15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 4 OCAK 1992 BURAŞI TÜRKtYE HALLK Ş\HIN Ödüflerve Fodullar Yıne odûl mevsımı geldı Yıne basın, sanat ve kultur ha- yatımızın ç«şıtlı alanlarında odul kazanmışlarla ılgılı haber- ter ozeflkfe radyo televızyondan uzun lısteler halınde okunuyor Hatta bazen lısteler o kadar uzun kı, okunmuyor bıle Bu dururna bakan bır yabancı, ulkemızın bır öduller cen- netı olduğu sanrsına kapılabılır Oysa tum odullerı hızla de- ğersızlestıren bır odul enflasyonudur söz konusu olan Tur- kıye, gerçelc başarı değeriennı çarpıtan ve toplumu yanlış yon- lendıren bır odüi furyasına kapılmış gıdıyor Bundan 30 yıl kadar önce durum hıç böyle değıldı Özel- lıkle edebıyat dunyamızda Fransa'nın buyuk edebıyat odul- lerının etKililığıne gıpta eden kımı yazarlarımız Turk edebı- yatını ancalc ödüllerın kurtaracağını savunurlardı Gerçekten, dışe dokunur bır edebıyat odulu yoktu o yıllarda Şımdı ıse o kadar çok edebıyat ödulu var kı, hemen hıçbı- rı dışın kovuğuna bıle gıtmıyor lyıce marjınalıze olmuş bır- kaç ıstısna dışında onemlı yazar yetıştırememış edebıyatımı- zın duru/mı ıse, onca ödule rağmen, ortada Demek ki, odul vermek yetmıyor • * * Psıkolqı bılımının bırmcı ılkesını bılıyorsunuz Bır davranış ödullend/rıldığınde onun yınelenmest olasılığı artar Eğıtım ve "terbıye" sureçlerınm ana bıçımlendırıcısı bu ılkedır Ha- vada perende atan yunus balığına ya da önundekı tabladan fal çeken güvercıne eylemden hemen sonra balık ya da mı- sır tanesı verılmesı, odullendırme ılkesının uygulamasıdır Yu- nus ve guvercın, bır balık ya da mısır tanesı daha almak ıçın aynı eylemı yınelemek ısteyecektır Geleneksel olarak cezalandırma ılkesıne daha fazla rağ- bet etmış olan eğıtım ve ^ ^ _ _ ^ _ _ ^ _ ^ _ ^ _ _ ^ ^ ^ _ kultur dunyamızın son yıllarda odullere yonel- mesı temelde doğru- dur Tabıı, odullendırıle- cek davranışın ya da kı- şının lyı seçılmesı koşu- luyla Yoksa, amacın tam tersı gerçekleşır Başarı olçülerı laçka olur, hıç olmaması ge- reken şeyler yınelenır Örneğı, ığneyı kendımıze batırmak kabılınden, yazılı ba- sından vereyım Bır bakıyorsunuz fılanca kışıye basında ba- şarı odulu verılmış Oysa herkes bılıyor kı o kışının basın ku- ralları kıtabında çığnemedığı ılke kalmamıştır Yalan haber yayınlamış, sansasyonalızmden şaşmamış, ozel yaşamlara saygı gostermemış, kendısıne yayınlanmamak uzere verılen bılgıyı kullanmış, haber kaynaklarıyla pazarlık etmış, bırtıkte çalıştığı ınsanların hakkını yemış Ve bır basın jürısı kalkıp bu adamı "başarısı nedenıyle" ödüllendırıyor Bu odulle topluma verılen mesaj nedır? Bu ödulle mesle- ğe yenı gıren genç gazetecılere verılen ders nedır? Ya, o mes- leğın temel kurallarını çığnememek ıçın gece gunduz tıtız- lenen meslektaşlara ne denmektedır? Yanlış ınsan ve davranışları ödullendırmek, toplumu kötü- ye ımrendırmektır • • • Bır kulturel ortamda ödüllerın başarılı olabılmesı ıçın her şeyden once odulu koyanların o odulun amacına ınanmala- rı gerekır Ne yazık kı, bu bır çok durumda doğru değıl Artık öduller daha çok bır çeşıt halkla ılışkıler etkınlığı olarak gö- ruluyor Ödüllerın başarılı olabılmesı ıçın odul alanların da o odu- je ınanmaları gerekır Oysa artık bakıyorum, ınsanlar bıtpa- 'zarından madalya toplar gıbı odul topluyorlar O madalyanın kendılerıne yakışıp yakışmadığı umurlarında değıl Bır odul onemlıyse, sız kazanmasanız da haberdır Oysa artık gazetelerımız basın odullerıyle ılgılı haberlerı sadece kendı mensuplan açısından verıyor, dığer gazetelerden odul kazananların lıstesını vermekten bıle