Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÇUMHURtYET/14 9 OCAK 1992
HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN
yevre Bakan/ığı Meteoro/oji Iş-
len Genel Müdürlüjjü'nden alı-
nan bilgıye göre, yurdun kuzey
kesımlen bulutlu, diğer yerler
açık geçecek Marmara, yurdun
iç ve doğu kesimlerinde sabah
saatlerinde yoğun sis görüle-
cek. HAVA SIGAKLIĞ/: Onemlı
bir değişıklik olmayacak. RÛZ-
GÂR. Güney ve batı yönlerden
hafif ara sıra orta kuvvette, yur-
dun ku2eybat kesmlennde kuv-
veft olarak esecek. DenizJerde,
Doğu Karadenız'de kıble ve ke-
ştşteme, Akdenc'de günbatısı
ve lodostan 5-6 kuvvetinde sa-
atte 21-27 deniz mili hızla esecek. Van Gölü'nde ha-
va, bulutlu ve yer yer sisli geçecek. Rüzgar güney ve
batı yönlerden orta kuvvette esecek. Görüş uzakJığı
3-5 km. sis anında 500-1000 m. dotayında olacak.
Adana
Mapaarı
Mıyaıran
Afyon
Ajn
Artara
Anökya
Antalya
Artvuı
*»n
Balttesr
Btteak
Bngöt
Bflfts
Bokj
Bursa
Çanakkâle
Çorum
Oenut
15» 5" Ofartakır
10° FEdıme
8° T Erzmcan
2° -4° Erzurum
-8° -24'EsloşetHr
2° -5° Gaaanfep
4°&resun
17° 5° Gûmuşhane B
H d B
ş
2° -4° HaMdn
14° TMsparta
10° -4° Istantıul
10° -1° Izım
•5° -17°Kars
-5° 19° Kasamonu 8
3°-4° Kaysen
11° 0° Kırttaret
13° 3°Konya
3°-6° Kütahya
11° i°Malaiya
2 ° y Mamsa
W 3°KMaras
2°-6°M«sn
-7° -25°Mu$la
3°-3° Muş
7° -3° Nıjde
9° 5°0rtu
2° -5° Rıffl
-6° -13°Samsun
3°-7° Swt
10° 4°Sınop
16° t°Snas
-8° J2°fe»sn)aj
4° -5° Trataxı
2° -4° Tunra*
10° 2°Uşak
5°-3° Vm
V-2° Ybzsat
6° -2° Zonguldak
A 12°-1°
A 10° 0°
A 15° 6"
A 14° 0°
S
B
B
2°-4°
8° 4°
B 10° 5°
B 9° 3°
2°-6°
8° 4°
10° 3°
9° 4°
2° -9°
8°-3°
S -2° -15°
B 0°-8°
8 9° 3°
: açık ı buıuılu k
yaOmuriu g£as> *-*!* B-DukjOu G-gunest Klurt S-sıs* V-yajmurlu
V
Lenıngıjraa
Moskova
Zürıh
lyana
Cezayır •?
Tunus
^ J V • Belgrad r
1
Atin?
Kahıre «
DÜNYA'DA BUGÜN
Amsterdam B 6°
Anvnan
Anna
BâOdat
Barcelona
Basel
Bdgrad
Berin
Bom
Briüoti
Budapestt
Ccnevrc
Cezayır
Odde
Outuı
frantfurt
Gm»
Hetsrto
Katare
Kopentug
Kfln
Ltmngrad
Ijjndra
Madnd
Milano
Mootreal
- - MostaM
B 10° M M
A 18°
A 16°
A 14°
Y 7°
4°
6°
6°
A 16»
A 14°
A 16°
B 8°
A 16°
K 0°
A 15°
K 2»
9°
Osfo
Pans
Prao
Roma
Sofya
Sam
lel Avıv
Tunus
VSrşoa
K 0°
Y 0°
Y 9°
K 2"
B 7°
K 0°
B 11°
8 7°
A 15°
B 11°
B 9°
A 18°
A 15°
B 10°
8 11°
Vfyana B 6°
Masftmgton
ZûnTı S 6°
BULMACA
1
2
1 2 3 4 5
•
6 7
9
SOLDANSAGA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9
1/ Yeniçeri örgütii
kurulmadan önce
Osmanlı devletinde
muvazzaf süvari as-
kerlerine verilen ad.
2/ Kapı ve peııcere
olerak kullanunıak
üzere duvaraa bıra-
kjlaıi boşluk... ölürn
cezası. 3/ Hiçbir
üretici çalışmada bu-
lunmadan, yalnızca
mülkünün geliriyle
geçinen kimse. 4/
Lifleri ip ve çuval
yapımında kullanı-
lan bir bitki... Müstahkcm yer... Kâ-
fi geineyen. 5' Geüı... Sözcıik türet-
mek ya da sözcüiün gftrevıni beîirt-
. mek için kullamiarı biçirn verici ses.
6/ Cnlü biı Romd imparaioru... ls-
kambilde koz. 7/ Avrapa TopJulu-
. ğu'nu simgeleyen harfler... Bir ya da
iki milimlik pli. 8/ "Fena değil" ör-
neğınde olduğu gibi, bilinçli hafifse-
meye dayanan söz sarıatı... Hicap, 9/
Bir durumu olduğundan değişik g&s-
tcrmek amacıyla hazırlanan düzen.
YUKARIDAN AŞACIYA:
1/ İktisatta türdaş bir bütür.e eklenen son birimc verilfn ad.
2/ '-— dtrcim var b.rbirlnden scyilniez/Bir ayrjJık bir yoksul-
luk bir ölüm" (Karacaoğlan).. Insanın var olabilmesi için do-
ğayı değiştirmeii ve doğayı deği^tirirken kendini de değiştirme-
si süreci. 3/ Bir keler türü... Boru seSİ. 4/ Yunan abecesinde bir
harf... Bir mekânı Orten kemerli yapı. 5/ Japon lirik dramı...
Denizcilikte "femız, dtlzgün, derli toplu" anlamında kullanı-
lan sözcük. 6/ Sıvılan ölçmede kullanılan birim. 7/ lcraat... El-
çilik ya da konsoloslukJarda çaJjşan koruma memuru. Z' Dişi
dct.. Adalet. 9/ Yahudiler'den Hıristiyanlara da geçen ve ayin-
lerde okuııan şiir ya da şarkı.
60 YIL ONCE Cumhuriyet
Fransızkabinesi
MARKA
HUTCHIN50N
9 OCAK 1932
Fransa ile Romanya
arasında nihayet bulan ve
dün sabah çekilen petroller
itilâfı tahmin edildiğinegöre
cumartesigünü
imzalanacaktır.
M.Maginot'un vefatı ve
M. Briandın sıhhî vaziyetinin
fena olması hasebiJe hâdis
olan siyasî vaziyet dün
akşam meb'usan meclisi
koridorlanndan muhtelif
mütaleatın serdine vesile ve
zemin teşkil etmekte idi.
M.Laval'ın Harbiye ve
Hariciye Nezaretlerine yeniden kımseyi tayin ile iktifa
etmiyec«ği ve M. Doumer'e kabinenin müşterek istifasını
vermeği tercih eyliyeceği zannediliyor. Filhakika,
M.Laval, halihazırdaki vahim birçok siyasî mes'elelerin
dahilîmaseali hâkim olduğu kanaatinde bulunmaktadır.
Başvekil. müstakar ve muayyen bir zaman ile tahdit
edilmiş bir programın tatbiki hususunda her iki teşriî
meclisin ıttihadının tahakkuk etmesini temenni
etmektedir.
Hammal arabalan
H.Fırkasının şehrimizdeki merkezi bir müddetten beri
hamallara ait teşekküllerle ve hamallann vaziyetlerile çok
yakından alâkadar olmaya başlamış, bu arada da
hamallann dileklerini dinlemıştir. Fırkaya ter döken
hamallann ekserisi, bilhassa son gümrük tahdidatından
sonra iş ve kazançlarının azaldığından ve yük taşımak
hususundaki vesaitin iptidailiğinden şikâyetetmişlerdir.
30 YIL ONCE Cumhuriyet
Meclis'teki hadise
9 OCAK 1962
Bugûn Millet Meclisinde CHP-AP
arasındaki koalisyonu
sağlamlaştırmak ve bu işbirliğinden
memlekete fayda sağlamak için
sarfedilen gayretler ve Meclisin iyi
havası bir süreden beri hâdise
çikarmakta israreden YTP
milletvekili Esat Kemal Aybar'ın
yûzünden bozulmuş, bağınşmalar,
hatta küfürleşmeler koridorlara EsatKemal Aybar
intikal etmiş ve daha müessif hâdiselerin çıkması, ancak
soğukkanlı olanlann gayretiyle önlenebilmiştir.
Esat Kemal Aybar, Baykamın haysiyetsizliğıni en şen'i
şekilde işlediğini söylemiş ve "Suphi Baykam yaşasın
Milli Birlik diyor. Yâni bir ordu ve onun karşısında bir
halk var demek istiyor" derken, yuh sesleri, Halk
Partisinin büyük itirazlariyle karşılanmışür. Başkanhk
itirazlar karşısında Aybara "sükûneti bozdunuz, ininiz"
derken, bazı AP li ve YTP liler Ayban desteklemişler, bu
sırada Suphi Baykam kendisine haysiyetsiz diyen Aybara
cevap vermek için söz istemiş, fakat Başkan bunu
oylamışür. Bir kısım AP- YTP ve CKMP müşterek oy
kullanarak Baykamı konuşturmamışlardır. Baykam,
Aybar'a dönerek: "Haysiyetsiz sensin" diyerek kürsüden
inmiştir.
GEÇEN YIL BUGUN Cumhunyet
Çözüm masada9 X)CAK 1991
Maden işçileri 5 gün önce Zonguldak tan Ankara'ya
başlattıklan ve 3 günde 112 kilometre yol gidip E-5'e 8
kilometre kala kurulan barikat nedeniyle durdurduklan
"büyük yürüyüş"e son vererek dün geri döndüler.
Genel Maden-İş Başkanı Şemsi Denizer de dün
Ankara'ya giderek Çalışma ve Sosyai Güvenlik Bakanı
Imren Aykut'la görüştü. Denizer, görüşmeden sonra
yaptığı açıklamada maden işçilerine verilecek ücretin
"hesaplanması yöntemi konusunda" anlaşma
sağladıklannı bildirdi. Bakan Aykut'la bugün de bir
araya geleceklerini, ardından da Başbakan Yıldınm
Akbulut ile "ücret konusunu görüşeceklerini" belirten
Denizer, "Bu işin sahibi Sayın Başbakandır. Onunla
çözümlenir. Netice alacağımızı ümit ediyorum" dedi.
Bakan Aykut da değerlendirmesinde, maden işçilerinin
"yasadışı yürüyüşten vazgeçtiklerini" ifade etti.
TAKTISMA
Insan Hahlan Balaui
tnsan hakları konusundaki duyarlılığımızın tek eksiği, bu konuda
muhatap bulamayışımızmış gibi, çalışmalan sürdürülen
bakanlığın kurulması, topluma yalnızca içi boş süslü bir hediye
paketi sunulmasıdır.
mümkün olabilir.
İnsan boyutu, yürürlükteki anayasa-
nın eleştirisinde ve yeni anayasa özlemin-
de, üzerinde duyarlılıkla durulan önemli
bir hareket noktasıdır. "Ülkede çözümü
öncelikli görûlen sorunun hallinde temel
cihaz olarak" kavrandığı belirtilen İnsan
Hakları Bakanlığı'nın kurulması, her
şeyden önce özündeki mantık açısından
yanlıştır.
tnsan haklan konusundaki duyarlılığı-
mızın tek eksiği, bu konuda muhatap
bulamayışımızmış gibi, çalışmalan sür-
dürülen bakanlığın kurulması, topluma
yalnızca içi boş süslü bir hediye paketi
sunulmasıdır. Bakanlık kumlması fikri-
ne karşı çıkılması, u
...Bakanlığın varlaş-
masının temeline kuşku dinamiti yerleştir-
mek" olarak kabul edıliyor ıse, bakanlık
kurulması, çalışmalan ve raporlan ko-
nusundaki endişelerimiz ayn birciddiyet
kazanmaktadır.
tnsanın, bu sıfatıyla kazanmış olduğu
tinsel (manevi) haklannın korunması an-
cak, bu konudaki yargılamanın ruzlı ve
adil. kararlann da etkili ve caydıncı ol-
Topluma açıklanacak bile olsa, adresi
siyasal otorite olacağı kabul ve beyan
edilen, insan haklan konusuna ilişkin ra-
porlann inandıncılığını ve etkileyiciliğini
savunmak ancak, "siyasal realiteye" ters
düşmemek gayretiyle olabilir. Saygın bir
akademisyen hukukçunun, "İnsan hak-
lan konusu, gerçekten de toplu ve kavrayı-
cı bir bakış açısını gerekririr ve.. devîet
örgütleıunesi içinde hiçbir bakanlık bu ba-
kış açtsına sahip değildir" görüşüne katı-
lıyoruz. Ancak özellikle akademisyen
hukukçulanmızın, siyasal etkilerden
uzak ve yalnızca hukuk ilkeleri doğrultu-
sunda ve özgürce fikir üretme ülküsü,
siyasal realiteye ters düşmek endişesine
üstün gelmelıdir.
Evrimini sürdürmeye devam eden in-
san, bilinçlendikçe, kendini tanıdıkça ve
ekonomık olarak güçlendikçe, haklanna
sahip çıkmakta ve onlan sonuna kadar
kullanmaya çalışmaktadır. Birey özgür-
lüğünün ve haklannın ancak, dığer bi-
reylerin ve toplumun özgürlük ve haklan
ile sınırlanabilmesi, insan ve vatandaş ol-
mak bilincını kavramış olan toplumlarda
ması ile mümkündür.
Yüksek mahkemelerin tinsel giderim
(manevi tazminat) davalarım, insan hakla-
n kavramına daha sıkı bağlaması, sorunun
çabuk ve prarik çözümüdür. Gerek birey-
lerin birbirlerine karşı ve gerekse bireyin
devlet kurum, kuruluş ve görevlilerine
karşı korunması, insan haklan bilinci ve
duyarlığının, mahkeme kararlannda
vurgulanması ile mümkündür.
însan haklanna aykınlığa ilişkin "Spe-
sifik, şikâyet, istem ve dileklerin" "önce-
deo belirli sınırlar içinde kalmak kaydıyla,
her tûriü belge ve bilgiye ulaşarak, mataal-
linde araştınna yaparak" genel tespit ve
öneriyle siyasal otoriteye sunulması ve
sonuç alınması ancak bir kuramdan iba-
rettir ve ülke gerçeklerine aykındır.
Hükümetin, siyasal özdenetimini ger-
çekleştirmek arzusu, elbette en azjndan.
demokrasi geleneği ve parlamenter sis-
tem açısından bir olgunluktur. Ancak bu
denetimin. "İnsan Haklan Bakanlığı"
adı altında kurumlaştınlmaya çalışılma-
sı, para ve insan kaynağı yönlerinden bir
savurganlık ve bürokrasi zincirine yeni
halka eklemek olacaktır.
Uzun vadede eğitime ve kısa vadede
yargıda insan haklanna ağjrlık verilmesı,
soruna gerçekçi yaklaşmanın gereğidir.
Av. HULUSİMETİN
tstanbul
ümrtnlmıışliıgun İçinden Bir Ses
12Eylürün bütün uygulamalanyla ortadan kalkmasmı
isteyenlerin, bu konuda sürdürdükleri suskunluğu anlamak güç.
Özellikle İnsan Haklan Derneği'nin, bu konuya karşı duyarsızlık
olarak adlandınlabilecek bir tutum içinde olmasını anlamak daha
dagüç...
Geleceğe yönelik tartışmalar, geçmişin
yarattığı tüm olumsuzluklan ortadan
kaldırmayı arnaçlamak durumundadır.
Sorunlardan birinin, diğerine göre öncel
olması, diğer sorunun önemsiz olduğu
anlamına gelmez. Bütünü oluşturan so-
runlardan her biri bütünle girdiği ilişki
tarafından belirlenen bir öneme sahiptir.
Bundan dolayı geçmişin uygulamalann-
dan kaynaklanan sorunlan belirlerken,
bazılannı önemsiz görüp, "unutmayı"
yeğlemek, üretilen ve üretilecek olan tüm
çözümlerin eksikliğini peşinen kabullen-
mek anlamına gelir...
ANAP hükümetinin, devlet terörünü
yasallaştırmak amacıyla çıkarttığı Anti-
terör Yasası, kamuoyunda önemli bir
tartışmanın başlamasına neden olmuş-
tur. Yasanın antidemokratik içeriğinden
çok, şartlı tahliye kapsamında yarattığı
eşitsizlik çerçevesinde sürdürülen tartış-
malar, 12 Eylûl'ün getirdiği baskıcı hu-
kuk sisteminin haksız uygulaması sonu-
cu cezalandınlan ve cezaevlerine atılan
binlerce insanın serbest bırakılmasını
sağlamıştır. Bu, demokrasi güçlerinin 12
Eylül ve onun devamcılarına karşı ka-
zandığı önemli bir başandır. Ancak aynı
uygulamalar sonucu ülkeyi terk etmek
zorunda kalan binlerce insanın hâlâ Tür-
kiye'ye serbestçe dönmelerine izin veril-
memesi ve tartışma süresince hiç günde-
me getirilmemış ya da birkaç lafla geçişti-
rilmiş olması, elde edilen bu başannın
eksik yanı olarak hâlâ gündemdedir.
Aynı eksiklik 12 Eylûl'ün onbirinci yıl-
dönümünde, "12 Eylûl'ün bütün uygula-
malanyla ortadan kalkması gerekir"
adı altında başlatılan tartışmada da tek-
rarlanmaktadır. Birçok alanda bu uygu-
lamalardan kaynaklanan olumsuzluklar
sıralanırken, yurt dışında mülteci olarak
yaşamak zorunda bırakılanların sorun-
lanna değinilmemektedir. Yoksa, Tür-
kiye'de yaşayanlara bu uygulamalardan
zarar görenler olarak bakılırken, mülte-
ci ler 12 Eylûl'ün "yoksulluktan" kurtar-
dığı insanlar olarak mı görülüyor? Şayet
böyleyse, ben kendi adıma bütün zengin-
likleri burada bırakıp, terk etmek zorun-
da bırakıldığım ülkeme geri dönmek isti-
yonım. Aynca biyolojik olarak yaşasa
bile, insan olarak yaşama olanaklann-
dan yoksun olduğunu düşünen bir çok
mültecinin de benim gibi düşündüğünü
söyleyebiürim.
Bizim durumumuzun, seçim nedeniyle
halka bol keseden vaatlerde bulunan
partileri ilgilendirmemesini anlayabiliyo-
rum. Çünkü biz onlara oy kazandıracak
durumda değiliz. Onlar için her şey san-
dığa yansıyacak oylar açısından bir
önem taşır. Bu nedenle bizi gündeme ge-
tirmemeîeri gayet normal...
Ama... 12 Eylûl'ün bütün uygulamala-
nyla ortadan kalkmasmı isteyenlerin, bu
Keıtti Yönetenler, Odalar mı?
îzmir büyük kent bütününde kamuoyunun şimdilik fark ettiği,
ekmek fîyatlarındaki 'karşı konulamaz' artışlardır.
Kent yönetimi en basit bir anlatımla,
kamusal mal ve hizmetlerin dağıtımıdır.
Kentlerin kurumsal biçimi, bu dağıtımın
gerçekleşmesinde etkili bir rol oynamak-
tadır. Ayrıca kentin sosyai, ekonomik,
fıziki ve politik çevresi kârarlan etkile-
mektedir.
Demokratik bir toplumun temel taşla-
n sayılan baskı gruplannın faaliyetleri,
aynı zamanda toplum yaran ile de denge-
lenmelidir. Dengenin sağlanmasında
toplumun katılımcı olması önem kazan-
maktadır. Suskun bir toplum, adına
alınan karârlan hak ediyordemektir.
Başka bir ifadeyle, toplumun genelde
çok büyük birıstıraba düşmedikçe ve ter-
cih ettiği hareketsizliğe de bağlı olarak,
baskı gruplannın, giderek yasal karar
alıcılan kendi menfaatleri doğnıltusun-
da etkilemekte, daha çok başanlı olduk-
lan görülmektedir.
Kent yönetiminde baskı grubu olarak
yer alan esnaf ve sanatkâr dernekieri,
1964 tarihleri ve 507 sayılı Esnaf ve
Küçük Sanatkârlar Kanunu'nun bazı
maddeleri, 1991 tarihli ve 3741 sayılı ka-
nunla değışikliğe uğrayınca, statü farklı-
laşması elde etmişlerdir. Kanunda adı
geçen "demek" deyimi, "oda"ya dönüş-
müş ve "sanatkârlar" ifadesinin başında
yer alan "knçûk" sözcüğü kalkmıştır
(Değişik 3741, ek.md. 10).
Esnaf ve Sanatkâr Odalan, hizmet ya-
ratmakla birlikte, temelde, "Mesleki
faaliyederini kolaylaştırmak ve mesleğin
genel menfaatlerine u> gun olarak geiişme-
sinı sağlamak" maksadıyla kurulmuştur.
Buna karşıhk söz konusu değişiklikle,
507 sayılı kanuna tabi esnaf ve sanatkâr-
larca üretilen mal ve hizmetlerin ücret
tarifelen, bağlı bulunduklan odalarca
hazırlanmakta ve mensubu olduklan bir-
lik. başkanlar meclisince onandıktan
sonra yürûrlüğe girmektedir (Değişik
3741. ek. md. 28). Ek md. 9 ise genel ola-
rak değerlendiriİdiğinde, kamuya sunu-
lan ve daha önce yerel yönetimlerin
"doğrudan kontrolündeki" gıda, ulaşım
vb. kamuya yönelik hizmetlerin ücret tes-
pitlerinin esnaf ve sanatkâr odalannca
gerçekleştirileceğini hükme bağlamıştır.
Îzmir büyük kent bütününde kamuo-
yunun şimdilik fark ettiği, ekmek fiyatla-
nndaki 'karşı konulamaz' artışlardır.
Özetle aşağıdaki temel eleştirilere yer ve-
rilmektedir.
konuda sürdürdükleri suskunluğu anla-
mak güç. Özellikle İnsan Haklan Der-
neği'nin, bu konuya karşı duyarsızlık
olarak adlandınlabilecek bir tutum için-
de olmasını anlamak daha da güç...
Neresinden bakılırsa bakıhsın, hangi si-
yasal sürecin ürünü olursa olsun, mülte-
cilik olayı, insan haklannın doğrudan
ihlalidir!
En basit yanıyla bile ele alacak olur-
sak; bir insanın, koşullann zorlamasıyla
-ki bu koşullar işkence ve devlet terörünü
içermektedir- kendi ülkesini terk ederek,
başka bir ülkede yaşamak durumunda
kalması ve ülkesine dönme hakkından
yoksun bırakılması, o insanın en temel
hakkının ihlali anlamına gelir. Dolayısıy-
la ülkeye geri dönmek isteyip de, dönme-
leri yasaklandığı için dönemeyen bu in-
sanlann, ülkelerine dönebilmeleri için
yapılması gerekenlerden en büyük pay
insan Haklan Derneği'ne düşmektedir.
On yıldır süren bir belirsizliğin çözüme
ulaştınlabilmesi için yalnızca IHD'ye de-
ğil, bütün demokrasi güçlerine unutul-
muşluğun içinden sesleniyonım. İnsan,
zor da olsa unutulmuşluğu sineye çekebi-
liyor. Ama unutulmuşluk süreci uzadık-
ça, insansıl özün yok olma tehlıkesi
gündeme geliyor ki, bunu sineye çekmek
olanaksız...
Sevgili demokratlar ve yûreği insanhk-
tan yana çarpan ilerici kamuoyu, on yıl
boyunca sistemli bir baskı rejimi ile sizle-
re unutturulmak istenen güzellikler ara-
sında biz de vanz. Unutturulmak isteni-
len güzellikleri sayarken, bizi de saymayı
unutmamanız dileğiyle...
ALİOSMANİNCE
Almanya
Mevzuat değişikliği, kuruluş amacmda
üyelerini korumak ve kollamak olan bir
kuruluşa kamusal hizmetlerde "danış-
ma" yerine "ûcret belirleme" görevi vere-
rek, halk adına hareket etmesi için
kurulan yerel yönetimleri, kent için bele-
diyeleri "danışılan" organ durumuna
düşürmüştür.
Çeşitli hizmet kollannı bünyesinde ba-
nndıran oda birliğinin fiyat İcontrolünü
sağlamayı üstlenmesi temenni olmaktan
öteye geçemeyecek bir yapı arz etmekte-
dir. Aynca bu olumsuz değişim, nihai
kontrol mekanizması olarak görülen ma-
halli mülki amirin, 'gerekli gördüğünde'
işleri "komisyona havale" yolu ile çö-
zümlemesi güç görülmektedir.
Belirtilen değişiklikler, yerel politikada
değişik mekânlarda, kent yönetiminde
baskı gruplannın etkisinden ve şikâyetle-
rinden korunmak için seçilerek gelen
organlann "topu esnaf odalarına" atarak
bir bakıma seçmenleriyle sık sık yûz yüze
gelmesini önleyen ve/veya yönetimleri
zor durumlardan kurtaran bir "buluş"
olarak da değerlendirilebilir.
Doç. Dr. ZERRtN TOPRAK
KARAMAN
Dokuz Ey. Ünv.tk.ld.Bil.Fak.öğr. Üyesi
Îzmir
TEŞEKKUR
Hastalığımı erken teşhis ederek tedavimi başarıyla uygulayıp
sağlığıma kavuşturan Şişli Etfal Hastanesi doktorlarından
I>r. Oktaj İNCEKABA
Dr. Öznur TAŞ
Dr. Handan ATABAY
Dr. Alper ÖZKAN
Dr. Özlem TOROS'a
ve
Nihal PEKÇE, Zubeyde PORTAKAL, Aıiye SONMEZ, Sevcan
ÖZTAŞ, Spnıye YAŞAR hemşirelere. aynca gececi Birsel
KIZILKAYA, Hulya DINÇER, Şukran ÇAKAR, Melahat
KORKMAZ, Gulçin VURAL, Melike AYAZ'a ve tum hasıane
personeline içten teşekkürlerimi sunarım.
(;l LSl M ÖZY VPAR
TIMUR
CİHANGİR'E
Gidişinle
Yıldızlar birer göz oldu
Dudak oldu
Baktığımızda gülümseyen
ÖZEL MODA KOLEJF
LİSE SON SINIF ÖĞ-
RENCİLERİ
K A D I K (
SÜRKUR
SÜRÜCÜ
KURSU
Hafta Sonu - Hafta Içl
(Gündüz-Akşam)
62. dönem kayıöafima
devam edıyor.
TAKStTLE
KAOIKÖY
(Sâjûllûçeşms Camıı yant)
Tel 349 18 24-336 02 06 - 336 02 79
Fox:349 18 25
1974 model Wolkswagen
Passat, temiz.
17 milyon TL.
Tel: 386 39 52
SATILIK
Bakırkoy Parseller'de
110 m2
daire
593 93 31
SEVİŞMENİN GÜDÜKLÜĞÜ
VEYÜCELİĞİ
Melih Cevdet Anday
2. bası 10.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Turkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
Udemeli gönderilmez.
AHMETEVSEL
Kemalizm ye
Olağanüstü Durum
Kronık rejim bunalımı Türkiye toplumunun kadim siya-
sal sıkıntılarındandır. Birçok Üçüncü Dünya üikesi için ge-
çerli olan bu durum, Türkiye söz konusu olunca yeni bir
boyıit kazanır. Çünkü Türkiye'de kronik rejim bunalımının
esas sorumlusu, rejimin kurucusu ve savunucusu oldu-
ğu var sayılan güçlerdir. Yani Kemalizmdir.
Kemalizm, iktidarını 7D yıldan beri siyasal bunalım or-
tamlarında tazelemiştir. Toplumda sürekli olağanüstü du-
rum yaratarak ideolojik egemenliğini sürdürmek, meşru-
iyetini tazelemek ve olağanüstü durumu bahane ederek
siyasal gücü tekefinde tutmak Kemalizmin temel siyasal
stratejilerinden birisidir.
Kemalist güçler birbirini tamamlayan iki farklı yöntem-
le bu amaca ulaşırlar. Birinci yöntem, her türlü muhale-
feti devletin bekasını tehlikeye sokan vahim davranışlar
olarak ilan etmektir.
Her aykın sesin, her eleştirinin arkasında devletin düş-
manlarının eli aranır. En sıradan muhalefete, devlet dü-
zenini bozmsrya yönelik girişim yaftası takılır. Devlete kar-
şı ayaklanma olarak tanıtılır. Üzerine gidip direnmeye zor-
lanır. Çünkü olağanüstü durum saft tehdit konumunda kal-
mamalı, arada sırada umacı ete kemiğe bürünmelidir. Ke-
malist devlet güçleri olağanüstü durumun gereklerini ye-
rine getiren ama aslında gönülleri demokrat medeni in-
sanlar örtüsüne bürünüp, yasal terör rüzgârlarını fütur-
suzca estirebilmelidir.
İkinci yöntem, Kemalizmin topluma "reform" empoze
etme biçimidir.
Bu yöntem birincisi kadar süreklilik göstermez. Kısa za-
manda muhafazakâr-
Olağanüstö dunımlar
yaratarak iktidarlanm
konımaya çalışanlann
kimler olduğunu doğru
tespit edip bu tur
stratejileri mümkün kılan
meşruiyet dayanaklannı
yıkmadan Türkiye
toplumunun tarihinde yeni
bir sayfa açamayız.
lığa dönüşür. Eleştiri
ve karşı görüş süzge-
cinden geçerek, ço-
ğulculuk içinde kabul
edilen toplumsal de-
ğişiklikler değil, ola-
ğanüstü haf yaratıla-
rak reform empoze
etme yöntemini tercih
eder Kemalizm. Bu-
nun Kemalist söylem-
de adı, inkılapçılıktır.
Kemalizm, önerdiği
inkılapların toplum ta-
rafından bütünüyle
benimsenmesini arzulamaz. Böyle bir durumda hikme-
tinden sual olunmaz iktidarının meşruiyetinin tükenece-
ğini bilir. İnkılapların benimsenmediği bahanesiyle olağa-
nüstü durumu sürekli kılmak Kemalizmin varlık meşrui-
yetini kaybetmemesi için elzemdir.
1925, 1926, 1934,..., 1960, 1970-71 ve 1977-80'de bu ola-
ğanüstü durum yaratma yöntemlerinin en çarpıcı örnek-
lerini buluruz. Kemalist formasyonu güçlü Demokrat Par-
ti'nin son dönemlerinde de aynı olağanüstü durum yarat-
ma felsefesinin izlerini bulmak mümkündür. Daha yakın
birörnek, 1980'lerde Türkiye Cumhuriveti devletinin sa-
hibi konumunu kendine atfeden askeri hiyerarşinin Kürt
sorununa askari çözümler empoze edip, altını beslediği
olağanüstü durum ateşi sayesinde önder konumunu pe-
kiştirme stratejisiydi. Sonuçları ortada.
Kronik hastalıklarda, hastalığın biyolojik belirtileri ka-
dar, en beklenmedik anda hastalığın nüksetmesi endişe-
sinin hastada yarattığı ruhi çöküntü ve bağımlılık önemli-
dir.
Türkiye toplumu, kronik rejim bunalımı sıkıntısını en kısa
zamanda tedavi yoluna gitmelidir. Demokrasinin gerek-
leri olağanlaşmalıdır. Aksi takdirde siyasal alanda yaratı-
cı yetilerimizi körelten bu bunalım endişesi, tarihi dönü-
şüm fırsatlarını yakalayıp, yeni dünya koşullarına ayak uy-
durmamızı sağlayacak hamleleri yapmamızı engelleme-
ye devam edecektir.
O/ağanüstü durumlar yaratarak iktidariarını korumaya
çalışanlann kimler olduğunu doğru tespit edip bu tür stra-
tejileri mümkün kılan meşruiyet dayanaklannı yıkmadan
Türkiye toplumunun tarihinde yeni bir sayfa açamayız.
AHMET ÎNSEL Sorbonne Ünv. öğretim üyesidir.
ÖLÜMSÛZ VARLIûlMIZ
CELAL ERTEM
TOTOORAT SATIATÇIS/
Her anımızda seninleyiz,
Seni yaşıyoruz,
Seni seviyoruz.
Özlemin kabanyor.
Yüreğimizi seninle dolduruyor...
Kucakiıyoruz.
İnce. güzel ve
Sanat eseri gibi yüzûnü.
Yeşilin, en gûzeli gözierini,
Anlamlı sıcak bakışlannı,
İçimizi ısıtan tatlı sesini,
Rüya gibi, şiir gibi geçen yıllannı..
Seni anyoruz,
Seni sevryoruz... AİLEN
ACI KAYBIMIZ
Çok kıymetli varlığımız, değerli babamız, can dostumuz
ORMANO
HASBİKAK4
7 Ocak 1992'de bizleri büyük aa ve özlemlerle bırakarak
ebediyete intikal etti. Merhuma Tann'dan rahraet dileriz.
EŞİ, ÇOCUKLARI VE YAKBNLARI
TEŞEKKUR
Eşim Sevinç'in ölümii dolayısıyla mektup, telgraf,
telefonla ve evime gelip başsağlığı dileyen bütün akraba,
dost ve sevdifim kişilere candan teşekkür ederim.
SAMİM KOCAGÖZ
T.C.
BODRUM ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ
1990/356-1991/383
Davaa Nusret Aslan tarafından davaiı SaJe Aslan aleyhine boşannıa
davası açılmış, mahkememizin 1990/356-1991/383 karar sayılı
6.9.1991 tarihli karan ile:
Elaağ ili Sivrice ilçesi Çortunlu köyü hane 2, sayfa 7, cilt 015/01'de
nüfusa kayıtlı Nazir ve Cemile'den olma 1948 D.'lu Nusret Aslan
ile aynı hanede nüfusa kayıtlı Salih kızı Sadet'ten olma 1957 D.Iu
Sale Aslan'ın (kızJık soyadı Eyigün) şiddetli geçimsizlik ncdeni ile bo-
şanmalanna karar verilmiş, karar özetinin davaiı Sale Aslan'a ila-
nen tebliğine karar verilmiş olmakla:
Mahkememizden verilen 6.9.1991 tarih ve 1990/356 esas ve
1991-383 karar sayılı ilanın gazetede yayımlanmasmdan jtibaren 15
gün içinde temyiz edebileceğinız aksi taktirde hükmün tebliğ edilmiş
sayılacağı ilan olunur. 5.12.1991.
Basın: 17145
'Multıpl Skleroz (MS) hastaları ve yakmlan 18 Ocak 1992
Cumartesi saat 9.30'da I.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
ODlTORYUM'da toplanıyoruz.'
M.S. DERNEĞt YÖNETtM KURULU ÜYESİ
MUSTAFA AKYAZI