25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3-0 Ocak 1992 haberier Cumhuriyet3 EDemirel, işten çıkanlan işçilerin sorununa çözüm bulması için Moğultay 5 ! görevlendirdi Hükümet, yürüyüşte devreye girdîCTUMHURİYET(Ankara/Polaüı)- Başbakan Süleyman Demirel, İzmir Ifcüyükşehir ve üç ilçe belediyesi tarafından işten çıkarıldıklan için 24 gmindür Ankara'ya yürüyen işçilerin sorununa el koydu. Türk-lş Genel Baskanı Şevket Yılmaz'la görüştükten sonra devreye giren Demirel, d d n akşam saat 17.30'da toplanan Bakan- laa- Kurulu'nda Çalışma ve Sosyal Güven- lilt Bakanı Mehmet Moğultay'ı sonına cö- zixm bulması için görevlendirdi. Moğultay, Başbakan Demirel yurtdışma gittiği için ha- lem Polatlı'da bulunan işçilerle Ankara'da görüşecek. 24 günden bu yana eylemlerini surdüren tz^nir Büyükşehir Belediyesi işçileri, Bedediye-lş Sendikası'nın kiıaladığı bir özel ambulans ve Izmir Tabipler Odası'nca gö- re-vlendirilen bir doktor eşliginde günde yaklaşık 20 kilometre yürüyorlar. SHP îzmir Milletvekili Veli Aksoy, dün Polath'da ziyaret ettiği işçilerle bir süre yü- rüdü. tşçilerin işe geri alınması ve hakları- nın verilmesi için mücadele etmenin bütün SHP'lilerin görevi olduğunu vurgulayan Aksoy, şunlan söyledi: "Yürüyen işçiler İş Yasası'nm 17. mad- desine dayanılarak bir SHP'li belediyeden atılmış işçilerdir. SHP'nin programında 17. maddenin kaldırılması da var. İşçiler geri alınsın, bu insanlann çektiği acıya son ve- rilsin. Bu insanlar için 'Geri dönsünler' de- niliyor. Tabii ki geri dönecekler ama, işle- rine kavuşmalan ve haklannı geri almaları gerekiyor. tşçüer için mücadele etmek, başta Sayın Genel Başkan, Sayın Genel Sekreter olmak üzere bütün SHP'lilerin görevidirî' Hak-İş ağıriıyor İşçiler, dün geceyi Hak-lş Konfederasyo- nu'nun girişimiyle Polatlı Kapalı Spor Sa- lonu'nda yerlere serilen güreş minderlerinin üzerinde geçirdiler. İşçilerin Polatlı'daki ye- mek ve diğer harcamaları da Hak-lş tara- fından karşılandı. "İşçiler bizim misafirimiz" diyen Hak-tş Genel Eğitim Sekreteri Salim Uslu, siyasi görüşü ne olursa olsun bütün kesimleri işçilere destek olma- ya çağırdı. Hak-lş Genel Sekreteri ve Hizmet-lş Ge- nel Başkanı Hüseyin Tanrıverdi ile Özgıda- Iş, Özağaç-lş, Orman-lş, Özçelik-lş yöne- ticileri de dün Polatlı'ya geldiler. Belediye-İş Sendikası 2 Nolu Şube Baş- kanı Basri Çavuşoğlu da işçilerin sağlık du- nımlarının bozulmasma karşın kararlı ol- duklarını söyledi. Çavuşoğlu, aralannda özürlü olup koltuk değneğiyle yürüyen işçi de bulunduğunu belirterek şöyle konuştu: "Sayın Çakmur'un söylediği gibi Anka- ra yürüyüşünde bulunan işçiler, şehir terö- risti ve fidyeci değildir. Bu işçilerin Anka- ra'ya yürümelerindeki amaç, 24-25 yıllık iş- çinin bile tazminatsız işten atılmasını ve bu haksızlığı yapan Çakmur'u hükümete şikâ- yet etmektir. Çakmur, 'Yasadışı grev yaptırdı' diye sendikaya dava açtırdı. Mah- keme ise işçilerin zamanında verilmeyen ala- cakları için yaptıkları eylemi yasadışı ola- rak görmedi ve Çakmur'un sendikaya kar- şı açtığı dava reddedildi" İzmirli işçilerin Ankara yürüyüşü 24. gününde tşçininbıyığı buz tuttu, kalbi sıcakDOĞAN AKIN (Polaüı) İşçilerin yüzleri öfkeden kızarmış, sırtlan so- ğuktan donmuş. Saç-sakal birbirine kanşmış. Spor ayakkabı ya da postalını ayağına geçiren düşmüş Ankara yoluna. Terlikle yü- rüyen de var. Nasırın acısı, karı, soğuğu unutturmuş. Günde 20 kilometre yürümüşler. Ankara uzadıkça uzamış. Serap olmuş. Afyon-Uşak arası keyiflerine diyecek yokmuş. Bir yemek fabrikasıyla anlaşmış- lar, kahvaltı dışında günde iki öğün tabldot yiyorlarmış. Köroğlu Beli'nden bu yana tabldot yok. Dayanmışlar peynire, helvaya, ekmeğe, zeytine. tzmir Büyükşehir Belediyesi'ndeki işleri- ne son verilen 356 işçiden 280'inin 7 ocak- ta başlattığı Ankara yürüyüşü tam 24 gün- dür sürüyor. Geceleri otobüslerde, gündüz- ler yollarda -10 dereceye varan soğuk hava- ya karşın 520 kilometre geride kalmış. An- kara 60-70 kilometre ötede. Yaklaştıkça he- yecan artmış, umut artmış. Konakladıklan Polatlı'nın Beylikköprü köyünde söyleşiyoruz. Ali Çelenk 32 yasın- da. İZSU Genel Müdürlüğü'nde işyeri baş temsilcisiymiş. 11 yıldır çalıştığı işine taz- minatsız olarak son verilmiş. Erzurumlu... Erzurum'dan kendisi göç etmiş, "Buradan da kovdular bizi" diyor. Diyeceği bu kadar değil: "Her yerde kendini sosyal demokrat ilan eden, 12 Eylül hukukuna karşı olduğunu, 1982 Anayasası'run anüdemokraük olduğu- nu söyleyen bir belediye başkanı, bizzat o yasaları uygulayarak yıllarca İzmir halkına hizmet veren dürüst arkadaşlarımızı tazmi- natsız işten atmıştır. Kendisini, söylediği sözlerin arkasmda durmaya davet ediyoruz. Eski Başkan Burhan Özfatura döneminde de eylem yaptığımız zaman bize destek ver- meye gelerek, duygulandıncı sözlerle 'Bu ta- kunyacılardan lzmir'i kurtarmamız gerek' diyordu. Kendisini göreve getiren Izmir hal- kı Yüksel Çakmur'dan şikâyetçidir" "Ayaklanmızdan, burnumuzdan, kulak- larımızdan kan geliyor" diyen Çelenk "önemli değil" dedikten sonra ekliyor: "Ankara'da bize tabut hazırlasınlar. Öl- mek var, dönmek yok." Necmi Aksoy, Tatvanh. 30 yaşında gir- diği işini iki yıl sonra kaybetmiş. Beş mil- yon lira civannda da alacağı kalmış. Baş- kan Çakmur'un "terörist, fidyeci" diye söz etmesine çok içerlemiş: "Sosyal demokratlar işçilerden yana ol- madıklannı gösterdiler. öyle ki ANAP dö- neminde iş yasalarını eleştiren bir partinin belediye başkanı, aynı dönemde bizi işten attı, çirkin iftiralarda bulundu. 'Terörist, fidyeci, yeniçeri' dedi. Ancak bu suçlama- lanna hukuki bir dayanak bulamadı. Biz te- rörist falan değiliz. Hiçbir yeri işgal etme- dik, hiçbir yere saldırmadık, hiç kimseye za- rar vermedik. Haklarımızı istiyoruz, o ka- d ; ' Sakarya Nehri Eskişehir yolunda kıvrı- larak Sanyer Barajı'na doğru akıyor. Sakar- ya köprüsü üzerinde yorgun insanlar. Öy- lece suya bakıyorlar, bir de Ankara'ya. Bı- yıkları buğulanmış, boncuk boncuk ıslan- nuş... Yüzleri öfkeden kızarmış işçilerin, sırt- ları soğuktan donmuş... İzmir Belediyesi tarafından işten çıkanlan işçiler, yürümekten nasır tutan a> akla- nnı karlaovarak acılarınıdindirmeye çalışıyor.(Fotoğraf: FARUK ALTINTAŞ) Anayasa Mahkemesi, kadın işçilerin gece çalışmalannı yasaklayan maddeyi eşitliğe aykın buldu Alman kadınları gece de çalışabilecekDtLEK ZAPTÇIOĞLU (BerUn) - Almanya'da kadın işçiler artık gece de çalıştırılabüecek. Anayasa Mahkemesi, İş Kanunu'nun kadın işçilerin gece çalışmasım yasaklayan 100 yıllık maddesinin, ana- yasamn 'eşitlik' ükesine aykırı olduğuna karar verdi. İş Kanunu'nun söz konusu maddesi, Al- manya'da kadınlann genelde saat 20.00 ile 6.00 arasında; vardiya usulü çahşılan işyer- lerinde ise saat 23.00 ile 5.00 arasında ça- lıştırılmasını yasaklıyordu. Yasağa uyma- yan işyerleri beş bin marka kadar para ce- zası ödemek zorundaydı. Anayasa Mahkemesi, bir ekmek ve pas- ta fabrikasmın kadın genel müdürUnün şi- kâyeti üzerine yasanın ilgili maddesini de- ğiştirdi. Müdür, Noel gibi sezonun canlı ol- duğu aylarda kadın işçileri fabrikada 24 sa- at istihdam ettiği için para cezası ödemek zorunda bırakılmıştı. Anayasa Mahkeme- si'nde geçen ekim ayında yapılan ilk otu- rumda Alman Sendikalar Birliği (DGB), kadınlara gece mesaisini yasaklayan mad- deyi savunmuştu. Mahkeme kararınm gerekçesinde, yasa- ğın kadın işçileri yalnız erkeklere karşı de- ğil, gece çalışmaları yasak olmayan kadın memurlara karşı da dezavantajlı duruma düşürdüğü belirtüdi. Kadın işçilerin gece ca- hşamadıklan için iş bulmakta da zorlandı- ğı vurgulanan kararda "Kadınla erkeğe eşitsiz davranılması için hiçbir neden yok, çünkü gece çalışmak bütün insanlar için zararlıdır" denildi. Hukukçular, kadınlann gece çahşması durumunda, gündüz çocuk bakımı ve ev iş- leriyle de uğraştıklan için iki kere zorlana- cağı yolundaki itirazı kabul etmiyor. Hu- kukçuların görüşüne göre kadının gündüz evde, gece işte çahşması geîeneksel rol pay- laşımının bir ürünü ve devlet eliyle değişti- rilmesi mümkün olmayan bir durum. Hu- kukçular, kadınlann gece işe giderken ve- ya eve dönerken can güvenliğinin erkekler- den daha çok tehlikeye girdiği yolundaki iti- razı da benimsemiyorlar. Alman Sendikalar Birliği ve Sosyal De- mokratlar, Anayasa Mahkemesi'nin kara- nnı eleştirerek "gece mesaisinin herkes için zararlı olduğunu, bu nedenle yavaş yavaş kaldırılması gerektiğini" belirttiler. Kadın- lara gece çalışma hakkı vermek yerine ya- sağın genişletilerek çeşitli meslek gruplan- nı kapsayacak şekilde yaygınlaştınlması Sosyal Demokratlann düşüncesine daha uy- gun düşüyor. Yasağın kalkmasına karşı olanlar, "kadınlann gündüz evde, gece iş- te iki kez sömürüleceğine" dikkat çekiyor ve "Bir kadının gece çalışmasının, ancak eşi günduzleri evde çocuk bakıp yemek pi- şirirse bir anlamı olabilir" diyorlar. GÜNUTV NOTLAKI OSMAN ULAGAY Bizi İzlemeye Devam Edin * * nce çocuklara müjde, yeni ya- O yına başlayan Teleon'da çiz- gi filmleri sabah saat 07.00 : den itibaren izleyebilirler. Sa- at 09.00'da Teleon'daki çizgi filmler bi- tince TVTdekiler başlıyor. Öğleden sonra gene bir sürü çizgi film var. Ev hanımları için saadet, TVI'de Nej- det Usta'nın Çerkez çorbası tarifiyle başlıyor, daha sonra keyfinize göre "Ya- lancı Maria"yı, Pembe Dizi'de "Aşkın Dolunayı"nı, "Şahin Tepesi"ni, "Dal- las"ı, "Manuela"yı ya da diğer pembe, beyaz, mor dizileri izleyebilirsiniz. Üşenmedim saydım, dünkü program- da çeşitli kanalarda tam 40 tane dizi yer alıyordu. Show TV de devreye gi- rince 50 diziyi rahatlıkla buluruz herhal- de. Ayrıca çeşitli kanallarda bir sürû yerli-yabancı filmi, komedi ve yarışma programlannı izlemek olanağı var. Bun- lara, yakında gündeme gelebilecegini sandığım "geceyarısı kuşağı"nı da ek- leyin, 24 saati hiç sıkılmadan tamam- layabilirsiniz. Televizyondan biraz vakit ayırıp ara- da bir gazete, dergı falan okumaya fır- sat bulursanız bunların önemli bir bö- lümünün de televizyonda olup bitenin anlatılmasına ayrıldığını göreceksiniz. Falanca dizide rol alan filanca yıkjız as- • •• lında öbür dizide oynayan oğlanın es- ki sevgilisiymiş, ama sonra bozuşmuş- lar, o da başka bir dizideki adamın sev- gilisi olmuş. Falanca ünlü gazeteci fi- lanca televizyona transfer olmuş, trans- fer ücretini de Japon Yeni olarak iste- miş. Falancanın oğluyla filancanın kay- nı ünlü bir gazete patronuyla ortak olarak eski ortaklarına karşı bir televiz- yon şirketi kuruyormuş. Buna çok kızan eski ortakları da eski baldızının Ame- rika'daki hamisiyle birlik olarak bir te- levizyon şirketi daha kuruyormuş. Evet, bu televizyon dünyasında kay- bolup gitmek için fazla bir çaba da ge- rekmiyor. Ah bir de şu yapılması gere- ken işler falan da olmasa ne güzol ge- çip gidecek hayat. Herkes enflasyona menflasyona aldırmadan âdeta farklı bir dünyada avunup gidebilecek. Yanlış anlaşılmasın, televizyonda ka- nal sayısının artmasına, rekabetin yo- ğunlaşmasına, programların çeşitlen- mesine karşı değilim, ama insanların günde 50 diziyle 20 film arasına sıkı- şıp tepe sersemi haline gelmelerinin ve gerçek yaşamdan kopmalarının çok ya- rarlı bir şey olduğunu da pek sanmıyo- rum. Eğitim ve kültür düzeyi belli bir noktaya gelmeden bu tür televizyon ya- yıncılığının yaygınlaşması kime ne ka- dar yarar sağlar? Sormaya değer bir soru herhalde. Medya savaşları Işin diğer cephesinde ise önde ge- len medya gruplarının banka kesimiy- le ve iş âlemiyle iç içe geçmiş ilişkile- rini görüyoruz. Sanırım televizyonu et- kili bir silah gibi görüyorlar, bu alanda rakiplerinin gerisinde kalmamak için çeşitli kombinezonlara giriyorlar. En uz- laşmaz sanılan gruplar ve kişiler bu or- tamda'bakıyorsunuz ortak oluvermiş- ler. Pek çok kimse "sihirli kutu"nun sih- rine iyice inanmış görünüyor. Televiz- yon işinin parasal açından kârlı olma- nın ötesinde toplumu etkileme hatta kontrol etme açısından önemli olduğu görüşüyle yola çıkılıyor anlaşılan. Bü- tün bunlar Türkiye'de yeni bir döneme girildiğini düşündürüyor. Özel televiz- yonlann yaygınlaşmasıyla medya impa- ratorluklannın önemi artar ve mücade- lesi tırmanırken bu gelişmelerin top- lumsal ve siyasal uzantılannı da düşün- mek gerekiyor. ABD'nin banş sancısı Kim ne derse desin televizyon önemli bir araç. Dün sabaha karşı Baş- kan Bush'un yıllık "State ofthe Union" konuşmasını CNN'/ien canlı olarak iz- lerken bunu bir kez daha fark ettim. Başkan Bush, Kongre üyelerinden bir hayli alkış aldı, konuşmasını yer yer esprilerle süslemeye çalıştı, rahat ve kendinden emin olduğu izlenimini ver- meye çabaladı, ama sonuçta yıpran- mış görüntüsünü pek gizleyemedi. Körfez Savaşı döneminin kendinden emin, kararlı başkanı gitmiş, yerine ekonomik sorunlann altında ezilmiş, geleceğinin sallantıda olduğunu hisse- den bir George Bush gelmişti. Başkan Bush konuşmasında ABD'- nin "soğuk savaşın galibi" olduğunu vurguladı ve şimdi dünyada tek süper güç olarak kaldığını belirtti, ama gali- ba Başkan Bush'u zoriayan sorunlann başında ABD'nin de soğuk savaş son- rası bir dünyaya henüz uyum sağlaya- mamış olması geliyordu. Silahlanma harcamalarından büyük miktarda kısın- tı yapılarak bu kaynaklar eğitime, araştırma-geliştirme harcamalarına, altyapı yatırımlarına yönlendirilecekti, ama bütün bunlar galibe bir yeniden yapılanmayı gerektiriyordu. Soğuk sa- vaşa göre örgütlenmiş olan ABD eko- nomisini, ABD sermayesini yeni bir ro- taya oturtmak ve Amerika'yı ekonomik güç olarak da yeniden dünyanın lideri haline getirmek için bir hayli çaba har- camak gerekecekti. "Yenidünya düze- n/"nde sivil amaçlara dönük araştırma- ğeliştirmenin, nitelikli insan gücünün, verimlilik kavramının ve daha dengeli bir gelir dağıhmının önemi öne çıkıyor- du. Bunlar ise Reagan ve Bush yöne- timlerinin yeterince önemsemediği so- runlardı ve Başkan Bush bu nedenle şimdi pek inandırıcı olamıyordu. Eroin kaçakçılapı tutuklandı • Haber Merkezi -Münih Gümrük Müdürlüğü, 6 ocak tarihinde Avusturya ile Almanya arasmdaki Bad-Reichenhall Gümrüğü'nde bir Türkün üzerinde 12.5 kilo eroinle yakalandığını bildirdi. Trafik kazaları: 5 ölü • Haber Merkezi -Silivri Değirmenköy LeverTesisleri önünde aşın hız yüzünden meydana gelen kazada Ayhan Bakkaloğlu (43) öldü. Antalya-Serik arasında >olcu taşımacılığı yapan Muhterem ÖzmenMn kullandığı midibüsün çarptığı 80 yaşındaki Mustafa Karacan ve Antalya'da Hasan Abacılar, Konya-Beyşehir karayolunda Sıtkı Sökmen, Kayseri Argıncık kavşağında Ahmet Mersincigil meydana geien kazalarda hayatlannı kaybettiler. 25 OCAK 1992 tarihinde toplanan OTOMOBİL-İŞSENDİKASI TEMSİLCİLER KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ "İŞ GÜVENCESİ İLE İLGİLİ ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVEN- LİK BAKANLIĞI'NIN HAZIRLADIĞIYASA TASLAĞI GİRİŞİMİNİ DESTEKLİYORUZ." Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Mehmet MOĞULTAY, İŞ GÜVEN- CESİNİN SAĞLANMASINA YÖNEÜK L»ır yasa taslağı hazırladı. Sayın Ba- kan, keyfi işten çıkarmaların çok sayıda işçiyi güç koşullarda çalışmaya zorladığını belirtti. Hazırladıkları yasa taslağıyla "İş güvencesiyle çalışmaya- na prim değil, çalışana güvence sağlayarak üretime katkısını olumlu yönde etkilemeyi" amaçladıklannı; "Bu düşünce ile bakanhk olarak işçilerimizin ger- çek anlamda iş güvencesini sağlamak, keyfi işten çıkarmaları önlemek üze- re işe iade ve tazminat sistemini getirmek, toplu çıkarmaları izne bağlamak, bu konuda idari ve adli denetim getirmek ve bu güvenceleri sendikal haklar- la bütünleştirmeyi" amaçladıklannı belirtti. Bu yasa taslağıyla 1475 sayılı İş Yasası'nm 13,17 ve 24. maddelerinde de- ğişiklikler öngörülmektedir. Bu yasa taslağının kamuoyuna açıklanmasından sonra başta TÜSİAD ve TİSK olmak üzere Çalışma Bakanı'nın bu girişimini yaylım ateş altına alarak güçlü bir karşı kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar. Yıllardır iş güvencesinin sağlanması, çalışma yasalarının Avrupa'daki de- mokratik ülkeler düzeyine, ILO standartlarına getirilmesi için mücadele ver- miş ve her an keyfi işten attlma baskısıyla karşı karşıya olan metalurji işçilerinin örgütü ÖTDMOBİL-IŞ SENDİKASI'NIN İŞYERİ TEMSİLCİLERİ olarak iş gü- vencesi ile ilgili hazırlanan söz konusu yasa taslağını destekliyor, tüm işçile- ri, sendikaları ve kamuoyunu bu demokratik girişime destek vermeye çağırıyoruz. OTOMOBİL-İŞ SENDİKASI MERKEZ YÜRUTME KURULU VEEAT VE TEŞEKKÜR Ayvalık'ın ilk belediye başkanlarından merhum Mehmet Halit Bey ile Midilli eşrafından merhume Nazire Hanımın kızları; merhum Celal Üster, merhum Remzi Karatal ve Şefika Ipekel'in kardeşleri; Sumru Cömert, Olcay Karacan, merhum Acar Alpay ve Şahin Alpay'ın anneleri; Ozbek Cömert, Ünal Karacan, Ayla Yörükoğlu ve Fatma Alpay'ın kayınvalideleri; merhum Fikret Üster, Halit Karatal ve İpek Naibo^u'nun halalan; Gaye ve Aykut Kazancıgil'in teyzeleri; Yasemin Süner, Ahmet Cömert, Semra Süberoğlu, Ömer Karacan, Sinan Karacan, Sedef Karacan, Ümit Bolak, Cihan Alpay, Elvan Alpay ve Acar Alpay'ın büyükanneleri SABİHA KARAIAL ALPAY 24 ocak günü îstanbul'da vefat etmiş, 26 ocak günü Ayvalık'ta toprağa verilmiştir. Annemizin vefatı dolayısıyla acımızı paylaşan ve ilgisini esirgemeyen tüm akraba ve dostlarımıza candan teşekkür ederiz. AİLESİ DÜYURU Dünya Muzik Üretim tarafından yapılan ve Güney Plak- çılık tarafından dağıtılan "Anadolu Resitali 1" adı altında piyasaya çıkan kaset, eski parçaianmdan devşirilerek ve ara- ya bazı suni alkıslar serpiştirilerek yeni bir konser kasetiy- miş gibi piyasaya sürülmüştür. Soz konusu kasetin benimle hiçbir ilgisi olmayıp, yasal de- ğildir. Dinleyicilerin, bu kasetlere karşı uyanık olmasını di- liyorum. Konuyla ilgili Dünya ve Güney Plakçıhk'a karşı yasal iş- lemlere başlanmıştır. FERHAT TUNÇ ( SİNAN SUNER, 1958-1980, Yükseklerden akan dupduru bir suydu o; engin denizlere ulaşmak için. Suçu, batakhkta debelenen bekçi köpeklerini görememekti. Onu pınltısıyla yaşıyor ve anıyoruz. ANNESİ ve KARDEŞLERİ FİNİŞER VE SİLİNDİR ALÜVACAKTTR 2 adet finişer ile 4 adet tandem, 2 adet pünomatik silindir satın alınacaktır. Teknik şartnameler bedeli mukabilinde şirket adresinden temin edilebilir. Isteklilerin ilgili dokümanları ile birlikte tekliflerini en geç 14.02.1992 tarihir.e kadar şirkete vermeleri rica olunur. Şirketimiz 2886 sayılı kanuna tabi değildir. ADRES: İSFALT A.Ş. Abide-i Hürriyet Parkı Yanı Çağlayan/İSTANBUL TELEFON: 141 50 17 - 140 80 13 132 42 71 — 147 09 52
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle