Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 OCAK 1992 HABERLER CUMHURİYET/5
Adalet Bakanı Oktayyargıda ikinci reform paketini hazırlatıyor
Hızlı adalete ilk achıııYargının iş yükünü azaltıp, davaların kısa sürede
sonuçlandırılmasına yönelik bir çalışma
başlatıldı. Çalışma, halen Türkiye'de her yıl
açılan yaklaşık 7.5 milyon davanın yarı yarıya
azaltılmasım amaçlıyor.
Orman, trafik, çek-senet, bazı vergi suçları, kira
ve kamulaştırma gibi davaların idari
düzenlemelerle çözülmesi, yargının en son
"itiraz kurumu" olması düşünülüyor.
TURAN YILMAZ
ANKARA — Adalet Bakan-
lığı, yargı reform paketinin ikin-
ci onemli ackmı olan "hızlı ada-
let"in sağlanması konusundaki
çalışmalara hız verdi. Yargıcın,
davaya ilişkın belge ve biJgilerin
tumunu topladıktan sonra yar-
gılamaya başlaması düşünülü-
yor. Yargı sürecinde avukatın
daha etkin görev üstlenmesi,
yargılamayı geciktiren bürokra-
tik işlemierin de giderilmesi
amaçlanıyor. Her yıl açılan yak-
lasık 7.5 milyon davanın yargı-
da yarattığı ağır iş yükünün de
azaltılmasına çalışılıyor.
Adalet Bakanı Seyfi Oktay,
Türk yargı sistemini, gelişmiş,
çağdaş Batı ülkelerinin standart-
lanna getirmek amacıyla çalış-
maların tüm hızıyla sürdüğünu
soyledi. Oktay, "hızlı ve adil" bir
yargı düzenini yaşama geçirme-
ye çalıştıklarını, bu amaçla sis-
temin tümüyle gözden geçirildi-
ğini kaydetti. Bakanlık bünye-
sinde oluştunılan komisyonla-
rın, konunun uzmanlarının da
göruşlerini alarak bu çalışmayı
yaptıklarını belirten Oktay, bu
konudaki yasal duzenlemenin
de kısa sürede Meclis gündemi-
ne getirileceğini bildirdi.
Bu çerçevede, öncelikle yargı-
lamayı geciktiren bürokratik iş-
lemierin en aza indirilmesini ve
bu konudaki yazışmaların kısa
sürede gerçekleştirilmesini sag-
layacak yeni duzenlemelere ağır-
lık veriliyor. Ayrıca davaya iliş-
kin belge ve bilgilerin, davanın
görülmesine başlanmadan önce
yargıç tarafından sağlanıp dava-
ya öyle başlanması düşünülüyor.
Böylece, yargılamanın, kimi ba-
sit yazışmalar nedeniyle uzama-
sının da önüne geçilmesi amaç-
lanıyor. Bu arada, avukatlara da
görülen davalarda daha aktif
görev verilmesi tasarlanıyor. Bir-
çok kanıt ve belgenin avukatlar
tarafından da sağlanabilmesine
de böylece olanak tanınmış olu-
nacak.
Cumhuriyet savcılarımn yu-
ruttukleri soruşturmalarda, da-
va açmak için gerekli kanıtları
sağlamalan, ancak dava açılma-
sını gerektirecek guçlü kanıtla-
rı bulmaları halinde dava açma-
lan yönünde bir duzenlemenin
de düşünüldüğü öğrenildi. Bu-
nunla, hem yargıdaki iş yükü-
nün hafifletilmesi hem de güç-
lü kanıtlara dayanılmaksızın açı-
lan davalar nedeniyle, gelişmiş
ülkelere oranla yüksek olan be-
raat kararlarının aşağıya çekil-
mesi amaçlanıyor. Hukukçular,
güçlü kanıtlara dayanılmaksızın
açılan ve sonuçta beraatle so-
nuçlanan davalar nedeniyle bir-
çok insanın, karşılanması müm-
kün olmayan zararlara uğradık-
larını anımsatıyorlar.
Adalet Bakanlığı, her yıl açı-
lan yaklaşık 7.5 milyon davanın
yargıda neden olduğu ağır iş yu-
künun de azaltılması amacıyla
başlattığı çalışmalannı sürdüru-
yor. Uzmanlann da görüşlerine
başvurulan bu çalışma çerçeve-
sinde, kimi idari düzenlemeler-
le yargının üzerinden alınabile-
cek suçların belirlenmesine ça-
lışılıyor. Bu konuda özellikle or-
man, trafik, çek-senet, yazar ka-
sa tutulmasını da kapsayan ba-
zı vergi st'çlan, kira ve kamulaş-
tırma davalarının, yargıya gel-
meksizin çözüme kavuşturulma-
sı üzerinde duruluyor. Bu suç-
larda yargının, verilecek idari
karann hukuka uygunluk dene-
timini yapması düşünülüyor.
Uzmanlar, söz konusu suçla-
ra ilişkin yapılacak bu tür dü-
zenlemelerle, yargının iş yüku-
nün yüzde 50'ye yakın bir oran-
da azalacağını belirtiyorlar.
Ankara Barosu'nca Adalet
reformu konusunda hazırlanan
raporda, Anayasa'nın tümüyle
ele alınıp değiştirilmesi gerekti-
ği belirtilirken, "1982 Anayasası
getirdiği kurumlar ve kurallar-
la çoğulcu demokrasiye ve hu-
kuk değerlerine ters
düşmektedir" denildi.
Ankara Barosu'nun Adalet
Bakanlığı'na sunulan 7 sayfalık
raporu, Başbakan Siileyman
Demirel ile Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Erdal tnö-
nü'ye de gönderildi.
Baro Başkanı Özdemir
Özok'un inzasını taşıyan rapor-
da Ceza Yargüama Usulü ve As-
keri Yargılama Usulü'nün değaş-
tirilmesi gerektiği belirtilerek
özetle şu görüşlere yer verildi:
"Ceza yargılama usuliimüz
19. yüzyü anlayışına dayalı bir
yasadan alınmıştır. Çağdaş yar-
gılama yöntemi yargılama diya-
lektigine dayanmaktadır. Sav,
savunma, yargı üçlemesiade sav-
la savunmayı eşit sayan bu an-
layışın tümüyle yargılama yasa-
sına esas alınması için bazı de-
ğişiklikler yeterli olamaz.
Yeni bir yasa yapılması zorun-
ludur. Ancak uzun ve köklü ça-
lışmayı gerektiren bu diizenleme
yapılıncaya kadar yüriirlükteki
yasada yer alan hazırlık sonış-
turmasının gizliligj esasınm kal-
dınlması ve avukatın soruştur-
manın her aşamasında sanıga
hukuki yardımda bulunabüme-
sinin sağlanması yerinde olacak-
tır."
Seçim yasası
ANAP
Anayasa
Mahkemesi
yolunda
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — ANAP, ara yerel
seçimlerin yılda iki kez yapıl-
masına ilişkin yasanın iptali
için Anayasa Mahkemesi'ne
başvuru hazırlığı yapıyor.
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal tarafından geri çeyrildik-
ten sonra TBMM'de ikinci kez
kabul edilmesi üzerine önceki
gün onaylanarak yürürlüğe gi-
ren yasa, ANAP tarafından
incelemeye alındı. Yasanın ip-
tali için Anayasa Mahkemesi'-
ne başvurma konusunda ha-
zırlık yapılıyor.
ANAP Genel Sekreteri
Mustafa Tasar, yasanın yürür-
lüğe girişi konusunun pazarte-
si günü yapılacak ANAP Baş-
kanlık Divanı'nda görüşülerek
karara bağlanacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı 'nın yasa-
nın iptali için Anayasa Mah-
kemesi'ne başvurup başvur-
mayacağı konusu ise henüz
netlik kazanmadı.
Anayasa Mahkemesi
'Sözlü sınav
yargıç
güvencesiyle
bağdaşmaz'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — Hâkim ve savcı
adayları için mesleğe girişte
yapılan "yazüı sınav"ı kaldı-
rarak bunun yerine "sözlü
sınav" uygulaması getiren ya-
sa hükmünü iptal eden Anaya-
sa Mahkemesi'nin gerekçeli
kararı açıklandı.
Resmi Gazete'de yayımla-
nan gerekçeli kararda, sözlü
sınav uygulamasının adaylann
bu işleme karşı dava hakları-
nı ve yargıç güvencesini orta-
dan kaldırdığı belirtilerek
özetle şöyle denildi:
"Yeni düzenleme ile eskiden
yazılı olarak yapılmakta olan
sınavın sözlüye çevrilmesi,
adaylann bu işleme karşı da-
va haklannı biçim yönünden
degilse de fülen ortadan kal-
dınnaktadır. Nesnelliği husu-
sunda görev verebilecek ve
adaylann yalnız biçimsd degil,
fülen de yargısal haklannı kul-
lanmalanna olanak saglaya-
cak bir yöntem yerine öznel
de^erlendirmelere açık, sözlü
sınavın tek başına sonucu et-
kikmesine irin vermek, anaya-
sanın yargıç ve savcüara aday-
lık döneminden itibaren tanı-
dığı güvence ile bağdaşma-
msktadır. Bu nedenle berkesin
eşit koşullarda yanşmasını
saglayan yazılı sınav yerine,
kusku uyandırabilecek ögeler
taşıyan ve her zaman öznel de-
ğerlendirmeyi birligindc geti-
ren sözlü suıavın yeglenmesi-
ni kamu yaran düşüncesiyle
bagdaştırmak güçtür."
Gerekçeli kararda, yasanın,
KHK çıkarma süresini uzatan
ge;ici 2. maddesinin de
TBMM'nin yetkisinin devri ni-
telğinde görüldüğünden ip-
tal edildiği belirtildi.
2802 sayüı Hâkimler ve Sav-
cılar Kanunu ile 3221 sayılı
Hikim ve Savcı Adayları Eği-
tin Merkezi Kuruluş ve Gö-
reTİeri Hakkında Kanun'da
detişiklik yapılmasına dair ka-
nun hükmünde kararnamenin
kabulü hakkındaki kanunun
iptali için SHP tarafından
Aaayasa Mahkemesi'ne dava
açlmıştı. Anayasa Mahkemesi
d« kanunun 9 ayrı maddesin-
d«ı 7'sinin hakkındaki iptal
isemıni yerinde görmeyerek
rddetmiş, 7. ve geçici 2. mad-
deerini ise anayasaya aykırı
b-Uarak oybirliği ile iptalini,
2< Kasım 1990 tarihinde ka-
rarlastırmıştı.
Yaşlı komünistler, HaydarKutlu ve arkadaşlarına ateş püskürüyor
Eski tüfekler TBKP'yi terk etti
Türkiye'nin en yaşlı
komünistlerinden üçü,
Genel Sekreter Haydar
Kutlu ve 'ekibini'
Marksizmi tasfiye
etmeye çalışmakla
suçlayıp TBKP'den
istifa ettiler.
İç Politika Servisi — Kendı-
lerını "71 vıllık komünist hare-
ketin emektarları" olarak nı-
teleşen 3 kişı Türkiye Bırleşık
Komünist Partisi' (TBKP)
üvelıği vevöneticiliğınden isti-
fa ettıklerını açıkladı Daha
sonra kcndileri gibı "emek-
tar" 20 arkadaşlarıyla birlikte
bir çağrı yayımlayan 3 "eski
tüfek" Sos>alıst Bırlik Par-
tisı'ni (SBP') desteklediklennı
belirtti.
Türki>e'nin en >aşlı komü-
nıstlennden Mehmet Bozışık.
Rasih Nuri İleri ve Şahabettin
Bakırsan. TBKP Genel Sekre-
teri Havdar Kutlu ve yakın
çevresıni suçlayarak TBKP'-
den istifa ettiklerıni ve SBP'yı
desteklediklerini belirttiler.
'•Sosyalizm mücadelesinde
emektar olunup emekli olun-
mayacağı bilinci ile" hareket
ettiklerini söyleven üç yaşlı
komünist, Kuılu \e "ekibini".
Türkı\e'de "Marksizmi ideo-
lojik ve örgütsel olarak
'çözme'ye çalışmak" ile suçla-
dı. Bozışık, İlen \e Bakırsan
suçlamalarını şöyle ayrıntı-
iandırdı:
"Önce yenileme örtûsü altın-
da TBKP Kongre Tezlerı" ile
Marksist teoriyi temelden red-
derme girişimini başlatmışlar-
dı. Sonra tezlen" TBKP Kong-
TBKP Genel Sekreteri Haydar Kutlu ve "ekibini" suçlayarak partiden istifa eden (soldan sağa) Rasih Nuri İleri, Mehmet Bozışık
ve Şahabettin Bakırsan, tüm komünist, Marksist ve sosyalistleri SBP'ye çagınyortar. (Fotoğraf: MEHMET DEMİRKAYA)
resi'nde onaylatarak Marksiz-
min Komünist Partisi eliyle
reddini sağlamak istemişlerdi.
Bu arada TBKP'nin katılmaya
hazırlandığı SBP'nin Marksist
olma\an bir 'değişim partisi'
olarak kurulmasını sağlamak
için çalışmışlardı.
Üç eski tüfek, SBP'nin,
TBKP Kongre Tezleri'ni onayla-
mayıp, kendisini "Marksist-
lerin Birlik Partisi" olarak
tanımlamasıyla "çözme girişi-
minin ideolojik ve örgütsel ola-
rak amacına ulaşmasını önledi-
ğini" ıddıa ettı.
Kutlu \e arkadaşlannın
TBKP'yi "SBP'nin bir eleştiri
forumu" halıne getirdiğını
vurgulayan üç eski tüfek, avnı
kişilen TBKP'nin son kaİan
kımı politık ve maddı olanak-
larını "sağlıklı olmayan bir
doğrultuda kullanmaya yöne-
lik bir \akıf kurma girişimi"
\ ürüımekle suçladı.
Bozışık, İleri \e Bakırsan
açıklamalarını şö\le tamam-
ladılar: "Görevimizin, jşçi sını-
fımızın, emekçi halkımızın
demokratik ve sos>alist gelece-
ği için komünizmin vüce ideal-
lerinin dün\ada ve Türkiye'de
yaşama geçmesi için mücadele
olduğunun bilincindeyiz. Bu
görevimizi TBKP kongre ka-
rarları gereği Türk »e Kürt
Marksistlerinin birlik partisi
olan SBP'de yerine getirmeye
deyam edeceğiz."
Öte yandan. Bozışık. İleri
ve Bakırsan. kendilerinı
emektar komünist ve sosvalist
olarak nitele\en20arkadaşla-
n>la birlikte kaleme aldıkîan
açıklamayla "Marksistleri, ko-
münistlcri, sosyalistleri sosya-
lizm mücadelesinde SBP'yi
desteklemeye" çağırdılar.
Çağrıyı imzalayan 23 kişi-
nın adları yaş sıralamasına
göre şöyle: Mehmet Bozışık,
Cemal Hakkı Selek. Kadri Ço-
kuğurlu, tdris Erdinç, Fadıl
Barkan, Mecit Bilge, Rasih
Nuri İleri, Şahabettin Bakır-
san, Hüsamettin Dinç, Ahmet
Bilge, Bilal Sen, Sıdıka Su, Av-
ni Memetoğlu, Muhittin Ba-
kırsan, Sabahattin Dikmen,
Nihat Tunalı, Şükrü Ünal,
Mustafa Karayol, Cemal Ki-
ra!, Halil Oyman, Ali Eriş,
HaUlÇelen.
Demirağ-Yurdatapan çifti, 11 yıl sonra geldikleri Türkiye'ye doyamadılar
'Memleketin kedüeri bile farkh'TURAN YILMAZ
ANKARA — Minik, kapka-
ra kedi yavrusu tüm şirinliği ile
çevresinden ayrılmıyor. önce,
çizmelerinin bağcıklannı kemi-
rip bacaklarına sürtünüyor.
Sonra işi ilerletiyor. Kucağına
tırmanıp, kazağım çekiştirmeye
başlıyor. Bununla da yetinmi-
yor. Bir yün yumağı ile oynu-
yormuşçasma, boynundaki kol-
yeye yöneliyor. Minik patileriy-
le, art arda fiskeler indiriyor...
11 yıl aradan sonra memleket
özlemi gideren Melike Demirag,
bir yandan kedi yavrusu ile mü-
cadele ediyor, bir yandan da so-
rulanmızı yanıtlamaya çalışı-
yor:
"Memleketin kedileri bile
farklı. Şu şirinliğe, şu sıcaklığa
bakın. Alinanya'da, çağırsan
gelmezler."
Melike Demirağ-Şanar Yur-
datapan çifti, İstanbul'dan son-
raki durakları Ankara'da, Mu-
zaffer Ohan Erdost'un sahibi ol-
duğu İlhan Ilhan Kitabevi'nde,
memleket izlenimlerini aktarı-
yorlar. Erdost'un sokakta bu-
lup yanında getirdiği minik ke-
di de şirinliği ile katılıyor söy-
leşiye.
İlk sonımuz haliyle "tstan-
bul'da olmak var şimdi, anası-
m satayım" şarkısıyla, hüzün-
lü bir öyküyü anlatan Demi-
rağ'a oluyor. "tstanbul'da ol-
mak nasıl bir şey?"
"Çok güzel" diye başlıyor.
Sonra kalabalıktan, hiç boş yer
kalmamasından, çıldırtıcı tra-
fıkten yakınıyor. Ortaköy'de
balık-ekînek yemenin keyfinden
söz ediyor. Bütün bunlar bir
araya getirildiğinde, "sevinç"
ile "hayal kınklığı" içeren izle-
nimler seziliyor. Sonra bağlıyor
sözü:
"tstanbul'da da olduk, ana-
sını satayım..."
Yurdatapan, tum yazılıp çizı-
lenin, anlatılanın aksine, olduk-
ça kibar davranan taksi şoför-
11 yıl sonra Alman pasaportuvla Turkiye'ye dönen Melike Demirag, Şanar Yurdatapan çifti, 'büyuk
bir iç rahatlığı>la' ama 'memlekellerine doyamadan" 8 ocakta Almanya'ya dönüyorlar. Geri gel-
mek için her fırsatı değerlendireceklerini söyluyorlar. (Fotoğraf: RIZA EZER)
lerine takılmış kalmış. Bir de
üzerine şarkılar yazılan "ma-
gandalar"a rastlayamamaya.
Yurdatapan, İstanbul'u bı-
raktıkları gibi bulamamaktan
yakınıyor. Son İstanbul silüeti-
ne ilişkin örneklemesi ise şöyle:
"Güzel, nadide bir halıyı dü-
şünün. Siz, tüylerini tıraş edi-
yorsunuz ve üzerine belki de si-
ze para kazandıracak, ama o
güzelliği ka> beden bir şeyler di-
kiyorsunuz. Bunu nasıl yapabi-
lir misiniz?"
Bir gozlemi de bu kadar ha-
rap olan kentin insanlannın, ay-
nı oranda harap olmaması. "İn-
sanlar, her seye her şeye karşın,
yine de konıyabilmişler kendi-
lerini" diyor.
Ankara'yı ise daha düzenli,
daha guzel bulmuşlar. Hatta,
Avrupa'nın bazı kentleri ile kı-
yaslayacak kadar da temiz.
"Herhalde. o şarkınızı, Anka-
ra ve İstanbul gözlemlerinizden
sonra yazmış olsaydınız, sanı-
rım olmak istediğiniz yer degi-
şirdi" diyoruz, ama onlar, in-
sanları kıracak polemiklere gir-
mek istemediklerini belirterek,
soruyu geçiştiriyorlar. Sonra ek-
liyorlar:
"Burada olmak bizi çok mut.-
lu etti..."
Sonra geçmişe dönüyoruz.
İlk yurtdışına çıkış günlerine.
Her ikisi de ellerini kollannı sal-
layarak çıkmışlar. Dönüp dön-
meme kararı daha sonra alın-
mış. Kalmaya karar vermişler.
Ama hiç de kolay olmamış. De-
mirağ, •'Benim tecrübem de
var. Ülkemden uzak, uzun sü-
re kalamazdım. Yurtdışına çık-
tığımda, donüş biraz uzadığın-
da, iki gözüm iki çeşme hemen
dönerdim" diyor.
Dönmeme kararı vermelerine
karşın, uzun sure bavullarını da
öyle çok fazla açmamışlar. Her
an dönmeye hazır bir bekleyiş
olmuş. Yurdatapan'ın deyişiyle,
"Kök salmamaya özen göster-
mişler." Önce, arkadaş evlerın-
de misafirlikler sonra iki odalı
bir catı katı dairesi. Turkiye'den
gelen olumsuz haberler üzerine
olmuş kök salma, ama o da ya-
vaş yavaş.
Önceleri ekonomik sıkıntı da
çekilmiş. Ama uğraşı alanlan,
bu dönemi kısa sürede atlatma-
lanna neden olmuş. Ancak ora-
daki diğer politik göçmenlerin
durumlan için a>-nı şeyi söyle-
yemiyorlar. "Çok yoksulluk,
çok acı çeken insanlar tanıdık,
gördük" diyorlar. Demirag,
"Paris'te kapıcıhk yapan bir
doktor gördük" diyor. Sonra
ekliyor:
"Kapıcüığı küçümsediğinden
değil. ama onca emekle yetişti-
rilmiş bir doktorun kapıcıhk
yapmak zorunda kalması..."
11 yıl kaldıklan anımsatılın-
ca da hiç bu kadar uzayacağını
tahmin etmediklerini ifiraf edi-
yorlar.
"Yurda kesin donüş yönün-
de alınmış bir karar var mı?"
Demirag, "hayır" diyor. Bu
konuda, öncelikle, yurtdışına
çıktıklarında 1 yaşında, şimdi
ise 12 yaşında olan kızları Zey-
nep'in durumu onlar için önem
taşıyor. Almanya'da büyüyen,
o ülkede eğitim gören kızlarını,
ahştığı çevreden koparmak iste-
miyorlar. Ama "Bir ayağımız
artık Türkiye'de olacak" diyor-
lar. Çok sık gidip gelecekîerini,
tatilleri artık başka ülkeler ye-
rine Türkiye'de geçireceklerini
söyluyorlar.
"Ya ileriye dönuk proje-
ler..."
Işte, o konuda çok ciddi dü-
şünceleri var her ikisinin de, De-
mirağ, Türkiye'de konser ver-
mek istiyor. Ama bu ilk "mer-
haba"nın, çok iyi hazırlanmış
bir organizasyon olması gerek-
tiğini söylüyor. Bu bahar, İstan-
bul ya da Ankara'da konser
verme düşüncesi ağır basıyor.
Yakın arkadaşı Sezen Aksu ile
nerelerde konser verilebileceği-
ni de ayrıntıh bir biçimde ko-
nuşmuş zaten. Sonra "Güzel bir
12 Eylül fümi " bir de TV'de
program yapmak istiyor. İlk,
seçim öncesi yayın yapan
SHP'nin Mega 10'u ile ekrana
çıkmışlar. Şimdi, TRT'den do-
laylı bir öneri geimiş. Ancak
parçalannın denetimden geçme-
si koşulu getirilmiş. Demirag,
böyle bir denetime kesinlikle
"hayır" diyor. Onun için geliş-
meleri beküyorlar.
Yurdatapan da "müzik"
olan mesleğini sürdürmek isti-
yor. Özgün eserler üretmek,
film müzikleri yapmak...
Son olarak, 8 ocakta Alman-
ya'ya döneceklerini anımsata-
rak, "Nasıl duygularla
aynlacaksınız" sorusunu yönel-
tiyoruz. Yurdatapan, "Büyük
bir iç rahatlığı ile" diyor. Demi-
rag, ekliyor:
"Ama doyamadan. Hiçbir
zaman da doyamayız."
Demirag, önümüzdeki aylar-
da Ankara'da yapılacak film
şenliği için yeniden gelebilecek-
lerini söylüyor.
BAŞKENTTEN
AHMET TAN
Anayasa Şıklığı
Demirel'e soru:
"Cumhurbaşkanı, sizce koalisyona ortak mı olmak isti-
yor?"
Yanıt:
"Onu ne sen sor ne ben söyleyeyim. Her şeyi söyletme-
yin canım. Uyumu muhafazaya çalışıyoruz."
Demirel, uyumu muhafazaya çalışıyor. Öyle ki Özal'ın
"TRTde yanıt hakkı" istemesini bile hoş karşılıyor:
"Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında yanıt hakkı mı
olurmuş canım... Bir o çıkar, bir biz çıkarız..."
Sonunu biz getirelim:
"Gül gibi geçinir gideriz."
Ama öyle anlaşılıyor ki "ekran paylaşma" daveti bile
Cumhurbaşkanı'nı yumuşatmaya, gül gibi geçinmeye yet-
miyor.
Dün Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kaya Toperi ile konuş-
tuk. "TRTnin, Başbakan'ın programından dolayı Cumhur-
başkanı'na yanıt hakkı doğduğuna karar verdiğini" söyle-
dik.
Toperi, "yanıt hakkı"mn pek önemli olmadığını, bura-
da önemli olan unsurun TRT'deki saldırılara karşı Cum-
hurbaşkanı'nın savunmasız kaldığını belirtti.
"Cumhurbaşkanı, sizce koalisyona ortak mı olmak
istiyor" sorusunu bu kez telefonda Erdal inönü'ye yönelt-
tik.
İnönü güldü, "Bu konuda ben, dilerseniz, parti başkanı
sıfatımla konuşayım" dedi.
İnönü, "görev, yetki ve sorumluluk" konusunda Cumhur-
başkanı'na bir titizlik örneği sunmak istiyordu herhalde...
SHP lideri, koalis-
yon ortağı yetkileri is-
teyen Cumhurbaşka-
nı'nın tutumunu, "es-
ki alışkanlığı" diye ni-
teledi. İnönü'ye göre
"Cumhurbaşkanı'nın
muhalefet gibi dav-
ranmasına da gerek
yoktu. Hükümetin kar-
şısında muhalefet
partileri zaten vardı."
Demirel de, İnönü
de koalisyona başka
"ortak" istemiyor.
Özal'ın, "Bana danışılsın, bilgi verilsin" ısran, açıkça ik-
tidardan pay isteme anlamına geliyor.
Zaten Cumhurbaşkanı bunu açıkça ilan ediyor:
"Anayasaya göre Cumhurbaşkanı yürütmenin birparça-
sıdır. Ayrıca devletin başıdır. Devletin bütünlüğünü temsil
eder. Attığı imzaların sembolik olduğu iddia edilemez."
Cumhurbaşkanı, hükümetle arasındaki "sıkıntı"n\n üze-
rine gidiyor. "Kuvvetler ayrılığı"nda kendisine bir yer gös-
terilmesini istiyor. Demirel'i, sertleştirmeye yöneltir gibi bir
havası var.
Örneğın Demirel'e sormadan ve o tarihte Ankara'da
olup olmadığını belirlemeden 8 ocak çarşamba günü
programına "Çankaya'da Başbakan'ı kabul randevusu"
koyduruyor. Bunu da "bir memuru" aracılığıyla Başbakarv
lık'a bildiriyor. Bunda hafiften bir sıkıntıyı tırmandırma ko-
kusu var.
Nitekim Demirel, dün bu kokuyu alarak gazetecilere şu
açıklamayı yaptı:
"Bir 'görüşme' programı yazıp bunu ilgililere tebliğ et-
mek yanlış. Bir defa konuşsalar, iş daha kolay olurdu. Bir
kâğıt yazıp şu saatte 'Başbakan ile görüşecektir' yazmak
şık olmadı."
Özal'ın, gerçek Baba'nın değişmediğinı kamuoyuna
göstermek ister gibi bir amacı var.
Demirel bunu açıkça hissediyor.
"Koalisyona Cumhurbaşkanı ortak mı olmak istiyor" so-
rusuna, "Onu ne sen sor ne ben söyleyeyim. Her şeyi söy~
letmeyin canım, uyumu muhafaza etmek istiyoruz" demesi
bu yüzden... Kendisini zor frenlediği öylesine belirgin ki...
Demirel, Cumhurbaşkanı'ndan "şıklık" istiyor.
Hem de anayasa şıklığı...
Demirel'in isteğini Özal'ın yerine getirmesi kolay değil.
Çünkü herkes biliyor ki Cumhurbaşkanımız rahat giyim-
den yanadır ve giyimde kafasına göre takılır.
Demirel, uyumu
muhafazaya çalışıyor. Öyle
ki Özal'ın "TRT'de yanıt
hakkı" istemesini bile hoş
karşılıyor:
"Cumhurbaşkanı ile
Başbakan arasında yanıt
hakkı mı olurmuş nanım...
Bir o çıkar, bir biz
çıkarız..."
'TMMOB'nin açıklaması'
• ANKARA (AA) - Türk Mühendıs ve MımarOdaları
Bırliği'nin. ülkede tırmanma eğilimi gösteren terör hareketleri
ile Güneydoğu'da yaşanan olayları kaygıyla ızlediği bıldirildı.
TMMOB'den dün yapılan yazılı açıklamada. hükümetin
>akıngeçmişte\aşananolumsuzluklandışla\an.
demokratikleşmeyi temel alan bir anlayış doğrultusundaki
programının kamuoyudesteği sağladığı belirtilerek. özetle
şöyle denildi. "Hükümet, ortaya koyduğu programını
uvgulamadaki kararhlığını zedeleyecek, antidemokratık
> önelişlere zorlayacak, demokrasi karşıtı güçleri
> üreklendirecek, her türlü etkileşimden uzakta kalmalıdır.
Milletvekillerine para cezası
• ANKARA (ANKA) — Meclis'e devamı ve genel kuruldaki
görüşmelerin "sağlıkh ve huzurlu" geçmesini sağlamak için
milletvekillerüıe "para cezası" sistemi getiriliyor. Özellikle
son terör konusundaki genel görüşme sırasında SHP Grup
Başkanvekili Mahmut Ahnak'ın DYP'li milletvekillerince
kürsüden zorla indirilmesinden sonra TBMM Başkanı
Hüsamettin Cindoruk "para cezası" düşüncesini tartışmaya
açtı. Cindoruk, başkanlık divanı üyelerine ve grup
başkanvekillerine, konuşmaayı kürsüden zorla indirmenin bir
yaptınmı olması gerektiğini, bu şekilde davranan
milletvekillerine ceza getirilmesini istedi.
^Ibplumsal Uzlaşma' paneli
• İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — TÜSES'in 1992
toplantıları kapsamında düzenlenen "Toplumsal Uzlaşma"
konulu panel, bugün İzmir'de yapılacak. Kultür Park eski
belediye meclisi salonunda Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim
üyelerinden Prof. Nuri Bilgin'in yöneteceği panele, eski İzmir
Belediye Başkanı Burhan Ozfatura, SBP'li Zülfü Dicleli ile
sosyaldemokrat kesimden İskender Odabaşı konuşmacı
olarak katılacaklar.
SHP il kongresi
• ZONGULDAK (Cumhuriyet) — SHP'nin bu ay sonu
toplanacak olan olağanustu kurultayı oncesinde Zonguldak
il kongresi yarın yapılacak. Bartın'ın il olmasının ardıdan
yeni kurultay delegelerinin belirlenmesi amacıyla yapılması
kararlaştırılan il kongresi için hazırlıklar surerken adaylar
da destek arayışlarını sürdüruyorlar. Şu anda SHP il
başkanlığına Kamil Papila, Ali Osman Odabaş ve Şerafettin
Turpçu aday. Şerafettin Turpçu, yenilikçilerin adayı olarak
gösterilirken mevcut İl Başkanı Ali Turan Başar ise
adaylığını koymuyor.