Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 4 OCAK 1992
BURAŞI
TÜRKtYE
HALLK Ş\HIN
Ödüflerve Fodullar
Yıne odûl mevsımı geldı Yıne basın, sanat ve kultur ha-
yatımızın ç«şıtlı alanlarında odul kazanmışlarla ılgılı haber-
ter ozeflkfe radyo televızyondan uzun lısteler halınde
okunuyor
Hatta bazen lısteler o kadar uzun kı, okunmuyor bıle
Bu dururna bakan bır yabancı, ulkemızın bır öduller cen-
netı olduğu sanrsına kapılabılır Oysa tum odullerı hızla de-
ğersızlestıren bır odul enflasyonudur söz konusu olan Tur-
kıye, gerçelc başarı değeriennı çarpıtan ve toplumu yanlış yon-
lendıren bır odüi furyasına kapılmış gıdıyor
Bundan 30 yıl kadar önce durum hıç böyle değıldı Özel-
lıkle edebıyat dunyamızda Fransa'nın buyuk edebıyat odul-
lerının etKililığıne gıpta eden kımı yazarlarımız Turk edebı-
yatını ancalc ödüllerın kurtaracağını savunurlardı Gerçekten,
dışe dokunur bır edebıyat odulu yoktu o yıllarda
Şımdı ıse o kadar çok edebıyat ödulu var kı, hemen hıçbı-
rı dışın kovuğuna bıle gıtmıyor lyıce marjınalıze olmuş bır-
kaç ıstısna dışında onemlı yazar yetıştırememış edebıyatımı-
zın duru/mı ıse, onca ödule rağmen, ortada
Demek ki, odul vermek yetmıyor
• * *
Psıkolqı bılımının bırmcı ılkesını bılıyorsunuz Bır davranış
ödullend/rıldığınde onun yınelenmest olasılığı artar Eğıtım
ve "terbıye" sureçlerınm ana bıçımlendırıcısı bu ılkedır Ha-
vada perende atan yunus balığına ya da önundekı tabladan
fal çeken güvercıne eylemden hemen sonra balık ya da mı-
sır tanesı verılmesı, odullendırme ılkesının uygulamasıdır Yu-
nus ve guvercın, bır balık ya da mısır tanesı daha almak ıçın
aynı eylemı yınelemek ısteyecektır
Geleneksel olarak cezalandırma ılkesıne daha fazla rağ-
bet etmış olan eğıtım ve ^ ^ _ _ ^ _ _ ^ _ ^ _ ^ _ _ ^ ^ ^ _
kultur dunyamızın son
yıllarda odullere yonel-
mesı temelde doğru-
dur Tabıı, odullendırıle-
cek davranışın ya da kı-
şının lyı seçılmesı koşu-
luyla Yoksa, amacın
tam tersı gerçekleşır
Başarı olçülerı laçka
olur, hıç olmaması ge-
reken şeyler yınelenır
Örneğı, ığneyı kendımıze batırmak kabılınden, yazılı ba-
sından vereyım Bır bakıyorsunuz fılanca kışıye basında ba-
şarı odulu verılmış Oysa herkes bılıyor kı o kışının basın ku-
ralları kıtabında çığnemedığı ılke kalmamıştır Yalan haber
yayınlamış, sansasyonalızmden şaşmamış, ozel yaşamlara
saygı gostermemış, kendısıne yayınlanmamak uzere verılen
bılgıyı kullanmış, haber kaynaklarıyla pazarlık etmış, bırtıkte
çalıştığı ınsanların hakkını yemış Ve bır basın jürısı kalkıp
bu adamı "başarısı nedenıyle" ödüllendırıyor
Bu odulle topluma verılen mesaj nedır? Bu ödulle mesle-
ğe yenı gıren genç gazetecılere verılen ders nedır? Ya, o mes-
leğın temel kurallarını çığnememek ıçın gece gunduz tıtız-
lenen meslektaşlara ne denmektedır?
Yanlış ınsan ve davranışları ödullendırmek, toplumu kötü-
ye ımrendırmektır
• • •
Bır kulturel ortamda ödüllerın başarılı olabılmesı ıçın her
şeyden once odulu koyanların o odulun amacına ınanmala-
rı gerekır Ne yazık kı, bu bır çok durumda doğru değıl Artık
öduller daha çok bır çeşıt halkla ılışkıler etkınlığı olarak gö-
ruluyor
Ödüllerın başarılı olabılmesı ıçın odul alanların da o odu-
je ınanmaları gerekır Oysa artık bakıyorum, ınsanlar bıtpa-
'zarından madalya toplar gıbı odul topluyorlar O madalyanın
kendılerıne yakışıp yakışmadığı umurlarında değıl
Bır odul onemlıyse, sız kazanmasanız da haberdır Oysa
artık gazetelerımız basın odullerıyle ılgılı haberlerı sadece
kendı mensuplan açısından verıyor, dığer gazetelerden odul
kazananların lıstesını vermekten bıle kaçınıyoriar Kazanan-
ların adları yayınlanmayacak kadar onemsız bır ödul, kaza-
nınca övunmeye değmeyecek kadar onemsızdır
Ödul başıbozukluğunun sonucu, fodulların egemenlığıdır'
Bir kültürel ortamda
ödüllerin başanlı
olabilmesi için her şeyden
önce ödülü koyanların o
ödülün amacına inanmaları
gerekir.
NEDIM GURSEL
NÂZIM HİKMET ve
GELENEKSEL
TÜHK YAZINI
"Nazım Hıkmet ın ştırı dunyamn haklıdan dogrudan ve
guzelden yana degışmesı somuruyle eşıtsızttgın ortadan
kalkması ıçın savaşanların onunde yurumuştur hep Turlu
engellemelere yasaklara karşın bugun mılyonlann ag
zında bır umut turkusu Anadolu topragından fışkıran
bereketlı bır kaynaktır Nazım ın sesı Bu sevn Yunus
Ernre yı Pır Sultan ve Karacaoglan ı gunumuze baglayan
çagımızın gerçeklenyle yenıden yoguran bır mtettk taşıdı
gını utusaffcufturumuzuozumleyerek evrensefe ulaştıgı
m soyteyebılınz
— Nedım Gursel
Nazım Httcmet şnnnın kaynaklanna yonelen bu yapıttnda
Ned m Gursei unlu şatnmızm geleneksel Turk edebıyatjy
la kurdugu lışk ler yumagın ncehyor Geleneksel soyle
mın çagc I ve devnmcı b r ş ıre donuşme evrelertnı
ayrıntılanyla ortaya koyuyor
değerli kitaplar yayımlar.
OSMANCIK ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNDEN
1991/121
Davacı Osmancık Yazı Mahallesınden tbrahım Babuççu Vekılı Av
Vecdet Tuncay tarafından davalı tlçemız Cumhunyet Mahallesınden
Sadık Er aleyhıne açılan senet ıptalı ve Mengı tesbıt davasının yapı-
lan açık duruşması sonunda
Osmancık lcra Müdürluğü'nün 1991/775 takıp sayılı dosyasına konu
olan Emre muharrer seneller ıçın davalı Sadık Er'e yemm tekJıfi ya-
pılması davacı tarafından ıstenılmış olmakla ve davalı da araraalara
rağmen bulunamadığından ılanen kendısıne yemın teklıfmın duyu-
rulmasına karar venldığınden
Yiıkanda takıbe konu olan Osmancık tcra Müdürlüğtı'nün 1991/775
takıp sayılı dosyasındakı senetler ıçın davalının duruşmada yanı
10 3 1992 tanhınde hazır bulunması bulunmadığı takdırde davacı ta-
rafm vereceğı yemınden kaçınmış sayılacağı kendısıne ılanen teblığ
olunur 10 12 1991
İLAN
SEFERİHİSAR KADASTRO MAHKEMESİ
1989/233 Esas
1991/192 Karar
Davacı Hüstyın Çoker tarafından davah Bahnye Işık aleyhıne açılan
kadastro tespıtıne ıtıraz davasında,
Seferıhısar Turabıye Mahallesı 184 ada 16 parselın lavalı Bahnye
Işık adına yapdan tespıtının ıptakne mahkememızın 2ı 11 1991 tanh,
1989/233 Esas, 1991/192 Karar sayıh ılamı ıle karar verılmış olup ış
bu ılan davalı Bahnye Işık'a teblığ edılemedığınden teblığ yenne ka-
un olmak üzere davalı Bahnye Işık'a, ölü ıse rrurasçılanna ılanen teblığ
olunur 16121991
HalkSevgisi
Dilerim, hizipleşmeler koalisyonu bozacak çapta bir tehlike
gostermez... Korkuların hiçbiri gerçekleşmez, koalisyon bugunku
dayanışmasını koruyarak yaralı yurdumuza demokratikleşme yolunda
altın yıllar yaşatır.
NECATİ CUMALI
Bır ay ıçınde bıhnçlı bır tutumla yurdun en
onemlı sorunlarını gundeme getırdı yenı huku-
met Guneydoğu, anayasa, YOK, Alevılık, KÎT-
ler, zındana dönen cezaevlen, ışkence, çıftçı borç-
lannın odenmesı, yasak kitaplar vb gıbı temel
sorunların çozumlenmesı ıçın ılk adımlan attı
20 Ekım seçımlennın ustunden ıkı ay geçtı Se-
çım sonucu kurulan koalisyon hukumetının ka-
muoyunda yarattığı ıyımser hava hâlâ sıcaklığı-
nı koruyor, butun yurtta yaygınlaşan bır bahar
havası solunuyor Koalisyon lıderlerının akılcı,
hoşgorulu, olgun kışılıklerı, sevecenlıklerıyle,
partıcılık çekışmelennı bır yana bırakarak yurt
sorunlarına bırlıkte sahıp çıkmaları guven verı-
yor halka, yureklerı ısıtıyor Çok partılı donemın
başlangıcından bu yana hıçbır seçımden sonra
bu kadar uzun surmemıştı yaşanan bahar'
14 Mayıs 1950 seçımlerıne bağlanan umutlar
daha 15 mayıs gunu kırılmıştı Orhan Veli, Yap-
rak dergısının 15 mayıs sayısında, "Yagmurdan
Kaçarken..." başlığı altında karşılar yenı ıktıda-
rı Tek partı yönetımmden kurtulalım derken do-
luya tutulduğumuza değımr Aradan kırk yıl geç-
memış, Meşrutıyet sonrasınm partıcılık kavga-
ları, hızıpleşmelerı, ılkel ıktıdar hırslan, bırbır-
lerını karşılıklı çamura bulayan yaygaraları ıle
hortlamış gıbıdır 1908 sonrasında olduğu gıbı
partı kabadayılarına köşebaşlannda gazetecıler
dövdurulur, kamu gorevlılerı oradan oraya su-
rulurler Aydınların ardına hafıyeler takarak,
adam satın alarak, her mahallede bır mılyoner
yaratarak 27 Mayıs'a vanr o dönem
Kısa sevinçler, düş kınklıkları
1960 kamuoyu, askerı bır darbenın nıtelığını,
varacağı sonuçları nesnelhkle değerlendırebıle-
cek duşunce hazırhğından yoksundur Daha ön-
cekı askerı darbe 1908'de kalmıştı Tam anlamıy-
la asken de değıldı Kadrosunda dönemın sıvıl-
asker aydınlannı toplayan İttihat ve Terakki Par-
tisi adına gerçekleştınlmıştı DP'nın gemı azıya
alan başıbozuk baskısı ardından umutla karşı-
landı Darbeyı gerçekleştıren Mılli Birlik Komi-
tesi'nın duşunce bırhğınden yoksun, kanşık kad-
rosu açıklanıncaya kadar uç gunluk bır omrü ol-
du bu umudun Daha geç anlaşılan en buyuk za-
rarı da orduyu polıtıkanın ıçme çekmesı, bır an-
lamda daha sonra gelen ıkı darbeye önculuk et-
mesı oldu
Altmış sonrası yapılan seçımlenn ardından
toplumumuza duşen hep boyle kısa sevınçler, ça-
buk duyulan duş kırıklıklarıdır Bu kez oyle de-
ğıl
1
Işbaşında, henuz bırıncı ayını yenı doldur-
muş bır hukumet var Ilk adımda aldığı olumlu
not, ıkı başlı olmamaktan kurtularak butunleş-
mış gorunmesı Polıtıka ıle dogrudan ılgılı de-
ğılsenız, hangı bakanlığın hangı partıye verıldı-
ğını dışarıdan bakarak ayıramazsınız
Seçimlerden sonra
Ne beklıyorduk seçimlerden sonra kurulacak
hukumetten9
Daha doğrusu akılcı, gerçekçı bır
yakJaşımla duşunursek ne beklememız gerekıyor-
du9
Çağdaş bır sıvıl anayasa ıle rejımı temellerı-
ne oturtacak bır duzenın sağlanması, hukukun
saygınhğı, halkımız arasında urkutucu bır duzeye
ulasan bölunmelerın gıdenlmesı Bu hukumel
bu ışlevı yenne getırebıleceğını vaat edıyor; da-
hası, umut da verıyor
Bu olumlu ortam ıçınde koalısyonun SHP ka-
nadında partı ıçınden gelen olumsuz seslerı an-
lamak zorlaşıyor Bu sesler gunun havasını ka-
rartmakla da İcalmıyor, aynmında olmadan ulu-
orta karşı çıktıklan genel başkanlannın değen-
nın anlaşılmasına yardımcı oluyorlar Şu son on
yıl ıçınde kendını yenıleyerek olağanustu bır ol-
gunluğa ulaştığı ızlenen Demırel gıbı bır ortak
bulunca, kendısınm de eşdeğerde bır pohtıkacı
olduğunu kanıtlayan Erdal Inonu'ye attıklan taş-
lar ellennde kalıyor Partısı ıçınde İnonu'nun yal-
nızlığını duşunduruyor ızleyenlere. Yonelttıkle-
rı eleştınlere bakıyorsunuz, hıçbır duşunce çekır-
değı taşırrLyor "DYP'mn yedek lastığı oluyoruz,
DYP ıçınde erıyor, kuçuluyoruz, gelecek seçım-
lerde aldığımız bu oyu da alamayız vb..
Ne anlama gelıyor bu söylenenler9
Istedıklen
ne9
DYP ıktıdar olacaksa kendı başının çaresı-
ne kendı baksın, devralacağı borca batık kalıtı
nasıl olsa arıtamaz, kısa yoldan yıpranır, seçe-
nek olarak gelecek seçımlerde bız ıktıdar olunız1
Yanı, bu ulus bır beş yıl daha batarsa batsın, ık-
tıdara getırmedıkçe bızden hayır beklemesın'
Sonra ne olacak9
Batmış bır ıictıdarın kalıtını
devralınca sız duze çıkarabılecek mısınız9
Karşı
partıler sızın gıbı davrandıkça bır beş yıl da sız
batıracaksıruz' Başka brr yorumu var mı bu eleş-
PARİSTEN SELÇUK DEMİREL
Cumhurbaskanının Yetkileri
Cumhurbaşkanrnın tarafsızlığı aktif bir tarafsızlıktır: Bu
sebeple "Idarenin devamlılığını ve tarafsızlığını" da
sağlamakla gorevlidir.