kaçınıyoriar Kazanan- ların adları yayınlanmayacak kadar onemsız bır ödul, kaza- nınca övunmeye değmeyecek kadar onemsızdır Ödul başıbozukluğunun sonucu, fodulların egemenlığıdır' Bir kültürel ortamda ödüllerin başanlı olabilmesi için her şeyden önce ödülü koyanların o ödülün amacına inanmaları gerekir. NEDIM GURSEL NÂZIM HİKMET ve GELENEKSEL TÜHK YAZINI "Nazım Hıkmet ın ştırı dunyamn haklıdan dogrudan ve guzelden yana degışmesı somuruyle eşıtsızttgın ortadan kalkması ıçın savaşanların onunde yurumuştur hep Turlu engellemelere yasaklara karşın bugun mılyonlann ag zında bır umut turkusu Anadolu topragından fışkıran bereketlı bır kaynaktır Nazım ın sesı Bu sevn Yunus Ernre yı Pır Sultan ve Karacaoglan ı gunumuze baglayan çagımızın gerçeklenyle yenıden yoguran bır mtettk taşıdı gını utusaffcufturumuzuozumleyerek evrensefe ulaştıgı m soyteyebılınz — Nedım Gursel Nazım Httcmet şnnnın kaynaklanna yonelen bu yapıttnda Ned m Gursei unlu şatnmızm geleneksel Turk edebıyatjy la kurdugu lışk ler yumagın ncehyor Geleneksel soyle mın çagc I ve devnmcı b r ş ıre donuşme evrelertnı ayrıntılanyla ortaya koyuyor değerli kitaplar yayımlar. OSMANCIK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNDEN 1991/121 Davacı Osmancık Yazı Mahallesınden tbrahım Babuççu Vekılı Av Vecdet Tuncay tarafından davalı tlçemız Cumhunyet Mahallesınden Sadık Er aleyhıne açılan senet ıptalı ve Mengı tesbıt davasının yapı- lan açık duruşması sonunda Osmancık lcra Müdürluğü'nün 1991/775 takıp sayılı dosyasına konu olan Emre muharrer seneller ıçın davalı Sadık Er'e yemm tekJıfi ya- pılması davacı tarafından ıstenılmış olmakla ve davalı da araraalara rağmen bulunamadığından ılanen kendısıne yemın teklıfmın duyu- rulmasına karar venldığınden Yiıkanda takıbe konu olan Osmancık tcra Müdürlüğtı'nün 1991/775 takıp sayılı dosyasındakı senetler ıçın davalının duruşmada yanı 10 3 1992 tanhınde hazır bulunması bulunmadığı takdırde davacı ta- rafm vereceğı yemınden kaçınmış sayılacağı kendısıne ılanen teblığ olunur 10 12 1991 İLAN SEFERİHİSAR KADASTRO MAHKEMESİ 1989/233 Esas 1991/192 Karar Davacı Hüstyın Çoker tarafından davah Bahnye Işık aleyhıne açılan kadastro tespıtıne ıtıraz davasında, Seferıhısar Turabıye Mahallesı 184 ada 16 parselın lavalı Bahnye Işık adına yapdan tespıtının ıptakne mahkememızın 2ı 11 1991 tanh, 1989/233 Esas, 1991/192 Karar sayıh ılamı ıle karar verılmış olup ış bu ılan davalı Bahnye Işık'a teblığ edılemedığınden teblığ yenne ka- un olmak üzere davalı Bahnye Işık'a, ölü ıse rrurasçılanna ılanen teblığ olunur 16121991 HalkSevgisi Dilerim, hizipleşmeler koalisyonu bozacak çapta bir tehlike gostermez... Korkuların hiçbiri gerçekleşmez, koalisyon bugunku dayanışmasını koruyarak yaralı yurdumuza demokratikleşme yolunda altın yıllar yaşatır. NECATİ CUMALI Bır ay ıçınde bıhnçlı bır tutumla yurdun en onemlı sorunlarını gundeme getırdı yenı huku- met Guneydoğu, anayasa, YOK, Alevılık, KÎT- ler, zındana dönen cezaevlen, ışkence, çıftçı borç- lannın odenmesı, yasak kitaplar vb gıbı temel sorunların çozumlenmesı ıçın ılk adımlan attı 20 Ekım seçımlennın ustunden ıkı ay geçtı Se- çım sonucu kurulan koalisyon hukumetının ka- muoyunda yarattığı ıyımser hava hâlâ sıcaklığı- nı koruyor, butun yurtta yaygınlaşan bır bahar havası solunuyor Koalisyon lıderlerının akılcı, hoşgorulu, olgun kışılıklerı, sevecenlıklerıyle, partıcılık çekışmelennı bır yana bırakarak yurt sorunlarına bırlıkte sahıp çıkmaları guven verı- yor halka, yureklerı ısıtıyor Çok partılı donemın başlangıcından bu yana hıçbır seçımden