Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 15 OCAK 199:
^ B E L K İ
MLRAT BELGE
SHP Basansız mı?
Ekin secımleri, var olan partilerin toplumda ne ölçüde
benimsendiğini ortaya koydu. Birtakım kısa vadeli eğilim-
ler, hesaplar ne olursa olsun, herhalde toplumun siyasi
eğilimlerini t>ir genel seçim kadar doğru yansıtacak bir
olay olamaz. Genel seçimi bazı yerel seçimler izledi. Bu-
rada, kalabahk Bakırköy, toplumun siyasi eğilimlerini ölç-
mek bakımından, gene önemli bir işaret verdi.
Bu göstergelere göre SHP'nin durumu parlak değil.
Şimdi bunun nedenleri aranıyor; parti yönetiminin başarı-
sızlığı, DSP'nin oyları bölmesi, belediyelerin başarısızlığı
v.b. bu nedenler arasında sayılıyor.
Kendi hesabıma, SHP'nin aldığı sonuçlara şaşırmadım.
Bir yıldan fazla bir zamandır, o sı^alar ne zaman yapılaca-
ğını bilmediğimiz ilk genel seçimden, SHP veya başka
partiler somutluğuna inmeksızin, sağın önde çıkacağını
beklıyordum. Büyük soru da, kimin sağın önderliğini ele
geçireceği sorusuydu.
Insan neye gore yapar böyle siyasi tahminleri? Genel-
likle, yöntemlı bir düşünceden çok, genel bir sezgi rol oy-
nar. Tahmin yanlış çıkmışsa üstünde fazla düşünmeyiz
(hepimız gibi ben de nice yanlış tahmin yaptım), ama doğ-
ru çıkmışsa, o sez-
Kongre, sonunda yapılacak;
ama asıl önemli iş, SHP'nin, bu
topluma gerekli olup
olmadığını, gerekli ise niçin
ve nasıl gerekli olduğunu
iyice düşûnmesidip.
ginin nelere dayan-
dığını bıraz daha
analiz etmeye calış-
mak gereklidır.
Sanırım doğru-
dan SHP'ye bağla-
namayacak dışsal
ve içsel etkenler
var. Sovyetler'de
başlayan olay, ge-
nellikle, solun yenil-
gisi olarak kavranıyor. SHP'nin yadasosyal demokrasinin
Sovyetler'le ne ılgisi var? Doğrudan bir ilgisi yok, ama
özellikle Türkıye gibi dünya politikasının bilgilerinden hay-
li uzak yaşayan bir toplumda, böyle ayırıcı çizgiler belirsiz-
leşiyor, 'Bunlar hepsi solcu değil mi?''gibi bir genelleme
çıkıyor ortaya. "Solculuk' dünyada gerilerken, burada atı-
lım yapması beklenemezdi.
Içerideyse, geçmişten kalan koşullanmalar da söz ko-
nusu. Sık sık söylenen, 'belediyelerin başarısızlığı' bir et-
kense, yetmişlerde Ecevit'li CHP'nin başarısızlığı da o
kadar etken. Zaten ıki sol partinin oyu toplandığı zaman
bile ortaya parlak bir manzara çıkmıyor.
Ote yandan, seksenli yıllarda Türkiye, sorunlarını kapi-
talizmin klasik sınırları içinde çözme yönünde bir kararlılık
gösterdi, başka yerlerde de olduğu gibi. Bunda, 12 Eylül
öncesinin verımsiz seruvenlerinin rolü vardı, kısmen; kıs-
men de o yıllarda dünyayı saran zenginleşme tutkusunun
rolü vardı. Son derece ağır bir askeri darbe altında yaşa-
mış, bu arada serüven arayışını, ütopyalarını kaybetmiş
bir toplum. elbette sağı tercih edecekti.
Toplum, tarihin bu aşamasında, Demirel'in temsil ettiği
sağı öne çıkardı. Bu da bana olumlu görünüyor, çünkü bu
konjonktürde Demirel daha sosyal-adaletçi, daha ilkeli de-
mokrat, daha toplumdan yana bir imgeyle seçime girmiş-
ti- çeşitli muhafazakâr mesajlarının yanı sıra. Dolayısıyla,
toplum şu aşamada sorunlarını genel olarak kapitalizm
içinde çözmeyi tercih etse de, bunun denetimsiz, yırtıcı,
talartcı biçimlerinden o kadar hoşlanmadığını belli etti.
. Bütün bunları söylemek, SHP'nin başarısızlığının kendi
varlık biçiminin sonucu değil de dışsal konjonktürlerin
ürünü olduğu anlamma gelmez. SHP'nin doğrudan doğru-
ya kendi politika oluşturma yetersizliği, bütünlükten yok-
sun görünümü ve başka etkenler bu başarısızlıkta rol
oynadı. Ve şimdi SHP, bir kongrenin daha eşiğinde. Bu
partinin sorunlarını enine boyuna düşünüp tartışması için
en elverişli ortam. sanırım böyle bir kongre değildir. Çün-
kü kongreler, serinkanlı düşünce ve analizden çok, slo-
ganlara, retoriğe. duygusallığa açık bir atmosfer yaratır-
lar.
Kongre, sonunda yapılacak; ama asıl önemli iş, SHP'-
nin, bu topluma gerekli olup olmadığını, gerekli ise niçin
ve nasıl gerekli olduğunu iyice düşünmesidir.
VEFAT
Ünye Belediye Başkanı sevgili
SAMİ SOYSAL'ımız
vefat etmiştir. Cenazesi 15 Ocak 1992 çarşamba günu
(bugün) Ünye Buyük Camii Şerifte kıhnacak öğle
namazından sonra aile kabristanliğında toprağa verilecektir.
Butun eş, dost ve arkadaşlarına duyurulur.
DYP ÜNYE İLÇE BAŞKANLIĞI
VEFAT
Ünye Belediye Başkanı sevgili
SAMİ SOYSAL'ımız
vefat etmiştir. Cenazesi 15 Ocak 1992 çarşamba günü
(bugün) Ünye Büyük Camii ŞeriPte kılınacak öğle
namazından sonra aile kabristanliğında toprağa verilecektir.
Butün eş, dost ve arkadaşlarına duyurulur.
ÜNYE BELEDİYE BAŞKANLIĞI
1957-
Sen ycdiveren giilüydün
Scn doğacak çocuklara umui,
Scn gelccck güzcl günlcrin
Şafağıydın
Yolunun yiğit insanı
Ahmet UZUN
12 Eylül faşisl işkencccilcri
laraftndan katJcdildi.
Asla Unutmudık,
Unutmayacağız.
RlZEI5e.VDEVKl.MCI AKKAD\>!. \KI AD1NA
ŞI-.VK1 ARGI.I.
İzmir Belediye İşçilerinin
-ÖLÜM YÜRÜYÜŞÜ"
Işçi kıyunı ülke çapında yaygınla$ıyor. Izmir Belediyesi
işçileri, işten alılmaya Ankara yürüyüşüyle yanıt veriyor.
lşçiler, 9 gündür yürüyorlar.
Işçileri, emekçileri ve tüm halkımızı direnişi desteklemcyc
çağırıyoruz.
"IflMİZ EKMEÖİMİZ ONURUMUZ, ANKARA aELİYORUZ!'
İŞ EKMEK ÖZGÜRLÜK
EMEGIN BAYRAGI
Kiteıp
«ı
Halkımızın çok büyük bir bölümü,yaşaklarınkalkmasınaseviniyor...
Çeşitli gerekçelerle bu olguyu başka yöne kaydırmaya çalışanlar ya yasağı
koyan ya da yasaklardan yana. otoriter düşüncelere eğilimli kişilerdir.
FİKRİ SAĞLAR Kültür Bakanı
Kitap yasaklamak. diişünceye düşüncevle
karşı koyabilmekten aciz. toplumların özgür
düşüncesinden ürken, bilimın aydınlığından
korkan yönetimlerin başvurduğu ve çaresız-
likten kaynaklanan bir zorbalık yöntemi ola-
rak tarihin her döneminde karşılaştığımız bir
olgudur...
Kitap yasaklama olgusunun kökeninde
""korku" vardır, halka karşı duvulan kuşku
vardır... Ama daha da önemlisı. kendine gü-
vensizlik vardır...
Kendi düşüncelerıne karşı olan düşüncelerı
içeren kitapları \asaklayarak herkesin avnı
düşünceleri paylaşacağını sanmak kolaycılığı
vardır...
Kitap yasaklayan devlet
Ülkemizde resmı ımzaiarla kıtabın yasak-
lanması 1950'li yıllardan bu yana sürüyor...
Dönemin Cumhurbaşkanı Sosyalist Blok ül-
kelerine ait "bilumum" yayınlann ülkemize
sokulması ve dağıtımını imzası ile yasaklıyor.
1980'lerden sonra kitap yasağına plak. ses
bantı gibi görsel. işitsel yapıtların da katıldığı-
nı görüyoruz.
Bakanlığı devraldığım güne değin, Kültür
Bakanlığı bünyesindeki kitap ve görsel işitsel
yapıtlar üzerindeki yasaklar açıkça ya da ör-
tülü olarak devam etmiştir. Kültür eski Baka-
nı Sayın Namık Kemal Zeybek'in, "Yasak ki-
tap tanımıyorum" açıklaması ve genelgelerine
karşın sürmüştür. Orneğin: 1992 yılının ocak
ayında kütüphanelerde bulunan birçok ki-
tabın kimlik kartlannda "Y.K."yani yasak ki-
tap rumuzları durmaktadır. Kimlik kartla-
nnda Y.K. yazılı kitaplar kütüphanelerde hâ-
lâ >oktur... Sondaj yöntemiyle Samsun, Eski-
şehir, Yenimahalle, Polatlı ve Cebeci II Halk
Kütüphaneleri'nde. yasaklannın kaldırıldığı
öne sürülen Nâzım Hikmet, Can Yücel ve Ah-
medAriFinkitaplannıaraştırdık. Yanıt; yok!..
Hani bu yazarlann yasaklan kaldınlmıştı...
Demek ki Sayın Zeybek, saygıyla kar-
şıladığım düşüncesine karşın bakanlığına ege-
men olamamış. yasaklar sürmüş...
Macunköy'de, bir depoda binierce kitap kilıt
altında tutulurken yasak kitap tanımamak ne
anlam taşır ki? Bugüne değin ne bir deponun
açıldığı ne de açılan depodan çıkartılan kitap-
lara ait bir tutanak ya da envantere resmi
kayıtlarda rastlanmamıştır.
7.1.1992 tarihinde konuyla ilgili olarak Ya-
yımlar Dairesi Başkanı"nın sunduğu bilgi av-
nenşövle:
"Bakanhğımızca vavımlanan 21.12.1987 ta-
rih YADAK 928.1.5312 sayılı makam onayı
ile lamamen idarenin bir tasarruju olarak
dağıtımı, saiışı durdurulan. ayrıca Ba-
kanlığımı: Yayın Seçme Kurulu 'nca kütüpha-
nelerimizde okuvucu hizmetine sumdması
sakmcaiı görülerek kütüphanelerimize
dağıtımı durdurulan Bakanlığımız vayınları ile
bağış ve satm alma y olu ile sağlanan yaymlar
depolarda korunıa altında bulundurulmuştur.
22.4.1982 tarihinden bugüne kadar bu konuda
herhangi bir faaliyet gösterilmemiştır. "
Söz konusu depoda daha önce yasaklanmış
veya yasakianmamış. ıslanmış. kırlenmiş ya
da vırtılmış hurda kitapların muhafaza edildi-
ği ıddıası ise olsa olsa bir kara mızah örneği
olabilir Depovu 20")e \akin gazeîeci ile bır-
likte açtık. Depoya bırlikte girdiğimiz gazete-
ciler arasında bulunan Sayın Zeynep Oral.
gördükierindenöylesineetkilenmiştikiduygu-
lannı ikı avrı >azıdadilegetirdi. Sayın Orafın
hurda kitaplardan mı. yoksa tutuklu kitaplar-
dan mı etkilendiğinı, yazılarını okumajanlar
ya da anlayamayanlar kendisine sorabilirler.
Kitapların sayım, a\nm ve temizlenme ışlemi
halen devam etmektedir. Şu ana değin yüzde
doksanı kullanılabilir durumda olan 30 binin
üzerinde kitap kütüphanelere gönderilmek
üzere hazırlanmıştır. Görevlendırdığim ko-
misyon geride en az 30-40 bin kitabın daha
bulunduğunu belırtiyor.
Depodan çıkan kitapların ne denli hurda ol-
duğunu görmeleri için köşe yazarlarına gön-
derdim. Depodaki kitaplar arasından seçtiği-
miz örnekleri de bakanlıkta düzenlediğimiz
bir köşede sergiliyoruz.
Doktorlar diyor ki:
"Koşmak iyidir"
Kış henüz başlamışken bütün kjşlıklarda,
her şeyde, her üründe, ykm'de indirim
var! Acele edin, dünyanın ve Türkiye'nin
ünlü markalarını indirimli almak için,
ykm'ye koşun... Doktorlar "koşmak i}idir"
uı>uııaı.
YKM'de
bir indirim,
bir indirim!
YENI
KARAMÜRSH.
Eldivenden merdivene...
İSTANBl'L: Şişli Tel 248 41 21 - Sultanhjmaın Tel S26 82 50 - B<;o0u Tel 251 76 00 - Falih Tel 525 W :/ - Kadıkö) Ttl 336 2S 15 • Csktıdar Tel 333 39 41 • Pcndik Tel 375 46 57
Bivik(rkmtfe Tel 342 52 Inkapam Ttl 522 55 4$ • Aralar Ttl 59106 95 • Ymi Lntat ıToplan Paarlamaı Tel 279 29 16 ANKAR.4: Kml»y Tel 217 20 92 - l'lııs Tel 311 61 91
IZVIIR: Tel 25 29 67 • BURSA: Tel 21 02 43 • ADAPAZARI: Tel 434 50 • IZMIT: Tel 145 40 • MERSIN: Ttl 12 30 23 • İSKENDERIN: Tel 152 56 • ANTAKYA: Tei 367 91
GAZIA.NTEP: Ttl 13966 • ANTALYA: Tel 1156 /2KARADENIZEREĞLI: Tel //2 79-SAMSUN: Ttl 152 15 • TRABZON: Tel 19942-\İXLAT\\: Tel 152 72 - ELAZI6: Tel 179^8
KOH\\:Tel II 56 81 • KARAMAN: Tel 199 54- BALKESIR: Ttl 414 82 - \VVAUK: Tel 110 48 • EDREMİT: Teı 54 55 GEİZZ: Tel 157 99
BAŞSAĞLIĞI
Bankamız Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Hüsnü M. Özyeğin'in babası,
değerli insan
Dr. CAVİT ÖZYEĞİN
vefat etmiştir. Merhuma Tanrı'dan rahmet, ailesi ve
yakınlarına başsağlığı dileriz.
BANQUE DU BOSPHORE (Fransa)
ANMA
Ailemizin değerli büyüğü TOSUN TOKDİL'in ve
bizim çok sevgili, kıymetli annemiz
NESİBE TOKDİL'i
kaybedişimizin on üçüncü yılında saygıyla
anıyoruz.
SÜHEYLÂ ÇEVİK - ÂZADE TOKDİL
SAHİBİNDEN
ÇINARCIK'TA
'MARMARA sahMnde, cmarak,
Koruköy, Benkörde satt* ar-
satanm vartir.
•PARSELLER ifrazk, knan f>
narak Betelyeslnce 2-3-5 kat
oıarak ventnfttır. Derna in$3a-
ta baslan3bMr.
•ARSALARIM mûstakl tapub,
24O480nf bûYüklûğünde, ko-
numuna göre 24 ta 80.000.
000.- uradır. Odeme kotaylö
vspıyonım.
•ARSALAR deniz manzara»,
cevre ormarta kaptı okkığundan,
nefS Wr ttava ve görûntû mev-
cuttur.
•3-5 arkadas bkikte hareket
ederek urkac datredc arsa aött-
teceğinbglH, 10-20-50 OveMc
Itooperattfler un imahı yaiertnı
devardr.
" V E L I GöÇER-Kaya Cazlnosu
Carjsı- cmarak* adresJne yaza-
rak tOTtc örosûr-takvimlrnl is-
teyeMlrstnlz.
*Z1YARETLERINİZI bekler, say-
gtaf sunanm.
*ÇINARCIK:(9.193) 56800
•|STANBUL:(1)513 73 63
•VEÜ GÖÇER Fax:56801
SURUCU
KURSU
HaıaSonı, 18 Ocak
Hafta Içı 20 Ocax
(GûndLiz Anşam)
TAKStru-:
KAOIKÖY
iSoğut.'uçeşme Cama yanı)
3d9 18 24 336 02 06 - 336 02 79
Fax 349 18 25
Macunköy'deki depodan Kültür Bakanlığı'
nca 1978 ve 1979 yıllarında yayımlanan
19.800 adet "Ulusal Kültür'" adlı dergi çıktı. O
yıllardan sonra gelen iktidarlar, bu dergiyi be-
ğenmemiş olabilirler. "Hatta kanaatlerine
göre okuyana hiçbir fayda sağlamaz" diye ra-
por da verebilirler; ama bir depova hapsedebi-
lirler mi?
Biz de Gameda tarafından dağıtımı yapılan
ve vüzde 90"ın üzerinde geri iade edilen ""Milli
Kültür" dergisini yeterli bulmuyoruz. Ama
binierce Milli Kültür dergisini bir depoya ki-
litlemek yerine tüm kütüphanelere ve satış
mağazalarına gönderiyoruz... Aradaki fark
bu!..
Kitap yasaklama yöntemleri
Kitabı depoya kılitleyerek, okuruna
ulaşmasını engellemek, kitap yasaklamanın
ülkemizde u>gulanan tek yöntemi değil...
25 Haziran 1984 yılında 592,3924 sayılı ge-
nelge\le yapıldığı gibi "Atatürk Ansiklopedi-
si'nin 8. cildinin okuyucu hizmetinden
kaldınlarak kılit altında bulunması gerekir"
de diyebilirsiniz. Ya da kitap alımlarında, ör-
neğin Ötüken Neşriyat ve Akçağ Basın Yayın'-
dan 60 çeşit kilaptan 400 milyon liralık, Bilgi
Yayın Dağıtım'dan 517 çeşit İcitaptan 3.5 mil-
yon liralık satın alarak Bilgi'nin yayımladığı
kıtapJarı okuvucudan saklar. diğerlerini oku-
yucuya sunabilirsinız...
1991 yılında satın alınan milyonlarca liralık
süreli vayınlar arasında tek bir haftalık haber
dergisi bulunmaması da ilan edilmemiş bir ya-
sak değil midır?..
Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkün...
Yasakları yasaklayalun
Türkiye'de îlginç gelişmeler yaşanıyor. Hal-
kımızın çok büyük bir bölümü yasaklann
kalkmasına seviniyor.
Daha da güzeli. Dışişleri Bakanımız.
yurtdışında, kitap yasaklannın kaldınl-
masının Türkiye'de demokratikleşmenin bir
göstergesı olarak > orumlandığını ifade ediyor.
Almanya"da, kitap yasağının kaldırılması
Türkiye'de kitap okunmaya başlandı"
başlıklanyla duyuruluyor.
Ülkemizde kimilerınin bu olguyu küçümse-
meye çalışmaları. gerçekte, sanırım yasaktan
yanayız diyememelerinden kavnaklanıyor ol-
malı...
Çeşitli gerekçelerle bu olguyu başka yöne
ka>dırmaya çalışanlar. ya yasağı koyan ya da
yasaklardan >ana otoriter düşüncelere eğilim-
li kişilerdir.
Ben, yasakların vasak olduğu, demokratik
bir Türkiye'de yaşamak istiyorum. Ya sızler?..
HAYRETTİN ÖKÇESİZ
Üniyersitede
Hakikat ve Adalet
Üniversitelerdeki araştırmanın, öğretim ve eğitimin
omurgası bilimsellik talebi, bilimsel bilgi üretimi ve
öğretimidir. öilimsellik kaygısının yeterince duyum-
sanmadığı, fakat sözde bilim ve öğrenim etkinlikleri
olarak unvan ve itibar sağlamaya yönelik bir takım
prosedürler, bilimcisi, öğrencisi ve vergi yükümlüsü
yurttaşları ile bütün bir toplumu, bilerek ya da bilmeye-
rek sonuçları hiç iyi olmayan bir gelişime sürükler. Bu,
uzun vadede bundan yarar umanların bile zararına bir
gelişimdir.
Bilimsellik kadar, kendilerindeki kamu yararının hiç
tartışılamayacağı konular pek azdır. Onlar da nihayet
hakikat, adalet, insan onuru gibi yüksek ve amaç de-
ğerlerdir. Bilimselliğin bu değerlerden kaynaklanan
anlamı ve önemi, ondaki kamu yararı kadar açık ve se-
çiktir. Bu değerler öylesine formüllerdir ki ancak on-
larla birey ve toplum anlam ve değer kazanır; araç de-
ğerlerin üretimine ilışkin politikalar saptanabilir ve
tartışılabilir olurlar.
içeriklerinde uzlaşma ve oydaşmanın sağlanamadı-
ğı yahut kendilerinin kayıtsızlık ve küçümsemelerle
dikkate alınmadığı durumlarda bir kargaşa ve kavga
ortamı kaçınılmaz olurken eşitlik ilkesi de artık anlam
ve geçerliğini yitirmeye başiar. Oysa toplumsal barış
bizim bu amaç ve yüksek değerler karşısında eşitliği-
mize dayalıdır.
Diğer yandan bütün eşitsizlik savunuları bu değerle-
rin reddiyle eş anlamlıdır. Bu tür savlar kendilerini
araç değerler uğruna verilen sâvaşımlarda hedefle-
nen ve elde edilen üstünlüklerle meşrulaştırırlar. Ama
sonuç, araçlaştıra-
Bilim ve öğretime, bilimci ve
öğpenciye ilişkin bütün
pozitif hukuk normlarının
yeniden gözden geçirilmesi
elbette zorunludur.
rak nihayet kendi-
lerinin de araç-
laştığı kıyasıya bir
iktidar ve üleşme
kavgası olur. Böyle
bir kavgada bilim,
bilimci ve onların
amaç değeri hakikat de topyekûn araçlaşacaklardır.
Oysa bilim ve bilimci hakikat değerine karşı sorumlu
olup diğer sorumluluklarının bu yüksek değere göre
nitelenmesi, kabulü veya reddi gerekir.
Hakikat değeri karşısında bütün bilimciler eşittir ve
eş değerde yükümlüdür. Bu zorunluluk, bilim kurumla-
rında demokratik ve özerk yapılanmayı; bilimcinin ku-
rumunda ve toplumunda bilimsel doğrulâr arayıp bul-
mada ve iletmede özgürlüğünü, bağımsızlığını, ta-
rafsızlığını gerekli kılar. Bu gerekliliğin önkoşulu ise
biçimınde görünmek istediğimiz özgürlükçü, demok-
ratik, sosyal hukuk devletinin içeriğini oluşturan temel
haklar ve özgürlüklerin üniversiteler için de istenme-
sidir.
Özgürlük, eşitlik ve güvenlik boyutlarıyla tasarla-
nabilen hukuk devleti idesınden türetilen bir "bilim hu-
kuku"nun temel ilkeleri çerçevesinde bilim ve öğreti-
me, bilimci ve öğrenciye ilişkin bütün pozitif hukuk
normlarının yeniden ve bu bilinçle gözden geçirilmesi
elbette zorunludur.
Böylesine sistematik bir çalışma ve yasama faaliyeti
olmaksızın ortaya konacak münferit yasa değişiklikle-
rınin yeni bir düzenleme kadar yeni bir kargaşa da do-
ğurabileceği ihtimal dışı değildir.
Üniversite reformu, ismini ve onurunu, ancak böyle
bir "bilim hukuku" çatısı altında yer alacak siyasi ka-
rarlar taşıyabilir.
Söz konusu reformun bu genel yapısının somut un-
surlarından birisi olarak ve basın aracılığıyla kamuo-
yunda ileri sürülen ve tartışılan çözümler arasında yer
almak üzere bilim kurumlarının yargısal denetiminde,
idari yargı davalarında öğrenci ve bilimcilere üniver-
site idaresinin eylem ve işlemlerine karşı taraf olabil-
me hakkının, ilgili kurumun yalnızca mensubu olmak
sıfatıyla tanınmasının özerk, demokratik ve saydam
üniversite talebine uygun düşeceğini düşünüyorum.
Universıtenin ve fakültelerin ilgili yönetim organ-
larında öğrencilere ve bilimcilere tanınması önerilen
etkin söz hakkının yargıç karşısında da tanınmasında
olağanüstü bir sakınca olmasa gerektir.
Bağımsız ve tarafsız üçüncü kişi -yargıç- postü-
lasının üniversite içi bilim ve öğretim barışına yapa-
cağı katkı ve etki ancak olumlu olacaktır.
)rd. Doç. Dr. HA YRETT1N OKÇESIZ, Marmara U. Hukuk Fa-
kultesı Hukuk Felsefesı \e Sosyotojısı Anabılım Dalı Öğretim Üyesidır.