Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet f
Sahibi: Cumhuriyet Maıbaacılık ve Gazetecilik TOrk Anonirn Şirketi adına
Berin Nadi 0 Murahhas Üye: Emine Uş*Uıgil • Genel Yayın Mudüru:
Hısan Cemal, Yazı Işlerı Müdürü: Ok«y GonensİB # Yan lşleri Mudur
Yanümaları: Salim Alpaslu, Kerem Çâişkaıı, Necdet Dogan, Uıtfıı TIDÇ
Sayfa Düzenı Yönetmenı: Ali Ac«r • Ankara Temsılasv Ahmet Tan
Iç Politika: Mehmet Tczkan Ekonomi: Mer»l Tamer, Kültür: Cdal Üster, lstanbul Haberleri: Muhittin
Sirer, Spor: Abdolkadir Yucehnan, Makaleler: Şahin Alpa>, Duzeltme: Abdullah Yazıcı 0 Koordina-
tör: Ahmet Korulsan # MaJi İşler: Erol Erku! 0 Muhasebe: Bulenr Yener # Bıitçe-Planlama: Se*gi
Osmanbeşeoglu # Reklam: Ayşe Torun 0 Idare: Huseyin Gurer • lşletme: Önder Çetik 9 Bügi-tşlem:
N'ail inal e Personel: Scvgi Bostancıoglu ,
Bauzn ve Yayan. Ctımhunyet Malbucüık w Gazeucflıt TJIŞ. TOrtoagı Cad. 39/41 Cajaloj
34334 tsı PK 240 tjıanbul. Tel: 512 05 05 (20 h.l), Wa 22246, FM: (1) 526 60 72 0 Bamk
AmkMiK 2ıy* GaUlp Mv Inkıiap S. No' 19/4, Tet 133 II 41-47, Ttla 42344, F « (4) 133 05 1
0 Umtr. H Zıya Blv. 1352 S 2/3, Tel: 13 12 30, Tda: 52359. Fu: (51) 19 53 «0 # A4u
İMou Cad 119 S No I Ku 1. Td: 19 37 52 (4 h.c). TO«. 62155, F « : (71) 19 25
TAKVIM: 27 OCAK 1992 Imsak- 5.44 Guneş: 7.12 Öğle: 12.21 Ikindi: 14.57 Akşam: 17.20 Yatsı: 18.43
GüneşDvftamtokaynağı
• AA (İzmir) -Çocuklann
büyüyüp gelişmesi için gerekli olan
kalsiyumu sağlayan D vitamininin en
sağlıklı temin yolu güneş ışınlan.
Çocuklann güneş ışırüanndan
yararlandırdması önerildi. Dokuz
Eylü; Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk
Sağlığı ve Hastaüklan Bölümü
öğretim üyesi Prof. Dr. Nevbahar
Taneli, D vitamininin sütlü yiyecekler
ile Uzüm, incir ve pekmezde bol
miktarda bulunduğunu söyledi. Taneli,
"Ancak besin yoluyla alımı, vucuda az
D vitamini temin ediyor. En sağlıkb D
vitamini güneş işınlarından a'anır"
dedi. D vitamininin ilaç olarak günlük
ihtiyaçtan fazla verildiğine dikkat
çeken Prof. Taneli, "Bu da vücutta
birikmelere neden oluyor. D vitaminin
azı da faziası da çocuklar için
zararhdır. Bu nedenle ilaç yerine
güneşten temini bizim için daha uygun
oluyor" diye konuştu.
Efsane gemiler
• AA (Çanakkale) - Türk savaş
tarihinde önemli rol oynayan savaş
gemilerimizin başarıları film haline
getiriliyor. Boğaziçi Üniversitesi
öğretim üyesi, Tarihçi Prof. M. Kemal
öke'nin araştırıp senaryosunu
hazırladjğı, "Hamidiye", "Aiemdar" ve
"Nusret" mayın gemileri ile ilgili
belgesel filmin çekimleri, TRT adına,
Çanakkale'de gerçek mekânlarda
yapılıyor. Çanakkale Boğazı'na mayın
döşeyerek düşman gemilerinin
batmasına neden olan ve savaşın
kazanılmasında büyük rolü bulunan
Nusret mayın gemisi ile ilgili çekimler
Seddülbahir, Karanlık liman ve
Çimenlik Kalesi'nde gerçekleştiriliyor.
Çevre ve Teknoloji
• UBA (Aokara) -
— Çevre Bakanı
Doğancan Akyürek,
sanayinin çevre
kirlenmesinde önemli
bir paya sahip
olduğunu, ancak tek
etkenin de sanayi
olmadığını söyledi. Bakan Akyürek
"Teknolojiler getirilirken kullanımında
çevre kaynaklanm fazla zorlamayacağı
garanti altına alınmalıdır" dedi.
"Sanayinin çevreyi iyileştinne gücünün
olduğu gibi bozma gücünün de
bulunduğunu" belirten Akyürek,
"sanayi çevrenin kirlenmesinde ve
doğal kaynaklannın tüketilmesinde
önemli bir paya sahip olmakla birlikte
tek etken değüdir. Bu nedenle çevre
politikaları başta sanayi olmak üzere
diğer sektör ve faaliyetleri de
kapsayacak bir bütünlük içinde
belirlenmelidir" dedi.
Dragoıfa yıkım karan
Anamur Belediyesi'yle Maliye ve
Gümrük Bakanlığı arasındaki
yazışmaların ardından sahilde yer alan
Dragon turistik tesislerinin yıkılması
kararlaştınldı. Içel Valisi Muharrem
Göktayoğlu imzasıyla Anamur
Kaymakamlığı'na gönderilen yazıda,
Dragon'un işletmecisi Veysel Kıhç'ın,
"Yıkım işlemi mayıs 1992'ye kadar
durdurulsun" şeklindeki talebinin
görüşüldüğü belirtildi. ValiJik
karannda 3621 sayılı Kıyı Kanunu'na
göre denize neredeyse sıfir noktadaki
tesisin yıkılmasımn zorunlu olduğu
vurgulandı. Işletmeci Kılıç'ın itirazının
yasai yıkım kararım engellemeyeceği,
Içel Valiliği'nin emrinin önümüzdeki
haftalar içinde Anamur Belediyesi'nce
gerçekleştirilmesi bekleniyor.
Asansöredikkat
• AA (İzmir) -MakineveElektrik
Mühendisleri Odalan İzmir şubeleri
tarafından Bornova'da yapılan bir
araştırma sonucunda asansörlerin can
güvenliği ile doğrudan ilgili
bölümlerinde önemli aksaklıklara
rastlandı.
Uludağ'ın sorunlan...
• AA (Btırsa) -Kış sezonu boyunca
35 kilometrelik Uludağyolujandarma
ve bölge trafik ekipleri tarafından
ortaklaşa denetlenecek ve zincirsiz
araççıkışına izin verilmeyecek. Bursa
Valisi Murat Hamzaoğludağdaki
kayak pistlerinde güvenlik ve
kurîarma ekrpleri oluşturulacağını
ekjplerin organizasyonunun
GÜMTOB. Milli ParklarMüdürlüğü
ve Kayak Öğretmenleri Derneği
tarafından yapılacağını söyledi.
Nikel alerji yapıyor
• AA (Frankfurt) - Bıleşıminde
nıkelıçeren maddelercıltteçeşitli
alerjilere neden oluyor. Almanya'da
yayımlanan "Arzte Praxis" adlı tıp
dergısinde yer alan haberde günlük
hayatta kullanılan pek çok eşyada
nikel bulunuyor. Bunlar arasında kot
pantolon duğmeleri, bayanların
kullandığı sus eşyalarının büyük bir
bölümü ve pek çok ev ve mutfak eşyası
yeralıyor. Hassascıltli insanlann
bileşiminde nikel buJunan eşyalar
karşısında tedbirli olmaları öneriliyor.
Yılda 3 bin estetik göğüs operasyonunun yapıldığı îtalya'da 'tek duvarlı' protez silikon kullanılmayacak
İtalyan göğüslerine silikon yasağı
NİLGÜN CERRAHOĞLU (Roma) - ABD'den sonra İtalya'da
da silikonlu göğüs, geniş ölçüde tarihe kanşıyor. İtalyan Sağlık
Bakanlığı'nın imzaladığı bir kararnameye göre plastik ve estetik
cerrahide kullanılan iki tip silikondan biri yasaklandı.
Yasaklanan silikonun, hâlâ çok zorun-
lu durumlarda kullanımına devam edilen
diğer silikon tipine göre göğse yerleştiri-
len protezin içinden daha kolayca çıkıp
vücuda yayıldığı iddia ediliyor.
Sağlık Bakanlığı'nın aynca önümüz-
deki üç ay içinde konunun etraflıca etüt
edilmesi için özel bir komisyon kurduğu
bildiriliyor. Söz konusu komisyonun, si-
likon ameliyatlan için gereken normlan
belirlemesi bekleniyor.
JtaJyan sağlık makamlan iki tip silikon
arasında aynm yapıyor. Bunlardan bi-
rincisi, en yaygın olarak kullanılan basit
silikon tıpi "tek duvarlı" olarak anılan
balon gibi bir kapsülden oluşabiliyor ya
da balonun içi iki ayn kısımdan meydana
geliyor. Piyasadan çekilen silikon pro-
tezlerin içi "fızyolojik solüsyon'" denen
su ve tuz gibi maddelerle dolduruluyor.
Protezin dışı ise ya poliüretandan ya da
silikondan meydana geliyor. Bu tip pro-
tezde silikonun vücuda sızma tehlıkesi-
nin büyük olduğu düşünülüyor. Kullanı-
mı devam eden protez göğüslerin ise içi
silıkonla dolduruluyor; protezin dış kıs-
mında da "fızyolojik solüsyon" bulunu-
yor. Ya da göğüs, "polivinilpirolidon"-
adlı bir maddeyle şişiriliyor.
Bu karan sırf bir "tedbir" olarak al-
dıklannı açıklayan İtalyan sağlık ma-
kamlan, silikonlu olup da vücudunda
herhangi şüpheli bir belirti görülmeyen
kadınlann göğüslerindeki protezleri al-
dırmalan ıçın herhangi bir neden olmadı-
ğını açıklıyorlar.
Italya'nın bir numaralı ünlü kanser uz-
manı Profesör Umberto Veronesi, zaten
silikonlu göğsün kanser yaptığı hipotezi-
ni tumden reddediyor.
Estetik cerrahlar, bakanhğın bu karan
karşısında gerçekte ikıye bölünmüş du-
rumda. Bazı hekimler karan "kaçınılmaz
bir tedbir" oiarak görürken diğerleri, as-
kıya alınan operasyonlan ve "gereksiz
panik'' nedeniyle tepki gösteriyorlar.
örneğin Romalı plastik cerrahlardan
Marco Gasparotti, "bakanhğın izin ver-
diği silikon tipiyie ameliyat yapamayaca-
ğını" söylüyor ve ekliyor: "Kullanımına
yeşil ışık yakılan protezler hastada fiziki
ve estetik rahatsızlık yaratan komplikas-
yonJara yol açıyor. Bu tip protezlerde si-
likonun yerleştirildiği kapsülün büzül-
mesi olayına sık sık rastlayabiliyoruz.
Sorun, çoğu kez ikinci ameliyata gerek
kalmadan çözülebiliyor. Ama ben, bana
estetik gerekçelerle gelen bir kadına böy-
le problemli protezi takmayı sakıncalı
buluyorum. Bu protez ancak meme kan-
seri nedeniyle göğsü alınan hastalarda
kullanılabilir. Çünkü du durumda hasta,
çıkabilecek komplikasyonlann tamirine
daha gönüllü katlanır."
Milano Tümör Enstitüsü hekimleri ise
İtalyan Sağlık Bakanlığı'nın karannı
yersiz buluyorlar. Enstitü tarafından ya
pılan açıklamada, "Henüz silikona atfe-
dilen hastalıklann gerçek nedeninin sili-
kon olup olmadığı konusunda yeterlı
bilimsel delil yok" deniliyor. Silikona
ilişkın olarak sözü edilen çeşitli hastalık-
lann, protezli hastalarda protezsiz hasta-
lara nazaran daha sık görüldüğüne dair
en ufak bir delil olmadığına işaret eden
Milano enstitüsü, bu durumda bakanlık
karannı "şaşkmlıkla karşıladığım" bildi-
riyor ve silikonlu göğüsler üzerinde bir
güncelleşme kursu başlattığını açıklıyor.
Francesca Dellera, Sabrina Salarno,
Alba Parietti gibi ünlü İtalyan vamplan-
nın yanı sıra bugün 300.000 İtalyan kadı-
nın silikonlu olduğu bildiriliyor. Yılda
yaklaşık 3000 "estetik göğüs" operasyo-
nu yapılan İtalya'da, müdahalelerin yüz-
de 75'i sırf estetik gerekçeden kaynakla-
nıyor. Geri kalan yüzde 25'i ise meme
kanseri yüzünden bir ya da iki göğsünü
birden yitiren kadınlar oluşturuyor.
Sesi ve fıziği ile sanat yaşamımıza bomba gibi düştü. Şimdi bombalı saldınlann, uyduruk haberlerin hedefi oldu
Akrep Nalan'ı zehirli sözler üzüyorMETtN HAKYERİ - Üç yıl önce-
sine kadar Pangaltı Paella Res-
taurant'ta Akrep Nalan namıyla
İstanbul'un gece âlemine girdi-
ğinde henüz adı bilinmiyordu.
130 kiloluk şişmanhğı da... 12
Eylül öncesi eylemlerde basının
'Akrep Nalan' diye sunduğu genç
kızla yakınlığının derecesi de...
Bacayı saran bir yangın gibi in -
fial yaratıp âlemin malumu o-
lunca sırları da aydınlanıverdi.
130 kiloluk şişman bir şarkıcıydı o, ka-
dındı, gece kulüplerinde söylüyordu, sesi
çok güzeldi, MLSPB'li "Akrep' ile uzak
yakın ilişkisı yoktu. Herkes Akrep'e koş-
tu. Onu, o ana kadar dinlememiş olanla-
ra şaşırtıcı ve ayıplayıcı nazarlarla bakıl-
dı. Oyle böyle değildi, Akrep her şeyiyle
herkesin dilinde bir ünlü şarkıcı oluverdi.
Hnla yfiksaMI
Akrep amk sıradan ve mazbut sayıla-
bilecek Paella'yı da terk etti. Duble rakı-
nın; içinden çıİctığı şişesinden iki üç katı
fazla fiyatla satıldığı lüks barlann, gece
kulüplerinin şarkıası oldu.
Basın, haben bir kez daha atlamamıştı.
Arada birçıkan Nalan'h haberlerin sayı-
sı fena halde arttı. Her şeyi fethedildi: Evi
de. işi de. bedeni ve geçmişi de...
Akrep Nalan artık dillerde pahalı dük-
kânlann solisti, soşyete şarkıası olarak
anılmaya başladı. Üç beş kuruşla bir dö-
nem, defteri kebir içine gömüldüğü mu-
hasebecilik yıllanndan, Siyasal Bilgiler
Fakültesi'ndeki öğrenciliğinden, ilericili-
ğinden de bahsolundu.
Sosyete şarkıcısı beklemedıği, tahmin
etmediği bir dünyanın içine biraz da ar-
kadan itilmişti. İyi de olmuştu. Artık cid-
di denecek bir paranın sarnbiydi Nalan.
Ama canı da sıkılmıştı, huzuru da kaç-
mıştı. Halka şarkı söylemedi.
Hem apansızın sahip olduğu para, hem
'sosyete şarkıcısı' namı, tadını kaçırmıştı.
Halk konseri vermek düşü işte böyle düş-
tü içine. "12 yıldır gece kulüplerinde söy-
lüyorum. Hep gece yansından sonra
sahneye çıktım ve sarhoş insanlara şarkı
söyledim. Bu nedenle hep halka, içkisiz
insanlara şarkı söylemek istedim" dedi.
Söyledi de.
Bostancı Kültür Merkezi'ndeki bir
sirk çadınnda üst üste üç konser verdi.
Yer gök yıkılmadı; uğruna ağlayanlar,
çığlıklar atarak göğsüne yumruklar vu-
ranlar, sahneye fırlayıp eline eteğine ka-
pananlar olmadı.
Ama "İçkisiz insanlara şarkı söylemek
ne güzelmiş" dedi Nalan.
Zaten çok fazla halk da değildi konsere
gelenler. Gece kulüplerinden o aşina mü-
davimleri bu kez içkisiz ve erken bir vakit
gelmişlerdi onu dinlemeye.
Akrep Nalan hiç ilgisiz kalmadı. Tatlı
tatsız her vesileyle adından söz ettirdi.
Mesela sosyete kulüplerinden çıkıp
"kamulaştığı", halka indiği konserleri de
SİYASALLISANATÇI - Akrep Nalan, Siyasal Bügiler'densanatdünyasına uzanan bir sanatçı. Şarküan ve sesi ile sanki gizemli bir gûzelliğin peşinde koşuyor.
haber oldu gazetelerde. "Halk konsenn-
de erkek avı" başlığı atıldı. Konseri, er-
kek bu:mak için verdiği anlatıldı. Bir
kaza sonucu (üzenne basarak) trajik bir
şekilde ölümüne neden olduğu köpeği
Bahtiyar'ı sırf şişman olduğu için öldür-
düğü yazıldı.
" YeşiUerin, radikallerin, ağzı laf yapan
eşcinsellenn" ayağa kalktığından, "süs
köpeğınin küçüklüğüyle, Akrep Nalan'-
ın büyüklüğü çelışkisi üzerinde tepkilerin
yoğunlaştığı" uyduruldu. Sululukla mi-
zah, trajediyle alay birbirine giydirildi.
Nalan yabancısı değildi artık söylenen-
lenn. Onu "safdillilikle" suçlayanlar
haklıydı hatta. Açık yüreklıliğin, sami-
mıyetın kımi kez İcusur da olabilecegini
anl'adı.
Nalan paralandı, evi, arabası, bankada
üç beş kuruşu oldu. Ama dertsiz başına
dert de aldı. Çalıştığı gece kulübünde si-
lahlı silahsız, küfürlü ve fütursuz kavga-
lara tanık oldu.
SannafiMetotaMz
"Gece kulüpleri vvestern filmlerindeki
barlar gibidir. Kavgasız gece olmaz. Ba-
zen çok sevimli sarhoş kavgalan olur.
Hoşlanınm. Kafa atılır, yumruk atılır,
bunlar doğal şeyler. Ama belinde silahla
zorla içeri girmeye çalışıp, engellenince
de silahını çekip ateş etmek olacak iş de-
ğil. Eğlencenin ve sanatın içinde şiddetin,
silahın, ilkelliğin yeri olabilir mi?"
Çok değil, kısa bir süre önce Nalan'ın
dükkânı bombalandı da. Olayı, gazetele-
re telefon açan bir kişi Devrimci-Sol Güç-
ler adına üstlendi. Küfe, bir "burjuva eğ-
lence yeri"ydi ve halka zulmü ve sefaleti reva
görenler böylece uyanlıyordu.
"Ben bunu Devrimci Sol'un yaptığına
inanmıyorum. Çünkü kendisıni göster-
mek için. Küfe'ye gelene kadar bomba
atması gereken o kadar elzem ve önemli
yerler var ki. Küfe, birçok insanın ekmek
yediği yeni bir dükkân. Bir başka gazete-
de de Halkın Kurtuluşu bilmemnesi yazı-
yordu. Eğer öyleyse, sanki kendi kardeş-
lerim benim düİckânıma bomba atmış
gibi geldi bana.
Akrep Nalan geçenlerde Basın Kon-
seyi'ne başvurdu. Haluk Şahin'e dertlen-
di. Hakkında yazılan "9 aydır erkeksiz.
Erkek anyor" haberlerinden söz etti. Şi-
kâyetçi oJdu.
"Köpek katili, hayvan canavan, seks
manyağı" haline getirildiğini söyledi. Bu-
güne kadar şişmanhğıyla ilgili yazılanla-
nn onu çok etkilemediğini, ama ağzın-
dan köpükler çıkan bir erkek manyağı
gibi gösterilmeye çahşılmasının onu yık-
tığım iletti.
"Hakikaten ben erkek anyonım zan-
nediyorlar. Evime abuk sabuk telefonlar
geliyor. Mesela bana mayo ile fotoğraf
çektirmeyi önerdiler. 'Mayo ile poz ver,
kapak yapahm' dediler. 'Aşk hayatınızı
anlatın' dediler. "Cinsel yaşamınız düzen-
li mi' dediler. "Ancak evh' insanlann ya da
genelevde çalışanlann düzenli cinsel ha-
yatlan olur' dedim. Artık gazetecılerden
korkmaya başladım."
Akrep Nalan, ağnmayan başına sardı-
ğı mendille yaşamayı şimdilik öğreneme-
di. Gece trenlerine binmemiş, mızıka
çalmamıştı. Ama yine de vurulmuştu.
Fransız profesör Alain Carpentier, bağış toplayarak Vietnam'da kurduğu hastanede kalp hastası çocuklan tedavi ediyor.
Vietnam'ın kalbinde şefkatle ameliyatHaber Merkezi - Bir Fransız profesör, olanaksızı başardı ve ba-
ğışlardan topladığı paralarla Vietnam'da bir kalp cerrahisi mer-
kezi kurdu. Bu merkezde geçen günlerde 13 yaşındaki bir çocuğa
ilk açık kalp ameliyatı yapıldı.
Le Figaro Magazine dergisi Vietnam'-
da büyük zorluklarla hastane kurmayı,
ekip oluşturmayı ve kalp ameliyatı yap-
mayı başaran Prof. Alain Carpentier ile
konuştu, hastaneyle ilgili bir de röportaj
yayımladı.
Prof. Alain Carpentier dünyaca ünlü
bir kalp cerrahı. Bu işi tamamıyla insani
amaçlarla yapıyor. Daha önce Cezayir'-
de, yine bağışa dayanan bir kalp cerrahi
merkezi kurmuş.
Vietnam'daki ışe nasıl başladığı, dergi-
de şöyle anlatılıyor:
"Öykü çok basit biçimde başladı. Ara-
lık 1988'de, sekiz yıldır Çin Denizi'nde
insanları kurtarma işlemlerini yürüten
Dr. Alain Deloche'un aracılığıyla Ho Şi
Minh City'nin (eski adıyla Saygon) Sağ-
lık Müdürü Dr. Duong Quang Trung,
Prof. Alain Carpentier ile tanışır. Bütün
amacı Carpentier'den Vietnam'da sayı-
lan 500 bini bulduğu hesaplanan kalp
hastası çocuklara verilecek tıbbi bakım-
da kendısıne yardım etmesini istemek-
tir."
Bundan sonrasını Prof. Carpentier'-
den dinleyelım:
"Benim ilgi alanım hem araştırma hem
de tıbbı çok insani amaçlarla uygulamak.
Üstelik tam o sırada Lübnan'da bazı işle-
rimiz vardı. Her şeyden önemlisi de Viet-
nam'da rejimin komünist oluşu durumu
iyice karmaşık hale getiriyordu. Böyle bir
işi başarmak bana olanaksız görünmüş-
tü; reddettim."
Ama Dr. Trung yılmamıştı. Altı ay
sonra Paris'e geri döndü. Ama bu kez ik-
na yöntemi değişikti. Prof. Carpentier'yi
Vietnam'a çağırdı. "Gel de durumu ye-
rinde gör" diyordu. Prof. Carpentier Vi-
etnam'a gitti.
Gitmesıyle birlikte de konuşmacı kür-
süsünde karşısında 400 tane doktor bul-
du. Hepsi mükemmel Fransızca konuşu-
yordu ve bilgiye susamışlardı. Sırasında
ona akla gelmedik cesur sorular soruyor-
lardı. Prof. Carpentier'ye bu yetmişti.
Hemen kabul etti.
Şimdi mesele hastane için yer bulmaya,
hastaneyi kimin inşa edeceğini saptama-
ya, her şeyden önemlisi de para bulmaya
kalıyordu. Prof. Carpentier dünyaca ün-
lü bir cerrahtı. Amerikahlar onu çok iyi
tanıyorlardı.
Amerikan Cerrahlar Koleji, Amerikan
Kardiyoloji Koleji ve Amerikan Cerrah-
lar Dernegi'nin fahri üyesiydi. Ho Şi
Minh kentine gereken 4 milyon dolann
1.5 milyonunu üstlenmeyi kabul etti. Ge-
ri kalanını da Amerikahlar tarafından
finanse edilen Prof. Alain Carpentier
Vakfı üstlendi.
Prof. Carpentier yine anlatmayı sürdü-
rüyor:
"Vietnam'a iki Fransız mimar arka-
daşla döndüm. Bunlar Nicolas Malivel
ve Michel Seraqui'ydi. Yolculuk parala-
nnı da üstelik cepten ödemişlerdi. Viet-
namlı mimar Son Hog Vo'yla harikalar
yarattılar."
Gerçekten de harikalar _yaratılmış. Ör-
neğin ameliyathane. Herhalde dünyada
bir eşi daha yok.Tabanı gri ve pembe
mermerle kaph. AUahtan Vietnam'da
mermer, taştan daha ucuz. Dünyada yer-
leri mermer kaplı tek ameliyathane Prof.
Carpentier'ninki olsa gerek.
İlk aşamada hastanede 500 hastanm
ameliyat edilmesi öngöriilüyor. İkinci yıl
bu sayı 700'e, daha sonra da 1000 hasta-
ya çıkacak.
Hastalardan talep edilen paralar da
komik rakamlar. Bir muayene ücreti 50
sent (yaklaşık 2600 TL.), elektro cekimi
de 1.5 dolar (yaklaşık 7800 TL.). Hasta-
ne, dünyanın dört bir yanından toplanan
bağışlarla ayakta duruyor. Figaro Ma-
gazine'de bağış paralannın Alain Car-
pentier Vakfı ve Saygon Kalp Enstitüsü'-
ne gönderilebileceği de belirtiliyor.
-- lo. _ J &