sonra bu kadar uzun surmemıştı yaşanan bahar' 14 Mayıs 1950 seçımlerıne bağlanan umutlar daha 15 mayıs gunu kırılmıştı Orhan Veli, Yap- rak dergısının 15 mayıs sayısında, "Yagmurdan Kaçarken..." başlığı altında karşılar yenı ıktıda- rı Tek partı yönetımmden kurtulalım derken do- luya tutulduğumuza değımr Aradan kırk yıl geç- memış, Meşrutıyet sonrasınm partıcılık kavga- ları, hızıpleşmelerı, ılkel ıktıdar hırslan, bırbır- lerını karşılıklı çamura bulayan yaygaraları ıle hortlamış gıbıdır 1908 sonrasında olduğu gıbı partı kabadayılarına köşebaşlannda gazetecıler dövdurulur, kamu gorevlılerı oradan oraya su- rulurler Aydınların ardına hafıyeler takarak, adam satın alarak, her mahallede bır mılyoner yaratarak 27 Mayıs'a vanr o dönem Kısa sevinçler, düş kınklıkları 1960 kamuoyu, askerı bır darbenın nıtelığını, varacağı sonuçları nesnelhkle değerlendırebıle- cek duşunce hazırhğından yoksundur Daha ön- cekı askerı darbe 1908'de kalmıştı Tam anlamıy- la asken de değıldı Kadrosunda dönemın sıvıl- asker aydınlannı toplayan İttihat ve Terakki Par- tisi adına gerçekleştınlmıştı DP'nın gemı azıya alan başıbozuk baskısı ardından umutla karşı- landı Darbeyı gerçekleştıren Mılli Birlik Komi- tesi'nın duşunce bırhğınden yoksun, kanşık kad- rosu açıklanıncaya kadar uç gunluk bır omrü ol- du bu umudun Daha geç anlaşılan en buyuk za- rarı da orduyu polıtıkanın ıçme çekmesı, bır an- lamda daha sonra gelen ıkı darbeye önculuk et- mesı oldu Altmış sonrası yapılan seçımlenn ardından toplumumuza duşen hep boyle kısa sevınçler, ça- buk duyulan duş kırıklıklarıdır Bu kez oyle de- ğıl 1 Işbaşında, henuz bırıncı ayını yenı doldur- muş bır hukumet var Ilk adımda aldığı olumlu not, ıkı başlı olmamaktan kurtularak butunleş- mış gorunmesı Polıtıka ıle dogrudan ılgılı de- ğılsenız, hangı bakanlığın hangı partıye verıldı- ğını dışarıdan bakarak ayıramazsınız Seçimlerden sonra Ne beklıyorduk seçimlerden sonra kurulacak hukumetten9 Daha doğrusu akılcı, gerçekçı bır yakJaşımla duşunursek ne beklememız gerekıyor- du9 Çağdaş bır sıvıl anayasa ıle rejımı temellerı- ne oturtacak bır duzenın sağlanması, hukukun saygınhğı, halkımız arasında urkutucu bır duzeye ulasan bölunmelerın gıdenlmesı Bu hukumel bu ışlevı yenne getırebıleceğını vaat edıyor; da- hası, umut da verıyor Bu olumlu ortam ıçınde koalısyonun SHP ka- nadında partı ıçınden gelen olumsuz seslerı an- lamak zorlaşıyor Bu sesler gunun havasını ka- rartmakla da İcalmıyor, aynmında olmadan ulu- orta karşı çıktıklan genel başkanlannın değen- nın anlaşılmasına yardımcı oluyorlar Şu son on yıl ıçınde kendını yenıleyerek olağanustu bır ol- gunluğa ulaştığı ızlenen Demırel gıbı bır ortak bulunca, kendısınm de eşdeğerde bır pohtıkacı olduğunu kanıtlayan Erdal Inonu'ye attıklan taş- lar ellennde kalıyor Partısı ıçınde İnonu'nun yal- nızlığını duşunduruyor ızleyenlere. Yonelttıkle- rı eleştınlere bakıyorsunuz, hıçbır duşunce çekır- değı taşırrLyor "DYP'mn yedek lastığı oluyoruz, DYP ıçınde erıyor, kuçuluyoruz, gelecek seçım- lerde aldığımız bu oyu da alamayız vb.. Ne anlama gelıyor bu söylenenler9 Istedıklen ne9 DYP ıktıdar olacaksa kendı başının çaresı- ne kendı baksın, devralacağı borca batık kalıtı nasıl olsa arıtamaz, kısa yoldan yıpranır, seçe- nek olarak gelecek seçımlerde bız ıktıdar olunız1 Yanı, bu ulus bır beş yıl daha batarsa batsın, ık- tıdara getırmedıkçe bızden hayır beklemesın' Sonra ne olacak9 Batmış bır ıictıdarın kalıtını devralınca sız duze çıkarabılecek mısınız9 Karşı partıler sızın gıbı davrandıkça bır beş yıl da sız batıracaksıruz' Başka