23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 OCAK1992 HABERLER CUMHURİYET/3 GÜNEŞTEN SAKLANAN KENT — Kış aylarında bile denize girmenin mümkün olduğu Antaha'dan 60 kilometre uzaklıktaki Saklıkent, kayakseverlerin yeni Mekke'si olmaya aday. Antalya'ya giderken kayak takımlannı almayı unutma ANTALYA (Cumburiyet Bürosu) - 'Zıtlıkların uyumu'. Bir turizm firması Anialya içın bu sloganı kullandı. Çünkü kuzey yanm küre kış mevsimine girdiğınde Akdeniz'in turizm kenti Antalya'da güneş banyosu yapmak mümkün. Soğuk ve yağışlı havanın tüm Türkıye'yi etkisine aldığı kış günlerinde Antalya'da kayak yapmak da mümkün. Çünkü Antalya öyle bır kent ki, topraklannda hem yaz hem de kış mevsiminı saklıyor. Kış mevsiminde güneş banyosu mu yapmak istiyorsunuz. İninsahile, istediğiniz her yerde denize girin. Kayak mı yapmak istiyorsunuz çıkın BeydağlarTna. Kent merkezine 60 kilometre uzaklıkta saklı küçük bir kent var. Adı Saklıkent. Kar kalınlığı iki metrenin altına düşmüyor. Hafta sonları, karda kaymak isteyenler soluğu orada alıyor. Bunlardan biri Ergüderailesi, mangallannı. etlerini getirmiş, kar üzerinde piknik yapıyorlar. Fatih Ergüder, altı yaşındaki kızı Suzan'mılk kezkargördüğünüanlatırken, küçük Suzan soğuğa aldırmadan kartopu oynayarak yeni yeni arkadaşlar edıniyor. Ergüder'e göre kar pikniğjnin zorluğu ayakta yemek yemek ve içmek. Dünyastandartlarınauygunka>akpistı, kayak sevdalılan ıle dolup taşıyor. Dokuz yaşındaki Ceylan Konuk, arkadaşı İlke Ercan ıle kayak yapıyor. Beş yıldır kayak yaptığını söyleyen Ceylan Konuk, Beydağları Kayak Yanşmasf nda miniklerde birincı olduğunu anlatıyor. İlke Ercan ıse Saklıkent'te güzel bir kayak tesisınin yapıimasını ıstıyor. Saklıkent'ı dağlan arkasında bırakıp yeniden kente dönüyoruz. Güneş banyosu yapanlann kentine Antalya'da kaldıklan otelin havuz başında güneşlenen Renale ve Rainer Barth çifti "Almanya'da her taraf kar içindeyken biz burada güneşlenebiliyonız. Bu çok güzel bir olay" diye sevinçlerıni dile getiriyorlar. Kendilerine 60 kilometre uzaklıktaki Saklıkent'te kayak yapabileceklerinı söylediğimizde hayretlerini gizleyemeyen Barth çifti, hemen oraya turdüzenlenip düzenlenmediğini soruyor. Barth çiftinin sorusunu Türkiye Seyahat Acentalan Birliği (TÜRSAB) Akdenız Bölgesel Yürütme Kurulu üyesi Abdullah Tekin'e yöneltiyoruz. Tekın, Saklıkent'in turizme tam anlamıyla açılabilmesı içın ilk önce yolunun genişletilmesi veasfaltlanması gerektığini söylüyor "Kış turi/mi açısından çok büyük bir potansiyel y aratabilecek olan Saklıkent'e bugüne kadar gerekli de» let y atırımı yapılmamış olması ü/ücü. Bir an önce alt yapısının tamamlanarak turizmin hizmetine sunulması gerekir." Saklıkent'te 477 villa tipi konut, Iokanta, kayak tesisleri ve 432 adet pansiyon ve 20 yataklı küçuk konaklama tesisi bulunuyor. Antalya Valisi Saffet Ankan Bedük, amaçlannın Saklıkent'i uluslararası kış turizmineaçmak olduğunu