Doç. Dr. PERTEV BİLGEN Idare Hukukçusu
Bılındığı gıbı, 20 Ekım seçımlerınden
sonra cumhurbaşkanının once boşalan be-
ledıye başkanlannın seçımlerının yılda ıkı
kere yapılması hakkındakı kanunu yenıden
göruşulmek uzere TBMM'ye gerı gonder-
mesı, daha sonra da bır atama kararname-
sını ımzalamayı reddetmesı uzerıne, cum-
hurbaşkanının yetküen yenıden tartışılıyor
Kanunun bır daha goruşulmek uzere
TBMM'ye gen gönderılmesı hukukçular ve
DYP Genel Başkanı (1) dışında, sı>ası partı
hderlerı tarafından buyuk bır tepkı ıle kar-
şılanmadı
Atama kararnamesının ımzalanmaması
ıse başından ıtıbaren hem basında hem de
görunuşte başbakandan cıddı tepkıler aldı
Ne kadar uzlaşmacı gorunurse gorunsun,
özellıkle başbakanın tutumu, olayın onu-
muzdekı gunlerde, gıderek, cumhurbaşkan-
Iığı ıle başbakanlık arasında cıddı bır krıze
dönuşeceğı ızlenımını verıyor
Anayasalar ve cumhurbaşkanlan
Cumhurbaşkanının >etkılerı, anayasa>a
göre yurutme organı ıçındekı yerı hakkın-
dakı duşuncelerımı soylemeden once bır
gozlemımı aktarmak ıstıyorum Benım goz-
lemlerıme göre, 1924, 1961 ve 1982 anaya-
salarındakı statulerı ne olursa olsun, Turk-
ıye Cumhurıyetı Cumhurbaşkanları daıma
"guçlu" ve "Bakanlar Kuralu uzerınde
etkılı" cumhurbaşkanı oldular Ataturk ve
İnonu, Kurtuluş Savaşı kahr ımanları, ye-
nı devletın kurucuları ve aynı zamanda tek
partı dönemının partı başkanı olarak sahıp
oldukları otorıte ıle Bayar ve 20 Ekım se-
çımlerıne kadar, Ozal kendılerını o maka-
ma getıren partı ıle "manevı bağlannı" kes-
medıklerı ıçın ve bu bağm ıktıdardakı par-
tı ıçınde sağladığı sıyası otorıte ıle Gursel,
Sunay ve Evren ıse kendılerını devlet baş-
kanlığı ve cumhurbaşkanlığına getıren
"guç" ıle olan sıkı, ıçıçe ve devamlı bağla-
nnın sağladığı otorıte Je "guçlu" ve "etkılı'
bırer cumhurbaşkanı oldular
1961 Anayasası'nın ıstedığı ılk cumhur-
başkanı, sıyası partılerden gelen bır dıren-
me ve bunun sonunda vuku bulan bır uz-
laşmayla seçılen Koruturk'tur Gerçekten
Koruturk, ne Kurtuluş Savaşı kahramanı,
ne bır sıyası partı başkanı ne de kendısını
o makama getıren herhangı bır "guç" ıle
yakın, ıç ıçe ve devamlı ılışkıler ıçınde ıdı
Nıtekım kendısı 1961 Anayasası'nda tanım-
lanan cumhurbaşkanı oldu
Cumhurbaşkanı Ozal ıse 20 Ekım seçım-
lennde ANAP ıktıdan kaybedınce "manevı
bağlannı" koparamadığı bu partı ıktıdar
ortakları arasında da bulunmadığı ıçın hat-
ta belkı bu partı bıle kendısınden bağımsız-
laşmak ıstedığı ıçın, artık anayasanın ta-
başlı yurütme sıstemınj seçmıştır Başba-
kan, Bakanlar Kurulu'nun başkanıdır Yu-
rutme organının başı cumhurbaşkanıdır
Bu sebepledır kı anayasa ve ıdare hukukun- de somutlaşmakta, cumhurbaşkanına ıda-
da, ana kavramlar Bakanlar Kurulu karar-
r e n ı n
hukuka uygunluğunu sağlama, du
zenlı ve verımlı bır şekîlde yurutulmesı ve
smın sağlanması amacıyla, cumhurbaşkan-
lığına baglı olarak kurulan Devlet Denet-
leme Kurulu, cumhurbaşkanının ıstegi uze-
rine, ber lurlu inceleme, araştırma ve de-
netlemeleri yapar."
Anayasanın 104'uncu maddesının soyut
bır ıfade ıle cumhurbaşkanına verdığı ana-
yasanın uygulanmasını ve devlet organla- 4
nrun uyumlu ve duzenlı çalışmasını gözet-
me gorevı anayasanın 108'ıncı maddesın-
tırılenn'' Yureğınde halk sevgısı olanlann, hal-
kın dostu olan polıtıkacının akhndan geçırebi-
leceğı duşunceler mı bunlar1
' Baştakı ıktıdan zora
sokmak, arkadan çelmelemek, yurt sorunlannı
çozmekte yalnız bırakmak polıtıka mıdır9
Da-
ha bunlan soylerken yıprandıklannın aynmın-
da değıller'
1950 seçımlerınden bu yana çok şey değıştı
Turkıye'de. Butun olumsuz koşullara karşın yurt
duzeyınde genış bır ıntellıgentıa oluştu Hangı
ıle, ılçeye gıtsenız yurt sorunlanna, ulke kultüru
ıle edebıyatına sahıp çıkan gençler, aydınlarla
karşılasıyorsunuz Duzenlenen açıkoturumlarda,
gazetelerde çıkan okuyucu mektuplarında ızle-
nen duşunce duzeyı başka bır göstergesı bu ge-
lışmenın
Türkiye'de ne değişti?
1950'lenn, tkincı Meşrutiyet sonrasını andıran
kavgalı dövuşlu, duygusal partıcıhk dönemı geçtı
Hızıpçılık, şunun bunun adamı olmak anla-
yışı öldu Ruştunu kanıtlayan seçmen, tatlı söz-
lerle gagasındakı peynırı duşurecek karga değıl!
Kendını hâlâ boyle goren pohtıkacıyı alaya alı-
yor Önceden venlmış sözle hıçbır partıye bağlı
gormuyor kendını Kımseden velayet, vcsayet,
akıl öğretmesını beklemıyor
12 Eylul, vetolan, değışık yollardan baskıla-
nyla sıyasal partılerm kadrolannı zayıf duşur-
du Solun ıse 1960'tan bu yana artan önemh bır
oy potansıyelı var Sosyal demokratlıkla hıçbır
ılgısı olmayan uyanık kışıler, soldakı helvanın ko-
kusunu aJdılar SHP kadrolannda açılan boşluk-
tlardan yararlanarak onemlı yerler kaptılar.
SHP'nın oy kayıplarının nedenlen arasında, seç-
menın bu gıbı sözde sosyal demokratların ger-
çek kımlıklennı kavraması da var
Beledıyeler ıse SHP'nın kışılıksız bır partı ol-
duğunu kanıtladı SHP beledıyelen, karşıt partı
beledıyelennın paralelınde kaldı Çağdaş beledı-
yecılığın gerektırdığı kultur açığının sırıtmasını
gızleyemedı Uyguladıklan makyajla yönetımlen
altındakı çoğu kentlen rüküşleştırdıler Savurgan-
lıldan, arpalık kadrolan, muteahhıtlerle olan ya-
kınlıkları, halka tepeden bakan başkanlan, sal-
tanatları ıle SHP'dekı erozyonu hızlandırdılar.
Hızıpleşmelen, kışılıksız kımhksız yapısı ıle
SHP'nın gelışmesı, gövdesının bır tur ödem tut-
ması gıbı bır olay olur Aksıne, kuçulerek, urla-
rmı ayıklayarak, dısıplınlı, sağlam bır kadro ıle
yenıden buyume donemıne geçmesı sağlıklı bır
yol olur partı ıçın.
Kurulan koalısyonla ıkı aydır yaşadığımız ba-
har havası daha ne kadar surer, kestıremıyorum.
Hızıpleşmeler koalisyonu bozacak çapta bır teh-
like göstermese de henuz uzaklarda olan bulut-
lar var DYP ıçınde gemlenen çıkar ıhtıraslan pu-
suda yatıyor, ANAP'ta, koalısyonda SHP'nm ye-
rını almak ısteyenlerın DYP'ye göz kırptıklan
gözlenıyor Dılerım bu korkulann hıçbırı gerçek-
leşmez, koalisyon bugunku dayanışmasını koru-
yarak yaralı yurdumuza demokratikleşme yolun-
da altın yıllar yaşatır
namesi veya muşterek kararname kavram
Iarı değıl, cumhurbaşkanlığı kararnamele-
ri kavramıdır
Bakanlar Kurulu karan veya muşterek
kararnameler cumhurbaşkanlığı kararna-
melennın ıkı turudur Eğer bır cumhurbaş-
kanlığı kararnamesıne başbakan ve butun
bakanlar katılmışlarsa Bakanlar Kurulu ka-
ran, başbakanla yalnız ılgılı bakan veya ba-
kanlar katılmışlarsa muşterek kararname
adını alırlar Bu sebeple Bakanlar Kurulu
kararı şekhnde olsun, muşterek kararname
şeklınde olsun butun kararlann hukukı var-
lık kazanabılmelerı ıçın yurutmenın bu ıkı
kanaduıın, anayasanın cumhurbaşkanı ıçıh