brr yorumu var mı bu eleş- PARİSTEN SELÇUK DEMİREL Cumhurbaskanının Yetkileri Cumhurbaşkanrnın tarafsızlığı aktif bir tarafsızlıktır: Bu sebeple "Idarenin devamlılığını ve tarafsızlığını" da sağlamakla gorevlidir. Doç. Dr. PERTEV BİLGEN Idare Hukukçusu Bılındığı gıbı, 20 Ekım seçımlerınden sonra cumhurbaşkanının once boşalan be- ledıye başkanlannın seçımlerının yılda ıkı kere yapılması hakkındakı kanunu yenıden göruşulmek uzere TBMM'ye gerı gonder- mesı, daha sonra da bır atama kararname- sını ımzalamayı reddetmesı uzerıne, cum- hurbaşkanının yetküen yenıden tartışılıyor Kanunun bır daha goruşulmek uzere TBMM'ye gen gönderılmesı hukukçular ve DYP Genel Başkanı (1) dışında, sı>ası partı hderlerı tarafından buyuk bır tepkı ıle kar- şılanmadı Atama kararnamesının ımzalanmaması ıse başından ıtıbaren hem basında hem de görunuşte başbakandan cıddı tepkıler aldı Ne kadar uzlaşmacı gorunurse gorunsun, özellıkle başbakanın tutumu, olayın onu- muzdekı gunlerde, gıderek, cumhurbaşkan- Iığı ıle başbakanlık arasında cıddı bır krıze dönuşeceğı ızlenımını verıyor Anayasalar ve cumhurbaşkanlan Cumhurbaşkanının >etkılerı, anayasa>a göre yurutme organı ıçındekı yerı hakkın- dakı duşuncelerımı soylemeden once bır gozlemımı aktarmak ıstıyorum Benım goz- lemlerıme göre, 1924, 1961 ve 1982 anaya- salarındakı statulerı ne olursa olsun, Turk- ıye Cumhurıyetı Cumhurbaşkanları daıma "guçlu" ve "Bakanlar Kuralu uzerınde etkılı" cumhurbaşkanı oldular Ataturk ve İnonu, Kurtuluş Savaşı kahr ımanları, ye- nı devletın kurucuları ve aynı zamanda tek partı dönemının partı başkanı olarak sahıp oldukları otorıte ıle Bayar ve 20 Ekım se- çımlerıne kadar, Ozal kendılerını o maka- ma getıren partı ıle "manevı bağlannı" kes- medıklerı ıçın ve bu bağm ıktıdardakı par- tı ıçınde sağladığı sıyası otorıte ıle Gursel, Sunay ve Evren ıse kendılerını devlet baş- kanlığı ve cumhurbaşkanlığına getıren "guç" ıle olan sıkı, ıçıçe ve devamlı bağla- nnın sağladığı otorıte Je "guçlu" ve "etkılı' bırer cumhurbaşkanı oldular 1961 Anayasası'nın ıstedığı ılk cumhur- başkanı, sıyası partılerden gelen bır dıren- me ve bunun sonunda vuku bulan bır uz- laşmayla seçılen Koruturk'tur Gerçekten Koruturk, ne Kurtuluş Savaşı kahramanı, ne bır sıyası partı başkanı ne de kendısını o makama getıren herhangı bır "guç" ıle yakın, ıç ıçe ve devamlı ılışkıler ıçınde ıdı Nıtekım kendısı 1961 Anayasası'nda tanım- lanan cumhurbaşkanı oldu Cumhurbaşkanı Ozal ıse 20 Ekım seçım- lennde ANAP ıktıdan kaybedınce "manevı bağlannı" koparamadığı bu partı ıktıdar ortakları arasında da bulunmadığı ıçın hat- ta belkı bu partı bıle kendısınden bağımsız- laşmak ıstedığı ıçın, artık anayasanın ta- başlı yurütme sıstemınj seçmıştır Başba- kan, Bakanlar Kurulu'nun başkanıdır Yu- rutme organının başı cumhurbaşkanıdır Bu sebepledır kı anayasa ve ıdare hukukun- de somutlaşmakta, cumhurbaşkanına ıda- da, ana kavramlar Bakanlar Kurulu karar- r e n ı n hukuka uygunluğunu sağlama, du zenlı ve verımlı bır şekîlde yurutulmesı ve smın sağlanması amacıyla, cumhurbaşkan- lığına baglı olarak kurulan Devlet Denet- leme Kurulu, cumhurbaşkanının ıstegi uze- rine, ber lurlu inceleme, araştırma ve de- netlemeleri yapar." Anayasanın 104'uncu maddesının soyut bır ıfade ıle cumhurbaşkanına verdığı ana- yasanın uygulanmasını ve devlet organla- 4 nrun uyumlu ve duzenlı çalışmasını gözet- me gorevı anayasanın 108'ıncı maddesın- tırılenn'' Yureğınde halk sevgısı olanlann, hal- kın dostu olan polıtıkacının akhndan geçırebi- leceğı duşunceler mı bunlar1 ' Baştakı ıktıdan zora sokmak, arkadan çelmelemek, yurt sorunlannı çozmekte yalnız bırakmak polıtıka mıdır9 Da- ha bunlan soylerken yıprandıklannın aynmın- da değıller' 1950 seçımlerınden bu yana çok şey değıştı Turkıye'de. Butun olumsuz koşullara karşın yurt duzeyınde genış bır ıntellıgentıa oluştu Hangı ıle, ılçeye gıtsenız yurt sorunlanna, ulke kultüru ıle edebıyatına sahıp çıkan gençler, aydınlarla karşılasıyorsunuz Duzenlenen açıkoturumlarda, gazetelerde çıkan okuyucu mektuplarında ızle- nen duşunce duzeyı başka bır göstergesı bu ge- lışmenın Türkiye'de ne değişti? 1950'lenn, tkincı Meşrutiyet sonrasını andıran kavgalı dövuşlu, duygusal partıcıhk dönemı geçtı Hızıpçılık, şunun bunun adamı olmak anla- yışı öldu Ruştunu kanıtlayan seçmen, tatlı söz- lerle gagasındakı peynırı duşurecek karga değıl! Kendını hâlâ boyle goren pohtıkacıyı alaya alı- yor Önceden venlmış sözle hıçbır partıye bağlı gormuyor kendını Kımseden velayet, vcsayet, akıl öğretmesını beklemıyor 12 Eylul, vetolan, değışık yollardan baskıla- nyla sıyasal partılerm kadrolannı zayıf duşur- du Solun ıse 1960'tan bu yana artan önemh bır oy potansıyelı var Sosyal demokratlıkla hıçbır ılgısı olmayan uyanık kışıler, soldakı helvanın ko- kusunu aJdılar SHP kadrolannda açılan boşluk- tlardan yararlanarak onemlı yerler kaptılar. SHP'nın oy kayıplarının nedenlen arasında, seç- menın bu gıbı sözde sosyal demokratların ger- çek kımlıklennı kavraması da var Beledıyeler ıse SHP'nın kışılıksız bır partı ol- duğunu kanıtladı SHP beledıyelen, karşıt partı beledıyelennın paralelınde kaldı Çağdaş beledı- yecılığın gerektırdığı kultur açığının sırıtmasını gızleyemedı Uyguladıklan makyajla yönetımlen altındakı çoğu kentlen rüküşleştırdıler Savurgan- lıldan, arpalık kadrolan, muteahhıtlerle olan ya- kınlıkları, halka tepeden bakan başkanlan, sal- tanatları ıle SHP'dekı erozyonu hızlandırdılar. Hızıpleşmelen, kışılıksız kımhksız yapısı ıle SHP'nın gelışmesı, gövdesının bır tur ödem tut- ması gıbı bır olay olur Aksıne, kuçulerek, urla- rmı ayıklayarak, dısıplınlı, sağlam bır kadro ıle yenıden buyume donemıne geçmesı sağlıklı bır yol olur partı ıçın. Kurulan koalısyonla ıkı aydır yaşadığımız ba- har havası daha ne kadar surer, kestıremıyorum. Hızıpleşmeler koalisyonu bozacak çapta bır teh- like göstermese de henuz uzaklarda olan bulut- lar var DYP ıçınde gemlenen çıkar ıhtıraslan pu- suda yatıyor, ANAP'ta, koalısyonda SHP'nm ye- rını almak ısteyenlerın DYP'ye göz kırptıklan gözlenıyor Dılerım bu korkulann hıçbırı gerçek- leşmez, koalisyon bugunku dayanışmasını koru- yarak yaralı yurdumuza demokratikleşme yolun- da altın yıllar yaşatır namesi veya muşterek kararname kavram Iarı değıl, cumhurbaşkanlığı kararnamele- ri kavramıdır Bakanlar Kurulu karan veya muşterek kararnameler cumhurbaşkanlığı kararna- melennın ıkı turudur Eğer bır cumhurbaş- kanlığı kararnamesıne başbakan ve butun bakanlar katılmışlarsa Bakanlar Kurulu ka- ran, başbakanla yalnız ılgılı bakan veya ba- kanlar katılmışlarsa muşterek kararname adını alırlar Bu sebeple Bakanlar Kurulu kararı şekhnde olsun, muşterek kararname şeklınde olsun butun kararlann hukukı var- lık kazanabılmelerı ıçın yurutmenın bu ıkı kanaduıın, anayasanın cumhurbaşkanı ıçıh koyduğu ıstısnalar dışında, karara katılma- lan anayasal bır zorunluluktur Bu sebep- le, cumhurbaşkanımn, Bakanlar Kurulu ve- ya muşterek kararnamelere katılması, ba- zılarının soyledığı veya yazdığı gıbı, anaya- sanın 104'uncu maddesının "kararnaroeieri ımzalamak" hukmune dayanmaz, nıtekım ne 1924 ne de 1961 anayasalannda böyle bır hukum olmadığı halde Bakanlar Kurulu ka- rarnamelerı de muşte r ek kararnameler (2) de, ancak, cumhurbaşkanının katılması Ue hukukı varlık kazanıyorlardı Nıtekım 1961 Anayasası'mn yururlukte olduğu donemde Ord Prof Dr Onar, v— ; — — " Mesela cumhurbaşkanının ımzalamadı- Idarenin devamllllğl ğı bır tuzuk veya taymı ve değıştınlmesı cumhurbaşkanının kararnamesıne bağlı olan bır devlet ajanının taymı veya değıştı- nlmesı hakkındakı kararname cumhurbaş- kanı tarafından ımza edılmedığı takdırde tayın veya değıştırme tasarrufu varlık ka- zanamaz Cumhurbaşkanı bu yoldan huku- met ve ıdare uzerınde etkı yapabıhr ve yu- rutme organının başkanı sıfatıyla yetkı ve kudretını gostermış olur," demekte ıdı Cumhurbaşkanının sıyası sorumluluğu- nun bulunmaması, cezaı sorumluluğunun da sınırh olması, belkı ortaya bazı sıyası so- gelıştınlmesı görev ve yetkılerı ıle tamam- lanmaktadır (3) Bır başka yazımda belırttığım gıbı, Dev- let Denetleme Kurulu hakkındakı 2443 sa- yılı kanun ıle bunu değıştıren 16 Ocak 1990 tanh ve 406 sayılı kanun hukmunde karar- nameden sonra "...1982 Armasası'nın par- lamenter sistemi... Tamamen değıs(mekte) başkanlık sistemine donuşmekte veya 1982 Anayasası'nın 'gızlı mantığı' geregi çok guçlu ve yurutme ve idareye hfikim bir cum- borbaşkanljğı sistemi (anmpıianmış oimak- tadır." Sonuç olarak ve kısaca, anayasanın uy- gulanmasını ve devlet organlarının duzenlı ve uyumlu çalışmasını gozetme, ıdarenın hukuka uygunluğunu, duzenlı ve venmlı bır şekılde yurutulmesını ve gelıştu-ılmesını de- netleme gorev ve yetkısıyle donatılmış bır cumhurbaşkanı elbette ve evlevıyetle, Toplu Konut Idaresı Başkanı Bay Oktay Ural'ın bu goreve dort ay once atandığına dıkkatı çekerek partılerle ve polıtıka ıle hıçbır ılgı- sı olmayan bır uzman olduğunu da beyan ederek gorevden alınmasını ve tabıı yenne Bay Yığıt Gulöksuz'un atanmasını huku- ken reddedebılır Burada çok kısa bır şekılde ıkı konuya daha değınmek ıstıyorum 1 Yukanda soyledığım gıbı, Cumhur- başkanı Ozal, artık anayasada tanımlanan cumhurbaşkanı olduğuna göre, "cumhur- başkanının tarafsızlığı" buyuk onem ka- zanmaktadır Cumhurbaşkanının tarafsız- lığı aktıf bır tarafsızlıktır Bu sebeple "ida- renin devamlılığını ve tarafsızuğını" da sağ- lamakla gorevlıdır Başka bu- ıfade ıle cum- hurbaşkanının "partizan idare"ye ızın ver- meme gorevı de vardır Bu sebepledır kı yu- kanda Bay Oktay Ural'ın partılerle ve runlar çıkarır ama bu, hukukı durumu de- polıtıka ıle hıçbır ılgısı olmadığı gerekçesı- ğıştırmez 1982 Anayasasrndaki farklılık Ote yandan beğenılsın beğenılmesın, kı ben beğenmıyorum, 1982 Anayasası'nda cumhurbaşkanının hukukı durumu, 1924 ve 1961 anayasalarından farklı bulunmak- tadır 1982 Anayasası daha oncekılere go- re çok "guçlu" ve "etkılı" bır cumhurbaş- kanı statusu tayın ve tespıt etmış bulunu- yor Hatta denılebılır kı 1982 Anayasası'- nın çok onemlı olduğuna dıkkatı çektım 2 Bu olay bahane edılerek ve cumhur- başkanını bertaraf etmek amacıyla karar- name kavramının yemden tammlanması ça- baları var ANAP ıktıdan zamanında da boyle bır çaba olmuş Burada dıkkatı çek- mek ıstedığım bır anayasa hukukçusunun, "Once bır kanun çıkanlarak anayasada ge- çen kararname tanımına açıklık getinlir. Atamalar kararname kapsamı dışına çıka- nlır..." dıyerek yol gostermış olmasıdır nımladıih cumhurbaşkanı olmak durumun n ı n tanımladığı cumhurbaşkanının yukarı- Cumhurbaşkanlığı kararnamelerının ana- nımladıgı cumhurbaşkanı olmak durumun- d a s o y l e d l ğ l m ı z g l b l ı a n a y a s a d l ş m d a b ı r yasal kaynağı, bu anayasa hukukçusunun da kaldı Kısaca Ozal, Turkıye'de anaya- sada tanımlanan ıkıncı cumhurbaşkanı ol- du İstersenız bunu şoyle de ıfade edebılı- rız Bu durumda artık Cumhurbaşkanı Özal'ın tek dayanağı, tek "guç kaynağı" kışılığı ve 1982 Anayasası 'dır Şımdı 1982 Anayasası'na gore cumhur- başkanlannın Bakanlar Kurulu kararı şek- lınde olsun, muşterek kararname şeklınde olsun ımzalamayı reddedebüıp edemeyece- ğım, başka bır ıfade ıle Bakanlar Kurulunca veya başbakan ve ılgılı bakan tarafından hazırlanmış bır karara katılmak zorunda olup olmadığınj sorabılınz. Bu sorunun cevabı, evvela, 1982 Anaya- sası'nın "yurutme yetkısi ve gorevi" baş- hklı sekızıncı maddesınde aranmahdır Ger- çekten sekızıncı maddeye gore "Yurutme yetkisi ve gorevi, Cumhurbaşkanı ve Ba- kanlar Kurulu tarafından, anayasaya ve ka- nunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getınlir." Buna gore, 1982 Anayasası ıkı "guç kaynağına" da ıhtıyacı bulunmuyor Bu sonuca varmak ıçın, anayasanın 104'uncu maddesını bır kere okuma ve 1924 ve 1961 anayasalan ıle karşılaştırmak ye- terlıdır sanıyorum Evvela, anayasanın 104'uncu maddesının bınncı fıkrası cum- hurbaşkanına Turkıye Cumhunyetı ve Turk mılletımn bırlığını temsıl ve 1924 ve 1961 anayasalarında bulunmayan, anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının duzen- lı ve uyumlu çalışmasını gözetme görevını verdığıne göre, bu görevım yenne getırecek yetkılerı de vermış olmalıdır Çunku kamu hukukunda her görev bır yetkıyı, her yetkı de bır gorevı gerektırır sandığı gıbı, anayasanın 104 maddesı de- ğıl, sekızıncı maddesının, başka bır ıfade ıle ıkı başlı yurutmenın sonucudur Vaktıyle bırının dedığı gıbı "Yok kanun, yap kanun" sıstemı çokert (1) Demırel, ' Bu baskın secımdır Imzalandı ıtnzala nıyor dendı Telaffuz etmek ıstedığım, hangı sebepten olduğunu bıldığım, ancak açıklamak ıstemedığım ba- n nüfuzlarla seçım yapıldı ' dedı Hurrıyet 24 Aralık 1991 (2) 1924 Anayasası'nın 39'uncu maddesıne göre, 'Re ısıcumhunın ısdar edecegı bılcumle mukarrerat başve kıl ve vekılı aıdı larafından ımza olunur 1961 Ana yasası nın 98'ıncı maddesıne göre de cumhurbaska nının butün kararları başbakan ve ılgılı bakanlarca ım zalanır," 1982 Anayasası nın lOS'ıncı maddesıne göre öte yandan cumhurbaşkanının görev ve d e cumhurbaşkanının buıün kararlan, başbakan ve >etkılerı tartışılırken çoğu kez ıhmal edılen ll «'u "akaniarca ımzaiamr (3) Bu ıkı hukum ıle ana>asanın 112 ncı maddesının ' Başbakan, bakanlann göre\ lerının anayasa ve kanun lara uygun olarak yenne eetınlmesını gözetmek ve du zeltıcı önlemlerı almak la yukümludur' hukmıi karşı bır anayasa hükmu de 1982 Anayasası'nın "Devlet Denetleme Kurulu" başlıklı 108'ıncı maddesıdır Buna göre, "İdarenin hukuka uygunluğunun, duzenli ve verimli bır şekılde yurululmesinin ve geliştinime- laştınlınca denılebılır kı 1982 Anayasası nın Cumhur başkanı, yurutme ıçınde Başbakan kadar güçludür STEFANOS YERASİMOS Kültürel Mirasın Korunması Tarıhı ve kulturel değerlerın korunması, kendı başına bır medenıyetler muzesı olan Anadolu ya da on uç yuzyıl boyun- ca ımparatorluk başkentı olmuş Istanbul ıçın başlı başına bır sorundur Eskı eserierı koruma eğılımı, Ronesans'ın Antık Yunan ve Roma ya sahıp çıkmasıyla meydana gelmış, ılk muzeler, ılk kazılar o zaman yapılmıştır Gıderek, Batı nın dunyayı sahıp- lenmesıyle, koruma ılkesı tum eskı medenıyetlerı kapsamına almış ve aynı zamanda kavram genışleyerek, sanat eserı sa- yılan anıt ve eşyaların otesınde, geçmışın tanığı ve evrımın kanıtı olan her şeyı ve bu arada eskı konut ıle yerleşme alan- larını da ıçermıştır Boylece, bu korunmanın ılke koyucusu ve duzenleyıcısı olarak Bat, tum medenıyerlerın son mırasçısı ve ınsanlık soy kutuğunun en uç noktası olarak kendını tanım- layabılmıştır Islam kokenlı toplumlara ve bu arada Turkıye'ye, koruma kavramı Batlılaşma ıle bırlıkte yerleşmıştr Bugun, başka ul- kelerde de gorulduğu gıbı Turkıye'de geleneksel olanı koru- mak çağdaş ve Batı kokenlı bır eğılım onu gunun şartiarına uydurmak ya da tumuyle yenılemek, gelenekçı bır eğılımdır Konya'da veya Ka- GetoneksaliMkinfarivM gettostflıalinegetiriftiMlde kormiantaZrkendtsMbu mekântann mirasç» obrak çtkmasıytakonnabNir. hıre'de sanat tarıhı uzmanlarınca ele alı- nan bır camıde Sel- çuklu ya da Osmanlı dekorasyonu Eyyubı ya da Memluk ışçılığı ayırt edılerek restore edılecek oysa dıncı kesımın elıne geçen bır camıde taş sutun lara yeşıl yağlıboyalar surulup duvardan duvara yeşıl halılar doşenecek yenı beton helalaryapılıp her taraf ftoresan lam- balarla lyıce aydınlanacaktır Burada, bılgı ya da bılgısızlığın otesınde, soz konusu olan, evrımı ıçeren bır tanh anlayışı ıle ınsan eylemlerının belırie- dığı sureç dışında zaman dışı bır tanrı-kul ılışkısı çatşması- dır Bırıncısınde gelenekselı açığa vurmak, humanıst bır ıdeolojının urunudur ıkıncısınde modernızm, dınsel gerek- sınmelerın en lyı koşullarla yenne geürılmesını sağlayan bır altyapıdır Ancak Bat kokenlı koruma eğılımının kendı ıçınde de bır takım çelışkılerı vardır Bırıncısı, tarıhe sahıp olma konusundadır ûzellıkle mıllı devletn geç oluştuğu, ve bıraz da aceleye geldığı ulkelerde hangı tarıhe sahıp cıkma ve hangısını ortbas etme konuları bırer sorun olarak ortaya çıkmıştır örneğın Balkanlar'da Os- manlı yapılarını korumak ıçın her zaman buyuk gayret sarfe- dılmez Turkıye de bazen, Hıtıt, Selçuklu arası donem paran- tez ıçıne alınır ya da yakın tarıhın gayrı Muslım yerleşme alanlarına ve yapılarına bıraz ısteksız bakılır Buna karşı mıllı sorunlarını epeyce hazmetmış olan Baü neredeyse Muslu- manların orada yaptkları camılerle Budıstlerın pagodlannı korumaya alacak bır ıdeolojık oburluk ıçındedır Koruma eğılımının ıkıncı çelışkısı, modernızm kaygısıdır Çoğunluk ıçın Batılılaşmak, gelenekselı yok etmektr Gele- neksel konut alanlannın en çok korunmuş olduğu fazla gelış- memış Anadolu kasabalarında fotoğraf çeken bır meraklı, çoğu zaman, Bızım gecekonduları çekmeye mı geldınız?" tepkısıyle karşılaşır Bu kaygıyı çoğunlukla beledıye yetkılıle- rı ve polıtikacılar da paylaşırlar Bunlar ıçın kule oteller ve otoyollar dururken ahşap evlı tanıtma fotoğrafları basmak neredeyse vatan haınlıgıdır Yabancılara pınl pınl modern bır Turkıye gostermek ısterler ama ne yazık kı onlar, buyuk bır ınatla eskıye dadanır Sonunda, 'Mademkı oyle ıstıyorlar ne yapalım," denır ve eskı, yalnızca turıst ıçın korunur Geleneksel mekânlar turıst gettosu' halıne getınlmekle korunulamaz kendısını bu mekânların mırasçısı olarak go- ren toplumun onlara sahıp çıkmasıyla korunabılır Avrupa kentlerınde, modern mımarının ustalan, genellıkle eskı konaklarda yaşarlar Istanbul da, Beyoğlu'nun, Galata'- nın Fener'ın korunması ıçın çaba gosterenler, çoğunlukla Anadolu yakasının apartmanlarında otururlar Bu gozlem, bızı korumanın dığer sorunlarına goturur Neyı, nasıl ve kımın ıçın korumak^ Prof Dr STEFANOS YERASİMOS Porıs Inv oğretım uyesıdır PERDE ARAUĞEVDAN NadirNadi 4 bası 20 000 lıra(KDV ıçınde) Çagdaş Yaymlan Türkocağı Cad 39-41 Coğaloğlu-tstanbul Ödemetigönderifanez.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle