneği tarafından or-
taklaşa düzenlenen kameraman yetiştirme kur-
sunu açtı.
Daha sonra gazetecilerin sorularını cevaplan-
dıran Bakan Toptan, Bakanlar Kurulu tarafın-
dan YÖK uyeliğine önerilen Prof. Dr. Turkân
Akyol'un yazısının, Cumhurbaşkanı Turgut
Özal tarafından onaylanmadığını, bu durumda
hükümetin yeni bir aday onerip önermeyeceği-
ni soran gazeteciye özctle şu cevabı verdi:
"Atanan adavın yelerli olup olmamasının so-
rumluluğu, onu atayan makama aittir. Ama
'Ben bunu beğenmiyorum, bunun yerine başka
bir isim bildirin' deme hakkı Cumhurbaşka-
nı'nda yoktur. Yanlış atarsam, atayamazsam ne
olur? Onu da atanan yer düşünür. Ama Sayın
Cumhurbaşkam'nın böyle bir hakkı yoktur. O
zaman. Bakanlar Kurulu'nun vetkisini Cumhur-
başkanı'nın kendisi kullanıyor demektir."
Bu ayın sonunda Bakanlar Kurulu'na sunul-
ması beklenen YÖK'le ilgili yasa tasarısı tasla-
ğına ilişkin şoruyu da yanıtlayan Toptan, "Ay
sonunda kamuoyunun ve Bakanlar Kurulu'nun
önüne, işlenebilecek bir ham metin koyabilece-
ğim. Çok tartışılabilir bir metin olabilir. Çünkü
tabiri caiz ise herkes ayrı telden çalıyor. En ma-
kulü, Türkiye gerçeklerine ve anayasanın çizdi-
ği çerçevede demokratik bir vapıya üniversite-
lerimizi ulaştırmaya çalışıyoruz" diye konuştu.
Taslağa ilişkin gelen 50-60 önerinin ortak nok-
talannın "bir değişiklik yapılması gerektiği" yo-
lunda olduğunu kaydeden Toptan, "YÖK'ün
çok büyük yetkilerle donatılmasından kaynak-
lanan şikâyetler var. Ondaki yetkilerin daha aşa-
ğıdaki kurumlara ka>Oıniması ıstegı ve rektorun
bazı yetkilerinin, seçilmiş olan kurullara devre-
dilmesine yönelik öneriler var" dedi.
Toptan, başka bir soru üzerine de, amacın
Prof. İhsan Doğramacı'nın alınması veya YÖK
adımn kaldırılması olmadığını kaydederek özetle
şunlan söyledi:
"Benim hedefim üniversiteleri daha demok-
ratik bir yapıya kavuşturmak. Hem SHP heıtı
DYP, Türkiye'de, üniversiteler arasında koor-
dinasyonu ve eşgüdümü sağlayacak, öğretimle
ilgili planlamaları yapacak ve denetim görevini
sağlayacak bir yüksek kurulun olması gerektiği
konusunda hemfikirdir. Bunun adının ne olması
bana göre onemli değil.
Anayasayı değiştiremediğimize, anayasada
YÖK olarak geçtiğine göre, bana göre hedefimiz
YÖK'ü yok etmek değildir. Ama onun bugün-
kü şikâyete konu olan yetkileri, daha aşağıda,
seçilmiş karar organlarına aktanlmalıdır."
Bu açıklamalardan, Prof. Doğramacı'nın ye-
niden seçilmesine sıcak baktığı anlamı çıkıp çık-
madığını soran bir gazeteciye de, Bakan Toptan
"Hayır, bana göre sorun o değil" karşılığını ve-
rerek şunları söyledi:
"YÖK'ün başında bugün başka biri de olsa
demokratikleşme sağlanmış mı olur? Hayır.
YÖK bugünkü haliyle kalır mı, kaonaz mı? Doğ-
ramacı ne olur, bilemiyorum."
Toptan, bir başka soru üzerine de, 5 bin İn-
gilizce öğretmeni açığı bulunduğunu, bu neden-
le orta dereceli okullarda yabancı dil eğitimine
yeterince ağırlık veremediklerini kaydetti.
Toptan şöyle devam etti:
"YÖK'e dün yazılı başvurduk. tngilizce öğ-
retmeni programı bulunan fakültelerde ögrenci
sayısının arttınlması, gerekryorsa çifı tedrisat ya-
pılmasını önerdik. Öneri kabul edüirse önümüz-
deki yıl bu uygulamaya geçeceğiz."
Bakan Toptan, ozel okullaşmanın teşvik edil-
mesi gerektiğini bildirerek, "Türkiye'de özel
okullaşma oranı yüzde 1 iken Avrupa ülkeleri-
nin bazılarında bu oran yüzde 70'lere çıkıyor"
dedi.