koyduğu ıstısnalar dışında, karara katılma-
lan anayasal bır zorunluluktur Bu sebep-
le, cumhurbaşkanımn, Bakanlar Kurulu ve-
ya muşterek kararnamelere katılması, ba-
zılarının soyledığı veya yazdığı gıbı, anaya-
sanın 104'uncu maddesının "kararnaroeieri
ımzalamak" hukmune dayanmaz, nıtekım
ne 1924 ne de 1961 anayasalannda böyle bır
hukum olmadığı halde Bakanlar Kurulu ka-
rarnamelerı de muşte
r
ek kararnameler (2)
de, ancak, cumhurbaşkanının katılması Ue
hukukı varlık kazanıyorlardı
Nıtekım 1961 Anayasası'mn yururlukte
olduğu donemde Ord Prof Dr Onar, v— ; — —
" Mesela cumhurbaşkanının ımzalamadı- Idarenin devamllllğl
ğı bır tuzuk veya taymı ve değıştınlmesı
cumhurbaşkanının kararnamesıne bağlı
olan bır devlet ajanının taymı veya değıştı-
nlmesı hakkındakı kararname cumhurbaş-
kanı tarafından ımza edılmedığı takdırde
tayın veya değıştırme tasarrufu varlık ka-
zanamaz Cumhurbaşkanı bu yoldan huku-
met ve ıdare uzerınde etkı yapabıhr ve yu-
rutme organının başkanı sıfatıyla yetkı ve
kudretını gostermış olur," demekte ıdı
Cumhurbaşkanının sıyası sorumluluğu-
nun bulunmaması, cezaı sorumluluğunun
da sınırh olması, belkı ortaya bazı sıyası so-
gelıştınlmesı görev ve yetkılerı ıle tamam-
lanmaktadır (3)
Bır başka yazımda belırttığım gıbı, Dev-
let Denetleme Kurulu hakkındakı 2443 sa-
yılı kanun ıle bunu değıştıren 16 Ocak 1990
tanh ve 406 sayılı kanun hukmunde karar-
nameden sonra "...1982 Armasası'nın par-
lamenter sistemi... Tamamen değıs(mekte)
başkanlık sistemine donuşmekte veya 1982
Anayasası'nın 'gızlı mantığı' geregi çok
guçlu ve yurutme ve idareye hfikim bir cum-
borbaşkanljğı sistemi (anmpıianmış oimak-
tadır."
Sonuç olarak ve kısaca, anayasanın uy-
gulanmasını ve devlet organlarının duzenlı
ve uyumlu çalışmasını gozetme, ıdarenın
hukuka uygunluğunu, duzenlı ve venmlı bır
şekılde yurutulmesını ve gelıştu-ılmesını de-
netleme gorev ve yetkısıyle donatılmış bır
cumhurbaşkanı elbette ve evlevıyetle, Toplu
Konut Idaresı Başkanı Bay Oktay Ural'ın
bu goreve dort ay once atandığına dıkkatı
çekerek partılerle ve polıtıka ıle hıçbır ılgı-
sı olmayan bır uzman olduğunu da beyan
ederek gorevden alınmasını ve tabıı yenne
Bay Yığıt Gulöksuz'un atanmasını huku-
ken reddedebılır
Burada çok kısa bır şekılde ıkı konuya
daha değınmek ıstıyorum
1 Yukanda soyledığım gıbı, Cumhur-
başkanı Ozal, artık anayasada tanımlanan
cumhurbaşkanı olduğuna göre, "cumhur-
başkanının tarafsızlığı" buyuk onem ka-
zanmaktadır Cumhurbaşkanının tarafsız-
lığı aktıf bır tarafsızlıktır Bu sebeple "ida-
renin devamlılığını ve tarafsızuğını" da sağ-
lamakla gorevlıdır Başka bu- ıfade ıle cum-
hurbaşkanının "partizan idare"ye ızın ver-
meme gorevı de vardır Bu sebepledır kı yu-
kanda Bay Oktay Ural'ın partılerle ve
runlar çıkarır ama bu, hukukı durumu de- polıtıka ıle hıçbır ılgısı olmadığı gerekçesı-
ğıştırmez
1982 Anayasasrndaki farklılık
Ote yandan beğenılsın beğenılmesın, kı
ben beğenmıyorum, 1982 Anayasası'nda
cumhurbaşkanının hukukı durumu, 1924
ve 1961 anayasalarından farklı bulunmak-
tadır 1982 Anayasası daha oncekılere go-
re çok "guçlu" ve "etkılı" bır cumhurbaş-
kanı statusu tayın ve tespıt etmış bulunu-
yor Hatta denılebılır kı 1982 Anayasası'-
nın çok onemlı olduğuna dıkkatı çektım
2 Bu olay bahane edılerek ve cumhur-
başkanını bertaraf etmek amacıyla karar-
name kavramının yemden tammlanması ça-
baları var ANAP ıktıdan zamanında da
boyle bır çaba olmuş Burada dıkkatı çek-
mek ıstedığım bır anayasa hukukçusunun,
"Once bır kanun çıkanlarak anayasada ge-
çen kararname tanımına açıklık getinlir.
Atamalar kararname kapsamı dışına çıka-
nlır..." dıyerek yol gostermış olmasıdır
nımladıih cumhurbaşkanı olmak durumun n ı n
tanımladığı cumhurbaşkanının yukarı- Cumhurbaşkanlığı kararnamelerının ana-
nımladıgı cumhurbaşkanı olmak durumun- d a s o y l e d l ğ l m ı z g l b l ı a n a y a s a d l ş m d a b ı r yasal kaynağı, bu anayasa hukukçusunun
da kaldı Kısaca Ozal, Turkıye'de anaya-
sada tanımlanan ıkıncı cumhurbaşkanı ol-
du İstersenız bunu şoyle de ıfade edebılı-
rız Bu durumda artık Cumhurbaşkanı
Özal'ın tek dayanağı, tek "guç kaynağı"
kışılığı ve 1982 Anayasası 'dır
Şımdı 1982 Anayasası'na gore cumhur-
başkanlannın Bakanlar Kurulu kararı şek-
lınde olsun, muşterek kararname şeklınde
olsun ımzalamayı reddedebüıp edemeyece-
ğım, başka bır ıfade ıle Bakanlar Kurulunca
veya başbakan ve ılgılı bakan tarafından
hazırlanmış bır karara katılmak zorunda
olup olmadığınj sorabılınz.
Bu sorunun cevabı, evvela, 1982 Anaya-
sası'nın "yurutme yetkısi ve gorevi" baş-
hklı sekızıncı maddesınde aranmahdır Ger-
çekten sekızıncı maddeye gore "Yurutme
yetkisi ve gorevi, Cumhurbaşkanı ve Ba-
kanlar Kurulu tarafından, anayasaya ve ka-
nunlara uygun olarak kullanılır ve yerine
getınlir." Buna gore, 1982 Anayasası ıkı
"guç kaynağına" da ıhtıyacı bulunmuyor
Bu sonuca varmak ıçın, anayasanın
104'uncu maddesını bır kere okuma ve 1924
ve 1961 anayasalan ıle karşılaştırmak ye-
terlıdır sanıyorum Evvela, anayasanın
104'uncu maddesının bınncı fıkrası cum-
hurbaşkanına Turkıye Cumhunyetı ve Turk
mılletımn bırlığını temsıl ve 1924 ve 1961
anayasalarında bulunmayan, anayasanın
uygulanmasını, devlet organlarının duzen-
lı ve uyumlu çalışmasını gözetme görevını
verdığıne göre, bu görevım yenne getırecek
yetkılerı de vermış olmalıdır Çunku kamu
hukukunda her görev bır yetkıyı, her yetkı
de bır gorevı gerektırır
sandığı gıbı, anayasanın 104 maddesı de-
ğıl, sekızıncı maddesının, başka bır ıfade
ıle ıkı başlı yurutmenın sonucudur
Vaktıyle bırının dedığı gıbı "Yok kanun,
yap kanun" sıstemı çokert
(1) Demırel, ' Bu baskın secımdır Imzalandı ıtnzala
nıyor dendı Telaffuz etmek ıstedığım, hangı sebepten
olduğunu bıldığım, ancak açıklamak ıstemedığım ba-
n nüfuzlarla seçım yapıldı ' dedı Hurrıyet 24 Aralık
1991
(2) 1924 Anayasası'nın 39'uncu maddesıne göre, 'Re
ısıcumhunın ısdar edecegı bılcumle mukarrerat başve
kıl ve vekılı aıdı larafından ımza olunur 1961 Ana
yasası nın 98'ıncı maddesıne göre de cumhurbaska
nının butün kararları başbakan ve ılgılı bakanlarca ım
zalanır," 1982 Anayasası nın lOS'ıncı maddesıne göre
öte yandan cumhurbaşkanının görev ve d e
cumhurbaşkanının buıün kararlan, başbakan ve
>etkılerı tartışılırken çoğu kez ıhmal edılen ll
«'u
"akaniarca ımzaiamr
(3) Bu ıkı hukum ıle ana>asanın 112 ncı maddesının
' Başbakan, bakanlann göre\ lerının anayasa ve kanun
lara uygun olarak yenne eetınlmesını gözetmek ve du
zeltıcı önlemlerı almak la yukümludur' hukmıi karşı
bır anayasa hükmu de 1982 Anayasası'nın
"Devlet Denetleme Kurulu" başlıklı
108'ıncı maddesıdır Buna göre, "İdarenin
hukuka uygunluğunun, duzenli ve verimli
bır şekılde yurululmesinin ve geliştinime-
laştınlınca denılebılır kı 1982 Anayasası nın Cumhur
başkanı, yurutme ıçınde Başbakan kadar güçludür
STEFANOS YERASİMOS
Kültürel Mirasın Korunması
Tarıhı ve kulturel değerlerın korunması, kendı başına bır
medenıyetler muzesı olan Anadolu ya da on uç yuzyıl boyun-
ca ımparatorluk başkentı olmuş Istanbul ıçın başlı başına bır
sorundur
Eskı eserierı koruma eğılımı, Ronesans'ın Antık Yunan ve
Roma ya sahıp çıkmasıyla meydana gelmış, ılk muzeler, ılk
kazılar o zaman yapılmıştır Gıderek, Batı nın dunyayı sahıp-
lenmesıyle, koruma ılkesı tum eskı medenıyetlerı kapsamına
almış ve aynı zamanda kavram genışleyerek, sanat eserı sa-
yılan anıt ve eşyaların otesınde, geçmışın tanığı ve evrımın
kanıtı olan her şeyı ve bu arada eskı konut ıle yerleşme alan-
larını da ıçermıştır Boylece, bu korunmanın ılke koyucusu ve
duzenleyıcısı olarak Bat, tum medenıyerlerın son mırasçısı
ve ınsanlık soy kutuğunun en uç noktası olarak kendını tanım-
layabılmıştır
Islam kokenlı toplumlara ve bu arada Turkıye'ye, koruma
kavramı Batlılaşma ıle bırlıkte yerleşmıştr Bugun, başka ul-
kelerde de gorulduğu gıbı Turkıye'de geleneksel olanı koru-
mak çağdaş ve Batı kokenlı bır eğılım onu gunun şartiarına
uydurmak ya da tumuyle yenılemek, gelenekçı bır eğılımdır
Konya'da veya Ka-
GetoneksaliMkinfarivM
gettostflıalinegetiriftiMlde
kormiantaZrkendtsMbu
mekântann mirasç» obrak
çtkmasıytakonnabNir.
hıre'de sanat tarıhı
uzmanlarınca ele alı-
nan bır camıde Sel-
çuklu ya da Osmanlı
dekorasyonu Eyyubı
ya da Memluk ışçılığı
ayırt edılerek restore
edılecek oysa dıncı
kesımın elıne geçen
bır camıde taş sutun
lara yeşıl yağlıboyalar surulup duvardan duvara yeşıl halılar
doşenecek yenı beton helalaryapılıp her taraf ftoresan lam-
balarla lyıce aydınlanacaktır
Burada, bılgı ya da bılgısızlığın otesınde, soz konusu olan,
evrımı ıçeren bır tanh anlayışı ıle ınsan eylemlerının belırie-
dığı sureç dışında zaman dışı bır tanrı-kul ılışkısı çatşması-
dır Bırıncısınde gelenekselı açığa vurmak, humanıst bır
ıdeolojının urunudur ıkıncısınde modernızm, dınsel gerek-
sınmelerın en lyı koşullarla yenne geürılmesını sağlayan bır
altyapıdır
Ancak Bat kokenlı koruma eğılımının kendı ıçınde de bır
takım çelışkılerı vardır
Bırıncısı, tarıhe sahıp olma konusundadır ûzellıkle mıllı
devletn geç oluştuğu, ve bıraz da aceleye geldığı ulkelerde
hangı tarıhe sahıp cıkma ve hangısını ortbas etme konuları
bırer sorun olarak ortaya çıkmıştır örneğın Balkanlar'da Os-
manlı yapılarını korumak ıçın her zaman buyuk gayret sarfe-
dılmez Turkıye de bazen, Hıtıt, Selçuklu arası donem paran-
tez ıçıne alınır ya da yakın tarıhın gayrı Muslım yerleşme
alanlarına ve yapılarına bıraz ısteksız bakılır Buna karşı mıllı
sorunlarını epeyce hazmetmış olan Baü neredeyse Muslu-
manların orada yaptkları camılerle Budıstlerın pagodlannı
korumaya alacak bır ıdeolojık oburluk ıçındedır
Koruma eğılımının ıkıncı çelışkısı, modernızm kaygısıdır
Çoğunluk ıçın Batılılaşmak, gelenekselı yok etmektr Gele-
neksel konut alanlannın en çok korunmuş olduğu fazla gelış-
memış Anadolu kasabalarında fotoğraf çeken bır meraklı,
çoğu zaman, Bızım gecekonduları çekmeye mı geldınız?"
tepkısıyle karşılaşır Bu kaygıyı çoğunlukla beledıye yetkılıle-
rı ve polıtikacılar da paylaşırlar Bunlar ıçın kule oteller ve
otoyollar dururken ahşap evlı tanıtma fotoğrafları basmak
neredeyse vatan haınlıgıdır Yabancılara pınl pınl modern bır
Turkıye gostermek ısterler ama ne yazık kı onlar, buyuk bır
ınatla eskıye dadanır Sonunda, 'Mademkı oyle ıstıyorlar ne
yapalım," denır ve eskı, yalnızca turıst ıçın korunur
Geleneksel mekânlar turıst gettosu' halıne getınlmekle
korunulamaz kendısını bu mekânların mırasçısı olarak go-
ren toplumun onlara sahıp çıkmasıyla korunabılır
Avrupa kentlerınde, modern mımarının ustalan, genellıkle
eskı konaklarda yaşarlar Istanbul da, Beyoğlu'nun, Galata'-
nın Fener'ın korunması ıçın çaba gosterenler, çoğunlukla
Anadolu yakasının apartmanlarında otururlar Bu gozlem,
bızı korumanın dığer sorunlarına goturur Neyı, nasıl ve kımın
ıçın korumak^
Prof Dr STEFANOS YERASİMOS Porıs Inv oğretım
uyesıdır
PERDE ARAUĞEVDAN
NadirNadi
4 bası 20 000 lıra(KDV ıçınde)
Çagdaş Yaymlan Türkocağı Cad 39-41 Coğaloğlu-tstanbul
Ödemetigönderifanez.