belirtiyor. Ilk etapta yolun genişletilerek asfaltlanacağını söyleyen Bedük şöyle konuşuyor: "Burada atıl duran bir yatırım var. L'laşım sorumı hallediidiği zaman hareketli bir turizm merkezi olacak. Buradaki konutları turizm acentelerine ve turistlere kiralamay ı amaçlıy oruz. Saklıkent'i ikinci bir L ludağ yapacağız. Buranın şansı insanların hem'kışı hem de yazı bir arada y aşa> abilmeleri. Düny anın hiçbir yerinde güneş altında kay ak \ apılabilen yer yok. Olimpik ölçülerdeki pisti tam bir kayak merkezi haline getirmek için gerekli çalışmayı yapacağız. Ayrıca bir kayak kulübü kurarak gençleri de kayağa yönelteceğiz." İki önerge TKTıçın taslak enflasyonu ANKARA (AA) — TBMM Başkanı HüsameJtin Cindo- ruk, Istanbul'daki bir grup Üniversite öğretim üyesi tara- fından hazırlanan Radyo ve TV'ye ilişkin yasa taslağını da siyasi parti gruplarına gönderdi. Taslak, Radyo ve TV yayın- lannın düzenlenmesi ile yurti- çine ve yurtdışına yayın yapıl- masının devlet tekelinde olma- sım, televizyon yayınlannın "tlfr tarafından gerçeklçştiril- mesini öngörüyor. Taslağa gö- re, TRT, sahibi olduğu kanal- lardan üçünu kamu veya özel hukuk tüzel kişilerine kirala- maya yetkili olacak. TRT ge- rekli gördüğü takdirde kanal sayısını arttırabilecek ve kira- layabilecek. Kablolu TV yayı- nı yapmak isteyenler, TRTden Lrin almak zorunda olacaklar. TRT uydu aracılığıyla tele- vizyon yayıncüığı yapmak iste- yen kamu ve özel hukuk tüzel kişilerini, yurtiçine veya yurt- dışına yayın yapma izni vere- bilecek. Kapalı devre televiz- yon sistemi kurulması ve işle- tilmesi de yeni oluşturulacak "Ulusal betişim Kurulu"nun vereceği izinle mümkün olacak. Üniversitelerin Ulusal lleti- şün Kurulu'nun izniyle yapa- cakları eğitün amaçlı radyo ve TV yayınlan bu hükümetlerin dışında olacak. Cindoruk, daha önce de bir grup hukukçu tarafından ha- zırlanan özel radyo-TV kurul- masına ilişkin anayasa değişik- liği önerisi ve yasa taslağını da siyasi parti gruplarına iietmişti. Tıirkiye'ye suçlama Parazitli balığı îtalyanlara kim sattı? NtLGÜN CERRAHOĞLU ROMA - İtalya'da para- zıtlı olduğu tespit edilen an- çuez balığının Türk sulann- dan geldiği iddia ediliyor. "La Stampa" gazetesi, Ce- nova yakınlarındaki Rapal- lo kentinde satışa çıkan pa- razitli ançuezin Türk sula- rından geldiği öne sürüldü: Yapılan ilk açıklamalara gö- re çizmenin topuğundaki Bari kenti yakınlanndaki Manfredonia körfezinde av - landığı tespit edilen ançuezin aslında Türk sulanndan gel- diği sanıiıyor. Ortaya atılan bu varsayıma göre Türk su- lannda avlanan balığı, Türk balıkçılan açık denizde İtal- yan balıkçılara teslim edı- yor. Söz konusu balığı italya'da avlanmış gibi Av- rupa Topluluğu sularına sokan İtalyan balıkçılan bu- nu çizmenin çeşitli yerlerin- de satıyor ve yurt dışına ih- raçedıyorlar. Türkiye'den geldiği iddia edüen parazitli balığın insan sağlığı için tehlikeli olduğu ilcn sürülüyor. Hava kirliliğinin arttığı aylarda solunum yolu hastalıklanndan ölümler de artıyor Hava kirli, can bedavaKirliliğin yoğun olduğu aylarda doğan bebeklerin akciğerleri normale göre daha küçük oluyor. Uzmanlar, "Sokağa çıkmayın" uyarısı yapıyor, ama kesin çözüm havayı kirletmemekten geçiyor. HÜRRtYET UYMAZ ~ Kalp ve akciğer hastalan, yaşü ve çocuklar için uyarı: Hava kir- liliği çocuklarda solunum ve do- laşım sistemi hastalıklarma yol açıyor. Ve kirliliğin yoğun oldu- ğu kış aylarında doğan çocuk- ların akciğerleri normale göre 16-18 mililitre daha küçük olu- yor. Istatistikler ise kirliliğin art- tığı aylarda bu hastalıklardan kaynaklanan ölümlerin doruk noktaya ulaştığım gösteriyor. Hava kirliliğinin insan sağlı- ğıru tehdit etmesi, sadece bu- nunla sınırh değil. Egzoz gazla- nndaki atık kurşun da trafiğin yoğun olduğu semtlerde insan- lann kan, beyin ve merkezi si- nir sisteminde birikerek, zehir- lenme ve ruhsal bozukluklara yol açıyor. Uzmanlar, hava kirliliğinin tehlikeli boyutlara ulaştığı gün- lerde, yetkililerin "sokağa çıkmayın" uyansı yapmaJannın bile bu hastalık ve ölümleri bel- li oranda azaltabileceğini söylü- yorlar. Uzmanlar köktenci çö- züm için kirleticilerin kaynağın- da kontrol edilmesi gerektığini vurguluyorlar. Dünyada hava kirliliği ile has- talık ve ölümler arasındaki iliş- kiyi araştıran onlarca çalışma bulunmasına karşın, Türkiye'de bu konuda ciddi ve sürekli araş- tırma verileri bulabihnek ola- naksız. Çünkü bu konuda araş- tırma yapmak, ne yetkililerin ne de sağlıkçılann aklına geliyor. Bugün eldeki birkaç çalışmadan biri Marmara Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı öğretim üyelerine ait. 1990 yılında Izmit Devlet Hastanesi Acil Servisi'ne başvuranlar üzerinde hava kir- liliği ile hastalık ve ölümler ara- smdaki ilişkiyi araşüran Doç.Dr. k l l Son duraktaki son ai't\C ^nkara Gazi Osman Paşa Ilkokulu oğrencileri Emek Mahallesi son durakta, 110 _» V ağaç diktikleri belediye arsasının çevre sakinleri tarafından oto park haline getiril- mesini dün protesto ettiler. Arabalann tahrip etmediği son agaçlan sevgi çemberine alarak bir siıre konıyan ilkokul çocukları çevre sakinlerini Çevre Bakanlıgı'na şikâyet ettiler. (Fotoğraf: AA) Osman Hayran ve arkadaşlan, hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini şöyle açık- lıyorlar: "Havadaki kükürt dioksit du- zeyinin artışına paralel olarak, akciğer hastalıklan ile ölümler artıyor ve bu ölümler gerek sa- yısal, gerekse oransal açıdan ha- vadaki kükürt dioksit dözeyi ar- tışına paralel olarak çogauyor. Atmosferdeki nem oranı arttı- ğında, bu ölümlerin de artMğı gözkniyor. İncelenen 2434 özel ölüm olayında, en sık göriilen ölüm nedeni, kalp yetmezliği. Bu ölümlerin yüzde 52.2'si ise 60 yaşın üzerindeki yaşlılar ile dört yaşın altındaki çocuklarda göz- leniyor. İkinci araştırma 1Ü Tıp Fakültesi Halk Sağlı- ğı Anabilim Dab öğretim üyesi Prof. Dr. Övat Güray ve arka- daşlannın yaptıklan araştırma ise egzoz gazlanndan havaya sa- lman kurşunun kan, idrar ve be- yinde birikerek zehirlenme ve ruhsal bozukluklara yol açtığı- nı ortaya koyuyor. Ekip, 1984 yılında Istanbul- un değişik semtlerinde yaşayan 587 ilkokul öğrencisinin, kan ve idrarlanndaki kurşun miktannı araştu'dı ve öğrencilerin yüzde 45'inin kahve idrarında kurşun bulunduğunu saptadı. Araş- tırma, öğrencilerin yüzde İ1.2'sinde bulunan kurşun mik- tan Amerikan Pediatri Akade- misi'nce künik vaka olarak ka- bul edilen binde 50 mikrogra- mın üzerindeydi. Geri kalan yüzde 7'sinde binde 40 ile 49 arasında, yani tehlike sınınnda yüzde 1.5'inde ise binde 101 ile binde 106 mikrogram gibi çok yüksek düzeyde kurşun bulun- du. Trafik polisleri Aynı uzman grup tarafından 1985 yılında 300 trafik polisi üzerinde yapılan, "trafik kay- naklı kurşun zehirlenmekri" araşönnası ise yoğun kavşaklar- da gorev yapan 39 trafik polisin- de, kandaki kurşun miktarına bağlı olarak, "Çevreye uyum- suzluk, korku, dolaşım sistemi bozukluklan, şüphecilik, iştah- sızük ve halsizlik" gibi belirtile- rin diğer polislere oranla daha belirgin olduğunu gösterdi. Kan- lannda litrede 30-50 mikrogram kurşun ölçülen polislerde, "algı, dikkat, beilek fonksiyonlannda bozukluk", kurşun oranı 50 mikrogramın üzerinde olanlar- da ise "nevrouk kişilik yapısının arttıgı" belirlendi. Uzmanlara göre kurşun zehir- lenmeleri birkaç aşamada seyre- diyor. Hafîf zchirlenmede uyku- suzluk ve iştahsızlıkla kendini beüi eden kurşun, ağır zehirlen- me vakalarda, zihin bozukluk- lan, halüsinasyon, koma ve ölü- me kadar gidiyor. Kurşunun idrarda 1 litrede 0.12, kanda ise 0.07 mikrogramı aşmaması gerekiyor. Kandaki kurşun miktannın 100 miülitre- de 50 mikrogramın üzerine çık- tığı zaman zehirlenme belirtile- rinin ortaya çıkacağun kaydeden uzmanlar, bunlan şöyle sıralı- yorlar: Tüm bastalarda uykuda huzursuzluk, kâbus, halsizlik, kilo kaybı, değişik tat duygusu, bulantı, baş ağnsı, kararsızlık, zihin bulanakhgı, ajitasyon, baş dönmesi, adale agnları ve kramplan. Kurşunsuz benzin Her iki araştırmayı yürüten Prof. Dr. Ömt Güray, özellikle sıkışan trafikte, sürüculerin mo- tor kapatıp çahştırmalan sonu- cu ortama çok fazla kurşun sa- lındığuıı belirtti. Trafığin yoğun olduğu semtlerde özellikle kü- çük çocuklann kurşun kirliliğin- den korunması gerektiğini vur- gulayan Güray, zaman yitirüme- den kurşunsuz benzin uygula- masına geçilmesinin halk sağb- ğı açısından büyük önem taşıdı- ğını ifade etti. Türkiye'de taşıtlarda benzin- lere litre başına 84 gram kurşun katıhyor. 91 oktanlı mavi ben- zinde, bu oran litrede 64 grama duşürülmüş olsa bile, kurşun ve diğer kirleticilerden insanlan korumanın yolu, kurşunsuz benzin üretimine geçüerek, taşıt- lara ek üniteler takılmasından geçiyor. Basın Konseyi Başkanı, basın sektöründeki krizin sorumluluğunu yöneticilere yükledi Eksi. çuvaltlızı gazetecilere batırdı Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, Seyhan Rotary Kulübü'nün düzenlediği toplantıda yaptığı konuşmada gazete yöneticilerini suçladı. Ekşi, "Yönetim kademesinde bulunanlar, çok pahalı ofset baskı sistemlerini getirdiler. Gazeteler, bu makinelerle cicili bicili baskı yaparken içeriğe, okuyucunun beklediği haberciliğe aynı önemi vermediğinden tirajları artmadı" dedi. ADANA (Cumhuriyet Gü- ney İlleri Bürosu) — Basın Konseyi Başkanı ve Hürrıyet Gazetesi Başyazarı Oktay Ek- şi, 1600 gazetecinin işsiz kal- masına yol açan krizin, dün- yanın en gelişmiş baskı siste- mini kullanan basımn içeriğe önem vermemesinden ve dev- letin basımn haber alma öz- gürlüğünü engellemesinden kaynaklandığını söyledı. Seyhan Rotary Kulübü'nce dün düzenlenen toplantıda basımn içınde bulunduğu du- rumu değerlendiren Basın Konseyi Başkanı Ekşi, Türk basınının, cumhuriyet döne- minin en sıkıntılı dönemini yaşadığını vurguladı. Ekşi. "Basımn bu duruma gelmesin- de, gazetelerin başındaki yöne- ticilerin büy ük sorumluf uğu vardır. Onlar, bugüne davctiye çıkardılar" dedi. Ekşi şöyle devam etti: "Türk basını henüz hazır de- ğilken yönetim kademesinde bulunanİar, ABD ve Avrupa ül- kelerinin milyonluk tiraj yapan gazetelerinin almaya bile cesa- ret edemedikleri çok pahalı of- set baskı sistemlerini getirdi- ler. Günde 20 mihon adet gazete basacak kapasitede olan bu makineierde bugün 700 binleri dahi aşmayan baskılar yapılmaktadır. Yani âtıl kapa- site oluşmuş, bu da maliyetlerin artmasına yol açmıştır. Gaze- teler, dünyanın en ileri teknolo- jisine dayalı bu makinelerle cicili bicili baskı yaparken içe- riğe, okuyucunun beklediği haberciliğe aynı önemi verme- diğinden tirajları artmamıştır. 1975 yılında Türkiye'de 2 mil- yon 100 bin olan gazete satışı, altı yılda ancak 3 milyon 280 bine ulaşmıştır. Son yıllarda gazetelerin ilan gelirleri de reel olarak ciddi bir artış gösterme- miştir. Bugün basın sektörün- deki kâr marjı yüzde 1 dolayın- dadır. Bu kâr marjı ile işletme- lerin ekonomik açıdan iyi olmaları beklenemez." Basımn, kamuoyunu ilgi- lendıren en ufak bir haberi bi- le ilgili kamu yöneticisinden almasının neredeyse olanaksız olduğunu anımsatan Ekşi, özellikle yolsuzluk ve usulsüz- lük konulannda yazılanlann, yazılamayanlann yanında "kınntı" düzeyinde kaldığını söyledi. Ekşi, "Her şeyi yaza- mayan bir gazeteyi kim, niçin alsın?" diye sordu. Türk basınının "Tekelleşroe gibi büyük bir tehlike ile karşı karşıya bulunduğunu" da söy- leyen Oktay Ekşi, tekelleşme- ye olanak sağlayan yasalann değiştirilmesi gerektiğini söy- ledi. Ekşi, "Eğer anti-tekel yasası çıkanlmaz ve basında tekelleşme olursa bundan basın da toplum da büyük zarar gö- rür" dedi. GUNUN * NOTLARI OSMAN ULAGAY Vergi Kazanında Fırtına... Prof. Salih Neftçi'nin "ek vergi" önerisinin yol açtığı fırtınayı anımsayınca önümüzdeki günlerde açılması bek- lenen yeni vergi düzenlemeleri paketinin yeni fırtınalar koparması beklenebilır mi acaba diye düşünüyorum. Açıtacak pakette yer alması söz konusu olan ilginç ye- nilikler var. Ancak konu o kadar nazik, vergi kokusuna bile duyarlı olan kesimler o kadar atak ve etkili ki tasar- lanan düzenlemelerin hangilerinin açılacak pakette yer alacağını, hangilerinin son dakikada paket dışı kalacağı- nı kimse bile^iyor galiba. Vergi konusu Türkiye'de ger- çek iktidarın nasıl paylaşıldığını ortaya koyabilecek önemli göstergelerden biri. Vergi paketinde yer alması beklenen önemli yenilikler- den biri, gayri menkulden sağlanan rantların vergilendi- rilmesiyle ilgili. Bazı çok ilginç saptamalar yapılmış. Ör- neğin değişik yerlerde mutena semtlerde 125 dairesi ol- duğu halde vergi mükellefi olmayana bile rastlanmış. Yeni düzenleme, bilgisayar sistemınin yardımıyla bu tür bilgi- lerin toplanmasını ve gayri menkul işlemlerinden rayiç be- del esasına göre vergi alınmasını öngörüyor anladığım kadarıyla. DYP-SHP hükümet programında yer alan "kentsel rantlar, yeni vergi düzenlemeleriyle etkin bir bi- çimde vergilendirilecektir" maddesınin yaşama geçirilme- si yolunda önemli bir adım atılmış olacak bu düzenleme gerçekleşirse. Ek vergi ve servet beyanı yok Gene hükümet programında yer alan "gelir vergisi üni- ter yapıya kavuşturulacaktır" maddesinin de yaşama ge- çirilmesi gündeme geliyor yeni düzenlemelerle. Yani şir- ketlerden alınan kâr payları dahil bütün gelirler birleştiri- lerek beyana tabi olacak. Üst gelır gruplarından alınması düşünülen "ek vergi" gibi "servet beyanı"nın getirilmesi de çeşitli baskı grup- larının etkısiyle düzenlemelerin kapsamından çıkartılmış. Yani servet beyanı gelmiyor. Şirketlere ve bankalara tanınan vergi muafiyetlerinde önemli değişiklikler olacağı anlaşılıyor. Şirketlere tanınan muafiyetlerin gerçekten yatırımı ve öncelikle de üretken yatırımı özendirmesi şartı aranacak. Bankalar ise kamu kâğıtlarından sağladıkları kâr dahil toplam kârları üzerın- den yüzde 23 doiayında bir vergi ödeyecekler, tasarla- nan yeni düzenlemelere göre. Getirilmesi tasarlanan ilginç yenilıklerden biri büyük kentlerde yaşayanların oturdukları semtlere göre bir "kenl vergisi" ödemelerini öngören düzenleme. DYP'nin seçim- ler öncesinde açıkladığı programda da yer alan bu dü- zenlemenin özellikle mutena semtlerde oturanlara ek bir yükümlülük getirmesi söz konusu. Bu düzenlemelerin yani sıra vergi idaresinin mükellef- lerı daha yakından ızleyebılecek şekilde yeniden örgüt- lenmesi ve semtlere kadar ınen küçük birimlere gidilme- si gibi yeniliklerin de yeni düzenlemelerde yer alması bek- leniyor. Bürokratlar kimden yana? Öğrendığıme göre bu sözünü ettiğim yeniliklerin ve bazı diğer düzenlemelerin pakete yerleştırilmesi hiç de kolay olmamış. Çeşitli kesimler poUtikacıları ve bü/okratlafi ?t- ki altına almak için haylı çaba göstermiş. "Ek vergi" ve "servfctböyânı" gibi bazı öneriler bu çabalâr sonuCun- da paket dışında kalmış. Bu arada DYP'li ve SHP'li poli- tikacıların ikna olduğu noktalarda maliye bürokratlannın direndiği ve mevcut düzeni koruma savaşı verdiği de gö- rülmüş. Vergi konusunun iktidar konusuyla çok yakından iliş- kiii olması aslında doğal. Her kesimin kendi gücünü lo- bicilik yeteneğıni kullanarak kendi aleyhine olabilecek ver- gi düzenlemelerini önlemeye çalışması da demokratik sü- recin bir parçası. Ancak görevdeki bazı bürokratların bu süreç içinde söz konusu kesimlere yardımcı oldukları id- diası doğruysa bu tabii ki doğal değil. Her kesim vergi yükünü kendi üstünden atmaya çalı- şacak, bu doğal da iktidarın bu noktada yapacağı tercih- ler çok önemli. Artık çok açıkça görülüyor ki Türkiye'de rant gelirlerine prim veren, insanlan daire ve gayri men- kul koleksiyonculuğuna özendiren bir vergi düzeni olduk- ça her şey teşvik edildikçe kaynakların üretken yatırım- lara gitmesi de sağlanamıyor, devletin iki yakası da bir araya gelmiyor. Bu nedenle kentsel rantları vergilemeye yönelik girişimleri, üniter bir vergi düzenini ve maksada gerçekten uygun bir muafiyet düzenini savunmak gere- kiyor. Vergi paketinden bu amaçlara yönelik düzenleme- ler çıkacağını umuyor ve ardından kopacak fırtınayı me- rakla bekliyoruz. KlSA KISA — Milliyetgazetesi bünyesınde bir süredir devam eden sendikadan istifa ettirme olayı gazetenin Adana Bürosu'na da sıçradı. İşverenin teklifi üzerine gazetenin Adana temsilcisi Muzaffer Bal, spor şefı Nihat Geven TGS'den istifa ettiler. Gazetenin diğer çalışanlanndan TGS Şube Başkanı da olan istihbarat şefi Orhan Apaydın ile muhabirler İsmail Başkan ve Murad Doğukanlf nın ise istifa teklifini kabul etmediklerı bildirildi. - Şanlıurfa'da, Eskı Sırnn Mahallesi Muhtarı'nınevinde yapılan düğünde, Kalaşnikof marka silahlarla havaya ateş eden dört kişi gözaltına alındı. Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, pazar günü yapılan düğünde. Isa Dağlar, Şehmus Bilen, İsa Akbayır ve Ramazan Dağlar adlı kişiler, iki Kalaşnikof silahla havaya ateş açtılar. Güvenlik güçlerince olay yerinde yapılan incelemede, 27 boş kovan bulundu. ANADOLU ANONIM TURK SİGORTA SİRKETİ'NDEN Şirketimizin İstanbul ve çevresi (B. Acenteliğine) tayin edilen İstanbul, Kabataş, Meclis-i Mebusan Caddesi, No: 115/5'de mukim Mavi Sigorta Aracılık Hizmetleri Limited Şirketi'ne, şirketimizin faaliyette bulunduğu kaza, nakliyat, yangın, zirai ve diğer bilcümle sigorta branşlannda sigorta mukavelelerinin akti için aracıhkta bulunmak, sigorta tekliflerini şirkete göndermek ve şirketin kabulü üzerine, şirketçe verilecek poliçelere müşteriye tevdi ve sigorta ücretlerini tahsil etmek, aracıhkta bulunduğu mukaveleler ile ilgili tebligatı kabul ve şirket nanuna yapmak selahiyetlerinin verildiği 7397 sayılı sigorta murakabe kanunun 9. maddesi hükmüne tevfıkan ilan olunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle