17 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÇUMHURtYET/14 9 OCAK 1992 HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN yevre Bakan/ığı Meteoro/oji Iş- len Genel Müdürlüjjü'nden alı- nan bilgıye göre, yurdun kuzey kesımlen bulutlu, diğer yerler açık geçecek Marmara, yurdun iç ve doğu kesimlerinde sabah saatlerinde yoğun sis görüle- cek. HAVA SIGAKLIĞ/: Onemlı bir değişıklik olmayacak. RÛZ- GÂR. Güney ve batı yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette, yur- dun ku2eybat kesmlennde kuv- veft olarak esecek. DenizJerde, Doğu Karadenız'de kıble ve ke- ştşteme, Akdenc'de günbatısı ve lodostan 5-6 kuvvetinde sa- atte 21-27 deniz mili hızla esecek. Van Gölü'nde ha- va, bulutlu ve yer yer sisli geçecek. Rüzgar güney ve batı yönlerden orta kuvvette esecek. Görüş uzakJığı 3-5 km. sis anında 500-1000 m. dotayında olacak. Adana Mapaarı Mıyaıran Afyon Ajn Artara Anökya Antalya Artvuı *»n Balttesr Btteak Bngöt Bflfts Bokj Bursa Çanakkâle Çorum Oenut 15» 5" Ofartakır 10° FEdıme 8° T Erzmcan 2° -4° Erzurum -8° -24'EsloşetHr 2° -5° Gaaanfep 4°&resun 17° 5° Gûmuşhane B H d B ş 2° -4° HaMdn 14° TMsparta 10° -4° Istantıul 10° -1° Izım •5° -17°Kars -5° 19° Kasamonu 8 3°-4° Kaysen 11° 0° Kırttaret 13° 3°Konya 3°-6° Kütahya 11° i°Malaiya 2 ° y Mamsa W 3°KMaras 2°-6°M«sn -7° -25°Mu$la 3°-3° Muş 7° -3° Nıjde 9° 5°0rtu 2° -5° Rıffl -6° -13°Samsun 3°-7° Swt 10° 4°Sınop 16° t°Snas -8° J2°fe»sn)aj 4° -5° Trataxı 2° -4° Tunra* 10° 2°Uşak 5°-3° Vm V-2° Ybzsat 6° -2° Zonguldak A 12°-1° A 10° 0° A 15° 6" A 14° 0° S B B 2°-4° 8° 4° B 10° 5° B 9° 3° 2°-6° 8° 4° 10° 3° 9° 4° 2° -9° 8°-3° S -2° -15° B 0°-8° 8 9° 3° : açık ı buıuılu k yaOmuriu g£as> *-*!* B-DukjOu G-gunest Klurt S-sıs* V-yajmurlu V Lenıngıjraa Moskova Zürıh lyana Cezayır •? Tunus ^ J V • Belgrad r 1 Atin? Kahıre « DÜNYA'DA BUGÜN Amsterdam B 6° Anvnan Anna BâOdat Barcelona Basel Bdgrad Berin Bom Briüoti Budapestt Ccnevrc Cezayır Odde Outuı frantfurt Gm» Hetsrto Katare Kopentug Kfln Ltmngrad Ijjndra Madnd Milano Mootreal - - MostaM B 10° M M A 18° A 16° A 14° Y 7° 4° 6° 6° A 16» A 14° A 16° B 8° A 16° K 0° A 15° K 2» 9° Osfo Pans Prao Roma Sofya Sam lel Avıv Tunus VSrşoa K 0° Y 0° Y 9° K 2" B 7° K 0° B 11° 8 7° A 15° B 11° B 9° A 18° A 15° B 10° 8 11° Vfyana B 6° Masftmgton ZûnTı S 6° BULMACA 1 2 1 2 3 4 5 • 6 7 9 SOLDANSAGA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Yeniçeri örgütii kurulmadan önce Osmanlı devletinde muvazzaf süvari as- kerlerine verilen ad. 2/ Kapı ve peııcere olerak kullanunıak üzere duvaraa bıra- kjlaıi boşluk... ölürn cezası. 3/ Hiçbir üretici çalışmada bu- lunmadan, yalnızca mülkünün geliriyle geçinen kimse. 4/ Lifleri ip ve çuval yapımında kullanı- lan bir bitki... Müstahkcm yer... Kâ- fi geineyen. 5' Geüı... Sözcıik türet- mek ya da sözcüiün gftrevıni beîirt- . mek için kullamiarı biçirn verici ses. 6/ Cnlü biı Romd imparaioru... ls- kambilde koz. 7/ Avrapa TopJulu- . ğu'nu simgeleyen harfler... Bir ya da iki milimlik pli. 8/ "Fena değil" ör- neğınde olduğu gibi, bilinçli hafifse- meye dayanan söz sarıatı... Hicap, 9/ Bir durumu olduğundan değişik g&s- tcrmek amacıyla hazırlanan düzen. YUKARIDAN AŞACIYA: 1/ İktisatta türdaş bir bütür.e eklenen son birimc verilfn ad. 2/ '-— dtrcim var b.rbirlnden scyilniez/Bir ayrjJık bir yoksul- luk bir ölüm" (Karacaoğlan).. Insanın var olabilmesi için do- ğayı değiştirmeii ve doğayı deği^tirirken kendini de değiştirme- si süreci. 3/ Bir keler türü... Boru seSİ. 4/ Yunan abecesinde bir harf... Bir mekânı Orten kemerli yapı. 5/ Japon lirik dramı... Denizcilikte "femız, dtlzgün, derli toplu" anlamında kullanı- lan sözcük. 6/ Sıvılan ölçmede kullanılan birim. 7/ lcraat... El- çilik ya da konsoloslukJarda çaJjşan koruma memuru. Z' Dişi dct.. Adalet. 9/ Yahudiler'den Hıristiyanlara da geçen ve ayin- lerde okuııan şiir ya da şarkı. 60 YIL ONCE Cumhuriyet Fransızkabinesi MARKA HUTCHIN50N 9 OCAK 1932 Fransa ile Romanya arasında nihayet bulan ve dün sabah çekilen petroller itilâfı tahmin edildiğinegöre cumartesigünü imzalanacaktır. M.Maginot'un vefatı ve M. Briandın sıhhî vaziyetinin fena olması hasebiJe hâdis olan siyasî vaziyet dün akşam meb'usan meclisi koridorlanndan muhtelif mütaleatın serdine vesile ve zemin teşkil etmekte idi. M.Laval'ın Harbiye ve Hariciye Nezaretlerine yeniden kımseyi tayin ile iktifa etmiyec«ği ve M. Doumer'e kabinenin müşterek istifasını vermeği tercih eyliyeceği zannediliyor. Filhakika, M.Laval, halihazırdaki vahim birçok siyasî mes'elelerin dahilîmaseali hâkim olduğu kanaatinde bulunmaktadır. Başvekil. müstakar ve muayyen bir zaman ile tahdit edilmiş bir programın tatbiki hususunda her iki teşriî meclisin ıttihadının tahakkuk etmesini temenni etmektedir. Hammal arabalan H.Fırkasının şehrimizdeki merkezi bir müddetten beri hamallara ait teşekküllerle ve hamallann vaziyetlerile çok yakından alâkadar olmaya başlamış, bu arada da hamallann dileklerini dinlemıştir. Fırkaya ter döken hamallann ekserisi, bilhassa son gümrük tahdidatından sonra iş ve kazançlarının azaldığından ve yük taşımak hususundaki vesaitin iptidailiğinden şikâyetetmişlerdir. 30 YIL ONCE Cumhuriyet Meclis'teki hadise 9 OCAK 1962 Bugûn Millet Meclisinde CHP-AP arasındaki koalisyonu sağlamlaştırmak ve bu işbirliğinden memlekete fayda sağlamak için sarfedilen gayretler ve Meclisin iyi havası bir süreden beri hâdise çikarmakta israreden YTP milletvekili Esat Kemal Aybar'ın yûzünden bozulmuş, bağınşmalar, hatta küfürleşmeler koridorlara EsatKemal Aybar intikal etmiş ve daha müessif hâdiselerin çıkması, ancak soğukkanlı olanlann gayretiyle önlenebilmiştir. Esat Kemal Aybar, Baykamın haysiyetsizliğıni en şen'i şekilde işlediğini söylemiş ve "Suphi Baykam yaşasın Milli Birlik diyor. Yâni bir ordu ve onun karşısında bir halk var demek istiyor" derken, yuh sesleri, Halk Partisinin büyük itirazlariyle karşılanmışür. Başkanhk itirazlar karşısında Aybara "sükûneti bozdunuz, ininiz" derken, bazı AP li ve YTP liler Ayban desteklemişler, bu sırada Suphi Baykam kendisine haysiyetsiz diyen Aybara cevap vermek için söz istemiş, fakat Başkan bunu oylamışür. Bir kısım AP- YTP ve CKMP müşterek oy kullanarak Baykamı konuşturmamışlardır. Baykam, Aybar'a dönerek: "Haysiyetsiz sensin" diyerek kürsüden inmiştir. GEÇEN YIL BUGUN Cumhunyet Çözüm masada9 X)CAK 1991 Maden işçileri 5 gün önce Zonguldak tan Ankara'ya başlattıklan ve 3 günde 112 kilometre yol gidip E-5'e 8 kilometre kala kurulan barikat nedeniyle durdurduklan "büyük yürüyüş"e son vererek dün geri döndüler. Genel Maden-İş Başkanı Şemsi Denizer de dün Ankara'ya giderek Çalışma ve Sosyai Güvenlik Bakanı Imren Aykut'la görüştü. Denizer, görüşmeden sonra yaptığı açıklamada maden işçilerine verilecek ücretin "hesaplanması yöntemi konusunda" anlaşma sağladıklannı bildirdi. Bakan Aykut'la bugün de bir araya geleceklerini, ardından da Başbakan Yıldınm Akbulut ile "ücret konusunu görüşeceklerini" belirten Denizer, "Bu işin sahibi Sayın Başbakandır. Onunla çözümlenir. Netice alacağımızı ümit ediyorum" dedi. Bakan Aykut da değerlendirmesinde, maden işçilerinin "yasadışı yürüyüşten vazgeçtiklerini" ifade etti. TAKTISMA Insan Hahlan Balaui tnsan hakları konusundaki duyarlılığımızın tek eksiği, bu konuda muhatap bulamayışımızmış gibi, çalışmalan sürdürülen bakanlığın kurulması, topluma yalnızca içi boş süslü bir hediye paketi sunulmasıdır. mümkün olabilir. İnsan boyutu, yürürlükteki anayasa- nın eleştirisinde ve yeni anayasa özlemin- de, üzerinde duyarlılıkla durulan önemli bir hareket noktasıdır. "Ülkede çözümü öncelikli görûlen sorunun hallinde temel cihaz olarak" kavrandığı belirtilen İnsan Hakları Bakanlığı'nın kurulması, her şeyden önce özündeki mantık açısından yanlıştır. tnsan haklan konusundaki duyarlılığı- mızın tek eksiği, bu konuda muhatap bulamayışımızmış gibi, çalışmalan sür- dürülen bakanlığın kurulması, topluma yalnızca içi boş süslü bir hediye paketi sunulmasıdır. Bakanlık kumlması fikri- ne karşı çıkılması, u ...Bakanlığın varlaş- masının temeline kuşku dinamiti yerleştir- mek" olarak kabul edıliyor ıse, bakanlık kurulması, çalışmalan ve raporlan ko- nusundaki endişelerimiz ayn birciddiyet kazanmaktadır. tnsanın, bu sıfatıyla kazanmış olduğu tinsel (manevi) haklannın korunması an- cak, bu konudaki yargılamanın ruzlı ve adil. kararlann da etkili ve caydıncı ol- Topluma açıklanacak bile olsa, adresi siyasal otorite olacağı kabul ve beyan edilen, insan haklan konusuna ilişkin ra- porlann inandıncılığını ve etkileyiciliğini savunmak ancak, "siyasal realiteye" ters düşmemek gayretiyle olabilir. Saygın bir akademisyen hukukçunun, "İnsan hak- lan konusu, gerçekten de toplu ve kavrayı- cı bir bakış açısını gerekririr ve.. devîet örgütleıunesi içinde hiçbir bakanlık bu ba- kış açtsına sahip değildir" görüşüne katı- lıyoruz. Ancak özellikle akademisyen hukukçulanmızın, siyasal etkilerden uzak ve yalnızca hukuk ilkeleri doğrultu- sunda ve özgürce fikir üretme ülküsü, siyasal realiteye ters düşmek endişesine üstün gelmelıdir. Evrimini sürdürmeye devam eden in- san, bilinçlendikçe, kendini tanıdıkça ve ekonomık olarak güçlendikçe, haklanna sahip çıkmakta ve onlan sonuna kadar kullanmaya çalışmaktadır. Birey özgür- lüğünün ve haklannın ancak, dığer bi- reylerin ve toplumun özgürlük ve haklan ile sınırlanabilmesi, insan ve vatandaş ol- mak bilincını kavramış olan toplumlarda ması ile mümkündür. Yüksek mahkemelerin tinsel giderim (manevi tazminat) davalarım, insan hakla- n kavramına daha sıkı bağlaması, sorunun çabuk ve prarik çözümüdür. Gerek birey- lerin birbirlerine karşı ve gerekse bireyin devlet kurum, kuruluş ve görevlilerine karşı korunması, insan haklan bilinci ve duyarlığının, mahkeme kararlannda vurgulanması ile mümkündür. însan haklanna aykınlığa ilişkin "Spe- sifik, şikâyet, istem ve dileklerin" "önce- deo belirli sınırlar içinde kalmak kaydıyla, her tûriü belge ve bilgiye ulaşarak, mataal- linde araştınna yaparak" genel tespit ve öneriyle siyasal otoriteye sunulması ve sonuç alınması ancak bir kuramdan iba- rettir ve ülke gerçeklerine aykındır. Hükümetin, siyasal özdenetimini ger- çekleştirmek arzusu, elbette en azjndan. demokrasi geleneği ve parlamenter sis- tem açısından bir olgunluktur. Ancak bu denetimin. "İnsan Haklan Bakanlığı" adı altında kurumlaştınlmaya çalışılma- sı, para ve insan kaynağı yönlerinden bir savurganlık ve bürokrasi zincirine yeni halka eklemek olacaktır. Uzun vadede eğitime ve kısa vadede yargıda insan haklanna ağjrlık verilmesı, soruna gerçekçi yaklaşmanın gereğidir. Av. HULUSİMETİN tstanbul ümrtnlmıışliıgun İçinden Bir Ses 12Eylürün bütün uygulamalanyla ortadan kalkmasmı isteyenlerin, bu konuda sürdürdükleri suskunluğu anlamak güç. Özellikle İnsan Haklan Derneği'nin, bu konuya karşı duyarsızlık olarak adlandınlabilecek bir tutum içinde olmasını anlamak daha dagüç... Geleceğe yönelik tartışmalar, geçmişin yarattığı tüm olumsuzluklan ortadan kaldırmayı arnaçlamak durumundadır. Sorunlardan birinin, diğerine göre öncel olması, diğer sorunun önemsiz olduğu anlamına gelmez. Bütünü oluşturan so- runlardan her biri bütünle girdiği ilişki tarafından belirlenen bir öneme sahiptir. Bundan dolayı geçmişin uygulamalann- dan kaynaklanan sorunlan belirlerken, bazılannı önemsiz görüp, "unutmayı" yeğlemek, üretilen ve üretilecek olan tüm çözümlerin eksikliğini peşinen kabullen- mek anlamına gelir... ANAP hükümetinin, devlet terörünü yasallaştırmak amacıyla çıkarttığı Anti- terör Yasası, kamuoyunda önemli bir tartışmanın başlamasına neden olmuş- tur. Yasanın antidemokratik içeriğinden çok, şartlı tahliye kapsamında yarattığı eşitsizlik çerçevesinde sürdürülen tartış- malar, 12 Eylûl'ün getirdiği baskıcı hu- kuk sisteminin haksız uygulaması sonu- cu cezalandınlan ve cezaevlerine atılan binlerce insanın serbest bırakılmasını sağlamıştır. Bu, demokrasi güçlerinin 12 Eylül ve onun devamcılarına karşı ka- zandığı önemli bir başandır. Ancak aynı uygulamalar sonucu ülkeyi terk etmek zorunda kalan binlerce insanın hâlâ Tür- kiye'ye serbestçe dönmelerine izin veril- memesi ve tartışma süresince hiç günde- me getirilmemış ya da birkaç lafla geçişti- rilmiş olması, elde edilen bu başannın eksik yanı olarak hâlâ gündemdedir. Aynı eksiklik 12 Eylûl'ün onbirinci yıl- dönümünde, "12 Eylûl'ün bütün uygula- malanyla ortadan kalkması gerekir" adı altında başlatılan tartışmada da tek- rarlanmaktadır. Birçok alanda bu uygu- lamalardan kaynaklanan olumsuzluklar sıralanırken, yurt dışında mülteci olarak yaşamak zorunda bırakılanların sorun- lanna değinilmemektedir. Yoksa, Tür- kiye'de yaşayanlara bu uygulamalardan zarar görenler olarak bakılırken, mülte- ci ler 12 Eylûl'ün "yoksulluktan" kurtar- dığı insanlar olarak mı görülüyor? Şayet böyleyse, ben kendi adıma bütün zengin- likleri burada bırakıp, terk etmek zorun- da bırakıldığım ülkeme geri dönmek isti- yonım. Aynca biyolojik olarak yaşasa bile, insan olarak yaşama olanaklann- dan yoksun olduğunu düşünen bir çok mültecinin de benim gibi düşündüğünü söyleyebiürim. Bizim durumumuzun, seçim nedeniyle halka bol keseden vaatlerde bulunan partileri ilgilendirmemesini anlayabiliyo- rum. Çünkü biz onlara oy kazandıracak durumda değiliz. Onlar için her şey san- dığa yansıyacak oylar açısından bir önem taşır. Bu nedenle bizi gündeme ge- tirmemeîeri gayet normal... Ama... 12 Eylûl'ün bütün uygulamala- nyla ortadan kalkmasmı isteyenlerin, bu Keıtti Yönetenler, Odalar mı? îzmir büyük kent bütününde kamuoyunun şimdilik fark ettiği, ekmek fîyatlarındaki 'karşı konulamaz' artışlardır. Kent yönetimi en basit bir anlatımla, kamusal mal ve hizmetlerin dağıtımıdır. Kentlerin kurumsal biçimi, bu dağıtımın gerçekleşmesinde etkili bir rol oynamak- tadır. Ayrıca kentin sosyai, ekonomik, fıziki ve politik çevresi kârarlan etkile- mektedir. Demokratik bir toplumun temel taşla- n sayılan baskı gruplannın faaliyetleri, aynı zamanda toplum yaran ile de denge- lenmelidir. Dengenin sağlanmasında toplumun katılımcı olması önem kazan- maktadır. Suskun bir toplum, adına alınan karârlan hak ediyordemektir. Başka bir ifadeyle, toplumun genelde çok büyük birıstıraba düşmedikçe ve ter- cih ettiği hareketsizliğe de bağlı olarak, baskı gruplannın, giderek yasal karar alıcılan kendi menfaatleri doğnıltusun- da etkilemekte, daha çok başanlı olduk- lan görülmektedir. Kent yönetiminde baskı grubu olarak yer alan esnaf ve sanatkâr dernekieri, 1964 tarihleri ve 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanunu'nun bazı maddeleri, 1991 tarihli ve 3741 sayılı ka- nunla değışikliğe uğrayınca, statü farklı- laşması elde etmişlerdir. Kanunda adı geçen "demek" deyimi, "oda"ya dönüş- müş ve "sanatkârlar" ifadesinin başında yer alan "knçûk" sözcüğü kalkmıştır (Değişik 3741, ek.md. 10). Esnaf ve Sanatkâr Odalan, hizmet ya- ratmakla birlikte, temelde, "Mesleki faaliyederini kolaylaştırmak ve mesleğin genel menfaatlerine u> gun olarak geiişme- sinı sağlamak" maksadıyla kurulmuştur. Buna karşıhk söz konusu değişiklikle, 507 sayılı kanuna tabi esnaf ve sanatkâr- larca üretilen mal ve hizmetlerin ücret tarifelen, bağlı bulunduklan odalarca hazırlanmakta ve mensubu olduklan bir- lik. başkanlar meclisince onandıktan sonra yürûrlüğe girmektedir (Değişik 3741. ek. md. 28). Ek md. 9 ise genel ola- rak değerlendiriİdiğinde, kamuya sunu- lan ve daha önce yerel yönetimlerin "doğrudan kontrolündeki" gıda, ulaşım vb. kamuya yönelik hizmetlerin ücret tes- pitlerinin esnaf ve sanatkâr odalannca gerçekleştirileceğini hükme bağlamıştır. Îzmir büyük kent bütününde kamuo- yunun şimdilik fark ettiği, ekmek fiyatla- nndaki 'karşı konulamaz' artışlardır. Özetle aşağıdaki temel eleştirilere yer ve- rilmektedir. konuda sürdürdükleri suskunluğu anla- mak güç. Özellikle İnsan Haklan Der- neği'nin, bu konuya karşı duyarsızlık olarak adlandınlabilecek bir tutum için- de olmasını anlamak daha da güç... Neresinden bakılırsa bakıhsın, hangi si- yasal sürecin ürünü olursa olsun, mülte- cilik olayı, insan haklannın doğrudan ihlalidir! En basit yanıyla bile ele alacak olur- sak; bir insanın, koşullann zorlamasıyla -ki bu koşullar işkence ve devlet terörünü içermektedir- kendi ülkesini terk ederek, başka bir ülkede yaşamak durumunda kalması ve ülkesine dönme hakkından yoksun bırakılması, o insanın en temel hakkının ihlali anlamına gelir. Dolayısıy- la ülkeye geri dönmek isteyip de, dönme- leri yasaklandığı için dönemeyen bu in- sanlann, ülkelerine dönebilmeleri için yapılması gerekenlerden en büyük pay insan Haklan Derneği'ne düşmektedir. On yıldır süren bir belirsizliğin çözüme ulaştınlabilmesi için yalnızca IHD'ye de- ğil, bütün demokrasi güçlerine unutul- muşluğun içinden sesleniyonım. İnsan, zor da olsa unutulmuşluğu sineye çekebi- liyor. Ama unutulmuşluk süreci uzadık- ça, insansıl özün yok olma tehlıkesi gündeme geliyor ki, bunu sineye çekmek olanaksız... Sevgili demokratlar ve yûreği insanhk- tan yana çarpan ilerici kamuoyu, on yıl boyunca sistemli bir baskı rejimi ile sizle- re unutturulmak istenen güzellikler ara- sında biz de vanz. Unutturulmak isteni- len güzellikleri sayarken, bizi de saymayı unutmamanız dileğiyle... ALİOSMANİNCE Almanya Mevzuat değişikliği, kuruluş amacmda üyelerini korumak ve kollamak olan bir kuruluşa kamusal hizmetlerde "danış- ma" yerine "ûcret belirleme" görevi vere- rek, halk adına hareket etmesi için kurulan yerel yönetimleri, kent için bele- diyeleri "danışılan" organ durumuna düşürmüştür. Çeşitli hizmet kollannı bünyesinde ba- nndıran oda birliğinin fiyat İcontrolünü sağlamayı üstlenmesi temenni olmaktan öteye geçemeyecek bir yapı arz etmekte- dir. Aynca bu olumsuz değişim, nihai kontrol mekanizması olarak görülen ma- halli mülki amirin, 'gerekli gördüğünde' işleri "komisyona havale" yolu ile çö- zümlemesi güç görülmektedir. Belirtilen değişiklikler, yerel politikada değişik mekânlarda, kent yönetiminde baskı gruplannın etkisinden ve şikâyetle- rinden korunmak için seçilerek gelen organlann "topu esnaf odalarına" atarak bir bakıma seçmenleriyle sık sık yûz yüze gelmesini önleyen ve/veya yönetimleri zor durumlardan kurtaran bir "buluş" olarak da değerlendirilebilir. Doç. Dr. ZERRtN TOPRAK KARAMAN Dokuz Ey. Ünv.tk.ld.Bil.Fak.öğr. Üyesi Îzmir TEŞEKKUR Hastalığımı erken teşhis ederek tedavimi başarıyla uygulayıp sağlığıma kavuşturan Şişli Etfal Hastanesi doktorlarından I>r. Oktaj İNCEKABA Dr. Öznur TAŞ Dr. Handan ATABAY Dr. Alper ÖZKAN Dr. Özlem TOROS'a ve Nihal PEKÇE, Zubeyde PORTAKAL, Aıiye SONMEZ, Sevcan ÖZTAŞ, Spnıye YAŞAR hemşirelere. aynca gececi Birsel KIZILKAYA, Hulya DINÇER, Şukran ÇAKAR, Melahat KORKMAZ, Gulçin VURAL, Melike AYAZ'a ve tum hasıane personeline içten teşekkürlerimi sunarım. (;l LSl M ÖZY VPAR TIMUR CİHANGİR'E Gidişinle Yıldızlar birer göz oldu Dudak oldu Baktığımızda gülümseyen ÖZEL MODA KOLEJF LİSE SON SINIF ÖĞ- RENCİLERİ K A D I K ( SÜRKUR SÜRÜCÜ KURSU Hafta Sonu - Hafta Içl (Gündüz-Akşam) 62. dönem kayıöafima devam edıyor. TAKStTLE KAOIKÖY (Sâjûllûçeşms Camıı yant) Tel 349 18 24-336 02 06 - 336 02 79 Fox:349 18 25 1974 model Wolkswagen Passat, temiz. 17 milyon TL. Tel: 386 39 52 SATILIK Bakırkoy Parseller'de 110 m2 daire 593 93 31 SEVİŞMENİN GÜDÜKLÜĞÜ VEYÜCELİĞİ Melih Cevdet Anday 2. bası 10.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Turkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul Udemeli gönderilmez. AHMETEVSEL Kemalizm ye Olağanüstü Durum Kronık rejim bunalımı Türkiye toplumunun kadim siya- sal sıkıntılarındandır. Birçok Üçüncü Dünya üikesi için ge- çerli olan bu durum, Türkiye söz konusu olunca yeni bir boyıit kazanır. Çünkü Türkiye'de kronik rejim bunalımının esas sorumlusu, rejimin kurucusu ve savunucusu oldu- ğu var sayılan güçlerdir. Yani Kemalizmdir. Kemalizm, iktidarını 7D yıldan beri siyasal bunalım or- tamlarında tazelemiştir. Toplumda sürekli olağanüstü du- rum yaratarak ideolojik egemenliğini sürdürmek, meşru- iyetini tazelemek ve olağanüstü durumu bahane ederek siyasal gücü tekefinde tutmak Kemalizmin temel siyasal stratejilerinden birisidir. Kemalist güçler birbirini tamamlayan iki farklı yöntem- le bu amaca ulaşırlar. Birinci yöntem, her türlü muhale- feti devletin bekasını tehlikeye sokan vahim davranışlar olarak ilan etmektir. Her aykın sesin, her eleştirinin arkasında devletin düş- manlarının eli aranır. En sıradan muhalefete, devlet dü- zenini bozmsrya yönelik girişim yaftası takılır. Devlete kar- şı ayaklanma olarak tanıtılır. Üzerine gidip direnmeye zor- lanır. Çünkü olağanüstü durum saft tehdit konumunda kal- mamalı, arada sırada umacı ete kemiğe bürünmelidir. Ke- malist devlet güçleri olağanüstü durumun gereklerini ye- rine getiren ama aslında gönülleri demokrat medeni in- sanlar örtüsüne bürünüp, yasal terör rüzgârlarını fütur- suzca estirebilmelidir. İkinci yöntem, Kemalizmin topluma "reform" empoze etme biçimidir. Bu yöntem birincisi kadar süreklilik göstermez. Kısa za- manda muhafazakâr- Olağanüstö dunımlar yaratarak iktidarlanm konımaya çalışanlann kimler olduğunu doğru tespit edip bu tur stratejileri mümkün kılan meşruiyet dayanaklannı yıkmadan Türkiye toplumunun tarihinde yeni bir sayfa açamayız. lığa dönüşür. Eleştiri ve karşı görüş süzge- cinden geçerek, ço- ğulculuk içinde kabul edilen toplumsal de- ğişiklikler değil, ola- ğanüstü haf yaratıla- rak reform empoze etme yöntemini tercih eder Kemalizm. Bu- nun Kemalist söylem- de adı, inkılapçılıktır. Kemalizm, önerdiği inkılapların toplum ta- rafından bütünüyle benimsenmesini arzulamaz. Böyle bir durumda hikme- tinden sual olunmaz iktidarının meşruiyetinin tükenece- ğini bilir. İnkılapların benimsenmediği bahanesiyle olağa- nüstü durumu sürekli kılmak Kemalizmin varlık meşrui- yetini kaybetmemesi için elzemdir. 1925, 1926, 1934,..., 1960, 1970-71 ve 1977-80'de bu ola- ğanüstü durum yaratma yöntemlerinin en çarpıcı örnek- lerini buluruz. Kemalist formasyonu güçlü Demokrat Par- ti'nin son dönemlerinde de aynı olağanüstü durum yarat- ma felsefesinin izlerini bulmak mümkündür. Daha yakın birörnek, 1980'lerde Türkiye Cumhuriveti devletinin sa- hibi konumunu kendine atfeden askeri hiyerarşinin Kürt sorununa askari çözümler empoze edip, altını beslediği olağanüstü durum ateşi sayesinde önder konumunu pe- kiştirme stratejisiydi. Sonuçları ortada. Kronik hastalıklarda, hastalığın biyolojik belirtileri ka- dar, en beklenmedik anda hastalığın nüksetmesi endişe- sinin hastada yarattığı ruhi çöküntü ve bağımlılık önemli- dir. Türkiye toplumu, kronik rejim bunalımı sıkıntısını en kısa zamanda tedavi yoluna gitmelidir. Demokrasinin gerek- leri olağanlaşmalıdır. Aksi takdirde siyasal alanda yaratı- cı yetilerimizi körelten bu bunalım endişesi, tarihi dönü- şüm fırsatlarını yakalayıp, yeni dünya koşullarına ayak uy- durmamızı sağlayacak hamleleri yapmamızı engelleme- ye devam edecektir. O/ağanüstü durumlar yaratarak iktidariarını korumaya çalışanlann kimler olduğunu doğru tespit edip bu tür stra- tejileri mümkün kılan meşruiyet dayanaklannı yıkmadan Türkiye toplumunun tarihinde yeni bir sayfa açamayız. AHMET ÎNSEL Sorbonne Ünv. öğretim üyesidir. ÖLÜMSÛZ VARLIûlMIZ CELAL ERTEM TOTOORAT SATIATÇIS/ Her anımızda seninleyiz, Seni yaşıyoruz, Seni seviyoruz. Özlemin kabanyor. Yüreğimizi seninle dolduruyor... Kucakiıyoruz. İnce. güzel ve Sanat eseri gibi yüzûnü. Yeşilin, en gûzeli gözierini, Anlamlı sıcak bakışlannı, İçimizi ısıtan tatlı sesini, Rüya gibi, şiir gibi geçen yıllannı.. Seni anyoruz, Seni sevryoruz... AİLEN ACI KAYBIMIZ Çok kıymetli varlığımız, değerli babamız, can dostumuz ORMANO HASBİKAK4 7 Ocak 1992'de bizleri büyük aa ve özlemlerle bırakarak ebediyete intikal etti. Merhuma Tann'dan rahraet dileriz. EŞİ, ÇOCUKLARI VE YAKBNLARI TEŞEKKUR Eşim Sevinç'in ölümii dolayısıyla mektup, telgraf, telefonla ve evime gelip başsağlığı dileyen bütün akraba, dost ve sevdifim kişilere candan teşekkür ederim. SAMİM KOCAGÖZ T.C. BODRUM ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 1990/356-1991/383 Davaa Nusret Aslan tarafından davaiı SaJe Aslan aleyhine boşannıa davası açılmış, mahkememizin 1990/356-1991/383 karar sayılı 6.9.1991 tarihli karan ile: Elaağ ili Sivrice ilçesi Çortunlu köyü hane 2, sayfa 7, cilt 015/01'de nüfusa kayıtlı Nazir ve Cemile'den olma 1948 D.'lu Nusret Aslan ile aynı hanede nüfusa kayıtlı Salih kızı Sadet'ten olma 1957 D.Iu Sale Aslan'ın (kızJık soyadı Eyigün) şiddetli geçimsizlik ncdeni ile bo- şanmalanna karar verilmiş, karar özetinin davaiı Sale Aslan'a ila- nen tebliğine karar verilmiş olmakla: Mahkememizden verilen 6.9.1991 tarih ve 1990/356 esas ve 1991-383 karar sayılı ilanın gazetede yayımlanmasmdan jtibaren 15 gün içinde temyiz edebileceğinız aksi taktirde hükmün tebliğ edilmiş sayılacağı ilan olunur. 5.12.1991. Basın: 17145 'Multıpl Skleroz (MS) hastaları ve yakmlan 18 Ocak 1992 Cumartesi saat 9.30'da I.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ODlTORYUM'da toplanıyoruz.' M.S. DERNEĞt YÖNETtM KURULU ÜYESİ MUSTAFA AKYAZI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle