23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OCAK 1992 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/9 İKÜZİKAL "Neşeli Günler" müzikalindcn bir sahne. fc 'Neşeli Günler" sahnede Kültür Servisi - İstanbul Devlet Opera ve Balesi, 1965 y-ılının Oscar ödüllü fılmi "Neşeli Günler"i, iki perdelik müzikal olarak bugünden başlayarak sahneliyor. Orkestra şefliğinı Serdar Yalçın'ın üstlendiği, Maria rolünde Payam Koryak ve Müjde Turan, Kaptan rolünde Zafer Ergin ve Altan Günbay'ın dönüşümlü olarak oynayacaklan "Neşeli Günler"in Türkiye'deki ilk gösterimi bugün saat 15.30'da Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleşecek. Söz yazan Oscar Hammerstein ile besteci Rictard Rodgers'in işbirliğinin ürünü olarak ilk kez 1956'da Nevv York Lunt-Fontanne Tiyatrosu'ndasahnelenenyapıt, 1961'dede Londra'da Palace tiyatrosunda izleyici karşısına çıkmışü. Müzikal gördüğü ilgi üzerine 1965yıhnda Robert Wise yönetimindefilmeçekilmiş, Julie Andrews ile Christopher Plummer'in rol aldıklan filrn o yılın en iyi film Oscar'ı ile ödüllendirilmişti. 9 ocaktaki galasının geliri Türk Silahlı Kuvvetler Vakfı'na bırakılacak olan "Neşeli Günler" 11 -16 ve 25 ocakta da Atatürk Kültür Merkezi'nde sergilenecek. OPERA/BALE Yfcni müdür Rengim Gökmen • ANKARA (AA) — Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü'ne, sözleşmesi yenilenmeyen Prof. Erol Gömürgen'in yerine Rengim Gökmen getirildi. Son olarak îzmir Devlet Senfoni Orkestrası Genel Müzik Direktörlüğü görevini yürüten Rengim Gökmen, 1955 yılında doğdu. Ankara Devlet Konservatuvan'nm piyano ve kompozisyon bölümlerini bitirdikten sonra bir yıl da şeflik bölümüne devam eden Gökmen, 1975 yılında devlet tarafından orkestra şefliği öğrenimi için ttalya'ya gönderildi. Roma Konservatuvan Santa Cecilia Yüksek Müzik Akademisi'ne devam eden sanatçı, 1977 yılında bu konservatuvann ve Chigiana Müzik Akademisi'nin şeflik bölümlerinden diploma aldı. Daha sonra Santa Cecilia Yüksek Müzik Akademjsi'nirı 3 yıllık orkestra sefliği uzmanlaşma bölümünü birincilikle tamamlayan Rengim Gökmen, Italya, Avusturya, lngiltere ve Hollanda'da opera yöneticiliği konularında çeşitli kurslara katıldı. 1980 haziranında San Remo'da yapılan "Gino Marinuzzi Uluslararası Şeflik Yanşması"nı kazanan Gökmen, Türkiye ve Avrupa'nın önemli sanat merkezlerinde çok sayıda konser ve opera yönetti. 1984-1989 yıllan arasında Ankara Devlet Opera ve Balesi Genel Müzik Direktörlüğü görevini de yürüten Rengim Gökmen, 1988 yılında Italyan hükümeti tarafından "Cavalleria" nisanıyla ödüllendirildi. MÜZİK Cemal Resit Rey anısına konser KültürSenisi - Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda yenı yılın ilk konserini Seher Tannyar ve Aydın Karlıbel iki piyano konseri ileaçıyor. Saat 19.00'da başlayacak konserde sanatçılar Cemal Reşit Rey'in anısına onun yapıtlanndan oluşan özel bir konser verecekler. Konserde Re> 'in prelüd ve fügleri yorumlanacak, Seher Tannyar 1971 yılında İstanbul Belediye Konservatuan'nı bitirdi. Bir süre Ulvi Cemal Erkin'in öğrencisi olan sanatçı çalışmalannı daha sonra Cemal Reşit Rey'le yürüttü. Avdın Karlıbel ise Cemal Reşit Rey'le piyano teori ve kompozisyon çalışmalan yaptı. 1974 yılında tstanbul Belediye Konservatuan'nın "Kompozisyon ödülü"nü kazanan Karlıbel, 1986'dan itibaren İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nde korepetitör olarak çalışmaya başladı Cazcı Bolling İstanbuFda • İSTANBUL (AA) — Fransız cazcı Clauda Bolling, yarın tstanbul'da bir konser verecek. Fransız Kültür Merkezi, Indosuez Bankası ve Air France işbirliği ile düzenlenen konser, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda gerçekleştirilecek. Konserde Clauda Bolling piyano, Pierre-Yves Şorin davul, Vincent Cordelette de kontrbasta yer alacak. İlk kez 16 yaşında orkestra yöneten Bolling, 50'ye yakın tiyatrp ve film eserinin müziğini yaptı. Caza tuticun olan ve "Önce müzisyen sonra Jazmen'im" şeklinde konuşan Bolling'in "Suite Pour Fluta" (Flüt için süit) adlı albümü, ABD'de piyasaya çıkar çıkmaz büyük ügi görmüş ve bir müzik gazetesinde 530 hafta boyunca birincilik sırasını elinde tutmuştu. SÖYLEŞİ 'Basında Fotoğraf Yazdarı' KültürSenisi - İstanburtotoğrafKulübü'nde; bugün İFSAK ve FOTOGENüyesi Alberto Modiano'nun derl'ediği "Basında Fotoğraf Yazılan" kataloğu ve Modiano'nun koleksiyonundaki fotoğraf yayınlannm tanıtımı ile Türkiye'deki fotoğraf yayınları hakkmda bir söyleşi yapılacak. Aynı gün, haziran 1991 ayında gerçekleştirilen "'Doğu Anadolu Gezisi"ne katılanlarca, gezi sonrasında oluşturulan fotoğraf sergisi açılıyor. Arnatör çahşmalardan oluşan sergide; Fatma Özdirek, Murat Monus, Mustafa Gürçay, Sevil Üzrek, Faruk Akbaş. Şirin Küçüktabak, Gülşen Gülmez, Aynur Sırtıoğlu. Ağca Ozyıldınm, Kenan Mendekli, Kemal Gök, Ayfer Melikoğlu, İbrahim Tannverdi, Nuran Böke, Gökhan Kadıoğlu, Selma Çelikyay, Oya Dönmez, Emine Kalaycıoğlu, Kemal Er, Nuray Başçiftçi, Uluç özgüven, Gülbin Bahar, Haluk Çobanoğlu ve Sertaç Ersay'ın fotoğraflan yeralıyor. 5PÖL ~ 9Türk'eödül Stockholm/Ankara (LBA) - Universal Cultur House tarıfından," 1991 uluslararası Mozart Yılı" nedeniyle dÛ2enlenen kompozisyon yanşmasında 9 Türk ödül kazandı. Organizasyon komitesi sorumlulanndan avukat Ekrem Tos ile gazeteci Zuhal Tos'tan alınan bilgiye göre İsveç'in başkenti Stockholm'de düzenlenen "Müzikte Hümanizm ve Mozartın Emeğinin Yeri" konulu konpozisyon yarışması sonuçlandı. Ttembnmdt Usta ve Atölyesi9 başlıklı görkemü sergişu sımlar Amsterdam'da Hangisi gerçek Rembrandt?Ünlü Hollandalı ressam Rembrandt'ın yapıtlarını banndıran koleksiyonlar gittikçe küçülüyor. Ancak bunun nedeni sanat hırsızhğı değil. Rembrandt'ın olduğunu sandığımız birçok tablonun Rembrandt'a ait olmadığıanlaşılıyor. Kültür Servisi - 1975 yılında Berlin'deki Gemaldegalerie'- nin kataloğunda ünlü Hollan- dalı ressam Rembrandt'ın 25 tablosu gözüküyordu. Bugün- se aynı müzenin koleksiyo- nunda yalnızca 17 Rembrandt var. Dünyanın dört bir yöre- sindeki galeri ve müzeler de aynı durumda. Rembrandt koleksiyonlan durmadan kü- çülüyor. Ama bunun nedeni, son yıllarda büyük bir hızla artan sanat hırsızlıklan değil. Bugüne kadar Rembrandt'a yakıştınlan tablolar, bilimsel ıncelemeler sonucu yeniden değerlendiriliyor. Bütün dün- yanın, Rembrandt'ın olduğu- nu sandığı birçok tablonun Rembrandt tarafından yapıl- madığı anlaşılıyor. Geçen eylül ayında Berlin'de Altes Museum'da açılan "Rembrandt: Usta ve Atölye- si" adlı görkemli sergi şu sıra- lar Amsterdam'daki Rijksmu- seum'da. Mart ayında da Londra'daki Ulusal Galeri ile British Museum'un konuğu olacak dev sergi, Rembrandt'- ın yapıtlannı son dönemde gerçekleştirilen araştırmalann ışığı altında sunuyor ziyaretçi- lere. Birçok tablonun aslında Rembrandt tarafından yapıl- madığını ortaya çıkaran ise 1967'de Hollandalı beş sanat tarihçisinin kurduğu Remb- randt Araştırma Projesi'nin çalışmalan. Hollandalı sanat tarihçileri, yeryüzünün dört yanmı dola- şarak, hangi tablolann Remb- randt olduğunu, hangilerinin Rembrandt olmadığını kesin bir biçimde ortaya çıkarmak, amacıyla 600'den fazla yapıtı incelediler. Tablolar bir dizi bilimsel testten geçirildi. Tu- vallerin gerildiği meşe ağacın- dan tahtalardaki yıl halkalan incelenerek ağacın kökeni ve yaşı çıkanlmaya çalışıldı. Her tuvalin iplikleri incelenerek. hangilerinin aynı top keten- den kesildiği belirlendi. Tuvaller üzerinde röntgen ışınlanyla fotoğraf çekme tek- niği ve otoradyografi denilen yeni bir teknik uygulandı. Tu- valjeri geçici olarak radyoak- tif kılan bu yeni teknikle ve röntgen ışınlanyla fotoğraf çekerek, reşimlerdeki ön taslak- lar ve resmın yüzeyinin altın- daki değışiklikler ortaya çıka- nldı. Ne var ki Rembrandt Araş- tırma Projesi'nin çahşmalan- nın her yerde ve herkesçe hoş karşılandığını söylemek zor. Asbnda bundan önce pek çok ressamın yapıtı benzer testler- den geçirilmiş, ama hiçbirinde Rembrandt'ta olduğu kadar tepkiyle karşılaşılmamıştı. Londra'daki Ulusal Galeri'- nin yöneticilerinden ve "Rembrandt" sergisinin dü- zenleyicilerinden Dr. Chris- toptaer Browne, bu tepkiyi, Rembrandt'ın özellikle halk arasında yoğun duygusal etki- ler uyandıran bir ressam ol- "Nehlnle Yıkanan Kadın "Rembrandt'ın ünlü yapıtlanndan biri. masına bağhyor. Remb- randt'ın insani ve Kutsal Kitap'la ilgili konulan usta- lıkla işlemesi, özellikle de er- kekle kadın arasmdaki iliştiyi ele alışı, birçok ülkenin insa- nınca ortak bir biçimde be- nimsenmesini sağlıyor. "Rembrandt: Usta ve Atölye- si" adlı sergide, büyük usta- nın, çoğu Doğu Avrupa, Asya, Avustralya ve ABD'- deki koleksiyonlardan ödünç alınan ve Batı Avrupa'nın çoK ender gördüğü 50 tablosu var. "Bayraktar" adlı ünlü tablo ise 20. yüzyılda ilk kez toplum önüne çıkanlıp sergileniyor. Bunlar, Dr. Browne"a göre, "kaya gibi sağlam" Remb- randt'lar. Ama serginin bir başka bö- lümü daha var. Burada da 20 tane "eski Rembrandt" bulu- nuyor. Bu tablolar yapılan incelemeler sonunda artık Rembrandt sayılmıyor, usta- nın öğrencilerine ya da yakın cevresindeki başka ressamla- ra yakıştırılıyor. Verilen bilgiye bakılırsa, Rembrandt'ın tabloları sanat- çımn sağlığında da belirsizlik- ler taşıyordu. Rembrandt, res- samlığının ilk yıllannda, Leiden kentindeki atölyesini Jan Lievens adlı başka bir res- samla paylaşıyordu. İki genç ressamın üsluplan ve seçtikle- ri konular o kadar benzeşiyor- du ki yapıtlan çoğu zaman birbirinden güçlükle ayırt edi- lebiliyordu. Daha sonralan, Amster- dam'da tanınmış bir ressam olduğunda Rembrandt. atöl- yesinde genç ressamlar yetiş- tirmeye başladı ve çağımızın ünlü "pop-art"çısı Andy War- bol'un Fabrikası'nı andıran bir sistem kurdu. Remb- randt'ın gözetimi altında öğ- rencileri tarafından yapılan resimlere usta çoğu zaman kendi imzasını atıyor ve bu tablolan da kendi yapıtlan olarak piyasaya sürüyordu. Ölümünden sonra Remb- randt'ın ünüarttıkça ona ya- kıştınlan tablolann sayısı da arttı. O kadar ki 1900 yılına gelindiğinde, bin kadar tablo- nun Hollandalı ustanın oldu- ğu kabul ediliyordu. Ne var ki bu rakam o günden bu yana sürekli azalıyordu, çeşitli uz- manlar bazı tablolann Remb- randt olmadığını açıĞa çıkan- yordu. 4 aralıktan bu yana Amsterdam'a konuk oian "Usta ve Atölyesi" sergisi, 1669'da 63 yaşında ölen ressa- mı en son araştırma ve incele- melerin ışığında izleyicilere sunuyor. Günümüzün en il- ginç tartışmalarından birini yansıtan bu "Rembrandt" ser- gisi, bilimin en son teknikleri ile sanatın en büyük ustalann- dan birini buluşturuyor. 'Rembrandt kolektifçi bir ustaydı'Kültür Servisi - "Remb- randt'ın Atölyesi" adlı kıtabın yazan Svetlana Alpers, "Le Nouvel Observateur" dergi- siyle yaptığı söyleşide, ünlü ressamın çalışma anlayışına ilişkin ilginç fikirler öne sürü- yor: — Rembrandt'ın bir'pictor economicus', bir kişisel giri- şünci olduğunu mu düşünüyor- sunuz? — Rembrandt sanat koru- yuculannın gölgesinden çıkıp kişisel hakları gündeme geti- ren ilk ressamdır. Ekonomik ve estetik değerler arasmdaki köprünün de mimandır. Onun tablolan, ne kadar za- manda gerçekleştirildiklerine, ne ölçüde emek verildiğine ilişkin sorulara meydan ver- mez. Diğer ressamlar gibi "Bunu yapmak yirmi saatimi aldı" demek zorunda değildir. Alıcının keyfine ayak uydur- mayı reddeder ve kralın koy- duğu kurala rağmen ilk çahş- malanndan birini yüksek fiyata satın alarak kendi ken- dine değer biçme yürekliliğini gösterir. - Kitabınız bir efsaneyi yılunayı mı amaçlıyor? - Rembrandt'ın bir dahi olduğuna ben de katılıyorum Ancak onu, tanhteki yerinde, cağının içinde değerlendirmek gerek. Oysa geçtiğimiz yüzyıl- da Rembrandt, zamanının ekonomik ve kültürel yapısı gözardı edilerek evrensel bir s. dahi olarak yansıtılıyordu. - Gerçek 'Rembrandt'- ların, sanılandan çok daha az sayıda olduğunu gösteren son bulgulara ne diyorsunıız? - Rembrandt'ı, yalnızca gerçekten kendisince yapılan tablolarla değerlendirmek yanlış olur. O, bir anlamda Andy VVarhol gibi 'kolektifçi' bir ustaydı. Atölyesinden ge- çen tüm gençler resim yapma- yı sürdürdü ve böylelikle ina- nılmaz sayıda sanat eseri üre- tilmiş oldu. Günümüzde Rembrandt, 'ortaklasa' bir yapıtın perspektifinden anılı- yorsa da bu (olgu) onun yara- tılıcılığının ve imgeleminin gücüne gölge düşürmez. - Otoportrelerini bik baş- kalarına taklit ettirmek >a da boyatmakla söz konusu belir- sizliği uç noktaya vardıran kendisi değil midir? — Rembrandt'ın otoport- releri, sanatının odak nokta- sındadır. Biçeminin kişiliği, en belirgin biçimde bu yapıtlarda kendini gösterir. Bu nedenle de taklit edilmeleri son derece öğretici olmuştur. Rubens'in atölyesinde de kural aynıydı: Usta gibi çizmek. Rubens, orada yapılan tüm çalışmalan kendinden sayardı, ancak ım- za atmazdı. Tüm yaşamı bo- yunca yalnızca beş tablo imza- ladı. Rembrandt ise tersine, hepsini imzalıyordu. Resmin adı 'O'ydu. Rembrandt van Rijn ANATGALERILERI Erotik Başkaldın Genç kuşak sanatçılardan Selma Gürbüz, son dönem resim ve heykellerini bugün- den başlayarak Tem Sanat Galerisi'nde sergiliyor. Ya- pıtlannda Osmanlı tarihin- den alıntılar kullanan Selma Gürbüz, doğaçlamaya sıkça yer veriyor. Yapıtlannda hayvanlan konu alan ressam, bunun özel bir hayvan sevgi- sinden kaynaklanmadığını, yalnızca hareket eden objele- rin formuna ilgi duyduğunu söylüyor. Sanatçının son dö- nem heykelleri, erotik çıkışh desenlerinin ve resimlerinin bir devamı niteliğinde. Mal- zeme olarak demir döküm ve bronz kullanan sanatçının uzun süredir üzerinde çahştı- ğı kedi ve yılan formlan, ero- tik kadın figürlerine, uzanmış güzellere, ayaktakilere dö- nüşmüş... Bu figürler bir ara- da ve tek olarak bir bütünü oluşturuyorlar ve yılanın es- nekliğı, hareketliliğı ve sürek- liliği bu yeni form anlayışın- da da yer alıyor. Selma Gürbüz resim ve hey- kel sergisi j 4 ocak-1 şubat j Tem Sanat Galerisi / 147 08 99. Urart'ta üç ressam Arzu Başaran, Murat Mo- rova ve Yavuz Tanyeli'nin yapıtlanndan oluşan karma resim sergisi, Urart Sanat Galerisi'nde sürüyor. Sergi- nin amacı bu üç sanatçının en son çalışmalannı izleyiciye gösterebilmek: Üç isim, üç değişik tavır... 1985 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanat- lar Akademisi Resim Bö- lümü'nden mezun olan ve bugüne dek Türkiye ve Av- rupa'da karma sergilere kaü- lan Arzu Başaran, kendi tav- nnı şöyle özetliyor: "Eşit olmayan parçalara bölünen yüzeyde tek bir biçım vardır. Bu biçim her bölümde ayn bir şekil alıp hareketlenir, parçalanır, bölünür, dağılır ve birbirine geçerek bir seri serüvene doğru gider." 1977 yıhnda Marmara Üniversi- tesi'nden mezun olan ressam Murat Morova ise "İşaret" genel başlığı altında sergiledi- ği resimleri için "Üç zaman boyutunu kapsayan, birbiri- ne yabancı gözüken formlar- dan oluşan melez nesne seri- leri üretiyonım" diyor. Sergi, 14 ocak tarihine dek izlenebilecek. Karma resim sergisi / 25 ara- lık-14 ocak / Urart Sanat Ga- lerisi 11412183. Osmanlı Ressamlar Cemiyeti 1868-1935 yıllan arasında yaşayan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nin kuruculan ara- sında bulunan ressam Osman Asaf Bora'nın resim sergisi, 9 Arap dilenci ocak tarihine dek Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Gale- risi'nde sürüyor. Osman Asaf, galeride daha önçe ser- gisi açılan Cevat Göktengiz gibi (Usküdarlı Cevat) Hoca Ali Rıza'nın izleyicileri ara- sında. Ahmet Ziya, Ali Rıza Bayazıt, Sadık Göktuna ve Cevat Karsan gibi ressamla- nn yer aldığı Hoca Ali Rıza kuşağı ressamlan gibi Osman Asaf da İstanbul'un Anadolu yakasının tutkunlan arasın- daydı. Osman Asaf resim sergisi j 16 aralık-9 ocak ' Yapı Kredi Ka- zım Taşkent Sanat Galerisi / 1521912. Sarkis'siz 'Sarkis tartışması'"Sarkis olayı"nın tartışmalan sürüyor^. Beral Madra, kamuoyunun bu konunun ana öğelerini gözden kaçırarak güncel polemiklere takılmasının içinde bulunduğumuz çağdas sanat bunalımını körUkleyeceğini düşünüyor. Madra, Sarkis'in Avrupa sanat ortamında önemli bir sanatçı olduğunu vurgulayarak "Sarkis'in yapıtlan, siyasal, ekonomik ve toplumsal olaylara doğrudan doğruya gönderme yapmaz. Siyasal, toplumsal ve ekonomik olaylarm arkasmdaki düşünce sistemleri, bu sistemlerin birbiriyle ilişkileri ve insan faktörii onun için daha önemlidir" diyor. BERAL MADRA Cumhuriyet gazetesinin kültür sayfasını bir süredir işgal eden "Sarkis" konusunun Sar- kis'siz yapılmasının zaman: geldi inancında- yım. Kamuoyunun, bu konunun ana öğelerini gözden kaçınp güncel polemiklerine takılma- sının, içinde bulunduğumuz "çağdaş sanat" bunalımını körükleyeceğini sanıyorum. Yaklaşık 30 yıldır Fransa'da yaşayan Sar- kis, Avrupa sanat ortamının 196Ö'tan buyana geçirdiği sanat aşamalan içinde, sanatın tanı- mı, geç kapitalist ortamda ve toplumdaki yeri, çağdaş düşünce akımlan içindeki yeri üstüne yapıt üreten sanatçılardan birisidir. Sarkis'in yapıtları, başlangıçtan bu yana birbirine bağlı olarak üretilmiş, mekân düzenlemeleri ve yer- leştirmeler olarak sergilenmiştir. Aralık 1991"- de Grenoble'da Magasin'de açılan sergisi, 30 yıllık sanat üretimini bir bütün olarak göster- mektedir. • Sarkis'in yapıtlan gelmiş geemiş kültür me- taforlannı, kültürler arasmdaki ilişkileri ve özel yaşamının ve tarihinin belgelerini içerir. Bunlann bir araya getirilmesinde ise üç ana öğe belirgindir: Ses, ışık ve gizemli, kutsal bir alan. Sarkis'in yapıtlan, siyasal, ekonomik ve toplumsal olaylara doğrudan doğruya gön- derme yapmaz. Siyasal, toplumsal ve ekono- mik olaylann arkasındaki düşünce sistemleri, bu sistemlerin birbiriyle ilişkileri ve insan fak- törü onun için daha önemlidir. özellikle insan faktörünü belleği, bilinci ve kültürüyle değer- lendirir Sarkis. Avrupa sanat ortamında Sarkis'in önemi, kararlı, tutarlı ve sanat pazanna yenilmemiş bir sanatçı olmasında ve multikültürel bir alt- yapıyı, evrensel bir yaratıcılık sentezine dö- nüştürmüş olması ve sanatıyla koşut giden bir öğretisi olmasıdır. Türkiye sanat ortamında Sarkis'in önemli bir sanatçı olduğu yalnız açtığı iki kişisel ser- giyle değil, 1. ve 2. İstanbul bienallerindeki işleriyle de kanıtlanmıştır. Bienal danışma ku- rullarının oybirliğiyle bienallere davet edilen Sarkis, bienallere yalnız işleriyle katılmakla kalmamış, aynı zamanda uluslararası sanat ortammı Türkiye'ye çekmek için de çahşmış- tır. 196O'lı yıllardan bu yana dünyadaki düşün- ce akımlan ile sanat yapıtlan arasmdaki koşutluk ya da birbirini tamamlama durumu, "zeitgeist" "zamanın ruhu" terimiyle özetlen- mektedır. Çağdaş sanatın (buradaki çağdaş bu çağa ait anlamında değil, yaşanan dönem anlammdadıf) temelindeki kavram budur. Eğer Türkiye'de bir çağdaş sanat varsa ve sanatçılar çağdaş sanatçı olmak amacını gü- düyorlarsa zamanın ruhunu yaşamak, anla- mak ve yaratmak zorundadır; bunun için de sürekli bilgilenmeye ve düşüncelerini güncel- Ieştirmeye çalışmalıdırlar. Sanatçılar bugün belki ekonomik açıdan dar boğazdadır ve ya- pıt üretemiyorlar; ancak bu, onlann düşünsel açıdan günün gerisinde kalmalan için bir ne- den değildir; tam tersine bu dönemde düşünce düzeyindeki sanatsal yaratıcılıklannı engelle- yen geri kalmış ideolojilere karşı çıkmalan için daha çok nedenleri vardır. Sarkis, bu "leitge- ist"a sahip sanatçılardan birisi olarak Türkiye sanat ortammda birçok sanatçının örnek aldı- ğı ve alacağı bir sanatçıdır. Sarkis, Türkiye'ye yaklaşmakta olan uluslararası sanat ortamı- nın ve çağdaş düşüncenin simgelerinden biri- dir. Sarkis'i "Ermeni propagandası yapıyor" di- ye itham eden ısrarlı yayınlara karşı çıkan kınama ilanına katılan aydınlann imzalarının bu bağlamda ikinci bir anlamı daha vardır. Bu anlam yukanda tanımlamaya çalıştığımız çağdaş sanat dunnnu ile ilgilidir. Aydınlann, bu durumun bilincinde olarak eleştiri ve sanat yayını adı altında sanatın karanlık ideolojilere alet edilmesine, sanatın özgürlüğü ve bağım- sızlığının yaralanmasına, bir ülkenin sanatsal gelişimine katkıda bulunması beklenen eleştiri kurumunun yozlaştınlmasına, çağdaş sanat ölçütlerini yerleştirmeye çalışanlara engel ol- maya çalışan zihniyete, ülkemiz çağdaş sana- tının uluslararası sanat ortamıyla ilişkiye girmesini "ulusal kimlikten yoksunluk" olarak yargılayanlara. genç kuşağın sanatsal açılım- lannı küçümsemeye çalışanlara, ülkemize gelen sanatçılara ve sanat adamlanna gereksiz yere dil uzatanlara, topluma geçmiş dönemle- rin sanat anlayışmı 'çağdaş" olarak tanıtanla- ra karşı olmalan umut vericidir. Bu açıdan bakıldığında bu imza daha da önemli olmak- tadır. Bugün ırkçılığa ve demokrasiye aykın dü- şen birçok olumsuz davranışa karşı imza atmak kolaydır, ama belki başlangıcından bu yana ilk kez gerçek bir kuramsal, kavramsal, düşünsel gelişmenin eşiğinde olan ve dünya- daki çokkültürlü ortam içinde yerini almak üzere önünde kaçınlmayacak fırsatlar olan Türk sanat ortamına, geçmişte de birçok kez olduğu gibi ölü toprağı gibi serilmek istenen geri düşünceye karşı çıkmak çok zor fakat çok önemlidir. Aydınlann ve kamuoyunun bu konuyu bir kez de bu yönden gözden geçirmelenni salık veririm. Ö>kiüeri ile Ozyalçıner • Kültür Servisi — Daha önce Platon'un İon, Afşar Timuçin ve Sennur Sezer'in şiirleri ile etkinüğini sürdüren İnsancıl Okuma Tiyatrosu, bu kez de Adnan özyalçıner'in öykülerini gündeme getiriyor. Bugün saat 15.00'te Fırat Kitap Galerisi'nde (Yasa Cad. Üzerlik Sok. No: 11, Kat: 3, Kadıköy, Tel: 349 94 67) yazann öyküleri okunacak ve tartışılacak. Türkçe matbu kitaplar • Kültür Servisi — Islam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi'nin (IRCICA) her ayın I. ve II. cumartesi günleri geleneksel olarak düzenlediği konferanslar paralelinde bugün saat 1030'da Yıldız Sarayı Çit Kasn'nda lurgut Kut "Ermeni ve Grek Harfli Türkçe Matbu Kitaplar" başlığı altında bir konferans verecek. lurgut Kut, 'Türklerde Köktürk, Uygur, Mani, Brahni, Süryani, Arap, Grek, Ermeni, tbrani, Latin ve Slav gibi çeşitli alfabelerle yazılmış kitaplar, mezar taşlan ve birçok belgeler mevcut. Bu konuşmamda Türkiye'de basılmış Ermeni ve Grek harfli kitaplardan ve bunlann kaynaklanndan bahsederek bu kitaplardan ceşith' ömekler vereceğiın" diyor. Çakmakçıoğlu \eni Zelanda'da • Kültür Servisi— Kemancı Işın Çakmakçıoğlu Londra'da kurduğu "Sarastro" adlı triosu ile aralık ayı içinde bir Yeni Zelanda turnesi yaptı. Üyelerinin üçü de Londra Kraliyet Akademisi'nin "master" derecesine sahip olan tribda Işın Çakmakçıoğlu keman, Rachel Atkinson çello ve Odelüa e Sever piyano cahyorlar. Dağarcıklannda klasik ve romantik yapıtlar olduğu gibi çağdaş çahşmalara da özellikle yer veriyorlar. Sanatçılar Yeni Zelanda turnesinde konserler verdikten sonra çeşitli sanat kurumlannda genç müzisyenler için oda müziği seminerleri düzenlediler. BUGÜN • MUziğeBakış Aydın Kesimin Müziğe Bakış Açısı: Mimarlar konulu söyleşi saat 14.00'te Atatürk Kitaplığı'nda. Konuşmacılar Prof. GündüzGökçe, Doç. Dr. Turgut Cansever, Doç. Dr. Cengiz Eruzun. Mimar Mutlu Torun dinletisi de programda. (149.09.45) • Tarihçinin Mutfaftı İÜ. Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim görevlisi Kemal Beydilli "Tarihçinin Mutfağı" dizilerinin saat 14.00'ten itibaren konuğu. Marmara Belediyeler Birliği Konferans salonunda (İstanbul Tıcaret Odası yanı. Zindankapı DeğirmenSok. No: 15 Eminönü). • 1901 'de kültUr-unat BasınGözüylel991'de Kültür Sanat konulu söyleşi saat 15.00'te Kadıköy Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi'nde. Konuşmacılar Bülent Berkman, Mürşit Balabanhlar ve Hami Çağdaş. (3609095) Muommer Aksoy*un anısına; İSANHAKLM BOYUTUÎLE YENÎBÎRANAYASA" YONETICİ: Üzeyir Garih KONUŞMACILAR: Bülent Akarcah Toktamış Ateş Rona Aybay Hüseyin Hatemi Ercan Karakaş Turgut Kazan 4 Ocak 1992, ComartesJ Saat: 10.00 The Marmara Oteli Balo Saloaa, btaatal I.F.M.C. Cumhuriyet Caddesı No 27/6 Taksım Tel (1)150 50 34-15016 42 MtilkiyelilerBirliOiltt.Şk. Muallım Nacı Cad No 153/A 80820 Kuruçeşme/lstanbul Tel (1) 157 46 34 - (1) 157 46 35 Giriş Serbosttir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle